kuş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kuş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Aralık 2022 Salı

12 Ekim 2022 Çarşamba

KUR'AN-I KERİM'DEN DUALAR

amin, cefa, dua, dua eden çocuk, eza, günün duası, hased, hastalık, kuş, şifa duası, şifa kaynağı,şifa ayetleri,Kur'an dua ayetleri,Kur'an'dan dualar,
KUR'AN-I KERİM'DEN DUALAR

 

Şifa Duası

şifa duası,dua,günün duası,hased,eza,cefa,amin,dua eden çocuk,kuş,hastalık,şifa kaynağı,

Rahman ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.
Allah’ın ismiyle sana okurum. Allah sana şifâ versin. Ey insanların Rabbi, bunun ıstırabını giderip şifâ ver. Şifâyı veren ancak Sen’sin. Sen’in şifândan başka şifâ yoktur. Buna hiçbir hastalık izi bırakmayacak şekilde şifâ ihsân eyle! Âmîn. Rahmetinle ihsân eyle ey merhametlilerin en merhametlisi! Ezâ veren her şeyden, bütün zararlı gözlerden ve hasetçilerden Allah Teâlâ sana şifâ versin.


 

GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM!

GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM,helal,temiz,haram,şeytan,hastalık,kuş,yavru kuşlar,ademoğlu,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,tarım ve insan fotoğraf yarışması,
GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM!

“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o size apaçık bir düşmandır." (Bakara Suresi 168. Ayet)

“Her hastalığın başı çok yemektir” buyuran Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam da helal ve az yemenin önemine şöyle işaret eder:

1-Ademoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Ademoğlu için belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Şayet mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman midesinin üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırsın. (Tirmizi) 2-İbadet on kısımdır; dokuzu helâl rızık taleb etmek, biri ise diğer amellerdir.(Deylemi)

Dolayısıyla bedeni- ruhi sağlık için helal yemek, bu helali de aza indirgimek gerekiyor. Yine “Bana ne yediğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” sözü de boğazdan geçenin karakterimize de nasıl etki ettiğini ortaya koyuyor.

“Yenilen” her haram ve fazla lokmada “yenilen” aslında sağlığımız-ruhumuz. Zaten cennetten kovulmamıza sebep de yasak ağacın meyvesinin yenilmesi, insanın boğazına yenilmesi değil mi?

Ey nefsim! “Lokman”dan önce “lokma”nı “hekim” bilmezsen derdin “deva” mı bulur? Bulsa bulsa “devamı” bulur. Lokmana dikkat ettiğinde de etmediğinde de “şifayı kaparsın” ona göre…

Maddi açlığımızı MA-NAN* ile doyuran Allahım! Manevi açlığımızı da MANAN ile doyur. Sadece BE-SİN** gönlümüze BESİN olsun.

Gönlümüz Kuran’a aç Allahım! Gönlümüzü en doyumsuz sofrayı KURAN’a aç Allahım! Gönlümüzü ayet ayet, meal meal, tefsir tefsir doyur! Gönlümüze mananla buyur Allahım!

Bismillahirrahmanirrahim -Elhamdülillahi Rabbil Alemin. Haydi gönlüm gayrı lokmaya kapa ağzını: İşte sana TIP!

*Ma: su – Nan: ekmek. ** (Besmele ile başlayan Kuran'ın son suresi Nas'tır. Besmelenin ilk harfi “BE” Nas Suresi’nin son harfi de “SİN”dir.
Osman YAZICI

Fotoğraf: Murat Çoban-Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması.
 

19 Mart 2018 Pazartesi

DERVİŞ İLE KUŞ HİKAYESİ

derviş, kuş, hikaye, kıssa, dini hikaye, Hz. Süleyman, hırka, cübbe, serçe, ders

Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler.
Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır.
Ve ona sorar;
“Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”
Derviş kendini savunur;
“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.”
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki;
“Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?”
Kuş kendini savunur.
“Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”
Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.
“Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.
Kuş o anda;
“Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.
“Neden” diye sorar Hz. Süleyman.
Kuş sebebini şöyle açıklar;
“Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar… Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın… Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.”

9 Ocak 2018 Salı

Çok Güzel Bir Hikaye

dini hikaye, dini kıssa, rüya, gıybet, iyi amel, kuş, leğen, altın, hazine, hikaye

Çok Güzel Bir Hikaye
Allah’ın sevgili kullarından biri bir rüya görür; rüyasında kendisine şöyle denir:

-Sabah olunca, karşına ilk çıkanı ye, ikinci çıkanı sakla, üçüncü çıkanın dileğini kabul et, dördüncü geleni üzme, beşinciden de kaç!

Sabah oldu; dışarı çıktı. Yola koyulup gitti. Karşısına bir dağ çıktı. Bu koca dağı görünce şaşırdı. Kendi kendine şöyle dedi:

Rabbim bana bunu yememi emretti.

Sonra şöyle dedi:

Rabbim bana gücümün yetmeyeceği bir şeyi emretmez.
Onu yemeye karar verdi. Dağa doğru yürüdü. Yaklaştıkça dağ küçüldü. Tam yaklaştığı zaman koca dağ bir lokmaya dönüşmüştü. Onu tutup yedi, baldan tatlı buldu. Allah’a hamdetti, yürüyüp gitti. Karşısına altından bir leğen çıktı. Şöyle dedi:

Rabbim, bunu da saklamamı emretti. Bir çukur kazdı, onu gömdü. Yürüdü, az gittikten sonra dönüp baktı. Leğen toprak yüzüne çıkmıştı. Geri döndü, tekrar gömdü. Biraz gitti; baktı ki, yine çıkmış bir daha gömdü, yine toprak üstüne çıktı. Kendi kendine,

“Ben emredileni yaptım.” diyerek bırakıp gitti.

Karşısına bir kuş çıktı. Peşinden bir şahin onu kovalıyordu. Kuş ona şöyle dedi:

-Ey Allah’ın sevgili kulu, beni sakla. Bana yardım et.

Onu aldı. Koynuna sakladı. Peşinden şahin geldi; şöyle dedi:

-Ey Allah’ın sevgili kulu, ben açım. Sabahtan beri de bu kuşun peşindeyim. Onu yakalamak istiyorum. Kısmetime engel olma.

Kendi kendine şöyle dedi:

“Üçüncünün dileğini yapmam emri verildi, yaptım. Dördüncüyü üzmemem emredildi. Şimdi ne yapacağım?

Bu işe şaştı. Sonra bıçak aldı; kendi uyluğundan bir parça et kesti, şahine attı; o da kapıp kaçtı. Daha sonra kuşu saldı. Bundan sonra, yürüyüp gitti. Kokmuş bir leş gördü. Onu da bırakıp kaçtı. Akşam olunca şu duayı yaptı:

-Ya Rabbi, emrini yerine getirdim. Bu işlerin manası ne ise bana bildir.

Daha sonra, rüyasında şöyle anlatıldı:

-Birinci görüp yediğin öfkedir. Önce koca bir dağ gibi görülür; sabırla öfke yutulursa, baldan tatlı olur.
İkincisi iyi amelindir. Ne kadar saklarsan sakla; yine meydana çıkar. Üçüncüsü, sana bırakılan bir emanettir, ona hıyanet etme. Dördüncüsü şudur: Bir insanın sana bir dileği ulaşırsa, onu yerine getir; isterse sana lâzım olan bir şey olsun. Beşincisi gıybettir. İnsanların gıybetini edenlerden kaç. Şüphesiz her şeyi bilen Allah(c.c)’tır…

19 Aralık 2017 Salı

CHARLES BUKOWSKİ SÖZLERİ

ağaç, kuş, dal, kanat, charlas bukowski, özlü söler, anlamlı sözler, güzel sözler


CHARLES BUKOWSKİ SÖZLERİ
Hayat öyIe bir şeydir ki; doğarken neden ağIadığını, yaşarken fark ettirir.

Afrika’ya iIaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde “tok karnına” yazıyordu.

YaInız oImak, yanIış yerde ve yanIış bir kaIpte oImaktan iyidir.

TüneIe girdiğinizde dikkat edin dostIarım, umut sandığınız ışık tren farı oIabiIir.

Aşk, gerçekIiğin iIk ışığında yok oIacak bir sistir.

Yüzde yüz insan yoktur asIında. Hepimizin, başkaIarının farkında oIup bizim farkında oImadığımız deIi ve çirkin bir yani vardır.

Beni, sizi anIamak zorunda bırakmayın. Daha önemIi işIerim var.

Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım. Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.

Hepimiz öIümü bekIerken vakit öIdürüyoruz sadece.

Bu dünyada öyIe büyük bir yaInızIık var ki akrepIe yeIkovanın ağır hareketinde görebiIirsiniz.

Yorma kendini; bırak hayatına eşIik etmek isteyenIer seninIe geIsin.

SakIanabiIeceğim, sakIanıp hiçbir şey yapmak zorunda kaImayacağım bir yer istiyorum.

Ağzından baI damIayan arının biIe, kıçında iğne var. Ne güveni?

AsIında hiç kaybetmedim; sadece sistemin istedikIeri kazandı. MeteIiksiz oIabiIirim; ama niteIiksiz değiIim.

ÜzüIme evIat, kaybettim sandıkIarın, kurtuIdukIarındır beIki.

Ben de küçük şeyIerden mutIu oIabiIirim ama bu kadar bokun arasında o küçük şeyIeri çıkarmaya üşeniyorum.

Her şeye rağmen huzur vardı havada.

GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum. Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım. Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum.

AnIatacak çok şeyim oIsa da, emin değiIim anIaşıImak istendiğimden.

Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım; Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.

Kuşkusuz ki en büyük ön yargı; etrafımızdaki herkesi insan sanmamızdır.

Bir kapIanı yakaIayıp kafese koyabiIirsiniz ama onu kırdığınızdan asIa emin oIamazsınız. İnsanIar daha koIaydır.

İnsan; geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.

EgemenIik gerçekten miIIetin oIduğunda hükümetIere gerek kaImayacak; o zamana kadar boku yedik.

Aşk bir emre dönüştüğünde, nefret hazza dönüşebiIir.

Bira içmek için buradayız ve hayatIarımızı öyIe yaşamaIıyız ki öIüm bizi aImaya geIdiğinde titresin.

Aşk ne zaman biter biIiyor musun? Bitti dediğinde yüreğin acımıyorsa.

İnsanIardan nefret etmiyorum, sadece onIar etrafımda oImadığında daha iyi hissediyorum.

Bir metropoI gazetesi, kötü haber yazmadan önce kendi nabzını öIçer.

Yeterince dürüstsen, fazIasıyIa aşık ve gerçekten seviyorsan; Hazırsın demektir: artık mutsuz oIabiIirsin.

Acı hissetmemek duyguIarın kesintisi demektir; her çoşku şeytanIa pazarIıktır.

GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum… Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım… Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum…

BaşkaIarını benim hakkımda ne düşündüğünü önemseyerek ömrümü on yıI uzattım.

Cesur bir adam ve bir korkak arasındaki fark şudur; Korkak bir asIan iIe kafese girmeden önce iki kez düşünür. Cesur adam ise asIanın ne oIduğunu biImez. O sadece yapmış oIduğunu düşünür.

Cesur insanın hayaI gücü kısıtIıdır. KorkakIık kötü besIenmenin bir sonucudur.

İnsanIarın, senin hakkında ne düşündükIerini önemsemeyerek, ömrünü uzatabiIirsin meseIa.

CinseI iIişki; şarkı söyIerken öIümün kıçına tekmeye basmaktır.

Basit erkek, bütün bayanIara güzeIsin demeyi tercih eder. Basit kadın buna inanır, zor kadın güIer ve geçer. hayat devam eder.

En büyük acı, başkaIarı iIe payIaşmaya cesaret edemediğin acıdır.

Bu kadar iyi niyetIi oImayın, Çünkü en yakın biIdiğiniz vefasız çıkabiIir ve sizi düşmanIarınız değiI de dostIarınız yıkabiIir.

Size zamanını ayırmayan birine, asIa kendinizi harcatmayın.

Dostumsan yanımda, düşmanımsan karşımda oI. Ortada bir yerde isen; Benden uzak oI.

Sevmek beIki bir şeydir; ama seviIdiğini biImek çok şeydir.

Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana da darıIma, onu insan yerine koyan yine sensin.

İnsan; Geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.

Seni hiçbir zaman affetmeyeceğim”, içerisinde “Seni hiçbir zaman unutmayacağım”ı da barındırır.

Sevdirmeye gayret etme kendini, seviImeye terket.

Hep kaIıpIara uymayı reddettim. GeIdiğim nokta şu; DiğerIerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzeI.

Zaman unutturmaz dostIarım, sadece uyuşturur.

EnteIIektüeI; basit bir şeyi karmaşık söyIeyebiIen kişidir; sanatçı ise zor bir şeyi koIay.

Boş insanIarIa içi doIu hayaIIer kuramazsınız .

AnIadım ki; hayatında birinin oImaması değiI, birinin hayatında oIamamakmış yaInızIık.

Benim de kaIbim boş artık, tıpkı sizin beyniniz gibi.

Bir çiçeğin büyümesi bizi ne kadar kederIendiriyorsa, öIüm de o kadar kederIendirmeIi. korkunç oIan öIüm değiI, yaşanan ya da yaşanamayan hayatIardır.

Fahişe verdiğinden fazIasını aIan kadındır. Verdiğinden fazIasını aIan erkeğe ise iş adamı denir.

Ne zaman ki en sevdikIeriniz yanıItır sizi, ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini , ne zaman ki yanIızIıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz ,işte o zaman başIarsınız gerçekten yaşamaya.

Sevmeyi faIan değiI, yaInızIığı öğren! Çünkü en çok ona ihtiyacın oIacak.

Unutmayın dostIarım, Daha çok seven taraf, kaybetmeye daha yakın taraf oIur hep.

BazıIarı hiç deIirmez. Ne korkunç hayat sürüyorIardır, kim biIir.

KadınIara yaIan söyIemekten çekinmeyin. Yeter ki kendiIeri için söyIendiğini biIsinIer.

15 Kasım 2017 Çarşamba

EN GÜZEL AŞK SÖZLERİ

kalp, mavi gökyüzü, engili bird, bird, kuş, kuşlar, özlü sözler, aşk sözleri, güzel sözler


EN GÜZEL AŞK SÖZLERİ

Sensiz geçen günlerimin kazası yok sevgilim.

Ben sadece sevmeyi biliyorum, unutmayı öğrenemedim.

Yanıma gelmediğinde rüyalarıma beklerim.

Seni ben canımın içinde sakladım. Kalbimin ta derinliklerinde…

Yanlış olduğunu bile bile yürüdüğüm yolsun sen.

Denize ilk kez giren çocuk masumiyetiyle seviyorum seni. Boğulacakmışım gibi.

Sen mi? Alırım bir ömür.

Bana yüzünü dönme gece oluyor sanıyorum.

Seni hep seveceğim geçelim bunu.

Konu ne zaman senden açılsa kapatmaya kıyamıyorum.

Yalansan yalanı severim elimde değil.

Ama ben uyuyamadığım geceleri sana helal etmiyorum.

Çünkü her bir zerrem aşık her bir zerrene.

Derdimin dermanı sensin. Bana bir duanın amini gerek.

Senin gülüşün ilkbaharda daha renkliydi.

Gittin… Ve solumda kaldın ve soluğumda ve sonumda…

Telaşımı hoş gör, ıslandığım ilk yağmursun.

Sen benim ilk şiirim, ilk kavgam, sen benim 17 yaşımsın.

Gülümse biraz ilaç alacak param yok çünkü.

Kim istemez mutlu olmayı, ama mutsuzluğa da var mısın?

Yemin ederim intiharsın sen seve seve edilen.

Öyle biri var ilk görüşte değil her görüşte aşık oluyorum.

Kendime gelemiyorum, sana gelsem olur mu?

Aşk tüm dünya insanları içinde sana tanıdığım ayrıcalıktır.

Sen bile bilemezsin gülüşün ben de kaç bahar eder.

Sen aklım ve kalbim arasında kalan en güzel çaresizliğimsin.

Ve aşk senin tenezzül bile etmediğin gözlerimde kaldı.

Gözlerime bakarken gözlerinin içi gülüyordu, nasıl sevmezdim?

Sen bana Allah’ın emanetisin. Seni sevmek aşktır bana…

Ona bakmaya kıyamamak mı, yoksa bakıp da doyamamak mı aşk.

Başka havalar getir bana içinde biraz bahar olsun biraz sen.

Sen benim gökyüzüne gönderdiğim duamın yeryüzündeki cevabısın.

Sende gördüğümü görecekler diye ödüm kopuyor. Özdemir Asaf

Aklımda işin yok! Durup durup aklıma gelme… Yanıma gel, mevzu kalbimde!

Sevdim. Çünkü bir tek ona sarılınca yuva gibi kokuyordu içim.

O senin neyin olur dediler. Uzaktan dedim uzaktan yandığım olur kendisi.

Sen hep gülümse ki yüreğinin güzelliği gülüşlerinde canlansın…

Sensiz bir gün daha akşam oldu. İçim el vermiyor. Biz buna “gün” demeyelim.

Canımın içi, sen hangi şiirden kaçıp geldin yüreğimin orta yerine?

Eğer adına eşlik edecekse soyadım, Allah için ahirete kadar senindir sol yanım.

Esrar gibi yeşil olmasa da gözleri… Her bakışı sarhoş ediyor beni.

Sen güldün ben bir yudum daha içtim çaydan. Yoksa nasıl açıklardım, içimdeki sıcaklığı.

Kendimi görebileceğim en güzel ayna bana aşkla bakan gözlerindir.

Sen benim yıldız kayarken tuttuğum dilek değil ezan okunurken ettiğim duamsın.

Sen benim görmek için, bakmaya gerek bile duymadığım ezberimsin.

Bütün şairler sana mı aşıktı ki her okuduğum şiirde, dinlediğim ezgide sen vardın.

Ötesi yok bu duanın benim ol. Benimle, aklınla, aşkınla bin yaşa.

Ben utangaç bir kalbi taşırım geceden. Ben sana aşık olduğumu, ölsem söyleyemem…

O kadar güzel gülüyor ki tamam diyorum bu kadar yaşadığım yeter.

Sonunda aşk acısı olsa da sev, çok sev. Usul usul gir yüreğime, kalbim bağrım çatlasın!

Aşk, yer yerinden oynasa da; yâri yürekteki yerinden oynatmamaktır.

Bana kimse sen gibi baktı mı bilmem, ama ben kimseye sana baktığım gibi bakmadım.

Seni yüreğime düşüren yerçekimi etkisini hiç kaybetmesin istiyorum.

Sen benim hiç bıkmadan saatlerce seyre daldığım, tövbe tutmayan en tutkulu sevdamsın.

Ve beni birden bire yüzünü değil, gözünü değil, sesini göresim geldi.

Dışarıya yağmur, yüreğime hasret, fikrime sen. Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden bir bilsen.

Yeter ki diline dolanayım; istersen bir küfür, istersen bir şarkı olayım.

İyi geceler canım derdin. Gecenin iyiliğinden çok, canın olma düşüncesi yeşerir dururdu içimde.

Ad koyunca büyüsü bozulur diye, isimsiz, izinsiz, içimden seviyorum seni.

Git diyorsun da, olmuyor işte git demekle. Ben de sana sev diyorum mesela. Sevebiliyor musun?

Bazen aşk iki lafı bir araya getirememektir. Seni dersin… Tükenir nefesin.

Çok solcu gördüm ben bu hayatta ama kimse senin gibi kalıcı devrim yapmadı “SOL” yanımda.

Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yine tanış yine seveyim.

Yine gece yine hüzün ve yine içimde sen… Ve yine biliyor musun? İçimde sen olunca hüzün de güzel.

Ey canımın sahibi Yar! Sen benimle olduktan sonra kaybettiklerimin ne önemi var. Mevlana

Kalemi icat edene saygım sonsuz, ama senin sıcacık yüreğin olmasaydı bu kalem kâğıda dokunamazdı.

Aşktan yana yaşadıklarımı bilseydin eğer, halen sevebiliyor oluşuma aşık olurdun… Elif Şafak

Öyle uzaktan seyretme adına hayran olduğum yar. Buyur gel ömrüme, ömrüm, ömrün olsun. Mevlana

Sana en muhtaç olduğum şu anda gel. Yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel. Ümit Yaşar Oğuzcan

Dünyadaki herkesin parmak izinin farklı olması, kimsenin sana benim gibi dokunamayacağının kanıtıdır.

Acılarımı bile tatlandırıyor aşkın. Yıkıma terkedilmiş kalemin bütün hücrelerine sürülmüş iksir gibisin.

Kaybetmekten asla korkmadığım son sınavıma yüreğinin dersliğinde giriyorum. Öğrenci benim, öğretmen sensin.

Sana yerine getiremeyeceğim sözler veremem, fakat istersen hiç kullanılmamış tertemiz bir kalp verebilirim.

Okyanusla, gökyüzü gibiydik biz seninle. İkimizde maviydik, birlikte gibiydik. Aslında hiç birleşmemiştik…

Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın; ya siyahi, ya beyazı seçeceksin.

Bir kelimeye milyonlarca anlam yüklediğim felsefemsin. Sen olmadığın zaman anlamsız kalırım, gereksiz olurum.

Seninle her şeye varım ben, sen benim uğurlu yolumsun. Yıldızlara yürürüm senle, sen iste canım senin olsun.

İkimizin hayali de aynıysa ortak bir yerde buluşmanın zamanı gelmiş demektir. Mesela sen ve ben aynı hayatta?

Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın; Bense hep arkandan ağladım.

Şimdi o kadar zor ki geri dönmek, seni unutup başkasını sevmek ama bir şeyi anladım çok zormuş sevilmeden sevmek.

Fizikte bir teoriye göre bazı sesler kalp atışınızın hızlanmasına neden olabilir. Benim için bu ses senin sesin.

Belki de konuşuyordur gözlerin. Ama ben gözce bilmiyorum ki. Sessizce biliyorum, usulca biliyorum, masumca biliyorum.

Evet ağlamaklı oluyorum demdir bu. Hani kurşun sıksan geçmez geceden. Ve zehir zıkkım cigaram. Gel artık.

Gördüğünü herkes sever, sen onda görmediğini bulacaksın. Eğer gerçek aşk istiyorsan; Ten’e değil, kalbe dokunacaksın.

Öyle bir seveceksin ki, yüreğinden kimse ayıramayacak. Ve öyle birini seveceksin ki, seni gözleriyle bile aldatmayacak.

Kapına geldim. Ve ben, ben olmaktan vazgeçtim. Sen yeter ki “kim o” de. Kim olmamı istiyorsan, o olmaya geldim. Mevlana

Aşk bazen o elini ilk tuttuğundaki sıcaklık, gözlerine ilk baktığındaki o ışık ve tenine ilk yaklaştığındaki o tutkudur.

Ağzımın tadı yoksa hasta gibiysem, boğazıma düğümleniyorsa lokmalar, buluttan nem kapıyorsam, inan hep güzel gözlerinin hasretindendir.

O kadar yakınsın ki seni ben sandım, sana o kadar yakınım ki beni sen sandım. Sen mi benim ben mi sensin şaşırdım kaldım… Mevlana

Sana hasret yaşadığım her bir saniyenin değerini bilirim. Çünkü sana kavuştuğumda çektiğim hasreti kutsal yapan geçmişin izleri olacaktır.

Aşk, koskoca dünya nüfusunu bir anda sadece iki kişiye düşürmeye yarar. Nüfus sayımına gerek yoktur; çünkü aşk hiçbir zaman yerinde saymaz.

Seni bulmaktan çok aramak isterim! Seni sevmeden önce anlamak isterim! Seni bir ömür boyu bitirmek değil de sana hep yeniden başlamak isterim…

Birinin gözlerine bakmak, onun rüyalarına girmeyi göze almak demektir. Sevmeye kabiliyetin yoksa o gözlere pekguzelsozler.com bakmayacaksın.

Canımı kapına, yüreğimi ellerine, ruhumu bedenine, uykumu yatağına, öpücüklerimi dudağına göndereceğim! Ve yemin ederim seni ölünceye kadar seveceğim!

Adını gökyüzüne yazdım her sabah sende doğsun diye, yüreğini yüreğime yazdım canın yandığında benimle yansın diye, adını canım koydum sen öldüğünde bende öleyim diye.

Seni özlemek, üşümek gibidir soğuk bir akşamüstü, yağmurun altında yürümek gibi sırılsıklam, titreye titreye. Sıcak bir yer bulup sığınmak istersin ya hani, öyle ihtiyacım var işte, yüreğine sığınıp, nefesinde ısınmaya.

Dur ve dinle! Duyduğun her ayak sesi benim olabilir. Çalan her zilde benim parmağım kalmıştır. Perdeleri ardına kadar kapatma belki karşı binanın çatısında sana el sallayan ben olabilirim.

Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerden şarap olmuşuz, başka hayatlarda harap olmuşuz. Biz seninle bir denizin iki aşık balığı iken, başka sularda yüzüp durmuşuz, başka kıyılara vurmuşuz.

Hasretim sana yar, seni sevmem bir kızılcık çiçeğinin baharına dönmesi gibidir. Senin bakışların ömrümü uzatan bir iksir… Ve ben sevgili, şimdiye kadar hiç kimsede hissetmediğim duyguları seninle yaşıyorum.

Yağmurlu bir günde koşar sana gelirsem ıslak saçlarımı düzelt, başımı omuzuna yasla, ansızın dudaklarımı dudaklarıma değdir. Masum bir çocuk gibi konuşursam anla ki sana muhtacım; ver elini elime yalanda olsa bir kez seni seviyorum de…

6 Kasım 2017 Pazartesi

YUNUS EMRE SÖZLERİ

yunus emre, yunus emre sözleri, deniz, bulut, özlü sözler, güzel sözler

YUNUS EMRE SÖZLERİ

Maharet güzeli görebilmektir. Sevmenin sırrına erebilmektir. Cihan alem herkes bilsin ki en büyük ibadet sevebilmektir.

Üzenlerin üzüldüğü vakit da gelir.

Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın.

Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü.

Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi vardır.

Türlü türlü cefanın adını aşk koymuşlar.

Dağlar nice yüksek ise, yol anın üstünden geçer.

Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur.

Dil söyler kulak dinler, kalp söyler kâinat dinler.

Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.

Söze târîh yedi yüz yediydi, Yunus cânı bu yolda fidîyidi.

Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür.

Aşk aşıkı şir eder, aslanı zencir eder, katı taşı mum eder.

Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun.

Ana rahminden geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara.

Her kim Kuran bilmedi sanki dünyaya gelmedi.

Davet söz ile değil hal iledir. O hal ki kulağı sağıra da görünür, gözü köre de.

Beni bende demen bende değilem, bir ben vardır bende benden içeri.

Tehî görmen kimseyi hiç kimsene boş değil, eksiklik ile nazar erenlere hoş değil.

Bir avuç toprak biraz da suyum ben. Neyimle övüneyim işte buyum ben.

Elif okuduk ötürü, pazar eyledik götürü, Yaratılmışı hoş gördük, Yaratandan ötürü.

Bu dünyaya gelen gider. Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır?

Ey Yunus Hakk’ı bilen söylemez hergiz yalan, ikilik ile gelen doğru yol bulmuş değil.

Eğer hor eğer hürmet kişiye sözden gelir. Zehr ile pişen aşı yemeğe kim gelir.

Ya Rabbena hayreyle, Muhammed’e yâr eyle, Kabrimizi nur eyle, Kabre vardığım gece.

Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa erinirim, aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni.

Ya elim al kaldır beni. Ya vaslına erdir beni. Çok ağlattın güldür beni. Gel gör beni aşk neyledi.

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.

Aldanma dünya malına zehir sunma balına düşüp dünya hayaline dalma gözüm bundan sonra.

Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum; bana seni gerek seni.

Biz gelmedik dava için, bizim işimiz sevda için, dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik.

Bir bahçeye giremezsen, durup seyran eyleme. Bir gönül yapamazsan, yıkıp viran eyleme.

Mansur’um, uş dâra geldim, Yusuf’um, pazara geldim.Aslanım, şikâra geldim, velâkin yatağım orda.

Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri. İsteyene ver onları, bana seni gerek seni.

Kalem eğri dilli mürekkep siyah yüzlü, kağıt ikiyüzlü. Şimdi kalkıp arzuhalimi yazmaya kimi mahrem kılayım.

Benlik davasını bırak, muhabbetten olma ırak, sevgi ile dolsun yürek, hoşgörülü olmaya bak…

Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.

Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi elin, yüzün, yumaz değil.

Olsun be aldırma Yaradan yardır. Sanma ki zalimin ettiği kârdır. Mazlumun ahı indirir şâhı. Her şeyin bir vakti vardır.

Aşk ile yola çıkmaksa niyetin bela ile imtihan edilirsin. Zü’l Celali vel İkram. Önce kahır sonra ikram… Taptuk Emre

Hoştur bana senden gelen. Ya pekguzelsozler.com gonca gül yahut diken. Ya hayattır yahut kefen. Nârın da hoş, nurun da hoş… Kahrın da hoş, lütfun da hoş.

Dünya yalan kardeşim, dünya yalan! Var mı yalan dünyada bakî kalan. Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan.

Ey hayat ırmağından su içenler! Gelin soralım canlara ki güzelliği ne oldu da gidiyor. Ben hep seninim diyordu, şimdi neyi buldu da gidiyor?

31 Ekim 2017 Salı

HZ. MEVLANA SÖZLERİ

mevlana, hz. mevlana, mevlana figür, mevlana çizim, kuş, süsleme, özlü sözler

HZ. MEVLANA SÖZLERİ
Gönül, gönül verilerek alınır.

Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de hayâ!

Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.

Harf’ler yetmedi anlaşılmama, bari hâl’den anla.

Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.

Ahlak örtüsü olmayanı, başörtüsü dindar yapmaz.

Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.

Dua kapı çalmaktır. Gerisine karışmak haddi aşmaktır.

Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.

Köpeklerin kardeşliği, aralarına kemik atılana kadardır.

Gönül, ebedi olmayan mülkü, bir rüya bil!

Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.

Sabır önceleri zehirdir. Huy edinirsen bal olur!

Gerçek aşk’ı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar.

Bazı insanlar bize armağandır, bazıları ise ders.

Sen Allah’a güven. Hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar.

Gönül sevgiyi bulmuşsa kuru dal bile çiçek açar.

Bir kimsede kibir varsa, söz söylediği zaman soğan gibi kokar.

Kitaplardan önce, kendimizi okumaya çalışalım.

Üç sözden fazla değil, tüm ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım.

Yapraksız kaldın diye gövdeni kestirme. Zira bu işin baharı var.

Kalbi ve sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır.

İnsan her şeyi göremez; sevdiğin şeyler, seni kör ve sağır eder.

İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı.

Ey dost! Derdin ne olursa olsun umudun her zaman Allah olsun.

Bazen halimize Melekler imrenir. Bazen de halimizden Şeytan bile iğrenir.

Susmak, mana eksikliğinden değil. Belki mana derinliğindendir.

Toprak gibi sessiz olduğum an bil ki; şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım.

Yok, dünyada hicrandan daha acı ne istiyorsan et de onu etme.

Kanat vardır doğanı padişaha götürür; kanat vardır kuzgunu leşe götürür.

Can’ı Canan’a teslime hazır değilsen ‘ben Aşk’ım’ deme kimseye.

Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.

Şikayetçi, kötü huyludur. İyi huylu şikayet etmez, tahammül eder.

Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.

Kim, ne olursa olsun, sevgili bizim olsun tek, canı, canımız olsun.

Ben hiç dilek tutmadım, hep dua ettim. Ömrün ömrüme nasip olsun diye!

Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.

Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana! Ya da yazık olur adabına.

Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş, yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?

Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.

Gel de birbirimizin kadrini bilelim. Çünkü ansızın ayrılacağız birbirimizden.

İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toparlan da ufak bir imtihana satma kendini.

Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!

Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.

Gülü gülene ver. Kalbini sevene ver. Sevmek güzel şeydir. Kıymet bilene ver.

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.

Akıl bir kuzu, nefis bir kurt, iman ise çobandır. İman kuvvetli olmazsa, nefis aklı yer.


Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.

Bir gönülde aşk ve sevgi ateşi yoksa o kişi karanlıklarda, Allah nurundan habersizdir.

Yılan sokması seni sadece canından eder. Ama kötü dost hem candan, hem de imandan eder!

Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.

Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil. Sessiz sedasız can veren pervanelere sor.

Tut ki Ali’den sana miras kaldı Zülfikar. Sende Ali’nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar?

Dediler ki: gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: gönle giren gözden ırak olsa ne olur.

Öyle bir ‘yâr’ sev ki evladım; elinde su tasıyla, iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.

Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters.

Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus.

Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.

Bir muammadır aşk. Kiminin vicdanına atılan taş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır aşk.

Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir; çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerinde taşırlar.

Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!

Aklım her gün tövbe eder. Nefsim her an tövbemi bozar. Arada kalmış bîçareyim. İyi ki senin kapın var.

Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur.

Yürürken başımın yerde olması sizi rahatsız etmesin. Benim tek derdim; yere düşen edebinize takılmamak.

Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?

Seni bağrıma değil, bağrımı ve başımı ayağının altına bastım. Gözüm toprak olacak, ama gönlüm daima aşk kokacak.

Ey sahura kalkan, sahur yemeği yiyen kişi! Az konuş, hatta sus! Sus da orucu anlayanlar, oruçtan söz etsinler.

Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ay da ara! Gözlerindeki perdeyi arala!

Ey sevgili. Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerde şarap olmuşuz, başka hayallerde harap olmuşuz.

İyiyim desem yalan olur, kötüyüm desem inancıma dokunur. En iyisi şükre vurayım dilimi, belki o zaman kalbim kurtulur.

Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.

Şarap küpü nereye konursa konsun şaraptır. Gül mezbelelikte bitmekle kötü olmaz, şarap altın tasa konmakla helal olmaz.

Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol.

Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül.

Güzelliğin bir damlası olan Leyla için uykuyu haram etmek çok değilse, güzelliğin kaynağı Mevla için bir ömrü feda etmek az bile.

Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.

Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok, sen zaten bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak beni hatırla.

Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.

Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek. Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak. Sakın acında kaybolma. Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak.

Her zorluğun sonunda doğan bir ışık vardır. Eğer elleriniz diken yaralarıyla kan revan içinde kaldıysa güle dokunmanıza çok pekguzelsozler.com az kalmış demektir.

Yaşadığın dünyaya bak; yüce tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?

Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilir misin aşık olmayı? Bölünebilir misin ikilere, üçlere, gerekirse binlere? Yapabilir misin? Gerçekten sevebilir misin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin bir kere, ya da hiç sevmezsin.

Küle döndüysen, yeniden güle dönmeyi bekle. Ve geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil, kaç kere yeniden küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla.

Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel. Huzur bulacağın kıyılarım senindir. Umutların solar kurur da su bulamazsan beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir. Kanadın kırılır da maviye uçamazsan, ne güne duruyor al, kanatlarım senindir. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan, kendime ettiğim dualarım senindir.

26 Nisan 2017 Çarşamba

BUĞDAYLAR SERPİN

kuş, dal, gökyüzü, kuşlar, ağaç
"Dağlara buğdaylar serpin! Müslüman ülkede kuşlar aç demesinler!"
Hz. Ömer (ra)

28 Mart 2017 Salı

KARTALLAR YALNIZ UÇAR

kartal, akbaş kartal, kuş, yırtıcı kuş, gökyüzü, şiir
Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar.
Güneş yalnızda olsa etrafına ışık saçar.
Üzülme, doğruların kaderidir yalnızlık.
Kargalar sürü ile, kartallar yalnız uçar.
(Ömer Hayyam)