“–Allah Teâlâ, kıyâmet günü bir topluluğu diriltir ki onların yüzü nurdan parlamaktadır, inciden yapılmış minberler üzerine otururlar ve bütün insanlar onlara gıpta eder. Bunlar, ne peygamber ne de şehiddirler.” buyurmuştu.
Bir bedevî hemen dizleri üzerine çökerek:
“–Yâ Rasûlâllah! Ne olur onları bize anlat da bilelim!” dedi.
Fahr-i Kâinât Efendimiz şöyle îzah etti:
“–Onlar, çeşitli kabile ve beldelerden olup Allah için birbirlerini seven ve Allâh’ı zikretmek üzere toplanarak O’nu ananlardır.” (Heysemî, X, 77)