riya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
riya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ocak 2019 Cuma

3 Ocak 2018 Çarşamba

İBADETLERDE GÖSTERİŞ

riya, gösteriş, ibadetlerde gösteriş, desinler diye yapmak, selfie, özçekim, namaz, huşu, seccade, ilim,


"İlmini, dindarlığını gösteriş olsun diye yapan kimse, harmanı biriktirip ateşe veren gibidir."
(Sadi Şirazi)

10 Aralık 2017 Pazar

GÖSTERİŞ İÇİN AMEL EDENLERİN ACI SONU...

gösteriş, riya, ihlas, dini hikaye, hadis, hadisi şerif, şehit, zengin, alim


GÖSTERİŞ İÇİN AMEL EDENLERİN ACI SONU...

Ebû Hu­rey­re -ra­dı­yal­lâ­hu anh-, ibâ­det­le­rin­de ih­lâ­sı kay­be­dip, ben­lik ve he­vâ­la­rı­nı öne çı­kar­tan kim­se­le­rin âkı­be­ti hak­kın­da Haz­ret-i Pey­gam­ber -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem-’in şöy­le bu­yur­du­ğu­nu ha­ber ver­mek­te­dir:

“Kı­ya­met gü­nü he­sâ­bı ilk gö­rü­le­cek ki­şi, şe­hid düş­müş bir kim­se olup hu­zu­ra ge­ti­ri­lir. Al­lâh Te­âlâ, ona ver­di­ği nî­met­le­ri ha­tır­la­tır, o da ha­tır­lar ve bun­la­ra ka­vuş­tu­ğu­nu îti­raf eder. Ce­nâb-ı Hak:

«– Pe­ki bun­la­ra kar­şı ne yap­tın?» bu­yu­rur.

O kim­se:

«– Şe­hid dü­şün­ce­ye ka­dar Sen’in uğ­run­da ci­hâd et­tim.» di­ye ce­vap ve­rir.

Ce­nâb-ı Hak:

«– Ya­lan söy­lü­yor­sun. Sen, ne kah­ra­man adam de­sin­ler di­ye sa­vaş­tın, o da de­nil­di.» bu­yu­rur. Son­ra em­ro­lu­nur da o ki­şi yü­züs­tü ce­hen­ne­me atı­lır.

Bu de­fa ilim öğ­ren­miş, öğ­ret­miş ve Kur’ân oku­muş bir ki­şi hu­zû­ra ge­ti­ri­lir. Al­lâh Te­âlâ ona da ver­di­ği nî­met­le­ri ha­tır­la­tır. O da ha­tır­lar ve îti­râf eder. Ona da:

«– Pe­ki bu nî­met­le­re kar­şı­lık ne yap­tın?» di­ye so­rar.

O ise:

«– İlim öğ­ren­dim, öğ­ret­tim ve Sen’in rı­zân için Kur’ân oku­dum.» ce­vâ­bı­nı ve­rir.

Ce­nâb-ı Hak:

«– Ya­lan söy­lü­yor­sun. Sen, âlim de­sin­ler di­ye ilim öğ­ren­din, ne gü­zel oku­yor de­sin­ler di­ye Kur’ân oku­dun. Bun­lar da se­nin hak­kın­da söy­len­di.» bu­yu­rur. Son­ra em­ro­lu­nur, o da yü­züs­tü ce­hen­ne­me atı­lır.

(Da­ha son­ra) Al­lâh’ın ken­di­si­ne her çe­şit mal ve im­kân ver­di­ği bir ki­şi ge­ti­ri­lir. Al­lâh Te­âlâ ver­di­ği nî­met­le­ri ona da ha­tır­la­tır. O da ve­ri­len nî­met­le­ri ha­tır­lar ve îti­râf eder.

Ce­nâb-ı Hak:

«– Pe­ki ya sen bu nî­met­le­re kar­şı­lık ne yap­tın?» bu­yu­rur.

O şa­hıs:

«– Ve­ril­me­si­ni sev­di­ğin, râ­zı ol­du­ğun hiç­bir yer­den esir­ge­me­dim, sa­de­ce se­nin rı­zâ­nı ka­zan­mak için ver­dim, har­ca­dım.» der.

Hak Te­âlâ:

«– Ya­lan söy­lü­yor­sun. Hâlbuki sen, bü­tün yap­tık­la­rı­nı ne cö­mert adam de­sin­ler di­ye yap­tın. Bu da se­nin için zâ­ten söy­len­di.» bu­yu­rur. Em­ro­lu­nur, bu da yü­züs­tü ce­hen­ne­me atı­lır.” (Müs­lim, İmâ­re, 152)