25 Ekim 2017 Çarşamba
24 Ekim 2017 Salı
Güzel ve Özlü Sözler
Nefse, günahtan kaçınmak ibadet yapmaktan daha zor gelir. Onun için günahtan kaçınmak daha sevaptır.
(İmam Rabbânî Hazretleri)
(İmam Rabbânî Hazretleri)
23 Ekim 2017 Pazartesi
Güzel ve Özlü Sözler
Allah’tan korkan günahkar, ibadetine güvenen âbidden daha makbuldür.
(Sâdî Şirazi)
(Sâdî Şirazi)
TÜRK
"Siz ne kadar kendinize 'TÜRK' ismini yakıştırmasanızda düşman size kurşun sıkarken 'TÜRK' diyecek."
(Şükrü Aygün)
TÜRK
"Sırplar bize Türk derdi, Müslüman olduğumuz için.
Bosna'da kim Müslümansa Türk'tü."
(Aliya İzzetbegoviç)
(Bu sözden ders almak lazım, siz ne kadar kendinize 'TÜRK' ismini yakıştırmasanızda düşman size kurşun sıkarken 'TÜRK' diyecek.)
22 Ekim 2017 Pazar
Özlü Sözler
Hayret ederim o kişiye ki, hastalık korkusuyla yemekten perhiz eder de, cehennem korkusuyla günahtan perhiz etmez. (Yahya bin Muaz)
21 Ekim 2017 Cumartesi
Özlü Sözler
Sahibine üzüntü veren günah, sahibine gurur veren ibadetten hayırlıdır. (Ata-i İskenderi)
19 Ekim 2017 Perşembe
TOPRAK SENDEN İNCİNMESİN
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.
Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.
Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.
İl göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Kaynak senden incinmesin.
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Kaynak senden incinmesin.
Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.
(Yasaklı Rüyalar)
Abdurrahim Karakoç
Abdurrahim Karakoç
18 Ekim 2017 Çarşamba
17 Ekim 2017 Salı
16 Ekim 2017 Pazartesi
DUA
Rahmânsın, Rahîmsin, teksin, yücesin,...
Üçler, yediler, kırklar aşkına,
Şehit veren evler-barklar aşkına,
Hak yolcusu temiz ırklar aşkına,
Kör et gözlerini, gördürme yâ Rab!
Rabbim, gün gösterme köpek soyuna!
Milletimi getirmesin oyuna!
Şimşek düşsün şölenine toyuna!
Dinime, töreme ürdürme yâ Rab!
...
(Dilâver Cebeci)
(Amin Amin Amin)
15 Ekim 2017 Pazar
14 Ekim 2017 Cumartesi
11 Ekim 2017 Çarşamba
BAYRAK
Bu bayrak öyle bir bayraktır ki; İçinde “Vatan” vardır, dökülen “Kan” vardır, İki cihan vardır, “Din” vardır, “İman” vardır!
(Muhsin Yazıcıoğlu)
(Muhsin Yazıcıoğlu)
10 Ekim 2017 Salı
SEVGİ
“Kişi, sevdiğinin ahlakı ile ahlaklanır; Bu sevenin elinde değildir, Sevgi bunu icap ettirir.”
(İmam-ı Rabbani Hazretleri)
8 Ekim 2017 Pazar
6 Ekim 2017 Cuma
KUR'AN'DAN ÖĞÜTLER
"Çocuklarınıza sütle birlikte Kur'an'dan öğütler verin. Boyları büyürken, kalpleri ve bakış açıları da büyüsün..."
(Ömer Muhtar)
5 Ekim 2017 Perşembe
3 Ekim 2017 Salı
SAVAŞ
Ortalıkta sürekli savaş çığırtkanlığı yapanlar var bu kişilere soruyorum;
Sizin kafanızın üzeriden hiç kurşun geçti mi?
Hiç çatışma gördünüz mü?
Kanlar içinde eli ayağı kopmuş yaralılar gördünüz mü?
Savaşı oyun mu sanıyorsunuz? Klavye başından sallayıp duruyorsunuz. :(
Allah mecbur etmesin ama bir savaş durumunda kaçanlar en çok çığırtkanlık yapanlar olur, bu memleketi savunmak yine Anadolu'nun masum evlatlarına kalır...
(Şükrü Aygün)
Sizin kafanızın üzeriden hiç kurşun geçti mi?
Hiç çatışma gördünüz mü?
Kanlar içinde eli ayağı kopmuş yaralılar gördünüz mü?
Savaşı oyun mu sanıyorsunuz? Klavye başından sallayıp duruyorsunuz. :(
Allah mecbur etmesin ama bir savaş durumunda kaçanlar en çok çığırtkanlık yapanlar olur, bu memleketi savunmak yine Anadolu'nun masum evlatlarına kalır...
(Şükrü Aygün)
2 Ekim 2017 Pazartesi
25 Eylül 2017 Pazartesi
BUNDA DA BİR HAYIR VARDIR
BUNDA DA BİR HAYIR VARDIR...
Bir zamanlar Afrika’daki bir ülkede hüküm süren bir kral varmış. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazmış. Nereye gitse onu da beraberinde götürürmüş.
Kralın bu arkadaşının ise sıradışı bir alışkanlığı varmış. İster kendi başına gelmiş olsun,ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep “Bunda da bir hayır var!” dermiş.
Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıkmışlar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da avlanıyormuş. Arkadaşı , tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yapmış ve kral ateş ederken tüfeği geri tepmiş, kralın başparmağı kopmuş. Durumu gören arkadaşı her zamanki sözünü söylemiş: “Bunda da bir hayır var!” Kral acı ve öfkeyle bağırmış: “Bunda hayır falan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu!” Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırmış.
Bir yıl kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyormuş. Yamyamlar onları ele geçirip köylerine götürmüşler. Ellerini, ayaklarını bağlayıp köy meydanında yaktıkları kocaman ateşin başında toplanmışlar. Kral ve adamlarını pişirmeye hazırlanıyorlarmış ki , kabile reisi, kralın başparmağının olmadığını farketmiş. Kabilenin, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanlar yenmiyormuş. Böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü olaylar geleceğine inanıyorlarmış. Korkuyla, kralı çözmüş, serbest bırakmışlar. Diğer adamları ise pişirip yemişler.
Kral , kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini düşündükçe,onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman olmuş. Hemen zindana , arkadaşının yanına koşmuş ve başından geçenleri bir bir anlatmış.”Haklıymışsın! Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış. İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum.Yaptığım bu haksızlıktan ötürü beni affetmeni istiyorum.” “Hayır” diye karşılık vermiş arkadaşı. “Bunda da bir hayır var… ve asıl ben size teşekkür etmeliyim.” “Ne diyorsun Allah aşkına?” diye haykırmış kral. “En yakın arkadaşımı bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir?” Arkadaşı yanıt vermiş; “Düşünsenize, ben zindanda olmasaydım,
sizinle birlikte avda olurdum…Ve sonra!!!…”
20 Eylül 2017 Çarşamba
TÜRK KİMDİR?
"TÜRK, ata bindiğinde; Alparslan'dır, Yavuz'dur. Attan indiğinde ise Mevlâna'dır, Yunus'tur."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
18 Eylül 2017 Pazartesi
SEVEBİLMEK...
Maharet güzeli görebilmektir,
sevmenin sırrına erebilmektir.
Cihan, alem herkes bilsin ki,
en büyük ibadet sevebilmektir.
(Yunus Emre)
14 Eylül 2017 Perşembe
6 Eylül 2017 Çarşamba
25 Ağustos 2017 Cuma
OLAYLAR KARŞISINDA PEŞİN HÜKÜM VERMEYİN
"Size kötü gösterilen aslında iyi olabilir. Olayların gösteriş şekli çok önemlidir, lütfen araştırmadan kesin hüküm vermeyin."
(Şükrü Aygün)
7 Ağustos 2017 Pazartesi
OSMANLI KISSA GÜZEL CEVAP...
YAVUZ SULTAN SELİM
HAN'IN KURTBAY'A VERDİĞİ GÜZEL CEVAP...
“Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı aldığından esir düşen kumandanlardan Kurtbay’ı huzuruna getirttirir.
Kurtbay’a:
- Kurtbay, yiğitlik ve cesaretine cidden hayran oldum. Sinanıma (Sinan Paşa) ve orduma yaptığını da biliyorum. Lakin imdi senin şecaat ve cesaretin neye yaradı. Akıbet, memleketinizi kaybettiniz. O bahadırhane saldırışlar ne oldu? Ol şecaat nerdedür, dedi.
Kurtbay:
- Hünkârım! Allah’a şükür, şecaat ve cesaretim bakidür. Lakin memketimizi siz kendi bahadırlığınız ve yiğitliğinizle almadınız. Bize ne yaptı ise ölüm saçan o menfur toplarınız yaptı. Onlar memleketimizin kaybına sebep oldu, dedikten sonra şöyle ilave etti:
- Sultan Kansu zamanında bir Berberi, Venedik’ten top getirip Mısır’a satmak istedi. Fakat rical-i devlet, Peygamber Efendimiz’ (s.av.)’in “Kılınç ve ok kullanınız” emr-i şerifine aykırı görerek bu topları almadı. O zaman o Berberi zat: “Yaşayan görecektir ki, bu memleket, bu toplara sahip olan bir millet tarafından elinizden alınacaktır” diye bağırmıştı. Görünen o ki Berberi haklı imiş, dedi.
Bunun üzerine, Yavuz Sultan Selim Han:
- Kudret ve kuvvet Cenab-ı Hakk’ındır, amenna. Kur’an ve sünnete bu kadar bağlı iken neden Resulullah Efendimizin (s.a.v) “Silaha aynı silahla karşılık veriniz” şeklindeki emr-i şerifini yerine getirmediniz. 900 sene geçti. O zaman kılınç ve ok devri idi. Şimdi top devridir, dedi.”
(Kaynak: İrfantakvimleri)
“Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı aldığından esir düşen kumandanlardan Kurtbay’ı huzuruna getirttirir.
Kurtbay’a:
- Kurtbay, yiğitlik ve cesaretine cidden hayran oldum. Sinanıma (Sinan Paşa) ve orduma yaptığını da biliyorum. Lakin imdi senin şecaat ve cesaretin neye yaradı. Akıbet, memleketinizi kaybettiniz. O bahadırhane saldırışlar ne oldu? Ol şecaat nerdedür, dedi.
Kurtbay:
- Hünkârım! Allah’a şükür, şecaat ve cesaretim bakidür. Lakin memketimizi siz kendi bahadırlığınız ve yiğitliğinizle almadınız. Bize ne yaptı ise ölüm saçan o menfur toplarınız yaptı. Onlar memleketimizin kaybına sebep oldu, dedikten sonra şöyle ilave etti:
- Sultan Kansu zamanında bir Berberi, Venedik’ten top getirip Mısır’a satmak istedi. Fakat rical-i devlet, Peygamber Efendimiz’ (s.av.)’in “Kılınç ve ok kullanınız” emr-i şerifine aykırı görerek bu topları almadı. O zaman o Berberi zat: “Yaşayan görecektir ki, bu memleket, bu toplara sahip olan bir millet tarafından elinizden alınacaktır” diye bağırmıştı. Görünen o ki Berberi haklı imiş, dedi.
Bunun üzerine, Yavuz Sultan Selim Han:
- Kudret ve kuvvet Cenab-ı Hakk’ındır, amenna. Kur’an ve sünnete bu kadar bağlı iken neden Resulullah Efendimizin (s.a.v) “Silaha aynı silahla karşılık veriniz” şeklindeki emr-i şerifini yerine getirmediniz. 900 sene geçti. O zaman kılınç ve ok devri idi. Şimdi top devridir, dedi.”
(Kaynak: İrfantakvimleri)
3 Ağustos 2017 Perşembe
İSLAM
"Benim için yeryüzünde iyi, doğru, güzel ne varsa hepsinin diğer adı İSLAM'dır."
(Aliya İzzetbegoviç)
2 Ağustos 2017 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)