adalet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
adalet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Kasım 2019 Pazartesi

AHDE VEFA - HZ. ÖMER

ahde vefa, hz ömer, sahabe, asrı saadet, raşit halifeler, halife, dini hikaye, güzel hikaye, hikayeler, amr bin as, katil, öldürmek, adalet

Ahde Vefa - Hz. Ömer (ra)

Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki “Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.”

Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek :
– Söyledikleri doğru mu diye sorar , Suçlanan genç der ki :
-Evet doğru.Bu söz üzerine Hz Ömer;
-Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar:

Bunun üzerine genç anlatmaya başlar, der ki :
-“Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanim ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atim var ki dönen bir defa daha bakıyor, hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım, arkadaşların babası içerden hısımla çıktı , atıma bir taş, attı atim oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir tas attım, babası öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan ibaret” dedi.

Bu söz üzerine Hz Ömer:
-“Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam.Madem suçunu da kabul ettin” dedi.

Bu sözden sonra delikanlı söz alarak
-“Efendim bir özrüm var” diyerek konuşmaya başladı
– “Ben memleketinde zengin bir insanim, babam rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkini zayi ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün içinde yerime birini bulurum” der.

Hz. Ömer dayanamaz der ki :
-“Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?!”

Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:
– “Bu zat benim yerime kalır.” O zat Hz. Peygamber Efendimizin (sav) en iyi arkadaşlarından daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As’ dan başkası değildir. Hz. Ömer Amr’a dönerek,
– “Ey Amr, delikanlıyı duydun” der.

O yüce sahabi
-“Evet, ben kefilim” der ve genç adam serbest bırakılır.

Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine’nin ileri gelenleri Hz. Ömer’e çıkarak genç’in gelmeyeceği, dolayısıyla Amr Ibni As’a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve “babamızın kani yerde kalsın istemiyoruz” derler.

Hz. Ömer kendinden beklenen cevabi verir der ki :
“Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim.”

Hz Amr Ibni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki :
-“Biz de sözümün arkasındayız.”

Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek derki evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin?” Genç vakurla basını kaldırır ve (günümüz insani için pek de önemli olmayan) “AHDE VEFASIZLIK ETTI” demeyesiniz diye geldim der.

Hz.Ömer basini bu defa çevirir ve Amr Ibni As’a der ki :
-“Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun nasıl oldu onun yerine kefil oldun”.

Amr Ibni As Allah kendisinden ebediyyen razı olsun, vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir,

-“Bu kadar insanin içerisinden beni seçti.
“İNSANLIK ÖLDÜ “dedirtmemek için kabul ettim” der.

Sıra gençlere gelir, derler ki :
-“Biz bu davadan vazgeçiyoruz.”

Bu sözün üzerine Hz Ömer :
-“Ne oldu, biraz evvel “babamızın kani yerde kalmasın” diyordunuz ne oldu da vaz geçiyorsunuz?” der.

Gençlerin cevabi da dehşetlidir :

-“MERHAMETLİ İNSAN KALMADI” DEMEYESİNİZ DİYE …

Bende sizinle bu yazıyı paylaşıyorum. “Güzel ve ibretlik yazıları paylaşanlar kalmadı ” demesinler diye…

9 Eylül 2019 Pazartesi

ADALET

Fakirin gayri meşru çocuğu olursa piç, zenginin olursa yasak aşkın meyvesi olur. Fakir kız peşinde koşarsa sapık, zengin koşarsa playboy olur. Fakir toplanırsa çete, zengin toplanırsa toplantı olur. Fakir çalarsa hırsızlık, zengin çalarsa yolsuzluk olur. Kavramların bile cepteki paraya göre değiştiği bir Dünya'da adalet arıyoruz..! (Can Yücel) adalet


Fakirin gayri meşru çocuğu olursa piç,
zenginin olursa yasak aşkın meyvesi olur.
Fakir kız peşinde koşarsa sapık, zengin koşarsa playboy olur.
Fakir toplanırsa çete, zengin toplanırsa toplantı olur.
Fakir çalarsa hırsızlık, zengin çalarsa yolsuzluk olur.
Kavramların bile cepteki paraya göre değiştiği bir Dünya'da adalet arıyoruz..!
(Can Yücel)

10 Mayıs 2019 Cuma

ADALET

bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin, adil olun, Kur'an, Kur'anı Kerim, Maide Suresi 8, adalet,
"Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır..."
(Mâide Suresi-8)

27 Temmuz 2018 Cuma

SÜLEYMANİYE CÂMİSİ’NİN YAPIMINDA GÖSTERİLEN ‘KUL HAKKI’ HASSASİYETİ

istanbul, istanbul geceleri, kul hakkı, Kanuni, Sultan Süleyman, Süleymaniye Camii, Cami, hayvan hakları, işçi hakları, adalet, faziletler medeniyeti, osman nuri topbaş

SÜLEYMANİYE CÂMİSİ’NİN

YAPIMINDA GÖSTERİLEN ‘KUL HAKKI’ HASSASİYETİ


Kânûnî Sultan Süleyman'nın "KUL HAKKI"na verdiği önem...

Kânûnî Sultan Süleyman, kul hakkından çok korkar, âdil bir halîfe olmak için çok gayret sarf ederdi. Süleymaniye Câmii ve Külliyesi tamamlanınca, mîmarından işçisine kadar herkesi topladı. Cenâb-ı Hakk’a hamd ettikten sonra konuşmasına başladı:

“Ey din kardeşlerim, bu câmi-i şerîf Allâh’ın izni ile tamamlanmıştır. Hatâ ile ücretini alamayan varsa, gelsin ücretini alsın! Olabilir ki, o kimse burada değildir. Bulunanlara ricâm ola; onlara bildireler! Onlar da gelip bizden haklarını alalar!”

Vesîkaların tedkîkinden anlaşıldığına göre; inşaatın en zor zamanlarında hayvanlar için dahî bir program yapılmış; çalıştırılan at, merkep ve katırların dinlenme ve çayırda otlama saatlerine dikkat edilmiş, hiçbir mahlûkâtın hakkına tecâvüz edilmemesine gayret gösterilmiştir. Kânûnî’nin bu muazzam mâbedin inşaatında kul ve hayvanât hukûkuna böylesine titizlik göstermesi, belki Süleymâniye Câmii’nin esrarlı ve kâ’bına varılmaz rûhâniyetinin temel sâiklerinden biridir. 

(Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti-2, Erkam Yay.)

24 Kasım 2017 Cuma

Hz. Musa ve Allah ile münacatı

Hz. Musa, dini hikaye, güzel hikaye, kıssa, adalet

Hz. Musa ve Allah ile münacatı
Hz. Musa Tur dağına çıkıp Rabbine münacatta bulunurdu.
Bir münacatında:
- Ey Rabbim! Bana, kullarına uyguladığın adaletini göster, diye duâ etti. Allahu Teala:
- Ey Musa! Sen atılgan, cesur ve aceleci birisin; sabretmeye gücün yetmez“ dedi. Musa (Aleyhisselâm):
- Senin özel yardımınla sabredebilirim, dedi. Allah (Celle Celâluhû):
- O zaman filan yerdeki çeşmenin yanına git, çeşmenin hizasında, orayı görebilecek bir yere gizlen; kudretime ve gaybî ilmimde sırlarıma bak! buyurdu.
Musa (Aleyhisselâm) çeşmenin yakınlarındaki bir tepeciğe çıktı ve kendini gizleyerek çeşmede olacakları gözetlemeye başladı.
Biraz sonra çeşmeye bir atlı geldi. Adam atından indi, abdest aldı, suyunu içti. Kuşağına bağlı ve içinde bin dinar bulunan kesesini çözerek yan tarafına koydu. Namaz kıldı. Sonra, acele ile atına bindi; altın kesesini orada unutarak çekip gitti.
Atlıdan sonra çeşmeye küçük bir çocuk geldi; çeşmeden su içti, o esnada altın kesesini gördü, onu alarak gitti.
Çocuktan sonra çeşmeye ihtiyar ve kör olan bir adam geldi; su içti, abdest aldı ve namaz kıldı. O sırada atlı, altın kesesini düşürdüğünü anlayınca geri döndü. Çeşmenin yanında ihtiyar kör adamı görünce hemen yakasına yapışıp ona:
“Ben burada az önce bir para kesesi düşürdüm; kesemi bana ver! Çünkü buraya senden önce başka birisi gelmedi!” dedi. İhtiyar kör:
”Baksana ben yaşlı ve kör birisiyim! Nasıl olur da senin keseni görebilirim?” dedi. Atlı, yaşlı adamın sözüne inanmadı, kızdı; kılıcını çektiği gibi adamı orada öldürdü. Yaşlı adamın üzerinde kesesini aradı ama bulamadı. Atına binip tekrar yoluna koyuldu. Musa (Aleyhisselâm) o an daha fazla dayanamayarak:
“Ey Rabbim! Sabrım tükendi. Ben biliyorum ki sen en adilsin. Acaba bu gördüğüm şeylerin aslı nedir?” dedi. O esnada Cebrail (Aleyhisselâm) geldi ve şöyle dedi:
“Ey Musa! Allah (Celle Celâluhû) şöyle buyuruyor: ‘Ben senin bilmediklerini ve bütün gizlilikleri bilenim. Gördüklerine gelince:
- Keseyi alan küçük çocuk, hakkını ve kendisine ait olan malı aldı. Onun babası bu atlı adamın yanında ücretle çalışan bir işçiydi, ama parasını alamamış, alacakları birikmişti. İşte bu altınlar onun hakkıdır. Bu ihtiyar ise kör olmadan önce atlının babasını öldürmüştü. Bu da onu öldürerek (benim katımdaki) kısası uyguladı. Gördüğün gibi her hak sahibi hakkına kavuştu. Benim adaletim çok gizlidir.”
Bizler bu hikayeleri akıllı ve zeki insanlar düşünsünler, anlasınlar ve Allah’ın ilminden hiçbir şeyin gizli kalmayacağını bilsinler diye anlattık…
Yüce Allah (Celle Celâluhû) daha dünyada iken zalimden zulmünün hesabını sorar; cezasını verir. Bizler de: ‘Acaba bu bela ve musibet nereden başımıza geldi’ diye düşünür, işin aslından gafil kalırız.
KULA BELA GELMEZ HAK YAZMAYINCA
HAK BELA YAZMAZ KUL AZMAYINCA
HAK KULDAN İNTİKAM KUL İLE ALIR
DİN İRFAN BİLMEYEN BUNU KUL ETTİ SANIR

Kaynak : Yöneticilere Altın Öğütler İmam Gazali (Semerkand Yayıncılık)

19 Nisan 2017 Çarşamba

ADALET

yol, patika, orman, yürüyüş, yalnızlık, tek adam,
"Haksızlığa sapıp bütün insanlar seni takip edeceğine, adaletle hareket edip tek başına kal, daha iyi."
(Gandhi)

21 Kasım 2016 Pazartesi

ÖZLÜ SÖZLER

"Adalet için en büyük talihsizlik, devleti idare edenlerin zalimliğidir."
Hz. Ali (ra)

12 Ekim 2016 Çarşamba

ÖZLÜ SÖZLER (ADALET)

"Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da, geciken adalet zulümdür."
(Orhan Gazi)

4 Ekim 2016 Salı

OSMAN GAZİ NASİHATLARİ

OSMAN GAZİ'nin SON NASİHATLERİ...

(Osman Gâzî, Orhan Gâzî’ye, Osmanlı Devleti’nin temel harcı mâhiyetindeki şu vasıyet ile son îkâzlarını yaptı)

“Oğul! Biricik vasiyetim şudur ki, Allâh buyruğundan başka bir iş işleme! 
Bilmediğini ehlinden sorup öğren!
İyice öğrenmediğin bir şeyi yapmaya kalkışma!
Askerlerine in’âm ve ihsânını eksik eyleme! Bil ki insan, ihsânın kuludur.
Oğul! Dîn işlerini her şeyden öne al! Çünkü bir farzın yerine getirilmesini sağlamak, dîn ve devletin güçlenmesine sebep olur! Bunun için ulemâya hürmette ve onların hakkına riâyette kusûr etme ki, şerîat işleri düzgün yürüsün!
Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet et; ikbâl ve yumuşaklık göster! Ancak dînî gayreti olmayanları, sefih hayat yaşayanları ve tecrübe edilmeyen kimseleri, sakın devlet işine yaklaştırma! Zîrâ yaratanından korkmayan, yaratılanlara merhamet etmez!”

(Osman Nûri Topbaş, Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yay.)

12 Temmuz 2016 Salı

OSMANLI'YA HERKES GÜVENİYORDU

DÜŞMANLARI BİLE OSMANLI'NIN ADALETİNE VE MERHAMETİNE GÜVENİYORDU... 

Boğdan Beyi Büyük Stefan, 16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolayı Katolik Avrupa tarafından kendisine "Hıristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen ve kahraman kabul edilen bir kişiydi.

Boğdan Beyi Stefan ölüm döşeğine düşünce evlatlarına gayet ibretli bir şekilde şu nasihati verir.

"Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız. Asla Rus'a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi TÜRKLERE EMANET EDİN. ADİL ve MERHAMETLİDİRLER..."

1 Haziran 2016 Çarşamba

ADİL HÜKÜMDAR FATİH SULTAN MEHMET HAN...



Fatih Sultan Mehmet adını taşıyacak caminin inşaatında kullanılacak mermer sütunları kestiren rum mimarlarından İpsilanti Efendiye bir sebebten kızıp elini kestirir. 

...
bunun üzerine ipsilanti efendi, ilk istanbul kadısı Hızır çelebiye
başvurur. Haksızlığa uğradığını belirtip hakkının padişahtan alınmasını
ister. Kadı padişahı çağırtır. Padişah girdiğinde ipsilanti efendi davacı makamında ayakta durmaktadır.

Padişah "maznun" minderine bağdaş
kurmak üzereyken Kadı efendi kükrer: "BEGÜM; HASMINLA MÜRAFAA-İ
ŞER' OLUNACAKSIN ( beyim , davacı ile yüzleştirileceksin.) AYAĞA KALK!
Padişah kalkar kendisini savunması istenince hata ettiğini belirtir.
Kadı efendi "kısasa kısas" hükmünü verir.

Hüküm gereğince Padişahın eli kesilecektir. Dinleyenler dehşetten ve hayretten donakalmıştır. Padişah boynunu büküp hükme rıza göstermiştir. Durum o kadar gergindir ki ipsilanti efendinin eli ayağı titremeye başlar. Aklı başına gelir
gibi olunca kendisini padişahın ayaklarına atar.

"Davamdan vazgeçtim. İslam adaletinin büyüklüğü karşısında küçüldüm. Böyle bir
cihangirin elini kestirip kıyamete kadar lanetlenmeyi göze alamam."
Fatih Sultan Mehmet'in eli kesilmekten kurtulur. Ama tazminat ödemesi
gerekmektedir.

KESTİRDİĞİ ELİN DİYETİNİ ŞAHSİ GELİRİNDEN ÖDER. Ayrıca
birde ev verir. Mahkeme sonrası herkes çıktığı zaman , padişah
kadıya döner:

"bak a hızır çelebi, bu padişahtır deyu iltimas
eyleseydin, ŞER'İ ŞERİFE MUGAYİR HÜKÜM VERSEYDİN şu kılıçla başını
koparırdım."

Kadı hızır çelebi minderini kaldırır. Minderinin
altında duran demir topuzu padişaha gösterir: "SİZDE PADİŞAHLIĞINIZA MAĞRUREN HÜKMÜ TANIMASAYDINIZ BİLLAHİ BU TOPUZLA BAŞINIZI EZERDİM.

21 Ocak 2016 Perşembe

24 Aralık 2015 Perşembe

ADALET

"Ey iman edenler! 
Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır."
(Nisa Suresi - 135. Ayet)

4 Kasım 2015 Çarşamba

DÜŞMANLARI BİLE OSMANLI'NIN ADALETİNE GÜVENİYORDU...


Boğdan Beyi Büyük Stefan, 16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolayı Katolik Avrupa tarafından kendisine "Hıristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen ve kahraman kabul edilen bir kişiydi.

Boğdan Beyi Stefan ölüm döşeğine düşünce evlatlarına gayet ibretli bir şekilde şu nasihati verir.

"Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız. Asla Rus'a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi TÜRKLERE EMANET EDİN. ADİL ve MERHAMETLİDİRLER..."

30 Ekim 2015 Cuma

Adalet Terazisi

"Adalet terazisini eğip bükenler, menfaatlerine göre kullananlar, hiç mi düşünmezler o terazi bir gün kendilerini de tartacak."
(Şükrü Aygün)

21 Ekim 2015 Çarşamba

ADİL HÜKÜMDAR FATİH SULTAN MEHMED HAN...

Adil hükümdar, Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı,
Fatih Sultan Mehmet adını taşıyacak caminin inşaatında kullanılacak mermer sütunları kestiren rum mimarlarından İpsilanti Efendiye bir sebebten kızıp elini kestirir. 
...
bunun üzerine ipsilanti efendi, ilk istanbul kadısı Hızır çelebiye başvurur. Haksızlığa uğradığını belirtip hakkının padişahtan alınmasını ister. Kadı padişahı çağırtır. Padişah girdiğinde ipsilanti efendi davacı makamında ayakta durmaktadır. 
Padişah "maznun" minderine bağdaş kurmak üzereyken Kadı efendi kükrer: "BEGÜM; HASMINLA MÜRAFAA-İ ŞER' OLUNACAKSIN ( beyim , davacı ile yüzleştirileceksin.) AYAĞA KALK! Padişah kalkar kendisini savunması istenince hata ettiğini belirtir. Kadı efendi "kısasa kısas" hükmünü verir.
Hüküm gereğince Padişahın eli kesilecektir. Dinleyenler dehşetten ve hayretten donakalmıştır. Padişah boynunu büküp hükme rıza göstermiştir. Durum o kadar gergindir ki ipsilanti efendinin eli ayağı titremeye başlar. Aklı başına gelir gibi olunca kendisini padişahın ayaklarına atar. 
"Davamdan vazgeçtim. İslam adaletinin büyüklüğü karşısında küçüldüm. Böyle bir cihangirin elini kestirip kıyamete kadar lanetlenmeyi göze alamam." Fatih Sultan Mehmet'in eli kesilmekten kurtulur. Ama tazminat ödemesi gerekmektedir.
KESTİRDİĞİ ELİN DİYETİNİ ŞAHSİ GELİRİNDEN ÖDER. Ayrıca birde ev verir. Mahkeme sonrası herkes çıktığı zaman, padişah kadıya döner:
"bak a hızır çelebi, bu padişahtır deyu iltimas eyleseydin, ŞER'İ ŞERİFE MUGAYİR HÜKÜM VERSEYDİN şu kılıçla başını koparırdım." 
Kadı hızır çelebi minderini kaldırır. Minderinin altında duran demir topuzu padişaha gösterir: "SİZDE PADİŞAHLIĞINIZA MAĞRUREN HÜKMÜ TANIMASAYDINIZ BİLLAHİ BU TOPUZLA BAŞINIZI EZERDİM.