“Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa. Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet; Çünkü hayat çok kısa…”
(Hz. Şems-i Tebrizi)
Tam 4 yıl Osmanlı toprakları’nda kaldı. Osmanlıcayı mükemmel denebilecek kadar iyi konuşuyordu. Hiç kimse ondan kuşkulanmadı. Herkes tarafından büyük saygı ve ilgi gördü. Ta ki, yıllar sonra Londra’ya döndükten sonra anılarını yazınca deşifre oldu. İngiliz casusu idi!…
Anılarında şunları yazıyordu.
“Derviş kimliğiyle aralarına girdim…”
– Eğer hakiki hüviyetim meydana çıkmış olsaydı, değil burada, Osmanlı Sefarethanesi’nin has itibarlı misafiri olabilmem, hayatım dahi tehlikede kalırdı.
– Ben Reşid Efendi, sefirin has misafiri ve dostu olarak, bu Türk hacıları nezdinde gün geçtikçe itibar sahibi oluyordum.
– Öyle saf ve mert insanlardı ki, kendi hayatlarında yalan söylemedikleri için, hiç kimsenin, ne sebeple olursa olsun yalan söyleyebileceğine, hele, hakiki hüviyetini saklayacağına asla ihtimal vermiyorlardı.
– Türkler en mert, saf ve güvenilir insanlardır. Muhataplarını da kendileri gibi bilirler ve her söylenene itimat ederler.
Bilhassa dini ve manevi bahislerde kimsenin yalan söyleyeceğine asla ihtimal vermezler.
– Benim tam bir derviş hüviyet ve şekli içinde ve alıştıkları üslup ve hususiyetlerle aralarına girdiğim Türkmenler, kısa zamanda öylesine bağlandılar ve inandılar ki, kazancımı tarif edemem.
– Birçok hastalar benden iyi nefes istiyor, bazısı hekim olduğumu zannederek tedavilerinin yollarını araştırıyorlar, bazısı ilaç yapmamı rica ediyorlardı.
– Ve, ancak sorulan suallere cevap verdim.
– Binlerce kadın, çoluk çocuk, kız, ihtiyar, genç etrafımızı aldılar. Birbirinin üstüne yığılmış bizi görmek, sevap olur diye ellerini üstümüze sürmek, ellerindeki testilerinden bizlere birer yudum içirdikten sonra bu suyu her derde şifa olarak saklamak, hayır duamızı almak için rahat nefes aldırmaz olmuşlardı.
– Türkmenlerin hepsi İslam’dır. Yalnız dinini de hakki manasıyla bilmezler. Birkaç kelime din konuşan başlarına imam olur. Ben de onu yaptım.
Kaynak: İngiliz casusu “Vambery’nin Günlükleri”