asker etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
asker etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mayıs 2022 Cumartesi

28 Kasım 2019 Perşembe

BORALTAN KÖPRÜSÜ VAKASI

katliam, acı, gözyaşı, kurşuna dizmek, rus zulmü, rus, azeri, türk, türkiye, acı olay, boraltan köprüsü, boraltan olayı, stalin, 1944, azeri aydınlar, aras suyu, ağıt,ismet inönü, mille şef, asker

BORALTAN KÖPRÜSÜ VAKASI

1944 yılında Rus zulmünden kaçan 147 Azeri aydını kardeşimiz Türkiye’ye sığındı. Bunun üzerine Rus Hükümeti Türkiye’den bunların kendilerine teslimini talep ediyor:
Beynelmilel kâidelere göre hiç bir devlet, siyasi bir suçluyu diğer devlete iâde ve teslim etmez. Bu Rus talebini müzakere eden o zamanki Bakanlar Kurulu da, Rusya’ya adı geçen mültecilerin iâde edilmemesini kararlaştırmıştı. Fakat o zaman Hariciye Vekaletine vekalet eden Nurullah Esat Sümer, İsmet İnönü’yü ikna edip bunların, Bakanlar Kurulu kararına rağmen Rusyaya iâdesi emrini çıkarttırmıştır.
Mülteci Azeriler, bu karar karşısında feryad-ı figân kopararak: “Bizi siz öldürün fakat Moskofa teslim etmeyin!” diye yalvarmışlar, birçokları kendilerini trenden aşağıya atarak intihar etmek istemişlerdir. Bunların Rusya’ya teslim işine nezaret eden Türk subayı gördüğü bu feci manzaraya tahammül edemiyerek derhâl bir yıldırım telgrafla hükümete bunların avdet etmek istemeyip intihara teşebbüs ettiklerini bu sebeple teslim kararının durdurulmasını taleb etmiştir. Fakat bu zavallıların Rusya’ya tesliminde ısrar edilmiştir. Bu hadise bilahare 1950’den sonra Büyük Millet Meclisi’ndeki münakaşa ve müzakerelerle ortaya çıkmıştır. Bu suretle Ruslara iâde edilen 147 Azeri, onları teslim eden Türk subayının gözü önünde Serder Abad Barajının öte yakasında Boraltan Köprüsü’nde toptan kurşuna dizilmişlerdir. Bu hareket, bir cinayet ve yüz karası olarak, tarihe geçmiştir.
Esirlerin kurşuna dizilmeden önce söyledikleri bir ağıt:

Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı,
Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.

Karası, karası, merhamet fukarası,
Karası, karası, merhamet fukarası,

Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni,
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.

Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine,
Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine...

9 Eylül 2018 Pazar

DAVA

şamil basayev, genaral, çeçen savaşçı, asker, dava, islam, vatan, özlü sözler, anlamlı sözler, güzel sözler
‪"Bir dava uğrunda ölünecek kadar değerli değil ise...‬ ‪Uğrunda yaşanacak kadar da değerli değildir.‬" (Şamil Basayev)

30 Ağustos 2018 Perşembe

Bir Kahramanın Hikâyesi…

vatan, kahraman, asker, türk askeri, hikaye, savaş hikayesi, çetmili kara ali çavuş, büyük taarruz, kocatepe, dumlupınar, osmanlı, türkiye, kurtuluş savaşı

Bir Kahramanın Hikâyesi…
Yıl 1912, Balkan Harbi başlar...
Bir yiğit çağrılır askere, adı: Çetmili Kara Ali...
Bir oğlu vardır, adı Mehmet, henüz 8 yaşındadır...
Oğlunu, yavuklusunu tereddütsüz bırakır, katılır Balkan Harbine, savaşır...
Türk tarihinin en büyük mağlubiyetlerinden olan Balkan Harbi biter...
Balkanlarda sadece yenilen ordu değil, Osmanlının kaybolan, yok olan itibarıdır aynı zamanda...
17 günde tüm Balkanlar kaybedilir; silahlar, cephaneler geride bırakılarak...
Savaş bitmez ama Çetmili Kara Ali için...
Artık o bir 'Çavuş'tur da...
Balkan'dan sonra Galiçya'da başlar savaş, evine uğramadan oraya katılır, savaşır... Yeni bir cephe açılır Hicaz ve Yemende, sevkiyat alır Yemen için, yine evine uğramadan varır Yemen'e...
Savaşır, korur 'kutsal toprakları' Hicaz'ı "küffara" karşı...
Savaşır, kahramanlıklar gösterir de gösterir; cepheden cepheye koşar...
Derken Kafkaslarda cephe açılır Türk'e karşı, bu kez Kafkas cephesinde savaşmak üzere Yemenden Kafkasya'ya yollanır, yine evinin, çocuğunun yüzünü görmeden... Kafkaslardan Doğu Cephesine iner, bu kez orada savaşır düşmanla...
Tam 11 yıl olur cepheden cepheye giderek, savaşarak...
Vatan için... Bayrak için... İffet için... 'Din-i Muin' için...
Çarpışır düşmanla sarsılmaz bir inanç ve imanla...
**
Sıra son sefere gelir...
Adı Kurtuluş Savaşıdır (İstiklal=Hürriyet Savaşı)...
Girer Mustafa Kemal Paşa'nın emrine, devam eder savaşmaya, işgalci emperyalist güçlere karşı... Vatan için, bayrak için, iffet için, Türklük için ve hürriyet için...
Türk milletini Anadolu'da boğmak isteyenlere karşı...
Kocatepe'den başlatılan büyük taarruz, Dumlupınar Başkomutan Meydan Muharebesiyle devam ederken bir "mucize" gerçekleşir...
Sekiz yaşında iken evde bıraktığı oğlu Mehmet, 19 yaşında Alay Sancaktarı olarak karşına çıkar cephede...
Sarılırlar...
Duygu selini tarife kelimelerin-satırların gücü yetmez...
Kucaklaşırlarken cephede, mevzilerde, mitralyöz atışı devam eder...
Ve 31 Ağustos günü şehit olur Çetmili Kara Ali Çavuş...
Tekrar edelim ismini; Çetmili Kara Ali Çavuş...
Oğlu Onbaşı Alay Sancaktarı Mehmet'in kollarında son nefesini verirken;
"Vatan kurtulsun yeter...
Mustafa Kemal sağ olsun yeter...
Hakkım helal olsun evlat..." diye fısıldar, ruhunu teslim ederken...
Kahraman babayı kucağında taşır oğul onbaşı Mehmet...
Ve kutsal vatan toprağına emanet eder...
**
Oğul Onbaşı Alay Sancaktarı Mehmet mi ne mi yapar?
Kahraman babası gibi devam eder çarpışmaya vatanın kurtuluşu için...
Emperyalistlerin kuklası işgalci Palikaryayı Ege'nin serin sularına gömmek için kovalar düşmanı, en ön saflarda...
Ve 9 Eylül günü İzmir'e ilk giren birliğin başında şehit olur Sancaktar Onbaşı Mehmet...
**
Bu muhteşem kahramanlık hikâyesinin çok küçük özetini anlattım size...
Bu duyguyu canlı olarak yaşamak, vatan sevgisinin sonsuzluğunu hissetmek...
Üzerinde har vurup harman savurduğumuz Anadolu toprağının nasıl ve nelerin feda edilerek 'vatan' yapıldığını düşünmek...
'Hür insan' olarak nefes almanın ne demek olduğunu hissetmek...
Dumlupınar Şehitliğinin manevi atmosferini solumak...
Kocatepe'deki Mustafa Kemal'in volkanik taşlarla olan "hücum" siperini düşünmek...
Düşmanın işgal edip mevzilendiği teker-teker "tepeleri" görmek ve düşünmek...
Zafer yolunu yürümek...
Tüm bunları görmek, olayları yeniden yaşamak...
Ve düşünmek... Yeniden düşünmek...
**
Evet, yaşanmış gerçek bir kahramanlık hikâyesinin çok kısa özeti...
(Prof. Dr. Ramazan Demir)

2 Mart 2018 Cuma

ŞEHADET-VATAN-YİĞİTLER

şehid, şehit, vatan, tabut, kınalı kuzular, yiğitler, asker, Türk, Türk Askeri, savaşçı, kadın, kız, karı, şükrü aygün

“Eli kadın eline
değmemiş YİĞİTLER
bu VATAN için bir bir
toprağa düşerken, karı kız peşinde
koşan şerefsizler
bu YİĞİTLER’in
ŞEHADET’ini
sorguluyor.”
(Şükrü Aygün)

24 Ocak 2018 Çarşamba

29 Ekim 2017 Pazar

VATANIMIZA SAHİP ÇIKALIM

aile, aile hayatı, huzurlu yaşam, cennet, savaş, asker, savaş meydanı, vatan, vatan savunması, yeşillik, deniz kenarı, deniz, vatan millet sakarya, şükrü aygün

"Bu toprakların üstünde huzur içinde yaşıyorsak toprağın altındaki kefensiz yatanlar sayesindedir bunu hiç unutmayalım ve vatanımıza sahip çıkalım."
(Şükrü Aygün)

3 Ekim 2017 Salı

SAVAŞ

Ortalıkta sürekli savaş çığırtkanlığı yapanlar var bu kişilere soruyorum;
Sizin kafanızın üzeriden hiç kurşun geçti mi?
Hiç çatışma gördünüz mü?
Kanlar içinde eli ayağı kopmuş yaralılar gördünüz mü?
Savaşı oyun mu sanıyorsunuz? Klavye başından sallayıp duruyorsunuz. :(
Allah mecbur etmesin ama bir savaş durumunda kaçanlar en çok çığırtkanlık yapanlar olur, bu memleketi savunmak yine Anadolu'nun masum evlatlarına kalır...
(Şükrü Aygün)

16 Temmuz 2017 Pazar

NÖBET

Ülkücüler bir gün nöbet tutmaz, doğumdan ölüme kadar nöbettedir ve reklam için değil Allah Rızası için tutarlar...
(Şükrü Aygün)

24 Ekim 2015 Cumartesi

YİĞİT OĞLUM...

ayyıldız, asker, türk askeri, minare, vatan, çanakkale, savaş
"Hüseyin'im, yiğit oğlum benim...
Dayın Şıpka'da, baban Dömeke'de ağaların sekiz ay evvel Çanakkale'de şehit düştüler. Bak son yongam sensin! Minareden Ezan Sesi kesilecekse, Cami'lerin kandilleri sönecekse sütüm sana haram olsun, öl de köye dönme! Yolun Şıpka'ya uğrarsa dayının ruhuna bir Fatiha okumayı da unutma! Haydi oğul, Allah yolunu açık etsin."(1. Dünya Savaşında Oğlunu askere uğurlayan bir OSMANLI ANASI)