orjinal içerik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
orjinal içerik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Eylül 2022 Cuma

KESENE BEREKET

OSMAN YAZICI,orjinal içerik,koç,koyun,kurban,nefis,sükut,hülasa,Hz. Muhammed,halil,kabil,Esma-ül Hüsna,dua,

KESENE BEREKET!
Kestin mi nefsim!
“Et rafını” boş görünce ölü kardeş etiyle doldurduğun ağzının, gıybet nafakasını kestin mi?
“Ya hayır söyle ya da sükût et” Hadisini düstur edinip de dilinin malayani sesini kestin mi?
Mazlum derisine geçmiş zalim tırnağını kestin mi?
Mukaddesatının, vatanının, milletinin üstüne yürüyen nasipsizlerin yolunu kestin mi ?
Yanlış yol tutmaktan, batıl yolları adımlamaktan elini ayağını kestin mi?
Açlıktan ölen çocuklar varken o bir türlü doymayan aç gözünün iştahını kestin mi?
Yangına körükle gittin de hep, bir kez olsun kardeş kavgasında ‘ateşkes’tin mi?
Kimseye yük olmadan ‘Hasbunallahi ve nimel vekil’ sırrıyla hep kendi göbeğini kendin kestin mi?
Kaç kırık kalp sardın, kaç düşküne düşkün oldun, kaç yaraya bir tesellilik yâr oldun? Yani sen ağrı kesici olabildin mi?
Hem siretin hem suretinle güven verip ‘kesmece’ kalabildin mi?
Bütün bu güzelliklerin han-çeri (han: padişah – çeri: asker) olabilmeyi aklın kesti mi?
Hülasa; Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen Efendimiz Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellemin, o ‘çiçek gibi’nin, o ‘gül gibi’nin dikenli yolunda yürümeyi gözün kesti mi?
En azından bir niyet sevabıyla söz kestin mi?

Çok güzel söylüyorsun da “kestin mi” hiç:

Kestiysen güzelliğinle nefes kesicisin. Bir de üstüne şimdi Kurban keseceksin. Gayrı “Biz ona şah damarından daha yakınız” diyen Allah Azze ve Celle'ye varan en 'kestirme' yollar sana herkesten daha yakın. KESENE bereket… Kurbanının kabulü Ya HALİL ya HABİL…

Kesmediysen KES ARTIK!
Kalbin ‘din’lenmezse, aklın ‘din’lenmezse, tüm vücudun ‘din’lenmezse sözün dinlenir mi ha yankesici!… Kurbanının kabulü KABİL mi (kabil: olabilir) bilmem gayrı!

Ey adına, zatına, şanına, cemaline, celaline, kemâline kurban olduğumuz!
Bizi senden uzaklaştıran her şeyi, bize her ‘nefis’ geleni yakınlığına kurban edebilmeyi bize lütfeyle.
Sen bizim “en sevgilimiz, en yakınımızsın.”
Bizi de rahmetinin, sevginin, rızanın, hıfzının, kereminin, hidayetinin hülasa bütün Esma-ül Hüsna’nın en yakınlarından eyle, uzağına atma…
Amin Yarabbi! Aman Yarabbi!
Osman YAZICI 
 

29 Eylül 2022 Perşembe



YÂR YÂR ATILIRIM

Sen aklıma düşünce
Kararır gözlerim bulut bulut
Tecellin(l)e bayılmışlığın arefesinde
Sevda romatizmasına tutulur gönlüm
Gözlerimi dolduracağını anlarım
Yüreğimi kaplayan sızıdan
Sonra sen yağarsın rahmet rahmet!
İki cihanıma
Toprak toprak kokar ruhum
Yâr yâr atılırım
Yed-i Kudretine
Balçık balçık kararsın hamurumu
Vedud el’inde yeniden yaratılırım

Sen aklıma düşünce
Ateş alır gönlüm üç günlük dünyadan
Sürülürüm menzilin namlu ucuna
Sıtma nöbetinde tutulurken ellerim
“Ateş!”i bekler titreyen tetik
Tek vurgunu vuracağını anlarım
İki cihanın şimşeklerini üstüme çekişimden
Sonra sen yakarsın yüreğimi Nur Nur!
Toprağım çöl çöl, suyum göl göl ısınır
Yâr yâr atılırım
Nârına nuruna
Pişmeye bırakırsın çamurumu
Ehad el’inde yeniden yaratılırım

Sen aklıma düşünce
Taşıyamaz ağırlığını başım
Düşer önüne, kalbine baka baka
“Ağrı ağrı ağırlanışın ordadır” der gibi
Bana benden daha yakın olduğunu anlarım
Şah damarımın göğsünün kabarışından
Sadece “sana has”ta kalır kalbim Kâfi Kâfi…
Sonra sen bakarsın kalbime Şafi Şafi!
Sende bulurum kendimi bende 'bende'
Yâr yâr atılırım
Akla şifa haşmetine
Üflersin ruhundan gönül yarama
Ebed el’inde yeniden yaratılırım

Sen aklıma düşünce
Utançtan kıpkırmızı olur yüzüm
Nankörlüğün karanlığındaki kalbim
Cürüm cürüm pis kan pompalar
Nefis ve şeytan çıban başına
Patlayış kıvamına varır gecede kunut
Gök gürültüsünden anlarım
Umutsuzluğuma “La taknetu”yla inişini
Sonra sen yıkarsın yeisimi Ğaffar Ğaffar
Yâr yâr atılırım
Deryadiline
Bir istiğfarla istifraya koyulur güruhum
Hamid el’inde yeniden yaratılırım
Osman YAZICI

ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ÂLEMİN

OSMAN YAZICI,orjinal içerik,elhamdülillahi rabbil alemin,dil,avaz,sela,minare,hilal,kabe,kan,gonca,elif,kalem,nun,takbir,Fatiha,nas,Hamid,And,cami,

ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ÂLEMİN

Haydi dilim çık!
gönlümün taş-kınından
avazın çıktığı kadar çık!
zirvesine
bir minarelik kalemden kul-emin
Sela sela indir en ‘üst ün’leri
esrenin ‘zir’ ve ‘sin’e
gölgesinde cami cami toplansın tüm övgüler
bir hilallik alemin
‘O!’ kaba, kâbe kâbe dökülsün gayrı
‘dilim’in ucundakiler:
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin

Kırmızı gömleğin kızıl ötesi methidir bu
‘kanı’na girmesin sakın kalp kelimeler
gonca kadar ‘suspus’lu
gül kadar ‘süs püs’lü olsun
gönülden boğaza dilden dudağa
cümle al-emin
Konu-şana gelince kâl-emin olsun
en ünlü harflerinden
sessiz harflerinin sükûtuna lal-emin
Andolsun ki yed-i kudretine
kendi kelâmıyla kulağını çınlattığım lalemin
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin

Çek gayrı dilim Elif kılıcını, kalemini
hokka hokka gönlümün Nun taş-kınından
öyle bir cümle ‘Kuran’ eyle ki ‘ene’ni
kelimelerin arası açıklığına hak-emin olsun
Tekbir hamd
‘Fatiha’dan ‘nas’a cümle hat-emin
Dilinden diline en güzel hediyesidir bu âd-emin
kabul eyle Ya Hamid! Cennet duasının son-ucunu
Amin. Elhamdülillahi Rabbil Alemin
Şahit olsun ki Cibril-i Emin ve Muhammedül Emin
Nun. Andolsun ki üstüne kalemin
Elhamdülillahi Rabbil Âlemin

Osman YAZICI

28 Eylül 2022 Çarşamba

ÖNCE TEDBİR SONRA TEKBİR

OSMAN YAZICI,orjinal içerik,tahtaravelli,tekbir,tedbir,önce tedbir sonra tekbir,Allahu ekber,tevekkül etmek,hasbunallahi ve niğmel vekil,

ÖNCE TEDBİR SONRA TEKBİR
Akıl “tedbir”lidir. İpini hep sağlam kazığa bağlar. Yoksa aklını kaçırır. ‘Ak’lı bir bakış açısına sahip olduğundan ilerisi gözükmeyen karanlık yollarda dolaşmayı akıl kârı saymaz. Garanticidir, aklı yatmadığı müddetçe hiçbir işe kalkmaz. Sağlamcıdır, çürük tahtaya kafası basmaz.Temkinli olduğundan yavaş ilerler. Muhafazakârdır, sabittir. Hayatın güvenlik gücü, emniyet kemeri, rehberi ve ak saçlısıdır. Hayata “aklınla bin yaşa!” dedirtir…

Kalp ise “Tekbir”lidir. “Allah-ı Ekber. Allah büyüktür” diyerek ipini tevekküle çözmüştür. Gözü de sevdası da karadır. Gözünü budaktan, sözünü dudaktan sakınmaz. Hele hele bir sevmeye ya da kızmaya görsün. Sonunu hesap etmeden yerinden ok gibi fırlar. Bu yüzden kelime manası değişmektir, değişimdir. İnkılapların kelime köküdür. Hayatın devrimci gücü, ‘deli’kanlısıdır. “Ya Allah!” diye nara attı mı gerisine Allah Kerim. Sürekli hayatın kalbini ağzına getirir...

"Hangisi daha güzel?" sorusuna 'akıl-tedbir ' cevabı verenler ÇOK olabilir. Ama her sorunun cevabında öyle bir TEK-BİR var ki ondan daha güzeli yok. Ve onun Beytullah'ı da gönüller...

Hasbunallahi ve ni'mel vekil. Ni'mel Mevla ve ni'men nasir. (Allah bize yeter. O ne güzel vekil, dost ve yardımcıdır)
Osman YAZICI
 

ANA KUCAĞI HAYATIN BABA KÖŞE BUCAĞI

OSMAN YAZICI,ana kucağı hayatın, baba köşe bucağı,önsöz,firen,gaz,ana sütü,ana tema,ana okulu,ana dili,yufka yürek,mangal yürek,orjinal içerik,cennet,
ANA KUCAĞI HAYATIN BABA KÖŞE BUCAĞI
Anne, hayatın yufka yüreği. Baba, mangal yüreği. Bu yüzdendir ki yavru hep ana kuzusu; babanın aslanı, tosunu. Anne, hayatın kalbi ve duygusu. Baba, aklı ve mantığı. Anne, hayatın en sevgilisi. Baba, en saygıdeğeri. Anne, 'yorulmasın' diye hayatın asansörü. Baba, 'güçlensin,' diye merdiveni. Anne, hayatın temeli. Baba, çatısı. Anne, hayatın önsözü. Baba, sonsözü. Anne, hayatın fireni. Baba, tam gazı.

Ana dili hayatin. Baba, şivesi. Ana kucağı hayatın. Baba, köşe bucağı. Anne, hayatın sıcakkanlısı. Baba, soğukkanlısı. Ana sütü hayatın. Baba, ek gıdası. Anne, hayatın bekleyeni. Baba, uğurlayanı. Ana teması hayatın. Baba, şeması. Anne, hayatın yazarı. Baba resimleyeni. Anne, mahremiyeti hayatın. Baba,dobrası.

Ana okulu hayatın, baba mesleği. Anne, meleği hayatın. Baba, kahramanı. Anne, tebessümü hayatın. Baba ciddiyeti. Anne, affı hayatın. Baba korkusu. Ana, kökleri hayatın. Baba, gökleri. Anne, ayağında sallayanı hayatın. Baba, havalara uçuranı. Anne, tedbiri hayatın. Baba, tevekkülü. Anne, ruhu hayatın. Baba, bedeni. Ana sermayesi hayatın. Baba, kârı. Ana yasası hayatın. Baba, yönetmeliği. Ana vatanı hayatın. Baba diyarı…

Ana, hayatın a-yanı. Baba be-yanı. Ana baba,
hayatın ayan beyanı. En âyanı. (âyan: seçkinler, ileri gelenler) En takdire şayanı. Ana baba hayatın duayeni. Ana baba varsa evlada yapılan dua hep taze, hep yeni.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin buyurduğu üzere cennet anaların ayakları altında, baba ise cennetin orta direği. Bu yüzden kendini cennette görmek isteyen anne babasına iyi BAKSIN!
Osman YAZICI
 

GÜNÜN AYETİ

ilk emir,ilk vahiy,oku,hilal,elif,ikram,takdir,aferin,kafi,münker,nekir,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,

Bir Hilal'lik 'yay'ın bir Elif'lik 'OKU!'nla
Vur alın yazımıza İKRA'M İKRA'M vurgunu
'Takdir'inden bir 'Âferîn' kâfi notumuza, notamıza
O demediyse KUL
OKUL, O KUL hep kitap yüklü eş-şek yorgunu
99 adına eklemişiz
En sevdiği O KULUNUN hatırını
Çek gayrı Münker Nekir imtihan dünyamızdan
Yüz puanlık sorgunu
Osman YAZICI


 

27 Eylül 2022 Salı

HANGİ ZEKÂNIN SÖZÜYÜZ?

OSMAN YAZICI,tarım ve insan fotoğraf yarışması,orjinal içerik,hangi zekanın sözüyüz,zeka,zekan,az öz konuşmak,eliifba,Hz. Muhammed,laklak,leylek,bizi leylekler getirdi,

HANGİ ZEKÂNIN SÖZÜYÜZ?

"Zekâ”nın sözleri edeptir, ‘edebi’dir, ebedidir, hikmettir. Şiir gibidir, dört dörtlük konuşur. Dolu doludur sözleri, a’dan z’ye her şeyi anlatacak kadar “az” konuşur. Gönül dilinden alıntı cümlelerinde “öz” konuşur. Akl-ı selimdir kaynağı, en üst perdeden, en yüce kattan konuşur. Susunca da öyle bir ‘eser’ ki kamusun (kamus: a-sözlük b-okyanus) yelkenlerini doldurur. O denli güzel, tatlı, doyumsuz bir muhabbettir ki “ağzından bal damlıyor” dedirtir.

“Zekan”ın (zekan: çene) sözleri ise boştur. Bin tanedir ama bir tane etmez. Sırf çenedir. Hesapsız ve kitapsız çok konuşur. Hatta hiç susmaz. Düşüktür çenesi hep alt tabakadan konuşur. Dil yarasıdır sadece eseri zira beden dilinden konuşur. Tekrar eder durur hep nakarattan konuşur: "Ai ai..." Anırtı gibidir. Doyurmaz hiçbir kulak misafirini. Sadece ‘laf salatası’ yedirtir.

Az-öz konuşmak ve dahi susmak zekânın zekâtıdır. Zekânın zenginliğine ve feyzine işaret eder. Zekât nasıl malı temizler, artırırsa sükût ve öz konuşmak da sözü eksiltmez bilakis temizler ve etkili kılar.

Zekânın zekâtı; açıktan meskût (söylenmemiş) ile, gizlice ise sükût ile verilir. Yani zekânın zekatı ne ‘nukut’ (paralar) ve ‘nutuk’ (söz, konuşma) ile değil sükût ile verilir. Zira atalarımızın dediği gibi söz gümüşse sükût altındır.

İnsanın konuşması harflerle, alfabeyle, elifbayla olur.
Alfabe/Elifba = A+B yada ELİF+BE.
Yani AB. (Ab: Farsça su)

Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (sallallahu aleyhi vesellem) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun” hadisini düstur edinenler ya “AB”ın hakkını verdiler ya da “susuverdiler.”

LAKLAK (Laklak: a-Leylek b-Ara vermeden söylenilen saçma sapan söz dizisi, gevezelik) ehlini görünce ise haydi gel de “Bizi leylekler getirdi”ye inanma!

Ah laklak!.. Ahlak?!...
Osman YAZICI

GÖZ HAKKI

ayçiçeği, göz hakkı, günaşık, güneş, hak, orjinal içerik, OSMAN YAZICI, tarım ve insan fotoğraf yarışması, yağ üretimi


GÖZ HAKKI

Seni görmüşlüğümün 'görmemişliği'dir hep
Parlayan ışıl ışıl ke(n)di gözlerimle
Kendinden başkasını görmeyen gecenin
Kurum kurum yüzüne attığım pençe
Kirpik kirpik kara 'çalı'mın serisiyle
Bir bir çürüttüğüm ışık hızının 'tez'leri
Güneşin çekildiği
Fil dişi kulelere uzattığım pense...

Seni görmüşlüğümün görmemişliğidir hep
Güne bakan ay çiçeği gözlerimle
Gece gündüzü çekirdeğinden çifte kavuruşum
Kabuk bağlamış karamsarlık yeniğinden
Çerçeve çerçeve 'çit'lediğim güneş
Akrebe atılmış umut ışığımla
Ezelden ebede dem vurup
Rûzgârı 'yel'kovanda saçıp savuruşum...

Seni görmüşlüğümün görmemişliğidir hep
Gözlerimi devirişimdeki
Firavunun hayallerini suya düşüren
Şeytanı secdeye zorlayan kibir
Yücelik adından gen işleyen her 'evre'nin
Toprağını yutan kabir
Gayrı birtek gözümdeki tanrı misafirim
Gözümden daha kebir...

Gördüm seni
Bağıştaki, lütuftaki, ihsandaki
Bol keseni
Senden başkasını görmezdi ki zaten
Aşığın gözü
Ey aşkın yol keseni!
Birtek gözümü alamadım “bak kal!”ından
Seninle ağzına kadar doluyken göz, gönül
Nasıl anlatsın his seni
Her iyilikte, güzellikte, izzette, yücelikte…
Gördüm haseni
Ha seni…

Gördüm seni
Her göresim geldiğinde
Ey nazarımın ar kası
Ama hiç bakamadım yüzüne
Kimi edepten
Kimi gözümden dahi kıskandığımdan
En çok da
Yüzüne bakacak yüzüm olmayışından
Ben görmedim bir tek
Senin gibisini
Haydi göz! Hakkını ver
Bi daha bi daha bi daha…
Göz 'HAK'kımı ver
Göreyim seni…

Osman YAZICI

26 Eylül 2022 Pazartesi

YAĞMUR KURUSU

YAĞMUR KURUSU,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,sağanak,hava durumu,goca,yağmur,yağmur damlası,


 YAĞMUR KURUSU

Sağanak sağanak taşa tutarım
Gönül pencereni
Bilirim, her umuda çalana açılmaz
Goncandaki sır'ca
Sırça sırça
Razıyım ölmeye ey sevdanın ilk göz ağrısı
Bari 'sela'mı vermek için
Encama çıksan...
Yağmur kurusuyum
Bak yapışık kaldım peteğine
Ne dönebilirim gayrı geldiğim çiçeğe
Ne de varabilirim ballar balı menziline
Kaç tufanlık sevinç, sevda, nedamet
Kaç çaylık dem
Kaç hatırlık kahve
Boşaltırım kovana
Dolu dolu gözlerimi
Ah! Göğüs 'kafe'sinin boşluğuyla sıksan...
Müebbet yedirsen
Hücre hücre gönlünün kafesine tıksan...
Osman YAZICI 

İNSANIMIZIN “HAVA” ARACI (İHA)

iha,siha,ilim,zalim,alim,türk milleti,türk askeri,ebabil,zümrüdü anka,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,
İNSANIMIZIN “HAVA” ARACI (İHA)

İlimden 'i-yi' aldılar önce. Milletimizin bahtına hep iyi günleri getirmek, dünyanın tahtına iyiliği geçirmek için yola çıktılar. “Yerli yerinde” atılan adımlarla göklerin ufkuna ‘çıkar’ oldular.

Hayallerin en ‘ha’sına kuruluydu saatleri. Zalimin kabusu olurken rüyaları, mazlumun hatırında hep hayra yoruldular.

Sonra azmin “a!”sına açık bıraktılar hayret ve hayranlığın yol ağzını. “Teker teker” geçtiler engelleri köklerinden aldıkları güçle. Batılın bayrağını paspas etmek için semavi göndere kanatlandılar.

Önce İHA oldular. Sonra savaşın değil sulhun silahını kuşanıp selamın, sevginin en öz-gür 'se’sini eklediler meydan okuyuşların diline. SİHA oldular. Hakkın, haklının, hakka'niyet'in kulaklarını çınlattılar.

‘İnsansız hava aracı’ydı önceki isimleri. Kabarttılar sevginin, merhametin “Ana dolu” göğsünü. Çok geçmeden kıvancın, gururun hava sahasında “İnsanımızın ‘Hava’ Aracı” oldular.

Haydi İHA-SİHA!

Uç yeniden en uç-üç noktalara… Ay yıldızdan getirdiğin umut ışığıyla dağıt kara bulutları.
Kuş misali kanatlan en “uç ak”lara… “Kuşluk” vaktinin serinliğini, aydınlığını getir zulmetin ateşiyle kavrulmuş gönüllere…
Bir güvercin gibi yuvanı kur yeniden Sevr önüne... Koru ardında saklı olan Yâr-i Gar’in davasını.
Ebabil ol... Taşa tut Hacer Hacer örülmüş Kâbeyi yıkmaya can atan ebreheleri.
Zümrüd-ü Anka gibi taşı zaferleri kaftan kafa.
Miraç ol Burak gibi.. Allah’tan başkasının önünde eğilmeyen yiğitlerin secdelerine.
Haydi tekrar tekrar uçur bizi sevinçten havalara.
Bütün dünya dönüp dönüp izlesin sema gösterini.
Bİ DAHA… Bİ DAHA…
Osman YAZICI