23 Ağustos 2023 Çarşamba

HARAMLA ZAFER ELDE EDİLMEZ - OSMANLIDAN KISSA

 Yavuz Sultan Selîm Han devrinin ahlâkî yüceliğini gösteren pek çok vak’a vardır. Mısır’a giderken ordu-yi hümâyûnun Gebze yakınlarından geçtiği yerler, hep bağlık-bahçelikti. Sultan Selîm Han:

“Acabâ askerlerim, sahibinden müsâadesiz üzüm ve elma koparıp yediler mi?!.” diye düşüncelere daldı.

Sonra yeniçeri ağasını huzûruna çağırttı:

“-Ağa fermânımdır; Bütün yeniçeri, sipâhî ve azap askerlerimin heybeleri yoklansın! Heybesinde bir elma veya üzüm salkımı çıkan asker olursa, derhâl huzûruma getirilsin!” diye emretti.

Yeniçeri ağası, derhâl harekete geçerek heybeleri araştırdı. Daha sonra Sultân’ın huzûruna gelerek:

“-Sultânım koparılmış hiçbir elma ve meyve izine rastlamadık!..” dedi.

Yavuz, bu habere çok sevindi. Üzerindeki ağırlık ve zihnindeki düşünceler kalktı. Sonra ellerini açarak:

“Allâh’ım! Sana sonsuz hamd ü senâlar olsun! Bana haram yemeyen bir ordu ihsân eyledin!..” diyerek duâ etti ve ağaya:

“-Şâyet askerlerim izinsiz meyve koparmış olsalardı, Mısır seferinden vazgeçerdim. Çünkü, haram yiyen bir ordu ile beldelerin fethi mümkün olmaz!..” dedi. (Osman Nûri Topbaş, Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yay.)

günün ayeti

 

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim 

“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yeyin…” (Bakara, 172)

günün hadisi

 Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“…Bir kimse Allah yolunda uzun seferler yapar. Saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açarak: Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! diye dua eder. Halbuki onun yediği haram, içtiği haram, gıdası haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilir!” (Müslim, Zekât 65; Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân 3)

el Muhsi

 Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Muhsî: Sonsuz ilmi ile her şeyi kuşatan ve mülkündeki her şeyin sayısını bilen, her yapılanı bir bir sayan demektir.

ordu-yi hümâyûn

 ordu-yi hümâyûn: Osmanlı ordusu.


heybe

 heybe: 1. At vb. binek hayvanların eyeri üzerine geçirilen veya omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim veya halıdan yapılmış iki gözlü torba.

nusret

 nusret: İlahi yardım.


inâyet

 

inâyet: Yardım, lütuf meded etmek. Mühim bir işle karşılaşıp onunla meşgul olmak.

16 Ağustos 2023 Çarşamba

Şeyh Edabali Nasihatlari

Şeyh Edabali Nasihatlari,Şeyh Edabalı,Osman Gazi,Nasihatler,ey oğul,unutma ki yüksekte yer tutanlar,bundan sonra bölmek bize, bütünlemek sana

Şeyh Edebali Hazretleri’nin, Osman Gâzî’yi ve O’nun şahsında gelecek olan devlet adamlarını istikâmetlendirecek tavsiyelerinden bir kısmı şöyledir:

“Ey Oğul!

 Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Âcizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana...”

“Ey Oğul!

 Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...”

“Ey Oğul!

 Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı.. Allâh Teâlâ yardımcın olsun. Beyliğini mübârek kılsın. Hakk yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalb versin.”

“Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve duâlarla bize va’d edilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.”

“Oğul!

 Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelâmlısın.. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah rüzgârlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlûb eder. Bunun için dâimâ sabırlı, sebâtkâr ve irâdene sahip olasın!..”

“Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.”

“Milletin, kendi irfânı içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfândır.”

“Oğul!

“ İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezânında ölürler.”

“Dünyâ, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazîlet ve adâletinle gün ışığına çıkacaktır.”

 “Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin, deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...”

“Şu üç kişiye; yâni câhiller arasındaki âlime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene acı!..”

“Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.” (Osman Nuri Topbaş, Abide Şahsiyetleri Müesseleriye Osmanlı, Erkam Yay.)

günün ayeti

 

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim 

“…Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez…” (Ra’d, 11)

günün hadisi

 Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Siz nasılsanız, öyle idâre edilirsiniz.” (Süyûtî, Câmiu’s-Sağîr, II, 82)

el Hamid

Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Hamîd: Bütün isim ve sıfatlarıyla övgüye, hamde tek lâyık olan, yaptıklarında, söylediklerinde, dininde ve takdirinde hamdolunan, bütün varlığın diliyle övülen ve ancak kendisine şükredilen demektir.

ham

 ham: Yenecek kadar olgun olmayan, olmamış.


irfân

 irfân: Bilmek, anlayış, tecrübe ve zekâdan ileri gelen zihnî kemal.


itibar

 

itibar: Saygınlık, sayma.

15 Ağustos 2023 Salı

GÜNÜN HADİSİ

 Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir.” (Ebû Dâvûd, Vitir 26. İbni Mâce, Edeb 57.)

GÜNÜN HADİSİ

Rasûlullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:

“Bir kul herhangi bir günah işlediğinde, kalkar, güzelce abdest alıp iki rekât namaz kılar ve Allah’a istiğfar ederse, Cenâb-ı Hak muhakkak o kulunu mağfiret buyurur.”

GÜNÜN AYETİ

 “Onlar (müttakî mü’minler), bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine zulmettiklerinde, Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler” (Âl-i İmrân, 135)».” ( Ebû Dâvûd, Vitr, 26/1521; Tirmizî, Salât, 181/406; Tefsîr, 3/3006; Ahmed, I, 2.)

GÜNÜN AYETİ

 “Seher vakitlerinde istiğfâr ederler” (Âl-i İmrân, 17)


GÜNÜN AYETİ

  “Onlar, geceleri pek az uyurlardı. Seher vakitlerinde de istiğfâr ederlerdi.” (Zâriyât, 17-18) 

el Hamid

 Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Hamîd: Bütün isim ve sıfatlarıyla övgüye, hamde tek lâyık olan, yaptıklarında, söylediklerinde, dininde ve takdirinde hamdolunan, bütün varlığın diliyle övülen ve ancak kendisine şükredilen demektir.

istiğfâr

 istiğfâr: Diliyle Allah Teâlâ’dan bağışlanma niyaz ederken, bedenini mümkün olduğunca günahlardan uzak tutmaktır.

mağfiret

 mağfiret: Allah’ın, kullarının günahlarını bağışlaması.


tatbik

 

tatbik: Uygulama, pratik.

14 Ağustos 2023 Pazartesi

GÜNÜN HADİSİ

 Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Şeytan insanın kurdudur. Tıpkı sürüden ayrılan koyunu kapan kurt gibi. Sakın gruplara bölünmeyin. Cemaatten, toplumdan ve mescidlerden ayrılmayın.” (Ahmed, II, 400; V, 335; Hâkim, I, 73/59)

DİNİ KISSA DİNİ HİKAYE

 Hz. Ali (ra) şöyle anlatır:

Bir râhip vardı, kendi hâlinde manastırında ibadet ederdi. Bir kadın süslenip yanına gitti ve onu cilveleriyle aldattı. Râhip onunla zina etti. Kadın hâmile kalınca şeytan râhibe gelip:

“–Onu öldür! İnsanlar bu yaptığını öğrenirse rezil rüsvâ olursun!” dedi.

Râhip kadını öldürüp toprağa defnetti. İnsanlar araştırıp bu cinâyeti onun işlediğini öğrendiler. Hemen yakalayıp cezâlandırmak üzere götürdüler. Yolda yürürken şeytan râhibe yaklaşarak:

“–Ben bu kötülükleri sana süslü gösterip işleten kişiyim! Bana bir defa secde et seni bu belâdan kurtarayım” dedi. Râhip şeytana secde etti ancak şeytan onu bir kez daha aldatmıştı. Kendisinden uzaklaşıp gitti, ne onu ölümden kurtarabildi ne de bir faydası oldu.

Cenâb-ı Hak, insanları şeytanın bu tür aldatmalarına karşı îkâz etmek için şu âyet-i kerimeyi inzâl buyurmuştur:

“Münafıkların durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir. Şeytan insana «İnkâr et» der. İnsan inkâr edince de: «Ben senden uzağım, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım» der.” (Haşr, 16) (Hâkim, II, 526/3801)  (Dr. Murat Kaya, Hz. Ali’den 111 Hatıra, Erkam Yay.)

el veliyy

 Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Veliyy: Seven, yardım eden, gerçek ve yegâne dost, yardımcı olan, kâinatın ve bütün mahlûkatın işlerini yürüten, sevk ve idare eden demektir.

rüsvâ

 

rüsvâ: Rezil.

11 Ağustos 2023 Cuma

günün ayeti

 

Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim 

“…Gerçek müminler iseniz Allah’tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin! Mü’minler ancak, Allah zikredildiğinde kalpleri titreyen, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda imanları artan ve yalnız Rab’lerine tevekkül eden kimselerdir. Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak eden kimselerdir.” (Enfâl, 1-3)

günün hadisi

 Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Allah’ı Rab, İslâm’ı din, Muhammed (sav)’i peygamber olarak benimseyip onlardan râzı olan kişi, imanın tadını almıştır.” (Müslim, İman, 66; Tirmizî, Îmân, 10/2623; Ahmed, I, 208)

DİNİ KISSA DİNİ HİKAYE

 Bir gün Hz. Ömer (ra), elinde bir kısım Tevrât sayfaları ile Peygamber Efendimiz’e gelip:

“-Ey Allah’ın Rasûlü! Bunlar Tevrat’tan bazı kısımlar. Onları Zurayk Oğulları’na mensup bir arkadaşımdan aldım” dedi.

Peygamber Efendimiz’in yüzünün rengi birden değişiverdi. Bunun üzerine Abdullah bin Zeyd (ra), Hz. Ömer’e:

“-Allah senin aklını başından mı aldı? Rasûlullah’ın yüzü ne hâle geldi, görmüyor musun?” dedi.

Hatâsını anlayan Hz. Ömer (ra) hemen:

“-Rab olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan, peygamber olarak Muhammed (sav)’den, önder olarak Kur’ân’dan râzı olduk” dedi.

Bunun üzerine Allah Rasûlü’nün yüzünde güller açtı, üzüntüsü gitti. Sonra da şöyle buyurdu:

“-Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer Mûsâ (as) aranızda olup da ona uyarak beni terk etseydiniz derin bir dalâlete düşmüş olurdunuz. Siz ümmetler içinde benim nasibimsiniz, ben de peygamberler içinde sizin nasibinizim.” (Heysemî, I, 174)