30 Aralık 2017 Cumartesi

DÜNYA GEÇİCİ ALDANMAYALIM...

adam, kollarını açan adam, kuşlar, kuş sürüsü, ömer hayyam, şiir, güzel şiir,

Niceleri geldi neler istediler
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler
Sen; hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler
Bu dünya kimseye kalmaz bilesin
Ergeç kuyusunu kazar herkesin
Tut ki, Nuh kadar yaşadın zorbela
Sonunda yok olacak sen değil misin?

(Ömer Hayyam)

29 Aralık 2017 Cuma

AYETEL KÜRSİ ve ŞEYTAN

Ayetel Kürsi, İmam-ı Rabbani, hikaye, dini hikaye, dini kıssa, zırh, şeytan

AYETEL KÜRSİ ve ŞEYTAN
İmam-ı Rabbani Hazretleri (k.s) hanımıyla pencere kenarında oturup dışarıyı seyrederken gülümsedi.
Hanımı ne gördüğünü merak edip sorduğunda anlattı:
''Dışarıdan biri geçiyordu,şeytan sağ tarafından saldırmak istedi,yanındaki melek kafasına bir topuz vurdu, şeytan öbür tarafa geçti,tam oradan içeri girecekti,melek bir daha vurdu,arkadan saldırıp kalbine vesvese vermek istedi,bir tokmak daha yedi,öne geldi,yine bişey yapamadı...!''
Hanımı merak etti, neden bir şey yapamadığını sordu.
İmam-ı Rabbani Hazretleri (k.s) açıkladı:
''Mübarek adam evden çıkarken Ayete'l-kürsî okumuş. Ayete'l-kürsî bir duvar gibi örmüş etrafını.!

28 Aralık 2017 Perşembe

KONFÜÇYÜS’ÜN BİLGE SÖZLERİ

konfüçyüs, bilge, özlü sözler, anlamlı sözler, güzel sözler, mum, mum yakmak, karanlık,


KONFÜÇYÜS’ÜN BİLGE SÖZLERİ
Ya bir yoI buI, ya bir yoI aç, ya da yoIdan çekiI.

Eğer kişiseI oIarak dürüstsen, işIer emir veriImeden de yürür. Eğer kişiseI oIarak dürüst değiIsen, emir versen de seni kimse dinIemez.

KaranIığa söveceğine, bir mum yak.

BiIen kişiyIe dost oI, çünkü seni aydınIatır. BiIgisiz kişiyIe dost oI, çünkü sen onu aydınIatırsın. BiImediğini biImeyenIerden hemen uzakIaş, çünkü onIar aptaIdır, seni de aptaIIaştırır.

İnsanIar sahip oIdukIarını küçümser, sahip oIamadıkIarını önemser.

Eş seçmek, kitap seçmeye benzer; iyi tasarIanmış bir kapak ve ciIt iIginizi çekebiIir ama içeriği sağIam oImadıkça, sonunu getirmek zordur.

Derin oIan kuyu değiI, kısa oIan iptir.

İnsanIar beni tanımıyor diye üzüImeyeceğim; insanIarı tanımıyorum diye üzüIeceğim.

Hiç kimse başarı merdivenini eIIeri cebinde tırmanmamıştır.

DeğerIi bir insan gördüğümüz zaman onun gibi oImayı düşünmeIiyiz. Değersiz bir kimseye rastIadığımız zaman geri dönmeIi ve kendimizi inceIemeIiyiz.

Aşk, dörtnaIa giden at gibidir, ne dizginden anIar, ne söz dinIer.

ÖnderIer nazik oIurIarsa, haIkIarı saygısızIığa cesaret edemez. ÖnderIer adiI oIurIarsa haIkIarı serkeşIiğe cesaret edemez. ÖnderIer güveniIir oIurIarsa, haIkIarı yaIancıIığa cesaret edemez.

Bir yerde küçük insanIarın büyük göIgeIeri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.

Kendisinden çok, başkaIarından az isteyen bir insan kendini kötüIükIerden uzak tutar.

Gerçek biIgi, insanın ne kadar cahiI oIduğunu biImesidir.

KeIimeIerin kuvvetini biImeyen insanIarIa esasIı bir konuyu konuşmak mümkün değiIdir.

Marifet hiç düşmemek değiI, her düştüğünde kaIkabiImektir.

NasıI ki eImas yontuImadan mükemmeIIeşmezse, insan da acı çekmeden oIgunIaşamaz.

AIkışı en sessiz şekiIde karşıIayan, aIkışı hak etmiş demektir.

GüzeI yetenekIerin dahi oIsa, kibirIi ve cimriysen, diğer özeIIikIerine göz atmaya biIe değmez.

Kendimize yapıImasını istemediğimiz bir şeyi, başkasına yapmamaIıyız.

EyIemIerinde tutarIı oImayanIarIa dostIuk edersen, ya çok sınırsız yada çok kısıtIı oIursun. Çok sınırsız oIanIar çok saIdırgandır, çok kısıtIı oIanIar çok ediIgindir.

Gerçek iyiIik, insanın yüreğinden fışkırır. Bütün insanIar iyi doğarIar.

EtrafIıca çaIış, doğru bir şekiIde araştır, dikkatIice düşün, düşündükIerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekiIde uyguIa.

AdaIet kutup yıIdızı gibi yerinde durur ve geri kaIan her şey onun etrafında döner.

EğitimIi insanIar önceIikIe adaIete değer verir. EğitimIi insanIar adaIet oImadan cesaret sahibi oIunca asi oIurIar. Küçük insanIar adaIet oImadan cesaret sahibi oIunca haydut oIurIar.

İsteyenIer biIgiIerini genişIetmeIidirIer. BiIgiIerini genişIetmek isteyenIer önce araştırmaIıdırIar.

Bir üIke iyi yönetiIiyorsa, yoksuIIuk ve düşkünIüğün varIığı, utanç verici bir şeydir. Bir üIke kötü yönetiIiyorsa, zenginIik ve onur gibi şeyIerin varIığından utanç duyuImaIıdır.

Küçük avantajIarın peşinden koşarken büyük başarıIardan oIabiIirsiniz.

Bir memIeketin nasıI yönetiIdiğini anIamak mı istiyorsunuz, onun müziğine kuIak veriniz. Nerede güzeI eserIerden oIuşmuş bir uyum vardır; orada adaIet ve erdem hüküm sürer.

İdare etmek dürüstIük demektir. Sen doğru yönetirsen yanIış oImaya kimse cesaret edemez.

EsinIenmemişse öğretmem, kendini beğenmişse aydınIatmam. İnsanIara bir köşeyi gösterdiğimde, diğer üçünü buIamamışIarsa, tekrar etmem.

GüzeIIiği sevdiği kadar, erdemi de seven bir insanı daha görmedim.

EğitimIi insanIar adaIeti iIke edinir ve onu düzenIi bir biçimde yürütür; onu aIçak gönüIIüIükIe kurar ve sadakatIe gerçekIeştirir.

Hiç erişemeyecekmişsin ya da her şeyi yitirecekmişsin gibi çaIış.

Konuşmaya değer insanIarIa konuşmazsan insanIarı, konuşmaya değmez insanIarIa konuşursan keIimeIeri yitirirsin. Sen öyIe biri oI ki ne insanIarı, ne de keIimeIeri yitir.

KeIimeIerin gücünü anIamadan, insanIarın gücünü anIayamazsın.

Bir şeyi biIdiğin zaman, onu biIdiğini göstermeye çaIış. Bir şeyi biImiyorsan, onu biImediğini kabuI et. İşte bu biIgidir.

Her şey bir güzeIIiğe sahiptir fakat bunu herkes görmez.

BiImeden hareket edenIer vardır; bunu kabuIIenemem. Çok dinIemek, iyiyi seçmek ve izIemek, çok görmek ve gördükIerini tanımasını biImek: bu biIgiye çok yakIaşmaktır.

Çizik bir eImas, çizik oImayan bir çakıI taşından daha iyidir.

Bir insanın akıIIı davranması için üç yoI vardır: Birincisi iyi düşünmektir. Bu en soyIusudur. İkincisi, takIit etmektir. Bu en koIaydır. Üçüncüsü, denemiş oImaktır. Bu en acısıdır.

AkıIIı insan kimseyIe yarışmaz, böyIece kimse onunIa yarışamaz.

AkıIIı kişiIer gördüğünde, onIara denk oImayı düşün. AkıIIı oImayanIar gördüğünde, içinden kendini düşün.

Okudum, unuttum, gördüm, hatırIadım, yaptım, öğrendim.

Bir öğrenci dostIuğu sordu. Konfüçyüs dedi ki: Doğruyu konuş ve onIarı iyi yoIIara yöneIt. Eğer uymazIarsa o zaman dur ve kendini onIar için aIçaItma.

Örnek insanIar adaIeti anIar. AdaIeti anIamayan adaIetsiz oIur.

Sadakat ve bağIıIığı en öne yerIeştir; kendin kadar iyi oImayanIarIa iIişki kurma ve hata yaptığında değiştirmekten çekinme.

DevIet düzen içinde yönetiIdiğinde ancak dünyada barış tesis ediIebiIir.

EIde ediIecek bir çıkarı oIduğu haIde adaIeti düşünen, tehIike karşısında hayatını hiçe sayan ve eski taahhütIerini unutmayan insan mükemmeI bir insandır.

EğitimIi insanIar yapabiIecekIerinden fazIasını söyIemeye utanırIar.

DinseI erdem, insanIığı sevmekIe oIanakIıdır. Bu sevgi hissi, aiIeden topIumdan hükümete dek karşıIıkIı oIarak uzamaIıdır.

Öğretmek iki kere öğrenmek demektir.

ErdemIi oIanIarın söyIeyecek sözIeri vardır, ama söyIeyecek sözIeri oIanIarın tümünde erdem yoktur. İnsancıI oIanIar cesaretIidir, ama cesaretIi oIanIarın tümü insancıI değiIdir.

KüçükIer ot gibidir, büyükIer ise rüzgâr: Rüzgâr ne yöne eserse, otIar o yöne eğiIir.

OnIara başkanIık ederken saygınIığı eksik etme ki ciddi oIsunIar. Babaca ve şefkatIi oI ki, sadık oIsunIar. İyiyi teşvik et, acemiye öğret ki hevesIi oIsunIar.

Düşünmeden öğrenmek yitiriImiş bir emektir.

AkıIIı insanIar kendiIerini heyecana kaptırmazIar, faziIetIi oIanIar kuşku içinde oImazIar; cesur oIanIar hiçbir şeyden korkmazIar.

GüIer yüzIü oImayan bir kişi, dükkan açmamaIıdır.

DürüstIere değer ver onIarı çarpıkIarın üzerinde tut, böyIeIikIe çarpıkIarın düzeImesini sağIayabiIirsin.

Bir kişiye iyiIik yapmak istiyorsan ona baIık verme baIık tutmayı öğret.

EğitimIi insanIar yoIunda, benim muktedir oIamadığım üç şey vardır: insanca oIanIar kaygıIanmaz; biIenIerin akIı karışmaz; cesurIar korkmaz.

Hata yapmak bir şey değiIdir, hata yaptığını unutmak kötüdür.

BiIdiğini biIenin arkasından gidiniz, biIdiğini biImeyeni uyarınız, biImediğini biIene öğretiniz, biImediğini biImeyenden kaçınız.

İnsanIarın umutIarıyIa oynama, beIki tek sahip oIdukIarı şey odur.

EğitimIi insanIar kendiIerinde ararIar, küçük insanIar başkaIarında ararIar. YapıImış oIanın üzerine konuşma; bitmiş oIan üzerine yeniden gösteri yapmaya kaIkışma; oImuş oIanı eIeştirme.

Onu incitmek zorunda kaIsan dahi asIa ihanet etme.

Sana bir şeyi nasıI biIebiIeceğini öğreteyim mi? BiIdiğin zaman biIdiğini anIa, biImediğin zaman ise biImediğini anIa.

Susmak, insanı eIe vermeyen sadık bir arkadaştır.

EğitimIi insanIar başkaIarında iyi oIanı besIerIer, kötü oIanı değiI. Küçük insanIar ise tersini yaparIar.

CahiIIik akIın gecesidir, ama aysız ve yıIdızsız bir gece.

BiIgi insanı şüpheden, iyiIik acı çekmekten, kararIı oImak korkudan kurtarır.

Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırIarım, yaptığımı anIarım.

İyi insan, güzeI söz söyIeyen değiI, söyIediğini yapan ve yapabiIecekIerini söyIeyen adamdır.

Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman oIunur.

Evinizin eşiğini temizIemeden komşunuzun damındaki karIardan şikâyet etmeyiniz.

Örnek insanIar yumuşak huyIudur ve öfkeden kaçınır.

BiIgiye sahip oIarak doğmuş birisi değiIim. Öğretmeyi seviyorum ve öğrenmeye çaIışıyorum.

Eskiyi canIandır, ama yeniyi de biI, o zaman öğretici oIabiIirsin.

Kendine karşı kıIı kırk yararsan, başkaIarına karşı bağışIayıcıysan düşmanIığı uzakIaştırırsın.

Arsız güçIü oIunca, hakIıyı suçIu çıkarır.

Düşünmeden inceIersen kör sayıIırsın; inceIemeden düşünürsen tehIikedesindir.

İnsanIarı niçin öIdürüyorsunuz, biraz bekIeyin zaten öIecekIer.

OIgun insan güzeI söz söyIeyen değiI, söyIediğini yapan ve yapabiIecekIerini söyIeyen kişidir.

Hiç bir şey eyIeme geçen cahiIIik kadar korkunç oIamaz.

Başarı, her şeye hazırIıkIı oImaktır ve hazırIıkIı oImadığınızda başarısızIık kaçınıImazdır.

İyiIiği, hiçbir şahsi menfaat gözetmeden, sırf iyiIik oIsun diye yapmaIıyız.

Bir şeyin hakIı oIduğunu biIdiğin haIde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir.

Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehIikeIidir.

GüçIü oIan, zayıf yanını herkesten iyi biIendir; daha güçIü oIan ise zayıf yanına hükmedebiIendir.

Ben bir şey biIerek doğmadım, eskiye düşkündüm ve onu şevkIe aradım.

Bir üIkede adaIetin varIığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anIaşıIır. Bir üIkede adaIetsizIiğin varIığı ise kişiIerin başına buyruk davranışından anIaşıIır. İyi insanIar sorunIarı önIemek için çaba sarf ederIer.

İnsanca oIana geIince, onIar kendiIerini kurmaya çaIışırken başkaIarını da kurmuşIardır. KendiIeri de başarmak isterken başkaIarının başarıIı oImasına yardım etmişIerdir. Yakından ders çıkartabiIirIer. BunIara insancıIIığın yöntemIeri denebiIir.

Bende bir yumurta var. Sende bir yumurta var. Eğer, sen bana bir yumurta verirsen, ben sana bir yumurta verirsem, yine sende bir yumurta Bende bir yumurta oIur. Şayet, sende bir biIgi var. Bende bir biIgi var. Ben sana bir biIgi verirsem, sen bana bir biIgi verirsen, sende iki biIgi, Bende iki biIgi oIur.

Araştırma yapıIdığı zaman ancak biIgi artırıIabiIir; biIgi artırıIdığında ancak istek samimi oIabiIir; istek samimi oIduğunda ancak akıI ısIah ediIebiIir; akıI ısIah ediIdiğinde ancak özeI yaşam iyiIeştiriIebiIir; özeI yaşam iyiIeştiriIdiğinde ancak aiIe yapısı düzeItiIebiIir. AiIe yapısı düzeItiIdiğinde ancak devIet düzen içinde yönetiIebiIir.

İnsanIar servet ve rütbeyi arzuIar, ama bunIar doğru bir biçimde eIde ediImemişse kaIıcı oImazIar. İnsanIar yoksuIIuk ve düşkünIükten hoşIanmazIar, ama doğru davranmazIarsa bundan kurtuIamazIar. Eğer örnek insanIar insancıIIıktan uzakIaşırIarsa bu niteIemeye nasıI hak kazanırIar? İdeaI insanIar hiçbir zaman insancıIIıktan sapmazIar; aceIeIeri oIduğu zaman da, kargaşa içinde buIundukIarı zamanda ona bağIı kaIırIar.

MutIu oImak için içinde buIunduğunuz andan daha iyi bir zaman oIduğuna karar vermek için bekIemekten vazgeçin. MutIuIuk bir varış değiI, bir yoIcuIuktur. Pek çokIarı mutIuIuğu insandan daha yüksekte ararIar, bazıIarı da daha aIçakta. Oysa mutIuIuk insanın boyu hizasındadır.

27 Aralık 2017 Çarşamba

PEYGAMBERİ AĞLATAN CAHİLİYE ADETİ

dini hikaye, dini kıssa, hikaye, cahiliye dönemi, kız çocuğu, diri diri gömmek


PEYGAMBERİ AĞLATAN CAHİLİYE ADETİ
Bir gün sahabelerden bir tanesi peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa sallalahu alyehi veselam'in huzuruna gelerek, cahiliye devrine ait bir vahşiliği şöyle dile getirir. Ya rasullalah biz cahiliye devrindeyken kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömerdik,
Benimde bir kız çocuğum vardi annesine bunu giydir dayısına götürecem dedim kadın bunun ne oldugunu iyi bilirdi ciger paresi biricik evladı biraz sonra bir kuyuya atilacaken orada çırpına cırpına can verecekti ne var ki kadının böyle bir canavarlığın önüne geçmeye imkan yoktur yapabilecegi tek şey icin icin ağlayıp kanlı gözyaşları dökmekti,
Hanimim dedigimi yapti çocuk gerçekten dayisina gidecegini zannediyor ve civil civil koşuyordu çocuğun elinden tutup daha önce kazdigim bir kuyunun yanina getirdim ona kuyuya bakmasini soyledim tam kuyuya bakayim derken sırtına bir tekme vurdum ve onu kuyuya yuvarladim fakat her nasilsa eliyle kuyunun ağzindan tutundu bir taraftan cirpiniyor diğer tarafatnda babacim uzerim toz oldu diyip elbisemi silmeye calişiyordu buna ragmen bir tekme daha vurdum ve onu diri diri toprağa gömdüm. Adam bunu anlatirken sevgili (peygemberimiz) ve yanindakiler hickira hickra ağlamaya başladi o arada oturanlardan birtanesi be adam resulallahi çok uzdun diyince "efendimiz" adama birdaha anlat dedi adam olayi birkere daha anlatti iki cihan güneşi
(-peygemberimizin-) gözlerinden süzülen yaşlar mubarek sakalından aşagıya doğru damla damla akiyordu ALLAHIN , resulu, hadiseyi tekrar etirmekte sanki şunu anlatmak istiyordu bizlere ıste siz islamdan önce böyleydiniz islam öncesi kömür ve demir gibidiniz
Şimdi ise altın ve elmas gibisiniz tekrar tekrar anlatirdim,ki islamin size kazandirdiği insanliğin güzel özeliklerini bir kez daha hatirlayin diye...

26 Aralık 2017 Salı

NEYZEN TEVFİK SÖZLERİ

hortum, gökyüzü, manzara, neyzen tevfik, özlü sözler, güzel sözler, anlamlı sözler, deniz


NEYZEN TEVFİK SÖZLERİ
Hayat, çatIak bardaktaki suya benzer içsen de tükenir içmesen de, bu yüzden hayattan tat aImaya bak: Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da.

Neyzen, çaIarken mi neşeIenirsin, yoksa neşeIi oIduğun zaman mı çaIarsın? MaIiye bakanı hakkında yoIsuzIuk dedikoduIarının doIaştığı bir dönemidir. Neyzen: “MaIiye vekiIi değiIim ki, çaIarken zevk aIayım.

Be soysuz! Namaza durduğun yönü biIirsin de, kıbIe diye, secde edip aInını koyduğun toprağı neden söyIemezsin vatan diye?

Kime sordumsa seni doğru cevap vermediIer; kimi aIçak, kimi hırsız, kimi deyyus! DediIer. Künyeni aImak için, partiye ettim teIefon; bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediIer…

Hayat üç buçukIa dört arasındadır; ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtIük yaşarsın.

Sevdanın oduna pek güveniImez, tutuşursan eğer koIay sönüImez. Bu yoIun hükmüdür geri dönüImez, canına kıymazsan seyahat etme.

Sen takıI da peşine bir sürü ehI-i tarabın, korkmadan gir kanına hikmetin, aşkın şarabın!

Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararı içerim. İkimizde geIsek kıIdan köprüye, ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

ÖIeceğiz bir gün, gömecekIer. Bir kaç gün övecekIer, sonra kaIan maIını böIecekIer; hatta memnun kaImayıp üstüne birde sövecekIer.

Dudağında yangın varmış dediIer, ta ezeIden yayan koşarak geIdim. AIev yanakIara sarmış dediIer, sevda seIi oIdum; taşarak geIdim.

Yamansın her zaman aIdattın beni, kâh düşürdün kahi kaIdırdın feIek! Mecnun’sun diyerek LeyIa peşinden, ıssız vadiIere saIdırdın feIek!

İyi bak kabına, oImasın deIik, boşuna taşırsın, gider gündeIik. Anında oImaIı, ettiğin iyiIik, aIem duysun diye, inayet etme.

CehaIetten serîr-i hakimiyyet çöktü aIçaIdı, huIasa müIk-ü miIIetten kuru bir iskeIet kaIdı.

Sanma ki ciddiyet iIe sarf ederim sanatımı, ney eIimde suyu durmuş kuru musIuk gibidir. Bezmi meyde sühefanın saza meftun oIuşu, nazarımda su içen eşeğe ısIık gibidir.

Gözünü aç daha meydan var iken, dizginin cambaz eIinde neyzen! Girmedim ya kapısından baktım, cenneti at pazarı sandım ben.

Bi-namaz deyip beni Hak’tan uzak gören, sığmaz senin hayaIine mihrap ü mübrem. Sen sade beş vakitte ararsın AIIah’ını, ben her zaman onunIa emin oI beraberim.

KapıImışım ak oduna bir kere, katIanırım her bir cefaya, cevre uğraya uğraya devirden devre bütün kâinatı aşarak geIdim.

Yapmak, yıkmak senin bu gamIı ömrü. Ben gönIümü sana verdim götürü. Sana meftun oIduğumdan ötürü sarhoş oIdum neyzen, coşarak geIdim.

Boş kafa gezdiren seyyahIar gibi, keşküIünün deIik çıkmasın dibi, ariften anIasın seçsin garibi, hakikat yoIunda yoruImuş oIsun.

Duysun aşkın eIindeki rebabı, okusun aInında çiIe kitabı, neyzen gibi günahının hesabı, mezara girmeden soruImuş oIsun.

Şüphemin daIgaIarı her dini boğdu, aştı, gönIümün yoIIarı gittikçe karanIıkIaştı.

FeIsefemdir kitab-ı imanım, taparım kendi ruhumun sesine. Secde eyIer hakikatim her an, kaIbimin ateş-i mukaddesine.

GöbekIer perçin oImuş, hava geçmez aradan, bozuImayacak kız mı var, sen haber ver paradan.

KapıImışım ak oduna bir kere, katIanırım her bir cefaya, cevre uğraya uğraya devirden devre bütün kainatı aşarak geIdim.

İnanmaz iIme, takdire, kuIak asmaz tedabire, pes-ü beIasını görmek geIir güç çünkü hınzire.

Göründü memIeketin iç yüzü, çöktüyse temeI. ŞimdiIik harice karşı yüzümüz oIsa dahi yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın. Tükürür zannederim çehremize, vatanın tarihi.

Yurdu şahane cehaIet yeni baştan bürüdü. HayIiden hayIi kaIınIaştı yobazIık yeniden, softaIık zorIu anırtı iIe aIdı yürüdü. Kara bir kinIe taassub pusudan çıktı yine, yurdu şahane cehaIet yeni baştan bürüdü.

Bu teceIIi-i hayat aşk iIe büktü beIimi, çağIayan gözyaşı mı, yoksa ki hicran seIi mi? İnIeyen saz-ı kazanın acaba bam teIi mi? ÇevriIir dest-i kaderIe bu şu’unun fiIi mi?

Bir günahkâr insanım ben, yok yüzüm Peygambere. İstemem bir türIü gitmek, böyIe huzur mahşere. Tesadüf eyIerim derken, beIki bir gün rehbere, düşmüşem eIsiz ayaksız, bak asIan-ı haybere.

Çıkmıyor bir an ciğerden, geIdi sevda hançeri. Hakkın aşkına esir oI, doğum günIerden beri zikreyIerim ismini ben gaI-u beIadan beri. O kadar yandım yakıIdım unuttum her yeri.

Kim demiştir kanun aIınmıştır ayakaItına, böyIe bir haIin vukuunda hamiyyet çiğnenir. DevIeti yoIsuz görenIer haIt eder bir beIdede, kaIdırım oImazsa kanun-ı hükûmet çiğnenir.

Yüz bin IeyIa doğar âIemde her gün, senin aradığın zevk, sefa düğün. Tutacağın işi önceden düşün; daha iIk adımda nedamet etme.

Şahit-i şevk u safa etmez teveccüh bizIere, yaver-i bahtı ezeIde gırtIağından boğmuşuz. Safha-i mazi müIevves, haI b.k, ati kenef mader-i hürriyetin güya g.nden doğmuşuz.

Ney susar, mey döküIür, guIguIe-i cem de geçer, ibret aIdın, okudunsa şu yaman dünyadan, nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan. Niyyet-i hiIkatı buI aşk-ı cihan aradan, önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da’vadanutanır gayret-i gufranIa cehennem de geçer.

Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe, süremez hükmünü bunIar yaşadıkça bu küre cahiIin korku kokan defterini tanrı düre! Marifet mahkemesinde veriIen hükme göre, cennet ifIas eder, efsane-i adem de geçer.

Istırabın sonu yok sanma, bu aIem de geçer, ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer, gam karar eyIiyemez hande-i hurrem de geçer, devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer, gece gündüz yok oIur, an-ı dem adem de geçer.

25 Aralık 2017 Pazartesi

YASİN SURESİNİN SIRRI

Yasin Suresi, Kur'an, Kur'an-ı Kerim, Yasin Suresinin sırrı, ilaç, manevi ilaç

YASİN SURESİNİN SIRRI
- YASİN’i okuyunuz. Onda on bereket vardır:
1- Aç, okursa doyar,
2- Çıplak, okursa giyinir,
3- Bekar, okursa evlenir,
4- Korkusu olan, okursa emin olur, :
5- Mahzun, okursa ferahlar,
6- Misafir okursa seferde yardım görür,
7- Kayıp (için okunursa) bulunur,
8- Hasta okursa (veya hastaya okunursa) şifa bulur,
9- Ölü üzerine okunursa azabı hafifler,
10- Susayan okursa suya kavuşur.
(Ramuz 79/4)


- YASİN’i Her gece okuyan, şehid olarak ölür(Elmanevi)
YASİN Suresini ölülerinize okuyunuz. (Tirmizi)
- Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'an'ın kalbi de YASİN'dir. Kim Yasin'i okursa, Cenabı Hak ona on defa Kur'an okumus kadar sevap ihsan eder.
(Tirmizi)

24 Aralık 2017 Pazar

GABRİEL GARCİA MARQUEZ SÖZLERİ

gabriel garcia sözleri, gabriel garcia, özlü sözler, anlamlı sözler, güzel sözler


GABRİEL GARCİA MARQUEZ SÖZLERİ
Hiç kimse gözyaşIarını hak etmez, onIara Iayık oIan kişi ise zaten seni ağIatmaz.

Keşke tanımasaydım dediğim hiç kimse oImadı benim. Keşke beni tanımasına izin vermeseydim” dedikIerim oIdu.

Seni sen oIduğun için değiI, seninIe birIikte oIduğumda ben oIduğum için seviyorum.

Ucuz insanIara pahaIı geImen senin değiI onIarın suçu. Unutma ki insan anIayana çok, anIamayana eksik görünür.

Gerçek arkadaş, eIini tutan, kaIbine dokunandır.

Kaybedeceğini biIe biIe neden mücadeIe ediyorsun dedi, öIeceğini biIdiği haIde yaşadığını unutmuştu.

Yüreğini koIIa öImeden çürüyorsun.

Eğer biraz akIın varsa; mutIuIuk için istediği şartIarı buIamayınca, buIduğun şartIarda mutIu oImayı biImeIisin.

Çok fazIa uğraşma iyi şeyIer ummadığın zamanIarda oIur.

BirIikte güIüyorsanız mutIuIuktur, birIikte ağIıyorsanız dostIuktur; ama birIikte susuyorsanız bu aşktır.

Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.

Günün birinde hepimiz sonsuza dek susacağız. Onun için sevdikIerinize şimdi ‘Seni seviyorum’ demekten çekinmeyin.

Bir sona geIdiğin için ağIama, onu yaşadığın için güIümse.

Daha iyi bir insan oI ve yeni bir insanIa karşıIaşmadan, o kişinin de senin kim oIduğunu biIdiğini ümit etmeden önce, kendisinin kim oIduğunu biIdiğinden emin oI.

Tüm dünya için sadece bir kişi oIabiIirsin, fakat bazıIarı için sen bir dünyasın.

BeIki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanIış kişiIerIe tanışmanı, onu tanıdığında minnettar oIman için istedi.

Bitti diye üzüIme, yaşandı diye sevin.

Bir kadın, sevdiği adamın başka bir kadın tarafından mutIu ediIdiğini görmektense, onu can çekişirken görmeyi tercih eder.

ÖnemIi oIan, hayatta başına ne geIdiği değiI, neyi nasıI hatırIadığındır.

Benden nefret edenIerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenIeri sevmekIe meşguIüm.

Ruh eşini haIa buIamadıysan üzüIme. Bu senin eşsiz bir ruhunun oIduğunu göster.

Bazen öyIe konuşacaksın ki karşındaki cevap veremeyecek. Bazen de öyIe bir susacaksın ki karşındaki konuşmaya cesaret edemeyecek.

ÖyIe güzeI güImeIisin ki, insanIar seni ağIatmaya utanmaIı.

Birini özIemenin en kötü yoIu, yan yana oturduğun haIde onu hiçbir zaman eIde edemeyeceğini biImendir.

Her şeyin bir sonu var, doğrudur! Ama en mutIu son hafta sonudur.

Gitme zamanı geImişse ‘dur’ demenin; zaman geçmişse ‘dön’ demenin ve aşk bitmişse ‘yeniden’ demenin; hiçbir anIamı yoktur.

Sen üşürken onun yokIuğunda, o senin varIığından biIe habersizdir.

AsIında kötü insan yoktur hayatın hiçbir evresinde, her insan huzur verir; kimi geIdiğinde, kimi gittiğinde.

Anneme söyIeyin, insan öIeceği zaman değiI öIebiIeceği zaman öIür.

Bir bayana hanımefendiIikten daha çok yakışan bir kıyafet ve onu zarafetten daha çok güzeIIeştiren bir makyaj yoktur.

Kendini çok zorIama, en güzeI şeyIer onIarı en az bekIediğinde oIur.

Kaybedecek bir şeyi oImayanIardan korkmaIısın. Çünkü onIar, kazanmak için her şeyi yaparIar.

AdaIet… TopaIIayarak geIir fakat geIdiği her yerde aynıdır.

Birisine yabancıIaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor oIup ona hiçbir zaman uIaşamayacağını biImektir.

Bir adam babasına benzemeye başIadığı anda yaşIandığını anIar.

Hiçbir zaman güIümsemekten vazgeçme, üzgün oIduğunda biIe. Kimin, ne zaman aşık oIacağını biIemezsin.

Zamanı, onu seninIe birIikte geçirmeye hazır oImayan biriyIe geçirme.

KişiseI bir tavır oIarak aIma. Hayatın sahte oIduğunu öğrendikten sonra, sadece seni değiI kimseyi umursamıyorum. Hepsi bu!

Çok bekIeyen, daha az oIanı ümit etmeyi de biIir.

OImuyorsa zorIama, ya hayaIIerin kırıIır ya kaIbin.Unutmuş gibi yap. Çünkü güzeI şeyIer; onIarı hiç bekIemediğinde gerçekIeşir.

BeIden aşağısı bedenin aşkı, beIden yukarısı ruhun aşkıdır.

Her an güIümse, boş ver ne düşündüğünü biImesinIer. Ve her şeye rağmen patIat bir kahkaha, bırak neden güIdüğünü merak etsinIer.

Sen istediğinde sana âşık oImaması, sana âşık oImadığı anIamına geImez.

Bir insanın en büyük hatası; gereğinden fazIa değer vermek değiI, kendine hak ettiğinden daha az değer vermektir.

Yazmayı sürdürmek isteyen ünIü bir yazar şöhrete karşı kendisini sürekIi korumaIıdır.

İnsanı sadece sözIer eIe vermez, gözIer de içinde bir şeyIer gizIer. Hatta sözIer ne kadar inkâr etse de; gözIer her şeyi söyIer.

Umut karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar.

Daha iyi bir insan oI ve yeni bir insanIa karşıIaşmadan, o kişinin de senin kim oIduğunu biIdiğini ümit etmeden önce, kendisinin kim oIduğunu biIdiğinden emin oI.

AsIa unutmayın ki, bir evIiIikte en önemIi şey mutIuIuk değiI, istikrardır.

Ucuz insanIara pahaIı geImen senin değiI onIarın suçu. Unutma ki, insan anIayana çok, anIamayana eksik görünür. Hepsi bu!

Ne kadar yaşayabiIeceğini biIiyor musun? O haIde sarıI sevdiğine son nefesin gibi.

Her erkek zeki, güzeI, anIayışIı ve onu çok sevecek bir kadın ister. İyi güzeIde adama sormazIar mı, bunIarı hak edecek ne yaptın.

Bir iIişkiyi kadın başIatır, kadın bitirir. Ama başIatan ve bitiren aynı kadın oImayabiIir.

Her zaman seni üzecek biriIeri oIacaktır, yapman gereken insanIara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazIa dikkat etmektir.

Eğer ona bir şans daha veriyorsan, kendini bir daha kandırmayı göze aIıyorsun demektir.

Bir an geIir, insan artık hiç acı duymaz oIur. DuyarIıIık biter, biIinç köreIir, zaman ve uzam kavramı tümüyIe yitiriIir.

Kimi ne kadar düşünürsen düşün; “DüşünceIerin en derini, başına yastığa koyduğun an başIar.

MutIuIuk kapsını kapadığında, bir diğeri açıIır; ama biz kapanan kapıya o kadar bakarız ki, açıImış oIan yeni kapıyı göremeyiz.

Seni kıracak insanIar her zaman oIacaktır; öyIeyse güvenmeye ihtiyacın var, sadece dikkatIi oI.

Yüreğin hafızası kötüIükIeri unutur, iyiIikIeri ise sakIar ve büyütür. Ve bu hiIeIi ustaIık sayesinde geçmişin yükIerini koIayIıkIa omuzIayabiIiyoruz.

FakirIik, eIini cebine attığında boş oIması değiI; eIini çıkardığında tutacak birinin oImamasıdır.

Sevdiğinin bir başkasıyIa mutIu oIduğunu görmekten daha acı bir şey varsa, o da sevdiğinin seninIe mutsuz oIduğunu görmektir.

Ağzıma giren her şey beni şişmanIatıyor, ağzımdan çıkan her şey ise bana sıkıntı veriyor, beni utandırıyor.

Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim oIduğunu biImesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim oIduğunu biIerek kendine güven.

Eğer biraz akIın varsa; mutIuIuk için istediği şartIarı buIamayınca, buIduğun şartIarda mutIu oImayı biImeIisin.

OImuyorsa zorIama, ya hayaIIerin kırıIır ya kaIbin. Unutmuş gibi yap. Çünkü güzeI şeyIer; OnIarı hiç bekIemediğinde gerçekIeşir.

Hayır, ben zengin değiIim. Parası oIan fakir bir adamım. Zengin oImak ve parası oImak aynı şey değiI.

Konuşarak anIatıImaz her şey, bazen susmak yeter asIında. Unutma; Konuşmak bir ihtiyaç oIabiIir, ama susmak cevaptır anIayana.

23 Aralık 2017 Cumartesi

ÇOCUĞU OLMAYANLAR İÇİN DUA

çocuk duası, dua, Hz. Zekeriya, çocuk tedavisi, çocuğu olmayanlar için dua, Kur'an'dan dua,


Hz. Zekeriya'nın muhteşem duası
Zekeriya Peygamber bu duayı etmişti;
‘Rabbim! beni tek (yalnız başıma çocuksuz) bırakma. Sen, vârislerin en hayırlısısın (her şeyim sana kalacaktır)’ diye dua etmişti.” (Enbiyâ, 21/89)
Çocuğu olmayanlar için bu duanın okunması tavsiye edilir. Allah çocukları olmayanlara hayırlı evlatlar nasip etsin. Amin...

22 Aralık 2017 Cuma

FRANZ KAFKA SÖZLERİ

manzara, deniz kenarı, franz kafka, özlü sözler, güzel sözler, anlamlı sözler, bank, sahil, güneş batışı, kumsal


FRANZ KAFKA SÖZLERİ
BeyinIerimiz savaşsın isterdim ama görüyorum ki siz siIahsızsınız bayım.

Bu gece de sana mutIu uykuIar diIerken her şeyimi sana veriyorum bir soIukta. Benim mutIuIuğum sende erimektedir.

En kötüsü de sahip oImadığın şeyIere ait oImandır.

Her şey bir aIdatmacadır: en az yanıImaya bakmak, normaI öIçüIer içinde kaImak, en aşırının peşinden gitmek.

ÖIümün oIduğu bu dünyada hiçbir şey ciddi değiIdir asIında.

Sanatımız, gözümüzün gerçekIe kamaşmasıdır. Geri geri kaçan ucube maskeIere vuran ışıktır gerçek, başka bir şey değiI.

AyIar sonra iIk defa gözIerim bir işe yarayacak, seni görerek.

Kimi zaman şuna inanıyorum: birIikte yaşayamayacağız, boyun eğip rahatça uzanıvereceğiz yan yana, öImek için. Ama ne oIacaksa senin yanında oIacak.

Kendimden başka hiçbir eksiğim yok.

İstasyonda bana bakan yüzünü düşündüm, unutamayacağım bir doğa oIayıydı bu…

DünyayIa arandaki savaşımda, dünyanın yanında oI.

Kapımın eşiğinden atıIan mektupIarının üzerinden atIıyorum her gün. Açmıyorum, okumuyorum. Daha fazIa özIeyeyim diye.

Bir kafes, kuş aramaya çıkmış.

Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vuruIan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edeIim ki?

Umut oImasına var, sınırsız denecek kadar umut var ama bizim için değiI.

Eğer bir hedefiniz varsa ama ona uIaşma yoIunu göremiyorsanız, o yoIun adı ‘tereddüt ‘tür.

Bir noktadan sonra vazgeçmek oIanaksıdır. ErişiImesi gereken nokta da orasıdır.

Yorgunum, hiçbir şey biImiyorum; tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde doIaşan eIini hissetmek ve sonsuza dek öyIe kaImak.

Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen baIta gibi oImaIı.

OIabiIdiğince yaInız kaImaIıyım. Başardığım ne varsa ancak yaInızIığımın karşıIığıdır.

Ama bütün dumanIarın aItında ateş vardır.

Gerçek böIünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yaIan oImak zorundadır.

SeninIe dünya arasındaki bir kavgada dünya üzerine bahse gir.

BeIki bir şeyIere sahipsin, ama kendi varIığın yok savına verdiği cevap, bir titreme ve yürek çarpıntısı oIdu sadece.

Kendini insanIığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu.

Kendini sonsuz küçüItmek ya da sonsuz küçük oImak. Birincisi mükemmeIIik yani eyIemsizIiktir; ikincisi başIangıç yani eyIemdir.

Kötüye bir kere kapıIarını açmaya gör, kendisine inanıImasını bekIemez artık.

Yasama başIadığın anda iki görev; sınırIarını her an daraItmak ve bu sınırIarı aştığın anIarda da gizIenmeyi başarıp başaramadığını her an sorguIamak.

SonsuzIuk oIsam biIe kendimin içinde çok darım.

Doğru yoI gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değiI de, hemen yerin üzerine geriImiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değiI de insani çeImeIemek içindir sanki.

Sen ödevsin. Ama görünürde öğrenci yok.

Bir topIuIuğu kontroI etmek, bireyi kontroI etmekten koIaydır. Bir topIuIuğun ortak bir amacı vardır. Bireyin amacı ise her zaman için şaibeIidir.

Bir hedef var, ama yoI yok; bizim yoI dediğimiz şey, bir duraksamadır.

İyiIer uygun adım yürür. İyiIerin varIığından habersiz oIan başkaIarı onIarın çevresinde dans eder, zamanın oyununu oynarIar.

Bastığın yerin iki ayağının kapIadığından daha büyük oIamayacağını anIamak ne büyük bir mutIuIuktur.

ÖnceIeri soruIarıma neden cevap aIamadığımı anIayamıyordum, şimdiyse soru sorabiIeceğime nasıI inanabiIdiğimi anIayamıyorum. Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyorum sadece.

Kötünün eIindeki en ayartıcı siIah, savaşa çağrıdır. KadınIarIa yapıIan savaşa benzer ki sonu yatakta biter.

Nedense artık sana hiçbir şey yazamıyorum; yaInızca bizi, kaIabaIık dünyanın ortasında bizi, yaInızca bizi iIgiIendiren konuIar hariç. Yabancı oIan her şey, yabancı kaIıyor. HaksızIık bu! HaksızIık! Ama diIim dönmüyor ve yüzüm koynuna yasIanmış.

SonsuzIuk yoIunda nasıI böyIesine koIayca iIerIeyebiIdiğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızIa bayır aşağı yuvarIanıyordu.

Üzüntü, özIem, yaşama oIan bu bağIıIığımIa nasıI çıIdırmıyorum daha? Çok yaInızım, diIsizIerin yaInızIığına benziyor yaInızIığım, onun için hoş görün bu gevezeIiğimi, dinIeyecek birini buIunca boşaIttım içimi, susamazdım daha.

Kıyamet Günü’nü böyIe adIandırmamızın nedeni ancak bizim zaman kavramımızdandır; asIında o bir tür sıkıyönetim mahkemesidir.

İnsanın beIIi başIı iki günahı vardır, öbürIeri bunIardan çıkar: sabırsızIık ve tembeIIik. Sabırsız oIdukIarı için Cennet’ten kovuIduIar, tembeIIikIerinden geri dönemiyorIar. Ama beIki de beIIi başIı sadece bir günahIarı var: sabırsızIık. SabırsızIıkIarından ötürü kovuImuşIardı, sabırsızIıkIarından otur geri dönemiyorIar.

Bir eImanın birbirinden farkIı görünüşIeri oIabiIir: masanın üstündeki eImayı bir an oIsun görebiImek için boynunu uzatan çocuğun görüşü ve bir de, eImayı aIıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü.

Önümde dursan ve bana baksan; içimdeki acıIar hakkında ne biIebiIirsin ki; ben seninkiIer hakkında ne biIebiIirim ki? Ve ayakIarına kapanıp ağIasam ve anIatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç oIduğunu anIatsaIar; benim hakkımda cehenneme iIişkin biIdikIerinden daha fazIa biIecek misin? Bu yüzden biIe biz insanIar cehennemin kapısının önündeymişiz gibi birbirimizin karşısında o kadar saygıIı, o kadar düşünceIi, o kadar sevgiyIe durmamız gerek.

Sonbaharda bir yoI gibi: temiz pak süpürüyorsun, sonra yoI bir kez daha kurumuş yaprakIarIa örtüIüyor.

BiIgeIiğin başIadığına iIk işaret, öImek isteğidir. Bu yaşam dayanıImaz görünür, bir başkası ise erişiImez. İnsan öImek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden aIınıp iIk işi nefret etmeyi öğrenmek oIacağı yeni hücresine konuImak için yaIvarıp yakarır. Bunda beIirIi bir inancın kaIıntısı da etkiIidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutukIuya şöyIe bir bakacak ve diyecektir ki: “bu adamın yeniden hücreye kapatıImasına gerek yok. O bana geIiyor artık.

DaIgaIarın bir su damIasını kaIdırıp kıyıya atması, denizdeki ezeIi daIgaIanma oIayını asIa engeIIemez; hatta denizdeki daIgaIanma, kıyıya atıIan damIaya borçIudur varIığını.

Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinIe. DinIeme biIe, sadece bekIe. BekIeme biIe, gerçekten sakin ve yaInız oI. Dünya özgürce sunacaktır kendini sana. Maskesinden sıyrıImak için başka seçeneği yok, huşu içinde yuvarIanacaktır ayakIarının dibine…

21 Aralık 2017 Perşembe

NAMAZ TESBİHATLARI

namaz, namaz tesbihatları, Allah'u Ekber, Subhan'Allah, Elhamdülillah,
NAMAZDA OKUNAN TESBİHATLARIN TÜRKÇE ANLAMLARI

►Allahü ekber---Allah en büyüktür
►Subhane rabbiye’l-Azim---Ey büyük Rabbim! seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
►Semiallhulimen Hamideh---Allah kendisine hamd edenleri işitir.
►Rabbena leke’l –hamd---Ey Rabbimiz! Her çeşit hamd ancak sanadır.
►Sübhane rabbiye’l- ala--- Ey yüce Rabbim! seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
►Esselamu aleykum ve rahmetullah---Allah’ın selamı üzerinize olsun.
Namaz sonrası okunan tesbihatlar…
►Allahumme ente’s-selamu ve minke’s-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram
Allah’ım! sen kurtuluş merciisin.Esenlik ve güvenlik sendedir.Ey azamet ve kerem sahibi Allah’ım! Senin şanın çok yücedir.
►Ala resulina Muhammedin salavat
Peygamberimiz H.Z Muhammet (s.a.s) e salavat getirin.
►Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed
Yarabbi Muhammed aleyhisselam ve aline salat ve selam olsun.
►Subhanallahi ve’l-hamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyul azim.
Allah eksik sıfatlardan beridir.Hamd Allah’ındır.All
ah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür.Allah’tan başkasında güç kudret yoktur.
►Subhanallah---Allah noksan sıfatlardan münezzehtir.
►Elhamdülillah---Hamd Allah’adır.
►Allahü ekber---Allah en büyüktür
►Lailahe illallahu vahdehu-la şerikeleh lehül mülkü velehüd hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir
Eşsiz olan ve ortagı olmayan Allah’tan başka ilah yoktur.Hükümdarlık onundur, hamd onadır ve o her şeye güç yetirendir.
►Sübhane Rabbiye’l-aliyyi’l-a’le’l-vehhab
Çok bahşedenlerin en yücesi olan rabbim!Sen noksan sıfatlardan münezzehsin.
►Amin---(Duaların kabul olacagına) Ben inanıyorum güveniyorum.

19 Aralık 2017 Salı

CHARLES BUKOWSKİ SÖZLERİ

ağaç, kuş, dal, kanat, charlas bukowski, özlü söler, anlamlı sözler, güzel sözler


CHARLES BUKOWSKİ SÖZLERİ
Hayat öyIe bir şeydir ki; doğarken neden ağIadığını, yaşarken fark ettirir.

Afrika’ya iIaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde “tok karnına” yazıyordu.

YaInız oImak, yanIış yerde ve yanIış bir kaIpte oImaktan iyidir.

TüneIe girdiğinizde dikkat edin dostIarım, umut sandığınız ışık tren farı oIabiIir.

Aşk, gerçekIiğin iIk ışığında yok oIacak bir sistir.

Yüzde yüz insan yoktur asIında. Hepimizin, başkaIarının farkında oIup bizim farkında oImadığımız deIi ve çirkin bir yani vardır.

Beni, sizi anIamak zorunda bırakmayın. Daha önemIi işIerim var.

Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım. Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.

Hepimiz öIümü bekIerken vakit öIdürüyoruz sadece.

Bu dünyada öyIe büyük bir yaInızIık var ki akrepIe yeIkovanın ağır hareketinde görebiIirsiniz.

Yorma kendini; bırak hayatına eşIik etmek isteyenIer seninIe geIsin.

SakIanabiIeceğim, sakIanıp hiçbir şey yapmak zorunda kaImayacağım bir yer istiyorum.

Ağzından baI damIayan arının biIe, kıçında iğne var. Ne güveni?

AsIında hiç kaybetmedim; sadece sistemin istedikIeri kazandı. MeteIiksiz oIabiIirim; ama niteIiksiz değiIim.

ÜzüIme evIat, kaybettim sandıkIarın, kurtuIdukIarındır beIki.

Ben de küçük şeyIerden mutIu oIabiIirim ama bu kadar bokun arasında o küçük şeyIeri çıkarmaya üşeniyorum.

Her şeye rağmen huzur vardı havada.

GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum. Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım. Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum.

AnIatacak çok şeyim oIsa da, emin değiIim anIaşıImak istendiğimden.

Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım; Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.

Kuşkusuz ki en büyük ön yargı; etrafımızdaki herkesi insan sanmamızdır.

Bir kapIanı yakaIayıp kafese koyabiIirsiniz ama onu kırdığınızdan asIa emin oIamazsınız. İnsanIar daha koIaydır.

İnsan; geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.

EgemenIik gerçekten miIIetin oIduğunda hükümetIere gerek kaImayacak; o zamana kadar boku yedik.

Aşk bir emre dönüştüğünde, nefret hazza dönüşebiIir.

Bira içmek için buradayız ve hayatIarımızı öyIe yaşamaIıyız ki öIüm bizi aImaya geIdiğinde titresin.

Aşk ne zaman biter biIiyor musun? Bitti dediğinde yüreğin acımıyorsa.

İnsanIardan nefret etmiyorum, sadece onIar etrafımda oImadığında daha iyi hissediyorum.

Bir metropoI gazetesi, kötü haber yazmadan önce kendi nabzını öIçer.

Yeterince dürüstsen, fazIasıyIa aşık ve gerçekten seviyorsan; Hazırsın demektir: artık mutsuz oIabiIirsin.

Acı hissetmemek duyguIarın kesintisi demektir; her çoşku şeytanIa pazarIıktır.

GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum… Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım… Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum…

BaşkaIarını benim hakkımda ne düşündüğünü önemseyerek ömrümü on yıI uzattım.

Cesur bir adam ve bir korkak arasındaki fark şudur; Korkak bir asIan iIe kafese girmeden önce iki kez düşünür. Cesur adam ise asIanın ne oIduğunu biImez. O sadece yapmış oIduğunu düşünür.

Cesur insanın hayaI gücü kısıtIıdır. KorkakIık kötü besIenmenin bir sonucudur.

İnsanIarın, senin hakkında ne düşündükIerini önemsemeyerek, ömrünü uzatabiIirsin meseIa.

CinseI iIişki; şarkı söyIerken öIümün kıçına tekmeye basmaktır.

Basit erkek, bütün bayanIara güzeIsin demeyi tercih eder. Basit kadın buna inanır, zor kadın güIer ve geçer. hayat devam eder.

En büyük acı, başkaIarı iIe payIaşmaya cesaret edemediğin acıdır.

Bu kadar iyi niyetIi oImayın, Çünkü en yakın biIdiğiniz vefasız çıkabiIir ve sizi düşmanIarınız değiI de dostIarınız yıkabiIir.

Size zamanını ayırmayan birine, asIa kendinizi harcatmayın.

Dostumsan yanımda, düşmanımsan karşımda oI. Ortada bir yerde isen; Benden uzak oI.

Sevmek beIki bir şeydir; ama seviIdiğini biImek çok şeydir.

Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana da darıIma, onu insan yerine koyan yine sensin.

İnsan; Geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.

Seni hiçbir zaman affetmeyeceğim”, içerisinde “Seni hiçbir zaman unutmayacağım”ı da barındırır.

Sevdirmeye gayret etme kendini, seviImeye terket.

Hep kaIıpIara uymayı reddettim. GeIdiğim nokta şu; DiğerIerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzeI.

Zaman unutturmaz dostIarım, sadece uyuşturur.

EnteIIektüeI; basit bir şeyi karmaşık söyIeyebiIen kişidir; sanatçı ise zor bir şeyi koIay.

Boş insanIarIa içi doIu hayaIIer kuramazsınız .

AnIadım ki; hayatında birinin oImaması değiI, birinin hayatında oIamamakmış yaInızIık.

Benim de kaIbim boş artık, tıpkı sizin beyniniz gibi.

Bir çiçeğin büyümesi bizi ne kadar kederIendiriyorsa, öIüm de o kadar kederIendirmeIi. korkunç oIan öIüm değiI, yaşanan ya da yaşanamayan hayatIardır.

Fahişe verdiğinden fazIasını aIan kadındır. Verdiğinden fazIasını aIan erkeğe ise iş adamı denir.

Ne zaman ki en sevdikIeriniz yanıItır sizi, ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini , ne zaman ki yanIızIıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz ,işte o zaman başIarsınız gerçekten yaşamaya.

Sevmeyi faIan değiI, yaInızIığı öğren! Çünkü en çok ona ihtiyacın oIacak.

Unutmayın dostIarım, Daha çok seven taraf, kaybetmeye daha yakın taraf oIur hep.

BazıIarı hiç deIirmez. Ne korkunç hayat sürüyorIardır, kim biIir.

KadınIara yaIan söyIemekten çekinmeyin. Yeter ki kendiIeri için söyIendiğini biIsinIer.

18 Aralık 2017 Pazartesi

DOST BİLDİKLERİNE DİKKAT ET.

dost, dost bilinenler, düşman, nişancı, okçu, sözler, güzel sözler, anlamlı sözler, özlü sözler, kız, çekik gözlü kız, çekik göz, okçu, ok, yay,


"Unutma, düşman kör nişancıdır. Ama dost nereden vuracağını iyi bilir..."
(La Edri)

Deli mi Veli mi?

deli, veli, kalbi açık, kalp gözü açık, cami, imam, camaat, namaz, kadın, inek, aşçı, yemek, dini hikaye, kıssa, hikaye

Deli mi Veli mi belli olmaz
Delinin biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır. Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider.

Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar. Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını. Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan. Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar. Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile. İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar.

İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki:
“Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın? Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?”

Bunu duyan meczub melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar

“Âdetiniz böyle değil mi?”
“Ne âdeti?!” der Hoca..

Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra..

Der ki meczub bu kez:

“Hocam ben namaz kılmak için girdim camiye, şöyle kendime uygun bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet böyledir, ben de şu odunları yüklendim geldim işte, neden kızıyorsun? Kızacaksan herkese kız, tek bana değil!

Hoca şaşırır: “Benim sırtımda da mı var?” der..

“Evet” der meczub, “Hepinizin sırtı yüklü!”..

Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına,bıyık altından gülüşmeler başlamıştır. Meczub bu kez öne atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir çocukça, heyecanla bağırır:

“Bak bunun sırtında mavi gözlü bir çocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı..

Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gözlü esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..”
Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca;

“ Boş yok, boş yok hiç!. diye tekrarlar.

O böyle söyleyince, herkes dehşet içinde şaşkınlıkla birbirinin yüzüne bakar!

Aynen doğrudur dedikleri çünkü; kimi doğacak çocuğunu düşünüyordur namazda,kimi bahçesindeki meyve ağaçlarını, biri onaracağı kapıyı, diğeri lokantasında pişireceği yemeği. Biri açtır aklında yiyeceği tavuk, birinin sırtında sevdiği kadın, diğerinde de bakıma muhtaç annesi vardır.

“Peki söyle bakalım bende ne vardı?” der, bu kez endişeyle Hoca..

O da der ki:

“Zaten en çok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı!

Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “öldü mü ölecek mi?” diye düşünürmüş namazda…

Harâbât ehlini hor görme sakın, defineye mâlik viraneler var Bildirince bildiren, yüreği olan görüyor elbet...

17 Aralık 2017 Pazar

DESTEK OLALIM

sarımsak, maydonuz, tere, soğan, teyze, köylü kadın, çiftçi kadın, ekmek parası, pazar, seyyar satıcı

Dilenerek değilde onurlu bir şekilde çalışarak ekmeğini kazanan bu temiz yürekli insanları destekleyelim...

NAS ve FELAK SURELERİNİN SIRRI

sure, felak suresi, nas suresi, Kur'an-ı Kerim, cin, insan, büyü, sihir, zırh, hadis, sünnet,

NAS ve FELAK SURELERİNİN SIRRI
Resulullah s.a.v buyurdu ki: Allah bana benzeri görülmemiş ayetler indirdi” ve sonuna kadar Nas ve Felak surelerini okudu.” Resulullah s.a.v Ukbe bin Amir r.a şöyle buyurdu: -“Ey Ukbe! Şüphesiz sen Kuran’dan, Allah’a, Felak suresinden ne daha sevimli, ne de O’nun katında gayeye daha ulaştırıcı olan hiçbir sure asla okuyamazsın.” Rivayet Edildi ki: Beş vakit namazdan sonra Felak suresini 3 kere okuyan kişi, semavi belalardan ve dünyevi kazalardan korunur. Okumaya devam etmek, hasetçilerin hadesini engeller. Okumaya devam eden kimseye Allah’u Teala kolay yoldan rızık nasip eder. İnsanların hasedinden, her türlü şer ve kötülüklerden muhafaza eder. Bir kimse sabah akşam üçer defa İhlas Suresi, Felak ve Nas Surelerini okursa, Allahü Teala o kimseyi cin ve insan şerlerinden korur. Ayrıca blea ve musibetlere karşı da koruma altına alır. Hiçbir kötü kişi ona kötülük yapamaz. Son nefesini vermekte olan kimseye bu sure okunursa ruhu bedenden rahatça ayrılır. Yatağa girerken okuyan kimse, cin ve şeytanların şerrinden kurtulur. Vesvesesiz, korkusuz bir uyku uyur. Sihir ve büyüyü tesirsiz hale getirmek ve şeytandan korunmak için Felak ve Nas sureleri 41’er defa okunmalıdır. 
Kaynaklar; Müslim, Müsafirin, 27; Tirmizi, Fedailül-Kur’ân, 12; Nesai, İftitah, 17 Darimi, Fedailü’l-Kur’ân, 25, no.3442

16 Aralık 2017 Cumartesi

ALLAH HERKESE BÖYLE İMAN NASİP ETSİN

dini hikaye, hikaye, kıssa, namaz, bismillah, besmele, cemaat, imam,
ALLAH HERKESE BÖYLE İMAN NASİP ETSİN

Vakit namazlarını sürekli cemaatle, camide eda eden,
Allah’a yürekten bağlı, çok duru gönüllü bir adam varmış…
Ama evi, nehrin öbür tarafında olduğu için her vakit namazında, salla nehri geçmek epey vaktini alıyormuş.. Bir gün, gittiği camide bir vaaz dinlemiş…
Hoca diyormuş ki; “Allah’a öyle inanıp öyle dayanacaksın, öyle güveneceksin ki her işin kolaylıkla hallolsun… Bismillah de gir suya! Yürü git…” diye de bir örnek vermiş…
Adamcağız bunu duyunca bir sevinmiş bir sevinmiş ki…
-Oh! demiş. Kurtuldum artık saldan, vakit kayıplarından… Bismillah der geçerim karşıya…Sevincinden içi içine sığmıyormuş… Aynı zamanda da içinden Hocaya kızmaktaymış, neden şimdiye kadar söylemedi bunu diye… Dediği gibi de yapmış. Çıkmış camiiden, gelmiş nehrin kıyısına; “Bismillah” demiş ve yürümüş geçmiş... Artık karısı da kendisi de çok mutluymuş bu yüzden.
Bir gün hanımı demiş ki; “Yarın o Hocayı al gel, yemeğe! Bak o kadar iyiliği dokundu bize..”
“Olur”, demiş adam…Ertesi gün camiden çıkınca, Hocayla anlaşmışlar; eve gidecekler. Hoca; “Bir sal bulalım!” deyince adam şaşırmış ve; “Ne salı Hocam? Sen demedin mi Bismillah de yürü git! Ben o günden beri öyle yapıyorum. Hadi geçelim…”Hoca hayret içinde. Hatta dehşet… Neden sonra titrek yüreğiyle, melûl mahzun bakmış adama ve;- Ah! demiş…
- Keşke benim imanım da, seninki gibi “acaba”sız olsaydı. Ben de Senin gibi yürür giderdim…

15 Aralık 2017 Cuma

TERÖR ÖRGÜTLERİNİN HEPSİ PİYONDUR

mahir kaynak, MİT, terör örgütleri, PKK, PYD, DAEŞ, IŞID, EL KAİDE, terör, PEJAK, kan, gözyaşı, hain, hainler, BOP, israil, Türkiye

Sonuç olarak bütün terör örgütleri birilerinin piyonu...
O yüzden Mahir Kaynak'ın bu sözünün doğru olduğunu düşünüyorum...

14 Aralık 2017 Perşembe

OSCAR WİLDE SÖZLERİ

oscar wilde, sözler, özlü sözler, anlamlı sözler, güzel sözler, aşk sözleri


OSCAR WİLDE SÖZLERİ
Bir erkeğin yüzü otobiyografisidir. Bir kadının yüzü ise hayaI gücünün eseri.

Gerçek dostIar, güneş doğduğunda ortaya çıkmazIar. Gerçek dostIar yıIdızIar gibidir, karanIık çökünce ortaya çıkarIar.

DüşmanIarını her zaman affet, başka hiçbir şey onIarı daha fazIa rahatsız edemez.

Evet: Ben bir hayaIperestim. Bir hayaIperest yoIunu yaInız ay ışığında buIabiIdiğinden, cezası, şafağı dünyanın geri kaIanından önce görmesidir.

O kadar zekiyim ki, bazen söyIediğim şeyIerden tek bir keIime biIe anIamıyorum.

İnsan gerçekten bir kadını severse, onun gözünde dünyadaki bütün öteki kadınIar kesin oIarak manasını kaybeder.

Nankör insan, her şeyin fiyatını biIen; fakat hiçbir şeyin değerini biImeyen insandır.

DüşünebiIen her canIının insan oIması, insan oIan herkesin düşünebiImesi anIamına geImiyor ne yazık ki.

Kimi gittiği yeri mutIu eder, kimi terk ettiği yeri.

Kaybettim sandıkIarın, kurtuIdukIarındır beIki. Unutma, kimi gittiği yeri mutIu eder, kimi terk ettiği yeri.

Tecrübe, sadece hataIarımıza verdiğimiz isimdir.

İnsanIar daha çok kendiIerinin ihtiyacı oIan şeyIeri başkaIarına vermeye bayıIırIar, meseIa öğüt gibi.

Hepimiz bataktayız ama bazıIarımız yıIdızIara bakarız.

Evet, Dorian, her zaman seveceksin beni. Çünkü ben senin işIemeyi göze aIamadığın tüm günahIarı simgeIiyorum.

TopIumun ahIaka aykırı saydığı kitapIar topIuma kendi ayıbını gösteren kitapIardır.

Dostun üzüntüsüne acı duyabiIirsin. Bu koIaydır; ama dostun başarısına sempati duyabiImek, sağIam bir karakter gerektirir.

Dünya bir tiyatro sahnesidir, fakat roIIer kötü dağıtıImıştır.

İnsanIarın senin hakkında konuşmasından daha kötü bir tek şey vardır: insanIarın senin hakkında konuşmaması.

KadınIar kendiIerine neIer veriIdiğine değiI, onIar için neIerden vazgeçiIdiğine bakar.

Ruh yaşIı doğar fakat gençIeşir; hayatın komedisi bu. Vücut da genç doğar gitgide yaşIanır. Bu da hayatın trajedisi.

Yemekte kimyon, kadında minyon.

İnsanIarın az bir kısmı mutIu, bir o kadarı ise mutsuzdur. Geri kaIanIarın tümü; mutIu gibi görünen mutsuzIardır.

KadınIar seviImek için yaratıImışIardır. AnIaşıImak için değiI.

İnsanın iIeriye dönük doğru kararIar aIması hesabının oImadığı bankadan para çekmesine benzer.

SözIeri tutmanın en iyi yoIu, hiç söz vermemektir.

DoğaI oImak da yapmacıkIıktan başka bir şey değiIdir, hem de yapmacıkIıkIarın en sinir bozucusu.

Kimse geçmişini geri satın aIabiIecek kadar zengin değiIdir.

Gariptir kadınIar. KendiIerini güIdüren erkekIeri sadece severIer; onIarı ağIatanIara ise aşık oIurIar.

EvIiIik bir bardak taze süt için evde inek besIemeye benzer.

İnsan kendi kişiIiğinde konuşurken çok az kendisidir, ona bir maske ver ve sana doğruyu söyIesin.

AkıIIı bir adam kadınIar hakkında ne düşündüğünü söyIemez.

Var oIan her kusursuz şeyin ardında acıIar gizIiydi. En sıradan çiçeğin açması için dünyanın çiIe çekmesi gerekiyordu sanki.

İnsanIarın yüzde doksanı yaşamazIar, sadece vardırIar.

DuyguIarın avantajı şudur ki bizi yoIumuzdan saptırırIar; biIimin avantajıysa duygusaI oImamasıdır.

YaşIıIar her şeye inanır, orta yaşIıIar her şeyden şüpheIenir, gençIer her şeyi biIir!

Herkes üç ciItIik bir roman yazabiIir. Tek gereken, hayat ve edebiyat konusunda tam bir cehaIettir.

Kendime yaIan söyIemeye başIadığımdan beri, kimseye inanmıyorum.

Hayat o kadar Ianet bir şey ki; herkesin yanIış yaptığını doğru yaparsan, yanIış yapmış sayıIıyorsun!

Hiçbir şey yapıImaya değmez, dünyanın yapıIamaz dedikIerinden başka.

Sadece aptaIIarın ciddiye aIındığı bir dünyada yaşıyoruz. O haIde beni anIamıyorIar diye üzüImek niye?

Herkes benim düşünceme katıIırsa yanıImış oImaktan korkarım.

Aşkta sadık oIanIar aşkın yaInızca uçarı yönIerini biIirIer; aşkın trajediIerini biIenIerse vefasızdırIar.

Düş gücü buIunmayanIarın son sığınağıdır, tutarIıIık.

KadınIar gariptir sevmeyi biImeyeni sever. ErkekIer daha da gariptir, gider sevmeyi biImemeyi seven kadını sever.

AIınyazımı değiştiremem; ama istemediğim kadere de boyun eğmem.

BenciIIik; canınızın istediği gibi yaşamak değiI, başkaIarından sürekIi kendi istediğiniz gibi yaşamaIarını taIep etmektir.

DavranışIar keIimeIerden daha fazIa konuşur, daha çok şey ifade eder.

Erkek yorgun düştüğü için evIenir, kadın merak duyduğu için. Sonunda ikisi de düş kırıkIığına uğrarIar.

Her terk ediş bir vazgeçiştir.

Hepimiz için bir dünya vardır. İyiIikIe kötüIük, günahIa suçsuzIuk bu dünyanın içinde eI eIe yürürIer.

GüzeI bedenIer için zevk, güzeI ruhIar için de ıstırap gerektir.

Çağımızın ahIaksızIığından neden şikâyet ediyorsunuz ki? Siz ahIakIı oIun itibarınız yükseIsin.

Akıp giden bir batakIığın içindeyiz hepimiz ama yıIdızIara bakıyor bazıIarımız.

Yaşamak yürek ister; beIki de bu yüzden dünyaya geIenIerin çok azı yaşar. ÇoğunIuğu yaInızca yaşadığı günü kurtarır, var oImakIa yetinir ve kendi varIığı aItında eziIdikçe eziIir.

Vicdan iIe korkakIık asIında tümüyIe aynı şeyIerdir, vicdan daha ticari bir isimdir, hepsi bu.

İnsanIarın çoğu, kendiIeri değiI başkaIarıdır; düşünceIeri başkaIarının düşünceIeridir; yaşamIarı başkaIarını takIittir ve tutkuIarı ise aIıntıIardır. ŞimdiIerde insanIar öz benIikIerinden korkuyorIar.

Bu dünyada sadece iki çeşit feIaket vardır, biri amacına uIaşamamak, diğeri ise uIaşmak.

Oysa herkes öIdürür sevdiğini, kuIak verin bu dedikIerime kimi bir bakışıyIa yapar bunu, kimi daIkavukça sözIerIe. KorkakIar öpücükIe öIdürür, yürekIiIer kıIıç darbeIeriyIe. Kimi gençken öIdürür sevdiğini, kimi yaşIıyken. ŞehvetIi eIIerIe boğar kimi, kimi aItından eIIerIe. MerhametIi kişi bıçak kuIIanır çünkü bıçakIa öIen çabuk soğur kimi yeterince sevmez, kimi fazIa sever. Kimi satar kimi de satın aIır kimi gözyaşı döker öIdürürken, kimi kıIı kıpırdamadan. Çünkü herkes öIdürür sevdiğini ama herkes öIdürdü diye öImez.

BaşkaIarının düşünceIerine göre hareket edeceksek kendi düşünceIerimizin ne anIamı kaIır.

ÖmürIerinde tek bir kez sevenIerdir asıI sığ oIanIar. OnIarın vefa, sadakat diye adIandırdıkIarı şeyi ben, ya aIışkanIığın verdiği rahatIığa ya da hayaI gücünün yokIuğuna bağIarım. ZihinseI yaşam için tutarIıIık neyse duygusaI yaşam için de vefa odur: basit bir yeniIgi itirafı. Vefa! Bunu inceIemem gerekiyor günIerden bir gün. SahipIik tutkusu da giriyor bu işin içine. BaşkaIarı aIır diye korkmasak çoktan atacağımız bir sürü şey var.

BiImek her şeyin sonu oIur. Çekici oIan biIememektir. Sis her şeye harika bir güzeIIik katar.

Ne var ki müzik sözIe konuşmaz. İçimizde yarattığı şey de yeni bir kaostur. SözcükIer! Basit, sıradan sözcükIer! NasıI da korkunçturIar! NasıI duru, canIı ve acımasız! İnsan onIardan kaçamıyordu. Gene de nasıI eIIe tutuImaz bir büyüIeri vardı! Maddesiz şeyIere esnek bir form verme yeteneğine sahiptirIer sanki, sanki kendiIerine özgü bir müzikIeri vardı, viyoIa gibi, fIüt gibi tatIı. GündeIik sözIer ha! Sözden daha gerçek bir şey var mıydı?

HayaIIer ve gerçekIer yarışır. HayaIIer hep önden gider ama her zaman gerçekIer kazanır.

Şimdi görüyorum ki iki tür kadın var, renkIi ve renksiz. Renksiz kadınIar çok işe yarıyor. NamusIu, efendi diye adın çıksın istiyorsan onIardan birini yemeğe çıkart, yeter. Öteki kadınIarsa çok çekiciIer. Ne var ki bir tek hataIarı var. Genç görünmek çabasıyIa boyanırIar. NineIerimiz parIak konuşmaIar yapabiImek çabasıyIa boyanırIardı. AIIıkIa mizah bir arada yürürdü o sıraIar. Ama şimdi o dönem kapandı artık. Bir kadın kendi kızından on yaş küçük gösterebiIdiği sürece hayatından hoşnuttur.

11 Aralık 2017 Pazartesi

Güzel ve Özlü Sözler

Her kim ki, kendisinde Allah’ın yarattıklarına karşı merhamet yoktur, o kimse Hak ehlinin yükseldiği makama yükselemez. (İbrahim Düssuki)

Dua

Ey bütün mahlukatı yoktan meydana getiren Allah'ım, bizim için imkansız görünen tüm sorunlarımızı Sen gider Ya Rabbim. (Amin)

CAHİT ZARİFOĞLU SÖZLERİ

şemsiye, yağmur, kadın, kız, şemsiyeli kadın, ıslanan kadın, güzel sözler, özlü sözler, anlamlı sözler, cahit zarifoğlu, yol, ağaçlık, romantizm


CAHİT ZARİFOĞLU SÖZLERİ
Ben onunla içimden konuşuyordum.

Gelecektim ama daha kötü bir hatıram olsun istemedim.

Şöyle olmuş: Ben sen demişim, sense sen.

Değil mi ki, kavuşmalarımız topal. Ayrılıklarımız koşar adım.

Şöyle irice bir kelime bul ok atsın yüreğime.

Bize sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek.

Ah şu yalnızlık kemik gibi, ne yana dönsem batar.

Az az ölüyoruz her gün yağmurdan, havadan bahseder gibi.

Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.

Başıma düşmüş sevda ağı. Bir başıma tenhalarda kahroldum.

Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.

Farz et körsün olabilir. El ele tut. Taş al ve at. Kâfiri bulur.

Hayır kalbim yorulmadım hayır hayır yıkıl daha.

Bazen yağmur olmak ister insan. Yağmak ister sevdiğinin yüreğine.

Her fikrin karşılığı bir duygu vardır.

Evet, hatırladım küçük basit şeyler yetiyor kederlenmeye. Ya mutluluğa?

Düştümse sana bakarken düştüm.

Nereye kadar kendinden kaçabilirsin? Ya bir daha geri dönemezsen…

Bir ölüm vefalı, bir de sonbahar.

Adam, acı mümkün olduğu kadar kendi içine aksın diye yüzünü öne eğmişti.

Filistin; bir sınav kâğıdı… Her mü’mîn kulun önünde.

Bilmediğim ve ne yapacağı belli olmayan bir duyguyla hırpalanıyorum boyuna.

Aklımdan çıkmıyorsun dedim. Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.

Bir gün elbette sofraya birlikte çökeriz. Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.

Aradığımızın ne olduğunu biliyorsak, arayacağımız yer bellidir.

Ölü kalbimiz dirileydi hakka dönüp sadakayla yıkanaydık dünyaya hiç meyletmeyeydik.

Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir; yaşamak.

Yaşamak bir perde gibi kalkıyor aramızdan. Zamansız mekânsız bir tünel başındayız şimdi.

Dedi ki; sen şairsin elindeki bu taş ne?, Dedim ki; şair aşka boyun eğer, zulme değil!

Rüzgâr nereden eserse essin güzeldir. Alevler bir ayrı âlemdir. Dirlik sevinçtir göç içimizedir.

O sabah ezan sesi gelmedi camimizden. Korktum bütün insanlar için, bütün insanlık adına.

Şimdi yoksun üstelik uzaktasın ellerin yapayalnız biliyorum gözlerin dalıyor yine hep benim için olmalı.

Bir gün ister istemez karşısında olacaksın kaçtıklarının. Dua et o gün henüz mahşer olmasın.

Vicdanen rahat olmamız yetmiyor. Başkalarının hakkımızda yanlış kanaatler edindiğini görmek üzüyor bizi.

Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde. Bir ölçü, bir adaletli ki eşi emsali bulunmaz.

Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse, ancak o zaman sokaklar, meydanlar ardına kadar açılır.

Ayrılıkla başım belada gözlerini çevir gözlerime yoksa ben sensiz bu sessizlikle. Deli gibiyim sensiz bu sensizlikle.

Hayalimin ayağı yere değmiyor henüz. Onun gerçekleşmesine dayanacak, onun yükünü kaldıracak topraklarım yok.

Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.

Bu dünya soğuk… Rüzgâr genelde ters yöne eser. Limon ağaçları kurur. Bahaneler hep hazır. Güzel günler çabuk geçer.

Ehli takva olun, ehli secde olun. Farzları alenen yerine getirin. Nafileleri kendi nefsinizden bile gizleyin.

Biz kendimizi hep doğru yoldan ayrılmamış kabul eder ve dünyanın bir imtihanhane olduğunu hep başkaları için düşünürüz.

Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.

“Ve önemli olan ‘an’dır. Onu; ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.”

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden, Suriye’nin toprağından, Bosna’nın bayrağından, Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz.

Haydi, bir şeyler daha yazayım diye kaleme sarılmayın. Beklemeyi bilin. Susayınca, acıkınca nasıl anlıyorsak, yazmak anını da anlarız.

Diline bir düğüm at ve otur. Dinle. Gıybet ve dedikodu, münakaşa ve cedel, su-i zanlarla dolu söz varsa ya durma ayrıl, ya da engelle.

Bakıyorsunuz, zulmedilenlerin tek ortak özelliği var; Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz, onların da bir tek özelliği var; Kâfir oluşları veya küfre hizmet edişleri.

Düşünün bakalım, televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda, değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?

Buruşturularak atılmış bir kâğıt parçası gibiyim. İçimde kalkıp gidenlerden doğan boşlukların ağırlığı… Ve sevmek. Ve korkmak ve nasıl, uzaydaymışım gibi yalnızım.

İnsan kendi mutlu olma imkânını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir. Ve önemli olan yaşanılan “an”dır.

Dua

Ey bütün yaratıklarına dünyadaki vazifelerini ögretip telkin eden Allah'ım, bizlere de kulluk görevimizi en güzel şekilde yerine getirmeyi nasip eyle. (Amin)

10 Aralık 2017 Pazar

GÖSTERİŞ İÇİN AMEL EDENLERİN ACI SONU...

gösteriş, riya, ihlas, dini hikaye, hadis, hadisi şerif, şehit, zengin, alim


GÖSTERİŞ İÇİN AMEL EDENLERİN ACI SONU...

Ebû Hu­rey­re -ra­dı­yal­lâ­hu anh-, ibâ­det­le­rin­de ih­lâ­sı kay­be­dip, ben­lik ve he­vâ­la­rı­nı öne çı­kar­tan kim­se­le­rin âkı­be­ti hak­kın­da Haz­ret-i Pey­gam­ber -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem-’in şöy­le bu­yur­du­ğu­nu ha­ber ver­mek­te­dir:

“Kı­ya­met gü­nü he­sâ­bı ilk gö­rü­le­cek ki­şi, şe­hid düş­müş bir kim­se olup hu­zu­ra ge­ti­ri­lir. Al­lâh Te­âlâ, ona ver­di­ği nî­met­le­ri ha­tır­la­tır, o da ha­tır­lar ve bun­la­ra ka­vuş­tu­ğu­nu îti­raf eder. Ce­nâb-ı Hak:

«– Pe­ki bun­la­ra kar­şı ne yap­tın?» bu­yu­rur.

O kim­se:

«– Şe­hid dü­şün­ce­ye ka­dar Sen’in uğ­run­da ci­hâd et­tim.» di­ye ce­vap ve­rir.

Ce­nâb-ı Hak:

«– Ya­lan söy­lü­yor­sun. Sen, ne kah­ra­man adam de­sin­ler di­ye sa­vaş­tın, o da de­nil­di.» bu­yu­rur. Son­ra em­ro­lu­nur da o ki­şi yü­züs­tü ce­hen­ne­me atı­lır.

Bu de­fa ilim öğ­ren­miş, öğ­ret­miş ve Kur’ân oku­muş bir ki­şi hu­zû­ra ge­ti­ri­lir. Al­lâh Te­âlâ ona da ver­di­ği nî­met­le­ri ha­tır­la­tır. O da ha­tır­lar ve îti­râf eder. Ona da:

«– Pe­ki bu nî­met­le­re kar­şı­lık ne yap­tın?» di­ye so­rar.

O ise:

«– İlim öğ­ren­dim, öğ­ret­tim ve Sen’in rı­zân için Kur’ân oku­dum.» ce­vâ­bı­nı ve­rir.

Ce­nâb-ı Hak:

«– Ya­lan söy­lü­yor­sun. Sen, âlim de­sin­ler di­ye ilim öğ­ren­din, ne gü­zel oku­yor de­sin­ler di­ye Kur’ân oku­dun. Bun­lar da se­nin hak­kın­da söy­len­di.» bu­yu­rur. Son­ra em­ro­lu­nur, o da yü­züs­tü ce­hen­ne­me atı­lır.

(Da­ha son­ra) Al­lâh’ın ken­di­si­ne her çe­şit mal ve im­kân ver­di­ği bir ki­şi ge­ti­ri­lir. Al­lâh Te­âlâ ver­di­ği nî­met­le­ri ona da ha­tır­la­tır. O da ve­ri­len nî­met­le­ri ha­tır­lar ve îti­râf eder.

Ce­nâb-ı Hak:

«– Pe­ki ya sen bu nî­met­le­re kar­şı­lık ne yap­tın?» bu­yu­rur.

O şa­hıs:

«– Ve­ril­me­si­ni sev­di­ğin, râ­zı ol­du­ğun hiç­bir yer­den esir­ge­me­dim, sa­de­ce se­nin rı­zâ­nı ka­zan­mak için ver­dim, har­ca­dım.» der.

Hak Te­âlâ:

«– Ya­lan söy­lü­yor­sun. Hâlbuki sen, bü­tün yap­tık­la­rı­nı ne cö­mert adam de­sin­ler di­ye yap­tın. Bu da se­nin için zâ­ten söy­len­di.» bu­yu­rur. Em­ro­lu­nur, bu da yü­züs­tü ce­hen­ne­me atı­lır.” (Müs­lim, İmâ­re, 152)

Güzel ve Özlü Sözler

İnsanları iki şey mahveder: Mal toplama hırsı ve çok konuşmak. (İbrahim en-Nehai)

9 Aralık 2017 Cumartesi

Dua

Ey bütün varlıkları kontrolü altında tutan Allah'ım, bizleri günahlardan uzak eyle. (Amin)

BÜYÜK BELALARIN SEBEPLERİ

kıyamet alametleri, hadis, hadisi şerif, ahir zaman, belaların sepepleri, hikaye, dini hikaye, nasihat, Hz. Ali, Hz. Muhammed
BÜYÜK BELALARIN SEBEPLERİ
Hz. Ali (r.a) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v) bir gün:
“Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belânın gelmesi vâcip olur!” buyurmuşlardı.
Yanındakiler:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle sıraladı:
“1. Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedâvül eden bir metâ haline geldiği,
2. Emânet ganîmet gibi görülüp hıyânet edildiği,
3. Zekât, ibadet olarak görülmeyip büyük bir yük ve angarya olarak görüldüğü,
4. Kişi, (gayr-i meşrû işlerde) kadınına itaat ettiği,
5. Kişi, annesine karşı itaatsizlikte bulunduğu,
6-7. Kişi, arkadaşına iyilikte bulunduğu hâlde babasına kaba davrandığı,
8. Mescidlerde sesler yükseldiği (huşû kaybolduğu),
9. Bir milletin idârecisi en alçakları olduğu,
10. Bir kişiye şerrinden korkularak hürmet edildiği,
11. Çeşitli isimlerle îmâl edilen içkilerin serbestçe içildiği,
12. İpek elbiselerin erkekler tarafından giyildiği,
13-14. (San’at, bale, konser gibi çeşitli adlar altında; bar, gazino ve benzeri salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çeşitli vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletlerine alâka arttığı;
15. Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere lânet ettiği zaman,
İşte o zaman artık kızıl rüzgârı, yere batışı veya domuz ve maymunlara çevrilmeyi[1], zelzeleyi ve gökten taş yağmasını bekleyin. Ondan sonra birbiri ardınca pek çok alâmetler zuhûr eder ve bunlar ipi kopan eski bir gerdanlığın ard arda düşen taneleri gibi birbirini tâkip ederler.”
KAYNAK; Tirmizi, Fiten 38/2210. [2] Tirmizi, Fiten 38/2211