30 Eylül 2022 Cuma
ALIN TERİ ALIN YAZISININ MÜREKKEBİDİR
ALIN TERİ ALIN YAZISININ MÜREKKEBİDİRTarım, bir lokma ekmek için zahmet tohumunu toprağa ekmektir.
Hububata sevdalanıp, toprağın aşık usandıran nazını çekmektir.
“Ekin!” emrini alın teriyle sulamak, yaratılış hamurunu çamura bulamaktır.
Toprağın huyunu ve suyunu 'belleme'nin okulunda okumak, çile harmanından ürün desenini dokumaktır.
Tarım ve hayat koşmaktır. Tarlayı koşmak, tarlaya suyu koşmak, harman koşmak... ZİRA AT üzerindedir.
Koşmak isteyene ‘at alet.’ Tembele, yüzlerce beygir gücündeki araba bile “atalet.” (atalet: tembellik)
Alın teri kir tutmaz, kazanca haram bulaştırmaz. TER TEMİZDİR. Alın yazısı, alın terinin terkibidir.
Başarı diyor ki:
"İki kefedir TERAZİM. Biri TER biri AZİM."
Ha bu arada Hz. Şuayb Aleyhisselamın sözünü unutmadan: "BAŞARIM ANCAK ALLAH'TANDIR."
(Hud Suresi 88. Ayet)
Osman YAZICI
SENDEN DAİR’E
SENDEN DAİR’EBir daire isterim cennetinden
İçi boş bir göz
Yalnız’ca Cemaline bakan yerden
“O” ihtişamının “O!”suyla dolup
Gayrı “o da olsun”dan geçen
Sırılsıklam bir aşkın
Altından ırmaklar akan yerden
Bir daire isterim haşyetinden
“Lebbeyk!” tavafıma yedi gün buyuracağın
Birtek Gözlerinin içine bakan yerden
Hayalimin kul’landığı, amelimin din’lendiği
En helal daire
0 (sıfır) seviyeden “bendeniz”e bakan
O (hu) seyriyle “bendim”i yıkan yerden
Bir daire isterim merhametinden
Errahman’dan hibe, Errahim’den bağış
Cihanların, hanların eline baktığı yerden
Nar-ı hasretinin çemberinde
Sonsuzluğun yaşına sulanmış gözlerimin
“Görülmemiş” güzelliğini görür görmez
Cennetin gemilerini yaktığı yerden
Bir daire isterim kudretinden
Levh-i Mahfuz kaleminin kaderinin
İki dudağının arasına baktığı yerden
Tek Cemal sahibine tutulmuş
İçinde hiçbir kir-acı barındırmayan
“Göresi” hep ‘senden dair’e gelen
Cennetin mirasını gözüme bıraktığı yerden
Bir daire isterim rü’yetinden
99’luk tesbihin ortasında adını sayıklayan
Huzurun, izzetin, cemâli kemâlin ezberinin
Yüzünden okunduğu yerden
Aşkın gözünü diktiği en yüce vuslata
Uçmak için can atan gönül kuşunun
Arılığına bâl bâl Burak’ın dokunduğu yerden
Bir daire isterim azametinden
En üst ünlerin başını sema sema döndüren
Kibir esrelerini kamusunun girdabında söndüren
Yunus’un Elif’i ötür okuduğu ‘O’ yerden
Nur’un Ala Nur dağına bakan gönlümün
Hira, Arafat, Uhud, Sevr tercihinden
Harf harf yalnız sana hicreti dokuduğu yerden
Bir daire isterim marifetinden
En sevdiğin “O kul”unun “O-kul” kursuna
Alın yazımla amel defterimin
Kayıtsız kalmadığı yerden
Sadece aşıkların zikir halkasından bir daire
“Göz alıcı-akıl alıcı-can alıcı” cemalinin gayrısında
Gönül gözümün kalmadığı yerden
Osman YAZICI
KESENE BEREKET
KESENE BEREKET!
Kestin mi nefsim!
“Et rafını” boş görünce ölü kardeş etiyle doldurduğun ağzının, gıybet nafakasını kestin mi?
“Ya hayır söyle ya da sükût et” Hadisini düstur edinip de dilinin malayani sesini kestin mi?
Mazlum derisine geçmiş zalim tırnağını kestin mi?
Mukaddesatının, vatanının, milletinin üstüne yürüyen nasipsizlerin yolunu kestin mi ?
Yanlış yol tutmaktan, batıl yolları adımlamaktan elini ayağını kestin mi?
Açlıktan ölen çocuklar varken o bir türlü doymayan aç gözünün iştahını kestin mi?
Yangına körükle gittin de hep, bir kez olsun kardeş kavgasında ‘ateşkes’tin mi?
Kimseye yük olmadan ‘Hasbunallahi ve nimel vekil’ sırrıyla hep kendi göbeğini kendin kestin mi?
Kaç kırık kalp sardın, kaç düşküne düşkün oldun, kaç yaraya bir tesellilik yâr oldun? Yani sen ağrı kesici olabildin mi?
Hem siretin hem suretinle güven verip ‘kesmece’ kalabildin mi?
Bütün bu güzelliklerin han-çeri (han: padişah – çeri: asker) olabilmeyi aklın kesti mi?
Hülasa; Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen Efendimiz Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellemin, o ‘çiçek gibi’nin, o ‘gül gibi’nin dikenli yolunda yürümeyi gözün kesti mi?
En azından bir niyet sevabıyla söz kestin mi?
Çok güzel söylüyorsun da “kestin mi” hiç:
Kestiysen güzelliğinle nefes kesicisin. Bir de üstüne şimdi Kurban keseceksin. Gayrı “Biz ona şah damarından daha yakınız” diyen Allah Azze ve Celle'ye varan en 'kestirme' yollar sana herkesten daha yakın. KESENE bereket… Kurbanının kabulü Ya HALİL ya HABİL…
Kesmediysen KES ARTIK!
Kalbin ‘din’lenmezse, aklın ‘din’lenmezse, tüm vücudun ‘din’lenmezse sözün dinlenir mi ha yankesici!… Kurbanının kabulü KABİL mi (kabil: olabilir) bilmem gayrı!
Ey adına, zatına, şanına, cemaline, celaline, kemâline kurban olduğumuz!
Bizi senden uzaklaştıran her şeyi, bize her ‘nefis’ geleni yakınlığına kurban edebilmeyi bize lütfeyle.
Sen bizim “en sevgilimiz, en yakınımızsın.”
Bizi de rahmetinin, sevginin, rızanın, hıfzının, kereminin, hidayetinin hülasa bütün Esma-ül Hüsna’nın en yakınlarından eyle, uzağına atma…
Amin Yarabbi! Aman Yarabbi!
Osman YAZICI
Kestin mi nefsim!
“Et rafını” boş görünce ölü kardeş etiyle doldurduğun ağzının, gıybet nafakasını kestin mi?
“Ya hayır söyle ya da sükût et” Hadisini düstur edinip de dilinin malayani sesini kestin mi?
Mazlum derisine geçmiş zalim tırnağını kestin mi?
Mukaddesatının, vatanının, milletinin üstüne yürüyen nasipsizlerin yolunu kestin mi ?
Yanlış yol tutmaktan, batıl yolları adımlamaktan elini ayağını kestin mi?
Açlıktan ölen çocuklar varken o bir türlü doymayan aç gözünün iştahını kestin mi?
Yangına körükle gittin de hep, bir kez olsun kardeş kavgasında ‘ateşkes’tin mi?
Kimseye yük olmadan ‘Hasbunallahi ve nimel vekil’ sırrıyla hep kendi göbeğini kendin kestin mi?
Kaç kırık kalp sardın, kaç düşküne düşkün oldun, kaç yaraya bir tesellilik yâr oldun? Yani sen ağrı kesici olabildin mi?
Hem siretin hem suretinle güven verip ‘kesmece’ kalabildin mi?
Bütün bu güzelliklerin han-çeri (han: padişah – çeri: asker) olabilmeyi aklın kesti mi?
Hülasa; Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen Efendimiz Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellemin, o ‘çiçek gibi’nin, o ‘gül gibi’nin dikenli yolunda yürümeyi gözün kesti mi?
En azından bir niyet sevabıyla söz kestin mi?
Çok güzel söylüyorsun da “kestin mi” hiç:
Kestiysen güzelliğinle nefes kesicisin. Bir de üstüne şimdi Kurban keseceksin. Gayrı “Biz ona şah damarından daha yakınız” diyen Allah Azze ve Celle'ye varan en 'kestirme' yollar sana herkesten daha yakın. KESENE bereket… Kurbanının kabulü Ya HALİL ya HABİL…
Kesmediysen KES ARTIK!
Kalbin ‘din’lenmezse, aklın ‘din’lenmezse, tüm vücudun ‘din’lenmezse sözün dinlenir mi ha yankesici!… Kurbanının kabulü KABİL mi (kabil: olabilir) bilmem gayrı!
Ey adına, zatına, şanına, cemaline, celaline, kemâline kurban olduğumuz!
Bizi senden uzaklaştıran her şeyi, bize her ‘nefis’ geleni yakınlığına kurban edebilmeyi bize lütfeyle.
Sen bizim “en sevgilimiz, en yakınımızsın.”
Bizi de rahmetinin, sevginin, rızanın, hıfzının, kereminin, hidayetinin hülasa bütün Esma-ül Hüsna’nın en yakınlarından eyle, uzağına atma…
Amin Yarabbi! Aman Yarabbi!
Osman YAZICI
Balıkesir Sahibinden alım satım grubu
Grup Adı : Balıkesir Sahibinden - https://www.facebook.com/groups/282087651836120
Üye sayısı : 5,000 civarı
Grubun herhangi bir engeli yoktur.
BENZER GRUPLAR MEVCUTTUR 👉iletişim: Şükrü Aygün
Burdur Sahibinden Alım Satım Grubu
Grup Adı : Burdur Sahibinden - https://www.facebook.com/groups/157686677730511
Üye sayısı : 4,800 civarıGrubun herhangi bir engeli yoktur.
BENZER GRUPLAR MEVCUTTUR 👉iletişim: Şükrü Aygün
29 Eylül 2022 Perşembe
Aydın 2. El Alım Satım Grubu
Grup Adı : Aydın 2. El Alım Satım
Üye sayısı : 3,700 civarıGrubun herhangi bir engeli yoktur.
BENZER GRUPLAR MEVCUTTUR 👉iletişim: Şükrü Aygün
Metin2 Sohbet Dünyası Grubu
Grup Adı : Metin2 Sohbet Dünyası
Üye sayısı : 70,000 civarıGrubun herhangi bir engeli yoktur. Grup yabancı gruptan çevrilmedir, üyeleri globaldir. Gruptaki gönderiler temizlenmiş grup oyun grubu icin hazır kullanılabilir durumdadır.
BENZER GRUPLAR MEVCUTTUR 👉iletişim: Şükrü Aygün
GÖĞE BAKINCA OKUNACAK DUA
Göğe Bakınca Okunacak Dua
Peygamberygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- gözünü semâya kaldırınca şu duayı okurdu.
Gözünü semâya kaldırdığı zaman Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-:
Peygamberygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- gözünü semâya kaldırınca şu duayı okurdu.
Gözünü semâya kaldırdığı zaman Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-:
يَا مُصَرِّفَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى طَاعَتِكَ
“Ey kalbleri çekip çeviren! Benim kalbimi Senin tâatın üzere sabit kıl.” derlerdi. (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, no: 6707; krş. Nevevî, el-Ezkâr, 284)
GÜNÜN HADİSİ ZİKRİN ÖNEMİ
Hadîs-i şerifte buyrulur:
“Cennet ehli, yalnızca, dünyada iken Allâh’ı zikretmeden geçirdikleri anlara nedâmet duyarlar!”
(Heysemî, X, 73-74)
YÂR YÂR ATILIRIMSen aklıma düşünce
Kararır gözlerim bulut bulut
Tecellin(l)e bayılmışlığın arefesinde
Sevda romatizmasına tutulur gönlüm
Gözlerimi dolduracağını anlarım
Yüreğimi kaplayan sızıdan
Sonra sen yağarsın rahmet rahmet!
İki cihanıma
Toprak toprak kokar ruhum
Yâr yâr atılırım
Yed-i Kudretine
Balçık balçık kararsın hamurumu
Vedud el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Ateş alır gönlüm üç günlük dünyadan
Sürülürüm menzilin namlu ucuna
Sıtma nöbetinde tutulurken ellerim
“Ateş!”i bekler titreyen tetik
Tek vurgunu vuracağını anlarım
İki cihanın şimşeklerini üstüme çekişimden
Sonra sen yakarsın yüreğimi Nur Nur!
Toprağım çöl çöl, suyum göl göl ısınır
Yâr yâr atılırım
Nârına nuruna
Pişmeye bırakırsın çamurumu
Ehad el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Taşıyamaz ağırlığını başım
Düşer önüne, kalbine baka baka
“Ağrı ağrı ağırlanışın ordadır” der gibi
Bana benden daha yakın olduğunu anlarım
Şah damarımın göğsünün kabarışından
Sadece “sana has”ta kalır kalbim Kâfi Kâfi…
Sonra sen bakarsın kalbime Şafi Şafi!
Sende bulurum kendimi bende 'bende'
Yâr yâr atılırım
Akla şifa haşmetine
Üflersin ruhundan gönül yarama
Ebed el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Utançtan kıpkırmızı olur yüzüm
Nankörlüğün karanlığındaki kalbim
Cürüm cürüm pis kan pompalar
Nefis ve şeytan çıban başına
Patlayış kıvamına varır gecede kunut
Gök gürültüsünden anlarım
Umutsuzluğuma “La taknetu”yla inişini
Sonra sen yıkarsın yeisimi Ğaffar Ğaffar
Yâr yâr atılırım
Deryadiline
Bir istiğfarla istifraya koyulur güruhum
Hamid el’inde yeniden yaratılırım
Osman YAZICI
Kararır gözlerim bulut bulut
Tecellin(l)e bayılmışlığın arefesinde
Sevda romatizmasına tutulur gönlüm
Gözlerimi dolduracağını anlarım
Yüreğimi kaplayan sızıdan
Sonra sen yağarsın rahmet rahmet!
İki cihanıma
Toprak toprak kokar ruhum
Yâr yâr atılırım
Yed-i Kudretine
Balçık balçık kararsın hamurumu
Vedud el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Ateş alır gönlüm üç günlük dünyadan
Sürülürüm menzilin namlu ucuna
Sıtma nöbetinde tutulurken ellerim
“Ateş!”i bekler titreyen tetik
Tek vurgunu vuracağını anlarım
İki cihanın şimşeklerini üstüme çekişimden
Sonra sen yakarsın yüreğimi Nur Nur!
Toprağım çöl çöl, suyum göl göl ısınır
Yâr yâr atılırım
Nârına nuruna
Pişmeye bırakırsın çamurumu
Ehad el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Taşıyamaz ağırlığını başım
Düşer önüne, kalbine baka baka
“Ağrı ağrı ağırlanışın ordadır” der gibi
Bana benden daha yakın olduğunu anlarım
Şah damarımın göğsünün kabarışından
Sadece “sana has”ta kalır kalbim Kâfi Kâfi…
Sonra sen bakarsın kalbime Şafi Şafi!
Sende bulurum kendimi bende 'bende'
Yâr yâr atılırım
Akla şifa haşmetine
Üflersin ruhundan gönül yarama
Ebed el’inde yeniden yaratılırım
Sen aklıma düşünce
Utançtan kıpkırmızı olur yüzüm
Nankörlüğün karanlığındaki kalbim
Cürüm cürüm pis kan pompalar
Nefis ve şeytan çıban başına
Patlayış kıvamına varır gecede kunut
Gök gürültüsünden anlarım
Umutsuzluğuma “La taknetu”yla inişini
Sonra sen yıkarsın yeisimi Ğaffar Ğaffar
Yâr yâr atılırım
Deryadiline
Bir istiğfarla istifraya koyulur güruhum
Hamid el’inde yeniden yaratılırım
Osman YAZICI
ÖNCE (İN)SANA
ÖNCE (İN)SANA
Kâinat en güzel meyvelerini önce insana ayırır, “önce insana!” der.
Bunu bazıları 'önce cana-bana' diye üstüne almıştır. Böyleleri hep almanın derdindedir, doymazlar. 'Daha çok niye vermedin?' diye kadere hep hatır koyarlar.
Diğerkâm insanlarsa 'önce insana' adlı bu değeri 'önce canana-sana' şeklinde en 'üstün’e almışlardır. Bunlar her dem eser verişin, faydalı oluşun telaşındadır. Kadere asla hatır, gönül koymazlar. 'Daha çok niye veremedim!' diye sadece kendi kendilerine hatırları kalır.
'Önce sana!' diyerek insanın en büyük sanatını, en sağlıklı biçimde icra edenler; Allah'ın cc selamı, rahmeti ve bereketi önce sana olsun.
'Önce bana!' diyenler! Önce ana babana', akrabana, garibana, yabana... 'Ya bana!' deme! Hepsinin sonunda “bana” var anla sana!
Fotoğraf, Yemen'de açlıktan ölen çocuklara ait. Bu fotoğrafı maalesef dünyanın birçok yerinde görüyoruz. Büyüklerin doyumsuzluğunun faturasını ne yazık ki çocuklar açlıkla ödüyor.
'Önce Sana' demeyi geçtik. 'Rabbena Hep Bana' demeden 'Azı Sana Çoğu Bana' desek bile yeter. Hatta israf ettiklerimizi bile onlara ayırsak, kâfi.
Ha bu arada 'SANA' Yemen'in başkentinin adı...
Ey insanlık!
TOK TOK çalan kapılarında AÇ benim...
Osman YAZICI
Fotoğraf: TRT Haber.
Kâinat en güzel meyvelerini önce insana ayırır, “önce insana!” der.
Bunu bazıları 'önce cana-bana' diye üstüne almıştır. Böyleleri hep almanın derdindedir, doymazlar. 'Daha çok niye vermedin?' diye kadere hep hatır koyarlar.
Diğerkâm insanlarsa 'önce insana' adlı bu değeri 'önce canana-sana' şeklinde en 'üstün’e almışlardır. Bunlar her dem eser verişin, faydalı oluşun telaşındadır. Kadere asla hatır, gönül koymazlar. 'Daha çok niye veremedim!' diye sadece kendi kendilerine hatırları kalır.
'Önce sana!' diyerek insanın en büyük sanatını, en sağlıklı biçimde icra edenler; Allah'ın cc selamı, rahmeti ve bereketi önce sana olsun.
'Önce bana!' diyenler! Önce ana babana', akrabana, garibana, yabana... 'Ya bana!' deme! Hepsinin sonunda “bana” var anla sana!
Fotoğraf, Yemen'de açlıktan ölen çocuklara ait. Bu fotoğrafı maalesef dünyanın birçok yerinde görüyoruz. Büyüklerin doyumsuzluğunun faturasını ne yazık ki çocuklar açlıkla ödüyor.
'Önce Sana' demeyi geçtik. 'Rabbena Hep Bana' demeden 'Azı Sana Çoğu Bana' desek bile yeter. Hatta israf ettiklerimizi bile onlara ayırsak, kâfi.
Ha bu arada 'SANA' Yemen'in başkentinin adı...
Ey insanlık!
TOK TOK çalan kapılarında AÇ benim...
Osman YAZICI
Fotoğraf: TRT Haber.
ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ÂLEMİN
ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ÂLEMİNHaydi dilim çık!
gönlümün taş-kınından
avazın çıktığı kadar çık!
zirvesine
bir minarelik kalemden kul-emin
Sela sela indir en ‘üst ün’leri
esrenin ‘zir’ ve ‘sin’e
gölgesinde cami cami toplansın tüm övgüler
bir hilallik alemin
‘O!’ kaba, kâbe kâbe dökülsün gayrı
‘dilim’in ucundakiler:
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin
Kırmızı gömleğin kızıl ötesi methidir bu
‘kanı’na girmesin sakın kalp kelimeler
gonca kadar ‘suspus’lu
gül kadar ‘süs püs’lü olsun
gönülden boğaza dilden dudağa
cümle al-emin
Konu-şana gelince kâl-emin olsun
en ünlü harflerinden
sessiz harflerinin sükûtuna lal-emin
Andolsun ki yed-i kudretine
kendi kelâmıyla kulağını çınlattığım lalemin
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin
Çek gayrı dilim Elif kılıcını, kalemini
hokka hokka gönlümün Nun taş-kınından
öyle bir cümle ‘Kuran’ eyle ki ‘ene’ni
kelimelerin arası açıklığına hak-emin olsun
Tekbir hamd
‘Fatiha’dan ‘nas’a cümle hat-emin
Dilinden diline en güzel hediyesidir bu âd-emin
kabul eyle Ya Hamid! Cennet duasının son-ucunu
Amin. Elhamdülillahi Rabbil Alemin
Şahit olsun ki Cibril-i Emin ve Muhammedül Emin
Nun. Andolsun ki üstüne kalemin
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin
Osman YAZICI
gönlümün taş-kınından
avazın çıktığı kadar çık!
zirvesine
bir minarelik kalemden kul-emin
Sela sela indir en ‘üst ün’leri
esrenin ‘zir’ ve ‘sin’e
gölgesinde cami cami toplansın tüm övgüler
bir hilallik alemin
‘O!’ kaba, kâbe kâbe dökülsün gayrı
‘dilim’in ucundakiler:
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin
Kırmızı gömleğin kızıl ötesi methidir bu
‘kanı’na girmesin sakın kalp kelimeler
gonca kadar ‘suspus’lu
gül kadar ‘süs püs’lü olsun
gönülden boğaza dilden dudağa
cümle al-emin
Konu-şana gelince kâl-emin olsun
en ünlü harflerinden
sessiz harflerinin sükûtuna lal-emin
Andolsun ki yed-i kudretine
kendi kelâmıyla kulağını çınlattığım lalemin
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin
Çek gayrı dilim Elif kılıcını, kalemini
hokka hokka gönlümün Nun taş-kınından
öyle bir cümle ‘Kuran’ eyle ki ‘ene’ni
kelimelerin arası açıklığına hak-emin olsun
Tekbir hamd
‘Fatiha’dan ‘nas’a cümle hat-emin
Dilinden diline en güzel hediyesidir bu âd-emin
kabul eyle Ya Hamid! Cennet duasının son-ucunu
Amin. Elhamdülillahi Rabbil Alemin
Şahit olsun ki Cibril-i Emin ve Muhammedül Emin
Nun. Andolsun ki üstüne kalemin
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin
Osman YAZICI
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)