İNSANIMIZIN “HAVA” ARACI (İHA)
İlimden 'i-yi' aldılar önce. Milletimizin bahtına hep iyi günleri getirmek, dünyanın tahtına iyiliği geçirmek için yola çıktılar. “Yerli yerinde” atılan adımlarla göklerin ufkuna ‘çıkar’ oldular.
Hayallerin en ‘ha’sına kuruluydu saatleri. Zalimin kabusu olurken rüyaları, mazlumun hatırında hep hayra yoruldular.
Sonra azmin “a!”sına açık bıraktılar hayret ve hayranlığın yol ağzını. “Teker teker” geçtiler engelleri köklerinden aldıkları güçle. Batılın bayrağını paspas etmek için semavi göndere kanatlandılar.
Önce İHA oldular. Sonra savaşın değil sulhun silahını kuşanıp selamın, sevginin en öz-gür 'se’sini eklediler meydan okuyuşların diline. SİHA oldular. Hakkın, haklının, hakka'niyet'in kulaklarını çınlattılar.
‘İnsansız hava aracı’ydı önceki isimleri. Kabarttılar sevginin, merhametin “Ana dolu” göğsünü. Çok geçmeden kıvancın, gururun hava sahasında “İnsanımızın ‘Hava’ Aracı” oldular.
Haydi İHA-SİHA!
Uç yeniden en uç-üç noktalara… Ay yıldızdan getirdiğin umut ışığıyla dağıt kara bulutları.
Kuş misali kanatlan en “uç ak”lara… “Kuşluk” vaktinin serinliğini, aydınlığını getir zulmetin ateşiyle kavrulmuş gönüllere…
Bir güvercin gibi yuvanı kur yeniden Sevr önüne... Koru ardında saklı olan Yâr-i Gar’in davasını.
Ebabil ol... Taşa tut Hacer Hacer örülmüş Kâbeyi yıkmaya can atan ebreheleri.
Zümrüd-ü Anka gibi taşı zaferleri kaftan kafa.
Miraç ol Burak gibi.. Allah’tan başkasının önünde eğilmeyen yiğitlerin secdelerine.
Haydi tekrar tekrar uçur bizi sevinçten havalara.
Bütün dünya dönüp dönüp izlesin sema gösterini.
Bİ DAHA… Bİ DAHA…
Osman YAZICI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder