kıssa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kıssa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Şubat 2016 Cuma

AYNI HEDEFE YÜRÜYECEĞİZ

"HEPİMİZ AYNI HEDEFE YÜRÜYECEĞİZ...!"

AT SIRTINDA BİR SOHBET

Sultan 2. Bayezid’in küçük oğlu şehzade Selim İstanbul’dan uğurlanmıştı. Çok sevdiği ve saygı gösterdiği hocası Muhyittin Efendi ile birlikte Trabzon’a at sürüyordu. Bir ara Hocası söze başladı. ”Size bir sır vermek istiyorum şehzadem…duyulursa rakiplerin hem sizi hem de beni yaşatmazlar!”. Şehzade Selim hocasına baktı gerçektende yüzü endişeliydi. Bir mana veremedi sadece,
-Sizi dinliyorum hocam..aramızda kalacağından emin olabilirsiniz. Muhyittin Efendi anlatmaya başladı:
-Yıllar önce bir gün, Amasya’daki evinizin kapısına bir derviş geldi. Kılığından çok fakir olduğu anlaşılıyordu. Babanızla görüşmeye gelmişti. İzin vermediler. Bunun üzerine sözlerinin babanıza aktarılmasını istedi ve şöyle dedi.
“Bu gün bu evde bir erkek çocuk dünyaya gelecektir.Bu çocuk,ileride babasının yerine geçip padişah olacaktır.Çocuğun sırtında 7 tane ben olacaktır. Bu benler, 7 sultana baş eğdireceğine işarettir. Bugün bu evde doğan çocuk öyle bir çocuktur ki parça parça bulunan Müslümanları bir araya toplayıp cihana ün salacaktır.”
Şehzade Selim gülümseyerek dinliyordu. Hocasının sözleri bitince sordu.
-Hocam bu çocuk hala yaşıyor mu?
-Evet,şehzadem; yaşıyor.
-Peki adı nedir?
-Adı Selim’dir. Yani sizsiniz şehzadem…
Şehzade Selim’in kartal bakışları uzaklara daldı. Kesin ve kararlı bir sesle,
-Hocam.Eğer “Allah bize padişahlık verirse savaş meydanları kahramansız kalmayacaktır. Osmanlı namını ebedi kılacağız. Allah’ın adını ve İslam dininin adaletini bütün dünyaya yayacağız. Nice zaferler kazanıp ülkeler fethedeceğiz. Ama Hocam, en önemli işimiz ne olacak bilir misiniz? Dervişin de dediği gibi, dünyadaki bütün Müslümanları tek bir kılıç gibi etrafımızda toplamak olacak. Aynı Allah’a aynı Peygambere inananlar, ayrı ayrı hedeflere yürüyemezler. Biz onların aynı hedefe yürümelerini sağlayacağız. Hep bunu düşünür, bunu düşünerek uykularımızı feda ederiz.”
Şehzade Selim bunları söylerken gencecikti; henüz bıyıkları çıkmamıştı bile…
Ama çabuk büyüdü,serpildi ve padişah oldu. Sadece 8 yıl padişahlık yaptı. Ama bu 8 yıl 80 yıla bedeldi. Düşüncelerinin çoğunu gerçekleştirdi. Geri kalanını da oğlu Kanuni Sultan Süleyman tamamladı.

(Tarihimizden Yaşanmış Öyküler / Yavuz Bahadıroğlu)

15 Aralık 2015 Salı

AVUSTURYA SEFERİNDEN BİR KISSA...

Kânûnî’nin Avusturya’ya yaptığı seferlerin birinde idi. Ordu düşmana doğru ilerlerken, gayr-i müslimlerin köylerinden de geçiliyordu. Kânûnî, mola verdiği bir sırada hristiyan bir köylü, huzûruna geldi ve:
“-Sultânımız! Askerlerinizden birisi bağımdan üzüm koparmış ve yerine de parasını asmış! Size teşekkür ve tebrîke geldim.” dedi.
Bunun üzerine Kânûnî Sultan Süleyman Han, derhal o askeri buldurtup seferden menetti. Buna hayret eden hristiyan köylüye de şöyle dedi:
“-Askerin hâli, zafer ve nusretin ilk adımıdır. Eğer o asker, parayı üzümünü aldığı asmaya bağlamamış olsaydı, bu ordunun adı zâlimler ordusu olurdu ve o askerin kellesi giderdi. O parayı asmaya bıraktığı için kellesini kurtardı, ancak sâhibinden izinsiz mal aldığı için seferden men cezâsına çarptırıldı.”

(Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti-1, Erkam Yay.)

21 Ekim 2015 Çarşamba

ADİL HÜKÜMDAR FATİH SULTAN MEHMED HAN...

Adil hükümdar, Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı,
Fatih Sultan Mehmet adını taşıyacak caminin inşaatında kullanılacak mermer sütunları kestiren rum mimarlarından İpsilanti Efendiye bir sebebten kızıp elini kestirir. 
...
bunun üzerine ipsilanti efendi, ilk istanbul kadısı Hızır çelebiye başvurur. Haksızlığa uğradığını belirtip hakkının padişahtan alınmasını ister. Kadı padişahı çağırtır. Padişah girdiğinde ipsilanti efendi davacı makamında ayakta durmaktadır. 
Padişah "maznun" minderine bağdaş kurmak üzereyken Kadı efendi kükrer: "BEGÜM; HASMINLA MÜRAFAA-İ ŞER' OLUNACAKSIN ( beyim , davacı ile yüzleştirileceksin.) AYAĞA KALK! Padişah kalkar kendisini savunması istenince hata ettiğini belirtir. Kadı efendi "kısasa kısas" hükmünü verir.
Hüküm gereğince Padişahın eli kesilecektir. Dinleyenler dehşetten ve hayretten donakalmıştır. Padişah boynunu büküp hükme rıza göstermiştir. Durum o kadar gergindir ki ipsilanti efendinin eli ayağı titremeye başlar. Aklı başına gelir gibi olunca kendisini padişahın ayaklarına atar. 
"Davamdan vazgeçtim. İslam adaletinin büyüklüğü karşısında küçüldüm. Böyle bir cihangirin elini kestirip kıyamete kadar lanetlenmeyi göze alamam." Fatih Sultan Mehmet'in eli kesilmekten kurtulur. Ama tazminat ödemesi gerekmektedir.
KESTİRDİĞİ ELİN DİYETİNİ ŞAHSİ GELİRİNDEN ÖDER. Ayrıca birde ev verir. Mahkeme sonrası herkes çıktığı zaman, padişah kadıya döner:
"bak a hızır çelebi, bu padişahtır deyu iltimas eyleseydin, ŞER'İ ŞERİFE MUGAYİR HÜKÜM VERSEYDİN şu kılıçla başını koparırdım." 
Kadı hızır çelebi minderini kaldırır. Minderinin altında duran demir topuzu padişaha gösterir: "SİZDE PADİŞAHLIĞINIZA MAĞRUREN HÜKMÜ TANIMASAYDINIZ BİLLAHİ BU TOPUZLA BAŞINIZI EZERDİM.