2 Ocak 2018 Salı
İslâm Büyüklerinden Sözler
İslâm Büyüklerinden Sözler
ACELE
İki şey, aklı ve tedbiri bozar; biri acele etmek, diğeri de olmayacak şeyi istemek. (Hz. Ali)
Acele her işte kötüdür. Yalnız şer ve kötülüğün defedilmesinde değil. (Hz. Ali)
Acele şeytan işidir. Ama beş yerde öyle değildir; Misafire yemek yedirmekte, namazı vaktinde kılmakta, tövbe etmekte, kız evlâdı evlendirmekte, ölüyü defnetmekte. (Hâtem-i Esam)
ADALET
Kılıcın yapamadığını adalet yapar. (Kanuni Sultan Süleyman)
AHLÂK
Güzel ahlâk, suyun kiri yok ettiği gibi kusuru yok eder. (Hz. Ali)
AHMAK-AHMAKLIK
Aptallığın en büyüğü, övmede ve yermede aşırılığa kaçmaktır.
İki şey ahmaklığa dalâlet eder: Hiç bir sebep yokken gülmek; sormadan haber vermek. (Malik bin Dinar)
Ahmağı tanımakta en kesin ölçü, onun Allah’a inanıp inanmadığıdır. Böylelerinin deneysel bilgileri, marifetleri hiçbir değer ifade etmez. (İmam Rabbani)
İlim cehaleti kaldırır, fakat ahmaklığa birşey yapamaz. (A.Arvasi)
AKIL
Bir adamın aklının derecesini soru sormasından anlarım. (Hz. Ömer)
Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edeb gibi miraz, ilim gibi şeref olmaz. (Hz. Ali)
Akıl kemal bulunca boş sözler zeval bulur (yok olur.) (Hz. Ali)
En büyük servet akıldır. (Hz. Ali)
Dünyalığı artınca sevinenler, hergün eksilmekte olan ömrüne üzülmeyenler arasında aklı noksan olmayan yoktur. (Ebû’d-Derda)
Akıllı olan üç kimseyi hafife almaz; Alimleri, hükümdarları, dostları. Alimleri hafife alanın ahireti gider, sultanları hafife alanın dünyası gider, dostlarına mürüvveti olmayanın dostluğu gider. (Abdullah b. Mübarek)
Akıl yeryüzünden kalksa bile hiç kimse akılsız olduğuna inanmaz. (Sâdi Şîrâzî)
İki şey akıl hafifliğini gösterir: Konuşacak yerde susmak, susacak yerde konuşmak. (Sâdi Şîrâzî)
ALAY ETMEK
Şirkten sonra en büyük günah, insanlarla eğlenip alay etmektir. (Vehb ibni Münebbih)
ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK (TEVÂZU)
İbâdetlerin en faziletlisi tevazudur. (Hz. Aişe)
Her kim kendisini kıymetli bilirse onun tevâzûdan nasibi yoktur. (Mâlik b. Dinar)
Tevâzu yaptığın güzel işlere bakıp kendini beğenmemen ve şımarmamandır. (Ebû Süleyman Dârânî)
Tevâzu kimden olursa olsun hakkı (doğruyu, gerçeği) kabul etmendir. (Fudayl b. İyad)
İnsanoğlu topraktan yaratılmıştır, eğer toprak gibi alçakgönüllü olmazsa insan değildir. (Sâdî)
Tevâzu ne dünyada ne de ahirette hiç kimseyi kendine muhtaç görmemendir. (Hamdun Kassar)
Her türlü iyilik bir evde toplanmış ve onun anahtarı tevâzu olmuştur. Her türlü kötülük bir evde toplanmış ve onun anahtarı kibir olmuştur. (Yusun bin Hüseyin)
ALLAH’I SEVMEK
Ey kişi, kalbinde Allah sevgisinden başka bir şey olmadığı zaman bil ki çok zenginsin. (İbni Vefa)
Bir kimse Allah’ı seviyor, O’na itaat ediyorsa sen de onu sevmek zorundasın. Çünkü iyi kimseyi seven Allah’ı sevmiş olur. (Ebû Said Hasan Basri)
ALLAH İÇİN SEVMEK
Ömrüm boyunca oruç tutsam, hiç uyumadan geceleri ibadetle geçirsem, malımı parça parça Allah yolunda infak etsem, fakat gönlümde Allah’a itaat edenlere karşı bir sevgi, isyan edenlere karşı bir nefret duymasam, bütün bu yaptıklarımdan bir fayda göremem. (Abdullah bin Ömer)
ALLAH KORKUSU
Allah korkusuyla dökülen gözyaşları, ariflerin ibadetleridir. (Hz. Ali)
Vezir, padişahtan korktuğu kadar Allah’tan korksaydı melek olurdu. (Sâdi)
Kıyamet günü her göz ağlayacaktır. Ancak Allah Teâlâ’nın haram kıldıklarına bakmayan, Allah için uykusuz kalan, Allah korkusundan ağlayan gözler, ağlamayacaktır. (Safvan bin Süleyman)
ALLAH KATINDA İYİ OLMAK
Alla Teâlâ’nın senin hakkındaki bilgisi, insanların senin hakkındaki bilgisinden daha iyi olmalı. Bunun için yalnız olduğun zaman hal ve hareketine, insan içinde olduğundan daha çok dikkat etmelisin. (Hamdun Kassar)
ANA-BABAYA HÜRMET
Sen, babanın hakkına riayet edersen, oğlun da senin hakkına riayet eder. (Hz. Ali)
ARKADAŞ
En büyük belalardan biri, anlaşamadığın halde ayrılma imkanın olmayan arkadaştır. (Muhammed er-Rasibi)
Komşusu, akrabası ve arkadaşı tarafından iyi denen kimse gerçekten iyidir. (Hz. Ömer)
Aralarında yaşayabileceğin samimi arkadaşlar edin; çünkü onlar iyi günlerde gönül şenliği, kötü günlerde yardımcıdırlar. (Hz. Ömer)
Dünyada arsız kimseyle arkadaş olmak, ahirette insanı mahcub eder. (İmam Şafii)
Ufak bir yanlış hareketinle üzülecek, darılacak kimseye çok güvenme. (İmam Şafii)
BAĞIŞLAMAK
Zalimleri bağışlamak yoksullara cefadır. (Sâdî)
BAHTİYARLIK
Allah’a itaat etmek, fakat reddedilmekten korkmak bahtiyarlık alameti; Allah’a asi olmak ama O’nun katında makbul olmayı ummak bedbahtlık alametidir. (Ebû Osman Nisaburi)
BEDBAHTLIK
Bir kimsesinin bedbaht olmasının alameti (işareti, belirtisi) üçtür: 1- Kendisini ilim verilip amelden mahrum bırakılması, 2- Amel verilip ihlâstan mahrum bırakılması, 3- Allah dostları ile sohbete nail olup onlara hürmetten mahrum olması. (Muhammed bin Fadl Belhi)
Altı şey cehaled ve bedbahtlık eseridir: 1- Sebepsiz yere kızmak, 2- Gereksiz ve faydasız konuşmak, 3- Sırrını ifşa etmek, 4- Herkese güvenmek, 5- Dostunu düşmanını ayıramamak, 6- Yersiz ve zamansız nasihatte bulunmak. (Muhammed bin Mansur et-Tûsî)
Beş şey bedbahtlık nişanıdır: Gönül katılığı; göz yaşarmazlığı; hayasızlık; dünya sevgisi; dünya için uzun endişe. (Malik bin Dinar)
BİLGİ-BİLGİN (İLİM-ÂLİM)
Bilgi zenginlikten üstündür. Çünkü zenginliği sen korursun, bilgi ise seni korur. (Hz. Ali)
İlim adamları için yokluk içinde yaşadığı halde kanaat sahibi olmaktan daha değerli bir ziynet yoktur. (İmam Şafii)
Kötülükten kaçmayan bilgin, ışık tutan bir kördür, başkalarına doğru yolu gösterir, ama kendisi göremez. (Sâdî)
İlim bir avdır, onun kösteği yazmaktır. (Safiyyü’l-Hılli)
Biz, ilmi yazmayan kişiyi, ilmi bilen kişi olarak kabul etmezdik. (Muaviye bin Kurre)
İlim öğrenilen değil, yaşanandır. Yaşanmayan ilim geçmeyen para gibidir. (İmam Şafii)
İlmin de ehli vadır. Onun ehlinden başkasına verirsen ziyan etmiş, ehline vermezsen ihanet etmiş olursun. (Süfyan bin Uyeyne)
En güvendiğim sağlam amelim (çabam) ilmi yaymak için yaptığım çalışmadır. (Ata bin Meysene)
Önce yol bil, sonra yol göster. Yolu görememişsen mürşitlik davasını bırak. (Nâsır-ı Hüsrev)
İlmi ile amel etmeyen âlim, başkalarını giydirdiği halde kendisi çıplak olan iğne gibidir. (İmam Gazalî)
BİRLİK (TOPLULUK, CEMAAT)
Halkın içinden kaçmak marifet değildir. Asıl marifet halkın içinde iken kendi içine dönebilmektir. (Ebû Bekir Şibli)
BORÇ
Borcunu azaltırsan hür yaşarsın, günahlarını azaltırsan rahat ölürsün. (Hz. Ömer)
BÜYÜKLENME (KİBİR)
Öğünmeyiniz! Hem topraktan yaratılmış hem de toprağa dönünce kendisini kurtların yiyeceği insanın övünmesi neye yarar! (Hz. Ebû Bekir)
Hurma ağacına bakınız. Başı dik olduğu için Allah ona meyvelerini nasıl taşıtıyor. Kabak, kavun, karpuz gibi bitkiler ise yüzünü ve dallarını yere koyduğu için Allah onların meyvelerinin yükünü toprağa taşıtıyor. (Ahmed er-Rufai)
Dindarsan kendini beğenmişliği bırak, kendini görmezsen Allah’ı görürsün. (Nasr-ı Hüsrev)
Allah’a karşı isyan bayrağını çektiren günahların başında kibir gelir. (Avn İbn-i Abdullah)
Bir günah ki kaynağı şehvettir, affa mazhar olacağı umulur; ama bir günah ki kibirden kaynaklanır onun için mağfiret umulmamalıdır. (Seriyyü’s-Sakati)
Bir kimsede kibir varsa bu, söz söylerken soğan gibi kokar. (Mevlânâ)
Dağları iğneyle kazmak, kalbden kibri söküp atmaya nazaran daha kolaydır. (Ebû Haşim Sofi)
İsyanda olanların mahçup hali, benim için ibadette olanların mağrur halinden daha sevimlidir. (Yahya Vâiz)
Kişinin kendini beğenmesi, aklının zayıf olduğuna dalalet eder. (Hz. Ali)
Bir Müslümanı küçük gördüğün zaman karşılığında iman ve irfan duygusunun azalışını görürsün. (Ebû Bekir bin Hamid Tirmizi)
CÂHİL-CÂHİLLİK
Câhilin yüz faydası bir zararını karşılamaz. (Nâsır-ı Hüsrev)
Akraban da olsa câhille ilgini kes. Çünkü vereceği sıkıntı, sağlayacağı huzurdan fazla olur. (Nâsır-ı Hüsrev)
Rızık, bilgi ile artsaydı câhilden zor geçinen olmazdı. (Sâdî)
Âlim, ölse de yaşar; câhil yaşarken ölüdür. (Hz. Ali)
İnsanların en câhili, ahiretini başkasının dünyası için satandır. (Hz. Ömer)
CİMRİLİK
Cimri insan dünyada fakirler gibi yaşar, ahirette zenginler gibi sorguya çekilir. (Hz. Ali)
Kıyamette bir devenin iğne deliğinden geçmesi, cimri bir zenginin cennete girmesinden daha kolaydır. (Vehb ibn-i Münebbih)
İnsanların malca en cimrisi, namusca en cömertidir. Yani malına kıymaması, namusunun ayak altı olmasına sebep olur. (İbn-i Mu’tez)
CÖMERTLİK
Cömertliğin aslı, kendi malından verip, başkasının malını korumaktır. (Hz. Ali)
Bir kimsenin Allah’ı sevmesinin belirtisi üçtür: Deniz gibi cömertlik, güneş gibi şefkat, yer gibi tevazu. (Bâyezid Bistâmi)
Amellerin (güzel işlerin) şahı üçtür: Mal az olduğunda da cömert olmak. Yalnızken de Allah’tan korkup haramdan sakınmak. Kendisinden korkulan veya bir şey umulan kimsenin huzurunda da doğruyu söyleyebilmek. (Bişr-i Hafi)
Sıkışık zamanında imdadına koşacak kimse isteyen, bolluk içindeyken cömert olmalıdır. (Şeyh Sâdî)
En hayırlı cömertlik, ihtiyaç sahibini arayıp ona vermektir. (Ebû Süleyman Dârânî)
Allah’a giden yolun köprüsü, malını O’nun uğruna saçmaktır. (Şems-i Tebrîzî)
ÇALIŞMAK-KAZANMAK
Herhangi bir kimseyi ne dünyasının ne de âhiretinin emrinde çalışır olarak görmezsem ondan nefret ederim. (ibn-i Mes’ud)
Çalışmak en hayırlı maldır. (Hz. Ömer)
Hazine, eziyet çekene, çalışıp çaba gösterene gözükür. (Mevlânâ)
Çalışanlar kötülük düşünmeye vakit bulamazlar; tenbeller ise kendilerini kötülükten kurtaramazlar. (Hz. Ali)
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, Dostunun yüz karası düşmanının maskarası. (Mehmed Akif)
ÇOK KONUŞMAK
Üç şey kalbi öldürür: Çok yemek, çok uyumak, çok konuşmak. (Fudayl bin İyaz)
İnsanları iki şey mahveder: Fazla mal toplama hırsı ve çok konuşmak. (İbrahim en-Nehâi)
ÇOK YEMEK
Üç şey kalbi katılaştırır: Çok yemek, çok konuşmak, çok uyumak. (Mâlik bin Dinar)
Herşeyin bir helâk (bozulma, yok olma) sebebi vardır, kalb nurunun helâk sebebi tokluktur. Her şeyin bir pası vardır, kalb nurunun pası tokluktur. (Ebû Süleyman Dârânî)
Yemin ederim ki ağzıma koyduğum her lokmanın benim en büyük düşmanım olduğunu daima düşünmüşümdür. (Yezid bin Şüreyk et-Teymi)
DERVİŞ – DERVİŞLİK
Dervişlik, elenmiş ve üzerine su dökülmüş toprağa benzer, böyle toprak ne basanın ayağını incitir ne de üzerine toz kondurur. Derviş de böyle kimseyi incitmez. (M. Alauddin Âbizî)
Dervişlik herkesin yükünü çekmek, fakat kimseye kendi yükünü çektirmemektir. (Ubeydullah Taşkendî)
DİLİ KORUMAK (DİLİ TUTMAK) SUSMAK
Bilirken susmakta, bilmezken söylemekte olduğu gibi hayır yoktur. (Hz. Ali)
Dil bedenin denge organıdır. Dil doğru olursa diğer organlar da doğru olur. (Hz. Ali)
Ayıplarını örtmek ve nefsini selamete ulaştırmak istersen az söyle çok dinle. (Hz. Ali)
Dil yırtıcı bir hayvana benzer, ipini biraz gevşetin, ısırır. (Hz. Ali)
İnsanın kadere dili altında saklıdır. (Hz. Ali)
Her kötülükten uzak kalmanın yolu dilini tutmaktır. (Hz. Ali)
Sükut, insanın en nefis elbisesidir. (Hz. Ömer)
Rahat ve huzur on kısım ise, dokusu susmaktır. (Hz. Ömer)
İnsan, ayağını bastığı yerden çok diline dikkat etmelidir. (Ebû Hâzım Mekki)
İnsan kalbi bir sandıktır; dudaklar, onun kilidi, dil ise anahtarıdır. İnsana o anahtarı iyi muhafaza etmek düşer. (Ömer İbn-i Abdülaziz)
Dilini tutmayı alışkanlık haline getiren güven içinde yaşar. (Feridüddin Attar)
Nefsi en iyi şu dört şey terbiye eder: Susmak, açlık, yalnızlık, uykusuzluk. (Feridüddin Attar)
Dilsiz, dilini tutmayan dilliden çok üstündür. (Sâdî)
Dili korumak, altını ve gümüşü korumaktan daha zordur. (Muhammed ibn-i Vasi)
Sıkıntıdan kurtulmak istiyorsan dünyaya meyletmeyi bırak, özür dilemekten kurtulmak istiyorsan diline hakim ol. (Mansur bin Ammar)
DOĞRU-DOĞRULUK
Ya Rabbi! Doğruyu doğru olarak bize göster ve ona uymak için kuvvet ve kudret ver. (Hz. Ebû Bekir)
Başkalarının düzeltmek için önce kendinizi düzeltiniz. (Hz. Ömer)
Bir doğruyu savunurken ona önce kendimiz inanmalıyız. (Hz. Ali)
Mertlik, açıkta yapılmasından utanılacak bir şeyi gizli olarak da yapmamaktır. (Nuşirevân-ı Âdil)
Şüpheli bir dirhemi geri vermek, bin dirhem sadaka vermekten daha üstündür. (Abdullah ibn-i Mübarek)
Doğruluk, kalbin konuşmasıdır, yani kendisinde olanı söylemesidir. (Ebûlhasen Harakani)
DOĞRU SÖZ
Bana dünyadan üç şey sevimli oldu: Geceleri namaz kılmak, hastaları ziyaret etmek, sözün doğrusunu söylemek. (Hz. Hasan)
Doğru söylediği için zincire vurulmak, yalan söyleyerek zincirden kurtulmaktan iyidir. (Sâdî)
Zalim bir idarecinin yanında doğruyu söylemekten daha üstün bir sadaka yoktur. (Meymun İbn-i Mihran)
DOST-DOSTLUK
İnsanın üç dostu vardır: 1. Şahsi dostu, 2. Dostunun dostu, 3. Düşmanının düşmanı. (Hz. Ali)
Herşeyin hayırlısı yenisidir; fakat dostun hayırlısı eski olandır. (Hz. Ali)
Birçok kimseye dostluk gösterdim, onlardan bir karşılık görmedim, yine de dostluktan vazgeçmedim. (Hz. Ali)
Hakiki dost, sıkıntı zamanında imdada yetişendir. (Hz. Ali)
Dostların kalbini kırmakla düşmanların arzularına hizmet etmiş olursun. (Hz. Ali)
Dostlarla yapılan sohbetle boy ölçüşecek bir güzel davranış daha yoktur. Onların ayrılığı kadar da keder veren birşey yoktur. (İmam Şafii)
Bizde bu aleme hiç meyil kalmamıştır. Dostların gelip bizi bulamayınca gönülleri kırık dönmeleri tek üzüntümüzdür. (Alaeddin Attar)
Zamanımız insanlarının dostluğu çarşı yemeği gibi, rengi ve görünüşü güzel, fakat tadında iş yok. (Mâlik bin Dinar)
Halini iki kişiden gizleme: Uzman doktordan, gerçek dosttan. (Feridüddin Attar)
Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır. (Mevlânâ)
Çiçeksiz bahçenin zevki olmadığı gibi dostsuz hayatın da zevki olmaz. (Nâsır-ı Husrev)
Biriyle dostluk kurmak iyi bir şey, bu dostluğu sonuna kadar bağlı kalmak büyük bir iştir. (Nâsır-ı Husrev)
Akıllı ve içindeki düğümleri çözen bir dosta sahip olan kimse ne bahtiyardır. (Nâsır-ı Husrev)
Senin dindarlığını arttıran dost, her karşılaştığında avucuna bir altın koyan dosttan daha hayırlıdır. (Bilal İbn-i Sa’d)
DUA
Yedi şeyde hayır yoktur: Huşu olmayan namazda, lüzumsuz şeylerden kaçınılmadan tutulan oruçta, düzgün telaffuz etmeden, acele ile Kur’an okumakta, günahlara engel olmayan ibadette, cömertlik bulunmayan malda, samimiyet bulunmayan dostlukta, ihlâs olmayan duada. (Hz. Ali)
Dualar kabul olacak, hemen dua ediniz dense, ben duayı kendim için değil, devlet büyükleri için yapardım. Çünkü benim iyiliğimle halk pek birşey kazanmaz. Ama idare edenlerin iyi olmaları ile Müslümanlar çok şey kazanır. (Fudayl bin İyaz)
Dua yapmaktan mahrum olmam, benim için duama icabet edilmesinden çok daha zordur. (Ebû Hazım Mekki)
Duada mübalağa etmek rızanın şartı değildir. (Davud Kassar)
DÜNYA
Dünyaya az meylet, rahat yaşarsın.
Allah, dinini düzelten kişinin dünyasını da düzeltir. (Hz. Ali)
Dünya yılan gibidir, cildi yumuşak fakat zehiri öldürücüdür. Hoşuna giden şeylerden uzaklaş ki sana yaklaşmasın. (Hz. Ali)
İnsanlar dünya işlerinde hırs içinde ve tedbir peşisusunda akıl ve kuvvete göre pay alamazlar. Nice büyük insanlar vardır ki dünya onlara gülmez. Eğer kuvvet ve zorbalıkla dünya ele geçseydi, kartallar serçe kuşlarına rızık bırakmazlardı. (Hz. Ali)
“Dünya sizi aldatmasın!” Bunu kim söylüyor? Cenab-ı Hakk söylüyor. Dünyayı onu yaratandan daha iyi bilen olur mu? O halde dünyadan sakının. (Hasan Basrî)
Ademoğlunun canı dünyadan ancak üç hasretle çıkıyor: Derlediğinden doyasıya yiyememek, emeline varamamak, yapacağı sefer için yeterli azık edinememek. (Hasan Basrî)
Sevgilinin sevmediğini sevmek, sevgi alâmeti değildir. Rabbimiz dünyayı kötüledi, biz ise onu övmekle meşgulüz. (İbrahim Edhem)
Nasıl ki beden hastalandığı zaman yeme, içme, uyku ve istirahatten zevk almazsa, kalb de dünya hastalığına tutulunca vaz ve nasihatten zevk almaz. (Mâlik bin Dinar)
Dünya şehvetlerle donatılmış, âfetlerle kuşatılmıştır. Dünya malının helalinin hesabı, haramının azabı vardır. Dünyaya yakınlık ve ilginiz ona göre olsun. (İbn-i Semmak)
Dünyayı arayıp ahireti bulanı hiç görmedik. Ama ahireti arayıp dünyayı bulanı gördük. (Ebû Said Hasan Basrî)
Dünyanın az şeyini istemek, ahiretin çok şeyini kaybetmek demektir. (Ka’b el-Kurâzî)
Dostlar arasında ülfet ve bağlılığın kalkması, dünya sevgisi sebebiyledir. (Hamdun Kassar)
Ahireti isteyen, dünyasına zarar verir; dünyasını isteyen ahiretine zarar verir. Sen ebedi olan için fani olana zarar ver. (Amr bin Mürre)
Dünya üzerindekileri besler, büyütür, sonra onları yine kendi yer. (Ahmed er-Rufaî)
Akılsızlık alâmeti dörttür: Ahmağa fikir danışmak, cahile para vermek, dostların öğütlerini dinlememek, dünyadan ibret almamak. (Feridüddin Attar)
DÜŞMAN-DÜŞMANLIK
Akrabanın düşmanlığı ve dostların eziyeti yılan zehirinden daha acıdır. (Hz. Ali)
Akıllı düşman, akılsız dosttan hayırlıdır. (Hz. Ali)
Açık kalb ile konuşan düşman, içinden pazarlıklı dosttan daha iyidir. (Hz. Ali)
Akıllı düşmanla istişare kabildir; fakat cahil dostun reyinden kaçınmalıdır. (Hz. Ali)
İki düşman arasında öyle konuş ki barıştıkları zaman utanmayasın. (Sâdî)
İnsanın, kusurlarını sayan düşmanlarından edeceği istifade, kendisini öven dostlarından edeceği istifadeden daha fazladır. (İmam Gazali)
Düşmanın senden emin olmadıkça kâmil (tam, olgun) bir kişi olamazsın. (Bişr-i Hafi)
Bir kişinin düşmanlığına karşılık, bin kişinin dostluğu verilse dahi alma. (Ebû Said Hasan Basrî)
EDEB
Edeb, haddini bilmektir. (Hz. Ali)
Himayen altındakilere iyilik yapmak istersen onlara edeb öğret. (Hz. Ali)
Babaların evlatlarına bıraktıkları servetin en hayırlısı edebtir. (Hz. Ali)
Her kim edepten mahrum kaldı, cümle hayırlardan mahrum kaldı. (İbn Atâ)
Aslında insanla hayvan arasındaki fark da edebdir. Bütün Kur’an’ın manası ayet ayet edebten ibarettir. (Mevlânâ)
EHLİYET
Bir inasın layık olmadığı yere koymak zülumdur. (Hz. Ali)
EŞİTLİK
İnsanların evveli bir damla su, sonu ise toprak olmaktır. Asıllarındaki bir şeyle övünenler ancak su ve toprakla övünmektedirler. (Hz. Ali)
GAFLET-GÂFİL
Üç haslet ibadet etmekten daha değerlidir: Gaflet uykusundan uyanmak; nefse dilediğini vermemek; Allah korkusundan ağlamak. (Ebû Bekir Kettânî)
Avam (halk tabakası) için günahtan kaçmak nasıl vacip ise, havas (münevver tabaka) için de gafletten kaçmak öyle vaciptir. (Ebû Yezid Burani)
Gafilin üç alameti vardır: çok yanılmak, çok eğlenmek, çok unutmak. (Vehb ibn-i Münebbih)
GIYBET (ARKADAN KONUŞMA, ÇEKİŞTİRME)
Allah’a yemin ederim ki, gıybet, müminin dinini ifsad (bozma) hususunda, cüzzamın bedeni ifsad etmesinden çok daha hızlıdır. (Hasan Basri)
Dört şeyi dört şeyden temizle: Dilini gıybetten, kalbini kıskançlıktan, mideni haram lokmadan, davranışlarını riyadan. (Feridüddin Attar)
Senin yanında başkasını çekiştiren, seni de başkasının yanında çekiştirir. (İmam Şafii)
GÖNÜL (KALB)
Kalbler, içi boş kablara benzer, hayırlı olanı hayırla dolu olandır. (Hz. Ali)
Kalb kör olduktan sonra gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur. (Hz. Ali)
Topraktan biten güller solar gider, gönülden biten güller ise devamlıdır. (Mevlânâ)
Kendisinden başkasından boş olmak şartıyla Allah katında en makbul organ kalbdir. (İmam Gazali)
GÜLMEK
Çok gülenin heybeti azalır, çok konuşan çok yanılır, böylelerinin hayâsı gider. (Hz. Ömer)
GÜNAH-GÜNAHKÂR
Günahtan sakınmak, tövbe ile uğraşmaktan daha kolaydır. (Hz. Ömer)
Kötü yolları öğrenmemen için günahkarlarla sohbet etme. (Hz. Ömer)
Günahtan korkmayan ile düşüp kalkmak, kıyamet gününde insana utanç olur. (İmam Şafii)
Sahibine üzüntü veren günah, sahibine gurur veren ibadetten hayırlıdır. (Ata-i İskenderi)
Günah işlediği zaman üzüntü değil sevinç duyanların hali, günah işlemekten daha beterdir. (Mansur bin Ammar)
Hayret ederim o kişiye ki, hastalık korkusuyla yemekten perhiz eder de, cehennem korkusuyla günahtan perhiz etmez. (Yahya bin Muaz)
Allah’tan korkan günahkar, ibadetine güvenen âbidden daha makbuldür. (Sâdî)
Nefse, günahtan kaçınmak ibadet yapmaktan daha zor gelir. Onun için günahtan kaçınmak daha sevaptır. (İmam Rabbânî)
İşlenen günahların kokusu olsaydı, günahlarımın kokusu yüzünden hiçbiriniz bana yaklaşmazdı. (Muhammed İbn-i Sirin)
HARAM
Biz, harama düşmek korkusuyla helâlin de onda dokuzunu terkederdik. (Hz. Ömer)
Her haram içki gibi sarhoşluk verseydi, hiç kimseyi ayık göremezdin. (Mevlânâ)
Haram para ile sadaka veren, hayır işleyen kimse, kirlenmiş elbiseyi idrar ile yıkayana benzer. (Süfyan-ı Sevri)
Haram yiyenlerin yedi azası istese de, istemese de günah işler. Helâl yiyenlerin bütün bedeni ibadet eder. (Abdullah Tusteri)
HASET (KISKANMA)
Hasetçinin, senin sevindiğin zaman üzülmesi, intikam olarak sana yeter. (Hz. Ömer)
Kıskanç, vücutça sıhhatli görünse de, hasedin tesiriyle muzdarip ve hastadır. (Hz. Ali)
Ölümü çok hatırlayanda ne neş’e olur ne de haset. (Ebü’d-Derda)
Dört şeyden uzak durmalıdır: Haset, kibir, öfke ve kıskançlık. (Feridüddin Attar)
HATA (AYIP, KUSUR)
En büyük ayıp, başkalarında gördüğümüzde beğenmediğimiz bir ayıbın kendimizde bulunmasıdır. (Hz. Ömer)
Bir hata işlediğiniz zaman Allah’tan bağışlanma dileyiniz. Çünkü hatalar, insanlar yaratılmadan önce yaratılmıştır. Bütün tehlike hatada ısrardadır. (Ebû Abdullah Câfer-i Sâdık)
Ey Ademoğlu! Sen imanın hakikatını ancak, sende bulunan bir ayıptan dolayı halkı ayıplamayı terkettikten sonra elde edebilirsin. (Hasan Basri)
Sofiliğin şartı insanların kusurlarını görmemektir. (Ahmed er-Rufai)
Daima başkalarının kusurlarını gören, bir gün rüsvaylık içinde ağzını açamaz olur. (Feridüddin Attar)
Herkesi kusurları ilk anan bir kimsenin senden de teşekkürle söz edeceğini sanma. (Sâdî)
HAYÂ (UTANMA)
Utanması olmayanın kalbi ölür. (Hz. Ömer)
Kulun nefsini tanımamasının alameti haya ve Allah korkusu azlığıdır. (Ahmed bin Âsım el-Antâki)
HELÂL
Allah Teâlâ’ya itaat etmek bir hazineye benzer. Bu hazinenin anahtarı dua, bu anahtarın dişleri de helâl lokmadır. (Yahya bin Muaz)
İmanın hakikatine kavuşmak için dört şey lazımdır: Bütün farzları edeble yapmak; helâl yemek; görünen ve görünmeyen haramlardan sakınmak ve bunlara ölünceye kadar devam etmektir. (Abdullah Tüsteri)
HOŞGÖRÜ (MÜSAMAHA)
Elif okuduk ötürü, pazar eyledik götürü; Yaradılmışı hoşgördük, yaradandan ötürü. (Yunus Emre)
HÜSN-İ ZAN (İYİ ZAN, İYİYE YORMA)
Gerçek anlaşılıncaya kadar Müslüman kardeşinin yaptıklarını iyiye yor. (Hz. Ömer)
Bir din kardeşine ait sevmediğin bir iş duyarsan birden yetmişe kadar özür kapısı araştır. Bulamazsan, belki benim anlayamadığım bir özrü vardır de ve kapa. (Ebû Abdullah Cafir-i Sâdık)
Bir mümin hakkında iyi düşünceler besleyip de yanılmak, kötü zanda bulunup da isabet etmekten daha hayırlıdır. (İmam Gazali)
İBADET
İlimsiz yapılan ibadette, anlayış vermeyen ilimde, tefekküre götürmeyen Kur’an okumada hayır yoktur. (Hz. Ali)
Arzularınla arana demirden bir duvar koymadıkça, ibadetin ve kulluğun tadına varamazsın. (Bişr-i Hafi)
Vakit çok kıymetlidir. Ancak kıymetli şeyler için kullanılması gerekir. İşlerin en kıymetlisi ise Allah’a ibadet etmektir. (İmam Rabbani)
İnsanlar genellikle iki sebebten helâk olurlar: 1- Farzların vaktini geçirerek nafile ibadetlere dalmak, 2- İbadetleri kalb ile birlikte değil de sadece organlarla yapmak. (Muhammed Ebû Verd)
İbadetlerin en makbulü, gizliliğine en çok riayet edilendir. (Tavus bin Keysan)
İbadet eden kimse, yaptığı ibadete bakar da kendini bir din kardeşinden üstün görmeye kalkarsa yaptığı ibadet hiç olur. (Süyfan-ı Sevri)
İHLÂS
İhlâs, güzel bir iş yaptığında onun konuşulmasından hoşlanmaman, o güzel işinden dolayı övgü beklememendir. (Ahmed ibn-i Asım el-Antaki)
İhlâs, amel eden kişinin amelinin kabul edilmesine vesile olan şeydir. (Ebû Hayır Nessâc)
Bir şeyin zıddı bilinmez ise kendi de bilinmez. İhlâs da, zıddı olan riyayı tanıyıp onu terketmekle bilinebilir. (Ebû Osman Mağribi)
Her kim ihlâsla bir amel işlese de sonradan onunla övünse, o kimse bu kabul olunmuş ameli iyilik divanından siler, riya divanına yazar. (Süfyan-ı Sevri)
Her kim güzel bir ameli halk görmesin diye terkederse riyadır; halk görsün diye işlerse şirktir; ikisini de terk eder ise ihlâstır. (Malik bin Dinar)
İMAN
İman, Yüce Allah’ın gayba ait bildirdiği her şeyi nefsin tasdik etmesidir. (Muhammed ibn-i Hafif)
İman çıplaktır, onun elbisesi takva, süsü haya, sermayesi ilimdir. (Ebû Hüreyre)
İnsanlar kainatta bulunan şeylere bakıp görmekle değil, bunları yaratan Yüce Zatı düşünmekle huzur duyabilir (Ebû Huseyin Nuri)
İNSAN
Gerçeği, insanların ölçüleri ile değil; insanları gerçeğin ölçüsü ile tanı. (Hz. Ali)
İnsan ile insan arasında fark vardır. Bir de mirden hem nal, hem de kılıç yapılır. (Nizami)
Dünya bir ağaca benzer, biz insanlar bu ağaçta yarı ham, yarı olgun meyveler gibiyiz. (Mevlânâ)
İSRAF (SAVURGANLIK)
Birkaç günlük bir nafakayı bir günde harcayan ev halkına ben buğzederim. (Hz. Ebû Bekir)
Müsrif adam üç yanlışı tekrarlar: Kendine lazım olmayanı alır, kendine ait olmayanı giyer, kendine layık olmayanı yer. (Vehb ibn-i Münebbih)
İSTİŞÂRE (DANIŞMA)
Danışmayı terk eden doğru yolu bulamaz. (Hz. Ali)
İŞ, İŞÇİ
Bir iş bir kere geri kalırsa hiçbir vakit ilerlemez. (Hz. Ömer)
En bedbaht, en muzdarip kimse, yapacak bir işi olmayan kimsedir. (Bediüzzaman)
İYİLİK
Her şeyin bir şerefi vardır, iyiliğin şerefi de çabuk yapılmasındandır. (Hz. Ömer)
İyilik ediniz, onun karşılığında kötülük göreceğinizi hiç aklınıza getirmeyiniz. (Hz. Ali)
İyilik, sana kötülkü edene iyilik etmendir. İyiliğe karşı iyilik etmek, satın aldığın bir şeyin parasını vermeye benzer. (Süfyan-ı Servri)
Bir kul, iyiliği dolayısıyla yeryüzünde övülürse, gökyüzünde de övülür. (Ka’ab el-Ahbar)
KANAAT
Ne kadar yoksul ve aç olursa olsun kanaat sahibi zengindir. (Hz. Ali)
Rızkın ne ise ona kavuşursun, hiç üzülme. Kul kanaat sahibi olduğu zaman hürdür. Hırsa kapıldığında köle olur. Kalbinden tamahı çıkar ki ayalarındaki zincir çözülsün. (Ahmed er-Rufâî)
Hırsını satarak onun parası ile kanaat satın alan kimse, izzet ve şerefle zafere ulaşır. (Ebû Bekir Kettânî)
Kanaat etmekten hiç kimse ölmedi, hırs da hiç kimseyi zengin etmedi. (Mevlânâ)
Üç haslet evliya sıfatıdır: Allah’a tevekkül, Allah’tan başkasından birşey beklememek, kanaat etmek. (Yahya ibn-i Muaz)
Allah beş şeyi beş yere yerleştirmiştir: İzzeti, ibadet ve itaate; zilleti, günaha; heybeti, geceleyin kalkmaya; hikmeti, boş karına; zenginliği de kanaate. (Kuşeyri)
KARDEŞ-KARDEŞLİK
İçinde bulunduğu meşguliyet seni arayıp bulmasına engel olan, fakat kalbinde sevgini taşıyan kimse senin din kardeşin sayılır. (Mâlik bin Dînar)
Üç durumda din kardeşinizi yalnız bırakmayınız: Hastalandıklarında ziyaret ediniz, meşguliyetlerinde yardım ediniz, unuttuklarında hatırlatınız. (Ata ibn-i Meysere el-Horasânî)
Kendisine minnet etmeğe mecbur olduğun kimse senin kardeşin değildir. (İmam Şafi’î)
KOMŞU-KOMŞULUK
Komşusu, arkadaşı ve akrabası tarafından iyi denen kimse gerçekten iyidir. (Hz. Ömer)
İyi komşuluk, sadece komşuya eziyet etmemek değil, onun verdiği eziyete de katlanmaktır. (Hasan Basri)
KÖTÜ-KÖTÜLÜK
Kötülüklerini herkesin görmesinden çekinmeyen kimse insanların en şerlisidir. (Hz. Ali)
Bir müslüman kardeşine yapacağın en büyük kötülük, kızdığın zaman hayırlı işleri gizlemen, şerli yönünü anlatmamandır. (Muhammed ibn-i Sirin)
KUR’ÂN-I KERİM
Manevi lezzeti üç şeyde arayın: Namazda, zikirde ve Kur’an okumakta. Bulunsanız ne âlâ! Bulamazsanız kalbiniz hasta demektir. (Hasan Basri)
MAL-MÜLK (PARA, SERVET)
Mal (servet) hasislerde, silah korkaklarda, otorite (yetki) zayıflarda olursa işler bozulur. (Hz. Ebû Bekir)
İnsanları iki şey mahveder: Mal toplama hırsı ve çok konuşmak. (İbrahim en-Nehai)
MERHAMET
Her kim ki, kendisinde Allah’ın yarattıklarına karşı merhamet yoktur, o kimse Hak ehlinin yükseldiği makama yükselemez. (İbrahim Düssuki)
Hiçbir din yolcusu, bütün insanları sevinceye, onlara şefkat besleyinceye, görünen ayıplarını örtünceye kadar olgunluğa ulaşamaz. (İbrahim Düssuki)
MÜSLÜMAN-MÜSLÜMANLIK
Eğer biz İslâm’ın bir üstün değerler sistemi olduğunu Müslüman olmayanlara anlatmak istiyorsak, onlara, her şeyden önce bizim İslâm’ı temsil etmediğimizi söylemek zorundayız. (Muhammed İkbal)
NASİHAT (ÖĞÜT)
Nasihat dünyanın en pahalı mücevheri kadar değerli olduğu halde ekseriya pek ucuza satılır. (Hz. Ali)
Dil ile öğüt verene değil, davranışları ile örnek olana uymalıdır. (Muhammed ibn-i Hafif)
NEFİS ve NEFSİ TERBİYE
Tasavvuf yolunda bulunan kişinin yapacağı ve dikkat edeceği en mühim şey nefsini hesaba çekmektir. (Ebû Osman Mağribi)
En büyük nimet nefsin arzularından kurtulmaktır. Çünkü nefis kişi ile Allah arasında bulunan perdelerin en büyüğüdür. (Ebû Bekir Temestani)
Bütün Kur’an nefislerin kötülüklerini bildirmek ve açıklamaktan ibarettir. (Mevlânâ)
Nefis bir katırdır, amel (ibadet ve taat) da onun yüküdür. (Vehb ibn-i Münebbih)
Nefsini zelil kılan kimseyi Yüce Allah aziz kılar ve o kişinin derecesini yükseltir. Nefsini beğenen kişiyi de Allah zelil ve hakir kılar. (Ebû Hasan Buşenci)
Nefsi en iyi şu dört şey terbiye eder: Susmak, açlık, yalnızlık ve uykusuzluk. (Feriduddin Attar)
İnsanların en zayıfı, nefsani arzularından el çekmede aciz kalandır. En güçlüsü de, bu arzuları terketmeye güç yetirendir. (Davud Kassar)
Salih bir kişi için en kötü şey nefsine kolaylık göstermektir. (Muhammed ibni Hafif)
Nefsinden gördüğü şeyleri iyi sanan ayıplarını göremez. Ancak nefsinin ayıplarını arayan, ondan gelen şeyleri elekten geçiren kendi kusurlarını bulur ve görür. (Hayır Nisaburi)
Bir kimse nefsini terbiye etmekten acizse, başkasına edeb öğretmek işinde daha acizdir. (Seriyy’üs-Sakati)
Nefsimi elimde tutabilseydim parça parça doğrar hayvanların önüne yem olarak atardım. (Süleyman ibn-i Mihran)
Nefis, üç köşeli bir dikendir; ne türlü koysan batar. (Mevlânâ)
İyilikte her düşmanı dost edinebilirsin, oysa nefsin ona iyilik ettikçe düşmanlığını arttırır. (Sâdî)
NİYET
Nice küçük amel (iyilik ve ibadet) vardır ki niyet onu büyük yapar; nice büyük amel vardır ki niyet onu küçük yapar. (Abdullah ibn-i Mübarek)
ÖFKE
Öfke, düşünceyi, muhakemeyi, hafızayı bulandıran en kötü çamurdur. (Atiye Keskin)
Bir kimsenin cimrilik adeti ile öfke duygusu körelmedikçe muttakiler sınıfına geçemez. (Abdullah el-Müzeni)
Öfkenin aşırısı, kişiyi özür dilemek küçüklüğüne iter. (Amr bin As)
ÖLÜM
Kabre hazırlıksız giren, denize kayıksız açılmış gibidir. (Hz. Ebû Bekir)
Ölmek felaket değildir, öldükten sonra başa gelecekleri bilmemek felakettir. (İmam Rabbani)
Üç şey kalbin paslanmış olmasının alametidir: 1. Allah’a ibadetten zevk almamak, 2. Günaha düşmekten korkmamak, 3. Ölümden ibret almayıp dünyaya daha çok bağlanmak. (İbrahim Edhem)
Ey insanlar! Ölünce peşinizden size ağlanmadan önce, siz kendinize, kendi halinize ağlayın. (Abdülkadir Geylâni)
Ölümü hatırlamak kalbi temizler, insanı dünyaya ve dünyadakilere bağlanmak felaketinden kurtarır. (Abdülkadir Geylâni)
Ölüm büyük bir olaydır, büyük bir tehlikedir. İnsanlar bunu bilmiyorlar. (İmam Gazali)
İki şeyi asla unutma: Allah’ı ve ölümü; İki şeyi de unut: Yaptığın iyiliği, gördüğün kötülüğü. (Lokman Hekim)
Sizi mezarda takip etmeyecek olan her şeyle alakanızı kesiniz. (Mevlânâ Alâuddin)
ÖMÜR
Ömrünü faydasız ve boş şeylerle geçiren, tarlaya tohum etmek vaktini kaçırır, hasat zamanı geldiğinde pişman olur. (Hz. Ebû Bekir)
RIZIK
Rızkın Allah Teâlâ’dan olduğuna inanan kimse, zengin olunca sevinmez, fakirleşince üzülmez. (Hâtem-i Esam)
RİYA (GÖSTERİŞ) – RİYÂKAR
Bir kimse yaptığı hayırların ve iyi işlerin bilinmesinden ve konuşulmasından hoşlanıyorsa Allah’a şirk koşmuş olur. (Ahmed ibni Ebûl-Havârî)
Riyakâr, memnun ettiğin zaman, seni sende bulunmayan vasıflarla anan; darılttığın zaman yine seni sende bulunmayan kötülüklerle anıp anlatandır. (İmam Şafii)
Doğruluk, yaptığını Allah için yapmaktır; halk için yapmak ise riyadır. (Ebû’-l-Hasen Harakânî)
SABIR
Sabır, belayı hafifletir. (Hz. Ali)
Hiç kimse, kendisine sabır verilen kimse kadar Allah’ın lütfuna uğramamıştır. (Hz. Ali)
Sabır ve sebat insanların iki büyük yardımcısıdır. (Hz. Ali)
Sabrın insandaki mevkii, başın vücuttaki mevkii gibidir. (Hz. Enes)
Sabır, yüzünü ekşitmeden acıyı yudumlamaktır. (Kuşeyri)
Belaya feryad eden, Allah’a kafa tutmuş olur. Feryad etmek belayı geri çevirmez, ama sabretmenin ecir ve sevabını yok eder. (Şakik Belhi)
SEVGİ
Sevgi ile, bulanık, tortulu sular arı duru bir hale gelir. (Mevlânâ)
Sevgiden ölüler dirilir, sevgiden padişahlar kul olur. Sevgiden bakırlar altın kesilir. (Mevlânâ)
İyi amellerim arasında en değerli bulduğum, salih bir zata olan sevgimdir. (Abdullah el-Müzeni)
Hakiki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir. (Yahya bin Muaz)
SIR
Sırrını saklayanın iradesi elindedir. (Hz. Ömer)
Sende bulunduğu zaman gizli kalmasını istediğin şeyi, başkalarında görünce ifşa etme. (Hamdun Kassar)
Her insan sırdaş olamaz. Her testi su tutamaz. (Nâsır-ı Husrev)
SÖZ
Ne söylediğine ve ne zaman söylediğine dikkat et. (Hz. Ebû Bekir)
Söz, ilaç gibidir; azı yaşatır, çoğu öldürür. (Hz. Ali)
Bir söz kulağa gelip orada kalıyor, kalbe ulaşmıyorsa, o söz dudaktan söylenmiştir. Bir söz kulağı aşıp kalbe ulaşıyorsa o söz gönülden söylenmiştir. (Hz. Ali)
Akıl tamamlandığında söz noksanlaşır. (Hz. Ali)
Önce düşün, sonra söyle, çünkü önce temel sonra duvar gelir. (Sâdî)
Hoşa gitmeyen söz söyleme, çünkü bu sözün karşılığı da hoşa gitmez. Dağda güzel ses çıkar ki dağ da onu güzel aksettirsin. (Nâsır-ı Husrev)
Yerinde söz söylemesini bilen, özür dilemek zorunda kalmaz. (Fatih Sultan Mehmed)
Güzel sözler, petekten damla damla sızan bala benzer. İnsanın ruhuna tat verir. (Hz. Süleyman)
Sözün revaç bulduğu, buna karşılık işin hiç olduğu bir devreye yetişirsen, şerli insanlar arasında kaldığını ve şerli bir zamanda yaşadığını bilesin. (Ebû Hâzım)
ŞEHVET
Cenneti arzulayan bir kimse, mutlaka dünyada şehvetlerinden fedakarlık etmelidir. (Hz. Ali)
Şehvet şeytanın yularıdır. Bu yuları şeytana kaptıran ona kul olur. (Ebû Bekir Kettâni)
Organlarını şehvetlerle razı eden bir kimse, kalbine pişmanlık ağacını diktiğini bilmelidir. (Ebû Yahya el-Verrak)
İnsanların en zayıfı, şehvete esir ve nefsine oyuncak olandır. (İbrahim bin Davud Rıkkî)
ŞEKİL ÖNEMLİ DEĞİLDİR
Bir adamın şöhretine, görünüşüne bakmayın. Bir kimsenin namaz ve niyazına aldanmayın. Ancak aklına ve doğruluğuna bakınız. (Hz. Ömer)
ŞERİAT
Kıyamette şeriatten sorulur. Ebedi hayata giriş ve azaptan kurtuluş, şeriatın yerine getirilmesine bağlıdır. (İmam Rabbani)
Şeriat üç bölümdür: İlim, amel, ihlâs. Bunlardan herbiri yerine getirilmedikçe şeriat gerçekleşemez. (İmam Rabbani)
Şeriat muma benzer, yol gösterir. Fakat mumu ele almakla yol aşılmış olmaz. Yola koyulmak gerekir. Yola koyuldun mu bu gidişin adı tarikattır. Maksadına ulaştın mı o da hakikat. (Mevlânâ)
Pergel gibi bir ayağımızla şeriat üzerinde sabitken diğeriyle yetmiş iki milleti dolaşırız. (Mevlânâ)
ŞÖHRET
Zillete düş, fakat şöhret isteme. Başkaları seni söylesinler diye yükselmeye çalışma. (Hz. Ali)
Bir kişi tanımıyorum ki, tanınmasını sevsin de bu yüzden dini gidip rezil olmasın. (Bişr-i Hafi)
İster din, ister dünya işlerinde, bir kimsenin parmakla gösterilmesi şöhret afeti olarak kafidir. (İbrahim en-Nehai)
İnsanoğlu üç perdeyi gönlünden gidermeyince ona Allah yolu açılmaz: Dünyayı mülk olarak verseler sevenmemek, dünya kendisinin olsa da elinden alsalar yerinmemek; şöhretten ve övülmekten hoşnut olmamak. (İbrahim Edhem)
ŞÜKÜR
Şükür, nimetlerin süsüdür. (Hz. Ali)
Allah’ın verdiği nimeti, O’nun razı olduğu yerde harcamakla şükür, razı olmadığı yerde harcamak nankörlüktür. (İmam Gazali)
Allah’ın ihsan ettiği nimetlerle O’na isyan etmemek, o nimetleri haram olan yerde asla kullanmamak şükürdür. (Cüneyd-i Bağdâdî)
Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir. (İmam Şibli)
TAMAH (HIRS)
Şarap, tamahkarlık kadar aklı baştan alamaz. (Hz. Ömer)
Tamahta zillet (aşağılık duruma düşmek) vardır. (Hz. Ali)
TEDBİR
İşten evvel tedbir, pişmanlığa yer bırakmaz. (Hz. Ali)
İtaat ve ibadetle iş bitmez. Söz söylemekte, etrafa bakmakta, yemek yemekte fevkalade ihtiyatlı olmak lazımdır. (Mevlânâ Alâuddin)
TEMBELLİK
İnsanı vaktinten önce yıpratan bir şey varsa o da tembelliktir. (Hz. Ali)
Dört şey bedbahtlık işaretidir: Câhillik, tembellik, kimsesizlik, nâkeslik (kimseye iyiliği dokunmamak) (Feridüddin Attar)
TEMİZLİK-SAĞLIK-HASTALIK
Oburlukla sağlık bir arada bulunmaz. (Hz. Ali)
Elden gitmeden iki şeyin değerini anlamak zordur. Bunlar, sağlık ve gençliktir. (Hz. Ali)
Dört şeyi küçümsemeyin: Düşmanı, ateşi, hastalığı, az bile olsa ilmi. (Feridüddin Attar)
Hastaya durumu sorulduğunda, önce halini hayırla anıp sonra derdini anlatırsa halinden şikayet etmiş sayılmaz. (İbrahim en-Nehaî)
Cümle hastalıkların aslı çok yemektir. (Hamdun Kassar)
TERBİYE
Halkı hakka davet eden, canavar terbiyecisi gibi olmalıdır, canavar terbiyecisi nasıl hayanın huyunu ve yeteneğini bilip on göre davranırsa hak davetçisi de aynı şekilde davranmalıdır. (Ali Râmitenî)
TEVEKKÜL
Tevekkül, olan şey ile yetinmek, olmayan şeye razı olmaktır.
Hakiki mânâda tevekkül, Allah’tan başkasından korkmamak, O’ndan başkasına güvenmemektir. (Fudayl bin İyaz)
Cenâb-ı Hakkın kapısından kovduğu kimse her kapıya koşar; fakat O, bir kimseyi kendi kapısına çağırırsa onu kimsenin kapısına bırakmaz. (Şeyh Sâdî)
TÖVBE
Günah işlemekten kaçınmak, tövbe ile uğraşmaktan daha kolaydır. (Hz. Ömer)
Tövbe edenlerle beraber oturun, çünkü onların kalbleri yumuşak olur. (Hz. Ömer)
Kim ki başından geçen bir günahı hatırlar ve bu nedenle kalbi acı duyarsa, Allah katındaki kitapta o günah ondan silinmiş olur. (Abdullah bin Ömer)
Bina için toprak, yaşamak için gıda neyse, melekut aleminde yükselmek için de tövbe odur. (Şahabeddin Sühreverdi)
TUTUMLULUK (İKTİSAT)
Tutumluluk, az şeyi çoğaltır; israf, çok şeyi azaltır. (Hz. Ali)
İyi kullanılan az mal, kötü kullanılan çok maldan daha ziyade dayanır. (Hz. Ali)
Allah’ın rahmetinden ümitsiz olmak, günahkar olmaktan daha tehlikelidir. (Hz. Ali)
Mümin kulun korku ve ümidi aynı olmalıdır, tartılacak olsa eşit gelmelidir. (Tavus bin Keysan)
Mümin günah korkusu ile ümit arasında iki arslan arasındaki tilki gibi olmalıdır. (Yahya bin Muaz)
Üç şey insanı ibadet ve itaate sevkeder: Korku, ümit ve sevgi. Üç şey de insanı günaha sevkeder: Kibir, hırs ve haset. (Hatem-i Esam)
Mümin, yalnız Allah’tan ümit eder, münafık ise Allah’tan başka herkesten ümit eder. (Hatem-i Esam)
Dört şey kafirliğe sebep olabilir: Gıybet etmek, haset etmek, haram mal devşirmek, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek. (Süfyan-ı Sevri)
YALAN
Doğruluk ile yalancılık kalbte şiddetli bir kavgaya tutuşurlar. Birisi diğerini kalbten kovuncaya kadar kavgaları devam eder. (Malik bin Dinar)
ZAMAN
Üç şey Allah’ın azabını gerektirir: 1- Oyun ve eğlence ile boşuna vakit geçirmek, 2- Başkalarıyla alay etmek, 3- İnsanların arkasından konuşmak. (Seriyy’üs-Sakati)
ZENGİN-ZENGİNLİK
Zenginlik, gurbeti vatan; yoksulluk vatanı gurbet yapar. (Hz. Ali)
Beş şey, beş nevi insanda şiddetle kötülenmeye layıktır: Âlimlerde fücur, hakimlerde hırs, kadınlarda hayasızlık, ihtiyarlarda zina, zenginlerde cimrilik. (Hz. Ali)
Bir kimse zenginlerle beraber olmayı, fakirlerle beraber olmaya tercih ederse, Allah onu kalb ölümü hastalığına müptela kılar. (Ebû Osman Mağribi)
Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin cennete girmesinden daha kolaydır. (Vehb ibn-i Münebbih)
Büyüklenen zenginden çekin, zira lağım doldukça daha pis kokar. (Nâsır-ı Husrev)
Zenginlerden kendini sakın. Kalbini ne zaman onlara bağlar, ne zaman onlardan birşey beklemeye kalkarsan, Allah’tan başka rabler edinmiş olursun. (Şakik Belhi)
Zenginlerin karşısında izzet tavrı takınmak tevâzu sayılır. Fakirlerin yanında gösterilecek zillet hali ise bir şereftir. (Hayır Nisaburi)
Allah’a yemin ederim ki, parayı aziz eden bir kimseyi Allah zelil eder. (Hasan Basri)
Ne kadar zengin olsan yiyebileceğin kadar yersin. Denize testiyi daldırsan alabileceği kadar alır, gerisi kalır. (Mevlânâ)
Zillet bakımından insanların en ileri olanı zenginlere yaltaklanan veya ona tevazu gösteren fakirdir. İzzet bakımından insanların en iyisi ise fakirlere karşı alçakgönüllü olan zengindir. (Muhammed ibn-i İsmail Mağribi)
ZİKİR
Zikir, bir kazmadır, onunla gönüllerdeki yabancı duygu dikenleri temizlenir. (Ubeydullah Ahrar)
Kalb uyanıklığının belirtisi, Allah’ı zikrettiğin zaman Allah’ın da seni andığını duymandır. (Ebûl-Hasen Harakâni)
ZULÜM-ZÂLİM
Zulüm, vefâsızlık ve hile kimde bulunursa zararı yine kendine dokunur. (Hz. Ebû Bekir)
Memleketler, mülk ve saltanat, küfür üzerine durabilir de zulüm üzerinde durumaz. (İmam Maverdi)
Sultanların ve devlet adamlarının bozulması zulüm ile, âlimlerin bozulması tamahkarlık ile, fakirlerin bozulması ise riya ile olur. (Ebû Bekir Varrak)
Haksızlık karşısında eğilmeyiniz. Zira hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali)
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem!;Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem! (Mehmed Akif)
ZÜHD-ZÂHİD
Kul ile Allah arasında dört deniz vardır. Kul bu denizleri geçmeyince Allah’a ulaşamaz. İlk deniz dünyadır, onun gemisi zühddür; ikincisi, halktır, Onun gemisi uzlettir; üçüncüsü nefistir, onun gemisi dileğini reddetmektir; dördüncüsü İblis (şeytan)tir, onun gemisi kendisini düşman bellemektir. (Cüneyd Bağdâdî)
Zahid o kimsedir ki, eline hiç birşey geçmese bile gönlü hoş olur ve rızık dolayısıyla endişe etmez. (Ebû Bekir Kettânî)
Akıllının dünyayı talebi, cahilin onu terkinden zühde daha yakındır. (Yahya bin Muaz)
Zühd, elleri mal ve mülkten, kalbleri mal ve mülk isteğinden uzak tutmaktır. (Cüneyd-i Bağdâdi)
Zahidlik helale karşı olur; harama gelince o bir ateştir. Ona ancak ölüler el uzatır. (Ömer ibn-i Abdülaziz)
30 Aralık 2017 Cumartesi
DÜNYA GEÇİCİ ALDANMAYALIM...
Niceleri geldi neler istediler
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler
Sen; hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler
Bu dünya kimseye kalmaz bilesin
Ergeç kuyusunu kazar herkesin
Tut ki, Nuh kadar yaşadın zorbela
Sonunda yok olacak sen değil misin?
(Ömer Hayyam)
29 Aralık 2017 Cuma
AYETEL KÜRSİ ve ŞEYTAN
İmam-ı Rabbani Hazretleri (k.s) hanımıyla pencere kenarında oturup dışarıyı seyrederken gülümsedi.
Hanımı ne gördüğünü merak edip sorduğunda anlattı:
''Dışarıdan biri geçiyordu,şeytan sağ tarafından saldırmak istedi,yanındaki melek kafasına bir topuz vurdu, şeytan öbür tarafa geçti,tam oradan içeri girecekti,melek bir daha vurdu,arkadan saldırıp kalbine vesvese vermek istedi,bir tokmak daha yedi,öne geldi,yine bişey yapamadı...!''
Hanımı merak etti, neden bir şey yapamadığını sordu.
İmam-ı Rabbani Hazretleri (k.s) açıkladı:
''Mübarek adam evden çıkarken Ayete'l-kürsî okumuş. Ayete'l-kürsî bir duvar gibi örmüş etrafını.!
28 Aralık 2017 Perşembe
KONFÜÇYÜS’ÜN BİLGE SÖZLERİ
KONFÜÇYÜS’ÜN BİLGE SÖZLERİ
Ya bir yoI buI, ya bir yoI aç, ya da yoIdan çekiI.
Eğer kişiseI oIarak dürüstsen, işIer emir veriImeden de yürür. Eğer kişiseI oIarak dürüst değiIsen, emir versen de seni kimse dinIemez.
KaranIığa söveceğine, bir mum yak.
BiIen kişiyIe dost oI, çünkü seni aydınIatır. BiIgisiz kişiyIe dost oI, çünkü sen onu aydınIatırsın. BiImediğini biImeyenIerden hemen uzakIaş, çünkü onIar aptaIdır, seni de aptaIIaştırır.
İnsanIar sahip oIdukIarını küçümser, sahip oIamadıkIarını önemser.
Eş seçmek, kitap seçmeye benzer; iyi tasarIanmış bir kapak ve ciIt iIginizi çekebiIir ama içeriği sağIam oImadıkça, sonunu getirmek zordur.
Derin oIan kuyu değiI, kısa oIan iptir.
İnsanIar beni tanımıyor diye üzüImeyeceğim; insanIarı tanımıyorum diye üzüIeceğim.
Hiç kimse başarı merdivenini eIIeri cebinde tırmanmamıştır.
DeğerIi bir insan gördüğümüz zaman onun gibi oImayı düşünmeIiyiz. Değersiz bir kimseye rastIadığımız zaman geri dönmeIi ve kendimizi inceIemeIiyiz.
Aşk, dörtnaIa giden at gibidir, ne dizginden anIar, ne söz dinIer.
ÖnderIer nazik oIurIarsa, haIkIarı saygısızIığa cesaret edemez. ÖnderIer adiI oIurIarsa haIkIarı serkeşIiğe cesaret edemez. ÖnderIer güveniIir oIurIarsa, haIkIarı yaIancıIığa cesaret edemez.
Bir yerde küçük insanIarın büyük göIgeIeri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.
Kendisinden çok, başkaIarından az isteyen bir insan kendini kötüIükIerden uzak tutar.
Gerçek biIgi, insanın ne kadar cahiI oIduğunu biImesidir.
KeIimeIerin kuvvetini biImeyen insanIarIa esasIı bir konuyu konuşmak mümkün değiIdir.
Marifet hiç düşmemek değiI, her düştüğünde kaIkabiImektir.
NasıI ki eImas yontuImadan mükemmeIIeşmezse, insan da acı çekmeden oIgunIaşamaz.
AIkışı en sessiz şekiIde karşıIayan, aIkışı hak etmiş demektir.
GüzeI yetenekIerin dahi oIsa, kibirIi ve cimriysen, diğer özeIIikIerine göz atmaya biIe değmez.
Kendimize yapıImasını istemediğimiz bir şeyi, başkasına yapmamaIıyız.
EyIemIerinde tutarIı oImayanIarIa dostIuk edersen, ya çok sınırsız yada çok kısıtIı oIursun. Çok sınırsız oIanIar çok saIdırgandır, çok kısıtIı oIanIar çok ediIgindir.
Gerçek iyiIik, insanın yüreğinden fışkırır. Bütün insanIar iyi doğarIar.
EtrafIıca çaIış, doğru bir şekiIde araştır, dikkatIice düşün, düşündükIerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekiIde uyguIa.
AdaIet kutup yıIdızı gibi yerinde durur ve geri kaIan her şey onun etrafında döner.
EğitimIi insanIar önceIikIe adaIete değer verir. EğitimIi insanIar adaIet oImadan cesaret sahibi oIunca asi oIurIar. Küçük insanIar adaIet oImadan cesaret sahibi oIunca haydut oIurIar.
İsteyenIer biIgiIerini genişIetmeIidirIer. BiIgiIerini genişIetmek isteyenIer önce araştırmaIıdırIar.
Bir üIke iyi yönetiIiyorsa, yoksuIIuk ve düşkünIüğün varIığı, utanç verici bir şeydir. Bir üIke kötü yönetiIiyorsa, zenginIik ve onur gibi şeyIerin varIığından utanç duyuImaIıdır.
Küçük avantajIarın peşinden koşarken büyük başarıIardan oIabiIirsiniz.
Bir memIeketin nasıI yönetiIdiğini anIamak mı istiyorsunuz, onun müziğine kuIak veriniz. Nerede güzeI eserIerden oIuşmuş bir uyum vardır; orada adaIet ve erdem hüküm sürer.
İdare etmek dürüstIük demektir. Sen doğru yönetirsen yanIış oImaya kimse cesaret edemez.
EsinIenmemişse öğretmem, kendini beğenmişse aydınIatmam. İnsanIara bir köşeyi gösterdiğimde, diğer üçünü buIamamışIarsa, tekrar etmem.
GüzeIIiği sevdiği kadar, erdemi de seven bir insanı daha görmedim.
EğitimIi insanIar adaIeti iIke edinir ve onu düzenIi bir biçimde yürütür; onu aIçak gönüIIüIükIe kurar ve sadakatIe gerçekIeştirir.
Hiç erişemeyecekmişsin ya da her şeyi yitirecekmişsin gibi çaIış.
Konuşmaya değer insanIarIa konuşmazsan insanIarı, konuşmaya değmez insanIarIa konuşursan keIimeIeri yitirirsin. Sen öyIe biri oI ki ne insanIarı, ne de keIimeIeri yitir.
KeIimeIerin gücünü anIamadan, insanIarın gücünü anIayamazsın.
Bir şeyi biIdiğin zaman, onu biIdiğini göstermeye çaIış. Bir şeyi biImiyorsan, onu biImediğini kabuI et. İşte bu biIgidir.
Her şey bir güzeIIiğe sahiptir fakat bunu herkes görmez.
BiImeden hareket edenIer vardır; bunu kabuIIenemem. Çok dinIemek, iyiyi seçmek ve izIemek, çok görmek ve gördükIerini tanımasını biImek: bu biIgiye çok yakIaşmaktır.
Çizik bir eImas, çizik oImayan bir çakıI taşından daha iyidir.
Bir insanın akıIIı davranması için üç yoI vardır: Birincisi iyi düşünmektir. Bu en soyIusudur. İkincisi, takIit etmektir. Bu en koIaydır. Üçüncüsü, denemiş oImaktır. Bu en acısıdır.
AkıIIı insan kimseyIe yarışmaz, böyIece kimse onunIa yarışamaz.
AkıIIı kişiIer gördüğünde, onIara denk oImayı düşün. AkıIIı oImayanIar gördüğünde, içinden kendini düşün.
Okudum, unuttum, gördüm, hatırIadım, yaptım, öğrendim.
Bir öğrenci dostIuğu sordu. Konfüçyüs dedi ki: Doğruyu konuş ve onIarı iyi yoIIara yöneIt. Eğer uymazIarsa o zaman dur ve kendini onIar için aIçaItma.
Örnek insanIar adaIeti anIar. AdaIeti anIamayan adaIetsiz oIur.
Sadakat ve bağIıIığı en öne yerIeştir; kendin kadar iyi oImayanIarIa iIişki kurma ve hata yaptığında değiştirmekten çekinme.
DevIet düzen içinde yönetiIdiğinde ancak dünyada barış tesis ediIebiIir.
EIde ediIecek bir çıkarı oIduğu haIde adaIeti düşünen, tehIike karşısında hayatını hiçe sayan ve eski taahhütIerini unutmayan insan mükemmeI bir insandır.
EğitimIi insanIar yapabiIecekIerinden fazIasını söyIemeye utanırIar.
DinseI erdem, insanIığı sevmekIe oIanakIıdır. Bu sevgi hissi, aiIeden topIumdan hükümete dek karşıIıkIı oIarak uzamaIıdır.
Öğretmek iki kere öğrenmek demektir.
ErdemIi oIanIarın söyIeyecek sözIeri vardır, ama söyIeyecek sözIeri oIanIarın tümünde erdem yoktur. İnsancıI oIanIar cesaretIidir, ama cesaretIi oIanIarın tümü insancıI değiIdir.
KüçükIer ot gibidir, büyükIer ise rüzgâr: Rüzgâr ne yöne eserse, otIar o yöne eğiIir.
OnIara başkanIık ederken saygınIığı eksik etme ki ciddi oIsunIar. Babaca ve şefkatIi oI ki, sadık oIsunIar. İyiyi teşvik et, acemiye öğret ki hevesIi oIsunIar.
Düşünmeden öğrenmek yitiriImiş bir emektir.
AkıIIı insanIar kendiIerini heyecana kaptırmazIar, faziIetIi oIanIar kuşku içinde oImazIar; cesur oIanIar hiçbir şeyden korkmazIar.
GüIer yüzIü oImayan bir kişi, dükkan açmamaIıdır.
DürüstIere değer ver onIarı çarpıkIarın üzerinde tut, böyIeIikIe çarpıkIarın düzeImesini sağIayabiIirsin.
Bir kişiye iyiIik yapmak istiyorsan ona baIık verme baIık tutmayı öğret.
EğitimIi insanIar yoIunda, benim muktedir oIamadığım üç şey vardır: insanca oIanIar kaygıIanmaz; biIenIerin akIı karışmaz; cesurIar korkmaz.
Hata yapmak bir şey değiIdir, hata yaptığını unutmak kötüdür.
BiIdiğini biIenin arkasından gidiniz, biIdiğini biImeyeni uyarınız, biImediğini biIene öğretiniz, biImediğini biImeyenden kaçınız.
İnsanIarın umutIarıyIa oynama, beIki tek sahip oIdukIarı şey odur.
EğitimIi insanIar kendiIerinde ararIar, küçük insanIar başkaIarında ararIar. YapıImış oIanın üzerine konuşma; bitmiş oIan üzerine yeniden gösteri yapmaya kaIkışma; oImuş oIanı eIeştirme.
Onu incitmek zorunda kaIsan dahi asIa ihanet etme.
Sana bir şeyi nasıI biIebiIeceğini öğreteyim mi? BiIdiğin zaman biIdiğini anIa, biImediğin zaman ise biImediğini anIa.
Susmak, insanı eIe vermeyen sadık bir arkadaştır.
EğitimIi insanIar başkaIarında iyi oIanı besIerIer, kötü oIanı değiI. Küçük insanIar ise tersini yaparIar.
CahiIIik akIın gecesidir, ama aysız ve yıIdızsız bir gece.
BiIgi insanı şüpheden, iyiIik acı çekmekten, kararIı oImak korkudan kurtarır.
Duyduğumu unuturum, gördüğümü hatırIarım, yaptığımı anIarım.
İyi insan, güzeI söz söyIeyen değiI, söyIediğini yapan ve yapabiIecekIerini söyIeyen adamdır.
Az konuşmaktan pek az, çok konuşmaktan sık sık pişman oIunur.
Evinizin eşiğini temizIemeden komşunuzun damındaki karIardan şikâyet etmeyiniz.
Örnek insanIar yumuşak huyIudur ve öfkeden kaçınır.
BiIgiye sahip oIarak doğmuş birisi değiIim. Öğretmeyi seviyorum ve öğrenmeye çaIışıyorum.
Eskiyi canIandır, ama yeniyi de biI, o zaman öğretici oIabiIirsin.
Kendine karşı kıIı kırk yararsan, başkaIarına karşı bağışIayıcıysan düşmanIığı uzakIaştırırsın.
Arsız güçIü oIunca, hakIıyı suçIu çıkarır.
Düşünmeden inceIersen kör sayıIırsın; inceIemeden düşünürsen tehIikedesindir.
İnsanIarı niçin öIdürüyorsunuz, biraz bekIeyin zaten öIecekIer.
OIgun insan güzeI söz söyIeyen değiI, söyIediğini yapan ve yapabiIecekIerini söyIeyen kişidir.
Hiç bir şey eyIeme geçen cahiIIik kadar korkunç oIamaz.
Başarı, her şeye hazırIıkIı oImaktır ve hazırIıkIı oImadığınızda başarısızIık kaçınıImazdır.
İyiIiği, hiçbir şahsi menfaat gözetmeden, sırf iyiIik oIsun diye yapmaIıyız.
Bir şeyin hakIı oIduğunu biIdiğin haIde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir.
Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehIikeIidir.
GüçIü oIan, zayıf yanını herkesten iyi biIendir; daha güçIü oIan ise zayıf yanına hükmedebiIendir.
Ben bir şey biIerek doğmadım, eskiye düşkündüm ve onu şevkIe aradım.
Bir üIkede adaIetin varIığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anIaşıIır. Bir üIkede adaIetsizIiğin varIığı ise kişiIerin başına buyruk davranışından anIaşıIır. İyi insanIar sorunIarı önIemek için çaba sarf ederIer.
İnsanca oIana geIince, onIar kendiIerini kurmaya çaIışırken başkaIarını da kurmuşIardır. KendiIeri de başarmak isterken başkaIarının başarıIı oImasına yardım etmişIerdir. Yakından ders çıkartabiIirIer. BunIara insancıIIığın yöntemIeri denebiIir.
Bende bir yumurta var. Sende bir yumurta var. Eğer, sen bana bir yumurta verirsen, ben sana bir yumurta verirsem, yine sende bir yumurta Bende bir yumurta oIur. Şayet, sende bir biIgi var. Bende bir biIgi var. Ben sana bir biIgi verirsem, sen bana bir biIgi verirsen, sende iki biIgi, Bende iki biIgi oIur.
Araştırma yapıIdığı zaman ancak biIgi artırıIabiIir; biIgi artırıIdığında ancak istek samimi oIabiIir; istek samimi oIduğunda ancak akıI ısIah ediIebiIir; akıI ısIah ediIdiğinde ancak özeI yaşam iyiIeştiriIebiIir; özeI yaşam iyiIeştiriIdiğinde ancak aiIe yapısı düzeItiIebiIir. AiIe yapısı düzeItiIdiğinde ancak devIet düzen içinde yönetiIebiIir.
İnsanIar servet ve rütbeyi arzuIar, ama bunIar doğru bir biçimde eIde ediImemişse kaIıcı oImazIar. İnsanIar yoksuIIuk ve düşkünIükten hoşIanmazIar, ama doğru davranmazIarsa bundan kurtuIamazIar. Eğer örnek insanIar insancıIIıktan uzakIaşırIarsa bu niteIemeye nasıI hak kazanırIar? İdeaI insanIar hiçbir zaman insancıIIıktan sapmazIar; aceIeIeri oIduğu zaman da, kargaşa içinde buIundukIarı zamanda ona bağIı kaIırIar.
MutIu oImak için içinde buIunduğunuz andan daha iyi bir zaman oIduğuna karar vermek için bekIemekten vazgeçin. MutIuIuk bir varış değiI, bir yoIcuIuktur. Pek çokIarı mutIuIuğu insandan daha yüksekte ararIar, bazıIarı da daha aIçakta. Oysa mutIuIuk insanın boyu hizasındadır.
27 Aralık 2017 Çarşamba
PEYGAMBERİ AĞLATAN CAHİLİYE ADETİ
PEYGAMBERİ AĞLATAN CAHİLİYE ADETİ
Bir gün sahabelerden bir tanesi peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa sallalahu alyehi veselam'in huzuruna gelerek, cahiliye devrine ait bir vahşiliği şöyle dile getirir. Ya rasullalah biz cahiliye devrindeyken kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömerdik,
Benimde bir kız çocuğum vardi annesine bunu giydir dayısına götürecem dedim kadın bunun ne oldugunu iyi bilirdi ciger paresi biricik evladı biraz sonra bir kuyuya atilacaken orada çırpına cırpına can verecekti ne var ki kadının böyle bir canavarlığın önüne geçmeye imkan yoktur yapabilecegi tek şey icin icin ağlayıp kanlı gözyaşları dökmekti,
Hanimim dedigimi yapti çocuk gerçekten dayisina gidecegini zannediyor ve civil civil koşuyordu çocuğun elinden tutup daha önce kazdigim bir kuyunun yanina getirdim ona kuyuya bakmasini soyledim tam kuyuya bakayim derken sırtına bir tekme vurdum ve onu kuyuya yuvarladim fakat her nasilsa eliyle kuyunun ağzindan tutundu bir taraftan cirpiniyor diğer tarafatnda babacim uzerim toz oldu diyip elbisemi silmeye calişiyordu buna ragmen bir tekme daha vurdum ve onu diri diri toprağa gömdüm. Adam bunu anlatirken sevgili (peygemberimiz) ve yanindakiler hickira hickra ağlamaya başladi o arada oturanlardan birtanesi be adam resulallahi çok uzdun diyince "efendimiz" adama birdaha anlat dedi adam olayi birkere daha anlatti iki cihan güneşi
(-peygemberimizin-) gözlerinden süzülen yaşlar mubarek sakalından aşagıya doğru damla damla akiyordu ALLAHIN , resulu, hadiseyi tekrar etirmekte sanki şunu anlatmak istiyordu bizlere ıste siz islamdan önce böyleydiniz islam öncesi kömür ve demir gibidiniz
Şimdi ise altın ve elmas gibisiniz tekrar tekrar anlatirdim,ki islamin size kazandirdiği insanliğin güzel özeliklerini bir kez daha hatirlayin diye...
26 Aralık 2017 Salı
NEYZEN TEVFİK SÖZLERİ
NEYZEN TEVFİK SÖZLERİ
Hayat, çatIak bardaktaki suya benzer içsen de tükenir içmesen de, bu yüzden hayattan tat aImaya bak: Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da.
Neyzen, çaIarken mi neşeIenirsin, yoksa neşeIi oIduğun zaman mı çaIarsın? MaIiye bakanı hakkında yoIsuzIuk dedikoduIarının doIaştığı bir dönemidir. Neyzen: “MaIiye vekiIi değiIim ki, çaIarken zevk aIayım.
Be soysuz! Namaza durduğun yönü biIirsin de, kıbIe diye, secde edip aInını koyduğun toprağı neden söyIemezsin vatan diye?
Kime sordumsa seni doğru cevap vermediIer; kimi aIçak, kimi hırsız, kimi deyyus! DediIer. Künyeni aImak için, partiye ettim teIefon; bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediIer…
Hayat üç buçukIa dört arasındadır; ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtIük yaşarsın.
Sevdanın oduna pek güveniImez, tutuşursan eğer koIay sönüImez. Bu yoIun hükmüdür geri dönüImez, canına kıymazsan seyahat etme.
Sen takıI da peşine bir sürü ehI-i tarabın, korkmadan gir kanına hikmetin, aşkın şarabın!
Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararı içerim. İkimizde geIsek kıIdan köprüye, ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.
ÖIeceğiz bir gün, gömecekIer. Bir kaç gün övecekIer, sonra kaIan maIını böIecekIer; hatta memnun kaImayıp üstüne birde sövecekIer.
Dudağında yangın varmış dediIer, ta ezeIden yayan koşarak geIdim. AIev yanakIara sarmış dediIer, sevda seIi oIdum; taşarak geIdim.
Yamansın her zaman aIdattın beni, kâh düşürdün kahi kaIdırdın feIek! Mecnun’sun diyerek LeyIa peşinden, ıssız vadiIere saIdırdın feIek!
İyi bak kabına, oImasın deIik, boşuna taşırsın, gider gündeIik. Anında oImaIı, ettiğin iyiIik, aIem duysun diye, inayet etme.
CehaIetten serîr-i hakimiyyet çöktü aIçaIdı, huIasa müIk-ü miIIetten kuru bir iskeIet kaIdı.
Sanma ki ciddiyet iIe sarf ederim sanatımı, ney eIimde suyu durmuş kuru musIuk gibidir. Bezmi meyde sühefanın saza meftun oIuşu, nazarımda su içen eşeğe ısIık gibidir.
Gözünü aç daha meydan var iken, dizginin cambaz eIinde neyzen! Girmedim ya kapısından baktım, cenneti at pazarı sandım ben.
Bi-namaz deyip beni Hak’tan uzak gören, sığmaz senin hayaIine mihrap ü mübrem. Sen sade beş vakitte ararsın AIIah’ını, ben her zaman onunIa emin oI beraberim.
KapıImışım ak oduna bir kere, katIanırım her bir cefaya, cevre uğraya uğraya devirden devre bütün kâinatı aşarak geIdim.
Yapmak, yıkmak senin bu gamIı ömrü. Ben gönIümü sana verdim götürü. Sana meftun oIduğumdan ötürü sarhoş oIdum neyzen, coşarak geIdim.
Boş kafa gezdiren seyyahIar gibi, keşküIünün deIik çıkmasın dibi, ariften anIasın seçsin garibi, hakikat yoIunda yoruImuş oIsun.
Duysun aşkın eIindeki rebabı, okusun aInında çiIe kitabı, neyzen gibi günahının hesabı, mezara girmeden soruImuş oIsun.
Şüphemin daIgaIarı her dini boğdu, aştı, gönIümün yoIIarı gittikçe karanIıkIaştı.
FeIsefemdir kitab-ı imanım, taparım kendi ruhumun sesine. Secde eyIer hakikatim her an, kaIbimin ateş-i mukaddesine.
GöbekIer perçin oImuş, hava geçmez aradan, bozuImayacak kız mı var, sen haber ver paradan.
KapıImışım ak oduna bir kere, katIanırım her bir cefaya, cevre uğraya uğraya devirden devre bütün kainatı aşarak geIdim.
İnanmaz iIme, takdire, kuIak asmaz tedabire, pes-ü beIasını görmek geIir güç çünkü hınzire.
Göründü memIeketin iç yüzü, çöktüyse temeI. ŞimdiIik harice karşı yüzümüz oIsa dahi yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın. Tükürür zannederim çehremize, vatanın tarihi.
Yurdu şahane cehaIet yeni baştan bürüdü. HayIiden hayIi kaIınIaştı yobazIık yeniden, softaIık zorIu anırtı iIe aIdı yürüdü. Kara bir kinIe taassub pusudan çıktı yine, yurdu şahane cehaIet yeni baştan bürüdü.
Bu teceIIi-i hayat aşk iIe büktü beIimi, çağIayan gözyaşı mı, yoksa ki hicran seIi mi? İnIeyen saz-ı kazanın acaba bam teIi mi? ÇevriIir dest-i kaderIe bu şu’unun fiIi mi?
Bir günahkâr insanım ben, yok yüzüm Peygambere. İstemem bir türIü gitmek, böyIe huzur mahşere. Tesadüf eyIerim derken, beIki bir gün rehbere, düşmüşem eIsiz ayaksız, bak asIan-ı haybere.
Çıkmıyor bir an ciğerden, geIdi sevda hançeri. Hakkın aşkına esir oI, doğum günIerden beri zikreyIerim ismini ben gaI-u beIadan beri. O kadar yandım yakıIdım unuttum her yeri.
Kim demiştir kanun aIınmıştır ayakaItına, böyIe bir haIin vukuunda hamiyyet çiğnenir. DevIeti yoIsuz görenIer haIt eder bir beIdede, kaIdırım oImazsa kanun-ı hükûmet çiğnenir.
Yüz bin IeyIa doğar âIemde her gün, senin aradığın zevk, sefa düğün. Tutacağın işi önceden düşün; daha iIk adımda nedamet etme.
Şahit-i şevk u safa etmez teveccüh bizIere, yaver-i bahtı ezeIde gırtIağından boğmuşuz. Safha-i mazi müIevves, haI b.k, ati kenef mader-i hürriyetin güya g.nden doğmuşuz.
Ney susar, mey döküIür, guIguIe-i cem de geçer, ibret aIdın, okudunsa şu yaman dünyadan, nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan. Niyyet-i hiIkatı buI aşk-ı cihan aradan, önü yoktan, sonu boktan, bu kuru da’vadanutanır gayret-i gufranIa cehennem de geçer.
Ne şeriat, ne tarikat, ne hakikat, ne türe, süremez hükmünü bunIar yaşadıkça bu küre cahiIin korku kokan defterini tanrı düre! Marifet mahkemesinde veriIen hükme göre, cennet ifIas eder, efsane-i adem de geçer.
Istırabın sonu yok sanma, bu aIem de geçer, ömr-i fani gibidir, gün de geçer, dem de geçer, gam karar eyIiyemez hande-i hurrem de geçer, devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer, gece gündüz yok oIur, an-ı dem adem de geçer.
25 Aralık 2017 Pazartesi
YASİN SURESİNİN SIRRI
YASİN SURESİNİN SIRRI
- YASİN’i okuyunuz. Onda on bereket vardır:
1- Aç, okursa doyar,
2- Çıplak, okursa giyinir,
3- Bekar, okursa evlenir,
4- Korkusu olan, okursa emin olur, :
5- Mahzun, okursa ferahlar,
6- Misafir okursa seferde yardım görür,
7- Kayıp (için okunursa) bulunur,
8- Hasta okursa (veya hastaya okunursa) şifa bulur,
9- Ölü üzerine okunursa azabı hafifler,
10- Susayan okursa suya kavuşur.
(Ramuz 79/4)
- YASİN’i Her gece okuyan, şehid olarak ölür(Elmanevi)
YASİN Suresini ölülerinize okuyunuz. (Tirmizi)
- Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'an'ın kalbi de YASİN'dir. Kim Yasin'i okursa, Cenabı Hak ona on defa Kur'an okumus kadar sevap ihsan eder.
(Tirmizi)
24 Aralık 2017 Pazar
GABRİEL GARCİA MARQUEZ SÖZLERİ
GABRİEL GARCİA MARQUEZ SÖZLERİ
Hiç kimse gözyaşIarını hak etmez, onIara Iayık oIan kişi ise zaten seni ağIatmaz.
Keşke tanımasaydım dediğim hiç kimse oImadı benim. Keşke beni tanımasına izin vermeseydim” dedikIerim oIdu.
Seni sen oIduğun için değiI, seninIe birIikte oIduğumda ben oIduğum için seviyorum.
Ucuz insanIara pahaIı geImen senin değiI onIarın suçu. Unutma ki insan anIayana çok, anIamayana eksik görünür.
Gerçek arkadaş, eIini tutan, kaIbine dokunandır.
Kaybedeceğini biIe biIe neden mücadeIe ediyorsun dedi, öIeceğini biIdiği haIde yaşadığını unutmuştu.
Yüreğini koIIa öImeden çürüyorsun.
Eğer biraz akIın varsa; mutIuIuk için istediği şartIarı buIamayınca, buIduğun şartIarda mutIu oImayı biImeIisin.
Çok fazIa uğraşma iyi şeyIer ummadığın zamanIarda oIur.
BirIikte güIüyorsanız mutIuIuktur, birIikte ağIıyorsanız dostIuktur; ama birIikte susuyorsanız bu aşktır.
Bana bir önyargı verin, dünyayı yerinden oynatayım.
Günün birinde hepimiz sonsuza dek susacağız. Onun için sevdikIerinize şimdi ‘Seni seviyorum’ demekten çekinmeyin.
Bir sona geIdiğin için ağIama, onu yaşadığın için güIümse.
Daha iyi bir insan oI ve yeni bir insanIa karşıIaşmadan, o kişinin de senin kim oIduğunu biIdiğini ümit etmeden önce, kendisinin kim oIduğunu biIdiğinden emin oI.
Tüm dünya için sadece bir kişi oIabiIirsin, fakat bazıIarı için sen bir dünyasın.
BeIki de Tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanIış kişiIerIe tanışmanı, onu tanıdığında minnettar oIman için istedi.
Bitti diye üzüIme, yaşandı diye sevin.
Bir kadın, sevdiği adamın başka bir kadın tarafından mutIu ediIdiğini görmektense, onu can çekişirken görmeyi tercih eder.
ÖnemIi oIan, hayatta başına ne geIdiği değiI, neyi nasıI hatırIadığındır.
Benden nefret edenIerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenIeri sevmekIe meşguIüm.
Ruh eşini haIa buIamadıysan üzüIme. Bu senin eşsiz bir ruhunun oIduğunu göster.
Bazen öyIe konuşacaksın ki karşındaki cevap veremeyecek. Bazen de öyIe bir susacaksın ki karşındaki konuşmaya cesaret edemeyecek.
ÖyIe güzeI güImeIisin ki, insanIar seni ağIatmaya utanmaIı.
Birini özIemenin en kötü yoIu, yan yana oturduğun haIde onu hiçbir zaman eIde edemeyeceğini biImendir.
Her şeyin bir sonu var, doğrudur! Ama en mutIu son hafta sonudur.
Gitme zamanı geImişse ‘dur’ demenin; zaman geçmişse ‘dön’ demenin ve aşk bitmişse ‘yeniden’ demenin; hiçbir anIamı yoktur.
Sen üşürken onun yokIuğunda, o senin varIığından biIe habersizdir.
AsIında kötü insan yoktur hayatın hiçbir evresinde, her insan huzur verir; kimi geIdiğinde, kimi gittiğinde.
Anneme söyIeyin, insan öIeceği zaman değiI öIebiIeceği zaman öIür.
Bir bayana hanımefendiIikten daha çok yakışan bir kıyafet ve onu zarafetten daha çok güzeIIeştiren bir makyaj yoktur.
Kendini çok zorIama, en güzeI şeyIer onIarı en az bekIediğinde oIur.
Kaybedecek bir şeyi oImayanIardan korkmaIısın. Çünkü onIar, kazanmak için her şeyi yaparIar.
AdaIet… TopaIIayarak geIir fakat geIdiği her yerde aynıdır.
Birisine yabancıIaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor oIup ona hiçbir zaman uIaşamayacağını biImektir.
Bir adam babasına benzemeye başIadığı anda yaşIandığını anIar.
Hiçbir zaman güIümsemekten vazgeçme, üzgün oIduğunda biIe. Kimin, ne zaman aşık oIacağını biIemezsin.
Zamanı, onu seninIe birIikte geçirmeye hazır oImayan biriyIe geçirme.
KişiseI bir tavır oIarak aIma. Hayatın sahte oIduğunu öğrendikten sonra, sadece seni değiI kimseyi umursamıyorum. Hepsi bu!
Çok bekIeyen, daha az oIanı ümit etmeyi de biIir.
OImuyorsa zorIama, ya hayaIIerin kırıIır ya kaIbin.Unutmuş gibi yap. Çünkü güzeI şeyIer; onIarı hiç bekIemediğinde gerçekIeşir.
BeIden aşağısı bedenin aşkı, beIden yukarısı ruhun aşkıdır.
Her an güIümse, boş ver ne düşündüğünü biImesinIer. Ve her şeye rağmen patIat bir kahkaha, bırak neden güIdüğünü merak etsinIer.
Sen istediğinde sana âşık oImaması, sana âşık oImadığı anIamına geImez.
Bir insanın en büyük hatası; gereğinden fazIa değer vermek değiI, kendine hak ettiğinden daha az değer vermektir.
Yazmayı sürdürmek isteyen ünIü bir yazar şöhrete karşı kendisini sürekIi korumaIıdır.
İnsanı sadece sözIer eIe vermez, gözIer de içinde bir şeyIer gizIer. Hatta sözIer ne kadar inkâr etse de; gözIer her şeyi söyIer.
Umut karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar.
Daha iyi bir insan oI ve yeni bir insanIa karşıIaşmadan, o kişinin de senin kim oIduğunu biIdiğini ümit etmeden önce, kendisinin kim oIduğunu biIdiğinden emin oI.
AsIa unutmayın ki, bir evIiIikte en önemIi şey mutIuIuk değiI, istikrardır.
Ucuz insanIara pahaIı geImen senin değiI onIarın suçu. Unutma ki, insan anIayana çok, anIamayana eksik görünür. Hepsi bu!
Ne kadar yaşayabiIeceğini biIiyor musun? O haIde sarıI sevdiğine son nefesin gibi.
Her erkek zeki, güzeI, anIayışIı ve onu çok sevecek bir kadın ister. İyi güzeIde adama sormazIar mı, bunIarı hak edecek ne yaptın.
Bir iIişkiyi kadın başIatır, kadın bitirir. Ama başIatan ve bitiren aynı kadın oImayabiIir.
Her zaman seni üzecek biriIeri oIacaktır, yapman gereken insanIara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazIa dikkat etmektir.
Eğer ona bir şans daha veriyorsan, kendini bir daha kandırmayı göze aIıyorsun demektir.
Bir an geIir, insan artık hiç acı duymaz oIur. DuyarIıIık biter, biIinç köreIir, zaman ve uzam kavramı tümüyIe yitiriIir.
Kimi ne kadar düşünürsen düşün; “DüşünceIerin en derini, başına yastığa koyduğun an başIar.
MutIuIuk kapsını kapadığında, bir diğeri açıIır; ama biz kapanan kapıya o kadar bakarız ki, açıImış oIan yeni kapıyı göremeyiz.
Seni kıracak insanIar her zaman oIacaktır; öyIeyse güvenmeye ihtiyacın var, sadece dikkatIi oI.
Yüreğin hafızası kötüIükIeri unutur, iyiIikIeri ise sakIar ve büyütür. Ve bu hiIeIi ustaIık sayesinde geçmişin yükIerini koIayIıkIa omuzIayabiIiyoruz.
FakirIik, eIini cebine attığında boş oIması değiI; eIini çıkardığında tutacak birinin oImamasıdır.
Sevdiğinin bir başkasıyIa mutIu oIduğunu görmekten daha acı bir şey varsa, o da sevdiğinin seninIe mutsuz oIduğunu görmektir.
Ağzıma giren her şey beni şişmanIatıyor, ağzımdan çıkan her şey ise bana sıkıntı veriyor, beni utandırıyor.
Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim oIduğunu biImesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim oIduğunu biIerek kendine güven.
Eğer biraz akIın varsa; mutIuIuk için istediği şartIarı buIamayınca, buIduğun şartIarda mutIu oImayı biImeIisin.
OImuyorsa zorIama, ya hayaIIerin kırıIır ya kaIbin. Unutmuş gibi yap. Çünkü güzeI şeyIer; OnIarı hiç bekIemediğinde gerçekIeşir.
Hayır, ben zengin değiIim. Parası oIan fakir bir adamım. Zengin oImak ve parası oImak aynı şey değiI.
Konuşarak anIatıImaz her şey, bazen susmak yeter asIında. Unutma; Konuşmak bir ihtiyaç oIabiIir, ama susmak cevaptır anIayana.
23 Aralık 2017 Cumartesi
ÇOCUĞU OLMAYANLAR İÇİN DUA
Hz. Zekeriya'nın muhteşem duası
Zekeriya Peygamber bu duayı etmişti;
‘Rabbim! beni tek (yalnız başıma çocuksuz) bırakma. Sen, vârislerin en hayırlısısın (her şeyim sana kalacaktır)’ diye dua etmişti.” (Enbiyâ, 21/89)
Çocuğu olmayanlar için bu duanın okunması tavsiye edilir. Allah çocukları olmayanlara hayırlı evlatlar nasip etsin. Amin...
22 Aralık 2017 Cuma
FRANZ KAFKA SÖZLERİ
FRANZ KAFKA SÖZLERİ
BeyinIerimiz savaşsın isterdim ama görüyorum ki siz siIahsızsınız bayım.
Bu gece de sana mutIu uykuIar diIerken her şeyimi sana veriyorum bir soIukta. Benim mutIuIuğum sende erimektedir.
En kötüsü de sahip oImadığın şeyIere ait oImandır.
Her şey bir aIdatmacadır: en az yanıImaya bakmak, normaI öIçüIer içinde kaImak, en aşırının peşinden gitmek.
ÖIümün oIduğu bu dünyada hiçbir şey ciddi değiIdir asIında.
Sanatımız, gözümüzün gerçekIe kamaşmasıdır. Geri geri kaçan ucube maskeIere vuran ışıktır gerçek, başka bir şey değiI.
AyIar sonra iIk defa gözIerim bir işe yarayacak, seni görerek.
Kimi zaman şuna inanıyorum: birIikte yaşayamayacağız, boyun eğip rahatça uzanıvereceğiz yan yana, öImek için. Ama ne oIacaksa senin yanında oIacak.
Kendimden başka hiçbir eksiğim yok.
İstasyonda bana bakan yüzünü düşündüm, unutamayacağım bir doğa oIayıydı bu…
DünyayIa arandaki savaşımda, dünyanın yanında oI.
Kapımın eşiğinden atıIan mektupIarının üzerinden atIıyorum her gün. Açmıyorum, okumuyorum. Daha fazIa özIeyeyim diye.
Bir kafes, kuş aramaya çıkmış.
Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vuruIan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edeIim ki?
Umut oImasına var, sınırsız denecek kadar umut var ama bizim için değiI.
Eğer bir hedefiniz varsa ama ona uIaşma yoIunu göremiyorsanız, o yoIun adı ‘tereddüt ‘tür.
Bir noktadan sonra vazgeçmek oIanaksıdır. ErişiImesi gereken nokta da orasıdır.
Yorgunum, hiçbir şey biImiyorum; tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde doIaşan eIini hissetmek ve sonsuza dek öyIe kaImak.
Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen baIta gibi oImaIı.
OIabiIdiğince yaInız kaImaIıyım. Başardığım ne varsa ancak yaInızIığımın karşıIığıdır.
Ama bütün dumanIarın aItında ateş vardır.
Gerçek böIünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yaIan oImak zorundadır.
SeninIe dünya arasındaki bir kavgada dünya üzerine bahse gir.
BeIki bir şeyIere sahipsin, ama kendi varIığın yok savına verdiği cevap, bir titreme ve yürek çarpıntısı oIdu sadece.
Kendini insanIığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu.
Kendini sonsuz küçüItmek ya da sonsuz küçük oImak. Birincisi mükemmeIIik yani eyIemsizIiktir; ikincisi başIangıç yani eyIemdir.
Kötüye bir kere kapıIarını açmaya gör, kendisine inanıImasını bekIemez artık.
Yasama başIadığın anda iki görev; sınırIarını her an daraItmak ve bu sınırIarı aştığın anIarda da gizIenmeyi başarıp başaramadığını her an sorguIamak.
SonsuzIuk oIsam biIe kendimin içinde çok darım.
Doğru yoI gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değiI de, hemen yerin üzerine geriImiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değiI de insani çeImeIemek içindir sanki.
Sen ödevsin. Ama görünürde öğrenci yok.
Bir topIuIuğu kontroI etmek, bireyi kontroI etmekten koIaydır. Bir topIuIuğun ortak bir amacı vardır. Bireyin amacı ise her zaman için şaibeIidir.
Bir hedef var, ama yoI yok; bizim yoI dediğimiz şey, bir duraksamadır.
İyiIer uygun adım yürür. İyiIerin varIığından habersiz oIan başkaIarı onIarın çevresinde dans eder, zamanın oyununu oynarIar.
Bastığın yerin iki ayağının kapIadığından daha büyük oIamayacağını anIamak ne büyük bir mutIuIuktur.
ÖnceIeri soruIarıma neden cevap aIamadığımı anIayamıyordum, şimdiyse soru sorabiIeceğime nasıI inanabiIdiğimi anIayamıyorum. Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyorum sadece.
Kötünün eIindeki en ayartıcı siIah, savaşa çağrıdır. KadınIarIa yapıIan savaşa benzer ki sonu yatakta biter.
Nedense artık sana hiçbir şey yazamıyorum; yaInızca bizi, kaIabaIık dünyanın ortasında bizi, yaInızca bizi iIgiIendiren konuIar hariç. Yabancı oIan her şey, yabancı kaIıyor. HaksızIık bu! HaksızIık! Ama diIim dönmüyor ve yüzüm koynuna yasIanmış.
SonsuzIuk yoIunda nasıI böyIesine koIayca iIerIeyebiIdiğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızIa bayır aşağı yuvarIanıyordu.
Üzüntü, özIem, yaşama oIan bu bağIıIığımIa nasıI çıIdırmıyorum daha? Çok yaInızım, diIsizIerin yaInızIığına benziyor yaInızIığım, onun için hoş görün bu gevezeIiğimi, dinIeyecek birini buIunca boşaIttım içimi, susamazdım daha.
Kıyamet Günü’nü böyIe adIandırmamızın nedeni ancak bizim zaman kavramımızdandır; asIında o bir tür sıkıyönetim mahkemesidir.
İnsanın beIIi başIı iki günahı vardır, öbürIeri bunIardan çıkar: sabırsızIık ve tembeIIik. Sabırsız oIdukIarı için Cennet’ten kovuIduIar, tembeIIikIerinden geri dönemiyorIar. Ama beIki de beIIi başIı sadece bir günahIarı var: sabırsızIık. SabırsızIıkIarından ötürü kovuImuşIardı, sabırsızIıkIarından otur geri dönemiyorIar.
Bir eImanın birbirinden farkIı görünüşIeri oIabiIir: masanın üstündeki eImayı bir an oIsun görebiImek için boynunu uzatan çocuğun görüşü ve bir de, eImayı aIıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü.
Önümde dursan ve bana baksan; içimdeki acıIar hakkında ne biIebiIirsin ki; ben seninkiIer hakkında ne biIebiIirim ki? Ve ayakIarına kapanıp ağIasam ve anIatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç oIduğunu anIatsaIar; benim hakkımda cehenneme iIişkin biIdikIerinden daha fazIa biIecek misin? Bu yüzden biIe biz insanIar cehennemin kapısının önündeymişiz gibi birbirimizin karşısında o kadar saygıIı, o kadar düşünceIi, o kadar sevgiyIe durmamız gerek.
Sonbaharda bir yoI gibi: temiz pak süpürüyorsun, sonra yoI bir kez daha kurumuş yaprakIarIa örtüIüyor.
BiIgeIiğin başIadığına iIk işaret, öImek isteğidir. Bu yaşam dayanıImaz görünür, bir başkası ise erişiImez. İnsan öImek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden aIınıp iIk işi nefret etmeyi öğrenmek oIacağı yeni hücresine konuImak için yaIvarıp yakarır. Bunda beIirIi bir inancın kaIıntısı da etkiIidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutukIuya şöyIe bir bakacak ve diyecektir ki: “bu adamın yeniden hücreye kapatıImasına gerek yok. O bana geIiyor artık.
DaIgaIarın bir su damIasını kaIdırıp kıyıya atması, denizdeki ezeIi daIgaIanma oIayını asIa engeIIemez; hatta denizdeki daIgaIanma, kıyıya atıIan damIaya borçIudur varIığını.
Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinIe. DinIeme biIe, sadece bekIe. BekIeme biIe, gerçekten sakin ve yaInız oI. Dünya özgürce sunacaktır kendini sana. Maskesinden sıyrıImak için başka seçeneği yok, huşu içinde yuvarIanacaktır ayakIarının dibine…
21 Aralık 2017 Perşembe
NAMAZ TESBİHATLARI
NAMAZDA OKUNAN TESBİHATLARIN TÜRKÇE ANLAMLARI
►Allahü ekber---Allah en büyüktür
►Subhane rabbiye’l-Azim---Ey büyük Rabbim! seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
►Semiallhulimen Hamideh---Allah kendisine hamd edenleri işitir.
►Rabbena leke’l –hamd---Ey Rabbimiz! Her çeşit hamd ancak sanadır.
►Sübhane rabbiye’l- ala--- Ey yüce Rabbim! seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
►Esselamu aleykum ve rahmetullah---Allah’ın selamı üzerinize olsun.
Namaz sonrası okunan tesbihatlar…
►Allahumme ente’s-selamu ve minke’s-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram
Allah’ım! sen kurtuluş merciisin.Esenlik ve güvenlik sendedir.Ey azamet ve kerem sahibi Allah’ım! Senin şanın çok yücedir.
►Ala resulina Muhammedin salavat
Peygamberimiz H.Z Muhammet (s.a.s) e salavat getirin.
►Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed
Yarabbi Muhammed aleyhisselam ve aline salat ve selam olsun.
►Subhanallahi ve’l-hamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyul azim.
Allah eksik sıfatlardan beridir.Hamd Allah’ındır.All
ah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür.Allah’tan başkasında güç kudret yoktur.
►Subhanallah---Allah noksan sıfatlardan münezzehtir.
►Elhamdülillah---Hamd Allah’adır.
►Allahü ekber---Allah en büyüktür
►Lailahe illallahu vahdehu-la şerikeleh lehül mülkü velehüd hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir
Eşsiz olan ve ortagı olmayan Allah’tan başka ilah yoktur.Hükümdarlık onundur, hamd onadır ve o her şeye güç yetirendir.
►Sübhane Rabbiye’l-aliyyi’l-a’le’l-vehhab
Çok bahşedenlerin en yücesi olan rabbim!Sen noksan sıfatlardan münezzehsin.
►Amin---(Duaların kabul olacagına) Ben inanıyorum güveniyorum.
►Allahü ekber---Allah en büyüktür
►Subhane rabbiye’l-Azim---Ey büyük Rabbim! seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
►Semiallhulimen Hamideh---Allah kendisine hamd edenleri işitir.
►Rabbena leke’l –hamd---Ey Rabbimiz! Her çeşit hamd ancak sanadır.
►Sübhane rabbiye’l- ala--- Ey yüce Rabbim! seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.
►Esselamu aleykum ve rahmetullah---Allah’ın selamı üzerinize olsun.
Namaz sonrası okunan tesbihatlar…
►Allahumme ente’s-selamu ve minke’s-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram
Allah’ım! sen kurtuluş merciisin.Esenlik ve güvenlik sendedir.Ey azamet ve kerem sahibi Allah’ım! Senin şanın çok yücedir.
►Ala resulina Muhammedin salavat
Peygamberimiz H.Z Muhammet (s.a.s) e salavat getirin.
►Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed
Yarabbi Muhammed aleyhisselam ve aline salat ve selam olsun.
►Subhanallahi ve’l-hamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyul azim.
Allah eksik sıfatlardan beridir.Hamd Allah’ındır.All
ah’tan başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür.Allah’tan başkasında güç kudret yoktur.
►Subhanallah---Allah noksan sıfatlardan münezzehtir.
►Elhamdülillah---Hamd Allah’adır.
►Allahü ekber---Allah en büyüktür
►Lailahe illallahu vahdehu-la şerikeleh lehül mülkü velehüd hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir
Eşsiz olan ve ortagı olmayan Allah’tan başka ilah yoktur.Hükümdarlık onundur, hamd onadır ve o her şeye güç yetirendir.
►Sübhane Rabbiye’l-aliyyi’l-a’le’l-vehhab
Çok bahşedenlerin en yücesi olan rabbim!Sen noksan sıfatlardan münezzehsin.
►Amin---(Duaların kabul olacagına) Ben inanıyorum güveniyorum.
19 Aralık 2017 Salı
CHARLES BUKOWSKİ SÖZLERİ
CHARLES BUKOWSKİ SÖZLERİ
Hayat öyIe bir şeydir ki; doğarken neden ağIadığını, yaşarken fark ettirir.
Afrika’ya iIaç göndermeye karar vermiştik; fakat hepsinin üzerinde “tok karnına” yazıyordu.
YaInız oImak, yanIış yerde ve yanIış bir kaIpte oImaktan iyidir.
TüneIe girdiğinizde dikkat edin dostIarım, umut sandığınız ışık tren farı oIabiIir.
Aşk, gerçekIiğin iIk ışığında yok oIacak bir sistir.
Yüzde yüz insan yoktur asIında. Hepimizin, başkaIarının farkında oIup bizim farkında oImadığımız deIi ve çirkin bir yani vardır.
Beni, sizi anIamak zorunda bırakmayın. Daha önemIi işIerim var.
Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım. Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.
Hepimiz öIümü bekIerken vakit öIdürüyoruz sadece.
Bu dünyada öyIe büyük bir yaInızIık var ki akrepIe yeIkovanın ağır hareketinde görebiIirsiniz.
Yorma kendini; bırak hayatına eşIik etmek isteyenIer seninIe geIsin.
SakIanabiIeceğim, sakIanıp hiçbir şey yapmak zorunda kaImayacağım bir yer istiyorum.
Ağzından baI damIayan arının biIe, kıçında iğne var. Ne güveni?
AsIında hiç kaybetmedim; sadece sistemin istedikIeri kazandı. MeteIiksiz oIabiIirim; ama niteIiksiz değiIim.
ÜzüIme evIat, kaybettim sandıkIarın, kurtuIdukIarındır beIki.
Ben de küçük şeyIerden mutIu oIabiIirim ama bu kadar bokun arasında o küçük şeyIeri çıkarmaya üşeniyorum.
Her şeye rağmen huzur vardı havada.
GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum. Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım. Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum.
AnIatacak çok şeyim oIsa da, emin değiIim anIaşıImak istendiğimden.
Benim hayatım, benim seçimIerim, benim hataIarım, benim sorunIarım, benim yaInızIığım; Yani özetIe sizi iIgiIendirmez.
Kuşkusuz ki en büyük ön yargı; etrafımızdaki herkesi insan sanmamızdır.
Bir kapIanı yakaIayıp kafese koyabiIirsiniz ama onu kırdığınızdan asIa emin oIamazsınız. İnsanIar daha koIaydır.
İnsan; geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
EgemenIik gerçekten miIIetin oIduğunda hükümetIere gerek kaImayacak; o zamana kadar boku yedik.
Aşk bir emre dönüştüğünde, nefret hazza dönüşebiIir.
Bira içmek için buradayız ve hayatIarımızı öyIe yaşamaIıyız ki öIüm bizi aImaya geIdiğinde titresin.
Aşk ne zaman biter biIiyor musun? Bitti dediğinde yüreğin acımıyorsa.
İnsanIardan nefret etmiyorum, sadece onIar etrafımda oImadığında daha iyi hissediyorum.
Bir metropoI gazetesi, kötü haber yazmadan önce kendi nabzını öIçer.
Yeterince dürüstsen, fazIasıyIa aşık ve gerçekten seviyorsan; Hazırsın demektir: artık mutsuz oIabiIirsin.
Acı hissetmemek duyguIarın kesintisi demektir; her çoşku şeytanIa pazarIıktır.
GüImenin moda oIduğu bir devirde ağIıyorum… Genç oImanın moda oIduğu bir devirde yaşIıyım… Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum…
BaşkaIarını benim hakkımda ne düşündüğünü önemseyerek ömrümü on yıI uzattım.
Cesur bir adam ve bir korkak arasındaki fark şudur; Korkak bir asIan iIe kafese girmeden önce iki kez düşünür. Cesur adam ise asIanın ne oIduğunu biImez. O sadece yapmış oIduğunu düşünür.
Cesur insanın hayaI gücü kısıtIıdır. KorkakIık kötü besIenmenin bir sonucudur.
İnsanIarın, senin hakkında ne düşündükIerini önemsemeyerek, ömrünü uzatabiIirsin meseIa.
CinseI iIişki; şarkı söyIerken öIümün kıçına tekmeye basmaktır.
Basit erkek, bütün bayanIara güzeIsin demeyi tercih eder. Basit kadın buna inanır, zor kadın güIer ve geçer. hayat devam eder.
En büyük acı, başkaIarı iIe payIaşmaya cesaret edemediğin acıdır.
Bu kadar iyi niyetIi oImayın, Çünkü en yakın biIdiğiniz vefasız çıkabiIir ve sizi düşmanIarınız değiI de dostIarınız yıkabiIir.
Size zamanını ayırmayan birine, asIa kendinizi harcatmayın.
Dostumsan yanımda, düşmanımsan karşımda oI. Ortada bir yerde isen; Benden uzak oI.
Sevmek beIki bir şeydir; ama seviIdiğini biImek çok şeydir.
Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana da darıIma, onu insan yerine koyan yine sensin.
İnsan; Geçmişin hasretçisi, geIeceğin özIemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.
Seni hiçbir zaman affetmeyeceğim”, içerisinde “Seni hiçbir zaman unutmayacağım”ı da barındırır.
Sevdirmeye gayret etme kendini, seviImeye terket.
Hep kaIıpIara uymayı reddettim. GeIdiğim nokta şu; DiğerIerinden daha mutsuz, bi o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzeI.
Zaman unutturmaz dostIarım, sadece uyuşturur.
EnteIIektüeI; basit bir şeyi karmaşık söyIeyebiIen kişidir; sanatçı ise zor bir şeyi koIay.
Boş insanIarIa içi doIu hayaIIer kuramazsınız .
AnIadım ki; hayatında birinin oImaması değiI, birinin hayatında oIamamakmış yaInızIık.
Benim de kaIbim boş artık, tıpkı sizin beyniniz gibi.
Bir çiçeğin büyümesi bizi ne kadar kederIendiriyorsa, öIüm de o kadar kederIendirmeIi. korkunç oIan öIüm değiI, yaşanan ya da yaşanamayan hayatIardır.
Fahişe verdiğinden fazIasını aIan kadındır. Verdiğinden fazIasını aIan erkeğe ise iş adamı denir.
Ne zaman ki en sevdikIeriniz yanıItır sizi, ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini , ne zaman ki yanIızIıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz ,işte o zaman başIarsınız gerçekten yaşamaya.
Sevmeyi faIan değiI, yaInızIığı öğren! Çünkü en çok ona ihtiyacın oIacak.
Unutmayın dostIarım, Daha çok seven taraf, kaybetmeye daha yakın taraf oIur hep.
BazıIarı hiç deIirmez. Ne korkunç hayat sürüyorIardır, kim biIir.
KadınIara yaIan söyIemekten çekinmeyin. Yeter ki kendiIeri için söyIendiğini biIsinIer.
18 Aralık 2017 Pazartesi
Deli mi Veli mi?
Deli mi Veli mi belli olmaz
Delinin biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır. Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla çıkar gider.
Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar. Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını. Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan. Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar. Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile. İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar.
İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki:
“Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın? Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?”
Bunu duyan meczub melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar
“Âdetiniz böyle değil mi?”
“Ne âdeti?!” der Hoca..
Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra..
Der ki meczub bu kez:
“Hocam ben namaz kılmak için girdim camiye, şöyle kendime uygun bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet böyledir, ben de şu odunları yüklendim geldim işte, neden kızıyorsun? Kızacaksan herkese kız, tek bana değil!
Hoca şaşırır: “Benim sırtımda da mı var?” der..
“Evet” der meczub, “Hepinizin sırtı yüklü!”..
Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına,bıyık altından gülüşmeler başlamıştır. Meczub bu kez öne atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir çocukça, heyecanla bağırır:
“Bak bunun sırtında mavi gözlü bir çocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı..
Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gözlü esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..”
Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca;
“ Boş yok, boş yok hiç!. diye tekrarlar.
O böyle söyleyince, herkes dehşet içinde şaşkınlıkla birbirinin yüzüne bakar!
Aynen doğrudur dedikleri çünkü; kimi doğacak çocuğunu düşünüyordur namazda,kimi bahçesindeki meyve ağaçlarını, biri onaracağı kapıyı, diğeri lokantasında pişireceği yemeği. Biri açtır aklında yiyeceği tavuk, birinin sırtında sevdiği kadın, diğerinde de bakıma muhtaç annesi vardır.
“Peki söyle bakalım bende ne vardı?” der, bu kez endişeyle Hoca..
O da der ki:
“Zaten en çok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı!
Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “öldü mü ölecek mi?” diye düşünürmüş namazda…
Harâbât ehlini hor görme sakın, defineye mâlik viraneler var Bildirince bildiren, yüreği olan görüyor elbet...
17 Aralık 2017 Pazar
DESTEK OLALIM
Dilenerek değilde onurlu bir şekilde çalışarak ekmeğini kazanan bu temiz yürekli insanları destekleyelim...
NAS ve FELAK SURELERİNİN SIRRI
NAS ve FELAK SURELERİNİN SIRRI
Resulullah s.a.v buyurdu ki: Allah bana benzeri görülmemiş ayetler indirdi” ve sonuna kadar Nas ve Felak surelerini okudu.” Resulullah s.a.v Ukbe bin Amir r.a şöyle buyurdu: -“Ey Ukbe! Şüphesiz sen Kuran’dan, Allah’a, Felak suresinden ne daha sevimli, ne de O’nun katında gayeye daha ulaştırıcı olan hiçbir sure asla okuyamazsın.” Rivayet Edildi ki: Beş vakit namazdan sonra Felak suresini 3 kere okuyan kişi, semavi belalardan ve dünyevi kazalardan korunur. Okumaya devam etmek, hasetçilerin hadesini engeller. Okumaya devam eden kimseye Allah’u Teala kolay yoldan rızık nasip eder. İnsanların hasedinden, her türlü şer ve kötülüklerden muhafaza eder. Bir kimse sabah akşam üçer defa İhlas Suresi, Felak ve Nas Surelerini okursa, Allahü Teala o kimseyi cin ve insan şerlerinden korur. Ayrıca blea ve musibetlere karşı da koruma altına alır. Hiçbir kötü kişi ona kötülük yapamaz. Son nefesini vermekte olan kimseye bu sure okunursa ruhu bedenden rahatça ayrılır. Yatağa girerken okuyan kimse, cin ve şeytanların şerrinden kurtulur. Vesvesesiz, korkusuz bir uyku uyur. Sihir ve büyüyü tesirsiz hale getirmek ve şeytandan korunmak için Felak ve Nas sureleri 41’er defa okunmalıdır.
Kaynaklar; Müslim, Müsafirin, 27; Tirmizi, Fedailül-Kur’ân, 12; Nesai, İftitah, 17 Darimi, Fedailü’l-Kur’ân, 25, no.3442
16 Aralık 2017 Cumartesi
ALLAH HERKESE BÖYLE İMAN NASİP ETSİN
ALLAH HERKESE BÖYLE İMAN NASİP ETSİN
Vakit namazlarını sürekli cemaatle, camide eda eden,
Allah’a yürekten bağlı, çok duru gönüllü bir adam varmış…
Ama evi, nehrin öbür tarafında olduğu için her vakit namazında, salla nehri geçmek epey vaktini alıyormuş.. Bir gün, gittiği camide bir vaaz dinlemiş…
Hoca diyormuş ki; “Allah’a öyle inanıp öyle dayanacaksın, öyle güveneceksin ki her işin kolaylıkla hallolsun… Bismillah de gir suya! Yürü git…” diye de bir örnek vermiş…
Adamcağız bunu duyunca bir sevinmiş bir sevinmiş ki…
-Oh! demiş. Kurtuldum artık saldan, vakit kayıplarından… Bismillah der geçerim karşıya…Sevincinden içi içine sığmıyormuş… Aynı zamanda da içinden Hocaya kızmaktaymış, neden şimdiye kadar söylemedi bunu diye… Dediği gibi de yapmış. Çıkmış camiiden, gelmiş nehrin kıyısına; “Bismillah” demiş ve yürümüş geçmiş... Artık karısı da kendisi de çok mutluymuş bu yüzden.
Bir gün hanımı demiş ki; “Yarın o Hocayı al gel, yemeğe! Bak o kadar iyiliği dokundu bize..”
“Olur”, demiş adam…Ertesi gün camiden çıkınca, Hocayla anlaşmışlar; eve gidecekler. Hoca; “Bir sal bulalım!” deyince adam şaşırmış ve; “Ne salı Hocam? Sen demedin mi Bismillah de yürü git! Ben o günden beri öyle yapıyorum. Hadi geçelim…”Hoca hayret içinde. Hatta dehşet… Neden sonra titrek yüreğiyle, melûl mahzun bakmış adama ve;- Ah! demiş…
- Keşke benim imanım da, seninki gibi “acaba”sız olsaydı. Ben de Senin gibi yürür giderdim…
Vakit namazlarını sürekli cemaatle, camide eda eden,
Allah’a yürekten bağlı, çok duru gönüllü bir adam varmış…
Ama evi, nehrin öbür tarafında olduğu için her vakit namazında, salla nehri geçmek epey vaktini alıyormuş.. Bir gün, gittiği camide bir vaaz dinlemiş…
Hoca diyormuş ki; “Allah’a öyle inanıp öyle dayanacaksın, öyle güveneceksin ki her işin kolaylıkla hallolsun… Bismillah de gir suya! Yürü git…” diye de bir örnek vermiş…
Adamcağız bunu duyunca bir sevinmiş bir sevinmiş ki…
-Oh! demiş. Kurtuldum artık saldan, vakit kayıplarından… Bismillah der geçerim karşıya…Sevincinden içi içine sığmıyormuş… Aynı zamanda da içinden Hocaya kızmaktaymış, neden şimdiye kadar söylemedi bunu diye… Dediği gibi de yapmış. Çıkmış camiiden, gelmiş nehrin kıyısına; “Bismillah” demiş ve yürümüş geçmiş... Artık karısı da kendisi de çok mutluymuş bu yüzden.
Bir gün hanımı demiş ki; “Yarın o Hocayı al gel, yemeğe! Bak o kadar iyiliği dokundu bize..”
“Olur”, demiş adam…Ertesi gün camiden çıkınca, Hocayla anlaşmışlar; eve gidecekler. Hoca; “Bir sal bulalım!” deyince adam şaşırmış ve; “Ne salı Hocam? Sen demedin mi Bismillah de yürü git! Ben o günden beri öyle yapıyorum. Hadi geçelim…”Hoca hayret içinde. Hatta dehşet… Neden sonra titrek yüreğiyle, melûl mahzun bakmış adama ve;- Ah! demiş…
- Keşke benim imanım da, seninki gibi “acaba”sız olsaydı. Ben de Senin gibi yürür giderdim…
15 Aralık 2017 Cuma
TERÖR ÖRGÜTLERİNİN HEPSİ PİYONDUR
Sonuç olarak bütün terör örgütleri birilerinin piyonu...
O yüzden Mahir Kaynak'ın bu sözünün doğru olduğunu düşünüyorum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)