ACI ÇEKMEYEN "YOK"TURAcı; hem var oluşun göstergesi hem de o var oluşu sürdürmenin gayretidir. Mesela baş ağrısı, bir başın var olduğunu göstermekle kalmaz, o başın içine düştüğü sıkıntının tedavisine de zemin hazırlar. Öyle ya insan kanat acısı çekmez.
Mazluma şefkatten yüreği acımayana, zalime öfkeden suratı ekşimeyene kalpsiz-yüzsüz denmez mi? Yüreği başkasının acısıyla dağlananın büyüklüğüneyse 'Ağrı dağı' bile erişemez.
Acı hayatın gıdasıdır. Birtek kalbi taşlaşmışlarla ölüler acı duymaz. Acı denince akla gelen üç ilimiz var: Urfa, Maraş, Antep. Hepsi ne kadar "Şanlı-Kahraman-Gazi" değil mi?
Bu açıdan bakıldığinda da; her türlü acının en yoğun şiddetini kendisine yaşatmalarına rağmen yine de insanlığın hidayeti, iki cihan saadeti için çırpınan; "ümmeti ümmeti" diyerek bizim affımız için secdelerde gözyaşlarına boğularak bizim saadetimizi engin gönlunde derin bir 'acı' edinen Sevgili Efendimiz Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellemin büyüklüğü ve alemlere rahmet oluşu daha iyi anlaşılır. Hani "Allah cc sevdiklerinin acısını göstermesin" deriz ya. Allah cc gönlümüze, iki cihanımıza Efendimizin (sas) acısını göstermesin. Bütün insanlık ve mahlukat için duyduğu sevgi, rahmet ve acısına bizi de ortak kılsın.
"ACI KESİCİ" almayın efendim. "İYİ" OLAMAZSINIZ...
Osman YAZICI
kahraman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kahraman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
6 Ekim 2022 Perşembe
1 Ocak 2019 Salı
İNSAN BÜYÜR BEŞİKTE...
Gerilir zorlu bir yay
Oku fırlatmak için;
Gece gökte doğar ay
Yükselip batmak için.
Mecnun inler, kanını
Leyla’ya katmak için.
Cilve yapar sevgili
Gönül kanatmak için.
Şair neden gam çeker?
Şiir yaratmak için.
Dağda niçin bağırılır?
Feleğe çatmak için.
Açılır tatlı güller
Arılar tatmak için.
Tanrı kızlar yaratmış
Erlere satmak için.
İnsan büyür beşikte
Mezarda yatmak için.
Ve...........................
Kahramanlar can verir
Yurdu yaşatmak için...
(Hüseyin Nihal Atsız - 1931)
Oku fırlatmak için;
Gece gökte doğar ay
Yükselip batmak için.
Mecnun inler, kanını
Leyla’ya katmak için.
Cilve yapar sevgili
Gönül kanatmak için.
Şair neden gam çeker?
Şiir yaratmak için.
Dağda niçin bağırılır?
Feleğe çatmak için.
Açılır tatlı güller
Arılar tatmak için.
Tanrı kızlar yaratmış
Erlere satmak için.
İnsan büyür beşikte
Mezarda yatmak için.
Ve...........................
Kahramanlar can verir
Yurdu yaşatmak için...
(Hüseyin Nihal Atsız - 1931)
30 Ağustos 2018 Perşembe
Bir Kahramanın Hikâyesi…
Bir Kahramanın Hikâyesi…
Yıl 1912, Balkan Harbi başlar...
Bir yiğit çağrılır askere, adı: Çetmili Kara Ali...
Bir oğlu vardır, adı Mehmet, henüz 8 yaşındadır...
Oğlunu, yavuklusunu tereddütsüz bırakır, katılır Balkan Harbine, savaşır...
Türk tarihinin en büyük mağlubiyetlerinden olan Balkan Harbi biter...
Balkanlarda sadece yenilen ordu değil, Osmanlının kaybolan, yok olan itibarıdır aynı zamanda...
17 günde tüm Balkanlar kaybedilir; silahlar, cephaneler geride bırakılarak...
Savaş bitmez ama Çetmili Kara Ali için...
Artık o bir 'Çavuş'tur da...
Balkan'dan sonra Galiçya'da başlar savaş, evine uğramadan oraya katılır, savaşır... Yeni bir cephe açılır Hicaz ve Yemende, sevkiyat alır Yemen için, yine evine uğramadan varır Yemen'e...
Savaşır, korur 'kutsal toprakları' Hicaz'ı "küffara" karşı...
Savaşır, kahramanlıklar gösterir de gösterir; cepheden cepheye koşar...
Derken Kafkaslarda cephe açılır Türk'e karşı, bu kez Kafkas cephesinde savaşmak üzere Yemenden Kafkasya'ya yollanır, yine evinin, çocuğunun yüzünü görmeden... Kafkaslardan Doğu Cephesine iner, bu kez orada savaşır düşmanla...
Tam 11 yıl olur cepheden cepheye giderek, savaşarak...
Vatan için... Bayrak için... İffet için... 'Din-i Muin' için...
Çarpışır düşmanla sarsılmaz bir inanç ve imanla...
**
Sıra son sefere gelir...
Adı Kurtuluş Savaşıdır (İstiklal=Hürriyet Savaşı)...
Girer Mustafa Kemal Paşa'nın emrine, devam eder savaşmaya, işgalci emperyalist güçlere karşı... Vatan için, bayrak için, iffet için, Türklük için ve hürriyet için...
Türk milletini Anadolu'da boğmak isteyenlere karşı...
Kocatepe'den başlatılan büyük taarruz, Dumlupınar Başkomutan Meydan Muharebesiyle devam ederken bir "mucize" gerçekleşir...
Sekiz yaşında iken evde bıraktığı oğlu Mehmet, 19 yaşında Alay Sancaktarı olarak karşına çıkar cephede...
Sarılırlar...
Duygu selini tarife kelimelerin-satırların gücü yetmez...
Kucaklaşırlarken cephede, mevzilerde, mitralyöz atışı devam eder...
Ve 31 Ağustos günü şehit olur Çetmili Kara Ali Çavuş...
Tekrar edelim ismini; Çetmili Kara Ali Çavuş...
Oğlu Onbaşı Alay Sancaktarı Mehmet'in kollarında son nefesini verirken;
"Vatan kurtulsun yeter...
Mustafa Kemal sağ olsun yeter...
Hakkım helal olsun evlat..." diye fısıldar, ruhunu teslim ederken...
Kahraman babayı kucağında taşır oğul onbaşı Mehmet...
Ve kutsal vatan toprağına emanet eder...
**
Oğul Onbaşı Alay Sancaktarı Mehmet mi ne mi yapar?
Kahraman babası gibi devam eder çarpışmaya vatanın kurtuluşu için...
Emperyalistlerin kuklası işgalci Palikaryayı Ege'nin serin sularına gömmek için kovalar düşmanı, en ön saflarda...
Ve 9 Eylül günü İzmir'e ilk giren birliğin başında şehit olur Sancaktar Onbaşı Mehmet...
**
Bu muhteşem kahramanlık hikâyesinin çok küçük özetini anlattım size...
Bu duyguyu canlı olarak yaşamak, vatan sevgisinin sonsuzluğunu hissetmek...
Üzerinde har vurup harman savurduğumuz Anadolu toprağının nasıl ve nelerin feda edilerek 'vatan' yapıldığını düşünmek...
'Hür insan' olarak nefes almanın ne demek olduğunu hissetmek...
Dumlupınar Şehitliğinin manevi atmosferini solumak...
Kocatepe'deki Mustafa Kemal'in volkanik taşlarla olan "hücum" siperini düşünmek...
Düşmanın işgal edip mevzilendiği teker-teker "tepeleri" görmek ve düşünmek...
Zafer yolunu yürümek...
Tüm bunları görmek, olayları yeniden yaşamak...
Ve düşünmek... Yeniden düşünmek...
**
Evet, yaşanmış gerçek bir kahramanlık hikâyesinin çok kısa özeti...
(Prof. Dr. Ramazan Demir)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)