24 Temmuz 2023 Pazartesi

GÜNÜN AYETİ

 

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim 

“…Biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir kötülük gelirse, işte o zaman insan pek nankördür!” (Şûrâ, 48)

GÜNÜN HADİSİ

 Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Şükür, imânın yarısıdır…” (Süyûtî, I, 107)

NASİHAT GÜNÜN SÖZÜ

 Hasan Basrî şöyle demiştir:

İki günün eşit olursa bil ki sen kullukta noksansın. Ona “bu nasıl olur?” denilince şöyle demiştir: Muhakkak Allah bugün sana nice nimetler vermiştir. Sen de bu nimetlere karşı şükrü artırmalısın. Allah Nemrut, Firavun vb. bazı insanlara uzun ömür ve bol nimet vermiş, sonra onlar her gün nankörlüklerini artırmışlardır. Sonuçta Allah adâletle muâmele edip onları en feci bir şekilde helâk etmiştir.

İnsan fıtraten öyle bir özelliğe sahiptir ki, Allah on nefsiyle baş başa bıraktığı zaman, Allah’ın kendisine ihsan ettiği ilâhi nimetler, gaybî fetihler ve çeşit çeşit kerâmetlere şükretmez. Ki Allah o kimseye lutuf ve ihsânını artırsın. İnsan bütün bu nimetlere şükredecek yerde nefsine bakıp kendini beğenir, görsünler desinler hikâyesine düşerek sırrını insanlara ifşâ eder. Sonuçta Allah, açmış olduğu mânevi fetih kapılarını yeniden kapatır. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyan, 18. Cilt, Erkam Yay.)

EL CELİL

 Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Celil: Azamet sahibi, celâlet ve ululuk sahibi demektir.

GÜNÜN SÖZÜ

 Hz. Ali (ra)’ın şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:

Allah’a karşı en azından hiç olmazsa şu husûsa dikkat ediniz: O’nun nimetini O’na isyâna âlet etmeyiniz.

Bir nimete kavuştuğumuzda o nimete şükretmeyi ihmal etmeyelim ki; o nimetten mahrum kalmayım.

noksan

 noksan: Eksik, eksiklik, kusur.

21 Temmuz 2023 Cuma

GÜNÜN AYETİ

 

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim 

"Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz." (Nahl, 97)

GÜNÜN HADİSİ

 Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Kıyâmet gününde mü’min kulun terâzisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder.” (Tirmizî, Birr, 62/2002)

DİNİ KISSA DİNİ HİKAYE

 Bir gün Hz. Ali (ra) şöyle buyurdu:

“-Sübhânallah! İnsanların çoğu hayır yapmaktan ne kadar da geri duruyorlar! Hayret doğrusu, bir kişiye müüslüman kardeşi bir ihtiyacı için gelir de o kişi kendisini hayır işlemeye muhtaç görmez, (kardeşinin ihtiyacını karşılamaz)! Hâlbuki onun güzel ahlâka koşması lâzımdır. Zira güzel ahlâk insanı kurtuluşa götürür.”

Bu esnâda bir kişi kalkıp:

“-Anam babam sana fedâ olsun ey Mü’minlerin Emîri! Sen bunları Peygamber Efendimiz’den mi işittin?” diye sordu.

Hz. Ali (ra) şöyle cevap verdi:

“-Evet. Ancak bundan daha güzelini de işittim. O da şudur: Tayy Kabîlesi’nin esirleri getirildiğinde içlerinden bir kadın, gâyet fasih bir lisanla:

“-Ey Muhammed! Eğer münâsip görürsen bizi serbest bırak! Arap kabîlelerini üzerimize güldürme! Ben bu kavmin efendisinin kızıyım. Babam insanların şeref ve haysiyetini korur, esirleri kurtarır, borçlu ve hastalara yardımcı olur. Açları doyurur, muhtaçları giydirir, misafiri ağırlar, yemek yedirir, selâmı yayardı. Bir ihtiyacı için gelen kişiyi kesinlikle geri çevirmezdi. Ben Hâtem-i Tâî’nin kızıyım.” dedi.

Bunun üzerine Rasûlullah (sav):

“-Ey kadıncağız! Bu saydıkların gerçek mü’minlerin vasıflarıdır. Şayet baban müslüman olsaydı ona merhamet eder, çok iyi davranırdık. Bu kadını serbest bırakın! Zira onun babası güzel ahlâkı severdi. Allah Teâlâ’da güzel ahlâkı sever.” buyurdu.

Ebû Bürde (ra) ayağa kalkıp hayretle sordu:

“-Yâ Rasûlâllah! Allah güzel ahlâkı sever mi?”

Rasûlullah (sav) şöyle cevap verdi:

“-Nefsim kudret elinde bulunduran Allâh’a yemin ederim ki hiç kimse güzel ahlâka sahip olmadan cennete giremez!” (Beyhakî, Delâil, no: 2087 [Vefdü Tayy]; Şuab, VI, 241/8013)

EL HASİB

 Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Hasîb: Kullarını, amellerinden dolayı hesaba çekecek olan, herkesin hesabını en ince şekilde tutan ve kulların ancak hesap ile bilebildiği cüz ve miktarları hesaba ihtiyaç duymaksızın bilen, hem de her şeyin hesabını en iyi bilen demektir.

fasih

 

fasih: 1. Açık. 2. Anlaşılır. 3. Düzgün.

20 Temmuz 2023 Perşembe

GÜNÜN AYETİ

 

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim 

"Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin." (İsrâ, 37)

GÜNÜN HADİSİ

 Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

"Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse Cennet'e giremez..."  (Müslim, Îmân, 147)

GÜNÜN NASİHATİ GÜNÜN SÖZÜ

 Ebû'l Hasan Harakânî Hazretleri buyurur:

"Nasıl ki namaz ve oruç farzdır, ifâsı mecbûridir, aynı şekilde gönülden kibri, hasedi ve hırsı bertaraf etmek de zaruridir."

"Tandırdan elbisene bir kıvılcım sıçrasa, hemen onu söndürmeye koşuyorsun! Peki dînini yakacak olan bir ateşin, yani kibir, haset ve riyâ gibi kötü sıfatların kalbinde durmasına nasıl müsâade edebiliyorsun?!"

EL MUKİT

 Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Mukît: Mahlûkatın azığını temin eden, yaşamak için gıdaları yaratan, bedenlerin ve ruhların açlığını doyuran, onların gıdasını veren ve her şeyi koruyan demektir.

ifâ

 ifâ: 1. Bir işi yapma, yerine getirme.


zâhirî

 zâhirî: 1. Görünen, görünürdeki.


BATINİ

 bâtınî: 1. Gizli, görünmeyen.


zarûrî

 

zarûrî: Zorunlu.

GÜNÜN AYETİ

 Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim 

"Müminler ancak kardeştirler..." (Hucurât, 10)

GÜNÜN HADİSİ

 Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

"Mü'min kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir." (Hâkim, IV, 352; Heysemî, I, 87)

GÜNÜN SÖZÜ

 Ebû'l-Hasan Harakânî Hazretleri buyurur:

"Türkistan'dan Şam'a kadar olan sahada bir din kardeşimin parmağına batan diken, benim parmağıma batmıştır; birinin ayağına çarpan taş, benim ayağımı acıtmıştır. Bir kalpte hüzün varsa, o kalp benim kalbimdir."

el HAFIZ

 Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Hafîz: Koruyup gözeten, kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, kullarının yaptığı işleri bütün tafsilatıyla bilen; kullarının niyetlerini ve gönüllerinden geçenleri bilen, kendisine gâip ve gizli olan hiçbir şey bulunmayan, hadisâtı eksiksiz kaydedip hesaba çekmek üzere muhafaza eden, has kullarını helâk ve şer yerlerinden muhafaza eden, kudretiyle, her şeyi dengede tutan demektir.

müşahhas

 müşahhas: Somut.


hâlet-i rûhiye

 hâlet-i rûhiye: Ruhsal Durum.


tabiat-i asliye

 tabiat-i asliye: Birinin, doğum târihinden itibaren hâiz olduğu tâbiiyyet.


mürîd

 mürîd: Tarikata girmiş olan. Şeyhin veya mürşidin şakirdi, talebesi.