Grup Adı : PUBG MOBİLE HESAP ALIM SATIM 🇹🇷
Üye sayısı : 5,700 civarıÜyeleri Türk ve aktif bir oyun grubudur. Herhangi bir engeli yoktur.
BENZER GRUPLAR MEVCUTTUR 👉iletişim: Şükrü Aygün
Grup Adı : PUBG MOBİLE HESAP ALIM SATIM 🇹🇷
Üye sayısı : 5,700 civarıBENZER GRUPLAR MEVCUTTUR 👉iletişim: Şükrü Aygün
Grup Adı : Van Sahibinden
Üye sayısı : 3,700 civarı
Aktif bir alım satım grubudur. Herhangi bir engeli yoktur.
BENZER GRUPLAR MEVCUTTUR 👉iletişim: Şükrü Aygün
“Meyyiti kabrine koydukları zaman:
«Allah’ın adıyla, Allah ile ve Allah yolunda Rasûlullah’ın dini üzere» derlerdi.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 6819)
İşte Hz. Ebû Bekir'in o feyizli sohbeti...
"– Hamd âlemlerin Rabbi’ne mahsusdur. O’na hamd eder, O’ndan yardım dileriz. Öldükten sonra O’ndan şeref isteriz. Zira benim de sizin de eceliniz yaklaştı. Ben şehâdet ederim ki tek olan ve ortağı olmayan Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed de O’nun kulu ve Rasûlü’dür. Allah onu yaşayanları uyarmak, sözünün (vadinin) de kâfirler aleyhine gerçekleşmesi için hakkı müjdeleyici, ikaz edici ve parlak bir kandil olarak gönderdi.
Allah ve Rasûlü’ne itaat eden doğru yolu bulmuş olur. Size Allah’dan korkmanızı, ve Allahü Teâlâ’nın sizin için indirip, size doğru yolu göstermek için gönderdiği, kitabına sarılmanızı tavsiye ederim. İslâm’da ihlâstan sonra en önemli şey, âmirlerinizi dinlemek ve onlara itaat etmektir. Kim ki, iyiliği emredip, kötülüğe mani olan âmire itaat ederse, o felaha ermiş ve üzerine düşeni îfâ etmiş olur. Nefsinize uymaktan sakının. Arzu ve tamah ve öfkesini yenen felaha ermiştir. Sakın böbürlenmeyin! Topraktan yaratılıp tekrar toprağa dönecek olan yaratıkların böbürlenmesi doğru değildir. Sonra cesedlerini kurt yer. Bugün sağ olan yarın ölü değil midir? Onun için ibadetlerinizi, gününde ve saatinde yapınız. Mazlumun âhından sakınınız! Gururlanarak dünyaya aldanıp kalmayın. Sabırlı olunuz. Çünkü her şey sabırla elde edilir... Uyanık olunuz! Zira uyanıklık faydalıdır. Amel ediniz! Ameller kabul olunur.
Allah’ın, yapıldığında ceza vereceğini bildirdiği şeylerden sakınınız! Allah’ın vadettiği rahmetine kavuşmaya gayret ediniz! Anlayın ki, anlaşılasınız. Korunmaya çalışın ki korunasınız. Allah Teâlâ size, sizden öncekilerin helak sebeplerini ve kurtuluş yollarını açıklamıştır. Kitabında helali, haramı, sevdiği ve sevmediği amelleri de açıklamıştır. Ben sizi ve kendimi ihmal etmeyeceğim. Allah kendisinden yardım istenendir. Hatadan uzaklaşma ve itaate yönelme, ancak Allah’ın yardımıyla olur. Biliniz ki, amellerinizde samimi olduğunuz müddetçe, Rabbınıza itaat etmiş, nasibinizi almış ve refaha kavuşmuş olursunuz. Nafile ibadetleri, gösterişe kaçmadan yapınız. Selefinize de sadık kalın. Ahirette Allah’ın lutfuna muhtaç olduğunuz zaman mükafatınız verilir.
Ey Allah’ın kulları! Ölüp yok olan kardeşlerinizi düşünün. Onlar yaptıkları amelleriyle haşroldular. Öldükten sonra bedbaht veya mes’ûd oldular. Allah’ın hiçbir ortağı yoktur. İtaat etmek ve emirlerine uymaktan başka, Allah’ın hiçbir kula yakınlığı yoktur ki ona hayır versin veya onu cezalandırmaktan vaz geçsin. Cehenneme götüren hayır, hayır değildir. Cennete götüren şer de şer değildir. Söyleyeceklerim bu kadar. Kendim ve sizin için Allah’tan af dilerim. Peygamberimize salât ü selâm getirin. Allah ona da rahmet etsin ve selâmet versin. Allah’ın selâmı ve rahmeti ve bereketi onun üzerine olsun."
Kaynak: İbni Ebiddünya, Kitabü’l Hayr. İbni Asakir, Kenzül Ummal
Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Mâcid: Şanı yüce olan, keremi bol olan, yardımı çok olan, in’âm ve ihsânı bol olan demektir.
Cenâb-ı Hak buyuruyor: |
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Her kim insanlarla muâmelede bulunur haksızlık etmez, onlarla konuşur yalan söylemez, onlara vaatte bulunur sözünden dönmezse işte o, insanlığı kemâle ermiş, âdaleti ortaya çıkmış ve kendisiyle kardeş olunması vâcip olmuş kişidir.” (Deylemî, Hadis No: 5546)Rasûlullah (sav) bir gün:
“–Kıyâmet günü gölgeye koşan sâbikûn kimdir biliyor musunuz?” buyurdu. Ashâb-ı kirâm:
“–Allah ve Rasûlü daha iyi bilir” dediler. Efendimiz (sav):
“–Onlar, kendilerine hak verildiğinde onu kabul edenler, kendilerinden hak istendiğinde bunu cömertçe verenler ve insanlar hakkında hükmederken kendilerine hükmediyormuş gibi davranan kişilerdir” buyurdu. (Ahmed, VI, 67, 69)muâmele: Hatt-ı hareket. Davranma, davranış. Birbiri ile iş görme, amel etme. Alış veriş.
Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)el-Vâcid: Zengin olan, her muradına erişen, dilediğini, dilediği zaman bulabilen, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, her şeyi vücuda getiren demektir.
Cenâb-ı Hak buyuruyor: |
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Birbiriyle karşılaşan iki mümin, birbirini yıkayan iki ele benzer. Birbiriyle karşılaşan iki müminden mutlaka biri diğerinden istifade eder.”“Kıyamet günü bir grup insan için arşın çevresine kürsîler konulur. Onların yüzleri ayın on dördü gibi parlak ve nurludur. İnsanlar korkup ürperirken onlar korkup ürpermezler. İşte onlar Allah’ın dostlarıdır (velileridir) ki, onlar için korku yoktur ve onlar üzülecek değillerdir.”
“Bunlar kimlerdir Ey Allah’ın Rasulü?” diye sorulunca da:
“Allah için birbirini sevenler.” diye karşılık verdi. (Irakî, Mugnî, 158)Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Kayyûm: Zeval bulmayan dâim, kâinatın yöneticisi, bütün varlıkların kendisine bağlı olduğu en yüce Var, kendi kendisine yeten tek Var, gökleri ve yeri ayakta tutan, hiçbir kimseye ve hiçbir şeye bağlı olmayan demektir.
Cenâb-ı Hak buyuruyor: |
hidâyet: Doğruluk. Hakkı hak, bâtılı da bâtıl olarak görüp doğru yola girmek. Dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak.
Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Hayy: Hayatı, ezelî ve ebedî olarak sarmalayan, bütün hayatların kaynağı olan, ezelî ve ebedî olarak ölmeyen, diri olan demektir.Fâtih Sultan Mehmed Han, Trabzon Rum İmparatorluğu üzerine sefere çıkmıştı. Şehre arkadan ulaşmak için dağlık ve ormanlık bir arâziden geçiliyordu. Bâzen baltacılar, önden yol açıyorlardı. Yolun müsâit olmadığı bir yerde Fâtih’in atı kaydı. Fâtih, bir kayaya tutunmak için uğraşırken elleri kanadı. Bu hâli müşâhede eden beraberindeki Uzun Hasan’ın annesi Sârâ Hatun, tam fırsatı olduğunu düşünerek:
“–Oğul! Han oğlu hansın! Bir yüce hükümdarsın! Trabzon gibi küçük bir kale için bunca meşakkate katlanman revâ mıdır?” dedi.
Çünkü Uzun Hasan, Trabzon Rum İmparatorluğu ile akrabâlık kurmuş ve bu yüzden annesini, bu seferden vazgeçirmek için Fâtih’e ricâcı olarak göndermişti.
Fâtih, elleri sıyrıklarla dolu olduğu hâlde doğruldu ve dedi ki:
“–Ey ihtiyar ana!.. Sen zannetme ki, çektiğimiz bunca zahmet, kuru bir toprak parçası içindir. Bilesin ki bütün gayretimiz Allâh’ın dînine hizmettir. İnsanları hidâyete kavuşturmaktır. Yarın huzûr-i ilâhîde, yüzümüz kara olmasın diyedir. Elimizde İslâm’ı tebliğ ve tâzîz imkânları varken, birtakım zahmetlere katlanmayıp ten rahatlığını tercih edersek, bize gâzi denilmesi revâ mıdır? Ehl-i küfre İslâm’ı götürmezsek, onların azgınlıklarına mânî olmazsak, huzûr-i ilâhîye hangi yüzle çıkarız?!.”