Türk Bayrağı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Bayrağı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20 Kasım 2022 Pazar
4 Eylül 2022 Pazar
AY YILDIZ BAYRAĞA GÜNEŞ FORS CİHAN DAR
AY YILDIZ BAYRAĞA GÜNEŞ FORS CİHAN DARAziz milletimiz her daim adaleti, sevgiyi, merhameti bütün dünyaya yaymayı hedefleyerek; göğe çadır, güneşe bayrak, cihana yurt gözüyle baktı.
Ay-yıldızı sancaklaştırdı, gün batımıyla gün doğumunun kızıllığını al bayrak eyledi, Cumhurbaşkanlığı forsunu güneş kıldı.
Tarihin "yere göğe sığdıramadığı" Aziz Milletimize hangi yer “dar” (dar: yurt) değil ki...
Osman YAZICI
Fotoğraf: Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı - Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması
Labels:
Ayyıldız,
Bayrak,
bize her yer dar,
cihan,
çiftçi kadın,
çoban,
çocuk,
fors,
Kadın,
kepenek,
köylü,
OSMAN YAZICI,
tarım,
tarım bakanlığı,
tarım ve insan fotoğraf yarışması,
Türk,
Türk Bayrağı
28 Haziran 2022 Salı
CÜNEYT ARKIN - GÜNÜN SÖZÜ
Güzel Türkiyemiz için çalışmalısın! Bu memleketi düşmanın elinden kadın, çocuk, erkek, yaşlı dövüşerek, kan akıtarak, şehit vererek kurtardık. Bize emanet edilen bu vatanı birlik olarak, kavga etmeden korumasını bilmeliyiz. Sen de ileride çocuklarına bunları öğretmelisin...
Cüneyt Arkın, Hınç Filminden alıntı
(Allah Rahmet Eylesin Mekanı Cennet Olsun.)
19 Mayıs 2022 Perşembe
GÜNÜN SÖZÜ
Türk'e düşman, Türkiye'ye düşman, İslam'a düşman, milli bayramlardan rahatsız... O zaman bu ülkenin ekmeğini neden yiyorsun? Beğenmiyorsan defol git. Anadolu'nun temiz yürekli insanları yeter bize... (Şükrü Aygün)
5 Mayıs 2022 Perşembe
GÜNÜN SÖZÜ
"SİYASET, Vatan için kendini ateşe atmak iken Şimdi kendi çıkarları için, vatanı ateşe atmaya döndü"
(Muhsin Yazıcıoğlu)
14 Nisan 2022 Perşembe
5 Mart 2022 Cumartesi
25 Ocak 2022 Salı
27 Haziran 2020 Cumartesi
5 Mart 2020 Perşembe
11 Şubat 2020 Salı
TÜRKLER NE GÜZELDİR...
"Bir gün Hz. Ali (ra)'e, kendisiyle birlikte muhârebe edenlerden biri muhârebe esnâsında:
'Böyle bir fitnenin içinde bu işin sonu ne olacak?' diye sormuş. O da:
'Din kıyâmete kadar bâkîdir.' dedikten sonra bir müddet başını önüne eğmiş, öylece kalmış. Hatta etrâfındakiler uyudu zannetmişler. Sonra Hz. Ali (ra) başını kaldırıp üç defâ:
'Ni'mel Etrâk, ni'mel Etrâk, ni'mel Etrâk!':
'Türkler ne güzeldir! Türkler ne güzeldir! Türkler ne güzeldir!' dedikten sonra: 'Din Türkler elinde kalacak, Türkler ile yücelecek ve kıyâmete kadar bâkî kalacak!' buyurmuş."
(Kaynak: Menâkıb-ı Şerefiyye, Şeyh Şerafeddin Zeynel Abidin)
'Böyle bir fitnenin içinde bu işin sonu ne olacak?' diye sormuş. O da:
'Din kıyâmete kadar bâkîdir.' dedikten sonra bir müddet başını önüne eğmiş, öylece kalmış. Hatta etrâfındakiler uyudu zannetmişler. Sonra Hz. Ali (ra) başını kaldırıp üç defâ:
'Ni'mel Etrâk, ni'mel Etrâk, ni'mel Etrâk!':
'Türkler ne güzeldir! Türkler ne güzeldir! Türkler ne güzeldir!' dedikten sonra: 'Din Türkler elinde kalacak, Türkler ile yücelecek ve kıyâmete kadar bâkî kalacak!' buyurmuş."
(Kaynak: Menâkıb-ı Şerefiyye, Şeyh Şerafeddin Zeynel Abidin)
16 Eylül 2019 Pazartesi
19 Haziran 2019 Çarşamba
25 Mayıs 2019 Cumartesi
18 Mart 2019 Pazartesi
YILLAR SONRA ANZAKLI ÖMER OLDU
YILLAR SONRA ANZAKLI ÖMER OLDU.
Yıl 1957… Çanakkale harbine katılan Josef Miller isimli bir Anzak, yakalandığı kanser hastalığı sebebiyle Amerika’da hastahânede bir Türk doktoru tarafından tedâvi edilmekteydi. Bunu öğrenen yaşlı Anzak, Türk doktora:
“–Tarihin cilvesine bakın ki, Çanakkale’de ölmek üzereyken beni tedâvi edenler Türkler idi. Şimdi de yıllar sonra bir Türk’ün elinde tedâvi görüyorum…” dedi.
Ardından kendilerinin nasıl kandırılarak Çanakkale harbine getirildiklerini anlattı. Sonra gözleri doldu ve hiç unutamadığı bir hâdiseyi şöyle nakletti:
“–Sahip olduğumuz bütün teknolojik imkânlara ve sayı üstünlüğüne rağmen Türkler’in cesaret ve gayretleri karşısında durmadan geri püskürtülüyor, tekrar taarruz ediyorduk. Bu taarruzlardan birinde başımdan yediğim şiddetli bir dipçikle yaralanıp bayılmışım. Kendime geldiğimde Türkler’in arasında olduğumu anladım. Önce çok korktum. Çünkü İngilizler, bize Türkler’i çok vahşî ve barbar insanlar olarak tanıtmıştı. Fakat iyice kendime gelince gördüm ki, yaralarımı sarmış, beni tedâvi etmişler. Hiç birinin yüzünde bana karşı öfke yoktu. Üstelik bana çantalarındaki yiyeceklerden ikrâm ettiler. İyi biliyordum ki, yiyecekleri yok denecek kadar azdı. Şok derecesinde bir şaşkınlık yaşadım. Burada âdeta bir misâfir gibiydim. Artık içimden «Yazıklar olsun bana! Yazıklar olsun yalancı İngilizler’e!» diyordum. Nihâyet serbest bırakıldım ve memleketime döndüm…”
Yaşlı Anzak ağlamaya başlamıştı. Türk doktorun adını sordu. “Ömer” cevabını alınca, yıllardır karar verdiği, fakat bir türlü bir vesîle bulup da ortaya çıkaramadığı bir niyetle yatağından doğruldu. Bir müddet Doktor Ömer Bey’in yüzüne dalgın dalgın baktı. Sonra derin bir nefes alarak o âna kadar tadamadığı bir haz ve vecd içinde:
“–Evlâdım! Ne güzel bir ismin var! Şimdiden sonra benim adım da Ömer olsun; Anzaklı Ömer olsun!..” dedi.
Ardından, kendisini büyük bir şaşkınlık içerisinde dinleyen Ömer Bey’e tekrar seslendi:
“–Müslüman olmak istiyorum!..”
Doktor Ömer Bey’in yardımıyla kelime-i şehâdet getirdi. Sonra bir tesbih ve seccâde ricâ ederek şöyle dedi:
“–Evlâdım! Ben bunları sizin dedelerinizde görmüştüm. Onlar, harbin en zor anlarında iken, hattâ ölüme adım atarlarken bile dillerinden Allâh’ın zikrini düşürmüyorlardı. Onlar, tesbihlerini çekerken, yüzlerinde bambaşka hâller ve güzellikler sezerdim. Ömrümün şu son günlerinde ben de o hâli yaşamak istiyorum…”
Doktor Ömer Bey, derhâl onun taleplerini yerine getirdi. Anzaklı Ömer, gücü tükenmiş parmaklarını zorlayarak tesbih tanelerini «Allah, Allah» nidâlarıyla çekmeye koyuldu. Gönlüne ve yüzüne inen nûr-i ilâhî ve huzur, dışarıdan bile hissediliyordu. Sanki hastalığından kurtulmuş, dünyevî hiçbir ıztırâbı kalmamıştı.
O, gücü yettiği kadar dînini de Doktor Ömer Bey’den öğrenme gayretiyle son günlerini mânevî bir haz ve neşve içinde geçirdi. Yaklaşık bir-iki ay sonra da elinde tesbih Allâh’ın ismini zikrede ede rûhunu Rabbine teslîm etti. O, öldürmeye gittiği kimseler tarafından gerçek diriliğe erişmiş bir bahtiyar olmuştu…
8 Mart 2019 Cuma
7 Kasım 2018 Çarşamba
DEVLET ADAMI
"Bir devlet adamı kerameti kendinde görmeye başladı mı devlet adamlığını yitirdi demektir. Hiç kimse hiç kimseden daha akıllı değildir. Birlikte herkesten daha akıllıyız. Millet ve devlet işlerinde herkes herkese yardım edecek ve hiç kimse bundan iftihar payı çıkartmayacaktır, düstur budur."
(M. Kemal Atatürk)
13 Ekim 2018 Cumartesi
5 Ekim 2018 Cuma
VATAN SAĞOLSUN...
VATAN SAĞOLSUN
ama satanlar sağolmasın, masumların ölümlerine sebep olanlar, sessiz kalanlar, ihanet içinde olanlar sağolmasın.
Ve Rabbim iki cihanda da yüzleri gülmesin.
(Şükrü Aygün)
7 Eylül 2018 Cuma
VATANA SAHİP ÇIK...
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
(Mehmet Akif ERSOY)
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
(Mehmet Akif ERSOY)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)