DOSTLUK KALORİ-FERDİR
Yazı; bir sesli harfin konuşmasıyla, bir sessiz harfin dinlemesinden oluşur. Edebi esas aldıklarından, susmaları da konuşmaları da sırayladır.
Harflerin birbirine güveni tamdır. Ortaklıktan çekinmezler. Bazen biri bazen diğeri öne geçer ama hep yan yanadırlar. Muhabbetlerinin sonu uç-üç noktaya kadar gider. Noktayı bile büyük harf dostluklarının başlangıcı için kullanırlar.
Dostlukları sürekli “he!ce” üzerinedir. “Hayır!”da hayır görmezler. Virgül kullanmazlar, zira ve'li dilden konuşurlar…
Harfler gibi bir a ile olalım, bir be'den olalım. Birbirimize kanımız kaynasın, kalbimiz ısınsın ki aramıza soğukluk girmesin.
Yaradan, dostluğu bizim için hem kalori, hem fer, hem de kalorifer kıldı.
“Yanarız!” diyenler: Yaradan, Halilleri için ateşi serin ve selametli eyledi. En Yüce Dost varken alem Nemrutlaşmış ne yazar!
Osman YAZICI
Fotoğraf: Gülseren Sarıgül - Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı - Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması
Güç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Güç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Eylül 2022 Perşembe
18 Ocak 2022 Salı
13 Mayıs 2018 Pazar
2 Mart 2018 Cuma
Bir Babanın Oğullarına Son Öğüdü
Bir Babanın Oğullarına Son Öğüdü
Bir adamın on iki erkek evladı varmış. Yıllarca çalışmış, didinmiş evlatlarını yetiştirmiş. Evlatlarına iyiyi, doğruyu, güzel ahlakı aşılamaya çalışmış. Ne yazık ki oğlanlar sürekli birbirleriyle didişiyorlarmış. Elbette ki kimseye kalmayan dünya ona da kalmayacakmış. Baba hastalanıp ölüm döşeğine düşmüş. Evlatları, babalarının başından bir an olsun ayrılmıyor; bir ihtiyacı, arzusu olursa yerine getirmek için birbirleriyle yarışıyorlarmış.
Ancak birbirleriyle didinmeden de duramıyorlarmış.
Baba içlerinden birini çağırıp kardeşlerini toplamasını istemiş. Kısa sürede on iki evlat babalarının başına toplanmış. Baba, her birinin bahçeye çıkıp, birer tane odun getirmesini istemiş. Ne çok ince ne çok kalın. Evlatlar babalarının isteğine bir anlam veremese de; bahçeye çıkıp birer tane odun bularak getirmişler. Tam ihtiyar adamın istediği gibi “Ne çok ince ne çok kalın”. Baba bir de ip isteyip; on iki evlattan gelen on iki odunu üst üste koyup birbirine gücü yettiğince bağlamış.
“Şimdi” demiş, “Söyleyin bakalım bunu hanginiz kırabilir?” Evlatlar sırayla birbirine bağlı bu odunları kırmayı denemiş. En güçlüleri de kendisini en sona saklamış. En güçlüleri de odunları kıramayınca baba; “O odunları geri verin bakalım beceriksizler” demiş. Odunları alıp tüm gücünü toplayarak yatakta doğrulmuş. Odunları bağlayan ipi çözüp, hepsini teker teker kırmış. Evlatlar içlerinden “Bu şekilde biz de kırardık” diye geçirse de, saygılı birer birey olarak yetiştirildiklerinden ses çıkarmamışlar. Baba saygıyla kendisine bakan evlatlarını teker teker süzüp, son öğüdünü vermeye başlamış:
– Bakın evlatlarım! Sizi her anlamda iyi birer evlat olarak yetiştirdim. Ama şu birbirinizle geçinememenize çok kızıyorum. Odun meselesine gelince; “Odunları bu şekilde biz de kırardık” diye düşündünüz değil mi? Evlatlarım hayat bir sınavdır bu da size, babanızın son sınavıydı. Gördüğünüz gibi birbirine bağlı odunları en güçlünüz bile kıramadı. Ancak odunları çözünce ne de kolay kırıldılar değil mi?
İşte siz de hayatta bu odunlar gibi birbirinize tutunursanız sizi kimse ezemez, kıramaz. Ancak birbirinize sahip çıkmazsanız ipi çözülen odunlar gibi teker kırılırsınız.
İşte bu babanızın size son öğüdüdür!
25 Mayıs 2016 Çarşamba
GÜCÜMÜZÜN ESASI
"Yeniden canlanmak için Avrupa medeniyetini taklit değil, gücümüzün esası olan İslamiyet'e dönmek gerekir...!"
(ll. Abdülhamid Han)
1 Şubat 2016 Pazartesi
FIRILDAK
Haklıdan değil de güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar.
Güç merkezi değistikçe döner, sonunda FIRILDAK olurlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)