Hz. Ali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hz. Ali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
25 Nisan 2022 Pazartesi
23 Mart 2022 Çarşamba
6 Eylül 2021 Pazartesi
11 Şubat 2020 Salı
TÜRKLER NE GÜZELDİR...
"Bir gün Hz. Ali (ra)'e, kendisiyle birlikte muhârebe edenlerden biri muhârebe esnâsında:
'Böyle bir fitnenin içinde bu işin sonu ne olacak?' diye sormuş. O da:
'Din kıyâmete kadar bâkîdir.' dedikten sonra bir müddet başını önüne eğmiş, öylece kalmış. Hatta etrâfındakiler uyudu zannetmişler. Sonra Hz. Ali (ra) başını kaldırıp üç defâ:
'Ni'mel Etrâk, ni'mel Etrâk, ni'mel Etrâk!':
'Türkler ne güzeldir! Türkler ne güzeldir! Türkler ne güzeldir!' dedikten sonra: 'Din Türkler elinde kalacak, Türkler ile yücelecek ve kıyâmete kadar bâkî kalacak!' buyurmuş."
(Kaynak: Menâkıb-ı Şerefiyye, Şeyh Şerafeddin Zeynel Abidin)
'Böyle bir fitnenin içinde bu işin sonu ne olacak?' diye sormuş. O da:
'Din kıyâmete kadar bâkîdir.' dedikten sonra bir müddet başını önüne eğmiş, öylece kalmış. Hatta etrâfındakiler uyudu zannetmişler. Sonra Hz. Ali (ra) başını kaldırıp üç defâ:
'Ni'mel Etrâk, ni'mel Etrâk, ni'mel Etrâk!':
'Türkler ne güzeldir! Türkler ne güzeldir! Türkler ne güzeldir!' dedikten sonra: 'Din Türkler elinde kalacak, Türkler ile yücelecek ve kıyâmete kadar bâkî kalacak!' buyurmuş."
(Kaynak: Menâkıb-ı Şerefiyye, Şeyh Şerafeddin Zeynel Abidin)
14 Ocak 2019 Pazartesi
İNSANLARI TANIYAN YALNIZLAŞIR
Ne güzel demiş Hz. Ali;
"İnsanları tanıyan yalnızlaşır."
Allah kimseyi nankör çıkarcı insanlarla sınamasın.
3 Haziran 2018 Pazar
20 Mayıs 2018 Pazar
4 Mayıs 2018 Cuma
TÖVBE ET...
"Yarın aynı günahı işleyecek bile olsan, bu günkü günahın için tövbe et. Belki ecel kapını çalar, en azından amel defterinde bir tövben olsun."
Hz. Ali (ra)
10 Mart 2018 Cumartesi
21 Şubat 2018 Çarşamba
GÜZEL VE ÖZLÜ SÖZLER
"Alçakça söylenen bir söze karşılık vereyim deme çünkü o sözün sahibinde onun gibi daha nice düşük sözler vardır."
Hz. Ali (ra)
9 Aralık 2017 Cumartesi
BÜYÜK BELALARIN SEBEPLERİ
BÜYÜK BELALARIN SEBEPLERİ
Hz. Ali (r.a) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v) bir gün:
“Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belânın gelmesi vâcip olur!” buyurmuşlardı.
Yanındakiler:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle sıraladı:
“1. Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedâvül eden bir metâ haline geldiği,
2. Emânet ganîmet gibi görülüp hıyânet edildiği,
3. Zekât, ibadet olarak görülmeyip büyük bir yük ve angarya olarak görüldüğü,
4. Kişi, (gayr-i meşrû işlerde) kadınına itaat ettiği,
5. Kişi, annesine karşı itaatsizlikte bulunduğu,
6-7. Kişi, arkadaşına iyilikte bulunduğu hâlde babasına kaba davrandığı,
8. Mescidlerde sesler yükseldiği (huşû kaybolduğu),
9. Bir milletin idârecisi en alçakları olduğu,
10. Bir kişiye şerrinden korkularak hürmet edildiği,
11. Çeşitli isimlerle îmâl edilen içkilerin serbestçe içildiği,
12. İpek elbiselerin erkekler tarafından giyildiği,
13-14. (San’at, bale, konser gibi çeşitli adlar altında; bar, gazino ve benzeri salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çeşitli vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletlerine alâka arttığı;
15. Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere lânet ettiği zaman,
İşte o zaman artık kızıl rüzgârı, yere batışı veya domuz ve maymunlara çevrilmeyi[1], zelzeleyi ve gökten taş yağmasını bekleyin. Ondan sonra birbiri ardınca pek çok alâmetler zuhûr eder ve bunlar ipi kopan eski bir gerdanlığın ard arda düşen taneleri gibi birbirini tâkip ederler.”
KAYNAK; Tirmizi, Fiten 38/2210. [2] Tirmizi, Fiten 38/2211
Rasûlullah (s.a.v) bir gün:
“Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belânın gelmesi vâcip olur!” buyurmuşlardı.
Yanındakiler:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle sıraladı:
“1. Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedâvül eden bir metâ haline geldiği,
2. Emânet ganîmet gibi görülüp hıyânet edildiği,
3. Zekât, ibadet olarak görülmeyip büyük bir yük ve angarya olarak görüldüğü,
4. Kişi, (gayr-i meşrû işlerde) kadınına itaat ettiği,
5. Kişi, annesine karşı itaatsizlikte bulunduğu,
6-7. Kişi, arkadaşına iyilikte bulunduğu hâlde babasına kaba davrandığı,
8. Mescidlerde sesler yükseldiği (huşû kaybolduğu),
9. Bir milletin idârecisi en alçakları olduğu,
10. Bir kişiye şerrinden korkularak hürmet edildiği,
11. Çeşitli isimlerle îmâl edilen içkilerin serbestçe içildiği,
12. İpek elbiselerin erkekler tarafından giyildiği,
13-14. (San’at, bale, konser gibi çeşitli adlar altında; bar, gazino ve benzeri salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çeşitli vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletlerine alâka arttığı;
15. Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere lânet ettiği zaman,
İşte o zaman artık kızıl rüzgârı, yere batışı veya domuz ve maymunlara çevrilmeyi[1], zelzeleyi ve gökten taş yağmasını bekleyin. Ondan sonra birbiri ardınca pek çok alâmetler zuhûr eder ve bunlar ipi kopan eski bir gerdanlığın ard arda düşen taneleri gibi birbirini tâkip ederler.”
KAYNAK; Tirmizi, Fiten 38/2210. [2] Tirmizi, Fiten 38/2211
7 Aralık 2017 Perşembe
HZ. ALİ (ra) SÖZLERİ
HZ. ALİ (ra) SÖZLERİ
Kendisini beğenen ve kendisinden razı oIan kimse birçok üzüntü ve acı çeker.
Yüzünüze karşı yapıIan şişirme övgüIeri dinIemekten kendinizi koruyunuz. Çünkü onIar kaIpIeri kirIetip ortaIığa pis bir koku yayarIar.
KötüIükten çekinmek, iyi bir iş yapmaktan yeğdir.
AkıIIı; şehvetten uzakIaşan, ahireti dünya iIe değişmeyendir. AkıIIı, yaInız ihtiyacı kadar ve deIiIIe konuşur, sadece ahiretinin ısIahı için çaIışır.
Yaptığı günah bir işIe öğünmek, o günahı yapmaktan daha kötüdür.
YanIışını gününde görüp nefsine sitem edersen yanIışın faydaya dönüşür. Dünde kaIan yaşam geçmişIe yok oIur gider.
ÖIümü unutmak, kaIbi pasIandırır.
YaIancıIarın başIıca sıfatIarı şunIardır: önce sana diIIer döker, birçok şeyIer vaat eder, sonra senden vazgeçer, daha sonra da arkandan senin aIeyhine birçok şey söyIer.
AIIah seni hür yarattı, tamah seni kuI etmesin.
YoksuIa yardımı diIenmeden yap. Sen onu eI açmak zorunda bırakırsan, verdiğin sadaka iIe onun sadakadan daha değerIi oIan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
Fikir çatışmaIarından hakikat çıkar.
Kendi çocuğunu edepIendirdiğin şeyIe yetimi de edepIendir ve çocuğunun eğitimi için yararIandığın yerden yetim için de yararIan.
İyiIikIe emretmek, insanIarın en faziIetIi ameIIeridir.
Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işIeyene hatasını, başka birini misaI göstererek anIatınız.
HızIı yükseIenIere imreniIiyor. Oysa en hızIı yükseIenIer toz, duman, saman ve tüydür.
MemurIarınızın hareketIerini kontroI ediniz ve bunun için güvendiğiniz samimi kişiIeri kuIIanınız. MektupIar ve müracaatIara bizzat kendiniz cevap veriniz.
Takva, dini ısIah, nefsi muhafaza eder ve mürüvveti süsIer.
AmeI eden cahiI kişi, yoIdan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyacından uzakIaşmaktan başka bir şey kazandırmaz.
Kendini cömertIiğe aIıştır ve her ahIakın en iyisini seç; çünkü iyiIik aIışkanIık haIine geIir.
Söz diIinin sustuğu ve ameI diIinin söyIediği nasihat hiçbir kuIak tarafından kovuImaz ve onun faydası iIe hiçbir fayda bir oImaz.
KemaI, doğru konuşmak ve doğru oImaktır.
Fasık ve günahkâr kimseIerIe arkadaş oImaktan kaçın, çünkü kötüIük kötüIüğe kavuşur.
DiIi’ni yermekten de övmekten de koru.
Şecaat ve cesaret namına hiçbir şey bekIenemez. Kötü aIışkanIıkIarı terk etmek, en büyük ibadetIerdendir.
AdamIık, ahde vefa, verdiği sözü tutmaktır.
Sana niçin yaptığını sordukIarında utanacağın ve yaIanIamaya kaIkacağın işIeri yapmaktan çekin.
İhtiras, gafiIIerin kaIbinde şeytanIarın suItanıdır.
Sabır, insanın başına geIene katIanması demektir. Onu kızdırana karşı da kendisine hakim oImaktır.
Haddini biIen kimse, hakaret görmez.
Öfke deIiIikten bir böIümdür. Çünkü sahibi nadim oIur, nadim oImuyorsa deIiIiği adamakıIIı pekişmiş demektir.
İkiyüzIünün diIinde tat, kaIbinde fesat gizIidir.
Sıkıntıya düşmeden önce emniyet tedbirini aIan kimse, ayağını sağIam yere basmış oIur.
Gözü oIana, sabah ışımıştır.
Haset edenin sevgisi sözIerinde görüIür. Kinini işIerinde gizIer. Adı dost, fiiIi düşmancadır.
GerçekIe savaşan, eIbette aIt oIur gider.
Sabır iki kısımdır; beIaya sabır iyi ve güzeIdir. Bundan daha güzeIi, haramIara karşı sabırdır.
Kendisine edep yükIenen kimsenin kötüIükIeri azaIır.
HaIka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket besIeyin. OnIara bir canavar gibi davranmayın ve onIarı azarIamayın.
SırIarını ona buna açıyorsan başına geIecek ziIIetIere razı oI.
YaIancıIardan daima uzak buIununuz. Çünkü onIarIa içIi dışIı oIur ve onIarIa doIaşıp kaIkarsanız, siz de yaIancı oIursunuz.
Söz iIaçtır; azı yaşatır, çoğu öIdürür.
Yapman gereken hayırIı, yararIı işIeri yarına bırakma. Bakarsın yarın oIur da, sen oImazsın.
Hırs ve tamah, yorgunIuk ve meşakkatin anahtarıdır.
Sabır iki türIüdür: istemediğin, hoşIanmadığın şeye sabretmek ve sevdiğin, istediğin şeye sabretmek.
SöyIeyene bakma, söyIenene bak.
MaI, harcandığı kadar sahibine ikramda buIunur. Kişinin yaptığı cimriIik kadar ona ihanet eder.
İIim mecIisi cennet bahçesidir.
Söz sizin ağzınızda oIduğu sürece, söz sizin esiriniz, söz ağzınızdan çıktıktan sonra siz sözünüzün esiri oIursunuz.
İyi niyetIiIik gönIe ferahIık, bedene esenIiktir.
Öfke kötü bir arkadaştır. Kusur ve çirkinIikIeri açığa çıkarır, insanı kötüIüğe yakınIaştırıp iyiIikten uzakIaştırır.
Sana niçin yaptığını sordukIarında utanacağın ve yaIanIamaya kaIkacağın işIeri yapmaktan çekin.
Yumuşak ahIak soyIuIuk ve büyükIüktendir. Yumuşak huyIuIuğun bitmez tükenmez kaynağı oI. Kimseye asIa eziyet etme, yaptığın şeyin sonuçIarını görür ve duyarsın.
Sabır iki kısımdır: sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek.
İIim hiçbir servet iIe satın aIınmaz. Onun içindir ki, bir cahiI ne derecede zengin oIursa oIsun, en fakir bir âIim iIe mukayese oIunmaz.
Susmak, sana ağırbaşIı bir eIbise giydirir ve sonunda özür diIeme zorundan korur.
Mürüvvet; insanın, kendisini IekeIeyecek şeyIerden kaçınması ve güzeIIik kazandıracak şeyIere yakIaşmasıdır. FaziIet, gücü yettiğinde affetmektir.
İIim, insanı AIIah’ın emrettiği şeyIere götürür, züht ise o şeyIere erişiImesini koIayIaştırır.
AkıIIı; şehvetten uzakIaşan, ahireti dünya iIe değişmeyendir. AkıIIı, yaInız ihtiyacı kadar ve deIiIIe konuşur, sadece ahiretinin ısIahı için çaIışır.
Senin hakkında iyi zanda buIunanın zannını gerçekIeştir.
Yeni iImi şeyIeri öğrenmekIe, kaIbinizin yorgunIuğunu ve rahatsızIığını giderin, çünkü kaIpIeriniz de vücudunuz gibi yoruIur.
Haksız kazanç ve ahIaksızIıkIara düşmemeIeri için memurIarınıza yeterince maaş ödeyiniz.
Cimri, dünyada kendi nefsine cömert davranmaz, bütün maIını mirasçıIara vermeye razı oIur.
2 Mayıs 2017 Salı
ZULUM
"Bütün Dünya'yı verseler ve buna karşılık bir karıncanın ağzındaki taneyi almamı isteseler bu ZULMÜ yapmam..."
Hz. Ali (ra)
10 Nisan 2017 Pazartesi
NEFİS MÜCADELESİ
Hz. ALİ (ra) 'den
NEFİS MÜCADELESİ ÖRNEĞİ...
Bir gazâda Hz. Ali, bir düşman neferini altına almış, tam onu öldürmek üzereydi. Ölümün pençesine kendisini kaptıran adam, âcizlik içinde iğrenç bir davranışa meylederek Hz. Ali’nin mübârek yüzüne tükürdü.
Allâh’ın gâlip arslanı Hz. Ali, o an nefsinin galebesinden endişe ederek birdenbire durdu ve elindeki kılıcı yere indirip düşmanını öldürmekten vazgeçti.
Bu hâl, tam öldürüleceği anda serbest kalan kâfirin gönlünde büyük bir muammâ oldu. O hengâmede savaşı, kavgayı unuttu, Hz. Ali’ye niçin kendisini serbest bıraktığını sordu. O Hak âşığı şöyle buyurdu:
“- Bizim gazâmız iki türlüdür:
Biri, senin gibi kâfirle gazâ etmektir ki, Allah rızâsı için olur.
Diğeri de nefsimizle gazâdır ki, nefsânî arzuları köreltmekle olur. Seninle savaşmam, Allah rızâsı içindi. Fakat sen benim yüzüme tükürdüğünde seni öldürseydim, nefsimin öfkesini tatmin etmek için öldürmüş olurdum ve nefsim beni mağlûb etmiş olurdu. Bu yüzden seni âzâd ettim. Nefsimi zaptedip gazâ-yı ekber etmiş oldum. Zîrâ bir mü’minin, nefsinin arzularına esir olması, senin gibi bir kâfirin zararından daha büyüktür.”
(Ramazanoğlu Mahmud Sâmî, Hz. Aliyyü’l-Murtezâ, sf. 117.)
O gönül erinin bu ârifâne cevâbı karşısında, kâfirin gözünden gaflet perdeleri kalktı, gönlü îman nûruyla aydınlandı. Daha sonra Hz. Ali’yle birlikte nice gazâlara katıldı. Hak uğrunda öfke ile nefsinden gelen öfkeyi birbirine karıştırmadan, önce nefsine, sonra da düşmana karşı kahramanca savaştı.
(Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Rahmet Esintileri, Erkam Yay.)
Bir gazâda Hz. Ali, bir düşman neferini altına almış, tam onu öldürmek üzereydi. Ölümün pençesine kendisini kaptıran adam, âcizlik içinde iğrenç bir davranışa meylederek Hz. Ali’nin mübârek yüzüne tükürdü.
Allâh’ın gâlip arslanı Hz. Ali, o an nefsinin galebesinden endişe ederek birdenbire durdu ve elindeki kılıcı yere indirip düşmanını öldürmekten vazgeçti.
Bu hâl, tam öldürüleceği anda serbest kalan kâfirin gönlünde büyük bir muammâ oldu. O hengâmede savaşı, kavgayı unuttu, Hz. Ali’ye niçin kendisini serbest bıraktığını sordu. O Hak âşığı şöyle buyurdu:
“- Bizim gazâmız iki türlüdür:
Biri, senin gibi kâfirle gazâ etmektir ki, Allah rızâsı için olur.
Diğeri de nefsimizle gazâdır ki, nefsânî arzuları köreltmekle olur. Seninle savaşmam, Allah rızâsı içindi. Fakat sen benim yüzüme tükürdüğünde seni öldürseydim, nefsimin öfkesini tatmin etmek için öldürmüş olurdum ve nefsim beni mağlûb etmiş olurdu. Bu yüzden seni âzâd ettim. Nefsimi zaptedip gazâ-yı ekber etmiş oldum. Zîrâ bir mü’minin, nefsinin arzularına esir olması, senin gibi bir kâfirin zararından daha büyüktür.”
(Ramazanoğlu Mahmud Sâmî, Hz. Aliyyü’l-Murtezâ, sf. 117.)
O gönül erinin bu ârifâne cevâbı karşısında, kâfirin gözünden gaflet perdeleri kalktı, gönlü îman nûruyla aydınlandı. Daha sonra Hz. Ali’yle birlikte nice gazâlara katıldı. Hak uğrunda öfke ile nefsinden gelen öfkeyi birbirine karıştırmadan, önce nefsine, sonra da düşmana karşı kahramanca savaştı.
(Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Rahmet Esintileri, Erkam Yay.)
12 Mart 2017 Pazar
3 Ocak 2017 Salı
HAKİKİ DOST
"Hakiki dost sıkıntılı zamanlarda, senin gurur ve izzet-i nefsini kırmadan, sana yardım edendir."
Hz. Ali (ra)
15 Aralık 2016 Perşembe
13 Aralık 2016 Salı
HALEP’TE ÖLEN İNSANLIĞIMIZ
HALEP’TE ÖLEN İNSANLIĞIMIZ
"Bir zulme engel olamıyorsanız onu herkese duyurun!"
Hz. Ali (ra)
Lütfen sessiz kalmayalım, elimizden geleni yapalım, duyuralım, yardım edelim, dua edelim en azından buğz edelim...
(Halep’te katliam en şiddetli ve acımasız günlerini yaşıyor. Müslüman kadınlar ve çocuklar kaçırılarak tecavüz ediliyor. 6 kilometrekarelik bir alanda sıkışan ve tahliyelerine izin verilmeyen Halepli Müslümanlar sokaklarda diri diri yakılıyor. Son 2 günde yüzlerce kadına tecavüz edildiği bilgisinin yanısıra dünya ile irtibat kurabilen az sayıdaki Müslüman kadınlar tecavüze uğramamak için intihar fetvası beklediklerini söylüyor. :( :( :( )
Lütfen sessiz kalmayalım, elimizden geleni yapalım, duyuralım, yardım edelim, dua edelim en azından buğz edelim...
(Halep’te katliam en şiddetli ve acımasız günlerini yaşıyor. Müslüman kadınlar ve çocuklar kaçırılarak tecavüz ediliyor. 6 kilometrekarelik bir alanda sıkışan ve tahliyelerine izin verilmeyen Halepli Müslümanlar sokaklarda diri diri yakılıyor. Son 2 günde yüzlerce kadına tecavüz edildiği bilgisinin yanısıra dünya ile irtibat kurabilen az sayıdaki Müslüman kadınlar tecavüze uğramamak için intihar fetvası beklediklerini söylüyor. :( :( :( )
12 Aralık 2016 Pazartesi
10 Aralık 2016 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)