“ALLAH aşkı için çalış. ALLAH aşkı için hizmette bulun; halkın kubul etmesi veya reddetmesi ile senin ne işin var? Bu fani dünya pazarında sana bol bol kazandıracak bir müşteri olarak ALLAH kafi değil mi? ALLAH’tan alacağın karşısında insanların verebilecekleri ne ki? O halde gözünü ve gönlünü insanlardan gelecek teşekkürlere değil, ALLAH’tan gelecek mazhariyete döndür!..”
Ben Milletimin uğruna adamışım kendimi Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir Zulüm Azrail olsa, hep hakkı tutacağım Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir
"Tan yerini ağartan(dır O), geceyi sükunet(in kaynağı) yapan ve güneş ile ayı tespit edilen yörüngelerinde hareket ettiren (Odur). Bu(nların tümü) her şeyi bilen sonsuz kudret sahibinin iradesi ile tayin edilmiştir."
“Bir kişinin merkebi çamura batmıştı. Ne kadar gayret sarf ettiyse de bir türlü hayvanını battığı yerden çıkaramadı. Bu esnada da gökyüzünden sicim gibi yağmur yağıyor, soğuk hava ise ilikleri donduruyordu. Bütün bunlara ilâveten bir de yavaş yavaş üstüne çöken karanlık içerisinde kalan adamcağız, çok müteessir ve muzdarip bir hâldeydi. O kişi, bu dert ve acı içerisinde sabaha kadar kötü sözler söyleyerek etrafa lânetler savurdu. Öyle ki, dilinden ne dost kurtuldu ne düşman, ne ahâlî kurtuldu ne de sultan… Olacak bu ya, adam böyle sövüp saymakta, etrafa lânetler savurmakta iken, padişah oradan geçti. Durumun farkında olmayan adam, uygunsuz ve haddi aşan sözlerine devam etti. Pâdişâhın bu sözleri işittiğini anladığında ise adamcağız, mahcûbiyetten sanki yerin dibine girdi. Bu mahcûbiyetle ne cevap verebildi ne de özür dileyebildi. Pâdişah buna çok kızdı ve etrafında bulunanlara hiddetle: «−Eşeği çamura batmışsa benim suçum ne? Ben batırmadım ya! Benden ne istiyor, bana niçin kötü söz söylüyor?» dedi. Beraberindekilerden biri pâdişâha: «−Pâdişâhım, hemen boynunu vurdurun! Dünyadan nâm ve nişânı kalksın!..» dedi. Büyük pâdişah, gönlünde çağlayan ilâhî rahmetle düşündü, taşındı. Baktı ve gördü ki adam, içine düştüğü dert dolayısıyla mihnet içinde bunalmış, eşeği de çamura batmıştır. Zavallı adamın hâline acıdı. Kaba ve uygunsuz sözlerinden kabaran öfkesini yuttu. Bununla da yetinmeyip tuttu, ona altın, at ve kürklü kaftan ihsân etti. Zira pâdişah biliyordu ki; «Öfke zamanında merhamet, en güzel şeydir.» Bu hâdiseyi duyan biri, o ihtiyara: «−Ey akılsız ihtiyar, ölümden nasıl kurtuldun, hayretteyim?» diye sordu. İhtiyarsa onun bu suâline şöyle cevap verdi: «−Sus! Ben o sırada çok elemli idim. O dert de aklımı başımdan almıştı, yani kendime mâlik değildim. Bu sebepten ben, bana yakışmayan bir şey yaptım. Pâdişâha gelince, o sultânımız da kendisine yakışan ihsan ve ikrâmı yaptı.»”
"Bir babanın çocukları için yapacağı en önemli şeylerden biri, onların annelerini sevmektir ve sevdiğini göstermektir. Bir annenin de çocukları için yapacağı en mühim şeylerden biri onların babalarını sevmektir ve sevdiğini göstermektir. Böyle sevgi ortamında büyüyen çocuklar kendilerini güvende hissederler. Aksi takdirde sevgiyi ve huzuru aile dışında ararlar."
"Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır." (Nisa Suresi - 135. Ayet)
- "Allah tevbe edenleri ve temiz olanları sever" Bakara Suresi-222 - "(Bu abdest ve teyemmüm emriyle) Allah sizin için güçlük dilemez, fakat sizi tertemiz etmek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. Tâ ki şükredesiniz." Mâide Suresi-6 - "Allah, üzerinize gökten yağmur indiriyor; onunla sizi pisliklerden temizlesin, diye..." Enfâl Suresi-11
Temizlik ile ilgili Hadisler... - "İslâm, temizlik temeli üzerine binâ edildi" - "Allah temizdir, temizleri sever" - "Müslümanlık temizlik dinidir. Temiz olun! Cennete ancak temiz olan girer." - "Mümin pis olmaz." - "Her şeyi iyi temizleyin! Temizlik imana iman da Cennete götürür." - "Temizlik imanın yarısıdır." - "Namazın anahtarı temizliktir." - "Ağzınızı temizleyin ağzınız Kur’an-ı kerim yoludur." - "Cuma günü yıkanın misvak kullanın ve güzel koku sürünün." - "Yemekten önce ve sonra el yıkamak zenginliğe yol açar fakirliği giderir." - "Evinin hayrını isteyen yemekten önce ve sonra elini ve ağzını yıkasın!" Hz. Muhammed (sas)
Annemin sadece bir gözü vardı. Öteki gözü çukurdu, yani yeri boştu. Ondan nefret ediyordum. Çünkü bu durum beni arkadaşlarımın arasında utandırıyordu. Babam, ben daha küçükken bir kazada öldüğünden, ailemizi geçindirmek de anneme kalmıştı. Bunun için okulda aşçılık yapıyordu. İlk okulda iken bir gün annem bana "merhaba" demeye gelmişti. Sanki, yerin dibine geçmiştim. Bunu bana nasıl yapabilirdi.? Onu görmezden geldim, ona nefretle bakarak oradan kaçtım... Ertesi gün sınıfta bir arkadaşım bana, "..Senin annenin sadece bir gözü var. Diğeri ne biçim.!" Dedi. Diğerleri de gülüşüyorlardı. O anda yerin dibine girmek ve de annemin ortadan kaybolmasını istedim. Bu yüzden, o gün onunla karşılaşınca dedim ki: -"Beni gülünç duruma düşüreceğine, ölsen daha iyi!.." Annem karşılık vermedi. Sadece, tek gözüyle bana biraz baktı ve uzaklaştı gitti... Dediklerim hakkında bir saniye bile düşünmemiştim, çünkü çok kızmıştım. Onun duyguları beni hiç ilgilendirmiyordu. Onu evde istemiyordum ama ev onun üzerineydi... Çok çalıştım, kendime yeter oldum, sonunda Singapur'a okumaya gittim. Bir süre sonra da evlendim. Birikimime borç ekleyerek kendime bir ev aldım. Daha sonra çocuklarım oldu ve hayatımdan memnundum. Annemi unutmuştum... Bir gün annem bizi ziyarete gelmişti. Öyle ya, kaç yıldır beni görmemişti. Kapıya gelince, çocuklarım tek gözlü birini görünce birden korktular, sonrada güldüler. "Babaanneniz" diyemedim. İçeri girince ilk fırsatta ona: -"Evime gelip çocuklarımı nasıl korkutabilirsin.? Buradan hemen git.!" Dedim Bu çıkışıma annem kısık bir sesle: -"Kusura bakmayın, ben yanlış adrese geldim galiba.!" Dedi ve çıktı-gitti... Aradan yine uzun bir zaman geçmişti. Bir gün "mezunlar toplantısı" için okulumdan bir mektup aldım. Karıma; "..iş seyahatine gidiyorum" diye bahane uydurdum. Mezunlar toplantısından sonra, birden aklıma düştü.'Sadece meraktan' eski evime gittim. Eski komşularımıza sorduğumda, "annemin öldüğünü" söylediler. Önce biraz sevinç duyar gibi oldum ama içimde bir burukluk ve sızı hissettim. Ben şaşkınca beklerken, "bana verilsin diye annemin bir mektup bıraktığını" söylediler. Açtım ve okumaya başladım:
_En sevgili oğlum... Her zaman seni düşündüm. Singapur'a gelip çocuklarını korkuttuğum için üzüldüm... Mezunlar gününde geleceksin diye çok sevindim ve bekledim. Ama; "seni görmek için yataktan kalkabilir miyim" diye çok düşündüm... Seni büyütürken, 'tek gözümle' sürekli bir utanç kaynağı olduğum için de üzgünüm... biliyormusun biricik oğlum. .? Sen küçücükken, babanla birlikte bir kaza geçirmiştin. Baban öldü fakat sen, bir gözünü kaybetmiştin. Bir anne olarak, senin tek bir gözle büyümene dayanamazdım... Bu yüzden, babandan kalan tarlayı satarak, ameliyat masraflarına yatırdım. İşte, şimdi o yeri boş olan gözüm var ya, onu sana vermiştim. Nakil çok başarılı geçmişti, hiç fark edilmiyordu. "O gözle, biricik oğlum görüyor ya..." diye çok mutlu oluyordum. Ana yüreği ya oğul, sana 'sen benim gözümle görüyorsun 'diyemedim... Başarılarından dolayı seninle o kadar gurur duyuyordum ki, bu bana yetiyordu. Her şeye rağmen, sen benim oğlumsun... Bütün sevgilerimle... Annen.
Çalışmakla ilgili Ayetler... " Yeryüzüne dağılın, Allah’ın fazlından rızkınızı arayın!" Cuma Suresi-10 " Her canlının rızkı Allah’a aittir." Hud Suresi-6
Çalışmakla ilgili Hadisler... - "Çalışıp kazanmak her müslümana farzdır." - "İbadet on kısımdır, dokuzu çalışıp helal kazanmaktır." - "Kimseye muhtaç olmamak ve ana-baba, çoluk-çocuğunu da muhtaç etmemek için işe gidenin her adımı ibadettir." - "Allah-ü Teâlâ sanat sahibi mümini sever." - "Çalışmayıp kendini sadaka isteyecek hâle düşüren 70 şeye muhtaç olur." - "Geçimini helalinden kazanmak, Allah yolundaki cihad gibidir." - "Cihad, sadece kılıç sallamak değildir. Ana-babaya, evlada bakmak, kimseye muhtaç olmamak için çalışmak da cihaddır. Çalışıp kimseye yük olmayan mücahiddir." - "İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır." - "En güzel rızk, helale, harama dikkat edilerek alın teri ile kazanılandır." Hz. Muhammed (sas)
Küçüklüğümde, rahmetli nenem (babaannem) komşularına yada bir arkadaşına gideceği zaman beni de götürürdü. Onlar birbirleriyle karşılaştıklarında çok sıcak, çok içten bir konuşma ve muhabbetle birbirlerine sarılırlar ve tokalaşırlardı. Tokalaşırkende birbirlerinin ellerini sıkı sıkı tutarlar ve Peygamber Efendimize (sas) Salavat getirirlerdi. Çocuklukya bu durumu son derece komik bulur ve hallerine gülerdim. Oysa onlar öylesine samimi dost ve arkadaşmışki Salavat getirerekte aralarındaki bağı adeta taçlandırıyorlarmış... (Bunu yıllar sonra anlayabildim)
Peki ya şimdi aradan çoook zaman geçti. Şimdi işyerinde yada sokakta bir tanıdığınızla karşılasıyorsunuz; zoraki bir gülümseme, yapmacık hareketler, tokalaşma denirmi bilmem ama parmakların ucuyla eller birbirine değip çekiliyor ve bu da dostluk arkadaşlık oluyor... (Daha modern, daha eğitimli olduk sözde.)
Anlatıldığına göre Rum imparatoru, Hz. Ömer (ra)’e hediye olarak cübbe ve bazı elbiseler gönderdi. Rum elçisi Medîne’ye gelince “Halîfe’nin makamı ve sarayı nerede?” diye sordu. Ona “Halîfe’nin, senin zannettiğin gibi büyük bir sarayı yok, sâdece küçük bir evi var.” dediler ve evi gösterdiler. Elçi eve geldiğinde küçük, basit ve eski olduğu için kapısı kararmış bir ev buldu. Hz. Ömer’i aradı, fakat bulamadı. Onun kendi ihtiyaçlarını ve Müslümanların ihtiyaçlarını görmek için, yâni kontrol maksadıyla çarşıya gittiği söylendi. Elçi onu aramak için gitti ve sonunda bir duvarın gölgesinde uyurken buldu. Dilediğin yerde uyuyorsun. Oysa bizim idârecilerimiz zulmettiler. Onun için kalelere ve askerlere muhtaçtırlar.” dedi.