hz. mevlana sözleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hz. mevlana sözleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2 Kasım 2017 Perşembe
HZ. MEVLÂNA DUA SÖZLERİ
HZ. MEVLÂNA DUA SÖZLERİ
Yâ Rabbî! Bizim hâIimize bakarak muameIe etme. Kendi ikram ve ihsanına göre bize muameIe eyIe.
Yâ Rabbî! Kerem ve IütfunIa hidayet ettiğin kaIbi tekrar daIâIete, sapıkIığa meyIettirme. BeIâIarı bizden sarf eyIe, çevir ve değiştir. Ey affı çok oIan, günahIarı örten Rabbim! O günahIar doIayısı iIe bizden intikam aIma. Bize azap etme.
Yâ Rabbî! Biz nefis iIe şeytana köpek gibi tâbi oIduksa da sen, azap asIanını bize saIdırtma.
Ey Hayy, ebedî diri oIan Rabbim! TaIep ve dua üzerine nasıI oIur da kerem etmezsin. Sen kerem sâhibisin. Ey mahIûkâtın, yaratıkIarın canIıIarın ihtiyacını gideren Rabbim! Sen varken hiç bir kimseyi hatırIamak ve ondan bir şey ummak Iâyık değiIdir.
Yâ Rabbî! Rûhumda bir iIim katresi var. İIâhî onu hevâ rüzgârıyIa ten toprağından muhafaza eyIe.
Ey ihsânı çok oIan Rabbim! Cefâ içinde geçip giden ömre merhamet et. Ey affetmeyi seven Rabbim! Bizi affeyIe. İsyan derdimize çare eyIe. Ey yardım isteyenIerin yardımcısı! Bizi hidayete çıkar.
Yâ Rabbî! Dua ve yakarışIarımızda sana Iâyık oImayan sözIeri biImeyerek söyIeyip hataIarda buIunmuş isek, o keIimeIeri sen ısIah et ve duamızı kabuI buyur. Çünkü sözIerin hâkimi ve suItanı ancak sensin.
Ey âIemin yaratıcısı! KasvetIi, kararmış, katıIaşmış âdeta taş gibi oImuş oIan kaIbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âh u vâhımızı, hoş eyIe ki rahmetini ceIp etsin, çeksin. Bizi köIe gibi kuIIanan bu serkeş nefisten bizi satın aI. O nefis bıçağı kemiğe dayandı (zuImü canımıza yetti).
Yâ Rabbî! Sana ne arz edeyim. Çünkü sen gizIi ve açık her şeyi biIirsin.
Hz. MevIâna son demIerinde iken, dostu Siraceddin Tatari’yi yanına çağırarak, kendisine su duayı öğretmiş ve sıkıntıIı zamanIarında okumasını tavsiye etmiştir:
Ya Rabbi!
Bana ne senin zikrini unutturacak, sana şevkimi söndürecek, seni tesbih ederken duyduğum Iezzeti kesecek bir hastaIık; ne de beni azdıracak, şer ve kötüIüğümü artıracak bir sıhhat ver. Ey Merhamet edenIerin merhametIisi! MerhametinIe bu duamı kabuI et.
Hz. MevIana’nın Sabah Namazından Sonra OkudukIarı Dua: AIIah’ım kaIbimi nurIandır, kuIağımı nurIandır, gözümü nurIandır, saçımı nurIandır, derimi nurIandır, etimi nurIandır, kanımı nurIandır, önümü nurIandır, ardımı nurIandır, aItımı nurIandır, üstümü nurIandır, sağımı nurIandır, soIumu nurIandır, AIIah’ım! Nurumu artır, bana nur ver. Ey nurun nuru ey merhametIiIerin merhametIisi AIIah’ım merhametinIe beni nur et.
Bu dua, ismi güzeI, cismi güzeI, teni güzeI, canı güzeI, ruhu güzeI, huyu güzeI Efendimiz (SaIIaIIahu AIeyhi VeseIIem)’in diIindendir.
DUA
Candan, gönüIden söyIenen güzeI sözIer, duaIar, niyazIar, yakarışIar, Hakk’a doğru yükseIir. Hak’tan başka kimsenin biImediği, bir yere kadar varır, uIaşır. TemizIenmiş ve arınmış oIan nefesIerimiz, hoş sözIerimiz, yüceIir, yüceIir, bizden armağan oIarak öIümsüzIük, sonsuzIuk âIemine varır. Sonra sözIerimizin, niyazIarımızın sevabı, AIIah’ın rahmeti eseri oIarak kat kat çoğaIarak bize geIir. Sonra da, kuI, eIde ettikIerine benzer sevabı, tekrar eIde etsin diye, AIIah, bize, yine onIara benzer sözIer söyIetir. İşte böyIece, hiç durmadan, güzeI sözIer, öteIere yükseIir, yüceIere gider. KarşıIığında rahmet iner, bu iki haI, sende, senin varIığında daima oIur durur.
Kendinde oImaksızın, istiğrak hâIinde ediIen dua, bambaşkadır. O dua, dua edenin kendinden değiIdir, kendinde buIunanın duasıdır. Daha doğrusu, o dua, gönüIde buIunan Hakk’ın sözIeridir. AsIında o duayı AIIah etmektedir. Çünkü dua eden kuI, kendinde oImadığı için aradan çıkmıştır. O dua da AIIah’tandır, kabuI ediIişi de AIIah’tandır. (MevIânâ CeIâIeddîn-i Rûmî)
BismiIIâhirrahmânirrahîm
AIIah’ım benim kaIbime nur ver, benim kabrime nur ver. Benim önümü aydınIat, benim ardıma nur ver, benim sağıma nur ver, benim soIuma nur ver, benim üstüme nur ver, benim aItıma nur ver, benim kuIağıma nur ver, benim gözüme nur ver. Benim vücudumdaki kıIIarıma nur ver, benim vücudumdaki derime nur ver, benim etime nur ver, benim kanıma nur ver, benim kemikIerime nur ver.AIIah’ım benim nurumu büyüIt, beni baştan ayağa nur yap. AIIah’ım benim kaIbime nur ver, benim diIime nur ver, benim gözüme nur ver, benim kuIağıma nur ver, benim sağıma nur ver, benim soIuma nur ver, benim üstüme nur ver, benim aItıma nur ver. Benim önüme nur ver, benim ardıma nur ver, benim nefsime nur ver, benim nurumu büyüIt, artır.
1 Kasım 2017 Çarşamba
HZ. MEVLANA AŞK SÖZLERİ
HZ. MEVLANA AŞK SÖZLERİ
Gönül, han değil dergâhtır. Paldır küldür girip çıkılmaz, günahtır.
Hiçbir yere sığmadı aşkın, gönlüme sığdı yalnız. Şimdi gönlüme de sığmıyor, gözlerimden sızıyor.
Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı.
Dilin aşkı yorumlaması güzeldir ama dile gelmeyen aşk daha güzeldir.
Aşk, her şeydedir ama hiçbir şeyde görünmez.
Aşk, altın değildir, saklanmaz. Aşkın bütün sırları meydandadır.
Acı, acıyla iyileşir. Aşk ise daha büyük bir aşkla…
Aşk nedir bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.
Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı.
Unutma, sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir. Çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir.
Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de…
Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.
Gönül, han değil dergâhtır. Paldır küldür girip çıkılmaz, günahtır.
Hiçbir yere sığmadı aşkın, gönlüme sığdı yalnız. Şimdi gönlüme de sığmıyor, gözlerimden sızıyor.
Gönül ne tarafı işaret ederse, beş duyu da eteklerini toplayıp o tarafa gider.
Bilmeyen ne bilsin seni gamlanma deli gönül, gönülden anlamayana bağlanma deli gönül.
Minareden düşenin parçası bulunurda, gönülden düşenin parçası bulunmaz.
Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
Hadi yaramı sarmaya merhemin yok. Yalandan da olsa gönül alamaz mısın?
Kapı açılır sen yeter ki vurmayı bil. Ne zaman? Bilmem. Yeter ki o kapıda durmayı bil.
Ömründen nasibin, kendini sevgiliden mesut bulduğun andan ibarettir.
Hiçbir hayale sığdıramadığım tek gerçeğimsin. Sevdim işte. Ötesi de yok gerisi de.
Güzeli güzel yapan ‘edep’tir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir.
Birini seviyorsanız, onu Allah’tan isteyin. Kalpler Allah’ın elindedir.
Sen sadece sen değilsin; bensin, benimsin, bendesin.
Aşk nedir bilmiyorsan gecelere sor, şu sapsarı yüzlere, şu kupkuru dudaklara sor.
Dilin aşkı yorumlaması güzeldir ama dile gelmeyen aşk daha güzeldir.
Unutma, sır gibi seversen eğer muradın gerçekleşir. Çünkü tohum toprağa gizlenirse yeşerir.
Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.
Sustum artık gönül hakkında bir şey söylemeyeceğim. Çünkü gönlün vasıflarını saysam, aklın almaz, gönül senin düşüncene sığmaz.
Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, yoksa tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?
Ey sevgili. Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz. Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana.
Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür. Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?
Ey sevgili, ilacım da sensin, çarem de sensin. Yüz parça olmuş gönlümün nuru da sensin. Çaresiz gönlüm de, senden başka ne varsa hepsi yok oldu. Beni kimsesiz bırakma! Gel!
Ey sevgili. Sen benim içten içe kanayan en derin yaramsın. Ne kadar özlendiğini bir bilsen, yokluğundan utanırsın.
Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak…
Biliyorum, sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla, dünya sana dar. Ama dayan gönlüm. Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var.
Ben kimim. Beni söylediklerimde arama. Ben söylemediklerimde gizliyim görmediğin koskoca derya gönlümdür. Gördüğün sahil ise dilim. Kıyılarıma vuran dalgalarıma şaşma. Onlar Aşk’tan gel-git’im. Beni mecnundan Leyla’dan sorma. Ben yalnız Mevla’dan bir izim.
Bir muammadır “AŞK”, kiminin vicdanına atılan taş, kiminin fakir gönlüne katılan aş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır “AŞK”.
Ey gönül. Ateş için rüzgâr ne ise, aşk için de ayrılık öyledir; küçük olanı söndürür, büyük olanı ise daha da güçlendirir ve iyi bil ki, ey gönül. Aşk; ateşten bir denizi, mumdan kayıkla geçmektir yanıp kül olmadan asla geçemezsin.
Âah” kelimesinde, üst üste iki “a” harfi mevcuttur. Bunlar ebced hesabına göre; bir+bir= iki eder.”h” harfi de yine aynı hesaba göre beş rakamını gösterir o halde;”aah” = yedi yapar ki, âşıkların derinden çektikleri “aah” gönlün yedi kat semasından gelmektedir. İşte bu yüzdendir yakıcılığı.
Yağmurların da ıslandığı bir yağmur vardır. Adı aşk. Ateşlerin de yanıp kül olduğu bir ateş vardır. Adı aşk. Kelebekleri intihara sürükleyen, yıldızları da kaydıran aslında aşk. Gölgelerin gölgede kaldığı bir durumdur, sırların sır verdiği bir haldir aşk. Ve aslında aşkın da aşık olduğu bir aşk vardır ilahi aşk.
Mevlana’ya sormuşlar “sevgili” nasıl olmalı diye. Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli. Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı…
31 Ekim 2017 Salı
HZ. MEVLANA SÖZLERİ
HZ. MEVLANA SÖZLERİ
Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de hayâ!
Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
Harf’ler yetmedi anlaşılmama, bari hâl’den anla.
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Ahlak örtüsü olmayanı, başörtüsü dindar yapmaz.
Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.
Dua kapı çalmaktır. Gerisine karışmak haddi aşmaktır.
Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atılana kadardır.
Gönül, ebedi olmayan mülkü, bir rüya bil!
Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.
Sabır önceleri zehirdir. Huy edinirsen bal olur!
Gerçek aşk’ı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar.
Bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders.
Sen Allah’a güven. Hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar.
Gönül sevgiyi bulmuşsa kuru dal bile çiçek açar.
Bir kimsede kibir varsa, söz söylediği zaman soğan gibi kokar.
Kitaplardan önce, kendimizi okumaya çalışalım.
Üç sözden fazla değil, tüm ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım.
Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme. Zira bu işin baharı var.
Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır.
İnsan her şeyi göremez; sevdiğin şeyler, seni kör ve sağır eder.
İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı.
Ey dost! Derdin ne olursa olsun umudun her zaman Allah olsun.
Bazen halimize Melekler imrenir. Bazen de halimizden Şeytan bile iğrenir.
Susmak, mana eksikliğinden değil. Belki mana derinliğindendir.
Toprak gibi sessiz olduğum an bil ki; şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım.
Yok, dünyada hicrandan daha acı ne istiyorsan et de onu etme.
Kanat vardır doğanı padişaha götürür; kanat vardır kuzgunu leşe götürür.
Can’ı Canan’a teslime hazır değilsen ‘ben Aşk’ım’ deme kimseye.
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.
Şikayetçi, kötü huyludur. İyi huylu şikayet etmez, tahammül eder.
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
Kim, ne olursa olsun, sevgili bizim olsun tek, canı, canımız olsun.
Ben hiç dilek tutmadım, hep dua ettim. Ömrün ömrüme nasip olsun diye!
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana! Ya da yazık olur adabına.
Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş, yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?
Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.
İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toparlan da ufak bir imtihana satma kendini.
Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!
Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
Gülü gülene ver. Kalbini sevene ver. Sevmek güzel şeydir. Kıymet bilene ver.
Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
Akıl bir kuzu, nefis bir kurt, iman ise çobandır. İman kuvvetli olmazsa, nefis aklı yer.
Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.
Bir gönülde aşk ve sevgi ateşi yoksa o kişi karanlıklarda, Allah nurundan habersizdir.
Yılan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan, hem de imandan eder!
Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.
Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil. Sessiz sedasız can veren pervanelere sor.
Tut ki Ali’den sana miras kaldı Zülfikar. Sende Ali’nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar?
Dediler ki: gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: gönle giren gözden ırak olsa ne olur.
Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.
Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.
Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.
Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.
Bir muammadır aşk. Kiminin vicdanına atılan taş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır aşk.
Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir; çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerinde taşırlar.
Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!
Aklım her gün tövbe eder. Nefsim her an tövbemi bozar. Arada kalmış bîçareyim. İyi ki senin kapın var.
Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur.
Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin. Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.
Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
Seni bağrıma değil, bağrımı ve başımı ayağının altına bastım. Gözüm toprak olacak, ama gönlüm daima aşk kokacak.
Ey sahura kalkan, sahur yemeği yiyen kişi! Az konuş, hatta sus! Sus da orucu anlayanlar, oruçtan söz etsinler.
Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ay da ara! Gözlerindeki perdeyi arala!
Ey sevgili. Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerde şarap olmuşuz, başka hayallerde harap olmuşuz.
İyiyim desem yalan olur, kötüyüm desem inancıma dokunur. En iyisi şükre vurayım dilimi, belki o zaman kalbim kurtulur.
Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
Şarap küpü nereye konursa konsun şaraptır. Gül mezbelelikte bitmekle kötü olmaz, şarap altın tasa konmakla helal olmaz.
Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol.
Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül.
Güzelliğin bir damlası olan Leyla için uykuyu haram etmek çok değilse, güzelliğin kaynağı Mevla için bir ömrü feda etmek az bile.
Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak beni hatırla.
Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.
Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak.
Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok pekguzelsozler.com az kalmış demektir.
Yaşadığın dünyaya bak; yüce tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?
Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilir misin aşık olmayı? Bölünebilir misin ikilere, üçlere, gerekirse binlere? Yapabilir misin? Gerçekten sevebilir misin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin bir kere, ya da hiç sevmezsin.
Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla.
Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir. Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan, kendime ettiğim dualarım senindir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)