tarım ve insan fotoğraf yarışması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tarım ve insan fotoğraf yarışması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ekim 2022 Cuma

"ÇİÇEK GİBİYİM" DİYORUZ DA "GÜL GİBİ" EMİN MİYİZ...

"ÇİÇEK GİBİYİM" DİYORUZ DA "GÜL GİBİ" EMİN MİYİZ,müslümannız,emin miyiz,gonca,miski amber,hale,çiçek,gül,çiçek toplayan çocuk,OSMAN YAZICI,tarım ve insan fotoğraf yarışması,
"ÇİÇEK GİBİYİM" DİYORUZ DA "GÜL GİBİ" EMİN MİYİZ...

Arı, özünden bal çalar ağızlara. Yeryüzü, goncasında tebessüme bürünür. Dalındaki kuşların dilinden hoş sedasını bırakır gök kubbede. Misk-i amber gelir, kokusundan sürünür. Tüm gözler nişanlıdır çiçek yüzüne. Dilber onun suretinden görünür. Akı göz alır, kırmızısından köz alır, hayat yeşilinden söz alır. Gelen dünür giden dünür...

Ellere yakışır, ne de olsa kainatın en güzel gelinidir. Böcekler, kelebekler... Hepsi bir çiçekle evlidir. Meyveye durur akabinde hayat. Ocağı buram buram tüter; umutlar alevlidir. Ters lalede yere düşer cennet. Dikenler merdiven kurar arşa. Sema girdabına kapılır gülün. Ardından miraca yürünür…

Yeryüzü “çiçeklere gelin!” der. Laleden imanı, gülden emini, leylaktan baharı, papatyadan temiz kalbi, kardelenden tevazuyu... “Gel ve kopar!” Güvenin özüne davet eder herkesi. “Gelin ve emin!” Gelen emin, giden emin. Herkes bilir ki çiçeklerin harfleri güven kokar…

Güvenin harfleri okunduğu gibi yazılır, yazıldığı gibi okunur. Tavırları asla yüreklere 'kurt düşürmez' sözlerinde hiçbir 'bit yeniği' aratmaz. Tam tersi
durum söz konusuysa; "güven"in yazısına "güve"nin harfleri karışmış demektir.

Lale'nin "emanet" teklifini yerler, gökler, dağlar kabul edemezken insan bu ağır yükü sırtına aldı. Zira bu hususta soyundan açacak olan "GÜL"e güveni tamdı. Bu yüzden kendisine "EMİN MİSİN?" diye sorulmadı. Zira yer-gök, dağ-taş biliyordu ki o GÜL, Muhammed'ül EMİNdi. (Lale tasavvufta Cenab-ı Hak'kın, Gül Efendimiz Aleyhissalatü Vesselâmın sembolüdür.)

(Müslüman, müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. Mü'min ise insanların canları ve malları konusunda kendisinden emin olduğu kimsedir. Hadis-i Şerif/Tirmizi)
Osman YAZICI

Fotoğraf: Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı - Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması 

12 Ekim 2022 Çarşamba

HÜZÜN BİZİM EN "GÜZ"ELİMİZDİR

HÜZÜN BİZİM EN "GÜZ"ELİMİZDİR,ağaç,sonbahar,köyü adam,muhacir,haşir,mimhat,#Hadis-iŞerif,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,arapça,tarım ve insan fotoğraf yarışması,
HÜZÜN BİZİM EN "GÜZ"ELİMİZDİR

Bir vedadır sonbahar. Ağaç yaprağıyla, bitki toprağıyla helalleşir. Ekimdir bazen de tohumla toprağın vuslatına dönüşür. Muhacir en"sarı"yla haşir neşir…

"Yazı"verir sonbahar. Kar"arsızlık" edince "sayf"a.* Yazı, sarı yapraklarda müsveddeleşir. "Har"içten
gazel okur sadece. Gerçek ta"sarıyla" haşir neşir…

Sükutun sözlüsüdür sonbahar. Yer susar, gürlerken gökler. Günleri kısalır ömrün, güneş sükutun altın renginde hazineleşir. Aydan alır gümüş rengini söz, düşer ay"ak altına." Hat ile mimhat** sim"sarıyla"
haşir neşir…

Kimi yaprak dökümü kimi ikinci bahar: Hüznün has"adıdır" sonbahar. Aynı çukurda haşrolur naaş ile tohum. Gamzede hayat yine gamzede güzelleşir. Taze-taziye sap"sarıyla", ruh"sarıyla" haşir neşir…

Hadis-i Şerif’te buyurulur ki “Allah (cc) hüzünlü kalbi sever.” O, gizli bir hazine. Tecellisi ve tesellisi de hüzün ve 'hazin'e. "Ben hüzünlerin peygamberiyim ve hüzün benim ayrılmaz arkadaşımdır!” buyuran da Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem olunca... "Hüzün bizim en 'güz'elimizdir" denmez de ne denir ha dostlar!...
Osman YAZICI

*Sayf: Arapça yaz mevsimi **Mimhat: Silgi

Fotoğraf: Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması
 

GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM!

GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM,helal,temiz,haram,şeytan,hastalık,kuş,yavru kuşlar,ademoğlu,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,tarım ve insan fotoğraf yarışması,
GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM!

“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o size apaçık bir düşmandır." (Bakara Suresi 168. Ayet)

“Her hastalığın başı çok yemektir” buyuran Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam da helal ve az yemenin önemine şöyle işaret eder:

1-Ademoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Ademoğlu için belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Şayet mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman midesinin üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırsın. (Tirmizi) 2-İbadet on kısımdır; dokuzu helâl rızık taleb etmek, biri ise diğer amellerdir.(Deylemi)

Dolayısıyla bedeni- ruhi sağlık için helal yemek, bu helali de aza indirgimek gerekiyor. Yine “Bana ne yediğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” sözü de boğazdan geçenin karakterimize de nasıl etki ettiğini ortaya koyuyor.

“Yenilen” her haram ve fazla lokmada “yenilen” aslında sağlığımız-ruhumuz. Zaten cennetten kovulmamıza sebep de yasak ağacın meyvesinin yenilmesi, insanın boğazına yenilmesi değil mi?

Ey nefsim! “Lokman”dan önce “lokma”nı “hekim” bilmezsen derdin “deva” mı bulur? Bulsa bulsa “devamı” bulur. Lokmana dikkat ettiğinde de etmediğinde de “şifayı kaparsın” ona göre…

Maddi açlığımızı MA-NAN* ile doyuran Allahım! Manevi açlığımızı da MANAN ile doyur. Sadece BE-SİN** gönlümüze BESİN olsun.

Gönlümüz Kuran’a aç Allahım! Gönlümüzü en doyumsuz sofrayı KURAN’a aç Allahım! Gönlümüzü ayet ayet, meal meal, tefsir tefsir doyur! Gönlümüze mananla buyur Allahım!

Bismillahirrahmanirrahim -Elhamdülillahi Rabbil Alemin. Haydi gönlüm gayrı lokmaya kapa ağzını: İşte sana TIP!

*Ma: su – Nan: ekmek. ** (Besmele ile başlayan Kuran'ın son suresi Nas'tır. Besmelenin ilk harfi “BE” Nas Suresi’nin son harfi de “SİN”dir.
Osman YAZICI

Fotoğraf: Murat Çoban-Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması.
 

11 Ekim 2022 Salı

DÜNYAYA İNSANIN BİRİ "GELİR" BİRİ "GİDER"

DÜNYAYA İNSANIN BİRİ "GELİR" BİRİ "GİDER",OSMAN YAZICI,orjinal içerik,köy hayatı,inek,dana,sığır,trafik,fani dünya,tarım ve insan fotoğraf yarışması,

 DÜNYAYA İNSANIN BİRİ "GELİR" BİRİ "GİDER"

Dünya trafiğinin "al ışığı" yoktur. Birine "gelin!" der birine "geçin." Gelinlikle kefen koyar önüne: "İki beyaz şıktan birini seçin!" Dünyanın ikiz çocuklarıdır hayatla ölüm. Birine "doğum" der diğerine "batım." Gelen ağlar giden ağlar. Yuvadan uçmanın hazırlığına yanar hüzün sarısı lambalar. Dünya trafiğinin tazeye, taziyeye alışığı yoktur.

Dünya trafiğinin "al ışığı" yoktur. Frene dokunmaz hiçbir ferdi. Ya gelir ya gider. "Gelin" dedikten sonra "geçim" derdi. Dünyanın ikiz çocuklarıdır gelir ile gider. Birine "alım" der diğerine "satım." Batının maliyetini karşılamanın telaşına düşer doğumun hasılası. İki yakayı biraraya getirmenin hazırlığına yanar altın sarısı lambalar. Dünya trafiğinin alış-verişe alışığı yoktur.

Dünya çift yönlü bir yolda sürekli seyir halindedir. Biri gider biri gelir. Bir gider, bir gelir. Bu yüzden dünya trafiğinin al ışığı da, alışığı da sadece gün batımı ve gün doğumundadır. Zira günbatımı ile şafağın rengi aldır, kırmızıdır.

Hayatın bir gideri (maliyet-ölüm) olduğu gibi bir de geliri (kazanç-doğum) vardır. Mesela sabır gider, şükür gelir. Kış gider, bahar gelir. Gider olmalıdır ki gelir kendine yer bulsun.

Dünyanın en büyük geliri insandır. Zira dünyayı o imar eder. Bu yüzden iyiler, hayatın gelir defterinde kayıtlıdır. Gider olsalar dahi. Çünkü geride bıraktıkları örnek şahsiyetleri ve eserleriyle sürekli hayatın gelir defterini kabartmaya devam ederler. Dünyanın en büyük gideri de insandır çünkü onun kadar hayatı tarumar eden başka varlık bulunmaz. Bu yüzden kötüler hep hayatın gider defterinde tutulur. Çünkü onların hayata gelir sağlaması ancak gider olmaları, ölmeleriyle mümkündür.

Ardımızdan "Şu gidenden dünyaya, gelir mi!" diye dudak kıvırttırmak veya "Şu gidenden dünyaya bir daha gelir mi?" şeklinde dudak ısıttırmak yine bizim elimizde. Yoksa herkes "GELİR GİDER"...
Osman YAZICI

Fotoğraf: Tarım, Orman, İnsan Fotoğraf Yarışması

1 Ekim 2022 Cumartesi

HAYAT ÖNCE ÖĞÜTÜ VERİR ALMAYANI ÖĞÜTÜVERİR

HAYAT ÖNCE ÖĞÜTÜ VERİR ALMAYANI ÖĞÜTÜVERİR,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,tarım ve insan fotoğraf yarışması,yaşlı kadın,köylü kadın,öğütmek,öğütücü,nasihat,terbiye,ibret,unufak

HAYAT ÖNCE ÖĞÜTÜ VERİR
ALMAYANI ÖĞÜTÜVERİR

Önce bin kez öğüt verilir: “Şunları yap, bunları yapma!” diye.Tutulursa 'takdir' olur. Yapılması gerekenler yapılmayıp, yapılmaması gerekenler yapılınca teke düşer bin öğüt, 'tekdir” olur.

Öğüt tutulmadığı zaman 'azar azar' yükselir çıta. Musibet olur. Gayrı ibret almak düşer insana. İbret alınırsa musibet, müspet olur. Alınmazsa bela…

Nasihat, doğruluğu kanıtlanmış kesin hükümlerdir. Tecrübenin tercümesidir. “Terbiye” kelimesi tersten “ey ibret” diye okunur. İbret alanlar, nasihate tutunanlar, kendi kendilerini terbiye etmişlerdir.

Musibet ve bela terbiyesi ise değil insanları medeniyetleri ve kentleri bile unufak eder.
Tarihin çerezi patlayan mısır!
Osman YAZICI

Fotoğraf: Mustafa Meral - Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması 
 

27 Eylül 2022 Salı

HANGİ ZEKÂNIN SÖZÜYÜZ?

OSMAN YAZICI,tarım ve insan fotoğraf yarışması,orjinal içerik,hangi zekanın sözüyüz,zeka,zekan,az öz konuşmak,eliifba,Hz. Muhammed,laklak,leylek,bizi leylekler getirdi,

HANGİ ZEKÂNIN SÖZÜYÜZ?

"Zekâ”nın sözleri edeptir, ‘edebi’dir, ebedidir, hikmettir. Şiir gibidir, dört dörtlük konuşur. Dolu doludur sözleri, a’dan z’ye her şeyi anlatacak kadar “az” konuşur. Gönül dilinden alıntı cümlelerinde “öz” konuşur. Akl-ı selimdir kaynağı, en üst perdeden, en yüce kattan konuşur. Susunca da öyle bir ‘eser’ ki kamusun (kamus: a-sözlük b-okyanus) yelkenlerini doldurur. O denli güzel, tatlı, doyumsuz bir muhabbettir ki “ağzından bal damlıyor” dedirtir.

“Zekan”ın (zekan: çene) sözleri ise boştur. Bin tanedir ama bir tane etmez. Sırf çenedir. Hesapsız ve kitapsız çok konuşur. Hatta hiç susmaz. Düşüktür çenesi hep alt tabakadan konuşur. Dil yarasıdır sadece eseri zira beden dilinden konuşur. Tekrar eder durur hep nakarattan konuşur: "Ai ai..." Anırtı gibidir. Doyurmaz hiçbir kulak misafirini. Sadece ‘laf salatası’ yedirtir.

Az-öz konuşmak ve dahi susmak zekânın zekâtıdır. Zekânın zenginliğine ve feyzine işaret eder. Zekât nasıl malı temizler, artırırsa sükût ve öz konuşmak da sözü eksiltmez bilakis temizler ve etkili kılar.

Zekânın zekâtı; açıktan meskût (söylenmemiş) ile, gizlice ise sükût ile verilir. Yani zekânın zekatı ne ‘nukut’ (paralar) ve ‘nutuk’ (söz, konuşma) ile değil sükût ile verilir. Zira atalarımızın dediği gibi söz gümüşse sükût altındır.

İnsanın konuşması harflerle, alfabeyle, elifbayla olur.
Alfabe/Elifba = A+B yada ELİF+BE.
Yani AB. (Ab: Farsça su)

Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (sallallahu aleyhi vesellem) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun” hadisini düstur edinenler ya “AB”ın hakkını verdiler ya da “susuverdiler.”

LAKLAK (Laklak: a-Leylek b-Ara vermeden söylenilen saçma sapan söz dizisi, gevezelik) ehlini görünce ise haydi gel de “Bizi leylekler getirdi”ye inanma!

Ah laklak!.. Ahlak?!...
Osman YAZICI

GÖZ HAKKI

ayçiçeği, göz hakkı, günaşık, güneş, hak, orjinal içerik, OSMAN YAZICI, tarım ve insan fotoğraf yarışması, yağ üretimi


GÖZ HAKKI

Seni görmüşlüğümün 'görmemişliği'dir hep
Parlayan ışıl ışıl ke(n)di gözlerimle
Kendinden başkasını görmeyen gecenin
Kurum kurum yüzüne attığım pençe
Kirpik kirpik kara 'çalı'mın serisiyle
Bir bir çürüttüğüm ışık hızının 'tez'leri
Güneşin çekildiği
Fil dişi kulelere uzattığım pense...

Seni görmüşlüğümün görmemişliğidir hep
Güne bakan ay çiçeği gözlerimle
Gece gündüzü çekirdeğinden çifte kavuruşum
Kabuk bağlamış karamsarlık yeniğinden
Çerçeve çerçeve 'çit'lediğim güneş
Akrebe atılmış umut ışığımla
Ezelden ebede dem vurup
Rûzgârı 'yel'kovanda saçıp savuruşum...

Seni görmüşlüğümün görmemişliğidir hep
Gözlerimi devirişimdeki
Firavunun hayallerini suya düşüren
Şeytanı secdeye zorlayan kibir
Yücelik adından gen işleyen her 'evre'nin
Toprağını yutan kabir
Gayrı birtek gözümdeki tanrı misafirim
Gözümden daha kebir...

Gördüm seni
Bağıştaki, lütuftaki, ihsandaki
Bol keseni
Senden başkasını görmezdi ki zaten
Aşığın gözü
Ey aşkın yol keseni!
Birtek gözümü alamadım “bak kal!”ından
Seninle ağzına kadar doluyken göz, gönül
Nasıl anlatsın his seni
Her iyilikte, güzellikte, izzette, yücelikte…
Gördüm haseni
Ha seni…

Gördüm seni
Her göresim geldiğinde
Ey nazarımın ar kası
Ama hiç bakamadım yüzüne
Kimi edepten
Kimi gözümden dahi kıskandığımdan
En çok da
Yüzüne bakacak yüzüm olmayışından
Ben görmedim bir tek
Senin gibisini
Haydi göz! Hakkını ver
Bi daha bi daha bi daha…
Göz 'HAK'kımı ver
Göreyim seni…

Osman YAZICI

26 Eylül 2022 Pazartesi

AYNI ALFABENİN 29 HARFİYİZ

fatih sultan mehmed,istanbul,29 mayıs,istanbulun fethi,fetih,OSMAN YAZICI,1453,cumhuriyet,Hz. Muhammed,ekrad,etrak,nurun ala nur,sevr,bereket,tarım ve insan fotoğraf yarışması,


AYNI ALFABENİN 29 HARFİYİZ

Milletimizin şahlanışının tarihi, İstanbul’un fethi olan 29 Mayıs 1453’tür. 29 Ekim 1923 Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ise; sembolü çift başlı kartal olan Selçuklu’dan itibaren Müslüman Türk’ün kutlu yürüyüşünün ‘bitti’ denilen yerden Anka-ra kuşu gibi küllerinden yeniden doğuşudur.

Fetih de bizim, Cumhuriyet de bizim. İkisinin arasında kalmadan İKİSİNİN ARASINDA KALALIM. Nasıl mı?

622 RUHUYLA...

Şöyle ki; 29 Mayıs 1453 ile 29 Ekim 1923 arasındaki gün ve yıl farkının toplamı 622’dir. (1923-1453=470 yıl) + (29 Ekim–29 Mayıs = 152 gün) = 622.

NEDİR 622?

622: Efendimiz Hz. Muhammed Sallalahu Aleyhi Vesellem’in Mekke’den Medine’ye hicretidir. İslam Devleti ve Medeniyetinin Medine’den tüm dünyaya kök salışı, nizam verişidir. İslam birliğinin, müslüman kardeşliğinin tesisidir. Ensar ile muhacir kardeşliğidir.

622: “Türkler” anlamına gelen “Etrak” kelimesinin ebced değeridir. Yani Türk birliği, Turan birliğidir.

622: Türk-Kürt kardeşliğidir. Zira “Kürtler” anlamına gelen “Ekrad” kelimesinin ebced değeri olan 226, tersten 622 olarak okunur.

Yani 622: Kardeşliğimizin, birliğimizin “NURUN ALA NUR”udur. (Cenab-ı Hakk kendisini Nur Suresi’nde “Nurun Ala Nur” yani “Nur Üstüne Nur” diye tarif eder ki bunun ebced değeri 622’dir.)

622 ruhunun kelime karşılığı ise “SEVR”dir. İçinde Efendimiz (sas) ve Hz. Ebu Bekir’i saklayan mağaranın adıdır Sevr. Bizi paramparça etmeye çalışan anlaşmanın adı da unutmayalım ki Sevr idi.

O zaman;

29 Mayıs – 29 Ekim… Biz aynı alfabenin 29 harfiyiz. Sürekli yanyana olursak ‘cümle’ bizimdir. Ve Sevr’in dibine kadar da gelse de düşman, Efendimiz’in (sas) diliyle “Korkma! Allah bizimledir!”

Ayrılır da ihtilafa düşersek işte o zaman “tek tek harflerle” kaderimize Sevr anlaşmasını yazarlar.

Yani YA SEVR, YA SEVR…

Allah cc, Ümmet-i Muhammed’in ve Aziz Milletimizin birliğine, istiklaline, istikbaline, huzuruna, zaferine Bin BEREKET versin. (Bereket kelimesinin de ebced değeri 622’dir) 622 ruhunu yeniden bize MİLAT kılsın. “Mehmet”ten “Mehmetcik”e mazlumların, gariplerin ve Hakk'ın ve hakikatin gönlünde nice fetihler nasip eylesin.
Osman YAZICI
 

25 Eylül 2022 Pazar

BİR SELAMLIK GÖNÜL ALIŞVERİŞİDİR HAYAT 'BOYUN'A BORÇ BOYUNA HAYRAT

bir selamlık gönül alışverişidir hayat,OSMAN YAZICI,fok balığı,deniz,borç,hayrat,selam,sevgi,orjinal içerik,darusselam,cennet,selamet yurdu,tarım ve insan fotoğraf yarışması,

BİR SELAMLIK GÖNÜL ALIŞVERİŞİDİR HAYAT
'BOYUN'A BORÇ BOYUNA HAYRAT


Selam, sevginin ve dostluğun değişmez tek parolasıdır. Gönül kapıları her daim selamla çalınır. Kavgaya gelenlerin dili dönmez selama. Buyur edilir hep selamla kelam, söz kâle alınır. Hısımın selamı varınca hışıma ve hasıma. Artık düşman bile yâr olasıdır.

Selam dilin dilberidir. Gideni dönderir, geri baktırır. "Gel beri!"dir. Daha eller, sineler ve yanaklar birleşmeden selamla sarılır sözler: "Esselamu aleyküm! Ve aleyküm selam!..." Kelimeler aynı diller aynı. Selam sözün ezberidir. Esma-ül Hüsna’dandır çünkü kir tutmaz, kin tutmaz. Bu yüzden ezelden beridir tüm kusurlardan beridir.

Selam, insanın en güzel hediyesidir. Yükte hafif pahada ağırdır. Ebedidir hep: "Sağ olsun getiren gönderen." Kabulün mukabelesidir. "Selamımı söyle" ile tatlıya bağlanır müşkülat. Selamdan sonra insanın ağzına ilk gelen "he!" diyesidir.

Selam, kelamdan öncedir. Dostluk, demini selamda bulur. İmandır, İslamdır. Güvenlik, emini selamda bulur. Selam yücedir. Aşkın olan ne varsa zemini selamda bulur. Selamla doyurulur tanrı misafirleri. Darusselam duası (Darusselam: Selamet yurdu, cennet) "amin!"i selamda bulur.

Ön sözdür selam. İnsanlığın özetinden söz vermektir. Son sözdür selam: "Selam söyle! Git selametle!" Selam, bir merhabadan nice nice "hayırlı sabahları-günleri-geceleri" dermektir.

Dostlar! El Selam olan Allah Azze Celle'nin selamı, rahmeti, bereketi, hıfzı, şifası, afiyeti, sevgisi ve rızası her daim üzerinize olsun. Tanıdık tanımadık herkese vermek için de selam hep üzerinizde olsun!

Sözün en güzel eseri selam. Vesselam...
Osman YAZICI
 

TOHUM BİTERSE...

OSMAN YAZICI,tohum, tohum biterse,kuraklık,organik tarım,bilinçli tarım,filiz,çiçek,ekili alanlar,Rezzak,DNA,ya tohum ya yokum,orjinal içerik,tarım ve insan fotoğraf yarışması,

TOHUM BİTERSE...
Tohum biterse... Filizler kalem olur. Yapraklar kağıt. “Kök” halini topraktan alır kelimeler, uzatır “ek”ini göklere. Çiçek cümbüşüyle renk gelir talihin terkibine. İnsan, bir harflik tohumla ambarını “cümle”nin meyveleriyle doldurur.

Tohum hayatın alfabesi, abc’sidir. Çiçek güzelliğinin hayretten açık bıraktığı ağızların “a!”sıdır. Göz-gönül-karnını doyuran “be”sini yine bir harflik tohumda bulur insan. “Yok!”un “yok”luğu, varlığın “he!ce”sidir tohum. Halık-ı Rezzak’ın hayatın bahtına “baharı 'yazı'vermek” için görevlendirdiği ihsan ve ikramın sırrıdır tohum. İnsanın “bir tanesi” hayatın “bin bereketi”dir.

Tohumun toprağa 'düşü'vermesiyle hayallerine kavuşur hayat. Çiçek çiçek 'gülü'verir yüzü. Köklerin en derin uykusunda göklerin “rüya gibi”sine filizlenir umutları. Tohumun yeşil ışığı(yla) geçmiştir bugüne. Gövde gösterisine şahitken an, yapraklarıyla hep yeni bir sayfa açar geleceğe.

İnsanın huzurla ‘temas’ı, sevincin ana ‘teması’dır tohum. Destansı bir hayatın hayallerine 'konu'verince tohum, bir ayağı yerde bir ayağı göktedir insanın. Gayrı “yerli yerinde”dir “havasını bulan” herşey…

Tohumla sağda sıfırdır insan. Tohum şekil olarak en çok sıfıra (0) benzer. Tohum; toprak, su, güneş, hava ve insanla kurduğu birliktelikle önce filizlenir 0’ken 1 olur. Sonra dallanır, budaklanır, yaprağa dönüşür, çiçek açar, meyve verir. Öyle çok manalar ihtiva eder ki gayrı özeti sağdaki sıfırdır. 10 olur. Verimin yüzü (100) olur. 1.000 bereket olur.

0 içindeki 1’dir tohum. Aynı bilgisayarların açılış-kapanış düğmesi gibi. Çünkü hayatın kodları, verileri, DNA’sı o bilgisayarda saklıdır. 01.

“Nasıl olur böyle küçük bir cüssede böyle büyük bir güç?” demeyin! Tohum; Yaradan’ın “ol” emridir. O, “Ol!” derse o da olur bu da olur…

Tohum biterse (tükenirse)... Hayatın kalemi kırılır, defteri dürülür. Yaprak dökümünden hüküm giyer mevsim. Cennet nimetleri “yasak meyve” kılınır Âdemoğluna. Ocağı tütmez artık hayatın. Tohumun yokluğuna yanar da yanar… Tohumun yeşermediği kuyularda artık sürgün veren sadece mezar taşlarıdır.
Tohumun bitişinde iki lafı bir araya getirir insan:
Ya TOKUM…
Ya YOKUM…
OSMAN YAZICI 
 

HEPİMİZ BEŞ-ERİZ ÖLÜMSÜZLÜĞE CAN ATAN

OSMAN YAZICI,şehit,türk askeri,murdar,çürük elma,kızıl elma,elmas,Baki,Bakara suresi 154,tarım ve insan fotoğraf yarışması,sabrı cemil,minare,operasyon,orjinal içerik,
HEPİMİZ BEŞ-ERİZ
ÖLÜMSÜZLÜĞE CAN ATAN
Yüce Yaradan, kullarına olan sevgisinden dolayı bizlere hep en güzelini, temizini rızık kılmış yani hep “sevdiğinden” vermiştir. Murdar olanı yasaklaması da yine bizi “sevdiğinden”dir. Bu yüzden insan da, Yaradan’ın hatırına hep “sevdiğinden” vermeli, “severek” vermeli, verdiği de alanın beğenip “sevdiğinden” olmalıdır. Dolayısıyla çöpe atacağı çürük “elma”sından vermek her kişinin kârıdır. Can gibi en büyük kıymetinden yani “elmas”ından vermek ise altın gibi, pırlanta gibi bir kalbe sahip olan er kişinin kârıdır.
Yani ŞEHİT...
Şehitler, Allah Azze ve Celle’nin kendisine hibe ettiği canı, asıl sahibine hiç gözünü kırpmadan “can’ı gönülden” verdiler. Bâki olan Mevla da onların bu hediyesine sonsuz cömertliğiyle karşılık verdi ve “en sevdiğinden verenin” “can’ı gönülden verenin” canını almadı. Bilakis “Bâki Canından” pay bağışladı. (Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin. Doğrusu onlar diridirler; lâkin siz farkına varmazsınız. Bakara Suresi 154. Ayet)
Peygamber Ocağı’ndan vatan toprağının koynuna düşen o koç yiğitlere, o kınalı kuzulara “öldü” diyenlere Hz. Ömer’in kılıcını çekip diyoruz ki: “Kim MUHAMMED’e (SAS) ve onun adını taşıyan MEHMETCİK’e öldü derse onun boynunu vururum.”

Mukaddes değerleri için can veren şehitlerimizi Cenab-ı Hakk, Efendimiz sallalahu aleyhi veselleme komşu eylesin. Ailelerine sabr-ı cemil ihsan eylesin. Canını, can kadar kıymetli ne varsa hepsini bu uğurda harcayan, harcamaya hazır olan “yaşayan şehit”lere de gökleri delen bir bayrak gönderi, bir minare boyu kadar şanlı, kutsal ve uzun ömür nasip eylesin.

Bu bayrağı indirmeye bu ezanı dindirmeye cüret edenler de bilsin ki:
Hepimiz ÖLÜMSÜZLÜĞE CAN ATAN BEŞ-ERİZ…
Bütün şehitlerimizin ruhları için El Fatiha…
Osman YAZICI

 

22 Eylül 2022 Perşembe

'BAL GİBİ'LİĞİ BULANLAR 'ARI DİL'İN ÇİÇEK AĞZINI ARAYANLARDIR

OSMAN YAZICI,bal gibiliği bulanlar,arı dilin çiçek ağzını arayanlar,bal,arıcılık,arı,agu,zehir,zehr,çiçek,kovan,hz. Muhammed,mümin,tarım ve insan fotoğraf yarışması,

'BAL GİBİ'LİĞİ BULANLAR
'ARI DİL'İN ÇİÇEK AĞZINI ARAYANLARDIR

“Kem âlât (kötü aletler) ile kemâlat (mükemmellik) olmaz” demiş büyüklerimiz, bilirim.
O yüzden hep çiçeklerle bilinirim.
Zira “arı” derler benim adıma.
Adım-kaynağım arı olmazsa bal katılmaz tadıma.
Ağu (zehir) barındırmaz balım şifadır, kırar zehri.
Lakin üretirken kırmam hiçbir zehri. (zehr: çiçek) Aşılarım çiçekleri.
Bende saklıdır ey insan! Geleceğinin açık çekleri.
Yolum sevgidir, hizmettir.
Zaten düşmanlık ilk önce bana hezimettir.
Ama her 'kovan'a gitmem, nefrete gelemem. Ölürsem, benden sonra insan kaç gün yaşar, bilemem...
Dili (kalp) arı, ağzı (gıda) çiçek olanın eseri bal (pak, tatlı, şifalı, helal, sanat eseri) olur.
Baş arı = başarı…
Efendimiz Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellemin buyurduğu gibi: "Mümin bal arısına benzer. Temiz olan şeyleri yer, temiz olan şeyler ortaya koyar, temiz yerlere konar ve konduğu yeri ne kırar ne de incitir."
Osman YAZICI

Fotoğraf: Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı-tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması