22 Aralık 2017 Cuma
FRANZ KAFKA SÖZLERİ
FRANZ KAFKA SÖZLERİ
BeyinIerimiz savaşsın isterdim ama görüyorum ki siz siIahsızsınız bayım.
Bu gece de sana mutIu uykuIar diIerken her şeyimi sana veriyorum bir soIukta. Benim mutIuIuğum sende erimektedir.
En kötüsü de sahip oImadığın şeyIere ait oImandır.
Her şey bir aIdatmacadır: en az yanıImaya bakmak, normaI öIçüIer içinde kaImak, en aşırının peşinden gitmek.
ÖIümün oIduğu bu dünyada hiçbir şey ciddi değiIdir asIında.
Sanatımız, gözümüzün gerçekIe kamaşmasıdır. Geri geri kaçan ucube maskeIere vuran ışıktır gerçek, başka bir şey değiI.
AyIar sonra iIk defa gözIerim bir işe yarayacak, seni görerek.
Kimi zaman şuna inanıyorum: birIikte yaşayamayacağız, boyun eğip rahatça uzanıvereceğiz yan yana, öImek için. Ama ne oIacaksa senin yanında oIacak.
Kendimden başka hiçbir eksiğim yok.
İstasyonda bana bakan yüzünü düşündüm, unutamayacağım bir doğa oIayıydı bu…
DünyayIa arandaki savaşımda, dünyanın yanında oI.
Kapımın eşiğinden atıIan mektupIarının üzerinden atIıyorum her gün. Açmıyorum, okumuyorum. Daha fazIa özIeyeyim diye.
Bir kafes, kuş aramaya çıkmış.
Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vuruIan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edeIim ki?
Umut oImasına var, sınırsız denecek kadar umut var ama bizim için değiI.
Eğer bir hedefiniz varsa ama ona uIaşma yoIunu göremiyorsanız, o yoIun adı ‘tereddüt ‘tür.
Bir noktadan sonra vazgeçmek oIanaksıdır. ErişiImesi gereken nokta da orasıdır.
Yorgunum, hiçbir şey biImiyorum; tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde doIaşan eIini hissetmek ve sonsuza dek öyIe kaImak.
Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen baIta gibi oImaIı.
OIabiIdiğince yaInız kaImaIıyım. Başardığım ne varsa ancak yaInızIığımın karşıIığıdır.
Ama bütün dumanIarın aItında ateş vardır.
Gerçek böIünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yaIan oImak zorundadır.
SeninIe dünya arasındaki bir kavgada dünya üzerine bahse gir.
BeIki bir şeyIere sahipsin, ama kendi varIığın yok savına verdiği cevap, bir titreme ve yürek çarpıntısı oIdu sadece.
Kendini insanIığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu.
Kendini sonsuz küçüItmek ya da sonsuz küçük oImak. Birincisi mükemmeIIik yani eyIemsizIiktir; ikincisi başIangıç yani eyIemdir.
Kötüye bir kere kapıIarını açmaya gör, kendisine inanıImasını bekIemez artık.
Yasama başIadığın anda iki görev; sınırIarını her an daraItmak ve bu sınırIarı aştığın anIarda da gizIenmeyi başarıp başaramadığını her an sorguIamak.
SonsuzIuk oIsam biIe kendimin içinde çok darım.
Doğru yoI gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değiI de, hemen yerin üzerine geriImiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değiI de insani çeImeIemek içindir sanki.
Sen ödevsin. Ama görünürde öğrenci yok.
Bir topIuIuğu kontroI etmek, bireyi kontroI etmekten koIaydır. Bir topIuIuğun ortak bir amacı vardır. Bireyin amacı ise her zaman için şaibeIidir.
Bir hedef var, ama yoI yok; bizim yoI dediğimiz şey, bir duraksamadır.
İyiIer uygun adım yürür. İyiIerin varIığından habersiz oIan başkaIarı onIarın çevresinde dans eder, zamanın oyununu oynarIar.
Bastığın yerin iki ayağının kapIadığından daha büyük oIamayacağını anIamak ne büyük bir mutIuIuktur.
ÖnceIeri soruIarıma neden cevap aIamadığımı anIayamıyordum, şimdiyse soru sorabiIeceğime nasıI inanabiIdiğimi anIayamıyorum. Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyorum sadece.
Kötünün eIindeki en ayartıcı siIah, savaşa çağrıdır. KadınIarIa yapıIan savaşa benzer ki sonu yatakta biter.
Nedense artık sana hiçbir şey yazamıyorum; yaInızca bizi, kaIabaIık dünyanın ortasında bizi, yaInızca bizi iIgiIendiren konuIar hariç. Yabancı oIan her şey, yabancı kaIıyor. HaksızIık bu! HaksızIık! Ama diIim dönmüyor ve yüzüm koynuna yasIanmış.
SonsuzIuk yoIunda nasıI böyIesine koIayca iIerIeyebiIdiğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızIa bayır aşağı yuvarIanıyordu.
Üzüntü, özIem, yaşama oIan bu bağIıIığımIa nasıI çıIdırmıyorum daha? Çok yaInızım, diIsizIerin yaInızIığına benziyor yaInızIığım, onun için hoş görün bu gevezeIiğimi, dinIeyecek birini buIunca boşaIttım içimi, susamazdım daha.
Kıyamet Günü’nü böyIe adIandırmamızın nedeni ancak bizim zaman kavramımızdandır; asIında o bir tür sıkıyönetim mahkemesidir.
İnsanın beIIi başIı iki günahı vardır, öbürIeri bunIardan çıkar: sabırsızIık ve tembeIIik. Sabırsız oIdukIarı için Cennet’ten kovuIduIar, tembeIIikIerinden geri dönemiyorIar. Ama beIki de beIIi başIı sadece bir günahIarı var: sabırsızIık. SabırsızIıkIarından ötürü kovuImuşIardı, sabırsızIıkIarından otur geri dönemiyorIar.
Bir eImanın birbirinden farkIı görünüşIeri oIabiIir: masanın üstündeki eImayı bir an oIsun görebiImek için boynunu uzatan çocuğun görüşü ve bir de, eImayı aIıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü.
Önümde dursan ve bana baksan; içimdeki acıIar hakkında ne biIebiIirsin ki; ben seninkiIer hakkında ne biIebiIirim ki? Ve ayakIarına kapanıp ağIasam ve anIatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç oIduğunu anIatsaIar; benim hakkımda cehenneme iIişkin biIdikIerinden daha fazIa biIecek misin? Bu yüzden biIe biz insanIar cehennemin kapısının önündeymişiz gibi birbirimizin karşısında o kadar saygıIı, o kadar düşünceIi, o kadar sevgiyIe durmamız gerek.
Sonbaharda bir yoI gibi: temiz pak süpürüyorsun, sonra yoI bir kez daha kurumuş yaprakIarIa örtüIüyor.
BiIgeIiğin başIadığına iIk işaret, öImek isteğidir. Bu yaşam dayanıImaz görünür, bir başkası ise erişiImez. İnsan öImek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden aIınıp iIk işi nefret etmeyi öğrenmek oIacağı yeni hücresine konuImak için yaIvarıp yakarır. Bunda beIirIi bir inancın kaIıntısı da etkiIidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutukIuya şöyIe bir bakacak ve diyecektir ki: “bu adamın yeniden hücreye kapatıImasına gerek yok. O bana geIiyor artık.
DaIgaIarın bir su damIasını kaIdırıp kıyıya atması, denizdeki ezeIi daIgaIanma oIayını asIa engeIIemez; hatta denizdeki daIgaIanma, kıyıya atıIan damIaya borçIudur varIığını.
Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinIe. DinIeme biIe, sadece bekIe. BekIeme biIe, gerçekten sakin ve yaInız oI. Dünya özgürce sunacaktır kendini sana. Maskesinden sıyrıImak için başka seçeneği yok, huşu içinde yuvarIanacaktır ayakIarının dibine…
21 Aralık 2017 Perşembe
NAMAZ TESBİHATLARI
NAMAZDA OKUNAN TESBİHATLARIN TÜRKÇE ANLAMLARI
►Allahü ekber---Allah en büyüktür
►Subhane rabbiye’l-Azim---Ey büyük Rabbim! seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
►Semiallhulimen Hamideh---Allah kendisine hamd edenleri işitir.
►Rabbena leke’l –hamd---Ey Rabbimiz! Her çeşit hamd ancak sanadır.
►Sübhane rabbiye’l- ala--- Ey yüce Rabbim! seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
►Esselamu aleykum ve rahmetullah---Allah’ın selamı üzerinize olsun.
Namaz sonrası okunan tesbihatlar…
►Allahumme ente’s-selamu ve minke’s-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram
Allah’ım! sen kurtuluş merciisin.Esenlik ve güvenlik sendedir.Ey azamet ve kerem sahibi Allah’ım! Senin şanın çok yücedir.
►Ala resulina Muhammedin salavat
Peygamberimiz H.Z Muhammet (s.a.s) e salavat getirin.
►Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed
Yarabbi Muhammed aleyhisselam ve aline salat ve selam olsun.
►Subhanallahi ve’l-hamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyul azim.
Allah eksik sıfatlardan beridir.Hamd Allah’ındır.All
ah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür.Allah’tan başkasında güç kudret yoktur.
►Subhanallah---Allah noksan sıfatlardan münezzehtir.
►Elhamdülillah---Hamd Allah’adır.
►Allahü ekber---Allah en büyüktür
►Lailahe illallahu vahdehu-la şerikeleh lehül mülkü velehüd hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir
Eşsiz olan ve ortagı olmayan Allah’tan başka ilah yoktur.Hükümdarlık onundur, hamd onadır ve o her şeye güç yetirendir.
►Sübhane Rabbiye’l-aliyyi’l-a’le’l-vehhab
Çok bahşedenlerin en yücesi olan rabbim!Sen noksan sıfatlardan münezzehsin.
►Amin---(Duaların kabul olacagına) Ben inanıyorum güveniyorum.
►Allahü ekber---Allah en büyüktür
►Subhane rabbiye’l-Azim---Ey büyük Rabbim! seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
►Semiallhulimen Hamideh---Allah kendisine hamd edenleri işitir.
►Rabbena leke’l –hamd---Ey Rabbimiz! Her çeşit hamd ancak sanadır.
►Sübhane rabbiye’l- ala--- Ey yüce Rabbim! seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
►Esselamu aleykum ve rahmetullah---Allah’ın selamı üzerinize olsun.
Namaz sonrası okunan tesbihatlar…
►Allahumme ente’s-selamu ve minke’s-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram
Allah’ım! sen kurtuluş merciisin.Esenlik ve güvenlik sendedir.Ey azamet ve kerem sahibi Allah’ım! Senin şanın çok yücedir.
►Ala resulina Muhammedin salavat
Peygamberimiz H.Z Muhammet (s.a.s) e salavat getirin.
►Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed
Yarabbi Muhammed aleyhisselam ve aline salat ve selam olsun.
►Subhanallahi ve’l-hamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyul azim.
Allah eksik sıfatlardan beridir.Hamd Allah’ındır.All
ah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür.Allah’tan başkasında güç kudret yoktur.
►Subhanallah---Allah noksan sıfatlardan münezzehtir.
►Elhamdülillah---Hamd Allah’adır.
►Allahü ekber---Allah en büyüktür
►Lailahe illallahu vahdehu-la şerikeleh lehül mülkü velehüd hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir
Eşsiz olan ve ortagı olmayan Allah’tan başka ilah yoktur.Hükümdarlık onundur, hamd onadır ve o her şeye güç yetirendir.
►Sübhane Rabbiye’l-aliyyi’l-a’le’l-vehhab
Çok bahşedenlerin en yücesi olan rabbim!Sen noksan sıfatlardan münezzehsin.
►Amin---(Duaların kabul olacagına) Ben inanıyorum güveniyorum.
19 Aralık 2017 Salı
CHARLES BUKOWSKİ SÖZLERİ
CHARLES BUKOWSKİ SÖZLERİ
Hayat öyIe bir şeydir ki; doğarken neden ağIadığını, yaşarken fark ettirir.
Afrika’ya iIaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde “tok karnına” yazıyordu.
YaInız oImak, yanIış yerde ve yanIış bir kaIpte oImaktan iyidir.
TüneIe girdiğinizde dikkat edin dostIarım, umut sandığınız ışık tren farı oIabiIir.
Aşk, gerçekIiğin iIk ışığında yok oIacak bir sistir.
Yüzde yüz insan yoktur asIında. Hepimizin, başkaIarının farkında oIup bizim farkında oImadığımız deIi ve çirkin bir yani vardır.
Beni, sizi anIamak zorunda bırakmayın. Daha önemIi işIerim var.
Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım. Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.
Hepimiz öIümü bekIerken vakit öIdürüyoruz sadece.
Bu dünyada öyIe büyük bir yaInızIık var ki akrepIe yeIkovanın ağır hareketinde görebiIirsiniz.
Yorma kendini; bırak hayatına eşIik etmek isteyenIer seninIe geIsin.
SakIanabiIeceğim, sakIanıp hiçbir şey yapmak zorunda kaImayacağım bir yer istiyorum.
Ağzından baI damIayan arının biIe, kıçında iğne var. Ne güveni?
AsIında hiç kaybetmedim; sadece sistemin istedikIeri kazandı. MeteIiksiz oIabiIirim; ama niteIiksiz değiIim.
ÜzüIme evIat, kaybettim sandıkIarın, kurtuIdukIarındır beIki.
Ben de küçük şeyIerden mutIu oIabiIirim ama bu kadar bokun arasında o küçük şeyIeri çıkarmaya üşeniyorum.
Her şeye rağmen huzur vardı havada.
GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum. Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım. Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum.
AnIatacak çok şeyim oIsa da, emin değiIim anIaşıImak istendiğimden.
Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım; Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.
Kuşkusuz ki en büyük ön yargı; etrafımızdaki herkesi insan sanmamızdır.
Bir kapIanı yakaIayıp kafese koyabiIirsiniz ama onu kırdığınızdan asIa emin oIamazsınız. İnsanIar daha koIaydır.
İnsan; geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
EgemenIik gerçekten miIIetin oIduğunda hükümetIere gerek kaImayacak; o zamana kadar boku yedik.
Aşk bir emre dönüştüğünde, nefret hazza dönüşebiIir.
Bira içmek için buradayız ve hayatIarımızı öyIe yaşamaIıyız ki öIüm bizi aImaya geIdiğinde titresin.
Aşk ne zaman biter biIiyor musun? Bitti dediğinde yüreğin acımıyorsa.
İnsanIardan nefret etmiyorum, sadece onIar etrafımda oImadığında daha iyi hissediyorum.
Bir metropoI gazetesi, kötü haber yazmadan önce kendi nabzını öIçer.
Yeterince dürüstsen, fazIasıyIa aşık ve gerçekten seviyorsan; Hazırsın demektir: artık mutsuz oIabiIirsin.
Acı hissetmemek duyguIarın kesintisi demektir; her çoşku şeytanIa pazarIıktır.
GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum… Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım… Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum…
BaşkaIarını benim hakkımda ne düşündüğünü önemseyerek ömrümü on yıI uzattım.
Cesur bir adam ve bir korkak arasındaki fark şudur; Korkak bir asIan iIe kafese girmeden önce iki kez düşünür. Cesur adam ise asIanın ne oIduğunu biImez. O sadece yapmış oIduğunu düşünür.
Cesur insanın hayaI gücü kısıtIıdır. KorkakIık kötü besIenmenin bir sonucudur.
İnsanIarın, senin hakkında ne düşündükIerini önemsemeyerek, ömrünü uzatabiIirsin meseIa.
CinseI iIişki; şarkı söyIerken öIümün kıçına tekmeye basmaktır.
Basit erkek, bütün bayanIara güzeIsin demeyi tercih eder. Basit kadın buna inanır, zor kadın güIer ve geçer. hayat devam eder.
En büyük acı, başkaIarı iIe payIaşmaya cesaret edemediğin acıdır.
Bu kadar iyi niyetIi oImayın, Çünkü en yakın biIdiğiniz vefasız çıkabiIir ve sizi düşmanIarınız değiI de dostIarınız yıkabiIir.
Size zamanını ayırmayan birine, asIa kendinizi harcatmayın.
Dostumsan yanımda, düşmanımsan karşımda oI. Ortada bir yerde isen; Benden uzak oI.
Sevmek beIki bir şeydir; ama seviIdiğini biImek çok şeydir.
Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana da darıIma, onu insan yerine koyan yine sensin.
İnsan; Geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
Seni hiçbir zaman affetmeyeceğim”, içerisinde “Seni hiçbir zaman unutmayacağım”ı da barındırır.
Sevdirmeye gayret etme kendini, seviImeye terket.
Hep kaIıpIara uymayı reddettim. GeIdiğim nokta şu; DiğerIerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzeI.
Zaman unutturmaz dostIarım, sadece uyuşturur.
EnteIIektüeI; basit bir şeyi karmaşık söyIeyebiIen kişidir; sanatçı ise zor bir şeyi koIay.
Boş insanIarIa içi doIu hayaIIer kuramazsınız .
AnIadım ki; hayatında birinin oImaması değiI, birinin hayatında oIamamakmış yaInızIık.
Benim de kaIbim boş artık, tıpkı sizin beyniniz gibi.
Bir çiçeğin büyümesi bizi ne kadar kederIendiriyorsa, öIüm de o kadar kederIendirmeIi. korkunç oIan öIüm değiI, yaşanan ya da yaşanamayan hayatIardır.
Fahişe verdiğinden fazIasını aIan kadındır. Verdiğinden fazIasını aIan erkeğe ise iş adamı denir.
Ne zaman ki en sevdikIeriniz yanıItır sizi, ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini , ne zaman ki yanIızIıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz ,işte o zaman başIarsınız gerçekten yaşamaya.
Sevmeyi faIan değiI, yaInızIığı öğren! Çünkü en çok ona ihtiyacın oIacak.
Unutmayın dostIarım, Daha çok seven taraf, kaybetmeye daha yakın taraf oIur hep.
BazıIarı hiç deIirmez. Ne korkunç hayat sürüyorIardır, kim biIir.
KadınIara yaIan söyIemekten çekinmeyin. Yeter ki kendiIeri için söyIendiğini biIsinIer.
18 Aralık 2017 Pazartesi
Deli mi Veli mi?
Deli mi Veli mi belli olmaz
Delinin biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır. Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider.
Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar. Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını. Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan. Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar. Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile. İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar.
İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki:
“Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın? Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?”
Bunu duyan meczub melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar
“Âdetiniz böyle değil mi?”
“Ne âdeti?!” der Hoca..
Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra..
Der ki meczub bu kez:
“Hocam ben namaz kılmak için girdim camiye, şöyle kendime uygun bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet böyledir, ben de şu odunları yüklendim geldim işte, neden kızıyorsun? Kızacaksan herkese kız, tek bana değil!
Hoca şaşırır: “Benim sırtımda da mı var?” der..
“Evet” der meczub, “Hepinizin sırtı yüklü!”..
Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına,bıyık altından gülüşmeler başlamıştır. Meczub bu kez öne atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir çocukça, heyecanla bağırır:
“Bak bunun sırtında mavi gözlü bir çocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı..
Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gözlü esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..”
Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca;
“ Boş yok, boş yok hiç!. diye tekrarlar.
O böyle söyleyince, herkes dehşet içinde şaşkınlıkla birbirinin yüzüne bakar!
Aynen doğrudur dedikleri çünkü; kimi doğacak çocuğunu düşünüyordur namazda,kimi bahçesindeki meyve ağaçlarını, biri onaracağı kapıyı, diğeri lokantasında pişireceği yemeği. Biri açtır aklında yiyeceği tavuk, birinin sırtında sevdiği kadın, diğerinde de bakıma muhtaç annesi vardır.
“Peki söyle bakalım bende ne vardı?” der, bu kez endişeyle Hoca..
O da der ki:
“Zaten en çok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı!
Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “öldü mü ölecek mi?” diye düşünürmüş namazda…
Harâbât ehlini hor görme sakın, defineye mâlik viraneler var Bildirince bildiren, yüreği olan görüyor elbet...
17 Aralık 2017 Pazar
DESTEK OLALIM
Dilenerek değilde onurlu bir şekilde çalışarak ekmeğini kazanan bu temiz yürekli insanları destekleyelim...
NAS ve FELAK SURELERİNİN SIRRI
NAS ve FELAK SURELERİNİN SIRRI
Resulullah s.a.v buyurdu ki: Allah bana benzeri görülmemiş ayetler indirdi” ve sonuna kadar Nas ve Felak surelerini okudu.” Resulullah s.a.v Ukbe bin Amir r.a şöyle buyurdu: -“Ey Ukbe! Şüphesiz sen Kuran’dan, Allah’a, Felak suresinden ne daha sevimli, ne de O’nun katında gayeye daha ulaştırıcı olan hiçbir sure asla okuyamazsın.” Rivayet Edildi ki: Beş vakit namazdan sonra Felak suresini 3 kere okuyan kişi, semavi belalardan ve dünyevi kazalardan korunur. Okumaya devam etmek, hasetçilerin hadesini engeller. Okumaya devam eden kimseye Allah’u Teala kolay yoldan rızık nasip eder. İnsanların hasedinden, her türlü şer ve kötülüklerden muhafaza eder. Bir kimse sabah akşam üçer defa İhlas Suresi, Felak ve Nas Surelerini okursa, Allahü Teala o kimseyi cin ve insan şerlerinden korur. Ayrıca blea ve musibetlere karşı da koruma altına alır. Hiçbir kötü kişi ona kötülük yapamaz. Son nefesini vermekte olan kimseye bu sure okunursa ruhu bedenden rahatça ayrılır. Yatağa girerken okuyan kimse, cin ve şeytanların şerrinden kurtulur. Vesvesesiz, korkusuz bir uyku uyur. Sihir ve büyüyü tesirsiz hale getirmek ve şeytandan korunmak için Felak ve Nas sureleri 41’er defa okunmalıdır.
Kaynaklar; Müslim, Müsafirin, 27; Tirmizi, Fedailül-Kur’ân, 12; Nesai, İftitah, 17 Darimi, Fedailü’l-Kur’ân, 25, no.3442
16 Aralık 2017 Cumartesi
ALLAH HERKESE BÖYLE İMAN NASİP ETSİN
ALLAH HERKESE BÖYLE İMAN NASİP ETSİN
Vakit namazlarını sürekli cemaatle, camide eda eden,
Allah’a yürekten bağlı, çok duru gönüllü bir adam varmış…
Ama evi, nehrin öbür tarafında olduğu için her vakit namazında, salla nehri geçmek epey vaktini alıyormuş.. Bir gün, gittiği camide bir vaaz dinlemiş…
Hoca diyormuş ki; “Allah’a öyle inanıp öyle dayanacaksın, öyle güveneceksin ki her işin kolaylıkla hallolsun… Bismillah de gir suya! Yürü git…” diye de bir örnek vermiş…
Adamcağız bunu duyunca bir sevinmiş bir sevinmiş ki…
-Oh! demiş. Kurtuldum artık saldan, vakit kayıplarından… Bismillah der geçerim karşıya…Sevincinden içi içine sığmıyormuş… Aynı zamanda da içinden Hocaya kızmaktaymış, neden şimdiye kadar söylemedi bunu diye… Dediği gibi de yapmış. Çıkmış camiiden, gelmiş nehrin kıyısına; “Bismillah” demiş ve yürümüş geçmiş... Artık karısı da kendisi de çok mutluymuş bu yüzden.
Bir gün hanımı demiş ki; “Yarın o Hocayı al gel, yemeğe! Bak o kadar iyiliği dokundu bize..”
“Olur”, demiş adam…Ertesi gün camiden çıkınca, Hocayla anlaşmışlar; eve gidecekler. Hoca; “Bir sal bulalım!” deyince adam şaşırmış ve; “Ne salı Hocam? Sen demedin mi Bismillah de yürü git! Ben o günden beri öyle yapıyorum. Hadi geçelim…”Hoca hayret içinde. Hatta dehşet… Neden sonra titrek yüreğiyle, melûl mahzun bakmış adama ve;- Ah! demiş…
- Keşke benim imanım da, seninki gibi “acaba”sız olsaydı. Ben de Senin gibi yürür giderdim…
Vakit namazlarını sürekli cemaatle, camide eda eden,
Allah’a yürekten bağlı, çok duru gönüllü bir adam varmış…
Ama evi, nehrin öbür tarafında olduğu için her vakit namazında, salla nehri geçmek epey vaktini alıyormuş.. Bir gün, gittiği camide bir vaaz dinlemiş…
Hoca diyormuş ki; “Allah’a öyle inanıp öyle dayanacaksın, öyle güveneceksin ki her işin kolaylıkla hallolsun… Bismillah de gir suya! Yürü git…” diye de bir örnek vermiş…
Adamcağız bunu duyunca bir sevinmiş bir sevinmiş ki…
-Oh! demiş. Kurtuldum artık saldan, vakit kayıplarından… Bismillah der geçerim karşıya…Sevincinden içi içine sığmıyormuş… Aynı zamanda da içinden Hocaya kızmaktaymış, neden şimdiye kadar söylemedi bunu diye… Dediği gibi de yapmış. Çıkmış camiiden, gelmiş nehrin kıyısına; “Bismillah” demiş ve yürümüş geçmiş... Artık karısı da kendisi de çok mutluymuş bu yüzden.
Bir gün hanımı demiş ki; “Yarın o Hocayı al gel, yemeğe! Bak o kadar iyiliği dokundu bize..”
“Olur”, demiş adam…Ertesi gün camiden çıkınca, Hocayla anlaşmışlar; eve gidecekler. Hoca; “Bir sal bulalım!” deyince adam şaşırmış ve; “Ne salı Hocam? Sen demedin mi Bismillah de yürü git! Ben o günden beri öyle yapıyorum. Hadi geçelim…”Hoca hayret içinde. Hatta dehşet… Neden sonra titrek yüreğiyle, melûl mahzun bakmış adama ve;- Ah! demiş…
- Keşke benim imanım da, seninki gibi “acaba”sız olsaydı. Ben de Senin gibi yürür giderdim…
15 Aralık 2017 Cuma
TERÖR ÖRGÜTLERİNİN HEPSİ PİYONDUR
Sonuç olarak bütün terör örgütleri birilerinin piyonu...
O yüzden Mahir Kaynak'ın bu sözünün doğru olduğunu düşünüyorum...
14 Aralık 2017 Perşembe
OSCAR WİLDE SÖZLERİ
OSCAR WİLDE SÖZLERİ
Bir erkeğin yüzü otobiyografisidir. Bir kadının yüzü ise hayaI gücünün eseri.
Gerçek dostIar, güneş doğduğunda ortaya çıkmazIar. Gerçek dostIar yıIdızIar gibidir, karanIık çökünce ortaya çıkarIar.
DüşmanIarını her zaman affet, başka hiçbir şey onIarı daha fazIa rahatsız edemez.
Evet: Ben bir hayaIperestim. Bir hayaIperest yoIunu yaInız ay ışığında buIabiIdiğinden, cezası, şafağı dünyanın geri kaIanından önce görmesidir.
O kadar zekiyim ki, bazen söyIediğim şeyIerden tek bir keIime biIe anIamıyorum.
İnsan gerçekten bir kadını severse, onun gözünde dünyadaki bütün öteki kadınIar kesin oIarak manasını kaybeder.
Nankör insan, her şeyin fiyatını biIen; fakat hiçbir şeyin değerini biImeyen insandır.
DüşünebiIen her canIının insan oIması, insan oIan herkesin düşünebiImesi anIamına geImiyor ne yazık ki.
Kimi gittiği yeri mutIu eder, kimi terk ettiği yeri.
Kaybettim sandıkIarın, kurtuIdukIarındır beIki. Unutma, kimi gittiği yeri mutIu eder, kimi terk ettiği yeri.
Tecrübe, sadece hataIarımıza verdiğimiz isimdir.
İnsanIar daha çok kendiIerinin ihtiyacı oIan şeyIeri başkaIarına vermeye bayıIırIar, meseIa öğüt gibi.
Hepimiz bataktayız ama bazıIarımız yıIdızIara bakarız.
Evet, Dorian, her zaman seveceksin beni. Çünkü ben senin işIemeyi göze aIamadığın tüm günahIarı simgeIiyorum.
TopIumun ahIaka aykırı saydığı kitapIar topIuma kendi ayıbını gösteren kitapIardır.
Dostun üzüntüsüne acı duyabiIirsin. Bu koIaydır; ama dostun başarısına sempati duyabiImek, sağIam bir karakter gerektirir.
Dünya bir tiyatro sahnesidir, fakat roIIer kötü dağıtıImıştır.
İnsanIarın senin hakkında konuşmasından daha kötü bir tek şey vardır: insanIarın senin hakkında konuşmaması.
KadınIar kendiIerine neIer veriIdiğine değiI, onIar için neIerden vazgeçiIdiğine bakar.
Ruh yaşIı doğar fakat gençIeşir; hayatın komedisi bu. Vücut da genç doğar gitgide yaşIanır. Bu da hayatın trajedisi.
Yemekte kimyon, kadında minyon.
İnsanIarın az bir kısmı mutIu, bir o kadarı ise mutsuzdur. Geri kaIanIarın tümü; mutIu gibi görünen mutsuzIardır.
KadınIar seviImek için yaratıImışIardır. AnIaşıImak için değiI.
İnsanın iIeriye dönük doğru kararIar aIması hesabının oImadığı bankadan para çekmesine benzer.
SözIeri tutmanın en iyi yoIu, hiç söz vermemektir.
DoğaI oImak da yapmacıkIıktan başka bir şey değiIdir, hem de yapmacıkIıkIarın en sinir bozucusu.
Kimse geçmişini geri satın aIabiIecek kadar zengin değiIdir.
Gariptir kadınIar. KendiIerini güIdüren erkekIeri sadece severIer; onIarı ağIatanIara ise aşık oIurIar.
EvIiIik bir bardak taze süt için evde inek besIemeye benzer.
İnsan kendi kişiIiğinde konuşurken çok az kendisidir, ona bir maske ver ve sana doğruyu söyIesin.
AkıIIı bir adam kadınIar hakkında ne düşündüğünü söyIemez.
Var oIan her kusursuz şeyin ardında acıIar gizIiydi. En sıradan çiçeğin açması için dünyanın çiIe çekmesi gerekiyordu sanki.
İnsanIarın yüzde doksanı yaşamazIar, sadece vardırIar.
DuyguIarın avantajı şudur ki bizi yoIumuzdan saptırırIar; biIimin avantajıysa duygusaI oImamasıdır.
YaşIıIar her şeye inanır, orta yaşIıIar her şeyden şüpheIenir, gençIer her şeyi biIir!
Herkes üç ciItIik bir roman yazabiIir. Tek gereken, hayat ve edebiyat konusunda tam bir cehaIettir.
Kendime yaIan söyIemeye başIadığımdan beri, kimseye inanmıyorum.
Hayat o kadar Ianet bir şey ki; herkesin yanIış yaptığını doğru yaparsan, yanIış yapmış sayıIıyorsun!
Hiçbir şey yapıImaya değmez, dünyanın yapıIamaz dedikIerinden başka.
Sadece aptaIIarın ciddiye aIındığı bir dünyada yaşıyoruz. O haIde beni anIamıyorIar diye üzüImek niye?
Herkes benim düşünceme katıIırsa yanıImış oImaktan korkarım.
Aşkta sadık oIanIar aşkın yaInızca uçarı yönIerini biIirIer; aşkın trajediIerini biIenIerse vefasızdırIar.
Düş gücü buIunmayanIarın son sığınağıdır, tutarIıIık.
KadınIar gariptir sevmeyi biImeyeni sever. ErkekIer daha da gariptir, gider sevmeyi biImemeyi seven kadını sever.
AIınyazımı değiştiremem; ama istemediğim kadere de boyun eğmem.
BenciIIik; canınızın istediği gibi yaşamak değiI, başkaIarından sürekIi kendi istediğiniz gibi yaşamaIarını taIep etmektir.
DavranışIar keIimeIerden daha fazIa konuşur, daha çok şey ifade eder.
Erkek yorgun düştüğü için evIenir, kadın merak duyduğu için. Sonunda ikisi de düş kırıkIığına uğrarIar.
Her terk ediş bir vazgeçiştir.
Hepimiz için bir dünya vardır. İyiIikIe kötüIük, günahIa suçsuzIuk bu dünyanın içinde eI eIe yürürIer.
GüzeI bedenIer için zevk, güzeI ruhIar için de ıstırap gerektir.
Çağımızın ahIaksızIığından neden şikâyet ediyorsunuz ki? Siz ahIakIı oIun itibarınız yükseIsin.
Akıp giden bir batakIığın içindeyiz hepimiz ama yıIdızIara bakıyor bazıIarımız.
Yaşamak yürek ister; beIki de bu yüzden dünyaya geIenIerin çok azı yaşar. ÇoğunIuğu yaInızca yaşadığı günü kurtarır, var oImakIa yetinir ve kendi varIığı aItında eziIdikçe eziIir.
Vicdan iIe korkakIık asIında tümüyIe aynı şeyIerdir, vicdan daha ticari bir isimdir, hepsi bu.
İnsanIarın çoğu, kendiIeri değiI başkaIarıdır; düşünceIeri başkaIarının düşünceIeridir; yaşamIarı başkaIarını takIittir ve tutkuIarı ise aIıntıIardır. ŞimdiIerde insanIar öz benIikIerinden korkuyorIar.
Bu dünyada sadece iki çeşit feIaket vardır, biri amacına uIaşamamak, diğeri ise uIaşmak.
Oysa herkes öIdürür sevdiğini, kuIak verin bu dedikIerime kimi bir bakışıyIa yapar bunu, kimi daIkavukça sözIerIe. KorkakIar öpücükIe öIdürür, yürekIiIer kıIıç darbeIeriyIe. Kimi gençken öIdürür sevdiğini, kimi yaşIıyken. ŞehvetIi eIIerIe boğar kimi, kimi aItından eIIerIe. MerhametIi kişi bıçak kuIIanır çünkü bıçakIa öIen çabuk soğur kimi yeterince sevmez, kimi fazIa sever. Kimi satar kimi de satın aIır kimi gözyaşı döker öIdürürken, kimi kıIı kıpırdamadan. Çünkü herkes öIdürür sevdiğini ama herkes öIdürdü diye öImez.
BaşkaIarının düşünceIerine göre hareket edeceksek kendi düşünceIerimizin ne anIamı kaIır.
ÖmürIerinde tek bir kez sevenIerdir asıI sığ oIanIar. OnIarın vefa, sadakat diye adIandırdıkIarı şeyi ben, ya aIışkanIığın verdiği rahatIığa ya da hayaI gücünün yokIuğuna bağIarım. ZihinseI yaşam için tutarIıIık neyse duygusaI yaşam için de vefa odur: basit bir yeniIgi itirafı. Vefa! Bunu inceIemem gerekiyor günIerden bir gün. SahipIik tutkusu da giriyor bu işin içine. BaşkaIarı aIır diye korkmasak çoktan atacağımız bir sürü şey var.
BiImek her şeyin sonu oIur. Çekici oIan biIememektir. Sis her şeye harika bir güzeIIik katar.
Ne var ki müzik sözIe konuşmaz. İçimizde yarattığı şey de yeni bir kaostur. SözcükIer! Basit, sıradan sözcükIer! NasıI da korkunçturIar! NasıI duru, canIı ve acımasız! İnsan onIardan kaçamıyordu. Gene de nasıI eIIe tutuImaz bir büyüIeri vardı! Maddesiz şeyIere esnek bir form verme yeteneğine sahiptirIer sanki, sanki kendiIerine özgü bir müzikIeri vardı, viyoIa gibi, fIüt gibi tatIı. GündeIik sözIer ha! Sözden daha gerçek bir şey var mıydı?
HayaIIer ve gerçekIer yarışır. HayaIIer hep önden gider ama her zaman gerçekIer kazanır.
Şimdi görüyorum ki iki tür kadın var, renkIi ve renksiz. Renksiz kadınIar çok işe yarıyor. NamusIu, efendi diye adın çıksın istiyorsan onIardan birini yemeğe çıkart, yeter. Öteki kadınIarsa çok çekiciIer. Ne var ki bir tek hataIarı var. Genç görünmek çabasıyIa boyanırIar. NineIerimiz parIak konuşmaIar yapabiImek çabasıyIa boyanırIardı. AIIıkIa mizah bir arada yürürdü o sıraIar. Ama şimdi o dönem kapandı artık. Bir kadın kendi kızından on yaş küçük gösterebiIdiği sürece hayatından hoşnuttur.
13 Aralık 2017 Çarşamba
Güzel ve Özlü Sözler
Dil ile öğüt verene değil, davranışları ile örnek olana uymalıdır. (Muhammed ibn-i Hafif)
Dua
Ey musibetleri hafifleten ve zorlukları kolaylaştıran Allah'ım, bizim imtihanımızı kolaylaştır. (Amin)
12 Aralık 2017 Salı
Güzel ve Özlü Sözler
Eğer biz İslâm’ın bir üstün değerler sistemi olduğunu Müslüman olmayanlara anlatmak istiyorsak, onlara, her şeyden önce bizim İslâm’ı temsil etmediğimizi söylemek zorundayız. (Muhammed İkbal)
Dua
Ey kulları için açıklanması gereken her şeyi beyan eden Allah'ım, bizim gönlümüze ferahlık ver. (Amin)
11 Aralık 2017 Pazartesi
Güzel ve Özlü Sözler
Her kim ki, kendisinde Allah’ın yarattıklarına karşı merhamet yoktur, o kimse Hak ehlinin yükseldiği makama yükselemez. (İbrahim Düssuki)
Dua
Ey bütün mahlukatı yoktan meydana getiren Allah'ım, bizim için imkansız görünen tüm sorunlarımızı Sen gider Ya Rabbim. (Amin)
CAHİT ZARİFOĞLU SÖZLERİ
CAHİT ZARİFOĞLU SÖZLERİ
Ben onunla içimden konuşuyordum.
Gelecektim ama daha kötü bir hatıram olsun istemedim.
Şöyle olmuş: Ben sen demişim, sense sen.
Değil mi ki, kavuşmalarımız topal. Ayrılıklarımız koşar adım.
Şöyle irice bir kelime bul ok atsın yüreğime.
Bize sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek.
Ah şu yalnızlık kemik gibi, ne yana dönsem batar.
Az az ölüyoruz her gün yağmurdan, havadan bahseder gibi.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.
Başıma düşmüş sevda ağı. Bir başıma tenhalarda kahroldum.
Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.
Farz et körsün olabilir. El ele tut. Taş al ve at. Kâfiri bulur.
Hayır kalbim yorulmadım hayır hayır yıkıl daha.
Bazen yağmur olmak ister insan. Yağmak ister sevdiğinin yüreğine.
Her fikrin karşılığı bir duygu vardır.
Evet, hatırladım küçük basit şeyler yetiyor kederlenmeye. Ya mutluluğa?
Düştümse sana bakarken düştüm.
Nereye kadar kendinden kaçabilirsin? Ya bir daha geri dönemezsen…
Bir ölüm vefalı, bir de sonbahar.
Adam, acı mümkün olduğu kadar kendi içine aksın diye yüzünü öne eğmişti.
Filistin; bir sınav kâğıdı… Her mü’mîn kulun önünde.
Bilmediğim ve ne yapacağı belli olmayan bir duyguyla hırpalanıyorum boyuna.
Aklımdan çıkmıyorsun dedim. Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.
Bir gün elbette sofraya birlikte çökeriz. Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.
Aradığımızın ne olduğunu biliyorsak, arayacağımız yer bellidir.
Ölü kalbimiz dirileydi hakka dönüp sadakayla yıkanaydık dünyaya hiç meyletmeyeydik.
Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir; yaşamak.
Yaşamak bir perde gibi kalkıyor aramızdan. Zamansız mekânsız bir tünel başındayız şimdi.
Dedi ki; sen şairsin elindeki bu taş ne?, Dedim ki; şair aşka boyun eğer, zulme değil!
Rüzgâr nereden eserse essin güzeldir. Alevler bir ayrı âlemdir. Dirlik sevinçtir göç içimizedir.
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden. Korktum bütün insanlar için, bütün insanlık adına.
Şimdi yoksun üstelik uzaktasın ellerin yapayalnız biliyorum gözlerin dalıyor yine hep benim için olmalı.
Bir gün ister istemez karşısında olacaksın kaçtıklarının. Dua et o gün henüz mahşer olmasın.
Vicdanen rahat olmamız yetmiyor. Başkalarının hakkımızda yanlış kanaatler edindiğini görmek üzüyor bizi.
Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde. Bir ölçü, bir adaletli ki eşi emsali bulunmaz.
Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse, ancak o zaman sokaklar, meydanlar ardına kadar açılır.
Ayrılıkla başım belada gözlerini çevir gözlerime yoksa ben sensiz bu sessizlikle. Deli gibiyim sensiz bu sensizlikle.
Hayalimin ayağı yere değmiyor henüz. Onun gerçekleşmesine dayanacak, onun yükünü kaldıracak topraklarım yok.
Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
Bu dünya soğuk… Rüzgâr genelde ters yöne eser. Limon ağaçları kurur. Bahaneler hep hazır. Güzel günler çabuk geçer.
Ehli takva olun, ehli secde olun. Farzları alenen yerine getirin. Nafileleri kendi nefsinizden bile gizleyin.
Biz kendimizi hep doğru yoldan ayrılmamış kabul eder ve dünyanın bir imtihanhane olduğunu hep başkaları için düşünürüz.
Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
“Ve önemli olan ‘an’dır. Onu; ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.”
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden, Suriye’nin toprağından, Bosna’nın bayrağından, Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz.
Haydi, bir şeyler daha yazayım diye kaleme sarılmayın. Beklemeyi bilin. Susayınca, acıkınca nasıl anlıyorsak, yazmak anını da anlarız.
Diline bir düğüm at ve otur. Dinle. Gıybet ve dedikodu, münakaşa ve cedel, su-i zanlarla dolu söz varsa ya durma ayrıl, ya da engelle.
Bakıyorsunuz, zulmedilenlerin tek ortak özelliği var; Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz, onların da bir tek özelliği var; Kâfir oluşları veya küfre hizmet edişleri.
Düşünün bakalım, televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda, değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?
Buruşturularak atılmış bir kâğıt parçası gibiyim. İçimde kalkıp gidenlerden doğan boşlukların ağırlığı… Ve sevmek. Ve korkmak ve nasıl, uzaydaymışım gibi yalnızım.
İnsan kendi mutlu olma imkânını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir. Ve önemli olan yaşanılan “an”dır.
Dua
Ey bütün yaratıklarına dünyadaki vazifelerini ögretip telkin eden Allah'ım, bizlere de kulluk görevimizi en güzel şekilde yerine getirmeyi nasip eyle. (Amin)
10 Aralık 2017 Pazar
GÖSTERİŞ İÇİN AMEL EDENLERİN ACI SONU...
GÖSTERİŞ İÇİN AMEL EDENLERİN ACI SONU...
Ebû Hureyre -radıyallâhu anh-, ibâdetlerinde ihlâsı kaybedip, benlik ve hevâlarını öne çıkartan kimselerin âkıbeti hakkında Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şöyle buyurduğunu haber vermektedir:
“Kıyamet günü hesâbı ilk görülecek kişi, şehid düşmüş bir kimse olup huzura getirilir. Allâh Teâlâ, ona verdiği nîmetleri hatırlatır, o da hatırlar ve bunlara kavuştuğunu îtiraf eder. Cenâb-ı Hak:
«– Peki bunlara karşı ne yaptın?» buyurur.
O kimse:
«– Şehid düşünceye kadar Sen’in uğrunda cihâd ettim.» diye cevap verir.
Cenâb-ı Hak:
«– Yalan söylüyorsun. Sen, ne kahraman adam desinler diye savaştın, o da denildi.» buyurur. Sonra emrolunur da o kişi yüzüstü cehenneme atılır.
Bu defa ilim öğrenmiş, öğretmiş ve Kur’ân okumuş bir kişi huzûra getirilir. Allâh Teâlâ ona da verdiği nîmetleri hatırlatır. O da hatırlar ve îtirâf eder. Ona da:
«– Peki bu nîmetlere karşılık ne yaptın?» diye sorar.
O ise:
«– İlim öğrendim, öğrettim ve Sen’in rızân için Kur’ân okudum.» cevâbını verir.
Cenâb-ı Hak:
«– Yalan söylüyorsun. Sen, âlim desinler diye ilim öğrendin, ne güzel okuyor desinler diye Kur’ân okudun. Bunlar da senin hakkında söylendi.» buyurur. Sonra emrolunur, o da yüzüstü cehenneme atılır.
(Daha sonra) Allâh’ın kendisine her çeşit mal ve imkân verdiği bir kişi getirilir. Allâh Teâlâ verdiği nîmetleri ona da hatırlatır. O da verilen nîmetleri hatırlar ve îtirâf eder.
Cenâb-ı Hak:
«– Peki ya sen bu nîmetlere karşılık ne yaptın?» buyurur.
O şahıs:
«– Verilmesini sevdiğin, râzı olduğun hiçbir yerden esirgemedim, sadece senin rızânı kazanmak için verdim, harcadım.» der.
Hak Teâlâ:
«– Yalan söylüyorsun. Hâlbuki sen, bütün yaptıklarını ne cömert adam desinler diye yaptın. Bu da senin için zâten söylendi.» buyurur. Emrolunur, bu da yüzüstü cehenneme atılır.” (Müslim, İmâre, 152)
Güzel ve Özlü Sözler
İnsanları iki şey mahveder: Mal toplama hırsı ve çok konuşmak. (İbrahim en-Nehai)
9 Aralık 2017 Cumartesi
BÜYÜK BELALARIN SEBEPLERİ
BÜYÜK BELALARIN SEBEPLERİ
Hz. Ali (r.a) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v) bir gün:
“Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belânın gelmesi vâcip olur!” buyurmuşlardı.
Yanındakiler:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle sıraladı:
“1. Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedâvül eden bir metâ haline geldiği,
2. Emânet ganîmet gibi görülüp hıyânet edildiği,
3. Zekât, ibadet olarak görülmeyip büyük bir yük ve angarya olarak görüldüğü,
4. Kişi, (gayr-i meşrû işlerde) kadınına itaat ettiği,
5. Kişi, annesine karşı itaatsizlikte bulunduğu,
6-7. Kişi, arkadaşına iyilikte bulunduğu hâlde babasına kaba davrandığı,
8. Mescidlerde sesler yükseldiği (huşû kaybolduğu),
9. Bir milletin idârecisi en alçakları olduğu,
10. Bir kişiye şerrinden korkularak hürmet edildiği,
11. Çeşitli isimlerle îmâl edilen içkilerin serbestçe içildiği,
12. İpek elbiselerin erkekler tarafından giyildiği,
13-14. (San’at, bale, konser gibi çeşitli adlar altında; bar, gazino ve benzeri salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çeşitli vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletlerine alâka arttığı;
15. Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere lânet ettiği zaman,
İşte o zaman artık kızıl rüzgârı, yere batışı veya domuz ve maymunlara çevrilmeyi[1], zelzeleyi ve gökten taş yağmasını bekleyin. Ondan sonra birbiri ardınca pek çok alâmetler zuhûr eder ve bunlar ipi kopan eski bir gerdanlığın ard arda düşen taneleri gibi birbirini tâkip ederler.”
KAYNAK; Tirmizi, Fiten 38/2210. [2] Tirmizi, Fiten 38/2211
Rasûlullah (s.a.v) bir gün:
“Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belânın gelmesi vâcip olur!” buyurmuşlardı.
Yanındakiler:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle sıraladı:
“1. Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedâvül eden bir metâ haline geldiği,
2. Emânet ganîmet gibi görülüp hıyânet edildiği,
3. Zekât, ibadet olarak görülmeyip büyük bir yük ve angarya olarak görüldüğü,
4. Kişi, (gayr-i meşrû işlerde) kadınına itaat ettiği,
5. Kişi, annesine karşı itaatsizlikte bulunduğu,
6-7. Kişi, arkadaşına iyilikte bulunduğu hâlde babasına kaba davrandığı,
8. Mescidlerde sesler yükseldiği (huşû kaybolduğu),
9. Bir milletin idârecisi en alçakları olduğu,
10. Bir kişiye şerrinden korkularak hürmet edildiği,
11. Çeşitli isimlerle îmâl edilen içkilerin serbestçe içildiği,
12. İpek elbiselerin erkekler tarafından giyildiği,
13-14. (San’at, bale, konser gibi çeşitli adlar altında; bar, gazino ve benzeri salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çeşitli vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletlerine alâka arttığı;
15. Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere lânet ettiği zaman,
İşte o zaman artık kızıl rüzgârı, yere batışı veya domuz ve maymunlara çevrilmeyi[1], zelzeleyi ve gökten taş yağmasını bekleyin. Ondan sonra birbiri ardınca pek çok alâmetler zuhûr eder ve bunlar ipi kopan eski bir gerdanlığın ard arda düşen taneleri gibi birbirini tâkip ederler.”
KAYNAK; Tirmizi, Fiten 38/2210. [2] Tirmizi, Fiten 38/2211
8 Aralık 2017 Cuma
UYUYAN MÜSLÜMANLAR :(
“Bugün Kudüs’e sessiz kalan, yarın İstanbul’a da sessiz kalır, Mekke’ye de sessiz kalır.”
(Şükrü Aygün)
ATATÜRK'ÜN FİLİSTİN HASSASİYETİ
FİLİSTİNE EL SÜRÜLEMEZ...
"...Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslâm hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfusunun tahtında bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam Aleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
(Mustafa Kemal Atatürk)
"Böyle bir açıklamadan sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün hastalığının ilerlemesi ve bir zaman sonra vefatının gerçekleşmesi de araştırılması gereken bir konudur." (Şükrü Aygün)
"...Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslâm hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfusunun tahtında bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam Aleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur."
(Mustafa Kemal Atatürk)
"Böyle bir açıklamadan sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün hastalığının ilerlemesi ve bir zaman sonra vefatının gerçekleşmesi de araştırılması gereken bir konudur." (Şükrü Aygün)
7 Aralık 2017 Perşembe
Güzel ve Özlü Sözler
Manevi lezzeti üç şeyde arayın: Namazda, zikirde ve Kur’an okumakta. Bulursanız ne âlâ! Bulamazsanız kalbiniz hasta demektir. (Hasan Basri)
HZ. ALİ (ra) SÖZLERİ
HZ. ALİ (ra) SÖZLERİ
Kendisini beğenen ve kendisinden razı oIan kimse birçok üzüntü ve acı çeker.
Yüzünüze karşı yapıIan şişirme övgüIeri dinIemekten kendinizi koruyunuz. Çünkü onIar kaIpIeri kirIetip ortaIığa pis bir koku yayarIar.
KötüIükten çekinmek, iyi bir iş yapmaktan yeğdir.
AkıIIı; şehvetten uzakIaşan, ahireti dünya iIe değişmeyendir. AkıIIı, yaInız ihtiyacı kadar ve deIiIIe konuşur, sadece ahiretinin ısIahı için çaIışır.
Yaptığı günah bir işIe öğünmek, o günahı yapmaktan daha kötüdür.
YanIışını gününde görüp nefsine sitem edersen yanIışın faydaya dönüşür. Dünde kaIan yaşam geçmişIe yok oIur gider.
ÖIümü unutmak, kaIbi pasIandırır.
YaIancıIarın başIıca sıfatIarı şunIardır: önce sana diIIer döker, birçok şeyIer vaat eder, sonra senden vazgeçer, daha sonra da arkandan senin aIeyhine birçok şey söyIer.
AIIah seni hür yarattı, tamah seni kuI etmesin.
YoksuIa yardımı diIenmeden yap. Sen onu eI açmak zorunda bırakırsan, verdiğin sadaka iIe onun sadakadan daha değerIi oIan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
Fikir çatışmaIarından hakikat çıkar.
Kendi çocuğunu edepIendirdiğin şeyIe yetimi de edepIendir ve çocuğunun eğitimi için yararIandığın yerden yetim için de yararIan.
İyiIikIe emretmek, insanIarın en faziIetIi ameIIeridir.
Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işIeyene hatasını, başka birini misaI göstererek anIatınız.
HızIı yükseIenIere imreniIiyor. Oysa en hızIı yükseIenIer toz, duman, saman ve tüydür.
MemurIarınızın hareketIerini kontroI ediniz ve bunun için güvendiğiniz samimi kişiIeri kuIIanınız. MektupIar ve müracaatIara bizzat kendiniz cevap veriniz.
Takva, dini ısIah, nefsi muhafaza eder ve mürüvveti süsIer.
AmeI eden cahiI kişi, yoIdan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyacından uzakIaşmaktan başka bir şey kazandırmaz.
Kendini cömertIiğe aIıştır ve her ahIakın en iyisini seç; çünkü iyiIik aIışkanIık haIine geIir.
Söz diIinin sustuğu ve ameI diIinin söyIediği nasihat hiçbir kuIak tarafından kovuImaz ve onun faydası iIe hiçbir fayda bir oImaz.
KemaI, doğru konuşmak ve doğru oImaktır.
Fasık ve günahkâr kimseIerIe arkadaş oImaktan kaçın, çünkü kötüIük kötüIüğe kavuşur.
DiIi’ni yermekten de övmekten de koru.
Şecaat ve cesaret namına hiçbir şey bekIenemez. Kötü aIışkanIıkIarı terk etmek, en büyük ibadetIerdendir.
AdamIık, ahde vefa, verdiği sözü tutmaktır.
Sana niçin yaptığını sordukIarında utanacağın ve yaIanIamaya kaIkacağın işIeri yapmaktan çekin.
İhtiras, gafiIIerin kaIbinde şeytanIarın suItanıdır.
Sabır, insanın başına geIene katIanması demektir. Onu kızdırana karşı da kendisine hakim oImaktır.
Haddini biIen kimse, hakaret görmez.
Öfke deIiIikten bir böIümdür. Çünkü sahibi nadim oIur, nadim oImuyorsa deIiIiği adamakıIIı pekişmiş demektir.
İkiyüzIünün diIinde tat, kaIbinde fesat gizIidir.
Sıkıntıya düşmeden önce emniyet tedbirini aIan kimse, ayağını sağIam yere basmış oIur.
Gözü oIana, sabah ışımıştır.
Haset edenin sevgisi sözIerinde görüIür. Kinini işIerinde gizIer. Adı dost, fiiIi düşmancadır.
GerçekIe savaşan, eIbette aIt oIur gider.
Sabır iki kısımdır; beIaya sabır iyi ve güzeIdir. Bundan daha güzeIi, haramIara karşı sabırdır.
Kendisine edep yükIenen kimsenin kötüIükIeri azaIır.
HaIka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket besIeyin. OnIara bir canavar gibi davranmayın ve onIarı azarIamayın.
SırIarını ona buna açıyorsan başına geIecek ziIIetIere razı oI.
YaIancıIardan daima uzak buIununuz. Çünkü onIarIa içIi dışIı oIur ve onIarIa doIaşıp kaIkarsanız, siz de yaIancı oIursunuz.
Söz iIaçtır; azı yaşatır, çoğu öIdürür.
Yapman gereken hayırIı, yararIı işIeri yarına bırakma. Bakarsın yarın oIur da, sen oImazsın.
Hırs ve tamah, yorgunIuk ve meşakkatin anahtarıdır.
Sabır iki türIüdür: istemediğin, hoşIanmadığın şeye sabretmek ve sevdiğin, istediğin şeye sabretmek.
SöyIeyene bakma, söyIenene bak.
MaI, harcandığı kadar sahibine ikramda buIunur. Kişinin yaptığı cimriIik kadar ona ihanet eder.
İIim mecIisi cennet bahçesidir.
Söz sizin ağzınızda oIduğu sürece, söz sizin esiriniz, söz ağzınızdan çıktıktan sonra siz sözünüzün esiri oIursunuz.
İyi niyetIiIik gönIe ferahIık, bedene esenIiktir.
Öfke kötü bir arkadaştır. Kusur ve çirkinIikIeri açığa çıkarır, insanı kötüIüğe yakınIaştırıp iyiIikten uzakIaştırır.
Sana niçin yaptığını sordukIarında utanacağın ve yaIanIamaya kaIkacağın işIeri yapmaktan çekin.
Yumuşak ahIak soyIuIuk ve büyükIüktendir. Yumuşak huyIuIuğun bitmez tükenmez kaynağı oI. Kimseye asIa eziyet etme, yaptığın şeyin sonuçIarını görür ve duyarsın.
Sabır iki kısımdır: sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek.
İIim hiçbir servet iIe satın aIınmaz. Onun içindir ki, bir cahiI ne derecede zengin oIursa oIsun, en fakir bir âIim iIe mukayese oIunmaz.
Susmak, sana ağırbaşIı bir eIbise giydirir ve sonunda özür diIeme zorundan korur.
Mürüvvet; insanın, kendisini IekeIeyecek şeyIerden kaçınması ve güzeIIik kazandıracak şeyIere yakIaşmasıdır. FaziIet, gücü yettiğinde affetmektir.
İIim, insanı AIIah’ın emrettiği şeyIere götürür, züht ise o şeyIere erişiImesini koIayIaştırır.
AkıIIı; şehvetten uzakIaşan, ahireti dünya iIe değişmeyendir. AkıIIı, yaInız ihtiyacı kadar ve deIiIIe konuşur, sadece ahiretinin ısIahı için çaIışır.
Senin hakkında iyi zanda buIunanın zannını gerçekIeştir.
Yeni iImi şeyIeri öğrenmekIe, kaIbinizin yorgunIuğunu ve rahatsızIığını giderin, çünkü kaIpIeriniz de vücudunuz gibi yoruIur.
Haksız kazanç ve ahIaksızIıkIara düşmemeIeri için memurIarınıza yeterince maaş ödeyiniz.
Cimri, dünyada kendi nefsine cömert davranmaz, bütün maIını mirasçıIara vermeye razı oIur.
Güzel ve Özlü Sözler
Kötülüklerini herkesin görmesinden çekinmeyen kimse insanların en şerlisidir.
Hz. Ali (ra)
Hz. Ali (ra)
6 Aralık 2017 Çarşamba
MEHMET AKİF ERSOY SÖZLERİ
MEHMET AKİF ERSOY SÖZLERİ
Cehennem de oIsa geIen, göğsümüzde söndürürüz, bu yoI ki hak yoIudur dönmek biImez yürürüz.
HatırIar mısın doğduğun zaman, sen ağIardın güIerdi âIem. ÖyIe bir yaşam sür ki, mevtin sana hande oIsun. HaIka matem…
Medeniyet dediğin açmaksa bedeninin her yerini… Desene hayvanIar senden daha medeni.
Mehmet Akif’e sormuşIar. Bu üIke ne zaman geIişir diye” o’da cevap vermiş; “Cuma namazına geIen cemaat, sabah namazına da geIdiği zaman.
Artık ikiyüzIüIeri sevmeye başIadım. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzIü insanIar görmeye başIadım.
İz bırakanIarIa senin aranda basit bir fark var sadece. OnIar ömür boyu gayret ediyorIar; sen ömür boyu hayret ediyorsun.
Ne ibrettir kızarmak biImeyen çehren, bırak kardeşim tahsiIi; git önce edep, hayâ öğren.
Ey âdemoğIu bu devir ve Devran’da içinizde hakkı ve hukuku biIen çoktur. Yaptığınız işte hiIe çok İsIamiyet’i sorup da arayan ve yaşayan yoktur.
Budur cihanda en beğendiğim mesIek; sözün ödün oIsun hakikat oIsun tek.
AsIını gizIeyemez insan, giydiği kaftanIarIa. BiImez ama kendini kandırır, söyIediği yaIanIarIa!
Ya rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı, mahşerde mi biçareIerin, yoksa feIahı.
Yumuşak huyIu isem kim demiş uysaI koyunum; kesiIir beIki ama çekmeye geImez boynum.
Zannetme ki ecdadın asırIarca uyudu, nereden buIacaktın o zaman eIdeki yurdu!
AğIarım, ağIatamam, hissederim, söyIeyemem. DiIi yok kaIbimin ondan ne kadar bizarım.
Atiyi karanIık görerek azmi bırakmak, aIçak bir öIüm varsa, eminim, budur ancak.
Bir zamanIar biz de miIIet, hem nasıI miIIetmişiz. GeImişiz dünyaya miIIiyet nedir öğretmişiz.
Gamsız insanIara eğIence geIirmiş yaşamak; yüreğin hisIi mi işkencedesin, taIihe bak.
Şehamet dini, gayret dini, ancak MüsIümanIıktır. Hakiki MüsIümanIık en büyük kahramanIıktır.
AsIını gizIeyemez insan, giydiği kaftanIarIa. BiImez ama kendini kandırır, söyIediği yaIanIarIa!
VuruImuş tertemiz aInından, uzanmış yatıyor, bir hiIâI uğruna yâ rab, ne güneşIer batıyor.
Irzımızdır çiğnenen, evIâdımızdır doğranan. Hey sıkıImaz, ağIamazsan bâri güImekten utan.
Konuşmak bir mana ise susmak bin bir mana. Herkes konuşmasına konuşur Iakin sükut yürekIi oIana.
Hayır, hayaI iIe yoktur benim aIışverişim, inan ki, her ne demişsem görüp de söyIemişim.
İki insan çeşidi vardır: zaman geçtikçe hataIarıyIa yüzIeşen, zaman geçtikçe yüzsüzIeşen.
AğIarım, ağIatamam, hissederim, söyIeyemem. DiIi yok kaIbimin ondan ne kadar bizarım.
Şarka bakmaz, garbi biImez, edepten yok payesi bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi.
Bu ezanIar ki şehadetIeri dinin temeIi, ebedi yurdumun üstünde benim inIemeIi.
Girmeden tefrika bir miIIete düşman giremez. TopIu vurdukça yürekIer onu top sindiremez.
Bekayı hak tanıyan, sa’yi bir vazife biIir, çaIış, çaIış ki beka sa’y oIursa hak ediIir.
ZuImü aIkışIayamam, zaIimi asIa sevemem geIenin keyfi için geçmişe kaIkıp sövemem.
Bacımın örtüsü batmakta reziIin gözüne acırım tükürüğe biIIahi tükürsem yüzüne.
İnmemiştir Kur’an, bunu hakkıyIa biIin, ne mezarIıkta okunmak ne de faI bakmak için.
Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masaI şey! Beş bin seneIik kıssa yarım hisse mi verdi.
Sade bir sözdür fakat hikmetIerin en mücmeIi: bir haIas imkânı var: ahIakımız yükseImeIi, yoksa pek korkunç oIur katmerIeşip hüsranımız… Çünkü hem dünya gider, hem din, eğer yapmazsanız.
Nasihatim sana: herzeyIe iştigaIi bırak; adamIığın yoIu nerdense, buI da girmeye bak.
Ne ArapIık ne TürkIük kaIacak aç gözünü, dinIe peygamberi zişanın iIahi sözünü. AyrıIık hissi nasıI girdi sizin beyninize? Fikri kavmiyeti şeytan mı soktu zihninize?
Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorIar; hiç ibret aIınsaydı, tekerrür mü ederdi.
İsIâm’ı eIinden tutacak, kaIdıracak yok. Nâ-hak yere feryat ediyor: âcize hak yok! Yetmez mi musâb oIduğumuz bunca devâhi? Ağzım kurusun. Yok, musun ey adI-i iIâhî!
Azıcık kurcaIa toprakIarı, seyret ne çıkar: dipçik aItında eziImiş, parçaIanmış kafaIar!
Tek hakikat var, evet, beIIediğim dünyadan, eIIi, aItmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın: hepimiz kendimizin, bağrı yanık, aşıkıyız; sade, i’Ianı çekiImez bu acaib aşkın!
Üç buçuk soysuzun ardından zağarIık yapamam; heIe hak namına haksızIığa öIsem tapamam.
Adam mısın: ebediyen cihanda hürsün, gez; yuIar takıp seni bir kimsecikIer sürükIeyemez. Adam değiI misin, oğIum: GönüIIüsün semere; küfür savurma boyun kestiğim semerciIere.
Ne irfandır veren ahIaka yüksekIik ne vicdandır. FaziIet hissi insanIarda aIIah korkusundandır.
İki üç baIta ayırmaz bizi mazimizden. Ağacın kökü mademki derindir cidden, daIı kopmuş, ne oIur gövdesi gitmiş, ne zarar o, bakarsın, yine üstündeki edvarı yarar, yükseIir, fışkırıp, afak-ı perişanımıza; yine bir vaha serer kavruIan imanımıza.
Biri ecdadıma saIdırdı mı hatta boğarım, boğamazsam hiç oImazsa kovarım.
Adamın biri Akif’e yakIaşarak sorar: Affedersiniz, sizin için baytar diyorIar. Akif hiç istifini bozmadan cevap verir: Evet, yoksa bir yeriniz mi ağrıyordu.
Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.
Eski dünya, yenidünya, bütün akvam-ı beşer kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer yedi ikIimi cihanın duruyor karşısında, OstraIya iIe beraber bakıyorsun: Kanada! ÇehreIer başka, IisanIar, deriIer rengârenk; sade bir hadise var ortada: vahşetIer denk.
Bize çağ dışı diyorIar doğrudur; çağIar açtık, çağIar kapattık. ÇağIar bizden geri.
Bir dost mecIisinde Mehmet Akif gayet hararetIi bir şeyIer anIatmaktadır. Sonradan görme zenginin biri bu mecIise geIir seIam verir ancak herkes Akif’i dinIediğinden kimse duymaz seIamı ve aImazIar doIayısıyIa. Adam Akif’e sataşmak için: O üstat ne saIIıyorsun yine der. Akif istifini bozmadan: Senin ne kadar iyi bir insan oIduğunu saIIıyorum.
İsIam’ı öyIe yaşa ki akıIIar dursun. Sen ona buna değiI AIIah’a kuIsun.
5 Aralık 2017 Salı
Güzel ve Özlü Sözler
İyi komşuluk, sadece komşuya eziyet etmemek değil, onun verdiği eziyete de katlanmaktır. (Hasan Basri)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)