nasihat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nasihat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Eylül 2023 Pazartesi

BİR BİLGENİN NASİHATİ

 Bir bilgenin ders halkasının müdâvimlerinden biri, nice seneler sonra, halkayı terketmişti. Haftalar, aylar geçip adam ortalarda gözükmeyince, bilge kişi kendisini ziyârete karar verdi.

Mevsim kıştı, adam evde yalnızdı ve evin salonundaki büyük ocakta gürül gürül odun yanıyordu.

Bilge kendisini niye ziyaret ettiğini tahmin eden adam, üşümüş olan bilgeyi ocağın başına davet etti, kendisi de birşeyler ikram etmek için mutfağa yöneldi.

Ocağın yanıbaşında oturan bilge, gelen ikramı kabul etti, fakat adama hiçbir şey demedi. Sanki adam evde yokmuş, sanki kendi evinde tek başına oturuyormuş gibiydi. Bütün dikkatini ocağa vermiş görünüyordu.

Bilge, birkaç dakika sonra maşayı aldı, iyice köz haline gelmiş odunlardan birini ocağın bir kenarına koydu. Sonra minderine oturdu. Hâlâ bir şey söylemiyordu.

Kenara konmuş olan közün ateşi yavaş yavaş azaldı, sonra da söndü. Odada çıt çıkmıyordu. İlk baştaki selamlama hariç, bir kelime bile konuşulmuş değildi.

Bilge, gitmeye hazırlanırken, sönmüş közü aldı ve yeniden ateşin ortasına koydu. Köz, ateşle ve yanan odunların ısısıyla çabucak parladı.

Bilge ayrılmak için kapıya yöneldiğinde, ev sahibi “Sebeb-i ziyaretinizi anlıyorum” dedi. “Ateş dersiniz için de teşekkür ederim. Bundan sonra sohbetlerinizi hiç aksatmayacağım.” (Dr. Adem Ergül, Medeniyet Öncülerimizden 365 Lider Davranış, Erkam Yay.)

27 Nisan 2023 Perşembe

MEVLANA DAN NASİHATLER

 Hazret-i Mevlânâ, insanın kendini daha iyi tanıması için bize şu ifadeleri bir ayna olarak uzatır:

“İnsan bir ormana benzer. Nasıl ki, ormanda binlerce domuz, kurt, temiz ve pis huylu hayvan varsa, insanın iç dünyasında da her türlü güzellik ve çirkinlik vardır.”

“Ey sâlik!.. Mûsâ da Firavun da senin varlığında mevcuttur. Bu iki hasmı kendinde aramak gerektir.”

“Vahyin ışığında aydınlan ki, sendeki Mûsâ, sendeki Fira­vun’a galip gelsin!..”

15 Mart 2023 Çarşamba

Hasan-ı Basrî (ks)'tan nasihatler

 Hasan-ı Basrî (ks)'tan:

Ey Âdemoğlu! Gerçek mümin ihsân sâhibi bile olsa yine de korku üzere sabahlar. Zaten ona da bu yaraşır. Mümin akşama yine aynı korku ile kavuşur. Evet, o her zaman şu iki korku arasındadır.

1. Geçmiş günahlar. Bu günahları sebebiyle Cenâb-ı Hakk'ın kendisine nasıl muâmelede bulunacağını bilemez...

2. Gelecek hayâtı. Nasıl bir hayat sürecek; son nefesi nasıl verecek? Bu soruların cevaplarını devamlı tefekkür eder.

Ey İnsanlar! Şu hakîkati idrâk ederek sâlih amel işleyin. Allâh ve Rasûlü yaptığınız işleri görmektedir. Siz, bir gün gizliyi ve âşikârı bilen Allâh'a döndürüleceksiniz. İşte o gün yaptıklarınızı tek tek size haber verecektir.

Sizler kalplerinize çok dikkat edin. Onları devamlı Allâh'ın zikri ile yenileyin. Zirâ kalp çabuk paslanır. Nefislerinizi de dizginleyin. Çünkü o çok azgındır. Eğer siz nefislerinizin kötü isteklerine mâni olmazsanız, o bir gün sizi korkunç bir uçuruma yuvarlar.

Kendi ayıplarınız dururken başkalarını ayıplamaktan vazgeçmedikçe kâmîl îmân sâhibi olamazsınız. O hâlde, başkalarının ayıplarına bakmadan evvel kendi ayıplarınıza bir göz atın; onları düzelterek işe başlayın!

Ey insanlar! Kur'ân-ı Kerîm, müminler için şifâ, müttakîler için rehberdir. Kim O'na uyarsa, hidâyete erer ve doğru yolu bulur. Ondan yüz çeviren bedbaht olur ve felâketlere sürüklenir.

Ey Âdemoğlu! Unutma ki tek başına ölecek, tek başına dirilecek, tek başına hesaba çekileceksin!.. 

1 Ekim 2022 Cumartesi

HAYAT ÖNCE ÖĞÜTÜ VERİR ALMAYANI ÖĞÜTÜVERİR

HAYAT ÖNCE ÖĞÜTÜ VERİR ALMAYANI ÖĞÜTÜVERİR,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,tarım ve insan fotoğraf yarışması,yaşlı kadın,köylü kadın,öğütmek,öğütücü,nasihat,terbiye,ibret,unufak

HAYAT ÖNCE ÖĞÜTÜ VERİR
ALMAYANI ÖĞÜTÜVERİR

Önce bin kez öğüt verilir: “Şunları yap, bunları yapma!” diye.Tutulursa 'takdir' olur. Yapılması gerekenler yapılmayıp, yapılmaması gerekenler yapılınca teke düşer bin öğüt, 'tekdir” olur.

Öğüt tutulmadığı zaman 'azar azar' yükselir çıta. Musibet olur. Gayrı ibret almak düşer insana. İbret alınırsa musibet, müspet olur. Alınmazsa bela…

Nasihat, doğruluğu kanıtlanmış kesin hükümlerdir. Tecrübenin tercümesidir. “Terbiye” kelimesi tersten “ey ibret” diye okunur. İbret alanlar, nasihate tutunanlar, kendi kendilerini terbiye etmişlerdir.

Musibet ve bela terbiyesi ise değil insanları medeniyetleri ve kentleri bile unufak eder.
Tarihin çerezi patlayan mısır!
Osman YAZICI

Fotoğraf: Mustafa Meral - Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması 
 

8 Mayıs 2019 Çarşamba

İYİ KURT KÖTÜ KURT

romantik kurt, aşık kurt, bozkurt, grikurt, akkurt, güzel hikaye, nasihat, kızılderili hikayesi, bilge hikayesi, kin, nefret, ihanet, korku, düşmanlık, sevgi, güven, dostluk, umut, özgürlük
Kızılderili bilge torununa şöyle der;
Bak evlat, her insanın içinde birbiriyle mücadele eden, çatışan iki kurt vardır.
Biri kin, nefret, ihanet, korku ve düşmanlığı ister.
Diğeri ise; sevgiyi, güveni, dostluğu, umudu ve özgürlüğü…
Küçük torun dedesine sorar;
“Peki hangisi kazanır?“
Yaşlı adam cevap verir;
“Hangisini daha iyi beslersen !…”

18 Şubat 2019 Pazartesi

BİR KİMSENİN KILDIĞI NAMAZA, TUTTUĞU ORUCA BAKMAYINIZ;

Hz. Ömer, bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız, yalan, emanet, helal, haram, nasihat, güzel sözler, özlü sözler, anlamlı sözler


Hazret-i Ömer (ra) ne güzel söylemiş:
“Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız;
–Konuştuğunda doğru söylüyor mu?
–Kendisine bir şey emânet edildiğinde, emânete riâyet ediyor mu?
–Dünya ile meşgul olurken helâl-haram hassâsiyetini gözetiyor mu? İşte bunlara bakınız.”

5 Şubat 2019 Salı

19 Mayıs 2018 Cumartesi

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Atatürkün gençliğe hitabasi, Gençliğe hitabe, Atatürk, Mustafa Kemal, ihanet, hainlik, türk, istiklal, bağımsızlık, ders, nasihat, gaflet, dalalet, Türkiye Cumhuriyeti
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

9 Aralık 2017 Cumartesi

BÜYÜK BELALARIN SEBEPLERİ

kıyamet alametleri, hadis, hadisi şerif, ahir zaman, belaların sepepleri, hikaye, dini hikaye, nasihat, Hz. Ali, Hz. Muhammed
BÜYÜK BELALARIN SEBEPLERİ
Hz. Ali (r.a) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v) bir gün:
“Ümmetim on beş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belânın gelmesi vâcip olur!” buyurmuşlardı.
Yanındakiler:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular.
Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle sıraladı:
“1. Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedâvül eden bir metâ haline geldiği,
2. Emânet ganîmet gibi görülüp hıyânet edildiği,
3. Zekât, ibadet olarak görülmeyip büyük bir yük ve angarya olarak görüldüğü,
4. Kişi, (gayr-i meşrû işlerde) kadınına itaat ettiği,
5. Kişi, annesine karşı itaatsizlikte bulunduğu,
6-7. Kişi, arkadaşına iyilikte bulunduğu hâlde babasına kaba davrandığı,
8. Mescidlerde sesler yükseldiği (huşû kaybolduğu),
9. Bir milletin idârecisi en alçakları olduğu,
10. Bir kişiye şerrinden korkularak hürmet edildiği,
11. Çeşitli isimlerle îmâl edilen içkilerin serbestçe içildiği,
12. İpek elbiselerin erkekler tarafından giyildiği,
13-14. (San’at, bale, konser gibi çeşitli adlar altında; bar, gazino ve benzeri salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çeşitli vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletlerine alâka arttığı;
15. Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere lânet ettiği zaman,
İşte o zaman artık kızıl rüzgârı, yere batışı veya domuz ve maymunlara çevrilmeyi[1], zelzeleyi ve gökten taş yağmasını bekleyin. Ondan sonra birbiri ardınca pek çok alâmetler zuhûr eder ve bunlar ipi kopan eski bir gerdanlığın ard arda düşen taneleri gibi birbirini tâkip ederler.”
KAYNAK; Tirmizi, Fiten 38/2210. [2] Tirmizi, Fiten 38/2211