"İSLAM güzel de, Müslümanlar bunun neresinde?"(Aliya İzzetbegoviç)
8 Mart 2017 Çarşamba
5 Mart 2017 Pazar
4 Mart 2017 Cumartesi
1 Mart 2017 Çarşamba
28 Şubat 2017 Salı
26 Şubat 2017 Pazar
22 Şubat 2017 Çarşamba
20 Şubat 2017 Pazartesi
SENİN EVİNDE HİÇ EŞYA YOK MU...?
SENİN EVİNDE HİÇ EŞYA
YOK MU...?
Bir gün Peygamber Efendimiz’in yanına fakir biri gelip yiyecek bir şeyler istedi. Allah Rasûlü (sav) ona:
“-Senin evinde hiç eşya yok mu?” diye sordu. O zât:
“-Bir kısmını üzerimize örtüp bir kısmını yere serdiğimiz bir çulumuz var. Bir de su kabımız.” dedi.
Rasûl-i Ekrem (sav):
“-Onları bana getir!” buyurdu.
Peygamber Efendimiz onları eline aldı ve etrafındakilere:
“-Bunları kim satın almak ister?” diye sordu.
Sahâbîlerden biri, onlara bir dirhem vereceğini söyledi. Rasûlullah (sav):
“-Artıran yok mu?” diye birkaç defa seslendi ve iki dirhem veren sahâbîye onları sattı. Parayı fakir sahâbîye uzatarak:
“-Bunun bir dirhemiyle âilene yiyecek al. Kalan parayla da bir balta satın alıp bana getir!” buyurdu.
Efendimiz, baltaya kendi elleriyle bir sap takıp:
“-Haydi, şimdi git; bununla odun kes ve sat! On beş gün çalış; ondan sonra yanıma gel!” buyurdu.
Bu sahâbî, on beş gün sonra Efendimiz’in yanına geldi. On dirhem kazanmış, bu parayla kendine ve âilesine elbise ve yiyecek almıştı. Rasûlullah (sav) buna çok sevindi ve şunları söyledi:
“-Dilencilik, kıyâmet günü yüzünde bir leke gibi görüneceğine, bu senin için daha hayırlı değil mi?”
(KAYNAK: Ebû Dâvûd, Zekât, 26/1641; İbn-i Mâce, Ticârât, 25)
Bir gün Peygamber Efendimiz’in yanına fakir biri gelip yiyecek bir şeyler istedi. Allah Rasûlü (sav) ona:
“-Senin evinde hiç eşya yok mu?” diye sordu. O zât:
“-Bir kısmını üzerimize örtüp bir kısmını yere serdiğimiz bir çulumuz var. Bir de su kabımız.” dedi.
Rasûl-i Ekrem (sav):
“-Onları bana getir!” buyurdu.
Peygamber Efendimiz onları eline aldı ve etrafındakilere:
“-Bunları kim satın almak ister?” diye sordu.
Sahâbîlerden biri, onlara bir dirhem vereceğini söyledi. Rasûlullah (sav):
“-Artıran yok mu?” diye birkaç defa seslendi ve iki dirhem veren sahâbîye onları sattı. Parayı fakir sahâbîye uzatarak:
“-Bunun bir dirhemiyle âilene yiyecek al. Kalan parayla da bir balta satın alıp bana getir!” buyurdu.
Efendimiz, baltaya kendi elleriyle bir sap takıp:
“-Haydi, şimdi git; bununla odun kes ve sat! On beş gün çalış; ondan sonra yanıma gel!” buyurdu.
Bu sahâbî, on beş gün sonra Efendimiz’in yanına geldi. On dirhem kazanmış, bu parayla kendine ve âilesine elbise ve yiyecek almıştı. Rasûlullah (sav) buna çok sevindi ve şunları söyledi:
“-Dilencilik, kıyâmet günü yüzünde bir leke gibi görüneceğine, bu senin için daha hayırlı değil mi?”
(KAYNAK: Ebû Dâvûd, Zekât, 26/1641; İbn-i Mâce, Ticârât, 25)
15 Şubat 2017 Çarşamba
13 Şubat 2017 Pazartesi
ÖĞÜT
"Sana ne öğüt vereyim;
Sana çobanlık emretmişler, sen kurtluk ediyorsun...
Sana bekçilik emretmişler, sen hırsızlık yapıyorsun...
Allah seni sultan yaptı, sen şeytanın sözü ile hareket ediyorsun..."
(Hz. Mevlana)
(Hz. Mevlana)
8 Şubat 2017 Çarşamba
1 Şubat 2017 Çarşamba
KÖRDÜĞÜM GİBİ...
KÖRDÜĞÜM GİBİ...
Hz. Aişe, Peygamberimizle (sas) yeni evlenmişti.
Eşinin kendisini sevip sevmedigini merak etmekteydi,
ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdigini…
Hz. Aişe bu düşüncesini Peygamber Efendimizle (sas) konuşmadan edemedi.
“Ey Allah’ın Resulü (sas), beni seviyor musun?”
“Evet, Ya Aişe tabi seviyorum!”
Aişe dahasını da merak ediyordu acaba nasıl seviyordu? Hemen sordu:
“Beni nasıl seviyorsun?”
Peygamberimiz (sas) sevgi şeklini tanımladı eşine;
“Kördüğüm gibi”
bu cevap Hz. Aişe’yi cok sevindirdi, çünkü kördügüm açılamazdı.
Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.
Alacagı cevap onu çok mutlu ettigi için, Hz. Aişe sık sık sorardı:
“Ey Allah’in Resulü (sas), kördüğüm ne alemde?”
Peygamberimiz (sas), Hz. Aişe’yi memnun eden cevabı verirdi her defasında:
“İlk günkü gibi…”.
Hz. Aişe, Peygamberimizle (sas) yeni evlenmişti.
Eşinin kendisini sevip sevmedigini merak etmekteydi,
ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdigini…
Hz. Aişe bu düşüncesini Peygamber Efendimizle (sas) konuşmadan edemedi.
“Ey Allah’ın Resulü (sas), beni seviyor musun?”
“Evet, Ya Aişe tabi seviyorum!”
Aişe dahasını da merak ediyordu acaba nasıl seviyordu? Hemen sordu:
“Beni nasıl seviyorsun?”
Peygamberimiz (sas) sevgi şeklini tanımladı eşine;
“Kördüğüm gibi”
bu cevap Hz. Aişe’yi cok sevindirdi, çünkü kördügüm açılamazdı.
Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.
Alacagı cevap onu çok mutlu ettigi için, Hz. Aişe sık sık sorardı:
“Ey Allah’in Resulü (sas), kördüğüm ne alemde?”
Peygamberimiz (sas), Hz. Aişe’yi memnun eden cevabı verirdi her defasında:
“İlk günkü gibi…”.
26 Ocak 2017 Perşembe
19 Ocak 2017 Perşembe
10 Ocak 2017 Salı
PİŞMANLIK
"Mezarlıktakilerin pişman oldukları şeyler için dünyadakiler birbirini kırıp geçiriyor."
(İmam Gazzali)
9 Ocak 2017 Pazartesi
MÜSLÜMANLAR UYUYOR
SES ÇIKARMAYIN!.. MÜSLÜMANLAR UYUYOR
Kim söyleyebilir?
‘Hayır, Müslümanlar uyumuyor’ diye.
Hiç kimse söyleyemez.
Sadece uyuyorlar mı?
Elbette değil.
Adeta morfinlenmişler…
Uyuşuk ve pısırık…
Betleri ve benizleri sararmış…
Beyinleri kurgulanmış…
Vermişler ellerine birer silah…
Vur… Öldür… Kan akıt… Ağlat…
Peki ama kimi?
Elbette ki kardeşini…
Kardeş, kardeşi vuruyor.
Vurduranlar buna gülüyor.
Kan ağlıyor İslam Âlem-i.
Bu ne hal Allah’ım!..
Güneş ne zaman doğacak bu ülkelere?
Ne zaman gülecek burada ki insanlar?
Keşmir, Çeçenistan, Filistin, Somali, Arakan, Irak, Suriye, Mısır…
Hep aynı manzara…
Kan akıyor Müslüman ülkelerinde…
Ne için, kimin için, neden?
Ne bilen var, ne de düşünen?
Malum olan sadece bir gerçek var:
O da, Müslümanların uyuması…
Daha doğrusu uyutulması…
Kimler uyutuyor, kimler morfin veriyor bunlara?
Amerika mı, Rusya mı, İsrail mi?
Adının ne önemi var?
Tek bilinen gerçek, Müslüman düşmanları…
Çünkü buyurmuyor mu Yüce Dinimiz;
‘KÜFÜR TEK MİLLET’ diye…
Ferman ve ikaz açıkken, bizim ayrılığımız peki niye?
Neden böyle ‘sen-ben’ derdine düştük?
Neden?
Oysaki Müslümanlar; ‘Bir vücudun uzuvları gibi’ değil miydi?
Nerede hani?
Yine fermanda açık ifade edilmiyor mu?
‘ANCAK MÜSLÜMANLAR KARDEŞ’ diye..
Ne oldu bizlere?
Ne oldu Müslümanlara?
Ne oldu kardeşliğimize?
Bu canavarca tutum nedendir?
Nedendir ‘insanlığın ayaklar altına alınması?’
Nedendir kardeş kanının akıtılması?
Çocukların hunharca öldürülmesi?
Neden?
Ne zaman ve kim dur diyecek bu canavarlaşan canilere?
Bir büyüğümden dinlemiştim yıllar öncesi;
‘Kimlikte ‘Müslüman’ yazmak ile insan Müslüman olmaz… Müslüman, uyanıktır… Feraset sahibidir… Dertlidir… Gözü yaşlıdır… Güldürmek için ağlamayı bilendir… Derdinin delisidir… Sevdalıdır… Birisinin ayağına batan dikenden mesuldür… Müslüman, anadır-yardır-kardeştir-babadır-muhabbettir-sevgidir-saygıdır… Kısaca Müslüman, Kur-an’ın ta göbeğidir… Kendisidir… Şayet bunlar yoksa bir insanda, o insan ne İslam’a mensuptur ne de İnsana…”
Söyler misiniz şimdi bana?
Bu ehl-i iman insanın dediği hakikate uyulsa;
Olur mu Müslümanlar arasında ayrılık-gayrılık?
Olmaz mıydı Müslümanlar ‘tek yumruk?’
Elbette olurlardı.
Mısır halkı da gülerdi,
Suriye’de ki bebeklerde ölmezdi.
Unutulmamalıdır ki;
Müslüman milletlerin gülmesi,
İnsanlığın huzura ermesidir.
Çünkü Müslüman, Efendimizin ifadesiyle;
‘Elinden ve dilinden emin olunan kişidir’
Böyle bir Müslüman, ancak ve ancak ‘insanlık’ için gayret gösterir…
Sükûnet için çalışır…
Ama keşke farkına varabilsek,
Uyutulduğumuzun,
Uyuşturulduğumuzun,
Kurgulandığımızın,
Oyuna getirildiğimizin…
…ve idrak edebilsek İslam düşmanlarının Müslüman ülkeler ve topluluklar üzerinde ki oyunlarını:
… Ve duyabilsek Haclı zihniyetinin kapalı kapılar ardındaki şu haykırışını:
‘Susun ve sessiz olun!.. Çünkü Müslümanlar uyuyor. Uyandırmayalım onları!..’
Yeter artık uyansın Müslümanlar uykudan.
Kurtulsun dünya, kinden-nefretten-kandan
Sarsın dünyamızı Kur-an’ın ilahi fermanı…
Dertli sineler-yaralı gönüller bulsun dermanı…
----------------------------
Uyan artık Müslüman uyan!..
Yeter artık uyuduğun.
En büyük vazifendir uyanma!..
Yeter artık kan kustuğun.
Kardeşini, sana vurduruyorlar.
Kenara geçip, kıs kıs gülüyorlar.
Sen kardeşini vurduktan sonra.
Diğer kardeşine ise seni vurduruyorlar.
(Mustafa ERANIL-Bizim Gazete)
6 Ocak 2017 Cuma
4 Ocak 2017 Çarşamba
3 Ocak 2017 Salı
HAKİKİ DOST
"Hakiki dost sıkıntılı zamanlarda, senin gurur ve izzet-i nefsini kırmadan, sana yardım edendir."
Hz. Ali (ra)
2 Ocak 2017 Pazartesi
CAN SAATİ
Can saatini Rahman ezelde kuruvermiş.
Bir gün göreceksin ki o saat duruvermiş.
(Necip Fazıl Kısakürek)
31 Aralık 2016 Cumartesi
YILBAŞI KUTLAMASI
Yatsıyı kılın bu yılı güzel kapatın, sabah namazını kılın yeni yılı güzel karşılayın. Alın size kutlama
(Şükrü Aygün)
30 Aralık 2016 Cuma
DERDLİ ADAM
"Derdli adamın kararsızlıklarla, dumanlarla dolu bir evi vardır. Derdini dinlersen, o eve bir pencere açmış olursun."
(Hz. Mevlana)
28 Aralık 2016 Çarşamba
ÖZLÜ SÖZLER
"Altın kaplamadır bazılarının güzelliği.
Dışı pırıl pırıl ama zifiri dumandır içi."
(Şems-i Tebrizi)
27 Aralık 2016 Salı
GERÇEK DOST
"Gerçek dost, arkadaşının kusurunu görünce onu uyarır. Fakat bu kusurları başkalarına açıklamaz."
(İmam-ı Şafii)
26 Aralık 2016 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)