hz Muhammed etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hz Muhammed etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mayıs 2024 Perşembe

DİNİ HİKAYE DİNİ KISSA

 Bir gün Hazret-i Ali, zevce-i muhteremesi Fâtımatü’z-Zehrâ’ya:

“–Çok acıktım, evde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Hazret-i Fâtıma, evde yiyecek bir şey bulunmadığını, yalnız altı akçelerinin olduğunu söyledi. Hazret-i Ali bu altı akçeyle yiyecek almak üzere çarşının yolunu tuttu. Yolda giderken birinin, bir müslümanın yakasına yapışmış:

“–Ya hakkımı ver ya da yürü mahkemeye gidelim!” dediğini duydu. Borçlu adam biraz mühlet istiyorsa da alacaklı müsâade etmiyordu. Adamların çekişmelerini gören Hazret-i Ali:

“–Münâkaşanız kaç para içindir?” diye sordu.

“–Altı akçe için.” cevâbını alınca, kendisinin de muhtaç olduğu o altı akçeyi vererek, borçlu müslümanı sıkıntıdan kurtardı. Ardından Hazret-i Fâtıma’ya ne cevap vereceğini düşünmeye başladı. Sonunda; «Nasıl olsa Fâtıma, kadınların seyyidesi, Rasûlullâh’ın kızıdır, anlayış gösterir.» diyerek evine döndü. Hazret-i Ali (ra) yaptığı îsârı Fâtıma vâlidemize anlattı. O da:

“–Çok iyi yapmışsın, el-hamdü lillâh, bir müslümanı hapisten kurtarmışsın. Hak Teâlâ bize kâfîdir.” buyurdu. Fakat biraz da mahzun oldu. Hazret-i Ali, onun üzüntüsünü sezip, iki oğlunun da açlıktan ağladığını görünce gönlünde bir kırıklık hissederek dışarı çıktı. «Bâri Rasûlullâh’a gideyim de O’nun mübârek yüzünü seyrederek üzüntümü unutayım.» diye düşündü. Bu düşünceyle yürürken, elinde besili bir deve olan bir kimseye rastladı. O şahıs Hazret-i Ali’ye:

“–Bu deveyi satıyorum, alır mısın?” diye sordu. Hazret-i Ali parasının olmadığını söylediyse de adam veresiye olarak deveyi yüz akçeye sattı. Hazret-i Ali, elinde deve ile biraz uzaklaşmıştı ki, yolda rastladığı başka bir adam:

“–Bu deveyi bana üç yüz akçeye satar mısın?” diye sordu. Hazret-i Ali kabul etti ve deveyi o şahsa sattı. Üç yüz akçeyi peşin alınca da çarşıdan yiyecek bir şeyler alıp evine götürdü. Hazret-i Fâtıma’ya, olup biteni anlattı. Yemeklerini yiyip Allâh’a hamd ü senâlar ettiler. Daha sonra Hazret-i Ali, evinden çıkıp Peygamber Efendimiz’in yanına gitti. Efendimiz (sav):

“–Yâ Ali! Deveyi kimden alıp, kime sattın biliyor musun?” buyurunca:

“–Allah ve Rasulü bilir.” dedi. Peygamber Efendimiz:

“–Sana deveyi satan, Cebrâil (as); satın alan da İsrâfil (as) idi. Deve de cennet develerinden idi. O müslümanı sıkıntıdan kurtardığın için Hak Teâlâ dünyada bire elli verdi. Âhirette vereceğinin hesabını ise kendisinden başka kimse bilmez.” buyurdu. (Ramazanoğlu Mahmud Sâmî, Hz. Aliyyü’l-Murtezâ, s. 54. s. 119-122.)

25 Ocak 2024 Perşembe

DİNİ KISSA HİKAYE

 Ha­tî­ce vâ­li­de­miz çok fa­zî­let­li bir in­san­dı. Va­hiy me­le­ği bir­ gün Ra­sûl-i Ek­rem Efen­di­miz’e gelerek:

“–Yâ Ra­sû­lal­lâh! Ha­tî­ce, elin­de bir kap ye­mek­le Sa­na gel­mek­te­dir. Ha­tî­ce ya­nı­na gel­di­ği zaman, ona Rab­bin­den ve ben­den se­lâm söy­le! Onu, gü­rül­tü ve yor­gun­luk ol­ma­yan cen­net­te inci­den ya­pıl­mış bir sa­ray­la müj­de­le!” bu­yur­du. (Bu­hâ­rî, Me­nâ­kı­bu’l-En­sâr, 20)

Hz. Ha­tî­ce (ran­hâ) bu ilâ­hî se­lâ­ma şöy­le mu­kâ­be­le et­ti:

“–O (şâ­nı yü­ce Al­lâh) Se­lâm’ın ken­di­si­dir, se­lâm O’ndan­dır, Ceb­râ­îl’e de se­lâm ol­sun! Ey Allâh’ın Ra­sû­lü! Al­lâh’ın se­lâ­mı, rah­me­ti ve be­re­ke­ti Sen’in de üze­ri­ne ol­sun.”

Al­lâh Ra­sû­lü (sav), ha­yâ­tı bo­yun­ca bu mü­bâ­rek zev­ce­si­ni unut­ma­dı. O’na kar­şı ve­fâ­nın en güzel ör­nek­le­ri­ni ser­gi­le­di. (Osman Nûri Topbaş, Hz. Muhammed Mustafa (sav), Erkam Yay.)

11 Ağustos 2023 Cuma

DİNİ KISSA DİNİ HİKAYE

 Bir gün Hz. Ömer (ra), elinde bir kısım Tevrât sayfaları ile Peygamber Efendimiz’e gelip:

“-Ey Allah’ın Rasûlü! Bunlar Tevrat’tan bazı kısımlar. Onları Zurayk Oğulları’na mensup bir arkadaşımdan aldım” dedi.

Peygamber Efendimiz’in yüzünün rengi birden değişiverdi. Bunun üzerine Abdullah bin Zeyd (ra), Hz. Ömer’e:

“-Allah senin aklını başından mı aldı? Rasûlullah’ın yüzü ne hâle geldi, görmüyor musun?” dedi.

Hatâsını anlayan Hz. Ömer (ra) hemen:

“-Rab olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan, peygamber olarak Muhammed (sav)’den, önder olarak Kur’ân’dan râzı olduk” dedi.

Bunun üzerine Allah Rasûlü’nün yüzünde güller açtı, üzüntüsü gitti. Sonra da şöyle buyurdu:

“-Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer Mûsâ (as) aranızda olup da ona uyarak beni terk etseydiniz derin bir dalâlete düşmüş olurdunuz. Siz ümmetler içinde benim nasibimsiniz, ben de peygamberler içinde sizin nasibinizim.” (Heysemî, I, 174)

10 Ağustos 2023 Perşembe

OSMANLI'DAN KISSA - YAVUZ SELİM HAN VE HASAN CAN

 Bir gün Yavuz Sultan Selim sırdaşı Hasan Can'ı, huzuruna çağırttı. Sohbet esnasında ona:

"-Anlat bakayım Hasan, bu gece nasıl bir rüya gördün?" diye sordu.

Hasan Can, anlatmaya değer bir rüya görmediğini söyleyince Yavuz ona:

"-İnsan bütün bir gece uyur da hiç rüya görmez mi? Herhalde bir rüya görmüşsündür." diye ısrar etti. Bir şey hatırlayamayan Hasan Can mahcûb oldu. Daha sonra bir vesile ile rüyayı Kapı ağası Hasan Ağa'nın gördüğünü öğrendi ve kendisine anlattırdı. Ağa şöyle dedi:

“Bu gece Harem dairesi nur yüzlü kimselerle doldu Sultânın kapısı önünde de ellerinde birer sancak bulunan dört kişi duruyordu. En öndeki zatın elinde Sultânımızın sancağı vardı. O zat bana dedi ki:

"-Biz neye geldik, bilir misin?"

Ben de:

"-Buyurun!" dedim.

Bunun üzerine:

"-Şu gördüğün mübarek kişiler, Rasûlullah (sav) Efendimiz'in ashabıdır. Hepimizi Rasul-i Ekrem (sav) Efendimiz gönderip Sultân Selim Han'a selam söyledi ve buyurdu ki: “Harameyn'in (Mekke-i Mükerreme ve Medîne-i Münevvere'nin) hizmeti kendisine verildi, kalkıp gelsin!.. “

Bu gördüğün dört kimsenin birisi Ebû Bekr-i Sîddîk, diğeri Ömer-u'l-Faruk, bir diğeri de Osman-ı Zinnüreyn'dir. Ben de, Alî bin Ebî Talibim. Bunu hemen varıp Selîm Han'a müjdele!.."

Hasan Can, Hasan Ağanın rüyasını Sultân’a aynen nakletti. Padişahın mübarek yüzü kızardı ve gözlerinden sevinç yaşları boşanarak;

"Ey Hasan Can! Sana demez miyiz ki, biz, bir tarafa me'mûr olunmadıkça hareket etmeyiz. Ecdadımızdan her biri evliyalıktan nasîbini almışlardır. Her birinin nice kerametleri vardır..." dedi.

Meğer ki Sultân da o gece aynı rü'yayı görmüş. (Osman Nûri Topbaş-Altınoluk Dergisi, 1996-Kasim, Sayı:129, Sayfa:032)

21 Temmuz 2023 Cuma

DİNİ KISSA DİNİ HİKAYE

 Bir gün Hz. Ali (ra) şöyle buyurdu:

“-Sübhânallah! İnsanların çoğu hayır yapmaktan ne kadar da geri duruyorlar! Hayret doğrusu, bir kişiye müüslüman kardeşi bir ihtiyacı için gelir de o kişi kendisini hayır işlemeye muhtaç görmez, (kardeşinin ihtiyacını karşılamaz)! Hâlbuki onun güzel ahlâka koşması lâzımdır. Zira güzel ahlâk insanı kurtuluşa götürür.”

Bu esnâda bir kişi kalkıp:

“-Anam babam sana fedâ olsun ey Mü’minlerin Emîri! Sen bunları Peygamber Efendimiz’den mi işittin?” diye sordu.

Hz. Ali (ra) şöyle cevap verdi:

“-Evet. Ancak bundan daha güzelini de işittim. O da şudur: Tayy Kabîlesi’nin esirleri getirildiğinde içlerinden bir kadın, gâyet fasih bir lisanla:

“-Ey Muhammed! Eğer münâsip görürsen bizi serbest bırak! Arap kabîlelerini üzerimize güldürme! Ben bu kavmin efendisinin kızıyım. Babam insanların şeref ve haysiyetini korur, esirleri kurtarır, borçlu ve hastalara yardımcı olur. Açları doyurur, muhtaçları giydirir, misafiri ağırlar, yemek yedirir, selâmı yayardı. Bir ihtiyacı için gelen kişiyi kesinlikle geri çevirmezdi. Ben Hâtem-i Tâî’nin kızıyım.” dedi.

Bunun üzerine Rasûlullah (sav):

“-Ey kadıncağız! Bu saydıkların gerçek mü’minlerin vasıflarıdır. Şayet baban müslüman olsaydı ona merhamet eder, çok iyi davranırdık. Bu kadını serbest bırakın! Zira onun babası güzel ahlâkı severdi. Allah Teâlâ’da güzel ahlâkı sever.” buyurdu.

Ebû Bürde (ra) ayağa kalkıp hayretle sordu:

“-Yâ Rasûlâllah! Allah güzel ahlâkı sever mi?”

Rasûlullah (sav) şöyle cevap verdi:

“-Nefsim kudret elinde bulunduran Allâh’a yemin ederim ki hiç kimse güzel ahlâka sahip olmadan cennete giremez!” (Beyhakî, Delâil, no: 2087 [Vefdü Tayy]; Şuab, VI, 241/8013)

18 Mayıs 2023 Perşembe

DİNİ KISSA DİNİ HİKAYE

Devr-i seadette Alkame isminde gayet çalışkan ve sehâvetli bir genç vardı. Hastalandı ve rahatsızlığı şiddetlendi. Hanımı vaziyeti Rasûlü Ekrem (sav) Efendimize bildirdi:

- Ya Rasûlallah, eşim çok hasta, ölüm halinde, dedi.

Rasûlü Ekrem, vaziyeti öğrenmek için Bilâl Habeşî, Ali, Selman ve Ammar (r.anhüm) hazeratını, Alkame’nin evine gönderdi. Gitdiler, Alkame ağır hasta idi. Lâilâhe illallah, Muhammedün Rasûlullah demesini söylediler. Bir türlü söyleyemedi. Üzüldüler. Vaziyeti bildirmesi için Bilâl (ra)’ı Rasûlü Ekrem Efendimize gönderdiler, Rasûlü Ekrem Efendimiz ana ve babasının hayatda olup, olmadıklarını sordu. Babasının öldüğünü, ihtiyar anasının hayatda olduğunu öğrendiler.

Rasûlü Ekrem Efendimiz, ihtiyar kadına oğlu ile vaziyetinin nasıl olduğunu sorduklarında, ihtiyar kadın:

- O hep hanımını dinliyor, hep beni tersliyor, hiç bir dileğimi yerine getirmiyor, cevabını verdi.

Rasûlü Ekrem, Bilâl-i Habeşî’ye:

- Git bir yığın odun topla, onu ateşle yakayım, buyurdu.

Bu sözleri duyan Alkame’nin annesi:

- Ya Rasûlallah. O benim oğlum ve gönlümün meyvesidir. Onu benim gözlerimin önünde yakacak mısın? Buna yüreğim nasıl dayanır, dedi.

Rasûlü Ekrem Efendimiz şöyle buyurdu:

- Ey Alkame’nin annesi, Allah’ın azâbı daha şiddetli ve daha devamlıdır. Sen içinden Allah’ın onu mağfiret etmesini diliyorsun. O halde ona kırgın olmadığını açıkla. Hakkını helâl et. Varlığım kudret elinde olan Allah’a yeminle söylerim ki, sen ona kırgın oldukça, onun ne namazı, ne orucu ne de diğer iyilikleri kendisine fayda vermez.

Alkame’nin annesi ellerini göğe kaldırdı ve:

- Ya Rasûlallah! Allah’ı, seni ve burada bulunanları şahit tutuyorum ki, ben Alkame’den râzıyım, ona haklarımı helâl ettim, dedi.

Rasûlü Ekrem Efendimiz:

- Ya Bilâl! Git bak. Alkame “lâ ilâheillallah” diyebiliyor mu?

Bilâl hemen gitdi. Alkame’nin evine vardı. Daha kapıdan girerken onun, “Lâ ilâhe ilallah, Muhammedün Rasûlullah” demekte olduğunu işitti. Aynı gün Alkame vefat etti. Yıkandı, kefenlendi.

Rasûlü Ekrem (sav) namazını kıldırdı. Ve defnedildi. Definden sonra Fahr-i kâinât efendimiz kabrin başında durarak halka şunları söyledi:

- Ey muhacirler! Ey Ensar! Kim karısını annesinden daha üstün tutarsa Allah’ın lâneti onun üzerinedir. Onun diğer ibâdet ve iyiliklerinin de kendisine bir faidesi yoktur, kabul olunmaz.

6 Şubat 2023 Pazartesi

31 Ocak 2023 Salı

SONUN ‘NE’DİR İNSA'N'?

SONUN NE’DİR İNSA'N,disiplin,99 esmaül hüsna,muhacir,ensar,hudut,kalp,kulp,akıl,nas,hz Muhammed,elif,mim,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,

SONUN ‘NE’DİR İNSA'N'?


Dişlisin ilk ağızdan da… Her varlığa sevgi dolu özel bir tebessümle mi görünür kıldın dişini? Yoksa gaddarlığının resmi söylemi midir “diş gösterişin.”?

Ellisin ilk elden de… (İki elli) Toplamında ‘yüz’ akı mısın 99 Esma’ül Hüsna’nın temsilinde? Yurtsuza, yuvasıza, muhacire “el” misin yoksa düşkün gözünün tutmadığı ‘el’ mi? (El: a.Yurt b.Yabancı)

Gözün var hep en başta da… Gözünü alabildin mi peki görülmemiş güzellikten? Yoksa küfrün kelime manasındaki örtüler mi kör etti gözünü?

Yüreklisin de… Hudutları çiğnemeye mi yeter yumruk kadar yüreğin? Yoksa dağların bile yüklenmeye cesaret edemediği halifelik emanetini taşımaya mı?

Gönüllüsün hep en pahalıyı elde etmeye de… Hele bir bak bakalım tedavülde geçerliliği var mı kalp akçelerinin? (kalp: sahte)

Akıllısın en kafalıdan da… Aklın, şirk yollarında karışıp gitti mi çokluğa-ortaklığa? Yoksa varabildin mi “aklın yolu birdir” menziline?

Hayat seni hep ayakta karşılasa da… Kabrin, sırtını yere getirişine karşı ayaklanabilir misin hiç?

Hülasa bir bilmece-bulmacasın insan. Başın en beyaz karelerde açığa çıkmış olsa da sonun hep ‘kara kutu’larda saklı sırsın insan. Çok iyi yarattı Yaradan elbet seni en baştan, fıtrattan. O yüzden “İ”yi gördük seni(n) kelime başında da… Yazın tamama erip cümlen noktaya varınca son harfin ‘ne’ olacak? Hadi bil! Sağda mı yoksa solda mı sıfırsın insan?

Bilemezsin insan! “Nas” yok ki akibetine dair. (Nas: a-İnsanlar b-Kesin doğru) Sen bildiğini san insan!

"Değişmeye-değiştirmeye" var mısın 'insan' denen o en "belli belirsiz" ismini! Bir ÂDEM ile. (Âdem kelimesi Arapça’da Elif-Dal-Mim harfleriyle yazılır. Tasavvufta Elif harfi Allah Azze ve Celle’yi, Mim harfi ise Hz. Muhammed Aleyhisselatü Vesselam Efendimizi sembolize eder.)

Sadece Elif'i başüstüne alışın sonuna Mim koymaya var mısın! ELİF MİM DAL’ından gayrısında yeşeren lezzetleri 'yasak ağaç' saymaya varsa gönlün bil ki:

Âlemlerim velinimeti-Âdemlerin velisi
gayrı birtek sende besbelli
Ey ELİF MİM’İN DE’LİSİ...

Başın sonun
Hayrola!
Başka "ne" istersin ya Hazreti İnsan...

Osman YAZICI

26 Ocak 2023 Perşembe

ALFABEDE KAÇ HARF VARDIR?

ALFABEDE KAÇ HARF VARDIR,latince,türkçe,arapça,alfabe,elifba,elif,mim,tasavvuf,OSMAN YAZICI,mimhat,ebced,Hayy,Hu,hz Muhammed,arş,selavat,cibril,kalem,orjinal içerik,

ALFABEDE KAÇ HARF VARDIR?

A) 2 (Fransızca kökenli ‘Alphabet’ kelimesinden Türkçe’ye geçen “alfabe” sözcüğü, eski Yunancadaki ilk iki harf olan ‘alfa’ ile ‘beta’nın okunuşundan gelir. Dolayısıyla alfabe kelimesinde iki harf (alfa-beta) vardır. ‘Elifba’ deyince de durum aynıdır. (Elif-Ba)

B) 6 (A-L-F-A-B-E)

C) 5 (Tekrar edilen harfleri saymazsak yani A harfini tek sayarsak)

D) 29 (Türk alfabesinde 29 harf vardır)

E) Hepsi

Efendim bu soruya ‘YAZICI’nın verdiği birinci doğru cevap: Yazı olarak ELİF-MİM sayı olarak ise 41’dir. (Elif harfi Allah Azze ve Celle’nin, Mim harfi Efendimizin (sallallahu aleyhi vesellem) sembolüdür. Elif’in ebced değeri 1, Mim’in 40’tır. 40+1=41 ise ‘Yazıcı’ kelimesinin ebcedidir.)

İkinci doğru cevap ise 29’tur. (A-Zira onun tek isteği harflerinin “Hay’dan gelip Hu’ya gider” olmasıdır. Allah Azze ve Celle’nin Hayy ve Hu isimlerinin ebced değerleri toplamı 18+11=29’dur. B-29 sayısının tersten okunuşu 92’dir. 92 ise Muhammed’in (sas) ebced değeridir.)

Elif’i kalem bilmeyen, Yazıcılığını MİM-HAT (Mimhat: Arapça silgi) terazisine vurmayan her yazı: BİTİK… (Bitik: Eski Türkçe’de yazı)

Ah ah! Nasip olur mu acaba ‘tüy siklete’ de karınca karanınca göklerin ‘ton’larına dört dörtlük, şiir gibi övgüler(den) dizebilmek… “Kıt”a Dur! bir acizlikle “Arş İleri!” Azizliği; ‘cümle’si baştan sona A-Z gelen alfabeyle övebilmek…

Rızan miktarınca, arşının ağırlığınca, yarattıklarının sayısınca, kaleminin yazdıklarının sayısınca Selat-ü Selam gönderdiğimiz Efendimiz Hz. Muhammed’in (sallallahu aleyhi vesellem) diliyle sesleniyoruz sana Yarabbi: “Azabından affına, gazabından rızana sığınırız. Senden yine sana sığınırız. Biz seni övmekten aciziz. Sana övgüleri saymakla bitiremeyiz. Sen ancak seni övdüğün gibisin.

Kabul eyle Yarab sadece senin kutlu dilinle sana hamdimizi:

Andolsun ki üstüne kalemin
Şahit olsun ki Cibril-i Emin ve Muhammedül Emin
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin.
Osman YAZICI

8 Ocak 2023 Pazar

ALLÂHUMME SALLİ

ALLÂHUMME SALLİ,namaz duaları,arapça,meal,türkçe dua,salavat,hamd,övgü,şan,şeref,hz Muhammed,hz ibrahim,

ALLÂHUMME SALLİ

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ ﴿﴾ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيم ﴿﴾ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ

Okunuşu: "Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd."

Anlamı: "Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in ümmetine rahmet eyle; şerefini yücelt. İbrahim'e ve İbrahim'in ümmetine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin."

20 Aralık 2022 Salı

16 Aralık 2022 Cuma

GÜNÜN HADİSİ

Akıllı kişi, alçak gönüllü olan, kendini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır,Hz Muhammed,günün hadisi,bir hadis,#BirHadis,#hadis,#Hadis-iŞerif,
“Akıllı kişi, alçak gönüllü olan, kendini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır.”
Hz. Muhammed (sas)

Hz. Ebû Bekir'in (ra) sohbeti

 Hz. Ebû Bekir'in (ra) sohbeti,cami,seher vakti,kuşlar,feyiz,sohbet,arzu,mazlum,asrı saadet,ahiret,kabir,ölüm,mükafat,hz Muhammed,ibni asakir,Kenzü'l-Ummal,

Mûsâ b. Ukbe (ra) Hz. Ebû Bekir'in (ra) bir sohbetini naklediyor.

İşte Hz. Ebû Bekir'in o feyizli sohbeti...

"– Hamd âlemlerin Rabbi’ne mahsusdur. O’na hamd eder, O’ndan yardım dileriz. Öldükten sonra O’ndan şeref isteriz. Zira benim de sizin de eceliniz yaklaştı. Ben şehâdet ederim ki tek olan ve ortağı olmayan Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed de O’nun kulu ve Rasûlü’dür. Allah onu yaşayanları uyarmak, sözünün (vadinin) de kâfirler aleyhine gerçekleşmesi için hakkı müjdeleyici, ikaz edici ve parlak bir kandil olarak gönderdi.

Allah ve Rasûlü’ne itaat eden doğru yolu bulmuş olur. Size Allah’dan korkmanızı, ve Allahü Teâlâ’nın sizin için indirip, size doğru yolu göstermek için gönderdiği, kitabına sarılmanızı tavsiye ederim. İslâm’da ihlâstan sonra en önemli şey, âmirlerinizi dinlemek ve onlara itaat etmektir. Kim ki, iyiliği emredip, kötülüğe mani olan âmire itaat ederse, o felaha ermiş ve üzerine düşeni îfâ etmiş olur. Nefsinize uymaktan sakının. Arzu ve tamah ve öfkesini yenen felaha ermiştir. Sakın böbürlenmeyin! Topraktan yaratılıp tekrar toprağa dönecek olan yaratıkların böbürlenmesi doğru değildir. Sonra cesedlerini kurt yer. Bugün sağ olan yarın ölü değil midir? Onun için ibadetlerinizi, gününde ve saatinde yapınız. Mazlumun âhından sakınınız! Gururlanarak dünyaya aldanıp kalmayın. Sabırlı olunuz. Çünkü her şey sabırla elde edilir... Uyanık olunuz! Zira uyanıklık faydalıdır. Amel ediniz! Ameller kabul olunur.

Allah’ın, yapıldığında ceza vereceğini bildirdiği şeylerden sakınınız! Allah’ın vadettiği rahmetine kavuşmaya gayret ediniz! Anlayın ki, anlaşılasınız. Korunmaya çalışın ki korunasınız. Allah Teâlâ size, sizden öncekilerin helak sebeplerini ve kurtuluş yollarını açıklamıştır. Kitabında helali, haramı, sevdiği ve sevmediği amelleri de açıklamıştır. Ben sizi ve kendimi ihmal etmeyeceğim. Allah kendisinden yardım istenendir. Hatadan uzaklaşma ve itaate yönelme, ancak Allah’ın yardımıyla olur. Biliniz ki, amellerinizde samimi olduğunuz müddetçe, Rabbınıza itaat etmiş, nasibinizi almış ve refaha kavuşmuş olursunuz. Nafile ibadetleri, gösterişe kaçmadan yapınız. Selefinize de sadık kalın. Ahirette Allah’ın lutfuna muhtaç olduğunuz zaman mükafatınız verilir.

Ey Allah’ın kulları! Ölüp yok olan kardeşlerinizi düşünün. Onlar yaptıkları amelleriyle haşroldular. Öldükten sonra bedbaht veya mes’ûd oldular. Allah’ın hiçbir ortağı yoktur. İtaat etmek ve emirlerine uymaktan başka, Allah’ın hiçbir kula yakınlığı yoktur ki ona hayır versin veya onu cezalandırmaktan vaz geçsin. Cehenneme götüren hayır, hayır değildir. Cennete götüren şer de şer değildir. Söyleyeceklerim bu kadar. Kendim ve sizin için Allah’tan af dilerim. Peygamberimize salât ü selâm getirin. Allah ona da rahmet etsin ve selâmet versin. Allah’ın selâmı ve rahmeti ve bereketi onun üzerine olsun."

Kaynak: İbni Ebiddünya, Kitabü’l Hayr. İbni Asakir, Kenzül Ummal

6 Aralık 2022 Salı

KISSA - KADINLARA NASIL DAVRANILMALI?

kıssa,hikaye,dini hikaye,asrı saadet,kadınlar,kızlar,kadın hakları,hz Muhammed,hz Ömer,yumuşak huylu olmak,kız,genç kız,sohbet,

Vaktiyle Hz. Ömer (ra) bir gün, Allah Rasûlü (sav)’in yanına girebilmek için izin ister. O esnâda Hazret-i Peygamber’in yanında, kendisine çeşitli sorular soran Kureyşli kadınlar vardır ve sesleri nezâket sınırının biraz ötesine geçerek Allah Rasûlü’nün sesini bastırmaktadır.

Oradaki hanımlar, Hz. Ömer’in içeri girmek için izin istediğini duyunca hemen toparlanırlar. Hz. Ömer (ra) Peygamber Efendimizʼin izniyle içeri girdiğinde, Oʼnun gülümsediğini görür ve hayretle sebebini sorar. Efendimiz de:

“–Yanımdaki bu kadınların, senin sesini duyunca hemen toparlanmalarına hayret ettim.” karşılığını verir. Hz. Ömer ise:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Sen edep ve hürmet gösterilmeye daha lâyıksın!” der ve kadınlara dönerek:

“–Ey kendilerine yazık edenler! Benden çekiniyorsunuz da Allah Rasûlüʼnden neden çekinmiyorsunuz?!” diyerek onları azarlar. Bunun üzerine o kadınlar:

“–Sen çok sert ve katısın (bundan dolayı senden korkarız).” derler.

Allah Rasûlü (sav) aralarına girerek:

“Ey Ömer, tamam! Allâh’a yemin olsun ki, (bu kadar sertlik ve azametin) karşısında şeytan seninle karşılaşsa, mutlaka yolunu değiştirir, başka bir yola sapar!” buyurur. (Buhârî, Edeb, 68)

Bu misâl bile, -bırakınız kadına karşı şiddeti-, Hazret-i Peygamber’in herkese karşı sergilediği yumuşak ve hoşgörülü tavrın, kadınlar karşısında ne kadar müstesnâ bir nezâket ve inceliğe dönüştüğünün apaçık bir göstergesidir. (Osman Nûri Topbaş, Şebnem Dergisi, Ocak-2012)

17 Kasım 2022 Perşembe

GÜNÜN HADİSİ

Yoldaki eziyet veren bir şeyi kaldırmak sadakadır,hz Muhammed,günün hadisi, yol,engelleri kaldırmak,sevap,sadaka,asfalt yol,doğru yol
"Yoldaki eziyet veren bir şeyi kaldırmak sadakadır."
Hz. Muhammed (sas)

 

UYKUDAN UYANINCA OKUNACAK DUÂ

 UYKUDAN UYANINCA OKUNACAK DUÂ

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem uykudan uyanınca şöyle derdi:UYKUDAN UYANINCA OKUNACAK DUÂ,Elhamdülillahillezi ahyana bade ma ematena ve ileyhin  nüşür,uyku duası,hadis,günün duası,hz Muhammed,

Okunuşu: “Elhamdülillâhillezî ahyânâ ba‘de mâ emâtenâ ve ileyhi’n-nüşûr"

Anlamı"Bizi öldükten sonra dirilten Allah’a hamdolsun. Yeniden diriltip huzurunda toplayacak olan da O’dur.” (Tirmizî, Daavât 28; bk. Buhârî, Daavât 7; Müslim, Zikir 59)

13 Kasım 2022 Pazar

Duâlari İçinde Toplayan Duâ

Duâları İçinde Toplayan Duâ,kapsayıcı dua,tüm dualar bu duanın içinde,büyük dua,Ebu Bekir,hz Muhammed,hz ebubekir,dua eden çocuk,cami,Allahım hayrın her çeşidini,

Duâları İçinde Toplayan Duâ

Peygamber Efendimiz bir gün Hz. Ebûbekir'in kızına, duâları birleştiren bir duâ okumayı tavsiye etti.

“Ey Ebû Bekr’in kızı! Sana diğer duâları da içinde toplayan bir duâ öğreteyim mi? Şöyle duâ et:

peygamberimizin-duasi_7

“Allah’ım! Ben hayrın her çeşidini; âcil olanını ve geç olanını, bildiğim ve bilmediğim her türlü iyiliği Sen’den istiyorum. Her türlü şerden; âcil olanından ve geç olanından, bildiğim ve bilmediğim bütün kötülüklerden de Sana sığınıyorum.

peygamberimizin_dualari_25

Allah’ım! Ben Sen’den, kulun ve Peygamberinin istediği hayrı istiyorum. Kulun ve Peygamberinin sığındığı şerden de Sana sığınıyorum.

Allah’ım! Ben Sen’den cenneti ve cennete yaklaştıran söz veya ameli diliyorum. Cehennem ateşinden ve cehenneme yaklaştıran söz veya amelden de Sana sığınıyorum. Benim için hükmettiğin her kaza (ve kaderi) de hayırlı kılmanı niyâz ediyorum.” 
(Bkz. İbn-i Mâce, Duâ, 4; İbn-i Hanbel, VI, 134; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 5506)