hastalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hastalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ekim 2022 Çarşamba

KUR'AN-I KERİM'DEN DUALAR

amin, cefa, dua, dua eden çocuk, eza, günün duası, hased, hastalık, kuş, şifa duası, şifa kaynağı,şifa ayetleri,Kur'an dua ayetleri,Kur'an'dan dualar,
KUR'AN-I KERİM'DEN DUALAR

 

Şifa Duası

şifa duası,dua,günün duası,hased,eza,cefa,amin,dua eden çocuk,kuş,hastalık,şifa kaynağı,

Rahman ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.
Allah’ın ismiyle sana okurum. Allah sana şifâ versin. Ey insanların Rabbi, bunun ıstırabını giderip şifâ ver. Şifâyı veren ancak Sen’sin. Sen’in şifândan başka şifâ yoktur. Buna hiçbir hastalık izi bırakmayacak şekilde şifâ ihsân eyle! Âmîn. Rahmetinle ihsân eyle ey merhametlilerin en merhametlisi! Ezâ veren her şeyden, bütün zararlı gözlerden ve hasetçilerden Allah Teâlâ sana şifâ versin.


 

GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM!

GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM,helal,temiz,haram,şeytan,hastalık,kuş,yavru kuşlar,ademoğlu,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,tarım ve insan fotoğraf yarışması,
GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM!

“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o size apaçık bir düşmandır." (Bakara Suresi 168. Ayet)

“Her hastalığın başı çok yemektir” buyuran Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam da helal ve az yemenin önemine şöyle işaret eder:

1-Ademoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Ademoğlu için belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Şayet mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman midesinin üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırsın. (Tirmizi) 2-İbadet on kısımdır; dokuzu helâl rızık taleb etmek, biri ise diğer amellerdir.(Deylemi)

Dolayısıyla bedeni- ruhi sağlık için helal yemek, bu helali de aza indirgimek gerekiyor. Yine “Bana ne yediğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” sözü de boğazdan geçenin karakterimize de nasıl etki ettiğini ortaya koyuyor.

“Yenilen” her haram ve fazla lokmada “yenilen” aslında sağlığımız-ruhumuz. Zaten cennetten kovulmamıza sebep de yasak ağacın meyvesinin yenilmesi, insanın boğazına yenilmesi değil mi?

Ey nefsim! “Lokman”dan önce “lokma”nı “hekim” bilmezsen derdin “deva” mı bulur? Bulsa bulsa “devamı” bulur. Lokmana dikkat ettiğinde de etmediğinde de “şifayı kaparsın” ona göre…

Maddi açlığımızı MA-NAN* ile doyuran Allahım! Manevi açlığımızı da MANAN ile doyur. Sadece BE-SİN** gönlümüze BESİN olsun.

Gönlümüz Kuran’a aç Allahım! Gönlümüzü en doyumsuz sofrayı KURAN’a aç Allahım! Gönlümüzü ayet ayet, meal meal, tefsir tefsir doyur! Gönlümüze mananla buyur Allahım!

Bismillahirrahmanirrahim -Elhamdülillahi Rabbil Alemin. Haydi gönlüm gayrı lokmaya kapa ağzını: İşte sana TIP!

*Ma: su – Nan: ekmek. ** (Besmele ile başlayan Kuran'ın son suresi Nas'tır. Besmelenin ilk harfi “BE” Nas Suresi’nin son harfi de “SİN”dir.
Osman YAZICI

Fotoğraf: Murat Çoban-Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması.
 

4 Nisan 2018 Çarşamba

HZ EYYÜB PEYGAMBERİN İMTİHANI

Hz. Eyyüb, Eyyüp, hastalık, sıkıntı, imtihan, kıssa, hikaye, dini hikaye, ders


Hz. Eyyub (aleyhisselâm) çok zengin bir peygamberdi. Pek çok malı, mülkü, bahçesi hayvanları ve çocukları vardı. Bunca zenginlik Hz. Eyyub’u hiçbir zaman kibirlendirmi- yordu. O, Allah’a ibadet etmeye, insanları hak ve hakikate çağırmaya devam ediyordu.

Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Eyyub’u sabır ve tes- limiyette bütün insanlığa örnek gösteriyordu. Bu sebeple onu büyük bir imtihana tabi tuttu. Önce bütün malını, mül- künü elinden aldı. Çocukları da bir bir vefat etti. Hz. Eyyub çok zor durumda kalmıştı. Ama bütün bunlara rağmen en ufak bir şikâyette bulunmuyor, maruz kaldığı bu imtihana sabır ve şükürle mukabelede bulunuyordu.

İmtihanlar devam ediyordu. Daha sonra Allah, Hz. Eyyub’a çok ağır bir hastalık verdi. Hz. Eyyub bu hastalığa da sabır gösterdi ve kulluk vazifesine devam etti. Bu imtihan döneminin bütününde eşi de kendisini yalnız bırakmamış, hep onun yanında olmuştu.

Cenab-ı Hak, zamanla Hz. Eyyub’un hastalığını daha da artırdı. Yüce peygamber, dil ve kalbiyle yapabildiği kul- luk vazifesini dahi yerine getiremez hâle gelmişti. Bu du- rum onu üzmüş ve telaşlandırmıştı. Allah’a kulluk vazifesini yapamadıktan sonra yaşamanın ne mânâsı olurdu ki? Bu yüzden ellerini açtı ve Rabbine şöyle yalvardı:

– Ya Rabbi! Hastalığım artık bana zarar vermeye başladı. Kalben kulluk vazifemi yapmama, dil ile Seni zik- retmeme mâni oluyor. İbadetsiz yaşayamam. Hâlimi Senin merhametine havale ediyorum.

O, bu duayı -duadaki kelimelerden de anlaşılacağı üze- re- vücudunun sıhhat ve rahatı için değil, sırf ibadetinden geri kalmamak için yapıyordu. Allah, onun bu samimi duasını kabul etti. Ondan ayağını yere vurmasını, oradan çıkacak suyla yıkanmasını ve o suyu içmesini söyledi. Hz. Eyyub denileni yaptı ve eski sağlığına kavuştu. Aynı za- manda Cenab-ı Hak ona eski zenginliğinden daha büyük bir zenginlik ve evlat verdi. Hz. Eyyub eskisinden daha zengin, daha refah, daha sağlıklı ve huzurlu bir hayata kavuşmuştu.

Günler bu şekilde geçip gidiyordu. Bir gün Hz. Eyyub yıkanırken üzerine, nereden geldiği belli olmayan altın çe- kirgeler dökülmeye başladı. Hz. Eyyub hemen bunları top- lamaya başladı. Bunun üzerine Allah:

– Ya Eyyub! Ben malını sana iade etmek suretiy- le seni eski zenginliğinden daha büyük bir zenginliğe kavuşturmadım mı? Bunları toplamaya ne ihtiyacın var ki, dedi.

Hz. Eyyub şöyle cevap verdi:

– Evet, Rabbim! Bana çok büyük bir zenginlik bahşettin. Ancak bu Senin bereket hazinelerinden ilgisiz kalmamı ge- rektirmez. Senin tarafından ne ihsan edilirse kabulümdür. Çünkü veren Sensin. Senin verdiğin bir şeyi ben nasıl red- dederim!

Kıssadan Hisse

1. Hayatımızın her anı değişik imtihanlarla dolu. Bu imtihanlar sabır ve azimle karşılandığı takdirde insanı olgunlaştırır ve niyetine göre onu Rabbine yaklaştırır. Her insanın hayatının değişik karelerinde yaşadığı ve insana sağlığın ne kadar büyük bir nimet olduğunu öğreten bir imtihanımız var: Hastalık. Hastalık asla istenmez, ancak geldiğinde de sabredilir.

2. Bu hayat, ebedî hayatın sadece bir tarlası ve kazanma yeridir. Sonsuz değildir ki, bizatihî gaye olsun. Hayat, ya bir hastalık, ya bir felaket veyahut musibet, veyahut da bir başka sebeple mutlaka bitecektir ve onun bitme zamanı da, insan daha hayata gelirken kararlaştırılmıştır. İnsanın dünya hayatına gelişi gibi, buradan ayrılışı da önceden takdir edilmiştir. Asıl hayat, ahiret hayatıdır. İşte, bu inançtaki bir insan, dünyada başına gelen musibetleri, “Günahlarıma keffarettir veya derecemi artıracaktır.” diyerek, sabrın ötesinde şükürle karşılamalıdır.

3. Allah’ın verdiği temiz ve helal malı sevmekte ve istemekte hiçbir mahzur yoktur. Dinin yasakladığı husus, malmülk sahibi olmak değil, zengin olma hırsı ile Allah’ı

unutmaktır. Malın gerçek sahibi olan Allah’ı unutmadan, zekât ve sadaka gibi dinî vazifeleri de aksatmadan zengin olmayı istemek ve bu yolda çalışmak, dinimizin uygun gördüğü bir davranıştır.

4. Efendimiz’in şu hadisi bu kıssadan alınacak dersle ne güzel örtüşmektedir: “Mümin kişinin durumu ne kadar ib- ret alınmaya layıktır! Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum, sadece mümine hastır, başkasına değil. Ona mem- nun olacağı bir şey gelse şükreder, bu onun için hayırdır; zarar göreceği bir şey gelince de sabreder, bu da onun için hayırdır.”

22 Ekim 2017 Pazar

Özlü Sözler

Hayret ederim o kişiye ki, hastalık korkusuyla yemekten perhiz eder de, cehennem korkusuyla günahtan perhiz etmez. (Yahya bin Muaz)

3 Nisan 2017 Pazartesi

4 Kasım 2016 Cuma