rüya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
rüya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ocak 2018 Salı

Çok Güzel Bir Hikaye

dini hikaye, dini kıssa, rüya, gıybet, iyi amel, kuş, leğen, altın, hazine, hikaye

Çok Güzel Bir Hikaye
Allah’ın sevgili kullarından biri bir rüya görür; rüyasında kendisine şöyle denir:

-Sabah olunca, karşına ilk çıkanı ye, ikinci çıkanı sakla, üçüncü çıkanın dileğini kabul et, dördüncü geleni üzme, beşinciden de kaç!

Sabah oldu; dışarı çıktı. Yola koyulup gitti. Karşısına bir dağ çıktı. Bu koca dağı görünce şaşırdı. Kendi kendine şöyle dedi:

Rabbim bana bunu yememi emretti.

Sonra şöyle dedi:

Rabbim bana gücümün yetmeyeceği bir şeyi emretmez.
Onu yemeye karar verdi. Dağa doğru yürüdü. Yaklaştıkça dağ küçüldü. Tam yaklaştığı zaman koca dağ bir lokmaya dönüşmüştü. Onu tutup yedi, baldan tatlı buldu. Allah’a hamdetti, yürüyüp gitti. Karşısına altından bir leğen çıktı. Şöyle dedi:

Rabbim, bunu da saklamamı emretti. Bir çukur kazdı, onu gömdü. Yürüdü, az gittikten sonra dönüp baktı. Leğen toprak yüzüne çıkmıştı. Geri döndü, tekrar gömdü. Biraz gitti; baktı ki, yine çıkmış bir daha gömdü, yine toprak üstüne çıktı. Kendi kendine,

“Ben emredileni yaptım.” diyerek bırakıp gitti.

Karşısına bir kuş çıktı. Peşinden bir şahin onu kovalıyordu. Kuş ona şöyle dedi:

-Ey Allah’ın sevgili kulu, beni sakla. Bana yardım et.

Onu aldı. Koynuna sakladı. Peşinden şahin geldi; şöyle dedi:

-Ey Allah’ın sevgili kulu, ben açım. Sabahtan beri de bu kuşun peşindeyim. Onu yakalamak istiyorum. Kısmetime engel olma.

Kendi kendine şöyle dedi:

“Üçüncünün dileğini yapmam emri verildi, yaptım. Dördüncüyü üzmemem emredildi. Şimdi ne yapacağım?

Bu işe şaştı. Sonra bıçak aldı; kendi uyluğundan bir parça et kesti, şahine attı; o da kapıp kaçtı. Daha sonra kuşu saldı. Bundan sonra, yürüyüp gitti. Kokmuş bir leş gördü. Onu da bırakıp kaçtı. Akşam olunca şu duayı yaptı:

-Ya Rabbi, emrini yerine getirdim. Bu işlerin manası ne ise bana bildir.

Daha sonra, rüyasında şöyle anlatıldı:

-Birinci görüp yediğin öfkedir. Önce koca bir dağ gibi görülür; sabırla öfke yutulursa, baldan tatlı olur.
İkincisi iyi amelindir. Ne kadar saklarsan sakla; yine meydana çıkar. Üçüncüsü, sana bırakılan bir emanettir, ona hıyanet etme. Dördüncüsü şudur: Bir insanın sana bir dileği ulaşırsa, onu yerine getir; isterse sana lâzım olan bir şey olsun. Beşincisi gıybettir. İnsanların gıybetini edenlerden kaç. Şüphesiz her şeyi bilen Allah(c.c)’tır…

3 Aralık 2017 Pazar

KÖTÜ RÜYA GÖRÜRSENİZ SAKIN KİMSEYE ANLATMAYIN

kötü rüya, rüyalar, rüya, rüya tabiri, hayal, kabus, dini bilgi, tavsiye


KÖTÜ RÜYA GÖRÜRSENİZ SAKIN KİMSEYE ANLATMAYIN
1. Kötü (korkulu), rüya gören kimse gördüğü bu hoşlanılmayan ve hoşlanmadığı rüyanın hayra dönmesi için Cenab-ı Allah’a sığınmalı ve O’na dua edip yalvar malıdır.
2. Gördüğü bu kötü rüyanın şerrinden
(zararından) ve şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak ve üç defa “Eûzü billahimineşşey-
tanirracîm” duâsını okumalıdır. Yâni:
“Allah’ım! gördüğüm bu korkunç rüyanın şerrinden ve senin ilahı rahmetinden kovulmuş şeytanın
şerrinden sana sığınırım” demektir.
1. Bu kimse, gördüğü karışık rüyanın etkisiyle korku içinde titreyerek uyandığı zaman, “üç defa sol tarafına” hafif bir sesle tükürür gibi “tuh tuh” demelidir. Ve rüyayı gördüğü zamanki yatıyor olduğu yanından diğer yanına dönmelidir. Böyle yaptığı zaman sakinleşecektir.
2. Bu kimse, gördüğü bu tür korkulu rüyayı hiç bir kimseye anlatmaz ve kesinlikle anlatmamalıdır. İşte o zaman, yani bu şekilde hareket ederse, görmüş olduğu bu korkulu rüyanın şerrinden ve zararından kurtulmuş ve korunmuş olur.
Yani, Bu tür karışık ve korkulu rüyaları gören kimse, anlatmaya çalıştığım bu şartlara ve ölçülere, bu gerçeklere uyarsa, görmüş olduğu bu korkulu rüyalardan hiç bir zarar görmez. Çünkü, yorumlanmayan rüyalar gerçekleşmez. Hiç bir yere bulaşmadan olduğu gibi zararsız kalır. Ve böylece kişi, görmüş olduğu rüyanın zararından korunmuş ve neticede kurtulmuş olur demektir.
Sevgili Peygamberimiz (A.S), Hadis-i Şeriflerinde:
” Şeytan sizden biriyle rüyasında oynarsa, karışık ve korkulu şeyler gösterirse , gördüğü bu tür rüyaları insanlara anlatmasın.”
“Anlatılmayan rüyalar, kuşun ayağına bağlanmış bir şey (taş) gibidir. Anlatılıp tabir ettirilmez (yorumlatılmazsa) öylece olduğu gibi kalır. Anlatılır, yorumlattırılırsa başına düşer” buyurmuştur.
Evet Ey Dost! Bu ölçüyü unutma ve dostlarına da söyle. “Kötü ve korkulu rüyalardan ve onların zararından kurtuluş çaresi, onu kimseye söylememek ve yorumlatmamaktır” Böyle bir rüya görürsen unut gitsin.

2 Haziran 2017 Cuma

Kanuni'nin Müthiş Rüyasi

kanuni, Sultan Süleyman, padişah, surlar, istanbul, fetih, rüya, hikaye

Kanuni'nin Müthiş Rüyasının Hikayesi

Rivayet olunur ki bir kutlu gecede, Kanuni Sultan Süleyman, rüyasında Resulullah efendimizi görür.
Sultan Süleyman, peygamber efendimizi takip ederek bugün Süleymaniye''nin inşa edilmiş olduğu yaklaşık yetmiş dönümlük arazinin bulunduğu çok güzel manzaralı tepeye gelirler. Bu tepe, hem Haliç''i hem de Boğaziçi''ni mükemmel bir açıdan görür.
Peygamber Efendimiz, Sultan Süleyman''a; “Mihrabı buraya, minberi buraya olsun” der.
Kanuni Sultan Süleyman kutlu rüyadan uyanır, şükürler eder. Mimar Sinan''ı çağırtır. Hiçbir açıklama yapmadan büyük bir heyecan ile rüyada gördüğü yere götürür:
“Buraya bir cami bir de külliye yapacağız.” diye sözlerine başladığında, Mimar Sinan söze karışır:
“Sultanım, mihrabı burada, minberi burada olsun…”
Sultan Süleyman şaşırır: “Sinan sen bu işten haberli gibisin” der. Mimar Sinan cevap verir: “Sultanım dünkü rüyanızda ben de bir adım gerinizde geliyor idim…

18 Temmuz 2016 Pazartesi

OSMAN BEYİN RÜYASI

OSMAN BEYİN RÜYASI...

Osman Bey bir gün Şeyh Edebali’nin evine misafir olmuştu. Gece, vakit hayli ilerleyince istirahat etmek üzere odasına çekilmişti. Fakat yatmak üzereyken rafta gözüne ilişen Kuran-ı Kerim'e saygısından dolayı yatamadı. Uyuyamadı. Kuran'ı alıp okumaya başladı. O gece sabaha kadar Kuran okudu. Tam 6 saat. Hikmet-i İlahi, Osman Gazi Han'ın Kuran'a olan bu saygısından dolayı her okuduğu saate 1 asır lütuf edilmiş, hanedanı 6 asır hükümdar olmuştur yedi cihana.

Vakit sabah ezanına yaklaşmışken, yorgunluk ve uyku da bir hayli bastırmışken, Kuran elinde, yaslandığı yerde, tatlı bir uykuya daldı Sultan Osman Han. Uyurken bir rüya gördü. Rüyasında kendisi Şeyh Edebali'nin yanında yatıyordu. Edebali'nin göğsünden bir hilal doğdu. Hilal biraz yükseldikten sonra büyüdü, büyüdü ve dolunay haline gelince kendisinin göğsüne girdi. Daha sonra göğsünden bir ağaç bitip büyümeye, yükselmeye başladı. Bir çınar ağacıydı bu. Büyüdükçe yeşerdi, güzelleşti. Dallarının gölgesiyle bütün dünyayı kapladı, dünyanın her tarafından insanlar grup grup gelip bu çınarın gölgesine giriyorlardı, çok mutlu ve neşeliydiler.

Ulu çınarın gölgesinde dağlar, dağların dibinde pınarlar gördü. Ağacın yanında ise dört sıra dağlar gördü ki bunlar Kafkas, Atlas, Toros ve Balkanlardı. Ağacın köklerinden Dicle, Fırat, Nil ve Tuna çıkıyordu. Bu nehirde koca koca gemiler yüzüyordu. Tarlalar ekin doluydu. Ağaçlar meyve dolu. Dağların tepeleri ormanlarla örtülüydü. Ruy-i Zemin yemyeşil, asuman masmaviydi. Vadilerde şehirler vardı. Şehirlerde camiler arz-i didar ediyordu. Bunların hepsinin altın kubbelerinde birer hilal parlıyor, minarelerinde müezzinler ezan okuyorlardı. Ezan sesleri ağaç dallarındaki kuşların cıvıltısına karışıyordu. Bir ara ulu çınarın yaprakları kılıç gibi uzamaya başladı. Derken bir rüzgar çıkıp bu yaprakları İstanbul'a doğru çevirdi. Şehir iki denizin ve iki karanın birleştiği yerde iki masmavi firuze ile iki yemyeşil zümrüt arasına oturtulmuş pırıl pırıl bir elmas gibiydi. Sanki bütün dünyayı kuşatan geniş bir ülke gibi halkalanan bir yüzüğün kıymetli taşını andırıyordu İstanbul.
Ve nihayet Osman Gazi Han bu yüzüğü parmağına takıyorken uyanır.

Osman Gazi, rüyasını Şeyh Edebali’ye anlatır. Edebâlî Hazretleri kısa bir tefekkürün ardından "Ey oğul. Sana müjdeler olsun!" der, "Göğsümden çıkan nur kızımdır (Bâlâ Hatun). Seni kuşatması evleneceğinize işarettir... 
Ağaca gelince; Sen büyük bir devlet kuracaksın. Evlatların adaletle hükmedecekler. Allahü teâlâ seni ve neslini insanların İslâm'la şereflenmesine vesile edecek...

19 Mart 2016 Cumartesi