kefen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kefen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ocak 2023 Salı

BEREKETİN EN SESSİZ GELENİ AMA EN ÇOK SES GETİRENİDİR KAR

BEREKETİN EN SESSİZ GELENİ AMA EN ÇOK SES GETİRENİDİR KAR,kar yağışı,bereket,çam ağacı,uyanmak,örtü,kefen,abı hayat,karbeyaz,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,

BEREKETİN EN SESSİZ GELENİ AMA EN ÇOK SES GETİRENİDİR KAR


Uykuya dalan toprağın üşümüş bedeninin, yün yorganla örtülüşüdür kar.

Kara kışa, aydınlık beyazının meydan okuyuşu; buz katılığına pamuk yumuşaklığının dokunuşudur kar.

Gökyüzünün berekete göz kırpışı; bulutların yere bir bir kırpılışıdır kar.

Kefeni yırtan yeryüzünün gelinliğe bürünüşü; kusurları örten tövbenin ak görünüşüdür kar.

Baharda yeniden doğuma hazırlanan doğanın ilk süt emişi, veli sakalında yeryüzünün ermişidir kar.

En Büyük Sanatkarın nakışı, meleklerin semadan yere bir bir akışıdır kar.

Ab-ı hayatın yeniden toprağı ekişi; kuraklığın beyaz bayrağı çekişidir kar.

Umudun beyaz sayfa açışı, kara namına ne varsa beyazdan kaçışıdır kar.

Ağaçların tülü; kışın en beyaz gülüdür kar. Gökyüzünün en beyaz gülüşüdür kar.

Yerin ve göğün kârı, nuru; beyazın gururudur kar…

Kara –beyaz esaret, felaket diyerek- kara çalmak olmaz. Kar, bereketin ve rahmetin en sessiz geleni ama en çok ses getirenidir.

Kar taneleri kadar ak, pak, herbiri farklı güzellikte ve sayılara sığmayan bütün övgüler Zatına, salat-ü selam ise senin Habibin bizim Efendimiz Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in üzerine olsun Yarabbi!...
Osman YAZICI

15 Ekim 2022 Cumartesi

AH SEN DOĞARKEN...

AH SEN DOĞARKEN,gül,diken,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,şah,mat,kefen,inci çiçeği,katmer,gonca,lafzai Celal,saye,gül yüzlü,
AH SEN DOĞARKEN...

Ahsen doğarken!
İlk ve son defa “güldüm” ben
“Şah” çekilen “mat” tenimden
Kefen biçildi kahkaha çiçeklerime
İnci çiçeği dişlerinde
Açarken hüznün bahtı
Dudak büktü tomurcuk katmerime
Bir tebessümüne devredip tahtı
Mim goncana evrildim Efendim!

Ahsen doğarken!
Güzelliğe vurulu tek mühürdüm ben
Son peygamber çiçeğinden alırken
Semalar semavi rengini
Çan çiçeği gibi kaldırıldı hükmüm
Bir ezan çiçeğiyle verildi sela’m
Yalnız sanaydı gayrı salât ve selâm
Gülhatmi sevabından devşirip bengini
İki kürek kemiğinle çevrildim Efendim!

Ahsen doğarken!
Çiçekler ve kuşlar kadar özgürdüm ben
Bir saksı ve bir kafesle
Ha kir, ha pis şimdi köklerim ve göklerim
Ben toprak oldum sen Âb-ı Hayât
Bozuldum teyemmüm gibi bir abdestle
Hafifçe yuvarlandım hep senin yüzünden
Kara sevda gözünden
Düştüm ayağına, devrildim Efendim!

Ahsen doğarken!
Son defa “güldür güldür”düm ben
Şanını aşağı akmakla alan şelale gibi
Döküldüm gök yüzün’den yer yüzüme
Baştan ayağa… Bedeninde kalıp kalıp
Namını Lafza-i Celal’den alan Lale gibi
Sanını sadece sana benzetilmekten alıp
Yüzümü yüzünle, yüzüne yüzümden
Katmer katmer gül dürdüm Efendim!

Ahsen doğarken!
En son vasiyetimi yazarken görüldüm ben
Kisra sarayımdan çöken 14 sütuna
Son arzum sadece ellerinde açılmak
Deryadilinden cümleye saçılmaktı
Güle kıyam adın
Gonca gonca kopyalandım gözyaşından
Ruh’undan asıla asıla geçip rosadan posadan
Yüzsuyu hürmetinden süzdürüldüm Efendim!

Ahsen doğarken!
Güzelliğinle bir tutuldum ben
Oysa ki birtek tutulmuşluk vardı gayrı
O da gül yüzüneydi
Bir naaş ve bir tohum misali
Gömüldüm gözlerinin karasına
Hem uğur getirdin güle
Hem de uğurladın güle güle!
Sayende iki cihana sevdirildim Efendim!
Osman YAZICI

17 Eylül 2022 Cumartesi

MEVSİMLER GÜLER YÜZÜNDEN DEVŞİRDİ BAHARI


MEVSİMLER GÜLER YÜZÜNDEN DEVŞİRDİ BAHARI

Tebessüm tebessüm aralanmasaydı dudakların
Çiçek çiçek açar mıydı hiç!
Toprak
Çenesindeki ölüm bağından
Kar kefeni giymiş karanın
boz-gûn çıplaklığından utanarak
Gök kuşağını yere atar mıydı hiç!

Tebessüm tebessüm aralanmasaydı dudakların Ağzının suyu akar mıydı hiç!
Gök yüceliğinin yer cüceliğine
Kara kıştan kalma ölüm soğukluğunu
Rahmet rahmet inip de
Bağrına basar mıydı hiç!

Tebessüm tebessüm aralanmasaydı dudakların
Kefeni yırtar mıydı hiç!
Kabuktan tabut içindeki tohum
Yaprak yaprak
“Bir tane” hatırı olmasaydı
Makber çürümüşlüğü karşılığında
Başak başak
Kesenin ağzını açar mıydı hiç!

Tebessüm tebessüm aralanmasaydı dudakların Âlemlere nefesinin kokusu
Lale lale, gül gül yayılır mıydı hiç?
Dikene gül kim derdi?
Dikenden gülü kim dererdi?
Soğandan çıkan laleden sayılır mıydı hiç!

Mevsimler güler yüzünden devşirdi baharı
Her daim güldürseydim yüzünü
Ey güzelliğin, kudretin, sevdanın iftiharı!
Ömrümün rengarenk yüzü
'Küll' gibilikten kül gibiliğe kaçar mıydı hiç!...
Osman YAZICI 
 

24 Haziran 2018 Pazar

ZALİMLERE BOYUN EĞME

zalimler, zalim, garip, ölü, can, şiir, şair, kefen, abdurrahim karakoç, özlü sözler, güzel sözler, anlamlı sözler

Sana tavsiyemdir ey can zalimlerin boynunda süslü kravat olacağına var bir garip ölünün üstünde kefen ol.
(Abdurrahim Karakoç)

21 Ekim 2016 Cuma

SULTAN ALPARSLAN'IN ORDUSUNA HİTABI...


Sultan Alparslan, 1071’de Malazgirt Meydan Muharebesi’ne girmeden evvel bembeyaz elbiseler giydi ve; 

“Bu benim kefenimdir!” dedi.

Yâni kendini cihan şöhretine değil, hâlis bir îman vecdiyle şehîdliğe hazırladı. Askerine, harbe girmeden önce şu veciz hitâbede bulundu:

“Ya muzaffer olur gâyeme ulaşırım; ya da şehîd olarak cennete giderim. Sizlerden beni tâkip etmeyi tercih edenler, tâkip etsin. Ayrılmayı tercîh edenler, gitsinler! Burada emreden sultan ve emredilen asker yoktur. Zîrâ bugün ben de sizlerden biriyim. Sizlerle birlikte savaşan bir gâzîyim. Beni tâkip edenler ve nefislerini yüce Allâh’a adayarak şehîd olanlar, cennete; sağ kalanlar gâzîliğe kavuşacaktır. Ayrılanları ise, âhirette ateş, dünyâda da rezillik beklemektedir.”

Sultan Alparslan’ın bu ihlâsına mukâbil Cenâb-ı Hak ona, kendi ordusundan beş misli daha kalabalık bir orduya sâhip olan Romen Diyojen karşısında zafer nasîb etti.
Daha önce de ifâde edildiği üzere, insanlar içinde ancak ihlâs sâhibi olanlar gerçek kurtuluşa ereceklerdir. Ancak ihlâs sâhipleri de dâimâ büyük ve tehlikeli bir imtihan üzeredirler.

(Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti-1, Erkam Yay.)