Biraz tebessüm :)
24 Eylül 2020 Perşembe
7 Temmuz 2020 Salı
GÜNÜN SÖZÜ (NE DİYORDU DEĞİRMENCİ DAYI)
Ne diyordu değirmenci dayı ;
Bu nasıl çark ulan!
Buğday bizim, ezilen biziz.
Un olan biz, aç kalan biziz.
Kim ulan bu doymak bilmeyen şerefsiz...
3 Temmuz 2020 Cuma
27 Haziran 2020 Cumartesi
20 Haziran 2020 Cumartesi
18 Haziran 2020 Perşembe
7 Haziran 2020 Pazar
GÜNÜN SÖZÜ
Gitmek de var, kalmak ta
Gaye insan olmakta
Belki vaktin dolmakta
Göçeceksen doğru göç...
(Abdurrahim Karakoç)
31 Mayıs 2020 Pazar
30 Mayıs 2020 Cumartesi
28 Mayıs 2020 Perşembe
27 Mayıs 2020 Çarşamba
25 Mayıs 2020 Pazartesi
22 Mayıs 2020 Cuma
8 Mayıs 2020 Cuma
4 Mayıs 2020 Pazartesi
2 Mayıs 2020 Cumartesi
30 Nisan 2020 Perşembe
29 Nisan 2020 Çarşamba
28 Nisan 2020 Salı
26 Nisan 2020 Pazar
23 Nisan 2020 Perşembe
İBRETLİK BİR KISSA
İBRETLİK BİR KISSA...
Allah'u Teâlâ (CC). İbrahim aleyhisselama: "Ey İbrahim, Kazma küreğini al, falanca dağa çık, orada büyük bir kabir var, onu kaz, içinde ne varsa bak!" buyurdu.
*
İbrahim aleyhisselam o dağa çıktı kabri buldu.
*
Allah'u Teâlâ 'nın emrine uyarak, mezarı kazmaya başladı, kazınca birde baktı ki! Mezar içinde muazzam büyüklükte bir insan cesedi ve başında yazılı koca bir levha gördü..
*
Bu levhada şunlar yazıyordu:
*
Ben Ad kavminin melikiyim, Tam bin sene yaşadım. Bin orduyla savaştım, hepsini yendim. Bin defa evlendim ve bin çocuğum oldu.
Servetimin sayısını ve sınırını ölçemez oldum. Ama bir gün, devası olmayan bir hastalığa yakalandım. Beni bu dertten kurtarın, ne isterseniz vereceğim dedim. Hatta bütün servetimi vermeyi taahhüt ettim.
Yetmiş yedi düvelden doktorlar hekimler getirttim. Bütün hekim ve doktorlar aciz kaldılar. Bu hastalığa hiçbir çare bulamadılar.
Artık ölmek üzereyim. Onun için bu levhayı yazdırdım.
Ve son sözüm şudur: Bu dünya beni kandırdı, sizi de kandırmasın. Ben kuvvetime, servetime güvendim, bana bişey olmaz dedim. Ama gördüm ki ben çok acizmişim. Bütün servetim, her şeyim hastalığıma ilaç olmadı. Ben yandım bari siz yanmayın, dünyaya ben aldandım, bari siz aldanmayın.
*
Kur'an-ı Kerim'deki Âd Kavmi ile ilgili Ayet...
“Âd kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve: «Bizden daha kuvvetli kim var?» dediler. Onlar, kendilerini yaratan Allâh’ın, onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar, bizim âyetlerimizi inkâr ediyorlardı.”
(Fussilet Suresi,15)
*
Kıssanın kaynağı konusunda kesinlik olmasada verilmek istenen ders güzeldir. Allah-u Teâlâ, bizleri bu fani dünyaya aldanıp kendisini unutanlardan eylemesin inşaAllah. #ÂMİN
LÜTFEN PAYLAŞALIM... TEŞEKKÜRLER...
17 Nisan 2020 Cuma
15 Nisan 2020 Çarşamba
14 Nisan 2020 Salı
12 Nisan 2020 Pazar
8 Nisan 2020 Çarşamba
7 Nisan 2020 Salı
DUA (ÖZELEŞTİRİ)
O onu yedi, bu bunu yedi, öteki günah işledi, beriki kul hakkı yedi, ne güzelde suçu başkalarına atıveriyoruz. Oysa doğrusu şu ki; 'HİÇBİRİMİZ MASUM DEĞİLİZ' Rabbim bu mübarek günün hürmetine hepimizi affeylesin. (Amin)
(Şükrü Aygün)
6 Nisan 2020 Pazartesi
ERZİNCAN DEPREMİ (DUYGUSAL HİKAYE)
Bir zamanlar mahkumlarımız bile dürüstmüş...
27 Aralık 1939 Erzincan Depreminden İnsanı Duygulandıran Bir Hikaye...
1939 senesinde Erzincan'ı 7.2 şiddetinde sallayan deprem yaklaşık 33 bin kişinin ölümüne, 100 bin kadar kişinin de yaralanmasına sebep olmuş.
Depremden hemen sonra, dönemin erzincan savcısı izzet akçal, mahkumları bir araya toplar:
"sizi şimdi kurtarma çalışmalarında görev almak üzere serbest bırakacağım. aranızda civar köylerden olanlar varsa da bir günlüğüne köylerine gidip, ailelerini arayabilirler. ancak bir koşulum var; hiçbiriniz kaçmayacaksınız. canla başla çalışacaksınız. işiniz bitince cezaevine döneceksiniz." der.
Mahkumlar, büyük fedakarlık göstererek, günlerce depremzedeler için çalışır ve sonra cezaevine geri dönerler. bir tek mahkum bile firar etmez.
Kurtarma ve yardım çalışmalarına katılan bu mahkumlar 1940 yılında çıkarılan özel bir kanunla affedildiler.
27 Aralık 1939 Erzincan Depreminden İnsanı Duygulandıran Bir Hikaye...
1939 senesinde Erzincan'ı 7.2 şiddetinde sallayan deprem yaklaşık 33 bin kişinin ölümüne, 100 bin kadar kişinin de yaralanmasına sebep olmuş.
Depremden hemen sonra, dönemin erzincan savcısı izzet akçal, mahkumları bir araya toplar:
"sizi şimdi kurtarma çalışmalarında görev almak üzere serbest bırakacağım. aranızda civar köylerden olanlar varsa da bir günlüğüne köylerine gidip, ailelerini arayabilirler. ancak bir koşulum var; hiçbiriniz kaçmayacaksınız. canla başla çalışacaksınız. işiniz bitince cezaevine döneceksiniz." der.
Mahkumlar, büyük fedakarlık göstererek, günlerce depremzedeler için çalışır ve sonra cezaevine geri dönerler. bir tek mahkum bile firar etmez.
Kurtarma ve yardım çalışmalarına katılan bu mahkumlar 1940 yılında çıkarılan özel bir kanunla affedildiler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)