Mehmetçik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mehmetçik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Aralık 2022 Perşembe

PİRİ PAK BİRİ KİR

PİRİ PAK BİRİ KİR.firavun,USA,ABD,Mehmetçik,destan,OSMAN YAZICI,hz Musa,filiz,arşı ala,kızıldeniz,lat,menat,uzza,ebabil,hz.hamza,hz hüseyin,hz Adem,hz ebubekir,ebu cehil,

PİRİ PAK BİRİ KİR

Zulmet yıldırımları çarpınca zihnime
Bir kuru gürültüyle sökün eder gökler
Kökler hâksız yere ekilir
Nefsine zulmetmiş kul tohumundan
Bir mazlum filizlenir şimşek hızıyla
Ahı yerde kalmaz, Arş-ı Âlaya çekilir
Kanlı ellerim yıkanır garip gözyaşlarımla
Ayağımda Kızıldenizler birikir
Sahilinde Hz. Musa girdabında Firavun
Piri pak biri kir…

Sağ elim baltayı vurur putlara
Güneş, kan kızıllığında
Ay, kefen beyazında can çekişir
Sol elimin beslediği altın buzağı
Yayılır Tanrı Dağlarında
Boğa, burnuna konan sinekle tepişir
Ateş püskürür İblis bağrından
Volkan ağzında gül bahçeleri birikir
Şahikasında Hz. İbrahim eteğinde Nemrut
Piri pak biri kir…

Kimi kapılarını içerden açar gönlüm
Lat, Menat, Uzza’nın Beytullah işgaline
Seccademin eşgalinde şirkin fil izleri belirir
Kimi de Âli omuzlarda kırılır şirkin çirkin silüeti
Kaçacak delik ararken fillerin ordusu
Kara örtü içinde tekbir dehlizleri belirir
Kalb kâbemin önüne kurulur cenk meydanı
Kuş beyinliler yerde ve gökte birikir
Üstte Ebabil yerle yeksan Ebrehe
Piri pak biri kir…

Niyet sevabım çıkarken Uhud tepelerine
Amelim çıkamaz Medine hendeklerinden
Ok atılır ileri, yayım geri geri gerilir
Bir Vahşi hüzün gezer Medine sokaklarında
Mızrağında Hz. Hamza hem de Müseyleme kanı
Kerbela kurutur Bedir’de coşan sularımı
Sırat-i Mustakim yolundaki adımlarda
Med cezirler birikir
Sağ şeritte Hz. Hüseyin sollanan Yezid
Piri pak biri kir…

İnsanım ben, Âdem oğluyum
Sol dalımda cennetten sürgün yemişlerim
Sağ omuzumda cennetin sürgünleri
Ebu Cehil yetişir toprağımda hem Hz. Ebu Bekir
Arı gibiyim ağzımda bal kuyruğumda iğne
Sinek kanatlıyım biri zehir ötekinde panzehir
Ahsen-i Takvim’den Esfelüs Safilin’e kadar
Gökle yer arasında makamlar birikir
Senasında Makam-ı Mahmut, fenasında İblis
Piri pak biri kir...
Osman YAZICI

15 Kasım 2022 Salı

MUSALARIN İSTİKLALİ FİRAVUNLARA İSTİKBAL TANIMAZ

MUSALARIN İSTİKLALİ FİRAVUNLARA İSTİKBAL TANIMAZ,OSMAN YAZICI,terör,hz Musa,Firavun,Allah'ın aslanı,hz Hamza,haydar,manda,kurt,ABD,USA,terörist,Mehmetçik,şehit,destan,patlama,
MUSALARIN İSTİKLALİ FİRAVUNLARA İSTİKBAL TANIMAZ

Elinizdeki bebek-masum kanları ininize sızan ve elinizle büyüttüğünüz Hz Musa olacak ey Firavun fareleri!

Karşınızdakiler "Allah'ın Aslanları" ey süt dökmüş kediler. Yürüyüşündeki heybetiyle ölümü korkutan bir Hamzalık narayla Ebu Cehiller gibi bir bir Bedir kuyularına doldurulacaksınız.

Annelerin gözlerinden akıttığınız kanlı gözyaşları 'Kızıldeniz' olacak önünüzde. Boğulacaksınız.

"BOĞA BOĞA" geleceğiz topyekün üstünüze ey MANDA sürüleri... HAYDAR olacak bu ÂLİ millet HAYBER'inize... "Kalleş"liğinizden geriye kalan sadece leşiniz olacak.

Tarihin en eski KURTları bayrak dikecek dağlarınıza. Sadece Hakka tapanların İstiklalinden ne bir sığınacak delik ne de kaçacak bir geçit bulabileceksiniz istikbale.

Arkanızı dayadığınız o ABD var ya... "ABD" Arapça "kul" demek. Bizim Bayrağımızda ise hilal hilal "Vela galibe İllellah" yıldız yıldız kendisine "Şüphesiz ki sana apaçık bir fetih verdik" buyurulan Muhammed Habibullah (sallallahu aleyhi ve sellem) var.

Arkasını kula değil Hakka dayamış MEHMETLERE, MEHMETÇİĞE, MEHMEDİSTAN'A MEHMED DESTAN'A kafa tutmak mı... Ah kafasızlar, beyinsizler, kalpsizler..

Hodri meydan diyeceğim ama "er kişi" niyetine kılınacak cenaze namazı kadar yüreğiniz dahi yok ki...

Osman YAZICI

8 Ocak 2020 Çarşamba

ÖZLEDİĞİMİZ DÜĞÜN...

duvar süsü, osman paşa, plevne, plevne savunması, plevne kahramanı, Abdülhamid han, düğün, savaş, türkün düğünü, osmanlı arması, osmanlı, ottoman, türk askeri, mehmetçik
Plevne Müdafaası sırasında (1877) Kerim Paşa anlatır:Gazi Osman Paşa Vidin’de iken, İstanbul’dan Ruslara harp ilân edildiğini bildiren II. Abdülhamid Hân tarafından gönderilen telgraf geldi. Bunu büyük bir hürmetle alan Gazi Osman Paşa, bütün komutan ve subaylarını bir meydanda topladı. Sonra, telgraf-ı şahâneyi son derece şevk ve hürmetle okuduktan sonra şu konuşmayı yaptı:
“Şimdiye kadar bekleyip özlediğimiz düğün ve bayramımızın bugün birdenbire karşımıza çıktığını, bu okunan ferman müjdelemiş oldu. Bugün sabaha kadar şenlik yapacağız. Çünkü, Cenâb-ı Hakkın Kur’ân-ı kerîmde bize ilâhi nusretini (yardımını) vadettiğini âlimlerimizden işittik. Muharebeyi kazanmanın, askerin çokluğu veya azlığı ile olmadığını atalarımızdan öğrendik. Babalarımızın kanıyla yoğrulmuş olan, vatanın bir karış toprağına bir değil bin baş fedâ edip düşmana ayak bastırmayacağız.”
(Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi: 3/114)

21 Ocak 2018 Pazar

13 Nisan 2016 Çarşamba

MEHMET TOPRAK OLDU

MEHMET TOPRAK OLDU

Yokluktu, yoksulluktu Anadolu!
Bozkırın orta yerinde bir çocuk doğdu… 
Adı Mehmet oldu.
O şehit oğluydu. Daha doğmadan yetim oldu!
Anası kaptı Mehmet’i, Koştu! 
Tarlada ırgat oldu.
Eski bir yorgana sardı Mehmet’i, toprağa koydu.

Gün oldu meme emdi; karnı doydu, gözü doydu.
Gün oldu; aç kaldı, susuz kaldı.
Gün oldu, toprak onun yatağı oldu.
Mehmet toprağın üstünde kırk günlük bebek oldu.
Yağmur yıkadı yüzünü, ayaz kuruttu ellerini,
Güneş kararttı tenini…

Mehmet’in aklı erer oldu,
Babasını sordu.
Dedi anası, şehit oldu!
Gövdesini toprak yaptı, vatana kattı!
Senin baban toprak oldu!
Mehmet’in aklı ermedi.
Babası nasıl toprak olurdu?
Gün geldi, Düşman Çanakkale’ye geldi.
Toprak! Dedi.
Mehmet’in yaşı on yedi…
Toprak benim babam dedi, vermem dedi!
Mehmet, Mehmetçik oldu.
Anası onu son kez doyurdu.
Koştu Çanakkale’ye, Mustafa Kemalin askeri oldu!

Gün oldu; karnı doydu, gözü doydu.
Gün oldu; aç kaldı, susuz kaldı.
Gün oldu toprak onun yatağı oldu
Mehmet toprağın üstünde kırk günlük asker oldu!
Yağmur yıkadı yüzünü, ayaz kuruttu ellerini,
Güneş kararttı tenini… 
Mehmet’in aklı erdi, hatırladı, 
Babasının gövdesini toprak yaptığını; anladı,
Babası nasıl toprak oldu?
Mehmet, Mehmetçik oldu! 
Çelik oldu, duvar oldu, ÇANAKKALE GEÇİLMEZ OLDU!
Ateş kustu düşman, mermi kustu, bomba kustu…
Durdu Mehmet, çöktü dizlerinin üstüne.
Kan vardı göğsünün üstünde!
Alnını toprağa koydu,
Toprak kan oldu!
Yattı toprağın üstüne, kırk günlükken yattığı gibi…
Tuttu toprağı, kırk günlükken tutuğu gibi…
Mehmet toprak oldu!
Toprağa renk oldu!
Bitki oldu, yaprak oldu!
Bayrağa kırmızı oldu!
Gelin kızın halısında boya oldu, desen oldu!
Koyuna kuzuya çimen oldu, yün oldu, iplik oldu!
Ustanın elinde çanak oldu, çömlek oldu!
Aşığın dilinde türkü oldu…
İki yüz elli bin Mehmet şehit oldu!
İki yüz elli bin Mehmet toprak oldu!
Toprak bize VATAN oldu!

(Fikret TUNÇ)

18 Ocak 2016 Pazartesi

DUA

"Allah’ım! Ümmet-i Muhammed’e umûmî bir rahmet ile merhamet eyle!” Hz. Muhammed (sas) Lütfen dua edelim... Ve herkesin dua etmesine vesile olmak için paylaşalım...

6 Kasım 2015 Cuma

KORE SAVAŞINDA ESİR MEHMETÇİKLERİN DAYANIŞMASI

Türk Bayrağı, Kore Savaşı, Çin, Türk Askeri
ABD'de Eugene Kinkead, Kore Savaşı ile ile ilgili yazdığı kitapta diyor ki:

"...Çinliler'e esir düşmüş ABD'li 7190 askerden üçte biri düşmanla işbirliği yapmış, bu esirlerden 2730'u şartlara direnemeyerek ölmüştü. Subaylar esir arkadaşlarını öldürmüş, hastalara ve açlara arkadaşları yardım etmemişti.

ABD'li esir askerler, memlekete bağlılıklarını, dayanışma duygularını, âmirlerine itaat duygularını tamâmen yitirmişler, yardımlaşma tamamen bitmişti. Kuvvetliler, zayıfların elinden yiyeceklerini bile alıyordu.

229 kişiyle Çinliler'in elindeki üçüncü büyük esir grubu Türkler'di. Türkler, 229 kişi girdikleri esir kampından 229 kişi çıkmışlardı, hem de yaralılarını tedâvi ederek. Türkler'in esir subayı, Çinli komutana; "Türk askerlerine ancak benim vasıtamla emir verebilirsin, onları öldürebilir, fakat istemedikleri şeyleri yaptıramazsın. Beni öldürürsen, en kıdemli asker komutan olur, onu öldürürsen ondan sonraki. Bu tek kişi kalıncaya kadar devam eder ve emir-komuta zincirine riâyet etmeden bizimle diyalog kuramazsın." demişti.

Türkler, birbirlerine müthiş destek oluyorlardı. Herşeylerini paylaşıyorlardı. Hastalarına sahip çıkıyorlardı. Bir hasta Türk esirinin yanında mutlaka sağlam 2 Türk esiri bulunuyordu. Hastanın her türlü ihtiyâcı bu 2 esir tarafından karşıllanıyordu. Soğuk günlerde, ABD'li hasta esirler, soğuk ve açlıktan ölürken; Türkler, hastaları insan bedeninden meydana getirdikleri etten duvarlar içine alarak koruyorlardı. Kendileri de soğuktan korunmak için birbirleriyle güreş tutuyorlardı. Hem de sanki esir değil de kendi memleketlerinde, sevdikleri arasında güreş tutuyormuş gibi nârâ atarak. Onların bu güreşleri, korkusuzca nârâ atmaları, kendilerinde nârâ atacak gücü bulmaları, Çinli askerleri korkutuyordu. Türklere sataşmaktan çekiniyorlardı. Bu güreşler, onları güçlü ve birbirine bağlı kılıyordu..."

(Kaynak: Türkiye Gazetesi, 16 Nisan 1998 ve Türkiye Gazetesi Takvimi, 12 Kasım 1999)