Zulm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Zulm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2019 Cuma

ZULÜM

zulm, zulüm, harun reşid, me'mun, dayak, zulme uğramak, dini hikaye, kıssa
Harun Reşid’in oğlu Me’mun henüz çocuk iken, hocası sebepsiz yere ona vurmuştu. Me’mun:

-’Neden bana vurdun?’ diye sordu. Hocası ona sadece:

-’Sus!’ dedi.

Biraz konuştular. Me’mun tekrar sordu:

-’Neden bana vurdun?’ Hocası yine:

-’Sus!’ dedi.

20 yıl sonra Me’mun halife olunca, ilk iş olarak hocasını çağırttı ve:

-’Bana neden sebepsiz yere vurmuştun?’ diye sordu. Hocası tebessüm ederek:

-’Onu hâlâ unutmadın mı?’ dedi.

Halife Me’mun:

-’Vallahi asla unutmadım’ dedi.

Hocası tarihe ibret olarak not düşülecek şu sözleri söyledi:

-’Zulme uğrayanın asla unutmayacağını öğrenesin ve kimseye zulmetmeyesin diye yaptım. Sakın ha kimseye zulmetme! Çünkü zulüm, yıllar geçse de kalpte sönmeyen bir ateştir dedi...

22 Şubat 2018 Perşembe

KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KALMAZ

hikaye, dini hikaye, kıssa, Hz. Musa, vali, zulm, zalim, mümin, kafir


KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KALMAZ
Musa aleyhisselam zamanında zalim bir vali vardı. Bu vali, bir müminin ihtiyacını karşıladı.
Tesadüfen vali ve mümin, her ikisi aynı günde vefat ettiler! Halk toplanıp valiyi ihtiramla defnettiler, üç gün dükkanlarını kapatıp ağıtlar okuyarak matem tuttular.
Ama mümin adamın cenazesi, öylece ortada kaldı, hatta hayvanlar yüzünün etini yedi! Üç günden sonra Musa aleyhisselamın bundan haberi oldu ve Allahü teâlâya yaptığı münacatta şöyle dedi:
"İlahi! Senin düşmanın olan o vali, çok ihtiram ve izzetle defn edildi. Ama senin dostun olan bu mümin kulun cenazesi yerde kaldı ve bir hayvan da onun yüzünün etini yedi; bunun sırrı nedir?"
Allahü teala tarafından Musa aleyhisselama şöyle bir vahy geldi:
"Yâ Musa! O zalim, bir mü'minin hacetini karşıladı. Ben de o zalimin mükafatını bu dünyada verdim, ahirete kalmadı. Mümine gelince, benim düşmanım olan zalimden hacetini istediğinden dolayı, ben de onun cezasını bu dünyada verdim, ahirete kalmadı"

24 Ekim 2017 Salı

Dua

Ey bütün zulme uğrayanların sığınağı olan Allah'ım, bizi zalimlerin şerrinden koru. (Amin)

20 Aralık 2016 Salı

ATASÖZÜ

"AĞLATAN GÜLMEZ"
(Atasözü)
 (Başkalarına zulmeden, sıkıntı veren, çile çektiren kimselerin kötülükleri karşılıksız kalmaz; günün birinde bu dünyada ya da öteki dünyada kendisine döner, yaptıklarının cezasını mutlaka çeker, o da ağlar.)

13 Aralık 2016 Salı

EY MÜSLÜMAN KARDEŞİM UYAN...

Ortadoğu'da kadınlara, çocuklara tecavüz ediliyor, insanlar diri diri yakılıyor, beşikteki bebekler bile öldürülüyor, her yerde Müslüman kanı akıtılıyor ama bunca zulüm yapılırken İslam Dünyası sadece seyrediyor :( :( :( Bu nasıl şuursuzluk böyle, YAZIKLAR OLSUN. Bu zulme sessiz kalırsak bu ateş bizi de sarar. Allah'ım tez vakitte Müslümanlara uyanmayı birlik olmayı nasip eylesin...
(Amin)

HALEP’TE ÖLEN İNSANLIĞIMIZ

halep, savaş, zulm, patlama, bomba

HALEP’TE ÖLEN İNSANLIĞIMIZ
"Bir zulme engel olamıyorsanız onu herkese duyurun!"
Hz. Ali (ra)

Lütfen sessiz kalmayalım, elimizden geleni yapalım, duyuralım, yardım edelim, dua edelim en azından buğz edelim... 
(Halep’te katliam en şiddetli ve acımasız günlerini yaşıyor. Müslüman kadınlar ve çocuklar kaçırılarak tecavüz ediliyor. 6 kilometrekarelik bir alanda sıkışan ve tahliyelerine izin verilmeyen Halepli Müslümanlar sokaklarda diri diri yakılıyor. Son 2 günde yüzlerce kadına tecavüz edildiği bilgisinin yanısıra dünya ile irtibat kurabilen az sayıdaki Müslüman kadınlar tecavüze uğramamak için intihar fetvası beklediklerini söylüyor. :( :( :( )

7 Aralık 2016 Çarşamba

21 Kasım 2016 Pazartesi

dua

Allah'ım, Seher vakti istiğfar edenler hürmetine zulüm gören Müslümanlara yardım eyle, zalimlere hainlere fırsat verme.
(Amin)

ÖZLÜ SÖZLER

"Adalet için en büyük talihsizlik, devleti idare edenlerin zalimliğidir."
Hz. Ali (ra)

11 Kasım 2016 Cuma

9 Kasım 2016 Çarşamba

HADİS (ZULÜM)

"Kıyamet günü, zulmedenler için çok karanlık olacaktır."
Hz. Muhammed (sas)

24 Ekim 2016 Pazartesi

ÖZLÜ SÖZLER (GÖZYAŞLARININ RENGİ)


"Gözlerin rengi ne kadar farklı olursa olsun, gözyaşlarının rengi aynıdır."(Afrika Atasözü)


ZULMÜN AZI DA ZULÜMDÜR

Bir gün adâletiyle meşhur Nûşirevan için bir av yerinde kebap yapıyorlardı. O esnada yanlarında tuz bulunmuyordu. Getirmesi için genç birisini köye gönderdiler. Nûşirevan tuza gönderilen gence şöyle dedi: 
“Tuzu bedava alma, bedelini ödeyerek al. Böylece bundan sonra padişah ve beylerin av yerinde kebap veya yemek pişirmek için tuzu bedava almaları âdet ve kânun hâline gelip de o köy yıkılıp gitmesin.”
Nûşirevan’ın yanında bulunanlar: “Bu kadarcık âdetten ne zarar çıkacak, bir tutam tuz bir köyün yıkılmasına nasıl sebep olacak?” diye sordular. Nûşirevan şöyle cevap verdi: 
Önceden zulüm binası dünyada çok alçaktı. Her padişah veya bey o binanın üzerine biraz daha koydu, böylece dünya zulümle doldu. Eğer padişah, köylünün bağ ve bahçesinden zorla bir elma yemeyi uygun görürse köleleri ve hizmetindekiler o elmanın ağacını kökünden çıkarırlar, yani o bahçeyi yıkarlar. Padişah, açgözlülük edip beş yumurtayı zorla alırsa, askerleri bin tavuğu kebap yaparlar. Yani padişahın az bir zulmü, askerin büyük zulmüne izin olur.”
Zamanında hep kötülük yapan zalim, bir gün dünyadan geçip elbette gider. Hâlbuki onun üzerindeki lânet devam eder. Çirkin vasıflarını işiten herkes nefret eder, bedduâ okur. 

(Gülistan’dan Seçmeler, Çamlıca B.Y.)

HADİS-İ ŞERİF (ZULÜM)

“Zulmetmekten sakınınız. Zîrâ zulüm kalplerinizi harap eder.” 

(Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)

26 Eylül 2016 Pazartesi

ZULMEDENLER RAHAT UYUYAMAZ...


ZULMEDENLER RAHAT UYUYAMAZ...


Anlatıldığına göre Rum imparatoru, Hz. Ömer (ra)’e hediye olarak cübbe ve bazı elbiseler gönderdi. Rum elçisi Medîne’ye gelince “Halîfe’nin makamı ve sarayı nerede?” diye sordu. Ona “Halîfe’nin, senin zannettiğin gibi büyük bir sarayı yok, sâdece küçük bir evi var.” dediler ve evi gösterdiler. Elçi eve geldiğinde küçük, basit ve eski olduğu için kapısı kararmış bir ev buldu. Hz. Ömer’i aradı, fakat bulamadı. Onun kendi ihtiyaçlarını ve Müslümanların ihtiyaçlarını görmek için, yâni kontrol maksadıyla çarşıya gittiği söylendi. Elçi onu aramak için gitti ve sonunda bir duvarın gölgesinde uyurken buldu. Dilediğin yerde uyuyorsun. Oysa bizim idârecilerimiz zulmettiler. Onun için kalelere ve askerlere muhtaçtırlar.” dedi.

(İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l Beyân, 4. Cilt, 100. Sayfa, Erkam Yay.)

5 Nisan 2016 Salı