Azimle kararlılıkla hedefe koşanlar, mutlaka başarılı olmuşlardır. İbn-i Hacer öğrencilik yıllarında dersleri kafasının almayışı yüzünden sık sık başarısız oluyordu. Öyle ki, kendisini başarısızlığa mahkum etmişti. Üzüntüyle memleketine dönerken mola verdiği bir mağaranın tavanından düşen su damlalarının zemindeki sert taşta derin bir çukur açtığını gördü ve düşünmeye başladı:
- Benim kafam bu taştan daha kalın ve sert değildir. Damlalar taşa iz bırakırda, çalıştığım dersler benim kafamda nasıl iz bırakmaz? Öyleyse bu su damlaları gibi yılmadan, azimle ve devamla çalışıp öğrenmeye devam etmeliyim!
İbn-i Hacer hemen geri döndü ve hedefe ulaşmak için azimle çalışmaya başladı. Neticede büyük ve meşhur bir alim olarak ilim tarihindeki yerini aldı. Yazdığı eserlere de imzasını “İbn-i Hacer : Taşın oğlu” diye atarak azmin elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağını gösterdi ve mutlaka başarılı olmak isteyenlere iyi bir örnek teşkil etti...
1969'da İsrail askerleri Mescid-i Aksa'da büyük bir yangına sebep olduklarında dönemin İsrail Başbakanı Golda Meır şunları söylüyor:
"O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zanendiyordum i Müslümanlar dört bir taraftan İsrail'e girecekler. Lakin sabah oldu ve korkulan olmadı. İşte o zaman idrak ettim ki:
BİZ DİLEDİĞİMİZİ YAPABİLİRİZ, ZİRA BU ÜMMET UYAYAN BİR ÜMMETTİR."
"BENİM MEZARIMDAN HİÇBİR ZAMAN BAYRAK EKSİK ETMEYİN" (Bayraklı Baba Türbesi / Gelibolu)
Asıl adı Karaca bey olan Bayraklı baba, Osmanlı ordusunda bayraktarlık yapmış ve bu uğurda şehit olmuş yiğit bir kişidir. Bayraklı baba olarak anılmasına neden olan öykü şöyledir; Karaca bey ve arkadaşlarının çevresi düşman tarafından sarılır, kimi şehit kimi tutsak olur. Karaca bey elinde bayrağı ile düşmana direnir, şehit veye tutsak olması durumunda bayrak düşmanın eline geçeceğinden, bayrağı düşmana teslim etmeyi istememektedir. O anda aklına bir fikir gelir. Bayrağı küçük parçalara böler ve yutar, sonrada düşmana saldırır, yaralanır ve yere düşer. Takviye kuvvetler gelip Karaca Bey'i yaralı olarak bulduklarında, kendisine bayrağın nerede olduğunu sorarlar; düşmana teslim etmemek için yuttuğunu söyler.
Komutanı bu sözlere inanmaz, dürüst ve yiğit biri olan Karaca bey bunu ispat etmek için keskin palası ile karnını yarar ve yuttuğu bayrak parçalarını kanlı kanlı dışarıya çıkarır. Gerçeği ispatlamanın verdiği mutlulukla, yaralarının da ağır olması nedeniyle fazla dayanamaz ve yere yığılır. Son sözü de “Benim mezarımdan hiçbir zaman bayrak eksik etmeyin” olur.
İşte o gün bu gündür Bayraklı Baba Türbesinden bayrak eksik olmaz...