Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Kıyâmet günü kat kat ibadetlerle gelir. Alınır alınır, o gıybet ettiği kimseye verilir. Kul hakkı olan kimseye verilir. Hattâ en sonra onun günahlarını alır Cehennemlik olarak gider.” (Müslim, Birr, 59; Tirmizî, Kıyâmet, 2; Ahmed, II, 303, 324, 372)9 Ağustos 2023 Çarşamba
21 Temmuz 2023 Cuma
GÜNÜN HADİSİ
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Kıyâmet gününde mü’min kulun terâzisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder.” (Tirmizî, Birr, 62/2002)19 Temmuz 2023 Çarşamba
GÜNÜN HADİSİ
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:,
"Gerçek babayiğit, güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olabilen kimsedir." (Buhârî, Edeb, 102; Müslim, Birr, 106-108)31 Mart 2023 Cuma
ASRI SAADETTEN BİR KISSA
ASRI SAADETTEN BİR KISSA
“Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe aslâ “birr”e (yâni hayrın kemâline) eremezsiniz! Her ne infâk ederseniz, Allâh onu hakkıyla bilir.” (Âl-i İmrân, 92)
Derin bir vecd hâlinde Rasûlullâh’ı dinleyen ashâb-ı kirâm, bu âyet-i kerîmeyi de kendi iç dünyalarının derinliklerinde hissedebilmenin ve bu ilâhî dâvetin muhtevâsından hareketle, ellerinde ne varsa hepsini infâk edebilmenin muhâsebesine dalmışlardı. Bu mübârek sahâbîlerden biri de Ebû Talha (ra) idi. Onun Mescid-i Saâdet’e yakın, içinde altı yüz hurma ağacı bulunan kıymetli bir bahçesi vardı ve burayı pek severdi. Rasûlullâh (sav)’i sık sık dâvet edip ikramlarda bulunarak da bahçesini bereketlendirirdi.
Ebû Talha (ra), bu âyet-i kerîmenin tesiriyle, Rasûlullâh (sav)’e gelerek şöyle dedi:
“–Yâ Rasûlallâh! Cenâb-ı Hak kitabında:
“Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe aslâ “birr”e eremezsiniz!..” (Âl-i İmrân, 92) buyuruyor. Şüphesiz servetim içinde en kıymetli ve bana en sevimli olanı Beyruhâ diye bilinen bahçemdir. Şu andan itibâren onu Allâh ve Rasûlü’ne bırakıyorum. Umarım ki bu sâyede Rabbim beni birre (hayrın kemâline) ulaştırır ve onu bana âhiret azığı eyler. Yâ Rasûlallâh, artık bu bahçede Allâh’ın sana gösterdiği istikâmette tasarruf et.”
Rivâyetlere göre bu sözlerinin ardından Ebû Talha (ra), bu güzel kararını derhal tatbik etmek için bahçeye gitti. Bahçeye vardığında hanımını bir ağacın gölgesinde otururken buldu. Ebû Talha bahçeye girmedi. Hanımı sordu:
“–Yâ Ebâ Talha! Dışarıda ne bekliyorsun? İçeri girsen ya!”
Ebû Talha:
“–Ben içeri giremem, sen de eşyanı toplayıp çıkıver.” dedi.
Beklemediği bu cevâb üzerine hanımı şaşkınlıkla sordu:
“–Neden yâ Ebâ Talha! Bu bahçe bizim değil mi?”
Ebû Talha:
“–Hayır, artık bu bahçe Medîne fukarâsınındır.” diyerek âyet-i kerîmenin müjdesini ve yaptığı fazîletli infâkı sevinç ve neşe içinde anlattı.
Hanımının:
“–Bahçeyi ikimiz nâmına mı, yoksa şahsın için mi bağışladın?” suâline de:
“–İkimiz nâmına.” diye cevap veren Ebû Talha, bu sefer hanımından huzur içinde şu sözleri dinledi:
“–Allâh senden râzı olsun Ebû Talha! Etrafımızdaki fakirleri gördükçe aynı şeyi düşünürdüm de sana söylemeye bir türlü cesaret edemezdim. Allâh hayrımızı kabul buyursun. İşte ben de bahçeyi terk edip geliyorum!”
(Osman Nûri Topbaş, Vakıf, İnfak ve Hizmet, Erkam Yay.)