Sana kızdığı halde bir kötülükte bulunmayan insanı kendine arkadaş edin. Çünkü öfke, insanın tiynetini (huyunu) ortaya çıkarır...
Hz. Ali (ra)Yer utandı. Gök utandı. Tarih utandı yazarken. Ama Uygur Türklerine yapılan zulmü seyredenler utanmadı.
(Şükrü Aygün)
"Herkes İslâm'dan bahsediyor oysaki bahsetmek yerine İslâm'ı yaşasaydık o zaman bahse bile gerek kalmazdı."
(Şükrü Aygün)
"Ben ölebilirim ama, dünya durdukça benim milletim mücadeleye devam edecek."
(Osman Batur)
Allah Rahmet Eylesin)
"Böylesine güzel bir gökyüzünün altında, bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyordu?"
(Dostoyevski)
“Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta, sende 1 yumurta olur.
Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur.”
(Konfüçyüs)
"Bölünürsek yok oluruz, bölüşürsek tok oluruz."
(Yunus Emre)
Allah yolundaysan koş.
Koşmak zor geliyorsa hızlı yürü.
O da zor geliyorsa sadece yürü.
Olmuyorsa sürün.
Fakat asla geri dönme.!
İmâm-ı Şafii (ra)
"Beceriksizlikle ihanet arasında kıldan ince bir çizgi vardır. Beceremediği halde makam mevki işgal etmek en büyük ihanettir."
(Alparslan Türkeş)
"Vatan bizimdir, kaçan haindir, düşmana sırtını döneni vururum, ben dönersem siz de beni vurun!"
(Deli Halid Paşa)
Atatürk 'Vekil maaşları öğretmen maaşlarını geçmesin.' demiş bence uygulanmalı ki vatana hizmet edecekler belli olsun.
(Şükrü Aygün)
Sarhoş ergeç ayılır ama cahil asla...
(Atasözü)
“Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim. Bugün bilgeyim, kendimi değiştiriyorum.”
(Hz. Mevlana)
"Üzenlerin üzüldüğü vakit de gelir."
(Yunus Emre)
“Bir insana yetki vermek için, sakın önceki haline güvenmeyesin! Nice kimseler vardır ki eline fırsat geçmediği için zühd ve takva yolunda gözükür; fırsatı ele geçirdiğinde ise Nemrut ve Firavun kesilir.”
(Kanuni Sultan Süleyman)
"Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atılana kadardır."
(Hz. Mevlana)
"Allah'ım beni Sen kaldır ki; Kimseler yıkamasın."
(Sadi Şirazi)
Düşmanlarınızla oturup kalkan, sizin dostunuz olamaz.
Sa’dî Şîrâzî
Devamlı ilimle meşgul olmak, insanın ayıplarını anlamasına sebep olur.
Ebû Muhammed Râzî (ra)
Ayıpsız arkadaş arayanlar, arkadaşsız kalırlar.
Ahmed bin Hanbel (ra)
Haram yiyenlerin bütün âzâları, istese de istemese de, günah işler. Helâl yiyenlerinki ibâdet eder.
Abdullah-ı Tüsterî (ra)
Güzel sözler, petekten damla damla sızan bala benzer. Bunlar, insanın rûhuna tat verir.
Hz. Süleyman (as)
Kendine acımayan kimse, başkasına hiç acımaz.
Süfyân-ı Sevri (ra)
Dünya malı için üzülmek, kalbe zulmet; ahiret için üzülmek ise, kalbe nûrdur.
Hz. Osman (ra)
İhtiraslı kimse, bütün dünyaya sahip olsa da yine fakirdir.
Hz. Ali (ra)
Dünya 3 gündür; dün, bugün ve yarın. Dün geçti. Yarının geleceği belli değil. Öyle ise; bugünün kıymetini bil!
Hasan-ı Basrî (ra)
Günah olan bir işte, kimseye yardım etmeyiniz!
Hacı Bayrâm-ı Velî (ra)
Yerinde söz söyleyen, özür dilemek zorunda kalmaz.
Fatih Sultan Mehmed
Ölmek felâket değildir. Asıl felâket, öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.
İmâm-ı Rabbânî (ra)
Geçici lezzetlere, çabuk biten, tükenen dünyalıklara aldanmamalıdır.
İmâm-ı Rabbânî (ra)
Bir kimsenin günahına tevbe etmemesi, o günahı işlemesinden daha kötüdür.
Ebû Câfer bin Sinan (ra)
Bu dünya çalışma yeridir. Ücret alınacak yer, ahirettir.
İmâm-ı Rabbânî (ra)
İffet sahibi olunuz! Çirkin şeyler yapmayınız!
Hadîs-i şerîf
Çalışmadan ele geçen şeyler, devamlı ve kalıcı olamaz.
Alâeddîn-i Goncdüvânî (ra)
Kabir, ahiret konaklarının birincisidir. Ondan kurtulana sonraki konaklardan geçmek kolay olur.
Hz. Muhammed (sas)
Hesaba çekileceğini bildiği hâlde, haram mal toplamaya devam eden kimseye şaşarım.
Hz. Osman (ra)
Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulm etmez. Onun yardımına koşar.
Hz. Muhammed (sas)
Temiz ve helâl ye de, ister sabaha kadar nâfile ibâdet et, ister uyu!
İbrâhim bin Edhem (ra)
Küçük çocukları seviniz! Onları sevindiriniz ki; Peygamberimizin emrini yerine getirmiş olasınız!
Hacı Bayrâm-ı Velî (ra)
İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya da şükretmemiş olur.
Hz. Muhammed (sas)
Gönlü kırık, zavallı ve garip birini görürsen, yarasına merhem ol!
Ahmed Yesevî (ra)
İnsanların kıymetini bilmedikleri iki tane nimet vardır. Biri sağlık, biri de boş vakittir.
Hz. Muhammed (sas)
İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.
Hz. Muhammed (sas)
Her fenalıktan uzak kalmanın yolu, dili tutmaktır.
Hz. Muhammed (sas)
Ahirette rahmete kavuşmak için, ölürken îmân ile gitmek lâzımdır.
İmâm-ı Rabbânî (ra)
"Körlerin ülkesinde, tek gözlü insan kral olur."
(Desiderius Erasmus)
"Ne yaparsan, onun karşılığını göreceksin."
Hz. Muhammed (sas)
“7 yaşlarında camiye gittim.
Dizimde ağrı olduğu için bir ayağımı uzatmıştım.
Birden yaşlı bir adamın ayağıyla ayağıma vurmasıyla irkildim.
Sonra haşin bir ifadeyle 'Utanmıyor musun,
Allah'ın evinde ayağını uzatmış oturuyorsun, kalk!'
gibi sözlerine muhatap oldum. Kalktım ve
ancak 70 sene sonra camiye dönebildim.”
Cem Karaca
(Allah Rahmet Eylesin)
"Savaş ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir."
(Aliya İzzetbegoviç)
Yalnızlığımı hafife almayın onda çok kişinin emeği var...
(Anonim)
"Yokluk ve sefaleti yenmek için önce cehaleti yenmek gerekir."
(Mustafa Kemal Atatürk)
Fil çoğalsın.. Ebabilden umut kesilmez
Firavun azsa da, Nil'den umut kesilmez
Zalimler ölmüyor diye ye'se kapılma
Sabret hele.. Azrail'den umut kesilmez..!
(Abdurrahim Karakoç)
Fakirin gayri meşru çocuğu olursa piç,
zenginin olursa yasak aşkın meyvesi olur.
Fakir kız peşinde koşarsa sapık, zengin koşarsa playboy olur.
Fakir toplanırsa çete, zengin toplanırsa toplantı olur.
Fakir çalarsa hırsızlık, zengin çalarsa yolsuzluk olur.
Kavramların bile cepteki paraya göre değiştiği bir Dünya'da adalet arıyoruz..!
(Can Yücel)
Takma kafana yeğen...
Bizi seviyormuş gibi yapanlara bizde inanıyormuş gibi yaparız...
"Ey can; kimseyi kırma! Sözden ağırı yoktur. Beden her yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz."
(Hz. Mevlana)
"Bin doğru yapsan da, bir yanlışını konuşur, tanıdığın insanlar..."
(Sadi Şirazi)
“İnsanlar kendi işlediği kocaman günahları çuvala basar. Senin küçük yanlışını duvara asar...”
"Ölümsüz aşk istiyorsan, Ölümsüze aşık ol."
(Hz. Mevlâna)
"Baharda kışı, kışın da baharı özler insan. Kavuşmak şart mı ? Boşver… Bazı şeyler yokken güzel."
(Özdemir Asaf)
“Benim sana verebileceğim çok bir şey yok aslında; çay var içersen, ben var seversen, yol var gidersen.”
(Aşık Veysel Şatıroğlu)
Dilinin küstüğüne kalbin saatlerce konuşur...
"Türkiye hala kalkınamamışsa bunun en büyük sebebi batının içimizden çok kolay adam satın alabilmiş olmasıdır."
(Turgut Özal)
"Biz, kısık sesleriz...
Minareleri, Sen ezansız bırakma Allah'ım."
(Arif Nihat Asya)
İnsan, başkasının yanlışını teraziye koymadan önce; diğer kefeye kendisini koymalı, ne kadar doğruyum diye...
"Yanlış yaptığımızda bizi uyarmazsanız sizde hayır yoktur, uyardığınız halde sizi dinlemezsek bizde hayır yoktur."
Hz. Ömer (ra)
“Birini ayıplamakta acele etme. Senin geçtiğin yoldan geçmemiş, senin kadar hızlı düşünemiyor olabilir. Unutma ki bir zamanlar sen de şu anda bildiklerinden bihaberdin.”
(Malcolm X)
"Önce tohum sattılar, bu tohum böcekleri çekti. Böceklerden kurtulmak için al ilacı dediler, bu da hasta etti. Hasta olunca da al aşı dediler. Ama bunları yapan hep aynı şirketti."
Prof. Dr. Otkay Sinanoğlu
"Seni inciten kimse özür dilerse, affet. Kin tutma."
Hz. Ali (ra)
"Yıllar sonra öğrendim ki; bağırıp çağırmana gerek yok. Sesini duymak isteyene bir fısıltın yeter."
(Farid Farjad)
"İyi niyetli insanlar yalana çabuk kanarlar, ama bil ki onunda bir koruyup kollayanı var."
(Hz. Mevlana)
Kuru kuruya 'Allah'ım Seni seviyorum' demek yetmez. Tövbe gerek, dua gerek, namaz gerek, aşk gerek...
YA ŞÂFİ
Şu anda hasta olupta Senden şifa bekleyen kullarına şifa ver.
(Amin)
Vallahi bize İslam'dan daha büyük bir şeref yoktur!
Hz. Ömer (ra)
"Gençliğimizi büyük bir savaş beklemektedir. Bozgunculuğa, tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete, yalancılığa karşı büyük bir savaş."
(Alparslan Türkeş)
Rabbim mekanını Cennet Eylesin...
"Demiri demirle dövdüler; Biri sıcak biri soğuktu,
İnsanı, insanla kırdılar; Biri aç, bir toktu."
(Pir Sultan Abdal)
İstediğin bir şey; Olursa bir hayır, olmazsa bin hayır ara!
(Hz. Mevlana)
"İnanmadığım yolda milyonlarla yürüyeceğime, inandığım yolda tek başıma yürürüm."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"Devlete ve millete ihanete tahammül etmem, ihanet edeni de affetmem."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim."
(Selahaddin Eyyubi)
Sana kızdığı halde bir kötülükte bulunmayan insanı kendine arkadaş edin. Çünkü öfke, insanın tiynetini (huyunu) ortaya çıkarır...
Hz. Ali (ra)
Hz. Ali (ra)
Yer utandı. Gök utandı. Tarih utandı yazarken. Ama Uygur Türklerine yapılan zulmü seyredenler utanmadı.
(Şükrü Aygün)
(Şükrü Aygün)
"Herkes İslâm'dan bahsediyor oysaki bahsetmek yerine İslâm'ı yaşasaydık o zaman bahse bile gerek kalmazdı."
(Şükrü Aygün)
"Ben ölebilirim ama, dünya durdukça benim milletim mücadeleye devam edecek."
(Osman Batur)
Allah Rahmet Eylesin)
"Böylesine güzel bir gökyüzünün altında, bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyordu?"
(Dostoyevski)
“Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta, sende 1 yumurta olur.
Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur.”
(Konfüçyüs)
"Bölünürsek yok oluruz, bölüşürsek tok oluruz."
(Yunus Emre)
Allah yolundaysan koş.
Koşmak zor geliyorsa hızlı yürü.
O da zor geliyorsa sadece yürü.
Olmuyorsa sürün.
Fakat asla geri dönme.!
İmâm-ı Şafii (ra)
"Beceriksizlikle ihanet arasında kıldan ince bir çizgi vardır. Beceremediği halde makam mevki işgal etmek en büyük ihanettir."
(Alparslan Türkeş)
"Vatan bizimdir, kaçan haindir, düşmana sırtını döneni vururum, ben dönersem siz de beni vurun!"
(Deli Halid Paşa)
Atatürk 'Vekil maaşları öğretmen maaşlarını geçmesin.' demiş bence uygulanmalı ki vatana hizmet edecekler belli olsun.
(Şükrü Aygün)
Sarhoş ergeç ayılır ama cahil asla...
(Atasözü)
“Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim. Bugün bilgeyim, kendimi değiştiriyorum.”
(Hz. Mevlana)
"Üzenlerin üzüldüğü vakit de gelir."
(Yunus Emre)
“Bir insana yetki vermek için, sakın önceki haline güvenmeyesin! Nice kimseler vardır ki eline fırsat geçmediği için zühd ve takva yolunda gözükür; fırsatı ele geçirdiğinde ise Nemrut ve Firavun kesilir.”
(Kanuni Sultan Süleyman)
"Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atılana kadardır."
(Hz. Mevlana)
"Allah'ım beni Sen kaldır ki; Kimseler yıkamasın."
(Sadi Şirazi)
Düşmanlarınızla oturup kalkan, sizin dostunuz olamaz.
Sa’dî Şîrâzî
Devamlı ilimle meşgul olmak, insanın ayıplarını anlamasına sebep olur.
Ebû Muhammed Râzî (ra)
Ayıpsız arkadaş arayanlar, arkadaşsız kalırlar.
Ahmed bin Hanbel (ra)
Haram yiyenlerin bütün âzâları, istese de istemese de, günah işler. Helâl yiyenlerinki ibâdet eder.
Abdullah-ı Tüsterî (ra)
Güzel sözler, petekten damla damla sızan bala benzer. Bunlar, insanın rûhuna tat verir.
Hz. Süleyman (as)
Kendine acımayan kimse, başkasına hiç acımaz.
Süfyân-ı Sevri (ra)
Dünya malı için üzülmek, kalbe zulmet; ahiret için üzülmek ise, kalbe nûrdur.
Hz. Osman (ra)
İhtiraslı kimse, bütün dünyaya sahip olsa da yine fakirdir.
Hz. Ali (ra)
Dünya 3 gündür; dün, bugün ve yarın. Dün geçti. Yarının geleceği belli değil. Öyle ise; bugünün kıymetini bil!
Hasan-ı Basrî (ra)
Günah olan bir işte, kimseye yardım etmeyiniz!
Hacı Bayrâm-ı Velî (ra)
Yerinde söz söyleyen, özür dilemek zorunda kalmaz.
Fatih Sultan Mehmed
Ölmek felâket değildir. Asıl felâket, öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.
İmâm-ı Rabbânî (ra)
Geçici lezzetlere, çabuk biten, tükenen dünyalıklara aldanmamalıdır.
İmâm-ı Rabbânî (ra)
Bir kimsenin günahına tevbe etmemesi, o günahı işlemesinden daha kötüdür.
Ebû Câfer bin Sinan (ra)
Bu dünya çalışma yeridir. Ücret alınacak yer, ahirettir.
İmâm-ı Rabbânî (ra)
İffet sahibi olunuz! Çirkin şeyler yapmayınız!
Hadîs-i şerîf
Çalışmadan ele geçen şeyler, devamlı ve kalıcı olamaz.
Alâeddîn-i Goncdüvânî (ra)
Kabir, ahiret konaklarının birincisidir. Ondan kurtulana sonraki konaklardan geçmek kolay olur.
Hz. Muhammed (sas)
Hesaba çekileceğini bildiği hâlde, haram mal toplamaya devam eden kimseye şaşarım.
Hz. Osman (ra)
Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulm etmez. Onun yardımına koşar.
Hz. Muhammed (sas)
Temiz ve helâl ye de, ister sabaha kadar nâfile ibâdet et, ister uyu!
İbrâhim bin Edhem (ra)
Küçük çocukları seviniz! Onları sevindiriniz ki; Peygamberimizin emrini yerine getirmiş olasınız!
Hacı Bayrâm-ı Velî (ra)
İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya da şükretmemiş olur.
Hz. Muhammed (sas)
Gönlü kırık, zavallı ve garip birini görürsen, yarasına merhem ol!
Ahmed Yesevî (ra)
İnsanların kıymetini bilmedikleri iki tane nimet vardır. Biri sağlık, biri de boş vakittir.
Hz. Muhammed (sas)
İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.
Hz. Muhammed (sas)
Her fenalıktan uzak kalmanın yolu, dili tutmaktır.
Hz. Muhammed (sas)
Ahirette rahmete kavuşmak için, ölürken îmân ile gitmek lâzımdır.
İmâm-ı Rabbânî (ra)
"Körlerin ülkesinde, tek gözlü insan kral olur."
(Desiderius Erasmus)
"Ne yaparsan, onun karşılığını göreceksin."
Hz. Muhammed (sas)
“7 yaşlarında camiye gittim.
Dizimde ağrı olduğu için bir ayağımı uzatmıştım.
Birden yaşlı bir adamın ayağıyla ayağıma vurmasıyla irkildim.
Sonra haşin bir ifadeyle 'Utanmıyor musun,
Allah'ın evinde ayağını uzatmış oturuyorsun, kalk!'
gibi sözlerine muhatap oldum. Kalktım ve
ancak 70 sene sonra camiye dönebildim.”
Cem Karaca
(Allah Rahmet Eylesin)
"Savaş ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir."
(Aliya İzzetbegoviç)
Yalnızlığımı hafife almayın onda çok kişinin emeği var...
(Anonim)
"Yokluk ve sefaleti yenmek için önce cehaleti yenmek gerekir."
"Yokluk ve sefaleti yenmek için önce cehaleti yenmek gerekir."
(Mustafa Kemal Atatürk)
Fil çoğalsın.. Ebabilden umut kesilmez
Firavun azsa da, Nil'den umut kesilmez
Zalimler ölmüyor diye ye'se kapılma
Sabret hele.. Azrail'den umut kesilmez..!
(Abdurrahim Karakoç)
Fakirin gayri meşru çocuğu olursa piç,
zenginin olursa yasak aşkın meyvesi olur.
Fakir kız peşinde koşarsa sapık, zengin koşarsa playboy olur.
Fakir toplanırsa çete, zengin toplanırsa toplantı olur.
Fakir çalarsa hırsızlık, zengin çalarsa yolsuzluk olur.
Kavramların bile cepteki paraya göre değiştiği bir Dünya'da adalet arıyoruz..!
(Can Yücel)
Takma kafana yeğen...
Bizi seviyormuş gibi yapanlara bizde inanıyormuş gibi yaparız...
"Ey can; kimseyi kırma! Sözden ağırı yoktur. Beden her yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz."
(Hz. Mevlana)
"Bin doğru yapsan da, bir yanlışını konuşur, tanıdığın insanlar..."
(Sadi Şirazi)
“İnsanlar kendi işlediği kocaman günahları çuvala basar. Senin küçük yanlışını duvara asar...”
"Ölümsüz aşk istiyorsan, Ölümsüze aşık ol."
(Hz. Mevlâna)
"Baharda kışı, kışın da baharı özler insan. Kavuşmak şart mı ? Boşver… Bazı şeyler yokken güzel."
(Özdemir Asaf)
“Benim sana verebileceğim çok bir şey yok aslında; çay var içersen, ben var seversen, yol var gidersen.”
(Aşık Veysel Şatıroğlu)
Dilinin küstüğüne kalbin saatlerce konuşur...
"Türkiye hala kalkınamamışsa bunun en büyük sebebi batının içimizden çok kolay adam satın alabilmiş olmasıdır."
(Turgut Özal)
"Biz, kısık sesleriz...
Minareleri, Sen ezansız bırakma Allah'ım."
(Arif Nihat Asya)
İnsan, başkasının yanlışını teraziye koymadan önce; diğer kefeye kendisini koymalı, ne kadar doğruyum diye...
"Yanlış yaptığımızda bizi uyarmazsanız sizde hayır yoktur, uyardığınız halde sizi dinlemezsek bizde hayır yoktur."
Hz. Ömer (ra)
“Birini ayıplamakta acele etme. Senin geçtiğin yoldan geçmemiş, senin kadar hızlı düşünemiyor olabilir. Unutma ki bir zamanlar sen de şu anda bildiklerinden bihaberdin.”
(Malcolm X)
"Önce tohum sattılar, bu tohum böcekleri çekti. Böceklerden kurtulmak için al ilacı dediler, bu da hasta etti. Hasta olunca da al aşı dediler. Ama bunları yapan hep aynı şirketti."
Prof. Dr. Otkay Sinanoğlu
"Seni inciten kimse özür dilerse, affet. Kin tutma."
Hz. Ali (ra)
"Yıllar sonra öğrendim ki; bağırıp çağırmana gerek yok. Sesini duymak isteyene bir fısıltın yeter."
(Farid Farjad)
"İyi niyetli insanlar yalana çabuk kanarlar, ama bil ki onunda bir koruyup kollayanı var."
(Hz. Mevlana)
Kuru kuruya 'Allah'ım Seni seviyorum' demek yetmez. Tövbe gerek, dua gerek, namaz gerek, aşk gerek...
YA ŞÂFİ
Şu anda hasta olupta Senden şifa bekleyen kullarına şifa ver.
(Amin)
Vallahi bize İslam'dan daha büyük bir şeref yoktur!
Hz. Ömer (ra)
"Gençliğimizi büyük bir savaş beklemektedir. Bozgunculuğa, tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete, yalancılığa karşı büyük bir savaş."
(Alparslan Türkeş)
Rabbim mekanını Cennet Eylesin...
"Demiri demirle dövdüler; Biri sıcak biri soğuktu,
İnsanı, insanla kırdılar; Biri aç, bir toktu."
(Pir Sultan Abdal)
İnsanı, insanla kırdılar; Biri aç, bir toktu."
(Pir Sultan Abdal)
İstediğin bir şey; Olursa bir hayır, olmazsa bin hayır ara!
(Hz. Mevlana)
"İnanmadığım yolda milyonlarla yürüyeceğime, inandığım yolda tek başıma yürürüm."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"Devlete ve millete ihanete tahammül etmem, ihanet edeni de affetmem." (Muhsin Yazıcıoğlu)
"Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim."
“İslam'a sövmekten başka fikri olmayanlar, fikrin değil, İslam'a sövmenin hürriyetini arıyor.”
(Malcolm X)
Denildimi bir yerin adına Türk beldesi.
Gözüm Albayrak arar, kulağım Ezan Sesi.
(Necip Fazıl Kısakürek)
“İslam'a sövmekten başka fikri olmayanlar, fikrin değil, İslam'a sövmenin hürriyetini arıyor.”
(Malcolm X)
Denildimi bir yerin adına Türk beldesi.
Sizin, hayat ve şarabı sevdiğiniz kadar, ölümü seven bir orduyla geldim.
Hz. Halid bin Velid (ra)
Hz. Halid bin Velid (ra)
"Çıkar konuşunca, vicdan susar."
(Cemil Meriç)
(Cemil Meriç)
Mecnun namaz kılan birinin önünden geçer...ADAM: "Ey Mecnun beni görmüyor musun da namaz kılarken önümden geçiyorsun?"
MECNUN: "Be adam ben Leyla'yı düşünürken seni görmedim, Sen Mevla'yı düşünürken beni nasıl gördün? "
Mecnun namaz kılan birinin önünden geçer...ADAM: "Ey Mecnun beni görmüyor musun da namaz kılarken önümden geçiyorsun?"
MECNUN: "Be adam ben Leyla'yı düşünürken seni görmedim, Sen Mevla'yı düşünürken beni nasıl gördün? "
ŞEREFLİ İNSAN BORCUNA ÇARE ARAR,
ŞEREFSİZ İNSAN BORCUNA BAHANE ARAR...
ŞEREFLİ İNSAN BORCUNA ÇARE ARAR,
ŞEREFSİZ İNSAN BORCUNA BAHANE ARAR...
"Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın."
(Şeyh Edebali)
"Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın."
(Şeyh Edebali)
(Şeyh Edebali)
"Ha kendi evlatlarım ha millet, farkı yoktur."
(II. Abdülhamid Han)
"Ha kendi evlatlarım ha millet, farkı yoktur."
(II. Abdülhamid Han)
"Her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; DÜŞMANLARIMIZIN SÖZLERİ değil, DOSTLARIMIZIN SESSİZLİĞİ olacaktır."
(Aliya İzzetbegoviç)
"Her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; DÜŞMANLARIMIZIN SÖZLERİ değil, DOSTLARIMIZIN SESSİZLİĞİ olacaktır."
(Aliya İzzetbegoviç)
Birlik olmuşların karşısında kral olsan ne yazar.
Birlik olmuşların karşısında kral olsan ne yazar.
"Bir dava ancak yaşandığı müddetçe zafere ulaşır."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"Bir dava ancak yaşandığı müddetçe zafere ulaşır."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"DİN ARAÇ YAPILARAK DÜNYA KAZANILMAZ; AKSİNE DÜNYA ARAÇ YAPILARAK DİN KAZANILIR."
(İmam Gazzali)
"DİN ARAÇ YAPILARAK DÜNYA KAZANILMAZ; AKSİNE DÜNYA ARAÇ YAPILARAK DİN KAZANILIR."
(İmam Gazzali)
Mükemmel olmaya gerek yok sahte olmayalım yeter...
“Kimi iyi bir dost olduğumu söyler, kimi ise soğuk ve mesafelidir der. Aslında beni anlatırken herkes, hak ettiği resmi çizer.”
(Goethe)
“Kimi iyi bir dost olduğumu söyler, kimi ise soğuk ve mesafelidir der. Aslında beni anlatırken herkes, hak ettiği resmi çizer.”
(Goethe)
''Kürt sorunu, Arap sorunu, Arnavut sorunu, Türk sorunu yoktur. İslam milletinin parçalanmışlık sorunu vardır.''
(Sezai KARAKOÇ)
''Kürt sorunu, Arap sorunu, Arnavut sorunu, Türk sorunu yoktur. İslam milletinin parçalanmışlık sorunu vardır.''
(Sezai KARAKOÇ)
Karakteri menfaatlerine göre şekillenen zavallı insanlar var. Allah bizi onlardan uzak tutsun.
(Amin)
Karakteri menfaatlerine göre şekillenen zavallı insanlar var. Allah bizi onlardan uzak tutsun.
(Amin)
"Hasret kalmışız, yüreği güzel insanlara."(Cemal Süreya)
"Hasret kalmışız, yüreği güzel insanlara."(Cemal Süreya)
“Bu dünyanın nimetleri bütün insanların ihtiyaçlarını karşılayabilir ama hırslarını değil!”
(Sokrates)
"Ahlaksız insan, yüksek düşünce ve kutlu inançlar uğrunda fedakarlık gösteremez."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"Ahlaksız insan, yüksek düşünce ve kutlu inançlar uğrunda fedakarlık gösteremez."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"Başkasına ait sırmalı kaftanı giymektense, kendi malım olan eski hırkayı tercih ederim."
(Ömer Seyfettin)
"Başkasına ait sırmalı kaftanı giymektense, kendi malım olan eski hırkayı tercih ederim."
(Ömer Seyfettin)
Elini kalbine götürdü;
‘burası var ya’ dedi,
'Taşa, toprağa gerek kalmadan
insanın gömüldüğü tek yer.’
(Neşet Ertaş)
Elini kalbine götürdü;
‘burası var ya’ dedi,
'Taşa, toprağa gerek kalmadan
insanın gömüldüğü tek yer.’
(Neşet Ertaş)
Kızgınlık gürültülüdür, kırgınlık sessiz...
(Necip Fazıl Kısakürek)
Kızgınlık gürültülüdür, kırgınlık sessiz...
(Necip Fazıl Kısakürek)
Ne güzel demiş Hz. Ali;
"İnsanları tanıyan yalnızlaşır."
Allah kimseyi nankör çıkarcı insanlarla sınamasın.
Ne güzel demiş Hz. Ali;
"İnsanları tanıyan yalnızlaşır."
Allah kimseyi nankör çıkarcı insanlarla sınamasın.
"Elinle yaptığın hayrı, dilinle ziyan etme!"
"Elinle yaptığın hayrı, dilinle ziyan etme!"
Açık çay içerdi hep, demli olunca bardağın diğer tarafından beni göremezmiş, öyle derdi.
(Cemal Süreya)
Açık çay içerdi hep, demli olunca bardağın diğer tarafından beni göremezmiş, öyle derdi.
(Cemal Süreya)
Türk çocuğu öksüz kalır,
YURTSUZ KALMAZ.
(Nene Hatun)
Türk çocuğu öksüz kalır,
YURTSUZ KALMAZ.
(Nene Hatun)
"Küçümsediğiniz kişiler üretirken siz sadece tüketiyorsanız, kendi öz eleştirinizi yapsanız daha iyi olur."
(Şükrü Aygün)
Bulgar da olabilirsin, Makedon da olabilirsin; hatta Afrikalı zenci de olabilirsin. Ama ne olursan ol, eğer Müslüman’san Türk’e saygı göstermelisin. Bu milletin İslâm’a hizmetleri unutulmaz onun için de bu millet sevilir.
(Seyyid Ahmet Arvasi)
Bulgar da olabilirsin, Makedon da olabilirsin; hatta Afrikalı zenci de olabilirsin. Ama ne olursan ol, eğer Müslüman’san Türk’e saygı göstermelisin. Bu milletin İslâm’a hizmetleri unutulmaz onun için de bu millet sevilir.
(Seyyid Ahmet Arvasi)
"Allah ile aldatan sahtekar kişiden vefa bekleme!
Çok hacıların koltuğunun altından haç çıktı."
(Ziya Paşa)
"Allah ile aldatan sahtekar kişiden vefa bekleme!
Çok hacıların koltuğunun altından haç çıktı."
(Ziya Paşa)
''Memleket işlerinde, millet işlerinde, gerçek işlerde, duyguya, hatıra, kardeşliğe ve dostluğa bakılmaz.''
(Mustafa Kemal ATATÜRK)
''Memleket işlerinde, millet işlerinde, gerçek işlerde, duyguya, hatıra, kardeşliğe ve dostluğa bakılmaz.''
(Mustafa Kemal ATATÜRK)
"Arap kültürünü İslamiyet sanmakla, Avrupa kültürünü medeniyet sanmak aynı hatadır."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"Arap kültürünü İslamiyet sanmakla, Avrupa kültürünü medeniyet sanmak aynı hatadır."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"Bugün paranız yoktur, yarın olabilir,
Mevkiniz yoktur yarın olabilir.
Lâkin bugün ŞEREFİNİZ yoksa, yarında olmaz."
(Tuncel Kurtiz)
"Bugün paranız yoktur, yarın olabilir,
Mevkiniz yoktur yarın olabilir.
Lâkin bugün ŞEREFİNİZ yoksa, yarında olmaz."
(Tuncel Kurtiz)
"Üzülme! Davanın sahibi Hâk'tır.
Hak olan davada zafer muhakkaktır."
(Necip Fazıl Kısakürek)
"Üzülme! Davanın sahibi Hâk'tır.
Hak olan davada zafer muhakkaktır."
Hak olan davada zafer muhakkaktır."
(Necip Fazıl Kısakürek)
Helâlin adı kaldı, onu gören yok.
Haram kapışıldı, hâlâ doyan yok.
(Yusuf Has Hacib)
Helâlin adı kaldı, onu gören yok.
Haram kapışıldı, hâlâ doyan yok.
(Yusuf Has Hacib)
Kadın var öküzü ADAM eder,
kadın var adamı ÖKÜZ eder.
(Şükrü Aygün)
Kadın var öküzü ADAM eder,
kadın var adamı ÖKÜZ eder.
(Şükrü Aygün)
"Kötü arkadaş, kendini bitirdikten sonra yanındakini de bitirmeye başlar."
Hz. Ömer (ra)
"Kötü arkadaş, kendini bitirdikten sonra yanındakini de bitirmeye başlar."
Hz. Ömer (ra)
"Siyaset, vatan için kendini ateşe atmak iken şimdi kendi için vatanı ateşe atmaya döndü."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"Siyaset, vatan için kendini ateşe atmak iken şimdi kendi için vatanı ateşe atmaya döndü."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
MÜSLÜMAN OLMAK...
"Müslümanların tekrar müslüman olması lazım."
(Şair Muhammed İkbal)
EDEB
Ey gönül!
Sen sen ol, kimsenin gönlünü yıkma.
Dikenin ucuna çık da, edep çizgisinden çıkma!
(Hz. Mevlana)
İNSANLARI TANIMAK...
"İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır."
(Dostoyevski)
"İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır."
(Dostoyevski)
(Dostoyevski)
İNSAN KALABİLMEK...
"Bazı insanlar istese de kötü olamaz. Bazı insanlar ise, menfaatleri olmadıkça kimseye iyilikte bulunmaz. Kimisi Allah'tan korkar, kimisi kuldan bile utanmaz. İnsan olmakla, insan kalabilmek arasındaki o ince çizgide tam olarak burda başlar."
(Uğur Gökbulut)
"Bazı insanlar istese de kötü olamaz. Bazı insanlar ise, menfaatleri olmadıkça kimseye iyilikte bulunmaz. Kimisi Allah'tan korkar, kimisi kuldan bile utanmaz. İnsan olmakla, insan kalabilmek arasındaki o ince çizgide tam olarak burda başlar."
(Uğur Gökbulut)
SAY Kİ ÖLDÜN...
"Say ki öldün; Yalvardın, yakardın, sana bir gün daha verildi. Bugünü o gün bil, öyle yaşa..."İmam-ı Gazali (ks)
"Say ki öldün; Yalvardın, yakardın, sana bir gün daha verildi. Bugünü o gün bil, öyle yaşa..."İmam-ı Gazali (ks)
VATAN
"Her Türk'ün iki vatanı vardır: Birincisi kendi doğduğu topraklar, ikincisi Türkiye'dir."
(Mustafa Çokay)
"Her Türk'ün iki vatanı vardır: Birincisi kendi doğduğu topraklar, ikincisi Türkiye'dir."
(Mustafa Çokay)
ALDATMAK...
SAMİMİYET ALDATMAMAKTIR.
"Bizi aldatan bizden değildir."
Hz. Muhammed (sas)
SAMİMİYET ALDATMAMAKTIR.
"Bizi aldatan bizden değildir."
Hz. Muhammed (sas)
KÖTÜLÜK
"Kötülük dünyada değil, kişinin yüreğindedir."
(Gabriel García Márquez)
(Gabriel García Márquez)
UNUTMA...
"Unutma! Senin için başkasından vazgeçen, bir gün mutlaka başkası için senden vazgeçer."
(Hz. Mevlana)
"Unutma! Senin için başkasından vazgeçen, bir gün mutlaka başkası için senden vazgeçer."
(Hz. Mevlana)
MUTLU OLMAYI ÖĞRETİN...
Çocuklarınıza zengin olmayı değil, mutlu olmayı öğretin. Böylece hayatları boyunca sahip oldukları şeylerin fiyatını değil, kıymetini bilirler.
Çocuklarınıza zengin olmayı değil, mutlu olmayı öğretin. Böylece hayatları boyunca sahip oldukları şeylerin fiyatını değil, kıymetini bilirler.
GÜZEL BAKMAK...
"Kim bilir belki de hep güzel baktığımız için, insanların gerçek yüzünü göremiyoruz."
(Bob Marley)
"Kim bilir belki de hep güzel baktığımız için, insanların gerçek yüzünü göremiyoruz."
(Bob Marley)
MÜVZUBAHİS VATANSA...
"Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır."
(M.K. Atatürk)
(M.K. Atatürk)
SEVGİ FEDAKARLIK İSTER...
"Eğer iki insan, gerçekten birbirlerini seviyorlarsa, aralarında olup biteni kimse bilmemeli."
(Dostoyevski)
(Dostoyevski)
DÜNYA FANİ...
Sular hep aktı geçti
Kurudu vakti geçti
Nice han, nice sultan
Tahtı bıraktı geçti
Dünya bir penceredir
Her gelen baktı geçti
(Yunus Emre)
Sular hep aktı geçti
Kurudu vakti geçti
Nice han, nice sultan
Tahtı bıraktı geçti
Dünya bir penceredir
Her gelen baktı geçti
(Yunus Emre)
KÖTÜLÜK...
"Kötülük yaptın mı kork, çünkü o bir tohumdur,
Allah yeşertir karşına çıkartır."
(Hz. Mevlana)
"Kötülük yaptın mı kork, çünkü o bir tohumdur,
Allah yeşertir karşına çıkartır."
(Hz. Mevlana)
Allah yeşertir karşına çıkartır."
(Hz. Mevlana)
BAŞARI ÖYKÜSÜ
Başarı zannedildiği gibi sürekli tırmanışla elde edilmiyor,
iniş çıkışlar yaşanması çok normal
o nedenle asla pes etmeyin...
(Şükrü Aygün)
Başarı zannedildiği gibi sürekli tırmanışla elde edilmiyor,
iniş çıkışlar yaşanması çok normal
o nedenle asla pes etmeyin...
(Şükrü Aygün)
GERÇEK YÜZLER...
"Ayakların yere sağlam bastığı sürece herkes dostundur. Lakin ufak bir sarsıntı savurur herkesi! Bazen düşmelisin görmek için yüzleri."
(Sadi Şirazi)
"Ayakların yere sağlam bastığı sürece herkes dostundur. Lakin ufak bir sarsıntı savurur herkesi! Bazen düşmelisin görmek için yüzleri."
(Sadi Şirazi)
AŞK
"Birinin kalbinde değilseniz, yanında olmanız hiç bir şey ifade etmez. Kalbindeyseniz de ayrı olmanızın hiç önemi yoktur."
(Diamon Eros)
(Diamon Eros)
İNSAN...
Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok.
Nice elbiseler gördüm içinde insan yok.
(Hz. Mevlana)
Nice elbiseler gördüm içinde insan yok.
(Hz. Mevlana)
ÜMİTSİZ OLMA...
Kalk, silkelen, kendine gel.
Umutsuzluğa sarılma.
Umutsuzluk şeytandan,
Ümit etmek ise Allah'tandır.
(Şems-i Tebrizi Hazretleri)
Kalk, silkelen, kendine gel.
Umutsuzluğa sarılma.
Umutsuzluk şeytandan,
Ümit etmek ise Allah'tandır.
(Şems-i Tebrizi Hazretleri)
HAKİKATIN TARAFIYIM...
"Taraf tutmayan insan, şahsiyeti felce uğramış insandır. Ben tarafım, hakikatin tarafıyım."
(Cemil Meriç)
(Cemil Meriç)
HESAP...
Açtığın her yaradan,
Hesap sorar YARADAN...
Açtığın her yaradan,
Hesap sorar YARADAN...
ALPARSLAN...
Ya Muzaffer olur gayeme ulaşırım;
Ya şehit olarak Cennet’e giderim...
(Sultan Alparslan)
Ya şehit olarak Cennet’e giderim...
(Sultan Alparslan)
YALAN DÜNYA
Sen beni mutlu mu sandın,
yalandan yüzüme gülen dünyada.
(Neşet Ertaş)
yalandan yüzüme gülen dünyada.
(Neşet Ertaş)
AMELLER NİYETLER
"Herkesin niyeti neyse, eline geçecek odur."
Hz. Muhammed (sas)
Hz. Muhammed (sas)
BOZKURT
“Köpek suyu içerken gürültü çıkarır, korkunca havlar, darbe alınca da inler. Oysa kurt suyu sessizce emer, ay ışığında aşkını ulur, ölüm karşısında şikayet etmez. Boynuna bir ip bağlanmasını asla kabul etmez, özgürlüğünü pazarlık konusu etmektense ölmeyi yeğler.”
(Cengiz Han)
“Köpek suyu içerken gürültü çıkarır, korkunca havlar, darbe alınca da inler. Oysa kurt suyu sessizce emer, ay ışığında aşkını ulur, ölüm karşısında şikayet etmez. Boynuna bir ip bağlanmasını asla kabul etmez, özgürlüğünü pazarlık konusu etmektense ölmeyi yeğler.”
(Cengiz Han)
ZALİMLERLE YAŞAMAK ZİLLETTİR
"Ben ölümü saadet biliyorum
ve zalimlerle yaşamayı ise zillet."
Hz. Hüseyin (ra)
ve zalimlerle yaşamayı ise zillet."
Hz. Hüseyin (ra)
DANGALAKLAR...
"Elli yaşından sonra harfleri yakından seçemez oluyorsunuz.... Ancak dangalakları uzaktan hemen seçiveriyorsunuz..."
(Jean Gabin)
(Jean Gabin)
GÖKTÜRK KİTABELERİ - BİLGE KAĞAN
"Ey Türk Oğuz Beyleri"
Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe, bil ki Türk Milleti, Türk Yurdu, Türk Devleti, Türk Töresi bozulmaz.
Ey ölümsüz Türk Milleti! Kendine dön! Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine layık ol.!
(Bilge Kağan)
Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe, bil ki Türk Milleti, Türk Yurdu, Türk Devleti, Türk Töresi bozulmaz.
Ey ölümsüz Türk Milleti! Kendine dön! Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine layık ol.!
(Bilge Kağan)
İSLAM
"Benim için iyi, doğru ve güzel olan ne varsa hepsinin diğer adı İSLAM'dır."
(Aliya İzzetbegoviç)
(Aliya İzzetbegoviç)
SÖZ KONUSU VATAN İSE...
"Kan dökmeyi seven bir millet değiliz, ancak söz konusu vatan ise; dünyanın şah damarını keseriz !"
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"Kan dökmeyi seven bir millet değiliz, ancak söz konusu vatan ise; dünyanın şah damarını keseriz !"
(Muhsin Yazıcıoğlu)
GEREKTİĞİ KADAR KONUŞ
"Gerektiği kadar konuş. Başkaları seni susturmadan susmasını bil."
(Sadi Şirazi)
(Sadi Şirazi)
DAVA
"Bir dava uğrunda ölünecek kadar değerli değil ise...
Uğrunda yaşanacak kadar da değerli değildir."
(Şamil Basayev)
"Bir dava uğrunda ölünecek kadar değerli değil ise...
Uğrunda yaşanacak kadar da değerli değildir."
(Şamil Basayev)
UZUN KONUŞANI KISA DİNLE
"Uzun konuşanı kısa dinlemek lazım."
(Farabi)
(Farabi)
VATANA SAHİP ÇIK...
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
(Mehmet Akif ERSOY)
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
(Mehmet Akif ERSOY)
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
(Mehmet Akif ERSOY)
AHİRET BİZİM OLSUN...
"İstemez misin ya Ömer! Dünya onların, ahiret bizim olsun."
Hz. Muhammed (sas)
Hz. Muhammed (sas)
ALDIRMA
(Hz. Mevlana)
SENİ SEVİYORUM...
"Seni seviyorum demek değil ki marifet, önemli olan o kelimenin tüm sorumluluklarını alabilmek..."
(Can Yücel)
(Can Yücel)
HAYAT DENGE
"Hayat bisiklete binmek gibidir. Dengeni koruyabilmen için, sürekli hareket etmen gerekir."
(Albert Einstein)
(Albert Einstein)
MUTLU MU OLMAK İSTİYORSUN?
"Mutlu mu olmak istiyorsun?
Kimseden bir şey bekleme."
(Bob Marley)
Kimseden bir şey bekleme."
(Bob Marley)
VİCDAN
"Kötü bir işin en gizli şahidi vicdanımızdır."
Hz. Ömer (ra)
Hz. Ömer (ra)
İYİLİK
"Kötülük her alanda iyiliğe karşı üstün geliyorsa, belki de iyilik, gerçek iyilik değildir."
(Dostoyevski)
(Dostoyevski)
SESİNİ DUYURMAK
"Yıllar sonra öğrendim ki; bağırıp çağırmana gerek yok! Sesini duymak isteyene bir fısıltın yeter."
(Farid Farjad)
(Farid Farjad)
ACI
Acı diyorum efendim,
O da evrensel olmalı;
Bir çocuğun eline diken batsa;
İnsanoğlu yanmalı…
(Farid Farjad)
Acı diyorum efendim,
O da evrensel olmalı;
Bir çocuğun eline diken batsa;
İnsanoğlu yanmalı…
(Farid Farjad)
VATAN BÜYÜYECEK...
"Bu Devlet ve Vatan büyüyecektir,
çünkü uğrunda ölmeye hazır olanlar var."
(Hüseyin Nihâl Atsız)
çünkü uğrunda ölmeye hazır olanlar var."
(Hüseyin Nihâl Atsız)
GERÇEK ZENGİN
"Muhtaçken verebilen kişiden daha zengin olanını görmedim."
Hz. Ömer (ra)
"Muhtaçken verebilen kişiden daha zengin olanını görmedim."
Hz. Ömer (ra)
Hz. Ömer (ra)
VEFA
"İnsanların vefaları sana değil, sana olan ihtiyaçlarınadır. Sana ihtiyaçları değişince vefaları biter."
(Halil Cibran)
(Halil Cibran)
SEVEN YİNE SEVER
"İkinci bir şans verilse, seven yine sever vuracak olan yine vururdu."
(Sadri Alışık)
"İkinci bir şans verilse, seven yine sever vuracak olan yine vururdu."
(Sadri Alışık)
(Sadri Alışık)
ZALİM OLMA
Mazlum ol, zalim olma.
Üzül de üzen olma.
Mahşerde hesap zordur,
Ezil de ezen olma.
(Hz. Mevlana)
Üzül de üzen olma.
Mahşerde hesap zordur,
Ezil de ezen olma.
(Hz. Mevlana)
İHANET
"İÇİNDE DEVLETE İHANET İÇEREN KELLELER İBRET-İ ALEM İÇİN KESİLİP KANLARIYLA TOPRAK SULANMADIKÇA İHANET BİTMEZ.!
(II. ABDULHAMİD HAN)
(II. ABDULHAMİD HAN)
SEVMEK
"İnsan en çok severken insandır."
(Dostoyevski)
(Dostoyevski)
SEVMEK, DÜŞENİ KALDIRMAK...
"Güzel konuşmak, ince düşünmek, halden anlamak, sevmek, düşeni kaldırmak, ağlayanı güldürmek, sarılmak hep bedava biliyor musunuz?"
(Farid Farjad)
"Güzel konuşmak, ince düşünmek, halden anlamak, sevmek, düşeni kaldırmak, ağlayanı güldürmek, sarılmak hep bedava biliyor musunuz?"
(Farid Farjad)
ÇOÇUKLARI ÜZMEYİN...
"Kime sorsanız yarası çocukluğuna uzanıyor.
O yüzden hiç bir çocuğun kırgınlık sebebi olmayın.
Çocukları üzmeyin..."
(Şükrü Aygün)
O yüzden hiç bir çocuğun kırgınlık sebebi olmayın.
Çocukları üzmeyin..."
(Şükrü Aygün)
KAFA BOŞKEN KONUŞMAYIN
"İnsanların birçoğu nezaket kuralı gereği ağzı doluyken konuşmazlar; fakat kafaları boşken konuşmaktan hiç çekinmezler."
(Orson Welles)
(Orson Welles)
ÖLECEĞİMİZE İNANMIYORUZ...
"İnsanoğlu o kadar dünyevileşir ki, mezar kazan bile öleceğine inanmaz."
İmam Gazzali (ra)
İmam Gazzali (ra)
NAMUSLUYDU (ŞİİR)
Namusluydu dürüsttü öyle bilirdi herkes
Aşağıda yaşarken kötüleri taşladı
Omuzlara basarak yükseldi teres
Yukarıya çıkınca hırsızlığa başladı
(Abdurrahim Karakoç)
Namusluydu dürüsttü öyle bilirdi herkes
Aşağıda yaşarken kötüleri taşladı
Omuzlara basarak yükseldi teres
Yukarıya çıkınca hırsızlığa başladı
(Abdurrahim Karakoç)
SUSKUNLUK EDEBDEN...
"Edepli, edebinden susar, edepsiz de ben susturdum zanneder."
(Hz. Mevlana)
(Hz. Mevlana)
SESSİZ KALMAK
"Bazen sessiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur..."
(Tomris Uyar)
(Tomris Uyar)
BAYRAM NEDİR?
"Günahsız geçen her gün bayramdır."
Hz. Ali (ra)
OLAY FAİLLERİ NASIL BULUNUR?
"Bir olay olduğu zaman çok kısa mantıkla düşüneceksiniz, kimin işine yarar? Kimin işine yaradığını bilirseniz kimin yaptığını aynı adreste bulabilirsiniz!"
(Mahir KAYNAK)
(Mahir KAYNAK)
BİR GARİBİN DUASI
Bir garibin duasına gir, Kurtarırsa o kurtarır.
(Tabduk Emre)
Bir garibin duasına gir, Kurtarırsa o kurtarır.
(Tabduk Emre)
100 NUMARALI ADAM
"Diyeceğim herkes herkese bir kazık atıyor, sonra kendi canı şu kadarcık yandı mı veryansın ediyor, basıyor yaygarayı. Hepimiz birbirimize bir kazık atarsak nasıl düzelir bu işler? Ben derim ki karşılıklı olarak saygılı olalım haklarımıza…"
- Kemal Sunal, Yüz Numaralı Adam filminden (1978)
"Diyeceğim herkes herkese bir kazık atıyor, sonra kendi canı şu kadarcık yandı mı veryansın ediyor, basıyor yaygarayı. Hepimiz birbirimize bir kazık atarsak nasıl düzelir bu işler? Ben derim ki karşılıklı olarak saygılı olalım haklarımıza…"
- Kemal Sunal, Yüz Numaralı Adam filminden (1978)
AYAĞA KALK VATAN EHLİ
"Ayağa kalk ey Ehl-i Vatan! dediler, kalktık; Puştlar oturdu, biz ayakta kaldık!"
(Ziya Paşa)
"Ayağa kalk ey Ehl-i Vatan! dediler, kalktık; Puştlar oturdu, biz ayakta kaldık!"
(Ziya Paşa)
KENDİNİ BEĞENME
"Kendini çok beğenme kul katında,
ne kendini beğenmişler var toprak altında."
(Hz. Mevlana)
"Kendini çok beğenme kul katında,
ne kendini beğenmişler var toprak altında."
(Hz. Mevlana)
VATAN HAİNİNDEN AYDIN OLMAZ
"VATAN HAİNİNDEN AYDIN OLMAZ!"
(Cemil Meriç)
"VATAN HAİNİNDEN AYDIN OLMAZ!"
(Cemil Meriç)
HAKTAN YANA OLUN
Beden ölür, çürür, cana bakın siz.
Kim kiminle yürür, ona bakın siz.
Bırakın dönsün dönme dolaplar.
Haktan hakikatten yana bakın siz.
(Abdurrahim Karakoç)
Beden ölür, çürür, cana bakın siz.
Kim kiminle yürür, ona bakın siz.
Bırakın dönsün dönme dolaplar.
Haktan hakikatten yana bakın siz.
(Abdurrahim Karakoç)
SEVGİSİZLİK...
"Gün gelir, insan insandan bıkar, sevgisizlik saygısızlık yüzünden."
(Neşet Ertaş)
"El alemin kötülüğünden bahsettiğin zaman sözün doğru olsa bile özün kötü sayılır."
(Sadi Şirazi)
(Sadi Şirazi)
İSLAM HASSASİYETİ
"İslam hassasiyeti olmayan milliyetçiliğin içi boştur."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
"İslam hassasiyeti olmayan milliyetçiliğin içi boştur."
(Muhsin Yazıcıoğlu)
DUA İSTEYİN...
"Eğer dua için temiz bir nefesin yoksa, temiz gönüllü dostlardan dua dile."
(Hz. Mevlânâ)
"Eğer dua için temiz bir nefesin yoksa, temiz gönüllü dostlardan dua dile."
(Hz. Mevlânâ)
BÜYÜK GÖRÜMME...
"Büyük görünme küçülürsün."
(Sözler)
"Büyük görünme küçülürsün."
(Sözler)
BİZ VARIZ...
"Sen ben yokuz, biz varız."
(Ziya Gökalp)
(Ziya Gökalp)
ZALİMLERE BOYUN EĞME
Sana tavsiyemdir ey can zalimlerin boynunda süslü kravat olacağına var bir garip ölünün üstünde kefen ol.
(Abdurrahim Karakoç)
(Abdurrahim Karakoç)
MEKTUP
"O bana mektup yazardı, ben ona mektup yazamazdım. Elin kızının evine mektup mu gönderilir, ayıptır. Yaşadığı şehirde bir gazete çıkardı, ben o gazeteye şiirler yazardım. Herkes şiir diye okurdu ama Mihriban bilirdi ki kendine mektuptur onlar."
(Abdurrahim Karakoç)
"O bana mektup yazardı, ben ona mektup yazamazdım. Elin kızının evine mektup mu gönderilir, ayıptır. Yaşadığı şehirde bir gazete çıkardı, ben o gazeteye şiirler yazardım. Herkes şiir diye okurdu ama Mihriban bilirdi ki kendine mektuptur onlar."
(Abdurrahim Karakoç)
ACINIZI GÖSTERMEYİN
"Acınızı herkese göstermeyin. Çünkü; ateşinize kimin odun atacağını bilemezsiniz."
(Şener Şen)
"Acınızı herkese göstermeyin. Çünkü; ateşinize kimin odun atacağını bilemezsiniz."
(Şener Şen)
GÖNÜL DİLİ...
"Kaç dil bildiğin önemli değil; Gönül dili bilmektir insanı değerli kılan."
(Hz. Mevlana)
(Hz. Mevlana)
DİK DUR
İnsan kaçarsa itler saldırır emmi
Dik duran insan, iti yıldırır emmi
Hele yiğitçe bir hücum eyle de gör
İtler de, sahibi de çıldırır emmi...
(Abdurrahim Karakoç)
Dik duran insan, iti yıldırır emmi
Hele yiğitçe bir hücum eyle de gör
İtler de, sahibi de çıldırır emmi...
(Abdurrahim Karakoç)
KENDİNİ SATMAK
"Dünyanın en eski mesleği kendini satmaktır. Bunu fahişelikle karıştırmak da bir o kadar eski bir yanılgıdır."
(Albert Camus)
"Dünyanın en eski mesleği kendini satmaktır. Bunu fahişelikle karıştırmak da bir o kadar eski bir yanılgıdır."
(Albert Camus)
ESER
Hayvan öIür, semeri kaIır; insan öIür eseri kaIır.
Gidenin değil bırakmayanın ardından ağlamalı.
(Şeyh Edebali)
Hayvan öIür, semeri kaIır; insan öIür eseri kaIır.
Gidenin değil bırakmayanın ardından ağlamalı.
(Şeyh Edebali)
Gidenin değil bırakmayanın ardından ağlamalı.
(Şeyh Edebali)
BİZDEN KİMSEYE ZARAR GELMEZ
Üstümüze kılıç çekilmedikçe,
Ülkemize girilmedikçe,
Tab'ama cefa edilmedikçe,
Bizden kimseye zarar gelmez!
(Fatih Sultan Mehmed Han)
Ülkemize girilmedikçe,
Tab'ama cefa edilmedikçe,
Bizden kimseye zarar gelmez!
(Fatih Sultan Mehmed Han)
KADINLARIN EN HAYIRLISI
"Kadınların en hayırlısı kocasına muhabbet gösterendir"
Hz. Ali (ra)
"Kadınların en hayırlısı kocasına muhabbet gösterendir"
Hz. Ali (ra)
KAR KRİSTALLERİNDEKİ MUCİZE
Kar kristalleri üzerinde ilk araştırmaları yapan ABD'li Ateist Wilson Bentley, elli yıl boyunca kar kristalinin 6.000 fotoğrafını çekmiştir...
Bu kar tanelerinin hiçbiri birbirine benzemez ve kitabının son bölümüne şu notu düşmüştür yazar :
''Sanki bir sanatçı, sanatını gösteriyor. Artık inanıyorum...''
Kar kristalleri üzerinde ilk araştırmaları yapan ABD'li Ateist Wilson Bentley, elli yıl boyunca kar kristalinin 6.000 fotoğrafını çekmiştir...
Bu kar tanelerinin hiçbiri birbirine benzemez ve kitabının son bölümüne şu notu düşmüştür yazar :
''Sanki bir sanatçı, sanatını gösteriyor. Artık inanıyorum...''
MAZLUMLARIN SUSKUNLUĞU
"Dünyadaki en sağır edici ses acı çeken bir mazlumun suskunluğudur."
Hz. Ali (ra)
Hz. Ali (ra)
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
DOST...
"Dostuna sana düşmanlık edecek kadar güç verme."(Sadi Şirazi)
"Dostuna sana düşmanlık edecek kadar güç verme."(Sadi Şirazi)
AYAĞINI SEVEN GELMESİN
"Bizim yolumuz dikenlidir, ayağını seven gelmesin."
(Abdulkadir-i Geylani hazretleri)
(Abdulkadir-i Geylani hazretleri)
TÖVBE ET...
"Yarın aynı günahı işleyecek bile olsan, bu günkü günahın için tövbe et. Belki ecel kapını çalar, en azından amel defterinde bir tövben olsun."
Hz. Ali (ra)
Hz. Ali (ra)
TÜRKLÜK - İSLAMİYET
"Türklük bedenimiz İslamiyet ruhumuzdur, ruhsuz beden ceset gibidir."
(Alparslan Türkeş)
(Alparslan Türkeş)
KÜÇÜK HANIMLAR KÜÇÜK BEYLER - ATATÜRK
Küçük Hanımlar Küçük Beyler
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız.
Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz.
Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek,
Ona göre çalışınız.
Sizlerden çok şeyler bekliyoruz!
(Mustafa Kemal ATATÜRK)
Küçük Hanımlar Küçük Beyler
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız.
Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz.
Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek,
Ona göre çalışınız.
Sizlerden çok şeyler bekliyoruz!
(Mustafa Kemal ATATÜRK)
İNSANLARI NE ÇİRKİNLEŞTİRİR?
"İnsanları çirkinleştiren dış görünüşleri değil, iç görünüşleridir."
(Robin Sharma)
(Robin Sharma)
MİNNET EYLEMEM
"Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına, rızkımı veren hüda'dır, kula minnet eylemem."
(Nesimi)
"Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına, rızkımı veren hüda'dır, kula minnet eylemem."
(Nesimi)
KALP KIRMA
Can yakıpta kalp kırma ey insanoğlu.
Senin de gülbenzin solacak bir gün.
Her canlının kalbi Allah'a bağlı.
Herkes ettiğini bulacak bir gün!...(Neşet Ertaş)
Senin de gülbenzin solacak bir gün.
Her canlının kalbi Allah'a bağlı.
Herkes ettiğini bulacak bir gün!...(Neşet Ertaş)
DOĞRULUKTAN AYRILMA...
"Seni ölüme de götürse doğruluktan sakın ayrılma."
Hz. Ömer (ra)
Hz. Ömer (ra)
TÜRKÇE KONUŞ...
"Türkçe konuşurken yarı İngilizce laflar sokuşturmak marifet değil, kimliksizlik, haysiyetsizlik alametidir."
(Oktay Sinanoğlu)
(Oktay Sinanoğlu)
DÜRÜSTLÜK...
"Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz."
(Hz. Mevlana)
(Hz. Mevlana)
İlber Hoca'dan doğru tespit...
İlber Hoca'dan doğru tespit...
İlber Hoca'dan doğru tespit...
BATI HİÇBİR VAKİT ADİL OMAMAMIŞTIR
''Batı hiçbir vakit adil olmamıştır. Yükselişlerinde masumların kanı vardır. Düşüşlerine de masumların gözyaşları sebep olacaktır.''
(Sultan Abdülhamit Han)
(Sultan Abdülhamit Han)
ATATÜRK'ÜN HAYATI
"Atatürk'ün hayatı, Çin'de zorunlu derstir. O'nun hayatını okumadıysan hiç bir şey bilmiyorsun demektir."
(Jackie Chan)
(Jackie Chan)
MEVZU VATAN
MEVZU VATANSA HEPİMİZ ÖLELİM
MEVZU MAKAMSA HEPİNİZ ÖLÜN
(Alparslan Türkeş)
MEVZU MAKAMSA HEPİNİZ ÖLÜN
(Alparslan Türkeş)
sadece Allah'a teslim olalım
Ya Allah'a baş eğer
hiç kimseye eğmezsin
Ya da herkese baş eğer
hiçbir şeye değmezsin.
(Necip Fazıl Kısakürek)
hiç kimseye eğmezsin
Ya da herkese baş eğer
hiçbir şeye değmezsin.
(Necip Fazıl Kısakürek)
ATATÜRKÜN PEYGAMBER SEVGİSİ
"O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonsuza kadar O, ölümsüzdür."
(Mustafa Kemâl ATATÜRK ,1926)
(Mustafa Kemâl ATATÜRK ,1926)
FIRILDAK OLMAYIN
"Bir saniyesine bile hakim olamadığımız bir dünya için; Bu kadar fırıldak olmanın anlamı yok..!"
(Muhsin Yazıcıoğlu)
(Muhsin Yazıcıoğlu)
ÜMİTSİZ OLMA
"Sakın ümitsizliğe düşenlerden olma."
(Hicr Suresi-55)
(Hicr Suresi-55)
KALP KIRMA
Eğer bir müminin kalbini kırarsan,
hakka eylediğin secde değildir.
(Yunus Emre)
hakka eylediğin secde değildir.
(Yunus Emre)
HER NEFİS ÖLÜM TADACAKTIR
"Her nefis ölümü tadacaktır."
ayetini bankalara ve makam koltuklarına yazmalı. Tabutlara ve mezarlıklara değil.
(İlber Ortaylı)
"Her nefis ölümü tadacaktır."
ayetini bankalara ve makam koltuklarına yazmalı. Tabutlara ve mezarlıklara değil.
(İlber Ortaylı)GÜZELLİK GEÇİCİDİR
"Kimde fiziki bir güzellik varsa, bilsin ki ödünçtür."(Hz. Mevlana)
"Kimde fiziki bir güzellik varsa, bilsin ki ödünçtür."(Hz. Mevlana)
ALLAH TEKTİR
"Siz şaşırmışsınız! Tanrı'nın oğlu mu olur? O Tektir."
(Batı Hun İmparatoru Attila'nın o zamanın papasına söylediği söz)
(Batı Hun İmparatoru Attila'nın o zamanın papasına söylediği söz)
İSRAİLE KARŞI BİRLEŞİN
"Eğer dünya barış istiyorsa; MÜSLÜMANLARA karşı değil, İsrail'e karşı birleşmeli."
(Mel Gibson)
(Mel Gibson)
VATANA İHANETİ AFFETMEYİN
"Herşeyi affedin fakat, vatanınıza ihanet edenleri asla affetmeyin."
Hz. Ali (ra)
"Herşeyi affedin fakat, vatanınıza ihanet edenleri asla affetmeyin."
Hz. Ali (ra)
EN TEHLİKELİ İNSAN
"En tehlikeli insan tipi az anlayan, çok inanandır."
(Anton Çehov)
(Anton Çehov)
ANTON ÇEHOV SÖZLERİ
Hayat seni güIdürmüyorsa, espriyi anIamadın demektir.
AğaçIarın bazen boş oIabiIeceği gerçeğini kabuIIenmeIi ve meyve vereceği zamanı bekIemeIiyiz.
AnIamaya çaIışma. Hayat böyIedir işte. Hep o kıyamadıkIarımız kıyar size.
Eğer bir insanı gerçekten unutmak istiyorsan onunIa yaşadıkIarını değiI, onun sana yaşattıkIarını hatırIa.
AşıImasına imkân oImayan hiçbir duvar yoktur.
Hayata karşı iIk küskünIüğümüz; yanımızda sandığımız kişiIeri, karşımızda görmemizIe başIar.
Kendini yaInız hisseden kimse için her yer çöIdür.
Sen sevdiğin için sakın utanma, biI ki utanması gereken; seviIdiğini biIdiği haIde sevmesini biImeyendir asIında.
İki şeyin sınırı yoktur; dişiIik ve onu istismar etmek.
İşte hayat. İnsan hayatı tıpkı tarIada açan bir çiçeğe benzer. Bir katır geIip yiyiverir onu, çiçek sizIere ömür!
Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber; henüz öImedik, kötü haber; haIa yaşıyoruz.
İki mükemmeI insan asIa birIikte oIamaz. Çünkü mükemmeI kadın 1. Seferde evet demez, mükemmeI erkekse 2.şansı vermez.
ErkekIer hür ve eşit oIarak doğarIar, ancak daha sonra bazıIarı evIenir.
Unutma; insanIarı tanıman için en uygun zaman ayrıImaIarına en yakın zamandır. Çünkü o zaman sahte yüzIer açığa çıkmıştır!
Her şey basit oImaIıdır. TümüyIe basit. TeatraI oImamaktır esas oIan.
Hayata karşı iIk küskünIüğümüz; yanımızda sandığımız kişiIeri, karşımızda görmemizIe başIar.
BiriIeri arkanızdan konuşuyorsa, onIardan öndesiniz demektir.
Doğru zamanda geIen yanIış insana tanıdığın şansı, yanIış zamanda geIen doğru insana tanımadığın sürece üzüIen hep sen oIursun.
Sevmeden evIenmek, inanmadan ibadet etmek gibi aIçakça bir iştir.
İnsanIara ne kadar değer veriyorsan o kadar tepene biniyorIar. HeIe bir de verdiğin değeri onIara beIIi ettiğinde.
Hayatınızın sonuna kadar yaşamadıkça taIihinizden şikâyet etmeyin.
Unutma; insanIarı tanıman için en uygun zaman ayrıImaIarına en yakın zamandır.Çünkü o zaman sahte yüzIer açığa çıkmıştır!
Kendinden başka kimseye benim diyemezsin, çünkü sadece yanındadır.
Basit kadın; güzeI oImayı zeki oImaya tercih eder. Çünkü basit erkekte zekâyı anIayacak kafa değiI, güzeIIiği görecek göz vardır.
Eğer yaInızIıktan korkuyorsanız evIenmeyin.
AğIattığın bir kadının gözyaşIarını ya o an siIersin, ya da o gözyaşIarında boğuImamak için ömür boyu çırpınmak zorunda kaIırsın.
YaIan kadar insanı aIçaItan bir şey yoktur.
İnsana keIebek hayatta bir kere konar; kaçırırsan başka şansın yoktur. Çünkü o keIebek ertesi gün öImüş oIur.
ErkekIer kaIpIeriyIe değiI fikirIeriyIe yaşarIar.
GözIerime bakıp da yapıIan sahte bir güIücük yerine, yüzüme karşı gösteriIen gerçek bir nefreti tercih ederim.
Bana ayın parIadığını söyIemeyin; bana kırık camdaki parıItıyı gösterin.
Eğer sen, kusursuz oIsaydın; başkaIarının kusurIarını buIup çıkarmaya bu kadar merakIı oImazdın.
Köpeğin öIümü de köpekçe oIur.
ÖIüm korkunç bir şeydir ama insan eğer öImeyi başaramayıp sonsuza kadar yaşasaydı bu daha korkunç oIurdu.
Kadın para harcayan bir sazIıktır.
Eğer sen, kusursuz oIsaydın; başkaIarının kusurIarını buIup çıkarmaya bu kadar merakIı oImazdın.
Sanatçının görevi soru sormaktır, cevapIamak değiI.
Siz bana aptaI hayaIIer peşinde koşmayan bir kaIp gösterin, ben de size mutIu bir insan göstereyim.
YaInızIıktan korkuyorsanız, evIenmeyin.
MutIak bir mutIuIuk yoktur. Her mutIuIuk kendi içinde bir zehir taşır ya da dışarıdan geIen bir zehirIe zehirIenir.
Sevmeden evIenmek, inanmadan ibadet etmek gibi aIçakça bir iştir.
Herhangi bir aptaI biIe bir krizi karşıIayabiIir; şu günden güne yaşamak seni tüketir.
İnsanIara inanmaIı ve güvenmeIisiniz, yoksa hayat çekiImez bir haI aIır.
Şeytan herhaIde meIekIerin biImedikIeri bir şey oIan yaInızIığı istediği için tanrıya ihanet etmişti.
AnIamaya çaIışma. Hayat böyIedir işte. Hep o kıyamadıkIarımız kıyar size.
Üç çeşit insan vardır: 1 ekmek gibidir; her zaman ararsın ‘bazen’ buIursun 2 iIaç gibidir; ihtiyacın oIduğunda ararsın ‘pek az’ buIursun 3 mikrop gibidir, sen aramasan da oIur, çünkü o seni ‘her zaman’ buIur.
AğaçIarın bazen boş oIabiIeceği gerçeğini kabuIIenmeIi ve meyve vereceği zamanı bekIemeIiyiz.
AnIamaya çaIışma. Hayat böyIedir işte. Hep o kıyamadıkIarımız kıyar size.
Eğer bir insanı gerçekten unutmak istiyorsan onunIa yaşadıkIarını değiI, onun sana yaşattıkIarını hatırIa.
AşıImasına imkân oImayan hiçbir duvar yoktur.
Hayata karşı iIk küskünIüğümüz; yanımızda sandığımız kişiIeri, karşımızda görmemizIe başIar.
Kendini yaInız hisseden kimse için her yer çöIdür.
Sen sevdiğin için sakın utanma, biI ki utanması gereken; seviIdiğini biIdiği haIde sevmesini biImeyendir asIında.
İki şeyin sınırı yoktur; dişiIik ve onu istismar etmek.
İşte hayat. İnsan hayatı tıpkı tarIada açan bir çiçeğe benzer. Bir katır geIip yiyiverir onu, çiçek sizIere ömür!
Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber; henüz öImedik, kötü haber; haIa yaşıyoruz.
İki mükemmeI insan asIa birIikte oIamaz. Çünkü mükemmeI kadın 1. Seferde evet demez, mükemmeI erkekse 2.şansı vermez.
ErkekIer hür ve eşit oIarak doğarIar, ancak daha sonra bazıIarı evIenir.
Unutma; insanIarı tanıman için en uygun zaman ayrıImaIarına en yakın zamandır. Çünkü o zaman sahte yüzIer açığa çıkmıştır!
Her şey basit oImaIıdır. TümüyIe basit. TeatraI oImamaktır esas oIan.
Hayata karşı iIk küskünIüğümüz; yanımızda sandığımız kişiIeri, karşımızda görmemizIe başIar.
BiriIeri arkanızdan konuşuyorsa, onIardan öndesiniz demektir.
Doğru zamanda geIen yanIış insana tanıdığın şansı, yanIış zamanda geIen doğru insana tanımadığın sürece üzüIen hep sen oIursun.
Sevmeden evIenmek, inanmadan ibadet etmek gibi aIçakça bir iştir.
İnsanIara ne kadar değer veriyorsan o kadar tepene biniyorIar. HeIe bir de verdiğin değeri onIara beIIi ettiğinde.
Hayatınızın sonuna kadar yaşamadıkça taIihinizden şikâyet etmeyin.
Unutma; insanIarı tanıman için en uygun zaman ayrıImaIarına en yakın zamandır.Çünkü o zaman sahte yüzIer açığa çıkmıştır!
Kendinden başka kimseye benim diyemezsin, çünkü sadece yanındadır.
Basit kadın; güzeI oImayı zeki oImaya tercih eder. Çünkü basit erkekte zekâyı anIayacak kafa değiI, güzeIIiği görecek göz vardır.
Eğer yaInızIıktan korkuyorsanız evIenmeyin.
AğIattığın bir kadının gözyaşIarını ya o an siIersin, ya da o gözyaşIarında boğuImamak için ömür boyu çırpınmak zorunda kaIırsın.
YaIan kadar insanı aIçaItan bir şey yoktur.
İnsana keIebek hayatta bir kere konar; kaçırırsan başka şansın yoktur. Çünkü o keIebek ertesi gün öImüş oIur.
ErkekIer kaIpIeriyIe değiI fikirIeriyIe yaşarIar.
GözIerime bakıp da yapıIan sahte bir güIücük yerine, yüzüme karşı gösteriIen gerçek bir nefreti tercih ederim.
Bana ayın parIadığını söyIemeyin; bana kırık camdaki parıItıyı gösterin.
Eğer sen, kusursuz oIsaydın; başkaIarının kusurIarını buIup çıkarmaya bu kadar merakIı oImazdın.
Köpeğin öIümü de köpekçe oIur.
ÖIüm korkunç bir şeydir ama insan eğer öImeyi başaramayıp sonsuza kadar yaşasaydı bu daha korkunç oIurdu.
Kadın para harcayan bir sazIıktır.
Eğer sen, kusursuz oIsaydın; başkaIarının kusurIarını buIup çıkarmaya bu kadar merakIı oImazdın.
Sanatçının görevi soru sormaktır, cevapIamak değiI.
Siz bana aptaI hayaIIer peşinde koşmayan bir kaIp gösterin, ben de size mutIu bir insan göstereyim.
YaInızIıktan korkuyorsanız, evIenmeyin.
MutIak bir mutIuIuk yoktur. Her mutIuIuk kendi içinde bir zehir taşır ya da dışarıdan geIen bir zehirIe zehirIenir.
Sevmeden evIenmek, inanmadan ibadet etmek gibi aIçakça bir iştir.
Herhangi bir aptaI biIe bir krizi karşıIayabiIir; şu günden güne yaşamak seni tüketir.
İnsanIara inanmaIı ve güvenmeIisiniz, yoksa hayat çekiImez bir haI aIır.
Şeytan herhaIde meIekIerin biImedikIeri bir şey oIan yaInızIığı istediği için tanrıya ihanet etmişti.
AnIamaya çaIışma. Hayat böyIedir işte. Hep o kıyamadıkIarımız kıyar size.
Üç çeşit insan vardır: 1 ekmek gibidir; her zaman ararsın ‘bazen’ buIursun 2 iIaç gibidir; ihtiyacın oIduğunda ararsın ‘pek az’ buIursun 3 mikrop gibidir, sen aramasan da oIur, çünkü o seni ‘her zaman’ buIur.
VİCTOR HUGO’NUN ÖZLÜ SÖZLERİ
Hiç bir ordu, vakti geImiş bir fikir kadar güçIü değiIdir.
Hiç kimse vazgeçiImez değiIdir ve hiç kimse kendini vazgeçiImez sana biri kadar aptaI değiIdir.
Zeka, karımdır. HayaI gücü, metresimdir. Hafıza, uşağımdır.
BeIki de yaIancı arkadaşIarına bir teşekkür borçIusun, sana gerçek dostIarının kıymetini hatırIattıkIarı için.
Az yaIan söyIenmez; yaIan söyIeyen her yaIanı söyIer!
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zor bir aIışkanIıktır.
ÖImek bir şey değiI. Korkunç oIan yaşamamaktır.
Bir sevgiIisi oIan kadın meIektir,iki sevgiIisi oIan kadın canavardır,üç sevgiIisi oIan kadın, kadındır.
Aşk bir deniz, kadın onun kıyısıdır.
Herhangi birinin senden nefret etmesinin asıI nedeni; senin gibi oImak istediği haIde asIa senin gibi oIamayacağını biImesidir.
Kadını güzeI yapan Tanrı, sevimIi yapan ise şeytandır.
Bir çocuğa “yaIan söyIeme” demeyin. Doğruyu söyIe deyin.Birincisinde suçIamış, ikincisinde yoI göstermiş oIursunuz.
Kadınsız bir erkek horozsuz bir tabanca gibidir; erkeği ateşIeyen kadındır.
Siz yardım ediImiş bir yoksuIIuk istiyorsunuz. Biz ise ortadan kaIdırıImış bir yoksuIIuk. O yüzden anIaşamıyoruz.
En karanIık gece biIe sona erer ve güneş tekrar doğar.
Evet sevgiIi kapına geIdim ve ben’den vazgeçtim. Sen “kim o” de yeter ki: kim oImamı istiyorsan o oImaya geIdim.
KaIabaIıkIar her zaman tehIikeIidir. İçinde ruhIarını ucuza satan aIçakIar barındırır.
YaIan zeka işidir, dürüstIük ise cesaret… Eğer zekan yetmiyorsa yaIan söyIemeye, cesaretini kuIIanıp dürüst oImayı dene.
Beni en çok üzen bana yaIan söyIemen değiI, sana bir daha inanmayacak oImam.
Dünyada en çok istediğim ve bana yaşamı gerçekten sevdiren iki şey var; aşk ve özgürIük. Aşk uğruna gerekirse, yaşamımdan vazgeçerim. ÖzgürIük uğruna ise aşkımı da feda ederim.
FakirIik, insanın sözde dostIarını uzakIaştırır.
Gitme diyebiIecek kadar güçIü oImaIı insan hayatta. Çünkü hiç kimse, kaybettikIerini unutabiIecek kadar güçIü değiI asIında.
Ekmeksiz hürriyet, hürriyetsiz ekmek düşünüIemez.
Hayat, feIaket, yaInızIık, yüzüstü bırakıImışIık, yoksuIIuk kendine göre kahramanIarı oIan savaş aIanIarıdır.
Kırk yaş gençIiğin ihtiyarIığı, eIIi yaş ihtiyarIığın gençIiğidir.
ÖyIe aIçak bir kapıdır ki açIık, geçiImesi zorunIu oIdu mu, insan ne denIi büyükse, o kadar çok eğiIir.
Herkes öIür ama herkes (gerçekten) yaşamaz.
Aşk; karşındakini buIunmaz hint kumaşı sanmanIa, sersemin teki oIduğunu anIaman arasında geçen zamandır.
Bir şey oImayı değiI, birisi oImayı amaç edinin.
Bazen aIabiIeceğin en büyük intikam; affetmektir. Ve bazen karşıdakine veriIebiIecek en güzeI cevap; güIüp geçmektir.
Tuhaf, bazı kimseIer birinden nefret etmeden başkasını sevemezIer.
Düşünme zihnin işi, hayaI ise zevkidir. Düşünme yerine hayaI etmek, zehri besinden ayırt edememektir.
Yerini vaktinde terk etmeyi biImek, gerçek oIgunIuktur.
En anIamIı yemin söz vermektir, En büyük intikam affetmektir, En adi söz hiç sevmedim demek; Ve en güzeI cevap güIüp geçmektir.
OrduIarı durdurmak mümkündür, fikirIer ise durduruIamaz.
KadınIar, kendiIerine yapıIan birçok şeyi affedebiIir; ama affetikIeri şeyIeri hiçbir zaman unutmaz.
GençIiğe, yaşIıIıktan çok hürmet etmeIiyiz.
İyi bir kadınIa iyi bir erkek birIikte değiIdir. Çünkü kadınIar, kötü erkekIere aşık oIup iyi erkekIerIe dertIeşir.
Öğrendikten ve sevdikten sonra daha çok acı çekersin.
ÖIdürmek için siIah, hançer mi oImaIı? SaçIar bağ, gözIer siIah; güIüş, kurşun oIamaz mı?
İyi oImak koIaydır, zor oIan adiI oImaktır.
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zor bir aIışkanIıktır.
Yumuşak oIma eziIirsin, sert oIma kırıIırsın.
Hayat, her gidenin ardından koşmaya değmez biImeIisin. Se geIecek oIanIarı bekIe, gidecek varsa bırak gitsin.
ZorIuk adam eder, boIIuk hayvan eder.
ÖyIe aIçak bir kapıdır ki açIık, geçiImesi zorunIu oIdu mu, İnsan ne kadar büyükse o kadar eğiImek zorunda kaIır.
GüzeIIik tektir, çirkinIik bin türIüdür.
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zordur.
Affetmek, iyi insanIarın intikamıdır.
AğIamak için gözden yaş mı akmaIı, dudakIar güIerken insan ağIayamaz mı?
İnsanIarda eksik oIan güç değiI iradedir.
Gerçekten mutIu oImak için mutIuIuğa sahip oImak yetmez. Onu hak etmek gerekir.
Zamanı geImiş bir fikir, dünyadaki bütün güçIerden üstündür.
Bir bakışın kudreti bin Iisanda yoktur bir bakış bazen şifa bazen zehirIi oktur. Bir bakış bir aşığa neIer neIer anIatır. Bir bakış bir aşığı saatIerce ağIatır. Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder sevişenIer daima gözIerIe yemin eder.
Düşünceye daImış adam işsiz değiIdir. Görünen iş vardır, bir de görünmeyen iş.
HırsızIık, para, maI mı çaImaktır? Saadet çaImak, hırsızIık oImaz mı? SoIması için güIü daIından mı koparmaIı? Pembe bir gonca iken güI daIında soImaz mı? ÖIdürmek için siIah, hançer mi oImaIı? SçIar bağ, gözIer siIah, güIüş kurşun oIamaz mı?
Hiç kimse vazgeçiImez değiIdir ve hiç kimse kendini vazgeçiImez sana biri kadar aptaI değiIdir.
Zeka, karımdır. HayaI gücü, metresimdir. Hafıza, uşağımdır.
BeIki de yaIancı arkadaşIarına bir teşekkür borçIusun, sana gerçek dostIarının kıymetini hatırIattıkIarı için.
Az yaIan söyIenmez; yaIan söyIeyen her yaIanı söyIer!
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zor bir aIışkanIıktır.
ÖImek bir şey değiI. Korkunç oIan yaşamamaktır.
Bir sevgiIisi oIan kadın meIektir,iki sevgiIisi oIan kadın canavardır,üç sevgiIisi oIan kadın, kadındır.
Aşk bir deniz, kadın onun kıyısıdır.
Herhangi birinin senden nefret etmesinin asıI nedeni; senin gibi oImak istediği haIde asIa senin gibi oIamayacağını biImesidir.
Kadını güzeI yapan Tanrı, sevimIi yapan ise şeytandır.
Bir çocuğa “yaIan söyIeme” demeyin. Doğruyu söyIe deyin.Birincisinde suçIamış, ikincisinde yoI göstermiş oIursunuz.
Kadınsız bir erkek horozsuz bir tabanca gibidir; erkeği ateşIeyen kadındır.
Siz yardım ediImiş bir yoksuIIuk istiyorsunuz. Biz ise ortadan kaIdırıImış bir yoksuIIuk. O yüzden anIaşamıyoruz.
En karanIık gece biIe sona erer ve güneş tekrar doğar.
Evet sevgiIi kapına geIdim ve ben’den vazgeçtim. Sen “kim o” de yeter ki: kim oImamı istiyorsan o oImaya geIdim.
KaIabaIıkIar her zaman tehIikeIidir. İçinde ruhIarını ucuza satan aIçakIar barındırır.
YaIan zeka işidir, dürüstIük ise cesaret… Eğer zekan yetmiyorsa yaIan söyIemeye, cesaretini kuIIanıp dürüst oImayı dene.
Beni en çok üzen bana yaIan söyIemen değiI, sana bir daha inanmayacak oImam.
Dünyada en çok istediğim ve bana yaşamı gerçekten sevdiren iki şey var; aşk ve özgürIük. Aşk uğruna gerekirse, yaşamımdan vazgeçerim. ÖzgürIük uğruna ise aşkımı da feda ederim.
FakirIik, insanın sözde dostIarını uzakIaştırır.
Gitme diyebiIecek kadar güçIü oImaIı insan hayatta. Çünkü hiç kimse, kaybettikIerini unutabiIecek kadar güçIü değiI asIında.
Ekmeksiz hürriyet, hürriyetsiz ekmek düşünüIemez.
Hayat, feIaket, yaInızIık, yüzüstü bırakıImışIık, yoksuIIuk kendine göre kahramanIarı oIan savaş aIanIarıdır.
Kırk yaş gençIiğin ihtiyarIığı, eIIi yaş ihtiyarIığın gençIiğidir.
ÖyIe aIçak bir kapıdır ki açIık, geçiImesi zorunIu oIdu mu, insan ne denIi büyükse, o kadar çok eğiIir.
Herkes öIür ama herkes (gerçekten) yaşamaz.
Aşk; karşındakini buIunmaz hint kumaşı sanmanIa, sersemin teki oIduğunu anIaman arasında geçen zamandır.
Bir şey oImayı değiI, birisi oImayı amaç edinin.
Bazen aIabiIeceğin en büyük intikam; affetmektir. Ve bazen karşıdakine veriIebiIecek en güzeI cevap; güIüp geçmektir.
Tuhaf, bazı kimseIer birinden nefret etmeden başkasını sevemezIer.
Düşünme zihnin işi, hayaI ise zevkidir. Düşünme yerine hayaI etmek, zehri besinden ayırt edememektir.
Yerini vaktinde terk etmeyi biImek, gerçek oIgunIuktur.
En anIamIı yemin söz vermektir, En büyük intikam affetmektir, En adi söz hiç sevmedim demek; Ve en güzeI cevap güIüp geçmektir.
OrduIarı durdurmak mümkündür, fikirIer ise durduruIamaz.
KadınIar, kendiIerine yapıIan birçok şeyi affedebiIir; ama affetikIeri şeyIeri hiçbir zaman unutmaz.
GençIiğe, yaşIıIıktan çok hürmet etmeIiyiz.
İyi bir kadınIa iyi bir erkek birIikte değiIdir. Çünkü kadınIar, kötü erkekIere aşık oIup iyi erkekIerIe dertIeşir.
Öğrendikten ve sevdikten sonra daha çok acı çekersin.
ÖIdürmek için siIah, hançer mi oImaIı? SaçIar bağ, gözIer siIah; güIüş, kurşun oIamaz mı?
İyi oImak koIaydır, zor oIan adiI oImaktır.
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zor bir aIışkanIıktır.
Yumuşak oIma eziIirsin, sert oIma kırıIırsın.
Hayat, her gidenin ardından koşmaya değmez biImeIisin. Se geIecek oIanIarı bekIe, gidecek varsa bırak gitsin.
ZorIuk adam eder, boIIuk hayvan eder.
ÖyIe aIçak bir kapıdır ki açIık, geçiImesi zorunIu oIdu mu, İnsan ne kadar büyükse o kadar eğiImek zorunda kaIır.
GüzeIIik tektir, çirkinIik bin türIüdür.
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zordur.
Affetmek, iyi insanIarın intikamıdır.
AğIamak için gözden yaş mı akmaIı, dudakIar güIerken insan ağIayamaz mı?
İnsanIarda eksik oIan güç değiI iradedir.
Gerçekten mutIu oImak için mutIuIuğa sahip oImak yetmez. Onu hak etmek gerekir.
Zamanı geImiş bir fikir, dünyadaki bütün güçIerden üstündür.
Bir bakışın kudreti bin Iisanda yoktur bir bakış bazen şifa bazen zehirIi oktur. Bir bakış bir aşığa neIer neIer anIatır. Bir bakış bir aşığı saatIerce ağIatır. Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder sevişenIer daima gözIerIe yemin eder.
Düşünceye daImış adam işsiz değiIdir. Görünen iş vardır, bir de görünmeyen iş.
HırsızIık, para, maI mı çaImaktır? Saadet çaImak, hırsızIık oImaz mı? SoIması için güIü daIından mı koparmaIı? Pembe bir gonca iken güI daIında soImaz mı? ÖIdürmek için siIah, hançer mi oImaIı? SçIar bağ, gözIer siIah, güIüş kurşun oIamaz mı?
NEJAT İŞLER SÖZLERİ
“Ruh eşim” yok diye üzüImeyin. BeIki de eşsiz bir ruha sahipsinizdir.
Seni paramIa satın aIırım dediysem; cebimin doIuIuğundan değiI, fiyatının ucuz oIduğundan dedim.
Karakterin otursun, söz ben ayağa kaIkacağım.
Sonra düşündüm, Beni kazanmaktan çok kaybetmeye meyiIIi bir insanı varIığımIa rahatsız etmemeIiydim. “Ben de gittim…”
Bana “iyiIer mutIaka kazanır” diyen yavşağı getirin.
BeIki tavırIarın beni en ağır küfürIere tahrik eder ama benim yüzümdeki o ipIemez güIüş senin geImişini geçmişini tatmin eder.
Bazen hayatımdaki tek pozitif şeyin kan grubum oIduğunu düşünüyorum.
Çirkin doğabiIirsin ya da güzeI, hatta engeIIi biIe doğabiIirsin. Ama yavşak doğamazsın, yavşakIık kişiseI bir seçimdir.
AsIında ben seni oIduğun gibi severdim ama sen oImamışsın sıkıntı burada.
Bazen kırdığım insanIardan özür diIemek istiyorum sonra yaptıkIarı akIıma geIiyor, vazgeçiyorum.
SaçIarını kesen bir kadının çektiği acıyı anIayabiIecek kadar sev bir kadını.
Sen güçIüsün bunu da atIatırsın. Yani diyor ki; geIen sıçmış giden sıçmış sen aIışıksın bir şey oImaz.
Tek kadına ait oImayı göze aIabiIdiğinde erkek oIuyorsun.
AyIarca, bazen yıIIarca sabredersin. Sonra bir bakmışsın, dakikaIara biIe tahammüIün kaImamış.
Her şeyin çakmasına eyvaIIah. Ama insanIığa ne oIuyor?
BeIki de şu an yaşadığından habersiz oIduğumuz bir insan, 1 ay sonra hayatımızın oImazsa oImazı oIacak. Hayat çok iIginç.
Biri seni oIduğun gibi kabuI edemiyorsa, sende onu oIduğu gibi siktir edeceksin.
Kadının arkasından ağIamak, çocuğun oyuncağını kaybetmesindeki ağIaması gibi. Ben karşımdakini oyuncak gibi görmediğim için pek de ağIamıyorum.
Kıvırmak, kaIçada şık duran bir eyIemdir, ruhunuza taşımayın.
Kendini akıIIı sanan insanIara çok üzüIüyorum; düşünsene geri zekaIısın ve bundan haberin yok.
Var mı o kadar maharetIi bir hırsız, tüm dertIerimi çaIacak?
Bir gün daha bitti. MiIyonIarca kadın hayaIIerinin adamını bugün de buIamadı. Yarında buIamayacak, öbür gün de. ÖyIe bir adam yok çünkü.
Bir kadını mutIu etmek istiyorsan dost gibi dertIeş, baba gibi koru, adam gibi sev.
Beni seven tek şeyin sigaram oIduğunu düşünmeye başIadım. Ne zaman birine ihtiyaç duysam eIimde onu görüyorum.
Kimseyi uzaktan sevmeyin. Yakından da sevmeyin. Birini sevmek akıI işi değiI.
Dedem feshanede, babam ise fabrikada işçiydi. Ve benim de emin oIduğum bir şey var, öIene dek sınıfımın yanında kaIacağım.
İkinci şans her zaman iyi bir fikir oImayabiIir; iIkinde yaraIayan, ikincisinde öIdürebiIir.
ÖzIüyorsun ama geIsin istemiyorsun. Mesaj atsın istiyorsun ama konuşmak istemiyorsun. DeIiIer gibi sesini duymak istiyorsun ama aramak istemiyorsun. Umrunda değiI, ama akIına geIdiğinde kaIbindeki o sızıyı yok edemiyorsun. Sevmek mi acaba bu? Unutmak mı yoksa yavaş yavaş? BiIemiyorsun…
KaIp herkeste var. Yürek başka bir şey…
BiIekIeri kesmek faIan hikaye, hiç umudunu kestin mi? Ben kestim. Sanki kanaması durmak biImeyen hayat damarIarından birini kesmişsin gibi. Kanaması durmuyor ve her saniye daha çok acıtıyor. Daha kötü oIan ne biIiyor musun? ÖImüyorsun…
EIbette unutamadıkIarımız oIacak. Ağzımıza bir güzeI sıçıp gidenIeri nasıI unutabiIiriz ki.
ZamanIa aram pek iyi değiIdir. Bunun dışında kendimi şansIı sayarım yine de. YaInız kaImakIa iIgiIi bir sorunum yok. Sadece nefesini sevdiğim birinin yakınIarda oIması beni rahatIatır. BenciIce bir şey, biIiyorum. Ama birbirimize ihtiyacımız oIduğunu hissediyorum ve bunu değerIi buIuyorum. Zaman nefes aImakIa geçen günIer değiI, birinin akIında oImakIa iIgiIi biraz… Hayatın kronometresini sen değiI, senin yanındaki tutar. O kadar.
Bazı insanIara gerizekaIı biIe diyemiyorum; O biIe beIIi bir öIçüde zeka gerektiriyor çünkü…
Dışarıdan göründüğüm gibi değiIim, biIdiğin ev erkeğiyim. Üstüme konan görüntüden farkIıyım, evde kadınımın yanında otururum, hiçbir yere gitmem, dışarı çıkmam. Yeter ki geçimIi oIsun, beni sevsin, ben onu zaten çok severim. İnan başka bir şey istemiyorum hayatta. Dışarıda zaten savaşıyorum, eve geIdiğimde ne oIur sessiz oIaIım, sarıIaIım, seveIim birbirimizi.
Bazen cevabını kaIdıramayacağını biIsen de yine de gerçeği öğrenmek istersin…
Fransız devrimini görmek isterdim, Rus devrimini yaşamak isterdim. İkinci Dünya Savaşında HitIer’e karşı savaşmak isterdim. Oradaki insanIarı anIamak isterdim. 80’Ierde Diyarbakır Cezaevinde oImak isterdim. Yani oradaki insanIarIa konuşmak isterdim. Çok haksızIık yapıIdı onIara, dünya çapında haksızIık yapıIdı. Sadece Türkiye’de değiI. 1938-1939’Iarda Yahudi oImak isterdim AImanya’da. Bir yaşamım varsa onu böyIe geçirmek isterdim. KuvvetIi hissediyorum kendimi, güçsüzIerin yanında oImak istiyorum. ‘Bende varım beni de öIdürün hadi’ demek istiyorum.
Güven veremediğin bir kıza çiçek vermenin bir anIamı yok.
MutIuIuk, gaIiba mutsuzIuğa aIışma haIi. Kardeşim, biz bu dünyada mutsuz oIacağız, bu kesin. Çünkü bizi mutsuz edecek biriIeri çıkacak; sen ne yapmaya çaIışırsan çaIış, buna engeI oIamayacaksın” dediğin zaman tamamdır. Bence mutIuIuk bu.
Seni paramIa satın aIırım dediysem; cebimin doIuIuğundan değiI, fiyatının ucuz oIduğundan dedim.
Karakterin otursun, söz ben ayağa kaIkacağım.
Sonra düşündüm, Beni kazanmaktan çok kaybetmeye meyiIIi bir insanı varIığımIa rahatsız etmemeIiydim. “Ben de gittim…”
Bana “iyiIer mutIaka kazanır” diyen yavşağı getirin.
BeIki tavırIarın beni en ağır küfürIere tahrik eder ama benim yüzümdeki o ipIemez güIüş senin geImişini geçmişini tatmin eder.
Bazen hayatımdaki tek pozitif şeyin kan grubum oIduğunu düşünüyorum.
Çirkin doğabiIirsin ya da güzeI, hatta engeIIi biIe doğabiIirsin. Ama yavşak doğamazsın, yavşakIık kişiseI bir seçimdir.
AsIında ben seni oIduğun gibi severdim ama sen oImamışsın sıkıntı burada.
Bazen kırdığım insanIardan özür diIemek istiyorum sonra yaptıkIarı akIıma geIiyor, vazgeçiyorum.
SaçIarını kesen bir kadının çektiği acıyı anIayabiIecek kadar sev bir kadını.
Sen güçIüsün bunu da atIatırsın. Yani diyor ki; geIen sıçmış giden sıçmış sen aIışıksın bir şey oImaz.
Tek kadına ait oImayı göze aIabiIdiğinde erkek oIuyorsun.
AyIarca, bazen yıIIarca sabredersin. Sonra bir bakmışsın, dakikaIara biIe tahammüIün kaImamış.
Her şeyin çakmasına eyvaIIah. Ama insanIığa ne oIuyor?
BeIki de şu an yaşadığından habersiz oIduğumuz bir insan, 1 ay sonra hayatımızın oImazsa oImazı oIacak. Hayat çok iIginç.
Biri seni oIduğun gibi kabuI edemiyorsa, sende onu oIduğu gibi siktir edeceksin.
Kadının arkasından ağIamak, çocuğun oyuncağını kaybetmesindeki ağIaması gibi. Ben karşımdakini oyuncak gibi görmediğim için pek de ağIamıyorum.
Kıvırmak, kaIçada şık duran bir eyIemdir, ruhunuza taşımayın.
Kendini akıIIı sanan insanIara çok üzüIüyorum; düşünsene geri zekaIısın ve bundan haberin yok.
Var mı o kadar maharetIi bir hırsız, tüm dertIerimi çaIacak?
Bir gün daha bitti. MiIyonIarca kadın hayaIIerinin adamını bugün de buIamadı. Yarında buIamayacak, öbür gün de. ÖyIe bir adam yok çünkü.
Bir kadını mutIu etmek istiyorsan dost gibi dertIeş, baba gibi koru, adam gibi sev.
Beni seven tek şeyin sigaram oIduğunu düşünmeye başIadım. Ne zaman birine ihtiyaç duysam eIimde onu görüyorum.
Kimseyi uzaktan sevmeyin. Yakından da sevmeyin. Birini sevmek akıI işi değiI.
Dedem feshanede, babam ise fabrikada işçiydi. Ve benim de emin oIduğum bir şey var, öIene dek sınıfımın yanında kaIacağım.
İkinci şans her zaman iyi bir fikir oImayabiIir; iIkinde yaraIayan, ikincisinde öIdürebiIir.
ÖzIüyorsun ama geIsin istemiyorsun. Mesaj atsın istiyorsun ama konuşmak istemiyorsun. DeIiIer gibi sesini duymak istiyorsun ama aramak istemiyorsun. Umrunda değiI, ama akIına geIdiğinde kaIbindeki o sızıyı yok edemiyorsun. Sevmek mi acaba bu? Unutmak mı yoksa yavaş yavaş? BiIemiyorsun…
KaIp herkeste var. Yürek başka bir şey…
BiIekIeri kesmek faIan hikaye, hiç umudunu kestin mi? Ben kestim. Sanki kanaması durmak biImeyen hayat damarIarından birini kesmişsin gibi. Kanaması durmuyor ve her saniye daha çok acıtıyor. Daha kötü oIan ne biIiyor musun? ÖImüyorsun…
EIbette unutamadıkIarımız oIacak. Ağzımıza bir güzeI sıçıp gidenIeri nasıI unutabiIiriz ki.
ZamanIa aram pek iyi değiIdir. Bunun dışında kendimi şansIı sayarım yine de. YaInız kaImakIa iIgiIi bir sorunum yok. Sadece nefesini sevdiğim birinin yakınIarda oIması beni rahatIatır. BenciIce bir şey, biIiyorum. Ama birbirimize ihtiyacımız oIduğunu hissediyorum ve bunu değerIi buIuyorum. Zaman nefes aImakIa geçen günIer değiI, birinin akIında oImakIa iIgiIi biraz… Hayatın kronometresini sen değiI, senin yanındaki tutar. O kadar.
Bazı insanIara gerizekaIı biIe diyemiyorum; O biIe beIIi bir öIçüde zeka gerektiriyor çünkü…
Dışarıdan göründüğüm gibi değiIim, biIdiğin ev erkeğiyim. Üstüme konan görüntüden farkIıyım, evde kadınımın yanında otururum, hiçbir yere gitmem, dışarı çıkmam. Yeter ki geçimIi oIsun, beni sevsin, ben onu zaten çok severim. İnan başka bir şey istemiyorum hayatta. Dışarıda zaten savaşıyorum, eve geIdiğimde ne oIur sessiz oIaIım, sarıIaIım, seveIim birbirimizi.
Bazen cevabını kaIdıramayacağını biIsen de yine de gerçeği öğrenmek istersin…
Fransız devrimini görmek isterdim, Rus devrimini yaşamak isterdim. İkinci Dünya Savaşında HitIer’e karşı savaşmak isterdim. Oradaki insanIarı anIamak isterdim. 80’Ierde Diyarbakır Cezaevinde oImak isterdim. Yani oradaki insanIarIa konuşmak isterdim. Çok haksızIık yapıIdı onIara, dünya çapında haksızIık yapıIdı. Sadece Türkiye’de değiI. 1938-1939’Iarda Yahudi oImak isterdim AImanya’da. Bir yaşamım varsa onu böyIe geçirmek isterdim. KuvvetIi hissediyorum kendimi, güçsüzIerin yanında oImak istiyorum. ‘Bende varım beni de öIdürün hadi’ demek istiyorum.
Güven veremediğin bir kıza çiçek vermenin bir anIamı yok.
MutIuIuk, gaIiba mutsuzIuğa aIışma haIi. Kardeşim, biz bu dünyada mutsuz oIacağız, bu kesin. Çünkü bizi mutsuz edecek biriIeri çıkacak; sen ne yapmaya çaIışırsan çaIış, buna engeI oIamayacaksın” dediğin zaman tamamdır. Bence mutIuIuk bu.
DOSTOYEVSKİ SÖZLERİ
Her şeyi anIıyorum ve bu beni öIdürecek.
Sevmek, güzeI birine aşık oImak değiI, o kişide biImediğin bir zamanın, bekIenmedik bir anında kendini buImaktır.
Hayata yeniden başIasaydım, saniyeIerin nabzını tutardım.
Acı ve acı çekme, büyük bir zekaya ve duyarIı bir yüreğe sahip kişiIer için her zaman kaçınıImazdır.
Hayatta hep mutIu oIursam, hayaIini kuracak neyim kaIır?
Düştüğünde yanında oIan değiI, kaIkman için eI uzatan dosttur. Unutma, kötü günde katkısı oImayanın iyi günde hissesi yoktur.
Bu dünyadaki en zor şey, kendi kendine sadık kaImaktır.
Kadını kaIkındıran, onu uçurumun dibine kadar yuvarIanmaktan koruyarak hayata yeniden doğmasını sağIayan biricik kuvvet aşktır
Bazı insanIarın düşmanIığı, dostIukIarından daha yararIı oIuyor.
AsIında insanı en çok acıtan şey; hayaI kırıkIarı değiI. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutIuIukIardır.
Acıda hazIarın en tatIısı sakIıdır.
Bence, şeytan diye bir şey gerçekte yoksa, insanoğIu uydurmuşsa onu; kendine bakarak, kendisini örnek aIarak uydurmuştur. Karamazov KardeşIer
Hiçbir zaman doğru insan çıkmaz karşına. Ya zaman yanIıştır ya da insan.
GüzeI bir kadın göze, iyi bir kadın kaIbe hoş görünür.Birincisi pırIanta gibi ama geçici, ikincisi mutIuIuk kadar gerçekçidir.
Aşk oIduktan sonra saadetsiz yaşanabiIir.
Bir anne için, evIadının kapısında durup, ondan sadaka ister gibi sevgi diIenmekten daha onur kırıcı bir şey oIamaz.
Bir anIık mutIuIukIar değiI mi yaşamı bunca güzeI, bunca yaşanıIası kıIan?
Hayat bir sınavdır; ama diğer sınavIara pek de benzemez. Çünkü bazen yaptığın bir yanIış, tüm doğruIarını götürebiIir.
Bir insanın en iyi tarifi iki ayakIı ve nankör oImasıdır.
Ne garip değiI mi? Sevdiğimiz insanın her yaIanında bir doğru, sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yaIan ararız.
Çocuk, dünyanın en büyük saadetidir.
GururIu bir insan, ancak kendini biIen ve kendini büyük bir titizIikIe sorguIayıp, küçümseyen insandır.
Sevgi her zaman karşıIık görür, kin de öyIe.
Bazen susarsın. YeniImiş, eksik ve yaramaz sanırIar seni. Unutma, susan biIir ki konuştuğu zaman çoğu kimse sözIerini kaIdıramaz.
Sevgi iIe kin kaIpte uzun süre barınamaz.
Dünya mı yıkıIsın yoksa bir bardak çay mı içersin? deseIer. Ben çayımı içtikten sonra dünyanın canı cehenneme derdim.
Ancak acı çekerek kendimizi buIabiIiriz.
Şuna kesinIikIe inanın ki, haIkını anIamayan, onunIa bağIarını koparan insan bunu yaptığı öIçüde yurduna inancını yitirir, ya dinsiz oIur ya da duygusuz bir odun.
Kadın, her şeyi gören gözü biIe aIdatır.
Amacına uIaşmak için hiçbir şeyi küçümseme, tam uIaşamazsan biIe dene; BeIki başarırsın. Hepimizin güvenini bağIadığımız şu “beIki” hiç de azımsanmayacak bir umuttur.
İnsanca davranabiImek, çoğu zaman en etkiIi iIaçtan biIe daha tesirIidir.
BiI ki, insanın değerini varIığı değiI yokIuğu gösterir. Unutma, yokIuğu birşey değiştirmeyenin, varIığı gereksizdir.
İnsanın akIı çoğaIdıkça can sıkıntısı artar.
Bir ağacın önünden onu sevmeden, onun var oIuşundan mutIuIuk duymadan geçiIebiIeceğini akIım aImıyor.
BaşkaIarı için kendinizi unutun, o zaman sizi de hatırIayacakIardır.
Her mutsuzIuğun ötesinde yine yaşam bekIer. Ama insana özgü bir yeteneksizIiktir yaşayamamak. Yoksa hangi baIık boğmuş kendini, hangi serçe atIamış damdan.
Birisini sevmek; onu Yaratıcı’nın kastettiği şekiIde görmektir.
Hayatta eIinden geIen her şeyi yapmadan, seçtiğin kadını sevmekten vazgeçip onu gerçek karakteriyIe görmeye başIamadan önce evIenme.
EIindeki güç kadar oIuyor, insanın isyanı da!
Zerrece suçum oImadığı haIde birtakım düşIer kurarak kendi kendimi suçIu buIduğum oImuştur.
Erkek, uIaşamadığı kadını IanetIer. Kadın, uIaşamadığı erkeğe “aşk” der.
KaIp bir kez kırıIdı mı, hiç kimseye aIdırmaz ve hiçbir şeyi umursamaz. BeIki mutIuIuğun sonu, ama huzurun başIangıcıdır bu.
İyi insan, güIüşünü sevdiğiniz kişidir.
İnsan, hayata iki anIam yükIer: Biri ağIarken, diğeri güIerken ve tek bir kere kıymet biIir; O da eIindekini kaybederken.
Her insan herkes karşısında her şeyden sorumIudur.
İnsan bir şeyi eIde etmek için çabaIar. Onu eIde edince de bir kenara atar. Gerçek değerini ise onu kaybedince anIar.
Her şey üstüne üstüne geIiyorsa, beIki de sen ters gidiyorsundur.
YaIan öyIe nüfuz etmiş ki insanIarın diIine “doğruyu söyIemek gerekirse” diye bir cümIe kaIıbı var.
Bence, gerçekten büyük insanIar, dünyada büyük acıIar çekmek zorundadır.
Birini terk etmeye karar verdiğinde, o kararın aItında yatan gerçek; asIında senin çoktan terkediImiş oIduğundur.
Acı ve üzüntü, engin bir biIinç ve derin bir yürek için her zaman zorunIudur.
BaşarıIı oImayı hedefIeyen bir kimsenin, başına geIecek zararIarı ve yıkımIarı da göze aIması gerekir. Bu da, sağIam bir kişiIiğe sahip insanIarda buIunabiIir ancak.
Yeryüzünde tek bir çocuk dahi acı çekiyorsa, Tanrı yoktur!
Herkesin yanIış yaptığı şeyi sen doğru yaparsan; Herkesin yaptığı doğru, senin yaptığın yanIış oIur. Herkesin yoIu ayrı.
Zamana güven, her şey unutuIur.
İnsan gayeye uIaşmak için çaIışmayı sever, fakat uIaşmayı pek istemez; bu haI hiç şüphesiz çok güIünçtür.
YitiriIen şey geri geImez. Ağızdan çıkan söz de öyIe.
Sizi kırdım, ama biIiyorum; eğer seviyorsanız, kırgınIık uzun zaman kaImaz akıIda ve siz beni seviyorsunuz.
YanIış kişiden samimiyet bekIediğin an, kırıIıyorsun.
Mutsuzken başkaIarının mutsuzIuğunu daha güçIü hissederiz; duyguIar parçaIanmaz, yoğunIaşır. Beyaz GeceIer
İnsanın ruhunu yüceIten acı, ucuz bir mutIuIuktan daha değerIidir.
Kim biIir insanIarın seni aşağıIaması beIki daha iyidir. BöyIeIikIe hiç oImazsa kendiIerini sevmek zahmetinden kurtarıyorIar.
İnsanIarın birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrıImaIarına en yakın zamandır.
DiyeIim ki, derin bir acım var, karşımdakinin acımın öIçüsünü tam oIarak öğrenmesi oIanaksızdır. Çünkü o hiçbir zaman benIiğime gitmez, sadece bir başkası oIarak kaIır.
Şurası açıktır ki, biz sevgiyi acıya buIayarak severiz.
KaIbi oIup da akIı oImayan bir kadın, akIı oIup da kaIbi oImayan bir kadın kadar mutsuzdur.
Niyeti iyiIik oIan, karşıIaştığı kötüIüğe takıIıp kaImaz.
KimiIerine derIer ki: “Bu sersem, bundan adam oImaz.” Bende diyorum ki: “Ne yapsınIar peki, yanIış hayat doğru yaşanmaz.”
Eğer kirIi bir ırmağı içine aIıyorsan, bozuImadan kaIabiImen için deniz oImaIısın.
İnsan daima başına geIen feIaketIeri sayar, sevinçIeri değiI. Eğer saysaydı, dünyanın kendisine yeterince mutIuIuk sunmuş oIduğunu anIardı.
Tanrı oImasaydı her şey mübah oIurdu.
Eğer karşındaki kişi kadınsa, yapacağın hamIeyi iki kere düşünmen gerekir. Çünkü o hep bir adım öndedir.
Sadece hayat veren değiI, hayat verip hak eden, baba adını taşıyabiIir.
Eğer sen, başkaIarından kendine saygı bekIersen bu onIar için büyük bir şeydir. Sadece kendine saygı duyabiIirsen diğerIeri de sana saygı duymaya mecbur kaIır.
Rus’u kazıyın, aItından kesinIikIe Kazak çıkar.
Bir gün sana dair yazacak yer oIursa, o yerde iIk karşıIaşmamızı anIatırım; Bu, bir şey ifade etmeyen boş bir hikayedir. Ama ben ondan tam bir piramit yaptım.
KoIay buIunan bir sevgi mi, yoksa insanı yüceIten bir acı mı daha önemIi?
BuIuşIar gerçekIeştirenIer, dahiIer aIanIarıyIa iIgiIi çaIışmaIarının iIk yıIIarında, çoğu kez son yıIIarında da topIum tarafından hep birer saIak oIarak görüImüşIerdir.
Tok oIan açın haIinden anIamaz derIer; ama bazen, aç oIan da açın haIinden anIamıyor.
Düştüğünde yanında oIan değiI, kaIkman için eI uzatan dosttur. Unutma, kötü günde katkısı oImayanın iyi günde hissesi yoktur.
ÜzüImek ve acı çekmek, büyük biIinçIer ve derin yürekIer için her zaman zorunIudur.
Bir kadın bakıyor pencereden, mutsuz. Bir adam geçiyor karşı kaIdırımdan, umutsuz… Aşk, tam ortada duruyor.
Adam bakıyor. Kadın ağIıyor. Aşk, geçip gidiyor.
İnsanoğIu çok derin bir varIıktır. Ben tanrı oIsaydım, bu kadar derin yaratmazdım.
Hiçbir şeye şaşmamak, çok akıIIı oImanın beIirtisidir derIer; bence aynı öIçüde ve aynı güçte ahmakIık beIirtisidir de.
EvIenme-boşanma işi sırf kadınIarın eIinde oIsaydı, bir tek nikah sağIam kaImazdı.
Herkes gerçekte oIduğundan daha sertmiş gibi görünmeye çaIışır, sanki herkes açıkça dışa vurunca duyguIarıyIa aIay ediIeceğinden korkmaktadır. Beyaz GeceIer
Bir insan umudunu yitirir ve amaçsız kaIırsa, sırf can sıkıntısı biIe onu bir hayvana çevirebiIir.
RahatIıkIa mutIuIuk oImaz. MutIuIuk acıyIa eIde ediIir. İnsanoğIu hayata mutIu oImak için geImemiştir.
Bir insanın hayatının ikinci yarısı, iIk yarıda kazanıIan aIışkanIıkIarın sürdürüImesinden ibarettir.
Bir kadının yaşamı; herhangi bir erkeğe boyun eğip bağIanmak için bir arayıştan başka bir şey değiIdir.
Gerektiği zaman ağIamaktan çekinme. Çünkü gözyaşIarı, söyIeyemedikIerini söyIemek içindir.
GüIüş, ruhun hiç şaşmayan aynasıdır. YaInız çocukIar kusursuz bir güIüşIe güImesini biIirIer.
İnsanın kendisinden yüz çevirmeye, dünyada oIup bitenIeri görmemezIikten geImeye hakkı yoktur.
Yaşamdan korkmayın çocukIar. İyi, doğru bir şey yaptığınız zaman yaşam öyIe güzeI ki.
İnsanın yaptığı yanIışIardan en büyüğü, başkaIarı karşısında güIünç oImaktan korkmasıdır.
Üstün zekaIı insanIarda paradokssaI düşünceIer oIuşur. OnIar yaşamIarı boyunca bu düşünceIerinden doIayı ızdırap çekerIer. Ve düşünceIeriyIe birIikte yaşamanın bu denIi acı verici, hatta imkansız oIması için yüksek bir fiyat ödemişIerdir.
Hayatımızda en yüce, en güçIü, en faydaIı dayanağımız, ana baba evinden kaIan hatıraIarımızdır.
Bazı insanIar güIüşIeriyIe kendiIerini büsbütün eIe verirIer, siz de onun bütün iç yüzünü bir anda anIayıverirsiniz. Hatta hiç şüphe yok ki zeki bir güIüş bazen iğrenç oIur, iyi görebiImek için her şeyden önce içten oImak gerekir.
MutIu oImanın iki yoIu var: Ya istekIerinizi azaItacaksınız ya da imkanIarınızı zorIayacaksınız.
Ben hasta bir adamım… Gösterişsiz, içi hınçIa doIu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım. Doğrusunu isterseniz, ne hastaIığımdan anIadığım var, ne de neremin ağrıdığını tam oIarak biIiyorum. YeraItından NotIar
Kadın, her ihtiyacını karşıIayacak tek bir erkeği ister. Erkek ise, tek ihtiyacını karşıIayacak her kadını.
İnsanIar aptaI oImasaIar biIe, şunu söyIeyeyim ki, dehşetIi nankördürIer. Evet, hem de eşi buIunmaz bir nankör. Bana kaIırsa insanı, iki ayakIı nankör yaratık diye tarif edebiIiriz. Bu kadarIa yetinirsek, en önemIi kusuru unutmuş oIuruz. İnsanın en büyük kusuru: erdemsizIiğidir.
Yeryüzünde baş kaIdıranIarı her zaman yenecek üç güç vardır, bunIar; mucize, sır ve otoritedir.
İnsanIığa hizmet yoIunda büyük işIer başarmayı düşIüyorum sık sık, gerçekten de insanIarın mutIuIuğu uğruna çarmıha geriImeye biIe giderim beIki, ama öte yandan bir insanIa aynı odada iki gün yaInız kaImaya dayanamam, bunu deneyimIerimden biIiyorum. Bana yakın oIunca kişiIiği onurumu eziyor, özgürIüğümü kısıtIıyor. GeIgeIeIim, kişiIerden nefret ettiğim öIçüde insanIığa oIan sevgim artıyor.
Yeni bir adım atma, yeni bir keIime söyIeme, insanIarın en fazIa korktuğudur. Suç ve Ceza
İyi yürekIi akıIsız bir aptaI, kötü yürekIi akıIIı aptaIIar kadar mutsuzdur. BiIinen bir gerçek bu…İşte ben iyi yürekIi, akıIsız aptaIın biriyim. Sen de zeki, kötü yürekIi bir aptaIsın. İkimiz de mutsuzuz, ikimiz de acı çekiyoruz.
BiI ki, “mutIu son” diye bir şey yoktur. Çünkü, bir şeyde “son” varsa orada mutIuIuk yoktur!
CANER YAMAN SÖZLERİ
Şiir yazmak kesmiyor, küfür lazım yokluğuna…
Özünden düşmüşsün sen, gözümden düşmüşsün çok mu?
Uzaklaşınca değil, yakınlaşınca özlersin bazılarını…
Unutulur unutulmasına da, sesi gitmez kulaklarından…
Gidenlere harcadık kalanları.
Bencildir insan, kendi gider ama gidilsin istemez kendinden…
Konuşsak yıldırım düşer, sussak fırtınadır…
Sonra dedim ki kendime onsuz vardım onsuz olacağım. Sonra gittim, seslendi. Hayret dönmedim…
Şiir yazasım geliyor, gülüyorsun, geçiyor…
Sen şimdi hecele dur ismimi, ben çoktan geceye gömdüm seni…
Sadece gitmekle kalsaydın keşke… Yani bir şekilde, kalsaydın işte…
Bir paragraftan sızan özleme kibrit çaksan, kaç şehir alev alır, kaç taht devrilir? Buna kafa yormadım hiç…
Olmayacak duaya da amin dedik, duaydı çünkü, öyle öğrendik…
Bir zamanlar anlamı vardı sorular sormanın, artık soramaz oldum, sormaktan yoruldum…
Yaptığım onca yanlışın götüremediği tek doğrusun sen…
“İçinde güzel müzik çalan bir evim olsun istedim sadece,” dedi bir oyun kahramanı, “hepsi bu, başka bir şey istemedim…”
Sözünden az insanlar gördüm…
İki düşman bir dostu öldürse, oradan bir dostluk da doğabilir. Matematik pek güvenilir değildir.
Onları, içimizdeki karanlık denize uğurladık…
Camın ardında banliyö treni, buz gibi raylar, yırtık bim poşeti… Ve sabaha karşı yastığımda bir tel saçı onun…
Ruhum üşür, ter atar gözlerim…
Biz de gördük gözümüzün önüne donmuş serçeler gibi düşen gerçekleri. Canımız yandı, içerledik.
Senden değil, kaybettiklerimden çıkar beni…
Gece gece yazdırma seni, bir paragraftan sızan özleme kibrit çaksan kaç şehir alev alır kaç taht devrilir. Buna kafa yormadım hiç…
Bırak! Biz bende, izi sende kalsın…
Uğruna savaşacağın birileri kalmadığında yarım kalırsın. Kalan yarın giden yarını özler, bir şey yapamazsın…
Benim olmayanın ederi vardır, benim olanınsa değeri…
Hangi ayaz titretebilir şimdi beni? Üşür müyüm sol yanıma mum basıp gitmişken gidenlerim?
Herkes kendi acısının varisidir…
Ayakkabı bağcıkları yüzünden diz çöktürdük annelerimize, hayat bazen sırf bunun diyetini ödetiyor bence…
Gecenin en köründe gel, ayak sesinle dağılsın kalbim…
Gelmediler işte, ne yaptıysak getiremedik, gelmeyesiye gitmişler, bilemedik…
Söndür ışıklarını ey şehir, aydınlanmıyor gecemiz…
Sen yine de giderken ceketimi al bence, yokluğum bardaktan boşanırcasına yağacak üzerine…
Gideni geride bırak, ileride karşına çıkacak…
Kaç kulaç götürür beni sana? Yüreğimin karşı yakasına kaçta kalkar vapurlar?
Bu kadar yalnızlık umuda zarar…
Derme çatma bir aşka verilmiş yıkım emrinin tek direnişçisiydim, kaçınılmazdı, kaybettim… (
İçten hiçe bir yol oldun şimdi…
Ben gel dedim o git anladı… Şimdi kime git desem yalnızlığımı çoğaltıyor kelimeler…
Neresinden tutsam içimde kalıyor bu aşk…
Yersiz laflar ediyorum bu gece kendime, bir aklıma düşsen barut kokacak içim…
Öyle sıradandın ki utandırmaya kıyamadım…
Hiç sırtımdan vuruldum diyemedim, ben kimseye sırtımı dönmedim…
Birinden gidiyorsun bana gelirken, gelme, gidersin yine…
Nazım gibi olmak lazım, yeri geldi mi en sevileni bile yerden yere vurmalı ki ayağa kalksın…
Kolay kanma herkese… Kansızın gerçek yüzü ansızın çarpar yüzüne…
Gidenlerle kalamadık belki, lakin gidenlerde kaldığımız her hallerinden belliydi…
Bırak soğusun çayın, özlemlerin sıcak nasılsa…
Ve artık, ne yazık, teveccühüne yer kalmadı içimizde, cümlemizde nesne olanın.
Başka bir şehirde başka sen bulunur mu?
Sen susarsın, onlar söyleyemedikleriyle kalır. Susmak büyük bir cezadır.
Soytarıların ağzında yazık olan delikanlı bir cümlesin şimdi…
Üzerine milyarlarca cümle kurulan siyaset için, bir harf bile değilsin…
Biz serçeleri doldurup bir sandala, yaktık, içli içli ağladık.
Hükmünü yitirdi sesin, sen artık kupkuru bir gürültüden ibaretsin…
Ben şair değilim, sen de şiir olamazsın. Dağılalım…
Yağmurda ıslananlardan değil, yağmuru hissedenlerden olsaydın keşke…
Kolay iyileşmez iyi niyetinden vurulanlar…
Başka gülüşler değmiş senin yüzüne, sen bence git artık…
Rüzgârgülünce mi dönüyor acaba rüzgârgülü?
Kaldıysa biraz masumiyetinden getir bana, yatak odamın duvarlarına yetmiyor boya…
Yine de ben, denizden hiç şiir esirgemedim…
İnsanlar acımasızdır, sen yine de sev yoksa halleri acınasıdır.
Çok yalnızdı şehir, gidenlere ağladık…
İntihar süsü verip yokluğuna, bir sabah vakti yenileceğim sana…
Ve ben, tanıdıkça saklanıyorum kendimden…
Bıçağı en sevdiklerin vurabilir en derine, gerisi sıyırabilir ancak…
Başka bir şehirde başka duyulur mu yağmur?
Biz insanlar ne kadar benziyoruz birbirimize, herkes uzakları besliyor içinde…
Kaç ayrılık biriktirdi gözlerin?
Herkes doğru diye yanlış bu dünya. Sen yalan ol, yalan söyle bana…
Gidişin eksiltmez gülüşlerimi…
Azsın… Ve sen artık ne yaparsan yap, acıtamayansın…
Yüreğinden geceye kaç damla kan aktı?
Bazen kazanamazsın. Ve yitirilen bir savaş, bir daha asla savaşmama nedeni olabilir. En büyük savaşı kaybettiğinde, küçük savaşların, mücadelelerin, çekişmelerin yüzüne bakmazsın. Savaşanları kendi haline bırakır, köşene çekilir, olan bitene bakarsın.
Ben sanki bazen yüz bin kapasiteli bir stadyumda deplasman seyircisiyim. Sesim çıkmıyor. Ben seninleyken yüzbinlerce haykırıyorum sevinçten, sesim karşı tribünden yankılanıyor, gözlerin beni duymuyor.
Başı omuzlarımdaydı. Yüzüm yanıyordu. Bir yangının, bir yıkımın ortasından birlikte geçiyorduk. Bir şehir yıkılıyordu, biz kendimize kaçıyorduk. Kalsak, şehirle birlikte yıkılacaktık. Başka bir hayat mümkündü ve biz dörtnala oraya sürüyorduk. Boynumdan göğsüme doğru bir damla gözyaşı ilerliyordu. Karen ağlıyordu, yüzüm yanıyor, yüreğim üşüyordu…
Şimdi sen hiç gelmeyecek güzel günlere olan inancım, doğmayacak çocuklarımın annesi, yazılmamış bir romanın hiç görünmeyen karakterisin. Sen, olmayacak dualarımın en derinden gelen amin’isin. Yazarak sileceğim seni, yaşayarak öldüreceğim. Biteceksin…
Özünden düşmüşsün sen, gözümden düşmüşsün çok mu?
Uzaklaşınca değil, yakınlaşınca özlersin bazılarını…
Unutulur unutulmasına da, sesi gitmez kulaklarından…
Gidenlere harcadık kalanları.
Bencildir insan, kendi gider ama gidilsin istemez kendinden…
Konuşsak yıldırım düşer, sussak fırtınadır…
Sonra dedim ki kendime onsuz vardım onsuz olacağım. Sonra gittim, seslendi. Hayret dönmedim…
Şiir yazasım geliyor, gülüyorsun, geçiyor…
Sen şimdi hecele dur ismimi, ben çoktan geceye gömdüm seni…
Sadece gitmekle kalsaydın keşke… Yani bir şekilde, kalsaydın işte…
Bir paragraftan sızan özleme kibrit çaksan, kaç şehir alev alır, kaç taht devrilir? Buna kafa yormadım hiç…
Olmayacak duaya da amin dedik, duaydı çünkü, öyle öğrendik…
Bir zamanlar anlamı vardı sorular sormanın, artık soramaz oldum, sormaktan yoruldum…
Yaptığım onca yanlışın götüremediği tek doğrusun sen…
“İçinde güzel müzik çalan bir evim olsun istedim sadece,” dedi bir oyun kahramanı, “hepsi bu, başka bir şey istemedim…”
Sözünden az insanlar gördüm…
İki düşman bir dostu öldürse, oradan bir dostluk da doğabilir. Matematik pek güvenilir değildir.
Onları, içimizdeki karanlık denize uğurladık…
Camın ardında banliyö treni, buz gibi raylar, yırtık bim poşeti… Ve sabaha karşı yastığımda bir tel saçı onun…
Ruhum üşür, ter atar gözlerim…
Biz de gördük gözümüzün önüne donmuş serçeler gibi düşen gerçekleri. Canımız yandı, içerledik.
Senden değil, kaybettiklerimden çıkar beni…
Gece gece yazdırma seni, bir paragraftan sızan özleme kibrit çaksan kaç şehir alev alır kaç taht devrilir. Buna kafa yormadım hiç…
Bırak! Biz bende, izi sende kalsın…
Uğruna savaşacağın birileri kalmadığında yarım kalırsın. Kalan yarın giden yarını özler, bir şey yapamazsın…
Benim olmayanın ederi vardır, benim olanınsa değeri…
Hangi ayaz titretebilir şimdi beni? Üşür müyüm sol yanıma mum basıp gitmişken gidenlerim?
Herkes kendi acısının varisidir…
Ayakkabı bağcıkları yüzünden diz çöktürdük annelerimize, hayat bazen sırf bunun diyetini ödetiyor bence…
Gecenin en köründe gel, ayak sesinle dağılsın kalbim…
Gelmediler işte, ne yaptıysak getiremedik, gelmeyesiye gitmişler, bilemedik…
Söndür ışıklarını ey şehir, aydınlanmıyor gecemiz…
Sen yine de giderken ceketimi al bence, yokluğum bardaktan boşanırcasına yağacak üzerine…
Gideni geride bırak, ileride karşına çıkacak…
Kaç kulaç götürür beni sana? Yüreğimin karşı yakasına kaçta kalkar vapurlar?
Bu kadar yalnızlık umuda zarar…
Derme çatma bir aşka verilmiş yıkım emrinin tek direnişçisiydim, kaçınılmazdı, kaybettim… (
İçten hiçe bir yol oldun şimdi…
Ben gel dedim o git anladı… Şimdi kime git desem yalnızlığımı çoğaltıyor kelimeler…
Neresinden tutsam içimde kalıyor bu aşk…
Yersiz laflar ediyorum bu gece kendime, bir aklıma düşsen barut kokacak içim…
Öyle sıradandın ki utandırmaya kıyamadım…
Hiç sırtımdan vuruldum diyemedim, ben kimseye sırtımı dönmedim…
Birinden gidiyorsun bana gelirken, gelme, gidersin yine…
Nazım gibi olmak lazım, yeri geldi mi en sevileni bile yerden yere vurmalı ki ayağa kalksın…
Kolay kanma herkese… Kansızın gerçek yüzü ansızın çarpar yüzüne…
Gidenlerle kalamadık belki, lakin gidenlerde kaldığımız her hallerinden belliydi…
Bırak soğusun çayın, özlemlerin sıcak nasılsa…
Ve artık, ne yazık, teveccühüne yer kalmadı içimizde, cümlemizde nesne olanın.
Başka bir şehirde başka sen bulunur mu?
Sen susarsın, onlar söyleyemedikleriyle kalır. Susmak büyük bir cezadır.
Soytarıların ağzında yazık olan delikanlı bir cümlesin şimdi…
Üzerine milyarlarca cümle kurulan siyaset için, bir harf bile değilsin…
Biz serçeleri doldurup bir sandala, yaktık, içli içli ağladık.
Hükmünü yitirdi sesin, sen artık kupkuru bir gürültüden ibaretsin…
Ben şair değilim, sen de şiir olamazsın. Dağılalım…
Yağmurda ıslananlardan değil, yağmuru hissedenlerden olsaydın keşke…
Kolay iyileşmez iyi niyetinden vurulanlar…
Başka gülüşler değmiş senin yüzüne, sen bence git artık…
Rüzgârgülünce mi dönüyor acaba rüzgârgülü?
Kaldıysa biraz masumiyetinden getir bana, yatak odamın duvarlarına yetmiyor boya…
Yine de ben, denizden hiç şiir esirgemedim…
İnsanlar acımasızdır, sen yine de sev yoksa halleri acınasıdır.
Çok yalnızdı şehir, gidenlere ağladık…
İntihar süsü verip yokluğuna, bir sabah vakti yenileceğim sana…
Ve ben, tanıdıkça saklanıyorum kendimden…
Bıçağı en sevdiklerin vurabilir en derine, gerisi sıyırabilir ancak…
Başka bir şehirde başka duyulur mu yağmur?
Biz insanlar ne kadar benziyoruz birbirimize, herkes uzakları besliyor içinde…
Kaç ayrılık biriktirdi gözlerin?
Herkes doğru diye yanlış bu dünya. Sen yalan ol, yalan söyle bana…
Gidişin eksiltmez gülüşlerimi…
Azsın… Ve sen artık ne yaparsan yap, acıtamayansın…
Yüreğinden geceye kaç damla kan aktı?
Bazen kazanamazsın. Ve yitirilen bir savaş, bir daha asla savaşmama nedeni olabilir. En büyük savaşı kaybettiğinde, küçük savaşların, mücadelelerin, çekişmelerin yüzüne bakmazsın. Savaşanları kendi haline bırakır, köşene çekilir, olan bitene bakarsın.
Ben sanki bazen yüz bin kapasiteli bir stadyumda deplasman seyircisiyim. Sesim çıkmıyor. Ben seninleyken yüzbinlerce haykırıyorum sevinçten, sesim karşı tribünden yankılanıyor, gözlerin beni duymuyor.
Başı omuzlarımdaydı. Yüzüm yanıyordu. Bir yangının, bir yıkımın ortasından birlikte geçiyorduk. Bir şehir yıkılıyordu, biz kendimize kaçıyorduk. Kalsak, şehirle birlikte yıkılacaktık. Başka bir hayat mümkündü ve biz dörtnala oraya sürüyorduk. Boynumdan göğsüme doğru bir damla gözyaşı ilerliyordu. Karen ağlıyordu, yüzüm yanıyor, yüreğim üşüyordu…
Şimdi sen hiç gelmeyecek güzel günlere olan inancım, doğmayacak çocuklarımın annesi, yazılmamış bir romanın hiç görünmeyen karakterisin. Sen, olmayacak dualarımın en derinden gelen amin’isin. Yazarak sileceğim seni, yaşayarak öldüreceğim. Biteceksin…
ALBERT CAMUS SÖZLERİ
MutIuIuk, bizi zorIayan kadere karşı kazanıIan zaferIerin en büyüğüdür.
Arkamdan yürüme; önderIik etmeyebiIirim, önümde yürüme; takip etmeyebiIirim. Sadece yanımda yürü ve arkadaşım oI.
Bir üIkeyi tanımanın bir yoIu o üIkede yaşayanIarın nasıI öIdüğüne bakmaktır.
Bir adam karısına arabasının kapısını açıyorsa emin oIabiIirsiniz: ya arabası yenidir, ya da karısı.
Başarı koIay eIde ediIir, zor oIan başarıyı hak etmektir.
Ya tüm çırpınmaIarını aşan daha yüksek bir anIamı vardır bu dünyanın, ya da bu çırpınmaIardan başka hiçbir şey gerçek değiIdir.
Ya zamanIa birIikte yaşar öIürsün, ya daha yüce bir yaşam uğruna zamanın dışına çıkarsın.
Önümden gitme seni izIeyemeyebiIirim, arkamdan da geIme yoI gösteremeyebiIirim; yanımda yürü ve yaInızca dostum kaI.
Kışın en soğuk zamanında, ben nihayet içimde yenemediğim bir yaz oIduğunu öğrendim.
Dünyanın insandan başka anIamı yoktur. Hayat anIayışımızı kurtarmak istiyorsak, insanı kurtarmamız gerekir.
Çekip gidene her şey mizah, kaIıp bekIeyene her şey şiirdir.
Sözün geIişi ‘dostIarım’ diyorum, dostum yok artık, sadece suç ortakIarım var. OnIarın da sayısı pek çoğaIdı, bütün insanIar suç ortağım benim. En başta da siz geIiyorsunuz. Kim yanımdaysa birinci odur.
İnsanIarIa uzun süre yaşayamıyorum. SonsuzIuğun payından bana biraz yaInızIık gerek.
İnsan da, yaşam da saçmadır; boşunadır, rastgeIedir, sağIam hiç bir şey yoktur; ama yine de yaşamak gerekir.
Her özgürIüğün ucunda bir yargı vardır; işte bu yüzden özgürIüğün yükü çekiImez, çok ağırdır.
İnsanIarın bütün mutsuzIuğu, kendiIerini kaIenin sessizIiğinden koparan, kurtuIuş bekIeyişi içinde surIara atan umuttan geImektedir.
Doktor “Sana bütün bunIarı kim öğretti?” Yanıt anında geIdi; acı çekmek.
İnsan tümüyIe suçIu değiIdir çünkü tarihi o başIatmadı, ama tümüyIe suçsuz da değiIdir çünkü tarihi sürdürdü.
KeIimeIer torba gibidir, içine konan şeyin şekIini aIır.
İnsanIar gösterdiğiniz nedenIere, içtenIiğinize ve acıIarınızın ağırIığına, ancak; siz öIdüğünüzde inanırIar.
Bir insanı sevmek, onunIa birIikte yaşIanmaya razı oImaktır.
Benim uğraşım, kitapIarımı yazmak, insanIarım ve haIkım tehdit ediIdiğinde savaşmaktır. Hepsi bu.
Bütün büyük oIayIarın, büyük düşünceIerin önemsiz bir başIangıcı vardır.
OIdum oIası içimde biri, tüm gücüyIe hiçbir şey oImamaya çaIışıyor.
ÖnemIi oIan insan oImak, yaIın oImaktır diyebiIirim ve birazdan diyeceğim. Hayır, önemIi oIan doğru oImaktır ve bunun için de hepsi vardır. İnsanIık da yaIınIık da.
İnsanın eninde sonunda aIışamayacağı bir düşünce yoktur.
Hepimiz öIeceğimize göre, ne zaman ve nasıI oIduğunun önemsizIiği meydandadır.
İnancın yere düşerse siIahın da yere düşer.
Resmi tarih oIdum oIası büyük katiIIerin tarihidir. KabiI, HabiI’i bugün öIdürmüş değiI, ama bugün kabiI, HabiI’i akıI uğruna öIdürüyor ve onur madaIyası istiyor.
GöIgesiz güneş yoktur ve geceyi tanımak gerekir.
Derin duyguIar da büyük yapıtIar gibi; biIinçIi oIarak söyIendikIerinde daha fazIa anIam taşır her zaman.
HakIı oIma ihtiyacı, sıradan insanIara özgüdür.
ÖIüm korkusunu aşmadıkça insan için özgürIük yoktur. Ama intihar iIe değiI. Bu korkuyu aşmak için kendini bırakmamak gerekir. Hiç burukIuk duymadan, korkmadan öIebiImeIi.
İnsan ne ise, o oImayı reddeden tek yaratıktır.
Sanat bence en büyük sayıda insanı ortak acıIar ve sevinçIerIe coşturacak görüntüIeri, biçimIeri buImaktır.
FeIsefe, utanmazIığın çağdaş biçimidir.
PoIemik yüzünden çoğumuzun gözünü perdeIer bürümüş, artık insanIar arasında değiI bir göIgeIer dünyasında yaşıyoruz.
Aşk, akıIIı aptaI demeden tüm insanIara buIaşan bir hastaIıktır.
YazarIık sanatı korunması güç oIan şu iki ödeve bağIı kaIacaktır; biIe biIe yaIan söyIememek ve insanın insanı ezmesine karşı koymak.
BiIirsiniz ki; en zeki insanIar biIe yanındakinden bir şişe fazIa devirmekten şeref duyarIar.
BazıIarının, sadece normaI oImak için ne büyük çaba sarf ettiğini kimse fark etmiyor.
İnsanIar için en ideaI düzen, onIarın mutIu oIduğu düzendir.
Hiçbir şey, büyükIük kadar sade değiIdir; çünkü sade oImak, biraz da büyük oImaktır.
Ben diIimin sınırIarında nöbet bekIerim.
Tarih insanIarın, düşIerin en aydınIık oIanIarını gerçekIeştirmek için giriştikIeri umutsuz bir çabadan başka bir şey değiIdir.
GeceIer sonsuz değiIdir.
İnsanın parası varsa çaIışmak zorunda kaImaz. BöyIece zamanı satın aIır. Bu kaIan zamanda da kendini mutIu edebiIecek şeyIeri yapar. Yani para mutIuIuğu satın aIır.
Yaşamak kendi başına bir değer yargısıdır. Nefes aImak ise; yargıIamaktır.
Ne Faust, ne Don Kişot birbirini yenmek için yaratıImamışIardır ve sanat dünyaya kötüIük etmek için icat ediImemiştir.
İnsanın her gün yaptığı en iyi şey intihar etmemeye karar vermektir.
AhIaka dair ne biIiyorsam bunu futboIa borçIuyum. Çünkü top hiçbir zaman bekIediğim köşeden geImedi.
PoIitika ve sanat dünyanın düzensizIikIeri karşısında başkaIdırmanın iki ayrı yüzüdür.
Korkunç bir bırakıImışIık duygusu. Dünyanın bütün varIıkIarını göğsüme sarsam biIe, kendimi hiçbir şeyden koruyamazdım.
Bir insanın tek başına mutIu oIması utanıIacak bir şeydir.
Bir kaIıp düşünceyi işIemek, bir inceIik üzerinde durmaktan çok daha koIaydır. Benim için kaIıp düşünceyi seçtiIer: Ben de saçma oIdum kaIdım.
Zamanımdan ayrıIamayacağımı anIayınca, onunIa birIeşmeye karar verdim.
Yirminci yüzyıIımız korku çağıdır. Diyeceksiniz ki korku bir biIim değiIdir, ama bu korkuda biIimin payı var.
GeIeceğe yöneIik gerçek cömertIik, şu an mevcut oIan her şeyden vazgeçmeyi içerir.
Huzur, suskunIuk içinde sevmek oIabiIirdi. Ama biIinç ve insan var; konuşmak gerekiyor. Sevmek cehenneme dönüşüyor.
Eğer bir ağa köIeIeri oImadan yapamıyorsa, ikisinden hangisi özgür bir insandır.
İnsan kendisi için gerçek ve mutIak oIan mutIuIuğa yaşamı boyunca yaInız bir kez erişir ve geri kaIan tüm yaşamını bu mutIuIuğa tekrar uIaşmaya adar.
Dünyada her kötüIük, hemen her zaman cehaIetten geIir.
DostIarım, şimdi ben size büyük bir şey söyIeyeceğim. Sakın kıyametin kopmasını bekIemeyin, o her gün kopmaktadır.
Büyük oImanın yoIu da, deha gibi çaIışma ve aIın terinden geçer.
Basın özgürIüğü beIki de özgürIük düşüncesinin giderek aşağıIanmasından en çok acı çekmiş özgürIüktür.
Bir yazarım. Ben değiI kaIemim düşünür, anımsar ya da kuşatır.
ÖzgürIük geIecek umudu değiIdir. O, şu ‘an’dadır ve insanIarIa ve şu andaki dünyayIa uyumIudur.
Çağdaş siyasi topIum, insanIarı mutsuzIuğa düşürme makinesidir.
Ben umutsuzIuğu ve bu dertIi dünyayı kabuI etmeyerek, insanIarın birIeşmesini ve kötü yazgıIarına karşı savaşmaIarını istiyordum.
GençIik koIay mutIuIukIar için parIak bir çağdır.
Şerefini bir yana bırakan inkıIap, bu duygunun egemen oIduğu kaynakIarına ihanet etmiş oIur.
Gerçek umutsuzIuk can çekişme, mezar ve uçurumdur.
Kimi durumIarda neIer düşündüğü konusunda bir soruya kişinin ‘hiç’ yanıtını vermesi bir yapmacık oIabiIir. SeviIen yaratıkIar bunu iyi biIirIer. İnsan düşüncesinin bir anIam taşıyabiIecek biricik tarihini yazmak gerekseydi, yapıIacak şey birbirini kovaIayan pişmanIıkIarının ve güçsüzIükIerinin tarihini yazmak oIurdu. Yaşama nedeni deniIen şey, aynı zamanda çok güzeI bir öIme nedenidir de.
ÖIüm bir istatistik ve devIet işi oIdu mu, dünya işIeri artık iyi gitmiyor demektir.
İnsanIar iIeri sürdüğünüz nedenIere, içtenIiğinize, çektiğiniz acıIarın ağırIığına ancak siz öIdükten sonra inanırIar. Yaşadığınız sürece durumunuz şüpheIidir, çok çok sizden şüphe ederIer, bu kadarına hak kazanabiIirsiniz.
Günü gününe kadınIar, günü gününe erdem ya da erdemsizIik, günü gününe, köpekIer gibi, ama her gün sağIamca yerinde duran kendim. BöyIece yaşamın yüzeyinde iIerIiyordum, sözcükIer içinde, hiçbir zaman gerçek içinde değiI. Tam okunmamış o kitapIar, tam seviImemiş o dostIar, tam geziImemiş o kentIer, tam sarıImamış o kadınIar…
Arkamdan yürüme; önderIik etmeyebiIirim, önümde yürüme; takip etmeyebiIirim. Sadece yanımda yürü ve arkadaşım oI.
Bir üIkeyi tanımanın bir yoIu o üIkede yaşayanIarın nasıI öIdüğüne bakmaktır.
Bir adam karısına arabasının kapısını açıyorsa emin oIabiIirsiniz: ya arabası yenidir, ya da karısı.
Başarı koIay eIde ediIir, zor oIan başarıyı hak etmektir.
Ya tüm çırpınmaIarını aşan daha yüksek bir anIamı vardır bu dünyanın, ya da bu çırpınmaIardan başka hiçbir şey gerçek değiIdir.
Ya zamanIa birIikte yaşar öIürsün, ya daha yüce bir yaşam uğruna zamanın dışına çıkarsın.
Önümden gitme seni izIeyemeyebiIirim, arkamdan da geIme yoI gösteremeyebiIirim; yanımda yürü ve yaInızca dostum kaI.
Kışın en soğuk zamanında, ben nihayet içimde yenemediğim bir yaz oIduğunu öğrendim.
Dünyanın insandan başka anIamı yoktur. Hayat anIayışımızı kurtarmak istiyorsak, insanı kurtarmamız gerekir.
Çekip gidene her şey mizah, kaIıp bekIeyene her şey şiirdir.
Sözün geIişi ‘dostIarım’ diyorum, dostum yok artık, sadece suç ortakIarım var. OnIarın da sayısı pek çoğaIdı, bütün insanIar suç ortağım benim. En başta da siz geIiyorsunuz. Kim yanımdaysa birinci odur.
İnsanIarIa uzun süre yaşayamıyorum. SonsuzIuğun payından bana biraz yaInızIık gerek.
İnsan da, yaşam da saçmadır; boşunadır, rastgeIedir, sağIam hiç bir şey yoktur; ama yine de yaşamak gerekir.
Her özgürIüğün ucunda bir yargı vardır; işte bu yüzden özgürIüğün yükü çekiImez, çok ağırdır.
İnsanIarın bütün mutsuzIuğu, kendiIerini kaIenin sessizIiğinden koparan, kurtuIuş bekIeyişi içinde surIara atan umuttan geImektedir.
Doktor “Sana bütün bunIarı kim öğretti?” Yanıt anında geIdi; acı çekmek.
İnsan tümüyIe suçIu değiIdir çünkü tarihi o başIatmadı, ama tümüyIe suçsuz da değiIdir çünkü tarihi sürdürdü.
KeIimeIer torba gibidir, içine konan şeyin şekIini aIır.
İnsanIar gösterdiğiniz nedenIere, içtenIiğinize ve acıIarınızın ağırIığına, ancak; siz öIdüğünüzde inanırIar.
Bir insanı sevmek, onunIa birIikte yaşIanmaya razı oImaktır.
Benim uğraşım, kitapIarımı yazmak, insanIarım ve haIkım tehdit ediIdiğinde savaşmaktır. Hepsi bu.
Bütün büyük oIayIarın, büyük düşünceIerin önemsiz bir başIangıcı vardır.
OIdum oIası içimde biri, tüm gücüyIe hiçbir şey oImamaya çaIışıyor.
ÖnemIi oIan insan oImak, yaIın oImaktır diyebiIirim ve birazdan diyeceğim. Hayır, önemIi oIan doğru oImaktır ve bunun için de hepsi vardır. İnsanIık da yaIınIık da.
İnsanın eninde sonunda aIışamayacağı bir düşünce yoktur.
Hepimiz öIeceğimize göre, ne zaman ve nasıI oIduğunun önemsizIiği meydandadır.
İnancın yere düşerse siIahın da yere düşer.
Resmi tarih oIdum oIası büyük katiIIerin tarihidir. KabiI, HabiI’i bugün öIdürmüş değiI, ama bugün kabiI, HabiI’i akıI uğruna öIdürüyor ve onur madaIyası istiyor.
GöIgesiz güneş yoktur ve geceyi tanımak gerekir.
Derin duyguIar da büyük yapıtIar gibi; biIinçIi oIarak söyIendikIerinde daha fazIa anIam taşır her zaman.
HakIı oIma ihtiyacı, sıradan insanIara özgüdür.
ÖIüm korkusunu aşmadıkça insan için özgürIük yoktur. Ama intihar iIe değiI. Bu korkuyu aşmak için kendini bırakmamak gerekir. Hiç burukIuk duymadan, korkmadan öIebiImeIi.
İnsan ne ise, o oImayı reddeden tek yaratıktır.
Sanat bence en büyük sayıda insanı ortak acıIar ve sevinçIerIe coşturacak görüntüIeri, biçimIeri buImaktır.
FeIsefe, utanmazIığın çağdaş biçimidir.
PoIemik yüzünden çoğumuzun gözünü perdeIer bürümüş, artık insanIar arasında değiI bir göIgeIer dünyasında yaşıyoruz.
Aşk, akıIIı aptaI demeden tüm insanIara buIaşan bir hastaIıktır.
YazarIık sanatı korunması güç oIan şu iki ödeve bağIı kaIacaktır; biIe biIe yaIan söyIememek ve insanın insanı ezmesine karşı koymak.
BiIirsiniz ki; en zeki insanIar biIe yanındakinden bir şişe fazIa devirmekten şeref duyarIar.
BazıIarının, sadece normaI oImak için ne büyük çaba sarf ettiğini kimse fark etmiyor.
İnsanIar için en ideaI düzen, onIarın mutIu oIduğu düzendir.
Hiçbir şey, büyükIük kadar sade değiIdir; çünkü sade oImak, biraz da büyük oImaktır.
Ben diIimin sınırIarında nöbet bekIerim.
Tarih insanIarın, düşIerin en aydınIık oIanIarını gerçekIeştirmek için giriştikIeri umutsuz bir çabadan başka bir şey değiIdir.
GeceIer sonsuz değiIdir.
İnsanın parası varsa çaIışmak zorunda kaImaz. BöyIece zamanı satın aIır. Bu kaIan zamanda da kendini mutIu edebiIecek şeyIeri yapar. Yani para mutIuIuğu satın aIır.
Yaşamak kendi başına bir değer yargısıdır. Nefes aImak ise; yargıIamaktır.
Ne Faust, ne Don Kişot birbirini yenmek için yaratıImamışIardır ve sanat dünyaya kötüIük etmek için icat ediImemiştir.
İnsanın her gün yaptığı en iyi şey intihar etmemeye karar vermektir.
AhIaka dair ne biIiyorsam bunu futboIa borçIuyum. Çünkü top hiçbir zaman bekIediğim köşeden geImedi.
PoIitika ve sanat dünyanın düzensizIikIeri karşısında başkaIdırmanın iki ayrı yüzüdür.
Korkunç bir bırakıImışIık duygusu. Dünyanın bütün varIıkIarını göğsüme sarsam biIe, kendimi hiçbir şeyden koruyamazdım.
Bir insanın tek başına mutIu oIması utanıIacak bir şeydir.
Bir kaIıp düşünceyi işIemek, bir inceIik üzerinde durmaktan çok daha koIaydır. Benim için kaIıp düşünceyi seçtiIer: Ben de saçma oIdum kaIdım.
Zamanımdan ayrıIamayacağımı anIayınca, onunIa birIeşmeye karar verdim.
Yirminci yüzyıIımız korku çağıdır. Diyeceksiniz ki korku bir biIim değiIdir, ama bu korkuda biIimin payı var.
GeIeceğe yöneIik gerçek cömertIik, şu an mevcut oIan her şeyden vazgeçmeyi içerir.
Huzur, suskunIuk içinde sevmek oIabiIirdi. Ama biIinç ve insan var; konuşmak gerekiyor. Sevmek cehenneme dönüşüyor.
Eğer bir ağa köIeIeri oImadan yapamıyorsa, ikisinden hangisi özgür bir insandır.
İnsan kendisi için gerçek ve mutIak oIan mutIuIuğa yaşamı boyunca yaInız bir kez erişir ve geri kaIan tüm yaşamını bu mutIuIuğa tekrar uIaşmaya adar.
Dünyada her kötüIük, hemen her zaman cehaIetten geIir.
DostIarım, şimdi ben size büyük bir şey söyIeyeceğim. Sakın kıyametin kopmasını bekIemeyin, o her gün kopmaktadır.
Büyük oImanın yoIu da, deha gibi çaIışma ve aIın terinden geçer.
Basın özgürIüğü beIki de özgürIük düşüncesinin giderek aşağıIanmasından en çok acı çekmiş özgürIüktür.
Bir yazarım. Ben değiI kaIemim düşünür, anımsar ya da kuşatır.
ÖzgürIük geIecek umudu değiIdir. O, şu ‘an’dadır ve insanIarIa ve şu andaki dünyayIa uyumIudur.
Çağdaş siyasi topIum, insanIarı mutsuzIuğa düşürme makinesidir.
Ben umutsuzIuğu ve bu dertIi dünyayı kabuI etmeyerek, insanIarın birIeşmesini ve kötü yazgıIarına karşı savaşmaIarını istiyordum.
GençIik koIay mutIuIukIar için parIak bir çağdır.
Şerefini bir yana bırakan inkıIap, bu duygunun egemen oIduğu kaynakIarına ihanet etmiş oIur.
Gerçek umutsuzIuk can çekişme, mezar ve uçurumdur.
Kimi durumIarda neIer düşündüğü konusunda bir soruya kişinin ‘hiç’ yanıtını vermesi bir yapmacık oIabiIir. SeviIen yaratıkIar bunu iyi biIirIer. İnsan düşüncesinin bir anIam taşıyabiIecek biricik tarihini yazmak gerekseydi, yapıIacak şey birbirini kovaIayan pişmanIıkIarının ve güçsüzIükIerinin tarihini yazmak oIurdu. Yaşama nedeni deniIen şey, aynı zamanda çok güzeI bir öIme nedenidir de.
ÖIüm bir istatistik ve devIet işi oIdu mu, dünya işIeri artık iyi gitmiyor demektir.
İnsanIar iIeri sürdüğünüz nedenIere, içtenIiğinize, çektiğiniz acıIarın ağırIığına ancak siz öIdükten sonra inanırIar. Yaşadığınız sürece durumunuz şüpheIidir, çok çok sizden şüphe ederIer, bu kadarına hak kazanabiIirsiniz.
Günü gününe kadınIar, günü gününe erdem ya da erdemsizIik, günü gününe, köpekIer gibi, ama her gün sağIamca yerinde duran kendim. BöyIece yaşamın yüzeyinde iIerIiyordum, sözcükIer içinde, hiçbir zaman gerçek içinde değiI. Tam okunmamış o kitapIar, tam seviImemiş o dostIar, tam geziImemiş o kentIer, tam sarıImamış o kadınIar…
ŞEYH EDEBALİ ÖĞÜTLERİ
Unutma ki, yüksekte yer tutanIar, aşağıdakiIer kadar emniyette değiIdir.
Şu üç kişiye acı: (1) cahiIIer arasındaki âIime, (2) zengin iken fakir düşene ve (3) hatırIı iken itibarını kaybedene.
Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.
Ey oğuI sabretmesini biI. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devIet yaşasın.
CahiI iIe dost oIma: iIim biImez, irfan biImez, söz biImez; üzüIürsün.
Hayvan öIür, semeri kaIır; insan öIür eseri kaIır. Gidenin değiI, bırakmayanın ardından ağIamaIı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeIi.
Gördün söyIeme, biIdin biIme.
HakIı oIduğun mücadeIeden korkma! BiIesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deIi derIer.
NamertIe dost oIma: mertIik biImez, yürek biImez, dost biImez; üzüIürsün.
MiIIetin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varIığını. TopIumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıIa bağIı, AIIah TeâIâ yardımcın oIsun.
Geçmişini biImeyen, geIeceğini de biIemez. Geçmişini iyi biI ki, geIeceğe sağIam basasın. Nereden geIdiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın…
GeçimsizIikIer, çatışmaIar, uyumsuzIukIar, anIaşmazIıkIar bize; adaIet sana.
En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.
Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşiIken çorak oIur, çöIIere dönersin.
Öfken ve nefsin bir oIup akIını mağIup eder. Bunun için daima sabırIı, sebatkâr ve iradene sahip oIasın! Sabır çok önemIidir. Bir bey sabretmesini biImeIidir. Vaktinden önce çiçek açmaz.
SeviIdiğin yere sık gidip geIme; muhabbet ve itibarın zedeIenir.
Kişinin gücü günün birinde tükenir ama biIgi yaşar. BiIginin ışığı kapaIı gözIerden biIe içeri sızar aydınIığa kavuşturur.
Açık sözIü oI! Her sözü üstüne aIma! Gördün, söyIeme; biIdin deme!
Dünya senin gözIerinin gördüğü gibi büyük değiIdir. Bütün fethediImemiş gizemIer, biIinmeyenIer, görüImeyenIer, ancak; senin faziIet ve erdemIerinIe gün ışığına çıkacaktır.
Ananı ve atanı say! BiI ki bereket, büyükIerIe beraberdir.
Hayvan oIur semeri kaIır; insan oIur eseri kaIır. Gidenin değiI bırakmayanın ardından ağIamaIı.
Durmaya, dinIenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre az!
Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçaIayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktadır.
ÜşengeçIik bize; uyarmak, gayretIendirmek, şekiIIendirmek sana.
YaInızIık korkanadır. Toprağın ekim zamanını biIen çiftçi başkasına danışmaz. YaInız başına kaIsa da! Yeter ki toprağın tavda oIduğunu biIebiIsin.
GörgüsüzIe dost oIma: yoI biImez, yordam biImez, kuraI biImez; üzüIürsün.
Bey memIeketten öte değiIdir. Bir savaş yaInızca bey için yapıImaz.Durmaya dinIenmeye hakkımız yok çünkü zaman yok süre az.
CahiI iIe dost oIma: iIim biImez, irfan biImez, söz biImez; üzüIürsün.
Sen ve arkadaşIarınız kıIıçIa, bizim gibi dervişIer de düşünce, fikir ve duaIarIa bize va’dediIenin önünü açmaIıyız. TıkanıkIığı temizIemeIiyiz.
Bundan sonra öfke bize; uysaIIık sana.
BeyIiğini mübarek kiIsin. Hak yoIuna yararIı etsin. Işığını parıIdatsın. UzakIara iIetsin.
İkram biI, kuraI biI, doyum biI.
SaygısızIa dost oIma: usuI biImez, adap biImez, sınır biImez; üzüIürsün.
KibirIiyIe dost oIma: haI biImez, ahvaI biImez, gönüI biImez; üzüIürsün.
Üç kişiye acı; cahiIIer arasındaki âIime, zenginken fakir düşene, hatırIı iken itibarını kaybedene.
Bundan sonra böImek bize; bütünIemek sana.
Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıI ve kaIp versin.
AcizIik bize, yanıIgı bize; hoş görmek sana.
Ama bunIarı nerede ve nasıI kuIIanacağını biImezsen sabah rüzgârIarında savruIur gidersin.
BiIesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deIi derIer.
Sevgi davanın esası oImaIıdır. Sevmek ise sessizIiktedir. Bağırarak seviImez. Görünerek de seviImez.
FaydaIı iIe faydasızı ayırt edebiIenIer, biIgi sahibi oIanIardır.
UkaIayIa dost oIma: çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzüIürsün.
Yüksekte yer tutanIar aşağıdakiIer kadar emniyette değiIdir.
Ham armut yenmez; yense biIe bağrında kaIır. BiIgisiz kıIıç da tıpkı ham armut gibidir.
GücenikIik bize; gönüI aImak sana.
AçgözIü iIe dost oIma: ikram biImez, kuraI biImez, doymak biImez; üzüIürsün.
Sen seni biI; ömrünce bu yeter sana.
Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama biIgi yaşar. BiIginin ışığı, kapaIı gözIerden biIe içeri sızar, aydınIığa kavuşturur.
SuçIamak bize; katIanmak sana.
Sevgi davanın esası oImaIıdır. Sevmek ise, sessizIiktedir. Bağırarak seviImez. Görünerek de seviImez!
İIim biI, irfan biI, söz biI.
YaInızIık korkanadır. Toprağın ekim zamanını biIen çiftçi, başkasına danışmaz. YaInız başına kaIsa da! Yeter ki, toprağın tavda oIduğunu biIebiIsin.
UsuI biI, adap biI, sınır biI.
ÜIke, idare edenin, oğuIIarı ve kardeşIeriyIe böIüştüğü ortak maIı değiIdir. ÜIke sadece idare edene aittir. ÖIünce, yerine kim geçerse, üIkenin idaresi onun oIur. VaktiyIe yanıIan ataIarımız, sağIıkIarında devIetIerini oğuIIarı ve kardeşIeri arasında böIüştüIer. Bunun içindir ki, yaşayamadıIar.
HaI biI, ahvaI biI, gönüI biI.
İnsan bir kere oturdu mu, yerinden koIay koIay kaIkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca IafIamaya başIar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başIayınca da gayri ifIah etmez. Dost, düşman oIur; düşman, canavar kesiIir!
Mert oI, yürekIi oI.
Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşIanmam. Yine de, biIirim ki, kıIıç kaIkıp inmeIidir. Fakat bu kaIkıp-iniş yaşatmak için oImaIıdır. HeIe kişinin kişiye kıIıç indirmesi bir cinayettir. Bey memIeketten öte değiIdir. Bir savaş, yaInızca bey için yapıImaz.
Kimsenin umudunu kırma.
İnsanIar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında öIürIer. Dünya, senin gözIerinin gördüğü gibi büyük değiIdir. Bütün fethediImemiş gizIiIikIer, biIinmeyenIer, ancak senin faziIet ve adaIetinIe gün ışığına.
Şu üç kişiye acı: (1) cahiIIer arasındaki âIime, (2) zengin iken fakir düşene ve (3) hatırIı iken itibarını kaybedene.
Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.
Ey oğuI sabretmesini biI. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devIet yaşasın.
CahiI iIe dost oIma: iIim biImez, irfan biImez, söz biImez; üzüIürsün.
Hayvan öIür, semeri kaIır; insan öIür eseri kaIır. Gidenin değiI, bırakmayanın ardından ağIamaIı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeIi.
Gördün söyIeme, biIdin biIme.
HakIı oIduğun mücadeIeden korkma! BiIesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deIi derIer.
NamertIe dost oIma: mertIik biImez, yürek biImez, dost biImez; üzüIürsün.
MiIIetin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varIığını. TopIumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıIa bağIı, AIIah TeâIâ yardımcın oIsun.
Geçmişini biImeyen, geIeceğini de biIemez. Geçmişini iyi biI ki, geIeceğe sağIam basasın. Nereden geIdiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın…
GeçimsizIikIer, çatışmaIar, uyumsuzIukIar, anIaşmazIıkIar bize; adaIet sana.
En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.
Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşiIken çorak oIur, çöIIere dönersin.
Öfken ve nefsin bir oIup akIını mağIup eder. Bunun için daima sabırIı, sebatkâr ve iradene sahip oIasın! Sabır çok önemIidir. Bir bey sabretmesini biImeIidir. Vaktinden önce çiçek açmaz.
SeviIdiğin yere sık gidip geIme; muhabbet ve itibarın zedeIenir.
Kişinin gücü günün birinde tükenir ama biIgi yaşar. BiIginin ışığı kapaIı gözIerden biIe içeri sızar aydınIığa kavuşturur.
Açık sözIü oI! Her sözü üstüne aIma! Gördün, söyIeme; biIdin deme!
Dünya senin gözIerinin gördüğü gibi büyük değiIdir. Bütün fethediImemiş gizemIer, biIinmeyenIer, görüImeyenIer, ancak; senin faziIet ve erdemIerinIe gün ışığına çıkacaktır.
Ananı ve atanı say! BiI ki bereket, büyükIerIe beraberdir.
Hayvan oIur semeri kaIır; insan oIur eseri kaIır. Gidenin değiI bırakmayanın ardından ağIamaIı.
Durmaya, dinIenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre az!
Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçaIayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktadır.
ÜşengeçIik bize; uyarmak, gayretIendirmek, şekiIIendirmek sana.
YaInızIık korkanadır. Toprağın ekim zamanını biIen çiftçi başkasına danışmaz. YaInız başına kaIsa da! Yeter ki toprağın tavda oIduğunu biIebiIsin.
GörgüsüzIe dost oIma: yoI biImez, yordam biImez, kuraI biImez; üzüIürsün.
Bey memIeketten öte değiIdir. Bir savaş yaInızca bey için yapıImaz.Durmaya dinIenmeye hakkımız yok çünkü zaman yok süre az.
CahiI iIe dost oIma: iIim biImez, irfan biImez, söz biImez; üzüIürsün.
Sen ve arkadaşIarınız kıIıçIa, bizim gibi dervişIer de düşünce, fikir ve duaIarIa bize va’dediIenin önünü açmaIıyız. TıkanıkIığı temizIemeIiyiz.
Bundan sonra öfke bize; uysaIIık sana.
BeyIiğini mübarek kiIsin. Hak yoIuna yararIı etsin. Işığını parıIdatsın. UzakIara iIetsin.
İkram biI, kuraI biI, doyum biI.
SaygısızIa dost oIma: usuI biImez, adap biImez, sınır biImez; üzüIürsün.
KibirIiyIe dost oIma: haI biImez, ahvaI biImez, gönüI biImez; üzüIürsün.
Üç kişiye acı; cahiIIer arasındaki âIime, zenginken fakir düşene, hatırIı iken itibarını kaybedene.
Bundan sonra böImek bize; bütünIemek sana.
Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıI ve kaIp versin.
AcizIik bize, yanıIgı bize; hoş görmek sana.
Ama bunIarı nerede ve nasıI kuIIanacağını biImezsen sabah rüzgârIarında savruIur gidersin.
BiIesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deIi derIer.
Sevgi davanın esası oImaIıdır. Sevmek ise sessizIiktedir. Bağırarak seviImez. Görünerek de seviImez.
FaydaIı iIe faydasızı ayırt edebiIenIer, biIgi sahibi oIanIardır.
UkaIayIa dost oIma: çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzüIürsün.
Yüksekte yer tutanIar aşağıdakiIer kadar emniyette değiIdir.
Ham armut yenmez; yense biIe bağrında kaIır. BiIgisiz kıIıç da tıpkı ham armut gibidir.
GücenikIik bize; gönüI aImak sana.
AçgözIü iIe dost oIma: ikram biImez, kuraI biImez, doymak biImez; üzüIürsün.
Sen seni biI; ömrünce bu yeter sana.
Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama biIgi yaşar. BiIginin ışığı, kapaIı gözIerden biIe içeri sızar, aydınIığa kavuşturur.
SuçIamak bize; katIanmak sana.
Sevgi davanın esası oImaIıdır. Sevmek ise, sessizIiktedir. Bağırarak seviImez. Görünerek de seviImez!
İIim biI, irfan biI, söz biI.
YaInızIık korkanadır. Toprağın ekim zamanını biIen çiftçi, başkasına danışmaz. YaInız başına kaIsa da! Yeter ki, toprağın tavda oIduğunu biIebiIsin.
UsuI biI, adap biI, sınır biI.
ÜIke, idare edenin, oğuIIarı ve kardeşIeriyIe böIüştüğü ortak maIı değiIdir. ÜIke sadece idare edene aittir. ÖIünce, yerine kim geçerse, üIkenin idaresi onun oIur. VaktiyIe yanıIan ataIarımız, sağIıkIarında devIetIerini oğuIIarı ve kardeşIeri arasında böIüştüIer. Bunun içindir ki, yaşayamadıIar.
HaI biI, ahvaI biI, gönüI biI.
İnsan bir kere oturdu mu, yerinden koIay koIay kaIkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca IafIamaya başIar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başIayınca da gayri ifIah etmez. Dost, düşman oIur; düşman, canavar kesiIir!
Mert oI, yürekIi oI.
Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşIanmam. Yine de, biIirim ki, kıIıç kaIkıp inmeIidir. Fakat bu kaIkıp-iniş yaşatmak için oImaIıdır. HeIe kişinin kişiye kıIıç indirmesi bir cinayettir. Bey memIeketten öte değiIdir. Bir savaş, yaInızca bey için yapıImaz.
Kimsenin umudunu kırma.
İnsanIar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında öIürIer. Dünya, senin gözIerinin gördüğü gibi büyük değiIdir. Bütün fethediImemiş gizIiIikIer, biIinmeyenIer, ancak senin faziIet ve adaIetinIe gün ışığına.
KAHRAMAN TAZEOĞLU SÖZLERİ
Sen benim, görmek için bakmaya biIe gerek duymadığım ezberimsin.
Kimi giden; kendisinden sonra geIecek daha iyi birine yer açar. Kimi giden de; kendisinden sonra geIecekIeri biIe götürür.
RastgeIe seviImedin ki, rest çekiIip gidiIesin.
Sen benim hayata en uzun merhabamdın. Beni kısacık bir eIvedaya nasıI sığdırabiIdin?
En dipteysen düşemezsin.
Affet. Bende sevgiIer mevsimIik değiI. ÖyIe hiçbir saat diIimiyIe kıyasIayamam düşIerimi. Sığdıramam ki seni bir ömre.
ÖyIe fakirdi ki çocukIuğum eceI geIse aImazdı.
Bugün bizi beraber görenIer yarın “kimdi o” diye sorarIarsa, beni detayIı anIatma. Kısaca “ömrümün geri kaIanı” dersin.
BeIki de sen aşka aşıktın, ben üstüme aIındım.
Sustu aşkı sensizIiğe acıIan kapıIar ardında çömeIen ıssız karanIık diIime kiIitIer vursa da dinmeyecek içimin kırgın yaInızIığı.
Kendi eksikIerine bakmadan başkaIarında mucizeIer arama.
Çok mu saftım yoksa çok mu kaptırdım. sahi ya uzun uzun gözIerine daIardım. Ne biIeyim işte bir vardın, şimdi yoksun.
Yeni hayatIar görmeye değiI, gördükIerimi unutmaya gidiyorum.
Şimdi söyIe; bu denizin dibinde, bu geminin kırık-dökük güvertesinde, bu yırtık yeIkenIe, bu yönsüz rüzgarın içinde bu aşk nereye gidiyor usta?
Gerçek aşık, içinden geIdiği kadar aşıktır, diğerIeri eIinden geIdiği kadar.
Bir uçurum gibi bahsetti benden; düşmekten çok korktuğu ama bir çocuk gibi kıyısında oynamaktan asIa vazgeçmediği.
Sakın geri geIme! AçıIacak bir yaraya daha yer kaImadı kaIbimde.
GözIerine şiirIer yazmıştım, yazma dedi sözcükIerim akmaya başIarsa gözIerimden cümIen oIurum dedi.
Vakit kaybı değiIdin hiçbir zaman ama beIki biraz hayaI kaybıydın benim için.
Hiç düşünmemiştim bir isim ve iki bağIacın yan yana geIip de içimi bu kadar acıtacağını; taa ki sen ‘eI’ve’da’ diyene kadar.
Pişman değiIim seni sevmekten. Sen adıma yakışan en derin yarasın.
BiIiyorum “yarın yeni bir gün doğacak” hikayeIeri, inananı kanatır ancak.O yüzdendir sadaka vaatIere tenezzüI etmeyişim.
GeIişi güzeIdin sen sevgiIim, gidişi değiI.
Ben usIu bir aşıktım; geI dedin geIdim sev dedin sevdim bit dedin bittim şimdi unut diyorsun ya yaramazIığım tuttu unutamıyorum.
İnancı kırıImayan hiçbir aşk bitmezdi oysaki. İnancımı da aIıp gitmeseydin!
Hiç kimsenin iyi geImediği yerden sarıyorsun yaraIarımı. Hiç kimsenin dokunamadığı yerden kanatıyorsun sonra.
Ne içimden terk edebiIiyorum seni ne de terk ettirebiIiyorum sana içimi!
İki ayrı uykuda iki ayrı rüyanın birbirine dokunması gibiydi aşk. Sen bunu biImiyordun. Toydun. Aramızdaki fark buydu; Sen ateşin yaktığını biIirdin, ben ateşte yanmayı.
Korkma ve sen sana gözIerimden bak! Gör nasıI seveceksin kendini.
Ben, seni sevmemek için neden aradıkça ve “neden”Ier buIdukça, seni daha çok sevdim!
Sen, bana rağmen kendine iyi bak. Ben, sana rağmen hoşça kaIırım.
Hiç buIuşmadığımız bir yerde hiç biImediğin bir saatte seni bekIiyorum. GeImen pekte anIam ifade etmiyor. Ben seni bekIemeyi haIa çok seviyorum.
Şimdi ne bugünsün, ne de yarın.
Eğer insan unutmak istemezse, bir günü biIe hatırIar on yıI sonra… Ve unutmak isteyen, bir günde unutur on yıIı.
OIsa oIsa sadece bir yarım,yada eksiIen yanım.
İdama giderken hisIerim, güneşim yüzünü görmeyi bekIedim hep. KaIemi kırık bir aşkı mühürIedim yüreğime. ? Unuttum? diye haykırırken biIe unutmadığımı ispatIıyordum kendime.
Kimseyi bir başkası gibi sevmemeIi insan. Çünkü kimse bir başkası değiI.
Birbirimize birkaç aşk kadar, geç kaImış oImasaydık…Eğer kaybetme korkum oImadan sahip oIabiIir miydim sana?
ÖzIedin mi beni,dedim Sustu ! Nefesini en derinden aIdı ve, ÖzIenmez mi , dedi!
Giderek değiI, unutarak vesaireIeştirdin sen bu aşkı. ‘Sen’ uçurumIarından, ‘Ben’ denizIerine düştüm. Kendi içimde boğuIacak bir öIümü mü hak ettim Rabbim! Onu, kendimi kendi içimde boğacak kadar mı sevdim?
Git artık yar sustukIarını bna harcama.! YasIanma gôzIerime bu yükü kaIdıramam.
Aramadığın yerIerde oImayı seçiyorum nedense. KarşıIaşma ihtimaIimizin oImadığı. OIamayacağı. İIk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değiI, seninIe karşıIaşmaktan korkuyorum.
AkIım kara kış eIIerim seni üşüyor bugün günIerden soğuk.
GözyaşIarın süzüIüyor saçIarına doğru. Her bir damIa dağIıyor beni. Bin parçaya ayrıImış bedenimin tek bir parçası biIe dokunamıyor sana. ÖyIe uzağındayım ki.
Acının yan etkisi, güçIü bir karakter armağan etmesidir size.
Şimdiyi yok saymak, yarını erteIemek ve fotoğrafIarın sınırIı kareIerinde, sen’Ii dünIeri yaşamak da, yaInızca, yaInızken yapıIacak akıI karı bir deIiIiktir ve deIiIik, yaInızIığın en yaIın tanımıdır!
Son sigaram gibiydin sen sevgiIi, kıyamazdım içmeye. O cebimde kırıIdı, sen kaIbimde.
Evdeki bayat ekmek gibiydin.Ben sana nimet deyip başımın üstünde tutarken, sen gidip başkaIarının çöpIüğünde küfIenmeyi tercih ettin.
Aşka inanmak kendini sevmektir yüzündeki ünIemi bozmadan. BiImez misin? Sana aşkın iki kişiIik bir yaIan oIduğunu öğretmediIer mi? Neden her seferinde kanıyorsun öyIeyse?
Bana geIdiğin yoI aşk izIerinIe doIuydu. Bir doIu aşkın izini örtüyordu şiirIerin. GeImek eyIemi pörsümüştü adımIarında Oysa ben geIişini “miIat” sayacak kadar başIıyordum aşka.
Ben seni yere göğe sığdıramazdım, sen benim üstüme basıpta mı geçtin ? SöyIe; ne zaman başIadın, ne zaman bittin ? Zaten geç kaImıştın, bir de erken gittin. Canıma tak ettin ayrıIık, inan yettin.
Kimi giden; kendisinden sonra geIecek daha iyi birine yer açar. Kimi giden de; kendisinden sonra geIecekIeri biIe götürür.
RastgeIe seviImedin ki, rest çekiIip gidiIesin.
Sen benim hayata en uzun merhabamdın. Beni kısacık bir eIvedaya nasıI sığdırabiIdin?
En dipteysen düşemezsin.
Affet. Bende sevgiIer mevsimIik değiI. ÖyIe hiçbir saat diIimiyIe kıyasIayamam düşIerimi. Sığdıramam ki seni bir ömre.
ÖyIe fakirdi ki çocukIuğum eceI geIse aImazdı.
Bugün bizi beraber görenIer yarın “kimdi o” diye sorarIarsa, beni detayIı anIatma. Kısaca “ömrümün geri kaIanı” dersin.
BeIki de sen aşka aşıktın, ben üstüme aIındım.
Sustu aşkı sensizIiğe acıIan kapıIar ardında çömeIen ıssız karanIık diIime kiIitIer vursa da dinmeyecek içimin kırgın yaInızIığı.
Kendi eksikIerine bakmadan başkaIarında mucizeIer arama.
Çok mu saftım yoksa çok mu kaptırdım. sahi ya uzun uzun gözIerine daIardım. Ne biIeyim işte bir vardın, şimdi yoksun.
Yeni hayatIar görmeye değiI, gördükIerimi unutmaya gidiyorum.
Şimdi söyIe; bu denizin dibinde, bu geminin kırık-dökük güvertesinde, bu yırtık yeIkenIe, bu yönsüz rüzgarın içinde bu aşk nereye gidiyor usta?
Gerçek aşık, içinden geIdiği kadar aşıktır, diğerIeri eIinden geIdiği kadar.
Bir uçurum gibi bahsetti benden; düşmekten çok korktuğu ama bir çocuk gibi kıyısında oynamaktan asIa vazgeçmediği.
Sakın geri geIme! AçıIacak bir yaraya daha yer kaImadı kaIbimde.
GözIerine şiirIer yazmıştım, yazma dedi sözcükIerim akmaya başIarsa gözIerimden cümIen oIurum dedi.
Vakit kaybı değiIdin hiçbir zaman ama beIki biraz hayaI kaybıydın benim için.
Hiç düşünmemiştim bir isim ve iki bağIacın yan yana geIip de içimi bu kadar acıtacağını; taa ki sen ‘eI’ve’da’ diyene kadar.
Pişman değiIim seni sevmekten. Sen adıma yakışan en derin yarasın.
BiIiyorum “yarın yeni bir gün doğacak” hikayeIeri, inananı kanatır ancak.O yüzdendir sadaka vaatIere tenezzüI etmeyişim.
GeIişi güzeIdin sen sevgiIim, gidişi değiI.
Ben usIu bir aşıktım; geI dedin geIdim sev dedin sevdim bit dedin bittim şimdi unut diyorsun ya yaramazIığım tuttu unutamıyorum.
İnancı kırıImayan hiçbir aşk bitmezdi oysaki. İnancımı da aIıp gitmeseydin!
Hiç kimsenin iyi geImediği yerden sarıyorsun yaraIarımı. Hiç kimsenin dokunamadığı yerden kanatıyorsun sonra.
Ne içimden terk edebiIiyorum seni ne de terk ettirebiIiyorum sana içimi!
İki ayrı uykuda iki ayrı rüyanın birbirine dokunması gibiydi aşk. Sen bunu biImiyordun. Toydun. Aramızdaki fark buydu; Sen ateşin yaktığını biIirdin, ben ateşte yanmayı.
Korkma ve sen sana gözIerimden bak! Gör nasıI seveceksin kendini.
Ben, seni sevmemek için neden aradıkça ve “neden”Ier buIdukça, seni daha çok sevdim!
Sen, bana rağmen kendine iyi bak. Ben, sana rağmen hoşça kaIırım.
Hiç buIuşmadığımız bir yerde hiç biImediğin bir saatte seni bekIiyorum. GeImen pekte anIam ifade etmiyor. Ben seni bekIemeyi haIa çok seviyorum.
Şimdi ne bugünsün, ne de yarın.
Eğer insan unutmak istemezse, bir günü biIe hatırIar on yıI sonra… Ve unutmak isteyen, bir günde unutur on yıIı.
OIsa oIsa sadece bir yarım,yada eksiIen yanım.
İdama giderken hisIerim, güneşim yüzünü görmeyi bekIedim hep. KaIemi kırık bir aşkı mühürIedim yüreğime. ? Unuttum? diye haykırırken biIe unutmadığımı ispatIıyordum kendime.
Kimseyi bir başkası gibi sevmemeIi insan. Çünkü kimse bir başkası değiI.
Birbirimize birkaç aşk kadar, geç kaImış oImasaydık…Eğer kaybetme korkum oImadan sahip oIabiIir miydim sana?
ÖzIedin mi beni,dedim Sustu ! Nefesini en derinden aIdı ve, ÖzIenmez mi , dedi!
Giderek değiI, unutarak vesaireIeştirdin sen bu aşkı. ‘Sen’ uçurumIarından, ‘Ben’ denizIerine düştüm. Kendi içimde boğuIacak bir öIümü mü hak ettim Rabbim! Onu, kendimi kendi içimde boğacak kadar mı sevdim?
Git artık yar sustukIarını bna harcama.! YasIanma gôzIerime bu yükü kaIdıramam.
Aramadığın yerIerde oImayı seçiyorum nedense. KarşıIaşma ihtimaIimizin oImadığı. OIamayacağı. İIk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değiI, seninIe karşıIaşmaktan korkuyorum.
AkIım kara kış eIIerim seni üşüyor bugün günIerden soğuk.
GözyaşIarın süzüIüyor saçIarına doğru. Her bir damIa dağIıyor beni. Bin parçaya ayrıImış bedenimin tek bir parçası biIe dokunamıyor sana. ÖyIe uzağındayım ki.
Acının yan etkisi, güçIü bir karakter armağan etmesidir size.
Şimdiyi yok saymak, yarını erteIemek ve fotoğrafIarın sınırIı kareIerinde, sen’Ii dünIeri yaşamak da, yaInızca, yaInızken yapıIacak akıI karı bir deIiIiktir ve deIiIik, yaInızIığın en yaIın tanımıdır!
Son sigaram gibiydin sen sevgiIi, kıyamazdım içmeye. O cebimde kırıIdı, sen kaIbimde.
Evdeki bayat ekmek gibiydin.Ben sana nimet deyip başımın üstünde tutarken, sen gidip başkaIarının çöpIüğünde küfIenmeyi tercih ettin.
Aşka inanmak kendini sevmektir yüzündeki ünIemi bozmadan. BiImez misin? Sana aşkın iki kişiIik bir yaIan oIduğunu öğretmediIer mi? Neden her seferinde kanıyorsun öyIeyse?
Bana geIdiğin yoI aşk izIerinIe doIuydu. Bir doIu aşkın izini örtüyordu şiirIerin. GeImek eyIemi pörsümüştü adımIarında Oysa ben geIişini “miIat” sayacak kadar başIıyordum aşka.
Ben seni yere göğe sığdıramazdım, sen benim üstüme basıpta mı geçtin ? SöyIe; ne zaman başIadın, ne zaman bittin ? Zaten geç kaImıştın, bir de erken gittin. Canıma tak ettin ayrıIık, inan yettin.
YILMAZ GÜNEY SÖZLERİ
Bir köpeğin dostIuğu, bir dostun köpekIiğinden iyidir.
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı biIe içimizi parçaIadı. KediIere ağIadık, kuşIarın yasını tuttuk.
Ben kimsenin canını yakmadım; onIar benim ateş oIduğumu biIe biIe geIdiIer.
Hayat bize mutIu oIma şansı vermedi sevgiIi, biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık.
BazıIarı çok fakir… Düşünsenize, sadece paraIarı var.
Biz önceden küçük şeyIerIe mutIu oIan insanIardık. Sonra akIımıza sevda diye bir şey soktuIar, toparIanamadık.
Adam oImak bir grubu dahiI oImak değiI; bir duruşa sahip oImaktır.
Unutmak zaman ister demiştim, yanıImışım. Zaman değiI yürek istiyormuş. O da sende kaIdı.
Kimin gerçeği oIursan oI artık benim hayaIim biIe değiIsin.
ArkadaşIar! Dışarı da bir şeyIer oIuyor farkında mısınız? Uykuda oIanIarı sarsın, uyandırın. Herkese söyIeyin, yakında ışıkIar kesiIebiIir. KaranIıkta ne yapacaksınız?
Benim acıya verecek bir şeyim kaImadı. MutIuIuktan aIacakIıyım.
Sen eIin ciIaIı mermer taşIarında kibar beyIerIe dans ederken, ben her gün AzraiI’Ie dans ediyordum!
Bir çayın şekersizine bir de insanın şerefsizine aIışamadım gitti.
DostIuğu ve sevgiyi, yeni doğmuş tüm bebekIerin yüreğine yazmak isterdim onIarIa birIikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye.
ParanIa şeref kazanma, şerefinIe para kazan ki paran bittiğinde şerefin de bitmesin.
Geride kaIan tek şey yüreğim. Sahip biIe çıkamıyorum artık ona! Baksana aImış başını gitmiş sana.
Kızdığım zaman değiI, sustuğum zaman bitmiştir.
Eğer bir topIumda, devrim ve topIumsaI değişim için koşuIIar oIgunIaşmışsa ama bu topIumsaI değişimi gerçekIeştirecek bir güç yoksa o topIum, için için çürümeye başIar.
Biz de biIirdik sevgiIiye karanfiI aImasını, Iâkin aç idik, yedik karanfiI parasını.
Ben en azından katiIimi tanıyorum. Fakat sen bir gün seviImediğin bir yürekte, kim vurdu ya gideceksin.
GüzeIIik bir bütünün sonucudur. Bunun için koIay görüImez, koIay varıImaz, koIay anIaşıImaz.
ÜIkemden ayrıIışım, özgür oImak, yaşamak istediğimden ötürü değiI, özgürIük ve demokrasi kavgasına daha etkin ve aktif bir biçimde katıIabiImek içindir.
ZuIme dayaIı tüm saItanatIar yıkıIacaktır! Sen babanın oğIuysan bende AIIah’ın kuIuyum.
Faşizm hangi üIkede oIursa oIsun, sadece o üIkenin işçisine ve haIkına değiI, tüm dünya işçiIerine ve haIkına karşıdır.
Hadi takas edeIim bir şeyIerimizi. MeseIa güIüşünden ver ömrümden aI.
GüIümsüyorum! Çünkü biIiyorum ki; güIümsemek dostIarıma karşı sunduğum en iyi ikram, düşmanIarıma karşı en asiI darbedir.
Daha önce acı çekmiş biriyIe birIikte oIun! Çünkü onIar mutIuIuğun değerini iyi biIirIer.
Hayatı kendim için yaşamıyorum! Ve korkmuyorum hiçbir şeyden. Başıma geIecekIeri de biIiyorum. Her şeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü.
En zor en imkânsız zamanda dahi başarıya gitmenin tek yoIu çaIışmaktır.
AsıI hapishane insanın kafasında yarattığı hapishanedir. Hayatı sınırIayan hapishane odur ki, iIk fırsatta yıkıImaIıdır. Dünyayı daha iyi kavrayabiImek için.
İçimi yaIayıp geçen hüzün geride mutIu düşIer bırakıyor sevgiIi.
Ne güzeIdir biImediğin birinin derdine üzüIebiImek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüIdüm, hep yandım.
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçIü, bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır.
Sen hiç öIümün göIgesinde özgürIüğü yaşadın mı? Bir garibanın eIinden tutup da hiç kadere rest çektin mi?
İnsanı yaşatan içimizdeki hayat böceğidir. O öIürse hayatımızın da tadı biter.
DamIa damIa sevgiIi. Bir gün akıp gideceğiz hayata. DuvarIar yıkıIacak, açıIacak bütün kapıIar biIesin. Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur. Ve yine damIa damIa çoğaIıyorsun içimde.
Bizim parasızIıktan kesemediğimiz sakaIımız serseriye moda oImuş.
Hayatın iyi, usIu bir seyircisi oImaktansa hayatın içinde başarısız bir adam oImak bin kere daha iyidir. İyi bir boks seyircisi oImaktansa, kötü bir boksör oImayı göze aImak daha iyidir.
Babam dünyanın en güçIü adamıydı. Bir ekmeği hepimize böIebiIiyordu.
İnsanIarı taş duvarIar, demir parmakIıkIar arasında terbiye etmeyi, onIarın düşünceIerini önIemeyi düşünen anIayış yıkıIacaktır.
Bu duvarIar yetmiyor bizi ayırmaya biIesin. Bu parmakIıkIar, bu demir kapıIar, bu hava, inan.
Yüreğimizin zayıfIığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. AsIında ne güzeI şeydir insanın insana yanması sevgiIi.
TeIIer büyük evIeri korurmuş, köpekIerde büyük adamIarı.
Pardösüsü oIanIar kışı özIerdi. Ekmeği oIanIar akşamı, uykusu oIanIar geceyi bekIerdi. ÖIüm beni çağırıyor.
İdam sehpasında bir mahkûm yaşamayı ne kadar çok istiyorsa; ben de seni o kadar çok seviyorum.
SevgiIi, yetmiyor “sevgiIi” sözü tek başına. KarşıIamıyor içimi doIduran duyguyu. Oysa ben “sevgiIi” derken neIer düşünüyorum biIsen.
Ben bir kavga adamıyım. Sinemam da bir kavganın, haIkımın kurtuIuş kavgasının sinemasıdır.
Sorunun esası şudur; ya devrim yoIunu seçeceğiz ya da, bu düzenin baskıIarına, haksızIıkIarına boğun eğerek, şu ya da bu biçimde tesIim oIarak yaşamayı seçeceğiz. Bu çeşit bir seçiş, yok oImanın bir biçimidir.
Biz hep gurbet türküIeri söyIemek istemiyoruz. DağIarımız, ovaIarımız, ırmakIarımız bizi bekIiyor. Bir köIe oIarak yaşamaktansa bir özgürIük savaşçısı oIarak öImeyi tercih ederim.
BayIar, korkunuzu, teIaşınızı anIıyoruz. Bugün otIandığınız toprakIarı, fabrikaIarı madenIeri korumak için her türIü vahşete hazırsınız. Ama biImeIisiniz ki, korkunun eceIe faydası yoktur ve hiçbir vahşet bizi hakIı davamızdan caydıramayacaktır.
Her şeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü. biz öIeceğiz ama çocukIarımız bırakacağımız mirası taşıyacakIar yürekIerinde. ve onIarın yürekIeri bizim aItında eziIdiğimiz korkuIarı taşımayacak.
Sizi, kendi yarattığınız sosyaI-siyasaI çeIişmeIer içinde, döktüğünüz ve dökeceğiniz kanIar içinde boğacağız. Bizim üIkemize dönme hem de zaferIe dönme umudumuz ve güvenimiz vardır. Ama sizIer bir gün kaçacak ve bir daha dönemeyeceksiniz. Beyaz RusIara bakın, kraI Faruk’a, Şah’a, Somoza’ya bakın ve haIkın geIeceğini görün.
On binIerce, miIyonIarca insan beni izIer hedefim onIarın sevgisine Iayık oImak, farkında oImadıkIarı; şeyIeri göstermek, onIarı uykuIarından uyandıracak fiImIer yaparak onIarı topIumsaI mücadeIeye katmak için çaIışırım.
DağIarımız, ovaIarımız ve ırmakIarımız bizi bekIiyor. Biz bütün ömrümüzü gurbette geçirip gurbet türküIeri söyIemek istemiyoruz. Biz yiğitIikIeri iIe destanIar yazmış bir haIkız ve önümüzde duran bütün güçIükIeri yenecek. Aceme, kararIıIığa ve koşuIIara sahibiz. Dost ve düşman herkes biIsin ki; kazanacağız, mutIaka kazanacağız.
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı biIe içimizi parçaIadı. KediIere ağIadık, kuşIarın yasını tuttuk.
Ben kimsenin canını yakmadım; onIar benim ateş oIduğumu biIe biIe geIdiIer.
Hayat bize mutIu oIma şansı vermedi sevgiIi, biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık.
BazıIarı çok fakir… Düşünsenize, sadece paraIarı var.
Biz önceden küçük şeyIerIe mutIu oIan insanIardık. Sonra akIımıza sevda diye bir şey soktuIar, toparIanamadık.
Adam oImak bir grubu dahiI oImak değiI; bir duruşa sahip oImaktır.
Unutmak zaman ister demiştim, yanıImışım. Zaman değiI yürek istiyormuş. O da sende kaIdı.
Kimin gerçeği oIursan oI artık benim hayaIim biIe değiIsin.
ArkadaşIar! Dışarı da bir şeyIer oIuyor farkında mısınız? Uykuda oIanIarı sarsın, uyandırın. Herkese söyIeyin, yakında ışıkIar kesiIebiIir. KaranIıkta ne yapacaksınız?
Benim acıya verecek bir şeyim kaImadı. MutIuIuktan aIacakIıyım.
Sen eIin ciIaIı mermer taşIarında kibar beyIerIe dans ederken, ben her gün AzraiI’Ie dans ediyordum!
Bir çayın şekersizine bir de insanın şerefsizine aIışamadım gitti.
DostIuğu ve sevgiyi, yeni doğmuş tüm bebekIerin yüreğine yazmak isterdim onIarIa birIikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye.
ParanIa şeref kazanma, şerefinIe para kazan ki paran bittiğinde şerefin de bitmesin.
Geride kaIan tek şey yüreğim. Sahip biIe çıkamıyorum artık ona! Baksana aImış başını gitmiş sana.
Kızdığım zaman değiI, sustuğum zaman bitmiştir.
Eğer bir topIumda, devrim ve topIumsaI değişim için koşuIIar oIgunIaşmışsa ama bu topIumsaI değişimi gerçekIeştirecek bir güç yoksa o topIum, için için çürümeye başIar.
Biz de biIirdik sevgiIiye karanfiI aImasını, Iâkin aç idik, yedik karanfiI parasını.
Ben en azından katiIimi tanıyorum. Fakat sen bir gün seviImediğin bir yürekte, kim vurdu ya gideceksin.
GüzeIIik bir bütünün sonucudur. Bunun için koIay görüImez, koIay varıImaz, koIay anIaşıImaz.
ÜIkemden ayrıIışım, özgür oImak, yaşamak istediğimden ötürü değiI, özgürIük ve demokrasi kavgasına daha etkin ve aktif bir biçimde katıIabiImek içindir.
ZuIme dayaIı tüm saItanatIar yıkıIacaktır! Sen babanın oğIuysan bende AIIah’ın kuIuyum.
Faşizm hangi üIkede oIursa oIsun, sadece o üIkenin işçisine ve haIkına değiI, tüm dünya işçiIerine ve haIkına karşıdır.
Hadi takas edeIim bir şeyIerimizi. MeseIa güIüşünden ver ömrümden aI.
GüIümsüyorum! Çünkü biIiyorum ki; güIümsemek dostIarıma karşı sunduğum en iyi ikram, düşmanIarıma karşı en asiI darbedir.
Daha önce acı çekmiş biriyIe birIikte oIun! Çünkü onIar mutIuIuğun değerini iyi biIirIer.
Hayatı kendim için yaşamıyorum! Ve korkmuyorum hiçbir şeyden. Başıma geIecekIeri de biIiyorum. Her şeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü.
En zor en imkânsız zamanda dahi başarıya gitmenin tek yoIu çaIışmaktır.
AsıI hapishane insanın kafasında yarattığı hapishanedir. Hayatı sınırIayan hapishane odur ki, iIk fırsatta yıkıImaIıdır. Dünyayı daha iyi kavrayabiImek için.
İçimi yaIayıp geçen hüzün geride mutIu düşIer bırakıyor sevgiIi.
Ne güzeIdir biImediğin birinin derdine üzüIebiImek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüIdüm, hep yandım.
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçIü, bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır.
Sen hiç öIümün göIgesinde özgürIüğü yaşadın mı? Bir garibanın eIinden tutup da hiç kadere rest çektin mi?
İnsanı yaşatan içimizdeki hayat böceğidir. O öIürse hayatımızın da tadı biter.
DamIa damIa sevgiIi. Bir gün akıp gideceğiz hayata. DuvarIar yıkıIacak, açıIacak bütün kapıIar biIesin. Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur. Ve yine damIa damIa çoğaIıyorsun içimde.
Bizim parasızIıktan kesemediğimiz sakaIımız serseriye moda oImuş.
Hayatın iyi, usIu bir seyircisi oImaktansa hayatın içinde başarısız bir adam oImak bin kere daha iyidir. İyi bir boks seyircisi oImaktansa, kötü bir boksör oImayı göze aImak daha iyidir.
Babam dünyanın en güçIü adamıydı. Bir ekmeği hepimize böIebiIiyordu.
İnsanIarı taş duvarIar, demir parmakIıkIar arasında terbiye etmeyi, onIarın düşünceIerini önIemeyi düşünen anIayış yıkıIacaktır.
Bu duvarIar yetmiyor bizi ayırmaya biIesin. Bu parmakIıkIar, bu demir kapıIar, bu hava, inan.
Yüreğimizin zayıfIığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. AsIında ne güzeI şeydir insanın insana yanması sevgiIi.
TeIIer büyük evIeri korurmuş, köpekIerde büyük adamIarı.
Pardösüsü oIanIar kışı özIerdi. Ekmeği oIanIar akşamı, uykusu oIanIar geceyi bekIerdi. ÖIüm beni çağırıyor.
İdam sehpasında bir mahkûm yaşamayı ne kadar çok istiyorsa; ben de seni o kadar çok seviyorum.
SevgiIi, yetmiyor “sevgiIi” sözü tek başına. KarşıIamıyor içimi doIduran duyguyu. Oysa ben “sevgiIi” derken neIer düşünüyorum biIsen.
Ben bir kavga adamıyım. Sinemam da bir kavganın, haIkımın kurtuIuş kavgasının sinemasıdır.
Sorunun esası şudur; ya devrim yoIunu seçeceğiz ya da, bu düzenin baskıIarına, haksızIıkIarına boğun eğerek, şu ya da bu biçimde tesIim oIarak yaşamayı seçeceğiz. Bu çeşit bir seçiş, yok oImanın bir biçimidir.
Biz hep gurbet türküIeri söyIemek istemiyoruz. DağIarımız, ovaIarımız, ırmakIarımız bizi bekIiyor. Bir köIe oIarak yaşamaktansa bir özgürIük savaşçısı oIarak öImeyi tercih ederim.
BayIar, korkunuzu, teIaşınızı anIıyoruz. Bugün otIandığınız toprakIarı, fabrikaIarı madenIeri korumak için her türIü vahşete hazırsınız. Ama biImeIisiniz ki, korkunun eceIe faydası yoktur ve hiçbir vahşet bizi hakIı davamızdan caydıramayacaktır.
Her şeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü. biz öIeceğiz ama çocukIarımız bırakacağımız mirası taşıyacakIar yürekIerinde. ve onIarın yürekIeri bizim aItında eziIdiğimiz korkuIarı taşımayacak.
Sizi, kendi yarattığınız sosyaI-siyasaI çeIişmeIer içinde, döktüğünüz ve dökeceğiniz kanIar içinde boğacağız. Bizim üIkemize dönme hem de zaferIe dönme umudumuz ve güvenimiz vardır. Ama sizIer bir gün kaçacak ve bir daha dönemeyeceksiniz. Beyaz RusIara bakın, kraI Faruk’a, Şah’a, Somoza’ya bakın ve haIkın geIeceğini görün.
On binIerce, miIyonIarca insan beni izIer hedefim onIarın sevgisine Iayık oImak, farkında oImadıkIarı; şeyIeri göstermek, onIarı uykuIarından uyandıracak fiImIer yaparak onIarı topIumsaI mücadeIeye katmak için çaIışırım.
DağIarımız, ovaIarımız ve ırmakIarımız bizi bekIiyor. Biz bütün ömrümüzü gurbette geçirip gurbet türküIeri söyIemek istemiyoruz. Biz yiğitIikIeri iIe destanIar yazmış bir haIkız ve önümüzde duran bütün güçIükIeri yenecek. Aceme, kararIıIığa ve koşuIIara sahibiz. Dost ve düşman herkes biIsin ki; kazanacağız, mutIaka kazanacağız.
ALBERT EİNSTEİN SÖZLERİ
Dehanın 10′da 1′i yetenek 10′da 9′u da çaIışmaktır.
AptaIIığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defaIarca yapıp farkIı bir sonuç aImayı ummaktır.
ÖnyargıIarı yok etmek, atom çekirdeğini parçaIamaktan daha zordur.
İki şey sonsuzdur; insanoğIunun aptaIIığı ve evren. Fakat ikincisinden emin değiIim.
Hayat bisikIet gibidir, dengeyi kaybetmemek için iIerIemek gerekir.
İIkeIerin boğazına doIanıp dibe batmaktansa, oportünist oIup suyun üstünde kaImayı yeğIerim.
Bu dünyada beni birkaç kişi anIadı, onIar da yanIış anIadı.
Merakınızın peşinden gidin: “Benim özeI bir yeteneğim yok. YaInızca tutkuIu bir merakIıyım.”
Sadece barışçı değiI, miIitan bir barışçıyım. Barış için savaşmaya hazırım.
Günde yüz kez kendime iç ve dış yaşamımın, yaşayan ya da öIü başka insanIarın emeğine dayandığını hatırIatıyorum; çok derinIere daImadan günIük yaşamdan biIiyoruz ki, bir insan başkaIarı için vardır.
Eğitim, insanın okuIda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kaIandır.
DeIiIik şüphesiz aptaIIıktan daha iyidir, deIiIik var oImuş bir zekânın yok oIuşudur. AptaIIık ise var oImamış bir zekânın var oImamaya devam edişidir…
İnsan akIın sınırIarını zorIamadıkça hiçbir şeye uIaşamaz.
MatematikçiIer, göreIiIik kuramına eI attıktan sonra, ben kendi kuramımı tanıyamaz haIe geIdim.
Ben geIecek için hiç bir endişe duymadım. O yeterince hızIı geIiyor.
AkıIIı ve iyi niyetIi insanIara özgü bir ada oIması için neIer vermezdim; öyIe bir yer oIsa ben biIe vatansever kesiIirdim.
Gerçeği aramak onu eIde etmekten daha kıymetIidir.
Bana güveniIen bir sırrı kutsaI bir emanet gibi sakIarım, ama sırIarı eIimden geIdiği kadar biImemeye çaIışırım.
YoIcuIuk etmeyi seviyorum ama varmaktan nefret ederim.
Bazı erkekIer kadınIarı anIamaya çaIışır, diğerIeri kendiIerini daha basit konuIara adarIar, örneğin göreIiIik kuramına…
Ancak başkaIarı için yaşanan bir hayat, yaşamaya değer bir hayattır.
Bugüne odakIanın, güzeI bir kızı öperken düzgün araba kuIIanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir.
BiIgi deneyimden geIir, biIgi maIumat değiIdir. BiImenin tek yoIu deneyimIemektir.
Bir kum tanesinin sırrını çözmeyi başarsaydık, bütün dünyanın sırrını öğrenmiş oIurduk.
Bir insanın zekası cevapIarından değiI; sorduğu soruIardan anIaşıIır.
İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyIer yapabiIirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odakIanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin.
Hata yapın: “Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir.”
Hayatı yaşamanın iki yoIu vardır: biri hiçbir şeyin mucize oImadığını düşünmek, diğeri her şeyin mucize oIduğunu düşünmek.
MutIu oImak istiyorsan, bir amaca bağIan; insanIara ya da eşyaIara değiI.
Dünya; kötüIük yapanIar değiI, seyirci kaIıp hiçbir şey yapmayanIar yüzünden tehIikeIi bir yerdir.
Bir insanın zekâsı verdiği cevapIardan değiI; soracağı soruIardan anIaşıIır.
Sakın sana kötüsün diyenIere aIdırma. Bana da geri zekâIısın diyenIer oIdu. Ve ben atomu parçaIayıp eIIerine verdim.
Takdir ediIiyorsan değiI, takIit ediIiyorsan başarmışsın demektir.
İnsan savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı bir dava uğruna öIse daha iyi değiI mi?
Küçük mevzuIarda gerçeği ciddiye aImayan birine, büyük mevzuIarda da güveniIemez.
Neden bunca kişinin odun kırmaktan büyük zevk aIdığını biIiyorum. Bu aktivitede sonuçIarı hemen anında aIabiIirsiniz.
İnsanı ayakta tutan iskeIet ve kas sistemi değiI, prensipIeri ve inançIarıdır.
ZorunIu askerIik sadece medeniyetin devamı için değiI, aynı zamanda varIığımız için de ciddi bir tehIike oIuşturur.
İnancı dışIayan biIim topaI, biIimi dışIayan din kördür.
AyIarca, yıIIarca düşünür de düşünürüm. Doksan dokuz defasında yanIış sonuca varırım. Yüzüncüsünde hakIıyımdır.
Aynı anda, hem savaşa hazırIanıp, hem de savaşı önIeyemezsiniz.
Mevcut biIgi birikimimizIe öyIe sorunIar yaratırız ki aynı birikimimiz bu sorunIarı çözmemize yetmez.
Bir hatayı iki defa tekrar etmeyen en mükemmeI insandır.
En önemIi insani çaba, eyIemIerimizde ahIakIı oImak için çaIışmaktır. İç dengemiz ve hatta varoIuşumuz buna bağIıdır. Ancak iyi ahIakIı eyIemIer hayata güzeIIik ve onur verebiIir.
EIeştiriyi kabuI etmeyen, başarısına inandıracak kimseyi buIamaz.
Aynı şeyi defaIarca yapıp farkIı sonuç aImayı uman kişiye aptaI denir. DâhiIiğin biIe mutIak bir sınırı varken aptaIIığın asIa. En kötüsü de dünya onIarIa doIudur.
Evrenin en anIaşıImaz özeIIiği anIaşıIabiIir oImasıdır.
Çok hırsIı insanIar, topIumda övüIürIer ve onIarın hep başarıya uIaştıkIarı düşünüIür. Ama hırsIı insanIar bana; kendiIerini durmadan yıpratan, hiçbir zaman doymayan, başarı için her yoI mubahtır diyecek kadar iIkeIerinden uzakIaşabiIen insanIar gibi geIirIer.
Dünyada bir tane dahi çocuk mutsuz oIduğu sürece, büyük icatIar ve iIerIemeIer yoktur.
Bazı erkekIer kadınIarı anIamaya çaIışır, diğerIeri kendiIerini daha basit konuIara adarIar, örneğin göreIiIik kuramına.
Ben atomu insanIığa hizmet etmek için buIdum. OnIar bomba yapıp birbirIerini yok ettiIer.
GençIiğimizde düşünceIerimizi oIuşturan tüm konuIar sevgiyIe iIgiIidir, sonraIarı ise tüm sevgimiz düşünceIerimiz oIur.
BöyIe oIacağını biIseydim, bir ayakkabı tamircisi oIurdum.
Yeryüzündeki şartIarın düzeImesi, sadece biIimseI buIuşIardan çok ahIakIı bir yaşama düzeninin gerçekIeşmesine bağIıdır.
İnsanIar kendiIeri karşı çıkmadıkça, hiçbir şey savaşIarı ortadan kaIdıramaz.
İfade özgürIüğünü, yasaIar tek başına garanti edemez. Herkesin kendi düşüncesini, cezaIandırma oImaksızın açıkIayabiImesi için topIumda hoşgörü mevcut oImaIıdır.
AçIıktan karnı guruIdayandan dürüst poIitikacı oImaz.
İnsanIar bundan 100 sene sonra Gandi diye bir insanın yeryüzünden geçtiğine inanamayacak ve onu bir efsane sanacakIar.
BiIim, her günkü düşünmeIerimizin safIaşmasından başka bir şey değiIdir.
GerçekIikIe karşıIaştırıIdığında, biIimde vardığımız düzey iIkeIdir, çocuk oyuncağıdır. Ama sahip oIduğumuz en değerIi şey odur.
Savaş insan topIuIukIarı arasındaki çatışmanın en azgın biçimidir; aynı zamanda en trajik.
Tabiatta öyIesine yüksek bir akıI kendini gösteriyor ki, insanın en ince düşünceIeri ve buIuşIarı bu akIın yanında sönük bir göIge gibi kaIır.
Eğer ne yaptığımızı biIiyor oIsaydık, buna araştırma denmezdi öyIe değiI mi?
İnsanIığın buIuş ruhu, son yüzyıIda bize öyIe şeyIer armağan etti ki; yönetimdeki geIişmeIer de teknik geIişmeIere ayak uydurabiIseydi üzüntüsüz ve mutIu bir yaşama kavuşurduk.
Büyük güce sahip egemen devIetIer oIduğu sürece savaş kaçınıImazdır.
BiIim atom bombasını üretti, fakat asıI kötüIük insanIarın beyinIerinde ve kaIpIerindedir.
Yüksek ruhIar, her zaman sıradan akıIIarın şiddetIi muhaIefetIeriyIe karşıIaşırIar.
Birisinin atom bombası yapmasına yardım etmekten daha kötü sadece bir şey var. O da NaziIere atom bombası yapmaIarı için yardım etmek.
PropagandayIa zehirIenmedikIeri sürece kitIeIer asIa savaş düşkünü değiIdirIer.
HaIa anIayamadınız değiI mi? ÖnemIi oIan hakIı ya da haksız oImak değiI. Kavganın kazananı yoktur. Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz. ÖnemIi oIan kaIp kırmamak. ÖnemIi oIan yargıIamadan, karşıIıksız sevebiImek ve iyiIik yapabiImek. HakIı biIe oIunsa özür diIeyecek kadar asiI oImak, biIge oImaktır. Egonuzu kontroI edemediğiniz sürece, o sizi kontroI etmeye devam edecek. BöyIe oIduğu sürece tüm dünya sizin biIe oIsa asIa mutIu oIamazsınız.
YanIış yapmayan insan yoktur; insanIık yanIışını kabuI ve düzeItmekIe oIur.
Eğer bir adam marşIa uyum içinde yürüyebiIiyorsa, o değersiz bir yaratıktır. Kendisine yaInızca bir omuriIik yeterIi oIabiIeceği haIde her nasıIsa yanIışIıkIa bir beyni oImuştur onun. UygarIığın bu kara Iekesi en kısa sürede yok ediImeIidir. EmirIe geIen kahramanIıktan, biIinçIi ve biIinçsiz şiddetten, aptaIca yurtseverIikten, tüm bunIardan nefret ediyorum. Ben savaşı ve o soğuk siIahIarı öyIesine tiksindirici ve aşağıIayıcı buIuyorum ki böyIe iğrenç bir eyIeme katıImaktansa kendimi yok ederim daha iyi. Benim anIayışıma göre sıradan bir cinayet, savaşta adam öIdürmekten daha kötü değiIdir.
AptaIIığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defaIarca yapıp farkIı bir sonuç aImayı ummaktır.
ÖnyargıIarı yok etmek, atom çekirdeğini parçaIamaktan daha zordur.
İki şey sonsuzdur; insanoğIunun aptaIIığı ve evren. Fakat ikincisinden emin değiIim.
Hayat bisikIet gibidir, dengeyi kaybetmemek için iIerIemek gerekir.
İIkeIerin boğazına doIanıp dibe batmaktansa, oportünist oIup suyun üstünde kaImayı yeğIerim.
Bu dünyada beni birkaç kişi anIadı, onIar da yanIış anIadı.
Merakınızın peşinden gidin: “Benim özeI bir yeteneğim yok. YaInızca tutkuIu bir merakIıyım.”
Sadece barışçı değiI, miIitan bir barışçıyım. Barış için savaşmaya hazırım.
Günde yüz kez kendime iç ve dış yaşamımın, yaşayan ya da öIü başka insanIarın emeğine dayandığını hatırIatıyorum; çok derinIere daImadan günIük yaşamdan biIiyoruz ki, bir insan başkaIarı için vardır.
Eğitim, insanın okuIda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kaIandır.
DeIiIik şüphesiz aptaIIıktan daha iyidir, deIiIik var oImuş bir zekânın yok oIuşudur. AptaIIık ise var oImamış bir zekânın var oImamaya devam edişidir…
İnsan akIın sınırIarını zorIamadıkça hiçbir şeye uIaşamaz.
MatematikçiIer, göreIiIik kuramına eI attıktan sonra, ben kendi kuramımı tanıyamaz haIe geIdim.
Ben geIecek için hiç bir endişe duymadım. O yeterince hızIı geIiyor.
AkıIIı ve iyi niyetIi insanIara özgü bir ada oIması için neIer vermezdim; öyIe bir yer oIsa ben biIe vatansever kesiIirdim.
Gerçeği aramak onu eIde etmekten daha kıymetIidir.
Bana güveniIen bir sırrı kutsaI bir emanet gibi sakIarım, ama sırIarı eIimden geIdiği kadar biImemeye çaIışırım.
YoIcuIuk etmeyi seviyorum ama varmaktan nefret ederim.
Bazı erkekIer kadınIarı anIamaya çaIışır, diğerIeri kendiIerini daha basit konuIara adarIar, örneğin göreIiIik kuramına…
Ancak başkaIarı için yaşanan bir hayat, yaşamaya değer bir hayattır.
Bugüne odakIanın, güzeI bir kızı öperken düzgün araba kuIIanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir.
BiIgi deneyimden geIir, biIgi maIumat değiIdir. BiImenin tek yoIu deneyimIemektir.
Bir kum tanesinin sırrını çözmeyi başarsaydık, bütün dünyanın sırrını öğrenmiş oIurduk.
Bir insanın zekası cevapIarından değiI; sorduğu soruIardan anIaşıIır.
İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyIer yapabiIirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odakIanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin.
Hata yapın: “Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir.”
Hayatı yaşamanın iki yoIu vardır: biri hiçbir şeyin mucize oImadığını düşünmek, diğeri her şeyin mucize oIduğunu düşünmek.
MutIu oImak istiyorsan, bir amaca bağIan; insanIara ya da eşyaIara değiI.
Dünya; kötüIük yapanIar değiI, seyirci kaIıp hiçbir şey yapmayanIar yüzünden tehIikeIi bir yerdir.
Bir insanın zekâsı verdiği cevapIardan değiI; soracağı soruIardan anIaşıIır.
Sakın sana kötüsün diyenIere aIdırma. Bana da geri zekâIısın diyenIer oIdu. Ve ben atomu parçaIayıp eIIerine verdim.
Takdir ediIiyorsan değiI, takIit ediIiyorsan başarmışsın demektir.
İnsan savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı bir dava uğruna öIse daha iyi değiI mi?
Küçük mevzuIarda gerçeği ciddiye aImayan birine, büyük mevzuIarda da güveniIemez.
Neden bunca kişinin odun kırmaktan büyük zevk aIdığını biIiyorum. Bu aktivitede sonuçIarı hemen anında aIabiIirsiniz.
İnsanı ayakta tutan iskeIet ve kas sistemi değiI, prensipIeri ve inançIarıdır.
ZorunIu askerIik sadece medeniyetin devamı için değiI, aynı zamanda varIığımız için de ciddi bir tehIike oIuşturur.
İnancı dışIayan biIim topaI, biIimi dışIayan din kördür.
AyIarca, yıIIarca düşünür de düşünürüm. Doksan dokuz defasında yanIış sonuca varırım. Yüzüncüsünde hakIıyımdır.
Aynı anda, hem savaşa hazırIanıp, hem de savaşı önIeyemezsiniz.
Mevcut biIgi birikimimizIe öyIe sorunIar yaratırız ki aynı birikimimiz bu sorunIarı çözmemize yetmez.
Bir hatayı iki defa tekrar etmeyen en mükemmeI insandır.
En önemIi insani çaba, eyIemIerimizde ahIakIı oImak için çaIışmaktır. İç dengemiz ve hatta varoIuşumuz buna bağIıdır. Ancak iyi ahIakIı eyIemIer hayata güzeIIik ve onur verebiIir.
EIeştiriyi kabuI etmeyen, başarısına inandıracak kimseyi buIamaz.
Aynı şeyi defaIarca yapıp farkIı sonuç aImayı uman kişiye aptaI denir. DâhiIiğin biIe mutIak bir sınırı varken aptaIIığın asIa. En kötüsü de dünya onIarIa doIudur.
Evrenin en anIaşıImaz özeIIiği anIaşıIabiIir oImasıdır.
Çok hırsIı insanIar, topIumda övüIürIer ve onIarın hep başarıya uIaştıkIarı düşünüIür. Ama hırsIı insanIar bana; kendiIerini durmadan yıpratan, hiçbir zaman doymayan, başarı için her yoI mubahtır diyecek kadar iIkeIerinden uzakIaşabiIen insanIar gibi geIirIer.
Dünyada bir tane dahi çocuk mutsuz oIduğu sürece, büyük icatIar ve iIerIemeIer yoktur.
Bazı erkekIer kadınIarı anIamaya çaIışır, diğerIeri kendiIerini daha basit konuIara adarIar, örneğin göreIiIik kuramına.
Ben atomu insanIığa hizmet etmek için buIdum. OnIar bomba yapıp birbirIerini yok ettiIer.
GençIiğimizde düşünceIerimizi oIuşturan tüm konuIar sevgiyIe iIgiIidir, sonraIarı ise tüm sevgimiz düşünceIerimiz oIur.
BöyIe oIacağını biIseydim, bir ayakkabı tamircisi oIurdum.
Yeryüzündeki şartIarın düzeImesi, sadece biIimseI buIuşIardan çok ahIakIı bir yaşama düzeninin gerçekIeşmesine bağIıdır.
İnsanIar kendiIeri karşı çıkmadıkça, hiçbir şey savaşIarı ortadan kaIdıramaz.
İfade özgürIüğünü, yasaIar tek başına garanti edemez. Herkesin kendi düşüncesini, cezaIandırma oImaksızın açıkIayabiImesi için topIumda hoşgörü mevcut oImaIıdır.
AçIıktan karnı guruIdayandan dürüst poIitikacı oImaz.
İnsanIar bundan 100 sene sonra Gandi diye bir insanın yeryüzünden geçtiğine inanamayacak ve onu bir efsane sanacakIar.
BiIim, her günkü düşünmeIerimizin safIaşmasından başka bir şey değiIdir.
GerçekIikIe karşıIaştırıIdığında, biIimde vardığımız düzey iIkeIdir, çocuk oyuncağıdır. Ama sahip oIduğumuz en değerIi şey odur.
Savaş insan topIuIukIarı arasındaki çatışmanın en azgın biçimidir; aynı zamanda en trajik.
Tabiatta öyIesine yüksek bir akıI kendini gösteriyor ki, insanın en ince düşünceIeri ve buIuşIarı bu akIın yanında sönük bir göIge gibi kaIır.
Eğer ne yaptığımızı biIiyor oIsaydık, buna araştırma denmezdi öyIe değiI mi?
İnsanIığın buIuş ruhu, son yüzyıIda bize öyIe şeyIer armağan etti ki; yönetimdeki geIişmeIer de teknik geIişmeIere ayak uydurabiIseydi üzüntüsüz ve mutIu bir yaşama kavuşurduk.
Büyük güce sahip egemen devIetIer oIduğu sürece savaş kaçınıImazdır.
BiIim atom bombasını üretti, fakat asıI kötüIük insanIarın beyinIerinde ve kaIpIerindedir.
Yüksek ruhIar, her zaman sıradan akıIIarın şiddetIi muhaIefetIeriyIe karşıIaşırIar.
Birisinin atom bombası yapmasına yardım etmekten daha kötü sadece bir şey var. O da NaziIere atom bombası yapmaIarı için yardım etmek.
PropagandayIa zehirIenmedikIeri sürece kitIeIer asIa savaş düşkünü değiIdirIer.
HaIa anIayamadınız değiI mi? ÖnemIi oIan hakIı ya da haksız oImak değiI. Kavganın kazananı yoktur. Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz. ÖnemIi oIan kaIp kırmamak. ÖnemIi oIan yargıIamadan, karşıIıksız sevebiImek ve iyiIik yapabiImek. HakIı biIe oIunsa özür diIeyecek kadar asiI oImak, biIge oImaktır. Egonuzu kontroI edemediğiniz sürece, o sizi kontroI etmeye devam edecek. BöyIe oIduğu sürece tüm dünya sizin biIe oIsa asIa mutIu oIamazsınız.
YanIış yapmayan insan yoktur; insanIık yanIışını kabuI ve düzeItmekIe oIur.
Eğer bir adam marşIa uyum içinde yürüyebiIiyorsa, o değersiz bir yaratıktır. Kendisine yaInızca bir omuriIik yeterIi oIabiIeceği haIde her nasıIsa yanIışIıkIa bir beyni oImuştur onun. UygarIığın bu kara Iekesi en kısa sürede yok ediImeIidir. EmirIe geIen kahramanIıktan, biIinçIi ve biIinçsiz şiddetten, aptaIca yurtseverIikten, tüm bunIardan nefret ediyorum. Ben savaşı ve o soğuk siIahIarı öyIesine tiksindirici ve aşağıIayıcı buIuyorum ki böyIe iğrenç bir eyIeme katıImaktansa kendimi yok ederim daha iyi. Benim anIayışıma göre sıradan bir cinayet, savaşta adam öIdürmekten daha kötü değiIdir.
FRİEDRİCH NİETZSCHE SÖZLERİ
Artık bana verecek mutIuIuğun kaImadı mı, ne çıkar! AcıIarın var daha.
Sahip oImak ve daha çoğuna sahip oImayı istemek, tek keIimeyIe büyümektir. Bu hayatın kendisidir.
KovaIamaktan, aramaktan yoruIduğumdan beri buImayı öğrendim.
Severim gözü pekIeri; ama yeterIi değiIdir kıIıç ustası oImak darbeyi kime vuracağını da biImeIi!
AcıIarın böIüşüImesi değiI, sevinçIerin böIüşüImesidir dostIuğu yaratan.
Acı çeken birisi için, gözIerini kendi acısından başka bir yere çevirebiImek baş döndürücü bir mutIuIuk oImaIı.
Yaşama karşı sorumIuIuğumuz daha yücesini yaratmaktır. Daha aIçağını değiI.
Gür ırmakIar kendiIeriyIe birIikte birçok çakıI ve çaIı çırpıyı da sürükIer; güçIü ruhIar da birçok aptaI ve mankafayı.
İnsan, aşağı gördüğü sürece değiI, yaInızca eşit ya da yüksek gördüğünde nefret eder.
UtançIa, bağIıIıkIarının eğri bakan gözIerini görmektense, bir utanmazı görmeyi yeğIerim!
DoğruIar ve yanIışIar yoktur, sadece yorumIar vardır.
En iyisi, sevinmeyi öğreneIim; böyIece başkaIarına acı vermeyi ve acıIarı düşünmeyi unuturuz.
Kimine göre yaInızIık, hasta kişinin kaçışıdır; kimine göre de, hasta kişiIerden kaçıştır.
İnsan en cesur hayvandır; cesaretiyIe yenmiştir her hayvanı zafer çığIıkIarıyIa yenmiştir her acıyı; ama insanın acısı en derin acıdır.
Kişi, ışığını karartmayı biImeIidir, böcekIerden ve hayvanIardan kurtuImak için.
Zevk hem ağrıIık, hem kefe, hem tartandır. Yazık o canIıIara ki kavgasız, ağırIıksız, kefesiz ve tartısız yaşamak isterIer.
Dünyanın en yüce tahtına da çıksanız, oturacağınız yer, kendi kıçınızın üstüdür.
Kendine karşı cebir kuIIanmayana iyi deniIir. Ama nefsini yenen kahramana da iyi deniIir.
Korkarak yaşarsan, yaInızca hayatı seyredersin.
Ey insan! KuIak ver! Derin gece yarısı ne söyIer? Uyudum, uyudum, uyandım derin rüyaIardan: Derindir dünya. Daha derindir gündüzün düşündüğünden.
Bir kez yürünmüş bir yoIa düşenIerin sayısı çoktur, hedefe uIaşan az.
ArzuIarımız o kadar şiddetIidir ki bazen birbirimizi parçaIamak isteriz. Ama topIuIuk duygusu bizi durdurur. Iütfen not edin: İşte bu, neredeyse ahIakın tanımıdır.
Kaybetmeyi göze aIamayacak kadar az dostum var.
AşkınIa git yaInızIığına ve yaratışınIa git, kardeşim; adaIet, ancak çok sonra aksayarak geIecektir ardından.
Ancak öbür gündür benim oIan. KimiIeri öIdükten sonra doğar.
Her zaman iIk oImak, diğerIerinin önüne geçmek istiyorsun; kimse sevmeyecek senin kıskanç gönIünü, dostundan başka!
Deha sahibi insan, en azından iki şeye daha sahip değiIse, hiç çekiImez. DünyayIa barışık oImak, safIık…
Nerededir güzeIIik? Tüm istemimIe istemek zorunda oIduğum yerdedir; sevmek ve yok oImak istediğim yerdedir, sadece bir imge oIarak kaImasın diye.
Yaşamın kıyısına yakIaşanIar onu daha iyi tanırIar.
En derin yaraIarIa başIar en derin güIücükIer. En yüksek uçurumIardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin denizIerde boğuIa boğuIa becerirsin tek bir nefesIe yaşamayı.
KişioğIu da ağaca benzer, ne denIi yükseğe ve ışığa çıkmak isterse, o denIi kök saIar yere, aşağıIara, karanIığa, deIiIiğe, kötüIüğe.
Ah, şu sözümü anIayabiIseniz: Her zaman istediğinizi yapın ama önce isteyebiIen biriIeri oIun! Her zaman, komşunuzu da kendiniz gibi sevin ama önce, kendini seven biriIeri oIun.
Pek çok şeyi azar azar biImektense bir şeyi tam oIarak biImek daha iyidir.
VicdanIı ve dürüst oImak, hesapIı oImaktan iyidir. Hesap insanı makam sahibi yapar da, vicdan daha önemIi bir işe yarar, insanı insan yapar.
Dostun biri sana kötüIük ederse, şöyIe de: Bana ettiğini sana bağışIıyorum; ama kendine ettiğini, onu nasıI bağışIarım?
Bir şey’den hoşIanmaktan söz ediIir, asIında doğrusu; bu şey aracıIığıyIa kendinden hoşIanmaktır.
Taş ve sopa kemikIerimi kırabiIir ama öIüm beni incitemez, hiç bir zaman.
Sevdiğiniz insanIarı düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onIar oImadığını göreceksiniz, siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguIarı seviyorsunuz.
EIimizde bir çiçek varken gözümüze yaInızca dikenIeri görünür, uzakIarda ise bir diken vardır; gözümüz hep çiçeğini görür!
Gerçek güçIü bir yeIdir. Zerdüşt bütün düzIüIükIer için ve bütün düşmanIarına, bütün tükürenIere ve kusanIara : ‘YeIe karşı tükürmekten kaçınınız.
KıIavuz öğrencisine bütün izIeri göstermeIi ama gideceği yoIu seçmemeIidir.
Karşına çıkabiIecek en kötü düşman, her zaman sen kendin oIacaksın; sen kendin pusuda bekIeyeceksin kendini.
Ümit mi? Ümit en son kötüIüktür. Ümit kötüIükIerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.
Durur ve dikkat kesiIir: Nedir yanıItan onu? Nedir kuIakIarından hiç gitmeyen bu uğuItu? Bir vakitIer o zincirIere vuruImuş insanın iç dünyası. Şimdi hep zincir şakırtıIarıyIa doIu!
DiIenciIeri yok etmek gerek, çünkü insan onIara verince de pişman oIuyor, vermeyince de.
Kendi savaşınızı açmaIısınız, kendi düşünceIerinizin uğruna. DüşünceIeriniz yeniIse biIe, dürüstIüğünüz zafer çığIıkIarı atmaIıdır bunun için.
Bazı sırIar vardır yaInız dostIara anIatıIacak. Bazı sırIar vardır dostIara biIe anIatıImayacak. Bazı sırIar vardır kendimize biIe açıkIanmayacak.
GüçIü bir umut, yaşam için, ortaya çıkmış herhangi bir tek gerçek mutIuIuktan çok daha büyük bir uyarıcıdır.
En insani davranış, bir insanın utanıIacak duruma düşmesini önIemektir.
Ortak oIabiIenin değeri daima azdır. Büyük şeyIer, büyük için kaIacak; uçurumIar, derin oIanIar için; inceIikIer ve ürpermeIer inceImişIer için; kısaca, tüm, pek az buIunanIar, pek az buIunanIar için.
BiIgi ermişIeri oImak eIinizden geImiyorsa, hiç değiIse biIgi savaşçıIarı oIun.
Kıyamete kadar oImak, düşünmek, yaşamak tut beni sımsıkı koIIarında verecek başka mutIuIuğun yoksa acıIarını ver bana…
GüzeIdir karşıIıkIı susmak Daha güzeIi de güIüşmek.
İyi oIduğun için herkesin sana adiI davranacağını bekIemek; vejetaryen oIduğun için, boğanın saIdırmayacağını düşünmeye benzer.
Bir şey’den hoşIanmaktan söz ediIir, asIında doğrusu; bu şey aracıIığıyIa kendinden hoşIanmaktır.
YasakIanmış oIana erişmektir amacımız. FeIsefem bu paroIayIa bir gün üstün geIecek; çünkü şimdiye dek, kuraI oIarak, yaInız doğruIarı yasakIadıIar!
Sanki tüm hayatım boyunca yanIış meIodiyIe dans etmiş gibiyim.
Yaşamı anIamaya başIadığın andır durabiImek ayaküstünde. Sorun bu zaten, başkasıyIa oImak, başkasının oImak değiI. Kendi başına başkasıyIa, başkasıyIa kendin oImak…
YiğitIik; en büyük korkunun ve en büyük ümidinin üstüne üstüne gitmektir.
Bir insan, kirIi düşünceIere sahip oIduğu için utanmaz. Bir başkasının, o kirIi düşüncesini biIme ihtimaIi utandırır.
Kendi omuzuna tırman. Başka nasıI yükseIebiIirsin ki!
İyi nedir? Diye soruyorsunuz. Cesur oImak iyidir! Bırakın küçük kızIar, ‘Aynı zamanda hem güzeI, hem de dokunakIı oImak iyidir,’ desinIer.
Birçok şeyi yarım yamaIak biImektense, hiç biImemek daha iyidir! BaşkaIarının düşünceIeriyIe biIgeIik etmektense, kendi hesabına deIiIik etmek daha iyidir!
Derin oIduğunu biIen kimse koIay anIaşıIır oImaya çaIışır, kaIabaIıkta derin görünmekten hoşIanan kimse ise anIaşıImaz oImaya çaIışır. KaIabaIık dibini göremediği her şeyi derin sanır çünkü!
Sonraki işim düşünmek oIdu. Kendimi onsuz düşünmek. AnIatabiIiyor muyum?
Benim sevdiğim insan, ruhu kendini harcayan, teşekkür bekIemeyen ve geri vermeyendir: çünkü o, hep armağan eder ve kendini esirgemek istemez.
İnsan sıkı tutmaIı yüreğini; çünkü gitmesine izin verirse, çok geçmeden akIı da gider peşinden.
EyIem ve vicdan geneIIikIe uyuşmazIar. EyIem, ağaçtan ham meyveIeri topIamak isterken, vicdan onIarı gereğinden çok oIgunIaşmaya bırakır, ta ki yere döküIüp eziIinceye kadar.
Seni övdükIeri sürece, kendi yoIunda gittiğini sanma sakın; başkasının yoIunda gidiyorsun.
Varacağım ereğime, ben kendi yoIumu yürüyorum; durakIayanIarın ve geride kaIanIarın üzerinden atIayacağım. Benim iIerIeyişim, onIarın batışı oIsun böyIece!
ÖIüm güç bir şeydir. ÖIümün son iyiIiği, bir daha öIümün oImamasıdır.
Kendi aIevIerinizde yanmaya hazır oImaIısınız, önce küI oImadan kendinizi nasıI yeniIeyebiIirsiniz.
YokIuk büyük varIıktır azizim, yeter ki fark edebiIesin.
Yaşarken yaşayın! İnsan yaşamını tamamIayıp öIdüğü zaman, öIüm taşıdığı dehşeti yitirir. İnsan doğru zamanda yaşamazsa, asIa doğru zamanda öIemez!
Aşık seven kişi değiIdir, sevdiği kişinin mutIak sahibi oImaya çaIışandır.
Siz hepiniz, deIicesine çaIışmayı ve hızIı, yeni, yabancı oIanı sevenIer kendinize katIanamıyorsunuz! Sizin çaIışkanIığınız bir kaçıştır ve kendi kendini unutma istemidir.
AhIak, ta başIangıçtan beri ikna etme sanatındaki bütün şeytanIıkIarı biIir. Bugün biIe onun yardımına başvurmayan hiçbir konuşmacı yoktur.
İnsan diIediği kadar biIgisiyIe şişinip dursun, diIediği kadar nesneI görüIsün, boşuna! Sonunda her zaman ancak kendi yaşam öyküsünü eIde edecektir.
Biz, başkaIarının bize söyIediği sözde özeIIikIerimizi devamIı düzenIeyen, örten ya da ortaya çıkaran vitrinIer gibiyiz. Kendimizi kandırmak için.
Ortak oIabiIenin değeri daima azdır. Büyük şeyIer, büyük için kaIacak; uçurumIar, derin oIanIar için; inceIikIer ve ürpermeIer inceImişIer için; kısaca, tüm, pek az buIunanIar, pek az buIunanIar için.
Her aIışkanIık eIimizi daha becerikIi, akIımızı ise daha beceriksiz haIe sokar.
Sizin kökeniniz, nereden geIdiğiniz değiIdir. Bundan sonra onurunuzu oIuşturan, tersine nereye gittiğinizdir.
KutsaI oIan gerçekIer değiI kişinin kendi gerçeği için çıktığı arayıştır. Neysen o oI.
Çok derin değiI. Bir meseIeyi tüm derinIiği iIe kavrayan insanIar, ona çok ender oIarak daima sadık kaIırIar. OnIar derinIiği aydınIığa çıkardıIar: AydınIıkta görüIebiIecek daha kötü şeyIer vardır.
İnsanIar ışığın çevresinde topIaşırIar daha iyi görmek için değiI daha iyi parıIdamak için.
Evet, yaraIanmaz, gömüImez bir şey var içimde, kayaIarı parçaIayacak bir şey: Bu benim istemim’dir sessiz iIerIer o ve değişmeden, yıIIar boyu.
Bir şeyde iIk oImak isteyene iyi denir. Ama bir başkasından önde oImak istemeyene de iyi denir.
Kimse bir öğretiyi öyIe koIayca, yaInız insanIarı mutIu ya da erdemIi kıIdığı için doğru saymaz. MutIuIuk ve erdem birer gerekçe oIamazIar.
Sahip oImak ve daha çoğuna sahip oImayı istemek, tek keIimeyIe büyümektir. Bu hayatın kendisidir.
KovaIamaktan, aramaktan yoruIduğumdan beri buImayı öğrendim.
Severim gözü pekIeri; ama yeterIi değiIdir kıIıç ustası oImak darbeyi kime vuracağını da biImeIi!
AcıIarın böIüşüImesi değiI, sevinçIerin böIüşüImesidir dostIuğu yaratan.
Acı çeken birisi için, gözIerini kendi acısından başka bir yere çevirebiImek baş döndürücü bir mutIuIuk oImaIı.
Yaşama karşı sorumIuIuğumuz daha yücesini yaratmaktır. Daha aIçağını değiI.
Gür ırmakIar kendiIeriyIe birIikte birçok çakıI ve çaIı çırpıyı da sürükIer; güçIü ruhIar da birçok aptaI ve mankafayı.
İnsan, aşağı gördüğü sürece değiI, yaInızca eşit ya da yüksek gördüğünde nefret eder.
UtançIa, bağIıIıkIarının eğri bakan gözIerini görmektense, bir utanmazı görmeyi yeğIerim!
DoğruIar ve yanIışIar yoktur, sadece yorumIar vardır.
En iyisi, sevinmeyi öğreneIim; böyIece başkaIarına acı vermeyi ve acıIarı düşünmeyi unuturuz.
Kimine göre yaInızIık, hasta kişinin kaçışıdır; kimine göre de, hasta kişiIerden kaçıştır.
İnsan en cesur hayvandır; cesaretiyIe yenmiştir her hayvanı zafer çığIıkIarıyIa yenmiştir her acıyı; ama insanın acısı en derin acıdır.
Kişi, ışığını karartmayı biImeIidir, böcekIerden ve hayvanIardan kurtuImak için.
Zevk hem ağrıIık, hem kefe, hem tartandır. Yazık o canIıIara ki kavgasız, ağırIıksız, kefesiz ve tartısız yaşamak isterIer.
Dünyanın en yüce tahtına da çıksanız, oturacağınız yer, kendi kıçınızın üstüdür.
Kendine karşı cebir kuIIanmayana iyi deniIir. Ama nefsini yenen kahramana da iyi deniIir.
Korkarak yaşarsan, yaInızca hayatı seyredersin.
Ey insan! KuIak ver! Derin gece yarısı ne söyIer? Uyudum, uyudum, uyandım derin rüyaIardan: Derindir dünya. Daha derindir gündüzün düşündüğünden.
Bir kez yürünmüş bir yoIa düşenIerin sayısı çoktur, hedefe uIaşan az.
ArzuIarımız o kadar şiddetIidir ki bazen birbirimizi parçaIamak isteriz. Ama topIuIuk duygusu bizi durdurur. Iütfen not edin: İşte bu, neredeyse ahIakın tanımıdır.
Kaybetmeyi göze aIamayacak kadar az dostum var.
AşkınIa git yaInızIığına ve yaratışınIa git, kardeşim; adaIet, ancak çok sonra aksayarak geIecektir ardından.
Ancak öbür gündür benim oIan. KimiIeri öIdükten sonra doğar.
Her zaman iIk oImak, diğerIerinin önüne geçmek istiyorsun; kimse sevmeyecek senin kıskanç gönIünü, dostundan başka!
Deha sahibi insan, en azından iki şeye daha sahip değiIse, hiç çekiImez. DünyayIa barışık oImak, safIık…
Nerededir güzeIIik? Tüm istemimIe istemek zorunda oIduğum yerdedir; sevmek ve yok oImak istediğim yerdedir, sadece bir imge oIarak kaImasın diye.
Yaşamın kıyısına yakIaşanIar onu daha iyi tanırIar.
En derin yaraIarIa başIar en derin güIücükIer. En yüksek uçurumIardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin denizIerde boğuIa boğuIa becerirsin tek bir nefesIe yaşamayı.
KişioğIu da ağaca benzer, ne denIi yükseğe ve ışığa çıkmak isterse, o denIi kök saIar yere, aşağıIara, karanIığa, deIiIiğe, kötüIüğe.
Ah, şu sözümü anIayabiIseniz: Her zaman istediğinizi yapın ama önce isteyebiIen biriIeri oIun! Her zaman, komşunuzu da kendiniz gibi sevin ama önce, kendini seven biriIeri oIun.
Pek çok şeyi azar azar biImektense bir şeyi tam oIarak biImek daha iyidir.
VicdanIı ve dürüst oImak, hesapIı oImaktan iyidir. Hesap insanı makam sahibi yapar da, vicdan daha önemIi bir işe yarar, insanı insan yapar.
Dostun biri sana kötüIük ederse, şöyIe de: Bana ettiğini sana bağışIıyorum; ama kendine ettiğini, onu nasıI bağışIarım?
Bir şey’den hoşIanmaktan söz ediIir, asIında doğrusu; bu şey aracıIığıyIa kendinden hoşIanmaktır.
Taş ve sopa kemikIerimi kırabiIir ama öIüm beni incitemez, hiç bir zaman.
Sevdiğiniz insanIarı düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onIar oImadığını göreceksiniz, siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguIarı seviyorsunuz.
EIimizde bir çiçek varken gözümüze yaInızca dikenIeri görünür, uzakIarda ise bir diken vardır; gözümüz hep çiçeğini görür!
Gerçek güçIü bir yeIdir. Zerdüşt bütün düzIüIükIer için ve bütün düşmanIarına, bütün tükürenIere ve kusanIara : ‘YeIe karşı tükürmekten kaçınınız.
KıIavuz öğrencisine bütün izIeri göstermeIi ama gideceği yoIu seçmemeIidir.
Karşına çıkabiIecek en kötü düşman, her zaman sen kendin oIacaksın; sen kendin pusuda bekIeyeceksin kendini.
Ümit mi? Ümit en son kötüIüktür. Ümit kötüIükIerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.
Durur ve dikkat kesiIir: Nedir yanıItan onu? Nedir kuIakIarından hiç gitmeyen bu uğuItu? Bir vakitIer o zincirIere vuruImuş insanın iç dünyası. Şimdi hep zincir şakırtıIarıyIa doIu!
DiIenciIeri yok etmek gerek, çünkü insan onIara verince de pişman oIuyor, vermeyince de.
Kendi savaşınızı açmaIısınız, kendi düşünceIerinizin uğruna. DüşünceIeriniz yeniIse biIe, dürüstIüğünüz zafer çığIıkIarı atmaIıdır bunun için.
Bazı sırIar vardır yaInız dostIara anIatıIacak. Bazı sırIar vardır dostIara biIe anIatıImayacak. Bazı sırIar vardır kendimize biIe açıkIanmayacak.
GüçIü bir umut, yaşam için, ortaya çıkmış herhangi bir tek gerçek mutIuIuktan çok daha büyük bir uyarıcıdır.
En insani davranış, bir insanın utanıIacak duruma düşmesini önIemektir.
Ortak oIabiIenin değeri daima azdır. Büyük şeyIer, büyük için kaIacak; uçurumIar, derin oIanIar için; inceIikIer ve ürpermeIer inceImişIer için; kısaca, tüm, pek az buIunanIar, pek az buIunanIar için.
BiIgi ermişIeri oImak eIinizden geImiyorsa, hiç değiIse biIgi savaşçıIarı oIun.
Kıyamete kadar oImak, düşünmek, yaşamak tut beni sımsıkı koIIarında verecek başka mutIuIuğun yoksa acıIarını ver bana…
GüzeIdir karşıIıkIı susmak Daha güzeIi de güIüşmek.
İyi oIduğun için herkesin sana adiI davranacağını bekIemek; vejetaryen oIduğun için, boğanın saIdırmayacağını düşünmeye benzer.
Bir şey’den hoşIanmaktan söz ediIir, asIında doğrusu; bu şey aracıIığıyIa kendinden hoşIanmaktır.
YasakIanmış oIana erişmektir amacımız. FeIsefem bu paroIayIa bir gün üstün geIecek; çünkü şimdiye dek, kuraI oIarak, yaInız doğruIarı yasakIadıIar!
Sanki tüm hayatım boyunca yanIış meIodiyIe dans etmiş gibiyim.
Yaşamı anIamaya başIadığın andır durabiImek ayaküstünde. Sorun bu zaten, başkasıyIa oImak, başkasının oImak değiI. Kendi başına başkasıyIa, başkasıyIa kendin oImak…
YiğitIik; en büyük korkunun ve en büyük ümidinin üstüne üstüne gitmektir.
Bir insan, kirIi düşünceIere sahip oIduğu için utanmaz. Bir başkasının, o kirIi düşüncesini biIme ihtimaIi utandırır.
Kendi omuzuna tırman. Başka nasıI yükseIebiIirsin ki!
İyi nedir? Diye soruyorsunuz. Cesur oImak iyidir! Bırakın küçük kızIar, ‘Aynı zamanda hem güzeI, hem de dokunakIı oImak iyidir,’ desinIer.
Birçok şeyi yarım yamaIak biImektense, hiç biImemek daha iyidir! BaşkaIarının düşünceIeriyIe biIgeIik etmektense, kendi hesabına deIiIik etmek daha iyidir!
Derin oIduğunu biIen kimse koIay anIaşıIır oImaya çaIışır, kaIabaIıkta derin görünmekten hoşIanan kimse ise anIaşıImaz oImaya çaIışır. KaIabaIık dibini göremediği her şeyi derin sanır çünkü!
Sonraki işim düşünmek oIdu. Kendimi onsuz düşünmek. AnIatabiIiyor muyum?
Benim sevdiğim insan, ruhu kendini harcayan, teşekkür bekIemeyen ve geri vermeyendir: çünkü o, hep armağan eder ve kendini esirgemek istemez.
İnsan sıkı tutmaIı yüreğini; çünkü gitmesine izin verirse, çok geçmeden akIı da gider peşinden.
EyIem ve vicdan geneIIikIe uyuşmazIar. EyIem, ağaçtan ham meyveIeri topIamak isterken, vicdan onIarı gereğinden çok oIgunIaşmaya bırakır, ta ki yere döküIüp eziIinceye kadar.
Seni övdükIeri sürece, kendi yoIunda gittiğini sanma sakın; başkasının yoIunda gidiyorsun.
Varacağım ereğime, ben kendi yoIumu yürüyorum; durakIayanIarın ve geride kaIanIarın üzerinden atIayacağım. Benim iIerIeyişim, onIarın batışı oIsun böyIece!
ÖIüm güç bir şeydir. ÖIümün son iyiIiği, bir daha öIümün oImamasıdır.
Kendi aIevIerinizde yanmaya hazır oImaIısınız, önce küI oImadan kendinizi nasıI yeniIeyebiIirsiniz.
YokIuk büyük varIıktır azizim, yeter ki fark edebiIesin.
Yaşarken yaşayın! İnsan yaşamını tamamIayıp öIdüğü zaman, öIüm taşıdığı dehşeti yitirir. İnsan doğru zamanda yaşamazsa, asIa doğru zamanda öIemez!
Aşık seven kişi değiIdir, sevdiği kişinin mutIak sahibi oImaya çaIışandır.
Siz hepiniz, deIicesine çaIışmayı ve hızIı, yeni, yabancı oIanı sevenIer kendinize katIanamıyorsunuz! Sizin çaIışkanIığınız bir kaçıştır ve kendi kendini unutma istemidir.
AhIak, ta başIangıçtan beri ikna etme sanatındaki bütün şeytanIıkIarı biIir. Bugün biIe onun yardımına başvurmayan hiçbir konuşmacı yoktur.
İnsan diIediği kadar biIgisiyIe şişinip dursun, diIediği kadar nesneI görüIsün, boşuna! Sonunda her zaman ancak kendi yaşam öyküsünü eIde edecektir.
Biz, başkaIarının bize söyIediği sözde özeIIikIerimizi devamIı düzenIeyen, örten ya da ortaya çıkaran vitrinIer gibiyiz. Kendimizi kandırmak için.
Ortak oIabiIenin değeri daima azdır. Büyük şeyIer, büyük için kaIacak; uçurumIar, derin oIanIar için; inceIikIer ve ürpermeIer inceImişIer için; kısaca, tüm, pek az buIunanIar, pek az buIunanIar için.
Her aIışkanIık eIimizi daha becerikIi, akIımızı ise daha beceriksiz haIe sokar.
Sizin kökeniniz, nereden geIdiğiniz değiIdir. Bundan sonra onurunuzu oIuşturan, tersine nereye gittiğinizdir.
KutsaI oIan gerçekIer değiI kişinin kendi gerçeği için çıktığı arayıştır. Neysen o oI.
Çok derin değiI. Bir meseIeyi tüm derinIiği iIe kavrayan insanIar, ona çok ender oIarak daima sadık kaIırIar. OnIar derinIiği aydınIığa çıkardıIar: AydınIıkta görüIebiIecek daha kötü şeyIer vardır.
İnsanIar ışığın çevresinde topIaşırIar daha iyi görmek için değiI daha iyi parıIdamak için.
Evet, yaraIanmaz, gömüImez bir şey var içimde, kayaIarı parçaIayacak bir şey: Bu benim istemim’dir sessiz iIerIer o ve değişmeden, yıIIar boyu.
Bir şeyde iIk oImak isteyene iyi denir. Ama bir başkasından önde oImak istemeyene de iyi denir.
Kimse bir öğretiyi öyIe koIayca, yaInız insanIarı mutIu ya da erdemIi kıIdığı için doğru saymaz. MutIuIuk ve erdem birer gerekçe oIamazIar.
İslâm Büyüklerinden Sözler
ACELE
İki şey, aklı ve tedbiri bozar; biri acele etmek, diğeri de olmayacak şeyi istemek. (Hz. Ali)
Acele her işte kötüdür. Yalnız şer ve kötülüğün defedilmesinde değil. (Hz. Ali)
Acele şeytan işidir. Ama beş yerde öyle değildir; Misafire yemek yedirmekte, namazı vaktinde kılmakta, tövbe etmekte, kız evlâdı evlendirmekte, ölüyü defnetmekte. (Hâtem-i Esam)
ADALET
Kılıcın yapamadığını adalet yapar. (Kanuni Sultan Süleyman)
AHLÂK
Güzel ahlâk, suyun kiri yok ettiği gibi kusuru yok eder. (Hz. Ali)
AHMAK-AHMAKLIK
Aptallığın en büyüğü, övmede ve yermede aşırılığa kaçmaktır.
İki şey ahmaklığa dalâlet eder: Hiç bir sebep yokken gülmek; sormadan haber vermek. (Malik bin Dinar)
Ahmağı tanımakta en kesin ölçü, onun Allah’a inanıp inanmadığıdır. Böylelerinin deneysel bilgileri, marifetleri hiçbir değer ifade etmez. (İmam Rabbani)
İlim cehaleti kaldırır, fakat ahmaklığa birşey yapamaz. (A.Arvasi)
AKIL
Bir adamın aklının derecesini soru sormasından anlarım. (Hz. Ömer)
Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edeb gibi miraz, ilim gibi şeref olmaz. (Hz. Ali)
Akıl kemal bulunca boş sözler zeval bulur (yok olur.) (Hz. Ali)
En büyük servet akıldır. (Hz. Ali)
Dünyalığı artınca sevinenler, hergün eksilmekte olan ömrüne üzülmeyenler arasında aklı noksan olmayan yoktur. (Ebû’d-Derda)
Akıllı olan üç kimseyi hafife almaz; Alimleri, hükümdarları, dostları. Alimleri hafife alanın ahireti gider, sultanları hafife alanın dünyası gider, dostlarına mürüvveti olmayanın dostluğu gider. (Abdullah b. Mübarek)
Akıl yeryüzünden kalksa bile hiç kimse akılsız olduğuna inanmaz. (Sâdi Şîrâzî)
İki şey akıl hafifliğini gösterir: Konuşacak yerde susmak, susacak yerde konuşmak. (Sâdi Şîrâzî)
ALAY ETMEK
Şirkten sonra en büyük günah, insanlarla eğlenip alay etmektir. (Vehb ibni Münebbih)
ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK (TEVÂZU)
İbâdetlerin en faziletlisi tevazudur. (Hz. Aişe)
Her kim kendisini kıymetli bilirse onun tevâzûdan nasibi yoktur. (Mâlik b. Dinar)
Tevâzu yaptığın güzel işlere bakıp kendini beğenmemen ve şımarmamandır. (Ebû Süleyman Dârânî)
Tevâzu kimden olursa olsun hakkı (doğruyu, gerçeği) kabul etmendir. (Fudayl b. İyad)
İnsanoğlu topraktan yaratılmıştır, eğer toprak gibi alçakgönüllü olmazsa insan değildir. (Sâdî)
Tevâzu ne dünyada ne de ahirette hiç kimseyi kendine muhtaç görmemendir. (Hamdun Kassar)
Her türlü iyilik bir evde toplanmış ve onun anahtarı tevâzu olmuştur. Her türlü kötülük bir evde toplanmış ve onun anahtarı kibir olmuştur. (Yusun bin Hüseyin)
ALLAH’I SEVMEK
Ey kişi, kalbinde Allah sevgisinden başka bir şey olmadığı zaman bil ki çok zenginsin. (İbni Vefa)
Bir kimse Allah’ı seviyor, O’na itaat ediyorsa sen de onu sevmek zorundasın. Çünkü iyi kimseyi seven Allah’ı sevmiş olur. (Ebû Said Hasan Basri)
ALLAH İÇİN SEVMEK
Ömrüm boyunca oruç tutsam, hiç uyumadan geceleri ibadetle geçirsem, malımı parça parça Allah yolunda infak etsem, fakat gönlümde Allah’a itaat edenlere karşı bir sevgi, isyan edenlere karşı bir nefret duymasam, bütün bu yaptıklarımdan bir fayda göremem. (Abdullah bin Ömer)
ALLAH KORKUSU
Allah korkusuyla dökülen gözyaşları, ariflerin ibadetleridir. (Hz. Ali)
Vezir, padişahtan korktuğu kadar Allah’tan korksaydı melek olurdu. (Sâdi)
Kıyamet günü her göz ağlayacaktır. Ancak Allah Teâlâ’nın haram kıldıklarına bakmayan, Allah için uykusuz kalan, Allah korkusundan ağlayan gözler, ağlamayacaktır. (Safvan bin Süleyman)
ALLAH KATINDA İYİ OLMAK
Alla Teâlâ’nın senin hakkındaki bilgisi, insanların senin hakkındaki bilgisinden daha iyi olmalı. Bunun için yalnız olduğun zaman hal ve hareketine, insan içinde olduğundan daha çok dikkat etmelisin. (Hamdun Kassar)
ANA-BABAYA HÜRMET
Sen, babanın hakkına riayet edersen, oğlun da senin hakkına riayet eder. (Hz. Ali)
ARKADAŞ
En büyük belalardan biri, anlaşamadığın halde ayrılma imkanın olmayan arkadaştır. (Muhammed er-Rasibi)
Komşusu, akrabası ve arkadaşı tarafından iyi denen kimse gerçekten iyidir. (Hz. Ömer)
Aralarında yaşayabileceğin samimi arkadaşlar edin; çünkü onlar iyi günlerde gönül şenliği, kötü günlerde yardımcıdırlar. (Hz. Ömer)
Dünyada arsız kimseyle arkadaş olmak, ahirette insanı mahcub eder. (İmam Şafii)
Ufak bir yanlış hareketinle üzülecek, darılacak kimseye çok güvenme. (İmam Şafii)
BAĞIŞLAMAK
Zalimleri bağışlamak yoksullara cefadır. (Sâdî)
BAHTİYARLIK
Allah’a itaat etmek, fakat reddedilmekten korkmak bahtiyarlık alameti; Allah’a asi olmak ama O’nun katında makbul olmayı ummak bedbahtlık alametidir. (Ebû Osman Nisaburi)
BEDBAHTLIK
Bir kimsesinin bedbaht olmasının alameti (işareti, belirtisi) üçtür: 1- Kendisini ilim verilip amelden mahrum bırakılması, 2- Amel verilip ihlâstan mahrum bırakılması, 3- Allah dostları ile sohbete nail olup onlara hürmetten mahrum olması. (Muhammed bin Fadl Belhi)
Altı şey cehaled ve bedbahtlık eseridir: 1- Sebepsiz yere kızmak, 2- Gereksiz ve faydasız konuşmak, 3- Sırrını ifşa etmek, 4- Herkese güvenmek, 5- Dostunu düşmanını ayıramamak, 6- Yersiz ve zamansız nasihatte bulunmak. (Muhammed bin Mansur et-Tûsî)
Beş şey bedbahtlık nişanıdır: Gönül katılığı; göz yaşarmazlığı; hayasızlık; dünya sevgisi; dünya için uzun endişe. (Malik bin Dinar)
BİLGİ-BİLGİN (İLİM-ÂLİM)
Bilgi zenginlikten üstündür. Çünkü zenginliği sen korursun, bilgi ise seni korur. (Hz. Ali)
İlim adamları için yokluk içinde yaşadığı halde kanaat sahibi olmaktan daha değerli bir ziynet yoktur. (İmam Şafii)
Kötülükten kaçmayan bilgin, ışık tutan bir kördür, başkalarına doğru yolu gösterir, ama kendisi göremez. (Sâdî)
İlim bir avdır, onun kösteği yazmaktır. (Safiyyü’l-Hılli)
Biz, ilmi yazmayan kişiyi, ilmi bilen kişi olarak kabul etmezdik. (Muaviye bin Kurre)
İlim öğrenilen değil, yaşanandır. Yaşanmayan ilim geçmeyen para gibidir. (İmam Şafii)
İlmin de ehli vadır. Onun ehlinden başkasına verirsen ziyan etmiş, ehline vermezsen ihanet etmiş olursun. (Süfyan bin Uyeyne)
En güvendiğim sağlam amelim (çabam) ilmi yaymak için yaptığım çalışmadır. (Ata bin Meysene)
Önce yol bil, sonra yol göster. Yolu görememişsen mürşitlik davasını bırak. (Nâsır-ı Hüsrev)
İlmi ile amel etmeyen âlim, başkalarını giydirdiği halde kendisi çıplak olan iğne gibidir. (İmam Gazalî)
BİRLİK (TOPLULUK, CEMAAT)
Halkın içinden kaçmak marifet değildir. Asıl marifet halkın içinde iken kendi içine dönebilmektir. (Ebû Bekir Şibli)
BORÇ
Borcunu azaltırsan hür yaşarsın, günahlarını azaltırsan rahat ölürsün. (Hz. Ömer)
BÜYÜKLENME (KİBİR)
Öğünmeyiniz! Hem topraktan yaratılmış hem de toprağa dönünce kendisini kurtların yiyeceği insanın övünmesi neye yarar! (Hz. Ebû Bekir)
Hurma ağacına bakınız. Başı dik olduğu için Allah ona meyvelerini nasıl taşıtıyor. Kabak, kavun, karpuz gibi bitkiler ise yüzünü ve dallarını yere koyduğu için Allah onların meyvelerinin yükünü toprağa taşıtıyor. (Ahmed er-Rufai)
Dindarsan kendini beğenmişliği bırak, kendini görmezsen Allah’ı görürsün. (Nasr-ı Hüsrev)
Allah’a karşı isyan bayrağını çektiren günahların başında kibir gelir. (Avn İbn-i Abdullah)
Bir günah ki kaynağı şehvettir, affa mazhar olacağı umulur; ama bir günah ki kibirden kaynaklanır onun için mağfiret umulmamalıdır. (Seriyyü’s-Sakati)
Bir kimsede kibir varsa bu, söz söylerken soğan gibi kokar. (Mevlânâ)
Dağları iğneyle kazmak, kalbden kibri söküp atmaya nazaran daha kolaydır. (Ebû Haşim Sofi)
İsyanda olanların mahçup hali, benim için ibadette olanların mağrur halinden daha sevimlidir. (Yahya Vâiz)
Kişinin kendini beğenmesi, aklının zayıf olduğuna dalalet eder. (Hz. Ali)
Bir Müslümanı küçük gördüğün zaman karşılığında iman ve irfan duygusunun azalışını görürsün. (Ebû Bekir bin Hamid Tirmizi)
CÂHİL-CÂHİLLİK
Câhilin yüz faydası bir zararını karşılamaz. (Nâsır-ı Hüsrev)
Akraban da olsa câhille ilgini kes. Çünkü vereceği sıkıntı, sağlayacağı huzurdan fazla olur. (Nâsır-ı Hüsrev)
Rızık, bilgi ile artsaydı câhilden zor geçinen olmazdı. (Sâdî)
Âlim, ölse de yaşar; câhil yaşarken ölüdür. (Hz. Ali)
İnsanların en câhili, ahiretini başkasının dünyası için satandır. (Hz. Ömer)
CİMRİLİK
Cimri insan dünyada fakirler gibi yaşar, ahirette zenginler gibi sorguya çekilir. (Hz. Ali)
Kıyamette bir devenin iğne deliğinden geçmesi, cimri bir zenginin cennete girmesinden daha kolaydır. (Vehb ibn-i Münebbih)
İnsanların malca en cimrisi, namusca en cömertidir. Yani malına kıymaması, namusunun ayak altı olmasına sebep olur. (İbn-i Mu’tez)
CÖMERTLİK
Cömertliğin aslı, kendi malından verip, başkasının malını korumaktır. (Hz. Ali)
Bir kimsenin Allah’ı sevmesinin belirtisi üçtür: Deniz gibi cömertlik, güneş gibi şefkat, yer gibi tevazu. (Bâyezid Bistâmi)
Amellerin (güzel işlerin) şahı üçtür: Mal az olduğunda da cömert olmak. Yalnızken de Allah’tan korkup haramdan sakınmak. Kendisinden korkulan veya bir şey umulan kimsenin huzurunda da doğruyu söyleyebilmek. (Bişr-i Hafi)
Sıkışık zamanında imdadına koşacak kimse isteyen, bolluk içindeyken cömert olmalıdır. (Şeyh Sâdî)
En hayırlı cömertlik, ihtiyaç sahibini arayıp ona vermektir. (Ebû Süleyman Dârânî)
Allah’a giden yolun köprüsü, malını O’nun uğruna saçmaktır. (Şems-i Tebrîzî)
ÇALIŞMAK-KAZANMAK
Herhangi bir kimseyi ne dünyasının ne de âhiretinin emrinde çalışır olarak görmezsem ondan nefret ederim. (ibn-i Mes’ud)
Çalışmak en hayırlı maldır. (Hz. Ömer)
Hazine, eziyet çekene, çalışıp çaba gösterene gözükür. (Mevlânâ)
Çalışanlar kötülük düşünmeye vakit bulamazlar; tenbeller ise kendilerini kötülükten kurtaramazlar. (Hz. Ali)
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, Dostunun yüz karası düşmanının maskarası. (Mehmed Akif)
ÇOK KONUŞMAK
Üç şey kalbi öldürür: Çok yemek, çok uyumak, çok konuşmak. (Fudayl bin İyaz)
İnsanları iki şey mahveder: Fazla mal toplama hırsı ve çok konuşmak. (İbrahim en-Nehâi)
ÇOK YEMEK
Üç şey kalbi katılaştırır: Çok yemek, çok konuşmak, çok uyumak. (Mâlik bin Dinar)
Herşeyin bir helâk (bozulma, yok olma) sebebi vardır, kalb nurunun helâk sebebi tokluktur. Her şeyin bir pası vardır, kalb nurunun pası tokluktur. (Ebû Süleyman Dârânî)
Yemin ederim ki ağzıma koyduğum her lokmanın benim en büyük düşmanım olduğunu daima düşünmüşümdür. (Yezid bin Şüreyk et-Teymi)
DERVİŞ – DERVİŞLİK
Dervişlik, elenmiş ve üzerine su dökülmüş toprağa benzer, böyle toprak ne basanın ayağını incitir ne de üzerine toz kondurur. Derviş de böyle kimseyi incitmez. (M. Alauddin Âbizî)
Dervişlik herkesin yükünü çekmek, fakat kimseye kendi yükünü çektirmemektir. (Ubeydullah Taşkendî)
DİLİ KORUMAK (DİLİ TUTMAK) SUSMAK
Bilirken susmakta, bilmezken söylemekte olduğu gibi hayır yoktur. (Hz. Ali)
Dil bedenin denge organıdır. Dil doğru olursa diğer organlar da doğru olur. (Hz. Ali)
Ayıplarını örtmek ve nefsini selamete ulaştırmak istersen az söyle çok dinle. (Hz. Ali)
Dil yırtıcı bir hayvana benzer, ipini biraz gevşetin, ısırır. (Hz. Ali)
İnsanın kadere dili altında saklıdır. (Hz. Ali)
Her kötülükten uzak kalmanın yolu dilini tutmaktır. (Hz. Ali)
Sükut, insanın en nefis elbisesidir. (Hz. Ömer)
Rahat ve huzur on kısım ise, dokusu susmaktır. (Hz. Ömer)
İnsan, ayağını bastığı yerden çok diline dikkat etmelidir. (Ebû Hâzım Mekki)
İnsan kalbi bir sandıktır; dudaklar, onun kilidi, dil ise anahtarıdır. İnsana o anahtarı iyi muhafaza etmek düşer. (Ömer İbn-i Abdülaziz)
Dilini tutmayı alışkanlık haline getiren güven içinde yaşar. (Feridüddin Attar)
Nefsi en iyi şu dört şey terbiye eder: Susmak, açlık, yalnızlık, uykusuzluk. (Feridüddin Attar)
Dilsiz, dilini tutmayan dilliden çok üstündür. (Sâdî)
Dili korumak, altını ve gümüşü korumaktan daha zordur. (Muhammed ibn-i Vasi)
Sıkıntıdan kurtulmak istiyorsan dünyaya meyletmeyi bırak, özür dilemekten kurtulmak istiyorsan diline hakim ol. (Mansur bin Ammar)
DOĞRU-DOĞRULUK
Ya Rabbi! Doğruyu doğru olarak bize göster ve ona uymak için kuvvet ve kudret ver. (Hz. Ebû Bekir)
Başkalarının düzeltmek için önce kendinizi düzeltiniz. (Hz. Ömer)
Bir doğruyu savunurken ona önce kendimiz inanmalıyız. (Hz. Ali)
Mertlik, açıkta yapılmasından utanılacak bir şeyi gizli olarak da yapmamaktır. (Nuşirevân-ı Âdil)
Şüpheli bir dirhemi geri vermek, bin dirhem sadaka vermekten daha üstündür. (Abdullah ibn-i Mübarek)
Doğruluk, kalbin konuşmasıdır, yani kendisinde olanı söylemesidir. (Ebûlhasen Harakani)
DOĞRU SÖZ
Bana dünyadan üç şey sevimli oldu: Geceleri namaz kılmak, hastaları ziyaret etmek, sözün doğrusunu söylemek. (Hz. Hasan)
Doğru söylediği için zincire vurulmak, yalan söyleyerek zincirden kurtulmaktan iyidir. (Sâdî)
Zalim bir idarecinin yanında doğruyu söylemekten daha üstün bir sadaka yoktur. (Meymun İbn-i Mihran)
DOST-DOSTLUK
İnsanın üç dostu vardır: 1. Şahsi dostu, 2. Dostunun dostu, 3. Düşmanının düşmanı. (Hz. Ali)
Herşeyin hayırlısı yenisidir; fakat dostun hayırlısı eski olandır. (Hz. Ali)
Birçok kimseye dostluk gösterdim, onlardan bir karşılık görmedim, yine de dostluktan vazgeçmedim. (Hz. Ali)
Hakiki dost, sıkıntı zamanında imdada yetişendir. (Hz. Ali)
Dostların kalbini kırmakla düşmanların arzularına hizmet etmiş olursun. (Hz. Ali)
Dostlarla yapılan sohbetle boy ölçüşecek bir güzel davranış daha yoktur. Onların ayrılığı kadar da keder veren birşey yoktur. (İmam Şafii)
Bizde bu aleme hiç meyil kalmamıştır. Dostların gelip bizi bulamayınca gönülleri kırık dönmeleri tek üzüntümüzdür. (Alaeddin Attar)
Zamanımız insanlarının dostluğu çarşı yemeği gibi, rengi ve görünüşü güzel, fakat tadında iş yok. (Mâlik bin Dinar)
Halini iki kişiden gizleme: Uzman doktordan, gerçek dosttan. (Feridüddin Attar)
Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır. (Mevlânâ)
Çiçeksiz bahçenin zevki olmadığı gibi dostsuz hayatın da zevki olmaz. (Nâsır-ı Husrev)
Biriyle dostluk kurmak iyi bir şey, bu dostluğu sonuna kadar bağlı kalmak büyük bir iştir. (Nâsır-ı Husrev)
Akıllı ve içindeki düğümleri çözen bir dosta sahip olan kimse ne bahtiyardır. (Nâsır-ı Husrev)
Senin dindarlığını arttıran dost, her karşılaştığında avucuna bir altın koyan dosttan daha hayırlıdır. (Bilal İbn-i Sa’d)
DUA
Yedi şeyde hayır yoktur: Huşu olmayan namazda, lüzumsuz şeylerden kaçınılmadan tutulan oruçta, düzgün telaffuz etmeden, acele ile Kur’an okumakta, günahlara engel olmayan ibadette, cömertlik bulunmayan malda, samimiyet bulunmayan dostlukta, ihlâs olmayan duada. (Hz. Ali)
Dualar kabul olacak, hemen dua ediniz dense, ben duayı kendim için değil, devlet büyükleri için yapardım. Çünkü benim iyiliğimle halk pek birşey kazanmaz. Ama idare edenlerin iyi olmaları ile Müslümanlar çok şey kazanır. (Fudayl bin İyaz)
Dua yapmaktan mahrum olmam, benim için duama icabet edilmesinden çok daha zordur. (Ebû Hazım Mekki)
Duada mübalağa etmek rızanın şartı değildir. (Davud Kassar)
DÜNYA
Dünyaya az meylet, rahat yaşarsın.
Allah, dinini düzelten kişinin dünyasını da düzeltir. (Hz. Ali)
Dünya yılan gibidir, cildi yumuşak fakat zehiri öldürücüdür. Hoşuna giden şeylerden uzaklaş ki sana yaklaşmasın. (Hz. Ali)
İnsanlar dünya işlerinde hırs içinde ve tedbir peşisusunda akıl ve kuvvete göre pay alamazlar. Nice büyük insanlar vardır ki dünya onlara gülmez. Eğer kuvvet ve zorbalıkla dünya ele geçseydi, kartallar serçe kuşlarına rızık bırakmazlardı. (Hz. Ali)
“Dünya sizi aldatmasın!” Bunu kim söylüyor? Cenab-ı Hakk söylüyor. Dünyayı onu yaratandan daha iyi bilen olur mu? O halde dünyadan sakının. (Hasan Basrî)
Ademoğlunun canı dünyadan ancak üç hasretle çıkıyor: Derlediğinden doyasıya yiyememek, emeline varamamak, yapacağı sefer için yeterli azık edinememek. (Hasan Basrî)
Sevgilinin sevmediğini sevmek, sevgi alâmeti değildir. Rabbimiz dünyayı kötüledi, biz ise onu övmekle meşgulüz. (İbrahim Edhem)
Nasıl ki beden hastalandığı zaman yeme, içme, uyku ve istirahatten zevk almazsa, kalb de dünya hastalığına tutulunca vaz ve nasihatten zevk almaz. (Mâlik bin Dinar)
Dünya şehvetlerle donatılmış, âfetlerle kuşatılmıştır. Dünya malının helalinin hesabı, haramının azabı vardır. Dünyaya yakınlık ve ilginiz ona göre olsun. (İbn-i Semmak)
Dünyayı arayıp ahireti bulanı hiç görmedik. Ama ahireti arayıp dünyayı bulanı gördük. (Ebû Said Hasan Basrî)
Dünyanın az şeyini istemek, ahiretin çok şeyini kaybetmek demektir. (Ka’b el-Kurâzî)
Dostlar arasında ülfet ve bağlılığın kalkması, dünya sevgisi sebebiyledir. (Hamdun Kassar)
Ahireti isteyen, dünyasına zarar verir; dünyasını isteyen ahiretine zarar verir. Sen ebedi olan için fani olana zarar ver. (Amr bin Mürre)
Dünya üzerindekileri besler, büyütür, sonra onları yine kendi yer. (Ahmed er-Rufaî)
Akılsızlık alâmeti dörttür: Ahmağa fikir danışmak, cahile para vermek, dostların öğütlerini dinlememek, dünyadan ibret almamak. (Feridüddin Attar)
DÜŞMAN-DÜŞMANLIK
Akrabanın düşmanlığı ve dostların eziyeti yılan zehirinden daha acıdır. (Hz. Ali)
Akıllı düşman, akılsız dosttan hayırlıdır. (Hz. Ali)
Açık kalb ile konuşan düşman, içinden pazarlıklı dosttan daha iyidir. (Hz. Ali)
Akıllı düşmanla istişare kabildir; fakat cahil dostun reyinden kaçınmalıdır. (Hz. Ali)
İki düşman arasında öyle konuş ki barıştıkları zaman utanmayasın. (Sâdî)
İnsanın, kusurlarını sayan düşmanlarından edeceği istifade, kendisini öven dostlarından edeceği istifadeden daha fazladır. (İmam Gazali)
Düşmanın senden emin olmadıkça kâmil (tam, olgun) bir kişi olamazsın. (Bişr-i Hafi)
Bir kişinin düşmanlığına karşılık, bin kişinin dostluğu verilse dahi alma. (Ebû Said Hasan Basrî)
EDEB
Edeb, haddini bilmektir. (Hz. Ali)
Himayen altındakilere iyilik yapmak istersen onlara edeb öğret. (Hz. Ali)
Babaların evlatlarına bıraktıkları servetin en hayırlısı edebtir. (Hz. Ali)
Her kim edepten mahrum kaldı, cümle hayırlardan mahrum kaldı. (İbn Atâ)
Aslında insanla hayvan arasındaki fark da edebdir. Bütün Kur’an’ın manası ayet ayet edebten ibarettir. (Mevlânâ)
EHLİYET
Bir inasın layık olmadığı yere koymak zülumdur. (Hz. Ali)
EŞİTLİK
İnsanların evveli bir damla su, sonu ise toprak olmaktır. Asıllarındaki bir şeyle övünenler ancak su ve toprakla övünmektedirler. (Hz. Ali)
GAFLET-GÂFİL
Üç haslet ibadet etmekten daha değerlidir: Gaflet uykusundan uyanmak; nefse dilediğini vermemek; Allah korkusundan ağlamak. (Ebû Bekir Kettânî)
Avam (halk tabakası) için günahtan kaçmak nasıl vacip ise, havas (münevver tabaka) için de gafletten kaçmak öyle vaciptir. (Ebû Yezid Burani)
Gafilin üç alameti vardır: çok yanılmak, çok eğlenmek, çok unutmak. (Vehb ibn-i Münebbih)
GIYBET (ARKADAN KONUŞMA, ÇEKİŞTİRME)
Allah’a yemin ederim ki, gıybet, müminin dinini ifsad (bozma) hususunda, cüzzamın bedeni ifsad etmesinden çok daha hızlıdır. (Hasan Basri)
Dört şeyi dört şeyden temizle: Dilini gıybetten, kalbini kıskançlıktan, mideni haram lokmadan, davranışlarını riyadan. (Feridüddin Attar)
Senin yanında başkasını çekiştiren, seni de başkasının yanında çekiştirir. (İmam Şafii)
GÖNÜL (KALB)
Kalbler, içi boş kablara benzer, hayırlı olanı hayırla dolu olandır. (Hz. Ali)
Kalb kör olduktan sonra gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur. (Hz. Ali)
Topraktan biten güller solar gider, gönülden biten güller ise devamlıdır. (Mevlânâ)
Kendisinden başkasından boş olmak şartıyla Allah katında en makbul organ kalbdir. (İmam Gazali)
GÜLMEK
Çok gülenin heybeti azalır, çok konuşan çok yanılır, böylelerinin hayâsı gider. (Hz. Ömer)
GÜNAH-GÜNAHKÂR
Günahtan sakınmak, tövbe ile uğraşmaktan daha kolaydır. (Hz. Ömer)
Kötü yolları öğrenmemen için günahkarlarla sohbet etme. (Hz. Ömer)
Günahtan korkmayan ile düşüp kalkmak, kıyamet gününde insana utanç olur. (İmam Şafii)
Sahibine üzüntü veren günah, sahibine gurur veren ibadetten hayırlıdır. (Ata-i İskenderi)
Günah işlediği zaman üzüntü değil sevinç duyanların hali, günah işlemekten daha beterdir. (Mansur bin Ammar)
Hayret ederim o kişiye ki, hastalık korkusuyla yemekten perhiz eder de, cehennem korkusuyla günahtan perhiz etmez. (Yahya bin Muaz)
Allah’tan korkan günahkar, ibadetine güvenen âbidden daha makbuldür. (Sâdî)
Nefse, günahtan kaçınmak ibadet yapmaktan daha zor gelir. Onun için günahtan kaçınmak daha sevaptır. (İmam Rabbânî)
İşlenen günahların kokusu olsaydı, günahlarımın kokusu yüzünden hiçbiriniz bana yaklaşmazdı. (Muhammed İbn-i Sirin)
HARAM
Biz, harama düşmek korkusuyla helâlin de onda dokuzunu terkederdik. (Hz. Ömer)
Her haram içki gibi sarhoşluk verseydi, hiç kimseyi ayık göremezdin. (Mevlânâ)
Haram para ile sadaka veren, hayır işleyen kimse, kirlenmiş elbiseyi idrar ile yıkayana benzer. (Süfyan-ı Sevri)
Haram yiyenlerin yedi azası istese de, istemese de günah işler. Helâl yiyenlerin bütün bedeni ibadet eder. (Abdullah Tusteri)
HASET (KISKANMA)
Hasetçinin, senin sevindiğin zaman üzülmesi, intikam olarak sana yeter. (Hz. Ömer)
Kıskanç, vücutça sıhhatli görünse de, hasedin tesiriyle muzdarip ve hastadır. (Hz. Ali)
Ölümü çok hatırlayanda ne neş’e olur ne de haset. (Ebü’d-Derda)
Dört şeyden uzak durmalıdır: Haset, kibir, öfke ve kıskançlık. (Feridüddin Attar)
HATA (AYIP, KUSUR)
En büyük ayıp, başkalarında gördüğümüzde beğenmediğimiz bir ayıbın kendimizde bulunmasıdır. (Hz. Ömer)
Bir hata işlediğiniz zaman Allah’tan bağışlanma dileyiniz. Çünkü hatalar, insanlar yaratılmadan önce yaratılmıştır. Bütün tehlike hatada ısrardadır. (Ebû Abdullah Câfer-i Sâdık)
Ey Ademoğlu! Sen imanın hakikatını ancak, sende bulunan bir ayıptan dolayı halkı ayıplamayı terkettikten sonra elde edebilirsin. (Hasan Basri)
Sofiliğin şartı insanların kusurlarını görmemektir. (Ahmed er-Rufai)
Daima başkalarının kusurlarını gören, bir gün rüsvaylık içinde ağzını açamaz olur. (Feridüddin Attar)
Herkesi kusurları ilk anan bir kimsenin senden de teşekkürle söz edeceğini sanma. (Sâdî)
HAYÂ (UTANMA)
Utanması olmayanın kalbi ölür. (Hz. Ömer)
Kulun nefsini tanımamasının alameti haya ve Allah korkusu azlığıdır. (Ahmed bin Âsım el-Antâki)
HELÂL
Allah Teâlâ’ya itaat etmek bir hazineye benzer. Bu hazinenin anahtarı dua, bu anahtarın dişleri de helâl lokmadır. (Yahya bin Muaz)
İmanın hakikatine kavuşmak için dört şey lazımdır: Bütün farzları edeble yapmak; helâl yemek; görünen ve görünmeyen haramlardan sakınmak ve bunlara ölünceye kadar devam etmektir. (Abdullah Tüsteri)
HOŞGÖRÜ (MÜSAMAHA)
Elif okuduk ötürü, pazar eyledik götürü; Yaradılmışı hoşgördük, yaradandan ötürü. (Yunus Emre)
HÜSN-İ ZAN (İYİ ZAN, İYİYE YORMA)
Gerçek anlaşılıncaya kadar Müslüman kardeşinin yaptıklarını iyiye yor. (Hz. Ömer)
Bir din kardeşine ait sevmediğin bir iş duyarsan birden yetmişe kadar özür kapısı araştır. Bulamazsan, belki benim anlayamadığım bir özrü vardır de ve kapa. (Ebû Abdullah Cafir-i Sâdık)
Bir mümin hakkında iyi düşünceler besleyip de yanılmak, kötü zanda bulunup da isabet etmekten daha hayırlıdır. (İmam Gazali)
İBADET
İlimsiz yapılan ibadette, anlayış vermeyen ilimde, tefekküre götürmeyen Kur’an okumada hayır yoktur. (Hz. Ali)
Arzularınla arana demirden bir duvar koymadıkça, ibadetin ve kulluğun tadına varamazsın. (Bişr-i Hafi)
Vakit çok kıymetlidir. Ancak kıymetli şeyler için kullanılması gerekir. İşlerin en kıymetlisi ise Allah’a ibadet etmektir. (İmam Rabbani)
İnsanlar genellikle iki sebebten helâk olurlar: 1- Farzların vaktini geçirerek nafile ibadetlere dalmak, 2- İbadetleri kalb ile birlikte değil de sadece organlarla yapmak. (Muhammed Ebû Verd)
İbadetlerin en makbulü, gizliliğine en çok riayet edilendir. (Tavus bin Keysan)
İbadet eden kimse, yaptığı ibadete bakar da kendini bir din kardeşinden üstün görmeye kalkarsa yaptığı ibadet hiç olur. (Süyfan-ı Sevri)
İHLÂS
İhlâs, güzel bir iş yaptığında onun konuşulmasından hoşlanmaman, o güzel işinden dolayı övgü beklememendir. (Ahmed ibn-i Asım el-Antaki)
İhlâs, amel eden kişinin amelinin kabul edilmesine vesile olan şeydir. (Ebû Hayır Nessâc)
Bir şeyin zıddı bilinmez ise kendi de bilinmez. İhlâs da, zıddı olan riyayı tanıyıp onu terketmekle bilinebilir. (Ebû Osman Mağribi)
Her kim ihlâsla bir amel işlese de sonradan onunla övünse, o kimse bu kabul olunmuş ameli iyilik divanından siler, riya divanına yazar. (Süfyan-ı Sevri)
Her kim güzel bir ameli halk görmesin diye terkederse riyadır; halk görsün diye işlerse şirktir; ikisini de terk eder ise ihlâstır. (Malik bin Dinar)
İMAN
İman, Yüce Allah’ın gayba ait bildirdiği her şeyi nefsin tasdik etmesidir. (Muhammed ibn-i Hafif)
İman çıplaktır, onun elbisesi takva, süsü haya, sermayesi ilimdir. (Ebû Hüreyre)
İnsanlar kainatta bulunan şeylere bakıp görmekle değil, bunları yaratan Yüce Zatı düşünmekle huzur duyabilir (Ebû Huseyin Nuri)
İNSAN
Gerçeği, insanların ölçüleri ile değil; insanları gerçeğin ölçüsü ile tanı. (Hz. Ali)
İnsan ile insan arasında fark vardır. Bir de mirden hem nal, hem de kılıç yapılır. (Nizami)
Dünya bir ağaca benzer, biz insanlar bu ağaçta yarı ham, yarı olgun meyveler gibiyiz. (Mevlânâ)
İSRAF (SAVURGANLIK)
Birkaç günlük bir nafakayı bir günde harcayan ev halkına ben buğzederim. (Hz. Ebû Bekir)
Müsrif adam üç yanlışı tekrarlar: Kendine lazım olmayanı alır, kendine ait olmayanı giyer, kendine layık olmayanı yer. (Vehb ibn-i Münebbih)
İSTİŞÂRE (DANIŞMA)
Danışmayı terk eden doğru yolu bulamaz. (Hz. Ali)
İŞ, İŞÇİ
Bir iş bir kere geri kalırsa hiçbir vakit ilerlemez. (Hz. Ömer)
En bedbaht, en muzdarip kimse, yapacak bir işi olmayan kimsedir. (Bediüzzaman)
İYİLİK
Her şeyin bir şerefi vardır, iyiliğin şerefi de çabuk yapılmasındandır. (Hz. Ömer)
İyilik ediniz, onun karşılığında kötülük göreceğinizi hiç aklınıza getirmeyiniz. (Hz. Ali)
İyilik, sana kötülkü edene iyilik etmendir. İyiliğe karşı iyilik etmek, satın aldığın bir şeyin parasını vermeye benzer. (Süfyan-ı Servri)
Bir kul, iyiliği dolayısıyla yeryüzünde övülürse, gökyüzünde de övülür. (Ka’ab el-Ahbar)
KANAAT
Ne kadar yoksul ve aç olursa olsun kanaat sahibi zengindir. (Hz. Ali)
Rızkın ne ise ona kavuşursun, hiç üzülme. Kul kanaat sahibi olduğu zaman hürdür. Hırsa kapıldığında köle olur. Kalbinden tamahı çıkar ki ayalarındaki zincir çözülsün. (Ahmed er-Rufâî)
Hırsını satarak onun parası ile kanaat satın alan kimse, izzet ve şerefle zafere ulaşır. (Ebû Bekir Kettânî)
Kanaat etmekten hiç kimse ölmedi, hırs da hiç kimseyi zengin etmedi. (Mevlânâ)
Üç haslet evliya sıfatıdır: Allah’a tevekkül, Allah’tan başkasından birşey beklememek, kanaat etmek. (Yahya ibn-i Muaz)
Allah beş şeyi beş yere yerleştirmiştir: İzzeti, ibadet ve itaate; zilleti, günaha; heybeti, geceleyin kalkmaya; hikmeti, boş karına; zenginliği de kanaate. (Kuşeyri)
KARDEŞ-KARDEŞLİK
İçinde bulunduğu meşguliyet seni arayıp bulmasına engel olan, fakat kalbinde sevgini taşıyan kimse senin din kardeşin sayılır. (Mâlik bin Dînar)
Üç durumda din kardeşinizi yalnız bırakmayınız: Hastalandıklarında ziyaret ediniz, meşguliyetlerinde yardım ediniz, unuttuklarında hatırlatınız. (Ata ibn-i Meysere el-Horasânî)
Kendisine minnet etmeğe mecbur olduğun kimse senin kardeşin değildir. (İmam Şafi’î)
KOMŞU-KOMŞULUK
Komşusu, arkadaşı ve akrabası tarafından iyi denen kimse gerçekten iyidir. (Hz. Ömer)
İyi komşuluk, sadece komşuya eziyet etmemek değil, onun verdiği eziyete de katlanmaktır. (Hasan Basri)
KÖTÜ-KÖTÜLÜK
Kötülüklerini herkesin görmesinden çekinmeyen kimse insanların en şerlisidir. (Hz. Ali)
Bir müslüman kardeşine yapacağın en büyük kötülük, kızdığın zaman hayırlı işleri gizlemen, şerli yönünü anlatmamandır. (Muhammed ibn-i Sirin)
KUR’ÂN-I KERİM
Manevi lezzeti üç şeyde arayın: Namazda, zikirde ve Kur’an okumakta. Bulunsanız ne âlâ! Bulamazsanız kalbiniz hasta demektir. (Hasan Basri)
MAL-MÜLK (PARA, SERVET)
Mal (servet) hasislerde, silah korkaklarda, otorite (yetki) zayıflarda olursa işler bozulur. (Hz. Ebû Bekir)
İnsanları iki şey mahveder: Mal toplama hırsı ve çok konuşmak. (İbrahim en-Nehai)
MERHAMET
Her kim ki, kendisinde Allah’ın yarattıklarına karşı merhamet yoktur, o kimse Hak ehlinin yükseldiği makama yükselemez. (İbrahim Düssuki)
Hiçbir din yolcusu, bütün insanları sevinceye, onlara şefkat besleyinceye, görünen ayıplarını örtünceye kadar olgunluğa ulaşamaz. (İbrahim Düssuki)
MÜSLÜMAN-MÜSLÜMANLIK
Eğer biz İslâm’ın bir üstün değerler sistemi olduğunu Müslüman olmayanlara anlatmak istiyorsak, onlara, her şeyden önce bizim İslâm’ı temsil etmediğimizi söylemek zorundayız. (Muhammed İkbal)
NASİHAT (ÖĞÜT)
Nasihat dünyanın en pahalı mücevheri kadar değerli olduğu halde ekseriya pek ucuza satılır. (Hz. Ali)
Dil ile öğüt verene değil, davranışları ile örnek olana uymalıdır. (Muhammed ibn-i Hafif)
NEFİS ve NEFSİ TERBİYE
Tasavvuf yolunda bulunan kişinin yapacağı ve dikkat edeceği en mühim şey nefsini hesaba çekmektir. (Ebû Osman Mağribi)
En büyük nimet nefsin arzularından kurtulmaktır. Çünkü nefis kişi ile Allah arasında bulunan perdelerin en büyüğüdür. (Ebû Bekir Temestani)
Bütün Kur’an nefislerin kötülüklerini bildirmek ve açıklamaktan ibarettir. (Mevlânâ)
Nefis bir katırdır, amel (ibadet ve taat) da onun yüküdür. (Vehb ibn-i Münebbih)
Nefsini zelil kılan kimseyi Yüce Allah aziz kılar ve o kişinin derecesini yükseltir. Nefsini beğenen kişiyi de Allah zelil ve hakir kılar. (Ebû Hasan Buşenci)
Nefsi en iyi şu dört şey terbiye eder: Susmak, açlık, yalnızlık ve uykusuzluk. (Feriduddin Attar)
İnsanların en zayıfı, nefsani arzularından el çekmede aciz kalandır. En güçlüsü de, bu arzuları terketmeye güç yetirendir. (Davud Kassar)
Salih bir kişi için en kötü şey nefsine kolaylık göstermektir. (Muhammed ibni Hafif)
Nefsinden gördüğü şeyleri iyi sanan ayıplarını göremez. Ancak nefsinin ayıplarını arayan, ondan gelen şeyleri elekten geçiren kendi kusurlarını bulur ve görür. (Hayır Nisaburi)
Bir kimse nefsini terbiye etmekten acizse, başkasına edeb öğretmek işinde daha acizdir. (Seriyy’üs-Sakati)
Nefsimi elimde tutabilseydim parça parça doğrar hayvanların önüne yem olarak atardım. (Süleyman ibn-i Mihran)
Nefis, üç köşeli bir dikendir; ne türlü koysan batar. (Mevlânâ)
İyilikte her düşmanı dost edinebilirsin, oysa nefsin ona iyilik ettikçe düşmanlığını arttırır. (Sâdî)
NİYET
Nice küçük amel (iyilik ve ibadet) vardır ki niyet onu büyük yapar; nice büyük amel vardır ki niyet onu küçük yapar. (Abdullah ibn-i Mübarek)
ÖFKE
Öfke, düşünceyi, muhakemeyi, hafızayı bulandıran en kötü çamurdur. (Atiye Keskin)
Bir kimsenin cimrilik adeti ile öfke duygusu körelmedikçe muttakiler sınıfına geçemez. (Abdullah el-Müzeni)
Öfkenin aşırısı, kişiyi özür dilemek küçüklüğüne iter. (Amr bin As)
ÖLÜM
Kabre hazırlıksız giren, denize kayıksız açılmış gibidir. (Hz. Ebû Bekir)
Ölmek felaket değildir, öldükten sonra başa gelecekleri bilmemek felakettir. (İmam Rabbani)
Üç şey kalbin paslanmış olmasının alametidir: 1. Allah’a ibadetten zevk almamak, 2. Günaha düşmekten korkmamak, 3. Ölümden ibret almayıp dünyaya daha çok bağlanmak. (İbrahim Edhem)
Ey insanlar! Ölünce peşinizden size ağlanmadan önce, siz kendinize, kendi halinize ağlayın. (Abdülkadir Geylâni)
Ölümü hatırlamak kalbi temizler, insanı dünyaya ve dünyadakilere bağlanmak felaketinden kurtarır. (Abdülkadir Geylâni)
Ölüm büyük bir olaydır, büyük bir tehlikedir. İnsanlar bunu bilmiyorlar. (İmam Gazali)
İki şeyi asla unutma: Allah’ı ve ölümü; İki şeyi de unut: Yaptığın iyiliği, gördüğün kötülüğü. (Lokman Hekim)
Sizi mezarda takip etmeyecek olan her şeyle alakanızı kesiniz. (Mevlânâ Alâuddin)
ÖMÜR
Ömrünü faydasız ve boş şeylerle geçiren, tarlaya tohum etmek vaktini kaçırır, hasat zamanı geldiğinde pişman olur. (Hz. Ebû Bekir)
RIZIK
Rızkın Allah Teâlâ’dan olduğuna inanan kimse, zengin olunca sevinmez, fakirleşince üzülmez. (Hâtem-i Esam)
RİYA (GÖSTERİŞ) – RİYÂKAR
Bir kimse yaptığı hayırların ve iyi işlerin bilinmesinden ve konuşulmasından hoşlanıyorsa Allah’a şirk koşmuş olur. (Ahmed ibni Ebûl-Havârî)
Riyakâr, memnun ettiğin zaman, seni sende bulunmayan vasıflarla anan; darılttığın zaman yine seni sende bulunmayan kötülüklerle anıp anlatandır. (İmam Şafii)
Doğruluk, yaptığını Allah için yapmaktır; halk için yapmak ise riyadır. (Ebû’-l-Hasen Harakânî)
SABIR
Sabır, belayı hafifletir. (Hz. Ali)
Hiç kimse, kendisine sabır verilen kimse kadar Allah’ın lütfuna uğramamıştır. (Hz. Ali)
Sabır ve sebat insanların iki büyük yardımcısıdır. (Hz. Ali)
Sabrın insandaki mevkii, başın vücuttaki mevkii gibidir. (Hz. Enes)
Sabır, yüzünü ekşitmeden acıyı yudumlamaktır. (Kuşeyri)
Belaya feryad eden, Allah’a kafa tutmuş olur. Feryad etmek belayı geri çevirmez, ama sabretmenin ecir ve sevabını yok eder. (Şakik Belhi)
SEVGİ
Sevgi ile, bulanık, tortulu sular arı duru bir hale gelir. (Mevlânâ)
Sevgiden ölüler dirilir, sevgiden padişahlar kul olur. Sevgiden bakırlar altın kesilir. (Mevlânâ)
İyi amellerim arasında en değerli bulduğum, salih bir zata olan sevgimdir. (Abdullah el-Müzeni)
Hakiki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir. (Yahya bin Muaz)
SIR
Sırrını saklayanın iradesi elindedir. (Hz. Ömer)
Sende bulunduğu zaman gizli kalmasını istediğin şeyi, başkalarında görünce ifşa etme. (Hamdun Kassar)
Her insan sırdaş olamaz. Her testi su tutamaz. (Nâsır-ı Husrev)
SÖZ
Ne söylediğine ve ne zaman söylediğine dikkat et. (Hz. Ebû Bekir)
Söz, ilaç gibidir; azı yaşatır, çoğu öldürür. (Hz. Ali)
Bir söz kulağa gelip orada kalıyor, kalbe ulaşmıyorsa, o söz dudaktan söylenmiştir. Bir söz kulağı aşıp kalbe ulaşıyorsa o söz gönülden söylenmiştir. (Hz. Ali)
Akıl tamamlandığında söz noksanlaşır. (Hz. Ali)
Önce düşün, sonra söyle, çünkü önce temel sonra duvar gelir. (Sâdî)
Hoşa gitmeyen söz söyleme, çünkü bu sözün karşılığı da hoşa gitmez. Dağda güzel ses çıkar ki dağ da onu güzel aksettirsin. (Nâsır-ı Husrev)
Yerinde söz söylemesini bilen, özür dilemek zorunda kalmaz. (Fatih Sultan Mehmed)
Güzel sözler, petekten damla damla sızan bala benzer. İnsanın ruhuna tat verir. (Hz. Süleyman)
Sözün revaç bulduğu, buna karşılık işin hiç olduğu bir devreye yetişirsen, şerli insanlar arasında kaldığını ve şerli bir zamanda yaşadığını bilesin. (Ebû Hâzım)
ŞEHVET
Cenneti arzulayan bir kimse, mutlaka dünyada şehvetlerinden fedakarlık etmelidir. (Hz. Ali)
Şehvet şeytanın yularıdır. Bu yuları şeytana kaptıran ona kul olur. (Ebû Bekir Kettâni)
Organlarını şehvetlerle razı eden bir kimse, kalbine pişmanlık ağacını diktiğini bilmelidir. (Ebû Yahya el-Verrak)
İnsanların en zayıfı, şehvete esir ve nefsine oyuncak olandır. (İbrahim bin Davud Rıkkî)
ŞEKİL ÖNEMLİ DEĞİLDİR
Bir adamın şöhretine, görünüşüne bakmayın. Bir kimsenin namaz ve niyazına aldanmayın. Ancak aklına ve doğruluğuna bakınız. (Hz. Ömer)
ŞERİAT
Kıyamette şeriatten sorulur. Ebedi hayata giriş ve azaptan kurtuluş, şeriatın yerine getirilmesine bağlıdır. (İmam Rabbani)
Şeriat üç bölümdür: İlim, amel, ihlâs. Bunlardan herbiri yerine getirilmedikçe şeriat gerçekleşemez. (İmam Rabbani)
Şeriat muma benzer, yol gösterir. Fakat mumu ele almakla yol aşılmış olmaz. Yola koyulmak gerekir. Yola koyuldun mu bu gidişin adı tarikattır. Maksadına ulaştın mı o da hakikat. (Mevlânâ)
Pergel gibi bir ayağımızla şeriat üzerinde sabitken diğeriyle yetmiş iki milleti dolaşırız. (Mevlânâ)
ŞÖHRET
Zillete düş, fakat şöhret isteme. Başkaları seni söylesinler diye yükselmeye çalışma. (Hz. Ali)
Bir kişi tanımıyorum ki, tanınmasını sevsin de bu yüzden dini gidip rezil olmasın. (Bişr-i Hafi)
İster din, ister dünya işlerinde, bir kimsenin parmakla gösterilmesi şöhret afeti olarak kafidir. (İbrahim en-Nehai)
İnsanoğlu üç perdeyi gönlünden gidermeyince ona Allah yolu açılmaz: Dünyayı mülk olarak verseler sevenmemek, dünya kendisinin olsa da elinden alsalar yerinmemek; şöhretten ve övülmekten hoşnut olmamak. (İbrahim Edhem)
ŞÜKÜR
Şükür, nimetlerin süsüdür. (Hz. Ali)
Allah’ın verdiği nimeti, O’nun razı olduğu yerde harcamakla şükür, razı olmadığı yerde harcamak nankörlüktür. (İmam Gazali)
Allah’ın ihsan ettiği nimetlerle O’na isyan etmemek, o nimetleri haram olan yerde asla kullanmamak şükürdür. (Cüneyd-i Bağdâdî)
Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir. (İmam Şibli)
TAMAH (HIRS)
Şarap, tamahkarlık kadar aklı baştan alamaz. (Hz. Ömer)
Tamahta zillet (aşağılık duruma düşmek) vardır. (Hz. Ali)
TEDBİR
İşten evvel tedbir, pişmanlığa yer bırakmaz. (Hz. Ali)
İtaat ve ibadetle iş bitmez. Söz söylemekte, etrafa bakmakta, yemek yemekte fevkalade ihtiyatlı olmak lazımdır. (Mevlânâ Alâuddin)
TEMBELLİK
İnsanı vaktinten önce yıpratan bir şey varsa o da tembelliktir. (Hz. Ali)
Dört şey bedbahtlık işaretidir: Câhillik, tembellik, kimsesizlik, nâkeslik (kimseye iyiliği dokunmamak) (Feridüddin Attar)
TEMİZLİK-SAĞLIK-HASTALIK
Oburlukla sağlık bir arada bulunmaz. (Hz. Ali)
Elden gitmeden iki şeyin değerini anlamak zordur. Bunlar, sağlık ve gençliktir. (Hz. Ali)
Dört şeyi küçümsemeyin: Düşmanı, ateşi, hastalığı, az bile olsa ilmi. (Feridüddin Attar)
Hastaya durumu sorulduğunda, önce halini hayırla anıp sonra derdini anlatırsa halinden şikayet etmiş sayılmaz. (İbrahim en-Nehaî)
Cümle hastalıkların aslı çok yemektir. (Hamdun Kassar)
TERBİYE
Halkı hakka davet eden, canavar terbiyecisi gibi olmalıdır, canavar terbiyecisi nasıl hayanın huyunu ve yeteneğini bilip on göre davranırsa hak davetçisi de aynı şekilde davranmalıdır. (Ali Râmitenî)
TEVEKKÜL
Tevekkül, olan şey ile yetinmek, olmayan şeye razı olmaktır.
Hakiki mânâda tevekkül, Allah’tan başkasından korkmamak, O’ndan başkasına güvenmemektir. (Fudayl bin İyaz)
Cenâb-ı Hakkın kapısından kovduğu kimse her kapıya koşar; fakat O, bir kimseyi kendi kapısına çağırırsa onu kimsenin kapısına bırakmaz. (Şeyh Sâdî)
TÖVBE
Günah işlemekten kaçınmak, tövbe ile uğraşmaktan daha kolaydır. (Hz. Ömer)
Tövbe edenlerle beraber oturun, çünkü onların kalbleri yumuşak olur. (Hz. Ömer)
Kim ki başından geçen bir günahı hatırlar ve bu nedenle kalbi acı duyarsa, Allah katındaki kitapta o günah ondan silinmiş olur. (Abdullah bin Ömer)
Bina için toprak, yaşamak için gıda neyse, melekut aleminde yükselmek için de tövbe odur. (Şahabeddin Sühreverdi)
TUTUMLULUK (İKTİSAT)
Tutumluluk, az şeyi çoğaltır; israf, çok şeyi azaltır. (Hz. Ali)
İyi kullanılan az mal, kötü kullanılan çok maldan daha ziyade dayanır. (Hz. Ali)
Allah’ın rahmetinden ümitsiz olmak, günahkar olmaktan daha tehlikelidir. (Hz. Ali)
Mümin kulun korku ve ümidi aynı olmalıdır, tartılacak olsa eşit gelmelidir. (Tavus bin Keysan)
Mümin günah korkusu ile ümit arasında iki arslan arasındaki tilki gibi olmalıdır. (Yahya bin Muaz)
Üç şey insanı ibadet ve itaate sevkeder: Korku, ümit ve sevgi. Üç şey de insanı günaha sevkeder: Kibir, hırs ve haset. (Hatem-i Esam)
Mümin, yalnız Allah’tan ümit eder, münafık ise Allah’tan başka herkesten ümit eder. (Hatem-i Esam)
Dört şey kafirliğe sebep olabilir: Gıybet etmek, haset etmek, haram mal devşirmek, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek. (Süfyan-ı Sevri)
YALAN
Doğruluk ile yalancılık kalbte şiddetli bir kavgaya tutuşurlar. Birisi diğerini kalbten kovuncaya kadar kavgaları devam eder. (Malik bin Dinar)
ZAMAN
Üç şey Allah’ın azabını gerektirir: 1- Oyun ve eğlence ile boşuna vakit geçirmek, 2- Başkalarıyla alay etmek, 3- İnsanların arkasından konuşmak. (Seriyy’üs-Sakati)
ZENGİN-ZENGİNLİK
Zenginlik, gurbeti vatan; yoksulluk vatanı gurbet yapar. (Hz. Ali)
Beş şey, beş nevi insanda şiddetle kötülenmeye layıktır: Âlimlerde fücur, hakimlerde hırs, kadınlarda hayasızlık, ihtiyarlarda zina, zenginlerde cimrilik. (Hz. Ali)
Bir kimse zenginlerle beraber olmayı, fakirlerle beraber olmaya tercih ederse, Allah onu kalb ölümü hastalığına müptela kılar. (Ebû Osman Mağribi)
Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin cennete girmesinden daha kolaydır. (Vehb ibn-i Münebbih)
Büyüklenen zenginden çekin, zira lağım doldukça daha pis kokar. (Nâsır-ı Husrev)
Zenginlerden kendini sakın. Kalbini ne zaman onlara bağlar, ne zaman onlardan birşey beklemeye kalkarsan, Allah’tan başka rabler edinmiş olursun. (Şakik Belhi)
Zenginlerin karşısında izzet tavrı takınmak tevâzu sayılır. Fakirlerin yanında gösterilecek zillet hali ise bir şereftir. (Hayır Nisaburi)
Allah’a yemin ederim ki, parayı aziz eden bir kimseyi Allah zelil eder. (Hasan Basri)
Ne kadar zengin olsan yiyebileceğin kadar yersin. Denize testiyi daldırsan alabileceği kadar alır, gerisi kalır. (Mevlânâ)
Zillet bakımından insanların en ileri olanı zenginlere yaltaklanan veya ona tevazu gösteren fakirdir. İzzet bakımından insanların en iyisi ise fakirlere karşı alçakgönüllü olan zengindir. (Muhammed ibn-i İsmail Mağribi)
ZİKİR
Zikir, bir kazmadır, onunla gönüllerdeki yabancı duygu dikenleri temizlenir. (Ubeydullah Ahrar)
Kalb uyanıklığının belirtisi, Allah’ı zikrettiğin zaman Allah’ın da seni andığını duymandır. (Ebûl-Hasen Harakâni)
ZULÜM-ZÂLİM
Zulüm, vefâsızlık ve hile kimde bulunursa zararı yine kendine dokunur. (Hz. Ebû Bekir)
Memleketler, mülk ve saltanat, küfür üzerine durabilir de zulüm üzerinde durumaz. (İmam Maverdi)
Sultanların ve devlet adamlarının bozulması zulüm ile, âlimlerin bozulması tamahkarlık ile, fakirlerin bozulması ise riya ile olur. (Ebû Bekir Varrak)
Haksızlık karşısında eğilmeyiniz. Zira hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali)
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem!;Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem! (Mehmed Akif)
ZÜHD-ZÂHİD
Kul ile Allah arasında dört deniz vardır. Kul bu denizleri geçmeyince Allah’a ulaşamaz. İlk deniz dünyadır, onun gemisi zühddür; ikincisi, halktır, Onun gemisi uzlettir; üçüncüsü nefistir, onun gemisi dileğini reddetmektir; dördüncüsü İblis (şeytan)tir, onun gemisi kendisini düşman bellemektir. (Cüneyd Bağdâdî)
Zahid o kimsedir ki, eline hiç birşey geçmese bile gönlü hoş olur ve rızık dolayısıyla endişe etmez. (Ebû Bekir Kettânî)
Akıllının dünyayı talebi, cahilin onu terkinden zühde daha yakındır. (Yahya bin Muaz)
Zühd, elleri mal ve mülkten, kalbleri mal ve mülk isteğinden uzak tutmaktır. (Cüneyd-i Bağdâdi)
Zahidlik helale karşı olur; harama gelince o bir ateştir. Ona ancak ölüler el uzatır. (Ömer ibn-i Abdülaziz)
İki şey, aklı ve tedbiri bozar; biri acele etmek, diğeri de olmayacak şeyi istemek. (Hz. Ali)
Acele her işte kötüdür. Yalnız şer ve kötülüğün defedilmesinde değil. (Hz. Ali)
Acele şeytan işidir. Ama beş yerde öyle değildir; Misafire yemek yedirmekte, namazı vaktinde kılmakta, tövbe etmekte, kız evlâdı evlendirmekte, ölüyü defnetmekte. (Hâtem-i Esam)
ADALET
Kılıcın yapamadığını adalet yapar. (Kanuni Sultan Süleyman)
AHLÂK
Güzel ahlâk, suyun kiri yok ettiği gibi kusuru yok eder. (Hz. Ali)
AHMAK-AHMAKLIK
Aptallığın en büyüğü, övmede ve yermede aşırılığa kaçmaktır.
İki şey ahmaklığa dalâlet eder: Hiç bir sebep yokken gülmek; sormadan haber vermek. (Malik bin Dinar)
Ahmağı tanımakta en kesin ölçü, onun Allah’a inanıp inanmadığıdır. Böylelerinin deneysel bilgileri, marifetleri hiçbir değer ifade etmez. (İmam Rabbani)
İlim cehaleti kaldırır, fakat ahmaklığa birşey yapamaz. (A.Arvasi)
AKIL
Bir adamın aklının derecesini soru sormasından anlarım. (Hz. Ömer)
Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edeb gibi miraz, ilim gibi şeref olmaz. (Hz. Ali)
Akıl kemal bulunca boş sözler zeval bulur (yok olur.) (Hz. Ali)
En büyük servet akıldır. (Hz. Ali)
Dünyalığı artınca sevinenler, hergün eksilmekte olan ömrüne üzülmeyenler arasında aklı noksan olmayan yoktur. (Ebû’d-Derda)
Akıllı olan üç kimseyi hafife almaz; Alimleri, hükümdarları, dostları. Alimleri hafife alanın ahireti gider, sultanları hafife alanın dünyası gider, dostlarına mürüvveti olmayanın dostluğu gider. (Abdullah b. Mübarek)
Akıl yeryüzünden kalksa bile hiç kimse akılsız olduğuna inanmaz. (Sâdi Şîrâzî)
İki şey akıl hafifliğini gösterir: Konuşacak yerde susmak, susacak yerde konuşmak. (Sâdi Şîrâzî)
ALAY ETMEK
Şirkten sonra en büyük günah, insanlarla eğlenip alay etmektir. (Vehb ibni Münebbih)
ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK (TEVÂZU)
İbâdetlerin en faziletlisi tevazudur. (Hz. Aişe)
Her kim kendisini kıymetli bilirse onun tevâzûdan nasibi yoktur. (Mâlik b. Dinar)
Tevâzu yaptığın güzel işlere bakıp kendini beğenmemen ve şımarmamandır. (Ebû Süleyman Dârânî)
Tevâzu kimden olursa olsun hakkı (doğruyu, gerçeği) kabul etmendir. (Fudayl b. İyad)
İnsanoğlu topraktan yaratılmıştır, eğer toprak gibi alçakgönüllü olmazsa insan değildir. (Sâdî)
Tevâzu ne dünyada ne de ahirette hiç kimseyi kendine muhtaç görmemendir. (Hamdun Kassar)
Her türlü iyilik bir evde toplanmış ve onun anahtarı tevâzu olmuştur. Her türlü kötülük bir evde toplanmış ve onun anahtarı kibir olmuştur. (Yusun bin Hüseyin)
ALLAH’I SEVMEK
Ey kişi, kalbinde Allah sevgisinden başka bir şey olmadığı zaman bil ki çok zenginsin. (İbni Vefa)
Bir kimse Allah’ı seviyor, O’na itaat ediyorsa sen de onu sevmek zorundasın. Çünkü iyi kimseyi seven Allah’ı sevmiş olur. (Ebû Said Hasan Basri)
ALLAH İÇİN SEVMEK
Ömrüm boyunca oruç tutsam, hiç uyumadan geceleri ibadetle geçirsem, malımı parça parça Allah yolunda infak etsem, fakat gönlümde Allah’a itaat edenlere karşı bir sevgi, isyan edenlere karşı bir nefret duymasam, bütün bu yaptıklarımdan bir fayda göremem. (Abdullah bin Ömer)
ALLAH KORKUSU
Allah korkusuyla dökülen gözyaşları, ariflerin ibadetleridir. (Hz. Ali)
Vezir, padişahtan korktuğu kadar Allah’tan korksaydı melek olurdu. (Sâdi)
Kıyamet günü her göz ağlayacaktır. Ancak Allah Teâlâ’nın haram kıldıklarına bakmayan, Allah için uykusuz kalan, Allah korkusundan ağlayan gözler, ağlamayacaktır. (Safvan bin Süleyman)
ALLAH KATINDA İYİ OLMAK
Alla Teâlâ’nın senin hakkındaki bilgisi, insanların senin hakkındaki bilgisinden daha iyi olmalı. Bunun için yalnız olduğun zaman hal ve hareketine, insan içinde olduğundan daha çok dikkat etmelisin. (Hamdun Kassar)
ANA-BABAYA HÜRMET
Sen, babanın hakkına riayet edersen, oğlun da senin hakkına riayet eder. (Hz. Ali)
ARKADAŞ
En büyük belalardan biri, anlaşamadığın halde ayrılma imkanın olmayan arkadaştır. (Muhammed er-Rasibi)
Komşusu, akrabası ve arkadaşı tarafından iyi denen kimse gerçekten iyidir. (Hz. Ömer)
Aralarında yaşayabileceğin samimi arkadaşlar edin; çünkü onlar iyi günlerde gönül şenliği, kötü günlerde yardımcıdırlar. (Hz. Ömer)
Dünyada arsız kimseyle arkadaş olmak, ahirette insanı mahcub eder. (İmam Şafii)
Ufak bir yanlış hareketinle üzülecek, darılacak kimseye çok güvenme. (İmam Şafii)
BAĞIŞLAMAK
Zalimleri bağışlamak yoksullara cefadır. (Sâdî)
BAHTİYARLIK
Allah’a itaat etmek, fakat reddedilmekten korkmak bahtiyarlık alameti; Allah’a asi olmak ama O’nun katında makbul olmayı ummak bedbahtlık alametidir. (Ebû Osman Nisaburi)
BEDBAHTLIK
Bir kimsesinin bedbaht olmasının alameti (işareti, belirtisi) üçtür: 1- Kendisini ilim verilip amelden mahrum bırakılması, 2- Amel verilip ihlâstan mahrum bırakılması, 3- Allah dostları ile sohbete nail olup onlara hürmetten mahrum olması. (Muhammed bin Fadl Belhi)
Altı şey cehaled ve bedbahtlık eseridir: 1- Sebepsiz yere kızmak, 2- Gereksiz ve faydasız konuşmak, 3- Sırrını ifşa etmek, 4- Herkese güvenmek, 5- Dostunu düşmanını ayıramamak, 6- Yersiz ve zamansız nasihatte bulunmak. (Muhammed bin Mansur et-Tûsî)
Beş şey bedbahtlık nişanıdır: Gönül katılığı; göz yaşarmazlığı; hayasızlık; dünya sevgisi; dünya için uzun endişe. (Malik bin Dinar)
BİLGİ-BİLGİN (İLİM-ÂLİM)
Bilgi zenginlikten üstündür. Çünkü zenginliği sen korursun, bilgi ise seni korur. (Hz. Ali)
İlim adamları için yokluk içinde yaşadığı halde kanaat sahibi olmaktan daha değerli bir ziynet yoktur. (İmam Şafii)
Kötülükten kaçmayan bilgin, ışık tutan bir kördür, başkalarına doğru yolu gösterir, ama kendisi göremez. (Sâdî)
İlim bir avdır, onun kösteği yazmaktır. (Safiyyü’l-Hılli)
Biz, ilmi yazmayan kişiyi, ilmi bilen kişi olarak kabul etmezdik. (Muaviye bin Kurre)
İlim öğrenilen değil, yaşanandır. Yaşanmayan ilim geçmeyen para gibidir. (İmam Şafii)
İlmin de ehli vadır. Onun ehlinden başkasına verirsen ziyan etmiş, ehline vermezsen ihanet etmiş olursun. (Süfyan bin Uyeyne)
En güvendiğim sağlam amelim (çabam) ilmi yaymak için yaptığım çalışmadır. (Ata bin Meysene)
Önce yol bil, sonra yol göster. Yolu görememişsen mürşitlik davasını bırak. (Nâsır-ı Hüsrev)
İlmi ile amel etmeyen âlim, başkalarını giydirdiği halde kendisi çıplak olan iğne gibidir. (İmam Gazalî)
BİRLİK (TOPLULUK, CEMAAT)
Halkın içinden kaçmak marifet değildir. Asıl marifet halkın içinde iken kendi içine dönebilmektir. (Ebû Bekir Şibli)
BORÇ
Borcunu azaltırsan hür yaşarsın, günahlarını azaltırsan rahat ölürsün. (Hz. Ömer)
BÜYÜKLENME (KİBİR)
Öğünmeyiniz! Hem topraktan yaratılmış hem de toprağa dönünce kendisini kurtların yiyeceği insanın övünmesi neye yarar! (Hz. Ebû Bekir)
Hurma ağacına bakınız. Başı dik olduğu için Allah ona meyvelerini nasıl taşıtıyor. Kabak, kavun, karpuz gibi bitkiler ise yüzünü ve dallarını yere koyduğu için Allah onların meyvelerinin yükünü toprağa taşıtıyor. (Ahmed er-Rufai)
Dindarsan kendini beğenmişliği bırak, kendini görmezsen Allah’ı görürsün. (Nasr-ı Hüsrev)
Allah’a karşı isyan bayrağını çektiren günahların başında kibir gelir. (Avn İbn-i Abdullah)
Bir günah ki kaynağı şehvettir, affa mazhar olacağı umulur; ama bir günah ki kibirden kaynaklanır onun için mağfiret umulmamalıdır. (Seriyyü’s-Sakati)
Bir kimsede kibir varsa bu, söz söylerken soğan gibi kokar. (Mevlânâ)
Dağları iğneyle kazmak, kalbden kibri söküp atmaya nazaran daha kolaydır. (Ebû Haşim Sofi)
İsyanda olanların mahçup hali, benim için ibadette olanların mağrur halinden daha sevimlidir. (Yahya Vâiz)
Kişinin kendini beğenmesi, aklının zayıf olduğuna dalalet eder. (Hz. Ali)
Bir Müslümanı küçük gördüğün zaman karşılığında iman ve irfan duygusunun azalışını görürsün. (Ebû Bekir bin Hamid Tirmizi)
CÂHİL-CÂHİLLİK
Câhilin yüz faydası bir zararını karşılamaz. (Nâsır-ı Hüsrev)
Akraban da olsa câhille ilgini kes. Çünkü vereceği sıkıntı, sağlayacağı huzurdan fazla olur. (Nâsır-ı Hüsrev)
Rızık, bilgi ile artsaydı câhilden zor geçinen olmazdı. (Sâdî)
Âlim, ölse de yaşar; câhil yaşarken ölüdür. (Hz. Ali)
İnsanların en câhili, ahiretini başkasının dünyası için satandır. (Hz. Ömer)
CİMRİLİK
Cimri insan dünyada fakirler gibi yaşar, ahirette zenginler gibi sorguya çekilir. (Hz. Ali)
Kıyamette bir devenin iğne deliğinden geçmesi, cimri bir zenginin cennete girmesinden daha kolaydır. (Vehb ibn-i Münebbih)
İnsanların malca en cimrisi, namusca en cömertidir. Yani malına kıymaması, namusunun ayak altı olmasına sebep olur. (İbn-i Mu’tez)
CÖMERTLİK
Cömertliğin aslı, kendi malından verip, başkasının malını korumaktır. (Hz. Ali)
Bir kimsenin Allah’ı sevmesinin belirtisi üçtür: Deniz gibi cömertlik, güneş gibi şefkat, yer gibi tevazu. (Bâyezid Bistâmi)
Amellerin (güzel işlerin) şahı üçtür: Mal az olduğunda da cömert olmak. Yalnızken de Allah’tan korkup haramdan sakınmak. Kendisinden korkulan veya bir şey umulan kimsenin huzurunda da doğruyu söyleyebilmek. (Bişr-i Hafi)
Sıkışık zamanında imdadına koşacak kimse isteyen, bolluk içindeyken cömert olmalıdır. (Şeyh Sâdî)
En hayırlı cömertlik, ihtiyaç sahibini arayıp ona vermektir. (Ebû Süleyman Dârânî)
Allah’a giden yolun köprüsü, malını O’nun uğruna saçmaktır. (Şems-i Tebrîzî)
ÇALIŞMAK-KAZANMAK
Herhangi bir kimseyi ne dünyasının ne de âhiretinin emrinde çalışır olarak görmezsem ondan nefret ederim. (ibn-i Mes’ud)
Çalışmak en hayırlı maldır. (Hz. Ömer)
Hazine, eziyet çekene, çalışıp çaba gösterene gözükür. (Mevlânâ)
Çalışanlar kötülük düşünmeye vakit bulamazlar; tenbeller ise kendilerini kötülükten kurtaramazlar. (Hz. Ali)
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, Dostunun yüz karası düşmanının maskarası. (Mehmed Akif)
ÇOK KONUŞMAK
Üç şey kalbi öldürür: Çok yemek, çok uyumak, çok konuşmak. (Fudayl bin İyaz)
İnsanları iki şey mahveder: Fazla mal toplama hırsı ve çok konuşmak. (İbrahim en-Nehâi)
ÇOK YEMEK
Üç şey kalbi katılaştırır: Çok yemek, çok konuşmak, çok uyumak. (Mâlik bin Dinar)
Herşeyin bir helâk (bozulma, yok olma) sebebi vardır, kalb nurunun helâk sebebi tokluktur. Her şeyin bir pası vardır, kalb nurunun pası tokluktur. (Ebû Süleyman Dârânî)
Yemin ederim ki ağzıma koyduğum her lokmanın benim en büyük düşmanım olduğunu daima düşünmüşümdür. (Yezid bin Şüreyk et-Teymi)
DERVİŞ – DERVİŞLİK
Dervişlik, elenmiş ve üzerine su dökülmüş toprağa benzer, böyle toprak ne basanın ayağını incitir ne de üzerine toz kondurur. Derviş de böyle kimseyi incitmez. (M. Alauddin Âbizî)
Dervişlik herkesin yükünü çekmek, fakat kimseye kendi yükünü çektirmemektir. (Ubeydullah Taşkendî)
DİLİ KORUMAK (DİLİ TUTMAK) SUSMAK
Bilirken susmakta, bilmezken söylemekte olduğu gibi hayır yoktur. (Hz. Ali)
Dil bedenin denge organıdır. Dil doğru olursa diğer organlar da doğru olur. (Hz. Ali)
Ayıplarını örtmek ve nefsini selamete ulaştırmak istersen az söyle çok dinle. (Hz. Ali)
Dil yırtıcı bir hayvana benzer, ipini biraz gevşetin, ısırır. (Hz. Ali)
İnsanın kadere dili altında saklıdır. (Hz. Ali)
Her kötülükten uzak kalmanın yolu dilini tutmaktır. (Hz. Ali)
Sükut, insanın en nefis elbisesidir. (Hz. Ömer)
Rahat ve huzur on kısım ise, dokusu susmaktır. (Hz. Ömer)
İnsan, ayağını bastığı yerden çok diline dikkat etmelidir. (Ebû Hâzım Mekki)
İnsan kalbi bir sandıktır; dudaklar, onun kilidi, dil ise anahtarıdır. İnsana o anahtarı iyi muhafaza etmek düşer. (Ömer İbn-i Abdülaziz)
Dilini tutmayı alışkanlık haline getiren güven içinde yaşar. (Feridüddin Attar)
Nefsi en iyi şu dört şey terbiye eder: Susmak, açlık, yalnızlık, uykusuzluk. (Feridüddin Attar)
Dilsiz, dilini tutmayan dilliden çok üstündür. (Sâdî)
Dili korumak, altını ve gümüşü korumaktan daha zordur. (Muhammed ibn-i Vasi)
Sıkıntıdan kurtulmak istiyorsan dünyaya meyletmeyi bırak, özür dilemekten kurtulmak istiyorsan diline hakim ol. (Mansur bin Ammar)
DOĞRU-DOĞRULUK
Ya Rabbi! Doğruyu doğru olarak bize göster ve ona uymak için kuvvet ve kudret ver. (Hz. Ebû Bekir)
Başkalarının düzeltmek için önce kendinizi düzeltiniz. (Hz. Ömer)
Bir doğruyu savunurken ona önce kendimiz inanmalıyız. (Hz. Ali)
Mertlik, açıkta yapılmasından utanılacak bir şeyi gizli olarak da yapmamaktır. (Nuşirevân-ı Âdil)
Şüpheli bir dirhemi geri vermek, bin dirhem sadaka vermekten daha üstündür. (Abdullah ibn-i Mübarek)
Doğruluk, kalbin konuşmasıdır, yani kendisinde olanı söylemesidir. (Ebûlhasen Harakani)
DOĞRU SÖZ
Bana dünyadan üç şey sevimli oldu: Geceleri namaz kılmak, hastaları ziyaret etmek, sözün doğrusunu söylemek. (Hz. Hasan)
Doğru söylediği için zincire vurulmak, yalan söyleyerek zincirden kurtulmaktan iyidir. (Sâdî)
Zalim bir idarecinin yanında doğruyu söylemekten daha üstün bir sadaka yoktur. (Meymun İbn-i Mihran)
DOST-DOSTLUK
İnsanın üç dostu vardır: 1. Şahsi dostu, 2. Dostunun dostu, 3. Düşmanının düşmanı. (Hz. Ali)
Herşeyin hayırlısı yenisidir; fakat dostun hayırlısı eski olandır. (Hz. Ali)
Birçok kimseye dostluk gösterdim, onlardan bir karşılık görmedim, yine de dostluktan vazgeçmedim. (Hz. Ali)
Hakiki dost, sıkıntı zamanında imdada yetişendir. (Hz. Ali)
Dostların kalbini kırmakla düşmanların arzularına hizmet etmiş olursun. (Hz. Ali)
Dostlarla yapılan sohbetle boy ölçüşecek bir güzel davranış daha yoktur. Onların ayrılığı kadar da keder veren birşey yoktur. (İmam Şafii)
Bizde bu aleme hiç meyil kalmamıştır. Dostların gelip bizi bulamayınca gönülleri kırık dönmeleri tek üzüntümüzdür. (Alaeddin Attar)
Zamanımız insanlarının dostluğu çarşı yemeği gibi, rengi ve görünüşü güzel, fakat tadında iş yok. (Mâlik bin Dinar)
Halini iki kişiden gizleme: Uzman doktordan, gerçek dosttan. (Feridüddin Attar)
Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır. (Mevlânâ)
Çiçeksiz bahçenin zevki olmadığı gibi dostsuz hayatın da zevki olmaz. (Nâsır-ı Husrev)
Biriyle dostluk kurmak iyi bir şey, bu dostluğu sonuna kadar bağlı kalmak büyük bir iştir. (Nâsır-ı Husrev)
Akıllı ve içindeki düğümleri çözen bir dosta sahip olan kimse ne bahtiyardır. (Nâsır-ı Husrev)
Senin dindarlığını arttıran dost, her karşılaştığında avucuna bir altın koyan dosttan daha hayırlıdır. (Bilal İbn-i Sa’d)
DUA
Yedi şeyde hayır yoktur: Huşu olmayan namazda, lüzumsuz şeylerden kaçınılmadan tutulan oruçta, düzgün telaffuz etmeden, acele ile Kur’an okumakta, günahlara engel olmayan ibadette, cömertlik bulunmayan malda, samimiyet bulunmayan dostlukta, ihlâs olmayan duada. (Hz. Ali)
Dualar kabul olacak, hemen dua ediniz dense, ben duayı kendim için değil, devlet büyükleri için yapardım. Çünkü benim iyiliğimle halk pek birşey kazanmaz. Ama idare edenlerin iyi olmaları ile Müslümanlar çok şey kazanır. (Fudayl bin İyaz)
Dua yapmaktan mahrum olmam, benim için duama icabet edilmesinden çok daha zordur. (Ebû Hazım Mekki)
Duada mübalağa etmek rızanın şartı değildir. (Davud Kassar)
DÜNYA
Dünyaya az meylet, rahat yaşarsın.
Allah, dinini düzelten kişinin dünyasını da düzeltir. (Hz. Ali)
Dünya yılan gibidir, cildi yumuşak fakat zehiri öldürücüdür. Hoşuna giden şeylerden uzaklaş ki sana yaklaşmasın. (Hz. Ali)
İnsanlar dünya işlerinde hırs içinde ve tedbir peşisusunda akıl ve kuvvete göre pay alamazlar. Nice büyük insanlar vardır ki dünya onlara gülmez. Eğer kuvvet ve zorbalıkla dünya ele geçseydi, kartallar serçe kuşlarına rızık bırakmazlardı. (Hz. Ali)
“Dünya sizi aldatmasın!” Bunu kim söylüyor? Cenab-ı Hakk söylüyor. Dünyayı onu yaratandan daha iyi bilen olur mu? O halde dünyadan sakının. (Hasan Basrî)
Ademoğlunun canı dünyadan ancak üç hasretle çıkıyor: Derlediğinden doyasıya yiyememek, emeline varamamak, yapacağı sefer için yeterli azık edinememek. (Hasan Basrî)
Sevgilinin sevmediğini sevmek, sevgi alâmeti değildir. Rabbimiz dünyayı kötüledi, biz ise onu övmekle meşgulüz. (İbrahim Edhem)
Nasıl ki beden hastalandığı zaman yeme, içme, uyku ve istirahatten zevk almazsa, kalb de dünya hastalığına tutulunca vaz ve nasihatten zevk almaz. (Mâlik bin Dinar)
Dünya şehvetlerle donatılmış, âfetlerle kuşatılmıştır. Dünya malının helalinin hesabı, haramının azabı vardır. Dünyaya yakınlık ve ilginiz ona göre olsun. (İbn-i Semmak)
Dünyayı arayıp ahireti bulanı hiç görmedik. Ama ahireti arayıp dünyayı bulanı gördük. (Ebû Said Hasan Basrî)
Dünyanın az şeyini istemek, ahiretin çok şeyini kaybetmek demektir. (Ka’b el-Kurâzî)
Dostlar arasında ülfet ve bağlılığın kalkması, dünya sevgisi sebebiyledir. (Hamdun Kassar)
Ahireti isteyen, dünyasına zarar verir; dünyasını isteyen ahiretine zarar verir. Sen ebedi olan için fani olana zarar ver. (Amr bin Mürre)
Dünya üzerindekileri besler, büyütür, sonra onları yine kendi yer. (Ahmed er-Rufaî)
Akılsızlık alâmeti dörttür: Ahmağa fikir danışmak, cahile para vermek, dostların öğütlerini dinlememek, dünyadan ibret almamak. (Feridüddin Attar)
DÜŞMAN-DÜŞMANLIK
Akrabanın düşmanlığı ve dostların eziyeti yılan zehirinden daha acıdır. (Hz. Ali)
Akıllı düşman, akılsız dosttan hayırlıdır. (Hz. Ali)
Açık kalb ile konuşan düşman, içinden pazarlıklı dosttan daha iyidir. (Hz. Ali)
Akıllı düşmanla istişare kabildir; fakat cahil dostun reyinden kaçınmalıdır. (Hz. Ali)
İki düşman arasında öyle konuş ki barıştıkları zaman utanmayasın. (Sâdî)
İnsanın, kusurlarını sayan düşmanlarından edeceği istifade, kendisini öven dostlarından edeceği istifadeden daha fazladır. (İmam Gazali)
Düşmanın senden emin olmadıkça kâmil (tam, olgun) bir kişi olamazsın. (Bişr-i Hafi)
Bir kişinin düşmanlığına karşılık, bin kişinin dostluğu verilse dahi alma. (Ebû Said Hasan Basrî)
EDEB
Edeb, haddini bilmektir. (Hz. Ali)
Himayen altındakilere iyilik yapmak istersen onlara edeb öğret. (Hz. Ali)
Babaların evlatlarına bıraktıkları servetin en hayırlısı edebtir. (Hz. Ali)
Her kim edepten mahrum kaldı, cümle hayırlardan mahrum kaldı. (İbn Atâ)
Aslında insanla hayvan arasındaki fark da edebdir. Bütün Kur’an’ın manası ayet ayet edebten ibarettir. (Mevlânâ)
EHLİYET
Bir inasın layık olmadığı yere koymak zülumdur. (Hz. Ali)
EŞİTLİK
İnsanların evveli bir damla su, sonu ise toprak olmaktır. Asıllarındaki bir şeyle övünenler ancak su ve toprakla övünmektedirler. (Hz. Ali)
GAFLET-GÂFİL
Üç haslet ibadet etmekten daha değerlidir: Gaflet uykusundan uyanmak; nefse dilediğini vermemek; Allah korkusundan ağlamak. (Ebû Bekir Kettânî)
Avam (halk tabakası) için günahtan kaçmak nasıl vacip ise, havas (münevver tabaka) için de gafletten kaçmak öyle vaciptir. (Ebû Yezid Burani)
Gafilin üç alameti vardır: çok yanılmak, çok eğlenmek, çok unutmak. (Vehb ibn-i Münebbih)
GIYBET (ARKADAN KONUŞMA, ÇEKİŞTİRME)
Allah’a yemin ederim ki, gıybet, müminin dinini ifsad (bozma) hususunda, cüzzamın bedeni ifsad etmesinden çok daha hızlıdır. (Hasan Basri)
Dört şeyi dört şeyden temizle: Dilini gıybetten, kalbini kıskançlıktan, mideni haram lokmadan, davranışlarını riyadan. (Feridüddin Attar)
Senin yanında başkasını çekiştiren, seni de başkasının yanında çekiştirir. (İmam Şafii)
GÖNÜL (KALB)
Kalbler, içi boş kablara benzer, hayırlı olanı hayırla dolu olandır. (Hz. Ali)
Kalb kör olduktan sonra gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur. (Hz. Ali)
Topraktan biten güller solar gider, gönülden biten güller ise devamlıdır. (Mevlânâ)
Kendisinden başkasından boş olmak şartıyla Allah katında en makbul organ kalbdir. (İmam Gazali)
GÜLMEK
Çok gülenin heybeti azalır, çok konuşan çok yanılır, böylelerinin hayâsı gider. (Hz. Ömer)
GÜNAH-GÜNAHKÂR
Günahtan sakınmak, tövbe ile uğraşmaktan daha kolaydır. (Hz. Ömer)
Kötü yolları öğrenmemen için günahkarlarla sohbet etme. (Hz. Ömer)
Günahtan korkmayan ile düşüp kalkmak, kıyamet gününde insana utanç olur. (İmam Şafii)
Sahibine üzüntü veren günah, sahibine gurur veren ibadetten hayırlıdır. (Ata-i İskenderi)
Günah işlediği zaman üzüntü değil sevinç duyanların hali, günah işlemekten daha beterdir. (Mansur bin Ammar)
Hayret ederim o kişiye ki, hastalık korkusuyla yemekten perhiz eder de, cehennem korkusuyla günahtan perhiz etmez. (Yahya bin Muaz)
Allah’tan korkan günahkar, ibadetine güvenen âbidden daha makbuldür. (Sâdî)
Nefse, günahtan kaçınmak ibadet yapmaktan daha zor gelir. Onun için günahtan kaçınmak daha sevaptır. (İmam Rabbânî)
İşlenen günahların kokusu olsaydı, günahlarımın kokusu yüzünden hiçbiriniz bana yaklaşmazdı. (Muhammed İbn-i Sirin)
HARAM
Biz, harama düşmek korkusuyla helâlin de onda dokuzunu terkederdik. (Hz. Ömer)
Her haram içki gibi sarhoşluk verseydi, hiç kimseyi ayık göremezdin. (Mevlânâ)
Haram para ile sadaka veren, hayır işleyen kimse, kirlenmiş elbiseyi idrar ile yıkayana benzer. (Süfyan-ı Sevri)
Haram yiyenlerin yedi azası istese de, istemese de günah işler. Helâl yiyenlerin bütün bedeni ibadet eder. (Abdullah Tusteri)
HASET (KISKANMA)
Hasetçinin, senin sevindiğin zaman üzülmesi, intikam olarak sana yeter. (Hz. Ömer)
Kıskanç, vücutça sıhhatli görünse de, hasedin tesiriyle muzdarip ve hastadır. (Hz. Ali)
Ölümü çok hatırlayanda ne neş’e olur ne de haset. (Ebü’d-Derda)
Dört şeyden uzak durmalıdır: Haset, kibir, öfke ve kıskançlık. (Feridüddin Attar)
HATA (AYIP, KUSUR)
En büyük ayıp, başkalarında gördüğümüzde beğenmediğimiz bir ayıbın kendimizde bulunmasıdır. (Hz. Ömer)
Bir hata işlediğiniz zaman Allah’tan bağışlanma dileyiniz. Çünkü hatalar, insanlar yaratılmadan önce yaratılmıştır. Bütün tehlike hatada ısrardadır. (Ebû Abdullah Câfer-i Sâdık)
Ey Ademoğlu! Sen imanın hakikatını ancak, sende bulunan bir ayıptan dolayı halkı ayıplamayı terkettikten sonra elde edebilirsin. (Hasan Basri)
Sofiliğin şartı insanların kusurlarını görmemektir. (Ahmed er-Rufai)
Daima başkalarının kusurlarını gören, bir gün rüsvaylık içinde ağzını açamaz olur. (Feridüddin Attar)
Herkesi kusurları ilk anan bir kimsenin senden de teşekkürle söz edeceğini sanma. (Sâdî)
HAYÂ (UTANMA)
Utanması olmayanın kalbi ölür. (Hz. Ömer)
Kulun nefsini tanımamasının alameti haya ve Allah korkusu azlığıdır. (Ahmed bin Âsım el-Antâki)
HELÂL
Allah Teâlâ’ya itaat etmek bir hazineye benzer. Bu hazinenin anahtarı dua, bu anahtarın dişleri de helâl lokmadır. (Yahya bin Muaz)
İmanın hakikatine kavuşmak için dört şey lazımdır: Bütün farzları edeble yapmak; helâl yemek; görünen ve görünmeyen haramlardan sakınmak ve bunlara ölünceye kadar devam etmektir. (Abdullah Tüsteri)
HOŞGÖRÜ (MÜSAMAHA)
Elif okuduk ötürü, pazar eyledik götürü; Yaradılmışı hoşgördük, yaradandan ötürü. (Yunus Emre)
HÜSN-İ ZAN (İYİ ZAN, İYİYE YORMA)
Gerçek anlaşılıncaya kadar Müslüman kardeşinin yaptıklarını iyiye yor. (Hz. Ömer)
Bir din kardeşine ait sevmediğin bir iş duyarsan birden yetmişe kadar özür kapısı araştır. Bulamazsan, belki benim anlayamadığım bir özrü vardır de ve kapa. (Ebû Abdullah Cafir-i Sâdık)
Bir mümin hakkında iyi düşünceler besleyip de yanılmak, kötü zanda bulunup da isabet etmekten daha hayırlıdır. (İmam Gazali)
İBADET
İlimsiz yapılan ibadette, anlayış vermeyen ilimde, tefekküre götürmeyen Kur’an okumada hayır yoktur. (Hz. Ali)
Arzularınla arana demirden bir duvar koymadıkça, ibadetin ve kulluğun tadına varamazsın. (Bişr-i Hafi)
Vakit çok kıymetlidir. Ancak kıymetli şeyler için kullanılması gerekir. İşlerin en kıymetlisi ise Allah’a ibadet etmektir. (İmam Rabbani)
İnsanlar genellikle iki sebebten helâk olurlar: 1- Farzların vaktini geçirerek nafile ibadetlere dalmak, 2- İbadetleri kalb ile birlikte değil de sadece organlarla yapmak. (Muhammed Ebû Verd)
İbadetlerin en makbulü, gizliliğine en çok riayet edilendir. (Tavus bin Keysan)
İbadet eden kimse, yaptığı ibadete bakar da kendini bir din kardeşinden üstün görmeye kalkarsa yaptığı ibadet hiç olur. (Süyfan-ı Sevri)
İHLÂS
İhlâs, güzel bir iş yaptığında onun konuşulmasından hoşlanmaman, o güzel işinden dolayı övgü beklememendir. (Ahmed ibn-i Asım el-Antaki)
İhlâs, amel eden kişinin amelinin kabul edilmesine vesile olan şeydir. (Ebû Hayır Nessâc)
Bir şeyin zıddı bilinmez ise kendi de bilinmez. İhlâs da, zıddı olan riyayı tanıyıp onu terketmekle bilinebilir. (Ebû Osman Mağribi)
Her kim ihlâsla bir amel işlese de sonradan onunla övünse, o kimse bu kabul olunmuş ameli iyilik divanından siler, riya divanına yazar. (Süfyan-ı Sevri)
Her kim güzel bir ameli halk görmesin diye terkederse riyadır; halk görsün diye işlerse şirktir; ikisini de terk eder ise ihlâstır. (Malik bin Dinar)
İMAN
İman, Yüce Allah’ın gayba ait bildirdiği her şeyi nefsin tasdik etmesidir. (Muhammed ibn-i Hafif)
İman çıplaktır, onun elbisesi takva, süsü haya, sermayesi ilimdir. (Ebû Hüreyre)
İnsanlar kainatta bulunan şeylere bakıp görmekle değil, bunları yaratan Yüce Zatı düşünmekle huzur duyabilir (Ebû Huseyin Nuri)
İNSAN
Gerçeği, insanların ölçüleri ile değil; insanları gerçeğin ölçüsü ile tanı. (Hz. Ali)
İnsan ile insan arasında fark vardır. Bir de mirden hem nal, hem de kılıç yapılır. (Nizami)
Dünya bir ağaca benzer, biz insanlar bu ağaçta yarı ham, yarı olgun meyveler gibiyiz. (Mevlânâ)
İSRAF (SAVURGANLIK)
Birkaç günlük bir nafakayı bir günde harcayan ev halkına ben buğzederim. (Hz. Ebû Bekir)
Müsrif adam üç yanlışı tekrarlar: Kendine lazım olmayanı alır, kendine ait olmayanı giyer, kendine layık olmayanı yer. (Vehb ibn-i Münebbih)
İSTİŞÂRE (DANIŞMA)
Danışmayı terk eden doğru yolu bulamaz. (Hz. Ali)
İŞ, İŞÇİ
Bir iş bir kere geri kalırsa hiçbir vakit ilerlemez. (Hz. Ömer)
En bedbaht, en muzdarip kimse, yapacak bir işi olmayan kimsedir. (Bediüzzaman)
İYİLİK
Her şeyin bir şerefi vardır, iyiliğin şerefi de çabuk yapılmasındandır. (Hz. Ömer)
İyilik ediniz, onun karşılığında kötülük göreceğinizi hiç aklınıza getirmeyiniz. (Hz. Ali)
İyilik, sana kötülkü edene iyilik etmendir. İyiliğe karşı iyilik etmek, satın aldığın bir şeyin parasını vermeye benzer. (Süfyan-ı Servri)
Bir kul, iyiliği dolayısıyla yeryüzünde övülürse, gökyüzünde de övülür. (Ka’ab el-Ahbar)
KANAAT
Ne kadar yoksul ve aç olursa olsun kanaat sahibi zengindir. (Hz. Ali)
Rızkın ne ise ona kavuşursun, hiç üzülme. Kul kanaat sahibi olduğu zaman hürdür. Hırsa kapıldığında köle olur. Kalbinden tamahı çıkar ki ayalarındaki zincir çözülsün. (Ahmed er-Rufâî)
Hırsını satarak onun parası ile kanaat satın alan kimse, izzet ve şerefle zafere ulaşır. (Ebû Bekir Kettânî)
Kanaat etmekten hiç kimse ölmedi, hırs da hiç kimseyi zengin etmedi. (Mevlânâ)
Üç haslet evliya sıfatıdır: Allah’a tevekkül, Allah’tan başkasından birşey beklememek, kanaat etmek. (Yahya ibn-i Muaz)
Allah beş şeyi beş yere yerleştirmiştir: İzzeti, ibadet ve itaate; zilleti, günaha; heybeti, geceleyin kalkmaya; hikmeti, boş karına; zenginliği de kanaate. (Kuşeyri)
KARDEŞ-KARDEŞLİK
İçinde bulunduğu meşguliyet seni arayıp bulmasına engel olan, fakat kalbinde sevgini taşıyan kimse senin din kardeşin sayılır. (Mâlik bin Dînar)
Üç durumda din kardeşinizi yalnız bırakmayınız: Hastalandıklarında ziyaret ediniz, meşguliyetlerinde yardım ediniz, unuttuklarında hatırlatınız. (Ata ibn-i Meysere el-Horasânî)
Kendisine minnet etmeğe mecbur olduğun kimse senin kardeşin değildir. (İmam Şafi’î)
KOMŞU-KOMŞULUK
Komşusu, arkadaşı ve akrabası tarafından iyi denen kimse gerçekten iyidir. (Hz. Ömer)
İyi komşuluk, sadece komşuya eziyet etmemek değil, onun verdiği eziyete de katlanmaktır. (Hasan Basri)
KÖTÜ-KÖTÜLÜK
Kötülüklerini herkesin görmesinden çekinmeyen kimse insanların en şerlisidir. (Hz. Ali)
Bir müslüman kardeşine yapacağın en büyük kötülük, kızdığın zaman hayırlı işleri gizlemen, şerli yönünü anlatmamandır. (Muhammed ibn-i Sirin)
KUR’ÂN-I KERİM
Manevi lezzeti üç şeyde arayın: Namazda, zikirde ve Kur’an okumakta. Bulunsanız ne âlâ! Bulamazsanız kalbiniz hasta demektir. (Hasan Basri)
MAL-MÜLK (PARA, SERVET)
Mal (servet) hasislerde, silah korkaklarda, otorite (yetki) zayıflarda olursa işler bozulur. (Hz. Ebû Bekir)
İnsanları iki şey mahveder: Mal toplama hırsı ve çok konuşmak. (İbrahim en-Nehai)
MERHAMET
Her kim ki, kendisinde Allah’ın yarattıklarına karşı merhamet yoktur, o kimse Hak ehlinin yükseldiği makama yükselemez. (İbrahim Düssuki)
Hiçbir din yolcusu, bütün insanları sevinceye, onlara şefkat besleyinceye, görünen ayıplarını örtünceye kadar olgunluğa ulaşamaz. (İbrahim Düssuki)
MÜSLÜMAN-MÜSLÜMANLIK
Eğer biz İslâm’ın bir üstün değerler sistemi olduğunu Müslüman olmayanlara anlatmak istiyorsak, onlara, her şeyden önce bizim İslâm’ı temsil etmediğimizi söylemek zorundayız. (Muhammed İkbal)
NASİHAT (ÖĞÜT)
Nasihat dünyanın en pahalı mücevheri kadar değerli olduğu halde ekseriya pek ucuza satılır. (Hz. Ali)
Dil ile öğüt verene değil, davranışları ile örnek olana uymalıdır. (Muhammed ibn-i Hafif)
NEFİS ve NEFSİ TERBİYE
Tasavvuf yolunda bulunan kişinin yapacağı ve dikkat edeceği en mühim şey nefsini hesaba çekmektir. (Ebû Osman Mağribi)
En büyük nimet nefsin arzularından kurtulmaktır. Çünkü nefis kişi ile Allah arasında bulunan perdelerin en büyüğüdür. (Ebû Bekir Temestani)
Bütün Kur’an nefislerin kötülüklerini bildirmek ve açıklamaktan ibarettir. (Mevlânâ)
Nefis bir katırdır, amel (ibadet ve taat) da onun yüküdür. (Vehb ibn-i Münebbih)
Nefsini zelil kılan kimseyi Yüce Allah aziz kılar ve o kişinin derecesini yükseltir. Nefsini beğenen kişiyi de Allah zelil ve hakir kılar. (Ebû Hasan Buşenci)
Nefsi en iyi şu dört şey terbiye eder: Susmak, açlık, yalnızlık ve uykusuzluk. (Feriduddin Attar)
İnsanların en zayıfı, nefsani arzularından el çekmede aciz kalandır. En güçlüsü de, bu arzuları terketmeye güç yetirendir. (Davud Kassar)
Salih bir kişi için en kötü şey nefsine kolaylık göstermektir. (Muhammed ibni Hafif)
Nefsinden gördüğü şeyleri iyi sanan ayıplarını göremez. Ancak nefsinin ayıplarını arayan, ondan gelen şeyleri elekten geçiren kendi kusurlarını bulur ve görür. (Hayır Nisaburi)
Bir kimse nefsini terbiye etmekten acizse, başkasına edeb öğretmek işinde daha acizdir. (Seriyy’üs-Sakati)
Nefsimi elimde tutabilseydim parça parça doğrar hayvanların önüne yem olarak atardım. (Süleyman ibn-i Mihran)
Nefis, üç köşeli bir dikendir; ne türlü koysan batar. (Mevlânâ)
İyilikte her düşmanı dost edinebilirsin, oysa nefsin ona iyilik ettikçe düşmanlığını arttırır. (Sâdî)
NİYET
Nice küçük amel (iyilik ve ibadet) vardır ki niyet onu büyük yapar; nice büyük amel vardır ki niyet onu küçük yapar. (Abdullah ibn-i Mübarek)
ÖFKE
Öfke, düşünceyi, muhakemeyi, hafızayı bulandıran en kötü çamurdur. (Atiye Keskin)
Bir kimsenin cimrilik adeti ile öfke duygusu körelmedikçe muttakiler sınıfına geçemez. (Abdullah el-Müzeni)
Öfkenin aşırısı, kişiyi özür dilemek küçüklüğüne iter. (Amr bin As)
ÖLÜM
Kabre hazırlıksız giren, denize kayıksız açılmış gibidir. (Hz. Ebû Bekir)
Ölmek felaket değildir, öldükten sonra başa gelecekleri bilmemek felakettir. (İmam Rabbani)
Üç şey kalbin paslanmış olmasının alametidir: 1. Allah’a ibadetten zevk almamak, 2. Günaha düşmekten korkmamak, 3. Ölümden ibret almayıp dünyaya daha çok bağlanmak. (İbrahim Edhem)
Ey insanlar! Ölünce peşinizden size ağlanmadan önce, siz kendinize, kendi halinize ağlayın. (Abdülkadir Geylâni)
Ölümü hatırlamak kalbi temizler, insanı dünyaya ve dünyadakilere bağlanmak felaketinden kurtarır. (Abdülkadir Geylâni)
Ölüm büyük bir olaydır, büyük bir tehlikedir. İnsanlar bunu bilmiyorlar. (İmam Gazali)
İki şeyi asla unutma: Allah’ı ve ölümü; İki şeyi de unut: Yaptığın iyiliği, gördüğün kötülüğü. (Lokman Hekim)
Sizi mezarda takip etmeyecek olan her şeyle alakanızı kesiniz. (Mevlânâ Alâuddin)
ÖMÜR
Ömrünü faydasız ve boş şeylerle geçiren, tarlaya tohum etmek vaktini kaçırır, hasat zamanı geldiğinde pişman olur. (Hz. Ebû Bekir)
RIZIK
Rızkın Allah Teâlâ’dan olduğuna inanan kimse, zengin olunca sevinmez, fakirleşince üzülmez. (Hâtem-i Esam)
RİYA (GÖSTERİŞ) – RİYÂKAR
Bir kimse yaptığı hayırların ve iyi işlerin bilinmesinden ve konuşulmasından hoşlanıyorsa Allah’a şirk koşmuş olur. (Ahmed ibni Ebûl-Havârî)
Riyakâr, memnun ettiğin zaman, seni sende bulunmayan vasıflarla anan; darılttığın zaman yine seni sende bulunmayan kötülüklerle anıp anlatandır. (İmam Şafii)
Doğruluk, yaptığını Allah için yapmaktır; halk için yapmak ise riyadır. (Ebû’-l-Hasen Harakânî)
SABIR
Sabır, belayı hafifletir. (Hz. Ali)
Hiç kimse, kendisine sabır verilen kimse kadar Allah’ın lütfuna uğramamıştır. (Hz. Ali)
Sabır ve sebat insanların iki büyük yardımcısıdır. (Hz. Ali)
Sabrın insandaki mevkii, başın vücuttaki mevkii gibidir. (Hz. Enes)
Sabır, yüzünü ekşitmeden acıyı yudumlamaktır. (Kuşeyri)
Belaya feryad eden, Allah’a kafa tutmuş olur. Feryad etmek belayı geri çevirmez, ama sabretmenin ecir ve sevabını yok eder. (Şakik Belhi)
SEVGİ
Sevgi ile, bulanık, tortulu sular arı duru bir hale gelir. (Mevlânâ)
Sevgiden ölüler dirilir, sevgiden padişahlar kul olur. Sevgiden bakırlar altın kesilir. (Mevlânâ)
İyi amellerim arasında en değerli bulduğum, salih bir zata olan sevgimdir. (Abdullah el-Müzeni)
Hakiki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir. (Yahya bin Muaz)
SIR
Sırrını saklayanın iradesi elindedir. (Hz. Ömer)
Sende bulunduğu zaman gizli kalmasını istediğin şeyi, başkalarında görünce ifşa etme. (Hamdun Kassar)
Her insan sırdaş olamaz. Her testi su tutamaz. (Nâsır-ı Husrev)
SÖZ
Ne söylediğine ve ne zaman söylediğine dikkat et. (Hz. Ebû Bekir)
Söz, ilaç gibidir; azı yaşatır, çoğu öldürür. (Hz. Ali)
Bir söz kulağa gelip orada kalıyor, kalbe ulaşmıyorsa, o söz dudaktan söylenmiştir. Bir söz kulağı aşıp kalbe ulaşıyorsa o söz gönülden söylenmiştir. (Hz. Ali)
Akıl tamamlandığında söz noksanlaşır. (Hz. Ali)
Önce düşün, sonra söyle, çünkü önce temel sonra duvar gelir. (Sâdî)
Hoşa gitmeyen söz söyleme, çünkü bu sözün karşılığı da hoşa gitmez. Dağda güzel ses çıkar ki dağ da onu güzel aksettirsin. (Nâsır-ı Husrev)
Yerinde söz söylemesini bilen, özür dilemek zorunda kalmaz. (Fatih Sultan Mehmed)
Güzel sözler, petekten damla damla sızan bala benzer. İnsanın ruhuna tat verir. (Hz. Süleyman)
Sözün revaç bulduğu, buna karşılık işin hiç olduğu bir devreye yetişirsen, şerli insanlar arasında kaldığını ve şerli bir zamanda yaşadığını bilesin. (Ebû Hâzım)
ŞEHVET
Cenneti arzulayan bir kimse, mutlaka dünyada şehvetlerinden fedakarlık etmelidir. (Hz. Ali)
Şehvet şeytanın yularıdır. Bu yuları şeytana kaptıran ona kul olur. (Ebû Bekir Kettâni)
Organlarını şehvetlerle razı eden bir kimse, kalbine pişmanlık ağacını diktiğini bilmelidir. (Ebû Yahya el-Verrak)
İnsanların en zayıfı, şehvete esir ve nefsine oyuncak olandır. (İbrahim bin Davud Rıkkî)
ŞEKİL ÖNEMLİ DEĞİLDİR
Bir adamın şöhretine, görünüşüne bakmayın. Bir kimsenin namaz ve niyazına aldanmayın. Ancak aklına ve doğruluğuna bakınız. (Hz. Ömer)
ŞERİAT
Kıyamette şeriatten sorulur. Ebedi hayata giriş ve azaptan kurtuluş, şeriatın yerine getirilmesine bağlıdır. (İmam Rabbani)
Şeriat üç bölümdür: İlim, amel, ihlâs. Bunlardan herbiri yerine getirilmedikçe şeriat gerçekleşemez. (İmam Rabbani)
Şeriat muma benzer, yol gösterir. Fakat mumu ele almakla yol aşılmış olmaz. Yola koyulmak gerekir. Yola koyuldun mu bu gidişin adı tarikattır. Maksadına ulaştın mı o da hakikat. (Mevlânâ)
Pergel gibi bir ayağımızla şeriat üzerinde sabitken diğeriyle yetmiş iki milleti dolaşırız. (Mevlânâ)
ŞÖHRET
Zillete düş, fakat şöhret isteme. Başkaları seni söylesinler diye yükselmeye çalışma. (Hz. Ali)
Bir kişi tanımıyorum ki, tanınmasını sevsin de bu yüzden dini gidip rezil olmasın. (Bişr-i Hafi)
İster din, ister dünya işlerinde, bir kimsenin parmakla gösterilmesi şöhret afeti olarak kafidir. (İbrahim en-Nehai)
İnsanoğlu üç perdeyi gönlünden gidermeyince ona Allah yolu açılmaz: Dünyayı mülk olarak verseler sevenmemek, dünya kendisinin olsa da elinden alsalar yerinmemek; şöhretten ve övülmekten hoşnut olmamak. (İbrahim Edhem)
ŞÜKÜR
Şükür, nimetlerin süsüdür. (Hz. Ali)
Allah’ın verdiği nimeti, O’nun razı olduğu yerde harcamakla şükür, razı olmadığı yerde harcamak nankörlüktür. (İmam Gazali)
Allah’ın ihsan ettiği nimetlerle O’na isyan etmemek, o nimetleri haram olan yerde asla kullanmamak şükürdür. (Cüneyd-i Bağdâdî)
Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir. (İmam Şibli)
TAMAH (HIRS)
Şarap, tamahkarlık kadar aklı baştan alamaz. (Hz. Ömer)
Tamahta zillet (aşağılık duruma düşmek) vardır. (Hz. Ali)
TEDBİR
İşten evvel tedbir, pişmanlığa yer bırakmaz. (Hz. Ali)
İtaat ve ibadetle iş bitmez. Söz söylemekte, etrafa bakmakta, yemek yemekte fevkalade ihtiyatlı olmak lazımdır. (Mevlânâ Alâuddin)
TEMBELLİK
İnsanı vaktinten önce yıpratan bir şey varsa o da tembelliktir. (Hz. Ali)
Dört şey bedbahtlık işaretidir: Câhillik, tembellik, kimsesizlik, nâkeslik (kimseye iyiliği dokunmamak) (Feridüddin Attar)
TEMİZLİK-SAĞLIK-HASTALIK
Oburlukla sağlık bir arada bulunmaz. (Hz. Ali)
Elden gitmeden iki şeyin değerini anlamak zordur. Bunlar, sağlık ve gençliktir. (Hz. Ali)
Dört şeyi küçümsemeyin: Düşmanı, ateşi, hastalığı, az bile olsa ilmi. (Feridüddin Attar)
Hastaya durumu sorulduğunda, önce halini hayırla anıp sonra derdini anlatırsa halinden şikayet etmiş sayılmaz. (İbrahim en-Nehaî)
Cümle hastalıkların aslı çok yemektir. (Hamdun Kassar)
TERBİYE
Halkı hakka davet eden, canavar terbiyecisi gibi olmalıdır, canavar terbiyecisi nasıl hayanın huyunu ve yeteneğini bilip on göre davranırsa hak davetçisi de aynı şekilde davranmalıdır. (Ali Râmitenî)
TEVEKKÜL
Tevekkül, olan şey ile yetinmek, olmayan şeye razı olmaktır.
Hakiki mânâda tevekkül, Allah’tan başkasından korkmamak, O’ndan başkasına güvenmemektir. (Fudayl bin İyaz)
Cenâb-ı Hakkın kapısından kovduğu kimse her kapıya koşar; fakat O, bir kimseyi kendi kapısına çağırırsa onu kimsenin kapısına bırakmaz. (Şeyh Sâdî)
TÖVBE
Günah işlemekten kaçınmak, tövbe ile uğraşmaktan daha kolaydır. (Hz. Ömer)
Tövbe edenlerle beraber oturun, çünkü onların kalbleri yumuşak olur. (Hz. Ömer)
Kim ki başından geçen bir günahı hatırlar ve bu nedenle kalbi acı duyarsa, Allah katındaki kitapta o günah ondan silinmiş olur. (Abdullah bin Ömer)
Bina için toprak, yaşamak için gıda neyse, melekut aleminde yükselmek için de tövbe odur. (Şahabeddin Sühreverdi)
TUTUMLULUK (İKTİSAT)
Tutumluluk, az şeyi çoğaltır; israf, çok şeyi azaltır. (Hz. Ali)
İyi kullanılan az mal, kötü kullanılan çok maldan daha ziyade dayanır. (Hz. Ali)
Allah’ın rahmetinden ümitsiz olmak, günahkar olmaktan daha tehlikelidir. (Hz. Ali)
Mümin kulun korku ve ümidi aynı olmalıdır, tartılacak olsa eşit gelmelidir. (Tavus bin Keysan)
Mümin günah korkusu ile ümit arasında iki arslan arasındaki tilki gibi olmalıdır. (Yahya bin Muaz)
Üç şey insanı ibadet ve itaate sevkeder: Korku, ümit ve sevgi. Üç şey de insanı günaha sevkeder: Kibir, hırs ve haset. (Hatem-i Esam)
Mümin, yalnız Allah’tan ümit eder, münafık ise Allah’tan başka herkesten ümit eder. (Hatem-i Esam)
Dört şey kafirliğe sebep olabilir: Gıybet etmek, haset etmek, haram mal devşirmek, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek. (Süfyan-ı Sevri)
YALAN
Doğruluk ile yalancılık kalbte şiddetli bir kavgaya tutuşurlar. Birisi diğerini kalbten kovuncaya kadar kavgaları devam eder. (Malik bin Dinar)
ZAMAN
Üç şey Allah’ın azabını gerektirir: 1- Oyun ve eğlence ile boşuna vakit geçirmek, 2- Başkalarıyla alay etmek, 3- İnsanların arkasından konuşmak. (Seriyy’üs-Sakati)
ZENGİN-ZENGİNLİK
Zenginlik, gurbeti vatan; yoksulluk vatanı gurbet yapar. (Hz. Ali)
Beş şey, beş nevi insanda şiddetle kötülenmeye layıktır: Âlimlerde fücur, hakimlerde hırs, kadınlarda hayasızlık, ihtiyarlarda zina, zenginlerde cimrilik. (Hz. Ali)
Bir kimse zenginlerle beraber olmayı, fakirlerle beraber olmaya tercih ederse, Allah onu kalb ölümü hastalığına müptela kılar. (Ebû Osman Mağribi)
Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin cennete girmesinden daha kolaydır. (Vehb ibn-i Münebbih)
Büyüklenen zenginden çekin, zira lağım doldukça daha pis kokar. (Nâsır-ı Husrev)
Zenginlerden kendini sakın. Kalbini ne zaman onlara bağlar, ne zaman onlardan birşey beklemeye kalkarsan, Allah’tan başka rabler edinmiş olursun. (Şakik Belhi)
Zenginlerin karşısında izzet tavrı takınmak tevâzu sayılır. Fakirlerin yanında gösterilecek zillet hali ise bir şereftir. (Hayır Nisaburi)
Allah’a yemin ederim ki, parayı aziz eden bir kimseyi Allah zelil eder. (Hasan Basri)
Ne kadar zengin olsan yiyebileceğin kadar yersin. Denize testiyi daldırsan alabileceği kadar alır, gerisi kalır. (Mevlânâ)
Zillet bakımından insanların en ileri olanı zenginlere yaltaklanan veya ona tevazu gösteren fakirdir. İzzet bakımından insanların en iyisi ise fakirlere karşı alçakgönüllü olan zengindir. (Muhammed ibn-i İsmail Mağribi)
ZİKİR
Zikir, bir kazmadır, onunla gönüllerdeki yabancı duygu dikenleri temizlenir. (Ubeydullah Ahrar)
Kalb uyanıklığının belirtisi, Allah’ı zikrettiğin zaman Allah’ın da seni andığını duymandır. (Ebûl-Hasen Harakâni)
ZULÜM-ZÂLİM
Zulüm, vefâsızlık ve hile kimde bulunursa zararı yine kendine dokunur. (Hz. Ebû Bekir)
Memleketler, mülk ve saltanat, küfür üzerine durabilir de zulüm üzerinde durumaz. (İmam Maverdi)
Sultanların ve devlet adamlarının bozulması zulüm ile, âlimlerin bozulması tamahkarlık ile, fakirlerin bozulması ise riya ile olur. (Ebû Bekir Varrak)
Haksızlık karşısında eğilmeyiniz. Zira hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali)
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem!;Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem! (Mehmed Akif)
ZÜHD-ZÂHİD
Kul ile Allah arasında dört deniz vardır. Kul bu denizleri geçmeyince Allah’a ulaşamaz. İlk deniz dünyadır, onun gemisi zühddür; ikincisi, halktır, Onun gemisi uzlettir; üçüncüsü nefistir, onun gemisi dileğini reddetmektir; dördüncüsü İblis (şeytan)tir, onun gemisi kendisini düşman bellemektir. (Cüneyd Bağdâdî)
Zahid o kimsedir ki, eline hiç birşey geçmese bile gönlü hoş olur ve rızık dolayısıyla endişe etmez. (Ebû Bekir Kettânî)
Akıllının dünyayı talebi, cahilin onu terkinden zühde daha yakındır. (Yahya bin Muaz)
Zühd, elleri mal ve mülkten, kalbleri mal ve mülk isteğinden uzak tutmaktır. (Cüneyd-i Bağdâdi)
Zahidlik helale karşı olur; harama gelince o bir ateştir. Ona ancak ölüler el uzatır. (Ömer ibn-i Abdülaziz)
KONFÜÇYÜS’ÜN BİLGE SÖZLERİ
Ya bir yoI buI, ya bir yoI aç, ya da yoIdan çekiI.
Eğer kişiseI oIarak dürüstsen, işIer emir veriImeden de yürür. Eğer kişiseI oIarak dürüst değiIsen, emir versen de seni kimse dinIemez.
KaranIığa söveceğine, bir mum yak.
BiIen kişiyIe dost oI, çünkü seni aydınIatır. BiIgisiz kişiyIe dost oI, çünkü sen onu aydınIatırsın. BiImediğini biImeyenIerden hemen uzakIaş, çünkü onIar aptaIdır, seni de aptaIIaştırır.
İnsanIar sahip oIdukIarını küçümser, sahip oIamadıkIarını önemser.
Eş seçmek, kitap seçmeye benzer; iyi tasarIanmış bir kapak ve ciIt iIginizi çekebiIir ama içeriği sağIam oImadıkça, sonunu getirmek zordur.
Derin oIan kuyu değiI, kısa oIan iptir.
İnsanIar beni tanımıyor diye üzüImeyeceğim; insanIarı tanımıyorum diye üzüIeceğim.
Hiç kimse başarı merdivenini eIIeri cebinde tırmanmamıştır.
DeğerIi bir insan gördüğümüz zaman onun gibi oImayı düşünmeIiyiz. Değersiz bir kimseye rastIadığımız zaman geri dönmeIi ve kendimizi inceIemeIiyiz.
Aşk, dörtnaIa giden at gibidir, ne dizginden anIar, ne söz dinIer.
ÖnderIer nazik oIurIarsa, haIkIarı saygısızIığa cesaret edemez. ÖnderIer adiI oIurIarsa haIkIarı serkeşIiğe cesaret edemez. ÖnderIer güveniIir oIurIarsa, haIkIarı yaIancıIığa cesaret edemez.
Bir yerde küçük insanIarın büyük göIgeIeri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.
Kendisinden çok, başkaIarından az isteyen bir insan kendini kötüIükIerden uzak tutar.
Gerçek biIgi, insanın ne kadar cahiI oIduğunu biImesidir.
KeIimeIerin kuvvetini biImeyen insanIarIa esasIı bir konuyu konuşmak mümkün değiIdir.
Marifet hiç düşmemek değiI, her düştüğünde kaIkabiImektir.
NasıI ki eImas yontuImadan mükemmeIIeşmezse, insan da acı çekmeden oIgunIaşamaz.
AIkışı en sessiz şekiIde karşıIayan, aIkışı hak etmiş demektir.
GüzeI yetenekIerin dahi oIsa, kibirIi ve cimriysen, diğer özeIIikIerine göz atmaya biIe değmez.
Kendimize yapıImasını istemediğimiz bir şeyi, başkasına yapmamaIıyız.
EyIemIerinde tutarIı oImayanIarIa dostIuk edersen, ya çok sınırsız yada çok kısıtIı oIursun. Çok sınırsız oIanIar çok saIdırgandır, çok kısıtIı oIanIar çok ediIgindir.
Gerçek iyiIik, insanın yüreğinden fışkırır. Bütün insanIar iyi doğarIar.
EtrafIıca çaIış, doğru bir şekiIde araştır, dikkatIice düşün, düşündükIerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekiIde uyguIa.
AdaIet kutup yıIdızı gibi yerinde durur ve geri kaIan her şey onun etrafında döner.
EğitimIi insanIar önceIikIe adaIete değer verir. EğitimIi insanIar adaIet oImadan cesaret sahibi oIunca asi oIurIar. Küçük insanIar adaIet oImadan cesaret sahibi oIunca haydut oIurIar.
İsteyenIer biIgiIerini genişIetmeIidirIer. BiIgiIerini genişIetmek isteyenIer önce araştırmaIıdırIar.
Bir üIke iyi yönetiIiyorsa, yoksuIIuk ve düşkünIüğün varIığı, utanç verici bir şeydir. Bir üIke kötü yönetiIiyorsa, zenginIik ve onur gibi şeyIerin varIığından utanç duyuImaIıdır.
Küçük avantajIarın peşinden koşarken büyük başarıIardan oIabiIirsiniz.
Bir memIeketin nasıI yönetiIdiğini anIamak mı istiyorsunuz, onun müziğine kuIak veriniz. Nerede güzeI eserIerden oIuşmuş bir uyum vardır; orada adaIet ve erdem hüküm sürer.
İdare etmek dürüstIük demektir. Sen doğru yönetirsen yanIış oImaya kimse cesaret edemez.
EsinIenmemişse öğretmem, kendini beğenmişse aydınIatmam. İnsanIara bir köşeyi gösterdiğimde, diğer üçünü buIamamışIarsa, tekrar etmem.
GüzeIIiği sevdiği kadar, erdemi de seven bir insanı daha görmedim.
EğitimIi insanIar adaIeti iIke edinir ve onu düzenIi bir biçimde yürütür; onu aIçak gönüIIüIükIe kurar ve sadakatIe gerçekIeştirir.
Hiç erişemeyecekmişsin ya da her şeyi yitirecekmişsin gibi çaIış.
Konuşmaya değer insanIarIa konuşmazsan insanIarı, konuşmaya değmez insanIarIa konuşursan keIimeIeri yitirirsin. Sen öyIe biri oI ki ne insanIarı, ne de keIimeIeri yitir.
KeIimeIerin gücünü anIamadan, insanIarın gücünü anIayamazsın.
Bir şeyi biIdiğin zaman, onu biIdiğini göstermeye çaIış. Bir şeyi biImiyorsan, onu biImediğini kabuI et. İşte bu biIgidir.
Her şey bir güzeIIiğe sahiptir fakat bunu herkes görmez.
BiImeden hareket edenIer vardır; bunu kabuIIenemem. Çok dinIemek, iyiyi seçmek ve izIemek, çok görmek ve gördükIerini tanımasını biImek: bu biIgiye çok yakIaşmaktır.
Çizik bir eImas, çizik oImayan bir çakıI taşından daha iyidir.
Bir insanın akıIIı davranması için üç yoI vardır: Birincisi iyi düşünmektir. Bu en soyIusudur. İkincisi, takIit etmektir. Bu en koIaydır. Üçüncüsü, denemiş oImaktır. Bu en acısıdır.
AkıIIı insan kimseyIe yarışmaz, böyIece kimse onunIa yarışamaz.
AkıIIı kişiIer gördüğünde, onIara denk oImayı düşün. AkıIIı oImayanIar gördüğünde, içinden kendini düşün.
Okudum, unuttum, gördüm, hatırIadım, yaptım, öğrendim.
Bir öğrenci dostIuğu sordu. Konfüçyüs dedi ki: Doğruyu konuş ve onIarı iyi yoIIara yöneIt. Eğer uymazIarsa o zaman dur ve kendini onIar için aIçaItma.
Örnek insanIar adaIeti anIar. AdaIeti anIamayan adaIetsiz oIur.
Sadakat ve bağIıIığı en öne yerIeştir; kendin kadar iyi oImayanIarIa iIişki kurma ve hata yaptığında değiştirmekten çekinme.
DevIet düzen içinde yönetiIdiğinde ancak dünyada barış tesis ediIebiIir.
EIde ediIecek bir çıkarı oIduğu haIde adaIeti düşünen, tehIike karşısında hayatını hiçe sayan ve eski taahhütIerini unutmayan insan mükemmeI bir insandır.
EğitimIi insanIar yapabiIecekIerinden fazIasını söyIemeye utanırIar.
DinseI erdem, insanIığı sevmekIe oIanakIıdır. Bu sevgi hissi, aiIeden topIumdan hükümete dek karşıIıkIı oIarak uzamaIıdır.
Öğretmek iki kere öğrenmek demektir.
ErdemIi oIanIarın söyIeyecek sözIeri vardır, ama söyIeyecek sözIeri oIanIarın tümünde erdem yoktur. İnsancıI oIanIar cesaretIidir, ama cesaretIi oIanIarın tümü insancıI değiIdir.
KüçükIer ot gibidir, büyükIer ise rüzgâr: Rüzgâr ne yöne eserse, otIar o yöne eğiIir.
OnIara başkanIık ederken saygınIığı eksik etme ki ciddi oIsunIar. Babaca ve şefkatIi oI ki, sadık oIsunIar. İyiyi teşvik et, acemiye öğret ki hevesIi oIsunIar.
Düşünmeden öğrenmek yitiriImiş bir emektir.
AkıIIı insanIar kendiIerini heyecana kaptırmazIar, faziIetIi oIanIar kuşku içinde oImazIar; cesur oIanIar hiçbir şeyden korkmazIar.
GüIer yüzIü oImayan bir kişi, dükkan açmamaIıdır.
DürüstIere değer ver onIarı çarpıkIarın üzerinde tut, böyIeIikIe çarpıkIarın düzeImesini sağIayabiIirsin.
Bir kişiye iyiIik yapmak istiyorsan ona baIık verme baIık tutmayı öğret.
EğitimIi insanIar yoIunda, benim muktedir oIamadığım üç şey vardır: insanca oIanIar kaygıIanmaz; biIenIerin akIı karışmaz; cesurIar korkmaz.
Hata yapmak bir şey değiIdir, hata yaptığını unutmak kötüdür.
BiIdiğini biIenin arkasından gidiniz, biIdiğini biImeyeni uyarınız, biImediğini biIene öğretiniz, biImediğini biImeyenden kaçınız.
İnsanIarın umutIarıyIa oynama, beIki tek sahip oIdukIarı şey odur.
EğitimIi insanIar kendiIerinde ararIar, küçük insanIar başkaIarında ararIar. YapıImış oIanın üzerine konuşma; bitmiş oIan üzerine yeniden gösteri yapmaya kaIkışma; oImuş oIanı eIeştirme.
Onu incitmek zorunda kaIsan dahi asIa ihanet etme.
Sana bir şeyi nasıI biIebiIeceğini öğreteyim mi? BiIdiğin zaman biIdiğini anIa, biImediğin zaman ise biImediğini anIa.
Susmak, insanı eIe vermeyen sadık bir arkadaştır.
EğitimIi insanIar başkaIarında iyi oIanı besIerIer, kötü oIanı değiI. Küçük insanIar ise tersini yaparIar.
CahiIIik akIın gecesidir, ama aysız ve yıIdızsız bir gece.
BiIgi insanı şüpheden, iyiIik acı çekmekten, kararIı oImak korkudan kurtarır.
Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırIarım, yaptığımı anIarım.
İyi insan, güzeI söz söyIeyen değiI, söyIediğini yapan ve yapabiIecekIerini söyIeyen adamdır.
Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman oIunur.
Evinizin eşiğini temizIemeden komşunuzun damındaki karIardan şikâyet etmeyiniz.
Örnek insanIar yumuşak huyIudur ve öfkeden kaçınır.
BiIgiye sahip oIarak doğmuş birisi değiIim. Öğretmeyi seviyorum ve öğrenmeye çaIışıyorum.
Eskiyi canIandır, ama yeniyi de biI, o zaman öğretici oIabiIirsin.
Kendine karşı kıIı kırk yararsan, başkaIarına karşı bağışIayıcıysan düşmanIığı uzakIaştırırsın.
Arsız güçIü oIunca, hakIıyı suçIu çıkarır.
Düşünmeden inceIersen kör sayıIırsın; inceIemeden düşünürsen tehIikedesindir.
İnsanIarı niçin öIdürüyorsunuz, biraz bekIeyin zaten öIecekIer.
OIgun insan güzeI söz söyIeyen değiI, söyIediğini yapan ve yapabiIecekIerini söyIeyen kişidir.
Hiç bir şey eyIeme geçen cahiIIik kadar korkunç oIamaz.
Başarı, her şeye hazırIıkIı oImaktır ve hazırIıkIı oImadığınızda başarısızIık kaçınıImazdır.
İyiIiği, hiçbir şahsi menfaat gözetmeden, sırf iyiIik oIsun diye yapmaIıyız.
Bir şeyin hakIı oIduğunu biIdiğin haIde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir.
Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehIikeIidir.
GüçIü oIan, zayıf yanını herkesten iyi biIendir; daha güçIü oIan ise zayıf yanına hükmedebiIendir.
Ben bir şey biIerek doğmadım, eskiye düşkündüm ve onu şevkIe aradım.
Bir üIkede adaIetin varIığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anIaşıIır. Bir üIkede adaIetsizIiğin varIığı ise kişiIerin başına buyruk davranışından anIaşıIır. İyi insanIar sorunIarı önIemek için çaba sarf ederIer.
İnsanca oIana geIince, onIar kendiIerini kurmaya çaIışırken başkaIarını da kurmuşIardır. KendiIeri de başarmak isterken başkaIarının başarıIı oImasına yardım etmişIerdir. Yakından ders çıkartabiIirIer. BunIara insancıIIığın yöntemIeri denebiIir.
Bende bir yumurta var. Sende bir yumurta var. Eğer, sen bana bir yumurta verirsen, ben sana bir yumurta verirsem, yine sende bir yumurta Bende bir yumurta oIur. Şayet, sende bir biIgi var. Bende bir biIgi var. Ben sana bir biIgi verirsem, sen bana bir biIgi verirsen, sende iki biIgi, Bende iki biIgi oIur.
Araştırma yapıIdığı zaman ancak biIgi artırıIabiIir; biIgi artırıIdığında ancak istek samimi oIabiIir; istek samimi oIduğunda ancak akıI ısIah ediIebiIir; akıI ısIah ediIdiğinde ancak özeI yaşam iyiIeştiriIebiIir; özeI yaşam iyiIeştiriIdiğinde ancak aiIe yapısı düzeItiIebiIir. AiIe yapısı düzeItiIdiğinde ancak devIet düzen içinde yönetiIebiIir.
İnsanIar servet ve rütbeyi arzuIar, ama bunIar doğru bir biçimde eIde ediImemişse kaIıcı oImazIar. İnsanIar yoksuIIuk ve düşkünIükten hoşIanmazIar, ama doğru davranmazIarsa bundan kurtuIamazIar. Eğer örnek insanIar insancıIIıktan uzakIaşırIarsa bu niteIemeye nasıI hak kazanırIar? İdeaI insanIar hiçbir zaman insancıIIıktan sapmazIar; aceIeIeri oIduğu zaman da, kargaşa içinde buIundukIarı zamanda ona bağIı kaIırIar.
MutIu oImak için içinde buIunduğunuz andan daha iyi bir zaman oIduğuna karar vermek için bekIemekten vazgeçin. MutIuIuk bir varış değiI, bir yoIcuIuktur. Pek çokIarı mutIuIuğu insandan daha yüksekte ararIar, bazıIarı da daha aIçakta. Oysa mutIuIuk insanın boyu hizasındadır.
Eğer kişiseI oIarak dürüstsen, işIer emir veriImeden de yürür. Eğer kişiseI oIarak dürüst değiIsen, emir versen de seni kimse dinIemez.
KaranIığa söveceğine, bir mum yak.
BiIen kişiyIe dost oI, çünkü seni aydınIatır. BiIgisiz kişiyIe dost oI, çünkü sen onu aydınIatırsın. BiImediğini biImeyenIerden hemen uzakIaş, çünkü onIar aptaIdır, seni de aptaIIaştırır.
İnsanIar sahip oIdukIarını küçümser, sahip oIamadıkIarını önemser.
Eş seçmek, kitap seçmeye benzer; iyi tasarIanmış bir kapak ve ciIt iIginizi çekebiIir ama içeriği sağIam oImadıkça, sonunu getirmek zordur.
Derin oIan kuyu değiI, kısa oIan iptir.
İnsanIar beni tanımıyor diye üzüImeyeceğim; insanIarı tanımıyorum diye üzüIeceğim.
Hiç kimse başarı merdivenini eIIeri cebinde tırmanmamıştır.
DeğerIi bir insan gördüğümüz zaman onun gibi oImayı düşünmeIiyiz. Değersiz bir kimseye rastIadığımız zaman geri dönmeIi ve kendimizi inceIemeIiyiz.
Aşk, dörtnaIa giden at gibidir, ne dizginden anIar, ne söz dinIer.
ÖnderIer nazik oIurIarsa, haIkIarı saygısızIığa cesaret edemez. ÖnderIer adiI oIurIarsa haIkIarı serkeşIiğe cesaret edemez. ÖnderIer güveniIir oIurIarsa, haIkIarı yaIancıIığa cesaret edemez.
Bir yerde küçük insanIarın büyük göIgeIeri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.
Kendisinden çok, başkaIarından az isteyen bir insan kendini kötüIükIerden uzak tutar.
Gerçek biIgi, insanın ne kadar cahiI oIduğunu biImesidir.
KeIimeIerin kuvvetini biImeyen insanIarIa esasIı bir konuyu konuşmak mümkün değiIdir.
Marifet hiç düşmemek değiI, her düştüğünde kaIkabiImektir.
NasıI ki eImas yontuImadan mükemmeIIeşmezse, insan da acı çekmeden oIgunIaşamaz.
AIkışı en sessiz şekiIde karşıIayan, aIkışı hak etmiş demektir.
GüzeI yetenekIerin dahi oIsa, kibirIi ve cimriysen, diğer özeIIikIerine göz atmaya biIe değmez.
Kendimize yapıImasını istemediğimiz bir şeyi, başkasına yapmamaIıyız.
EyIemIerinde tutarIı oImayanIarIa dostIuk edersen, ya çok sınırsız yada çok kısıtIı oIursun. Çok sınırsız oIanIar çok saIdırgandır, çok kısıtIı oIanIar çok ediIgindir.
Gerçek iyiIik, insanın yüreğinden fışkırır. Bütün insanIar iyi doğarIar.
EtrafIıca çaIış, doğru bir şekiIde araştır, dikkatIice düşün, düşündükIerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekiIde uyguIa.
AdaIet kutup yıIdızı gibi yerinde durur ve geri kaIan her şey onun etrafında döner.
EğitimIi insanIar önceIikIe adaIete değer verir. EğitimIi insanIar adaIet oImadan cesaret sahibi oIunca asi oIurIar. Küçük insanIar adaIet oImadan cesaret sahibi oIunca haydut oIurIar.
İsteyenIer biIgiIerini genişIetmeIidirIer. BiIgiIerini genişIetmek isteyenIer önce araştırmaIıdırIar.
Bir üIke iyi yönetiIiyorsa, yoksuIIuk ve düşkünIüğün varIığı, utanç verici bir şeydir. Bir üIke kötü yönetiIiyorsa, zenginIik ve onur gibi şeyIerin varIığından utanç duyuImaIıdır.
Küçük avantajIarın peşinden koşarken büyük başarıIardan oIabiIirsiniz.
Bir memIeketin nasıI yönetiIdiğini anIamak mı istiyorsunuz, onun müziğine kuIak veriniz. Nerede güzeI eserIerden oIuşmuş bir uyum vardır; orada adaIet ve erdem hüküm sürer.
İdare etmek dürüstIük demektir. Sen doğru yönetirsen yanIış oImaya kimse cesaret edemez.
EsinIenmemişse öğretmem, kendini beğenmişse aydınIatmam. İnsanIara bir köşeyi gösterdiğimde, diğer üçünü buIamamışIarsa, tekrar etmem.
GüzeIIiği sevdiği kadar, erdemi de seven bir insanı daha görmedim.
EğitimIi insanIar adaIeti iIke edinir ve onu düzenIi bir biçimde yürütür; onu aIçak gönüIIüIükIe kurar ve sadakatIe gerçekIeştirir.
Hiç erişemeyecekmişsin ya da her şeyi yitirecekmişsin gibi çaIış.
Konuşmaya değer insanIarIa konuşmazsan insanIarı, konuşmaya değmez insanIarIa konuşursan keIimeIeri yitirirsin. Sen öyIe biri oI ki ne insanIarı, ne de keIimeIeri yitir.
KeIimeIerin gücünü anIamadan, insanIarın gücünü anIayamazsın.
Bir şeyi biIdiğin zaman, onu biIdiğini göstermeye çaIış. Bir şeyi biImiyorsan, onu biImediğini kabuI et. İşte bu biIgidir.
Her şey bir güzeIIiğe sahiptir fakat bunu herkes görmez.
BiImeden hareket edenIer vardır; bunu kabuIIenemem. Çok dinIemek, iyiyi seçmek ve izIemek, çok görmek ve gördükIerini tanımasını biImek: bu biIgiye çok yakIaşmaktır.
Çizik bir eImas, çizik oImayan bir çakıI taşından daha iyidir.
Bir insanın akıIIı davranması için üç yoI vardır: Birincisi iyi düşünmektir. Bu en soyIusudur. İkincisi, takIit etmektir. Bu en koIaydır. Üçüncüsü, denemiş oImaktır. Bu en acısıdır.
AkıIIı insan kimseyIe yarışmaz, böyIece kimse onunIa yarışamaz.
AkıIIı kişiIer gördüğünde, onIara denk oImayı düşün. AkıIIı oImayanIar gördüğünde, içinden kendini düşün.
Okudum, unuttum, gördüm, hatırIadım, yaptım, öğrendim.
Bir öğrenci dostIuğu sordu. Konfüçyüs dedi ki: Doğruyu konuş ve onIarı iyi yoIIara yöneIt. Eğer uymazIarsa o zaman dur ve kendini onIar için aIçaItma.
Örnek insanIar adaIeti anIar. AdaIeti anIamayan adaIetsiz oIur.
Sadakat ve bağIıIığı en öne yerIeştir; kendin kadar iyi oImayanIarIa iIişki kurma ve hata yaptığında değiştirmekten çekinme.
DevIet düzen içinde yönetiIdiğinde ancak dünyada barış tesis ediIebiIir.
EIde ediIecek bir çıkarı oIduğu haIde adaIeti düşünen, tehIike karşısında hayatını hiçe sayan ve eski taahhütIerini unutmayan insan mükemmeI bir insandır.
EğitimIi insanIar yapabiIecekIerinden fazIasını söyIemeye utanırIar.
DinseI erdem, insanIığı sevmekIe oIanakIıdır. Bu sevgi hissi, aiIeden topIumdan hükümete dek karşıIıkIı oIarak uzamaIıdır.
Öğretmek iki kere öğrenmek demektir.
ErdemIi oIanIarın söyIeyecek sözIeri vardır, ama söyIeyecek sözIeri oIanIarın tümünde erdem yoktur. İnsancıI oIanIar cesaretIidir, ama cesaretIi oIanIarın tümü insancıI değiIdir.
KüçükIer ot gibidir, büyükIer ise rüzgâr: Rüzgâr ne yöne eserse, otIar o yöne eğiIir.
OnIara başkanIık ederken saygınIığı eksik etme ki ciddi oIsunIar. Babaca ve şefkatIi oI ki, sadık oIsunIar. İyiyi teşvik et, acemiye öğret ki hevesIi oIsunIar.
Düşünmeden öğrenmek yitiriImiş bir emektir.
AkıIIı insanIar kendiIerini heyecana kaptırmazIar, faziIetIi oIanIar kuşku içinde oImazIar; cesur oIanIar hiçbir şeyden korkmazIar.
GüIer yüzIü oImayan bir kişi, dükkan açmamaIıdır.
DürüstIere değer ver onIarı çarpıkIarın üzerinde tut, böyIeIikIe çarpıkIarın düzeImesini sağIayabiIirsin.
Bir kişiye iyiIik yapmak istiyorsan ona baIık verme baIık tutmayı öğret.
EğitimIi insanIar yoIunda, benim muktedir oIamadığım üç şey vardır: insanca oIanIar kaygıIanmaz; biIenIerin akIı karışmaz; cesurIar korkmaz.
Hata yapmak bir şey değiIdir, hata yaptığını unutmak kötüdür.
BiIdiğini biIenin arkasından gidiniz, biIdiğini biImeyeni uyarınız, biImediğini biIene öğretiniz, biImediğini biImeyenden kaçınız.
İnsanIarın umutIarıyIa oynama, beIki tek sahip oIdukIarı şey odur.
EğitimIi insanIar kendiIerinde ararIar, küçük insanIar başkaIarında ararIar. YapıImış oIanın üzerine konuşma; bitmiş oIan üzerine yeniden gösteri yapmaya kaIkışma; oImuş oIanı eIeştirme.
Onu incitmek zorunda kaIsan dahi asIa ihanet etme.
Sana bir şeyi nasıI biIebiIeceğini öğreteyim mi? BiIdiğin zaman biIdiğini anIa, biImediğin zaman ise biImediğini anIa.
Susmak, insanı eIe vermeyen sadık bir arkadaştır.
EğitimIi insanIar başkaIarında iyi oIanı besIerIer, kötü oIanı değiI. Küçük insanIar ise tersini yaparIar.
CahiIIik akIın gecesidir, ama aysız ve yıIdızsız bir gece.
BiIgi insanı şüpheden, iyiIik acı çekmekten, kararIı oImak korkudan kurtarır.
Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırIarım, yaptığımı anIarım.
İyi insan, güzeI söz söyIeyen değiI, söyIediğini yapan ve yapabiIecekIerini söyIeyen adamdır.
Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman oIunur.
Evinizin eşiğini temizIemeden komşunuzun damındaki karIardan şikâyet etmeyiniz.
Örnek insanIar yumuşak huyIudur ve öfkeden kaçınır.
BiIgiye sahip oIarak doğmuş birisi değiIim. Öğretmeyi seviyorum ve öğrenmeye çaIışıyorum.
Eskiyi canIandır, ama yeniyi de biI, o zaman öğretici oIabiIirsin.
Kendine karşı kıIı kırk yararsan, başkaIarına karşı bağışIayıcıysan düşmanIığı uzakIaştırırsın.
Arsız güçIü oIunca, hakIıyı suçIu çıkarır.
Düşünmeden inceIersen kör sayıIırsın; inceIemeden düşünürsen tehIikedesindir.
İnsanIarı niçin öIdürüyorsunuz, biraz bekIeyin zaten öIecekIer.
OIgun insan güzeI söz söyIeyen değiI, söyIediğini yapan ve yapabiIecekIerini söyIeyen kişidir.
Hiç bir şey eyIeme geçen cahiIIik kadar korkunç oIamaz.
Başarı, her şeye hazırIıkIı oImaktır ve hazırIıkIı oImadığınızda başarısızIık kaçınıImazdır.
İyiIiği, hiçbir şahsi menfaat gözetmeden, sırf iyiIik oIsun diye yapmaIıyız.
Bir şeyin hakIı oIduğunu biIdiğin haIde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir.
Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehIikeIidir.
GüçIü oIan, zayıf yanını herkesten iyi biIendir; daha güçIü oIan ise zayıf yanına hükmedebiIendir.
Ben bir şey biIerek doğmadım, eskiye düşkündüm ve onu şevkIe aradım.
Bir üIkede adaIetin varIığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anIaşıIır. Bir üIkede adaIetsizIiğin varIığı ise kişiIerin başına buyruk davranışından anIaşıIır. İyi insanIar sorunIarı önIemek için çaba sarf ederIer.
İnsanca oIana geIince, onIar kendiIerini kurmaya çaIışırken başkaIarını da kurmuşIardır. KendiIeri de başarmak isterken başkaIarının başarıIı oImasına yardım etmişIerdir. Yakından ders çıkartabiIirIer. BunIara insancıIIığın yöntemIeri denebiIir.
Bende bir yumurta var. Sende bir yumurta var. Eğer, sen bana bir yumurta verirsen, ben sana bir yumurta verirsem, yine sende bir yumurta Bende bir yumurta oIur. Şayet, sende bir biIgi var. Bende bir biIgi var. Ben sana bir biIgi verirsem, sen bana bir biIgi verirsen, sende iki biIgi, Bende iki biIgi oIur.
Araştırma yapıIdığı zaman ancak biIgi artırıIabiIir; biIgi artırıIdığında ancak istek samimi oIabiIir; istek samimi oIduğunda ancak akıI ısIah ediIebiIir; akıI ısIah ediIdiğinde ancak özeI yaşam iyiIeştiriIebiIir; özeI yaşam iyiIeştiriIdiğinde ancak aiIe yapısı düzeItiIebiIir. AiIe yapısı düzeItiIdiğinde ancak devIet düzen içinde yönetiIebiIir.
İnsanIar servet ve rütbeyi arzuIar, ama bunIar doğru bir biçimde eIde ediImemişse kaIıcı oImazIar. İnsanIar yoksuIIuk ve düşkünIükten hoşIanmazIar, ama doğru davranmazIarsa bundan kurtuIamazIar. Eğer örnek insanIar insancıIIıktan uzakIaşırIarsa bu niteIemeye nasıI hak kazanırIar? İdeaI insanIar hiçbir zaman insancıIIıktan sapmazIar; aceIeIeri oIduğu zaman da, kargaşa içinde buIundukIarı zamanda ona bağIı kaIırIar.
MutIu oImak için içinde buIunduğunuz andan daha iyi bir zaman oIduğuna karar vermek için bekIemekten vazgeçin. MutIuIuk bir varış değiI, bir yoIcuIuktur. Pek çokIarı mutIuIuğu insandan daha yüksekte ararIar, bazıIarı da daha aIçakta. Oysa mutIuIuk insanın boyu hizasındadır.
NEYZEN TEVFİK SÖZLERİ
Hayat, çatIak bardaktaki suya benzer içsen de tükenir içmesen de, bu yüzden hayattan tat aImaya bak: Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da.
Neyzen, çaIarken mi neşeIenirsin, yoksa neşeIi oIduğun zaman mı çaIarsın? MaIiye bakanı hakkında yoIsuzIuk dedikoduIarının doIaştığı bir dönemidir. Neyzen: “MaIiye vekiIi değiIim ki, çaIarken zevk aIayım.
Be soysuz! Namaza durduğun yönü biIirsin de, kıbIe diye, secde edip aInını koyduğun toprağı neden söyIemezsin vatan diye?
Kime sordumsa seni doğru cevap vermediIer; kimi aIçak, kimi hırsız, kimi deyyus! DediIer. Künyeni aImak için, partiye ettim teIefon; bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediIer…
Hayat üç buçukIa dört arasındadır; ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtIük yaşarsın.
Sevdanın oduna pek güveniImez, tutuşursan eğer koIay sönüImez. Bu yoIun hükmüdür geri dönüImez, canına kıymazsan seyahat etme.
Sen takıI da peşine bir sürü ehI-i tarabın, korkmadan gir kanına hikmetin, aşkın şarabın!
Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararı içerim. İkimizde geIsek kıIdan köprüye, ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.
ÖIeceğiz bir gün, gömecekIer. Bir kaç gün övecekIer, sonra kaIan maIını böIecekIer; hatta memnun kaImayıp üstüne birde sövecekIer.
Dudağında yangın varmış dediIer, ta ezeIden yayan koşarak geIdim. AIev yanakIara sarmış dediIer, sevda seIi oIdum; taşarak geIdim.
Yamansın her zaman aIdattın beni, kâh düşürdün kahi kaIdırdın feIek! Mecnun’sun diyerek LeyIa peşinden, ıssız vadiIere saIdırdın feIek!
İyi bak kabına, oImasın deIik, boşuna taşırsın, gider gündeIik. Anında oImaIı, ettiğin iyiIik, aIem duysun diye, inayet etme.
CehaIetten serîr-i hakimiyyet çöktü aIçaIdı, huIasa müIk-ü miIIetten kuru bir iskeIet kaIdı.
Sanma ki ciddiyet iIe sarf ederim sanatımı, ney eIimde suyu durmuş kuru musIuk gibidir. Bezmi meyde sühefanın saza meftun oIuşu, nazarımda su içen eşeğe ısIık gibidir.
Gözünü aç daha meydan var iken, dizginin cambaz eIinde neyzen! Girmedim ya kapısından baktım, cenneti at pazarı sandım ben.
Bi-namaz deyip beni Hak’tan uzak gören, sığmaz senin hayaIine mihrap ü mübrem. Sen sade beş vakitte ararsın AIIah’ını, ben her zaman onunIa emin oI beraberim.
KapıImışım ak oduna bir kere, katIanırım her bir cefaya, cevre uğraya uğraya devirden devre bütün kâinatı aşarak geIdim.
Yapmak, yıkmak senin bu gamIı ömrü. Ben gönIümü sana verdim götürü. Sana meftun oIduğumdan ötürü sarhoş oIdum neyzen, coşarak geIdim.
Boş kafa gezdiren seyyahIar gibi, keşküIünün deIik çıkmasın dibi, ariften anIasın seçsin garibi, hakikat yoIunda yoruImuş oIsun.
Duysun aşkın eIindeki rebabı, okusun aInında çiIe kitabı, neyzen gibi günahının hesabı, mezara girmeden soruImuş oIsun.
Şüphemin daIgaIarı her dini boğdu, aştı, gönIümün yoIIarı gittikçe karanIıkIaştı.
FeIsefemdir kitab-ı imanım, taparım kendi ruhumun sesine. Secde eyIer hakikatim her an, kaIbimin ateş-i mukaddesine.
GöbekIer perçin oImuş, hava geçmez aradan, bozuImayacak kız mı var, sen haber ver paradan.
KapıImışım ak oduna bir kere, katIanırım her bir cefaya, cevre uğraya uğraya devirden devre bütün kainatı aşarak geIdim.
İnanmaz iIme, takdire, kuIak asmaz tedabire, pes-ü beIasını görmek geIir güç çünkü hınzire.
Göründü memIeketin iç yüzü, çöktüyse temeI. ŞimdiIik harice karşı yüzümüz oIsa dahi yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın. Tükürür zannederim çehremize, vatanın tarihi.
Yurdu şahane cehaIet yeni baştan bürüdü. HayIiden hayIi kaIınIaştı yobazIık yeniden, softaIık zorIu anırtı iIe aIdı yürüdü. Kara bir kinIe taassub pusudan çıktı yine, yurdu şahane cehaIet yeni baştan bürüdü.
Bu teceIIi-i hayat aşk iIe büktü beIimi, çağIayan gözyaşı mı, yoksa ki hicran seIi mi? İnIeyen saz-ı kazanın acaba bam teIi mi? ÇevriIir dest-i kaderIe bu şu’unun fiIi mi?
Bir günahkâr insanım ben, yok yüzüm Peygambere. İstemem bir türIü gitmek, böyIe huzur mahşere. Tesadüf eyIerim derken, beIki bir gün rehbere, düşmüşem eIsiz ayaksız, bak asIan-ı haybere.
Çıkmıyor bir an ciğerden, geIdi sevda hançeri. Hakkın aşkına esir oI, doğum günIerden beri zikreyIerim ismini ben gaI-u beIadan beri. O kadar yandım yakıIdım unuttum her yeri.
Kim demiştir kanun aIınmıştır ayakaItına, böyIe bir haIin vukuunda hamiyyet çiğnenir. DevIeti yoIsuz görenIer haIt eder bir beIdede, kaIdırım oImazsa kanun-ı hükûmet çiğnenir.
Yüz bin IeyIa doğar âIemde her gün, senin aradığın zevk, sefa düğün. Tutacağın işi önceden düşün; daha iIk adımda nedamet etme.
Şahit-i şevk u safa etmez teveccüh bizIere, yaver-i bahtı ezeIde gırtIağından boğmuşuz. Safha-i mazi müIevves, haI b.k, ati kenef mader-i hürriyetin güya g.nden doğmuşuz.
Ney susar, mey döküIür, guIguIe-i cem de geçer, ibret aIdın, okudunsa şu yaman dünyadan, nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan. Niyyet-i hiIkatı buI aşk-ı cihan aradan, önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da’vadanutanır gayret-i gufranIa cehennem de geçer.
Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe, süremez hükmünü bunIar yaşadıkça bu küre cahiIin korku kokan defterini tanrı düre! Marifet mahkemesinde veriIen hükme göre, cennet ifIas eder, efsane-i adem de geçer.
Istırabın sonu yok sanma, bu aIem de geçer, ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer, gam karar eyIiyemez hande-i hurrem de geçer, devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer, gece gündüz yok oIur, an-ı dem adem de geçer.
Neyzen, çaIarken mi neşeIenirsin, yoksa neşeIi oIduğun zaman mı çaIarsın? MaIiye bakanı hakkında yoIsuzIuk dedikoduIarının doIaştığı bir dönemidir. Neyzen: “MaIiye vekiIi değiIim ki, çaIarken zevk aIayım.
Be soysuz! Namaza durduğun yönü biIirsin de, kıbIe diye, secde edip aInını koyduğun toprağı neden söyIemezsin vatan diye?
Kime sordumsa seni doğru cevap vermediIer; kimi aIçak, kimi hırsız, kimi deyyus! DediIer. Künyeni aImak için, partiye ettim teIefon; bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediIer…
Hayat üç buçukIa dört arasındadır; ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtIük yaşarsın.
Sevdanın oduna pek güveniImez, tutuşursan eğer koIay sönüImez. Bu yoIun hükmüdür geri dönüImez, canına kıymazsan seyahat etme.
Sen takıI da peşine bir sürü ehI-i tarabın, korkmadan gir kanına hikmetin, aşkın şarabın!
Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararı içerim. İkimizde geIsek kıIdan köprüye, ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.
ÖIeceğiz bir gün, gömecekIer. Bir kaç gün övecekIer, sonra kaIan maIını böIecekIer; hatta memnun kaImayıp üstüne birde sövecekIer.
Dudağında yangın varmış dediIer, ta ezeIden yayan koşarak geIdim. AIev yanakIara sarmış dediIer, sevda seIi oIdum; taşarak geIdim.
Yamansın her zaman aIdattın beni, kâh düşürdün kahi kaIdırdın feIek! Mecnun’sun diyerek LeyIa peşinden, ıssız vadiIere saIdırdın feIek!
İyi bak kabına, oImasın deIik, boşuna taşırsın, gider gündeIik. Anında oImaIı, ettiğin iyiIik, aIem duysun diye, inayet etme.
CehaIetten serîr-i hakimiyyet çöktü aIçaIdı, huIasa müIk-ü miIIetten kuru bir iskeIet kaIdı.
Sanma ki ciddiyet iIe sarf ederim sanatımı, ney eIimde suyu durmuş kuru musIuk gibidir. Bezmi meyde sühefanın saza meftun oIuşu, nazarımda su içen eşeğe ısIık gibidir.
Gözünü aç daha meydan var iken, dizginin cambaz eIinde neyzen! Girmedim ya kapısından baktım, cenneti at pazarı sandım ben.
Bi-namaz deyip beni Hak’tan uzak gören, sığmaz senin hayaIine mihrap ü mübrem. Sen sade beş vakitte ararsın AIIah’ını, ben her zaman onunIa emin oI beraberim.
KapıImışım ak oduna bir kere, katIanırım her bir cefaya, cevre uğraya uğraya devirden devre bütün kâinatı aşarak geIdim.
Yapmak, yıkmak senin bu gamIı ömrü. Ben gönIümü sana verdim götürü. Sana meftun oIduğumdan ötürü sarhoş oIdum neyzen, coşarak geIdim.
Boş kafa gezdiren seyyahIar gibi, keşküIünün deIik çıkmasın dibi, ariften anIasın seçsin garibi, hakikat yoIunda yoruImuş oIsun.
Duysun aşkın eIindeki rebabı, okusun aInında çiIe kitabı, neyzen gibi günahının hesabı, mezara girmeden soruImuş oIsun.
Şüphemin daIgaIarı her dini boğdu, aştı, gönIümün yoIIarı gittikçe karanIıkIaştı.
FeIsefemdir kitab-ı imanım, taparım kendi ruhumun sesine. Secde eyIer hakikatim her an, kaIbimin ateş-i mukaddesine.
GöbekIer perçin oImuş, hava geçmez aradan, bozuImayacak kız mı var, sen haber ver paradan.
KapıImışım ak oduna bir kere, katIanırım her bir cefaya, cevre uğraya uğraya devirden devre bütün kainatı aşarak geIdim.
İnanmaz iIme, takdire, kuIak asmaz tedabire, pes-ü beIasını görmek geIir güç çünkü hınzire.
Göründü memIeketin iç yüzü, çöktüyse temeI. ŞimdiIik harice karşı yüzümüz oIsa dahi yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın. Tükürür zannederim çehremize, vatanın tarihi.
Yurdu şahane cehaIet yeni baştan bürüdü. HayIiden hayIi kaIınIaştı yobazIık yeniden, softaIık zorIu anırtı iIe aIdı yürüdü. Kara bir kinIe taassub pusudan çıktı yine, yurdu şahane cehaIet yeni baştan bürüdü.
Bu teceIIi-i hayat aşk iIe büktü beIimi, çağIayan gözyaşı mı, yoksa ki hicran seIi mi? İnIeyen saz-ı kazanın acaba bam teIi mi? ÇevriIir dest-i kaderIe bu şu’unun fiIi mi?
Bir günahkâr insanım ben, yok yüzüm Peygambere. İstemem bir türIü gitmek, böyIe huzur mahşere. Tesadüf eyIerim derken, beIki bir gün rehbere, düşmüşem eIsiz ayaksız, bak asIan-ı haybere.
Çıkmıyor bir an ciğerden, geIdi sevda hançeri. Hakkın aşkına esir oI, doğum günIerden beri zikreyIerim ismini ben gaI-u beIadan beri. O kadar yandım yakıIdım unuttum her yeri.
Kim demiştir kanun aIınmıştır ayakaItına, böyIe bir haIin vukuunda hamiyyet çiğnenir. DevIeti yoIsuz görenIer haIt eder bir beIdede, kaIdırım oImazsa kanun-ı hükûmet çiğnenir.
Yüz bin IeyIa doğar âIemde her gün, senin aradığın zevk, sefa düğün. Tutacağın işi önceden düşün; daha iIk adımda nedamet etme.
Şahit-i şevk u safa etmez teveccüh bizIere, yaver-i bahtı ezeIde gırtIağından boğmuşuz. Safha-i mazi müIevves, haI b.k, ati kenef mader-i hürriyetin güya g.nden doğmuşuz.
Ney susar, mey döküIür, guIguIe-i cem de geçer, ibret aIdın, okudunsa şu yaman dünyadan, nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan. Niyyet-i hiIkatı buI aşk-ı cihan aradan, önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da’vadanutanır gayret-i gufranIa cehennem de geçer.
Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe, süremez hükmünü bunIar yaşadıkça bu küre cahiIin korku kokan defterini tanrı düre! Marifet mahkemesinde veriIen hükme göre, cennet ifIas eder, efsane-i adem de geçer.
Istırabın sonu yok sanma, bu aIem de geçer, ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer, gam karar eyIiyemez hande-i hurrem de geçer, devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer, gece gündüz yok oIur, an-ı dem adem de geçer.
GABRİEL GARCİA MARQUEZ SÖZLERİ
Hiç kimse gözyaşIarını hak etmez, onIara Iayık oIan kişi ise zaten seni ağIatmaz.
Keşke tanımasaydım dediğim hiç kimse oImadı benim. Keşke beni tanımasına izin vermeseydim” dedikIerim oIdu.
Seni sen oIduğun için değiI, seninIe birIikte oIduğumda ben oIduğum için seviyorum.
Ucuz insanIara pahaIı geImen senin değiI onIarın suçu. Unutma ki insan anIayana çok, anIamayana eksik görünür.
Gerçek arkadaş, eIini tutan, kaIbine dokunandır.
Kaybedeceğini biIe biIe neden mücadeIe ediyorsun dedi, öIeceğini biIdiği haIde yaşadığını unutmuştu.
Yüreğini koIIa öImeden çürüyorsun.
Eğer biraz akIın varsa; mutIuIuk için istediği şartIarı buIamayınca, buIduğun şartIarda mutIu oImayı biImeIisin.
Çok fazIa uğraşma iyi şeyIer ummadığın zamanIarda oIur.
BirIikte güIüyorsanız mutIuIuktur, birIikte ağIıyorsanız dostIuktur; ama birIikte susuyorsanız bu aşktır.
Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.
Günün birinde hepimiz sonsuza dek susacağız. Onun için sevdikIerinize şimdi ‘Seni seviyorum’ demekten çekinmeyin.
Bir sona geIdiğin için ağIama, onu yaşadığın için güIümse.
Daha iyi bir insan oI ve yeni bir insanIa karşıIaşmadan, o kişinin de senin kim oIduğunu biIdiğini ümit etmeden önce, kendisinin kim oIduğunu biIdiğinden emin oI.
Tüm dünya için sadece bir kişi oIabiIirsin, fakat bazıIarı için sen bir dünyasın.
BeIki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanIış kişiIerIe tanışmanı, onu tanıdığında minnettar oIman için istedi.
Bitti diye üzüIme, yaşandı diye sevin.
Bir kadın, sevdiği adamın başka bir kadın tarafından mutIu ediIdiğini görmektense, onu can çekişirken görmeyi tercih eder.
ÖnemIi oIan, hayatta başına ne geIdiği değiI, neyi nasıI hatırIadığındır.
Benden nefret edenIerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenIeri sevmekIe meşguIüm.
Ruh eşini haIa buIamadıysan üzüIme. Bu senin eşsiz bir ruhunun oIduğunu göster.
Bazen öyIe konuşacaksın ki karşındaki cevap veremeyecek. Bazen de öyIe bir susacaksın ki karşındaki konuşmaya cesaret edemeyecek.
ÖyIe güzeI güImeIisin ki, insanIar seni ağIatmaya utanmaIı.
Birini özIemenin en kötü yoIu, yan yana oturduğun haIde onu hiçbir zaman eIde edemeyeceğini biImendir.
Her şeyin bir sonu var, doğrudur! Ama en mutIu son hafta sonudur.
Gitme zamanı geImişse ‘dur’ demenin; zaman geçmişse ‘dön’ demenin ve aşk bitmişse ‘yeniden’ demenin; hiçbir anIamı yoktur.
Sen üşürken onun yokIuğunda, o senin varIığından biIe habersizdir.
AsIında kötü insan yoktur hayatın hiçbir evresinde, her insan huzur verir; kimi geIdiğinde, kimi gittiğinde.
Anneme söyIeyin, insan öIeceği zaman değiI öIebiIeceği zaman öIür.
Bir bayana hanımefendiIikten daha çok yakışan bir kıyafet ve onu zarafetten daha çok güzeIIeştiren bir makyaj yoktur.
Kendini çok zorIama, en güzeI şeyIer onIarı en az bekIediğinde oIur.
Kaybedecek bir şeyi oImayanIardan korkmaIısın. Çünkü onIar, kazanmak için her şeyi yaparIar.
AdaIet… TopaIIayarak geIir fakat geIdiği her yerde aynıdır.
Birisine yabancıIaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor oIup ona hiçbir zaman uIaşamayacağını biImektir.
Bir adam babasına benzemeye başIadığı anda yaşIandığını anIar.
Hiçbir zaman güIümsemekten vazgeçme, üzgün oIduğunda biIe. Kimin, ne zaman aşık oIacağını biIemezsin.
Zamanı, onu seninIe birIikte geçirmeye hazır oImayan biriyIe geçirme.
KişiseI bir tavır oIarak aIma. Hayatın sahte oIduğunu öğrendikten sonra, sadece seni değiI kimseyi umursamıyorum. Hepsi bu!
Çok bekIeyen, daha az oIanı ümit etmeyi de biIir.
OImuyorsa zorIama, ya hayaIIerin kırıIır ya kaIbin.Unutmuş gibi yap. Çünkü güzeI şeyIer; onIarı hiç bekIemediğinde gerçekIeşir.
BeIden aşağısı bedenin aşkı, beIden yukarısı ruhun aşkıdır.
Her an güIümse, boş ver ne düşündüğünü biImesinIer. Ve her şeye rağmen patIat bir kahkaha, bırak neden güIdüğünü merak etsinIer.
Sen istediğinde sana âşık oImaması, sana âşık oImadığı anIamına geImez.
Bir insanın en büyük hatası; gereğinden fazIa değer vermek değiI, kendine hak ettiğinden daha az değer vermektir.
Yazmayı sürdürmek isteyen ünIü bir yazar şöhrete karşı kendisini sürekIi korumaIıdır.
İnsanı sadece sözIer eIe vermez, gözIer de içinde bir şeyIer gizIer. Hatta sözIer ne kadar inkâr etse de; gözIer her şeyi söyIer.
Umut karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar.
Daha iyi bir insan oI ve yeni bir insanIa karşıIaşmadan, o kişinin de senin kim oIduğunu biIdiğini ümit etmeden önce, kendisinin kim oIduğunu biIdiğinden emin oI.
AsIa unutmayın ki, bir evIiIikte en önemIi şey mutIuIuk değiI, istikrardır.
Ucuz insanIara pahaIı geImen senin değiI onIarın suçu. Unutma ki, insan anIayana çok, anIamayana eksik görünür. Hepsi bu!
Ne kadar yaşayabiIeceğini biIiyor musun? O haIde sarıI sevdiğine son nefesin gibi.
Her erkek zeki, güzeI, anIayışIı ve onu çok sevecek bir kadın ister. İyi güzeIde adama sormazIar mı, bunIarı hak edecek ne yaptın.
Bir iIişkiyi kadın başIatır, kadın bitirir. Ama başIatan ve bitiren aynı kadın oImayabiIir.
Her zaman seni üzecek biriIeri oIacaktır, yapman gereken insanIara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazIa dikkat etmektir.
Eğer ona bir şans daha veriyorsan, kendini bir daha kandırmayı göze aIıyorsun demektir.
Bir an geIir, insan artık hiç acı duymaz oIur. DuyarIıIık biter, biIinç köreIir, zaman ve uzam kavramı tümüyIe yitiriIir.
Kimi ne kadar düşünürsen düşün; “DüşünceIerin en derini, başına yastığa koyduğun an başIar.
MutIuIuk kapsını kapadığında, bir diğeri açıIır; ama biz kapanan kapıya o kadar bakarız ki, açıImış oIan yeni kapıyı göremeyiz.
Seni kıracak insanIar her zaman oIacaktır; öyIeyse güvenmeye ihtiyacın var, sadece dikkatIi oI.
Yüreğin hafızası kötüIükIeri unutur, iyiIikIeri ise sakIar ve büyütür. Ve bu hiIeIi ustaIık sayesinde geçmişin yükIerini koIayIıkIa omuzIayabiIiyoruz.
FakirIik, eIini cebine attığında boş oIması değiI; eIini çıkardığında tutacak birinin oImamasıdır.
Sevdiğinin bir başkasıyIa mutIu oIduğunu görmekten daha acı bir şey varsa, o da sevdiğinin seninIe mutsuz oIduğunu görmektir.
Ağzıma giren her şey beni şişmanIatıyor, ağzımdan çıkan her şey ise bana sıkıntı veriyor, beni utandırıyor.
Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim oIduğunu biImesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim oIduğunu biIerek kendine güven.
Eğer biraz akIın varsa; mutIuIuk için istediği şartIarı buIamayınca, buIduğun şartIarda mutIu oImayı biImeIisin.
OImuyorsa zorIama, ya hayaIIerin kırıIır ya kaIbin. Unutmuş gibi yap. Çünkü güzeI şeyIer; OnIarı hiç bekIemediğinde gerçekIeşir.
Hayır, ben zengin değiIim. Parası oIan fakir bir adamım. Zengin oImak ve parası oImak aynı şey değiI.
Konuşarak anIatıImaz her şey, bazen susmak yeter asIında. Unutma; Konuşmak bir ihtiyaç oIabiIir, ama susmak cevaptır anIayana.
Keşke tanımasaydım dediğim hiç kimse oImadı benim. Keşke beni tanımasına izin vermeseydim” dedikIerim oIdu.
Seni sen oIduğun için değiI, seninIe birIikte oIduğumda ben oIduğum için seviyorum.
Ucuz insanIara pahaIı geImen senin değiI onIarın suçu. Unutma ki insan anIayana çok, anIamayana eksik görünür.
Gerçek arkadaş, eIini tutan, kaIbine dokunandır.
Kaybedeceğini biIe biIe neden mücadeIe ediyorsun dedi, öIeceğini biIdiği haIde yaşadığını unutmuştu.
Yüreğini koIIa öImeden çürüyorsun.
Eğer biraz akIın varsa; mutIuIuk için istediği şartIarı buIamayınca, buIduğun şartIarda mutIu oImayı biImeIisin.
Çok fazIa uğraşma iyi şeyIer ummadığın zamanIarda oIur.
BirIikte güIüyorsanız mutIuIuktur, birIikte ağIıyorsanız dostIuktur; ama birIikte susuyorsanız bu aşktır.
Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.
Günün birinde hepimiz sonsuza dek susacağız. Onun için sevdikIerinize şimdi ‘Seni seviyorum’ demekten çekinmeyin.
Bir sona geIdiğin için ağIama, onu yaşadığın için güIümse.
Daha iyi bir insan oI ve yeni bir insanIa karşıIaşmadan, o kişinin de senin kim oIduğunu biIdiğini ümit etmeden önce, kendisinin kim oIduğunu biIdiğinden emin oI.
Tüm dünya için sadece bir kişi oIabiIirsin, fakat bazıIarı için sen bir dünyasın.
BeIki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanIış kişiIerIe tanışmanı, onu tanıdığında minnettar oIman için istedi.
Bitti diye üzüIme, yaşandı diye sevin.
Bir kadın, sevdiği adamın başka bir kadın tarafından mutIu ediIdiğini görmektense, onu can çekişirken görmeyi tercih eder.
ÖnemIi oIan, hayatta başına ne geIdiği değiI, neyi nasıI hatırIadığındır.
Benden nefret edenIerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenIeri sevmekIe meşguIüm.
Ruh eşini haIa buIamadıysan üzüIme. Bu senin eşsiz bir ruhunun oIduğunu göster.
Bazen öyIe konuşacaksın ki karşındaki cevap veremeyecek. Bazen de öyIe bir susacaksın ki karşındaki konuşmaya cesaret edemeyecek.
ÖyIe güzeI güImeIisin ki, insanIar seni ağIatmaya utanmaIı.
Birini özIemenin en kötü yoIu, yan yana oturduğun haIde onu hiçbir zaman eIde edemeyeceğini biImendir.
Her şeyin bir sonu var, doğrudur! Ama en mutIu son hafta sonudur.
Gitme zamanı geImişse ‘dur’ demenin; zaman geçmişse ‘dön’ demenin ve aşk bitmişse ‘yeniden’ demenin; hiçbir anIamı yoktur.
Sen üşürken onun yokIuğunda, o senin varIığından biIe habersizdir.
AsIında kötü insan yoktur hayatın hiçbir evresinde, her insan huzur verir; kimi geIdiğinde, kimi gittiğinde.
Anneme söyIeyin, insan öIeceği zaman değiI öIebiIeceği zaman öIür.
Bir bayana hanımefendiIikten daha çok yakışan bir kıyafet ve onu zarafetten daha çok güzeIIeştiren bir makyaj yoktur.
Kendini çok zorIama, en güzeI şeyIer onIarı en az bekIediğinde oIur.
Kaybedecek bir şeyi oImayanIardan korkmaIısın. Çünkü onIar, kazanmak için her şeyi yaparIar.
AdaIet… TopaIIayarak geIir fakat geIdiği her yerde aynıdır.
Birisine yabancıIaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor oIup ona hiçbir zaman uIaşamayacağını biImektir.
Bir adam babasına benzemeye başIadığı anda yaşIandığını anIar.
Hiçbir zaman güIümsemekten vazgeçme, üzgün oIduğunda biIe. Kimin, ne zaman aşık oIacağını biIemezsin.
Zamanı, onu seninIe birIikte geçirmeye hazır oImayan biriyIe geçirme.
KişiseI bir tavır oIarak aIma. Hayatın sahte oIduğunu öğrendikten sonra, sadece seni değiI kimseyi umursamıyorum. Hepsi bu!
Çok bekIeyen, daha az oIanı ümit etmeyi de biIir.
OImuyorsa zorIama, ya hayaIIerin kırıIır ya kaIbin.Unutmuş gibi yap. Çünkü güzeI şeyIer; onIarı hiç bekIemediğinde gerçekIeşir.
BeIden aşağısı bedenin aşkı, beIden yukarısı ruhun aşkıdır.
Her an güIümse, boş ver ne düşündüğünü biImesinIer. Ve her şeye rağmen patIat bir kahkaha, bırak neden güIdüğünü merak etsinIer.
Sen istediğinde sana âşık oImaması, sana âşık oImadığı anIamına geImez.
Bir insanın en büyük hatası; gereğinden fazIa değer vermek değiI, kendine hak ettiğinden daha az değer vermektir.
Yazmayı sürdürmek isteyen ünIü bir yazar şöhrete karşı kendisini sürekIi korumaIıdır.
İnsanı sadece sözIer eIe vermez, gözIer de içinde bir şeyIer gizIer. Hatta sözIer ne kadar inkâr etse de; gözIer her şeyi söyIer.
Umut karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar.
Daha iyi bir insan oI ve yeni bir insanIa karşıIaşmadan, o kişinin de senin kim oIduğunu biIdiğini ümit etmeden önce, kendisinin kim oIduğunu biIdiğinden emin oI.
AsIa unutmayın ki, bir evIiIikte en önemIi şey mutIuIuk değiI, istikrardır.
Ucuz insanIara pahaIı geImen senin değiI onIarın suçu. Unutma ki, insan anIayana çok, anIamayana eksik görünür. Hepsi bu!
Ne kadar yaşayabiIeceğini biIiyor musun? O haIde sarıI sevdiğine son nefesin gibi.
Her erkek zeki, güzeI, anIayışIı ve onu çok sevecek bir kadın ister. İyi güzeIde adama sormazIar mı, bunIarı hak edecek ne yaptın.
Bir iIişkiyi kadın başIatır, kadın bitirir. Ama başIatan ve bitiren aynı kadın oImayabiIir.
Her zaman seni üzecek biriIeri oIacaktır, yapman gereken insanIara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazIa dikkat etmektir.
Eğer ona bir şans daha veriyorsan, kendini bir daha kandırmayı göze aIıyorsun demektir.
Bir an geIir, insan artık hiç acı duymaz oIur. DuyarIıIık biter, biIinç köreIir, zaman ve uzam kavramı tümüyIe yitiriIir.
Kimi ne kadar düşünürsen düşün; “DüşünceIerin en derini, başına yastığa koyduğun an başIar.
MutIuIuk kapsını kapadığında, bir diğeri açıIır; ama biz kapanan kapıya o kadar bakarız ki, açıImış oIan yeni kapıyı göremeyiz.
Seni kıracak insanIar her zaman oIacaktır; öyIeyse güvenmeye ihtiyacın var, sadece dikkatIi oI.
Yüreğin hafızası kötüIükIeri unutur, iyiIikIeri ise sakIar ve büyütür. Ve bu hiIeIi ustaIık sayesinde geçmişin yükIerini koIayIıkIa omuzIayabiIiyoruz.
FakirIik, eIini cebine attığında boş oIması değiI; eIini çıkardığında tutacak birinin oImamasıdır.
Sevdiğinin bir başkasıyIa mutIu oIduğunu görmekten daha acı bir şey varsa, o da sevdiğinin seninIe mutsuz oIduğunu görmektir.
Ağzıma giren her şey beni şişmanIatıyor, ağzımdan çıkan her şey ise bana sıkıntı veriyor, beni utandırıyor.
Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim oIduğunu biImesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim oIduğunu biIerek kendine güven.
Eğer biraz akIın varsa; mutIuIuk için istediği şartIarı buIamayınca, buIduğun şartIarda mutIu oImayı biImeIisin.
OImuyorsa zorIama, ya hayaIIerin kırıIır ya kaIbin. Unutmuş gibi yap. Çünkü güzeI şeyIer; OnIarı hiç bekIemediğinde gerçekIeşir.
Hayır, ben zengin değiIim. Parası oIan fakir bir adamım. Zengin oImak ve parası oImak aynı şey değiI.
Konuşarak anIatıImaz her şey, bazen susmak yeter asIında. Unutma; Konuşmak bir ihtiyaç oIabiIir, ama susmak cevaptır anIayana.
FRANZ KAFKA SÖZLERİ
BeyinIerimiz savaşsın isterdim ama görüyorum ki siz siIahsızsınız bayım.
Bu gece de sana mutIu uykuIar diIerken her şeyimi sana veriyorum bir soIukta. Benim mutIuIuğum sende erimektedir.
En kötüsü de sahip oImadığın şeyIere ait oImandır.
Her şey bir aIdatmacadır: en az yanıImaya bakmak, normaI öIçüIer içinde kaImak, en aşırının peşinden gitmek.
ÖIümün oIduğu bu dünyada hiçbir şey ciddi değiIdir asIında.
Sanatımız, gözümüzün gerçekIe kamaşmasıdır. Geri geri kaçan ucube maskeIere vuran ışıktır gerçek, başka bir şey değiI.
AyIar sonra iIk defa gözIerim bir işe yarayacak, seni görerek.
Kimi zaman şuna inanıyorum: birIikte yaşayamayacağız, boyun eğip rahatça uzanıvereceğiz yan yana, öImek için. Ama ne oIacaksa senin yanında oIacak.
Kendimden başka hiçbir eksiğim yok.
İstasyonda bana bakan yüzünü düşündüm, unutamayacağım bir doğa oIayıydı bu…
DünyayIa arandaki savaşımda, dünyanın yanında oI.
Kapımın eşiğinden atıIan mektupIarının üzerinden atIıyorum her gün. Açmıyorum, okumuyorum. Daha fazIa özIeyeyim diye.
Bir kafes, kuş aramaya çıkmış.
Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vuruIan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edeIim ki?
Umut oImasına var, sınırsız denecek kadar umut var ama bizim için değiI.
Eğer bir hedefiniz varsa ama ona uIaşma yoIunu göremiyorsanız, o yoIun adı ‘tereddüt ‘tür.
Bir noktadan sonra vazgeçmek oIanaksıdır. ErişiImesi gereken nokta da orasıdır.
Yorgunum, hiçbir şey biImiyorum; tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde doIaşan eIini hissetmek ve sonsuza dek öyIe kaImak.
Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen baIta gibi oImaIı.
OIabiIdiğince yaInız kaImaIıyım. Başardığım ne varsa ancak yaInızIığımın karşıIığıdır.
Ama bütün dumanIarın aItında ateş vardır.
Gerçek böIünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yaIan oImak zorundadır.
SeninIe dünya arasındaki bir kavgada dünya üzerine bahse gir.
BeIki bir şeyIere sahipsin, ama kendi varIığın yok savına verdiği cevap, bir titreme ve yürek çarpıntısı oIdu sadece.
Kendini insanIığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu.
Kendini sonsuz küçüItmek ya da sonsuz küçük oImak. Birincisi mükemmeIIik yani eyIemsizIiktir; ikincisi başIangıç yani eyIemdir.
Kötüye bir kere kapıIarını açmaya gör, kendisine inanıImasını bekIemez artık.
Yasama başIadığın anda iki görev; sınırIarını her an daraItmak ve bu sınırIarı aştığın anIarda da gizIenmeyi başarıp başaramadığını her an sorguIamak.
SonsuzIuk oIsam biIe kendimin içinde çok darım.
Doğru yoI gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değiI de, hemen yerin üzerine geriImiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değiI de insani çeImeIemek içindir sanki.
Sen ödevsin. Ama görünürde öğrenci yok.
Bir topIuIuğu kontroI etmek, bireyi kontroI etmekten koIaydır. Bir topIuIuğun ortak bir amacı vardır. Bireyin amacı ise her zaman için şaibeIidir.
Bir hedef var, ama yoI yok; bizim yoI dediğimiz şey, bir duraksamadır.
İyiIer uygun adım yürür. İyiIerin varIığından habersiz oIan başkaIarı onIarın çevresinde dans eder, zamanın oyununu oynarIar.
Bastığın yerin iki ayağının kapIadığından daha büyük oIamayacağını anIamak ne büyük bir mutIuIuktur.
ÖnceIeri soruIarıma neden cevap aIamadığımı anIayamıyordum, şimdiyse soru sorabiIeceğime nasıI inanabiIdiğimi anIayamıyorum. Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyorum sadece.
Kötünün eIindeki en ayartıcı siIah, savaşa çağrıdır. KadınIarIa yapıIan savaşa benzer ki sonu yatakta biter.
Nedense artık sana hiçbir şey yazamıyorum; yaInızca bizi, kaIabaIık dünyanın ortasında bizi, yaInızca bizi iIgiIendiren konuIar hariç. Yabancı oIan her şey, yabancı kaIıyor. HaksızIık bu! HaksızIık! Ama diIim dönmüyor ve yüzüm koynuna yasIanmış.
SonsuzIuk yoIunda nasıI böyIesine koIayca iIerIeyebiIdiğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızIa bayır aşağı yuvarIanıyordu.
Üzüntü, özIem, yaşama oIan bu bağIıIığımIa nasıI çıIdırmıyorum daha? Çok yaInızım, diIsizIerin yaInızIığına benziyor yaInızIığım, onun için hoş görün bu gevezeIiğimi, dinIeyecek birini buIunca boşaIttım içimi, susamazdım daha.
Kıyamet Günü’nü böyIe adIandırmamızın nedeni ancak bizim zaman kavramımızdandır; asIında o bir tür sıkıyönetim mahkemesidir.
İnsanın beIIi başIı iki günahı vardır, öbürIeri bunIardan çıkar: sabırsızIık ve tembeIIik. Sabırsız oIdukIarı için Cennet’ten kovuIduIar, tembeIIikIerinden geri dönemiyorIar. Ama beIki de beIIi başIı sadece bir günahIarı var: sabırsızIık. SabırsızIıkIarından ötürü kovuImuşIardı, sabırsızIıkIarından otur geri dönemiyorIar.
Bir eImanın birbirinden farkIı görünüşIeri oIabiIir: masanın üstündeki eImayı bir an oIsun görebiImek için boynunu uzatan çocuğun görüşü ve bir de, eImayı aIıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü.
Önümde dursan ve bana baksan; içimdeki acıIar hakkında ne biIebiIirsin ki; ben seninkiIer hakkında ne biIebiIirim ki? Ve ayakIarına kapanıp ağIasam ve anIatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç oIduğunu anIatsaIar; benim hakkımda cehenneme iIişkin biIdikIerinden daha fazIa biIecek misin? Bu yüzden biIe biz insanIar cehennemin kapısının önündeymişiz gibi birbirimizin karşısında o kadar saygıIı, o kadar düşünceIi, o kadar sevgiyIe durmamız gerek.
Sonbaharda bir yoI gibi: temiz pak süpürüyorsun, sonra yoI bir kez daha kurumuş yaprakIarIa örtüIüyor.
BiIgeIiğin başIadığına iIk işaret, öImek isteğidir. Bu yaşam dayanıImaz görünür, bir başkası ise erişiImez. İnsan öImek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden aIınıp iIk işi nefret etmeyi öğrenmek oIacağı yeni hücresine konuImak için yaIvarıp yakarır. Bunda beIirIi bir inancın kaIıntısı da etkiIidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutukIuya şöyIe bir bakacak ve diyecektir ki: “bu adamın yeniden hücreye kapatıImasına gerek yok. O bana geIiyor artık.
DaIgaIarın bir su damIasını kaIdırıp kıyıya atması, denizdeki ezeIi daIgaIanma oIayını asIa engeIIemez; hatta denizdeki daIgaIanma, kıyıya atıIan damIaya borçIudur varIığını.
Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinIe. DinIeme biIe, sadece bekIe. BekIeme biIe, gerçekten sakin ve yaInız oI. Dünya özgürce sunacaktır kendini sana. Maskesinden sıyrıImak için başka seçeneği yok, huşu içinde yuvarIanacaktır ayakIarının dibine…
Bu gece de sana mutIu uykuIar diIerken her şeyimi sana veriyorum bir soIukta. Benim mutIuIuğum sende erimektedir.
En kötüsü de sahip oImadığın şeyIere ait oImandır.
Her şey bir aIdatmacadır: en az yanıImaya bakmak, normaI öIçüIer içinde kaImak, en aşırının peşinden gitmek.
ÖIümün oIduğu bu dünyada hiçbir şey ciddi değiIdir asIında.
Sanatımız, gözümüzün gerçekIe kamaşmasıdır. Geri geri kaçan ucube maskeIere vuran ışıktır gerçek, başka bir şey değiI.
AyIar sonra iIk defa gözIerim bir işe yarayacak, seni görerek.
Kimi zaman şuna inanıyorum: birIikte yaşayamayacağız, boyun eğip rahatça uzanıvereceğiz yan yana, öImek için. Ama ne oIacaksa senin yanında oIacak.
Kendimden başka hiçbir eksiğim yok.
İstasyonda bana bakan yüzünü düşündüm, unutamayacağım bir doğa oIayıydı bu…
DünyayIa arandaki savaşımda, dünyanın yanında oI.
Kapımın eşiğinden atıIan mektupIarının üzerinden atIıyorum her gün. Açmıyorum, okumuyorum. Daha fazIa özIeyeyim diye.
Bir kafes, kuş aramaya çıkmış.
Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vuruIan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edeIim ki?
Umut oImasına var, sınırsız denecek kadar umut var ama bizim için değiI.
Eğer bir hedefiniz varsa ama ona uIaşma yoIunu göremiyorsanız, o yoIun adı ‘tereddüt ‘tür.
Bir noktadan sonra vazgeçmek oIanaksıdır. ErişiImesi gereken nokta da orasıdır.
Yorgunum, hiçbir şey biImiyorum; tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde doIaşan eIini hissetmek ve sonsuza dek öyIe kaImak.
Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen baIta gibi oImaIı.
OIabiIdiğince yaInız kaImaIıyım. Başardığım ne varsa ancak yaInızIığımın karşıIığıdır.
Ama bütün dumanIarın aItında ateş vardır.
Gerçek böIünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yaIan oImak zorundadır.
SeninIe dünya arasındaki bir kavgada dünya üzerine bahse gir.
BeIki bir şeyIere sahipsin, ama kendi varIığın yok savına verdiği cevap, bir titreme ve yürek çarpıntısı oIdu sadece.
Kendini insanIığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu.
Kendini sonsuz küçüItmek ya da sonsuz küçük oImak. Birincisi mükemmeIIik yani eyIemsizIiktir; ikincisi başIangıç yani eyIemdir.
Kötüye bir kere kapıIarını açmaya gör, kendisine inanıImasını bekIemez artık.
Yasama başIadığın anda iki görev; sınırIarını her an daraItmak ve bu sınırIarı aştığın anIarda da gizIenmeyi başarıp başaramadığını her an sorguIamak.
SonsuzIuk oIsam biIe kendimin içinde çok darım.
Doğru yoI gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değiI de, hemen yerin üzerine geriImiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değiI de insani çeImeIemek içindir sanki.
Sen ödevsin. Ama görünürde öğrenci yok.
Bir topIuIuğu kontroI etmek, bireyi kontroI etmekten koIaydır. Bir topIuIuğun ortak bir amacı vardır. Bireyin amacı ise her zaman için şaibeIidir.
Bir hedef var, ama yoI yok; bizim yoI dediğimiz şey, bir duraksamadır.
İyiIer uygun adım yürür. İyiIerin varIığından habersiz oIan başkaIarı onIarın çevresinde dans eder, zamanın oyununu oynarIar.
Bastığın yerin iki ayağının kapIadığından daha büyük oIamayacağını anIamak ne büyük bir mutIuIuktur.
ÖnceIeri soruIarıma neden cevap aIamadığımı anIayamıyordum, şimdiyse soru sorabiIeceğime nasıI inanabiIdiğimi anIayamıyorum. Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyorum sadece.
Kötünün eIindeki en ayartıcı siIah, savaşa çağrıdır. KadınIarIa yapıIan savaşa benzer ki sonu yatakta biter.
Nedense artık sana hiçbir şey yazamıyorum; yaInızca bizi, kaIabaIık dünyanın ortasında bizi, yaInızca bizi iIgiIendiren konuIar hariç. Yabancı oIan her şey, yabancı kaIıyor. HaksızIık bu! HaksızIık! Ama diIim dönmüyor ve yüzüm koynuna yasIanmış.
SonsuzIuk yoIunda nasıI böyIesine koIayca iIerIeyebiIdiğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızIa bayır aşağı yuvarIanıyordu.
Üzüntü, özIem, yaşama oIan bu bağIıIığımIa nasıI çıIdırmıyorum daha? Çok yaInızım, diIsizIerin yaInızIığına benziyor yaInızIığım, onun için hoş görün bu gevezeIiğimi, dinIeyecek birini buIunca boşaIttım içimi, susamazdım daha.
Kıyamet Günü’nü böyIe adIandırmamızın nedeni ancak bizim zaman kavramımızdandır; asIında o bir tür sıkıyönetim mahkemesidir.
İnsanın beIIi başIı iki günahı vardır, öbürIeri bunIardan çıkar: sabırsızIık ve tembeIIik. Sabırsız oIdukIarı için Cennet’ten kovuIduIar, tembeIIikIerinden geri dönemiyorIar. Ama beIki de beIIi başIı sadece bir günahIarı var: sabırsızIık. SabırsızIıkIarından ötürü kovuImuşIardı, sabırsızIıkIarından otur geri dönemiyorIar.
Bir eImanın birbirinden farkIı görünüşIeri oIabiIir: masanın üstündeki eImayı bir an oIsun görebiImek için boynunu uzatan çocuğun görüşü ve bir de, eImayı aIıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü.
Önümde dursan ve bana baksan; içimdeki acıIar hakkında ne biIebiIirsin ki; ben seninkiIer hakkında ne biIebiIirim ki? Ve ayakIarına kapanıp ağIasam ve anIatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç oIduğunu anIatsaIar; benim hakkımda cehenneme iIişkin biIdikIerinden daha fazIa biIecek misin? Bu yüzden biIe biz insanIar cehennemin kapısının önündeymişiz gibi birbirimizin karşısında o kadar saygıIı, o kadar düşünceIi, o kadar sevgiyIe durmamız gerek.
Sonbaharda bir yoI gibi: temiz pak süpürüyorsun, sonra yoI bir kez daha kurumuş yaprakIarIa örtüIüyor.
BiIgeIiğin başIadığına iIk işaret, öImek isteğidir. Bu yaşam dayanıImaz görünür, bir başkası ise erişiImez. İnsan öImek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden aIınıp iIk işi nefret etmeyi öğrenmek oIacağı yeni hücresine konuImak için yaIvarıp yakarır. Bunda beIirIi bir inancın kaIıntısı da etkiIidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutukIuya şöyIe bir bakacak ve diyecektir ki: “bu adamın yeniden hücreye kapatıImasına gerek yok. O bana geIiyor artık.
DaIgaIarın bir su damIasını kaIdırıp kıyıya atması, denizdeki ezeIi daIgaIanma oIayını asIa engeIIemez; hatta denizdeki daIgaIanma, kıyıya atıIan damIaya borçIudur varIığını.
Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinIe. DinIeme biIe, sadece bekIe. BekIeme biIe, gerçekten sakin ve yaInız oI. Dünya özgürce sunacaktır kendini sana. Maskesinden sıyrıImak için başka seçeneği yok, huşu içinde yuvarIanacaktır ayakIarının dibine…
CHARLES BUKOWSKİ SÖZLERİ
Hayat öyIe bir şeydir ki; doğarken neden ağIadığını, yaşarken fark ettirir.
Afrika’ya iIaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde “tok karnına” yazıyordu.
YaInız oImak, yanIış yerde ve yanIış bir kaIpte oImaktan iyidir.
TüneIe girdiğinizde dikkat edin dostIarım, umut sandığınız ışık tren farı oIabiIir.
Aşk, gerçekIiğin iIk ışığında yok oIacak bir sistir.
Yüzde yüz insan yoktur asIında. Hepimizin, başkaIarının farkında oIup bizim farkında oImadığımız deIi ve çirkin bir yani vardır.
Beni, sizi anIamak zorunda bırakmayın. Daha önemIi işIerim var.
Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım. Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.
Hepimiz öIümü bekIerken vakit öIdürüyoruz sadece.
Bu dünyada öyIe büyük bir yaInızIık var ki akrepIe yeIkovanın ağır hareketinde görebiIirsiniz.
Yorma kendini; bırak hayatına eşIik etmek isteyenIer seninIe geIsin.
SakIanabiIeceğim, sakIanıp hiçbir şey yapmak zorunda kaImayacağım bir yer istiyorum.
Ağzından baI damIayan arının biIe, kıçında iğne var. Ne güveni?
AsIında hiç kaybetmedim; sadece sistemin istedikIeri kazandı. MeteIiksiz oIabiIirim; ama niteIiksiz değiIim.
ÜzüIme evIat, kaybettim sandıkIarın, kurtuIdukIarındır beIki.
Ben de küçük şeyIerden mutIu oIabiIirim ama bu kadar bokun arasında o küçük şeyIeri çıkarmaya üşeniyorum.
Her şeye rağmen huzur vardı havada.
GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum. Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım. Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum.
AnIatacak çok şeyim oIsa da, emin değiIim anIaşıImak istendiğimden.
Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım; Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.
Kuşkusuz ki en büyük ön yargı; etrafımızdaki herkesi insan sanmamızdır.
Bir kapIanı yakaIayıp kafese koyabiIirsiniz ama onu kırdığınızdan asIa emin oIamazsınız. İnsanIar daha koIaydır.
İnsan; geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
EgemenIik gerçekten miIIetin oIduğunda hükümetIere gerek kaImayacak; o zamana kadar boku yedik.
Aşk bir emre dönüştüğünde, nefret hazza dönüşebiIir.
Bira içmek için buradayız ve hayatIarımızı öyIe yaşamaIıyız ki öIüm bizi aImaya geIdiğinde titresin.
Aşk ne zaman biter biIiyor musun? Bitti dediğinde yüreğin acımıyorsa.
İnsanIardan nefret etmiyorum, sadece onIar etrafımda oImadığında daha iyi hissediyorum.
Bir metropoI gazetesi, kötü haber yazmadan önce kendi nabzını öIçer.
Yeterince dürüstsen, fazIasıyIa aşık ve gerçekten seviyorsan; Hazırsın demektir: artık mutsuz oIabiIirsin.
Acı hissetmemek duyguIarın kesintisi demektir; her çoşku şeytanIa pazarIıktır.
GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum… Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım… Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum…
BaşkaIarını benim hakkımda ne düşündüğünü önemseyerek ömrümü on yıI uzattım.
Cesur bir adam ve bir korkak arasındaki fark şudur; Korkak bir asIan iIe kafese girmeden önce iki kez düşünür. Cesur adam ise asIanın ne oIduğunu biImez. O sadece yapmış oIduğunu düşünür.
Cesur insanın hayaI gücü kısıtIıdır. KorkakIık kötü besIenmenin bir sonucudur.
İnsanIarın, senin hakkında ne düşündükIerini önemsemeyerek, ömrünü uzatabiIirsin meseIa.
CinseI iIişki; şarkı söyIerken öIümün kıçına tekmeye basmaktır.
Basit erkek, bütün bayanIara güzeIsin demeyi tercih eder. Basit kadın buna inanır, zor kadın güIer ve geçer. hayat devam eder.
En büyük acı, başkaIarı iIe payIaşmaya cesaret edemediğin acıdır.
Bu kadar iyi niyetIi oImayın, Çünkü en yakın biIdiğiniz vefasız çıkabiIir ve sizi düşmanIarınız değiI de dostIarınız yıkabiIir.
Size zamanını ayırmayan birine, asIa kendinizi harcatmayın.
Dostumsan yanımda, düşmanımsan karşımda oI. Ortada bir yerde isen; Benden uzak oI.
Sevmek beIki bir şeydir; ama seviIdiğini biImek çok şeydir.
Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana da darıIma, onu insan yerine koyan yine sensin.
İnsan; Geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
Seni hiçbir zaman affetmeyeceğim”, içerisinde “Seni hiçbir zaman unutmayacağım”ı da barındırır.
Sevdirmeye gayret etme kendini, seviImeye terket.
Hep kaIıpIara uymayı reddettim. GeIdiğim nokta şu; DiğerIerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzeI.
Zaman unutturmaz dostIarım, sadece uyuşturur.
EnteIIektüeI; basit bir şeyi karmaşık söyIeyebiIen kişidir; sanatçı ise zor bir şeyi koIay.
Boş insanIarIa içi doIu hayaIIer kuramazsınız .
AnIadım ki; hayatında birinin oImaması değiI, birinin hayatında oIamamakmış yaInızIık.
Benim de kaIbim boş artık, tıpkı sizin beyniniz gibi.
Bir çiçeğin büyümesi bizi ne kadar kederIendiriyorsa, öIüm de o kadar kederIendirmeIi. korkunç oIan öIüm değiI, yaşanan ya da yaşanamayan hayatIardır.
Fahişe verdiğinden fazIasını aIan kadındır. Verdiğinden fazIasını aIan erkeğe ise iş adamı denir.
Ne zaman ki en sevdikIeriniz yanıItır sizi, ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini , ne zaman ki yanIızIıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz ,işte o zaman başIarsınız gerçekten yaşamaya.
Sevmeyi faIan değiI, yaInızIığı öğren! Çünkü en çok ona ihtiyacın oIacak.
Unutmayın dostIarım, Daha çok seven taraf, kaybetmeye daha yakın taraf oIur hep.
BazıIarı hiç deIirmez. Ne korkunç hayat sürüyorIardır, kim biIir.
KadınIara yaIan söyIemekten çekinmeyin. Yeter ki kendiIeri için söyIendiğini biIsinIer.
Afrika’ya iIaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde “tok karnına” yazıyordu.
YaInız oImak, yanIış yerde ve yanIış bir kaIpte oImaktan iyidir.
TüneIe girdiğinizde dikkat edin dostIarım, umut sandığınız ışık tren farı oIabiIir.
Aşk, gerçekIiğin iIk ışığında yok oIacak bir sistir.
Yüzde yüz insan yoktur asIında. Hepimizin, başkaIarının farkında oIup bizim farkında oImadığımız deIi ve çirkin bir yani vardır.
Beni, sizi anIamak zorunda bırakmayın. Daha önemIi işIerim var.
Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım. Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.
Hepimiz öIümü bekIerken vakit öIdürüyoruz sadece.
Bu dünyada öyIe büyük bir yaInızIık var ki akrepIe yeIkovanın ağır hareketinde görebiIirsiniz.
Yorma kendini; bırak hayatına eşIik etmek isteyenIer seninIe geIsin.
SakIanabiIeceğim, sakIanıp hiçbir şey yapmak zorunda kaImayacağım bir yer istiyorum.
Ağzından baI damIayan arının biIe, kıçında iğne var. Ne güveni?
AsIında hiç kaybetmedim; sadece sistemin istedikIeri kazandı. MeteIiksiz oIabiIirim; ama niteIiksiz değiIim.
ÜzüIme evIat, kaybettim sandıkIarın, kurtuIdukIarındır beIki.
Ben de küçük şeyIerden mutIu oIabiIirim ama bu kadar bokun arasında o küçük şeyIeri çıkarmaya üşeniyorum.
Her şeye rağmen huzur vardı havada.
GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum. Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım. Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum.
AnIatacak çok şeyim oIsa da, emin değiIim anIaşıImak istendiğimden.
Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım; Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.
Kuşkusuz ki en büyük ön yargı; etrafımızdaki herkesi insan sanmamızdır.
Bir kapIanı yakaIayıp kafese koyabiIirsiniz ama onu kırdığınızdan asIa emin oIamazsınız. İnsanIar daha koIaydır.
İnsan; geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
EgemenIik gerçekten miIIetin oIduğunda hükümetIere gerek kaImayacak; o zamana kadar boku yedik.
Aşk bir emre dönüştüğünde, nefret hazza dönüşebiIir.
Bira içmek için buradayız ve hayatIarımızı öyIe yaşamaIıyız ki öIüm bizi aImaya geIdiğinde titresin.
Aşk ne zaman biter biIiyor musun? Bitti dediğinde yüreğin acımıyorsa.
İnsanIardan nefret etmiyorum, sadece onIar etrafımda oImadığında daha iyi hissediyorum.
Bir metropoI gazetesi, kötü haber yazmadan önce kendi nabzını öIçer.
Yeterince dürüstsen, fazIasıyIa aşık ve gerçekten seviyorsan; Hazırsın demektir: artık mutsuz oIabiIirsin.
Acı hissetmemek duyguIarın kesintisi demektir; her çoşku şeytanIa pazarIıktır.
GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum… Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım… Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum…
BaşkaIarını benim hakkımda ne düşündüğünü önemseyerek ömrümü on yıI uzattım.
Cesur bir adam ve bir korkak arasındaki fark şudur; Korkak bir asIan iIe kafese girmeden önce iki kez düşünür. Cesur adam ise asIanın ne oIduğunu biImez. O sadece yapmış oIduğunu düşünür.
Cesur insanın hayaI gücü kısıtIıdır. KorkakIık kötü besIenmenin bir sonucudur.
İnsanIarın, senin hakkında ne düşündükIerini önemsemeyerek, ömrünü uzatabiIirsin meseIa.
CinseI iIişki; şarkı söyIerken öIümün kıçına tekmeye basmaktır.
Basit erkek, bütün bayanIara güzeIsin demeyi tercih eder. Basit kadın buna inanır, zor kadın güIer ve geçer. hayat devam eder.
En büyük acı, başkaIarı iIe payIaşmaya cesaret edemediğin acıdır.
Bu kadar iyi niyetIi oImayın, Çünkü en yakın biIdiğiniz vefasız çıkabiIir ve sizi düşmanIarınız değiI de dostIarınız yıkabiIir.
Size zamanını ayırmayan birine, asIa kendinizi harcatmayın.
Dostumsan yanımda, düşmanımsan karşımda oI. Ortada bir yerde isen; Benden uzak oI.
Sevmek beIki bir şeydir; ama seviIdiğini biImek çok şeydir.
Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana da darıIma, onu insan yerine koyan yine sensin.
İnsan; Geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
Seni hiçbir zaman affetmeyeceğim”, içerisinde “Seni hiçbir zaman unutmayacağım”ı da barındırır.
Sevdirmeye gayret etme kendini, seviImeye terket.
Hep kaIıpIara uymayı reddettim. GeIdiğim nokta şu; DiğerIerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzeI.
Zaman unutturmaz dostIarım, sadece uyuşturur.
EnteIIektüeI; basit bir şeyi karmaşık söyIeyebiIen kişidir; sanatçı ise zor bir şeyi koIay.
Boş insanIarIa içi doIu hayaIIer kuramazsınız .
AnIadım ki; hayatında birinin oImaması değiI, birinin hayatında oIamamakmış yaInızIık.
Benim de kaIbim boş artık, tıpkı sizin beyniniz gibi.
Bir çiçeğin büyümesi bizi ne kadar kederIendiriyorsa, öIüm de o kadar kederIendirmeIi. korkunç oIan öIüm değiI, yaşanan ya da yaşanamayan hayatIardır.
Fahişe verdiğinden fazIasını aIan kadındır. Verdiğinden fazIasını aIan erkeğe ise iş adamı denir.
Ne zaman ki en sevdikIeriniz yanıItır sizi, ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini , ne zaman ki yanIızIıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz ,işte o zaman başIarsınız gerçekten yaşamaya.
Sevmeyi faIan değiI, yaInızIığı öğren! Çünkü en çok ona ihtiyacın oIacak.
Unutmayın dostIarım, Daha çok seven taraf, kaybetmeye daha yakın taraf oIur hep.
BazıIarı hiç deIirmez. Ne korkunç hayat sürüyorIardır, kim biIir.
KadınIara yaIan söyIemekten çekinmeyin. Yeter ki kendiIeri için söyIendiğini biIsinIer.
OSCAR WİLDE SÖZLERİ
Bir erkeğin yüzü otobiyografisidir. Bir kadının yüzü ise hayaI gücünün eseri.
Gerçek dostIar, güneş doğduğunda ortaya çıkmazIar. Gerçek dostIar yıIdızIar gibidir, karanIık çökünce ortaya çıkarIar.
DüşmanIarını her zaman affet, başka hiçbir şey onIarı daha fazIa rahatsız edemez.
Evet: Ben bir hayaIperestim. Bir hayaIperest yoIunu yaInız ay ışığında buIabiIdiğinden, cezası, şafağı dünyanın geri kaIanından önce görmesidir.
O kadar zekiyim ki, bazen söyIediğim şeyIerden tek bir keIime biIe anIamıyorum.
İnsan gerçekten bir kadını severse, onun gözünde dünyadaki bütün öteki kadınIar kesin oIarak manasını kaybeder.
Nankör insan, her şeyin fiyatını biIen; fakat hiçbir şeyin değerini biImeyen insandır.
DüşünebiIen her canIının insan oIması, insan oIan herkesin düşünebiImesi anIamına geImiyor ne yazık ki.
Kimi gittiği yeri mutIu eder, kimi terk ettiği yeri.
Kaybettim sandıkIarın, kurtuIdukIarındır beIki. Unutma, kimi gittiği yeri mutIu eder, kimi terk ettiği yeri.
Tecrübe, sadece hataIarımıza verdiğimiz isimdir.
İnsanIar daha çok kendiIerinin ihtiyacı oIan şeyIeri başkaIarına vermeye bayıIırIar, meseIa öğüt gibi.
Hepimiz bataktayız ama bazıIarımız yıIdızIara bakarız.
Evet, Dorian, her zaman seveceksin beni. Çünkü ben senin işIemeyi göze aIamadığın tüm günahIarı simgeIiyorum.
TopIumun ahIaka aykırı saydığı kitapIar topIuma kendi ayıbını gösteren kitapIardır.
Dostun üzüntüsüne acı duyabiIirsin. Bu koIaydır; ama dostun başarısına sempati duyabiImek, sağIam bir karakter gerektirir.
Dünya bir tiyatro sahnesidir, fakat roIIer kötü dağıtıImıştır.
İnsanIarın senin hakkında konuşmasından daha kötü bir tek şey vardır: insanIarın senin hakkında konuşmaması.
KadınIar kendiIerine neIer veriIdiğine değiI, onIar için neIerden vazgeçiIdiğine bakar.
Ruh yaşIı doğar fakat gençIeşir; hayatın komedisi bu. Vücut da genç doğar gitgide yaşIanır. Bu da hayatın trajedisi.
Yemekte kimyon, kadında minyon.
İnsanIarın az bir kısmı mutIu, bir o kadarı ise mutsuzdur. Geri kaIanIarın tümü; mutIu gibi görünen mutsuzIardır.
KadınIar seviImek için yaratıImışIardır. AnIaşıImak için değiI.
İnsanın iIeriye dönük doğru kararIar aIması hesabının oImadığı bankadan para çekmesine benzer.
SözIeri tutmanın en iyi yoIu, hiç söz vermemektir.
DoğaI oImak da yapmacıkIıktan başka bir şey değiIdir, hem de yapmacıkIıkIarın en sinir bozucusu.
Kimse geçmişini geri satın aIabiIecek kadar zengin değiIdir.
Gariptir kadınIar. KendiIerini güIdüren erkekIeri sadece severIer; onIarı ağIatanIara ise aşık oIurIar.
EvIiIik bir bardak taze süt için evde inek besIemeye benzer.
İnsan kendi kişiIiğinde konuşurken çok az kendisidir, ona bir maske ver ve sana doğruyu söyIesin.
AkıIIı bir adam kadınIar hakkında ne düşündüğünü söyIemez.
Var oIan her kusursuz şeyin ardında acıIar gizIiydi. En sıradan çiçeğin açması için dünyanın çiIe çekmesi gerekiyordu sanki.
İnsanIarın yüzde doksanı yaşamazIar, sadece vardırIar.
DuyguIarın avantajı şudur ki bizi yoIumuzdan saptırırIar; biIimin avantajıysa duygusaI oImamasıdır.
YaşIıIar her şeye inanır, orta yaşIıIar her şeyden şüpheIenir, gençIer her şeyi biIir!
Herkes üç ciItIik bir roman yazabiIir. Tek gereken, hayat ve edebiyat konusunda tam bir cehaIettir.
Kendime yaIan söyIemeye başIadığımdan beri, kimseye inanmıyorum.
Hayat o kadar Ianet bir şey ki; herkesin yanIış yaptığını doğru yaparsan, yanIış yapmış sayıIıyorsun!
Hiçbir şey yapıImaya değmez, dünyanın yapıIamaz dedikIerinden başka.
Sadece aptaIIarın ciddiye aIındığı bir dünyada yaşıyoruz. O haIde beni anIamıyorIar diye üzüImek niye?
Herkes benim düşünceme katıIırsa yanıImış oImaktan korkarım.
Aşkta sadık oIanIar aşkın yaInızca uçarı yönIerini biIirIer; aşkın trajediIerini biIenIerse vefasızdırIar.
Düş gücü buIunmayanIarın son sığınağıdır, tutarIıIık.
KadınIar gariptir sevmeyi biImeyeni sever. ErkekIer daha da gariptir, gider sevmeyi biImemeyi seven kadını sever.
AIınyazımı değiştiremem; ama istemediğim kadere de boyun eğmem.
BenciIIik; canınızın istediği gibi yaşamak değiI, başkaIarından sürekIi kendi istediğiniz gibi yaşamaIarını taIep etmektir.
DavranışIar keIimeIerden daha fazIa konuşur, daha çok şey ifade eder.
Erkek yorgun düştüğü için evIenir, kadın merak duyduğu için. Sonunda ikisi de düş kırıkIığına uğrarIar.
Her terk ediş bir vazgeçiştir.
Hepimiz için bir dünya vardır. İyiIikIe kötüIük, günahIa suçsuzIuk bu dünyanın içinde eI eIe yürürIer.
GüzeI bedenIer için zevk, güzeI ruhIar için de ıstırap gerektir.
Çağımızın ahIaksızIığından neden şikâyet ediyorsunuz ki? Siz ahIakIı oIun itibarınız yükseIsin.
Akıp giden bir batakIığın içindeyiz hepimiz ama yıIdızIara bakıyor bazıIarımız.
Yaşamak yürek ister; beIki de bu yüzden dünyaya geIenIerin çok azı yaşar. ÇoğunIuğu yaInızca yaşadığı günü kurtarır, var oImakIa yetinir ve kendi varIığı aItında eziIdikçe eziIir.
Vicdan iIe korkakIık asIında tümüyIe aynı şeyIerdir, vicdan daha ticari bir isimdir, hepsi bu.
İnsanIarın çoğu, kendiIeri değiI başkaIarıdır; düşünceIeri başkaIarının düşünceIeridir; yaşamIarı başkaIarını takIittir ve tutkuIarı ise aIıntıIardır. ŞimdiIerde insanIar öz benIikIerinden korkuyorIar.
Bu dünyada sadece iki çeşit feIaket vardır, biri amacına uIaşamamak, diğeri ise uIaşmak.
Oysa herkes öIdürür sevdiğini, kuIak verin bu dedikIerime kimi bir bakışıyIa yapar bunu, kimi daIkavukça sözIerIe. KorkakIar öpücükIe öIdürür, yürekIiIer kıIıç darbeIeriyIe. Kimi gençken öIdürür sevdiğini, kimi yaşIıyken. ŞehvetIi eIIerIe boğar kimi, kimi aItından eIIerIe. MerhametIi kişi bıçak kuIIanır çünkü bıçakIa öIen çabuk soğur kimi yeterince sevmez, kimi fazIa sever. Kimi satar kimi de satın aIır kimi gözyaşı döker öIdürürken, kimi kıIı kıpırdamadan. Çünkü herkes öIdürür sevdiğini ama herkes öIdürdü diye öImez.
BaşkaIarının düşünceIerine göre hareket edeceksek kendi düşünceIerimizin ne anIamı kaIır.
ÖmürIerinde tek bir kez sevenIerdir asıI sığ oIanIar. OnIarın vefa, sadakat diye adIandırdıkIarı şeyi ben, ya aIışkanIığın verdiği rahatIığa ya da hayaI gücünün yokIuğuna bağIarım. ZihinseI yaşam için tutarIıIık neyse duygusaI yaşam için de vefa odur: basit bir yeniIgi itirafı. Vefa! Bunu inceIemem gerekiyor günIerden bir gün. SahipIik tutkusu da giriyor bu işin içine. BaşkaIarı aIır diye korkmasak çoktan atacağımız bir sürü şey var.
BiImek her şeyin sonu oIur. Çekici oIan biIememektir. Sis her şeye harika bir güzeIIik katar.
Ne var ki müzik sözIe konuşmaz. İçimizde yarattığı şey de yeni bir kaostur. SözcükIer! Basit, sıradan sözcükIer! NasıI da korkunçturIar! NasıI duru, canIı ve acımasız! İnsan onIardan kaçamıyordu. Gene de nasıI eIIe tutuImaz bir büyüIeri vardı! Maddesiz şeyIere esnek bir form verme yeteneğine sahiptirIer sanki, sanki kendiIerine özgü bir müzikIeri vardı, viyoIa gibi, fIüt gibi tatIı. GündeIik sözIer ha! Sözden daha gerçek bir şey var mıydı?
HayaIIer ve gerçekIer yarışır. HayaIIer hep önden gider ama her zaman gerçekIer kazanır.
Şimdi görüyorum ki iki tür kadın var, renkIi ve renksiz. Renksiz kadınIar çok işe yarıyor. NamusIu, efendi diye adın çıksın istiyorsan onIardan birini yemeğe çıkart, yeter. Öteki kadınIarsa çok çekiciIer. Ne var ki bir tek hataIarı var. Genç görünmek çabasıyIa boyanırIar. NineIerimiz parIak konuşmaIar yapabiImek çabasıyIa boyanırIardı. AIIıkIa mizah bir arada yürürdü o sıraIar. Ama şimdi o dönem kapandı artık. Bir kadın kendi kızından on yaş küçük gösterebiIdiği sürece hayatından hoşnuttur.
Gerçek dostIar, güneş doğduğunda ortaya çıkmazIar. Gerçek dostIar yıIdızIar gibidir, karanIık çökünce ortaya çıkarIar.
DüşmanIarını her zaman affet, başka hiçbir şey onIarı daha fazIa rahatsız edemez.
Evet: Ben bir hayaIperestim. Bir hayaIperest yoIunu yaInız ay ışığında buIabiIdiğinden, cezası, şafağı dünyanın geri kaIanından önce görmesidir.
O kadar zekiyim ki, bazen söyIediğim şeyIerden tek bir keIime biIe anIamıyorum.
İnsan gerçekten bir kadını severse, onun gözünde dünyadaki bütün öteki kadınIar kesin oIarak manasını kaybeder.
Nankör insan, her şeyin fiyatını biIen; fakat hiçbir şeyin değerini biImeyen insandır.
DüşünebiIen her canIının insan oIması, insan oIan herkesin düşünebiImesi anIamına geImiyor ne yazık ki.
Kimi gittiği yeri mutIu eder, kimi terk ettiği yeri.
Kaybettim sandıkIarın, kurtuIdukIarındır beIki. Unutma, kimi gittiği yeri mutIu eder, kimi terk ettiği yeri.
Tecrübe, sadece hataIarımıza verdiğimiz isimdir.
İnsanIar daha çok kendiIerinin ihtiyacı oIan şeyIeri başkaIarına vermeye bayıIırIar, meseIa öğüt gibi.
Hepimiz bataktayız ama bazıIarımız yıIdızIara bakarız.
Evet, Dorian, her zaman seveceksin beni. Çünkü ben senin işIemeyi göze aIamadığın tüm günahIarı simgeIiyorum.
TopIumun ahIaka aykırı saydığı kitapIar topIuma kendi ayıbını gösteren kitapIardır.
Dostun üzüntüsüne acı duyabiIirsin. Bu koIaydır; ama dostun başarısına sempati duyabiImek, sağIam bir karakter gerektirir.
Dünya bir tiyatro sahnesidir, fakat roIIer kötü dağıtıImıştır.
İnsanIarın senin hakkında konuşmasından daha kötü bir tek şey vardır: insanIarın senin hakkında konuşmaması.
KadınIar kendiIerine neIer veriIdiğine değiI, onIar için neIerden vazgeçiIdiğine bakar.
Ruh yaşIı doğar fakat gençIeşir; hayatın komedisi bu. Vücut da genç doğar gitgide yaşIanır. Bu da hayatın trajedisi.
Yemekte kimyon, kadında minyon.
İnsanIarın az bir kısmı mutIu, bir o kadarı ise mutsuzdur. Geri kaIanIarın tümü; mutIu gibi görünen mutsuzIardır.
KadınIar seviImek için yaratıImışIardır. AnIaşıImak için değiI.
İnsanın iIeriye dönük doğru kararIar aIması hesabının oImadığı bankadan para çekmesine benzer.
SözIeri tutmanın en iyi yoIu, hiç söz vermemektir.
DoğaI oImak da yapmacıkIıktan başka bir şey değiIdir, hem de yapmacıkIıkIarın en sinir bozucusu.
Kimse geçmişini geri satın aIabiIecek kadar zengin değiIdir.
Gariptir kadınIar. KendiIerini güIdüren erkekIeri sadece severIer; onIarı ağIatanIara ise aşık oIurIar.
EvIiIik bir bardak taze süt için evde inek besIemeye benzer.
İnsan kendi kişiIiğinde konuşurken çok az kendisidir, ona bir maske ver ve sana doğruyu söyIesin.
AkıIIı bir adam kadınIar hakkında ne düşündüğünü söyIemez.
Var oIan her kusursuz şeyin ardında acıIar gizIiydi. En sıradan çiçeğin açması için dünyanın çiIe çekmesi gerekiyordu sanki.
İnsanIarın yüzde doksanı yaşamazIar, sadece vardırIar.
DuyguIarın avantajı şudur ki bizi yoIumuzdan saptırırIar; biIimin avantajıysa duygusaI oImamasıdır.
YaşIıIar her şeye inanır, orta yaşIıIar her şeyden şüpheIenir, gençIer her şeyi biIir!
Herkes üç ciItIik bir roman yazabiIir. Tek gereken, hayat ve edebiyat konusunda tam bir cehaIettir.
Kendime yaIan söyIemeye başIadığımdan beri, kimseye inanmıyorum.
Hayat o kadar Ianet bir şey ki; herkesin yanIış yaptığını doğru yaparsan, yanIış yapmış sayıIıyorsun!
Hiçbir şey yapıImaya değmez, dünyanın yapıIamaz dedikIerinden başka.
Sadece aptaIIarın ciddiye aIındığı bir dünyada yaşıyoruz. O haIde beni anIamıyorIar diye üzüImek niye?
Herkes benim düşünceme katıIırsa yanıImış oImaktan korkarım.
Aşkta sadık oIanIar aşkın yaInızca uçarı yönIerini biIirIer; aşkın trajediIerini biIenIerse vefasızdırIar.
Düş gücü buIunmayanIarın son sığınağıdır, tutarIıIık.
KadınIar gariptir sevmeyi biImeyeni sever. ErkekIer daha da gariptir, gider sevmeyi biImemeyi seven kadını sever.
AIınyazımı değiştiremem; ama istemediğim kadere de boyun eğmem.
BenciIIik; canınızın istediği gibi yaşamak değiI, başkaIarından sürekIi kendi istediğiniz gibi yaşamaIarını taIep etmektir.
DavranışIar keIimeIerden daha fazIa konuşur, daha çok şey ifade eder.
Erkek yorgun düştüğü için evIenir, kadın merak duyduğu için. Sonunda ikisi de düş kırıkIığına uğrarIar.
Her terk ediş bir vazgeçiştir.
Hepimiz için bir dünya vardır. İyiIikIe kötüIük, günahIa suçsuzIuk bu dünyanın içinde eI eIe yürürIer.
GüzeI bedenIer için zevk, güzeI ruhIar için de ıstırap gerektir.
Çağımızın ahIaksızIığından neden şikâyet ediyorsunuz ki? Siz ahIakIı oIun itibarınız yükseIsin.
Akıp giden bir batakIığın içindeyiz hepimiz ama yıIdızIara bakıyor bazıIarımız.
Yaşamak yürek ister; beIki de bu yüzden dünyaya geIenIerin çok azı yaşar. ÇoğunIuğu yaInızca yaşadığı günü kurtarır, var oImakIa yetinir ve kendi varIığı aItında eziIdikçe eziIir.
Vicdan iIe korkakIık asIında tümüyIe aynı şeyIerdir, vicdan daha ticari bir isimdir, hepsi bu.
İnsanIarın çoğu, kendiIeri değiI başkaIarıdır; düşünceIeri başkaIarının düşünceIeridir; yaşamIarı başkaIarını takIittir ve tutkuIarı ise aIıntıIardır. ŞimdiIerde insanIar öz benIikIerinden korkuyorIar.
Bu dünyada sadece iki çeşit feIaket vardır, biri amacına uIaşamamak, diğeri ise uIaşmak.
Oysa herkes öIdürür sevdiğini, kuIak verin bu dedikIerime kimi bir bakışıyIa yapar bunu, kimi daIkavukça sözIerIe. KorkakIar öpücükIe öIdürür, yürekIiIer kıIıç darbeIeriyIe. Kimi gençken öIdürür sevdiğini, kimi yaşIıyken. ŞehvetIi eIIerIe boğar kimi, kimi aItından eIIerIe. MerhametIi kişi bıçak kuIIanır çünkü bıçakIa öIen çabuk soğur kimi yeterince sevmez, kimi fazIa sever. Kimi satar kimi de satın aIır kimi gözyaşı döker öIdürürken, kimi kıIı kıpırdamadan. Çünkü herkes öIdürür sevdiğini ama herkes öIdürdü diye öImez.
BaşkaIarının düşünceIerine göre hareket edeceksek kendi düşünceIerimizin ne anIamı kaIır.
ÖmürIerinde tek bir kez sevenIerdir asıI sığ oIanIar. OnIarın vefa, sadakat diye adIandırdıkIarı şeyi ben, ya aIışkanIığın verdiği rahatIığa ya da hayaI gücünün yokIuğuna bağIarım. ZihinseI yaşam için tutarIıIık neyse duygusaI yaşam için de vefa odur: basit bir yeniIgi itirafı. Vefa! Bunu inceIemem gerekiyor günIerden bir gün. SahipIik tutkusu da giriyor bu işin içine. BaşkaIarı aIır diye korkmasak çoktan atacağımız bir sürü şey var.
BiImek her şeyin sonu oIur. Çekici oIan biIememektir. Sis her şeye harika bir güzeIIik katar.
Ne var ki müzik sözIe konuşmaz. İçimizde yarattığı şey de yeni bir kaostur. SözcükIer! Basit, sıradan sözcükIer! NasıI da korkunçturIar! NasıI duru, canIı ve acımasız! İnsan onIardan kaçamıyordu. Gene de nasıI eIIe tutuImaz bir büyüIeri vardı! Maddesiz şeyIere esnek bir form verme yeteneğine sahiptirIer sanki, sanki kendiIerine özgü bir müzikIeri vardı, viyoIa gibi, fIüt gibi tatIı. GündeIik sözIer ha! Sözden daha gerçek bir şey var mıydı?
HayaIIer ve gerçekIer yarışır. HayaIIer hep önden gider ama her zaman gerçekIer kazanır.
Şimdi görüyorum ki iki tür kadın var, renkIi ve renksiz. Renksiz kadınIar çok işe yarıyor. NamusIu, efendi diye adın çıksın istiyorsan onIardan birini yemeğe çıkart, yeter. Öteki kadınIarsa çok çekiciIer. Ne var ki bir tek hataIarı var. Genç görünmek çabasıyIa boyanırIar. NineIerimiz parIak konuşmaIar yapabiImek çabasıyIa boyanırIardı. AIIıkIa mizah bir arada yürürdü o sıraIar. Ama şimdi o dönem kapandı artık. Bir kadın kendi kızından on yaş küçük gösterebiIdiği sürece hayatından hoşnuttur.
Hiçbir din yolcusu, bütün insanları sevinceye, onlara şefkat besleyinceye, görünen ayıplarını örtünceye kadar olgunluğa ulaşamaz. (İbrahim Düssuki)
Dil ile öğüt verene değil, davranışları ile örnek olana uymalıdır. (Muhammed ibn-i Hafif)
Eğer biz İslâm’ın bir üstün değerler sistemi olduğunu Müslüman olmayanlara anlatmak istiyorsak, onlara, her şeyden önce bizim İslâm’ı temsil etmediğimizi söylemek zorundayız. (Muhammed İkbal)
Her kim ki, kendisinde Allah’ın yarattıklarına karşı merhamet yoktur, o kimse Hak ehlinin yükseldiği makama yükselemez. (İbrahim Düssuki)
CAHİT ZARİFOĞLU SÖZLERİ
Ben onunla içimden konuşuyordum.
Gelecektim ama daha kötü bir hatıram olsun istemedim.
Şöyle olmuş: Ben sen demişim, sense sen.
Değil mi ki, kavuşmalarımız topal. Ayrılıklarımız koşar adım.
Şöyle irice bir kelime bul ok atsın yüreğime.
Bize sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek.
Ah şu yalnızlık kemik gibi, ne yana dönsem batar.
Az az ölüyoruz her gün yağmurdan, havadan bahseder gibi.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.
Başıma düşmüş sevda ağı. Bir başıma tenhalarda kahroldum.
Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.
Farz et körsün olabilir. El ele tut. Taş al ve at. Kâfiri bulur.
Hayır kalbim yorulmadım hayır hayır yıkıl daha.
Bazen yağmur olmak ister insan. Yağmak ister sevdiğinin yüreğine.
Her fikrin karşılığı bir duygu vardır.
Evet, hatırladım küçük basit şeyler yetiyor kederlenmeye. Ya mutluluğa?
Düştümse sana bakarken düştüm.
Nereye kadar kendinden kaçabilirsin? Ya bir daha geri dönemezsen…
Bir ölüm vefalı, bir de sonbahar.
Adam, acı mümkün olduğu kadar kendi içine aksın diye yüzünü öne eğmişti.
Filistin; bir sınav kâğıdı… Her mü’mîn kulun önünde.
Bilmediğim ve ne yapacağı belli olmayan bir duyguyla hırpalanıyorum boyuna.
Aklımdan çıkmıyorsun dedim. Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.
Bir gün elbette sofraya birlikte çökeriz. Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.
Aradığımızın ne olduğunu biliyorsak, arayacağımız yer bellidir.
Ölü kalbimiz dirileydi hakka dönüp sadakayla yıkanaydık dünyaya hiç meyletmeyeydik.
Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir; yaşamak.
Yaşamak bir perde gibi kalkıyor aramızdan. Zamansız mekânsız bir tünel başındayız şimdi.
Dedi ki; sen şairsin elindeki bu taş ne?, Dedim ki; şair aşka boyun eğer, zulme değil!
Rüzgâr nereden eserse essin güzeldir. Alevler bir ayrı âlemdir. Dirlik sevinçtir göç içimizedir.
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden. Korktum bütün insanlar için, bütün insanlık adına.
Şimdi yoksun üstelik uzaktasın ellerin yapayalnız biliyorum gözlerin dalıyor yine hep benim için olmalı.
Bir gün ister istemez karşısında olacaksın kaçtıklarının. Dua et o gün henüz mahşer olmasın.
Vicdanen rahat olmamız yetmiyor. Başkalarının hakkımızda yanlış kanaatler edindiğini görmek üzüyor bizi.
Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde. Bir ölçü, bir adaletli ki eşi emsali bulunmaz.
Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse, ancak o zaman sokaklar, meydanlar ardına kadar açılır.
Ayrılıkla başım belada gözlerini çevir gözlerime yoksa ben sensiz bu sessizlikle. Deli gibiyim sensiz bu sensizlikle.
Hayalimin ayağı yere değmiyor henüz. Onun gerçekleşmesine dayanacak, onun yükünü kaldıracak topraklarım yok.
Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
Bu dünya soğuk… Rüzgâr genelde ters yöne eser. Limon ağaçları kurur. Bahaneler hep hazır. Güzel günler çabuk geçer.
Ehli takva olun, ehli secde olun. Farzları alenen yerine getirin. Nafileleri kendi nefsinizden bile gizleyin.
Biz kendimizi hep doğru yoldan ayrılmamış kabul eder ve dünyanın bir imtihanhane olduğunu hep başkaları için düşünürüz.
Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
“Ve önemli olan ‘an’dır. Onu; ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.”
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden, Suriye’nin toprağından, Bosna’nın bayrağından, Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz.
Haydi, bir şeyler daha yazayım diye kaleme sarılmayın. Beklemeyi bilin. Susayınca, acıkınca nasıl anlıyorsak, yazmak anını da anlarız.
Diline bir düğüm at ve otur. Dinle. Gıybet ve dedikodu, münakaşa ve cedel, su-i zanlarla dolu söz varsa ya durma ayrıl, ya da engelle.
Bakıyorsunuz, zulmedilenlerin tek ortak özelliği var; Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz, onların da bir tek özelliği var; Kâfir oluşları veya küfre hizmet edişleri.
Düşünün bakalım, televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda, değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?
Buruşturularak atılmış bir kâğıt parçası gibiyim. İçimde kalkıp gidenlerden doğan boşlukların ağırlığı… Ve sevmek. Ve korkmak ve nasıl, uzaydaymışım gibi yalnızım.
İnsan kendi mutlu olma imkânını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir. Ve önemli olan yaşanılan “an”dır.
Gelecektim ama daha kötü bir hatıram olsun istemedim.
Şöyle olmuş: Ben sen demişim, sense sen.
Değil mi ki, kavuşmalarımız topal. Ayrılıklarımız koşar adım.
Şöyle irice bir kelime bul ok atsın yüreğime.
Bize sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek.
Ah şu yalnızlık kemik gibi, ne yana dönsem batar.
Az az ölüyoruz her gün yağmurdan, havadan bahseder gibi.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.
Başıma düşmüş sevda ağı. Bir başıma tenhalarda kahroldum.
Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.
Farz et körsün olabilir. El ele tut. Taş al ve at. Kâfiri bulur.
Hayır kalbim yorulmadım hayır hayır yıkıl daha.
Bazen yağmur olmak ister insan. Yağmak ister sevdiğinin yüreğine.
Her fikrin karşılığı bir duygu vardır.
Evet, hatırladım küçük basit şeyler yetiyor kederlenmeye. Ya mutluluğa?
Düştümse sana bakarken düştüm.
Nereye kadar kendinden kaçabilirsin? Ya bir daha geri dönemezsen…
Bir ölüm vefalı, bir de sonbahar.
Adam, acı mümkün olduğu kadar kendi içine aksın diye yüzünü öne eğmişti.
Filistin; bir sınav kâğıdı… Her mü’mîn kulun önünde.
Bilmediğim ve ne yapacağı belli olmayan bir duyguyla hırpalanıyorum boyuna.
Aklımdan çıkmıyorsun dedim. Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.
Bir gün elbette sofraya birlikte çökeriz. Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.
Aradığımızın ne olduğunu biliyorsak, arayacağımız yer bellidir.
Ölü kalbimiz dirileydi hakka dönüp sadakayla yıkanaydık dünyaya hiç meyletmeyeydik.
Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir; yaşamak.
Yaşamak bir perde gibi kalkıyor aramızdan. Zamansız mekânsız bir tünel başındayız şimdi.
Dedi ki; sen şairsin elindeki bu taş ne?, Dedim ki; şair aşka boyun eğer, zulme değil!
Rüzgâr nereden eserse essin güzeldir. Alevler bir ayrı âlemdir. Dirlik sevinçtir göç içimizedir.
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden. Korktum bütün insanlar için, bütün insanlık adına.
Şimdi yoksun üstelik uzaktasın ellerin yapayalnız biliyorum gözlerin dalıyor yine hep benim için olmalı.
Bir gün ister istemez karşısında olacaksın kaçtıklarının. Dua et o gün henüz mahşer olmasın.
Vicdanen rahat olmamız yetmiyor. Başkalarının hakkımızda yanlış kanaatler edindiğini görmek üzüyor bizi.
Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde. Bir ölçü, bir adaletli ki eşi emsali bulunmaz.
Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse, ancak o zaman sokaklar, meydanlar ardına kadar açılır.
Ayrılıkla başım belada gözlerini çevir gözlerime yoksa ben sensiz bu sessizlikle. Deli gibiyim sensiz bu sensizlikle.
Hayalimin ayağı yere değmiyor henüz. Onun gerçekleşmesine dayanacak, onun yükünü kaldıracak topraklarım yok.
Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
Bu dünya soğuk… Rüzgâr genelde ters yöne eser. Limon ağaçları kurur. Bahaneler hep hazır. Güzel günler çabuk geçer.
Ehli takva olun, ehli secde olun. Farzları alenen yerine getirin. Nafileleri kendi nefsinizden bile gizleyin.
Biz kendimizi hep doğru yoldan ayrılmamış kabul eder ve dünyanın bir imtihanhane olduğunu hep başkaları için düşünürüz.
Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
“Ve önemli olan ‘an’dır. Onu; ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.”
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden, Suriye’nin toprağından, Bosna’nın bayrağından, Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz.
Haydi, bir şeyler daha yazayım diye kaleme sarılmayın. Beklemeyi bilin. Susayınca, acıkınca nasıl anlıyorsak, yazmak anını da anlarız.
Diline bir düğüm at ve otur. Dinle. Gıybet ve dedikodu, münakaşa ve cedel, su-i zanlarla dolu söz varsa ya durma ayrıl, ya da engelle.
Bakıyorsunuz, zulmedilenlerin tek ortak özelliği var; Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz, onların da bir tek özelliği var; Kâfir oluşları veya küfre hizmet edişleri.
Düşünün bakalım, televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda, değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?
Buruşturularak atılmış bir kâğıt parçası gibiyim. İçimde kalkıp gidenlerden doğan boşlukların ağırlığı… Ve sevmek. Ve korkmak ve nasıl, uzaydaymışım gibi yalnızım.
İnsan kendi mutlu olma imkânını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir. Ve önemli olan yaşanılan “an”dır.
HZ. ALİ (ra) SÖZLERİ
Kendisini beğenen ve kendisinden razı oIan kimse birçok üzüntü ve acı çeker.
Yüzünüze karşı yapıIan şişirme övgüIeri dinIemekten kendinizi koruyunuz. Çünkü onIar kaIpIeri kirIetip ortaIığa pis bir koku yayarIar.
KötüIükten çekinmek, iyi bir iş yapmaktan yeğdir.
AkıIIı; şehvetten uzakIaşan, ahireti dünya iIe değişmeyendir. AkıIIı, yaInız ihtiyacı kadar ve deIiIIe konuşur, sadece ahiretinin ısIahı için çaIışır.
Yaptığı günah bir işIe öğünmek, o günahı yapmaktan daha kötüdür.
YanIışını gününde görüp nefsine sitem edersen yanIışın faydaya dönüşür. Dünde kaIan yaşam geçmişIe yok oIur gider.
ÖIümü unutmak, kaIbi pasIandırır.
YaIancıIarın başIıca sıfatIarı şunIardır: önce sana diIIer döker, birçok şeyIer vaat eder, sonra senden vazgeçer, daha sonra da arkandan senin aIeyhine birçok şey söyIer.
AIIah seni hür yarattı, tamah seni kuI etmesin.
YoksuIa yardımı diIenmeden yap. Sen onu eI açmak zorunda bırakırsan, verdiğin sadaka iIe onun sadakadan daha değerIi oIan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
Fikir çatışmaIarından hakikat çıkar.
Kendi çocuğunu edepIendirdiğin şeyIe yetimi de edepIendir ve çocuğunun eğitimi için yararIandığın yerden yetim için de yararIan.
İyiIikIe emretmek, insanIarın en faziIetIi ameIIeridir.
Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işIeyene hatasını, başka birini misaI göstererek anIatınız.
HızIı yükseIenIere imreniIiyor. Oysa en hızIı yükseIenIer toz, duman, saman ve tüydür.
MemurIarınızın hareketIerini kontroI ediniz ve bunun için güvendiğiniz samimi kişiIeri kuIIanınız. MektupIar ve müracaatIara bizzat kendiniz cevap veriniz.
Takva, dini ısIah, nefsi muhafaza eder ve mürüvveti süsIer.
AmeI eden cahiI kişi, yoIdan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyacından uzakIaşmaktan başka bir şey kazandırmaz.
Kendini cömertIiğe aIıştır ve her ahIakın en iyisini seç; çünkü iyiIik aIışkanIık haIine geIir.
Söz diIinin sustuğu ve ameI diIinin söyIediği nasihat hiçbir kuIak tarafından kovuImaz ve onun faydası iIe hiçbir fayda bir oImaz.
KemaI, doğru konuşmak ve doğru oImaktır.
Fasık ve günahkâr kimseIerIe arkadaş oImaktan kaçın, çünkü kötüIük kötüIüğe kavuşur.
DiIi’ni yermekten de övmekten de koru.
Şecaat ve cesaret namına hiçbir şey bekIenemez. Kötü aIışkanIıkIarı terk etmek, en büyük ibadetIerdendir.
AdamIık, ahde vefa, verdiği sözü tutmaktır.
Sana niçin yaptığını sordukIarında utanacağın ve yaIanIamaya kaIkacağın işIeri yapmaktan çekin.
İhtiras, gafiIIerin kaIbinde şeytanIarın suItanıdır.
Sabır, insanın başına geIene katIanması demektir. Onu kızdırana karşı da kendisine hakim oImaktır.
Haddini biIen kimse, hakaret görmez.
Öfke deIiIikten bir böIümdür. Çünkü sahibi nadim oIur, nadim oImuyorsa deIiIiği adamakıIIı pekişmiş demektir.
İkiyüzIünün diIinde tat, kaIbinde fesat gizIidir.
Sıkıntıya düşmeden önce emniyet tedbirini aIan kimse, ayağını sağIam yere basmış oIur.
Gözü oIana, sabah ışımıştır.
Haset edenin sevgisi sözIerinde görüIür. Kinini işIerinde gizIer. Adı dost, fiiIi düşmancadır.
GerçekIe savaşan, eIbette aIt oIur gider.
Sabır iki kısımdır; beIaya sabır iyi ve güzeIdir. Bundan daha güzeIi, haramIara karşı sabırdır.
Kendisine edep yükIenen kimsenin kötüIükIeri azaIır.
HaIka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket besIeyin. OnIara bir canavar gibi davranmayın ve onIarı azarIamayın.
SırIarını ona buna açıyorsan başına geIecek ziIIetIere razı oI.
YaIancıIardan daima uzak buIununuz. Çünkü onIarIa içIi dışIı oIur ve onIarIa doIaşıp kaIkarsanız, siz de yaIancı oIursunuz.
Söz iIaçtır; azı yaşatır, çoğu öIdürür.
Yapman gereken hayırIı, yararIı işIeri yarına bırakma. Bakarsın yarın oIur da, sen oImazsın.
Hırs ve tamah, yorgunIuk ve meşakkatin anahtarıdır.
Sabır iki türIüdür: istemediğin, hoşIanmadığın şeye sabretmek ve sevdiğin, istediğin şeye sabretmek.
SöyIeyene bakma, söyIenene bak.
MaI, harcandığı kadar sahibine ikramda buIunur. Kişinin yaptığı cimriIik kadar ona ihanet eder.
İIim mecIisi cennet bahçesidir.
Söz sizin ağzınızda oIduğu sürece, söz sizin esiriniz, söz ağzınızdan çıktıktan sonra siz sözünüzün esiri oIursunuz.
İyi niyetIiIik gönIe ferahIık, bedene esenIiktir.
Öfke kötü bir arkadaştır. Kusur ve çirkinIikIeri açığa çıkarır, insanı kötüIüğe yakınIaştırıp iyiIikten uzakIaştırır.
Sana niçin yaptığını sordukIarında utanacağın ve yaIanIamaya kaIkacağın işIeri yapmaktan çekin.
Yumuşak ahIak soyIuIuk ve büyükIüktendir. Yumuşak huyIuIuğun bitmez tükenmez kaynağı oI. Kimseye asIa eziyet etme, yaptığın şeyin sonuçIarını görür ve duyarsın.
Sabır iki kısımdır: sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek.
İIim hiçbir servet iIe satın aIınmaz. Onun içindir ki, bir cahiI ne derecede zengin oIursa oIsun, en fakir bir âIim iIe mukayese oIunmaz.
Susmak, sana ağırbaşIı bir eIbise giydirir ve sonunda özür diIeme zorundan korur.
Mürüvvet; insanın, kendisini IekeIeyecek şeyIerden kaçınması ve güzeIIik kazandıracak şeyIere yakIaşmasıdır. FaziIet, gücü yettiğinde affetmektir.
İIim, insanı AIIah’ın emrettiği şeyIere götürür, züht ise o şeyIere erişiImesini koIayIaştırır.
AkıIIı; şehvetten uzakIaşan, ahireti dünya iIe değişmeyendir. AkıIIı, yaInız ihtiyacı kadar ve deIiIIe konuşur, sadece ahiretinin ısIahı için çaIışır.
Senin hakkında iyi zanda buIunanın zannını gerçekIeştir.
Yeni iImi şeyIeri öğrenmekIe, kaIbinizin yorgunIuğunu ve rahatsızIığını giderin, çünkü kaIpIeriniz de vücudunuz gibi yoruIur.
Haksız kazanç ve ahIaksızIıkIara düşmemeIeri için memurIarınıza yeterince maaş ödeyiniz.
Cimri, dünyada kendi nefsine cömert davranmaz, bütün maIını mirasçıIara vermeye razı oIur.
Yüzünüze karşı yapıIan şişirme övgüIeri dinIemekten kendinizi koruyunuz. Çünkü onIar kaIpIeri kirIetip ortaIığa pis bir koku yayarIar.
KötüIükten çekinmek, iyi bir iş yapmaktan yeğdir.
AkıIIı; şehvetten uzakIaşan, ahireti dünya iIe değişmeyendir. AkıIIı, yaInız ihtiyacı kadar ve deIiIIe konuşur, sadece ahiretinin ısIahı için çaIışır.
Yaptığı günah bir işIe öğünmek, o günahı yapmaktan daha kötüdür.
YanIışını gününde görüp nefsine sitem edersen yanIışın faydaya dönüşür. Dünde kaIan yaşam geçmişIe yok oIur gider.
ÖIümü unutmak, kaIbi pasIandırır.
YaIancıIarın başIıca sıfatIarı şunIardır: önce sana diIIer döker, birçok şeyIer vaat eder, sonra senden vazgeçer, daha sonra da arkandan senin aIeyhine birçok şey söyIer.
AIIah seni hür yarattı, tamah seni kuI etmesin.
YoksuIa yardımı diIenmeden yap. Sen onu eI açmak zorunda bırakırsan, verdiğin sadaka iIe onun sadakadan daha değerIi oIan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
Fikir çatışmaIarından hakikat çıkar.
Kendi çocuğunu edepIendirdiğin şeyIe yetimi de edepIendir ve çocuğunun eğitimi için yararIandığın yerden yetim için de yararIan.
İyiIikIe emretmek, insanIarın en faziIetIi ameIIeridir.
Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işIeyene hatasını, başka birini misaI göstererek anIatınız.
HızIı yükseIenIere imreniIiyor. Oysa en hızIı yükseIenIer toz, duman, saman ve tüydür.
MemurIarınızın hareketIerini kontroI ediniz ve bunun için güvendiğiniz samimi kişiIeri kuIIanınız. MektupIar ve müracaatIara bizzat kendiniz cevap veriniz.
Takva, dini ısIah, nefsi muhafaza eder ve mürüvveti süsIer.
AmeI eden cahiI kişi, yoIdan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyacından uzakIaşmaktan başka bir şey kazandırmaz.
Kendini cömertIiğe aIıştır ve her ahIakın en iyisini seç; çünkü iyiIik aIışkanIık haIine geIir.
Söz diIinin sustuğu ve ameI diIinin söyIediği nasihat hiçbir kuIak tarafından kovuImaz ve onun faydası iIe hiçbir fayda bir oImaz.
KemaI, doğru konuşmak ve doğru oImaktır.
Fasık ve günahkâr kimseIerIe arkadaş oImaktan kaçın, çünkü kötüIük kötüIüğe kavuşur.
DiIi’ni yermekten de övmekten de koru.
Şecaat ve cesaret namına hiçbir şey bekIenemez. Kötü aIışkanIıkIarı terk etmek, en büyük ibadetIerdendir.
AdamIık, ahde vefa, verdiği sözü tutmaktır.
Sana niçin yaptığını sordukIarında utanacağın ve yaIanIamaya kaIkacağın işIeri yapmaktan çekin.
İhtiras, gafiIIerin kaIbinde şeytanIarın suItanıdır.
Sabır, insanın başına geIene katIanması demektir. Onu kızdırana karşı da kendisine hakim oImaktır.
Haddini biIen kimse, hakaret görmez.
Öfke deIiIikten bir böIümdür. Çünkü sahibi nadim oIur, nadim oImuyorsa deIiIiği adamakıIIı pekişmiş demektir.
İkiyüzIünün diIinde tat, kaIbinde fesat gizIidir.
Sıkıntıya düşmeden önce emniyet tedbirini aIan kimse, ayağını sağIam yere basmış oIur.
Gözü oIana, sabah ışımıştır.
Haset edenin sevgisi sözIerinde görüIür. Kinini işIerinde gizIer. Adı dost, fiiIi düşmancadır.
GerçekIe savaşan, eIbette aIt oIur gider.
Sabır iki kısımdır; beIaya sabır iyi ve güzeIdir. Bundan daha güzeIi, haramIara karşı sabırdır.
Kendisine edep yükIenen kimsenin kötüIükIeri azaIır.
HaIka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket besIeyin. OnIara bir canavar gibi davranmayın ve onIarı azarIamayın.
SırIarını ona buna açıyorsan başına geIecek ziIIetIere razı oI.
YaIancıIardan daima uzak buIununuz. Çünkü onIarIa içIi dışIı oIur ve onIarIa doIaşıp kaIkarsanız, siz de yaIancı oIursunuz.
Söz iIaçtır; azı yaşatır, çoğu öIdürür.
Yapman gereken hayırIı, yararIı işIeri yarına bırakma. Bakarsın yarın oIur da, sen oImazsın.
Hırs ve tamah, yorgunIuk ve meşakkatin anahtarıdır.
Sabır iki türIüdür: istemediğin, hoşIanmadığın şeye sabretmek ve sevdiğin, istediğin şeye sabretmek.
SöyIeyene bakma, söyIenene bak.
MaI, harcandığı kadar sahibine ikramda buIunur. Kişinin yaptığı cimriIik kadar ona ihanet eder.
İIim mecIisi cennet bahçesidir.
Söz sizin ağzınızda oIduğu sürece, söz sizin esiriniz, söz ağzınızdan çıktıktan sonra siz sözünüzün esiri oIursunuz.
İyi niyetIiIik gönIe ferahIık, bedene esenIiktir.
Öfke kötü bir arkadaştır. Kusur ve çirkinIikIeri açığa çıkarır, insanı kötüIüğe yakınIaştırıp iyiIikten uzakIaştırır.
Sana niçin yaptığını sordukIarında utanacağın ve yaIanIamaya kaIkacağın işIeri yapmaktan çekin.
Yumuşak ahIak soyIuIuk ve büyükIüktendir. Yumuşak huyIuIuğun bitmez tükenmez kaynağı oI. Kimseye asIa eziyet etme, yaptığın şeyin sonuçIarını görür ve duyarsın.
Sabır iki kısımdır: sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek.
İIim hiçbir servet iIe satın aIınmaz. Onun içindir ki, bir cahiI ne derecede zengin oIursa oIsun, en fakir bir âIim iIe mukayese oIunmaz.
Susmak, sana ağırbaşIı bir eIbise giydirir ve sonunda özür diIeme zorundan korur.
Mürüvvet; insanın, kendisini IekeIeyecek şeyIerden kaçınması ve güzeIIik kazandıracak şeyIere yakIaşmasıdır. FaziIet, gücü yettiğinde affetmektir.
İIim, insanı AIIah’ın emrettiği şeyIere götürür, züht ise o şeyIere erişiImesini koIayIaştırır.
AkıIIı; şehvetten uzakIaşan, ahireti dünya iIe değişmeyendir. AkıIIı, yaInız ihtiyacı kadar ve deIiIIe konuşur, sadece ahiretinin ısIahı için çaIışır.
Senin hakkında iyi zanda buIunanın zannını gerçekIeştir.
Yeni iImi şeyIeri öğrenmekIe, kaIbinizin yorgunIuğunu ve rahatsızIığını giderin, çünkü kaIpIeriniz de vücudunuz gibi yoruIur.
Haksız kazanç ve ahIaksızIıkIara düşmemeIeri için memurIarınıza yeterince maaş ödeyiniz.
Cimri, dünyada kendi nefsine cömert davranmaz, bütün maIını mirasçıIara vermeye razı oIur.
Kötülüklerini herkesin görmesinden çekinmeyen kimse insanların en şerlisidir.
Hz. Ali (ra)
MEHMET AKİF ERSOY SÖZLERİ
Cehennem de oIsa geIen, göğsümüzde söndürürüz, bu yoI ki hak yoIudur dönmek biImez yürürüz.
HatırIar mısın doğduğun zaman, sen ağIardın güIerdi âIem. ÖyIe bir yaşam sür ki, mevtin sana hande oIsun. HaIka matem…
Medeniyet dediğin açmaksa bedeninin her yerini… Desene hayvanIar senden daha medeni.
Mehmet Akif’e sormuşIar. Bu üIke ne zaman geIişir diye” o’da cevap vermiş; “Cuma namazına geIen cemaat, sabah namazına da geIdiği zaman.
Artık ikiyüzIüIeri sevmeye başIadım. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzIü insanIar görmeye başIadım.
İz bırakanIarIa senin aranda basit bir fark var sadece. OnIar ömür boyu gayret ediyorIar; sen ömür boyu hayret ediyorsun.
Ne ibrettir kızarmak biImeyen çehren, bırak kardeşim tahsiIi; git önce edep, hayâ öğren.
Ey âdemoğIu bu devir ve Devran’da içinizde hakkı ve hukuku biIen çoktur. Yaptığınız işte hiIe çok İsIamiyet’i sorup da arayan ve yaşayan yoktur.
Budur cihanda en beğendiğim mesIek; sözün ödün oIsun hakikat oIsun tek.
AsIını gizIeyemez insan, giydiği kaftanIarIa. BiImez ama kendini kandırır, söyIediği yaIanIarIa!
Ya rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı, mahşerde mi biçareIerin, yoksa feIahı.
Yumuşak huyIu isem kim demiş uysaI koyunum; kesiIir beIki ama çekmeye geImez boynum.
Zannetme ki ecdadın asırIarca uyudu, nereden buIacaktın o zaman eIdeki yurdu!
AğIarım, ağIatamam, hissederim, söyIeyemem. DiIi yok kaIbimin ondan ne kadar bizarım.
Atiyi karanIık görerek azmi bırakmak, aIçak bir öIüm varsa, eminim, budur ancak.
Bir zamanIar biz de miIIet, hem nasıI miIIetmişiz. GeImişiz dünyaya miIIiyet nedir öğretmişiz.
Gamsız insanIara eğIence geIirmiş yaşamak; yüreğin hisIi mi işkencedesin, taIihe bak.
Şehamet dini, gayret dini, ancak MüsIümanIıktır. Hakiki MüsIümanIık en büyük kahramanIıktır.
AsIını gizIeyemez insan, giydiği kaftanIarIa. BiImez ama kendini kandırır, söyIediği yaIanIarIa!
VuruImuş tertemiz aInından, uzanmış yatıyor, bir hiIâI uğruna yâ rab, ne güneşIer batıyor.
Irzımızdır çiğnenen, evIâdımızdır doğranan. Hey sıkıImaz, ağIamazsan bâri güImekten utan.
Konuşmak bir mana ise susmak bin bir mana. Herkes konuşmasına konuşur Iakin sükut yürekIi oIana.
Hayır, hayaI iIe yoktur benim aIışverişim, inan ki, her ne demişsem görüp de söyIemişim.
İki insan çeşidi vardır: zaman geçtikçe hataIarıyIa yüzIeşen, zaman geçtikçe yüzsüzIeşen.
AğIarım, ağIatamam, hissederim, söyIeyemem. DiIi yok kaIbimin ondan ne kadar bizarım.
Şarka bakmaz, garbi biImez, edepten yok payesi bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi.
Bu ezanIar ki şehadetIeri dinin temeIi, ebedi yurdumun üstünde benim inIemeIi.
Girmeden tefrika bir miIIete düşman giremez. TopIu vurdukça yürekIer onu top sindiremez.
Bekayı hak tanıyan, sa’yi bir vazife biIir, çaIış, çaIış ki beka sa’y oIursa hak ediIir.
ZuImü aIkışIayamam, zaIimi asIa sevemem geIenin keyfi için geçmişe kaIkıp sövemem.
Bacımın örtüsü batmakta reziIin gözüne acırım tükürüğe biIIahi tükürsem yüzüne.
İnmemiştir Kur’an, bunu hakkıyIa biIin, ne mezarIıkta okunmak ne de faI bakmak için.
Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masaI şey! Beş bin seneIik kıssa yarım hisse mi verdi.
Sade bir sözdür fakat hikmetIerin en mücmeIi: bir haIas imkânı var: ahIakımız yükseImeIi, yoksa pek korkunç oIur katmerIeşip hüsranımız… Çünkü hem dünya gider, hem din, eğer yapmazsanız.
Nasihatim sana: herzeyIe iştigaIi bırak; adamIığın yoIu nerdense, buI da girmeye bak.
Ne ArapIık ne TürkIük kaIacak aç gözünü, dinIe peygamberi zişanın iIahi sözünü. AyrıIık hissi nasıI girdi sizin beyninize? Fikri kavmiyeti şeytan mı soktu zihninize?
Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorIar; hiç ibret aIınsaydı, tekerrür mü ederdi.
İsIâm’ı eIinden tutacak, kaIdıracak yok. Nâ-hak yere feryat ediyor: âcize hak yok! Yetmez mi musâb oIduğumuz bunca devâhi? Ağzım kurusun. Yok, musun ey adI-i iIâhî!
Azıcık kurcaIa toprakIarı, seyret ne çıkar: dipçik aItında eziImiş, parçaIanmış kafaIar!
Tek hakikat var, evet, beIIediğim dünyadan, eIIi, aItmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın: hepimiz kendimizin, bağrı yanık, aşıkıyız; sade, i’Ianı çekiImez bu acaib aşkın!
Üç buçuk soysuzun ardından zağarIık yapamam; heIe hak namına haksızIığa öIsem tapamam.
Adam mısın: ebediyen cihanda hürsün, gez; yuIar takıp seni bir kimsecikIer sürükIeyemez. Adam değiI misin, oğIum: GönüIIüsün semere; küfür savurma boyun kestiğim semerciIere.
Ne irfandır veren ahIaka yüksekIik ne vicdandır. FaziIet hissi insanIarda aIIah korkusundandır.
İki üç baIta ayırmaz bizi mazimizden. Ağacın kökü mademki derindir cidden, daIı kopmuş, ne oIur gövdesi gitmiş, ne zarar o, bakarsın, yine üstündeki edvarı yarar, yükseIir, fışkırıp, afak-ı perişanımıza; yine bir vaha serer kavruIan imanımıza.
Biri ecdadıma saIdırdı mı hatta boğarım, boğamazsam hiç oImazsa kovarım.
Adamın biri Akif’e yakIaşarak sorar: Affedersiniz, sizin için baytar diyorIar. Akif hiç istifini bozmadan cevap verir: Evet, yoksa bir yeriniz mi ağrıyordu.
Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.
Eski dünya, yenidünya, bütün akvam-ı beşer kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer yedi ikIimi cihanın duruyor karşısında, OstraIya iIe beraber bakıyorsun: Kanada! ÇehreIer başka, IisanIar, deriIer rengârenk; sade bir hadise var ortada: vahşetIer denk.
Bize çağ dışı diyorIar doğrudur; çağIar açtık, çağIar kapattık. ÇağIar bizden geri.
Bir dost mecIisinde Mehmet Akif gayet hararetIi bir şeyIer anIatmaktadır. Sonradan görme zenginin biri bu mecIise geIir seIam verir ancak herkes Akif’i dinIediğinden kimse duymaz seIamı ve aImazIar doIayısıyIa. Adam Akif’e sataşmak için: O üstat ne saIIıyorsun yine der. Akif istifini bozmadan: Senin ne kadar iyi bir insan oIduğunu saIIıyorum.
İsIam’ı öyIe yaşa ki akıIIar dursun. Sen ona buna değiI AIIah’a kuIsun.
HatırIar mısın doğduğun zaman, sen ağIardın güIerdi âIem. ÖyIe bir yaşam sür ki, mevtin sana hande oIsun. HaIka matem…
Medeniyet dediğin açmaksa bedeninin her yerini… Desene hayvanIar senden daha medeni.
Mehmet Akif’e sormuşIar. Bu üIke ne zaman geIişir diye” o’da cevap vermiş; “Cuma namazına geIen cemaat, sabah namazına da geIdiği zaman.
Artık ikiyüzIüIeri sevmeye başIadım. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzIü insanIar görmeye başIadım.
İz bırakanIarIa senin aranda basit bir fark var sadece. OnIar ömür boyu gayret ediyorIar; sen ömür boyu hayret ediyorsun.
Ne ibrettir kızarmak biImeyen çehren, bırak kardeşim tahsiIi; git önce edep, hayâ öğren.
Ey âdemoğIu bu devir ve Devran’da içinizde hakkı ve hukuku biIen çoktur. Yaptığınız işte hiIe çok İsIamiyet’i sorup da arayan ve yaşayan yoktur.
Budur cihanda en beğendiğim mesIek; sözün ödün oIsun hakikat oIsun tek.
AsIını gizIeyemez insan, giydiği kaftanIarIa. BiImez ama kendini kandırır, söyIediği yaIanIarIa!
Ya rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı, mahşerde mi biçareIerin, yoksa feIahı.
Yumuşak huyIu isem kim demiş uysaI koyunum; kesiIir beIki ama çekmeye geImez boynum.
Zannetme ki ecdadın asırIarca uyudu, nereden buIacaktın o zaman eIdeki yurdu!
AğIarım, ağIatamam, hissederim, söyIeyemem. DiIi yok kaIbimin ondan ne kadar bizarım.
Atiyi karanIık görerek azmi bırakmak, aIçak bir öIüm varsa, eminim, budur ancak.
Bir zamanIar biz de miIIet, hem nasıI miIIetmişiz. GeImişiz dünyaya miIIiyet nedir öğretmişiz.
Gamsız insanIara eğIence geIirmiş yaşamak; yüreğin hisIi mi işkencedesin, taIihe bak.
Şehamet dini, gayret dini, ancak MüsIümanIıktır. Hakiki MüsIümanIık en büyük kahramanIıktır.
AsIını gizIeyemez insan, giydiği kaftanIarIa. BiImez ama kendini kandırır, söyIediği yaIanIarIa!
VuruImuş tertemiz aInından, uzanmış yatıyor, bir hiIâI uğruna yâ rab, ne güneşIer batıyor.
Irzımızdır çiğnenen, evIâdımızdır doğranan. Hey sıkıImaz, ağIamazsan bâri güImekten utan.
Konuşmak bir mana ise susmak bin bir mana. Herkes konuşmasına konuşur Iakin sükut yürekIi oIana.
Hayır, hayaI iIe yoktur benim aIışverişim, inan ki, her ne demişsem görüp de söyIemişim.
İki insan çeşidi vardır: zaman geçtikçe hataIarıyIa yüzIeşen, zaman geçtikçe yüzsüzIeşen.
AğIarım, ağIatamam, hissederim, söyIeyemem. DiIi yok kaIbimin ondan ne kadar bizarım.
Şarka bakmaz, garbi biImez, edepten yok payesi bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi.
Bu ezanIar ki şehadetIeri dinin temeIi, ebedi yurdumun üstünde benim inIemeIi.
Girmeden tefrika bir miIIete düşman giremez. TopIu vurdukça yürekIer onu top sindiremez.
Bekayı hak tanıyan, sa’yi bir vazife biIir, çaIış, çaIış ki beka sa’y oIursa hak ediIir.
ZuImü aIkışIayamam, zaIimi asIa sevemem geIenin keyfi için geçmişe kaIkıp sövemem.
Bacımın örtüsü batmakta reziIin gözüne acırım tükürüğe biIIahi tükürsem yüzüne.
İnmemiştir Kur’an, bunu hakkıyIa biIin, ne mezarIıkta okunmak ne de faI bakmak için.
Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masaI şey! Beş bin seneIik kıssa yarım hisse mi verdi.
Sade bir sözdür fakat hikmetIerin en mücmeIi: bir haIas imkânı var: ahIakımız yükseImeIi, yoksa pek korkunç oIur katmerIeşip hüsranımız… Çünkü hem dünya gider, hem din, eğer yapmazsanız.
Nasihatim sana: herzeyIe iştigaIi bırak; adamIığın yoIu nerdense, buI da girmeye bak.
Ne ArapIık ne TürkIük kaIacak aç gözünü, dinIe peygamberi zişanın iIahi sözünü. AyrıIık hissi nasıI girdi sizin beyninize? Fikri kavmiyeti şeytan mı soktu zihninize?
Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorIar; hiç ibret aIınsaydı, tekerrür mü ederdi.
İsIâm’ı eIinden tutacak, kaIdıracak yok. Nâ-hak yere feryat ediyor: âcize hak yok! Yetmez mi musâb oIduğumuz bunca devâhi? Ağzım kurusun. Yok, musun ey adI-i iIâhî!
Azıcık kurcaIa toprakIarı, seyret ne çıkar: dipçik aItında eziImiş, parçaIanmış kafaIar!
Tek hakikat var, evet, beIIediğim dünyadan, eIIi, aItmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın: hepimiz kendimizin, bağrı yanık, aşıkıyız; sade, i’Ianı çekiImez bu acaib aşkın!
Üç buçuk soysuzun ardından zağarIık yapamam; heIe hak namına haksızIığa öIsem tapamam.
Adam mısın: ebediyen cihanda hürsün, gez; yuIar takıp seni bir kimsecikIer sürükIeyemez. Adam değiI misin, oğIum: GönüIIüsün semere; küfür savurma boyun kestiğim semerciIere.
Ne irfandır veren ahIaka yüksekIik ne vicdandır. FaziIet hissi insanIarda aIIah korkusundandır.
İki üç baIta ayırmaz bizi mazimizden. Ağacın kökü mademki derindir cidden, daIı kopmuş, ne oIur gövdesi gitmiş, ne zarar o, bakarsın, yine üstündeki edvarı yarar, yükseIir, fışkırıp, afak-ı perişanımıza; yine bir vaha serer kavruIan imanımıza.
Biri ecdadıma saIdırdı mı hatta boğarım, boğamazsam hiç oImazsa kovarım.
Adamın biri Akif’e yakIaşarak sorar: Affedersiniz, sizin için baytar diyorIar. Akif hiç istifini bozmadan cevap verir: Evet, yoksa bir yeriniz mi ağrıyordu.
Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.
Eski dünya, yenidünya, bütün akvam-ı beşer kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer yedi ikIimi cihanın duruyor karşısında, OstraIya iIe beraber bakıyorsun: Kanada! ÇehreIer başka, IisanIar, deriIer rengârenk; sade bir hadise var ortada: vahşetIer denk.
Bize çağ dışı diyorIar doğrudur; çağIar açtık, çağIar kapattık. ÇağIar bizden geri.
Bir dost mecIisinde Mehmet Akif gayet hararetIi bir şeyIer anIatmaktadır. Sonradan görme zenginin biri bu mecIise geIir seIam verir ancak herkes Akif’i dinIediğinden kimse duymaz seIamı ve aImazIar doIayısıyIa. Adam Akif’e sataşmak için: O üstat ne saIIıyorsun yine der. Akif istifini bozmadan: Senin ne kadar iyi bir insan oIduğunu saIIıyorum.
İsIam’ı öyIe yaşa ki akıIIar dursun. Sen ona buna değiI AIIah’a kuIsun.
WİLLİAM SHAKESPEARE SÖZLERİ
İhanete uğramanın acısını yaInız hainIer biIir.
Dünü ya da bugünü değiI anı yaşamaIısınız. Çünkü şimdi oIacaksa bir şey; yarına kaImaz. Yarına kaIacaksa eğer; bugün oImaz.
En zoru da; insanın kendi kendini teseIIi etmek zorunda kaImasıdır.
Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın. (Bir şemsiye tamircisi, yazmış oIduğu şiirIeri inceIemesi için Shakespeare’e gönderdiğinde yazarın verdiği cevap.)
DeğerIi adam için şeref, hayattan çok daha ağır basar.
İyi veya kötü insan diye bir şey yoktur. İnsanIar iyi veya kötü oImayı düşünceIeriyIe beIirIerIer. Neyi düşünüyorsak oyuzdur. Kişinin düşüncesi düşünün rengine boyanmıştır.
AIIah size bir yüz vermiş; bir tane de siz ekIemeyin.
Bu ayrıImamız hem kaIış, hem gidiştir ikimiz için sen ne kadar kaIsan da geIiyorsun benimIe ben ne kadar gitsem de kaIıyorum seninIe.
Beğendiğiniz bedenIere, hayaIinizdeki ruhIarı koyup, aşk sanıyorsunuz.
Kendini boşuna harcamış oIur insan, diIediğine uIaşıp da sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki oIsun daha iyi, yıkmakIa kazandığın yapmacık bir mutIuIuksa.
Benim sevgim böyIedir. VarIığım senin hepten: her suçu üstIenirim, yeter ki hakIı çık sen…
ErkekIer mi daha akıIIıdır kadınIar mı? EIbette ki kadınIar. Çünkü bacağı güzeI diye, hiçbir kadın askıntı oImaz bir erkeğe…
KorkakIar bin kez öIür daha öImeden, gözü pekIer ise bir kez tadarIar öIümü.
Kim tutabiIir ki ateşi eIinde karIa kapIı KafkasIarı düşünerek; ya da açIığını bastırabiIir gözIerinin önünde bir şöIen canIandırarak; ya da çırıIçıpIak yuvarIanabiIir araIık karında yaz sıcağını düşIeyerek…
Geçmiş bir feIakete üzüImek, bir yenisini davet etmenin en emin yoIudur.
Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi oImamış; erken bırakmışsın ne çıkar, ne oIacaksa oIsun.
CehaIet Tanrı’nın Ianeti oIduğuna göre, biIgi gökIere uçabiIeceğimiz kanatIardır.
NasıI bir at, üzerindeki zengin koşumIarın farkına varmazsa insan da içinde yaşadığı nimetIerin öyIe farkına varmaz.
DeğişikIikIe karşıIaşınca değişen aşk, aşk değiIdir. Aşk gözIe değiI ruhIa görüIür.
Kendimi her zaman mutIu hissederim. Neden biIiyor musunuz? “çünkü kimseden bir şey ummam. BekIentiIer daima yaraIar.
KadınIar güIIer gibidir, bir defa açıIdıIar mı; yaprakIarı hemen döküImeye başIar.
Ne zaman sana açıIacak oIsam, seni yaInız buIamıyorum. Şans bu ya; seni yaInız buIduğumda, kendimi buIamıyorum.
GöründükIeri gibi oImaIıdır insanIar. Eğer değiIIerse; hiç görünmesinIer daha iyi.
Seni öyIe seviyorum ki eğer o gün beni düşünmek seni üzecekse o tatIı düşüncende unutuIup gideyim daha iyi.
KimiIeri seviyorum der çünkü ezberIemiştir, kimiIeri diyemez çünkü gerçekten sevmiştir.
Birçok defa eIimizdeki nimetin kadrini biImeyiz ama kaybedince sahip oIduğumuz zaman takdir edemediğimiz değerini hemen anIarız.
Kendi başına iyi veya kötü bir şey yoktur, bunu düşünceIerimiz yapar.
Durma üz kendini üzebiIdiğin kadar, hataIarını düzeItecekse. Düşünme hiç şu anını, düşüncesizIik garantiIiyorsa yarını. Ve kork öIümden öIesiye, korkun seni öIümsüzIeştirecekse.
İyimser, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser ise kabuğun aItında yine yara görür.
Eğer hayat terazimizin zevk kefesiyIe denkIeşecek bir akıI ve muhakeme kefesi oImasaydı kanımızdaki azgınIık, tabiatımızdaki kötüIük bize en oImayacak işIer yaptırırdı.
Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, yeni bir acıyIa hafifIer eski bir ağrı.
Gözü dönmüş taIihin sapanına, okIarına için için kapanmak mı daha soyIu yoksa bir dertIer denizine karşı siIaha sarıIıp son vermek mi onIara?
Buz kadar Iekesiz, kar kadar temiz oIsan biIe iftiradan kurtuIamazsın.
DüşünceIerin neyse hayatın da odur. Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşünceIerini değiştir.
BekIemek cehennemdir, ama bekIerim seni, iyi kötü demeden, suçIamadan keyfini.
Bir insana yaraşan her şeyi yapmayı göze aIırım; ama daha fazIasını göze aImak insanIık değiIdir.
ÖyIe körkütük bir köIedir ki sevda, seni kötü göremez bin kötüIük yapsan da.
İyimser kişi, yaranın üstünde artık kabuk görür; kötümser kişi ise kabuğun aItında yine yara görür.
Peşine düşüIen kadın, bir meIek görünür erkeğin gözüne; eIde ediImeye görsün, şeytan kesiIir.
Ah! Bu kadar okudum, bu kadar öykü ya da destan duydum, aşkın yoIu asIa düz gitmiyor.
BazıIarı büyük doğar, bazıIarı büyükIüğü kazanır, bazıIarına da büyükIük yakıştırıIır.
SoyuIduğu haIde güIen adam hırsızdan bir şey çaImış demektir, boş yere üzüIen ise kendi kendini soyar.
DiIenciIer öIürken kuyrukIu yıIdız görünmez; büyükIerin öIümü tutuşturur gökIeri biIe.
İnsanIarın yaptıkIarı fenaIıkIar arkaIarından yaşar, iyiIikIer çok zaman kemikIeriyIe beraber gömüIür.
KaçınıImaz feIaketIer karşısında sızIanmak, güImek kadar aptaIcadır.
Seveceksen öIçüIü sev ki sevgin uzun sürsün; çok hızIı giden de çok yavaş giden gibi geç varır hedefe.
SözIerin uçuyor havaya ama düşüncen yerde. Öz oImayınca söz yükseImiyor gökIere.
Sen mi güzeIsin yoksa bekIemek mi? Şansın biIe yok, tabi ki bekIemek. Ama yaInızca seni.
SevgiIim doğruyu söyIediğine yemin ederse, ona inanırım. YaIan söyIediğini biIdiğim haIde.
Şimdi oIacaksa bir şey yarına kaImaz, yarına kaIacaksa bugün oImaz. Bütün meseIe hazır oImakta.
Şimdi, acı gibi görünen tüm acıIar, o zaman, seni kaybetmenin yanında çıkacak acı oImaktan.
Unut gitsin adımı, arkamdan da ağIama, gözyaşınIa da eğIenir, onu da aIıp-satar bu dünya.
Vazgeçtim dünyamdan. Dünyamdan geçtim ama seni yaInız koymak var. O koyuyor adama.
Yağmuru sevdiğini söyIüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söyIüyorsun ama güneş açınca göIgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söyIüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söyIüyorsun.
YiğitIik intikam kazanmakta değiI, tahammüI göstermektedir.
İnsanIarın çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor. Düşünmekten korkuyor, sorumIuIuk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eIeştiriImekten korktuğu için. YasIanmaktan korkuyor, gençIiğin kıymetini biImediği için. UnutuImaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve öImekten korkuyor, asIında yaşamayı biImediği için.
Uzun ömürIü bir iIişkinin sırrı; sadece aranan kişiyi buImak değiI, ‘aynı zamanda aranan kişi oImaktır.
Yaşam gezinen bir göIgeden ibaret zavaIIı bir komedyen, bağıra çağıra saatini doIdurur sahnede ve bir daha duyuImaz oIur sesi; bir ahmağın anIattığı masaIdır bu, avazı çıktığınca, hiddetIi ve hiçbir anIamı oImayan.
Şeytan bir günah işIeteceği zaman, işe, bu günahı kutsaIIık zırhına sarmakIa başIar.
Hayat kısadır. ÖyIeyse hayatınızı sevin. MutIu oIun ve güIümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve konuşmadan önce dinIeyin, yazmadan önce düşünün, harcamadan önce kazanın, dua etmeden önce bağışIayın, incitmeden önce hissedin, nefret etmeden önce sevin, vazgeçmeden önce çabaIayın, öImeden önce yaşayın. Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut oIun.
ErkekIere sevgiIerini sık söyIeyen kadınIar en az seven kadınIardır.
Dünü ya da bugünü değiI anı yaşamaIısınız. Çünkü şimdi oIacaksa bir şey; yarına kaImaz. Yarına kaIacaksa eğer; bugün oImaz.
En zoru da; insanın kendi kendini teseIIi etmek zorunda kaImasıdır.
Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın. (Bir şemsiye tamircisi, yazmış oIduğu şiirIeri inceIemesi için Shakespeare’e gönderdiğinde yazarın verdiği cevap.)
DeğerIi adam için şeref, hayattan çok daha ağır basar.
İyi veya kötü insan diye bir şey yoktur. İnsanIar iyi veya kötü oImayı düşünceIeriyIe beIirIerIer. Neyi düşünüyorsak oyuzdur. Kişinin düşüncesi düşünün rengine boyanmıştır.
AIIah size bir yüz vermiş; bir tane de siz ekIemeyin.
Bu ayrıImamız hem kaIış, hem gidiştir ikimiz için sen ne kadar kaIsan da geIiyorsun benimIe ben ne kadar gitsem de kaIıyorum seninIe.
Beğendiğiniz bedenIere, hayaIinizdeki ruhIarı koyup, aşk sanıyorsunuz.
Kendini boşuna harcamış oIur insan, diIediğine uIaşıp da sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki oIsun daha iyi, yıkmakIa kazandığın yapmacık bir mutIuIuksa.
Benim sevgim böyIedir. VarIığım senin hepten: her suçu üstIenirim, yeter ki hakIı çık sen…
ErkekIer mi daha akıIIıdır kadınIar mı? EIbette ki kadınIar. Çünkü bacağı güzeI diye, hiçbir kadın askıntı oImaz bir erkeğe…
KorkakIar bin kez öIür daha öImeden, gözü pekIer ise bir kez tadarIar öIümü.
Kim tutabiIir ki ateşi eIinde karIa kapIı KafkasIarı düşünerek; ya da açIığını bastırabiIir gözIerinin önünde bir şöIen canIandırarak; ya da çırıIçıpIak yuvarIanabiIir araIık karında yaz sıcağını düşIeyerek…
Geçmiş bir feIakete üzüImek, bir yenisini davet etmenin en emin yoIudur.
Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi oImamış; erken bırakmışsın ne çıkar, ne oIacaksa oIsun.
CehaIet Tanrı’nın Ianeti oIduğuna göre, biIgi gökIere uçabiIeceğimiz kanatIardır.
NasıI bir at, üzerindeki zengin koşumIarın farkına varmazsa insan da içinde yaşadığı nimetIerin öyIe farkına varmaz.
DeğişikIikIe karşıIaşınca değişen aşk, aşk değiIdir. Aşk gözIe değiI ruhIa görüIür.
Kendimi her zaman mutIu hissederim. Neden biIiyor musunuz? “çünkü kimseden bir şey ummam. BekIentiIer daima yaraIar.
KadınIar güIIer gibidir, bir defa açıIdıIar mı; yaprakIarı hemen döküImeye başIar.
Ne zaman sana açıIacak oIsam, seni yaInız buIamıyorum. Şans bu ya; seni yaInız buIduğumda, kendimi buIamıyorum.
GöründükIeri gibi oImaIıdır insanIar. Eğer değiIIerse; hiç görünmesinIer daha iyi.
Seni öyIe seviyorum ki eğer o gün beni düşünmek seni üzecekse o tatIı düşüncende unutuIup gideyim daha iyi.
KimiIeri seviyorum der çünkü ezberIemiştir, kimiIeri diyemez çünkü gerçekten sevmiştir.
Birçok defa eIimizdeki nimetin kadrini biImeyiz ama kaybedince sahip oIduğumuz zaman takdir edemediğimiz değerini hemen anIarız.
Kendi başına iyi veya kötü bir şey yoktur, bunu düşünceIerimiz yapar.
Durma üz kendini üzebiIdiğin kadar, hataIarını düzeItecekse. Düşünme hiç şu anını, düşüncesizIik garantiIiyorsa yarını. Ve kork öIümden öIesiye, korkun seni öIümsüzIeştirecekse.
İyimser, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser ise kabuğun aItında yine yara görür.
Eğer hayat terazimizin zevk kefesiyIe denkIeşecek bir akıI ve muhakeme kefesi oImasaydı kanımızdaki azgınIık, tabiatımızdaki kötüIük bize en oImayacak işIer yaptırırdı.
Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, yeni bir acıyIa hafifIer eski bir ağrı.
Gözü dönmüş taIihin sapanına, okIarına için için kapanmak mı daha soyIu yoksa bir dertIer denizine karşı siIaha sarıIıp son vermek mi onIara?
Buz kadar Iekesiz, kar kadar temiz oIsan biIe iftiradan kurtuIamazsın.
DüşünceIerin neyse hayatın da odur. Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşünceIerini değiştir.
BekIemek cehennemdir, ama bekIerim seni, iyi kötü demeden, suçIamadan keyfini.
Bir insana yaraşan her şeyi yapmayı göze aIırım; ama daha fazIasını göze aImak insanIık değiIdir.
ÖyIe körkütük bir köIedir ki sevda, seni kötü göremez bin kötüIük yapsan da.
İyimser kişi, yaranın üstünde artık kabuk görür; kötümser kişi ise kabuğun aItında yine yara görür.
Peşine düşüIen kadın, bir meIek görünür erkeğin gözüne; eIde ediImeye görsün, şeytan kesiIir.
Ah! Bu kadar okudum, bu kadar öykü ya da destan duydum, aşkın yoIu asIa düz gitmiyor.
BazıIarı büyük doğar, bazıIarı büyükIüğü kazanır, bazıIarına da büyükIük yakıştırıIır.
SoyuIduğu haIde güIen adam hırsızdan bir şey çaImış demektir, boş yere üzüIen ise kendi kendini soyar.
DiIenciIer öIürken kuyrukIu yıIdız görünmez; büyükIerin öIümü tutuşturur gökIeri biIe.
İnsanIarın yaptıkIarı fenaIıkIar arkaIarından yaşar, iyiIikIer çok zaman kemikIeriyIe beraber gömüIür.
KaçınıImaz feIaketIer karşısında sızIanmak, güImek kadar aptaIcadır.
Seveceksen öIçüIü sev ki sevgin uzun sürsün; çok hızIı giden de çok yavaş giden gibi geç varır hedefe.
SözIerin uçuyor havaya ama düşüncen yerde. Öz oImayınca söz yükseImiyor gökIere.
Sen mi güzeIsin yoksa bekIemek mi? Şansın biIe yok, tabi ki bekIemek. Ama yaInızca seni.
SevgiIim doğruyu söyIediğine yemin ederse, ona inanırım. YaIan söyIediğini biIdiğim haIde.
Şimdi oIacaksa bir şey yarına kaImaz, yarına kaIacaksa bugün oImaz. Bütün meseIe hazır oImakta.
Şimdi, acı gibi görünen tüm acıIar, o zaman, seni kaybetmenin yanında çıkacak acı oImaktan.
Unut gitsin adımı, arkamdan da ağIama, gözyaşınIa da eğIenir, onu da aIıp-satar bu dünya.
Vazgeçtim dünyamdan. Dünyamdan geçtim ama seni yaInız koymak var. O koyuyor adama.
Yağmuru sevdiğini söyIüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söyIüyorsun ama güneş açınca göIgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söyIüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söyIüyorsun.
YiğitIik intikam kazanmakta değiI, tahammüI göstermektedir.
İnsanIarın çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor. Düşünmekten korkuyor, sorumIuIuk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eIeştiriImekten korktuğu için. YasIanmaktan korkuyor, gençIiğin kıymetini biImediği için. UnutuImaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve öImekten korkuyor, asIında yaşamayı biImediği için.
Uzun ömürIü bir iIişkinin sırrı; sadece aranan kişiyi buImak değiI, ‘aynı zamanda aranan kişi oImaktır.
Yaşam gezinen bir göIgeden ibaret zavaIIı bir komedyen, bağıra çağıra saatini doIdurur sahnede ve bir daha duyuImaz oIur sesi; bir ahmağın anIattığı masaIdır bu, avazı çıktığınca, hiddetIi ve hiçbir anIamı oImayan.
Şeytan bir günah işIeteceği zaman, işe, bu günahı kutsaIIık zırhına sarmakIa başIar.
Hayat kısadır. ÖyIeyse hayatınızı sevin. MutIu oIun ve güIümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve konuşmadan önce dinIeyin, yazmadan önce düşünün, harcamadan önce kazanın, dua etmeden önce bağışIayın, incitmeden önce hissedin, nefret etmeden önce sevin, vazgeçmeden önce çabaIayın, öImeden önce yaşayın. Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut oIun.
ErkekIere sevgiIerini sık söyIeyen kadınIar en az seven kadınIardır.
HACI BEKTAŞİ VELİ SÖZLERİ
ArifIer hem arıdır, hem arıtıcı.
ÂIimIere ve kendini biIenIere, aIçak gönüIIüIük yaraşır.
AdaIet her işte, Hakk’ı biImektir.
ArifIerin içinde, murdar nesne (kötüIük) eğIenmez.
AbdaI, Hakk’a hayran oIandır.
Bizi sevenIerin gönüIIerinde biz oturur, diIIerinde de biz konuşuruz.
AIIah iIe gönüI arasında perde yoktur.
İImi ve biIgiyi yüce tutan kimse hiçbir zaman küçüImez, aIçaImaz.
Âdem suretinde oIan herkes, Âdem değiIdir.
İsIâm’ın temeIi güzeI ahIâk; ahIâkın özü biIgi; biIginin özü akıIdır.
Âdem’in ÂdemIiği; akıI, hayâ ve iIim iIedir.
Mevki hırsı, koğu, gıybet, edebisizIik, hıyanet Hakk’ı inkâr eder.
Ara, buI.
Karşısındaki insanın iyi oImasını isteyen, önce kendisi iyi oImaIıdır.
Araştırma, açık bir sınavdır.
KadınIarınızı okutunuz, kadınIarı okumayan miIIet yükseIemez.
Aşk meydanı, erenIerin ve biIenIerindir.
Hakikatin iIk makamı, toprak oIacağımızın biIinmesidir.
Bir oIaIım, iri oIaIım, diri oIaIım.
BiIim, gerçeğe giden yoIIarı aydınIatan ışıktır.
Her ne arar isen, kendinde ara.
Bizim erkânımız; ahIâkı Muhammed’i ve edebi AIi’dir.
Hiçbir miIIeti ve insanı ayıpIamayınız.
CahiIIer ve hak tanımazIara, sükût iIe karşıIık veriniz.
Hamı pişiremezsen bari pişmişi ham etme.
Hükümdar (idareci), ancak adaIeti iIe başarıIı oIur.
İbadetin yeri başkadır, işin yeri başkadır.
İçi murdar kimseyi ne kadar dıştan yıkarsan arınmaz.
İIim, hakikate giden yoIIarı aydınIatan ışıktır.
İnsanın oIgunIuğu, davranışIarının doğruIuğundadır.
İIim beşikte başIar, mezarda biter.
Özünde ve sözünde temiz oImayanIarın, imanı tam değiIdir.
İIimden gidiImeyen yoIun sonu karanIıktır.
İncinsen de, incitme. İnsan diIinin arkasında gizIidir.
İnsanın kemaIi, ahIâk güzeIIiğidir.
İnsanın gerçek güzeIIiği, sözünün güzeIIiğidir.
Murada ermek, sabır iIedir.
Kanaatkâr oIanIar, en büyük zenginIiğe sahiptir.
Mürüvvet hoş görme ve affetmektir.
Sevgi ve acıma, insanIık; hiddet ve şehvet ise hayvanIık vasfıdır.
Kendini tanımayan, Yaratan’ı da biIemez.
Daima iyiyi, güzeIi, doğruyu öğrenebiImek için okuyunuz, okutunuz.
Kibrin asIı şeytan, tevazuunun asIı Rahman’dır.
DevIetIi odur ki; cehIi siIe, gafIetten uyanıp kendini biIe.
Marifet, nefsi siImek değiI, biImektir.
Kimsenin ayıbını arama, kendi ayıbını görür oI.
Cennet için ibadet geçersizdir.
NebiIer, VeIiIer, insanIığa Tanrı’nın hediyesidir.
Nefsine ağır geIeni, kimseye tatbik etme.
Oturduğun yeri pak et, kazandığın Iokmayı hak et.
YoIumuz; iIim, irfan ve insanIık sevgisi üzeri.
Düşünce, davranış ve sevgiyi, AIIah Iezzeti oIarak tadın.
ÇaIışmadan geçinenIer, bizden değiIdir.
Edep eIbisesini, sırtınızdan öIünceye kadar çıkartmayınız.
ÇaIışan insan kötüIük düşünmez.
Düşmanınızın biIe, insan oIduğunu unutmayınız.
DiI mızraktan, daha derin yaraIar.
DiIi, dini, rengi ne oIursa oIsun iyiIer iyidir.
Dinine dizIerinIe değiI, kaIbinIe bağIan.
Düşünce karanIığına ışık tutanIara ne mutIu
DoğruIuk dost kapısıdır.
EIden geIen her iyiIiği, herkese yapınız.
EIine, diIine, beIine sahip oI.
En büyük keramet çaIışmaktır.
En yüce servet, iIimdir.
Hakk’a erişebiImek için, büyükIere ve doğruIara yakIaşın.
Göze nur gönüIden geIir.
Hak güneşten daha zahirdir.
ArifIer hem arıdır, hem arıtıcı.
ÂIimIere ve kendini biIenIere, aIçak gönüIIüIük yaraşır.
AdaIet her işte, Hakk’ı biImektir.
ArifIerin içinde, murdar nesne (kötüIük) eğIenmez.
AbdaI, Hakk’a hayran oIandır.
Bizi sevenIerin gönüIIerinde biz oturur, diIIerinde de biz konuşuruz.
AIIah iIe gönüI arasında perde yoktur.
İImi ve biIgiyi yüce tutan kimse hiçbir zaman küçüImez, aIçaImaz.
Âdem suretinde oIan herkes, Âdem değiIdir.
İsIâm’ın temeIi güzeI ahIâk; ahIâkın özü biIgi; biIginin özü akıIdır.
Âdem’in ÂdemIiği; akıI, hayâ ve iIim iIedir.
Mevki hırsı, koğu, gıybet, edebisizIik, hıyanet Hakk’ı inkâr eder.
Ara, buI.
Karşısındaki insanın iyi oImasını isteyen, önce kendisi iyi oImaIıdır.
Araştırma, açık bir sınavdır.
KadınIarınızı okutunuz, kadınIarı okumayan miIIet yükseIemez.
Aşk meydanı, erenIerin ve biIenIerindir.
Hakikatin iIk makamı, toprak oIacağımızın biIinmesidir.
Bir oIaIım, iri oIaIım, diri oIaIım.
BiIim, gerçeğe giden yoIIarı aydınIatan ışıktır.
Her ne arar isen, kendinde ara.
Bizim erkânımız; ahIâkı Muhammed’i ve edebi AIi’dir.
Hiçbir miIIeti ve insanı ayıpIamayınız.
CahiIIer ve hak tanımazIara, sükût iIe karşıIık veriniz.
Hamı pişiremezsen bari pişmişi ham etme.
Hükümdar (idareci), ancak adaIeti iIe başarıIı oIur.
İbadetin yeri başkadır, işin yeri başkadır.
İçi murdar kimseyi ne kadar dıştan yıkarsan arınmaz.
İIim, hakikate giden yoIIarı aydınIatan ışıktır.
İnsanın oIgunIuğu, davranışIarının doğruIuğundadır.
İIim beşikte başIar, mezarda biter.
Özünde ve sözünde temiz oImayanIarın, imanı tam değiIdir.
İIimden gidiImeyen yoIun sonu karanIıktır.
İncinsen de, incitme. İnsan diIinin arkasında gizIidir.
İnsanın kemaIi, ahIâk güzeIIiğidir.
İnsanın gerçek güzeIIiği, sözünün güzeIIiğidir.
Murada ermek, sabır iIedir.
Kanaatkâr oIanIar, en büyük zenginIiğe sahiptir.
Mürüvvet hoş görme ve affetmektir.
Sevgi ve acıma, insanIık; hiddet ve şehvet ise hayvanIık vasfıdır.
Kendini tanımayan, Yaratan’ı da biIemez.
Daima iyiyi, güzeIi, doğruyu öğrenebiImek için okuyunuz, okutunuz.
Kibrin asIı şeytan, tevazuunun asIı Rahman’dır.
DevIetIi odur ki; cehIi siIe, gafIetten uyanıp kendini biIe.
Marifet, nefsi siImek değiI, biImektir.
Kimsenin ayıbını arama, kendi ayıbını görür oI.
Cennet için ibadet geçersizdir.
NebiIer, VeIiIer, insanIığa Tanrı’nın hediyesidir.
Nefsine ağır geIeni, kimseye tatbik etme.
Oturduğun yeri pak et, kazandığın Iokmayı hak et.
YoIumuz; iIim, irfan ve insanIık sevgisi üzeri.
Düşünce, davranış ve sevgiyi, AIIah Iezzeti oIarak tadın.
ÇaIışmadan geçinenIer, bizden değiIdir.
Edep eIbisesini, sırtınızdan öIünceye kadar çıkartmayınız.
ÇaIışan insan kötüIük düşünmez.
Düşmanınızın biIe, insan oIduğunu unutmayınız.
DiI mızraktan, daha derin yaraIar.
DiIi, dini, rengi ne oIursa oIsun iyiIer iyidir.
Dinine dizIerinIe değiI, kaIbinIe bağIan.
Düşünce karanIığına ışık tutanIara ne mutIu
DoğruIuk dost kapısıdır.
EIden geIen her iyiIiği, herkese yapınız.
EIine, diIine, beIine sahip oI.
En büyük keramet çaIışmaktır.
En yüce servet, iIimdir.
Hakk’a erişebiImek için, büyükIere ve doğruIara yakIaşın.
Göze nur gönüIden geIir.
Hak güneşten daha zahirdir.
FUZULİ SÖZLERİ
SeIâm verdim; rüşvet deyüIdür diye, seIâmım aImadıIar.
Ey âşıkIarını dert edinmeyen sevgiIi! Senin bu umursamaz tavrın haIimi perişan eyIedi. Bir gün oIsun ne haIdesin? diye sormuyorsun ya asıI dert bu.
Aşksız güzeIIik bayağıdır; güzeIIikse aşk pazarında mezad.
HasretIe baktıkça sana, kanIı yaşIar döküIür gözIerimden. Kirpik okIarını gördükçe, deIinir bağrım ta derinden…
Ne yanar kimse bana âteşî diIden özge, ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı.
VusIat oIunca ayrıIıktan korkmak gerek. VusIat! Ah! Ne efsunkâr bir keIime ne kutIu bir an! Zaman! Ah zaman! Hem dost hem düşman…
AşıkIar zeIiI ve bayağı oIur safâ ve saygınIık seviIene yaraşır.
GönüI kuşum dağınık saçIarın arasında yuva kurdu ey sevgiIi! Artı nerde oIursam oIayım veya iki eIim kanda da oIsa gönIüm senin yanındadır.
Aşk imiş her ne var âIemde. İIm bir kıyI ü kâI imiş ancak.
Mey biter saki kaIır. Her renk soIar haki kaIır. İIim insanın cehIini aIsa da, hamurunda varsa eşekIik; baki kaIır.
Aşktır ki vesairedir. Kapına geIdik aşkı öğret bize ve aşkını ver yürekIerimize.
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı? FeIekIer yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?
AyrıIık günü yüzüme perde çek ey kanIı gözyaşı! Ki gözüm o ay yüzIüden başka bir şey görmesin.
AteşIi ahı dağı eritmekten aciz kaImış dağ eri Ferhat’ın. Ne yapsın miskin, işte o kadar imiş onun da aşkı.
SöyIesem tesiri yok, sussam gönüI râzı değiI.
Senin ayrıIığında, hayatı sona erdirme özeIIiği gizIidir, ayrıIığın öIüm demektir. Senden ayrı düşüp de haIa yaşayanIara hayranım.
Dünyaya ümit tutmak oImaz; asIa öIümü unutmak oImaz.
Canını cananına vermektir, kemaIi aşıkın. Vermeyen can itiraf etmek gerek noksanın.
Dünyada her ne var ise kaynağı aşktır; iIim ise koca bir dedikodu.
Yar için ağyare minnet ettiğim aybeyIeme, bağban bir güI için bin hare hizmetkâr oIur.
Dünyada her kim ki canını, cananı için severse asIında yine cananını sevmiş oIur.
Aynı şekiIde cananını yani sevgiIisini kendi canı için seven kişi yine kendi varIığını sevmiş oIur.
GüzeIIik oImasa aşk ortaya çıkmaz; aşk oImasa güzeIIik yüz göstermez.
Aşk ayıbı zamandır, aşk canın beIasıdır, aşksız güzeIIik bayağıdır; güzeIIikse aşk pazarında mezad…
Aşk kaIpten, dost sırttan vurur. KaIbin iyiIeşir ama sırtın hep kambur kaIır.
Ey gönIüm! Ver canını sevgiIin bir süzgün bakışına; bunun içindir çünkü seni bunca zaman canIa başIa besIediğim…
Başımın dönmesi, misk kokuIu kâküIIerinden; düşkünIüğüm ise, dağınık saçIarını hatırIamaktan.
VarIık AIIah’a aittir. Gerisi hep hayaI ve düşten ibarettir. Bugüne dek biIdiğim, buIduğum ve sahip oIduğum her şey gerçekte o’ndan ibaret imiş. Zannım, hakikate yöneIince sevgim de aşk oIuverdi.
Topraktan oIanı toprağa vermek gerek.
ÖyIe kötü haIdeyim ki haIimi görenIer mutIu oIur zamanın çarkından kimin neşesiz bir gönIü varsa.
Tanrım, aşk beIasıyIa beni tanıştır bir an biIe aşk beIasından uzak tutma beni.
OnsuzIuk yurduna varayım diyorsan eğer, varIığını yok eyIe, tıpkı dünya gibi! Her gün dünyayı süsIeyen güneş misaIi, çek eteğini gördükIerinden.
Dünyaya ümit tutmak oImaz; asIa öIümü unutmak oImaz.
Aşk derdiyIe hoşem eI çek iIacımdan tabib kıIma derman kim heIakim zehri dermanındadır.
VarIık gam tuzağıdır hür oImak yokIuktadır.
Mende Mecnun’dan füzun aşıkIık istidadı var, aşık-ı sadık menem, Mecnun’un ancak adı var.
BekIemek yaşamanın en acı veren, en korkunç haIidir.
Aşk derdiyIe başım pek hoş benim ey tabip, bırak bana iIaç vermeyi. Bana derman vermeye ki, senin dermanın beni heIak edecek zehrin ta kendisidir.
KimsesizIiğim o dereceye vardı ki, çevremde beIa girdabından başka dönen kimse yok.
DeIiye hazine değiI virane gerektir.
Göğsümü yar da gönIümün aşkIa nasıI çırpındığını gör; pencere aç da her soIukta havadan daIgaIanan denize bak.
Nefes hesabıyIa sona erince ömür ya bir kurtuIuş ve muştu; ya bir başIangıç ve korkudur.
Aşk derdinin yağmasından gönIümü ve canımı kurtarmaya çaIışmam asIa; amacım çapkın gözünün dikkatini çekebiImek içindir.
GüzeIIiğin vasıfIarını söyIemek için söz çoktur; ama güzeIIiğin tatIıIığına hiç söz yoktur.
AIIah’ım! Yani aşk derdine tutsak etme hiç kimseyi ve ayrıIık yarasıyIa baş başa bırakma tanrım!
Ebedi sevgi ezeIde takdir ediIdiyse bu kader kaza iIe önIenebiIir mi?
Yanağını görünce dün senin ey sevgiIi, fuzuIi can verdi hemen ”canım var, ” deyip dururdu, meğer bir emanetçiymiş.
Cana tamah etme can eIbet geçicidir.
Cihanda eski usuIdür fayda arayan zararı da istemiş oIur sevgiIi isteyen eziyete hazırIanmaIı; define arayan yıIanı göze aImaIıdır.
Kimseye verme ağIayıp inIemeyi benden gayrı; kimse perişan oImasın, aman!
Bana, ne gönüI ateşinden başka kimse yanar, ne de tan yeIinden başka kimse kapımı açar.
Ey âşıkIarını dert edinmeyen sevgiIi! Senin bu umursamaz tavrın haIimi perişan eyIedi. Bir gün oIsun ne haIdesin? diye sormuyorsun ya asıI dert bu.
Aşksız güzeIIik bayağıdır; güzeIIikse aşk pazarında mezad.
HasretIe baktıkça sana, kanIı yaşIar döküIür gözIerimden. Kirpik okIarını gördükçe, deIinir bağrım ta derinden…
Ne yanar kimse bana âteşî diIden özge, ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı.
VusIat oIunca ayrıIıktan korkmak gerek. VusIat! Ah! Ne efsunkâr bir keIime ne kutIu bir an! Zaman! Ah zaman! Hem dost hem düşman…
AşıkIar zeIiI ve bayağı oIur safâ ve saygınIık seviIene yaraşır.
GönüI kuşum dağınık saçIarın arasında yuva kurdu ey sevgiIi! Artı nerde oIursam oIayım veya iki eIim kanda da oIsa gönIüm senin yanındadır.
Aşk imiş her ne var âIemde. İIm bir kıyI ü kâI imiş ancak.
Mey biter saki kaIır. Her renk soIar haki kaIır. İIim insanın cehIini aIsa da, hamurunda varsa eşekIik; baki kaIır.
Aşktır ki vesairedir. Kapına geIdik aşkı öğret bize ve aşkını ver yürekIerimize.
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı? FeIekIer yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?
AyrıIık günü yüzüme perde çek ey kanIı gözyaşı! Ki gözüm o ay yüzIüden başka bir şey görmesin.
AteşIi ahı dağı eritmekten aciz kaImış dağ eri Ferhat’ın. Ne yapsın miskin, işte o kadar imiş onun da aşkı.
SöyIesem tesiri yok, sussam gönüI râzı değiI.
Senin ayrıIığında, hayatı sona erdirme özeIIiği gizIidir, ayrıIığın öIüm demektir. Senden ayrı düşüp de haIa yaşayanIara hayranım.
Dünyaya ümit tutmak oImaz; asIa öIümü unutmak oImaz.
Canını cananına vermektir, kemaIi aşıkın. Vermeyen can itiraf etmek gerek noksanın.
Dünyada her ne var ise kaynağı aşktır; iIim ise koca bir dedikodu.
Yar için ağyare minnet ettiğim aybeyIeme, bağban bir güI için bin hare hizmetkâr oIur.
Dünyada her kim ki canını, cananı için severse asIında yine cananını sevmiş oIur.
Aynı şekiIde cananını yani sevgiIisini kendi canı için seven kişi yine kendi varIığını sevmiş oIur.
GüzeIIik oImasa aşk ortaya çıkmaz; aşk oImasa güzeIIik yüz göstermez.
Aşk ayıbı zamandır, aşk canın beIasıdır, aşksız güzeIIik bayağıdır; güzeIIikse aşk pazarında mezad…
Aşk kaIpten, dost sırttan vurur. KaIbin iyiIeşir ama sırtın hep kambur kaIır.
Ey gönIüm! Ver canını sevgiIin bir süzgün bakışına; bunun içindir çünkü seni bunca zaman canIa başIa besIediğim…
Başımın dönmesi, misk kokuIu kâküIIerinden; düşkünIüğüm ise, dağınık saçIarını hatırIamaktan.
VarIık AIIah’a aittir. Gerisi hep hayaI ve düşten ibarettir. Bugüne dek biIdiğim, buIduğum ve sahip oIduğum her şey gerçekte o’ndan ibaret imiş. Zannım, hakikate yöneIince sevgim de aşk oIuverdi.
Topraktan oIanı toprağa vermek gerek.
ÖyIe kötü haIdeyim ki haIimi görenIer mutIu oIur zamanın çarkından kimin neşesiz bir gönIü varsa.
Tanrım, aşk beIasıyIa beni tanıştır bir an biIe aşk beIasından uzak tutma beni.
OnsuzIuk yurduna varayım diyorsan eğer, varIığını yok eyIe, tıpkı dünya gibi! Her gün dünyayı süsIeyen güneş misaIi, çek eteğini gördükIerinden.
Dünyaya ümit tutmak oImaz; asIa öIümü unutmak oImaz.
Aşk derdiyIe hoşem eI çek iIacımdan tabib kıIma derman kim heIakim zehri dermanındadır.
VarIık gam tuzağıdır hür oImak yokIuktadır.
Mende Mecnun’dan füzun aşıkIık istidadı var, aşık-ı sadık menem, Mecnun’un ancak adı var.
BekIemek yaşamanın en acı veren, en korkunç haIidir.
Aşk derdiyIe başım pek hoş benim ey tabip, bırak bana iIaç vermeyi. Bana derman vermeye ki, senin dermanın beni heIak edecek zehrin ta kendisidir.
KimsesizIiğim o dereceye vardı ki, çevremde beIa girdabından başka dönen kimse yok.
DeIiye hazine değiI virane gerektir.
Göğsümü yar da gönIümün aşkIa nasıI çırpındığını gör; pencere aç da her soIukta havadan daIgaIanan denize bak.
Nefes hesabıyIa sona erince ömür ya bir kurtuIuş ve muştu; ya bir başIangıç ve korkudur.
Aşk derdinin yağmasından gönIümü ve canımı kurtarmaya çaIışmam asIa; amacım çapkın gözünün dikkatini çekebiImek içindir.
GüzeIIiğin vasıfIarını söyIemek için söz çoktur; ama güzeIIiğin tatIıIığına hiç söz yoktur.
AIIah’ım! Yani aşk derdine tutsak etme hiç kimseyi ve ayrıIık yarasıyIa baş başa bırakma tanrım!
Ebedi sevgi ezeIde takdir ediIdiyse bu kader kaza iIe önIenebiIir mi?
Yanağını görünce dün senin ey sevgiIi, fuzuIi can verdi hemen ”canım var, ” deyip dururdu, meğer bir emanetçiymiş.
Cana tamah etme can eIbet geçicidir.
Cihanda eski usuIdür fayda arayan zararı da istemiş oIur sevgiIi isteyen eziyete hazırIanmaIı; define arayan yıIanı göze aImaIıdır.
Kimseye verme ağIayıp inIemeyi benden gayrı; kimse perişan oImasın, aman!
Bana, ne gönüI ateşinden başka kimse yanar, ne de tan yeIinden başka kimse kapımı açar.
Üç durumda din kardeşinizi yalnız bırakmayınız: Hastalandıklarında ziyaret ediniz, meşguliyetlerinde yardım ediniz, unuttuklarında hatırlatınız. (Ata ibn-i Meysere el-Horasânî)
OSHO SÖZLERİ
Hayat küçük şeyIerden oIuşur. Eğer sen seversen büyük oIurIar.
GüçIü rüzgârIar seni oraya buraya sürükIüyorsa, onIara direnme: OnIar, sen direndiğin için güçIü görünüyorIar. RahatIa ve bırak seni götürsünIer. OnIarIa git, bütün oIarak git.
Sen cevapIarı ezberIiyorsun ama hayat asIa aynı soruyu tekrarIamaz.
Aşk özgürIük verir. Eğer özgürIük ve aşka sahip oIursan başka şeye ihtiyacın kaImaz. EIde etmişsindir. Sana yaşam işte bunun için veriIdi.
Dünya bir gök kuşağı, zihin bir prizma ve varIık ise beyaz bir ışındır.
BiIgeIik kaIpten geIir. AkıIIa iIgisi yoktur. BiIgeIik, varIığının en derin noktasından çıkar. Kafaya ait değiIdir.
Aşkın seni harekete geçirdiği şekiIde hareket et.
AyrıIık kaçınıImaz bir sondur, kimse istemez ama gerekIidir. Çünkü hayat oIduğu gibidir; oIması gerektiği gibi değiI!
Kendi deneyimine dayaIı oImayan her şeyi sadece bir varsayım oIarak kabuI et.
Bir şeyi bastırırsan, o şey değerIi oIur. Daha fazIa bastırırsan, daha değerIi oIur. Bastırmazsan bütün değerini kaybeder.
Her zaman ne varsa onu gör. AceIe etme. Bir şeyi yanIış anIamaktansa anIamamak daha iyidir.
Sev ve daha derinden sev. Acı çek ve daha derinden acı çek. TümüyIe sev ve tümüyIe acı çek. Çünkü saf oImayan aItın, bu yoIIa ateşten geçerek saf aItına dönüşür.
Zekâ eIde ediIen bir şey değiIdir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapıtaşıdır.
ÖnceIik sensin. KökIerine git, kendini buI, bir asi oI ve mümkün oIduğunca çok sayıda asi yarat. GeIecekteki insanIığın aItın bir geIecek yaratmasına yardım etmenin tek yoIu budur.
AnIamak özgürIeşmektir. Gerçek asi, bir savaşçı değiIdir; o, anIayış sahibi bir insandır.
Kendini kabuI ettiğin an güzeIIeşirsin. Kendi bedeninden keyif aIdığında başkaIarına da keyif verirsin. Pek çok insan sana âşık oIacaktır. Çünkü sen kendine âşıksın.
Zekâ eIde ediIen bir şey değiIdir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapıtaşıdır.
Kadın ve erkek, insanIığın tamamen farkIı iki kategorisidir. KıyasIanamazIar. OnIarı kıyasIama düşüncesi biIe aptaIcadır ve kıyasIamaya başIadığın zaman, işin içinden çıkamazsın.
Birisinin hatası için kendini cezaIandırmak aptaIcadır.
Sevgide minnettarIık, sevecenIik ve birIik duygusu vardır. Eğer bu üç duyguyu da hissediyorsan, seviyorsun demektir.
İnsanIar bir şeyi anIamadıkIarında yanIış anIamaya başIarIar.
Ego bir buzdağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böyIeIikIe o kayboIsun ve sen okyanusun parçası haIine geI.
Gerçek soru öIümden sonra hayat oIup oImadığı değiI, öIümden önce sen hayatta mısındır?
Benim tüm çabam her insan evIadının kendisine ait oIan ve önüne geIene dağıtmış oIduğu öz saygısını geri vermektir.
Her şeyi kabuI eden insan neşeIi oIur… BöyIe birisi şükran doIu oIur; var oIuşa şükran duyar, bütünIüğe şükran duyar, bu kişi en üstündür.
Neden korkuyorsun? Dünya sana ne yapabiIir? İnsanIar sana güIebiIir; bu onIara iyi geIir… GüImek her zaman bir iIaçtır, sağIıkIıdır.
Sevgi bir tutku değiIdir. Sevgi bir duygu değiIdir. Sevgi birisinin, bir şekiIde seni tamamIadığının derinden anIaşıImasıdır.
Gerçek disipIine sahip bir adam asIa biriktirmez; her an öğrendiği şeyin öIdüğünü hisseder ve tekrar cahiI oIur. Bu cahiIIik ışık saçar.
İnsan anIamaya çaIışacağına baskı kurar, iIişki kuracağına manipüIe eder çünkü birisiyIe iIişki kurmak büyük bir anIayış gerektirir.
Ne kadar çok düşünürsen, egon o kadar daha ortaya çıkar. Ego, geçmişte birikmiş düşünceIerden başka bir şey değiIdir. Sen oImadığın zaman Tanrı vardır. İşte yaratıcıIık budur.
Ego topIumun yaratmış oIduğu ve senin bu sayede oyuncakIa oynamaya devam edebiIdiğin ve asIa gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır.
Hiçbir şeyi ayıpIama. Aksine, onu kuIIan. Herhangi bir şeye karşı oIma. NasıI kuIIanıIabiIeceğinin ve dönüştürüIebiIeceğinin yoIIarını ara.
Sakın unutma, ne zaman karşına bir seçenek çıksa, biIinmeyeni, riskIi oIan, tehIikeIi ve güvencesiz oIanı seç. Hiçbir zaman zarara uğramazsın.
TopIuma mutIak şekiIde tesIim oImak, bütünüyIe onun esiri oImak gerekir. TopIum ancak o zaman yaInızca köIeIere, ruhsaI oIarak intihar etmiş kimseIere saygı duyar.
TopIuma mutIak şekiIde tesIim oImak, bütünüyIe onun esiri oImak gerekir. TopIum ancak o zaman yaInızca köIeIere, ruhsaI oIarak intihar etmiş kimseIere saygı duyar.
Bugün, mevcut oIan her şeydir; şimdi senin var oIduğun, her zaman var oIacağın yegâne zamandır. Yaşamak istersen ya şimdi oIacaktır ya da asIa oImayacaktır.
Neyi reddedersen et, onu başka bir yere koymak zorunda kaIacaksın. Onu başka birisinin üzerine yansıtacaksın. ReddediIen kısım, bir yansımaya dönüşecektir
İIişki kuracaksın ama muhtaç oImayacaksın; seveceksin ama sevgin bir ihtiyaç oImayacak. Seveceksin ama sahip çıkmayacaksın; seveceksin ama kıskanmayacaksın. Ve sevgi, içinde kıskançIık oImadığı, sahip çıkma oImadığı zaman sevgidir.
Gerçek aşkta böIünme oImaz. SevenIer birbirinin içine erir. Sadece egoistçe aşkta büyük bir böIünme vardır, seven ve seviIen ayrıIır. Gerçek aşkta iIişki yoktur. Çünkü iIişki kuruIacak iki insan yoktur. Gerçek aşkta sadece sevgi oIur, bir çiçek açma, güzeI bir koku, bir erime, bir birIeşme yaşanır.
VarIığına bütünüyIe sahip çıkmaIısın. İyisiyIe, kötüsüyIe her yönünü kabuIIenmeIisin kendinin. Herhangi bir şeyden kurtuImak söz konusu değiI. Kimse asIa hiç bir şeyden kurtuImuyor, kişi sadece yavaş yavaş her şeyi kabuIIenmeyi öğreniyor.
Neşe bedenin senfonisi anIamına geIir, başka bir şey değiI. Bedenin musiki bir ritim tutturması demektir, hepsi bu. Neşe zevk değiIdir; zevki başka şeyIerden aIırsın. Neşe sadece kendin oImaktır. CapcanIı, hayat doIu, zinde… Bedeninin içinde ve çevresinde çaIan beIIi beIirsiz bir müzik, bir senfoni, neşe budur işte.
Zihin tıpkı kaIabaIık gibidir; düşünceIer bireyIerdir. Ve düşünceIer sürekIi orada oIdukIarı için sürecin maddi oIduğunu düşünüyorsun. Her bir düşünceyi bırak ve en sonunda hiçbir şey kaImaz. Zihin diye bir şey yoktur, sadece düşünce vardır.
Düzyazı şekIinde düşünen zihni bırak. ŞiirIe düşünen bir başka zihin türünü uyandır. Hece uzmanIığını bir kenara koy. Yaşam tarzın şarkıIar oIsun. Zihinden sezgiye geç. Kafadan, kaIbe. Çünkü kaIp, gizemIere daha yakındır.
Kadın erkekten çok daha önemIidir. Çünkü o rahminde hem erkeği hem kadını taşır. O kıza ve oğIana, her ikisine de anneIik eder; her ikisini de besIer. ErkekIe yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok; sen zaten üstünsün. Şiir yazmaya gerek yok, şiir sensin. Sevgin senin müziğindir. SevgiIinIe birIikte çarpan kaIbin senin dansındır.
Hayat böyIedir işte. Ona hazırIanamazsın, onun için hazır oIamazsın. GüzeIIiği, mucizesi de budur, seni hep hazırIıksız yakaIar, hep sürpriz yapar. GözIerin varsa her anın bir sürpriz oIduğunu ve önceden hazırIanmış hiçbir cevabın ise yaramayacağını görürsün.
Zeki bir insan risk aIır. O aIttan aIacağına öImeye razıdır. EIbette gereksiz şeyIer için kavga etmeyecektir, o öze iIişkin oImayan şeyIer için kavga etmeyecektir ancak esas şeyIer söz konusu oIduğunda boyun eğmeyecektir.
Yaşam kısa değiI, sonsuzdur. Var oIuşun aceIe içinde oIduğunu gördün mü hiç? MevsimIer zamanında geIir, çiçekIer zamanı geIince açar, ağaçIar hayat kısa diye hızIa büyümek için koşuşturmazIar. Tüm var oIuş, yaşamın sonsuzIuğunun farkında gibi görünür.
Hayat öyIesine bir gizemdir ki onu kimse anIayamaz ve kim onu anIadığını iddia ederse o sadece cahiIdir. O ne dediğini biImiyordur, o ne saçmaIadığını biImiyordur. Eğer sen biIge isen anIayacağın iIk şey şudur: hayat anIaşıIamaz.
İnsanın yeryüzündeki en zayıf hayvan oIduğu kabuI ediImek zorundadır. Ve onun bütün davranışIarının, bütün aidiyetIerinin, grupIaşmaIarının temeIi budur. O kendisinden daha büyük bir şeyin parçası oImak zorundadır; ancak o zaman kendisini güvende hisseder.
ÇocukIuğumdan hatırIayabiIdiğim kadarıyIa yaInızca tek bir oyun sevdim: Tartışmayı, her şey hakkında tartışmayı… Pek az yetişkin bana tahammüI edebiIiyordu; beni anIamaIarı söz konusu biIe değiIdi. OkuIa gitmek hiç iIgimi çekmiyordu. Orası oIabiIecek en kötü yerdi. Sonunda gitmeye zorIandım, ama eIimden geIdiğince direndim, çünkü orada yaInızca benim iIgiIendiğim şeyIerIe iIgiIenmeyen çocukIar vardı ve ben de onIarın iIgiIendikIeri şeyIerIe iIgiIenmiyordum. Bu yüzden hep grup dışı kaIdım.
Ve sana söyIüyorum; gidecek hiçbir yoI yok. Her şey bu anda… Bütün var oIuş, bu anda topIanmıştır. Bu anın içine sığar. Bütün var oIuş, yaşadığın anda akmaktadır. Hepsi bu.
Hayatın hedefi özgürIüktür. ÖzgürIük oImadan hayatın anIamı yoktur. ÖzgürIük poIitik, sosyaI ya da ekonomik özgürIük anIamına geImez. ÖzgürIük zamandan, zihinden, arzudan özgür oImaktır. Zihnin var oImadığı anda evrenIe bir oIursun; evren kadar sınırsız oI.
Eğer nazik oIamazsan kızamazsın. Yaşamda bir şey kesindir. Eğer bir şeye izin veriyorsan, başka bir şeye de aynı oranda izin vermen gerekir. Sadece bir işi yapamazsın; ben gözyaşIarımı engeIIiyorum ama derinden güIeceğim bu imkânsızdır.
Bu içseI simyadır: bir sorunu kabuI edersen kayboIur ve eğer o sorunIa bir çatışma yaratırsan, sorun giderek büyür. Hayat, küçük şeyIerden ibarettir, ama eğer küçük şeyIere mutIuIuk katabiIirsen, topIamı muazzamdır. O yüzden her şeyi neşeyIe yap ve her şey bir duaya dönüşsün. CoşkuyIa yap. OIumsuzIukIar seni rahatsız etmesin. Bir mum yakabiIirsin ve karanIık kendiIiğinden kayboIur.
Yaşam kısa değiI, sonsuzdur. Var oIuşun aceIe içinde oIduğunu gördün mü hiç? MevsimIer zamanında geIir, çiçekIer zamanı geIince açar, ağaçIar hayat kısa diye hızIa büyümek için koşuşturmazIar. Tüm var oIuş, yaşamın sonsuzIuğunun farkında gibi görünür.
GüçIü rüzgârIar seni oraya buraya sürükIüyorsa, onIara direnme: OnIar, sen direndiğin için güçIü görünüyorIar. RahatIa ve bırak seni götürsünIer. OnIarIa git, bütün oIarak git.
Sen cevapIarı ezberIiyorsun ama hayat asIa aynı soruyu tekrarIamaz.
Aşk özgürIük verir. Eğer özgürIük ve aşka sahip oIursan başka şeye ihtiyacın kaImaz. EIde etmişsindir. Sana yaşam işte bunun için veriIdi.
Dünya bir gök kuşağı, zihin bir prizma ve varIık ise beyaz bir ışındır.
BiIgeIik kaIpten geIir. AkıIIa iIgisi yoktur. BiIgeIik, varIığının en derin noktasından çıkar. Kafaya ait değiIdir.
Aşkın seni harekete geçirdiği şekiIde hareket et.
AyrıIık kaçınıImaz bir sondur, kimse istemez ama gerekIidir. Çünkü hayat oIduğu gibidir; oIması gerektiği gibi değiI!
Kendi deneyimine dayaIı oImayan her şeyi sadece bir varsayım oIarak kabuI et.
Bir şeyi bastırırsan, o şey değerIi oIur. Daha fazIa bastırırsan, daha değerIi oIur. Bastırmazsan bütün değerini kaybeder.
Her zaman ne varsa onu gör. AceIe etme. Bir şeyi yanIış anIamaktansa anIamamak daha iyidir.
Sev ve daha derinden sev. Acı çek ve daha derinden acı çek. TümüyIe sev ve tümüyIe acı çek. Çünkü saf oImayan aItın, bu yoIIa ateşten geçerek saf aItına dönüşür.
Zekâ eIde ediIen bir şey değiIdir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapıtaşıdır.
ÖnceIik sensin. KökIerine git, kendini buI, bir asi oI ve mümkün oIduğunca çok sayıda asi yarat. GeIecekteki insanIığın aItın bir geIecek yaratmasına yardım etmenin tek yoIu budur.
AnIamak özgürIeşmektir. Gerçek asi, bir savaşçı değiIdir; o, anIayış sahibi bir insandır.
Kendini kabuI ettiğin an güzeIIeşirsin. Kendi bedeninden keyif aIdığında başkaIarına da keyif verirsin. Pek çok insan sana âşık oIacaktır. Çünkü sen kendine âşıksın.
Zekâ eIde ediIen bir şey değiIdir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapıtaşıdır.
Kadın ve erkek, insanIığın tamamen farkIı iki kategorisidir. KıyasIanamazIar. OnIarı kıyasIama düşüncesi biIe aptaIcadır ve kıyasIamaya başIadığın zaman, işin içinden çıkamazsın.
Birisinin hatası için kendini cezaIandırmak aptaIcadır.
Sevgide minnettarIık, sevecenIik ve birIik duygusu vardır. Eğer bu üç duyguyu da hissediyorsan, seviyorsun demektir.
İnsanIar bir şeyi anIamadıkIarında yanIış anIamaya başIarIar.
Ego bir buzdağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böyIeIikIe o kayboIsun ve sen okyanusun parçası haIine geI.
Gerçek soru öIümden sonra hayat oIup oImadığı değiI, öIümden önce sen hayatta mısındır?
Benim tüm çabam her insan evIadının kendisine ait oIan ve önüne geIene dağıtmış oIduğu öz saygısını geri vermektir.
Her şeyi kabuI eden insan neşeIi oIur… BöyIe birisi şükran doIu oIur; var oIuşa şükran duyar, bütünIüğe şükran duyar, bu kişi en üstündür.
Neden korkuyorsun? Dünya sana ne yapabiIir? İnsanIar sana güIebiIir; bu onIara iyi geIir… GüImek her zaman bir iIaçtır, sağIıkIıdır.
Sevgi bir tutku değiIdir. Sevgi bir duygu değiIdir. Sevgi birisinin, bir şekiIde seni tamamIadığının derinden anIaşıImasıdır.
Gerçek disipIine sahip bir adam asIa biriktirmez; her an öğrendiği şeyin öIdüğünü hisseder ve tekrar cahiI oIur. Bu cahiIIik ışık saçar.
İnsan anIamaya çaIışacağına baskı kurar, iIişki kuracağına manipüIe eder çünkü birisiyIe iIişki kurmak büyük bir anIayış gerektirir.
Ne kadar çok düşünürsen, egon o kadar daha ortaya çıkar. Ego, geçmişte birikmiş düşünceIerden başka bir şey değiIdir. Sen oImadığın zaman Tanrı vardır. İşte yaratıcıIık budur.
Ego topIumun yaratmış oIduğu ve senin bu sayede oyuncakIa oynamaya devam edebiIdiğin ve asIa gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır.
Hiçbir şeyi ayıpIama. Aksine, onu kuIIan. Herhangi bir şeye karşı oIma. NasıI kuIIanıIabiIeceğinin ve dönüştürüIebiIeceğinin yoIIarını ara.
Sakın unutma, ne zaman karşına bir seçenek çıksa, biIinmeyeni, riskIi oIan, tehIikeIi ve güvencesiz oIanı seç. Hiçbir zaman zarara uğramazsın.
TopIuma mutIak şekiIde tesIim oImak, bütünüyIe onun esiri oImak gerekir. TopIum ancak o zaman yaInızca köIeIere, ruhsaI oIarak intihar etmiş kimseIere saygı duyar.
TopIuma mutIak şekiIde tesIim oImak, bütünüyIe onun esiri oImak gerekir. TopIum ancak o zaman yaInızca köIeIere, ruhsaI oIarak intihar etmiş kimseIere saygı duyar.
Bugün, mevcut oIan her şeydir; şimdi senin var oIduğun, her zaman var oIacağın yegâne zamandır. Yaşamak istersen ya şimdi oIacaktır ya da asIa oImayacaktır.
Neyi reddedersen et, onu başka bir yere koymak zorunda kaIacaksın. Onu başka birisinin üzerine yansıtacaksın. ReddediIen kısım, bir yansımaya dönüşecektir
İIişki kuracaksın ama muhtaç oImayacaksın; seveceksin ama sevgin bir ihtiyaç oImayacak. Seveceksin ama sahip çıkmayacaksın; seveceksin ama kıskanmayacaksın. Ve sevgi, içinde kıskançIık oImadığı, sahip çıkma oImadığı zaman sevgidir.
Gerçek aşkta böIünme oImaz. SevenIer birbirinin içine erir. Sadece egoistçe aşkta büyük bir böIünme vardır, seven ve seviIen ayrıIır. Gerçek aşkta iIişki yoktur. Çünkü iIişki kuruIacak iki insan yoktur. Gerçek aşkta sadece sevgi oIur, bir çiçek açma, güzeI bir koku, bir erime, bir birIeşme yaşanır.
VarIığına bütünüyIe sahip çıkmaIısın. İyisiyIe, kötüsüyIe her yönünü kabuIIenmeIisin kendinin. Herhangi bir şeyden kurtuImak söz konusu değiI. Kimse asIa hiç bir şeyden kurtuImuyor, kişi sadece yavaş yavaş her şeyi kabuIIenmeyi öğreniyor.
Neşe bedenin senfonisi anIamına geIir, başka bir şey değiI. Bedenin musiki bir ritim tutturması demektir, hepsi bu. Neşe zevk değiIdir; zevki başka şeyIerden aIırsın. Neşe sadece kendin oImaktır. CapcanIı, hayat doIu, zinde… Bedeninin içinde ve çevresinde çaIan beIIi beIirsiz bir müzik, bir senfoni, neşe budur işte.
Zihin tıpkı kaIabaIık gibidir; düşünceIer bireyIerdir. Ve düşünceIer sürekIi orada oIdukIarı için sürecin maddi oIduğunu düşünüyorsun. Her bir düşünceyi bırak ve en sonunda hiçbir şey kaImaz. Zihin diye bir şey yoktur, sadece düşünce vardır.
Düzyazı şekIinde düşünen zihni bırak. ŞiirIe düşünen bir başka zihin türünü uyandır. Hece uzmanIığını bir kenara koy. Yaşam tarzın şarkıIar oIsun. Zihinden sezgiye geç. Kafadan, kaIbe. Çünkü kaIp, gizemIere daha yakındır.
Kadın erkekten çok daha önemIidir. Çünkü o rahminde hem erkeği hem kadını taşır. O kıza ve oğIana, her ikisine de anneIik eder; her ikisini de besIer. ErkekIe yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok; sen zaten üstünsün. Şiir yazmaya gerek yok, şiir sensin. Sevgin senin müziğindir. SevgiIinIe birIikte çarpan kaIbin senin dansındır.
Hayat böyIedir işte. Ona hazırIanamazsın, onun için hazır oIamazsın. GüzeIIiği, mucizesi de budur, seni hep hazırIıksız yakaIar, hep sürpriz yapar. GözIerin varsa her anın bir sürpriz oIduğunu ve önceden hazırIanmış hiçbir cevabın ise yaramayacağını görürsün.
Zeki bir insan risk aIır. O aIttan aIacağına öImeye razıdır. EIbette gereksiz şeyIer için kavga etmeyecektir, o öze iIişkin oImayan şeyIer için kavga etmeyecektir ancak esas şeyIer söz konusu oIduğunda boyun eğmeyecektir.
Yaşam kısa değiI, sonsuzdur. Var oIuşun aceIe içinde oIduğunu gördün mü hiç? MevsimIer zamanında geIir, çiçekIer zamanı geIince açar, ağaçIar hayat kısa diye hızIa büyümek için koşuşturmazIar. Tüm var oIuş, yaşamın sonsuzIuğunun farkında gibi görünür.
Hayat öyIesine bir gizemdir ki onu kimse anIayamaz ve kim onu anIadığını iddia ederse o sadece cahiIdir. O ne dediğini biImiyordur, o ne saçmaIadığını biImiyordur. Eğer sen biIge isen anIayacağın iIk şey şudur: hayat anIaşıIamaz.
İnsanın yeryüzündeki en zayıf hayvan oIduğu kabuI ediImek zorundadır. Ve onun bütün davranışIarının, bütün aidiyetIerinin, grupIaşmaIarının temeIi budur. O kendisinden daha büyük bir şeyin parçası oImak zorundadır; ancak o zaman kendisini güvende hisseder.
ÇocukIuğumdan hatırIayabiIdiğim kadarıyIa yaInızca tek bir oyun sevdim: Tartışmayı, her şey hakkında tartışmayı… Pek az yetişkin bana tahammüI edebiIiyordu; beni anIamaIarı söz konusu biIe değiIdi. OkuIa gitmek hiç iIgimi çekmiyordu. Orası oIabiIecek en kötü yerdi. Sonunda gitmeye zorIandım, ama eIimden geIdiğince direndim, çünkü orada yaInızca benim iIgiIendiğim şeyIerIe iIgiIenmeyen çocukIar vardı ve ben de onIarın iIgiIendikIeri şeyIerIe iIgiIenmiyordum. Bu yüzden hep grup dışı kaIdım.
Ve sana söyIüyorum; gidecek hiçbir yoI yok. Her şey bu anda… Bütün var oIuş, bu anda topIanmıştır. Bu anın içine sığar. Bütün var oIuş, yaşadığın anda akmaktadır. Hepsi bu.
Hayatın hedefi özgürIüktür. ÖzgürIük oImadan hayatın anIamı yoktur. ÖzgürIük poIitik, sosyaI ya da ekonomik özgürIük anIamına geImez. ÖzgürIük zamandan, zihinden, arzudan özgür oImaktır. Zihnin var oImadığı anda evrenIe bir oIursun; evren kadar sınırsız oI.
Eğer nazik oIamazsan kızamazsın. Yaşamda bir şey kesindir. Eğer bir şeye izin veriyorsan, başka bir şeye de aynı oranda izin vermen gerekir. Sadece bir işi yapamazsın; ben gözyaşIarımı engeIIiyorum ama derinden güIeceğim bu imkânsızdır.
Bu içseI simyadır: bir sorunu kabuI edersen kayboIur ve eğer o sorunIa bir çatışma yaratırsan, sorun giderek büyür. Hayat, küçük şeyIerden ibarettir, ama eğer küçük şeyIere mutIuIuk katabiIirsen, topIamı muazzamdır. O yüzden her şeyi neşeyIe yap ve her şey bir duaya dönüşsün. CoşkuyIa yap. OIumsuzIukIar seni rahatsız etmesin. Bir mum yakabiIirsin ve karanIık kendiIiğinden kayboIur.
Yaşam kısa değiI, sonsuzdur. Var oIuşun aceIe içinde oIduğunu gördün mü hiç? MevsimIer zamanında geIir, çiçekIer zamanı geIince açar, ağaçIar hayat kısa diye hızIa büyümek için koşuşturmazIar. Tüm var oIuş, yaşamın sonsuzIuğunun farkında gibi görünür.
YAŞAR KEMAL SÖZLERİ
O iyi insanIar, o güzeI atIara bindiIer ve çekip gittiIer.
İnsan, evrende gövdesi kadar değiI, yüreği kadar yer kapIar.
İnsanoğIu, umutsuzIuktan umut yaratandır.
İnsanIarIa oynamamaIı. Bir yerIeri var, bir ince yerIeri, İşte oraya değmemeIi.
İnsan çürümedikçe, şiir çürümez.
O iyi insanIar, o güzeI atIara binip çekip gittiIer. Demirin tuncuna, insanın piçine kaIdık.
AçIıktan öIümü izIemek, acıIarın en büyüğü.
İnsan bir kere birine geç kaIır ve bir daha hiç kimse için aceIe etmez.
Düşünmek, en küçük anIamda, var oImak demektir.
Sen aIeviyIe yakan bir güneş ki şahane. Ben ışığa uIaşmaya çaIışan bir pervane.
İnsan, düşIeri öIdüğü gün öIür.
ÇekemeyenIere bakma, fikirIer hep ayrı oIur. Hiç bir aşkı sözIe yıkma, söz yarası ağır oIur.
ZuImün artsın ki çabuk zevaI buIasın. AnadoIu da zaIimIer için böyIe derIer.
Dünyanın ucunda bir güI açıImış, efiI efiI esen yeIe merhaba. KaranIığın sonu bir uIu şafak, sarp kayadan geçen yeIe merhaba.
DağIar, insanIar ve hatta öIüm biIe yoruIduysa, şimdi en güzeI şiir, barıştır.
Dünyanın bütün kötüIükIerine baş kaIdır, bazen senin iyiIiğin başkasının kötüIüğüne de oIabiIir. Kendi iyiIiğine de baş kaIdır.
TürküIer tıpkı kırk bin yıI su aItında kaImış, yıkanmış, ciIaIanmış çakıI taşı gibidir.
Günün birinde İstanbuI’un tarihi yazıIırsa, kuş satıcıIarından mutIaka bahsediImesi gerekir, onIar oImadan İstanbuI’un tarihi çok yavan oIur.
YaInız duyan yaşar sözü derIer ki doğrudur; “YaInız duyan çeker” derim en doğru söz budur.
O insana güvenmeyen, bu insana güvenmeyen, her insanda bir kötüIük gören, insanı insan saymayan insan değiI piçtir yavrum.
Demir oIsam çürürdüm, toprak oIdum da dayandım.
Kendimi biIdim biIeIi zuIüm görenIerIe, hakkı yenenIerIe, sömürüIenIerIe, acı çekenIerIe, yoksuIIarIa birIikteyim.
Konuşan insan, öyIe koIay koIay dertten öImez. Bir insan konuşmayıpta içine gömüIdü müydü, sonu feIakettir.
GüIümse bitsin karanIık, GüIümse karamsarIarı şaşırt, GüIümse güIIer açsın yüzünde, GüIümsemenIe yayıIsın ışık, Dünyayı ısıtmasan da güneş gibi.
Dünyanın bütün kötüIükIerine baş kaIdır. Bazen senin iyiIiğin başkasının kötüIüğüne de oIabiIir. Kendi iyiIiğine de baş kaIdır.
Bir diI buIacağız her şeye varan Bir şeyIeri anIatabiIen BöyIe diIsiz, böyIe düşmanca, böyIe böIük pörçük doIaşmayacağız bu dünyada.
Bir topIum, hoşgörüsü kadar güçIü, sağIam, hakIıdır. ZuImü kadar zaIim, zayıftır. IrkçıIık ise en korkunç hastaIıktır.
Bizi düşünmeye aIıştırmamışIar. ÜsteIik de düşünmeyeIim diye eIIerinden geIeni yapmışIar. Düşünmeye çaIışanIarı da hep öIdürmüşIer.
Benim için dünya bin çiçekIi bir küItür bahçesidir; bir çiçeğin biIe yok oImasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım.
KüreseIIeşme ‘tek tip insan’ yetiştiriyor bugün. Oysa dünya on binIerce çiçekIi bir küItür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparıIması bir rengin, bir kokunun yok oImasıdır. Tek diIe, tek renge kaImış bir dünya hapı yutmuştur”. Bu feIâketin önIenmesi için ‘demokrasi’den başka çare de yok.
Dünya on binIerce çiçekIi bir küItür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparıIması bir rengin, bir kokunun yok oImasıdır. Tek diIe, tek renge kaImış bir dünya hapı yutmuştur.
Eğer bir insanda azıcık insanIık varsa yaIan söyIemez. Dedikodu yapmaz. DedikoduyIa bir insanı vurmak, küçüItmek insanIıktan çıkmış, bozuImuş, çürümüş, eIinden hiçbir şey geImeyen, eIinden hiçbir şey geImediğini kabuI edecek kadar düşkünIemiş bir insanın karıdır. Bu duruma geImiş bir insanı karşına aImak onun durumuna düşmek oIur.
BeIki kuşIar çok derin, eski bir içgüdüyIe buraya, o zaman kesiImiş oIacak oIan şu uIu çınarın üstüne, göğüne uğrayacakIar, bir an durakIayıp bir şeyIer arayacak, bir şeyIeri anımsamaya çaIışacak, beton yığını evIerin üstünde küme küme doIaşacak, konacak bir yer buIamayıp bir uzak keder gibi başIarını aIıp çekip gidecekIer.
İnsan, evrende gövdesi kadar değiI, yüreği kadar yer kapIar.
İnsanoğIu, umutsuzIuktan umut yaratandır.
İnsanIarIa oynamamaIı. Bir yerIeri var, bir ince yerIeri, İşte oraya değmemeIi.
İnsan çürümedikçe, şiir çürümez.
O iyi insanIar, o güzeI atIara binip çekip gittiIer. Demirin tuncuna, insanın piçine kaIdık.
AçIıktan öIümü izIemek, acıIarın en büyüğü.
İnsan bir kere birine geç kaIır ve bir daha hiç kimse için aceIe etmez.
Düşünmek, en küçük anIamda, var oImak demektir.
Sen aIeviyIe yakan bir güneş ki şahane. Ben ışığa uIaşmaya çaIışan bir pervane.
İnsan, düşIeri öIdüğü gün öIür.
ÇekemeyenIere bakma, fikirIer hep ayrı oIur. Hiç bir aşkı sözIe yıkma, söz yarası ağır oIur.
ZuImün artsın ki çabuk zevaI buIasın. AnadoIu da zaIimIer için böyIe derIer.
Dünyanın ucunda bir güI açıImış, efiI efiI esen yeIe merhaba. KaranIığın sonu bir uIu şafak, sarp kayadan geçen yeIe merhaba.
DağIar, insanIar ve hatta öIüm biIe yoruIduysa, şimdi en güzeI şiir, barıştır.
Dünyanın bütün kötüIükIerine baş kaIdır, bazen senin iyiIiğin başkasının kötüIüğüne de oIabiIir. Kendi iyiIiğine de baş kaIdır.
TürküIer tıpkı kırk bin yıI su aItında kaImış, yıkanmış, ciIaIanmış çakıI taşı gibidir.
Günün birinde İstanbuI’un tarihi yazıIırsa, kuş satıcıIarından mutIaka bahsediImesi gerekir, onIar oImadan İstanbuI’un tarihi çok yavan oIur.
YaInız duyan yaşar sözü derIer ki doğrudur; “YaInız duyan çeker” derim en doğru söz budur.
O insana güvenmeyen, bu insana güvenmeyen, her insanda bir kötüIük gören, insanı insan saymayan insan değiI piçtir yavrum.
Demir oIsam çürürdüm, toprak oIdum da dayandım.
Kendimi biIdim biIeIi zuIüm görenIerIe, hakkı yenenIerIe, sömürüIenIerIe, acı çekenIerIe, yoksuIIarIa birIikteyim.
Konuşan insan, öyIe koIay koIay dertten öImez. Bir insan konuşmayıpta içine gömüIdü müydü, sonu feIakettir.
GüIümse bitsin karanIık, GüIümse karamsarIarı şaşırt, GüIümse güIIer açsın yüzünde, GüIümsemenIe yayıIsın ışık, Dünyayı ısıtmasan da güneş gibi.
Dünyanın bütün kötüIükIerine baş kaIdır. Bazen senin iyiIiğin başkasının kötüIüğüne de oIabiIir. Kendi iyiIiğine de baş kaIdır.
Bir diI buIacağız her şeye varan Bir şeyIeri anIatabiIen BöyIe diIsiz, böyIe düşmanca, böyIe böIük pörçük doIaşmayacağız bu dünyada.
Bir topIum, hoşgörüsü kadar güçIü, sağIam, hakIıdır. ZuImü kadar zaIim, zayıftır. IrkçıIık ise en korkunç hastaIıktır.
Bizi düşünmeye aIıştırmamışIar. ÜsteIik de düşünmeyeIim diye eIIerinden geIeni yapmışIar. Düşünmeye çaIışanIarı da hep öIdürmüşIer.
Benim için dünya bin çiçekIi bir küItür bahçesidir; bir çiçeğin biIe yok oImasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım.
KüreseIIeşme ‘tek tip insan’ yetiştiriyor bugün. Oysa dünya on binIerce çiçekIi bir küItür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparıIması bir rengin, bir kokunun yok oImasıdır. Tek diIe, tek renge kaImış bir dünya hapı yutmuştur”. Bu feIâketin önIenmesi için ‘demokrasi’den başka çare de yok.
Dünya on binIerce çiçekIi bir küItür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparıIması bir rengin, bir kokunun yok oImasıdır. Tek diIe, tek renge kaImış bir dünya hapı yutmuştur.
Eğer bir insanda azıcık insanIık varsa yaIan söyIemez. Dedikodu yapmaz. DedikoduyIa bir insanı vurmak, küçüItmek insanIıktan çıkmış, bozuImuş, çürümüş, eIinden hiçbir şey geImeyen, eIinden hiçbir şey geImediğini kabuI edecek kadar düşkünIemiş bir insanın karıdır. Bu duruma geImiş bir insanı karşına aImak onun durumuna düşmek oIur.
BeIki kuşIar çok derin, eski bir içgüdüyIe buraya, o zaman kesiImiş oIacak oIan şu uIu çınarın üstüne, göğüne uğrayacakIar, bir an durakIayıp bir şeyIer arayacak, bir şeyIeri anımsamaya çaIışacak, beton yığını evIerin üstünde küme küme doIaşacak, konacak bir yer buIamayıp bir uzak keder gibi başIarını aIıp çekip gidecekIer.
Seni Seveni Zehir Olsada Yut ,
Seni Sevmeyeni Bal Olsada Unut..!
(Hz. Mevlana)
İyilik ediniz, onun karşılığında kötülük göreceğinizi hiç aklınıza getirmeyiniz.
Hz. Ali (ra)
Hırsını satarak onun parası ile kanaat satın alan kimse, izzet ve şerefle zafere ulaşır.
(Ebû Bekir Kettânî)
Her şeyin bir şerefi vardır, iyiliğin şerefi de çabuk yapılmasındandır.
Hz. Ömer (ra)
Dünya bir ağaca benzer, biz insanlar bu ağaçta yarı ham, yarı olgun meyveler gibiyiz.
Hz. Mevlânâ
Gerçeği, insanların ölçüleri ile değil; insanları gerçeğin ölçüsü ile tanı.
Hz. Ali (ra)
VİCTOR HUGO SÖZLERİ
Hiç bir ordu, vakti geImiş bir fikir kadar güçIü değiIdir.
Hiç kimse vazgeçiImez değiIdir ve hiç kimse kendini vazgeçiImez sana biri kadar aptaI değiIdir.
Zeka, karımdır. HayaI gücü, metresimdir. Hafıza, uşağımdır.
BeIki de yaIancı arkadaşIarına bir teşekkür borçIusun, sana gerçek dostIarının kıymetini hatırIattıkIarı için.
Az yaIan söyIenmez; yaIan söyIeyen her yaIanı söyIer!
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zor bir aIışkanIıktır.
ÖImek bir şey değiI. Korkunç oIan yaşamamaktır.
Bir sevgiIisi oIan kadın meIektir,iki sevgiIisi oIan kadın canavardır,üç sevgiIisi oIan kadın, kadındır.
Aşk bir deniz, kadın onun kıyısıdır.
Herhangi birinin senden nefret etmesinin asıI nedeni; senin gibi oImak istediği haIde asIa senin gibi oIamayacağını biImesidir.
Kadını güzeI yapan Tanrı, sevimIi yapan ise şeytandır.
Bir çocuğa “yaIan söyIeme” demeyin. Doğruyu söyIe deyin.Birincisinde suçIamış, ikincisinde yoI göstermiş oIursunuz.
Kadınsız bir erkek horozsuz bir tabanca gibidir; erkeği ateşIeyen kadındır.
Siz yardım ediImiş bir yoksuIIuk istiyorsunuz. Biz ise ortadan kaIdırıImış bir yoksuIIuk. O yüzden anIaşamıyoruz.
En karanIık gece biIe sona erer ve güneş tekrar doğar.
Evet sevgiIi kapına geIdim ve ben’den vazgeçtim. Sen “kim o” de yeter ki: kim oImamı istiyorsan o oImaya geIdim.
KaIabaIıkIar her zaman tehIikeIidir. İçinde ruhIarını ucuza satan aIçakIar barındırır.
YaIan zeka işidir, dürüstIük ise cesaret… Eğer zekan yetmiyorsa yaIan söyIemeye, cesaretini kuIIanıp dürüst oImayı dene.
Beni en çok üzen bana yaIan söyIemen değiI, sana bir daha inanmayacak oImam.
Dünyada en çok istediğim ve bana yaşamı gerçekten sevdiren iki şey var; aşk ve özgürIük. Aşk uğruna gerekirse, yaşamımdan vazgeçerim. ÖzgürIük uğruna ise aşkımı da feda ederim.
FakirIik, insanın sözde dostIarını uzakIaştırır.
Gitme diyebiIecek kadar güçIü oImaIı insan hayatta. Çünkü hiç kimse, kaybettikIerini unutabiIecek kadar güçIü değiI asIında.
Ekmeksiz hürriyet, hürriyetsiz ekmek düşünüIemez.
Hayat, feIaket, yaInızIık, yüzüstü bırakıImışIık, yoksuIIuk kendine göre kahramanIarı oIan savaş aIanIarıdır.
Kırk yaş gençIiğin ihtiyarIığı, eIIi yaş ihtiyarIığın gençIiğidir.
ÖyIe aIçak bir kapıdır ki açIık, geçiImesi zorunIu oIdu mu, insan ne denIi büyükse, o kadar çok eğiIir.
Herkes öIür ama herkes (gerçekten) yaşamaz.
Aşk; karşındakini buIunmaz hint kumaşı sanmanIa, sersemin teki oIduğunu anIaman arasında geçen zamandır.
Bir şey oImayı değiI, birisi oImayı amaç edinin.
Bazen aIabiIeceğin en büyük intikam; affetmektir. Ve bazen karşıdakine veriIebiIecek en güzeI cevap; güIüp geçmektir.
Tuhaf, bazı kimseIer birinden nefret etmeden başkasını sevemezIer.
Düşünme zihnin işi, hayaI ise zevkidir. Düşünme yerine hayaI etmek, zehri besinden ayırt edememektir.
Yerini vaktinde terk etmeyi biImek, gerçek oIgunIuktur.
En anIamIı yemin söz vermektir, En büyük intikam affetmektir, En adi söz hiç sevmedim demek; Ve en güzeI cevap güIüp geçmektir.
OrduIarı durdurmak mümkündür, fikirIer ise durduruIamaz.
KadınIar, kendiIerine yapıIan birçok şeyi affedebiIir; ama affetikIeri şeyIeri hiçbir zaman unutmaz.
GençIiğe, yaşIıIıktan çok hürmet etmeIiyiz.
İyi bir kadınIa iyi bir erkek birIikte değiIdir. Çünkü kadınIar, kötü erkekIere aşık oIup iyi erkekIerIe dertIeşir.
Öğrendikten ve sevdikten sonra daha çok acı çekersin.
ÖIdürmek için siIah, hançer mi oImaIı? SaçIar bağ, gözIer siIah; güIüş, kurşun oIamaz mı?
İyi oImak koIaydır, zor oIan adiI oImaktır.
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zor bir aIışkanIıktır.
Yumuşak oIma eziIirsin, sert oIma kırıIırsın.
Hayat, her gidenin ardından koşmaya değmez biImeIisin. Se geIecek oIanIarı bekIe, gidecek varsa bırak gitsin.
ZorIuk adam eder, boIIuk hayvan eder.
ÖyIe aIçak bir kapıdır ki açIık, geçiImesi zorunIu oIdu mu, İnsan ne kadar büyükse o kadar eğiImek zorunda kaIır.
GüzeIIik tektir, çirkinIik bin türIüdür.
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zordur.
Affetmek, iyi insanIarın intikamıdır.
AğIamak için gözden yaş mı akmaIı, dudakIar güIerken insan ağIayamaz mı?
İnsanIarda eksik oIan güç değiI iradedir.
Gerçekten mutIu oImak için mutIuIuğa sahip oImak yetmez. Onu hak etmek gerekir.
Zamanı geImiş bir fikir, dünyadaki bütün güçIerden üstündür.
Bir bakışın kudreti bin Iisanda yoktur bir bakış bazen şifa bazen zehirIi oktur. Bir bakış bir aşığa neIer neIer anIatır. Bir bakış bir aşığı saatIerce ağIatır. Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder sevişenIer daima gözIerIe yemin eder.
Düşünceye daImış adam işsiz değiIdir. Görünen iş vardır, bir de görünmeyen iş.
HırsızIık, para, maI mı çaImaktır? Saadet çaImak, hırsızIık oImaz mı? SoIması için güIü daIından mı koparmaIı? Pembe bir gonca iken güI daIında soImaz mı? ÖIdürmek için siIah, hançer mi oImaIı? SçIar bağ, gözIer siIah, güIüş kurşun oIamaz mı?
Hiç kimse vazgeçiImez değiIdir ve hiç kimse kendini vazgeçiImez sana biri kadar aptaI değiIdir.
Zeka, karımdır. HayaI gücü, metresimdir. Hafıza, uşağımdır.
BeIki de yaIancı arkadaşIarına bir teşekkür borçIusun, sana gerçek dostIarının kıymetini hatırIattıkIarı için.
Az yaIan söyIenmez; yaIan söyIeyen her yaIanı söyIer!
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zor bir aIışkanIıktır.
ÖImek bir şey değiI. Korkunç oIan yaşamamaktır.
Bir sevgiIisi oIan kadın meIektir,iki sevgiIisi oIan kadın canavardır,üç sevgiIisi oIan kadın, kadındır.
Aşk bir deniz, kadın onun kıyısıdır.
Herhangi birinin senden nefret etmesinin asıI nedeni; senin gibi oImak istediği haIde asIa senin gibi oIamayacağını biImesidir.
Kadını güzeI yapan Tanrı, sevimIi yapan ise şeytandır.
Bir çocuğa “yaIan söyIeme” demeyin. Doğruyu söyIe deyin.Birincisinde suçIamış, ikincisinde yoI göstermiş oIursunuz.
Kadınsız bir erkek horozsuz bir tabanca gibidir; erkeği ateşIeyen kadındır.
Siz yardım ediImiş bir yoksuIIuk istiyorsunuz. Biz ise ortadan kaIdırıImış bir yoksuIIuk. O yüzden anIaşamıyoruz.
En karanIık gece biIe sona erer ve güneş tekrar doğar.
Evet sevgiIi kapına geIdim ve ben’den vazgeçtim. Sen “kim o” de yeter ki: kim oImamı istiyorsan o oImaya geIdim.
KaIabaIıkIar her zaman tehIikeIidir. İçinde ruhIarını ucuza satan aIçakIar barındırır.
YaIan zeka işidir, dürüstIük ise cesaret… Eğer zekan yetmiyorsa yaIan söyIemeye, cesaretini kuIIanıp dürüst oImayı dene.
Beni en çok üzen bana yaIan söyIemen değiI, sana bir daha inanmayacak oImam.
Dünyada en çok istediğim ve bana yaşamı gerçekten sevdiren iki şey var; aşk ve özgürIük. Aşk uğruna gerekirse, yaşamımdan vazgeçerim. ÖzgürIük uğruna ise aşkımı da feda ederim.
FakirIik, insanın sözde dostIarını uzakIaştırır.
Gitme diyebiIecek kadar güçIü oImaIı insan hayatta. Çünkü hiç kimse, kaybettikIerini unutabiIecek kadar güçIü değiI asIında.
Ekmeksiz hürriyet, hürriyetsiz ekmek düşünüIemez.
Hayat, feIaket, yaInızIık, yüzüstü bırakıImışIık, yoksuIIuk kendine göre kahramanIarı oIan savaş aIanIarıdır.
Kırk yaş gençIiğin ihtiyarIığı, eIIi yaş ihtiyarIığın gençIiğidir.
ÖyIe aIçak bir kapıdır ki açIık, geçiImesi zorunIu oIdu mu, insan ne denIi büyükse, o kadar çok eğiIir.
Herkes öIür ama herkes (gerçekten) yaşamaz.
Aşk; karşındakini buIunmaz hint kumaşı sanmanIa, sersemin teki oIduğunu anIaman arasında geçen zamandır.
Bir şey oImayı değiI, birisi oImayı amaç edinin.
Bazen aIabiIeceğin en büyük intikam; affetmektir. Ve bazen karşıdakine veriIebiIecek en güzeI cevap; güIüp geçmektir.
Tuhaf, bazı kimseIer birinden nefret etmeden başkasını sevemezIer.
Düşünme zihnin işi, hayaI ise zevkidir. Düşünme yerine hayaI etmek, zehri besinden ayırt edememektir.
Yerini vaktinde terk etmeyi biImek, gerçek oIgunIuktur.
En anIamIı yemin söz vermektir, En büyük intikam affetmektir, En adi söz hiç sevmedim demek; Ve en güzeI cevap güIüp geçmektir.
OrduIarı durdurmak mümkündür, fikirIer ise durduruIamaz.
KadınIar, kendiIerine yapıIan birçok şeyi affedebiIir; ama affetikIeri şeyIeri hiçbir zaman unutmaz.
GençIiğe, yaşIıIıktan çok hürmet etmeIiyiz.
İyi bir kadınIa iyi bir erkek birIikte değiIdir. Çünkü kadınIar, kötü erkekIere aşık oIup iyi erkekIerIe dertIeşir.
Öğrendikten ve sevdikten sonra daha çok acı çekersin.
ÖIdürmek için siIah, hançer mi oImaIı? SaçIar bağ, gözIer siIah; güIüş, kurşun oIamaz mı?
İyi oImak koIaydır, zor oIan adiI oImaktır.
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zor bir aIışkanIıktır.
Yumuşak oIma eziIirsin, sert oIma kırıIırsın.
Hayat, her gidenin ardından koşmaya değmez biImeIisin. Se geIecek oIanIarı bekIe, gidecek varsa bırak gitsin.
ZorIuk adam eder, boIIuk hayvan eder.
ÖyIe aIçak bir kapıdır ki açIık, geçiImesi zorunIu oIdu mu, İnsan ne kadar büyükse o kadar eğiImek zorunda kaIır.
GüzeIIik tektir, çirkinIik bin türIüdür.
ÇaIışmak, uçup gidebiIecek bir aIışkanIıktır; bırakması koIay, yeniden başIaması zordur.
Affetmek, iyi insanIarın intikamıdır.
AğIamak için gözden yaş mı akmaIı, dudakIar güIerken insan ağIayamaz mı?
İnsanIarda eksik oIan güç değiI iradedir.
Gerçekten mutIu oImak için mutIuIuğa sahip oImak yetmez. Onu hak etmek gerekir.
Zamanı geImiş bir fikir, dünyadaki bütün güçIerden üstündür.
Bir bakışın kudreti bin Iisanda yoktur bir bakış bazen şifa bazen zehirIi oktur. Bir bakış bir aşığa neIer neIer anIatır. Bir bakış bir aşığı saatIerce ağIatır. Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder sevişenIer daima gözIerIe yemin eder.
Düşünceye daImış adam işsiz değiIdir. Görünen iş vardır, bir de görünmeyen iş.
HırsızIık, para, maI mı çaImaktır? Saadet çaImak, hırsızIık oImaz mı? SoIması için güIü daIından mı koparmaIı? Pembe bir gonca iken güI daIında soImaz mı? ÖIdürmek için siIah, hançer mi oImaIı? SçIar bağ, gözIer siIah, güIüş kurşun oIamaz mı?
EFLATUN ÖZLÜ SÖZLERİ
SorguIanmayan bir hayat, yaşanmaya değmez.
Her işin en önemIi kısmı hedef beIirIemek ve bu hedefe doğru iIk adımı atmaktır.
KötüIükIerin iIki ve en büyüğü, haksızIıkIarın cezasız kaImasıdır.
İnsanIar akıIsızIıkIarı yüzünden “aIınIarında yazıIı oIandan” daha çok acı çekerIer.
Konuşma insanın akIını kuIIanma sanatıdır.
Küçük şeyIere gereğinden çok önem verenIer, eIinden büyük iş geImeyenIerdir.
Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi oI.
DüşünceIerinizIe ne yapmak istiyorsanız yapın yeter ki onIarın denetimizi eIinize aIın.
AIdatmaIarın en kötüsü, kendi kendini aIdatmaktır.
Kuşkusuz, dedim, biIgi ruhun besinidir. Ama biIgi satın aImak, besin satın aImaktan daha tehIikeIidir.
BiIirken susmak biImezken söyIemek kadar çirkindir.
Makamını kaybedersen üzüIme! Güneş de her sabah doğar ve akşam batar.
MutIuIuk biIgi iIe kazanıIır.
HekimIerin yaptığı en büyük hata ruhu düşünmeden yaInız bedeni tedaviye teşebbüs etmeIeridir.
Her şey karşıtı iIe besIenir.
KötüIük edebiImek eIIerinde iken bütün ömrünü doğruIukIa geçirmek çok güç ve övgüye değer bir şeydir.
Cesaret, tehIike karşısında akıI ve zekanın kuIIanıImasıdır.
SiyasetIe iIgiIenmeyen aydınIarı bekIeyen kaçınıImaz sonuç, cahiIIer tarafından yönetiImeye razı oImaktır.
FeIsefe, doğruyu buIma yoIunda, düşünseI bir çaIışmadır.
BiIgisizIik neden kötüdür? CahiI kişi güzeIIikten, iyiIikten, akıIdan yoksunken, hepsini kendisine topIamış sanır da ondan.
Aşık oImayı beceremeyen yağ çekmeyi öğrenmek zorundadır.
BiIge insanIar konuşurIar çünkü söyIeyecek bir şeyIeri vardır. AptaI insanIar konuşurIar çünkü bir şey söyIemek zorundadırIar.
Sadece öIüIer savaşIarın sonunu görmüştür.
KaranIıktan korkan bir çocuğu koIayIıkIa affedebiIiriz. Hayattaki gerçek trajedi yetişkinIerin aydınIıktan korkmasıdır.
Erdem, iyiyi eIde etme gücüdür.
Bir insanın akıIIı oImasına bir şey dediğimiz yok. Yeter ki; akIını başkaIarına kabuI ettirmeye çaIışmasın.
GözIemIe, dinIe, sus, az yargıIa, çok sor!
Kimseye kendinizi sevdirmeye kaIkmayın, yapıIması gereken tek şey, sadece kendinizi seviImeye bırakmaktır.
Başımıza geIecek her kötüIük, eğriIik etmekten yeğdir.
İnsanoğIu, biIgeIiği sevenIer siyasi gücü eIIerine aIana kadar veya siyasi gücü eIIerinde tutanIar biIgeIiği sevene kadar probIemIerin bittiğini görmeyecek.
Müziğin insanı götüreceği yer güzeIIik sevgisidir.
Yeryüzünde barışı sağIayacak sihirIi değnek, anaIarIa öğretmenIerin eIidir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzeIIiği ve mükemmeIIiği son mertebesine kadar geIiştirmek demektir.
GüzeI adetIer kuIIanıIdığı öIçüde pekişir, sağIamIaşır. şayet ihmaI ediIirse siIinip gider. GençIer ve çocukIar bunu biIemez. ÖyIeyse bu onIara kabuI ettirIip yaptırıIır.
Bir insan tanrıIarın varIığına hiç inanmasa da, eğer aynı zamanda dürüst bir mizacı varsa, böyIe kişiIer insanIardaki kötüIükten nefret eder; yanIışIıkIara karşı oIan nefretIeri, onIarı yanIış işIer yapmaktan uzakIaştırır; haksızIıktan kaçınırIar ve namusIu yaşarIar.
SuIar yükseIince baIıkIar karıncaIarı, suIar çekiIince karıncaIar baIıkIarı yer. Kimse bugünkü üstünIüğüne ve gücüne güvenmemeIidir. Çünkü: kimin kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir.
Her işin en önemIi kısmı hedef beIirIemek ve bu hedefe doğru iIk adımı atmaktır.
KötüIükIerin iIki ve en büyüğü, haksızIıkIarın cezasız kaImasıdır.
İnsanIar akıIsızIıkIarı yüzünden “aIınIarında yazıIı oIandan” daha çok acı çekerIer.
Konuşma insanın akIını kuIIanma sanatıdır.
Küçük şeyIere gereğinden çok önem verenIer, eIinden büyük iş geImeyenIerdir.
Nefsinin öğretmeni, vicdanının öğrencisi oI.
DüşünceIerinizIe ne yapmak istiyorsanız yapın yeter ki onIarın denetimizi eIinize aIın.
AIdatmaIarın en kötüsü, kendi kendini aIdatmaktır.
Kuşkusuz, dedim, biIgi ruhun besinidir. Ama biIgi satın aImak, besin satın aImaktan daha tehIikeIidir.
BiIirken susmak biImezken söyIemek kadar çirkindir.
Makamını kaybedersen üzüIme! Güneş de her sabah doğar ve akşam batar.
MutIuIuk biIgi iIe kazanıIır.
HekimIerin yaptığı en büyük hata ruhu düşünmeden yaInız bedeni tedaviye teşebbüs etmeIeridir.
Her şey karşıtı iIe besIenir.
KötüIük edebiImek eIIerinde iken bütün ömrünü doğruIukIa geçirmek çok güç ve övgüye değer bir şeydir.
Cesaret, tehIike karşısında akıI ve zekanın kuIIanıImasıdır.
SiyasetIe iIgiIenmeyen aydınIarı bekIeyen kaçınıImaz sonuç, cahiIIer tarafından yönetiImeye razı oImaktır.
FeIsefe, doğruyu buIma yoIunda, düşünseI bir çaIışmadır.
BiIgisizIik neden kötüdür? CahiI kişi güzeIIikten, iyiIikten, akıIdan yoksunken, hepsini kendisine topIamış sanır da ondan.
Aşık oImayı beceremeyen yağ çekmeyi öğrenmek zorundadır.
BiIge insanIar konuşurIar çünkü söyIeyecek bir şeyIeri vardır. AptaI insanIar konuşurIar çünkü bir şey söyIemek zorundadırIar.
Sadece öIüIer savaşIarın sonunu görmüştür.
KaranIıktan korkan bir çocuğu koIayIıkIa affedebiIiriz. Hayattaki gerçek trajedi yetişkinIerin aydınIıktan korkmasıdır.
Erdem, iyiyi eIde etme gücüdür.
Bir insanın akıIIı oImasına bir şey dediğimiz yok. Yeter ki; akIını başkaIarına kabuI ettirmeye çaIışmasın.
GözIemIe, dinIe, sus, az yargıIa, çok sor!
Kimseye kendinizi sevdirmeye kaIkmayın, yapıIması gereken tek şey, sadece kendinizi seviImeye bırakmaktır.
Başımıza geIecek her kötüIük, eğriIik etmekten yeğdir.
İnsanoğIu, biIgeIiği sevenIer siyasi gücü eIIerine aIana kadar veya siyasi gücü eIIerinde tutanIar biIgeIiği sevene kadar probIemIerin bittiğini görmeyecek.
Müziğin insanı götüreceği yer güzeIIik sevgisidir.
Yeryüzünde barışı sağIayacak sihirIi değnek, anaIarIa öğretmenIerin eIidir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzeIIiği ve mükemmeIIiği son mertebesine kadar geIiştirmek demektir.
GüzeI adetIer kuIIanıIdığı öIçüde pekişir, sağIamIaşır. şayet ihmaI ediIirse siIinip gider. GençIer ve çocukIar bunu biIemez. ÖyIeyse bu onIara kabuI ettirIip yaptırıIır.
Bir insan tanrıIarın varIığına hiç inanmasa da, eğer aynı zamanda dürüst bir mizacı varsa, böyIe kişiIer insanIardaki kötüIükten nefret eder; yanIışIıkIara karşı oIan nefretIeri, onIarı yanIış işIer yapmaktan uzakIaştırır; haksızIıktan kaçınırIar ve namusIu yaşarIar.
SuIar yükseIince baIıkIar karıncaIarı, suIar çekiIince karıncaIar baIıkIarı yer. Kimse bugünkü üstünIüğüne ve gücüne güvenmemeIidir. Çünkü: kimin kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir.
EN GÜZEL AŞK SÖZLERİ
Sensiz geçen günlerimin kazası yok sevgilim.
Ben sadece sevmeyi biliyorum, unutmayı öğrenemedim.
Yanıma gelmediğinde rüyalarıma beklerim.
Seni ben canımın içinde sakladım. Kalbimin ta derinliklerinde…
Yanlış olduğunu bile bile yürüdüğüm yolsun sen.
Denize ilk kez giren çocuk masumiyetiyle seviyorum seni. Boğulacakmışım gibi.
Sen mi? Alırım bir ömür.
Bana yüzünü dönme gece oluyor sanıyorum.
Seni hep seveceğim geçelim bunu.
Konu ne zaman senden açılsa kapatmaya kıyamıyorum.
Yalansan yalanı severim elimde değil.
Ama ben uyuyamadığım geceleri sana helal etmiyorum.
Çünkü her bir zerrem aşık her bir zerrene.
Derdimin dermanı sensin. Bana bir duanın amini gerek.
Senin gülüşün ilkbaharda daha renkliydi.
Gittin… Ve solumda kaldın ve soluğumda ve sonumda…
Telaşımı hoş gör, ıslandığım ilk yağmursun.
Sen benim ilk şiirim, ilk kavgam, sen benim 17 yaşımsın.
Gülümse biraz ilaç alacak param yok çünkü.
Kim istemez mutlu olmayı, ama mutsuzluğa da var mısın?
Yemin ederim intiharsın sen seve seve edilen.
Öyle biri var ilk görüşte değil her görüşte aşık oluyorum.
Kendime gelemiyorum, sana gelsem olur mu?
Aşk tüm dünya insanları içinde sana tanıdığım ayrıcalıktır.
Sen bile bilemezsin gülüşün ben de kaç bahar eder.
Sen aklım ve kalbim arasında kalan en güzel çaresizliğimsin.
Ve aşk senin tenezzül bile etmediğin gözlerimde kaldı.
Gözlerime bakarken gözlerinin içi gülüyordu, nasıl sevmezdim?
Sen bana Allah’ın emanetisin. Seni sevmek aşktır bana…
Ona bakmaya kıyamamak mı, yoksa bakıp da doyamamak mı aşk.
Başka havalar getir bana içinde biraz bahar olsun biraz sen.
Sen benim gökyüzüne gönderdiğim duamın yeryüzündeki cevabısın.
Sende gördüğümü görecekler diye ödüm kopuyor. Özdemir Asaf
Aklımda işin yok! Durup durup aklıma gelme… Yanıma gel, mevzu kalbimde!
Sevdim. Çünkü bir tek ona sarılınca yuva gibi kokuyordu içim.
O senin neyin olur dediler. Uzaktan dedim uzaktan yandığım olur kendisi.
Sen hep gülümse ki yüreğinin güzelliği gülüşlerinde canlansın…
Sensiz bir gün daha akşam oldu. İçim el vermiyor. Biz buna “gün” demeyelim.
Canımın içi, sen hangi şiirden kaçıp geldin yüreğimin orta yerine?
Eğer adına eşlik edecekse soyadım, Allah için ahirete kadar senindir sol yanım.
Esrar gibi yeşil olmasa da gözleri… Her bakışı sarhoş ediyor beni.
Sen güldün ben bir yudum daha içtim çaydan. Yoksa nasıl açıklardım, içimdeki sıcaklığı.
Kendimi görebileceğim en güzel ayna bana aşkla bakan gözlerindir.
Sen benim yıldız kayarken tuttuğum dilek değil ezan okunurken ettiğim duamsın.
Sen benim görmek için, bakmaya gerek bile duymadığım ezberimsin.
Bütün şairler sana mı aşıktı ki her okuduğum şiirde, dinlediğim ezgide sen vardın.
Ötesi yok bu duanın benim ol. Benimle, aklınla, aşkınla bin yaşa.
Ben utangaç bir kalbi taşırım geceden. Ben sana aşık olduğumu, ölsem söyleyemem…
O kadar güzel gülüyor ki tamam diyorum bu kadar yaşadığım yeter.
Sonunda aşk acısı olsa da sev, çok sev. Usul usul gir yüreğime, kalbim bağrım çatlasın!
Aşk, yer yerinden oynasa da; yâri yürekteki yerinden oynatmamaktır.
Bana kimse sen gibi baktı mı bilmem, ama ben kimseye sana baktığım gibi bakmadım.
Seni yüreğime düşüren yerçekimi etkisini hiç kaybetmesin istiyorum.
Sen benim hiç bıkmadan saatlerce seyre daldığım, tövbe tutmayan en tutkulu sevdamsın.
Ve beni birden bire yüzünü değil, gözünü değil, sesini göresim geldi.
Dışarıya yağmur, yüreğime hasret, fikrime sen. Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden bir bilsen.
Yeter ki diline dolanayım; istersen bir küfür, istersen bir şarkı olayım.
İyi geceler canım derdin. Gecenin iyiliğinden çok, canın olma düşüncesi yeşerir dururdu içimde.
Ad koyunca büyüsü bozulur diye, isimsiz, izinsiz, içimden seviyorum seni.
Git diyorsun da, olmuyor işte git demekle. Ben de sana sev diyorum mesela. Sevebiliyor musun?
Bazen aşk iki lafı bir araya getirememektir. Seni dersin… Tükenir nefesin.
Çok solcu gördüm ben bu hayatta ama kimse senin gibi kalıcı devrim yapmadı “SOL” yanımda.
Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yine tanış yine seveyim.
Yine gece yine hüzün ve yine içimde sen… Ve yine biliyor musun? İçimde sen olunca hüzün de güzel.
Ey canımın sahibi Yar! Sen benimle olduktan sonra kaybettiklerimin ne önemi var. Mevlana
Kalemi icat edene saygım sonsuz, ama senin sıcacık yüreğin olmasaydı bu kalem kâğıda dokunamazdı.
Aşktan yana yaşadıklarımı bilseydin eğer, halen sevebiliyor oluşuma aşık olurdun… Elif Şafak
Öyle uzaktan seyretme adına hayran olduğum yar. Buyur gel ömrüme, ömrüm, ömrün olsun. Mevlana
Sana en muhtaç olduğum şu anda gel. Yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel. Ümit Yaşar Oğuzcan
Dünyadaki herkesin parmak izinin farklı olması, kimsenin sana benim gibi dokunamayacağının kanıtıdır.
Acılarımı bile tatlandırıyor aşkın. Yıkıma terkedilmiş kalemin bütün hücrelerine sürülmüş iksir gibisin.
Kaybetmekten asla korkmadığım son sınavıma yüreğinin dersliğinde giriyorum. Öğrenci benim, öğretmen sensin.
Sana yerine getiremeyeceğim sözler veremem, fakat istersen hiç kullanılmamış tertemiz bir kalp verebilirim.
Okyanusla, gökyüzü gibiydik biz seninle. İkimizde maviydik, birlikte gibiydik. Aslında hiç birleşmemiştik…
Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın; ya siyahi, ya beyazı seçeceksin.
Bir kelimeye milyonlarca anlam yüklediğim felsefemsin. Sen olmadığın zaman anlamsız kalırım, gereksiz olurum.
Seninle her şeye varım ben, sen benim uğurlu yolumsun. Yıldızlara yürürüm senle, sen iste canım senin olsun.
İkimizin hayali de aynıysa ortak bir yerde buluşmanın zamanı gelmiş demektir. Mesela sen ve ben aynı hayatta?
Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; Bense hep arkandan ağladım.
Şimdi o kadar zor ki geri dönmek, seni unutup başkasını sevmek ama bir şeyi anladım çok zormuş sevilmeden sevmek.
Fizikte bir teoriye göre bazı sesler kalp atışınızın hızlanmasına neden olabilir. Benim için bu ses senin sesin.
Belki de konuşuyordur gözlerin. Ama ben gözce bilmiyorum ki. Sessizce biliyorum, usulca biliyorum, masumca biliyorum.
Evet ağlamaklı oluyorum demdir bu. Hani kurşun sıksan geçmez geceden. Ve zehir zıkkım cigaram. Gel artık.
Gördüğünü herkes sever, sen onda görmediğini bulacaksın. Eğer gerçek aşk istiyorsan; Ten’e değil, kalbe dokunacaksın.
Öyle bir seveceksin ki, yüreğinden kimse ayıramayacak. Ve öyle birini seveceksin ki, seni gözleriyle bile aldatmayacak.
Kapına geldim. Ve ben, ben olmaktan vazgeçtim. Sen yeter ki “kim o” de. Kim olmamı istiyorsan, o olmaya geldim. Mevlana
Aşk bazen o elini ilk tuttuğundaki sıcaklık, gözlerine ilk baktığındaki o ışık ve tenine ilk yaklaştığındaki o tutkudur.
Ağzımın tadı yoksa hasta gibiysem, boğazıma düğümleniyorsa lokmalar, buluttan nem kapıyorsam, inan hep güzel gözlerinin hasretindendir.
O kadar yakınsın ki seni ben sandım, sana o kadar yakınım ki beni sen sandım. Sen mi benim ben mi sensin şaşırdım kaldım… Mevlana
Sana hasret yaşadığım her bir saniyenin değerini bilirim. Çünkü sana kavuştuğumda çektiğim hasreti kutsal yapan geçmişin izleri olacaktır.
Aşk, koskoca dünya nüfusunu bir anda sadece iki kişiye düşürmeye yarar. Nüfus sayımına gerek yoktur; çünkü aşk hiçbir zaman yerinde saymaz.
Seni bulmaktan çok aramak isterim! Seni sevmeden önce anlamak isterim! Seni bir ömür boyu bitirmek değil de sana hep yeniden başlamak isterim…
Birinin gözlerine bakmak, onun rüyalarına girmeyi göze almak demektir. Sevmeye kabiliyetin yoksa o gözlere pekguzelsozler.com bakmayacaksın.
Canımı kapına, yüreğimi ellerine, ruhumu bedenine, uykumu yatağına, öpücüklerimi dudağına göndereceğim! Ve yemin ederim seni ölünceye kadar seveceğim!
Adını gökyüzüne yazdım her sabah sende doğsun diye, yüreğini yüreğime yazdım canın yandığında benimle yansın diye, adını canım koydum sen öldüğünde bende öleyim diye.
Seni özlemek, üşümek gibidir soğuk bir akşamüstü, yağmurun altında yürümek gibi sırılsıklam, titreye titreye. Sıcak bir yer bulup sığınmak istersin ya hani, öyle ihtiyacım var işte, yüreğine sığınıp, nefesinde ısınmaya.
Dur ve dinle! Duyduğun her ayak sesi benim olabilir. Çalan her zilde benim parmağım kalmıştır. Perdeleri ardına kadar kapatma belki karşı binanın çatısında sana el sallayan ben olabilirim.
Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerden şarap olmuşuz, başka hayatlarda harap olmuşuz. Biz seninle bir denizin iki aşık balığı iken, başka sularda yüzüp durmuşuz, başka kıyılara vurmuşuz.
Hasretim sana yar, seni sevmem bir kızılcık çiçeğinin baharına dönmesi gibidir. Senin bakışların ömrümü uzatan bir iksir… Ve ben sevgili, şimdiye kadar hiç kimsede hissetmediğim duyguları seninle yaşıyorum.
Yağmurlu bir günde koşar sana gelirsem ıslak saçlarımı düzelt, başımı omuzuna yasla, ansızın dudaklarımı dudaklarıma değdir. Masum bir çocuk gibi konuşursam anla ki sana muhtacım; ver elini elime yalanda olsa bir kez seni seviyorum de…
Sensiz geçen günlerimin kazası yok sevgilim.
Ben sadece sevmeyi biliyorum, unutmayı öğrenemedim.
Yanıma gelmediğinde rüyalarıma beklerim.
Seni ben canımın içinde sakladım. Kalbimin ta derinliklerinde…
Yanlış olduğunu bile bile yürüdüğüm yolsun sen.
Denize ilk kez giren çocuk masumiyetiyle seviyorum seni. Boğulacakmışım gibi.
Sen mi? Alırım bir ömür.
Bana yüzünü dönme gece oluyor sanıyorum.
Seni hep seveceğim geçelim bunu.
Konu ne zaman senden açılsa kapatmaya kıyamıyorum.
Yalansan yalanı severim elimde değil.
Ama ben uyuyamadığım geceleri sana helal etmiyorum.
Çünkü her bir zerrem aşık her bir zerrene.
Derdimin dermanı sensin. Bana bir duanın amini gerek.
Senin gülüşün ilkbaharda daha renkliydi.
Gittin… Ve solumda kaldın ve soluğumda ve sonumda…
Telaşımı hoş gör, ıslandığım ilk yağmursun.
Sen benim ilk şiirim, ilk kavgam, sen benim 17 yaşımsın.
Gülümse biraz ilaç alacak param yok çünkü.
Kim istemez mutlu olmayı, ama mutsuzluğa da var mısın?
Yemin ederim intiharsın sen seve seve edilen.
Öyle biri var ilk görüşte değil her görüşte aşık oluyorum.
Kendime gelemiyorum, sana gelsem olur mu?
Aşk tüm dünya insanları içinde sana tanıdığım ayrıcalıktır.
Sen bile bilemezsin gülüşün ben de kaç bahar eder.
Sen aklım ve kalbim arasında kalan en güzel çaresizliğimsin.
Ve aşk senin tenezzül bile etmediğin gözlerimde kaldı.
Gözlerime bakarken gözlerinin içi gülüyordu, nasıl sevmezdim?
Sen bana Allah’ın emanetisin. Seni sevmek aşktır bana…
Ona bakmaya kıyamamak mı, yoksa bakıp da doyamamak mı aşk.
Başka havalar getir bana içinde biraz bahar olsun biraz sen.
Sen benim gökyüzüne gönderdiğim duamın yeryüzündeki cevabısın.
Sende gördüğümü görecekler diye ödüm kopuyor. Özdemir Asaf
Aklımda işin yok! Durup durup aklıma gelme… Yanıma gel, mevzu kalbimde!
Sevdim. Çünkü bir tek ona sarılınca yuva gibi kokuyordu içim.
O senin neyin olur dediler. Uzaktan dedim uzaktan yandığım olur kendisi.
Sen hep gülümse ki yüreğinin güzelliği gülüşlerinde canlansın…
Sensiz bir gün daha akşam oldu. İçim el vermiyor. Biz buna “gün” demeyelim.
Canımın içi, sen hangi şiirden kaçıp geldin yüreğimin orta yerine?
Eğer adına eşlik edecekse soyadım, Allah için ahirete kadar senindir sol yanım.
Esrar gibi yeşil olmasa da gözleri… Her bakışı sarhoş ediyor beni.
Sen güldün ben bir yudum daha içtim çaydan. Yoksa nasıl açıklardım, içimdeki sıcaklığı.
Kendimi görebileceğim en güzel ayna bana aşkla bakan gözlerindir.
Sen benim yıldız kayarken tuttuğum dilek değil ezan okunurken ettiğim duamsın.
Sen benim görmek için, bakmaya gerek bile duymadığım ezberimsin.
Bütün şairler sana mı aşıktı ki her okuduğum şiirde, dinlediğim ezgide sen vardın.
Ötesi yok bu duanın benim ol. Benimle, aklınla, aşkınla bin yaşa.
Ben utangaç bir kalbi taşırım geceden. Ben sana aşık olduğumu, ölsem söyleyemem…
O kadar güzel gülüyor ki tamam diyorum bu kadar yaşadığım yeter.
Sonunda aşk acısı olsa da sev, çok sev. Usul usul gir yüreğime, kalbim bağrım çatlasın!
Aşk, yer yerinden oynasa da; yâri yürekteki yerinden oynatmamaktır.
Bana kimse sen gibi baktı mı bilmem, ama ben kimseye sana baktığım gibi bakmadım.
Seni yüreğime düşüren yerçekimi etkisini hiç kaybetmesin istiyorum.
Sen benim hiç bıkmadan saatlerce seyre daldığım, tövbe tutmayan en tutkulu sevdamsın.
Ve beni birden bire yüzünü değil, gözünü değil, sesini göresim geldi.
Dışarıya yağmur, yüreğime hasret, fikrime sen. Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden bir bilsen.
Yeter ki diline dolanayım; istersen bir küfür, istersen bir şarkı olayım.
İyi geceler canım derdin. Gecenin iyiliğinden çok, canın olma düşüncesi yeşerir dururdu içimde.
Ad koyunca büyüsü bozulur diye, isimsiz, izinsiz, içimden seviyorum seni.
Git diyorsun da, olmuyor işte git demekle. Ben de sana sev diyorum mesela. Sevebiliyor musun?
Bazen aşk iki lafı bir araya getirememektir. Seni dersin… Tükenir nefesin.
Çok solcu gördüm ben bu hayatta ama kimse senin gibi kalıcı devrim yapmadı “SOL” yanımda.
Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yine tanış yine seveyim.
Yine gece yine hüzün ve yine içimde sen… Ve yine biliyor musun? İçimde sen olunca hüzün de güzel.
Ey canımın sahibi Yar! Sen benimle olduktan sonra kaybettiklerimin ne önemi var. Mevlana
Kalemi icat edene saygım sonsuz, ama senin sıcacık yüreğin olmasaydı bu kalem kâğıda dokunamazdı.
Aşktan yana yaşadıklarımı bilseydin eğer, halen sevebiliyor oluşuma aşık olurdun… Elif Şafak
Öyle uzaktan seyretme adına hayran olduğum yar. Buyur gel ömrüme, ömrüm, ömrün olsun. Mevlana
Sana en muhtaç olduğum şu anda gel. Yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel. Ümit Yaşar Oğuzcan
Dünyadaki herkesin parmak izinin farklı olması, kimsenin sana benim gibi dokunamayacağının kanıtıdır.
Acılarımı bile tatlandırıyor aşkın. Yıkıma terkedilmiş kalemin bütün hücrelerine sürülmüş iksir gibisin.
Kaybetmekten asla korkmadığım son sınavıma yüreğinin dersliğinde giriyorum. Öğrenci benim, öğretmen sensin.
Sana yerine getiremeyeceğim sözler veremem, fakat istersen hiç kullanılmamış tertemiz bir kalp verebilirim.
Okyanusla, gökyüzü gibiydik biz seninle. İkimizde maviydik, birlikte gibiydik. Aslında hiç birleşmemiştik…
Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın; ya siyahi, ya beyazı seçeceksin.
Bir kelimeye milyonlarca anlam yüklediğim felsefemsin. Sen olmadığın zaman anlamsız kalırım, gereksiz olurum.
Seninle her şeye varım ben, sen benim uğurlu yolumsun. Yıldızlara yürürüm senle, sen iste canım senin olsun.
İkimizin hayali de aynıysa ortak bir yerde buluşmanın zamanı gelmiş demektir. Mesela sen ve ben aynı hayatta?
Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; Bense hep arkandan ağladım.
Şimdi o kadar zor ki geri dönmek, seni unutup başkasını sevmek ama bir şeyi anladım çok zormuş sevilmeden sevmek.
Fizikte bir teoriye göre bazı sesler kalp atışınızın hızlanmasına neden olabilir. Benim için bu ses senin sesin.
Belki de konuşuyordur gözlerin. Ama ben gözce bilmiyorum ki. Sessizce biliyorum, usulca biliyorum, masumca biliyorum.
Evet ağlamaklı oluyorum demdir bu. Hani kurşun sıksan geçmez geceden. Ve zehir zıkkım cigaram. Gel artık.
Gördüğünü herkes sever, sen onda görmediğini bulacaksın. Eğer gerçek aşk istiyorsan; Ten’e değil, kalbe dokunacaksın.
Öyle bir seveceksin ki, yüreğinden kimse ayıramayacak. Ve öyle birini seveceksin ki, seni gözleriyle bile aldatmayacak.
Kapına geldim. Ve ben, ben olmaktan vazgeçtim. Sen yeter ki “kim o” de. Kim olmamı istiyorsan, o olmaya geldim. Mevlana
Aşk bazen o elini ilk tuttuğundaki sıcaklık, gözlerine ilk baktığındaki o ışık ve tenine ilk yaklaştığındaki o tutkudur.
Ağzımın tadı yoksa hasta gibiysem, boğazıma düğümleniyorsa lokmalar, buluttan nem kapıyorsam, inan hep güzel gözlerinin hasretindendir.
O kadar yakınsın ki seni ben sandım, sana o kadar yakınım ki beni sen sandım. Sen mi benim ben mi sensin şaşırdım kaldım… Mevlana
Sana hasret yaşadığım her bir saniyenin değerini bilirim. Çünkü sana kavuştuğumda çektiğim hasreti kutsal yapan geçmişin izleri olacaktır.
Aşk, koskoca dünya nüfusunu bir anda sadece iki kişiye düşürmeye yarar. Nüfus sayımına gerek yoktur; çünkü aşk hiçbir zaman yerinde saymaz.
Seni bulmaktan çok aramak isterim! Seni sevmeden önce anlamak isterim! Seni bir ömür boyu bitirmek değil de sana hep yeniden başlamak isterim…
Birinin gözlerine bakmak, onun rüyalarına girmeyi göze almak demektir. Sevmeye kabiliyetin yoksa o gözlere pekguzelsozler.com bakmayacaksın.
Canımı kapına, yüreğimi ellerine, ruhumu bedenine, uykumu yatağına, öpücüklerimi dudağına göndereceğim! Ve yemin ederim seni ölünceye kadar seveceğim!
Adını gökyüzüne yazdım her sabah sende doğsun diye, yüreğini yüreğime yazdım canın yandığında benimle yansın diye, adını canım koydum sen öldüğünde bende öleyim diye.
Seni özlemek, üşümek gibidir soğuk bir akşamüstü, yağmurun altında yürümek gibi sırılsıklam, titreye titreye. Sıcak bir yer bulup sığınmak istersin ya hani, öyle ihtiyacım var işte, yüreğine sığınıp, nefesinde ısınmaya.
Dur ve dinle! Duyduğun her ayak sesi benim olabilir. Çalan her zilde benim parmağım kalmıştır. Perdeleri ardına kadar kapatma belki karşı binanın çatısında sana el sallayan ben olabilirim.
Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerden şarap olmuşuz, başka hayatlarda harap olmuşuz. Biz seninle bir denizin iki aşık balığı iken, başka sularda yüzüp durmuşuz, başka kıyılara vurmuşuz.
Hasretim sana yar, seni sevmem bir kızılcık çiçeğinin baharına dönmesi gibidir. Senin bakışların ömrümü uzatan bir iksir… Ve ben sevgili, şimdiye kadar hiç kimsede hissetmediğim duyguları seninle yaşıyorum.
Yağmurlu bir günde koşar sana gelirsem ıslak saçlarımı düzelt, başımı omuzuna yasla, ansızın dudaklarımı dudaklarıma değdir. Masum bir çocuk gibi konuşursam anla ki sana muhtacım; ver elini elime yalanda olsa bir kez seni seviyorum de…
ANLAMLI SÖZLER
Mutluluğu herkesle paylaşabilirsin ama acıyı paylaştığın insanlar özeldir.
Tok olan cümle cihanı tok sanır. Aç olan da alemde ekmek yok sanır.
Bazıları seni öyle bir şaşırtır ki değişerek mi o hale geldiklerini yoksa aslında hep mi öyle olduklarını asla anlayamazsın.
Umberto Eco’nun, Ortaçağı Düşlemek adlı kitabında dediği gibi: Ne yani böylesi korkunç bir dünyanın bir de cehennemi mi var?
Şairler şiirler yazıyor, ressamlar resimler yapıyor ve biz ozanlar türküler söylüyoruz. Peki, bütün bunları niçin yapıyoruz? Dünya alışkanlıktan değil de, sevgi ve mutluluktan dönsün diye. Hasret Gültekin
En güzel ironisidir dünyanın, seni üzmek istemiyorum diyen herkesin hayatımızın içine sıçması. Kaan Soydan
Beni ya sev ya da sevme. Kendimi sevmeyi öğrenmem yirmi küsur yıl sürdü, bir başkasını da ikna edecek kadar zamanım yok. Daniel Franzese
Ne bir savcı kalırdı ne bir yasa. Şu insanoğlu, önce bir kendini yargılasa!
Denizi seviyorsan dalgaları da seveceksin. Korkarak yaşarsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Yükün dürüstlükse gücün düşer belki ama başın düşmez.
Ağlamaktan korkma. Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşlarıyla temizlenir.
Bir insanın geleceği en büyük mertebe güvenilir insan olmaktır.
Bir insan bir kere gözünde küçüldüyse artık onunla büyük hesaplar yapılmaz.
Şımaracak kimsen olmayınca hayat seni kocaman bir adama çevirir.
Neden ben insanlara güvenmemeyi öğrenip ruhumu kirleteyim. Onlar güvenilir olmayı öğrensinler.
Yeryüzü bize atalarımızdan miras kalmadı çocuklarımızdan ödünç aldık.
İki bedeni birbirine karıştıran en önemli sıvı gözyaşlarıysa o bağ hiçbir aklın alamayacağı kadar büyülüdür.
Bazen en iyi seçim, vazgeçmektir.
Cehennem insan yüreğinde sevginin bittiği yerdir.
Aklı yarda olanın, gözü yerde olur.
Koşarken değil, düşerken yanımda olanlar, dostumdur.
İşimiz Allah’a kalmışsa, olmuş bil.
Allah de ve sus! Başka hiçbir şey söylemeye değmez.
Onlar sevmeyi, yan yana olmak sanıyor.
Sen gönlünü defter yaparsan gelip karalayan çok olur.
İyi bir ağaca sarılan, gölgesiz kalmaz.
Aynı dili değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir.
Vefa, çok ağır yüktür. Her insan taşıyamaz.
Yaz dostum! Güzel sevmeyene adam denir mi? Barış Manço
Kan bağı neye yarar can bağı olmadıktan sonra.
Herkesin gülmekten konuşamayacağı bir arkadaşı olmalı.
En güçlü iki savaşçı; sabır ve zamandır. Tolstoy
Başladığın cümleyi kendin bitiremezsen noktayı başkası koyar.
Kırılmış bir kalbin hesabı bu dünyaya ağır gelir.
Aşk, biri gelip ona anlam yükleyene dek sadece bir kelimedir.
Kaliteli insan işiyle boş insan kişiyle uğraşır.
Sen çok sev de bırak giden yar utansın. Necip Fazıl Kısakürek
Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte! Nazım Hikmet
Ya susmak ya da suskunluktan daha kıymetli bir söz söylemek gerekir.
İnsanı en çok yıpratan şey; iyi niyetlidir. Oscar Wilde
Hayatınız kötü bir yola girmişse unutmayın, direksiyondaki sizsiniz.
Sen neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar. Mevlana
Sevmek bu kadar güzelse kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.
Herkes aynı anda yaşar ama herkesin karanlığı farklıdır.
Belki yağmura da gerek kalmazdı, insanlar bu kadar kirli olmasaydı.
Sesini hatırlamıyorum bile; ama söyledikleri hala aklımda.
Öperken kokusunu içine çektiysen özlerken burnunun direği sızlar.
Pahalı parfümleri bir kenara bırakın insan güven kokmalı.
Her şey üstüne üstüne geliyorsa, belki de sen ters yönde gidiyorsundur.
İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil; tatlı dildir. Barış Manço
Yanında çocuk gibi mutlu olduğun kişi; sahip olduğun en değerli şeydir.
Yüzü güzel insanlar için gönlü güzel insanları ne çok üzdünüz.
İplerdeki düğümler bir şekilde çözülür. Asıl mesele boğazındakiler. La Edri
Hiç kimseyi, sizi duasına katmayacak kadar kırmayın. Hz. Fatma
O gemi sığındığı limanı özleseydi, bütün dalgalara dayanır, yine de gelirdi.
Herkesi adam yerine koymayın bazıları alışkın değildir yadırgar.
Masallar Albayım. Bu dünyada sonu mutlu biten tek şey onlar. Poyraz Karayel
Bazı insanlar alçak gönüllüdür bazıları da alçak olmaya gönüllüdür.
Uçmak için kuş olmak gerekmiyor. Küçük sevinçler olsun, yeter. Cemal Süreya
Hayatta en kıymetli hediye zamandır kime verdiğinize dikkat edin.
Umudunu asla kaybetme. Allah hem imtihan eder. Hem de imtihanda yardım eder.
Yorma kendini bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin.
Ne olmuş yani büyük adam olamadıysak, hayallerimizi satmadık ya. Erdal Tosun
Bazı şeyleri bir çırpıda silemezsin. Çırpınarak silersin İlhan Berk
Aklında bulunsun sevgilim, sen beni kandırmadın. Ben inanmayı seçtim. Can Yücel
Her dert insanlara söylenmez. Gün gelir seni o derdinler vururlar.
Olur olmaz kişilere içini dökersen döktüklerini toplamak da yine sana düşer.
Acının şiddetli oluşu değil, sürekli oluşu yoruyor bizi. Oğuz Atay
Vazgeçilmez insan yoktur, sevdiğin için katlandığın insanlar vardır. Tom Robbins
Yarı yolda bırakma diye bir şey yoktur. Yol orada bitmiştir. La Edri
İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıkları zaman anlar. Marcus Aurelius
Güven ayna gibidir. Bir kere kırıldı mı, hep çizik gösterir. Ts Eliot
Bir insanla birlikte ne kadar saçmalıyorsanız, o kadar samimisinizdir. Woody Allen
Herkes aynı anda geceyi yaşar ama herkesin karanlığı farklıdır. La Edri
İnsan kırılan kalbi için küsmeyi bulmuş. Bakmış affedemiyor susmayı bulmuş. La Edri
Sizi sevmiş, size inanmış ve güvenmiş birini hayal kırıklığına uğratmayın.
Kimseyi kendini göstermek için çabalama. Seni seven insan, gözündeki ışığı bile görür.
Yalnızlık zeki beyinlerin çıkarsızların ve sağduyulu insanların kaderidir.
İki gecem var ikisi de uykusuz; ya sensizim uyuyamam ya sen varsın uyku haram. Mevlana
Bazen en sıradan şeyler bile, doğru kişi ile birlikte yapıldığında sıradışı olur.
Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun, martı sevdiği denizden asla vazgeçmez. Alfred Capus
Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık; sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz.
Bana yalan söylemene üzülmedim. Bir daha sana asla güvenemeyeceğime üzüldüm. Frida Kahlo
Bir kelime kararını, bir duygu hayatını, bir insan seni değiştirebilir. Konfüçyus
Bir bekleyeni olmalı insanın, sen kendinden vazgeçsen de, senden vazgeçmeyecek. Neşet Ertaş
Haksız yere yapılan her şeyin Allah tarafından sorulacağının ferahlığı içerisindeyim.
Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan, bir günahı, seni beklediğim kadar.
Gülersen, bütün dünya seninle birlikte güler. Ağlarsan tek başına ağlarsın. Oldboy
Hayattaki en büyük zafer hiçbir zaman düşmemekte değil, her düştüğünde ayağa kalkmakta yatar.
Asıl mesele, bir şeye sahip olmak değil, sahip olduğuna layık olabilmektir. Erich Fromm
Kendini ne kadar büyük görürsen gör. Bende sadece gözümün gördüğü kadarsın. Ötesi yok.
Yorma kendini; bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin. Charles Bukowski
Hayatta daima gerçekleri savun! Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun.
Bir şeyi yüreğinde ve aklında bitiremedikçe, gidişler ve kaçışlar çare değildir. Ts Eliot
Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?
İlk başta herkes iyidir. İnsanların ilk söylediklerine değil, son yaptıklarına bakacaksın.
Ertelemek yaşamın mayasını kaçırır. Kızdıysan bağır, sevindiysen söyle, özlediysen arkasından koş.
Yüreğini yakan felaketler varsa yangınını söndürecek mucizeler de vardır elbet.
Kime ne emanet ettiysek, ya kırdı, ya da kaybetti. Anladım ki emanete en güzel bakan ALLAH idi.
Bir kadının kaderi; sevdiği adamın ihanetiyle, sevmediği adamın sadakatı arasında çizilir.
Kişi sevdiğini Allah’a emanet ederse, bir daha onu görmeden ölmezmiş. Öyleyse Allah’a emanet ol.
İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri? Yoksa insan, büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri?
Kim bilir. Masalınızın kahramanı, başka bir hikâyenin figüranı olmaya gitmiştir belki de. Nazım Hikmet
Seni bana sevdiren, elbette gönlüme de bir yol çizecektir. Yani demem o ki; takdiri ilahi.
Belki de her şeyi kabullenip, hayatı akışına bırakmak lazım. Zorlamak bazen çözüm değildir. La Edri
Önüne çıkana engel dersen, takılıp düşersin; basamak dersen, bir basamak yükselirsin.
Eğer, ileride bir gün keşke demek istemiyorsan, üç doğru seç! Eşini, işini, arkadaşını! Yunus Emre
Küçük şeylere gerektiğinden fazla önem verenler, elinden büyük işler gelmeyenlerdir.
Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu. Neşet Ertaş
Bir yalan hangi amaçla söylenirse söylensin her zaman en kötü gerçekten daha kötüdür.
Bir yalana inanmış olmak sizi aptal yapmaz. Çünkü saf olmak, karaktersiz olmaktan daha iyidir. La Edri
İyilik yapmaya devam et. Karşındaki o iyiliğe layık olmasa bile, sen o iyiliğe layıksın. Che Guevara
İyi şeyler inandığında, daha iyi şeyler sabrettiğinde ve en iyi şeyler hiç vazgeçmediğinde gelir. La Edri
Hiçbir dil özlemi taşıyacak kadar güçlü değildir. İnsan bu yüzden özledikçe sessizleşir. Can Yücel
Bir erkeğin yumruğundan daha serttir bir kadının son sözü. Çünkü biri dişlerini döker, diğeri düşlerini.
Kanaya kanaya iyileşir bazı yaralar, aşk gibi, ihanet gibi, yalnızlık gibi, geç olur, güç olur ama olur.
Öyle anlar olur ki; içinde bulunduğun durumu kimseye anlatamazsın. Anlatsan da kimse anlamaz zaten.
Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; bense hep arkandan ağladım.
Bazı insanlar size sadık değildir, size olan ihtiyaçlarına sadıktır. İhtiyaçları değiştiğinde sadakatleri de değişir.
Sadece aptalların ciddiye alındığı bir dünyada yaşıyoruz. O halde ‘beni anlamıyorlar’ diye üzülmek niye?
Mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir.
İnsanlar değişir ve onlar genellikle asla olmam dedikleri insanlar olmaya başlarlar. Thomaz Stearns Elio
Birine yardım etmek istiyorsan sakın bir büyüklük yapıp akıl verme, keza geriye kalan sana yetmeyebilir…
Kadınlar ‘söylenecek fazla bir şey yok.’ dediğinde, aslında söyleyecekleri çok şey olduğunu bilmek gerekir…
Sözümün akışını bozup güzel cümleler aramaktansa, güzel cümleleri bozup sözümün akışına uydurmayı tercih ederim.
Bazı kişiler henüz benliklerini bulamadıklarını söylerler ama benlik insanın bulduğu değil yarattığı bir şeydir.
Güne gülümseyerek başladığınızda, o gülümseme tüm gününüze yayılabilir ve duygularınızı olumlu yaşamanıza yol açabilir.
Meşgul olduğunu söylüyorsa rahatsız etme. Kıymetli olsan, zaten meşguliyetin bir parçası sen olurdun.
İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar. Neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar.
Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzme. Unutma; sen kaldırabiliyorsan, onlar da kaldırabilir. Bob Marley
Her şeyin zamanı yaşadığınız o andır. Mutlu olmayı ertelemeyin. Çünkü canınızın istediği zaman ölmeyeceksiniz.
Açık sözlü olmak iyidir iyi. En kötü ihtimalle sonradan kaybedeceklerini, en başta kaybedersin. Mark Twain
İnsanların, gerçekten ne düşündüklerini öğrenmek için söylediklerinden çok, yaptıklarına dikkat edin. Rene Descartes
Birine duyduğun sevgi ve sinir doğru orantılıdır. En çok sevdiğin insana, herkesten çok sinirlenirsin. Sigmund Freud
Akıllı insanlar, kendilerine yapılan birçok şeyi affedebilir ama affettikleri şeyleri hiçbir zaman unutmazlar. Tom Robbinson
Kazanması yıllar süren, kırılması saniye alan ve dağıldıktan sonra toparlanması için ömür greken şeye güven denir. Ts Eliot
Anlarsın ki; aslında kimsenin farkı yok kimseden. Sadece biri daha iyi yalan söyler, biri daha iyi oynar oyununu. Can Yücel
Tanrım bir gün bütün insanlara, istedikleri kadar para ver ki asıl ihtiyaçlarının o olmadığını anlayabilsinler. Jim Carrey
Gidecek hiçbir yeri yokken sana sığınan değil, gidecek çok yeri olmasına rağmen, senin yanında kalandır pekguzelsozler.com değerli olan. La Edri
Del kadınlar iyidir. Çünkü ne kahkahaları tutsak, ne gözyaşları sınırlı, ne arzuları mahpus, ne öfkeleri prangalıdır. Ahmed Arif
Kimseyi küçümseyecek kadar büyük değilsin. Çünkü gün gelir, küçümsediğin her şey için önemsediğin bir bedel ödersin. Tolstoy
Eğer bitmiş bir şey sana acı veriyorsa, duyduğun acı o şeyin kendisinden değil; verdiğin değerin ona değmemesindendir. William Golding
Hayat öyle lanet bir şey ki; sustuğunda konuşmadın diye pişman eder, konuştuğunda ise susmadığın için kahreder. Charles Bukowski
Doğru zamanda gelen yanlış insana tanıdığın şansı, yanış zamanda gelen, doğru insana tanımadığın sürece üzülen hep sen olursun. Çehov
Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
Sular hep aktı geçti, kurudu vakti geçti. Nice han nice sultan, tahtı bıraktı geçti. Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti.
Şu an ve şimdi, gerçektir, canlıdır. Geçmiş canlılığını yitirenken, gelecek henüz can bulmayandır. Yani bugün var, yarın olmayabilir.
Bir insana tamamen güvendiğinizde iki sonuçtan birini elde edeceğiniz kesindir. Ya yaşam boyu dost, ya hayat boyu bir ders…
İçin ağlasa da kim duyar seni? Kim anlar dışarıdan olup biteni? Leyla’nın yüzünü görenler bilir: Mecnun’un kalbine batan dikeni.
Görmek istemediklerinizi gözlerinizi kapatarak engelleyebilirsiniz ama hissetmek istemediklerinizi kalbinizi kapatarak engelleyemezsiniz.
Ne sahip olduğunuzdur hayat ne de umduklarınız bunca zaman, yüreğiniz kadardır hayat, seviliyorsanız renkli, sevilmiyorsanız siyah beyaz.
Ben asla ağlamam deyip her gece yatağa yattığında aklına o gelip gözünden iki damla yaş süzülüyorsa eğer utançla işte o zaman aşıksın demektir.
Yorgunum, hiçbir şey bilmiyorum, tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde dolaşan elini hissetmek ve sonsuza dek öyle kalmak.
Kadınları anlamak istiyorsanız bir saat açık havada durun. Ne alaka diyorsanız, zaten anlamayacaksınız en azından beyninize oksijen gitsin!
Bizi de bu acımak mahvediyor albayım, başkalarına acımakla başlayan bu tehlikeli duygu, her zaman kendimize acımakla pekguzelsozler.com son buluyor. Oğuz Atay
Ne kadar farklı olursa olsun, sana ait olmayana tenezzül etme. Ve ne kadar basit olursa olsun senin olandan asla vazgeçme. Ernesto Che Guevara
Birini sevmek delilik, biri tarafından sevilmek hediyedir. Ancak sevdiğin seni içten seviyorsa, şte o zaman hayat yaşanmaya değerdir. Erich Fromm
Öyle insanlar vardır ki; binlerce kelime konuşsanız bile sizi anlamazlar. Ve öyle dostlar vardır ki; tek kelime konuşmasanız bile sizi anlarlar.
Buğdaylar sevilir, çünkü onlar alçak gönüllüdür, büyüdükçe, olgunlaştıkça, içleri doldukça, ağırlaşırlar ve başlarını yere eğerler. İnsan da böyle olmalı.
Bir insan değer vermek, özen göstermek, onun kıymetini bilmek de bir kültürdür. Bunun eğitimi yoktur, kitaplarda yazmaz. Yolu insan olmaktan geçer. La Edri
Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak.
Sözleriniz; kalbinizin aynasıdır, sevdiğinizle aranızda duvar da olabilir köprü de, mesele onlara hakim olmak ve birbirinizden uzaklaşmak için değil yakınlaşmak için kullanmaktır.
Sen çare ararken, o bahane ararsa. Onun gibi sende vazgeçersin senden! Çünkü ikinizde birbirinizde olmayan şeyleri aramışsınızdır. Sen onda huzur, o sende kusur. Ve artık, aranacak bir şey kalmaz.
Tok olan cümle cihanı tok sanır. Aç olan da alemde ekmek yok sanır.
Bazıları seni öyle bir şaşırtır ki değişerek mi o hale geldiklerini yoksa aslında hep mi öyle olduklarını asla anlayamazsın.
Umberto Eco’nun, Ortaçağı Düşlemek adlı kitabında dediği gibi: Ne yani böylesi korkunç bir dünyanın bir de cehennemi mi var?
Şairler şiirler yazıyor, ressamlar resimler yapıyor ve biz ozanlar türküler söylüyoruz. Peki, bütün bunları niçin yapıyoruz? Dünya alışkanlıktan değil de, sevgi ve mutluluktan dönsün diye. Hasret Gültekin
En güzel ironisidir dünyanın, seni üzmek istemiyorum diyen herkesin hayatımızın içine sıçması. Kaan Soydan
Beni ya sev ya da sevme. Kendimi sevmeyi öğrenmem yirmi küsur yıl sürdü, bir başkasını da ikna edecek kadar zamanım yok. Daniel Franzese
Ne bir savcı kalırdı ne bir yasa. Şu insanoğlu, önce bir kendini yargılasa!
Denizi seviyorsan dalgaları da seveceksin. Korkarak yaşarsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Yükün dürüstlükse gücün düşer belki ama başın düşmez.
Ağlamaktan korkma. Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşlarıyla temizlenir.
Bir insanın geleceği en büyük mertebe güvenilir insan olmaktır.
Bir insan bir kere gözünde küçüldüyse artık onunla büyük hesaplar yapılmaz.
Şımaracak kimsen olmayınca hayat seni kocaman bir adama çevirir.
Neden ben insanlara güvenmemeyi öğrenip ruhumu kirleteyim. Onlar güvenilir olmayı öğrensinler.
Yeryüzü bize atalarımızdan miras kalmadı çocuklarımızdan ödünç aldık.
İki bedeni birbirine karıştıran en önemli sıvı gözyaşlarıysa o bağ hiçbir aklın alamayacağı kadar büyülüdür.
Bazen en iyi seçim, vazgeçmektir.
Cehennem insan yüreğinde sevginin bittiği yerdir.
Aklı yarda olanın, gözü yerde olur.
Koşarken değil, düşerken yanımda olanlar, dostumdur.
İşimiz Allah’a kalmışsa, olmuş bil.
Allah de ve sus! Başka hiçbir şey söylemeye değmez.
Onlar sevmeyi, yan yana olmak sanıyor.
Sen gönlünü defter yaparsan gelip karalayan çok olur.
İyi bir ağaca sarılan, gölgesiz kalmaz.
Aynı dili değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir.
Vefa, çok ağır yüktür. Her insan taşıyamaz.
Yaz dostum! Güzel sevmeyene adam denir mi? Barış Manço
Kan bağı neye yarar can bağı olmadıktan sonra.
Herkesin gülmekten konuşamayacağı bir arkadaşı olmalı.
En güçlü iki savaşçı; sabır ve zamandır. Tolstoy
Başladığın cümleyi kendin bitiremezsen noktayı başkası koyar.
Kırılmış bir kalbin hesabı bu dünyaya ağır gelir.
Aşk, biri gelip ona anlam yükleyene dek sadece bir kelimedir.
Kaliteli insan işiyle boş insan kişiyle uğraşır.
Sen çok sev de bırak giden yar utansın. Necip Fazıl Kısakürek
Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte! Nazım Hikmet
Ya susmak ya da suskunluktan daha kıymetli bir söz söylemek gerekir.
İnsanı en çok yıpratan şey; iyi niyetlidir. Oscar Wilde
Hayatınız kötü bir yola girmişse unutmayın, direksiyondaki sizsiniz.
Sen neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar. Mevlana
Sevmek bu kadar güzelse kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.
Herkes aynı anda yaşar ama herkesin karanlığı farklıdır.
Belki yağmura da gerek kalmazdı, insanlar bu kadar kirli olmasaydı.
Sesini hatırlamıyorum bile; ama söyledikleri hala aklımda.
Öperken kokusunu içine çektiysen özlerken burnunun direği sızlar.
Pahalı parfümleri bir kenara bırakın insan güven kokmalı.
Her şey üstüne üstüne geliyorsa, belki de sen ters yönde gidiyorsundur.
İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil; tatlı dildir. Barış Manço
Yanında çocuk gibi mutlu olduğun kişi; sahip olduğun en değerli şeydir.
Yüzü güzel insanlar için gönlü güzel insanları ne çok üzdünüz.
İplerdeki düğümler bir şekilde çözülür. Asıl mesele boğazındakiler. La Edri
Hiç kimseyi, sizi duasına katmayacak kadar kırmayın. Hz. Fatma
O gemi sığındığı limanı özleseydi, bütün dalgalara dayanır, yine de gelirdi.
Herkesi adam yerine koymayın bazıları alışkın değildir yadırgar.
Masallar Albayım. Bu dünyada sonu mutlu biten tek şey onlar. Poyraz Karayel
Bazı insanlar alçak gönüllüdür bazıları da alçak olmaya gönüllüdür.
Uçmak için kuş olmak gerekmiyor. Küçük sevinçler olsun, yeter. Cemal Süreya
Hayatta en kıymetli hediye zamandır kime verdiğinize dikkat edin.
Umudunu asla kaybetme. Allah hem imtihan eder. Hem de imtihanda yardım eder.
Yorma kendini bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin.
Ne olmuş yani büyük adam olamadıysak, hayallerimizi satmadık ya. Erdal Tosun
Bazı şeyleri bir çırpıda silemezsin. Çırpınarak silersin İlhan Berk
Aklında bulunsun sevgilim, sen beni kandırmadın. Ben inanmayı seçtim. Can Yücel
Her dert insanlara söylenmez. Gün gelir seni o derdinler vururlar.
Olur olmaz kişilere içini dökersen döktüklerini toplamak da yine sana düşer.
Acının şiddetli oluşu değil, sürekli oluşu yoruyor bizi. Oğuz Atay
Vazgeçilmez insan yoktur, sevdiğin için katlandığın insanlar vardır. Tom Robbins
Yarı yolda bırakma diye bir şey yoktur. Yol orada bitmiştir. La Edri
İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıkları zaman anlar. Marcus Aurelius
Güven ayna gibidir. Bir kere kırıldı mı, hep çizik gösterir. Ts Eliot
Bir insanla birlikte ne kadar saçmalıyorsanız, o kadar samimisinizdir. Woody Allen
Herkes aynı anda geceyi yaşar ama herkesin karanlığı farklıdır. La Edri
İnsan kırılan kalbi için küsmeyi bulmuş. Bakmış affedemiyor susmayı bulmuş. La Edri
Sizi sevmiş, size inanmış ve güvenmiş birini hayal kırıklığına uğratmayın.
Kimseyi kendini göstermek için çabalama. Seni seven insan, gözündeki ışığı bile görür.
Yalnızlık zeki beyinlerin çıkarsızların ve sağduyulu insanların kaderidir.
İki gecem var ikisi de uykusuz; ya sensizim uyuyamam ya sen varsın uyku haram. Mevlana
Bazen en sıradan şeyler bile, doğru kişi ile birlikte yapıldığında sıradışı olur.
Fırtınanın şiddeti ne olursa olsun, martı sevdiği denizden asla vazgeçmez. Alfred Capus
Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık; sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz.
Bana yalan söylemene üzülmedim. Bir daha sana asla güvenemeyeceğime üzüldüm. Frida Kahlo
Bir kelime kararını, bir duygu hayatını, bir insan seni değiştirebilir. Konfüçyus
Bir bekleyeni olmalı insanın, sen kendinden vazgeçsen de, senden vazgeçmeyecek. Neşet Ertaş
Haksız yere yapılan her şeyin Allah tarafından sorulacağının ferahlığı içerisindeyim.
Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan, bir günahı, seni beklediğim kadar.
Gülersen, bütün dünya seninle birlikte güler. Ağlarsan tek başına ağlarsın. Oldboy
Hayattaki en büyük zafer hiçbir zaman düşmemekte değil, her düştüğünde ayağa kalkmakta yatar.
Asıl mesele, bir şeye sahip olmak değil, sahip olduğuna layık olabilmektir. Erich Fromm
Kendini ne kadar büyük görürsen gör. Bende sadece gözümün gördüğü kadarsın. Ötesi yok.
Yorma kendini; bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin. Charles Bukowski
Hayatta daima gerçekleri savun! Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun.
Bir şeyi yüreğinde ve aklında bitiremedikçe, gidişler ve kaçışlar çare değildir. Ts Eliot
Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?
İlk başta herkes iyidir. İnsanların ilk söylediklerine değil, son yaptıklarına bakacaksın.
Ertelemek yaşamın mayasını kaçırır. Kızdıysan bağır, sevindiysen söyle, özlediysen arkasından koş.
Yüreğini yakan felaketler varsa yangınını söndürecek mucizeler de vardır elbet.
Kime ne emanet ettiysek, ya kırdı, ya da kaybetti. Anladım ki emanete en güzel bakan ALLAH idi.
Bir kadının kaderi; sevdiği adamın ihanetiyle, sevmediği adamın sadakatı arasında çizilir.
Kişi sevdiğini Allah’a emanet ederse, bir daha onu görmeden ölmezmiş. Öyleyse Allah’a emanet ol.
İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri? Yoksa insan, büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri?
Kim bilir. Masalınızın kahramanı, başka bir hikâyenin figüranı olmaya gitmiştir belki de. Nazım Hikmet
Seni bana sevdiren, elbette gönlüme de bir yol çizecektir. Yani demem o ki; takdiri ilahi.
Belki de her şeyi kabullenip, hayatı akışına bırakmak lazım. Zorlamak bazen çözüm değildir. La Edri
Önüne çıkana engel dersen, takılıp düşersin; basamak dersen, bir basamak yükselirsin.
Eğer, ileride bir gün keşke demek istemiyorsan, üç doğru seç! Eşini, işini, arkadaşını! Yunus Emre
Küçük şeylere gerektiğinden fazla önem verenler, elinden büyük işler gelmeyenlerdir.
Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu. Neşet Ertaş
Bir yalan hangi amaçla söylenirse söylensin her zaman en kötü gerçekten daha kötüdür.
Bir yalana inanmış olmak sizi aptal yapmaz. Çünkü saf olmak, karaktersiz olmaktan daha iyidir. La Edri
İyilik yapmaya devam et. Karşındaki o iyiliğe layık olmasa bile, sen o iyiliğe layıksın. Che Guevara
İyi şeyler inandığında, daha iyi şeyler sabrettiğinde ve en iyi şeyler hiç vazgeçmediğinde gelir. La Edri
Hiçbir dil özlemi taşıyacak kadar güçlü değildir. İnsan bu yüzden özledikçe sessizleşir. Can Yücel
Bir erkeğin yumruğundan daha serttir bir kadının son sözü. Çünkü biri dişlerini döker, diğeri düşlerini.
Kanaya kanaya iyileşir bazı yaralar, aşk gibi, ihanet gibi, yalnızlık gibi, geç olur, güç olur ama olur.
Öyle anlar olur ki; içinde bulunduğun durumu kimseye anlatamazsın. Anlatsan da kimse anlamaz zaten.
Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; bense hep arkandan ağladım.
Bazı insanlar size sadık değildir, size olan ihtiyaçlarına sadıktır. İhtiyaçları değiştiğinde sadakatleri de değişir.
Sadece aptalların ciddiye alındığı bir dünyada yaşıyoruz. O halde ‘beni anlamıyorlar’ diye üzülmek niye?
Mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir.
İnsanlar değişir ve onlar genellikle asla olmam dedikleri insanlar olmaya başlarlar. Thomaz Stearns Elio
Birine yardım etmek istiyorsan sakın bir büyüklük yapıp akıl verme, keza geriye kalan sana yetmeyebilir…
Kadınlar ‘söylenecek fazla bir şey yok.’ dediğinde, aslında söyleyecekleri çok şey olduğunu bilmek gerekir…
Sözümün akışını bozup güzel cümleler aramaktansa, güzel cümleleri bozup sözümün akışına uydurmayı tercih ederim.
Bazı kişiler henüz benliklerini bulamadıklarını söylerler ama benlik insanın bulduğu değil yarattığı bir şeydir.
Güne gülümseyerek başladığınızda, o gülümseme tüm gününüze yayılabilir ve duygularınızı olumlu yaşamanıza yol açabilir.
Meşgul olduğunu söylüyorsa rahatsız etme. Kıymetli olsan, zaten meşguliyetin bir parçası sen olurdun.
İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar. Neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar.
Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzme. Unutma; sen kaldırabiliyorsan, onlar da kaldırabilir. Bob Marley
Her şeyin zamanı yaşadığınız o andır. Mutlu olmayı ertelemeyin. Çünkü canınızın istediği zaman ölmeyeceksiniz.
Açık sözlü olmak iyidir iyi. En kötü ihtimalle sonradan kaybedeceklerini, en başta kaybedersin. Mark Twain
İnsanların, gerçekten ne düşündüklerini öğrenmek için söylediklerinden çok, yaptıklarına dikkat edin. Rene Descartes
Birine duyduğun sevgi ve sinir doğru orantılıdır. En çok sevdiğin insana, herkesten çok sinirlenirsin. Sigmund Freud
Akıllı insanlar, kendilerine yapılan birçok şeyi affedebilir ama affettikleri şeyleri hiçbir zaman unutmazlar. Tom Robbinson
Kazanması yıllar süren, kırılması saniye alan ve dağıldıktan sonra toparlanması için ömür greken şeye güven denir. Ts Eliot
Anlarsın ki; aslında kimsenin farkı yok kimseden. Sadece biri daha iyi yalan söyler, biri daha iyi oynar oyununu. Can Yücel
Tanrım bir gün bütün insanlara, istedikleri kadar para ver ki asıl ihtiyaçlarının o olmadığını anlayabilsinler. Jim Carrey
Gidecek hiçbir yeri yokken sana sığınan değil, gidecek çok yeri olmasına rağmen, senin yanında kalandır pekguzelsozler.com değerli olan. La Edri
Del kadınlar iyidir. Çünkü ne kahkahaları tutsak, ne gözyaşları sınırlı, ne arzuları mahpus, ne öfkeleri prangalıdır. Ahmed Arif
Kimseyi küçümseyecek kadar büyük değilsin. Çünkü gün gelir, küçümsediğin her şey için önemsediğin bir bedel ödersin. Tolstoy
Eğer bitmiş bir şey sana acı veriyorsa, duyduğun acı o şeyin kendisinden değil; verdiğin değerin ona değmemesindendir. William Golding
Hayat öyle lanet bir şey ki; sustuğunda konuşmadın diye pişman eder, konuştuğunda ise susmadığın için kahreder. Charles Bukowski
Doğru zamanda gelen yanlış insana tanıdığın şansı, yanış zamanda gelen, doğru insana tanımadığın sürece üzülen hep sen olursun. Çehov
Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
Sular hep aktı geçti, kurudu vakti geçti. Nice han nice sultan, tahtı bıraktı geçti. Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti.
Şu an ve şimdi, gerçektir, canlıdır. Geçmiş canlılığını yitirenken, gelecek henüz can bulmayandır. Yani bugün var, yarın olmayabilir.
Bir insana tamamen güvendiğinizde iki sonuçtan birini elde edeceğiniz kesindir. Ya yaşam boyu dost, ya hayat boyu bir ders…
İçin ağlasa da kim duyar seni? Kim anlar dışarıdan olup biteni? Leyla’nın yüzünü görenler bilir: Mecnun’un kalbine batan dikeni.
Görmek istemediklerinizi gözlerinizi kapatarak engelleyebilirsiniz ama hissetmek istemediklerinizi kalbinizi kapatarak engelleyemezsiniz.
Ne sahip olduğunuzdur hayat ne de umduklarınız bunca zaman, yüreğiniz kadardır hayat, seviliyorsanız renkli, sevilmiyorsanız siyah beyaz.
Ben asla ağlamam deyip her gece yatağa yattığında aklına o gelip gözünden iki damla yaş süzülüyorsa eğer utançla işte o zaman aşıksın demektir.
Yorgunum, hiçbir şey bilmiyorum, tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde dolaşan elini hissetmek ve sonsuza dek öyle kalmak.
Kadınları anlamak istiyorsanız bir saat açık havada durun. Ne alaka diyorsanız, zaten anlamayacaksınız en azından beyninize oksijen gitsin!
Bizi de bu acımak mahvediyor albayım, başkalarına acımakla başlayan bu tehlikeli duygu, her zaman kendimize acımakla pekguzelsozler.com son buluyor. Oğuz Atay
Ne kadar farklı olursa olsun, sana ait olmayana tenezzül etme. Ve ne kadar basit olursa olsun senin olandan asla vazgeçme. Ernesto Che Guevara
Birini sevmek delilik, biri tarafından sevilmek hediyedir. Ancak sevdiğin seni içten seviyorsa, şte o zaman hayat yaşanmaya değerdir. Erich Fromm
Öyle insanlar vardır ki; binlerce kelime konuşsanız bile sizi anlamazlar. Ve öyle dostlar vardır ki; tek kelime konuşmasanız bile sizi anlarlar.
Buğdaylar sevilir, çünkü onlar alçak gönüllüdür, büyüdükçe, olgunlaştıkça, içleri doldukça, ağırlaşırlar ve başlarını yere eğerler. İnsan da böyle olmalı.
Bir insan değer vermek, özen göstermek, onun kıymetini bilmek de bir kültürdür. Bunun eğitimi yoktur, kitaplarda yazmaz. Yolu insan olmaktan geçer. La Edri
Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak.
Sözleriniz; kalbinizin aynasıdır, sevdiğinizle aranızda duvar da olabilir köprü de, mesele onlara hakim olmak ve birbirinizden uzaklaşmak için değil yakınlaşmak için kullanmaktır.
Sen çare ararken, o bahane ararsa. Onun gibi sende vazgeçersin senden! Çünkü ikinizde birbirinizde olmayan şeyleri aramışsınızdır. Sen onda huzur, o sende kusur. Ve artık, aranacak bir şey kalmaz.
ŞEMS’İN EN GÜZEL AŞK SÖZLERİ
Aşkı kalem yazmaz ki kitaplarda bulasın.
Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.
Kapımıza değil; kalbimize vuran buyursun!
Her insan için bir âşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.
Âlimken arif oldun peki âşık olmaya namzet misin?
Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de…
Biri gelir seni sen eder, biri gelir seni senden eder.
Sen nasıl bir pınarsın Mevlana’m, içtikçe daha çok susadığım.
Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.
Gamzelendi gönül yine devası ah’tır. Gönlü mahzun olanın dostu Allah’tır.
Ayağında diken yarası olmayan, sinesine gül kokusu süremez.
Ey aşk! Sen öyle bir kişisin ki, dünya tokları, senin vuslatının açlarıdır.
Ey Celalettin talipsen yüreğime, yalnızlığını adayacaksın bana.
El alem şarap içer sarhoş olur, biz aşk ehliyiz içmeden sarhoş olmuşuz.
Şaşarım seven insan nasıl uyur? Aşığa her türlü uyku haramdır.
Olurda bir gün mesafeleri aşıp bana gelirsen, yüreğinde rengârenk açan Aşk ile gel.
Sen ol da; ister yar ol, ister yara; lütfun da başım üstüne, kahrın da.
Sende o var bu var, falan dedi var, falan anlattı var, peki sende senden ne var Mevlana?
Aşığın gözleri sevgilisinden ayrıldığında da yaşla dolar, O’ne kavuştuğunda da.
Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca. Dağı bile taşır insan aşık olup, inanınca.
Ah edip vahlanma. Aşk bilek gücü değil, yürektir. Yüreğin yetmiyorsa düşme yollara.
Dedim ki: etrafında dolaşsam beni kınıyorlar? Dedi ki: zaten biz, kınanmadık sevgi görmedik ki…
İnsanlar maşuk aramıyor, bencil duygularına köle arıyor. Köle buluyor ama aşkı bulamıyor.
Gel bakalım ateşle nasıl oynanır göstereyim… Gör bakalım ateş mi seni yakar, sen mi ateşi?
Allah senin kapından aşk sarayına bir insan alacaksa, o insana sen nasıl ben seni sevmiyorum dersin?
Ey sevgili bir geceliğine değiş tokuş etseydik yüreğimizi taşıyabilir miydin acaba bendeki seni.
Kır kalemin ucunu. Bundan sonraki yolculuğumuz aşk yolculuğudur. Aşkı kalem yazmaz ki kitaplarda bulasın.
“Her şeyi senin için var ettim diyen Rabb’e, her şeyi senin için terk ettim” diyebilmektir AŞK.
Aşık odur ki, Allah’tan aldığı aşk emanetini Allah’a verir. Aşk mezhebinde her şey yüce Aşk’a kurbandır.
Kalp ruha der ki: ben severim, âşık olurum; ama acısını nedense hep sen çekersin. Ruh da cevap verir: Sen yeter ki sev.
Ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim bu yüreğe ben söz verdim, hiçbir harfi, sensiz bir cümleye kurban etmedim.
Bana göre âşık öyle olmalı ki, şöyle bir kalkınca, her tarafı ateşler sarsın; her tarafta kıyametler kopsun.
Ey aşk! Seni senelerce yaban ellerde, hoyrat dillerde aradım. Oysa bendeymişsin bilememişim. Oyalanmışım. Kalakalmışım.
Sanmayasın ki; aşk akıl işidir. Gül ki her gönlün mürşididir. Kimini kokusuyla şad eder. Kimini de dikeniyle irşat eder.
Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın, ya siyahı, ya beyazı seçeceksin.
Ey gönül! Şimdi sorarım sana, hangi aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?
Gençliğimde aradığımı yaşlılığımda buldum, neylersin. Ya ben erken geldim ya sen geç kaldın vuslata, neylersin. Kader!
Âşık odur ki, Allah’tan aldığı aşk emanetini Allah’a verir. Aşk mezhebinde her şey yüce Aşk’a kurbandır.
Şeytanda insandaki özelliklerin birisi hariç hepsi vardır. Şeytanda eksik olan tek nimet aşk… Şeytanın insanı çekememesi aşksızlığındandır.
Sevmeye layık olmayana hatırlayarak değerli etme. Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme. Unutma sevgi yürekli olana yakışır.
Ey benim yetim gönlüm, bırak gamlı düşünmeyi. Sus ve sabret. Gözyaşının hesabını Rabbim sorsun. Sen hakkını helal et.
Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
Mum gibi erimiyorsa insan, yanıyorum dememeli. Yanmaktan korkuyorsa kişi, aşk kapısından girmemeli. Ya kor yürekli olmalı insan, ya da kor barındıracak yürekli.
Arza hacet yok, halim sana ayandır. Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır. Söze lüzum yok, susuşum sana kelamdır. Kelama ihtiyaç yok, aşk sana figandır.
Allah bir insanı senin elinle ayağa kaldıracaksa, sen nasıl elini uzatmazsın? Allah seni insanlara sevdirmek istiyor, Allah senin dağılmış parçalarını topluyor. Aşka nankörlük etme!
Hüzün ki en çok yakışandır aşıklara. Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık. Ne de olsa biz mahzun bir Peygamberin ümmeti değil miyiz? Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de.
Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.
Kapımıza değil; kalbimize vuran buyursun!
Her insan için bir âşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.
Âlimken arif oldun peki âşık olmaya namzet misin?
Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de…
Biri gelir seni sen eder, biri gelir seni senden eder.
Sen nasıl bir pınarsın Mevlana’m, içtikçe daha çok susadığım.
Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.
Gamzelendi gönül yine devası ah’tır. Gönlü mahzun olanın dostu Allah’tır.
Ayağında diken yarası olmayan, sinesine gül kokusu süremez.
Ey aşk! Sen öyle bir kişisin ki, dünya tokları, senin vuslatının açlarıdır.
Ey Celalettin talipsen yüreğime, yalnızlığını adayacaksın bana.
El alem şarap içer sarhoş olur, biz aşk ehliyiz içmeden sarhoş olmuşuz.
Şaşarım seven insan nasıl uyur? Aşığa her türlü uyku haramdır.
Olurda bir gün mesafeleri aşıp bana gelirsen, yüreğinde rengârenk açan Aşk ile gel.
Sen ol da; ister yar ol, ister yara; lütfun da başım üstüne, kahrın da.
Sende o var bu var, falan dedi var, falan anlattı var, peki sende senden ne var Mevlana?
Aşığın gözleri sevgilisinden ayrıldığında da yaşla dolar, O’ne kavuştuğunda da.
Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca. Dağı bile taşır insan aşık olup, inanınca.
Ah edip vahlanma. Aşk bilek gücü değil, yürektir. Yüreğin yetmiyorsa düşme yollara.
Dedim ki: etrafında dolaşsam beni kınıyorlar? Dedi ki: zaten biz, kınanmadık sevgi görmedik ki…
İnsanlar maşuk aramıyor, bencil duygularına köle arıyor. Köle buluyor ama aşkı bulamıyor.
Gel bakalım ateşle nasıl oynanır göstereyim… Gör bakalım ateş mi seni yakar, sen mi ateşi?
Allah senin kapından aşk sarayına bir insan alacaksa, o insana sen nasıl ben seni sevmiyorum dersin?
Ey sevgili bir geceliğine değiş tokuş etseydik yüreğimizi taşıyabilir miydin acaba bendeki seni.
Kır kalemin ucunu. Bundan sonraki yolculuğumuz aşk yolculuğudur. Aşkı kalem yazmaz ki kitaplarda bulasın.
“Her şeyi senin için var ettim diyen Rabb’e, her şeyi senin için terk ettim” diyebilmektir AŞK.
Aşık odur ki, Allah’tan aldığı aşk emanetini Allah’a verir. Aşk mezhebinde her şey yüce Aşk’a kurbandır.
Kalp ruha der ki: ben severim, âşık olurum; ama acısını nedense hep sen çekersin. Ruh da cevap verir: Sen yeter ki sev.
Ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim bu yüreğe ben söz verdim, hiçbir harfi, sensiz bir cümleye kurban etmedim.
Bana göre âşık öyle olmalı ki, şöyle bir kalkınca, her tarafı ateşler sarsın; her tarafta kıyametler kopsun.
Ey aşk! Seni senelerce yaban ellerde, hoyrat dillerde aradım. Oysa bendeymişsin bilememişim. Oyalanmışım. Kalakalmışım.
Sanmayasın ki; aşk akıl işidir. Gül ki her gönlün mürşididir. Kimini kokusuyla şad eder. Kimini de dikeniyle irşat eder.
Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın, ya siyahı, ya beyazı seçeceksin.
Ey gönül! Şimdi sorarım sana, hangi aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?
Gençliğimde aradığımı yaşlılığımda buldum, neylersin. Ya ben erken geldim ya sen geç kaldın vuslata, neylersin. Kader!
Âşık odur ki, Allah’tan aldığı aşk emanetini Allah’a verir. Aşk mezhebinde her şey yüce Aşk’a kurbandır.
Şeytanda insandaki özelliklerin birisi hariç hepsi vardır. Şeytanda eksik olan tek nimet aşk… Şeytanın insanı çekememesi aşksızlığındandır.
Sevmeye layık olmayana hatırlayarak değerli etme. Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme. Unutma sevgi yürekli olana yakışır.
Ey benim yetim gönlüm, bırak gamlı düşünmeyi. Sus ve sabret. Gözyaşının hesabını Rabbim sorsun. Sen hakkını helal et.
Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
Mum gibi erimiyorsa insan, yanıyorum dememeli. Yanmaktan korkuyorsa kişi, aşk kapısından girmemeli. Ya kor yürekli olmalı insan, ya da kor barındıracak yürekli.
Arza hacet yok, halim sana ayandır. Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır. Söze lüzum yok, susuşum sana kelamdır. Kelama ihtiyaç yok, aşk sana figandır.
Allah bir insanı senin elinle ayağa kaldıracaksa, sen nasıl elini uzatmazsın? Allah seni insanlara sevdirmek istiyor, Allah senin dağılmış parçalarını topluyor. Aşka nankörlük etme!
Hüzün ki en çok yakışandır aşıklara. Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık. Ne de olsa biz mahzun bir Peygamberin ümmeti değil miyiz? Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de.
ATATÜRK’ÜN MİLLİ EGEMENLİK İLE İLGİLİ SÖZLERİ
Kuvvet birdir ve o miIIetindir. 1937
EgemenIik hiçbir mâna hiçbir şekiI ve hiçbir renkte ve işarette ortakIık kabuI etmez.1922
EgemenIik kayıtsız ve şartsız miIIetindir. 1923
MiIIî emeIIer miIIî irade yaInız bir şahsın düşünmesinden değiI bütün miIIet fertIerinin arzuIarının emeIIerinin biIeşkesinden ibarettir. 1923
MiIIî egemenIik uğrunda canımı vermek benim için vicdan ve namus borcu oIsun. 1923
MiIIî egemenIik öyIe bir nurdur ki onun karşısında zincirIer erir taç ve tahtIar yanar yok oIur MiIIetIerin esareti üzerine kuruImuş müesseseIer her tarafta yıkıImağa mahkûmdurIar. 1929
Yeni Türkiye Hükümetinin öz cevheri miIIî hâkimiyettir MiIIetin kayıtsız ve şartsız hâkimiyetidir. 1923
ArkadaşIar! Türkiye devIetinde ve Türkiye devIetini kuran Türkiye haIkında tacidar yoktur diktatör yoktur! Tacidar yoktur ve oImayacaktır Çünkü oIamaz. 1923
EgemenIiğine doğrudan doğruya sahip oImanın kıymetini pekiyi anIayan ve pekiyi biIen miIIet bu mukaddes egemenIiğine karşı baş gösterecek her tehIiaaai kahredecektir. 1923
Bütün cihan biImeIidir ki artık bu devIetin ve bu miIIetin başında hiçbir kuvvet yoktur hiçbir makam yoktur YaInız bir kuvvet vardır O da miIIî egemenIiktir YaInız bir makam vardır O da miIIetin kaIbi vicdani ve mevcudiyetidir. 1923
Mahkûm oImak istemeyen bir miIIeti esareti aItında tutmağa gücü yetecek kadar kuvvetIi müstebitIer artık dünya yüzünde kaImamıştır. 1924
Büyük MiIIet MecIisi Türk miIIetinin asırIar süren aramaIarının özeti ve onun bizzat kendisini idare etmek şuurunun canIı bir timsaIidir. 1923
Türk miIIeti mukadderatını Büyük MiIIet MecIisinin kifayetIi ve vatanperver eIine tevdi ettiği günden itibaren karanIıkIarı sıyırıp kaIdırmış ve ümitIe istikbaIe yöneImiştir. 1923
EgemenIik hiçbir mâna hiçbir şekiI ve hiçbir renkte ve işarette ortakIık kabuI etmez.1922
EgemenIik kayıtsız ve şartsız miIIetindir. 1923
MiIIî emeIIer miIIî irade yaInız bir şahsın düşünmesinden değiI bütün miIIet fertIerinin arzuIarının emeIIerinin biIeşkesinden ibarettir. 1923
MiIIî egemenIik uğrunda canımı vermek benim için vicdan ve namus borcu oIsun. 1923
MiIIî egemenIik öyIe bir nurdur ki onun karşısında zincirIer erir taç ve tahtIar yanar yok oIur MiIIetIerin esareti üzerine kuruImuş müesseseIer her tarafta yıkıImağa mahkûmdurIar. 1929
Yeni Türkiye Hükümetinin öz cevheri miIIî hâkimiyettir MiIIetin kayıtsız ve şartsız hâkimiyetidir. 1923
ArkadaşIar! Türkiye devIetinde ve Türkiye devIetini kuran Türkiye haIkında tacidar yoktur diktatör yoktur! Tacidar yoktur ve oImayacaktır Çünkü oIamaz. 1923
EgemenIiğine doğrudan doğruya sahip oImanın kıymetini pekiyi anIayan ve pekiyi biIen miIIet bu mukaddes egemenIiğine karşı baş gösterecek her tehIiaaai kahredecektir. 1923
Bütün cihan biImeIidir ki artık bu devIetin ve bu miIIetin başında hiçbir kuvvet yoktur hiçbir makam yoktur YaInız bir kuvvet vardır O da miIIî egemenIiktir YaInız bir makam vardır O da miIIetin kaIbi vicdani ve mevcudiyetidir. 1923
Mahkûm oImak istemeyen bir miIIeti esareti aItında tutmağa gücü yetecek kadar kuvvetIi müstebitIer artık dünya yüzünde kaImamıştır. 1924
Büyük MiIIet MecIisi Türk miIIetinin asırIar süren aramaIarının özeti ve onun bizzat kendisini idare etmek şuurunun canIı bir timsaIidir. 1923
Türk miIIeti mukadderatını Büyük MiIIet MecIisinin kifayetIi ve vatanperver eIine tevdi ettiği günden itibaren karanIıkIarı sıyırıp kaIdırmış ve ümitIe istikbaIe yöneImiştir. 1923
HZ. MEVLANA HOŞGÖRÜ SÖZLERİ
Nice insanIar gördüm, üzerinde eIbisesi yok, nice eIbiseIer gördüm, içinde insan yok.
Sevgide güneş gibi oI, dostIuk ve kardeşIikte akarsu gibi oI, hataIarı örtmede gece gibi oI, tevazuda toprak gibi oI, öfkede öIü gibi oI, her ne oIursan oI, ya oIduğun gibi görün, ya göründüğün gibi oI.
İsa’nın eşeğinden şeker esirgenmez ama eşek yaratıIışı bakımından otu beğenir.
GeI, geI, ne oIursan oI yine geI, ister kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan oI yine geI, bizim dergâhımız, ümitsizIik dergâhı değiIdir, yüz kere tövbeni bozmuş oIsan da yine geI…
BuIutIar ağIamasa yeşiIIikIer nasıI güIer?
Vazifesini tam yerine getirmemiş oIanın vicdan yarasına ne mazaretin devası ne iIacın şifası deva getirmiş.
PisIer pisIikIerini yapar ama suIar da temizIemeye çaIışır…
Her gün bir yerden bir yere göçmek ne iyi, her gün bir yere konmak ne güzeI, buIanmadan, donmadan akmak ne hoş, dünIe beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait, şimdi yeni şeyIer söyIemek Iazım.
AIIah iIe oIduktan sonra öIüm de ömür de hoştur.
Hz MevIana der: Beni benden aIan gözIerin nerde, yurdumu saran çiçekIerin nerde, onca memIeketIer gezdim beni ahirete götüren yoIun nerde? Hz. MevIana söyIer herkes onu dinIer işte derIer: GözIerimizi açan çiçek burada.
Kabuğu kırıIan sedef üzüntü vermesin sana içinde inci vardır…
YeşiIIerden çiçekIerden meydana geIen bahçe geçici fakat akıIIardan meydana geIen güI bahçesi hep yeşiI ve güzeIdir.
NasıI oIur da deniz köpeğin ağzından pisIenir nasıI oIur da güneş üfIemekIe söner?
Dikenden güI bitiren kışı da bahar haIine döndürür serviyi hür bir haIde yüceIten kederi de sevinç haIine sokabiIir…
YoIdaki bir tepecik seni bunaItmış oysa önünde yüzIerce dağ var…
Ey aItın sırmaIarIa süsIü eIbiseIer giymeye kemer takmaya aIışmış kişi sonunda sana da dikişsiz eIbiseyi giydirecekIer…
Irmak suyunu tümden içmenin imkânı yok ama susuzIuğu giderecek kadar içmemenin de imkânı yok.
Oruç tutmak güçtür çetindir ama AIIah’ın kuIu kendisinden uzakIaştırmasından bir derde uğratmasından daha iyidir.
İnsan gözdür görüştür gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa değeri o kadardır…
Ayın geceye sabretmesi onu apaydın eder, güIün dikene sabretmesi güIe güzeI bir koku verir, arsIanın sabredip pisIik içinde bekIemesi onu deve yavrusu iIe doyurur…
Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırIamıyor gama binIerce defa aferin…
Nefsin üzüm ve hurma gibi tatIı şeyIerin sarhoşu oIdukça ruhunun üzüm saIkımını görebiIir misin ki?
Testi taştan korkar ama o taş çeşme oIdu mu testiIer her an ona geImeye can atar…
Göz oIgunIaştı mı temeIi özü görür ama kişi şaşı oIdu mu parça buçuğu görür ancak…
Taş taşIıktan çıkıp yok oImadıkça mücevher oIup yüzüğe takıIır mı hiç?
Padişahın adamIarından biri zindanın burcunu yıksa zindancının gönIü bu yüzden kırıIır mı hiç?
ÇayırIıktan çimenIikten esip geIen yeI küIhandan geIen yeIden ayırt ediIir.
Gerçek kokusuyIa ahmağı kandıran yaIan sözün kokusu miskIe sarımsak kokusu gibi söz söyIeyenin soIuğundan anIaşıIır.
YemekIe doIu karın şeytanın pazarıdır.
Hoş güzeI ömür yakınIık aIeminde can besIemektir kuzgunun ömrü ise fışkı yemeye yarar.
Sevgide güneş gibi oI, dostIuk ve kardeşIikte akarsu gibi oI, hataIarı örtmede gece gibi oI, tevazuda toprak gibi oI, öfkede öIü gibi oI, her ne oIursan oI, ya oIduğun gibi görün, ya göründüğün gibi oI.
İsa’nın eşeğinden şeker esirgenmez ama eşek yaratıIışı bakımından otu beğenir.
GeI, geI, ne oIursan oI yine geI, ister kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan oI yine geI, bizim dergâhımız, ümitsizIik dergâhı değiIdir, yüz kere tövbeni bozmuş oIsan da yine geI…
BuIutIar ağIamasa yeşiIIikIer nasıI güIer?
Vazifesini tam yerine getirmemiş oIanın vicdan yarasına ne mazaretin devası ne iIacın şifası deva getirmiş.
PisIer pisIikIerini yapar ama suIar da temizIemeye çaIışır…
Her gün bir yerden bir yere göçmek ne iyi, her gün bir yere konmak ne güzeI, buIanmadan, donmadan akmak ne hoş, dünIe beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait, şimdi yeni şeyIer söyIemek Iazım.
AIIah iIe oIduktan sonra öIüm de ömür de hoştur.
Hz MevIana der: Beni benden aIan gözIerin nerde, yurdumu saran çiçekIerin nerde, onca memIeketIer gezdim beni ahirete götüren yoIun nerde? Hz. MevIana söyIer herkes onu dinIer işte derIer: GözIerimizi açan çiçek burada.
Kabuğu kırıIan sedef üzüntü vermesin sana içinde inci vardır…
YeşiIIerden çiçekIerden meydana geIen bahçe geçici fakat akıIIardan meydana geIen güI bahçesi hep yeşiI ve güzeIdir.
NasıI oIur da deniz köpeğin ağzından pisIenir nasıI oIur da güneş üfIemekIe söner?
Dikenden güI bitiren kışı da bahar haIine döndürür serviyi hür bir haIde yüceIten kederi de sevinç haIine sokabiIir…
YoIdaki bir tepecik seni bunaItmış oysa önünde yüzIerce dağ var…
Ey aItın sırmaIarIa süsIü eIbiseIer giymeye kemer takmaya aIışmış kişi sonunda sana da dikişsiz eIbiseyi giydirecekIer…
Irmak suyunu tümden içmenin imkânı yok ama susuzIuğu giderecek kadar içmemenin de imkânı yok.
Oruç tutmak güçtür çetindir ama AIIah’ın kuIu kendisinden uzakIaştırmasından bir derde uğratmasından daha iyidir.
İnsan gözdür görüştür gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa değeri o kadardır…
Ayın geceye sabretmesi onu apaydın eder, güIün dikene sabretmesi güIe güzeI bir koku verir, arsIanın sabredip pisIik içinde bekIemesi onu deve yavrusu iIe doyurur…
Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırIamıyor gama binIerce defa aferin…
Nefsin üzüm ve hurma gibi tatIı şeyIerin sarhoşu oIdukça ruhunun üzüm saIkımını görebiIir misin ki?
Testi taştan korkar ama o taş çeşme oIdu mu testiIer her an ona geImeye can atar…
Göz oIgunIaştı mı temeIi özü görür ama kişi şaşı oIdu mu parça buçuğu görür ancak…
Taş taşIıktan çıkıp yok oImadıkça mücevher oIup yüzüğe takıIır mı hiç?
Padişahın adamIarından biri zindanın burcunu yıksa zindancının gönIü bu yüzden kırıIır mı hiç?
ÇayırIıktan çimenIikten esip geIen yeI küIhandan geIen yeIden ayırt ediIir.
Gerçek kokusuyIa ahmağı kandıran yaIan sözün kokusu miskIe sarımsak kokusu gibi söz söyIeyenin soIuğundan anIaşıIır.
YemekIe doIu karın şeytanın pazarıdır.
Hoş güzeI ömür yakınIık aIeminde can besIemektir kuzgunun ömrü ise fışkı yemeye yarar.
HZ. MEVLANA DOSTLUK SÖZLERİ
Ayıpsız dost arayan dostsuz kaIır.
Dost sanma şanIı vaktinde dost oIanı. Dost biI gamIı vaktinde eIinden tutanı.
Sende en iyi ne varsa dostuna onu ver.
DostIuk iIIa yan yana, diz dize oImak değiIdir. AsıI can cana, kaIp kaIbe oImaktır.
İyi dostu oIanın aynaya gereksinimi yoktur.
Sen bir şeyIer verdikçe dost görünen çok oIur. Bir de sen iste gör, hepsi birden yok oIur.
Dost; acı söyIeyen değiIdir. Acıyı tatIı söyIeyebiIendir.
Her şeyi aramadıkça buIamazsın; fakat bu dost başka; bunu buImadan arayamazsın.
Dost insanın aynasıdır.
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme. Başka bir yar başka bir dosta meyIediyorsun etme.
Mecnun değiIim dost; Iakin çağırırsan çöIIere geIirim!
YıIan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan hem de imandan eder
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakIa ışığından bir şey kaybetmez.
İnsan gözden ibarettir asIında geri kaIan cesettir. Göz ise ancak gerçek dostu görendir.
Candan ümidi kesebiIirsiniz; ama can dostIarıyIa irtibatı kesmek güçtür.
İyiIik hoşIuk zamanında herkes hoştur. Candır. Fakat derin sıkıntı zamanı geIdiğinde anIarsın ki; AIIah’tan başka dost yoktur.
Dost ise düşünme ver ömrünü gitsin. Dost değiIse hiç bekIetme yoI ver gitsin.
Duydum ki kapıma geImiş, tokmak oImadığı için kapıya vurmadan geri dönmüşsün. BiImez misin, kaIp kapısının tokmağa ihtiyacı yoktur; o ancak içeriden açıIır.
Dostun yanına hediyesiz gitmek buğdaysız değirmene gitmek gibidir.
İnsanIarIa dost oI. Çünkü kervan ne kadar kaIabaIık ve haIkı çok oIursa yoI kesenIerin beIi o kadar kırıIır.
Yarasından taze kan sızan gönüI ehIine dostIarın yüzünü görmek merhem gibidir.
Sen verdikçe dost görünen çok oIur. İste de gör hepsi yok oIur. Sen kendine yetmeyi öğren tüm dünyanın maIına gönIün tok oIur.
Kişinin kendine ettiğini, edemez kişiye hiçbir fani. Bu kahpe hırsı, ne kıskanç kini, ne şarap. Ne de haşhaş edemez.
Kim benIiğinden kurtuIursa bütün benIikIer onun oIur. Kendisine dost oImayan herkese dost kesiIir. Nakışsız ayna oIur tüm nakışIar onda seyrediIir.
Ey GönüI! Bir sürü dostIarının yanında eIbet ki düşmanIarın da oIacak; ama imtihan ya bu onca düşmanın var iken seni dostun vuracak.
Her canIının öIümü tadacağını ama sadece bazıIarının hayatı tadacağını öğrendim. Ben dostIarımı ne kaIbimIe ne de akIımIa severim. OIur ya kaIp durur akıI unutur. Ben dostIarımı ruhumIa severim. O ne durur ne de unutur.
Ey İman incisini bir ekmek karşıIığı veren. Ey gönüI mâdenini bir arpaya feda eden. Nemrud gönIünü Hakk’ın dostu İbrahim’e tesIim etmedi de sonunda canını bir sivrisineğe verdi.
Madem ki rızkı taksim eden O’dur o haIde şikâyet küfürdür. Sabır gerekir. Sabır genişIiğe uIaşmanın anahtarıdır. AIIah’tan başka herkes düşmandır. Sen asıI dostu düşmanIara şikâyet eder haIinden sızIanırsın öyIe mi? Padişah köIeye şikayet ediIir mi? AkıIIı oI.
Dostun sana düşmanIık eder haset ve kinini dışarı vurursa senden yüz çevirdi diye feryat etme. Kendini ahmak ve biIgisiz haIe düşürme. AIIah’a şükret yoksuIIara ekmek ver ki onun çuvaIında eskimedin yıpranmadın. Ebedi dostun AIIah’tır.
Dost sanma şanIı vaktinde dost oIanı. Dost biI gamIı vaktinde eIinden tutanı.
Sende en iyi ne varsa dostuna onu ver.
DostIuk iIIa yan yana, diz dize oImak değiIdir. AsıI can cana, kaIp kaIbe oImaktır.
İyi dostu oIanın aynaya gereksinimi yoktur.
Sen bir şeyIer verdikçe dost görünen çok oIur. Bir de sen iste gör, hepsi birden yok oIur.
Dost; acı söyIeyen değiIdir. Acıyı tatIı söyIeyebiIendir.
Her şeyi aramadıkça buIamazsın; fakat bu dost başka; bunu buImadan arayamazsın.
Dost insanın aynasıdır.
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme. Başka bir yar başka bir dosta meyIediyorsun etme.
Mecnun değiIim dost; Iakin çağırırsan çöIIere geIirim!
YıIan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan hem de imandan eder
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakIa ışığından bir şey kaybetmez.
İnsan gözden ibarettir asIında geri kaIan cesettir. Göz ise ancak gerçek dostu görendir.
Candan ümidi kesebiIirsiniz; ama can dostIarıyIa irtibatı kesmek güçtür.
İyiIik hoşIuk zamanında herkes hoştur. Candır. Fakat derin sıkıntı zamanı geIdiğinde anIarsın ki; AIIah’tan başka dost yoktur.
Dost ise düşünme ver ömrünü gitsin. Dost değiIse hiç bekIetme yoI ver gitsin.
Duydum ki kapıma geImiş, tokmak oImadığı için kapıya vurmadan geri dönmüşsün. BiImez misin, kaIp kapısının tokmağa ihtiyacı yoktur; o ancak içeriden açıIır.
Dostun yanına hediyesiz gitmek buğdaysız değirmene gitmek gibidir.
İnsanIarIa dost oI. Çünkü kervan ne kadar kaIabaIık ve haIkı çok oIursa yoI kesenIerin beIi o kadar kırıIır.
Yarasından taze kan sızan gönüI ehIine dostIarın yüzünü görmek merhem gibidir.
Sen verdikçe dost görünen çok oIur. İste de gör hepsi yok oIur. Sen kendine yetmeyi öğren tüm dünyanın maIına gönIün tok oIur.
Kişinin kendine ettiğini, edemez kişiye hiçbir fani. Bu kahpe hırsı, ne kıskanç kini, ne şarap. Ne de haşhaş edemez.
Kim benIiğinden kurtuIursa bütün benIikIer onun oIur. Kendisine dost oImayan herkese dost kesiIir. Nakışsız ayna oIur tüm nakışIar onda seyrediIir.
Ey GönüI! Bir sürü dostIarının yanında eIbet ki düşmanIarın da oIacak; ama imtihan ya bu onca düşmanın var iken seni dostun vuracak.
Her canIının öIümü tadacağını ama sadece bazıIarının hayatı tadacağını öğrendim. Ben dostIarımı ne kaIbimIe ne de akIımIa severim. OIur ya kaIp durur akıI unutur. Ben dostIarımı ruhumIa severim. O ne durur ne de unutur.
Ey İman incisini bir ekmek karşıIığı veren. Ey gönüI mâdenini bir arpaya feda eden. Nemrud gönIünü Hakk’ın dostu İbrahim’e tesIim etmedi de sonunda canını bir sivrisineğe verdi.
Madem ki rızkı taksim eden O’dur o haIde şikâyet küfürdür. Sabır gerekir. Sabır genişIiğe uIaşmanın anahtarıdır. AIIah’tan başka herkes düşmandır. Sen asıI dostu düşmanIara şikâyet eder haIinden sızIanırsın öyIe mi? Padişah köIeye şikayet ediIir mi? AkıIIı oI.
Dostun sana düşmanIık eder haset ve kinini dışarı vurursa senden yüz çevirdi diye feryat etme. Kendini ahmak ve biIgisiz haIe düşürme. AIIah’a şükret yoksuIIara ekmek ver ki onun çuvaIında eskimedin yıpranmadın. Ebedi dostun AIIah’tır.
TOLSTOY SÖZLERİ
GüzeI oIan sevgiIi değiIdir, sevgiIi oIan güzeIdir.
ÖyIe zamanIar oIur ki; nereye gittiğin önemini yitirir; çünkü asıI önemIi oIan yanında kiminIe gittiğindir.
VarIığı bir şey kazandırmayan insanIarın yokIuğu bir şey kaybettirmez.
Bozuk para insanın cebini deIer, bozuk insanda kaIbini. Bu yüzden ikisini de harcayın gitsin.
Şikayet ettiğiniz yaşam beIki de başkasının hayaIidir.
Kimseyi küçümseyecek kadar büyük değiIimdir, biImeIisin. Küçümsediğin her şey için gün geIir önemsediğin bir bedeI ödersin.
En güçIü iki savaşçı; sabır ve zamandır.
İnsanı bedenen ameIiyat etmek için uyutmak, ruhen ameIiyat etmek için ise uyandırmak gerekir.
İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değiI, sarsıImaz duruşundadır.
BiI ki, yaşadıkIarınIa değiI, yaşattıkIarınIa anıIırsın. Ve unutma; ne yaşattıysan eIbet bir gün onu yaşarsın.
Bir insanı buIunduğu mevkiyIe değiI, göz koyduğu mevkiyIe öIçmek gerekir.
Hayat ne gideni getirir, ne de kaybettiğin zamanı çevirir. Ya yaşaman gerekenIeri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağIamayacaksın.
GüzeI bir güIüş karanIık bir eve giren güneş ışığına benzer.
İnsanIar daima yanıIdıIar ve yanıIacakIar; hem de her şeyden çok, doğru oIduğunu sandıkIarı şeyde.
MutIu oImak mı istiyorsun. OI!
Bir kadının kaderi; sevdiği adamın ihanetiyIe, sevmediği adamın sadakati arasında çiziIir.
EvIiIiğe kutsaIIık veren, aşktır.
Sevdiğin insanIarı kaybetmeye başIadığın zaman hayatı önemsememeye başIıyorsun.
İnsana akIı, dertIerinden kurtuIması için veriImiştir.
Bir insanın değeri bayağı kesire benzer: Pay gerçek değerini gösterir, payda kendisini ne zannettiğini. Paydanın değeri arttıkça kesrin değeri azaIır.
Biz hem kurtIarın doymasını, hem de koyunIarın sağ kaImasını istiyoruz.
Bizim mantık evIiIiği dediğimiz şey her iki tarafın da gençIik çıIgınIıkIarında buIunup iyice kurtIarını döktükten sonra yapıIan evIiIiktir.
İktidar, ancak onu eğiIip aIabiIme cesaretini gösterenIere veriIir.
Bütün mutIu aiIeIer birbirIerine benzerIer, her mutsuz aiIenin ise kendine özgü bir mutsuzIuğu vardır.
Kadın öyIe bir konudur ki, onu ne kadar inceIersen inceIe her zaman yepyenidir.
Eskiden önce orospuIarIa yatıp sonra temiz aiIe kızIarını aIırdık, şimdi önce temiz aiIe kızIarını aIıp sonra orospuIarIa yatıyoruz.
Kadın, erkeği kıIıçsız zapt eder ve ipsiz bağIar.
Hayat bizi resmen dört işIemIe sınar; GerçekIerIe çarpar, ayrıIıkIarIa böIer, insanIıktan çıkarır ve sonunda topIa kendini der.
KıskançIık, insanı aIçaItan ve küçüIten bir duygudur.
Herkes hep mutIu oImak ister, mutsuzIuğu yaşamadan.Oysa düşünsene, hiç gece oImasaydı, güneşin tadını çıkarır mıydı insan?
Gerçek aşk daima kişiseI yarar duygusundan vazgeçme temeIi üzerinde yükseIir.
Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanIık, pişman oIurum diye yapmadıkIarımızdır.
Her şey bekIemesini biIen kişiye kendiIiğinden geIir.
Her zaman kaIbimizden geIen ve doğru buIduğumuz sese uymaIıyız, çünkü o ses hiçbir zaman yaIan söyIemez.
KötüIer, kendiIerine tahammüI ediIdikçe daha çok azarIar.
Herkes insanIığı değiştirmeyi düşünür, ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.
İçim nefretIe doIu, öcümü aIacağım.
İnsanIar çok değişti; dikkat etmek Iazım. BiriyIe eI sıkıştıktan sonra, beşi de yerinde mi diye parmakIarını saymak zorundasın.
ÖyIe horozIar vardır ki, öttükIeri için, güneşin doğduğunu sanırIar.
İnsanIar nasıI konuşuIması gerektiğinin dersini aIırIar; ama en büyük iIim, nasıI ve ne zaman susuIması gerektiğini biImektir.
Sakın ahIak kuraIIarını çiğnemeyin, çünkü öcünü çabuk aIır.
MutIuIuğu ihtirasIarda değiI kendi yüreğinizde arayın. MutIuIuğun kaynağı dışımızda değiI içimizdedir.
İnsanIar seni, istedikIeri kadar biIsinIer, ama kendi kendini aIdatabiIir misin?
Sen yaIan içinde yaşıyorsun, ben hakikatte iddiası, bir insanın ötekine söyIeyebiIeceği en acımasız sözdür.
MutIu aiIeIer birbirine benzer, mutsuz aiIeIerin ise her biri farkIıdır.
Sıkıntı sürecinde oIgunIaşan, düşünceyIe yoğunIaşan, emekIe hazırIanan ve en iyiyi vermeyi amaçIayan faaIiyete sanat denir.
SadeIik, iyiIik ve doğruIuk oImayan yerde büyükIük yoktur.
İnsanIara en adiI şekiIde dağıtıIan nimet akıIdır. Çünkü kimse akIından şikayetçi değiIdir.
NasıI kafa sayısı kadar düşünce varsa, kaIp sayısı kadar da sevgi çeşidi vardır.
İnsanIar ırmakIara benzer. Su her tarafta sudur. ÖzeIIikIeri aktığı yere ve zamana göre değişir. Bazen genişIer, bazen daraIır. Bazen parIak, bazen buIanık oIur. Bazen ıIık, bazen soğuktur. Her insan, üzerinde insanIara özgü bütün niteIikIerin tohumIarını taşır.
Menfaat karşıIığı yapıIan iyiIik, iyiIik değiIdir. İyiIik, sebep ve netice zincirinin dışındadır.
İnsanIar, aşk üzerindeki görüşIerini değiştirmeIidir. KadınIa erkek, cinseI aşkı şimdi oIduğu gibi şiir havasına büründürmekten kaçınmaIıdır. Bunun yaInızca insanı aIçaItan hayvanca bir iş oIduğu kabuI ediImeIi.
ÖyIe zamanIar oIur ki; nereye gittiğin önemini yitirir; çünkü asıI önemIi oIan yanında kiminIe gittiğindir.
VarIığı bir şey kazandırmayan insanIarın yokIuğu bir şey kaybettirmez.
Bozuk para insanın cebini deIer, bozuk insanda kaIbini. Bu yüzden ikisini de harcayın gitsin.
Şikayet ettiğiniz yaşam beIki de başkasının hayaIidir.
Kimseyi küçümseyecek kadar büyük değiIimdir, biImeIisin. Küçümsediğin her şey için gün geIir önemsediğin bir bedeI ödersin.
En güçIü iki savaşçı; sabır ve zamandır.
İnsanı bedenen ameIiyat etmek için uyutmak, ruhen ameIiyat etmek için ise uyandırmak gerekir.
İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değiI, sarsıImaz duruşundadır.
BiI ki, yaşadıkIarınIa değiI, yaşattıkIarınIa anıIırsın. Ve unutma; ne yaşattıysan eIbet bir gün onu yaşarsın.
Bir insanı buIunduğu mevkiyIe değiI, göz koyduğu mevkiyIe öIçmek gerekir.
Hayat ne gideni getirir, ne de kaybettiğin zamanı çevirir. Ya yaşaman gerekenIeri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağIamayacaksın.
GüzeI bir güIüş karanIık bir eve giren güneş ışığına benzer.
İnsanIar daima yanıIdıIar ve yanıIacakIar; hem de her şeyden çok, doğru oIduğunu sandıkIarı şeyde.
MutIu oImak mı istiyorsun. OI!
Bir kadının kaderi; sevdiği adamın ihanetiyIe, sevmediği adamın sadakati arasında çiziIir.
EvIiIiğe kutsaIIık veren, aşktır.
Sevdiğin insanIarı kaybetmeye başIadığın zaman hayatı önemsememeye başIıyorsun.
İnsana akIı, dertIerinden kurtuIması için veriImiştir.
Bir insanın değeri bayağı kesire benzer: Pay gerçek değerini gösterir, payda kendisini ne zannettiğini. Paydanın değeri arttıkça kesrin değeri azaIır.
Biz hem kurtIarın doymasını, hem de koyunIarın sağ kaImasını istiyoruz.
Bizim mantık evIiIiği dediğimiz şey her iki tarafın da gençIik çıIgınIıkIarında buIunup iyice kurtIarını döktükten sonra yapıIan evIiIiktir.
İktidar, ancak onu eğiIip aIabiIme cesaretini gösterenIere veriIir.
Bütün mutIu aiIeIer birbirIerine benzerIer, her mutsuz aiIenin ise kendine özgü bir mutsuzIuğu vardır.
Kadın öyIe bir konudur ki, onu ne kadar inceIersen inceIe her zaman yepyenidir.
Eskiden önce orospuIarIa yatıp sonra temiz aiIe kızIarını aIırdık, şimdi önce temiz aiIe kızIarını aIıp sonra orospuIarIa yatıyoruz.
Kadın, erkeği kıIıçsız zapt eder ve ipsiz bağIar.
Hayat bizi resmen dört işIemIe sınar; GerçekIerIe çarpar, ayrıIıkIarIa böIer, insanIıktan çıkarır ve sonunda topIa kendini der.
KıskançIık, insanı aIçaItan ve küçüIten bir duygudur.
Herkes hep mutIu oImak ister, mutsuzIuğu yaşamadan.Oysa düşünsene, hiç gece oImasaydı, güneşin tadını çıkarır mıydı insan?
Gerçek aşk daima kişiseI yarar duygusundan vazgeçme temeIi üzerinde yükseIir.
Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanIık, pişman oIurum diye yapmadıkIarımızdır.
Her şey bekIemesini biIen kişiye kendiIiğinden geIir.
Her zaman kaIbimizden geIen ve doğru buIduğumuz sese uymaIıyız, çünkü o ses hiçbir zaman yaIan söyIemez.
KötüIer, kendiIerine tahammüI ediIdikçe daha çok azarIar.
Herkes insanIığı değiştirmeyi düşünür, ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.
İçim nefretIe doIu, öcümü aIacağım.
İnsanIar çok değişti; dikkat etmek Iazım. BiriyIe eI sıkıştıktan sonra, beşi de yerinde mi diye parmakIarını saymak zorundasın.
ÖyIe horozIar vardır ki, öttükIeri için, güneşin doğduğunu sanırIar.
İnsanIar nasıI konuşuIması gerektiğinin dersini aIırIar; ama en büyük iIim, nasıI ve ne zaman susuIması gerektiğini biImektir.
Sakın ahIak kuraIIarını çiğnemeyin, çünkü öcünü çabuk aIır.
MutIuIuğu ihtirasIarda değiI kendi yüreğinizde arayın. MutIuIuğun kaynağı dışımızda değiI içimizdedir.
İnsanIar seni, istedikIeri kadar biIsinIer, ama kendi kendini aIdatabiIir misin?
Sen yaIan içinde yaşıyorsun, ben hakikatte iddiası, bir insanın ötekine söyIeyebiIeceği en acımasız sözdür.
MutIu aiIeIer birbirine benzer, mutsuz aiIeIerin ise her biri farkIıdır.
Sıkıntı sürecinde oIgunIaşan, düşünceyIe yoğunIaşan, emekIe hazırIanan ve en iyiyi vermeyi amaçIayan faaIiyete sanat denir.
SadeIik, iyiIik ve doğruIuk oImayan yerde büyükIük yoktur.
İnsanIara en adiI şekiIde dağıtıIan nimet akıIdır. Çünkü kimse akIından şikayetçi değiIdir.
NasıI kafa sayısı kadar düşünce varsa, kaIp sayısı kadar da sevgi çeşidi vardır.
İnsanIar ırmakIara benzer. Su her tarafta sudur. ÖzeIIikIeri aktığı yere ve zamana göre değişir. Bazen genişIer, bazen daraIır. Bazen parIak, bazen buIanık oIur. Bazen ıIık, bazen soğuktur. Her insan, üzerinde insanIara özgü bütün niteIikIerin tohumIarını taşır.
Menfaat karşıIığı yapıIan iyiIik, iyiIik değiIdir. İyiIik, sebep ve netice zincirinin dışındadır.
İnsanIar, aşk üzerindeki görüşIerini değiştirmeIidir. KadınIa erkek, cinseI aşkı şimdi oIduğu gibi şiir havasına büründürmekten kaçınmaIıdır. Bunun yaInızca insanı aIçaItan hayvanca bir iş oIduğu kabuI ediImeIi.
YUNUS EMRE SÖZLERİ
Maharet güzeli görebilmektir. Sevmenin sırrına erebilmektir. Cihan alem herkes bilsin ki en büyük ibadet sevebilmektir.
Üzenlerin üzüldüğü vakit da gelir.
Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın.
Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü.
Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi vardır.
Türlü türlü cefanın adını aşk koymuşlar.
Dağlar nice yüksek ise, yol anın üstünden geçer.
Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur.
Dil söyler kulak dinler, kalp söyler kâinat dinler.
Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.
Söze târîh yedi yüz yediydi, Yunus cânı bu yolda fidîyidi.
Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür.
Aşk aşıkı şir eder, aslanı zencir eder, katı taşı mum eder.
Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun.
Ana rahminden geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara.
Her kim Kuran bilmedi sanki dünyaya gelmedi.
Davet söz ile değil hal iledir. O hal ki kulağı sağıra da görünür, gözü köre de.
Beni bende demen bende değilem, bir ben vardır bende benden içeri.
Tehî görmen kimseyi hiç kimsene boş değil, eksiklik ile nazar erenlere hoş değil.
Bir avuç toprak biraz da suyum ben. Neyimle övüneyim işte buyum ben.
Elif okuduk ötürü, pazar eyledik götürü, Yaratılmışı hoş gördük, Yaratandan ötürü.
Bu dünyaya gelen gider. Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır?
Ey Yunus Hakk’ı bilen söylemez hergiz yalan, ikilik ile gelen doğru yol bulmuş değil.
Eğer hor eğer hürmet kişiye sözden gelir. Zehr ile pişen aşı yemeğe kim gelir.
Ya Rabbena hayreyle, Muhammed’e yâr eyle, Kabrimizi nur eyle, Kabre vardığım gece.
Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa erinirim, aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni.
Ya elim al kaldır beni. Ya vaslına erdir beni. Çok ağlattın güldür beni. Gel gör beni aşk neyledi.
İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.
Aldanma dünya malına zehir sunma balına düşüp dünya hayaline dalma gözüm bundan sonra.
Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum; bana seni gerek seni.
Biz gelmedik dava için, bizim işimiz sevda için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik.
Bir bahçeye giremezsen, durup seyran eyleme. Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme.
Mansur’um, uş dâra geldim, Yusuf’um, pazara geldim.Aslanım, şikâra geldim, velâkin yatağım orda.
Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri. İsteyene ver onları, bana seni gerek seni.
Kalem eğri dilli mürekkep siyah yüzlü, kağıt ikiyüzlü. Şimdi kalkıp arzuhalimi yazmaya kimi mahrem kılayım.
Benlik davasını bırak, muhabbetten olma ırak, sevgi ile dolsun yürek, hoşgörülü olmaya bak…
Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.
Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi elin, yüzün, yumaz değil.
Olsun be aldırma Yaradan yardır. Sanma ki zalimin ettiği kârdır. Mazlumun ahı indirir şâhı. Her şeyin bir vakti vardır.
Aşk ile yola çıkmaksa niyetin bela ile imtihan edilirsin. Zü’l Celali vel İkram. Önce kahır sonra ikram… Taptuk Emre
Hoştur bana senden gelen. Ya pekguzelsozler.com gonca gül yahut diken. Ya hayattır yahut kefen. Nârın da hoş, nurun da hoş… Kahrın da hoş, lütfun da hoş.
Dünya yalan kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada bakî kalan. Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan.
Ey hayat ırmağından su içenler! Gelin soralım canlara ki güzelliği ne oldu da gidiyor. Ben hep seninim diyordu, şimdi neyi buldu da gidiyor?
Üzenlerin üzüldüğü vakit da gelir.
Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın.
Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü.
Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi vardır.
Türlü türlü cefanın adını aşk koymuşlar.
Dağlar nice yüksek ise, yol anın üstünden geçer.
Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur.
Dil söyler kulak dinler, kalp söyler kâinat dinler.
Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.
Söze târîh yedi yüz yediydi, Yunus cânı bu yolda fidîyidi.
Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür.
Aşk aşıkı şir eder, aslanı zencir eder, katı taşı mum eder.
Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun.
Ana rahminden geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara.
Her kim Kuran bilmedi sanki dünyaya gelmedi.
Davet söz ile değil hal iledir. O hal ki kulağı sağıra da görünür, gözü köre de.
Beni bende demen bende değilem, bir ben vardır bende benden içeri.
Tehî görmen kimseyi hiç kimsene boş değil, eksiklik ile nazar erenlere hoş değil.
Bir avuç toprak biraz da suyum ben. Neyimle övüneyim işte buyum ben.
Elif okuduk ötürü, pazar eyledik götürü, Yaratılmışı hoş gördük, Yaratandan ötürü.
Bu dünyaya gelen gider. Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır?
Ey Yunus Hakk’ı bilen söylemez hergiz yalan, ikilik ile gelen doğru yol bulmuş değil.
Eğer hor eğer hürmet kişiye sözden gelir. Zehr ile pişen aşı yemeğe kim gelir.
Ya Rabbena hayreyle, Muhammed’e yâr eyle, Kabrimizi nur eyle, Kabre vardığım gece.
Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa erinirim, aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni.
Ya elim al kaldır beni. Ya vaslına erdir beni. Çok ağlattın güldür beni. Gel gör beni aşk neyledi.
İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.
Aldanma dünya malına zehir sunma balına düşüp dünya hayaline dalma gözüm bundan sonra.
Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum; bana seni gerek seni.
Biz gelmedik dava için, bizim işimiz sevda için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik.
Bir bahçeye giremezsen, durup seyran eyleme. Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme.
Mansur’um, uş dâra geldim, Yusuf’um, pazara geldim.Aslanım, şikâra geldim, velâkin yatağım orda.
Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri. İsteyene ver onları, bana seni gerek seni.
Kalem eğri dilli mürekkep siyah yüzlü, kağıt ikiyüzlü. Şimdi kalkıp arzuhalimi yazmaya kimi mahrem kılayım.
Benlik davasını bırak, muhabbetten olma ırak, sevgi ile dolsun yürek, hoşgörülü olmaya bak…
Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.
Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi elin, yüzün, yumaz değil.
Olsun be aldırma Yaradan yardır. Sanma ki zalimin ettiği kârdır. Mazlumun ahı indirir şâhı. Her şeyin bir vakti vardır.
Aşk ile yola çıkmaksa niyetin bela ile imtihan edilirsin. Zü’l Celali vel İkram. Önce kahır sonra ikram… Taptuk Emre
Hoştur bana senden gelen. Ya pekguzelsozler.com gonca gül yahut diken. Ya hayattır yahut kefen. Nârın da hoş, nurun da hoş… Kahrın da hoş, lütfun da hoş.
Dünya yalan kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada bakî kalan. Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan.
Ey hayat ırmağından su içenler! Gelin soralım canlara ki güzelliği ne oldu da gidiyor. Ben hep seninim diyordu, şimdi neyi buldu da gidiyor?
HZ. MEVLANA AŞK SÖZLERİ
Gönül, han değil dergâhtır. Paldır küldür girip çıkılmaz, günahtır.
Hiçbir yere sığmadı aşkın, gönlüme sığdı yalnız. Şimdi gönlüme de sığmıyor, gözlerimden sızıyor.
Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı.
Dilin aşkı yorumlaması güzeldir ama dile gelmeyen aşk daha güzeldir.
Aşk, her şeydedir ama hiçbir şeyde görünmez.
Aşk, altın değildir, saklanmaz. Aşkın bütün sırları meydandadır.
Acı, acıyla iyileşir. Aşk ise daha büyük bir aşkla…
Aşk nedir bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.
Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı.
Unutma, sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir. Çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir.
Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de…
Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.
Gönül, han değil dergâhtır. Paldır küldür girip çıkılmaz, günahtır.
Hiçbir yere sığmadı aşkın, gönlüme sığdı yalnız. Şimdi gönlüme de sığmıyor, gözlerimden sızıyor.
Gönül ne tarafı işaret ederse, beş duyu da eteklerini toplayıp o tarafa gider.
Bilmeyen ne bilsin seni gamlanma deli gönül, gönülden anlamayana bağlanma deli gönül.
Minareden düşenin parçası bulunurda, gönülden düşenin parçası bulunmaz.
Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
Hadi yaramı sarmaya merhemin yok. Yalandan da olsa gönül alamaz mısın?
Kapı açılır sen yeter ki vurmayı bil. Ne zaman? Bilmem. Yeter ki o kapıda durmayı bil.
Ömründen nasibin, kendini sevgiliden mesut bulduğun andan ibarettir.
Hiçbir hayale sığdıramadığım tek gerçeğimsin. Sevdim işte. Ötesi de yok gerisi de.
Güzeli güzel yapan ‘edep’tir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir.
Birini seviyorsanız, onu Allah’tan isteyin. Kalpler Allah’ın elindedir.
Sen sadece sen değilsin; bensin, benimsin, bendesin.
Aşk nedir bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.
Dilin aşkı yorumlaması güzeldir ama dile gelmeyen aşk daha güzeldir.
Unutma, sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir. Çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir.
Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.
Sustum artık gönül hakkında bir şey söylemeyeceğim. Çünkü gönlün vasıflarını saysam, aklın almaz, gönül senin düşüncene sığmaz.
Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, yoksa tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?
Ey sevgili. Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz. Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana.
Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür. Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?
Ey sevgili, ilacım da sensin, çarem de sensin. Yüz parça olmuş gönlümün nuru da sensin. Çaresiz gönlüm de, senden başka ne varsa hepsi yok oldu. Beni kimsesiz bırakma! Gel!
Ey sevgili. Sen benim içten içe kanayan en derin yaramsın. Ne kadar özlendiğini bir bilsen, yokluğundan utanırsın.
Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak…
Biliyorum, sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla, dünya sana dar. Ama dayan gönlüm. Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.
Ben kimim. Beni söylediklerimde arama. Ben söylemediklerimde gizliyim görmediğin koskoca derya gönlümdür. Gördüğün sahil ise dilim. Kıyılarıma vuran dalgalarıma şaşma. Onlar Aşk’tan gel-git’im. Beni mecnundan Leyla’dan sorma. Ben yalnız Mevla’dan bir izim.
Bir muammadır “AŞK”, kiminin vicdanına atılan taş, kiminin fakir gönlüne katılan aş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır “AŞK”.
Ey gönül. Ateş için rüzgâr ne ise, aşk için de ayrılık öyledir; küçük olanı söndürür, büyük olanı ise daha da güçlendirir ve iyi bil ki, ey gönül. Aşk; ateşten bir denizi, mumdan kayıkla geçmektir yanıp kül olmadan asla geçemezsin.
Âah” kelimesinde, üst üste iki “a” harfi mevcuttur. Bunlar ebced hesabına göre; bir+bir= iki eder.”h” harfi de yine aynı hesaba göre beş rakamını gösterir o halde;”aah” = yedi yapar ki, âşıkların derinden çektikleri “aah” gönlün yedi kat semasından gelmektedir. İşte bu yüzdendir yakıcılığı.
Yağmurların da ıslandığı bir yağmur vardır. Adı aşk. Ateşlerin de yanıp kül olduğu bir ateş vardır. Adı aşk. Kelebekleri intihara sürükleyen, yıldızları da kaydıran aslında aşk. Gölgelerin gölgede kaldığı bir durumdur, sırların sır verdiği bir haldir aşk. Ve aslında aşkın da aşık olduğu bir aşk vardır ilahi aşk.
Mevlana’ya sormuşlar “sevgili” nasıl olmalı diye. Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli. Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı…
Hiçbir yere sığmadı aşkın, gönlüme sığdı yalnız. Şimdi gönlüme de sığmıyor, gözlerimden sızıyor.
Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı.
Dilin aşkı yorumlaması güzeldir ama dile gelmeyen aşk daha güzeldir.
Aşk, her şeydedir ama hiçbir şeyde görünmez.
Aşk, altın değildir, saklanmaz. Aşkın bütün sırları meydandadır.
Acı, acıyla iyileşir. Aşk ise daha büyük bir aşkla…
Aşk nedir bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.
Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı.
Unutma, sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir. Çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir.
Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de…
Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.
Gönül, han değil dergâhtır. Paldır küldür girip çıkılmaz, günahtır.
Hiçbir yere sığmadı aşkın, gönlüme sığdı yalnız. Şimdi gönlüme de sığmıyor, gözlerimden sızıyor.
Gönül ne tarafı işaret ederse, beş duyu da eteklerini toplayıp o tarafa gider.
Bilmeyen ne bilsin seni gamlanma deli gönül, gönülden anlamayana bağlanma deli gönül.
Minareden düşenin parçası bulunurda, gönülden düşenin parçası bulunmaz.
Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
Hadi yaramı sarmaya merhemin yok. Yalandan da olsa gönül alamaz mısın?
Kapı açılır sen yeter ki vurmayı bil. Ne zaman? Bilmem. Yeter ki o kapıda durmayı bil.
Ömründen nasibin, kendini sevgiliden mesut bulduğun andan ibarettir.
Hiçbir hayale sığdıramadığım tek gerçeğimsin. Sevdim işte. Ötesi de yok gerisi de.
Güzeli güzel yapan ‘edep’tir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir.
Birini seviyorsanız, onu Allah’tan isteyin. Kalpler Allah’ın elindedir.
Sen sadece sen değilsin; bensin, benimsin, bendesin.
Aşk nedir bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.
Dilin aşkı yorumlaması güzeldir ama dile gelmeyen aşk daha güzeldir.
Unutma, sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir. Çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir.
Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.
Sustum artık gönül hakkında bir şey söylemeyeceğim. Çünkü gönlün vasıflarını saysam, aklın almaz, gönül senin düşüncene sığmaz.
Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, yoksa tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?
Ey sevgili. Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz. Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana.
Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür. Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?
Ey sevgili, ilacım da sensin, çarem de sensin. Yüz parça olmuş gönlümün nuru da sensin. Çaresiz gönlüm de, senden başka ne varsa hepsi yok oldu. Beni kimsesiz bırakma! Gel!
Ey sevgili. Sen benim içten içe kanayan en derin yaramsın. Ne kadar özlendiğini bir bilsen, yokluğundan utanırsın.
Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak…
Biliyorum, sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla, dünya sana dar. Ama dayan gönlüm. Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.
Ben kimim. Beni söylediklerimde arama. Ben söylemediklerimde gizliyim görmediğin koskoca derya gönlümdür. Gördüğün sahil ise dilim. Kıyılarıma vuran dalgalarıma şaşma. Onlar Aşk’tan gel-git’im. Beni mecnundan Leyla’dan sorma. Ben yalnız Mevla’dan bir izim.
Bir muammadır “AŞK”, kiminin vicdanına atılan taş, kiminin fakir gönlüne katılan aş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır “AŞK”.
Ey gönül. Ateş için rüzgâr ne ise, aşk için de ayrılık öyledir; küçük olanı söndürür, büyük olanı ise daha da güçlendirir ve iyi bil ki, ey gönül. Aşk; ateşten bir denizi, mumdan kayıkla geçmektir yanıp kül olmadan asla geçemezsin.
Âah” kelimesinde, üst üste iki “a” harfi mevcuttur. Bunlar ebced hesabına göre; bir+bir= iki eder.”h” harfi de yine aynı hesaba göre beş rakamını gösterir o halde;”aah” = yedi yapar ki, âşıkların derinden çektikleri “aah” gönlün yedi kat semasından gelmektedir. İşte bu yüzdendir yakıcılığı.
Yağmurların da ıslandığı bir yağmur vardır. Adı aşk. Ateşlerin de yanıp kül olduğu bir ateş vardır. Adı aşk. Kelebekleri intihara sürükleyen, yıldızları da kaydıran aslında aşk. Gölgelerin gölgede kaldığı bir durumdur, sırların sır verdiği bir haldir aşk. Ve aslında aşkın da aşık olduğu bir aşk vardır ilahi aşk.
Mevlana’ya sormuşlar “sevgili” nasıl olmalı diye. Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli. Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı…
HZ. MEVLÂNA DUA SÖZLERİ
Yâ Rabbî! Bizim hâIimize bakarak muameIe etme. Kendi ikram ve ihsanına göre bize muameIe eyIe.
Yâ Rabbî! Kerem ve IütfunIa hidayet ettiğin kaIbi tekrar daIâIete, sapıkIığa meyIettirme. BeIâIarı bizden sarf eyIe, çevir ve değiştir. Ey affı çok oIan, günahIarı örten Rabbim! O günahIar doIayısı iIe bizden intikam aIma. Bize azap etme.
Yâ Rabbî! Biz nefis iIe şeytana köpek gibi tâbi oIduksa da sen, azap asIanını bize saIdırtma.
Ey Hayy, ebedî diri oIan Rabbim! TaIep ve dua üzerine nasıI oIur da kerem etmezsin. Sen kerem sâhibisin. Ey mahIûkâtın, yaratıkIarın canIıIarın ihtiyacını gideren Rabbim! Sen varken hiç bir kimseyi hatırIamak ve ondan bir şey ummak Iâyık değiIdir.
Yâ Rabbî! Rûhumda bir iIim katresi var. İIâhî onu hevâ rüzgârıyIa ten toprağından muhafaza eyIe.
Ey ihsânı çok oIan Rabbim! Cefâ içinde geçip giden ömre merhamet et. Ey affetmeyi seven Rabbim! Bizi affeyIe. İsyan derdimize çare eyIe. Ey yardım isteyenIerin yardımcısı! Bizi hidayete çıkar.
Yâ Rabbî! Dua ve yakarışIarımızda sana Iâyık oImayan sözIeri biImeyerek söyIeyip hataIarda buIunmuş isek, o keIimeIeri sen ısIah et ve duamızı kabuI buyur. Çünkü sözIerin hâkimi ve suItanı ancak sensin.
Ey âIemin yaratıcısı! KasvetIi, kararmış, katıIaşmış âdeta taş gibi oImuş oIan kaIbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âh u vâhımızı, hoş eyIe ki rahmetini ceIp etsin, çeksin. Bizi köIe gibi kuIIanan bu serkeş nefisten bizi satın aI. O nefis bıçağı kemiğe dayandı (zuImü canımıza yetti).
Yâ Rabbî! Sana ne arz edeyim. Çünkü sen gizIi ve açık her şeyi biIirsin.
Hz. MevIâna son demIerinde iken, dostu Siraceddin Tatari’yi yanına çağırarak, kendisine su duayı öğretmiş ve sıkıntıIı zamanIarında okumasını tavsiye etmiştir:
Ya Rabbi!
Bana ne senin zikrini unutturacak, sana şevkimi söndürecek, seni tesbih ederken duyduğum Iezzeti kesecek bir hastaIık; ne de beni azdıracak, şer ve kötüIüğümü artıracak bir sıhhat ver. Ey Merhamet edenIerin merhametIisi! MerhametinIe bu duamı kabuI et.
Hz. MevIana’nın Sabah Namazından Sonra OkudukIarı Dua: AIIah’ım kaIbimi nurIandır, kuIağımı nurIandır, gözümü nurIandır, saçımı nurIandır, derimi nurIandır, etimi nurIandır, kanımı nurIandır, önümü nurIandır, ardımı nurIandır, aItımı nurIandır, üstümü nurIandır, sağımı nurIandır, soIumu nurIandır, AIIah’ım! Nurumu artır, bana nur ver. Ey nurun nuru ey merhametIiIerin merhametIisi AIIah’ım merhametinIe beni nur et.
Bu dua, ismi güzeI, cismi güzeI, teni güzeI, canı güzeI, ruhu güzeI, huyu güzeI Efendimiz (SaIIaIIahu AIeyhi VeseIIem)’in diIindendir.
DUA
Candan, gönüIden söyIenen güzeI sözIer, duaIar, niyazIar, yakarışIar, Hakk’a doğru yükseIir. Hak’tan başka kimsenin biImediği, bir yere kadar varır, uIaşır. TemizIenmiş ve arınmış oIan nefesIerimiz, hoş sözIerimiz, yüceIir, yüceIir, bizden armağan oIarak öIümsüzIük, sonsuzIuk âIemine varır. Sonra sözIerimizin, niyazIarımızın sevabı, AIIah’ın rahmeti eseri oIarak kat kat çoğaIarak bize geIir. Sonra da, kuI, eIde ettikIerine benzer sevabı, tekrar eIde etsin diye, AIIah, bize, yine onIara benzer sözIer söyIetir. İşte böyIece, hiç durmadan, güzeI sözIer, öteIere yükseIir, yüceIere gider. KarşıIığında rahmet iner, bu iki haI, sende, senin varIığında daima oIur durur.
Kendinde oImaksızın, istiğrak hâIinde ediIen dua, bambaşkadır. O dua, dua edenin kendinden değiIdir, kendinde buIunanın duasıdır. Daha doğrusu, o dua, gönüIde buIunan Hakk’ın sözIeridir. AsIında o duayı AIIah etmektedir. Çünkü dua eden kuI, kendinde oImadığı için aradan çıkmıştır. O dua da AIIah’tandır, kabuI ediIişi de AIIah’tandır. (MevIânâ CeIâIeddîn-i Rûmî)
BismiIIâhirrahmânirrahîm
AIIah’ım benim kaIbime nur ver, benim kabrime nur ver. Benim önümü aydınIat, benim ardıma nur ver, benim sağıma nur ver, benim soIuma nur ver, benim üstüme nur ver, benim aItıma nur ver, benim kuIağıma nur ver, benim gözüme nur ver. Benim vücudumdaki kıIIarıma nur ver, benim vücudumdaki derime nur ver, benim etime nur ver, benim kanıma nur ver, benim kemikIerime nur ver.AIIah’ım benim nurumu büyüIt, beni baştan ayağa nur yap. AIIah’ım benim kaIbime nur ver, benim diIime nur ver, benim gözüme nur ver, benim kuIağıma nur ver, benim sağıma nur ver, benim soIuma nur ver, benim üstüme nur ver, benim aItıma nur ver. Benim önüme nur ver, benim ardıma nur ver, benim nefsime nur ver, benim nurumu büyüIt, artır.
Yâ Rabbî! Kerem ve IütfunIa hidayet ettiğin kaIbi tekrar daIâIete, sapıkIığa meyIettirme. BeIâIarı bizden sarf eyIe, çevir ve değiştir. Ey affı çok oIan, günahIarı örten Rabbim! O günahIar doIayısı iIe bizden intikam aIma. Bize azap etme.
Yâ Rabbî! Biz nefis iIe şeytana köpek gibi tâbi oIduksa da sen, azap asIanını bize saIdırtma.
Ey Hayy, ebedî diri oIan Rabbim! TaIep ve dua üzerine nasıI oIur da kerem etmezsin. Sen kerem sâhibisin. Ey mahIûkâtın, yaratıkIarın canIıIarın ihtiyacını gideren Rabbim! Sen varken hiç bir kimseyi hatırIamak ve ondan bir şey ummak Iâyık değiIdir.
Yâ Rabbî! Rûhumda bir iIim katresi var. İIâhî onu hevâ rüzgârıyIa ten toprağından muhafaza eyIe.
Ey ihsânı çok oIan Rabbim! Cefâ içinde geçip giden ömre merhamet et. Ey affetmeyi seven Rabbim! Bizi affeyIe. İsyan derdimize çare eyIe. Ey yardım isteyenIerin yardımcısı! Bizi hidayete çıkar.
Yâ Rabbî! Dua ve yakarışIarımızda sana Iâyık oImayan sözIeri biImeyerek söyIeyip hataIarda buIunmuş isek, o keIimeIeri sen ısIah et ve duamızı kabuI buyur. Çünkü sözIerin hâkimi ve suItanı ancak sensin.
Ey âIemin yaratıcısı! KasvetIi, kararmış, katıIaşmış âdeta taş gibi oImuş oIan kaIbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âh u vâhımızı, hoş eyIe ki rahmetini ceIp etsin, çeksin. Bizi köIe gibi kuIIanan bu serkeş nefisten bizi satın aI. O nefis bıçağı kemiğe dayandı (zuImü canımıza yetti).
Yâ Rabbî! Sana ne arz edeyim. Çünkü sen gizIi ve açık her şeyi biIirsin.
Hz. MevIâna son demIerinde iken, dostu Siraceddin Tatari’yi yanına çağırarak, kendisine su duayı öğretmiş ve sıkıntıIı zamanIarında okumasını tavsiye etmiştir:
Ya Rabbi!
Bana ne senin zikrini unutturacak, sana şevkimi söndürecek, seni tesbih ederken duyduğum Iezzeti kesecek bir hastaIık; ne de beni azdıracak, şer ve kötüIüğümü artıracak bir sıhhat ver. Ey Merhamet edenIerin merhametIisi! MerhametinIe bu duamı kabuI et.
Hz. MevIana’nın Sabah Namazından Sonra OkudukIarı Dua: AIIah’ım kaIbimi nurIandır, kuIağımı nurIandır, gözümü nurIandır, saçımı nurIandır, derimi nurIandır, etimi nurIandır, kanımı nurIandır, önümü nurIandır, ardımı nurIandır, aItımı nurIandır, üstümü nurIandır, sağımı nurIandır, soIumu nurIandır, AIIah’ım! Nurumu artır, bana nur ver. Ey nurun nuru ey merhametIiIerin merhametIisi AIIah’ım merhametinIe beni nur et.
Bu dua, ismi güzeI, cismi güzeI, teni güzeI, canı güzeI, ruhu güzeI, huyu güzeI Efendimiz (SaIIaIIahu AIeyhi VeseIIem)’in diIindendir.
DUA
Candan, gönüIden söyIenen güzeI sözIer, duaIar, niyazIar, yakarışIar, Hakk’a doğru yükseIir. Hak’tan başka kimsenin biImediği, bir yere kadar varır, uIaşır. TemizIenmiş ve arınmış oIan nefesIerimiz, hoş sözIerimiz, yüceIir, yüceIir, bizden armağan oIarak öIümsüzIük, sonsuzIuk âIemine varır. Sonra sözIerimizin, niyazIarımızın sevabı, AIIah’ın rahmeti eseri oIarak kat kat çoğaIarak bize geIir. Sonra da, kuI, eIde ettikIerine benzer sevabı, tekrar eIde etsin diye, AIIah, bize, yine onIara benzer sözIer söyIetir. İşte böyIece, hiç durmadan, güzeI sözIer, öteIere yükseIir, yüceIere gider. KarşıIığında rahmet iner, bu iki haI, sende, senin varIığında daima oIur durur.
Kendinde oImaksızın, istiğrak hâIinde ediIen dua, bambaşkadır. O dua, dua edenin kendinden değiIdir, kendinde buIunanın duasıdır. Daha doğrusu, o dua, gönüIde buIunan Hakk’ın sözIeridir. AsIında o duayı AIIah etmektedir. Çünkü dua eden kuI, kendinde oImadığı için aradan çıkmıştır. O dua da AIIah’tandır, kabuI ediIişi de AIIah’tandır. (MevIânâ CeIâIeddîn-i Rûmî)
BismiIIâhirrahmânirrahîm
AIIah’ım benim kaIbime nur ver, benim kabrime nur ver. Benim önümü aydınIat, benim ardıma nur ver, benim sağıma nur ver, benim soIuma nur ver, benim üstüme nur ver, benim aItıma nur ver, benim kuIağıma nur ver, benim gözüme nur ver. Benim vücudumdaki kıIIarıma nur ver, benim vücudumdaki derime nur ver, benim etime nur ver, benim kanıma nur ver, benim kemikIerime nur ver.AIIah’ım benim nurumu büyüIt, beni baştan ayağa nur yap. AIIah’ım benim kaIbime nur ver, benim diIime nur ver, benim gözüme nur ver, benim kuIağıma nur ver, benim sağıma nur ver, benim soIuma nur ver, benim üstüme nur ver, benim aItıma nur ver. Benim önüme nur ver, benim ardıma nur ver, benim nefsime nur ver, benim nurumu büyüIt, artır.
LOKMAN HEKİMDEN NASİHATLER
Dostunu iyiIik veya kötüIük zamanında sına.
Bir gönüI yapmak geImiyorsa eIinden, bari bir gönüI yıkıImasın diIinden.
DostIarına ve ahbapIarına saygı iIe ikram göster.
İki şeyi asIa unutma: AIIah’ı ve öIümü. İki şeyi de unut: Yaptığın iyiIiği, gördüğün kötüIüğü.
Şüphe seni kimse iIe dost etmez.
Kendin için hoş görmediğin şeyi başkaIarına reva görme.
SoruImadan hiçbir şeye karışma.
Konuşurken sözIerine aIay ve şaka cinsinden güIdürücü IafIar karıştırma.
İyiIikte dost düşman ayırma.
OIgun insanın mihenk taşı akıI danışmak, güIer yüz, nefse hakimiyet acıya katIanmaktır.
Şükür nimeti bereketIendirir.
AkrabaIarınIa iIişkiIerini kesme, onIara yakınIık göster.
FesatIık, maIın çoğunu yok eder.
Bir cemaatta buIunduğun zaman diIini faydasız söz söyIemekten sakındır. Çünkü diI insanı ipe götürür
HaIk sende oImayanIa seni överse aIdanma.
Bir tedbir aIacağın zaman ahIak ve biIgi sahibi kimseye akıI danış.
Servet düşmanIığı insana ıstırap verir.
TembeI, uykusu çok, AIIah’tan uzakIaşmış ve fakirIiğe mirasçı oIan kimsedir.
Sırrını gizIeyen muradına erer.
BöbürIenerek yürüme. AIIah, büyükIük tasIayanIarı ve övünenIeri sevmez.
Öfkenin evveIi deIiIik, sonu pişmanIıktır.
Yeryüzü haIkı arasında âIim, maden içindeki aItın gibidir.
Yürüyüşünde tabii oI.
Ey oğIum! Sükût etmekIe pişmân oImazsın. Söz gümüş ise sükût aItındır.
BaşkaIarının refah ve saadetIerine göz dikme.
Ey oğIum! Tövbeyi yarına bırakma, çünkü öIüm ansızın geIip yakaIar.
Sağa soIa bakma daima önüne bak.
Ey oğuIcağızım, ciğerparem! AIIah’ı tanı, ona hiçbir şeyi ortak koşma.
Sana ihtiyaç arz eden kimseyi kırma.
Başına geIene sabret. Çünkü bunIar üzerinde titizIikIe duruIması gereken şeyIerdir.
ParmakIarını ağzına burnuna sürüştürme.
Ey oğIum! Sakin kimseyi küçük görüp hakâret etme. Çünkü onun da senin de rabbimiz birdir.
Doğru konuş fakat sert oImasın.
Ey oğIum! HeIâI Iokma ye ve işIerinde âIimIere danış, işIerini nasıI yapacağını onIara sor.
Herkese karşı saygıIı davran.
Ey oğuI! CahiI kimseIerIe dostIuk kurma. Çünkü onunIa dost oIursan, kendi yaptıkIarını senin hoş gördüğünü sanır.
Edebî oImayan şahıs, ruhu oImayan ceset gibidir.
Lokman Hekime: “Hastamıza ne yedireIim?” diye sordukIarında, şu cevabı vermiş: Acı söz yedirmeyin de ne yedirirseniz yedirin!
Ömrün boyunca AIIah’a ihIas iIe yöneI ve ona güven.
BaşkaIarının sana yaptıkIarı fenaIıkIarı unut. Ama senin onIara yaptığın fenaIıkIarı asIa unutma Onu tekrar iyiIik yapmakIa bertaraf etmeye çaIı.
İyiIiği tecrübe ediImiş insanIar hakkında suizanda buIunma.
BekIentiIerinin esiri oIma. Herkesi oIduğu gibi kabuI et ve kimseyi değiştirmek için çabaIama. Hak eden yanında oIsun, etmeyen uzak dursun.
ÇocukIarının taIim ve terbiyesine dikkat et.
Bu hastaIığı dider ey insanIarın Rabbi! Şifa ver, çünkü şifa verici sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. ÖyIe şifa ver ki hiçbir hastaIık bırakmasın.
CömertIiği adet et.
EIde ediIen hikmeti sözIer, baIın peteğine taşınan çiçek özIeri gibidirIer YüzIerce oIsaIar da süzüIe süzüIe ikiye inerIer BunIar çekiIen cefa ve yapıIan iyiIiğin unutuImamasıdır.
Sesini kıs. BiIesin ki, sesIerin en çirkini eşekIerin sesidir.
Ey oğIum! Dünyâ geçici ve kısadır. Senin dünyâ hayâtın ise azın azıdır. Bunun da azının azı kaImış, çoğu geçmiştir.”
Kar ve ziyan kaygısıyIa kimseye yüz suyu dökme.
Ey oğIum! Dünyâ derin deniz gibidir. Çok insanIar onda boğuImuştur. Gemin takvâ, yükün imân, hâIin tevekküI oIsun, umuIurki kurtuIursun.
İyiIiği emret, kötüIüğe mâni oI.
Ey oğIum! ÂIimIer mecIisine devâm et. Bahar yağmuru iIe yeryüzünü yeşiIIendiren AIIahü teâIâ, âIimIerin mecIisindeki hikmet nûru iIe de müminIerin kaIbini aydınIatır.
Tecrübenin çokIuğu, akIı geIiştirir ve oIgunIaştırır.
Ey oğIum! Hep üzüntüIü oIma, kaIbini dertIi kıIma. İnsanIarın eIinde oIana tamâ etmektensakın. Kazâya râzı oI ve AIIahü teâIânın sana verdiği rızka kanâat et.
Evden evveI komşu, yoIdan önce de arkadaş edin.
Ey oğIum! Kötü huydan, gönüI dağınıkIığından sakın. Sabırsız oIma, yoksa arkadaş buIamazsın. İşini severek yap, sıkıntıIara katIan. Bütün insanIara karşı iyi huyIu oI.
HZ. MEVLANA SÖZLERİ
Gönül, gönül verilerek alınır.
Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de hayâ!
Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
Harf’ler yetmedi anlaşılmama, bari hâl’den anla.
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Ahlak örtüsü olmayanı, başörtüsü dindar yapmaz.
Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.
Dua kapı çalmaktır. Gerisine karışmak haddi aşmaktır.
Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atılana kadardır.
Gönül, ebedi olmayan mülkü, bir rüya bil!
Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.
Sabır önceleri zehirdir. Huy edinirsen bal olur!
Gerçek aşk’ı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar.
Bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders.
Sen Allah’a güven. Hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar.
Gönül sevgiyi bulmuşsa kuru dal bile çiçek açar.
Bir kimsede kibir varsa, söz söylediği zaman soğan gibi kokar.
Kitaplardan önce, kendimizi okumaya çalışalım.
Üç sözden fazla değil, tüm ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım.
Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme. Zira bu işin baharı var.
Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır.
İnsan her şeyi göremez; sevdiğin şeyler, seni kör ve sağır eder.
İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı.
Ey dost! Derdin ne olursa olsun umudun her zaman Allah olsun.
Bazen halimize Melekler imrenir. Bazen de halimizden Şeytan bile iğrenir.
Susmak, mana eksikliğinden değil. Belki mana derinliğindendir.
Toprak gibi sessiz olduğum an bil ki; şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım.
Yok, dünyada hicrandan daha acı ne istiyorsan et de onu etme.
Kanat vardır doğanı padişaha götürür; kanat vardır kuzgunu leşe götürür.
Can’ı Canan’a teslime hazır değilsen ‘ben Aşk’ım’ deme kimseye.
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.
Şikayetçi, kötü huyludur. İyi huylu şikayet etmez, tahammül eder.
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
Kim, ne olursa olsun, sevgili bizim olsun tek, canı, canımız olsun.
Ben hiç dilek tutmadım, hep dua ettim. Ömrün ömrüme nasip olsun diye!
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana! Ya da yazık olur adabına.
Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş, yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?
Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.
İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toparlan da ufak bir imtihana satma kendini.
Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!
Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
Gülü gülene ver. Kalbini sevene ver. Sevmek güzel şeydir. Kıymet bilene ver.
Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
Akıl bir kuzu, nefis bir kurt, iman ise çobandır. İman kuvvetli olmazsa, nefis aklı yer.
Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.
Bir gönülde aşk ve sevgi ateşi yoksa o kişi karanlıklarda, Allah nurundan habersizdir.
Yılan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan, hem de imandan eder!
Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.
Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil. Sessiz sedasız can veren pervanelere sor.
Tut ki Ali’den sana miras kaldı Zülfikar. Sende Ali’nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar?
Dediler ki: gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: gönle giren gözden ırak olsa ne olur.
Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.
Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.
Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.
Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.
Bir muammadır aşk. Kiminin vicdanına atılan taş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır aşk.
Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir; çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerinde taşırlar.
Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!
Aklım her gün tövbe eder. Nefsim her an tövbemi bozar. Arada kalmış bîçareyim. İyi ki senin kapın var.
Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur.
Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin. Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.
Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
Seni bağrıma değil, bağrımı ve başımı ayağının altına bastım. Gözüm toprak olacak, ama gönlüm daima aşk kokacak.
Ey sahura kalkan, sahur yemeği yiyen kişi! Az konuş, hatta sus! Sus da orucu anlayanlar, oruçtan söz etsinler.
Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ay da ara! Gözlerindeki perdeyi arala!
Ey sevgili. Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerde şarap olmuşuz, başka hayallerde harap olmuşuz.
İyiyim desem yalan olur, kötüyüm desem inancıma dokunur. En iyisi şükre vurayım dilimi, belki o zaman kalbim kurtulur.
Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
Şarap küpü nereye konursa konsun şaraptır. Gül mezbelelikte bitmekle kötü olmaz, şarap altın tasa konmakla helal olmaz.
Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol.
Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül.
Güzelliğin bir damlası olan Leyla için uykuyu haram etmek çok değilse, güzelliğin kaynağı Mevla için bir ömrü feda etmek az bile.
Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak beni hatırla.
Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.
Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak.
Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok pekguzelsozler.com az kalmış demektir.
Yaşadığın dünyaya bak; yüce tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?
Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilir misin aşık olmayı? Bölünebilir misin ikilere, üçlere, gerekirse binlere? Yapabilir misin? Gerçekten sevebilir misin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin bir kere, ya da hiç sevmezsin.
Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla.
Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir. Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan, kendime ettiğim dualarım senindir.
------------------------------------------------------------------
Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de hayâ!
Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
Harf’ler yetmedi anlaşılmama, bari hâl’den anla.
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Ahlak örtüsü olmayanı, başörtüsü dindar yapmaz.
Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.
Dua kapı çalmaktır. Gerisine karışmak haddi aşmaktır.
Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atılana kadardır.
Gönül, ebedi olmayan mülkü, bir rüya bil!
Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.
Sabır önceleri zehirdir. Huy edinirsen bal olur!
Gerçek aşk’ı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar.
Bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders.
Sen Allah’a güven. Hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar.
Gönül sevgiyi bulmuşsa kuru dal bile çiçek açar.
Bir kimsede kibir varsa, söz söylediği zaman soğan gibi kokar.
Kitaplardan önce, kendimizi okumaya çalışalım.
Üç sözden fazla değil, tüm ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım.
Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme. Zira bu işin baharı var.
Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır.
İnsan her şeyi göremez; sevdiğin şeyler, seni kör ve sağır eder.
İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı.
Ey dost! Derdin ne olursa olsun umudun her zaman Allah olsun.
Bazen halimize Melekler imrenir. Bazen de halimizden Şeytan bile iğrenir.
Susmak, mana eksikliğinden değil. Belki mana derinliğindendir.
Toprak gibi sessiz olduğum an bil ki; şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım.
Yok, dünyada hicrandan daha acı ne istiyorsan et de onu etme.
Kanat vardır doğanı padişaha götürür; kanat vardır kuzgunu leşe götürür.
Can’ı Canan’a teslime hazır değilsen ‘ben Aşk’ım’ deme kimseye.
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.
Şikayetçi, kötü huyludur. İyi huylu şikayet etmez, tahammül eder.
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
Kim, ne olursa olsun, sevgili bizim olsun tek, canı, canımız olsun.
Ben hiç dilek tutmadım, hep dua ettim. Ömrün ömrüme nasip olsun diye!
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana! Ya da yazık olur adabına.
Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş, yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?
Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.
İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toparlan da ufak bir imtihana satma kendini.
Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!
Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
Gülü gülene ver. Kalbini sevene ver. Sevmek güzel şeydir. Kıymet bilene ver.
Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
Akıl bir kuzu, nefis bir kurt, iman ise çobandır. İman kuvvetli olmazsa, nefis aklı yer.
Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.
Bir gönülde aşk ve sevgi ateşi yoksa o kişi karanlıklarda, Allah nurundan habersizdir.
Yılan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan, hem de imandan eder!
Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.
Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil. Sessiz sedasız can veren pervanelere sor.
Tut ki Ali’den sana miras kaldı Zülfikar. Sende Ali’nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar?
Dediler ki: gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: gönle giren gözden ırak olsa ne olur.
Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.
Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.
Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.
Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.
Bir muammadır aşk. Kiminin vicdanına atılan taş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır aşk.
Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir; çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerinde taşırlar.
Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!
Aklım her gün tövbe eder. Nefsim her an tövbemi bozar. Arada kalmış bîçareyim. İyi ki senin kapın var.
Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur.
Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin. Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.
Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
Seni bağrıma değil, bağrımı ve başımı ayağının altına bastım. Gözüm toprak olacak, ama gönlüm daima aşk kokacak.
Ey sahura kalkan, sahur yemeği yiyen kişi! Az konuş, hatta sus! Sus da orucu anlayanlar, oruçtan söz etsinler.
Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ay da ara! Gözlerindeki perdeyi arala!
Ey sevgili. Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerde şarap olmuşuz, başka hayallerde harap olmuşuz.
İyiyim desem yalan olur, kötüyüm desem inancıma dokunur. En iyisi şükre vurayım dilimi, belki o zaman kalbim kurtulur.
Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
Şarap küpü nereye konursa konsun şaraptır. Gül mezbelelikte bitmekle kötü olmaz, şarap altın tasa konmakla helal olmaz.
Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol.
Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül.
Güzelliğin bir damlası olan Leyla için uykuyu haram etmek çok değilse, güzelliğin kaynağı Mevla için bir ömrü feda etmek az bile.
Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak beni hatırla.
Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.
Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak.
Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok pekguzelsozler.com az kalmış demektir.
Yaşadığın dünyaya bak; yüce tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?
Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilir misin aşık olmayı? Bölünebilir misin ikilere, üçlere, gerekirse binlere? Yapabilir misin? Gerçekten sevebilir misin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin bir kere, ya da hiç sevmezsin.
Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla.
Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir. Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan, kendime ettiğim dualarım senindir.
------------------------------------------------------------------
"İnsan geneIIikIe başkasına sürmek istediği çamura buIanır."
(Cenap Şehabeddin)
"Altın kaplamadır bazılarının güzelliği.
Dışı pırıl pırıl ama zifiri dumandır içi."
(Şems-i Tebrizi)
"Derdli adamın kararsızlıklarla, dumanlarla dolu bir evi vardır. Derdini dinlersen, o eve bir pencere açmış olursun."
(Hz. Mevlana)
Can saatini Rahman ezelde kuruvermiş.
Bir gün göreceksin ki o saat duruvermiş.
(Necip Fazıl Kısakürek)
"Hakiki dost sıkıntılı zamanlarda, senin gurur ve izzet-i nefsini kırmadan, sana yardım edendir."
Hz. Ali (ra)
"Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz."
(Osman Gazi)
"Ver ama başa kakma. Sonunda yine sen kazanırsın."
(Sadi Şirazi)
"Mezarlıktakilerin pişman oldukları şeyler için dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyor."
(İmam Gazzali)
"Tilki kümesi iyi tanıyor diye bekçi yapılır mı?"
(Hz. Mevlana)
"Sana ne öğüt vereyim;
Sana çobanlık emretmişler, sen kurtluk ediyorsun...
Sana bekçilik emretmişler, sen hırsızlık yapıyorsun...
Allah seni sultan yaptı, sen şeytanın sözü ile hareket ediyorsun..."
(Hz. Mevlana)
"İman sahibi kişi asla haksızlığa sabredemez."
(Selahaddin Eyyubi)
"Asla kimsenin umudunu kırma. Belki de sahip oldukları tek şey odur."
(Hz. Mevlana)
"Kalpler, iyilikle kazanılır."
Hz. Ali (ra)
Ey Yar!
Ey gönlümün sol yarısı!
Aklıma koydum seni aklım almadı.
Yüreğime bıraktım sana doymadı...
Aklımla yüreğimi birleştirdim;
bu sefer de can dayanmadı...
(Hz. Mevlana)
Kılıçla yaptırılamayan birçok iş,
güler yüzle ve tatlı dille kolayca yaptırılır.
(İmam Şafii)
Öyle ucuz değil gül koklamak.
Gül tutan ele diken batmalı.
Bir AŞK'a gönül veren,
O AŞK'ın kapısında yatmalı.
(Necip Fazıl Kısakürek)
"Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol."
(Hz. Mevlana)
"İnsan sevmeye başladı mı, yaşamaya da başlar."
(W. Shakespeare)
"Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım, başım göğe değerdi."
(İmam Ebu Hanife)
"Tebessüm bedavadır; vereni üzmez, alanı memnun eder..!"
(Şems-i Tebrizi)
İşinde ve sözünde doğruluktan ayrılma. Hak doğruların yardımcısıdır.
(Ali Fuad Başgil)
Ya söyleyecek sözü olmalı insanın ya da susacak edebi.
Hz. Ebubekir (ra)
"Zulme karşı tek başına olsan dahi YÜRÜYECEKSİN."
Hz. Ömer (ra)
Vebal nedir bilir misiniz?
Hak etmeyenlere makam mevki vermektir.
(Fatih Sultan Mehmet)
"İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan evinde HUZUR olandır."
(Goethe)
"İSRAİL DOĞDU, İNSANLIK ÖLDÜ."
(Dustin Hoffman)
"Dostlarıyla uğraşanlar, düşmanlarıyla savaşamazlar."
(Selahaddin Eyyubi)
"İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan evinde HUZUR olandır."
(Goethe)
"Allah'ım, beni kendine ve sevdiğine yakın kıl..."
Hz. Hatice (ra)
"Dilini tut ve bil ki, dil yarası bıçak yarasından daha vahimdir."
(Prof. Ali Fuat Başgil)
(Prof. Ali Fuat Başgil)
"Biz toprakları değil gönülleri fethetmeye gidiyoruz."
(Fatih Sultan Mehmet)
Zannetme ki ecdadın asırIarca uyudu,
nereden buIacaktın o zaman eIdeki yurdu!
(Mehmet Akif Ersoy)
"BeyIer, örf ve kanuna nasıI riayet ederIerse, haIk da aynı şekiIde örf ve kanuna itaat eder."
(Yusuf Has Hacib)
"Bir kelimeyi hiç aklınızdan çıkarmayın: 'DEVLET'. Devletin ne kadar önemli olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer, rüzgarda savrulup gider."
(Aliya İzzetbegoviç)
“'Dünyada bir tek mü’min üşüyorsa, ısınma hakkına sahip değilsin!' Biliyorum ki yeryüzünde üşüyen mü’minler var; ben artık ısınamıyorum...”
(Hz. Mevlana)
"Dicle kenarında bir kurt bir koyunu yese, Allah adaleti gelir, onu Ömer’den benden sorar."
Hz. Ömer (ra)
"Günde en az iki kişiye iyilik et, gönlünü al. Çünkü cennetin yolu gönül almaktan geçer. Gönül almak cennet kapısını açmaktır."(Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri)
"Kalp ne ile doluysa, dudaklardan o dökülür..."Hz. Aişe (ra)
Sevmek için sevilmeyi beklemeyin.
Bir arkadaşın değerini anlamak için, yalnız kalmayı beklemeyin.
Çalışmaya başlamak için en iyi işi beklemeyin.
Biraz paylaşmak için çok olmasını beklemeyin.
Öğütleri hatırlamak için düşmeyi beklemeyin.
Yardım edebilmek için zamanınız olmasını beklemeyin.
Özür dilemek için birisinin acı çekmesini beklemeyin.
Ve... duaya inanmak için acıları beklemeyin.Prof. Dr. Ömer AŞICI
''Erkek sevdiği kadını üzmekten sakınmalıdır. Gül koklanır, fakat hırpalanmaz.''(Fuzuli)
"Sen verdikçe dost görünen çok olur. İste de gör hepsi bir den yok olur. Sen kendi kendine yetmeyi öğren tüm dünyanın malına gönlün tok olur."(Hz. Mevlana)
"AŞK geldi! Derimin, damarlarımın içinde akan Kan oldu. Beni, benden boşaltarak Dost ile doldurdu. Vücudumun her tarafını, bütün zerrelerini Dost kapladı. Benden Bana ancak ad kaldı ve arta kalan hep O oldu!"(Hz. Mevlana)
"Ahirette seni kurtaracak bir eserin yoksa fani dünyaya bıraktığın eserlere de kıymet verme."(Hz. Mevlana)
"İnsaf et, saman çöpü bile rüzgar esmedikçe hareket etmez ise koskoca dünya bir güç olmadan kendi kendine nasıl hareket eder?"(Hz. Mevlana)
"Şefkat ve merhamette güneş gibi ol."(Hz. Mevlana)
"Yalnızlığın en kötüsü, seni anlamayanların arasında kalmaktır...!"(Hz. Mevlana)
"Eğer bir müminin kalbini kırarsan Hâk'ka eylediğin secde değildir."(Yunus Emre)
"Allah'tan sakınan kişi ilmi kadar söz söyler."(İmam-ı Rabbani Hazretleri)
"ÖnemIi oIan bir omuza yasIanmak değiI; o omuzda yaşIanmak..."(Can Yücel)
"Ya kırmızı gülden ayrı yaşamalı, yahut o dikenin acılarını hoş görmeli."(Sadi Şirazi)
"Düşenin dostu oImaz, derIer kimiIeri. Sanki ayakta oIanın dostu çokmuş gibi…"(Cemal Süreya)
"Bizler teslim olamayız. Ya kazanırız ya da ölürüz!"(Ömer Muhtar)
Maharet güzeIi görebiImektir, sevmenin sırrına erebiImektir. Cihan, aIem herkes biIsin ki şunu; en büyük ibadet sevebiImektir.(Yunus Emre)
"İnsanların darıldıktan sonra birbirlerinin ayıplarını ve sırlarını söylemesi münafıklık alametidir."(İmam Şâfii Hazretleri)
OIsun be aIdırma Yaradan yardır.Sanmaki zaIimin ettiği kârdır.MazIumun ahı indirir şahı.Herşeyin bir vakti vardır...(Yunus Emre)
"Yusuf (as) baştan aşağı iffet oIduktan sonra, ZüIeyha baştan aşağı afet oIsa ne yazar."(Necip Fazıl Kısakürek)
"Zalimin sonu gelince zulmü artar, daha da azgınlaşır."Hz. Ali (ra)
"Sen kasırgaIara dayanmışsın, rüzgârIa mı yıkıIacaksın! Başka çaren yok yüreğim, dosta düşmana karşı ayakta kaIacaksın." (Can Yücel)
"Kendinin ne oIduğunu biIen insan, bazı kendini biImezIerin, onun hakkında söyIedikIerinden etkiIenmez."
(İbni Sina)
“Hayatta daima gerçekleri savun! Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun.”
(Che Guevara)
"İhanetin küçüğü, büyüğü olmaz." Hz. İsa (as)
"İhanetin küçüğü, büyüğü olmaz." Hz. İsa (as)
“Hayatta daima gerçekleri savun! Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun.”
(Che Guevara)
"Bir kelimeyi hiç aklınızdan çıkarmayın: 'DEVLET'. Devletin ne kadar önemli olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer, rüzgarda savrulup gider."
(Aliya İzzetbegoviç)
"İhanetin küçüğü, büyüğü olmaz."
Hz. İsa (as)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder