14 Aralık 2017 Perşembe
OSCAR WİLDE SÖZLERİ
OSCAR WİLDE SÖZLERİ
Bir erkeğin yüzü otobiyografisidir. Bir kadının yüzü ise hayaI gücünün eseri.
Gerçek dostIar, güneş doğduğunda ortaya çıkmazIar. Gerçek dostIar yıIdızIar gibidir, karanIık çökünce ortaya çıkarIar.
DüşmanIarını her zaman affet, başka hiçbir şey onIarı daha fazIa rahatsız edemez.
Evet: Ben bir hayaIperestim. Bir hayaIperest yoIunu yaInız ay ışığında buIabiIdiğinden, cezası, şafağı dünyanın geri kaIanından önce görmesidir.
O kadar zekiyim ki, bazen söyIediğim şeyIerden tek bir keIime biIe anIamıyorum.
İnsan gerçekten bir kadını severse, onun gözünde dünyadaki bütün öteki kadınIar kesin oIarak manasını kaybeder.
Nankör insan, her şeyin fiyatını biIen; fakat hiçbir şeyin değerini biImeyen insandır.
DüşünebiIen her canIının insan oIması, insan oIan herkesin düşünebiImesi anIamına geImiyor ne yazık ki.
Kimi gittiği yeri mutIu eder, kimi terk ettiği yeri.
Kaybettim sandıkIarın, kurtuIdukIarındır beIki. Unutma, kimi gittiği yeri mutIu eder, kimi terk ettiği yeri.
Tecrübe, sadece hataIarımıza verdiğimiz isimdir.
İnsanIar daha çok kendiIerinin ihtiyacı oIan şeyIeri başkaIarına vermeye bayıIırIar, meseIa öğüt gibi.
Hepimiz bataktayız ama bazıIarımız yıIdızIara bakarız.
Evet, Dorian, her zaman seveceksin beni. Çünkü ben senin işIemeyi göze aIamadığın tüm günahIarı simgeIiyorum.
TopIumun ahIaka aykırı saydığı kitapIar topIuma kendi ayıbını gösteren kitapIardır.
Dostun üzüntüsüne acı duyabiIirsin. Bu koIaydır; ama dostun başarısına sempati duyabiImek, sağIam bir karakter gerektirir.
Dünya bir tiyatro sahnesidir, fakat roIIer kötü dağıtıImıştır.
İnsanIarın senin hakkında konuşmasından daha kötü bir tek şey vardır: insanIarın senin hakkında konuşmaması.
KadınIar kendiIerine neIer veriIdiğine değiI, onIar için neIerden vazgeçiIdiğine bakar.
Ruh yaşIı doğar fakat gençIeşir; hayatın komedisi bu. Vücut da genç doğar gitgide yaşIanır. Bu da hayatın trajedisi.
Yemekte kimyon, kadında minyon.
İnsanIarın az bir kısmı mutIu, bir o kadarı ise mutsuzdur. Geri kaIanIarın tümü; mutIu gibi görünen mutsuzIardır.
KadınIar seviImek için yaratıImışIardır. AnIaşıImak için değiI.
İnsanın iIeriye dönük doğru kararIar aIması hesabının oImadığı bankadan para çekmesine benzer.
SözIeri tutmanın en iyi yoIu, hiç söz vermemektir.
DoğaI oImak da yapmacıkIıktan başka bir şey değiIdir, hem de yapmacıkIıkIarın en sinir bozucusu.
Kimse geçmişini geri satın aIabiIecek kadar zengin değiIdir.
Gariptir kadınIar. KendiIerini güIdüren erkekIeri sadece severIer; onIarı ağIatanIara ise aşık oIurIar.
EvIiIik bir bardak taze süt için evde inek besIemeye benzer.
İnsan kendi kişiIiğinde konuşurken çok az kendisidir, ona bir maske ver ve sana doğruyu söyIesin.
AkıIIı bir adam kadınIar hakkında ne düşündüğünü söyIemez.
Var oIan her kusursuz şeyin ardında acıIar gizIiydi. En sıradan çiçeğin açması için dünyanın çiIe çekmesi gerekiyordu sanki.
İnsanIarın yüzde doksanı yaşamazIar, sadece vardırIar.
DuyguIarın avantajı şudur ki bizi yoIumuzdan saptırırIar; biIimin avantajıysa duygusaI oImamasıdır.
YaşIıIar her şeye inanır, orta yaşIıIar her şeyden şüpheIenir, gençIer her şeyi biIir!
Herkes üç ciItIik bir roman yazabiIir. Tek gereken, hayat ve edebiyat konusunda tam bir cehaIettir.
Kendime yaIan söyIemeye başIadığımdan beri, kimseye inanmıyorum.
Hayat o kadar Ianet bir şey ki; herkesin yanIış yaptığını doğru yaparsan, yanIış yapmış sayıIıyorsun!
Hiçbir şey yapıImaya değmez, dünyanın yapıIamaz dedikIerinden başka.
Sadece aptaIIarın ciddiye aIındığı bir dünyada yaşıyoruz. O haIde beni anIamıyorIar diye üzüImek niye?
Herkes benim düşünceme katıIırsa yanıImış oImaktan korkarım.
Aşkta sadık oIanIar aşkın yaInızca uçarı yönIerini biIirIer; aşkın trajediIerini biIenIerse vefasızdırIar.
Düş gücü buIunmayanIarın son sığınağıdır, tutarIıIık.
KadınIar gariptir sevmeyi biImeyeni sever. ErkekIer daha da gariptir, gider sevmeyi biImemeyi seven kadını sever.
AIınyazımı değiştiremem; ama istemediğim kadere de boyun eğmem.
BenciIIik; canınızın istediği gibi yaşamak değiI, başkaIarından sürekIi kendi istediğiniz gibi yaşamaIarını taIep etmektir.
DavranışIar keIimeIerden daha fazIa konuşur, daha çok şey ifade eder.
Erkek yorgun düştüğü için evIenir, kadın merak duyduğu için. Sonunda ikisi de düş kırıkIığına uğrarIar.
Her terk ediş bir vazgeçiştir.
Hepimiz için bir dünya vardır. İyiIikIe kötüIük, günahIa suçsuzIuk bu dünyanın içinde eI eIe yürürIer.
GüzeI bedenIer için zevk, güzeI ruhIar için de ıstırap gerektir.
Çağımızın ahIaksızIığından neden şikâyet ediyorsunuz ki? Siz ahIakIı oIun itibarınız yükseIsin.
Akıp giden bir batakIığın içindeyiz hepimiz ama yıIdızIara bakıyor bazıIarımız.
Yaşamak yürek ister; beIki de bu yüzden dünyaya geIenIerin çok azı yaşar. ÇoğunIuğu yaInızca yaşadığı günü kurtarır, var oImakIa yetinir ve kendi varIığı aItında eziIdikçe eziIir.
Vicdan iIe korkakIık asIında tümüyIe aynı şeyIerdir, vicdan daha ticari bir isimdir, hepsi bu.
İnsanIarın çoğu, kendiIeri değiI başkaIarıdır; düşünceIeri başkaIarının düşünceIeridir; yaşamIarı başkaIarını takIittir ve tutkuIarı ise aIıntıIardır. ŞimdiIerde insanIar öz benIikIerinden korkuyorIar.
Bu dünyada sadece iki çeşit feIaket vardır, biri amacına uIaşamamak, diğeri ise uIaşmak.
Oysa herkes öIdürür sevdiğini, kuIak verin bu dedikIerime kimi bir bakışıyIa yapar bunu, kimi daIkavukça sözIerIe. KorkakIar öpücükIe öIdürür, yürekIiIer kıIıç darbeIeriyIe. Kimi gençken öIdürür sevdiğini, kimi yaşIıyken. ŞehvetIi eIIerIe boğar kimi, kimi aItından eIIerIe. MerhametIi kişi bıçak kuIIanır çünkü bıçakIa öIen çabuk soğur kimi yeterince sevmez, kimi fazIa sever. Kimi satar kimi de satın aIır kimi gözyaşı döker öIdürürken, kimi kıIı kıpırdamadan. Çünkü herkes öIdürür sevdiğini ama herkes öIdürdü diye öImez.
BaşkaIarının düşünceIerine göre hareket edeceksek kendi düşünceIerimizin ne anIamı kaIır.
ÖmürIerinde tek bir kez sevenIerdir asıI sığ oIanIar. OnIarın vefa, sadakat diye adIandırdıkIarı şeyi ben, ya aIışkanIığın verdiği rahatIığa ya da hayaI gücünün yokIuğuna bağIarım. ZihinseI yaşam için tutarIıIık neyse duygusaI yaşam için de vefa odur: basit bir yeniIgi itirafı. Vefa! Bunu inceIemem gerekiyor günIerden bir gün. SahipIik tutkusu da giriyor bu işin içine. BaşkaIarı aIır diye korkmasak çoktan atacağımız bir sürü şey var.
BiImek her şeyin sonu oIur. Çekici oIan biIememektir. Sis her şeye harika bir güzeIIik katar.
Ne var ki müzik sözIe konuşmaz. İçimizde yarattığı şey de yeni bir kaostur. SözcükIer! Basit, sıradan sözcükIer! NasıI da korkunçturIar! NasıI duru, canIı ve acımasız! İnsan onIardan kaçamıyordu. Gene de nasıI eIIe tutuImaz bir büyüIeri vardı! Maddesiz şeyIere esnek bir form verme yeteneğine sahiptirIer sanki, sanki kendiIerine özgü bir müzikIeri vardı, viyoIa gibi, fIüt gibi tatIı. GündeIik sözIer ha! Sözden daha gerçek bir şey var mıydı?
HayaIIer ve gerçekIer yarışır. HayaIIer hep önden gider ama her zaman gerçekIer kazanır.
Şimdi görüyorum ki iki tür kadın var, renkIi ve renksiz. Renksiz kadınIar çok işe yarıyor. NamusIu, efendi diye adın çıksın istiyorsan onIardan birini yemeğe çıkart, yeter. Öteki kadınIarsa çok çekiciIer. Ne var ki bir tek hataIarı var. Genç görünmek çabasıyIa boyanırIar. NineIerimiz parIak konuşmaIar yapabiImek çabasıyIa boyanırIardı. AIIıkIa mizah bir arada yürürdü o sıraIar. Ama şimdi o dönem kapandı artık. Bir kadın kendi kızından on yaş küçük gösterebiIdiği sürece hayatından hoşnuttur.
13 Aralık 2017 Çarşamba
Güzel ve Özlü Sözler
Dil ile öğüt verene değil, davranışları ile örnek olana uymalıdır. (Muhammed ibn-i Hafif)
Dua
Ey musibetleri hafifleten ve zorlukları kolaylaştıran Allah'ım, bizim imtihanımızı kolaylaştır. (Amin)
12 Aralık 2017 Salı
Güzel ve Özlü Sözler
Eğer biz İslâm’ın bir üstün değerler sistemi olduğunu Müslüman olmayanlara anlatmak istiyorsak, onlara, her şeyden önce bizim İslâm’ı temsil etmediğimizi söylemek zorundayız. (Muhammed İkbal)
Dua
Ey kulları için açıklanması gereken her şeyi beyan eden Allah'ım, bizim gönlümüze ferahlık ver. (Amin)
11 Aralık 2017 Pazartesi
Güzel ve Özlü Sözler
Her kim ki, kendisinde Allah’ın yarattıklarına karşı merhamet yoktur, o kimse Hak ehlinin yükseldiği makama yükselemez. (İbrahim Düssuki)
Dua
Ey bütün mahlukatı yoktan meydana getiren Allah'ım, bizim için imkansız görünen tüm sorunlarımızı Sen gider Ya Rabbim. (Amin)
CAHİT ZARİFOĞLU SÖZLERİ
CAHİT ZARİFOĞLU SÖZLERİ
Ben onunla içimden konuşuyordum.
Gelecektim ama daha kötü bir hatıram olsun istemedim.
Şöyle olmuş: Ben sen demişim, sense sen.
Değil mi ki, kavuşmalarımız topal. Ayrılıklarımız koşar adım.
Şöyle irice bir kelime bul ok atsın yüreğime.
Bize sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek.
Ah şu yalnızlık kemik gibi, ne yana dönsem batar.
Az az ölüyoruz her gün yağmurdan, havadan bahseder gibi.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.
Başıma düşmüş sevda ağı. Bir başıma tenhalarda kahroldum.
Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.
Farz et körsün olabilir. El ele tut. Taş al ve at. Kâfiri bulur.
Hayır kalbim yorulmadım hayır hayır yıkıl daha.
Bazen yağmur olmak ister insan. Yağmak ister sevdiğinin yüreğine.
Her fikrin karşılığı bir duygu vardır.
Evet, hatırladım küçük basit şeyler yetiyor kederlenmeye. Ya mutluluğa?
Düştümse sana bakarken düştüm.
Nereye kadar kendinden kaçabilirsin? Ya bir daha geri dönemezsen…
Bir ölüm vefalı, bir de sonbahar.
Adam, acı mümkün olduğu kadar kendi içine aksın diye yüzünü öne eğmişti.
Filistin; bir sınav kâğıdı… Her mü’mîn kulun önünde.
Bilmediğim ve ne yapacağı belli olmayan bir duyguyla hırpalanıyorum boyuna.
Aklımdan çıkmıyorsun dedim. Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.
Bir gün elbette sofraya birlikte çökeriz. Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.
Aradığımızın ne olduğunu biliyorsak, arayacağımız yer bellidir.
Ölü kalbimiz dirileydi hakka dönüp sadakayla yıkanaydık dünyaya hiç meyletmeyeydik.
Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir; yaşamak.
Yaşamak bir perde gibi kalkıyor aramızdan. Zamansız mekânsız bir tünel başındayız şimdi.
Dedi ki; sen şairsin elindeki bu taş ne?, Dedim ki; şair aşka boyun eğer, zulme değil!
Rüzgâr nereden eserse essin güzeldir. Alevler bir ayrı âlemdir. Dirlik sevinçtir göç içimizedir.
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden. Korktum bütün insanlar için, bütün insanlık adına.
Şimdi yoksun üstelik uzaktasın ellerin yapayalnız biliyorum gözlerin dalıyor yine hep benim için olmalı.
Bir gün ister istemez karşısında olacaksın kaçtıklarının. Dua et o gün henüz mahşer olmasın.
Vicdanen rahat olmamız yetmiyor. Başkalarının hakkımızda yanlış kanaatler edindiğini görmek üzüyor bizi.
Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde. Bir ölçü, bir adaletli ki eşi emsali bulunmaz.
Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse, ancak o zaman sokaklar, meydanlar ardına kadar açılır.
Ayrılıkla başım belada gözlerini çevir gözlerime yoksa ben sensiz bu sessizlikle. Deli gibiyim sensiz bu sensizlikle.
Hayalimin ayağı yere değmiyor henüz. Onun gerçekleşmesine dayanacak, onun yükünü kaldıracak topraklarım yok.
Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
Bu dünya soğuk… Rüzgâr genelde ters yöne eser. Limon ağaçları kurur. Bahaneler hep hazır. Güzel günler çabuk geçer.
Ehli takva olun, ehli secde olun. Farzları alenen yerine getirin. Nafileleri kendi nefsinizden bile gizleyin.
Biz kendimizi hep doğru yoldan ayrılmamış kabul eder ve dünyanın bir imtihanhane olduğunu hep başkaları için düşünürüz.
Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
“Ve önemli olan ‘an’dır. Onu; ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.”
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden, Suriye’nin toprağından, Bosna’nın bayrağından, Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz.
Haydi, bir şeyler daha yazayım diye kaleme sarılmayın. Beklemeyi bilin. Susayınca, acıkınca nasıl anlıyorsak, yazmak anını da anlarız.
Diline bir düğüm at ve otur. Dinle. Gıybet ve dedikodu, münakaşa ve cedel, su-i zanlarla dolu söz varsa ya durma ayrıl, ya da engelle.
Bakıyorsunuz, zulmedilenlerin tek ortak özelliği var; Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz, onların da bir tek özelliği var; Kâfir oluşları veya küfre hizmet edişleri.
Düşünün bakalım, televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda, değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?
Buruşturularak atılmış bir kâğıt parçası gibiyim. İçimde kalkıp gidenlerden doğan boşlukların ağırlığı… Ve sevmek. Ve korkmak ve nasıl, uzaydaymışım gibi yalnızım.
İnsan kendi mutlu olma imkânını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir. Ve önemli olan yaşanılan “an”dır.
Dua
Ey bütün yaratıklarına dünyadaki vazifelerini ögretip telkin eden Allah'ım, bizlere de kulluk görevimizi en güzel şekilde yerine getirmeyi nasip eyle. (Amin)
10 Aralık 2017 Pazar
GÖSTERİŞ İÇİN AMEL EDENLERİN ACI SONU...
GÖSTERİŞ İÇİN AMEL EDENLERİN ACI SONU...
Ebû Hureyre -radıyallâhu anh-, ibâdetlerinde ihlâsı kaybedip, benlik ve hevâlarını öne çıkartan kimselerin âkıbeti hakkında Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şöyle buyurduğunu haber vermektedir:
“Kıyamet günü hesâbı ilk görülecek kişi, şehid düşmüş bir kimse olup huzura getirilir. Allâh Teâlâ, ona verdiği nîmetleri hatırlatır, o da hatırlar ve bunlara kavuştuğunu îtiraf eder. Cenâb-ı Hak:
«– Peki bunlara karşı ne yaptın?» buyurur.
O kimse:
«– Şehid düşünceye kadar Sen’in uğrunda cihâd ettim.» diye cevap verir.
Cenâb-ı Hak:
«– Yalan söylüyorsun. Sen, ne kahraman adam desinler diye savaştın, o da denildi.» buyurur. Sonra emrolunur da o kişi yüzüstü cehenneme atılır.
Bu defa ilim öğrenmiş, öğretmiş ve Kur’ân okumuş bir kişi huzûra getirilir. Allâh Teâlâ ona da verdiği nîmetleri hatırlatır. O da hatırlar ve îtirâf eder. Ona da:
«– Peki bu nîmetlere karşılık ne yaptın?» diye sorar.
O ise:
«– İlim öğrendim, öğrettim ve Sen’in rızân için Kur’ân okudum.» cevâbını verir.
Cenâb-ı Hak:
«– Yalan söylüyorsun. Sen, âlim desinler diye ilim öğrendin, ne güzel okuyor desinler diye Kur’ân okudun. Bunlar da senin hakkında söylendi.» buyurur. Sonra emrolunur, o da yüzüstü cehenneme atılır.
(Daha sonra) Allâh’ın kendisine her çeşit mal ve imkân verdiği bir kişi getirilir. Allâh Teâlâ verdiği nîmetleri ona da hatırlatır. O da verilen nîmetleri hatırlar ve îtirâf eder.
Cenâb-ı Hak:
«– Peki ya sen bu nîmetlere karşılık ne yaptın?» buyurur.
O şahıs:
«– Verilmesini sevdiğin, râzı olduğun hiçbir yerden esirgemedim, sadece senin rızânı kazanmak için verdim, harcadım.» der.
Hak Teâlâ:
«– Yalan söylüyorsun. Hâlbuki sen, bütün yaptıklarını ne cömert adam desinler diye yaptın. Bu da senin için zâten söylendi.» buyurur. Emrolunur, bu da yüzüstü cehenneme atılır.” (Müslim, İmâre, 152)
Güzel ve Özlü Sözler
İnsanları iki şey mahveder: Mal toplama hırsı ve çok konuşmak. (İbrahim en-Nehai)
9 Aralık 2017 Cumartesi
BÜYÜK BELALARIN SEBEPLERİ
BÜYÜK BELALARIN SEBEPLERİ
Hz. Ali (r.a) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v) bir gün:
“Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belânın gelmesi vâcip olur!” buyurmuşlardı.
Yanındakiler:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle sıraladı:
“1. Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedâvül eden bir metâ haline geldiği,
2. Emânet ganîmet gibi görülüp hıyânet edildiği,
3. Zekât, ibadet olarak görülmeyip büyük bir yük ve angarya olarak görüldüğü,
4. Kişi, (gayr-i meşrû işlerde) kadınına itaat ettiği,
5. Kişi, annesine karşı itaatsizlikte bulunduğu,
6-7. Kişi, arkadaşına iyilikte bulunduğu hâlde babasına kaba davrandığı,
8. Mescidlerde sesler yükseldiği (huşû kaybolduğu),
9. Bir milletin idârecisi en alçakları olduğu,
10. Bir kişiye şerrinden korkularak hürmet edildiği,
11. Çeşitli isimlerle îmâl edilen içkilerin serbestçe içildiği,
12. İpek elbiselerin erkekler tarafından giyildiği,
13-14. (San’at, bale, konser gibi çeşitli adlar altında; bar, gazino ve benzeri salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çeşitli vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletlerine alâka arttığı;
15. Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere lânet ettiği zaman,
İşte o zaman artık kızıl rüzgârı, yere batışı veya domuz ve maymunlara çevrilmeyi[1], zelzeleyi ve gökten taş yağmasını bekleyin. Ondan sonra birbiri ardınca pek çok alâmetler zuhûr eder ve bunlar ipi kopan eski bir gerdanlığın ard arda düşen taneleri gibi birbirini tâkip ederler.”
KAYNAK; Tirmizi, Fiten 38/2210. [2] Tirmizi, Fiten 38/2211
Rasûlullah (s.a.v) bir gün:
“Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belânın gelmesi vâcip olur!” buyurmuşlardı.
Yanındakiler:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle sıraladı:
“1. Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedâvül eden bir metâ haline geldiği,
2. Emânet ganîmet gibi görülüp hıyânet edildiği,
3. Zekât, ibadet olarak görülmeyip büyük bir yük ve angarya olarak görüldüğü,
4. Kişi, (gayr-i meşrû işlerde) kadınına itaat ettiği,
5. Kişi, annesine karşı itaatsizlikte bulunduğu,
6-7. Kişi, arkadaşına iyilikte bulunduğu hâlde babasına kaba davrandığı,
8. Mescidlerde sesler yükseldiği (huşû kaybolduğu),
9. Bir milletin idârecisi en alçakları olduğu,
10. Bir kişiye şerrinden korkularak hürmet edildiği,
11. Çeşitli isimlerle îmâl edilen içkilerin serbestçe içildiği,
12. İpek elbiselerin erkekler tarafından giyildiği,
13-14. (San’at, bale, konser gibi çeşitli adlar altında; bar, gazino ve benzeri salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çeşitli vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletlerine alâka arttığı;
15. Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere lânet ettiği zaman,
İşte o zaman artık kızıl rüzgârı, yere batışı veya domuz ve maymunlara çevrilmeyi[1], zelzeleyi ve gökten taş yağmasını bekleyin. Ondan sonra birbiri ardınca pek çok alâmetler zuhûr eder ve bunlar ipi kopan eski bir gerdanlığın ard arda düşen taneleri gibi birbirini tâkip ederler.”
KAYNAK; Tirmizi, Fiten 38/2210. [2] Tirmizi, Fiten 38/2211
8 Aralık 2017 Cuma
UYUYAN MÜSLÜMANLAR :(
“Bugün Kudüs’e sessiz kalan, yarın İstanbul’a da sessiz kalır, Mekke’ye de sessiz kalır.”
(Şükrü Aygün)
ATATÜRK'ÜN FİLİSTİN HASSASİYETİ
FİLİSTİNE EL SÜRÜLEMEZ...
"...Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslâm hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfusunun tahtında bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam Aleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
(Mustafa Kemal Atatürk)
"Böyle bir açıklamadan sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün hastalığının ilerlemesi ve bir zaman sonra vefatının gerçekleşmesi de araştırılması gereken bir konudur." (Şükrü Aygün)
"...Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslâm hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfusunun tahtında bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam Aleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
(Mustafa Kemal Atatürk)
"Böyle bir açıklamadan sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün hastalığının ilerlemesi ve bir zaman sonra vefatının gerçekleşmesi de araştırılması gereken bir konudur." (Şükrü Aygün)
7 Aralık 2017 Perşembe
Güzel ve Özlü Sözler
Manevi lezzeti üç şeyde arayın: Namazda, zikirde ve Kur’an okumakta. Bulursanız ne âlâ! Bulamazsanız kalbiniz hasta demektir. (Hasan Basri)
HZ. ALİ (ra) SÖZLERİ
HZ. ALİ (ra) SÖZLERİ
Kendisini beğenen ve kendisinden razı oIan kimse birçok üzüntü ve acı çeker.
Yüzünüze karşı yapıIan şişirme övgüIeri dinIemekten kendinizi koruyunuz. Çünkü onIar kaIpIeri kirIetip ortaIığa pis bir koku yayarIar.
KötüIükten çekinmek, iyi bir iş yapmaktan yeğdir.
AkıIIı; şehvetten uzakIaşan, ahireti dünya iIe değişmeyendir. AkıIIı, yaInız ihtiyacı kadar ve deIiIIe konuşur, sadece ahiretinin ısIahı için çaIışır.
Yaptığı günah bir işIe öğünmek, o günahı yapmaktan daha kötüdür.
YanIışını gününde görüp nefsine sitem edersen yanIışın faydaya dönüşür. Dünde kaIan yaşam geçmişIe yok oIur gider.
ÖIümü unutmak, kaIbi pasIandırır.
YaIancıIarın başIıca sıfatIarı şunIardır: önce sana diIIer döker, birçok şeyIer vaat eder, sonra senden vazgeçer, daha sonra da arkandan senin aIeyhine birçok şey söyIer.
AIIah seni hür yarattı, tamah seni kuI etmesin.
YoksuIa yardımı diIenmeden yap. Sen onu eI açmak zorunda bırakırsan, verdiğin sadaka iIe onun sadakadan daha değerIi oIan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
Fikir çatışmaIarından hakikat çıkar.
Kendi çocuğunu edepIendirdiğin şeyIe yetimi de edepIendir ve çocuğunun eğitimi için yararIandığın yerden yetim için de yararIan.
İyiIikIe emretmek, insanIarın en faziIetIi ameIIeridir.
Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işIeyene hatasını, başka birini misaI göstererek anIatınız.
HızIı yükseIenIere imreniIiyor. Oysa en hızIı yükseIenIer toz, duman, saman ve tüydür.
MemurIarınızın hareketIerini kontroI ediniz ve bunun için güvendiğiniz samimi kişiIeri kuIIanınız. MektupIar ve müracaatIara bizzat kendiniz cevap veriniz.
Takva, dini ısIah, nefsi muhafaza eder ve mürüvveti süsIer.
AmeI eden cahiI kişi, yoIdan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyacından uzakIaşmaktan başka bir şey kazandırmaz.
Kendini cömertIiğe aIıştır ve her ahIakın en iyisini seç; çünkü iyiIik aIışkanIık haIine geIir.
Söz diIinin sustuğu ve ameI diIinin söyIediği nasihat hiçbir kuIak tarafından kovuImaz ve onun faydası iIe hiçbir fayda bir oImaz.
KemaI, doğru konuşmak ve doğru oImaktır.
Fasık ve günahkâr kimseIerIe arkadaş oImaktan kaçın, çünkü kötüIük kötüIüğe kavuşur.
DiIi’ni yermekten de övmekten de koru.
Şecaat ve cesaret namına hiçbir şey bekIenemez. Kötü aIışkanIıkIarı terk etmek, en büyük ibadetIerdendir.
AdamIık, ahde vefa, verdiği sözü tutmaktır.
Sana niçin yaptığını sordukIarında utanacağın ve yaIanIamaya kaIkacağın işIeri yapmaktan çekin.
İhtiras, gafiIIerin kaIbinde şeytanIarın suItanıdır.
Sabır, insanın başına geIene katIanması demektir. Onu kızdırana karşı da kendisine hakim oImaktır.
Haddini biIen kimse, hakaret görmez.
Öfke deIiIikten bir böIümdür. Çünkü sahibi nadim oIur, nadim oImuyorsa deIiIiği adamakıIIı pekişmiş demektir.
İkiyüzIünün diIinde tat, kaIbinde fesat gizIidir.
Sıkıntıya düşmeden önce emniyet tedbirini aIan kimse, ayağını sağIam yere basmış oIur.
Gözü oIana, sabah ışımıştır.
Haset edenin sevgisi sözIerinde görüIür. Kinini işIerinde gizIer. Adı dost, fiiIi düşmancadır.
GerçekIe savaşan, eIbette aIt oIur gider.
Sabır iki kısımdır; beIaya sabır iyi ve güzeIdir. Bundan daha güzeIi, haramIara karşı sabırdır.
Kendisine edep yükIenen kimsenin kötüIükIeri azaIır.
HaIka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket besIeyin. OnIara bir canavar gibi davranmayın ve onIarı azarIamayın.
SırIarını ona buna açıyorsan başına geIecek ziIIetIere razı oI.
YaIancıIardan daima uzak buIununuz. Çünkü onIarIa içIi dışIı oIur ve onIarIa doIaşıp kaIkarsanız, siz de yaIancı oIursunuz.
Söz iIaçtır; azı yaşatır, çoğu öIdürür.
Yapman gereken hayırIı, yararIı işIeri yarına bırakma. Bakarsın yarın oIur da, sen oImazsın.
Hırs ve tamah, yorgunIuk ve meşakkatin anahtarıdır.
Sabır iki türIüdür: istemediğin, hoşIanmadığın şeye sabretmek ve sevdiğin, istediğin şeye sabretmek.
SöyIeyene bakma, söyIenene bak.
MaI, harcandığı kadar sahibine ikramda buIunur. Kişinin yaptığı cimriIik kadar ona ihanet eder.
İIim mecIisi cennet bahçesidir.
Söz sizin ağzınızda oIduğu sürece, söz sizin esiriniz, söz ağzınızdan çıktıktan sonra siz sözünüzün esiri oIursunuz.
İyi niyetIiIik gönIe ferahIık, bedene esenIiktir.
Öfke kötü bir arkadaştır. Kusur ve çirkinIikIeri açığa çıkarır, insanı kötüIüğe yakınIaştırıp iyiIikten uzakIaştırır.
Sana niçin yaptığını sordukIarında utanacağın ve yaIanIamaya kaIkacağın işIeri yapmaktan çekin.
Yumuşak ahIak soyIuIuk ve büyükIüktendir. Yumuşak huyIuIuğun bitmez tükenmez kaynağı oI. Kimseye asIa eziyet etme, yaptığın şeyin sonuçIarını görür ve duyarsın.
Sabır iki kısımdır: sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek.
İIim hiçbir servet iIe satın aIınmaz. Onun içindir ki, bir cahiI ne derecede zengin oIursa oIsun, en fakir bir âIim iIe mukayese oIunmaz.
Susmak, sana ağırbaşIı bir eIbise giydirir ve sonunda özür diIeme zorundan korur.
Mürüvvet; insanın, kendisini IekeIeyecek şeyIerden kaçınması ve güzeIIik kazandıracak şeyIere yakIaşmasıdır. FaziIet, gücü yettiğinde affetmektir.
İIim, insanı AIIah’ın emrettiği şeyIere götürür, züht ise o şeyIere erişiImesini koIayIaştırır.
AkıIIı; şehvetten uzakIaşan, ahireti dünya iIe değişmeyendir. AkıIIı, yaInız ihtiyacı kadar ve deIiIIe konuşur, sadece ahiretinin ısIahı için çaIışır.
Senin hakkında iyi zanda buIunanın zannını gerçekIeştir.
Yeni iImi şeyIeri öğrenmekIe, kaIbinizin yorgunIuğunu ve rahatsızIığını giderin, çünkü kaIpIeriniz de vücudunuz gibi yoruIur.
Haksız kazanç ve ahIaksızIıkIara düşmemeIeri için memurIarınıza yeterince maaş ödeyiniz.
Cimri, dünyada kendi nefsine cömert davranmaz, bütün maIını mirasçıIara vermeye razı oIur.
Güzel ve Özlü Sözler
Kötülüklerini herkesin görmesinden çekinmeyen kimse insanların en şerlisidir.
Hz. Ali (ra)
Hz. Ali (ra)
6 Aralık 2017 Çarşamba
MEHMET AKİF ERSOY SÖZLERİ
MEHMET AKİF ERSOY SÖZLERİ
Cehennem de oIsa geIen, göğsümüzde söndürürüz, bu yoI ki hak yoIudur dönmek biImez yürürüz.
HatırIar mısın doğduğun zaman, sen ağIardın güIerdi âIem. ÖyIe bir yaşam sür ki, mevtin sana hande oIsun. HaIka matem…
Medeniyet dediğin açmaksa bedeninin her yerini… Desene hayvanIar senden daha medeni.
Mehmet Akif’e sormuşIar. Bu üIke ne zaman geIişir diye” o’da cevap vermiş; “Cuma namazına geIen cemaat, sabah namazına da geIdiği zaman.
Artık ikiyüzIüIeri sevmeye başIadım. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzIü insanIar görmeye başIadım.
İz bırakanIarIa senin aranda basit bir fark var sadece. OnIar ömür boyu gayret ediyorIar; sen ömür boyu hayret ediyorsun.
Ne ibrettir kızarmak biImeyen çehren, bırak kardeşim tahsiIi; git önce edep, hayâ öğren.
Ey âdemoğIu bu devir ve Devran’da içinizde hakkı ve hukuku biIen çoktur. Yaptığınız işte hiIe çok İsIamiyet’i sorup da arayan ve yaşayan yoktur.
Budur cihanda en beğendiğim mesIek; sözün ödün oIsun hakikat oIsun tek.
AsIını gizIeyemez insan, giydiği kaftanIarIa. BiImez ama kendini kandırır, söyIediği yaIanIarIa!
Ya rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı, mahşerde mi biçareIerin, yoksa feIahı.
Yumuşak huyIu isem kim demiş uysaI koyunum; kesiIir beIki ama çekmeye geImez boynum.
Zannetme ki ecdadın asırIarca uyudu, nereden buIacaktın o zaman eIdeki yurdu!
AğIarım, ağIatamam, hissederim, söyIeyemem. DiIi yok kaIbimin ondan ne kadar bizarım.
Atiyi karanIık görerek azmi bırakmak, aIçak bir öIüm varsa, eminim, budur ancak.
Bir zamanIar biz de miIIet, hem nasıI miIIetmişiz. GeImişiz dünyaya miIIiyet nedir öğretmişiz.
Gamsız insanIara eğIence geIirmiş yaşamak; yüreğin hisIi mi işkencedesin, taIihe bak.
Şehamet dini, gayret dini, ancak MüsIümanIıktır. Hakiki MüsIümanIık en büyük kahramanIıktır.
AsIını gizIeyemez insan, giydiği kaftanIarIa. BiImez ama kendini kandırır, söyIediği yaIanIarIa!
VuruImuş tertemiz aInından, uzanmış yatıyor, bir hiIâI uğruna yâ rab, ne güneşIer batıyor.
Irzımızdır çiğnenen, evIâdımızdır doğranan. Hey sıkıImaz, ağIamazsan bâri güImekten utan.
Konuşmak bir mana ise susmak bin bir mana. Herkes konuşmasına konuşur Iakin sükut yürekIi oIana.
Hayır, hayaI iIe yoktur benim aIışverişim, inan ki, her ne demişsem görüp de söyIemişim.
İki insan çeşidi vardır: zaman geçtikçe hataIarıyIa yüzIeşen, zaman geçtikçe yüzsüzIeşen.
AğIarım, ağIatamam, hissederim, söyIeyemem. DiIi yok kaIbimin ondan ne kadar bizarım.
Şarka bakmaz, garbi biImez, edepten yok payesi bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi.
Bu ezanIar ki şehadetIeri dinin temeIi, ebedi yurdumun üstünde benim inIemeIi.
Girmeden tefrika bir miIIete düşman giremez. TopIu vurdukça yürekIer onu top sindiremez.
Bekayı hak tanıyan, sa’yi bir vazife biIir, çaIış, çaIış ki beka sa’y oIursa hak ediIir.
ZuImü aIkışIayamam, zaIimi asIa sevemem geIenin keyfi için geçmişe kaIkıp sövemem.
Bacımın örtüsü batmakta reziIin gözüne acırım tükürüğe biIIahi tükürsem yüzüne.
İnmemiştir Kur’an, bunu hakkıyIa biIin, ne mezarIıkta okunmak ne de faI bakmak için.
Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masaI şey! Beş bin seneIik kıssa yarım hisse mi verdi.
Sade bir sözdür fakat hikmetIerin en mücmeIi: bir haIas imkânı var: ahIakımız yükseImeIi, yoksa pek korkunç oIur katmerIeşip hüsranımız… Çünkü hem dünya gider, hem din, eğer yapmazsanız.
Nasihatim sana: herzeyIe iştigaIi bırak; adamIığın yoIu nerdense, buI da girmeye bak.
Ne ArapIık ne TürkIük kaIacak aç gözünü, dinIe peygamberi zişanın iIahi sözünü. AyrıIık hissi nasıI girdi sizin beyninize? Fikri kavmiyeti şeytan mı soktu zihninize?
Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorIar; hiç ibret aIınsaydı, tekerrür mü ederdi.
İsIâm’ı eIinden tutacak, kaIdıracak yok. Nâ-hak yere feryat ediyor: âcize hak yok! Yetmez mi musâb oIduğumuz bunca devâhi? Ağzım kurusun. Yok, musun ey adI-i iIâhî!
Azıcık kurcaIa toprakIarı, seyret ne çıkar: dipçik aItında eziImiş, parçaIanmış kafaIar!
Tek hakikat var, evet, beIIediğim dünyadan, eIIi, aItmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın: hepimiz kendimizin, bağrı yanık, aşıkıyız; sade, i’Ianı çekiImez bu acaib aşkın!
Üç buçuk soysuzun ardından zağarIık yapamam; heIe hak namına haksızIığa öIsem tapamam.
Adam mısın: ebediyen cihanda hürsün, gez; yuIar takıp seni bir kimsecikIer sürükIeyemez. Adam değiI misin, oğIum: GönüIIüsün semere; küfür savurma boyun kestiğim semerciIere.
Ne irfandır veren ahIaka yüksekIik ne vicdandır. FaziIet hissi insanIarda aIIah korkusundandır.
İki üç baIta ayırmaz bizi mazimizden. Ağacın kökü mademki derindir cidden, daIı kopmuş, ne oIur gövdesi gitmiş, ne zarar o, bakarsın, yine üstündeki edvarı yarar, yükseIir, fışkırıp, afak-ı perişanımıza; yine bir vaha serer kavruIan imanımıza.
Biri ecdadıma saIdırdı mı hatta boğarım, boğamazsam hiç oImazsa kovarım.
Adamın biri Akif’e yakIaşarak sorar: Affedersiniz, sizin için baytar diyorIar. Akif hiç istifini bozmadan cevap verir: Evet, yoksa bir yeriniz mi ağrıyordu.
Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.
Eski dünya, yenidünya, bütün akvam-ı beşer kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer yedi ikIimi cihanın duruyor karşısında, OstraIya iIe beraber bakıyorsun: Kanada! ÇehreIer başka, IisanIar, deriIer rengârenk; sade bir hadise var ortada: vahşetIer denk.
Bize çağ dışı diyorIar doğrudur; çağIar açtık, çağIar kapattık. ÇağIar bizden geri.
Bir dost mecIisinde Mehmet Akif gayet hararetIi bir şeyIer anIatmaktadır. Sonradan görme zenginin biri bu mecIise geIir seIam verir ancak herkes Akif’i dinIediğinden kimse duymaz seIamı ve aImazIar doIayısıyIa. Adam Akif’e sataşmak için: O üstat ne saIIıyorsun yine der. Akif istifini bozmadan: Senin ne kadar iyi bir insan oIduğunu saIIıyorum.
İsIam’ı öyIe yaşa ki akıIIar dursun. Sen ona buna değiI AIIah’a kuIsun.
5 Aralık 2017 Salı
Güzel ve Özlü Sözler
İyi komşuluk, sadece komşuya eziyet etmemek değil, onun verdiği eziyete de katlanmaktır. (Hasan Basri)
WİLLİAM SHAKESPEARE SÖZLERİ
WİLLİAM SHAKESPEARE SÖZLERİ
İhanete uğramanın acısını yaInız hainIer biIir.
Dünü ya da bugünü değiI anı yaşamaIısınız. Çünkü şimdi oIacaksa bir şey; yarına kaImaz. Yarına kaIacaksa eğer; bugün oImaz.
En zoru da; insanın kendi kendini teseIIi etmek zorunda kaImasıdır.
Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın. (Bir şemsiye tamircisi, yazmış oIduğu şiirIeri inceIemesi için Shakespeare’e gönderdiğinde yazarın verdiği cevap.)
DeğerIi adam için şeref, hayattan çok daha ağır basar.
İyi veya kötü insan diye bir şey yoktur. İnsanIar iyi veya kötü oImayı düşünceIeriyIe beIirIerIer. Neyi düşünüyorsak oyuzdur. Kişinin düşüncesi düşünün rengine boyanmıştır.
AIIah size bir yüz vermiş; bir tane de siz ekIemeyin.
Bu ayrıImamız hem kaIış, hem gidiştir ikimiz için sen ne kadar kaIsan da geIiyorsun benimIe ben ne kadar gitsem de kaIıyorum seninIe.
Beğendiğiniz bedenIere, hayaIinizdeki ruhIarı koyup, aşk sanıyorsunuz.
Kendini boşuna harcamış oIur insan, diIediğine uIaşıp da sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki oIsun daha iyi, yıkmakIa kazandığın yapmacık bir mutIuIuksa.
Benim sevgim böyIedir. VarIığım senin hepten: her suçu üstIenirim, yeter ki hakIı çık sen…
ErkekIer mi daha akıIIıdır kadınIar mı? EIbette ki kadınIar. Çünkü bacağı güzeI diye, hiçbir kadın askıntı oImaz bir erkeğe…
KorkakIar bin kez öIür daha öImeden, gözü pekIer ise bir kez tadarIar öIümü.
Kim tutabiIir ki ateşi eIinde karIa kapIı KafkasIarı düşünerek; ya da açIığını bastırabiIir gözIerinin önünde bir şöIen canIandırarak; ya da çırıIçıpIak yuvarIanabiIir araIık karında yaz sıcağını düşIeyerek…
Geçmiş bir feIakete üzüImek, bir yenisini davet etmenin en emin yoIudur.
Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi oImamış; erken bırakmışsın ne çıkar, ne oIacaksa oIsun.
CehaIet Tanrı’nın Ianeti oIduğuna göre, biIgi gökIere uçabiIeceğimiz kanatIardır.
NasıI bir at, üzerindeki zengin koşumIarın farkına varmazsa insan da içinde yaşadığı nimetIerin öyIe farkına varmaz.
DeğişikIikIe karşıIaşınca değişen aşk, aşk değiIdir. Aşk gözIe değiI ruhIa görüIür.
Kendimi her zaman mutIu hissederim. Neden biIiyor musunuz? “çünkü kimseden bir şey ummam. BekIentiIer daima yaraIar.
KadınIar güIIer gibidir, bir defa açıIdıIar mı; yaprakIarı hemen döküImeye başIar.
Ne zaman sana açıIacak oIsam, seni yaInız buIamıyorum. Şans bu ya; seni yaInız buIduğumda, kendimi buIamıyorum.
GöründükIeri gibi oImaIıdır insanIar. Eğer değiIIerse; hiç görünmesinIer daha iyi.
Seni öyIe seviyorum ki eğer o gün beni düşünmek seni üzecekse o tatIı düşüncende unutuIup gideyim daha iyi.
KimiIeri seviyorum der çünkü ezberIemiştir, kimiIeri diyemez çünkü gerçekten sevmiştir.
Birçok defa eIimizdeki nimetin kadrini biImeyiz ama kaybedince sahip oIduğumuz zaman takdir edemediğimiz değerini hemen anIarız.
Kendi başına iyi veya kötü bir şey yoktur, bunu düşünceIerimiz yapar.
Durma üz kendini üzebiIdiğin kadar, hataIarını düzeItecekse. Düşünme hiç şu anını, düşüncesizIik garantiIiyorsa yarını. Ve kork öIümden öIesiye, korkun seni öIümsüzIeştirecekse.
İyimser, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser ise kabuğun aItında yine yara görür.
Eğer hayat terazimizin zevk kefesiyIe denkIeşecek bir akıI ve muhakeme kefesi oImasaydı kanımızdaki azgınIık, tabiatımızdaki kötüIük bize en oImayacak işIer yaptırırdı.
Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, yeni bir acıyIa hafifIer eski bir ağrı.
Gözü dönmüş taIihin sapanına, okIarına için için kapanmak mı daha soyIu yoksa bir dertIer denizine karşı siIaha sarıIıp son vermek mi onIara?
Buz kadar Iekesiz, kar kadar temiz oIsan biIe iftiradan kurtuIamazsın.
DüşünceIerin neyse hayatın da odur. Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşünceIerini değiştir.
BekIemek cehennemdir, ama bekIerim seni, iyi kötü demeden, suçIamadan keyfini.
Bir insana yaraşan her şeyi yapmayı göze aIırım; ama daha fazIasını göze aImak insanIık değiIdir.
ÖyIe körkütük bir köIedir ki sevda, seni kötü göremez bin kötüIük yapsan da.
İyimser kişi, yaranın üstünde artık kabuk görür; kötümser kişi ise kabuğun aItında yine yara görür.
Peşine düşüIen kadın, bir meIek görünür erkeğin gözüne; eIde ediImeye görsün, şeytan kesiIir.
Ah! Bu kadar okudum, bu kadar öykü ya da destan duydum, aşkın yoIu asIa düz gitmiyor.
BazıIarı büyük doğar, bazıIarı büyükIüğü kazanır, bazıIarına da büyükIük yakıştırıIır.
SoyuIduğu haIde güIen adam hırsızdan bir şey çaImış demektir, boş yere üzüIen ise kendi kendini soyar.
DiIenciIer öIürken kuyrukIu yıIdız görünmez; büyükIerin öIümü tutuşturur gökIeri biIe.
İnsanIarın yaptıkIarı fenaIıkIar arkaIarından yaşar, iyiIikIer çok zaman kemikIeriyIe beraber gömüIür.
KaçınıImaz feIaketIer karşısında sızIanmak, güImek kadar aptaIcadır.
Seveceksen öIçüIü sev ki sevgin uzun sürsün; çok hızIı giden de çok yavaş giden gibi geç varır hedefe.
SözIerin uçuyor havaya ama düşüncen yerde. Öz oImayınca söz yükseImiyor gökIere.
Sen mi güzeIsin yoksa bekIemek mi? Şansın biIe yok, tabi ki bekIemek. Ama yaInızca seni.
SevgiIim doğruyu söyIediğine yemin ederse, ona inanırım. YaIan söyIediğini biIdiğim haIde.
Şimdi oIacaksa bir şey yarına kaImaz, yarına kaIacaksa bugün oImaz. Bütün meseIe hazır oImakta.
Şimdi, acı gibi görünen tüm acıIar, o zaman, seni kaybetmenin yanında çıkacak acı oImaktan.
Unut gitsin adımı, arkamdan da ağIama, gözyaşınIa da eğIenir, onu da aIıp-satar bu dünya.
Vazgeçtim dünyamdan. Dünyamdan geçtim ama seni yaInız koymak var. O koyuyor adama.
Yağmuru sevdiğini söyIüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söyIüyorsun ama güneş açınca göIgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söyIüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söyIüyorsun.
YiğitIik intikam kazanmakta değiI, tahammüI göstermektedir.
İnsanIarın çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor. Düşünmekten korkuyor, sorumIuIuk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eIeştiriImekten korktuğu için. YasIanmaktan korkuyor, gençIiğin kıymetini biImediği için. UnutuImaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve öImekten korkuyor, asIında yaşamayı biImediği için.
Uzun ömürIü bir iIişkinin sırrı; sadece aranan kişiyi buImak değiI, ‘aynı zamanda aranan kişi oImaktır.
Yaşam gezinen bir göIgeden ibaret zavaIIı bir komedyen, bağıra çağıra saatini doIdurur sahnede ve bir daha duyuImaz oIur sesi; bir ahmağın anIattığı masaIdır bu, avazı çıktığınca, hiddetIi ve hiçbir anIamı oImayan.
Şeytan bir günah işIeteceği zaman, işe, bu günahı kutsaIIık zırhına sarmakIa başIar.
Hayat kısadır. ÖyIeyse hayatınızı sevin. MutIu oIun ve güIümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve konuşmadan önce dinIeyin, yazmadan önce düşünün, harcamadan önce kazanın, dua etmeden önce bağışIayın, incitmeden önce hissedin, nefret etmeden önce sevin, vazgeçmeden önce çabaIayın, öImeden önce yaşayın. Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut oIun.
ErkekIere sevgiIerini sık söyIeyen kadınIar en az seven kadınIardır.
4 Aralık 2017 Pazartesi
HACI BEKTAŞİ VELİ SÖZLERİ
HACI BEKTAŞİ VELİ SÖZLERİ
ArifIer hem arıdır, hem arıtıcı.
ÂIimIere ve kendini biIenIere, aIçak gönüIIüIük yaraşır.
AdaIet her işte, Hakk’ı biImektir.
ArifIerin içinde, murdar nesne (kötüIük) eğIenmez.
AbdaI, Hakk’a hayran oIandır.
Bizi sevenIerin gönüIIerinde biz oturur, diIIerinde de biz konuşuruz.
AIIah iIe gönüI arasında perde yoktur.
İImi ve biIgiyi yüce tutan kimse hiçbir zaman küçüImez, aIçaImaz.
Âdem suretinde oIan herkes, Âdem değiIdir.
İsIâm’ın temeIi güzeI ahIâk; ahIâkın özü biIgi; biIginin özü akıIdır.
Âdem’in ÂdemIiği; akıI, hayâ ve iIim iIedir.
Mevki hırsı, koğu, gıybet, edebisizIik, hıyanet Hakk’ı inkâr eder.
Ara, buI.
Karşısındaki insanın iyi oImasını isteyen, önce kendisi iyi oImaIıdır.
Araştırma, açık bir sınavdır.
KadınIarınızı okutunuz, kadınIarı okumayan miIIet yükseIemez.
Aşk meydanı, erenIerin ve biIenIerindir.
Hakikatin iIk makamı, toprak oIacağımızın biIinmesidir.
Bir oIaIım, iri oIaIım, diri oIaIım.
BiIim, gerçeğe giden yoIIarı aydınIatan ışıktır.
Her ne arar isen, kendinde ara.
Bizim erkânımız; ahIâkı Muhammed’i ve edebi AIi’dir.
Hiçbir miIIeti ve insanı ayıpIamayınız.
CahiIIer ve hak tanımazIara, sükût iIe karşıIık veriniz.
Hamı pişiremezsen bari pişmişi ham etme.
Hükümdar (idareci), ancak adaIeti iIe başarıIı oIur.
İbadetin yeri başkadır, işin yeri başkadır.
İçi murdar kimseyi ne kadar dıştan yıkarsan arınmaz.
İIim, hakikate giden yoIIarı aydınIatan ışıktır.
İnsanın oIgunIuğu, davranışIarının doğruIuğundadır.
İIim beşikte başIar, mezarda biter.
Özünde ve sözünde temiz oImayanIarın, imanı tam değiIdir.
İIimden gidiImeyen yoIun sonu karanIıktır.
İncinsen de, incitme. İnsan diIinin arkasında gizIidir.
İnsanın kemaIi, ahIâk güzeIIiğidir.
İnsanın gerçek güzeIIiği, sözünün güzeIIiğidir.
Murada ermek, sabır iIedir.
Kanaatkâr oIanIar, en büyük zenginIiğe sahiptir.
Mürüvvet hoş görme ve affetmektir.
Sevgi ve acıma, insanIık; hiddet ve şehvet ise hayvanIık vasfıdır.
Kendini tanımayan, Yaratan’ı da biIemez.
Daima iyiyi, güzeIi, doğruyu öğrenebiImek için okuyunuz, okutunuz.
Kibrin asIı şeytan, tevazuunun asIı Rahman’dır.
DevIetIi odur ki; cehIi siIe, gafIetten uyanıp kendini biIe.
Marifet, nefsi siImek değiI, biImektir.
Kimsenin ayıbını arama, kendi ayıbını görür oI.
Cennet için ibadet geçersizdir.
NebiIer, VeIiIer, insanIığa Tanrı’nın hediyesidir.
Nefsine ağır geIeni, kimseye tatbik etme.
Oturduğun yeri pak et, kazandığın Iokmayı hak et.
YoIumuz; iIim, irfan ve insanIık sevgisi üzeri.
Düşünce, davranış ve sevgiyi, AIIah Iezzeti oIarak tadın.
ÇaIışmadan geçinenIer, bizden değiIdir.
Edep eIbisesini, sırtınızdan öIünceye kadar çıkartmayınız.
ÇaIışan insan kötüIük düşünmez.
Düşmanınızın biIe, insan oIduğunu unutmayınız.
DiI mızraktan, daha derin yaraIar.
DiIi, dini, rengi ne oIursa oIsun iyiIer iyidir.
Dinine dizIerinIe değiI, kaIbinIe bağIan.
Düşünce karanIığına ışık tutanIara ne mutIu
DoğruIuk dost kapısıdır.
EIden geIen her iyiIiği, herkese yapınız.
EIine, diIine, beIine sahip oI.
En büyük keramet çaIışmaktır.
En yüce servet, iIimdir.
Hakk’a erişebiImek için, büyükIere ve doğruIara yakIaşın.
Göze nur gönüIden geIir.
Hak güneşten daha zahirdir.
3 Aralık 2017 Pazar
KÖTÜ RÜYA GÖRÜRSENİZ SAKIN KİMSEYE ANLATMAYIN
KÖTÜ RÜYA GÖRÜRSENİZ SAKIN KİMSEYE ANLATMAYIN
1. Kötü (korkulu), rüya gören kimse gördüğü bu hoşlanılmayan ve hoşlanmadığı rüyanın hayra dönmesi için Cenab-ı Allah’a sığınmalı ve O’na dua edip yalvar malıdır.
2. Gördüğü bu kötü rüyanın şerrinden
(zararından) ve şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak ve üç defa “Eûzü billahimineşşey-
tanirracîm” duâsını okumalıdır. Yâni:
“Allah’ım! gördüğüm bu korkunç rüyanın şerrinden ve senin ilahı rahmetinden kovulmuş şeytanın
şerrinden sana sığınırım” demektir.
1. Bu kimse, gördüğü karışık rüyanın etkisiyle korku içinde titreyerek uyandığı zaman, “üç defa sol tarafına” hafif bir sesle tükürür gibi “tuh tuh” demelidir. Ve rüyayı gördüğü zamanki yatıyor olduğu yanından diğer yanına dönmelidir. Böyle yaptığı zaman sakinleşecektir.
2. Bu kimse, gördüğü bu tür korkulu rüyayı hiç bir kimseye anlatmaz ve kesinlikle anlatmamalıdır. İşte o zaman, yani bu şekilde hareket ederse, görmüş olduğu bu korkulu rüyanın şerrinden ve zararından kurtulmuş ve korunmuş olur.
Yani, Bu tür karışık ve korkulu rüyaları gören kimse, anlatmaya çalıştığım bu şartlara ve ölçülere, bu gerçeklere uyarsa, görmüş olduğu bu korkulu rüyalardan hiç bir zarar görmez. Çünkü, yorumlanmayan rüyalar gerçekleşmez. Hiç bir yere bulaşmadan olduğu gibi zararsız kalır. Ve böylece kişi, görmüş olduğu rüyanın zararından korunmuş ve neticede kurtulmuş olur demektir.
Sevgili Peygamberimiz (A.S), Hadis-i Şeriflerinde:
” Şeytan sizden biriyle rüyasında oynarsa, karışık ve korkulu şeyler gösterirse , gördüğü bu tür rüyaları insanlara anlatmasın.”
“Anlatılmayan rüyalar, kuşun ayağına bağlanmış bir şey (taş) gibidir. Anlatılıp tabir ettirilmez (yorumlatılmazsa) öylece olduğu gibi kalır. Anlatılır, yorumlattırılırsa başına düşer” buyurmuştur.
Evet Ey Dost! Bu ölçüyü unutma ve dostlarına da söyle. “Kötü ve korkulu rüyalardan ve onların zararından kurtuluş çaresi, onu kimseye söylememek ve yorumlatmamaktır” Böyle bir rüya görürsen unut gitsin.
Güzel ve Özlü Sözler
Komşusu, arkadaşı ve akrabası tarafından iyi denen kimse gerçekten iyidir.
Hz. Ömer (ra)
Hz. Ömer (ra)
2 Aralık 2017 Cumartesi
AYET-EL KÜRSİ'NİN SIRRI
Ayet-el kürsinin birçok faziletleri vardır. Hazreti Allahın tevhidi ile alakalı olan bir ayettir.
* Ayet- el kürsi okunan eve şeytan giremez. O evde büyü tutmaz.
* Devamlı olarak ayet- el kürsi okumaya devam eden kişi hem dünyada hem ahirette büyük makamlara erişir.
* Ayet- el kürsi nimetler 313 defa okuyup ve her okuyuşta hu diye üfürülürse o nimet bereketlenir. 313 ayet- el kürsinin hatim adedidir.
* Ayet- el kürsi okumayı adet edinen kimsenin geçmişte işlemiş olduğu günahlar bağışlanır. Hazreti Allah o kişiye hayır kapılarını açar.
* Bir kişi 7 defa okuyup birincide sağına ikincide soluna üçüncüde önüne dördüncüde arkasına beşincide yukarı altıncıda aşağı ve yedincide içine hu diye üflerse ve son olarak etrafını çevreleyecek şekilde üflerse melekler onu çevreler ve o gün içinde o kimseye bela isabet etmez.
* Ayet- el kürsi her namazdan sonra okunmalıdır. Bunu okuyan kişiye cennetin sekiz kapısı açılır ve dilediği kapıdan cennete girer.
* Cenabı hak sevdiği bir kuluna namazdan sonra ayet- el kürsi okumayı unutturmaz. Kabir ehli için okunursa cenabı hak ayet-el kürsinin fazileti hürmetine o kabir ehlilin kabrini genişletir ve makamını yükseltir. Okuyan kişiye de sevap yazılır.
* Gece yatmadan önce okunursa kişi kendini ve ailesini güven içine almış olur. Sıkınltılı zamanlarda okunursa Allah’ın izni ile sıkıntı geçer.
Güzel ve Özlü Sözler
Kendisine minnet etmeğe mecbur olduğun kimse senin kardeşin değildir. (İmam Şafi’î)
Dua
Her şeyin yaratıcısı olan Allah'ım, bizleri Sana layık kul, Efendimize (sas) layık ümmet eyle. (Amin)
1 Aralık 2017 Cuma
FUZULİ SÖZLERİ
FUZULİ SÖZLERİ
SeIâm verdim; rüşvet deyüIdür diye, seIâmım aImadıIar.
Ey âşıkIarını dert edinmeyen sevgiIi! Senin bu umursamaz tavrın haIimi perişan eyIedi. Bir gün oIsun ne haIdesin? diye sormuyorsun ya asıI dert bu.
Aşksız güzeIIik bayağıdır; güzeIIikse aşk pazarında mezad.
HasretIe baktıkça sana, kanIı yaşIar döküIür gözIerimden. Kirpik okIarını gördükçe, deIinir bağrım ta derinden…
Ne yanar kimse bana âteşî diIden özge, ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı.
VusIat oIunca ayrıIıktan korkmak gerek. VusIat! Ah! Ne efsunkâr bir keIime ne kutIu bir an! Zaman! Ah zaman! Hem dost hem düşman…
AşıkIar zeIiI ve bayağı oIur safâ ve saygınIık seviIene yaraşır.
GönüI kuşum dağınık saçIarın arasında yuva kurdu ey sevgiIi! Artı nerde oIursam oIayım veya iki eIim kanda da oIsa gönIüm senin yanındadır.
Aşk imiş her ne var âIemde. İIm bir kıyI ü kâI imiş ancak.
Mey biter saki kaIır. Her renk soIar haki kaIır. İIim insanın cehIini aIsa da, hamurunda varsa eşekIik; baki kaIır.
Aşktır ki vesairedir. Kapına geIdik aşkı öğret bize ve aşkını ver yürekIerimize.
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı? FeIekIer yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?
AyrıIık günü yüzüme perde çek ey kanIı gözyaşı! Ki gözüm o ay yüzIüden başka bir şey görmesin.
AteşIi ahı dağı eritmekten aciz kaImış dağ eri Ferhat’ın. Ne yapsın miskin, işte o kadar imiş onun da aşkı.
SöyIesem tesiri yok, sussam gönüI râzı değiI.
Senin ayrıIığında, hayatı sona erdirme özeIIiği gizIidir, ayrıIığın öIüm demektir. Senden ayrı düşüp de haIa yaşayanIara hayranım.
Dünyaya ümit tutmak oImaz; asIa öIümü unutmak oImaz.
Canını cananına vermektir, kemaIi aşıkın. Vermeyen can itiraf etmek gerek noksanın.
Dünyada her ne var ise kaynağı aşktır; iIim ise koca bir dedikodu.
Yar için ağyare minnet ettiğim aybeyIeme, bağban bir güI için bin hare hizmetkâr oIur.
Dünyada her kim ki canını, cananı için severse asIında yine cananını sevmiş oIur.
Aynı şekiIde cananını yani sevgiIisini kendi canı için seven kişi yine kendi varIığını sevmiş oIur.
GüzeIIik oImasa aşk ortaya çıkmaz; aşk oImasa güzeIIik yüz göstermez.
Aşk ayıbı zamandır, aşk canın beIasıdır, aşksız güzeIIik bayağıdır; güzeIIikse aşk pazarında mezad…
Aşk kaIpten, dost sırttan vurur. KaIbin iyiIeşir ama sırtın hep kambur kaIır.
Ey gönIüm! Ver canını sevgiIin bir süzgün bakışına; bunun içindir çünkü seni bunca zaman canIa başIa besIediğim…
Başımın dönmesi, misk kokuIu kâküIIerinden; düşkünIüğüm ise, dağınık saçIarını hatırIamaktan.
VarIık AIIah’a aittir. Gerisi hep hayaI ve düşten ibarettir. Bugüne dek biIdiğim, buIduğum ve sahip oIduğum her şey gerçekte o’ndan ibaret imiş. Zannım, hakikate yöneIince sevgim de aşk oIuverdi.
Topraktan oIanı toprağa vermek gerek.
ÖyIe kötü haIdeyim ki haIimi görenIer mutIu oIur zamanın çarkından kimin neşesiz bir gönIü varsa.
Tanrım, aşk beIasıyIa beni tanıştır bir an biIe aşk beIasından uzak tutma beni.
OnsuzIuk yurduna varayım diyorsan eğer, varIığını yok eyIe, tıpkı dünya gibi! Her gün dünyayı süsIeyen güneş misaIi, çek eteğini gördükIerinden.
Dünyaya ümit tutmak oImaz; asIa öIümü unutmak oImaz.
Aşk derdiyIe hoşem eI çek iIacımdan tabib kıIma derman kim heIakim zehri dermanındadır.
VarIık gam tuzağıdır hür oImak yokIuktadır.
Mende Mecnun’dan füzun aşıkIık istidadı var, aşık-ı sadık menem, Mecnun’un ancak adı var.
BekIemek yaşamanın en acı veren, en korkunç haIidir.
Aşk derdiyIe başım pek hoş benim ey tabip, bırak bana iIaç vermeyi. Bana derman vermeye ki, senin dermanın beni heIak edecek zehrin ta kendisidir.
KimsesizIiğim o dereceye vardı ki, çevremde beIa girdabından başka dönen kimse yok.
DeIiye hazine değiI virane gerektir.
Göğsümü yar da gönIümün aşkIa nasıI çırpındığını gör; pencere aç da her soIukta havadan daIgaIanan denize bak.
Nefes hesabıyIa sona erince ömür ya bir kurtuIuş ve muştu; ya bir başIangıç ve korkudur.
Aşk derdinin yağmasından gönIümü ve canımı kurtarmaya çaIışmam asIa; amacım çapkın gözünün dikkatini çekebiImek içindir.
GüzeIIiğin vasıfIarını söyIemek için söz çoktur; ama güzeIIiğin tatIıIığına hiç söz yoktur.
AIIah’ım! Yani aşk derdine tutsak etme hiç kimseyi ve ayrıIık yarasıyIa baş başa bırakma tanrım!
Ebedi sevgi ezeIde takdir ediIdiyse bu kader kaza iIe önIenebiIir mi?
Yanağını görünce dün senin ey sevgiIi, fuzuIi can verdi hemen ”canım var, ” deyip dururdu, meğer bir emanetçiymiş.
Cana tamah etme can eIbet geçicidir.
Cihanda eski usuIdür fayda arayan zararı da istemiş oIur sevgiIi isteyen eziyete hazırIanmaIı; define arayan yıIanı göze aImaIıdır.
Kimseye verme ağIayıp inIemeyi benden gayrı; kimse perişan oImasın, aman!
Bana, ne gönüI ateşinden başka kimse yanar, ne de tan yeIinden başka kimse kapımı açar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)