HANGİ GÜNEŞ O NURA TUTULMUŞ DEĞİL Kİ
Güneş ile dünyanın arasına ay girince, dünya güneş ışığını alamıyor ve karanlıkta kalıyor. Buna “Güneş Tutulması” deniyor.
Aynı şekilde Allah cc ile kul arasına nefis ve şeytan girince de kişi “Nur’un Ala Nur”dan, “Göklerin ve Yerin Nuru”ndan mahrum kalıyor ve kalbine de aklına da zifiri karanlık çöküyor. Buna da “Akıl Tutulması” ya da “Kalp Tutulması” denebilir.
Yoksa hangi güneş, ay, yıldız kısacası galaksi galaksi bütün kâinat O KEMÂLİN CEMALİNE TUTULMUŞ değil ki… Aradan nefis ve şeytanı çıkarmış hangi akıl ve gönül O GÖRÜLMEMİŞ GÜZELLİĞİN tutkunu değil ki…
Allahım! Bizi yolunu tutanlardan, ipine tutunanlardan eyle ki “gözünün tuttuklarından” ve “gönlünde tuttuklarından” olmayı dilemeye azıcık yüzümüz olsun.
Osman YAZICI
nefis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nefis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2 Kasım 2022 Çarşamba
8 Ekim 2022 Cumartesi
BULUTLAR KARALANMADAN TOPRAK TEMİZE ÇEKİLEMEZ
BULUTLAR KARALANMADAN TOPRAK TEMİZE ÇEKİLEMEZToprakta teyemmüm, suda abdest temizliği vardır. İnsan, toprak ve sudan yaratıldığından ötürü özü-fıtratı itibariyle temizdir. İmtihanı sadece bu temizliğe leke sürdürmemektir.
Temiz iş çıkaran, “temiz kalpli-eli yüzü temiz” unvanı kazanandan kimse davacı olmaz. Temiz iş, muhakeme ve mahkeme yüzü görmez.Temiz, temyize götürülmez.
Aslolan temizlik. Gerisi ha-kir ha-pis…
Temizlenenden daha kutsalı ise temizleyendir. Öyle ya; bulutlar karalanmadan toprak kendini temize çekemez. Tohumlar derine gömülmeden, filizler göklere adım atamaz. Yay gerim gerim gerilmeden ok menzile varamaz...
Nefsim;
Sudan daha aziz ve temiz olmakla kalmayıp üstüne bir de Ashab-ı Kirâm gibi “PİR-İNCİ" yetiştiren Efendimiz Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in pilavından dönersen kaşığın kırılsın!...
Osman YAZICI
3 Ekim 2022 Pazartesi
"YIL"MIŞIM
"YIL"MIŞIM'Yıl'mışım
İklimine kanatlanamayıp
Dört mevsim ayrı havada olmaktan
Bir günah, bir gün ah!
Uzattıklarımın saçını başını yolmaktan
'Yıl'mışım
'Yıl'mışım
Nurunla onurlanamayıp
Kâh muma kâh köze üflenmekten
Şavkın şevkinde aklanıp
Garp garipliğinde küflenmekten
'Yıl'mışım
'Yıl'mışım
Nârınla yanamayıp
Ocak başında donmaktan
On iki aya bölüp menzili
Akrebi kendi bağrıma yonmaktan
'Yıl'mışım
'Yıl'mışım
Varlığına sığınamayıp
Ahsen-i Takvim’i bir bir koparıp atmaktan
Bütün servetimi pazara çıkarıp
Yedi canlı günümü bir haftaya satmaktan
'Yıl'mışım
Ateş almaya geldin madem kara sevdadan
Haydi durma! Gözümden de su gibi akıp
Geç sene!
Yalnız lalemi ver gönül bahçeme
Kokuşmuşluğunu dilediğin çiçekten, soğandan
Seç sene!
Madem gül dürmeye geldin
Çağla gel, devir! Bir tebessümle dişini
Göster sene!
Yalnız şelalemi ver bana, o ki güldür güldür
Al kışla gel ocağıma, bir aralık kış kış gidişini
Göster sene!
Madem defter dürmeye geldin
Varlığın küme’sine, bari mezar da
Kazı versene!
İster kır kumdan kalemi, yazımı yaz suya
Elifsiz, mimsiz bu dal’a!
Erkeksen âdem yazı versene!
Ah sene!
Sağ omuzuma yükleyip yükünü
Götür beni
Ahsene!
Birlikte yazalım takvim takvim öykümüzü
Adı: Hasene…
Ha ben’e ha sen’e!
Ha sene!
Ey nefsime
Yenilen sene!
Bir tövbenin tekrarında
Yenilensene!…
Osman YAZICI
30 Eylül 2022 Cuma
KESENE BEREKET
KESENE BEREKET!
Kestin mi nefsim!
“Et rafını” boş görünce ölü kardeş etiyle doldurduğun ağzının, gıybet nafakasını kestin mi?
“Ya hayır söyle ya da sükût et” Hadisini düstur edinip de dilinin malayani sesini kestin mi?
Mazlum derisine geçmiş zalim tırnağını kestin mi?
Mukaddesatının, vatanının, milletinin üstüne yürüyen nasipsizlerin yolunu kestin mi ?
Yanlış yol tutmaktan, batıl yolları adımlamaktan elini ayağını kestin mi?
Açlıktan ölen çocuklar varken o bir türlü doymayan aç gözünün iştahını kestin mi?
Yangına körükle gittin de hep, bir kez olsun kardeş kavgasında ‘ateşkes’tin mi?
Kimseye yük olmadan ‘Hasbunallahi ve nimel vekil’ sırrıyla hep kendi göbeğini kendin kestin mi?
Kaç kırık kalp sardın, kaç düşküne düşkün oldun, kaç yaraya bir tesellilik yâr oldun? Yani sen ağrı kesici olabildin mi?
Hem siretin hem suretinle güven verip ‘kesmece’ kalabildin mi?
Bütün bu güzelliklerin han-çeri (han: padişah – çeri: asker) olabilmeyi aklın kesti mi?
Hülasa; Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen Efendimiz Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellemin, o ‘çiçek gibi’nin, o ‘gül gibi’nin dikenli yolunda yürümeyi gözün kesti mi?
En azından bir niyet sevabıyla söz kestin mi?
Çok güzel söylüyorsun da “kestin mi” hiç:
Kestiysen güzelliğinle nefes kesicisin. Bir de üstüne şimdi Kurban keseceksin. Gayrı “Biz ona şah damarından daha yakınız” diyen Allah Azze ve Celle'ye varan en 'kestirme' yollar sana herkesten daha yakın. KESENE bereket… Kurbanının kabulü Ya HALİL ya HABİL…
Kesmediysen KES ARTIK!
Kalbin ‘din’lenmezse, aklın ‘din’lenmezse, tüm vücudun ‘din’lenmezse sözün dinlenir mi ha yankesici!… Kurbanının kabulü KABİL mi (kabil: olabilir) bilmem gayrı!
Ey adına, zatına, şanına, cemaline, celaline, kemâline kurban olduğumuz!
Bizi senden uzaklaştıran her şeyi, bize her ‘nefis’ geleni yakınlığına kurban edebilmeyi bize lütfeyle.
Sen bizim “en sevgilimiz, en yakınımızsın.”
Bizi de rahmetinin, sevginin, rızanın, hıfzının, kereminin, hidayetinin hülasa bütün Esma-ül Hüsna’nın en yakınlarından eyle, uzağına atma…
Amin Yarabbi! Aman Yarabbi!
Osman YAZICI
Kestin mi nefsim!
“Et rafını” boş görünce ölü kardeş etiyle doldurduğun ağzının, gıybet nafakasını kestin mi?
“Ya hayır söyle ya da sükût et” Hadisini düstur edinip de dilinin malayani sesini kestin mi?
Mazlum derisine geçmiş zalim tırnağını kestin mi?
Mukaddesatının, vatanının, milletinin üstüne yürüyen nasipsizlerin yolunu kestin mi ?
Yanlış yol tutmaktan, batıl yolları adımlamaktan elini ayağını kestin mi?
Açlıktan ölen çocuklar varken o bir türlü doymayan aç gözünün iştahını kestin mi?
Yangına körükle gittin de hep, bir kez olsun kardeş kavgasında ‘ateşkes’tin mi?
Kimseye yük olmadan ‘Hasbunallahi ve nimel vekil’ sırrıyla hep kendi göbeğini kendin kestin mi?
Kaç kırık kalp sardın, kaç düşküne düşkün oldun, kaç yaraya bir tesellilik yâr oldun? Yani sen ağrı kesici olabildin mi?
Hem siretin hem suretinle güven verip ‘kesmece’ kalabildin mi?
Bütün bu güzelliklerin han-çeri (han: padişah – çeri: asker) olabilmeyi aklın kesti mi?
Hülasa; Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen Efendimiz Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellemin, o ‘çiçek gibi’nin, o ‘gül gibi’nin dikenli yolunda yürümeyi gözün kesti mi?
En azından bir niyet sevabıyla söz kestin mi?
Çok güzel söylüyorsun da “kestin mi” hiç:
Kestiysen güzelliğinle nefes kesicisin. Bir de üstüne şimdi Kurban keseceksin. Gayrı “Biz ona şah damarından daha yakınız” diyen Allah Azze ve Celle'ye varan en 'kestirme' yollar sana herkesten daha yakın. KESENE bereket… Kurbanının kabulü Ya HALİL ya HABİL…
Kesmediysen KES ARTIK!
Kalbin ‘din’lenmezse, aklın ‘din’lenmezse, tüm vücudun ‘din’lenmezse sözün dinlenir mi ha yankesici!… Kurbanının kabulü KABİL mi (kabil: olabilir) bilmem gayrı!
Ey adına, zatına, şanına, cemaline, celaline, kemâline kurban olduğumuz!
Bizi senden uzaklaştıran her şeyi, bize her ‘nefis’ geleni yakınlığına kurban edebilmeyi bize lütfeyle.
Sen bizim “en sevgilimiz, en yakınımızsın.”
Bizi de rahmetinin, sevginin, rızanın, hıfzının, kereminin, hidayetinin hülasa bütün Esma-ül Hüsna’nın en yakınlarından eyle, uzağına atma…
Amin Yarabbi! Aman Yarabbi!
Osman YAZICI
29 Eylül 2022 Perşembe
YÂR YÂR ATILIRIMSen aklıma düşünce
Kararır gözlerim bulut bulut
Tecellin(l)e bayılmışlığın arefesinde
Sevda romatizmasına tutulur gönlüm
Gözlerimi dolduracağını anlarım
Yüreğimi kaplayan sızıdan
Sonra sen yağarsın rahmet rahmet!
İki cihanıma
Toprak toprak kokar ruhum
Yâr yâr atılırım
Yed-i Kudretine
Balçık balçık kararsın hamurumu
Vedud el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Ateş alır gönlüm üç günlük dünyadan
Sürülürüm menzilin namlu ucuna
Sıtma nöbetinde tutulurken ellerim
“Ateş!”i bekler titreyen tetik
Tek vurgunu vuracağını anlarım
İki cihanın şimşeklerini üstüme çekişimden
Sonra sen yakarsın yüreğimi Nur Nur!
Toprağım çöl çöl, suyum göl göl ısınır
Yâr yâr atılırım
Nârına nuruna
Pişmeye bırakırsın çamurumu
Ehad el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Taşıyamaz ağırlığını başım
Düşer önüne, kalbine baka baka
“Ağrı ağrı ağırlanışın ordadır” der gibi
Bana benden daha yakın olduğunu anlarım
Şah damarımın göğsünün kabarışından
Sadece “sana has”ta kalır kalbim Kâfi Kâfi…
Sonra sen bakarsın kalbime Şafi Şafi!
Sende bulurum kendimi bende 'bende'
Yâr yâr atılırım
Akla şifa haşmetine
Üflersin ruhundan gönül yarama
Ebed el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Utançtan kıpkırmızı olur yüzüm
Nankörlüğün karanlığındaki kalbim
Cürüm cürüm pis kan pompalar
Nefis ve şeytan çıban başına
Patlayış kıvamına varır gecede kunut
Gök gürültüsünden anlarım
Umutsuzluğuma “La taknetu”yla inişini
Sonra sen yıkarsın yeisimi Ğaffar Ğaffar
Yâr yâr atılırım
Deryadiline
Bir istiğfarla istifraya koyulur güruhum
Hamid el’inde yeniden yaratılırım
Osman YAZICI
Kararır gözlerim bulut bulut
Tecellin(l)e bayılmışlığın arefesinde
Sevda romatizmasına tutulur gönlüm
Gözlerimi dolduracağını anlarım
Yüreğimi kaplayan sızıdan
Sonra sen yağarsın rahmet rahmet!
İki cihanıma
Toprak toprak kokar ruhum
Yâr yâr atılırım
Yed-i Kudretine
Balçık balçık kararsın hamurumu
Vedud el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Ateş alır gönlüm üç günlük dünyadan
Sürülürüm menzilin namlu ucuna
Sıtma nöbetinde tutulurken ellerim
“Ateş!”i bekler titreyen tetik
Tek vurgunu vuracağını anlarım
İki cihanın şimşeklerini üstüme çekişimden
Sonra sen yakarsın yüreğimi Nur Nur!
Toprağım çöl çöl, suyum göl göl ısınır
Yâr yâr atılırım
Nârına nuruna
Pişmeye bırakırsın çamurumu
Ehad el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Taşıyamaz ağırlığını başım
Düşer önüne, kalbine baka baka
“Ağrı ağrı ağırlanışın ordadır” der gibi
Bana benden daha yakın olduğunu anlarım
Şah damarımın göğsünün kabarışından
Sadece “sana has”ta kalır kalbim Kâfi Kâfi…
Sonra sen bakarsın kalbime Şafi Şafi!
Sende bulurum kendimi bende 'bende'
Yâr yâr atılırım
Akla şifa haşmetine
Üflersin ruhundan gönül yarama
Ebed el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Utançtan kıpkırmızı olur yüzüm
Nankörlüğün karanlığındaki kalbim
Cürüm cürüm pis kan pompalar
Nefis ve şeytan çıban başına
Patlayış kıvamına varır gecede kunut
Gök gürültüsünden anlarım
Umutsuzluğuma “La taknetu”yla inişini
Sonra sen yıkarsın yeisimi Ğaffar Ğaffar
Yâr yâr atılırım
Deryadiline
Bir istiğfarla istifraya koyulur güruhum
Hamid el’inde yeniden yaratılırım
Osman YAZICI
24 Ekim 2017 Salı
Güzel ve Özlü Sözler
Nefse, günahtan kaçınmak ibadet yapmaktan daha zor gelir. Onun için günahtan kaçınmak daha sevaptır.
(İmam Rabbânî Hazretleri)
(İmam Rabbânî Hazretleri)
12 Nisan 2017 Çarşamba
İYİ SENİN KAPIN VAR
"Aklım hergün tövbe eder. Nefsim heran tövbemi bozar. Arada kalmış bi çareyim iyi ki Senin kapın var."
(Hz. Mevlana)
2 Ağustos 2016 Salı
KİMSEYE HOR BAKMA
"Hiç kimseye hor bakma, İncitme gönül yıkma, Sen nefsine yan çıkma.
Mevlam görelim neyler, Neylerse güzel eyler..."
Mevlam görelim neyler, Neylerse güzel eyler..."
(Erzurumlu İbrahim Hakkı)
23 Şubat 2016 Salı
İYİKİ SENİN KAPIN VAR
"Aklım hergün tövbe eder. Nefsim heran tövbemi bozar. Arada kalmış bi çareyim iyi ki Senin kapın var."
Hz. Mevlana (rh)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)