kurtuluş savaşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kurtuluş savaşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Şubat 2020 Pazar

KARBOĞAZI BASKINI

karboğazı baskını, adana, tarsus, kurtuluş savaşı, kuvayı milliye, türk, fransız, destan, kesin türk zaferi, kayıp vermeden kazanılan zafer

Fransızların unutmak istediği hezimet: Karboğazı Baskını

Çılgın Türk, 673 Fransız’ı esir etti

GÜÇLÜ bir Fransız birliği, Toroslar’ın kuzeyine sarkmış, Pozantı’yı işgal etmişti.

Çukurova çeteleri Pozantı’yı kuşattı. Fransız birliğinin Adana ve Mersin’deki birliklerle bağlantısını kesti. Sayıca azdılar ama çok hareketliydiler.

Çevreyi de elbette avuçlarının içi gibi biliyorlardı. Pozantı’daki birliğin ikmal edilmesini engellediler. Birlik tehlikeli duruma düştü. Adana’da bulunan tümen komutanı, Pozantı’daki birliğin komutanı Binbaşı Mesnil’e uçak mesajı ile Pozantı’dan çekilip Toroslar’ı aşarak Mersin’e inmesi emrini verdi.

HATİCE KADIN

Birlik Verdun Savunması’na katılmış deneyimli, başarılı bir birlikti. Mevcudu 1000 kişiyi buluyordu. 25 Mayıs 1920 gecesi zayıf kuşatma çemberini aşıp yola çıktı.

Yanına yolları bilen kılavuzlar almıştı. Bunlar birkaç erkek ve kadındı.

Alay, Tekir’e kadar şoseyi izledi.

Bu aşamada kılavuzların Fransızları yanıltarak Elmalı Boğazı’na doğru yönelttiği, kılavuzlardan Hatice Kadın’ın bir yolunu bulup bu durumu köylülere bildirdiği anlaşılıyor. Gülekliler silahlanıp Fransızların ardına düştüler, yakınlardaki birliklere de haber verdiler.

DESTANIN SIRRI

Bine yakın silahlıdan oluşan Fransız birliğini, yolunu kesip esir almaya karar verdiler. Karboğazı olayını destan yapan sır, bu kararı veren ve uygulayacak olanların sayısıdır: 44!

Evet, sadece 44 kişiydiler.

Kuvayı Milliye ruhu işte budur:

Vatanı, hiçbir şeyden yılmadan, her fedakárlığı göze alacak kadar sevmek. Gülekliler, şiddetli yağmur altında düşe kalka durmaksızın yürüdüler, akşam düşmanı yakaladılar. Düşman Karboğazı denilen mevkide karargáh kurmuştu.

Ateşler yanıyordu.

10 KİŞİ ARTÇI

On kişiyi geride bıraktılar.

Otuz dört kişi gece, yine yağmur altında, ormanlık tepeleri aşarak pusu kuracak uygun bir yere kadar ilerlediler. Karboğazı’nın Delmeli Mezarlık Boğazı denilen yerini seçtiler. Yarısı boğazın bir yakasına yerleşti, yarısı öbür yakasına.

Baskına hazırlandılar.

Sabah düşman öncüleri yaklaşmaya başladı. Boğazda ayak, nal ve teker sesleri yankılanıyordu.

Öncü birlik pusu yerine girince hep birden ateşe başladılar.

Bir yandan da bağırıyor, aşağıya taşları yuvarlıyor, sürekli yer değiştiriyor, böylece çok kalabalık oldukları izlenimi vermeye çalışıyorlardı. Arkada kalan on kişi de geriden ateşe başladı.

TESLİM OLDULAR

Üç yanlı ateş baskını, Fransızları dehşete düşürdü.

Çok kayıp verdiler. Karboğazı destanı, Binbaşı Mesnil’in teslim olma kararıyla sona erecektir.

Çukurova’nın batı kesimi komutanı olan Sinan Paşa (Yüzbaşı Ratıp Tekelioğlu) sonucu Ankara’ya bildirdi.

Bu rapora göre 650 er, 23 subay esir alınmış, iki top, 8 makineli tüfek, bin kadar silah, 13 kadana, 90 katır ele geçirilmiştir.
(Turgut Özakman'ın Kaleminden)
Lütfen paylaşalım. 

30 Ağustos 2018 Perşembe

Bir Kahramanın Hikâyesi…

vatan, kahraman, asker, türk askeri, hikaye, savaş hikayesi, çetmili kara ali çavuş, büyük taarruz, kocatepe, dumlupınar, osmanlı, türkiye, kurtuluş savaşı

Bir Kahramanın Hikâyesi…
Yıl 1912, Balkan Harbi başlar...
Bir yiğit çağrılır askere, adı: Çetmili Kara Ali...
Bir oğlu vardır, adı Mehmet, henüz 8 yaşındadır...
Oğlunu, yavuklusunu tereddütsüz bırakır, katılır Balkan Harbine, savaşır...
Türk tarihinin en büyük mağlubiyetlerinden olan Balkan Harbi biter...
Balkanlarda sadece yenilen ordu değil, Osmanlının kaybolan, yok olan itibarıdır aynı zamanda...
17 günde tüm Balkanlar kaybedilir; silahlar, cephaneler geride bırakılarak...
Savaş bitmez ama Çetmili Kara Ali için...
Artık o bir 'Çavuş'tur da...
Balkan'dan sonra Galiçya'da başlar savaş, evine uğramadan oraya katılır, savaşır... Yeni bir cephe açılır Hicaz ve Yemende, sevkiyat alır Yemen için, yine evine uğramadan varır Yemen'e...
Savaşır, korur 'kutsal toprakları' Hicaz'ı "küffara" karşı...
Savaşır, kahramanlıklar gösterir de gösterir; cepheden cepheye koşar...
Derken Kafkaslarda cephe açılır Türk'e karşı, bu kez Kafkas cephesinde savaşmak üzere Yemenden Kafkasya'ya yollanır, yine evinin, çocuğunun yüzünü görmeden... Kafkaslardan Doğu Cephesine iner, bu kez orada savaşır düşmanla...
Tam 11 yıl olur cepheden cepheye giderek, savaşarak...
Vatan için... Bayrak için... İffet için... 'Din-i Muin' için...
Çarpışır düşmanla sarsılmaz bir inanç ve imanla...
**
Sıra son sefere gelir...
Adı Kurtuluş Savaşıdır (İstiklal=Hürriyet Savaşı)...
Girer Mustafa Kemal Paşa'nın emrine, devam eder savaşmaya, işgalci emperyalist güçlere karşı... Vatan için, bayrak için, iffet için, Türklük için ve hürriyet için...
Türk milletini Anadolu'da boğmak isteyenlere karşı...
Kocatepe'den başlatılan büyük taarruz, Dumlupınar Başkomutan Meydan Muharebesiyle devam ederken bir "mucize" gerçekleşir...
Sekiz yaşında iken evde bıraktığı oğlu Mehmet, 19 yaşında Alay Sancaktarı olarak karşına çıkar cephede...
Sarılırlar...
Duygu selini tarife kelimelerin-satırların gücü yetmez...
Kucaklaşırlarken cephede, mevzilerde, mitralyöz atışı devam eder...
Ve 31 Ağustos günü şehit olur Çetmili Kara Ali Çavuş...
Tekrar edelim ismini; Çetmili Kara Ali Çavuş...
Oğlu Onbaşı Alay Sancaktarı Mehmet'in kollarında son nefesini verirken;
"Vatan kurtulsun yeter...
Mustafa Kemal sağ olsun yeter...
Hakkım helal olsun evlat..." diye fısıldar, ruhunu teslim ederken...
Kahraman babayı kucağında taşır oğul onbaşı Mehmet...
Ve kutsal vatan toprağına emanet eder...
**
Oğul Onbaşı Alay Sancaktarı Mehmet mi ne mi yapar?
Kahraman babası gibi devam eder çarpışmaya vatanın kurtuluşu için...
Emperyalistlerin kuklası işgalci Palikaryayı Ege'nin serin sularına gömmek için kovalar düşmanı, en ön saflarda...
Ve 9 Eylül günü İzmir'e ilk giren birliğin başında şehit olur Sancaktar Onbaşı Mehmet...
**
Bu muhteşem kahramanlık hikâyesinin çok küçük özetini anlattım size...
Bu duyguyu canlı olarak yaşamak, vatan sevgisinin sonsuzluğunu hissetmek...
Üzerinde har vurup harman savurduğumuz Anadolu toprağının nasıl ve nelerin feda edilerek 'vatan' yapıldığını düşünmek...
'Hür insan' olarak nefes almanın ne demek olduğunu hissetmek...
Dumlupınar Şehitliğinin manevi atmosferini solumak...
Kocatepe'deki Mustafa Kemal'in volkanik taşlarla olan "hücum" siperini düşünmek...
Düşmanın işgal edip mevzilendiği teker-teker "tepeleri" görmek ve düşünmek...
Zafer yolunu yürümek...
Tüm bunları görmek, olayları yeniden yaşamak...
Ve düşünmek... Yeniden düşünmek...
**
Evet, yaşanmış gerçek bir kahramanlık hikâyesinin çok kısa özeti...
(Prof. Dr. Ramazan Demir)

3 Ekim 2017 Salı

SAVAŞ

Ortalıkta sürekli savaş çığırtkanlığı yapanlar var bu kişilere soruyorum;
Sizin kafanızın üzeriden hiç kurşun geçti mi?
Hiç çatışma gördünüz mü?
Kanlar içinde eli ayağı kopmuş yaralılar gördünüz mü?
Savaşı oyun mu sanıyorsunuz? Klavye başından sallayıp duruyorsunuz. :(
Allah mecbur etmesin ama bir savaş durumunda kaçanlar en çok çığırtkanlık yapanlar olur, bu memleketi savunmak yine Anadolu'nun masum evlatlarına kalır...
(Şükrü Aygün)

11 Kasım 2016 Cuma

ÖZLÜ SÖZLER (ACIMASIZ ELEŞTİRİ)

"Ne yazık ki, ömrü masa başında geçen klavye delikanlıları, ömrü savaşlarla geçen 'GERÇEK KAHRAMANLAR'ı acımasızca eleştiriyor."

(Şükrü Aygün)

25 Şubat 2016 Perşembe

ÜLKEMİZİN DEĞERİNİ BİLELİM.

Kurtuluş Savaşı’nda binlerce yiğidimiz
çocuk yaşta şavaşarak şehit olmuştur
BU ÜLKE KOLAY KAZANILMADI DEĞERİNİ BİLELİM