Cenâb-ı Hak buyuruyor:
"Emrolunduğun gibi dosdoğru olmaya devam et!" (Hûd, 112)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
"Kalbi dürüst olmadıkça kulun imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz" (Ahmed b. Hanbel, Müsned III, 198)Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Muğnî: Kullarından dilediğini zengin kılan demektir.Bismillahirrahmanirrahim
“Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah’tır, Resûlüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler." (Mâide, 55)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Benim dostlarım Allah Teâlâ ile iyi mü’minlerdir…” (Buhârî, Edeb 14; Müslim, Îmân 366)vecd: 1. Kendinden geçecek derecede dalgınlık. 2. Kendini kaybedercesine ilâhî aşka dalma. 3. Aşırı heyecan.
Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Ğaniyy: Kendisindekiyle ve mâlik olduğu şeyle kâmil olup müstağnî olan, hiçbir şeye muhtaç olmayan, zatında ve sıfatında başkası ile ilgisi olmayan, herkesin kendisine muhtaç olduğu, çok zengin olan demektir.Bismillahirrahmanirrahim
“Ey îmân edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!..”
(Tahrîm, 6)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Hiçbir ana baba çocuğuna İslâm edebinden daha değerli bir hediye veremez.”Bir nahiv (dilbilgisi) âlimi gemiye binmişti. Sefer esnâsında ilmine mağrur bir şekilde gemici ile sohbete koyuldu. Gemiciye zaman zaman muhtelif suâller sordu ve muhâtabından cevabını alınca da gemiciye karşı ilmiyle iftihâr etmek üzere:
"-Yazık! Ömrünün yarısını câhilliğin yüzünden hebâ ve ziyân etmişsin." diyerek onunla istihzâ etti.
Temiz kalpli gemicinin, bu küçük düşürücü davranışa gönlü kırıldı ise de olgunluk gösterip nahivciye cevap vermedi, sustu. Derken şiddetli bir fırtına çıktı ve gemiyi müthiş bir girdabın içine sürükledi. Herkesi büyük bir telaşın kapladığı o hengâmede gemici, nahivciye döndü ve:
"-Ey üstad, yüzme bilir misin?" diye sordu.
Nahivci, solmuş sararmış bir vaziyette titrek bir sesle kekeledi:
"-Hayır bilmem!.." dedi.
Bunun üzerinde gemici, mahzun bir edâ ile şu mukâbelede bulundu:
"-Nahiv bilmediğim için benim yarı ömrüm mahvolmuştu, öyleyse şimdi senin bütün ömrün mahvoldu. Zîrâ gemimizin bu girdaptan kurtulma imkânı yoktur. Ey nahivci, bu deryâda nahivden ziyâde yüzme ilminin daha faydalı ve zarûrî olduğunu bilmiyor muydunuz?.."
Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Câmi’: Bütün iyilik ve güzellikleri, erdem ve övgüleri zatında toplayan, evrendeki tüm varlıkları, tam bir âhenkle toplayıp düzenleyen, tabiatları zıt olan birçok unsuru birleştiren, insanları birbirlerine sevdirip kalpleri ısındıran, mahlûkatı hesaba çekmek ve insanlara, kazandıklarının karşılığını vermek için, kıyamet gününde bir araya toplayan demektir.Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
"Yâ Rabbî! Senden ilm-i nâfî (faydalı ilim) istiyorum! Faydası olmayan ilimden sana sığınırım!.." (Müslim, Zikir, 73)mağrur: 1. Benliğine düşkün, benlikçi, övünçlü. 2. Kurumlu, gururlu, kibirli, kendini beğenmiş.
Allahım!
Bizleri senin rızan için birbirlerini seven, senin gölgenden başka herhangi bir gölgenin olmadığı o gün gölgelendirdiğin kullarından eyle!
Amin...
Ya Rabbim, lütfuna talibim.
Sen,ikram etmezsen,ben gariplerdende garibim.
Sen dilersen boşa çıkmaz emeklerim.
Vefalı DOST ver,
Ya Rab.
Kıyamete kadar seven olsun.
Can ver Ya Rab,
Yolunda ölen olsun.
Göz ver Ya Rab!
Dünysda ağlasada, ahirette gülen olsun.
İman ver Ya Rab!mahşerde şahidim olsun.
Sabır ver Ya Rab! Kabirde ışığım olsun.
Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
Zü’l-celâli ve’l-ikrâm: Hem büyüklük, yücelik ve kerem sahibi, hem de sonsuz ikramların sahibi demektir.Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Şüphesiz ki kıyamet gününde Allah nezdinde mevkii en kötü olacak (başka bir rivayette ise, emanete hıyanetin en büyüğü) insanlardan biri, karısı ile beraber olduktan sonra, onun sırrını ifşâ edendir.” (Müslim, Nikâh, 123-124; Ebû Dâvûd, Edeb, 32; Ahmed bin Hanbel, III, 69)YATAK ODASI SIRLARINI SAKIN ANLATMAYIN
Rasûlullah (sav) namaz kıldı, selâm verince ashâbına döndü ve şöyle buyurdu:
“-Yerinizde durun! Acaba içinizde şöyle bir erkek var mı? Âilesinin yanına varınca kapısını kapatır, perdesini indirir. (Münasebet kurduktan) sonra da dışarı çıkar ve: «Ben karımla şöyle şöyle yaptım!» diye anlatır.”
Orada bulunanlar sustular. Sonra kadınlara yöneldi ve:
“-Sizden böyle konuşanlar var mı?” diye sordu.
Bunun üzerine bir genç kız, Rasûlullah (sav)’in kendisini görmesi ve sözünü işitmesi için bir dizi üzerine dikilerek uzandı ve:
“-Evet, vallâhi! Erkekler konuşuyorlar, kadınlar da konuşuyorlar!” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:
“-Böyle yapanın durumu neye benzer biliyor musunuz? Şüphesiz böyle yapan kimse, herkesin gözü önünde ihtiyaçlarını gideren, işlerini gören erkek şeytan ile dişi şeytana benzer.” (Ahmed bin Hanbel, II, 541; Ebû Dâvud, Nikâh, 50)