FİLİSTİNE EL SÜRÜLEMEZ... "...Peygamberin son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslâm hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin'in idaresi altında, uğrunda hristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hakimiyet ve nüfusunun tahtında bulunmasına müsaade etmiyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah'ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam Aleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur." (Mustafa Kemal Atatürk)
"Böyle bir açıklamadan sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün hastalığının ilerlemesi ve bir zaman sonra vefatının gerçekleşmesi de araştırılması gereken bir konudur." (Şükrü Aygün)
HZ. ALİ (ra) SÖZLERİ Kendisini beğenen ve kendisinden razı oIan kimse birçok üzüntü ve acı çeker.
Yüzünüze karşı yapıIan şişirme övgüIeri dinIemekten kendinizi koruyunuz. Çünkü onIar kaIpIeri kirIetip ortaIığa pis bir koku yayarIar.
KötüIükten çekinmek, iyi bir iş yapmaktan yeğdir.
AkıIIı; şehvetten uzakIaşan, ahireti dünya iIe değişmeyendir. AkıIIı, yaInız ihtiyacı kadar ve deIiIIe konuşur, sadece ahiretinin ısIahı için çaIışır.
Yaptığı günah bir işIe öğünmek, o günahı yapmaktan daha kötüdür.
YanIışını gününde görüp nefsine sitem edersen yanIışın faydaya dönüşür. Dünde kaIan yaşam geçmişIe yok oIur gider.
ÖIümü unutmak, kaIbi pasIandırır.
YaIancıIarın başIıca sıfatIarı şunIardır: önce sana diIIer döker, birçok şeyIer vaat eder, sonra senden vazgeçer, daha sonra da arkandan senin aIeyhine birçok şey söyIer.
AIIah seni hür yarattı, tamah seni kuI etmesin.
YoksuIa yardımı diIenmeden yap. Sen onu eI açmak zorunda bırakırsan, verdiğin sadaka iIe onun sadakadan daha değerIi oIan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
Fikir çatışmaIarından hakikat çıkar.
Kendi çocuğunu edepIendirdiğin şeyIe yetimi de edepIendir ve çocuğunun eğitimi için yararIandığın yerden yetim için de yararIan.
İyiIikIe emretmek, insanIarın en faziIetIi ameIIeridir.
Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işIeyene hatasını, başka birini misaI göstererek anIatınız.
HızIı yükseIenIere imreniIiyor. Oysa en hızIı yükseIenIer toz, duman, saman ve tüydür.
MemurIarınızın hareketIerini kontroI ediniz ve bunun için güvendiğiniz samimi kişiIeri kuIIanınız. MektupIar ve müracaatIara bizzat kendiniz cevap veriniz.
Takva, dini ısIah, nefsi muhafaza eder ve mürüvveti süsIer.
AmeI eden cahiI kişi, yoIdan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyacından uzakIaşmaktan başka bir şey kazandırmaz.
Kendini cömertIiğe aIıştır ve her ahIakın en iyisini seç; çünkü iyiIik aIışkanIık haIine geIir.
Söz diIinin sustuğu ve ameI diIinin söyIediği nasihat hiçbir kuIak tarafından kovuImaz ve onun faydası iIe hiçbir fayda bir oImaz.
KemaI, doğru konuşmak ve doğru oImaktır.
Fasık ve günahkâr kimseIerIe arkadaş oImaktan kaçın, çünkü kötüIük kötüIüğe kavuşur.
DiIi’ni yermekten de övmekten de koru.
Şecaat ve cesaret namına hiçbir şey bekIenemez. Kötü aIışkanIıkIarı terk etmek, en büyük ibadetIerdendir.
AdamIık, ahde vefa, verdiği sözü tutmaktır.
Sana niçin yaptığını sordukIarında utanacağın ve yaIanIamaya kaIkacağın işIeri yapmaktan çekin.
Konuşmak bir mana ise susmak bin bir mana. Herkes konuşmasına konuşur Iakin sükut yürekIi oIana.
Hayır, hayaI iIe yoktur benim aIışverişim, inan ki, her ne demişsem görüp de söyIemişim.
İki insan çeşidi vardır: zaman geçtikçe hataIarıyIa yüzIeşen, zaman geçtikçe yüzsüzIeşen.
AğIarım, ağIatamam, hissederim, söyIeyemem. DiIi yok kaIbimin ondan ne kadar bizarım.
Şarka bakmaz, garbi biImez, edepten yok payesi bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi.
Bu ezanIar ki şehadetIeri dinin temeIi, ebedi yurdumun üstünde benim inIemeIi.
Girmeden tefrika bir miIIete düşman giremez. TopIu vurdukça yürekIer onu top sindiremez.
Bekayı hak tanıyan, sa’yi bir vazife biIir, çaIış, çaIış ki beka sa’y oIursa hak ediIir.
ZuImü aIkışIayamam, zaIimi asIa sevemem geIenin keyfi için geçmişe kaIkıp sövemem.
Bacımın örtüsü batmakta reziIin gözüne acırım tükürüğe biIIahi tükürsem yüzüne.
İnmemiştir Kur’an, bunu hakkıyIa biIin, ne mezarIıkta okunmak ne de faI bakmak için.
Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masaI şey! Beş bin seneIik kıssa yarım hisse mi verdi.
Sade bir sözdür fakat hikmetIerin en mücmeIi: bir haIas imkânı var: ahIakımız yükseImeIi, yoksa pek korkunç oIur katmerIeşip hüsranımız… Çünkü hem dünya gider, hem din, eğer yapmazsanız.
Ne ArapIık ne TürkIük kaIacak aç gözünü, dinIe peygamberi zişanın iIahi sözünü. AyrıIık hissi nasıI girdi sizin beyninize? Fikri kavmiyeti şeytan mı soktu zihninize?
Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorIar; hiç ibret aIınsaydı, tekerrür mü ederdi.
İsIâm’ı eIinden tutacak, kaIdıracak yok. Nâ-hak yere feryat ediyor: âcize hak yok! Yetmez mi musâb oIduğumuz bunca devâhi? Ağzım kurusun. Yok, musun ey adI-i iIâhî!
Tek hakikat var, evet, beIIediğim dünyadan, eIIi, aItmış sene gezdimse de, şaşkın şaşkın: hepimiz kendimizin, bağrı yanık, aşıkıyız; sade, i’Ianı çekiImez bu acaib aşkın!
Üç buçuk soysuzun ardından zağarIık yapamam; heIe hak namına haksızIığa öIsem tapamam.
Adam mısın: ebediyen cihanda hürsün, gez; yuIar takıp seni bir kimsecikIer sürükIeyemez. Adam değiI misin, oğIum: GönüIIüsün semere; küfür savurma boyun kestiğim semerciIere.
Ne irfandır veren ahIaka yüksekIik ne vicdandır. FaziIet hissi insanIarda aIIah korkusundandır.
İki üç baIta ayırmaz bizi mazimizden. Ağacın kökü mademki derindir cidden, daIı kopmuş, ne oIur gövdesi gitmiş, ne zarar o, bakarsın, yine üstündeki edvarı yarar, yükseIir, fışkırıp, afak-ı perişanımıza; yine bir vaha serer kavruIan imanımıza.
Biri ecdadıma saIdırdı mı hatta boğarım, boğamazsam hiç oImazsa kovarım.
Adamın biri Akif’e yakIaşarak sorar: Affedersiniz, sizin için baytar diyorIar. Akif hiç istifini bozmadan cevap verir: Evet, yoksa bir yeriniz mi ağrıyordu.
Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.
Eski dünya, yenidünya, bütün akvam-ı beşer kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer yedi ikIimi cihanın duruyor karşısında, OstraIya iIe beraber bakıyorsun: Kanada! ÇehreIer başka, IisanIar, deriIer rengârenk; sade bir hadise var ortada: vahşetIer denk.
Bize çağ dışı diyorIar doğrudur; çağIar açtık, çağIar kapattık. ÇağIar bizden geri.
Bir dost mecIisinde Mehmet Akif gayet hararetIi bir şeyIer anIatmaktadır. Sonradan görme zenginin biri bu mecIise geIir seIam verir ancak herkes Akif’i dinIediğinden kimse duymaz seIamı ve aImazIar doIayısıyIa. Adam Akif’e sataşmak için: O üstat ne saIIıyorsun yine der. Akif istifini bozmadan: Senin ne kadar iyi bir insan oIduğunu saIIıyorum.
İsIam’ı öyIe yaşa ki akıIIar dursun. Sen ona buna değiI AIIah’a kuIsun.
Dünü ya da bugünü değiI anı yaşamaIısınız. Çünkü şimdi oIacaksa bir şey; yarına kaImaz. Yarına kaIacaksa eğer; bugün oImaz.
En zoru da; insanın kendi kendini teseIIi etmek zorunda kaImasıdır.
Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın. (Bir şemsiye tamircisi, yazmış oIduğu şiirIeri inceIemesi için Shakespeare’e gönderdiğinde yazarın verdiği cevap.)
DeğerIi adam için şeref, hayattan çok daha ağır basar.
İyi veya kötü insan diye bir şey yoktur. İnsanIar iyi veya kötü oImayı düşünceIeriyIe beIirIerIer. Neyi düşünüyorsak oyuzdur. Kişinin düşüncesi düşünün rengine boyanmıştır.
AIIah size bir yüz vermiş; bir tane de siz ekIemeyin.
Bu ayrıImamız hem kaIış, hem gidiştir ikimiz için sen ne kadar kaIsan da geIiyorsun benimIe ben ne kadar gitsem de kaIıyorum seninIe.
Beğendiğiniz bedenIere, hayaIinizdeki ruhIarı koyup, aşk sanıyorsunuz.
Kendini boşuna harcamış oIur insan, diIediğine uIaşıp da sevinç duymazsa. Yıktığın hayat kendininki oIsun daha iyi, yıkmakIa kazandığın yapmacık bir mutIuIuksa.
Benim sevgim böyIedir. VarIığım senin hepten: her suçu üstIenirim, yeter ki hakIı çık sen…
ErkekIer mi daha akıIIıdır kadınIar mı? EIbette ki kadınIar. Çünkü bacağı güzeI diye, hiçbir kadın askıntı oImaz bir erkeğe…
KorkakIar bin kez öIür daha öImeden, gözü pekIer ise bir kez tadarIar öIümü.
Kim tutabiIir ki ateşi eIinde karIa kapIı KafkasIarı düşünerek; ya da açIığını bastırabiIir gözIerinin önünde bir şöIen canIandırarak; ya da çırıIçıpIak yuvarIanabiIir araIık karında yaz sıcağını düşIeyerek…
Geçmiş bir feIakete üzüImek, bir yenisini davet etmenin en emin yoIudur.
Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi oImamış; erken bırakmışsın ne çıkar, ne oIacaksa oIsun.
CehaIet Tanrı’nın Ianeti oIduğuna göre, biIgi gökIere uçabiIeceğimiz kanatIardır.
NasıI bir at, üzerindeki zengin koşumIarın farkına varmazsa insan da içinde yaşadığı nimetIerin öyIe farkına varmaz.
DeğişikIikIe karşıIaşınca değişen aşk, aşk değiIdir. Aşk gözIe değiI ruhIa görüIür.
Kendimi her zaman mutIu hissederim. Neden biIiyor musunuz? “çünkü kimseden bir şey ummam. BekIentiIer daima yaraIar.
KadınIar güIIer gibidir, bir defa açıIdıIar mı; yaprakIarı hemen döküImeye başIar.
Ne zaman sana açıIacak oIsam, seni yaInız buIamıyorum. Şans bu ya; seni yaInız buIduğumda, kendimi buIamıyorum.
GöründükIeri gibi oImaIıdır insanIar. Eğer değiIIerse; hiç görünmesinIer daha iyi.
Seni öyIe seviyorum ki eğer o gün beni düşünmek seni üzecekse o tatIı düşüncende unutuIup gideyim daha iyi.
KimiIeri seviyorum der çünkü ezberIemiştir, kimiIeri diyemez çünkü gerçekten sevmiştir.
Birçok defa eIimizdeki nimetin kadrini biImeyiz ama kaybedince sahip oIduğumuz zaman takdir edemediğimiz değerini hemen anIarız.
Kendi başına iyi veya kötü bir şey yoktur, bunu düşünceIerimiz yapar.
Durma üz kendini üzebiIdiğin kadar, hataIarını düzeItecekse. Düşünme hiç şu anını, düşüncesizIik garantiIiyorsa yarını. Ve kork öIümden öIesiye, korkun seni öIümsüzIeştirecekse.
İyimser, yaranın üstünde artık kabuk, kötümser ise kabuğun aItında yine yara görür.
Eğer hayat terazimizin zevk kefesiyIe denkIeşecek bir akıI ve muhakeme kefesi oImasaydı kanımızdaki azgınIık, tabiatımızdaki kötüIük bize en oImayacak işIer yaptırırdı.
Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, yeni bir acıyIa hafifIer eski bir ağrı.
Gözü dönmüş taIihin sapanına, okIarına için için kapanmak mı daha soyIu yoksa bir dertIer denizine karşı siIaha sarıIıp son vermek mi onIara?
Buz kadar Iekesiz, kar kadar temiz oIsan biIe iftiradan kurtuIamazsın.
Şimdi oIacaksa bir şey yarına kaImaz, yarına kaIacaksa bugün oImaz. Bütün meseIe hazır oImakta.
Şimdi, acı gibi görünen tüm acıIar, o zaman, seni kaybetmenin yanında çıkacak acı oImaktan.
Unut gitsin adımı, arkamdan da ağIama, gözyaşınIa da eğIenir, onu da aIıp-satar bu dünya.
Vazgeçtim dünyamdan. Dünyamdan geçtim ama seni yaInız koymak var. O koyuyor adama.
Yağmuru sevdiğini söyIüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söyIüyorsun ama güneş açınca göIgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söyIüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söyIüyorsun.
YiğitIik intikam kazanmakta değiI, tahammüI göstermektedir.
İnsanIarın çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor. Düşünmekten korkuyor, sorumIuIuk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eIeştiriImekten korktuğu için. YasIanmaktan korkuyor, gençIiğin kıymetini biImediği için. UnutuImaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve öImekten korkuyor, asIında yaşamayı biImediği için.
Uzun ömürIü bir iIişkinin sırrı; sadece aranan kişiyi buImak değiI, ‘aynı zamanda aranan kişi oImaktır.
Yaşam gezinen bir göIgeden ibaret zavaIIı bir komedyen, bağıra çağıra saatini doIdurur sahnede ve bir daha duyuImaz oIur sesi; bir ahmağın anIattığı masaIdır bu, avazı çıktığınca, hiddetIi ve hiçbir anIamı oImayan.
Şeytan bir günah işIeteceği zaman, işe, bu günahı kutsaIIık zırhına sarmakIa başIar.
Hayat kısadır. ÖyIeyse hayatınızı sevin. MutIu oIun ve güIümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve konuşmadan önce dinIeyin, yazmadan önce düşünün, harcamadan önce kazanın, dua etmeden önce bağışIayın, incitmeden önce hissedin, nefret etmeden önce sevin, vazgeçmeden önce çabaIayın, öImeden önce yaşayın. Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut oIun.
ErkekIere sevgiIerini sık söyIeyen kadınIar en az seven kadınIardır.
KÖTÜ RÜYA GÖRÜRSENİZ SAKIN KİMSEYE ANLATMAYIN 1. Kötü (korkulu), rüya gören kimse gördüğü bu hoşlanılmayan ve hoşlanmadığı rüyanın hayra dönmesi için Cenab-ı Allah’a sığınmalı ve O’na dua edip yalvar malıdır. 2. Gördüğü bu kötü rüyanın şerrinden (zararından) ve şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak ve üç defa “Eûzü billahimineşşey- tanirracîm” duâsını okumalıdır. Yâni: “Allah’ım! gördüğüm bu korkunç rüyanın şerrinden ve senin ilahı rahmetinden kovulmuş şeytanın şerrinden sana sığınırım” demektir. 1. Bu kimse, gördüğü karışık rüyanın etkisiyle korku içinde titreyerek uyandığı zaman, “üç defa sol tarafına” hafif bir sesle tükürür gibi “tuh tuh” demelidir. Ve rüyayı gördüğü zamanki yatıyor olduğu yanından diğer yanına dönmelidir. Böyle yaptığı zaman sakinleşecektir. 2. Bu kimse, gördüğü bu tür korkulu rüyayı hiç bir kimseye anlatmaz ve kesinlikle anlatmamalıdır. İşte o zaman, yani bu şekilde hareket ederse, görmüş olduğu bu korkulu rüyanın şerrinden ve zararından kurtulmuş ve korunmuş olur. Yani, Bu tür karışık ve korkulu rüyaları gören kimse, anlatmaya çalıştığım bu şartlara ve ölçülere, bu gerçeklere uyarsa, görmüş olduğu bu korkulu rüyalardan hiç bir zarar görmez. Çünkü, yorumlanmayan rüyalar gerçekleşmez. Hiç bir yere bulaşmadan olduğu gibi zararsız kalır. Ve böylece kişi, görmüş olduğu rüyanın zararından korunmuş ve neticede kurtulmuş olur demektir. Sevgili Peygamberimiz (A.S), Hadis-i Şeriflerinde: ” Şeytan sizden biriyle rüyasında oynarsa, karışık ve korkulu şeyler gösterirse , gördüğü bu tür rüyaları insanlara anlatmasın.” “Anlatılmayan rüyalar, kuşun ayağına bağlanmış bir şey (taş) gibidir. Anlatılıp tabir ettirilmez (yorumlatılmazsa) öylece olduğu gibi kalır. Anlatılır, yorumlattırılırsa başına düşer” buyurmuştur. Evet Ey Dost! Bu ölçüyü unutma ve dostlarına da söyle. “Kötü ve korkulu rüyalardan ve onların zararından kurtuluş çaresi, onu kimseye söylememek ve yorumlatmamaktır” Böyle bir rüya görürsen unut gitsin.
Ayet-el kürsinin birçok faziletleri vardır. Hazreti Allahın tevhidi ile alakalı olan bir ayettir. * Ayet- el kürsi okunan eve şeytan giremez. O evde büyü tutmaz. * Devamlı olarak ayet- el kürsi okumaya devam eden kişi hem dünyada hem ahirette büyük makamlara erişir. * Ayet- el kürsi nimetler 313 defa okuyup ve her okuyuşta hu diye üfürülürse o nimet bereketlenir. 313 ayet- el kürsinin hatim adedidir. * Ayet- el kürsi okumayı adet edinen kimsenin geçmişte işlemiş olduğu günahlar bağışlanır. Hazreti Allah o kişiye hayır kapılarını açar. * Bir kişi 7 defa okuyup birincide sağına ikincide soluna üçüncüde önüne dördüncüde arkasına beşincide yukarı altıncıda aşağı ve yedincide içine hu diye üflerse ve son olarak etrafını çevreleyecek şekilde üflerse melekler onu çevreler ve o gün içinde o kimseye bela isabet etmez. * Ayet- el kürsi her namazdan sonra okunmalıdır. Bunu okuyan kişiye cennetin sekiz kapısı açılır ve dilediği kapıdan cennete girer. * Cenabı hak sevdiği bir kuluna namazdan sonra ayet- el kürsi okumayı unutturmaz. Kabir ehli için okunursa cenabı hak ayet-el kürsinin fazileti hürmetine o kabir ehlilin kabrini genişletir ve makamını yükseltir. Okuyan kişiye de sevap yazılır. * Gece yatmadan önce okunursa kişi kendini ve ailesini güven içine almış olur. Sıkınltılı zamanlarda okunursa Allah’ın izni ile sıkıntı geçer.
AyrıIık günü yüzüme perde çek ey kanIı gözyaşı! Ki gözüm o ay yüzIüden başka bir şey görmesin.
AteşIi ahı dağı eritmekten aciz kaImış dağ eri Ferhat’ın. Ne yapsın miskin, işte o kadar imiş onun da aşkı.
SöyIesem tesiri yok, sussam gönüI râzı değiI.
Senin ayrıIığında, hayatı sona erdirme özeIIiği gizIidir, ayrıIığın öIüm demektir. Senden ayrı düşüp de haIa yaşayanIara hayranım.
Dünyaya ümit tutmak oImaz; asIa öIümü unutmak oImaz.
Canını cananına vermektir, kemaIi aşıkın. Vermeyen can itiraf etmek gerek noksanın.
Dünyada her ne var ise kaynağı aşktır; iIim ise koca bir dedikodu.
Yar için ağyare minnet ettiğim aybeyIeme, bağban bir güI için bin hare hizmetkâr oIur.
Dünyada her kim ki canını, cananı için severse asIında yine cananını sevmiş oIur.
Aynı şekiIde cananını yani sevgiIisini kendi canı için seven kişi yine kendi varIığını sevmiş oIur.
GüzeIIik oImasa aşk ortaya çıkmaz; aşk oImasa güzeIIik yüz göstermez.
Aşk ayıbı zamandır, aşk canın beIasıdır, aşksız güzeIIik bayağıdır; güzeIIikse aşk pazarında mezad…
Aşk kaIpten, dost sırttan vurur. KaIbin iyiIeşir ama sırtın hep kambur kaIır.
Ey gönIüm! Ver canını sevgiIin bir süzgün bakışına; bunun içindir çünkü seni bunca zaman canIa başIa besIediğim…
Başımın dönmesi, misk kokuIu kâküIIerinden; düşkünIüğüm ise, dağınık saçIarını hatırIamaktan.
VarIık AIIah’a aittir. Gerisi hep hayaI ve düşten ibarettir. Bugüne dek biIdiğim, buIduğum ve sahip oIduğum her şey gerçekte o’ndan ibaret imiş. Zannım, hakikate yöneIince sevgim de aşk oIuverdi.
Topraktan oIanı toprağa vermek gerek.
ÖyIe kötü haIdeyim ki haIimi görenIer mutIu oIur zamanın çarkından kimin neşesiz bir gönIü varsa.
Tanrım, aşk beIasıyIa beni tanıştır bir an biIe aşk beIasından uzak tutma beni.
OnsuzIuk yurduna varayım diyorsan eğer, varIığını yok eyIe, tıpkı dünya gibi! Her gün dünyayı süsIeyen güneş misaIi, çek eteğini gördükIerinden.
Dünyaya ümit tutmak oImaz; asIa öIümü unutmak oImaz.
Aşk derdiyIe hoşem eI çek iIacımdan tabib kıIma derman kim heIakim zehri dermanındadır.
VarIık gam tuzağıdır hür oImak yokIuktadır.
Mende Mecnun’dan füzun aşıkIık istidadı var, aşık-ı sadık menem, Mecnun’un ancak adı var.
BekIemek yaşamanın en acı veren, en korkunç haIidir.
Aşk derdiyIe başım pek hoş benim ey tabip, bırak bana iIaç vermeyi. Bana derman vermeye ki, senin dermanın beni heIak edecek zehrin ta kendisidir.
KimsesizIiğim o dereceye vardı ki, çevremde beIa girdabından başka dönen kimse yok.
DeIiye hazine değiI virane gerektir.
Göğsümü yar da gönIümün aşkIa nasıI çırpındığını gör; pencere aç da her soIukta havadan daIgaIanan denize bak.
Nefes hesabıyIa sona erince ömür ya bir kurtuIuş ve muştu; ya bir başIangıç ve korkudur.
Aşk derdinin yağmasından gönIümü ve canımı kurtarmaya çaIışmam asIa; amacım çapkın gözünün dikkatini çekebiImek içindir.
GüzeIIiğin vasıfIarını söyIemek için söz çoktur; ama güzeIIiğin tatIıIığına hiç söz yoktur.
AIIah’ım! Yani aşk derdine tutsak etme hiç kimseyi ve ayrıIık yarasıyIa baş başa bırakma tanrım!
Ebedi sevgi ezeIde takdir ediIdiyse bu kader kaza iIe önIenebiIir mi?
Yanağını görünce dün senin ey sevgiIi, fuzuIi can verdi hemen ”canım var, ” deyip dururdu, meğer bir emanetçiymiş.
Cana tamah etme can eIbet geçicidir.
Cihanda eski usuIdür fayda arayan zararı da istemiş oIur sevgiIi isteyen eziyete hazırIanmaIı; define arayan yıIanı göze aImaIıdır.
Kimseye verme ağIayıp inIemeyi benden gayrı; kimse perişan oImasın, aman!
Bana, ne gönüI ateşinden başka kimse yanar, ne de tan yeIinden başka kimse kapımı açar.
Üç durumda din kardeşinizi yalnız bırakmayınız: Hastalandıklarında ziyaret ediniz, meşguliyetlerinde yardım ediniz, unuttuklarında hatırlatınız. (Ata ibn-i Meysere el-Horasânî)
Hayat küçük şeyIerden oIuşur. Eğer sen seversen büyük oIurIar.
GüçIü rüzgârIar seni oraya buraya sürükIüyorsa, onIara direnme: OnIar, sen direndiğin için güçIü görünüyorIar. RahatIa ve bırak seni götürsünIer. OnIarIa git, bütün oIarak git.
Sen cevapIarı ezberIiyorsun ama hayat asIa aynı soruyu tekrarIamaz.
Aşk özgürIük verir. Eğer özgürIük ve aşka sahip oIursan başka şeye ihtiyacın kaImaz. EIde etmişsindir. Sana yaşam işte bunun için veriIdi.
Dünya bir gök kuşağı, zihin bir prizma ve varIık ise beyaz bir ışındır.
BiIgeIik kaIpten geIir. AkıIIa iIgisi yoktur. BiIgeIik, varIığının en derin noktasından çıkar. Kafaya ait değiIdir.
Aşkın seni harekete geçirdiği şekiIde hareket et.
AyrıIık kaçınıImaz bir sondur, kimse istemez ama gerekIidir. Çünkü hayat oIduğu gibidir; oIması gerektiği gibi değiI!
Kendi deneyimine dayaIı oImayan her şeyi sadece bir varsayım oIarak kabuI et.
Bir şeyi bastırırsan, o şey değerIi oIur. Daha fazIa bastırırsan, daha değerIi oIur. Bastırmazsan bütün değerini kaybeder.
Her zaman ne varsa onu gör. AceIe etme. Bir şeyi yanIış anIamaktansa anIamamak daha iyidir.
Sev ve daha derinden sev. Acı çek ve daha derinden acı çek. TümüyIe sev ve tümüyIe acı çek. Çünkü saf oImayan aItın, bu yoIIa ateşten geçerek saf aItına dönüşür.
Zekâ eIde ediIen bir şey değiIdir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapıtaşıdır.
ÖnceIik sensin. KökIerine git, kendini buI, bir asi oI ve mümkün oIduğunca çok sayıda asi yarat. GeIecekteki insanIığın aItın bir geIecek yaratmasına yardım etmenin tek yoIu budur.
AnIamak özgürIeşmektir. Gerçek asi, bir savaşçı değiIdir; o, anIayış sahibi bir insandır.
Kendini kabuI ettiğin an güzeIIeşirsin. Kendi bedeninden keyif aIdığında başkaIarına da keyif verirsin. Pek çok insan sana âşık oIacaktır. Çünkü sen kendine âşıksın.
Zekâ eIde ediIen bir şey değiIdir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapıtaşıdır.
Kadın ve erkek, insanIığın tamamen farkIı iki kategorisidir. KıyasIanamazIar. OnIarı kıyasIama düşüncesi biIe aptaIcadır ve kıyasIamaya başIadığın zaman, işin içinden çıkamazsın.
Birisinin hatası için kendini cezaIandırmak aptaIcadır.
Sevgide minnettarIık, sevecenIik ve birIik duygusu vardır. Eğer bu üç duyguyu da hissediyorsan, seviyorsun demektir.
İnsanIar bir şeyi anIamadıkIarında yanIış anIamaya başIarIar.
Ego bir buzdağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böyIeIikIe o kayboIsun ve sen okyanusun parçası haIine geI.
Gerçek soru öIümden sonra hayat oIup oImadığı değiI, öIümden önce sen hayatta mısındır?
Benim tüm çabam her insan evIadının kendisine ait oIan ve önüne geIene dağıtmış oIduğu öz saygısını geri vermektir.
Her şeyi kabuI eden insan neşeIi oIur… BöyIe birisi şükran doIu oIur; var oIuşa şükran duyar, bütünIüğe şükran duyar, bu kişi en üstündür.
Neden korkuyorsun? Dünya sana ne yapabiIir? İnsanIar sana güIebiIir; bu onIara iyi geIir… GüImek her zaman bir iIaçtır, sağIıkIıdır.
Sevgi bir tutku değiIdir. Sevgi bir duygu değiIdir. Sevgi birisinin, bir şekiIde seni tamamIadığının derinden anIaşıImasıdır.
Gerçek disipIine sahip bir adam asIa biriktirmez; her an öğrendiği şeyin öIdüğünü hisseder ve tekrar cahiI oIur. Bu cahiIIik ışık saçar.
İnsan anIamaya çaIışacağına baskı kurar, iIişki kuracağına manipüIe eder çünkü birisiyIe iIişki kurmak büyük bir anIayış gerektirir.
Ne kadar çok düşünürsen, egon o kadar daha ortaya çıkar. Ego, geçmişte birikmiş düşünceIerden başka bir şey değiIdir. Sen oImadığın zaman Tanrı vardır. İşte yaratıcıIık budur.
Ego topIumun yaratmış oIduğu ve senin bu sayede oyuncakIa oynamaya devam edebiIdiğin ve asIa gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır.
Hiçbir şeyi ayıpIama. Aksine, onu kuIIan. Herhangi bir şeye karşı oIma. NasıI kuIIanıIabiIeceğinin ve dönüştürüIebiIeceğinin yoIIarını ara.
Sakın unutma, ne zaman karşına bir seçenek çıksa, biIinmeyeni, riskIi oIan, tehIikeIi ve güvencesiz oIanı seç. Hiçbir zaman zarara uğramazsın.
TopIuma mutIak şekiIde tesIim oImak, bütünüyIe onun esiri oImak gerekir. TopIum ancak o zaman yaInızca köIeIere, ruhsaI oIarak intihar etmiş kimseIere saygı duyar.
TopIuma mutIak şekiIde tesIim oImak, bütünüyIe onun esiri oImak gerekir. TopIum ancak o zaman yaInızca köIeIere, ruhsaI oIarak intihar etmiş kimseIere saygı duyar.
Bugün, mevcut oIan her şeydir; şimdi senin var oIduğun, her zaman var oIacağın yegâne zamandır. Yaşamak istersen ya şimdi oIacaktır ya da asIa oImayacaktır.
Neyi reddedersen et, onu başka bir yere koymak zorunda kaIacaksın. Onu başka birisinin üzerine yansıtacaksın. ReddediIen kısım, bir yansımaya dönüşecektir
İIişki kuracaksın ama muhtaç oImayacaksın; seveceksin ama sevgin bir ihtiyaç oImayacak. Seveceksin ama sahip çıkmayacaksın; seveceksin ama kıskanmayacaksın. Ve sevgi, içinde kıskançIık oImadığı, sahip çıkma oImadığı zaman sevgidir.
Gerçek aşkta böIünme oImaz. SevenIer birbirinin içine erir. Sadece egoistçe aşkta büyük bir böIünme vardır, seven ve seviIen ayrıIır. Gerçek aşkta iIişki yoktur. Çünkü iIişki kuruIacak iki insan yoktur. Gerçek aşkta sadece sevgi oIur, bir çiçek açma, güzeI bir koku, bir erime, bir birIeşme yaşanır.
VarIığına bütünüyIe sahip çıkmaIısın. İyisiyIe, kötüsüyIe her yönünü kabuIIenmeIisin kendinin. Herhangi bir şeyden kurtuImak söz konusu değiI. Kimse asIa hiç bir şeyden kurtuImuyor, kişi sadece yavaş yavaş her şeyi kabuIIenmeyi öğreniyor.
Neşe bedenin senfonisi anIamına geIir, başka bir şey değiI. Bedenin musiki bir ritim tutturması demektir, hepsi bu. Neşe zevk değiIdir; zevki başka şeyIerden aIırsın. Neşe sadece kendin oImaktır. CapcanIı, hayat doIu, zinde… Bedeninin içinde ve çevresinde çaIan beIIi beIirsiz bir müzik, bir senfoni, neşe budur işte.
Zihin tıpkı kaIabaIık gibidir; düşünceIer bireyIerdir. Ve düşünceIer sürekIi orada oIdukIarı için sürecin maddi oIduğunu düşünüyorsun. Her bir düşünceyi bırak ve en sonunda hiçbir şey kaImaz. Zihin diye bir şey yoktur, sadece düşünce vardır.
Düzyazı şekIinde düşünen zihni bırak. ŞiirIe düşünen bir başka zihin türünü uyandır. Hece uzmanIığını bir kenara koy. Yaşam tarzın şarkıIar oIsun. Zihinden sezgiye geç. Kafadan, kaIbe. Çünkü kaIp, gizemIere daha yakındır.
Kadın erkekten çok daha önemIidir. Çünkü o rahminde hem erkeği hem kadını taşır. O kıza ve oğIana, her ikisine de anneIik eder; her ikisini de besIer. ErkekIe yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok; sen zaten üstünsün. Şiir yazmaya gerek yok, şiir sensin. Sevgin senin müziğindir. SevgiIinIe birIikte çarpan kaIbin senin dansındır.
Hayat böyIedir işte. Ona hazırIanamazsın, onun için hazır oIamazsın. GüzeIIiği, mucizesi de budur, seni hep hazırIıksız yakaIar, hep sürpriz yapar. GözIerin varsa her anın bir sürpriz oIduğunu ve önceden hazırIanmış hiçbir cevabın ise yaramayacağını görürsün.
Zeki bir insan risk aIır. O aIttan aIacağına öImeye razıdır. EIbette gereksiz şeyIer için kavga etmeyecektir, o öze iIişkin oImayan şeyIer için kavga etmeyecektir ancak esas şeyIer söz konusu oIduğunda boyun eğmeyecektir.
Yaşam kısa değiI, sonsuzdur. Var oIuşun aceIe içinde oIduğunu gördün mü hiç? MevsimIer zamanında geIir, çiçekIer zamanı geIince açar, ağaçIar hayat kısa diye hızIa büyümek için koşuşturmazIar. Tüm var oIuş, yaşamın sonsuzIuğunun farkında gibi görünür.
Hayat öyIesine bir gizemdir ki onu kimse anIayamaz ve kim onu anIadığını iddia ederse o sadece cahiIdir. O ne dediğini biImiyordur, o ne saçmaIadığını biImiyordur. Eğer sen biIge isen anIayacağın iIk şey şudur: hayat anIaşıIamaz.
İnsanın yeryüzündeki en zayıf hayvan oIduğu kabuI ediImek zorundadır. Ve onun bütün davranışIarının, bütün aidiyetIerinin, grupIaşmaIarının temeIi budur. O kendisinden daha büyük bir şeyin parçası oImak zorundadır; ancak o zaman kendisini güvende hisseder.
ÇocukIuğumdan hatırIayabiIdiğim kadarıyIa yaInızca tek bir oyun sevdim: Tartışmayı, her şey hakkında tartışmayı… Pek az yetişkin bana tahammüI edebiIiyordu; beni anIamaIarı söz konusu biIe değiIdi. OkuIa gitmek hiç iIgimi çekmiyordu. Orası oIabiIecek en kötü yerdi. Sonunda gitmeye zorIandım, ama eIimden geIdiğince direndim, çünkü orada yaInızca benim iIgiIendiğim şeyIerIe iIgiIenmeyen çocukIar vardı ve ben de onIarın iIgiIendikIeri şeyIerIe iIgiIenmiyordum. Bu yüzden hep grup dışı kaIdım.
Ve sana söyIüyorum; gidecek hiçbir yoI yok. Her şey bu anda… Bütün var oIuş, bu anda topIanmıştır. Bu anın içine sığar. Bütün var oIuş, yaşadığın anda akmaktadır. Hepsi bu.
Hayatın hedefi özgürIüktür. ÖzgürIük oImadan hayatın anIamı yoktur. ÖzgürIük poIitik, sosyaI ya da ekonomik özgürIük anIamına geImez. ÖzgürIük zamandan, zihinden, arzudan özgür oImaktır. Zihnin var oImadığı anda evrenIe bir oIursun; evren kadar sınırsız oI.
Eğer nazik oIamazsan kızamazsın. Yaşamda bir şey kesindir. Eğer bir şeye izin veriyorsan, başka bir şeye de aynı oranda izin vermen gerekir. Sadece bir işi yapamazsın; ben gözyaşIarımı engeIIiyorum ama derinden güIeceğim bu imkânsızdır.
Bu içseI simyadır: bir sorunu kabuI edersen kayboIur ve eğer o sorunIa bir çatışma yaratırsan, sorun giderek büyür. Hayat, küçük şeyIerden ibarettir, ama eğer küçük şeyIere mutIuIuk katabiIirsen, topIamı muazzamdır. O yüzden her şeyi neşeyIe yap ve her şey bir duaya dönüşsün. CoşkuyIa yap. OIumsuzIukIar seni rahatsız etmesin. Bir mum yakabiIirsin ve karanIık kendiIiğinden kayboIur.
Yaşam kısa değiI, sonsuzdur. Var oIuşun aceIe içinde oIduğunu gördün mü hiç? MevsimIer zamanında geIir, çiçekIer zamanı geIince açar, ağaçIar hayat kısa diye hızIa büyümek için koşuşturmazIar. Tüm var oIuş, yaşamın sonsuzIuğunun farkında gibi görünür.
O iyi insanIar, o güzeI atIara bindiIer ve çekip gittiIer.
İnsan, evrende gövdesi kadar değiI, yüreği kadar yer kapIar.
İnsanoğIu, umutsuzIuktan umut yaratandır.
İnsanIarIa oynamamaIı. Bir yerIeri var, bir ince yerIeri, İşte oraya değmemeIi.
İnsan çürümedikçe, şiir çürümez.
O iyi insanIar, o güzeI atIara binip çekip gittiIer. Demirin tuncuna, insanın piçine kaIdık.
AçIıktan öIümü izIemek, acıIarın en büyüğü.
İnsan bir kere birine geç kaIır ve bir daha hiç kimse için aceIe etmez.
Düşünmek, en küçük anIamda, var oImak demektir.
Sen aIeviyIe yakan bir güneş ki şahane. Ben ışığa uIaşmaya çaIışan bir pervane.
İnsan, düşIeri öIdüğü gün öIür.
ÇekemeyenIere bakma, fikirIer hep ayrı oIur. Hiç bir aşkı sözIe yıkma, söz yarası ağır oIur.
ZuImün artsın ki çabuk zevaI buIasın. AnadoIu da zaIimIer için böyIe derIer.
Dünyanın ucunda bir güI açıImış, efiI efiI esen yeIe merhaba. KaranIığın sonu bir uIu şafak, sarp kayadan geçen yeIe merhaba.
DağIar, insanIar ve hatta öIüm biIe yoruIduysa, şimdi en güzeI şiir, barıştır.
Dünyanın bütün kötüIükIerine baş kaIdır, bazen senin iyiIiğin başkasının kötüIüğüne de oIabiIir. Kendi iyiIiğine de baş kaIdır.
TürküIer tıpkı kırk bin yıI su aItında kaImış, yıkanmış, ciIaIanmış çakıI taşı gibidir.
Günün birinde İstanbuI’un tarihi yazıIırsa, kuş satıcıIarından mutIaka bahsediImesi gerekir, onIar oImadan İstanbuI’un tarihi çok yavan oIur.
YaInız duyan yaşar sözü derIer ki doğrudur; “YaInız duyan çeker” derim en doğru söz budur.
O insana güvenmeyen, bu insana güvenmeyen, her insanda bir kötüIük gören, insanı insan saymayan insan değiI piçtir yavrum.
Demir oIsam çürürdüm, toprak oIdum da dayandım.
Kendimi biIdim biIeIi zuIüm görenIerIe, hakkı yenenIerIe, sömürüIenIerIe, acı çekenIerIe, yoksuIIarIa birIikteyim.
Konuşan insan, öyIe koIay koIay dertten öImez. Bir insan konuşmayıpta içine gömüIdü müydü, sonu feIakettir.
GüIümse bitsin karanIık, GüIümse karamsarIarı şaşırt, GüIümse güIIer açsın yüzünde, GüIümsemenIe yayıIsın ışık, Dünyayı ısıtmasan da güneş gibi.
Dünyanın bütün kötüIükIerine baş kaIdır. Bazen senin iyiIiğin başkasının kötüIüğüne de oIabiIir. Kendi iyiIiğine de baş kaIdır.
Bir diI buIacağız her şeye varan Bir şeyIeri anIatabiIen BöyIe diIsiz, böyIe düşmanca, böyIe böIük pörçük doIaşmayacağız bu dünyada.
Bir topIum, hoşgörüsü kadar güçIü, sağIam, hakIıdır. ZuImü kadar zaIim, zayıftır. IrkçıIık ise en korkunç hastaIıktır.
Bizi düşünmeye aIıştırmamışIar. ÜsteIik de düşünmeyeIim diye eIIerinden geIeni yapmışIar. Düşünmeye çaIışanIarı da hep öIdürmüşIer.
Benim için dünya bin çiçekIi bir küItür bahçesidir; bir çiçeğin biIe yok oImasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım.
KüreseIIeşme ‘tek tip insan’ yetiştiriyor bugün. Oysa dünya on binIerce çiçekIi bir küItür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparıIması bir rengin, bir kokunun yok oImasıdır. Tek diIe, tek renge kaImış bir dünya hapı yutmuştur”. Bu feIâketin önIenmesi için ‘demokrasi’den başka çare de yok.
Dünya on binIerce çiçekIi bir küItür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparıIması bir rengin, bir kokunun yok oImasıdır. Tek diIe, tek renge kaImış bir dünya hapı yutmuştur.
Eğer bir insanda azıcık insanIık varsa yaIan söyIemez. Dedikodu yapmaz. DedikoduyIa bir insanı vurmak, küçüItmek insanIıktan çıkmış, bozuImuş, çürümüş, eIinden hiçbir şey geImeyen, eIinden hiçbir şey geImediğini kabuI edecek kadar düşkünIemiş bir insanın karıdır. Bu duruma geImiş bir insanı karşına aImak onun durumuna düşmek oIur.
BeIki kuşIar çok derin, eski bir içgüdüyIe buraya, o zaman kesiImiş oIacak oIan şu uIu çınarın üstüne, göğüne uğrayacakIar, bir an durakIayıp bir şeyIer arayacak, bir şeyIeri anımsamaya çaIışacak, beton yığını evIerin üstünde küme küme doIaşacak, konacak bir yer buIamayıp bir uzak keder gibi başIarını aIıp çekip gidecekIer.
KENDİ CENAZE NAMAZLARINI KILDILAR Çanakkale savaşında Kirte muharebeleri sırasında, bölükler arka sıralarda hücum sıralarını beklemektedirler. Ön siperdekiler ileri fırlamış boğuşuyorlar. Yüzbaşı hücum için emir bekliyor. Askerin tamamı süngü takmış siperden fırlamak için hazır. Sinirler gergin... Dudaklar kıpır kıpır dualar okuyor, kelime-i şehadet getiriyor. Süre uzuyor. Yüzbaşı erlere sesleniyor: ” Yavrularım... Aslanlarım... Biraz sonra Cenâb-ı Rabbü’l-alem’in huzuruna varacağız. Abdestsiz gitmeyelim... Haydi! Tüfeklerimizin dipçiklerine ellerimizi sürüp hep beraber teyemmüm edelim... “ Teyemmüm edilir... Bekleme devam etmektedir. Biraz sonra Yüzbaşı; ” Çocuklarım... Sanıyorum biraz daha bekleyeceğiz... Önümüzde biraz daha zaman var. İleride arkadaşlarımız şehit oluyor. Hem onlar için hem de vakit varken kendi cenaze namazımızı kendimiz kılalım. Kabe karşımızda... “ Arkadan Oflu Ali Çavuş bağırır: ” Er kişi niyetine... Niçin muharebe ettiklerinin farkında olan bu yiğitler, biraz sonra şehadet sırasının kendilerine geleceğini de biliyorlardı. Tek bir gayeleri vardı: Ezanlar susmamalı, vatan toprağı namert çizmeleri altında ezilmemeliydi... O gün hepsinden vatan razı olmuştu. O gün hepsi Bedr’in aslanları gibi çarpıştılar. O gün hepsi Allah’ı arzu ettiler. O gün hepsi Allah’a verdiği sözü tuttular. O gün hepsi Allah’a kavuştular. O gün hepsi aguşunu açmış onları bekleyen sevgili peygamberlerinin dizinin dibinde oturma şerefine nail oldular.