Fransa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fransa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
13 Aralık 2022 Salı
11 Ağustos 2022 Perşembe
BARIŞ MANÇO'NUN FRANSIZ SPİKERE YAPTIĞI TARİHİ KAPAK
Barış Manço Fransa'da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuktur. Küstah bir spiker vardır ve Barış Manço ile dalga geçmektedir. Sürekli, "İşte Türk, yani barbar, vahşi vs... " demektedir...
Barış Manço daha fazla dayanamaz ve spikere "Yanınızda kâğıt para var mı? " diye sorar!
Bu soruya spiker şaşırır ve " Evet var ama n'olacak " der.
Barış Manço ısrar edince spiker cebindeki kâğıt paraları çıkartır.
Bu olaydan az önce Barış Manço canlı yayında "Anahtar" adlı şarkısını söylemiştir. Bu şarkının bir bölümü şöyledir:
" Beş Akif- bir Saat Kulesi, iki Kule-bir Fatih, beş Fatih-bir Mevlana, İki Mevlana-bir Sinan" (Barış Manço / Anahtar şarkısı / Darısı Başınıza Albümü / 1992).
Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı geçen kişiler o dönemdeki Türk parası olan banknotların arkasında fotoğrafı olan kişilerdir.
Barış Manço spikere sorar:
"Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kim?"
Spiker: "General ."
Barış Manço diğer paralardaki fotoğrafları olan kişileri de sorar, spikerin verdiği cevaplar hep aynıdır,
"General, Amiral, "Komutan" Spikerin bu "falanca General, falanca Amiral, falanca Komutan" cevabından sonra, bu sefer de Barış Manço cebinden Türk paralarını çıkarır.
Barış Manço der ki:
Bu parada fotoğrafı olan kişi Mehmet Akif Ersoy'dur. #Şairdir.
Bu fotoğraftaki kişi Mevlana'dır. #Düşünürdür.
Bu paradaki fotoğrafı olan kişi Fatih Sultan Mehmed'dir. #Adaletin_sembolüdür...
Bu paradaki kişi ise #Atatürk'tür. "Yurtta barış, dünyada barış." diyen kişidir. Bizim paralarımız bunlar. Biz Türkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın arkasına şairlerimizin, düşünürlerimizin, bilim adamlarımızın fotoğraflarını bastık...
Siz Fransızlar kendiniz barbar, vahşi olduğunuz için paralarınızın arkasına hep savaş adamlarının fotoğraflarını basmışsınız!" der.
Barış Manço'nun bu müthiş cevabından sonra televizyon yöneticileri canlı yayını keserler ve spikeri yayından alırlar, başka bir spiker yerine gelir ve canlı yayın yeniden başlar, yeni spiker Barış Manço'dan ve Türklerden özür diler, programa böylece devam edilir.
Allah Rahmet Eylesin, Rahmetle anıyoruz.
28 Ocak 2018 Pazar
Fransa'da çarşaflı kadın ve Kasiyer
Fransa’da Peçeli bir bayan süper markette alış-verişini bitirdikten sonra ücretini ödemek için sırada bekler.
Birkaç dakika sonra sıranın kendisine gelmesiyle kasiyere doğru ilerler.
Kasadaki bayan tesettürsüz bir müslümandır.
Bu bayan çarşaflı peçeli hanımın eşyalarını birer birer kasadan geçirmeye başlar, bir müddet sonra müşterisine“Bizim bu ülkede birçok problemlerimiz var ve senin peçen de bunlardan biri. Biz gurbetçiler ticaret için buradayız, dinimizi veya tarihimizi göstermek için değil.
Eğer dinini yaşamak, çarsaf giymek ve peçe takmak istiyorsan, ülkene geri dön, orada ne yapmak istiyorsan onu yap.
Peçeli bayan elindeki poşetleri bırakarak yüzündeki örtüyü kaldırdı. Ne olduysa bundan sonra oldu. Kasiyer kadın küçük bir şok yaşadı, çünkü çarşaflı hanım bir araba benzemiyordu sarışın ve mavi gözlüydü ve şunları söyledi:
Ben bir Fransızım, Arap değilim, ve burası benim ülkem ve İSLAM BENİM DİNİM
Siz müslüman doğumlular, dininizi bize sattınız ve biz de onu sizlerden satın aldık.
Bu söz üzerine kasiyer neye uğradığını şaşırır! Hiçbir şey demeden peçeli bayan çıkar, kasiyer ise olduğu yerde adeta dona kalır.
15 Temmuz 2016 Cuma
OSMANLI ELÇİSİNİN FRANSIZ KRALINA CEVABI...
OSMANLI ELÇİSİNİN FRANSIZ KRALINA CEVABI...
İncili Cavus,
Osmanli elcisi olarak fransa kralina gönderildiginde, elbiselerinin bazi yerlerinde yama varmis.
Kral, bunlari görünce dayanamayip:
- Bana senden baska gönderecek adam bulamadilar mi?, diye sorunca,
Incili Cavus:
- Osmanlılar, adama göre adam gönderirler, cevabini vermis. Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek...
İncili Cavus,
Osmanli elcisi olarak fransa kralina gönderildiginde, elbiselerinin bazi yerlerinde yama varmis.
Kral, bunlari görünce dayanamayip:
- Bana senden baska gönderecek adam bulamadilar mi?, diye sorunca,
Incili Cavus:
- Osmanlılar, adama göre adam gönderirler, cevabini vermis. Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek...
25 Kasım 2015 Çarşamba
OSMANLI ASKERİNİN ELBİSELERİ BİLE YETERLİYDİ...
19. yüzyılda Almanya nın Mülhaym şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında
Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu.
Fransızlar, her sene nehrin Almanlar'daki kısmına geçip mahsulün tümünü toplayıp götürüyorlardı.
O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses
çıkaramıyorlardı tabiî. Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına
durumu yazıp, imdat istemekte bulurlar.
Mektupta şöyle denmektedir:
"Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar.
Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultanı, İslamiyet'in de
halifesisiniz. Bizi şu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi
bu sene olsun toplama imkanı sağlayın."
Çöküş faslına girildiği bir zamana denk gelen yardım isteğini inceleyen
padişah asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker
elbisesi göndermeyi kâfi bulur ve cevabı bir mektupla beraber içi askeri elbise dolu üç çuval yollanır.
Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp mektubu okurlar:
"Fransızlar korkak adamlerdır. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir."
Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin.
Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerınde dolaştırın. Karşıdan gören
Fransızlar için bu kâfidir."
Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar.
Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında
dolaşmaya başlarlar.
Ertesi gün, karşıdan gelen haber, Almanlar'ın sevinç çığlıkları atmalarına
sebep olur:
"Osmanlılar'dan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini
de terkederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar. Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir."
Bu olay, Mülhaymli'lerin gönüllerin de taht kurmuştur. Giydikleri yeniçeri kıyafetlerini, daha sonra Mülhaym'a bağlı Karlsruhe müzesine koyup ziyarete açarlar.
Şehrin en yüksek binasına da Osmanlı bayrağı asarlar. Ayrıca, halen
olayın yıldönümünde de şehirde bir karnaval düzenleyip, hadiseyi temsilen kutlarlar...
Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu.
Fransızlar, her sene nehrin Almanlar'daki kısmına geçip mahsulün tümünü toplayıp götürüyorlardı.
O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses
çıkaramıyorlardı tabiî. Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına
durumu yazıp, imdat istemekte bulurlar.
Mektupta şöyle denmektedir:
"Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar.
Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultanı, İslamiyet'in de
halifesisiniz. Bizi şu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi
bu sene olsun toplama imkanı sağlayın."
Çöküş faslına girildiği bir zamana denk gelen yardım isteğini inceleyen
padişah asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker
elbisesi göndermeyi kâfi bulur ve cevabı bir mektupla beraber içi askeri elbise dolu üç çuval yollanır.
Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp mektubu okurlar:
"Fransızlar korkak adamlerdır. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir."
Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin.
Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerınde dolaştırın. Karşıdan gören
Fransızlar için bu kâfidir."
Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar.
Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında
dolaşmaya başlarlar.
Ertesi gün, karşıdan gelen haber, Almanlar'ın sevinç çığlıkları atmalarına
sebep olur:
"Osmanlılar'dan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini
de terkederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar. Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir."
Bu olay, Mülhaymli'lerin gönüllerin de taht kurmuştur. Giydikleri yeniçeri kıyafetlerini, daha sonra Mülhaym'a bağlı Karlsruhe müzesine koyup ziyarete açarlar.
Şehrin en yüksek binasına da Osmanlı bayrağı asarlar. Ayrıca, halen
olayın yıldönümünde de şehirde bir karnaval düzenleyip, hadiseyi temsilen kutlarlar...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)