orjinal içerik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
orjinal içerik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Eylül 2022 Pazar

BİR SELAMLIK GÖNÜL ALIŞVERİŞİDİR HAYAT 'BOYUN'A BORÇ BOYUNA HAYRAT

bir selamlık gönül alışverişidir hayat,OSMAN YAZICI,fok balığı,deniz,borç,hayrat,selam,sevgi,orjinal içerik,darusselam,cennet,selamet yurdu,tarım ve insan fotoğraf yarışması,

BİR SELAMLIK GÖNÜL ALIŞVERİŞİDİR HAYAT
'BOYUN'A BORÇ BOYUNA HAYRAT


Selam, sevginin ve dostluğun değişmez tek parolasıdır. Gönül kapıları her daim selamla çalınır. Kavgaya gelenlerin dili dönmez selama. Buyur edilir hep selamla kelam, söz kâle alınır. Hısımın selamı varınca hışıma ve hasıma. Artık düşman bile yâr olasıdır.

Selam dilin dilberidir. Gideni dönderir, geri baktırır. "Gel beri!"dir. Daha eller, sineler ve yanaklar birleşmeden selamla sarılır sözler: "Esselamu aleyküm! Ve aleyküm selam!..." Kelimeler aynı diller aynı. Selam sözün ezberidir. Esma-ül Hüsna’dandır çünkü kir tutmaz, kin tutmaz. Bu yüzden ezelden beridir tüm kusurlardan beridir.

Selam, insanın en güzel hediyesidir. Yükte hafif pahada ağırdır. Ebedidir hep: "Sağ olsun getiren gönderen." Kabulün mukabelesidir. "Selamımı söyle" ile tatlıya bağlanır müşkülat. Selamdan sonra insanın ağzına ilk gelen "he!" diyesidir.

Selam, kelamdan öncedir. Dostluk, demini selamda bulur. İmandır, İslamdır. Güvenlik, emini selamda bulur. Selam yücedir. Aşkın olan ne varsa zemini selamda bulur. Selamla doyurulur tanrı misafirleri. Darusselam duası (Darusselam: Selamet yurdu, cennet) "amin!"i selamda bulur.

Ön sözdür selam. İnsanlığın özetinden söz vermektir. Son sözdür selam: "Selam söyle! Git selametle!" Selam, bir merhabadan nice nice "hayırlı sabahları-günleri-geceleri" dermektir.

Dostlar! El Selam olan Allah Azze Celle'nin selamı, rahmeti, bereketi, hıfzı, şifası, afiyeti, sevgisi ve rızası her daim üzerinize olsun. Tanıdık tanımadık herkese vermek için de selam hep üzerinizde olsun!

Sözün en güzel eseri selam. Vesselam...
Osman YAZICI
 

TOHUM BİTERSE...

OSMAN YAZICI,tohum, tohum biterse,kuraklık,organik tarım,bilinçli tarım,filiz,çiçek,ekili alanlar,Rezzak,DNA,ya tohum ya yokum,orjinal içerik,tarım ve insan fotoğraf yarışması,

TOHUM BİTERSE...
Tohum biterse... Filizler kalem olur. Yapraklar kağıt. “Kök” halini topraktan alır kelimeler, uzatır “ek”ini göklere. Çiçek cümbüşüyle renk gelir talihin terkibine. İnsan, bir harflik tohumla ambarını “cümle”nin meyveleriyle doldurur.

Tohum hayatın alfabesi, abc’sidir. Çiçek güzelliğinin hayretten açık bıraktığı ağızların “a!”sıdır. Göz-gönül-karnını doyuran “be”sini yine bir harflik tohumda bulur insan. “Yok!”un “yok”luğu, varlığın “he!ce”sidir tohum. Halık-ı Rezzak’ın hayatın bahtına “baharı 'yazı'vermek” için görevlendirdiği ihsan ve ikramın sırrıdır tohum. İnsanın “bir tanesi” hayatın “bin bereketi”dir.

Tohumun toprağa 'düşü'vermesiyle hayallerine kavuşur hayat. Çiçek çiçek 'gülü'verir yüzü. Köklerin en derin uykusunda göklerin “rüya gibi”sine filizlenir umutları. Tohumun yeşil ışığı(yla) geçmiştir bugüne. Gövde gösterisine şahitken an, yapraklarıyla hep yeni bir sayfa açar geleceğe.

İnsanın huzurla ‘temas’ı, sevincin ana ‘teması’dır tohum. Destansı bir hayatın hayallerine 'konu'verince tohum, bir ayağı yerde bir ayağı göktedir insanın. Gayrı “yerli yerinde”dir “havasını bulan” herşey…

Tohumla sağda sıfırdır insan. Tohum şekil olarak en çok sıfıra (0) benzer. Tohum; toprak, su, güneş, hava ve insanla kurduğu birliktelikle önce filizlenir 0’ken 1 olur. Sonra dallanır, budaklanır, yaprağa dönüşür, çiçek açar, meyve verir. Öyle çok manalar ihtiva eder ki gayrı özeti sağdaki sıfırdır. 10 olur. Verimin yüzü (100) olur. 1.000 bereket olur.

0 içindeki 1’dir tohum. Aynı bilgisayarların açılış-kapanış düğmesi gibi. Çünkü hayatın kodları, verileri, DNA’sı o bilgisayarda saklıdır. 01.

“Nasıl olur böyle küçük bir cüssede böyle büyük bir güç?” demeyin! Tohum; Yaradan’ın “ol” emridir. O, “Ol!” derse o da olur bu da olur…

Tohum biterse (tükenirse)... Hayatın kalemi kırılır, defteri dürülür. Yaprak dökümünden hüküm giyer mevsim. Cennet nimetleri “yasak meyve” kılınır Âdemoğluna. Ocağı tütmez artık hayatın. Tohumun yokluğuna yanar da yanar… Tohumun yeşermediği kuyularda artık sürgün veren sadece mezar taşlarıdır.
Tohumun bitişinde iki lafı bir araya getirir insan:
Ya TOKUM…
Ya YOKUM…
OSMAN YAZICI 
 

HEPİMİZ BEŞ-ERİZ ÖLÜMSÜZLÜĞE CAN ATAN

OSMAN YAZICI,şehit,türk askeri,murdar,çürük elma,kızıl elma,elmas,Baki,Bakara suresi 154,tarım ve insan fotoğraf yarışması,sabrı cemil,minare,operasyon,orjinal içerik,
HEPİMİZ BEŞ-ERİZ
ÖLÜMSÜZLÜĞE CAN ATAN
Yüce Yaradan, kullarına olan sevgisinden dolayı bizlere hep en güzelini, temizini rızık kılmış yani hep “sevdiğinden” vermiştir. Murdar olanı yasaklaması da yine bizi “sevdiğinden”dir. Bu yüzden insan da, Yaradan’ın hatırına hep “sevdiğinden” vermeli, “severek” vermeli, verdiği de alanın beğenip “sevdiğinden” olmalıdır. Dolayısıyla çöpe atacağı çürük “elma”sından vermek her kişinin kârıdır. Can gibi en büyük kıymetinden yani “elmas”ından vermek ise altın gibi, pırlanta gibi bir kalbe sahip olan er kişinin kârıdır.
Yani ŞEHİT...
Şehitler, Allah Azze ve Celle’nin kendisine hibe ettiği canı, asıl sahibine hiç gözünü kırpmadan “can’ı gönülden” verdiler. Bâki olan Mevla da onların bu hediyesine sonsuz cömertliğiyle karşılık verdi ve “en sevdiğinden verenin” “can’ı gönülden verenin” canını almadı. Bilakis “Bâki Canından” pay bağışladı. (Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin. Doğrusu onlar diridirler; lâkin siz farkına varmazsınız. Bakara Suresi 154. Ayet)
Peygamber Ocağı’ndan vatan toprağının koynuna düşen o koç yiğitlere, o kınalı kuzulara “öldü” diyenlere Hz. Ömer’in kılıcını çekip diyoruz ki: “Kim MUHAMMED’e (SAS) ve onun adını taşıyan MEHMETCİK’e öldü derse onun boynunu vururum.”

Mukaddes değerleri için can veren şehitlerimizi Cenab-ı Hakk, Efendimiz sallalahu aleyhi veselleme komşu eylesin. Ailelerine sabr-ı cemil ihsan eylesin. Canını, can kadar kıymetli ne varsa hepsini bu uğurda harcayan, harcamaya hazır olan “yaşayan şehit”lere de gökleri delen bir bayrak gönderi, bir minare boyu kadar şanlı, kutsal ve uzun ömür nasip eylesin.

Bu bayrağı indirmeye bu ezanı dindirmeye cüret edenler de bilsin ki:
Hepimiz ÖLÜMSÜZLÜĞE CAN ATAN BEŞ-ERİZ…
Bütün şehitlerimizin ruhları için El Fatiha…
Osman YAZICI

 

22 Eylül 2022 Perşembe

SAYMAYA 'BİR'DEN BAŞLANIR

OSMAN YAZICI,saymaya birden başlanır,orjinal içerik,sayma cetveli,abaküs,çocuk,oyun,sıfır bir,tekbir,hz Adem,saadet,tarım ve insan fotoğraf yarışması,rakamlar,
SAYMAYA 'BİR'DEN BAŞLANIR

Saygı demek 'saymak' demektir. Saymaya “Bir”den başlanır.
Zira 1; 0 ile 2 arasında bulunur. Sıfır, hiçliği sembolize eder. İkiyse çift-benzer olmanın anlatımıdır. İki ve sonrasındaysa çokluk vardır.
Bu yüzden 1; sıfır kusuru ifade etmekle kalmaz, kemâlatta da eşi, benzeri, ortağı olmamayı yani TEKBİR yüceliği dile getirir.
Bu TEKBİR ile anlatılan ise sadece Cenab-ı Allah’tır.
Saymak, 1-9 arası rakamlarla yapılır.1+2+3+4+5+6+7+8+9= 45.
45 sayısı, Âdem'in ebcet değeridir. Bu şu anlama gelir: “Bir”den sonra saymaya en saygıdeğer olan Yaradanın halifesi insandır.
Yani saymaya “Bir”den başlayanı Tekbir Mevla da bütün kainata saydırır. Ve bütün âlemi onun emrine verir.
1 rakamının ebcet değerindeki karşılığı Elif'tir. Elif'in kelime manası ise ülfettir, sevgidir. Dolayısıyla saymaya Bir'den başlamak sevgiyle saygıyı aynı zeminde buluşturmaktır ki sonsuz saadet adımlarının sayımı ancak bu yolla olur.
Sayın insan!
Say ki sayılasın.
Saymaya TEKBİRden başlaki sonunda sen de Âdem’den, adamdan sayılasın…
Osman YAZICI

Fotoğraf: Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı - Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması

19 Eylül 2022 Pazartesi

TOPRAK ŞEMSİYE KULLANMAZ

 

OSMAN YAZICI,tarım ve insan fotoğraf yarışması,şemsiye,toprak şemsiye kullanmaz,sarı öküz,inek,çoban,mera alanı,yağmur,rüzgar,savrulmak,gonca gül,orjinal içerik,
TOPRAK ŞEMSİYE KULLANMAZ
Toprak, gökten gelene razılığıyla tevekkül ile teslimiyetin zirvesidir.
Yağmura damla demeyip biriktirmiş ve bağrından kaynakları fışkırtmıştır. Kara kışa “dondum”, güneşe “kavruldum”, rüzgara “savruldum” dediği hiç duyulmamıştır.
Bu yüzden bulutların ağlayışı, güneşin gülüşü, rüzgarların esişi hep onun için olmuştur.
Yaş dememiş, kuru dememis; ölü dememiş, diri dememiş; her geleni kucağında büyütmüş ve sırtında taşımıştır.
Ondan duyulan yalnız İbrahim Hakkı Hazretlerinin ‘Hoştur bana senden gelen
Ya gonca gül yahut diken
Ya hayattır yahut kefen
Narın da hoş nurun da hoş
Kahrın da hoş lütfun da hoş!.."
beyitleri olmuştur.
Bu yüzdendir ki başı göğe değen ne varsa ayağını, kökünü toprakta bulmuştur.
Osman YAZICI
Fotoğraf: Muhammet Ceylan - Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı - Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması