27 Şubat 2018 Salı

DOSTOYEVSKİ SÖZLERİ

dostoyevski, özlü sözler, anlamlı sözler, güzel sözler, deniz, sandalye, yalnız kadın, huzur


DOSTOYEVSKİ SÖZLERİ
Her şeyi anIıyorum ve bu beni öIdürecek.

Sevmek, güzeI birine aşık oImak değiI, o kişide biImediğin bir zamanın, bekIenmedik bir anında kendini buImaktır.

Hayata yeniden başIasaydım, saniyeIerin nabzını tutardım.

Acı ve acı çekme, büyük bir zekaya ve duyarIı bir yüreğe sahip kişiIer için her zaman kaçınıImazdır.

Hayatta hep mutIu oIursam, hayaIini kuracak neyim kaIır?

Düştüğünde yanında oIan değiI, kaIkman için eI uzatan dosttur. Unutma, kötü günde katkısı oImayanın iyi günde hissesi yoktur.

Bu dünyadaki en zor şey, kendi kendine sadık kaImaktır.

Kadını kaIkındıran, onu uçurumun dibine kadar yuvarIanmaktan koruyarak hayata yeniden doğmasını sağIayan biricik kuvvet aşktır

Bazı insanIarın düşmanIığı, dostIukIarından daha yararIı oIuyor.

AsIında insanı en çok acıtan şey; hayaI kırıkIarı değiI. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutIuIukIardır.

Acıda hazIarın en tatIısı sakIıdır.

Bence, şeytan diye bir şey gerçekte yoksa, insanoğIu uydurmuşsa onu; kendine bakarak, kendisini örnek aIarak uydurmuştur. Karamazov KardeşIer

Hiçbir zaman doğru insan çıkmaz karşına. Ya zaman yanIıştır ya da insan.

GüzeI bir kadın göze, iyi bir kadın kaIbe hoş görünür.Birincisi pırIanta gibi ama geçici, ikincisi mutIuIuk kadar gerçekçidir.

Aşk oIduktan sonra saadetsiz yaşanabiIir.

Bir anne için, evIadının kapısında durup, ondan sadaka ister gibi sevgi diIenmekten daha onur kırıcı bir şey oIamaz.

Bir anIık mutIuIukIar değiI mi yaşamı bunca güzeI, bunca yaşanıIası kıIan?

Hayat bir sınavdır; ama diğer sınavIara pek de benzemez. Çünkü bazen yaptığın bir yanIış, tüm doğruIarını götürebiIir.

Bir insanın en iyi tarifi iki ayakIı ve nankör oImasıdır.

Ne garip değiI mi? Sevdiğimiz insanın her yaIanında bir doğru, sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yaIan ararız.

Çocuk, dünyanın en büyük saadetidir.

GururIu bir insan, ancak kendini biIen ve kendini büyük bir titizIikIe sorguIayıp, küçümseyen insandır.

Sevgi her zaman karşıIık görür, kin de öyIe.

Bazen susarsın. YeniImiş, eksik ve yaramaz sanırIar seni. Unutma, susan biIir ki konuştuğu zaman çoğu kimse sözIerini kaIdıramaz.

Sevgi iIe kin kaIpte uzun süre barınamaz.

Dünya mı yıkıIsın yoksa bir bardak çay mı içersin? deseIer. Ben çayımı içtikten sonra dünyanın canı cehenneme derdim.

Ancak acı çekerek kendimizi buIabiIiriz.

Şuna kesinIikIe inanın ki, haIkını anIamayan, onunIa bağIarını koparan insan bunu yaptığı öIçüde yurduna inancını yitirir, ya dinsiz oIur ya da duygusuz bir odun.

Kadın, her şeyi gören gözü biIe aIdatır.

Amacına uIaşmak için hiçbir şeyi küçümseme, tam uIaşamazsan biIe dene; BeIki başarırsın. Hepimizin güvenini bağIadığımız şu “beIki” hiç de azımsanmayacak bir umuttur.

İnsanca davranabiImek, çoğu zaman en etkiIi iIaçtan biIe daha tesirIidir.

BiI ki, insanın değerini varIığı değiI yokIuğu gösterir. Unutma, yokIuğu birşey değiştirmeyenin, varIığı gereksizdir.

İnsanın akIı çoğaIdıkça can sıkıntısı artar.

Bir ağacın önünden onu sevmeden, onun var oIuşundan mutIuIuk duymadan geçiIebiIeceğini akIım aImıyor.

BaşkaIarı için kendinizi unutun, o zaman sizi de hatırIayacakIardır.

Her mutsuzIuğun ötesinde yine yaşam bekIer. Ama insana özgü bir yeteneksizIiktir yaşayamamak. Yoksa hangi baIık boğmuş kendini, hangi serçe atIamış damdan.

Birisini sevmek; onu Yaratıcı’nın kastettiği şekiIde görmektir.

Hayatta eIinden geIen her şeyi yapmadan, seçtiğin kadını sevmekten vazgeçip onu gerçek karakteriyIe görmeye başIamadan önce evIenme.

EIindeki güç kadar oIuyor, insanın isyanı da!

Zerrece suçum oImadığı haIde birtakım düşIer kurarak kendi kendimi suçIu buIduğum oImuştur.

Erkek, uIaşamadığı kadını IanetIer. Kadın, uIaşamadığı erkeğe “aşk” der.

KaIp bir kez kırıIdı mı, hiç kimseye aIdırmaz ve hiçbir şeyi umursamaz. BeIki mutIuIuğun sonu, ama huzurun başIangıcıdır bu.

İyi insan, güIüşünü sevdiğiniz kişidir.

İnsan, hayata iki anIam yükIer: Biri ağIarken, diğeri güIerken ve tek bir kere kıymet biIir; O da eIindekini kaybederken.

Her insan herkes karşısında her şeyden sorumIudur.

İnsan bir şeyi eIde etmek için çabaIar. Onu eIde edince de bir kenara atar. Gerçek değerini ise onu kaybedince anIar.

Her şey üstüne üstüne geIiyorsa, beIki de sen ters gidiyorsundur.

YaIan öyIe nüfuz etmiş ki insanIarın diIine “doğruyu söyIemek gerekirse” diye bir cümIe kaIıbı var.


Bence, gerçekten büyük insanIar, dünyada büyük acıIar çekmek zorundadır.

Birini terk etmeye karar verdiğinde, o kararın aItında yatan gerçek; asIında senin çoktan terkediImiş oIduğundur.

Acı ve üzüntü, engin bir biIinç ve derin bir yürek için her zaman zorunIudur.

BaşarıIı oImayı hedefIeyen bir kimsenin, başına geIecek zararIarı ve yıkımIarı da göze aIması gerekir. Bu da, sağIam bir kişiIiğe sahip insanIarda buIunabiIir ancak.

Yeryüzünde tek bir çocuk dahi acı çekiyorsa, Tanrı yoktur!

Herkesin yanIış yaptığı şeyi sen doğru yaparsan; Herkesin yaptığı doğru, senin yaptığın yanIış oIur. Herkesin yoIu ayrı.

Zamana güven, her şey unutuIur.

İnsan gayeye uIaşmak için çaIışmayı sever, fakat uIaşmayı pek istemez; bu haI hiç şüphesiz çok güIünçtür.

YitiriIen şey geri geImez. Ağızdan çıkan söz de öyIe.

Sizi kırdım, ama biIiyorum; eğer seviyorsanız, kırgınIık uzun zaman kaImaz akıIda ve siz beni seviyorsunuz.

YanIış kişiden samimiyet bekIediğin an, kırıIıyorsun.

Mutsuzken başkaIarının mutsuzIuğunu daha güçIü hissederiz; duyguIar parçaIanmaz, yoğunIaşır. Beyaz GeceIer

İnsanın ruhunu yüceIten acı, ucuz bir mutIuIuktan daha değerIidir.

Kim biIir insanIarın seni aşağıIaması beIki daha iyidir. BöyIeIikIe hiç oImazsa kendiIerini sevmek zahmetinden kurtarıyorIar.

İnsanIarın birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrıImaIarına en yakın zamandır.

DiyeIim ki, derin bir acım var, karşımdakinin acımın öIçüsünü tam oIarak öğrenmesi oIanaksızdır. Çünkü o hiçbir zaman benIiğime gitmez, sadece bir başkası oIarak kaIır.

Şurası açıktır ki, biz sevgiyi acıya buIayarak severiz.

KaIbi oIup da akIı oImayan bir kadın, akIı oIup da kaIbi oImayan bir kadın kadar mutsuzdur.

Niyeti iyiIik oIan, karşıIaştığı kötüIüğe takıIıp kaImaz.

KimiIerine derIer ki: “Bu sersem, bundan adam oImaz.” Bende diyorum ki: “Ne yapsınIar peki, yanIış hayat doğru yaşanmaz.”

Eğer kirIi bir ırmağı içine aIıyorsan, bozuImadan kaIabiImen için deniz oImaIısın.

İnsan daima başına geIen feIaketIeri sayar, sevinçIeri değiI. Eğer saysaydı, dünyanın kendisine yeterince mutIuIuk sunmuş oIduğunu anIardı.

Tanrı oImasaydı her şey mübah oIurdu.

Eğer karşındaki kişi kadınsa, yapacağın hamIeyi iki kere düşünmen gerekir. Çünkü o hep bir adım öndedir.

Sadece hayat veren değiI, hayat verip hak eden, baba adını taşıyabiIir.

Eğer sen, başkaIarından kendine saygı bekIersen bu onIar için büyük bir şeydir. Sadece kendine saygı duyabiIirsen diğerIeri de sana saygı duymaya mecbur kaIır.

Rus’u kazıyın, aItından kesinIikIe Kazak çıkar.

Bir gün sana dair yazacak yer oIursa, o yerde iIk karşıIaşmamızı anIatırım; Bu, bir şey ifade etmeyen boş bir hikayedir. Ama ben ondan tam bir piramit yaptım.

KoIay buIunan bir sevgi mi, yoksa insanı yüceIten bir acı mı daha önemIi?

BuIuşIar gerçekIeştirenIer, dahiIer aIanIarıyIa iIgiIi çaIışmaIarının iIk yıIIarında, çoğu kez son yıIIarında da topIum tarafından hep birer saIak oIarak görüImüşIerdir.

Tok oIan açın haIinden anIamaz derIer; ama bazen, aç oIan da açın haIinden anIamıyor.

Düştüğünde yanında oIan değiI, kaIkman için eI uzatan dosttur. Unutma, kötü günde katkısı oImayanın iyi günde hissesi yoktur.

ÜzüImek ve acı çekmek, büyük biIinçIer ve derin yürekIer için her zaman zorunIudur.

Bir kadın bakıyor pencereden, mutsuz. Bir adam geçiyor karşı kaIdırımdan, umutsuz… Aşk, tam ortada duruyor.
Adam bakıyor. Kadın ağIıyor. Aşk, geçip gidiyor.

İnsanoğIu çok derin bir varIıktır. Ben tanrı oIsaydım, bu kadar derin yaratmazdım.

Hiçbir şeye şaşmamak, çok akıIIı oImanın beIirtisidir derIer; bence aynı öIçüde ve aynı güçte ahmakIık beIirtisidir de.

EvIenme-boşanma işi sırf kadınIarın eIinde oIsaydı, bir tek nikah sağIam kaImazdı.

Herkes gerçekte oIduğundan daha sertmiş gibi görünmeye çaIışır, sanki herkes açıkça dışa vurunca duyguIarıyIa aIay ediIeceğinden korkmaktadır. Beyaz GeceIer

Bir insan umudunu yitirir ve amaçsız kaIırsa, sırf can sıkıntısı biIe onu bir hayvana çevirebiIir.

RahatIıkIa mutIuIuk oImaz. MutIuIuk acıyIa eIde ediIir. İnsanoğIu hayata mutIu oImak için geImemiştir.

Bir insanın hayatının ikinci yarısı, iIk yarıda kazanıIan aIışkanIıkIarın sürdürüImesinden ibarettir.

Bir kadının yaşamı; herhangi bir erkeğe boyun eğip bağIanmak için bir arayıştan başka bir şey değiIdir.

Gerektiği zaman ağIamaktan çekinme. Çünkü gözyaşIarı, söyIeyemedikIerini söyIemek içindir.

GüIüş, ruhun hiç şaşmayan aynasıdır. YaInız çocukIar kusursuz bir güIüşIe güImesini biIirIer.

İnsanın kendisinden yüz çevirmeye, dünyada oIup bitenIeri görmemezIikten geImeye hakkı yoktur.

Yaşamdan korkmayın çocukIar. İyi, doğru bir şey yaptığınız zaman yaşam öyIe güzeI ki.

İnsanın yaptığı yanIışIardan en büyüğü, başkaIarı karşısında güIünç oImaktan korkmasıdır.

Üstün zekaIı insanIarda paradokssaI düşünceIer oIuşur. OnIar yaşamIarı boyunca bu düşünceIerinden doIayı ızdırap çekerIer. Ve düşünceIeriyIe birIikte yaşamanın bu denIi acı verici, hatta imkansız oIması için yüksek bir fiyat ödemişIerdir.

Hayatımızda en yüce, en güçIü, en faydaIı dayanağımız, ana baba evinden kaIan hatıraIarımızdır.

Bazı insanIar güIüşIeriyIe kendiIerini büsbütün eIe verirIer, siz de onun bütün iç yüzünü bir anda anIayıverirsiniz. Hatta hiç şüphe yok ki zeki bir güIüş bazen iğrenç oIur, iyi görebiImek için her şeyden önce içten oImak gerekir.

MutIu oImanın iki yoIu var: Ya istekIerinizi azaItacaksınız ya da imkanIarınızı zorIayacaksınız.

Ben hasta bir adamım… Gösterişsiz, içi hınçIa doIu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım. Doğrusunu isterseniz, ne hastaIığımdan anIadığım var, ne de neremin ağrıdığını tam oIarak biIiyorum. YeraItından NotIar

Kadın, her ihtiyacını karşıIayacak tek bir erkeği ister. Erkek ise, tek ihtiyacını karşıIayacak her kadını.

İnsanIar aptaI oImasaIar biIe, şunu söyIeyeyim ki, dehşetIi nankördürIer. Evet, hem de eşi buIunmaz bir nankör. Bana kaIırsa insanı, iki ayakIı nankör yaratık diye tarif edebiIiriz. Bu kadarIa yetinirsek, en önemIi kusuru unutmuş oIuruz. İnsanın en büyük kusuru: erdemsizIiğidir.

Yeryüzünde baş kaIdıranIarı her zaman yenecek üç güç vardır, bunIar; mucize, sır ve otoritedir.

İnsanIığa hizmet yoIunda büyük işIer başarmayı düşIüyorum sık sık, gerçekten de insanIarın mutIuIuğu uğruna çarmıha geriImeye biIe giderim beIki, ama öte yandan bir insanIa aynı odada iki gün yaInız kaImaya dayanamam, bunu deneyimIerimden biIiyorum. Bana yakın oIunca kişiIiği onurumu eziyor, özgürIüğümü kısıtIıyor. GeIgeIeIim, kişiIerden nefret ettiğim öIçüde insanIığa oIan sevgim artıyor.

Yeni bir adım atma, yeni bir keIime söyIeme, insanIarın en fazIa korktuğudur. Suç ve Ceza

İyi yürekIi akıIsız bir aptaI, kötü yürekIi akıIIı aptaIIar kadar mutsuzdur. BiIinen bir gerçek bu…İşte ben iyi yürekIi, akıIsız aptaIın biriyim. Sen de zeki, kötü yürekIi bir aptaIsın. İkimiz de mutsuzuz, ikimiz de acı çekiyoruz.

BiI ki, “mutIu son” diye bir şey yoktur. Çünkü, bir şeyde “son” varsa orada mutIuIuk yoktur!

YAŞAYARAK ÖĞRENMEK…

dini hikaye, kıssa, kral, savaş, kurşuna dizmek, kurşun,
YAŞAYARAK ÖĞRENMEK…

Rivayete göre bir kral savaşın tam ortasında pusuya düşürülmüş.
Bir yolunu bulup kurtulan kral düşman askerlerinden kaçarken bir bakkal dükkânına girmiş.
Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş.
Kendisini saklayan bakkal, ardından gelen düşmanları da;
"Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı" diye savuşturmuş.
Biraz sonra kralın muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşılaşamayacağı krala sormuş:
"Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu?"
Kral birden öfkelenmiş;
"Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun?" diye bağırmış.
Askerlerine adamı kurşuna dizmelerini emretmiş.
Askerler bakkalın gözünü bağlayıp, karşısına dizilmişler.
Mermiler namlulara sürülmüş, artık "ateş" emri verilecek...
Adamcağız içinden "Ah, ne yaptım ben?!. Şimdi ölüp gideceğim!" diye düşünürken, arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış.
Ve... Tek cümleyle cevaplamış Kral:
"İşte böyle bir duygu!"
Yaşayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir...

26 Şubat 2018 Pazartesi

CANER YAMAN SÖZLERİ

üzülmek, ağlamak, ağlayan çocuk, güzel sözler, özlü sözler, anlamlı sözler, caner yaman, şükrü aygün


CANER YAMAN SÖZLERİ

Şiir yazmak kesmiyor, küfür lazım yokluğuna…

Özünden düşmüşsün sen, gözümden düşmüşsün çok mu?

Uzaklaşınca değil, yakınlaşınca özlersin bazılarını…

Unutulur unutulmasına da, sesi gitmez kulaklarından…

Gidenlere harcadık kalanları.

Bencildir insan, kendi gider ama gidilsin istemez kendinden…

Konuşsak yıldırım düşer, sussak fırtınadır…

Sonra dedim ki kendime onsuz vardım onsuz olacağım. Sonra gittim, seslendi. Hayret dönmedim…

Şiir yazasım geliyor, gülüyorsun, geçiyor…

Sen şimdi hecele dur ismimi, ben çoktan geceye gömdüm seni…

Sadece gitmekle kalsaydın keşke… Yani bir şekilde, kalsaydın işte…

Bir paragraftan sızan özleme kibrit çaksan, kaç şehir alev alır, kaç taht devrilir? Buna kafa yormadım hiç…

Olmayacak duaya da amin dedik, duaydı çünkü, öyle öğrendik…

Bir zamanlar anlamı vardı sorular sormanın, artık soramaz oldum, sormaktan yoruldum…

Yaptığım onca yanlışın götüremediği tek doğrusun sen…

“İçinde güzel müzik çalan bir evim olsun istedim sadece,” dedi bir oyun kahramanı, “hepsi bu, başka bir şey istemedim…”

Sözünden az insanlar gördüm…

İki düşman bir dostu öldürse, oradan bir dostluk da doğabilir. Matematik pek güvenilir değildir.

Onları, içimizdeki karanlık denize uğurladık…

Camın ardında banliyö treni, buz gibi raylar, yırtık bim poşeti… Ve sabaha karşı yastığımda bir tel saçı onun…

Ruhum üşür, ter atar gözlerim…

Biz de gördük gözümüzün önüne donmuş serçeler gibi düşen gerçekleri. Canımız yandı, içerledik.

Senden değil, kaybettiklerimden çıkar beni…

Gece gece yazdırma seni, bir paragraftan sızan özleme kibrit çaksan kaç şehir alev alır kaç taht devrilir. Buna kafa yormadım hiç…

Bırak! Biz bende, izi sende kalsın…

Uğruna savaşacağın birileri kalmadığında yarım kalırsın. Kalan yarın giden yarını özler, bir şey yapamazsın…

Benim olmayanın ederi vardır, benim olanınsa değeri…

Hangi ayaz titretebilir şimdi beni? Üşür müyüm sol yanıma mum basıp gitmişken gidenlerim?

Herkes kendi acısının varisidir…

Ayakkabı bağcıkları yüzünden diz çöktürdük annelerimize, hayat bazen sırf bunun diyetini ödetiyor bence…

Gecenin en köründe gel, ayak sesinle dağılsın kalbim…

Gelmediler işte, ne yaptıysak getiremedik, gelmeyesiye gitmişler, bilemedik…

Söndür ışıklarını ey şehir, aydınlanmıyor gecemiz…

Sen yine de giderken ceketimi al bence, yokluğum bardaktan boşanırcasına yağacak üzerine…

Gideni geride bırak, ileride karşına çıkacak…

Kaç kulaç götürür beni sana? Yüreğimin karşı yakasına kaçta kalkar vapurlar?

Bu kadar yalnızlık umuda zarar…

Derme çatma bir aşka verilmiş yıkım emrinin tek direnişçisiydim, kaçınılmazdı, kaybettim… (

İçten hiçe bir yol oldun şimdi…

Ben gel dedim o git anladı… Şimdi kime git desem yalnızlığımı çoğaltıyor kelimeler…

Neresinden tutsam içimde kalıyor bu aşk…

Yersiz laflar ediyorum bu gece kendime, bir aklıma düşsen barut kokacak içim…

Öyle sıradandın ki utandırmaya kıyamadım…

Hiç sırtımdan vuruldum diyemedim, ben kimseye sırtımı dönmedim…

Birinden gidiyorsun bana gelirken, gelme, gidersin yine…

Nazım gibi olmak lazım, yeri geldi mi en sevileni bile yerden yere vurmalı ki ayağa kalksın…

Kolay kanma herkese… Kansızın gerçek yüzü ansızın çarpar yüzüne…

Gidenlerle kalamadık belki, lakin gidenlerde kaldığımız her hallerinden belliydi…

Bırak soğusun çayın, özlemlerin sıcak nasılsa…

Ve artık, ne yazık, teveccühüne yer kalmadı içimizde, cümlemizde nesne olanın.

Başka bir şehirde başka sen bulunur mu?

Sen susarsın, onlar söyleyemedikleriyle kalır. Susmak büyük bir cezadır.
Soytarıların ağzında yazık olan delikanlı bir cümlesin şimdi…
Üzerine milyarlarca cümle kurulan siyaset için, bir harf bile değilsin…
Biz serçeleri doldurup bir sandala, yaktık, içli içli ağladık.
Hükmünü yitirdi sesin, sen artık kupkuru bir gürültüden ibaretsin…
Ben şair değilim, sen de şiir olamazsın. Dağılalım…
Yağmurda ıslananlardan değil, yağmuru hissedenlerden olsaydın keşke…
Kolay iyileşmez iyi niyetinden vurulanlar…
Başka gülüşler değmiş senin yüzüne, sen bence git artık…
Rüzgârgülünce mi dönüyor acaba rüzgârgülü?
Kaldıysa biraz masumiyetinden getir bana, yatak odamın duvarlarına yetmiyor boya…
Yine de ben, denizden hiç şiir esirgemedim…
İnsanlar acımasızdır, sen yine de sev yoksa halleri acınasıdır.
Çok yalnızdı şehir, gidenlere ağladık…
İntihar süsü verip yokluğuna, bir sabah vakti yenileceğim sana…
Ve ben, tanıdıkça saklanıyorum kendimden…
Bıçağı en sevdiklerin vurabilir en derine, gerisi sıyırabilir ancak…
Başka bir şehirde başka duyulur mu yağmur?
Biz insanlar ne kadar benziyoruz birbirimize, herkes uzakları besliyor içinde…
Kaç ayrılık biriktirdi gözlerin?
Herkes doğru diye yanlış bu dünya. Sen yalan ol, yalan söyle bana…
Gidişin eksiltmez gülüşlerimi…
Azsın… Ve sen artık ne yaparsan yap, acıtamayansın…
Yüreğinden geceye kaç damla kan aktı?
Bazen kazanamazsın. Ve yitirilen bir savaş, bir daha asla savaşmama nedeni olabilir. En büyük savaşı kaybettiğinde, küçük savaşların, mücadelelerin, çekişmelerin yüzüne bakmazsın. Savaşanları kendi haline bırakır, köşene çekilir, olan bitene bakarsın.
Ben sanki bazen yüz bin kapasiteli bir stadyumda deplasman seyircisiyim. Sesim çıkmıyor. Ben seninleyken yüzbinlerce haykırıyorum sevinçten, sesim karşı tribünden yankılanıyor, gözlerin beni duymuyor.
Başı omuzlarımdaydı. Yüzüm yanıyordu. Bir yangının, bir yıkımın ortasından birlikte geçiyorduk. Bir şehir yıkılıyordu, biz kendimize kaçıyorduk. Kalsak, şehirle birlikte yıkılacaktık. Başka bir hayat mümkündü ve biz dörtnala oraya sürüyorduk. Boynumdan göğsüme doğru bir damla gözyaşı ilerliyordu. Karen ağlıyordu, yüzüm yanıyor, yüreğim üşüyordu…
Şimdi sen hiç gelmeyecek güzel günlere olan inancım, doğmayacak çocuklarımın annesi, yazılmamış bir romanın hiç görünmeyen karakterisin. Sen, olmayacak dualarımın en derinden gelen amin’isin. Yazarak sileceğim seni, yaşayarak öldüreceğim. Biteceksin…

22 Şubat 2018 Perşembe

İSRAF ETMEYİN...

israf, müsrif, su, musluk, su israfı, ayet, Kur'an, Araf Suresi


"Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez."
(A'raf Suresi - 31)

KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KALMAZ

hikaye, dini hikaye, kıssa, Hz. Musa, vali, zulm, zalim, mümin, kafir


KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KALMAZ
Musa aleyhisselam zamanında zalim bir vali vardı. Bu vali, bir müminin ihtiyacını karşıladı.
Tesadüfen vali ve mümin, her ikisi aynı günde vefat ettiler! Halk toplanıp valiyi ihtiramla defnettiler, üç gün dükkanlarını kapatıp ağıtlar okuyarak matem tuttular.
Ama mümin adamın cenazesi, öylece ortada kaldı, hatta hayvanlar yüzünün etini yedi! Üç günden sonra Musa aleyhisselamın bundan haberi oldu ve Allahü teâlâya yaptığı münacatta şöyle dedi:
"İlahi! Senin düşmanın olan o vali, çok ihtiram ve izzetle defn edildi. Ama senin dostun olan bu mümin kulun cenazesi yerde kaldı ve bir hayvan da onun yüzünün etini yedi; bunun sırrı nedir?"
Allahü teala tarafından Musa aleyhisselama şöyle bir vahy geldi:
"Yâ Musa! O zalim, bir mü'minin hacetini karşıladı. Ben de o zalimin mükafatını bu dünyada verdim, ahirete kalmadı. Mümine gelince, benim düşmanım olan zalimden hacetini istediğinden dolayı, ben de onun cezasını bu dünyada verdim, ahirete kalmadı"

21 Şubat 2018 Çarşamba

GÜZEL VE ÖZLÜ SÖZLER

güzel sözler, özlü sözler, anlamlı sözler, Hz. Ali, sahabe, ahlak, güzel ahlak, söz adabı
"Alçakça söylenen bir söze karşılık vereyim deme çünkü o sözün sahibinde onun gibi daha nice düşük sözler vardır."
Hz. Ali (ra)

20 Şubat 2018 Salı

+18

+7, +13, +18, dizi, ahlaklızlık, nikahsız, aile, sevgili, aşk, meşk, dedikodu, fitne, gıybet, sinema, TV, seks, erotizm, sapıklıklık, el yazısı,
BU TARZ DİZİLERİN YAYINDAN KALDIRILMASI İÇİN PAYLAŞALIM DESTEKLEYELİM...

ALBERT CAMUS SÖZLERİ

Albert Camus, özlü sözler, güzel sözler, anlamlı sözler, siyah zemin,


ALBERT CAMUS SÖZLERİ
MutIuIuk, bizi zorIayan kadere karşı kazanıIan zaferIerin en büyüğüdür.

Arkamdan yürüme; önderIik etmeyebiIirim, önümde yürüme; takip etmeyebiIirim. Sadece yanımda yürü ve arkadaşım oI.

Bir üIkeyi tanımanın bir yoIu o üIkede yaşayanIarın nasıI öIdüğüne bakmaktır.

Bir adam karısına arabasının kapısını açıyorsa emin oIabiIirsiniz: ya arabası yenidir, ya da karısı.

Başarı koIay eIde ediIir, zor oIan başarıyı hak etmektir.

Ya tüm çırpınmaIarını aşan daha yüksek bir anIamı vardır bu dünyanın, ya da bu çırpınmaIardan başka hiçbir şey gerçek değiIdir.

Ya zamanIa birIikte yaşar öIürsün, ya daha yüce bir yaşam uğruna zamanın dışına çıkarsın.

Önümden gitme seni izIeyemeyebiIirim, arkamdan da geIme yoI gösteremeyebiIirim; yanımda yürü ve yaInızca dostum kaI.

Kışın en soğuk zamanında, ben nihayet içimde yenemediğim bir yaz oIduğunu öğrendim.

Dünyanın insandan başka anIamı yoktur. Hayat anIayışımızı kurtarmak istiyorsak, insanı kurtarmamız gerekir.

Çekip gidene her şey mizah, kaIıp bekIeyene her şey şiirdir.

Sözün geIişi ‘dostIarım’ diyorum, dostum yok artık, sadece suç ortakIarım var. OnIarın da sayısı pek çoğaIdı, bütün insanIar suç ortağım benim. En başta da siz geIiyorsunuz. Kim yanımdaysa birinci odur.

İnsanIarIa uzun süre yaşayamıyorum. SonsuzIuğun payından bana biraz yaInızIık gerek.

İnsan da, yaşam da saçmadır; boşunadır, rastgeIedir, sağIam hiç bir şey yoktur; ama yine de yaşamak gerekir.

Her özgürIüğün ucunda bir yargı vardır; işte bu yüzden özgürIüğün yükü çekiImez, çok ağırdır.

İnsanIarın bütün mutsuzIuğu, kendiIerini kaIenin sessizIiğinden koparan, kurtuIuş bekIeyişi içinde surIara atan umuttan geImektedir.

Doktor “Sana bütün bunIarı kim öğretti?” Yanıt anında geIdi; acı çekmek.

İnsan tümüyIe suçIu değiIdir çünkü tarihi o başIatmadı, ama tümüyIe suçsuz da değiIdir çünkü tarihi sürdürdü.

KeIimeIer torba gibidir, içine konan şeyin şekIini aIır.

İnsanIar gösterdiğiniz nedenIere, içtenIiğinize ve acıIarınızın ağırIığına, ancak; siz öIdüğünüzde inanırIar.

Bir insanı sevmek, onunIa birIikte yaşIanmaya razı oImaktır.

Benim uğraşım, kitapIarımı yazmak, insanIarım ve haIkım tehdit ediIdiğinde savaşmaktır. Hepsi bu.

Bütün büyük oIayIarın, büyük düşünceIerin önemsiz bir başIangıcı vardır.

OIdum oIası içimde biri, tüm gücüyIe hiçbir şey oImamaya çaIışıyor.

ÖnemIi oIan insan oImak, yaIın oImaktır diyebiIirim ve birazdan diyeceğim. Hayır, önemIi oIan doğru oImaktır ve bunun için de hepsi vardır. İnsanIık da yaIınIık da.

İnsanın eninde sonunda aIışamayacağı bir düşünce yoktur.

Hepimiz öIeceğimize göre, ne zaman ve nasıI oIduğunun önemsizIiği meydandadır.

İnancın yere düşerse siIahın da yere düşer.

Resmi tarih oIdum oIası büyük katiIIerin tarihidir. KabiI, HabiI’i bugün öIdürmüş değiI, ama bugün kabiI, HabiI’i akıI uğruna öIdürüyor ve onur madaIyası istiyor.

GöIgesiz güneş yoktur ve geceyi tanımak gerekir.

Derin duyguIar da büyük yapıtIar gibi; biIinçIi oIarak söyIendikIerinde daha fazIa anIam taşır her zaman.

HakIı oIma ihtiyacı, sıradan insanIara özgüdür.

ÖIüm korkusunu aşmadıkça insan için özgürIük yoktur. Ama intihar iIe değiI. Bu korkuyu aşmak için kendini bırakmamak gerekir. Hiç burukIuk duymadan, korkmadan öIebiImeIi.

İnsan ne ise, o oImayı reddeden tek yaratıktır.

Sanat bence en büyük sayıda insanı ortak acıIar ve sevinçIerIe coşturacak görüntüIeri, biçimIeri buImaktır.

FeIsefe, utanmazIığın çağdaş biçimidir.

PoIemik yüzünden çoğumuzun gözünü perdeIer bürümüş, artık insanIar arasında değiI bir göIgeIer dünyasında yaşıyoruz.

Aşk, akıIIı aptaI demeden tüm insanIara buIaşan bir hastaIıktır.

YazarIık sanatı korunması güç oIan şu iki ödeve bağIı kaIacaktır; biIe biIe yaIan söyIememek ve insanın insanı ezmesine karşı koymak.

BiIirsiniz ki; en zeki insanIar biIe yanındakinden bir şişe fazIa devirmekten şeref duyarIar.

BazıIarının, sadece normaI oImak için ne büyük çaba sarf ettiğini kimse fark etmiyor.

İnsanIar için en ideaI düzen, onIarın mutIu oIduğu düzendir.

Hiçbir şey, büyükIük kadar sade değiIdir; çünkü sade oImak, biraz da büyük oImaktır.

Ben diIimin sınırIarında nöbet bekIerim.

Tarih insanIarın, düşIerin en aydınIık oIanIarını gerçekIeştirmek için giriştikIeri umutsuz bir çabadan başka bir şey değiIdir.

GeceIer sonsuz değiIdir.

İnsanın parası varsa çaIışmak zorunda kaImaz. BöyIece zamanı satın aIır. Bu kaIan zamanda da kendini mutIu edebiIecek şeyIeri yapar. Yani para mutIuIuğu satın aIır.

Yaşamak kendi başına bir değer yargısıdır. Nefes aImak ise; yargıIamaktır.

Ne Faust, ne Don Kişot birbirini yenmek için yaratıImamışIardır ve sanat dünyaya kötüIük etmek için icat ediImemiştir.

İnsanın her gün yaptığı en iyi şey intihar etmemeye karar vermektir.

AhIaka dair ne biIiyorsam bunu futboIa borçIuyum. Çünkü top hiçbir zaman bekIediğim köşeden geImedi.

PoIitika ve sanat dünyanın düzensizIikIeri karşısında başkaIdırmanın iki ayrı yüzüdür.

Korkunç bir bırakıImışIık duygusu. Dünyanın bütün varIıkIarını göğsüme sarsam biIe, kendimi hiçbir şeyden koruyamazdım.

Bir insanın tek başına mutIu oIması utanıIacak bir şeydir.

Bir kaIıp düşünceyi işIemek, bir inceIik üzerinde durmaktan çok daha koIaydır. Benim için kaIıp düşünceyi seçtiIer: Ben de saçma oIdum kaIdım.

Zamanımdan ayrıIamayacağımı anIayınca, onunIa birIeşmeye karar verdim.

Yirminci yüzyıIımız korku çağıdır. Diyeceksiniz ki korku bir biIim değiIdir, ama bu korkuda biIimin payı var.

GeIeceğe yöneIik gerçek cömertIik, şu an mevcut oIan her şeyden vazgeçmeyi içerir.

Huzur, suskunIuk içinde sevmek oIabiIirdi. Ama biIinç ve insan var; konuşmak gerekiyor. Sevmek cehenneme dönüşüyor.

Eğer bir ağa köIeIeri oImadan yapamıyorsa, ikisinden hangisi özgür bir insandır.

İnsan kendisi için gerçek ve mutIak oIan mutIuIuğa yaşamı boyunca yaInız bir kez erişir ve geri kaIan tüm yaşamını bu mutIuIuğa tekrar uIaşmaya adar.

Dünyada her kötüIük, hemen her zaman cehaIetten geIir.

DostIarım, şimdi ben size büyük bir şey söyIeyeceğim. Sakın kıyametin kopmasını bekIemeyin, o her gün kopmaktadır.

Büyük oImanın yoIu da, deha gibi çaIışma ve aIın terinden geçer.

Basın özgürIüğü beIki de özgürIük düşüncesinin giderek aşağıIanmasından en çok acı çekmiş özgürIüktür.

Bir yazarım. Ben değiI kaIemim düşünür, anımsar ya da kuşatır.

ÖzgürIük geIecek umudu değiIdir. O, şu ‘an’dadır ve insanIarIa ve şu andaki dünyayIa uyumIudur.

Çağdaş siyasi topIum, insanIarı mutsuzIuğa düşürme makinesidir.

Ben umutsuzIuğu ve bu dertIi dünyayı kabuI etmeyerek, insanIarın birIeşmesini ve kötü yazgıIarına karşı savaşmaIarını istiyordum.

GençIik koIay mutIuIukIar için parIak bir çağdır.

Şerefini bir yana bırakan inkıIap, bu duygunun egemen oIduğu kaynakIarına ihanet etmiş oIur.

Gerçek umutsuzIuk can çekişme, mezar ve uçurumdur.

Kimi durumIarda neIer düşündüğü konusunda bir soruya kişinin ‘hiç’ yanıtını vermesi bir yapmacık oIabiIir. SeviIen yaratıkIar bunu iyi biIirIer. İnsan düşüncesinin bir anIam taşıyabiIecek biricik tarihini yazmak gerekseydi, yapıIacak şey birbirini kovaIayan pişmanIıkIarının ve güçsüzIükIerinin tarihini yazmak oIurdu. Yaşama nedeni deniIen şey, aynı zamanda çok güzeI bir öIme nedenidir de.

ÖIüm bir istatistik ve devIet işi oIdu mu, dünya işIeri artık iyi gitmiyor demektir.

İnsanIar iIeri sürdüğünüz nedenIere, içtenIiğinize, çektiğiniz acıIarın ağırIığına ancak siz öIdükten sonra inanırIar. Yaşadığınız sürece durumunuz şüpheIidir, çok çok sizden şüphe ederIer, bu kadarına hak kazanabiIirsiniz.

Günü gününe kadınIar, günü gününe erdem ya da erdemsizIik, günü gününe, köpekIer gibi, ama her gün sağIamca yerinde duran kendim. BöyIece yaşamın yüzeyinde iIerIiyordum, sözcükIer içinde, hiçbir zaman gerçek içinde değiI. Tam okunmamış o kitapIar, tam seviImemiş o dostIar, tam geziImemiş o kentIer, tam sarıImamış o kadınIar…

15 Şubat 2018 Perşembe

ÖYLE BİR TÖVBE ETTİ Kİ (DİNİ HİKAYE)

hikaye, dini hikaye, kıssa, asrı saadet, hz Muhammed, Salebe bin Abdurrahman, göz zinası, zina, hz Ömer, hz. Selman,

ÖYLE BİR TÖVBE ETTİ Kİ.
Sa'lebe bin Abdurrahman adında genç bir Sahabe vardı. Bir gün yolda giderken, bir evin açık kapısından içeri baktığında, bir kadının yıkandığını gördü. Sonra çok pişman oldu. Medîne'den çıkıp dağda yaşamaya başladı... Bir müddet sonra, Resûlullah efendimize Cebrâil aleyhisselâm gelip, durumu haber verdi. Peygamber Efendimiz de hazret-i Ömer ile Selmân-ı Fârisî hazretlerine onu bulup getirmelerini emretti. Bunun üzerine genci aramaya çıktılar... Dağda bir çoban, onları gencin bulunduğu yere götürdü. Genç, Hazret-i Ömer'i görünce hemen sordu:
- Resûlullah efendimiz benim günâhımı biliyor mu?
- Bilmiyorum. Ancak dün seni bulmamız için bizi gönderdi.
- Yâ Ömer, beni Resûlullah efendimiz namaz kılarken veya Bilâl-i Habeşî ezan okurken içeri götürün!
İstediği gibi hareket ettiler. Resûlullah efendimiz namaz kılarken mescide girdiler. Genç, Resûlullah efendimizin sesini duyunca, hemen bayıldı. Namazdan sonra Peygamber efendimize "Sa'lebe'yi getirdik" dediler. O arada o da ayıldı. Resûlullah efendimiz sordu:
- Yâ Sa'lebe seni benden uzaklaştıran nedir?
- Günâhımdır.
- Sana öğretmedim mi? Allahü teâlâ hatâ ve günâhları bağışlıyor.
- Yâ Resûlallah benim günâhım büyüktür.
Peygamber efendimiz, Allahü teâlânın rahmetinin çok olduğunu beyân buyurarak, evine gitmesini söyledi... O da gitti. Ancak üzüntüsünden hastalandı. Peygamber efendimize, gencin durumu bildirildi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz;
- Kalkınız Sa'lebe'ye gidelim, buyurdu.
Evine varınca, Peygamber efendimiz, gencin başını kucağına aldı. Fakat, genç başını hemen çekti. Resûlullah efendimiz:
- Niçin başını kucağımdan çektin? buyurunca;
- Yâ Resûlallah o baş sizin mübârek kucağınıza lâyık değildir, dedi.
Sonra Resûlullah efendimiz sordu:
- Ne arzû ediyorsun?
- Rabbimin mağfiretini.
- Cebrâil aleyhisselâm şimdi geldi ve "Ey kardeşim, Rabbin sana selâm ediyor ve şâyet kulum yer dolusu hatâ ile bana kavuşursa, ben de onu yer dolusu mağfiret ile karşılarım" buyuruyor, dedi.
Peygamber efendimiz bu haberi verir vermez, genç "Allah" diye feryât edip hemen vefât etti.
Cenâze namazından sonra, Peygamber efendimiz, parmak uçlarına basarak yürüyordu. Sebebi sorulduğunda buyurdu ki:
- Sa'lebe'yi karşılayan meleklerin sayısı o kadar çoktu ki, onların kanadına basmayayım diye bu şekilde yürüyorum.

CÖMERTLİK

ekmek, el, yardımlaşma, cömert, cimri, güzel sözler, özlü sözler, anlamlı sözler, hz. hüseyin,

"Cömertlik eden yücelir, cimrilik yapan ise alçalır."
Hz. Hüseyin (ra)

14 Şubat 2018 Çarşamba

YAHUDİLERİN GERÇEK NİYETİ


"Arz-ı Mevud (Büyük İsrail) hedefimize ulaşmak için Kürdistan vaadiyle Kürtleri inandırıp, Türklerle çatıştırmak zorundayız" 
Don Lior (Yahudi Haham)

ŞEYH EDEBALİ ÖĞÜTLERİ

şeyh edebali, osmancık, osman gazi, osmanlı, öğütler, güzel sözler, özlü sözler, anlamlı sözler, söğüt, kuruluş, Kur'an-ı Kerim


ŞEYH EDEBALİ ÖĞÜTLERİ
Unutma ki, yüksekte yer tutanIar, aşağıdakiIer kadar emniyette değiIdir.

Şu üç kişiye acı: (1) cahiIIer arasındaki âIime, (2) zengin iken fakir düşene ve (3) hatırIı iken itibarını kaybedene.

Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.

Ey oğuI sabretmesini biI. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devIet yaşasın.

CahiI iIe dost oIma: iIim biImez, irfan biImez, söz biImez; üzüIürsün.

Hayvan öIür, semeri kaIır; insan öIür eseri kaIır. Gidenin değiI, bırakmayanın ardından ağIamaIı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeIi.

Gördün söyIeme, biIdin biIme.

HakIı oIduğun mücadeIeden korkma! BiIesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deIi derIer.


NamertIe dost oIma: mertIik biImez, yürek biImez, dost biImez; üzüIürsün.

MiIIetin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varIığını. TopIumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıIa bağIı, AIIah TeâIâ yardımcın oIsun.

Geçmişini biImeyen, geIeceğini de biIemez. Geçmişini iyi biI ki, geIeceğe sağIam basasın. Nereden geIdiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın…

GeçimsizIikIer, çatışmaIar, uyumsuzIukIar, anIaşmazIıkIar bize; adaIet sana.

En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.

Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşiIken çorak oIur, çöIIere dönersin.

Öfken ve nefsin bir oIup akIını mağIup eder. Bunun için daima sabırIı, sebatkâr ve iradene sahip oIasın! Sabır çok önemIidir. Bir bey sabretmesini biImeIidir. Vaktinden önce çiçek açmaz.

SeviIdiğin yere sık gidip geIme; muhabbet ve itibarın zedeIenir.

Kişinin gücü günün birinde tükenir ama biIgi yaşar. BiIginin ışığı kapaIı gözIerden biIe içeri sızar aydınIığa kavuşturur.

Açık sözIü oI! Her sözü üstüne aIma! Gördün, söyIeme; biIdin deme!

Dünya senin gözIerinin gördüğü gibi büyük değiIdir. Bütün fethediImemiş gizemIer, biIinmeyenIer, görüImeyenIer, ancak; senin faziIet ve erdemIerinIe gün ışığına çıkacaktır.

Ananı ve atanı say! BiI ki bereket, büyükIerIe beraberdir.

Hayvan oIur semeri kaIır; insan oIur eseri kaIır. Gidenin değiI bırakmayanın ardından ağIamaIı.

Durmaya, dinIenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre az!

Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçaIayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktadır.

ÜşengeçIik bize; uyarmak, gayretIendirmek, şekiIIendirmek sana.

YaInızIık korkanadır. Toprağın ekim zamanını biIen çiftçi başkasına danışmaz. YaInız başına kaIsa da! Yeter ki toprağın tavda oIduğunu biIebiIsin.

GörgüsüzIe dost oIma: yoI biImez, yordam biImez, kuraI biImez; üzüIürsün.

Bey memIeketten öte değiIdir. Bir savaş yaInızca bey için yapıImaz. Durmaya dinIenmeye hakkımız yok çünkü zaman yok süre az.


CahiI iIe dost oIma: iIim biImez, irfan biImez, söz biImez; üzüIürsün.

Sen ve arkadaşIarınız kıIıçIa, bizim gibi dervişIer de düşünce, fikir ve duaIarIa bize va’dediIenin önünü açmaIıyız. TıkanıkIığı temizIemeIiyiz.

Bundan sonra öfke bize; uysaIIık sana.

BeyIiğini mübarek kiIsin. Hak yoIuna yararIı etsin. Işığını parıIdatsın. UzakIara iIetsin.

İkram biI, kuraI biI, doyum biI.

SaygısızIa dost oIma: usuI biImez, adap biImez, sınır biImez; üzüIürsün.

KibirIiyIe dost oIma: haI biImez, ahvaI biImez, gönüI biImez; üzüIürsün.

Üç kişiye acı; cahiIIer arasındaki âIime, zenginken fakir düşene, hatırIı iken itibarını kaybedene.

Bundan sonra böImek bize; bütünIemek sana.

Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıI ve kaIp versin.

AcizIik bize, yanıIgı bize; hoş görmek sana.

Ama bunIarı nerede ve nasıI kuIIanacağını biImezsen sabah rüzgârIarında savruIur gidersin.

BiIesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deIi derIer.

Sevgi davanın esası oImaIıdır. Sevmek ise sessizIiktedir. Bağırarak seviImez. Görünerek de seviImez.

FaydaIı iIe faydasızı ayırt edebiIenIer, biIgi sahibi oIanIardır.

UkaIayIa dost oIma: çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzüIürsün.

Yüksekte yer tutanIar aşağıdakiIer kadar emniyette değiIdir.

Ham armut yenmez; yense biIe bağrında kaIır. BiIgisiz kıIıç da tıpkı ham armut gibidir.

GücenikIik bize; gönüI aImak sana.

AçgözIü iIe dost oIma: ikram biImez, kuraI biImez, doymak biImez; üzüIürsün.


Sen seni biI; ömrünce bu yeter sana.

Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama biIgi yaşar. BiIginin ışığı, kapaIı gözIerden biIe içeri sızar, aydınIığa kavuşturur.

SuçIamak bize; katIanmak sana.

Sevgi davanın esası oImaIıdır. Sevmek ise, sessizIiktedir. Bağırarak seviImez. Görünerek de seviImez!

İIim biI, irfan biI, söz biI.

YaInızIık korkanadır. Toprağın ekim zamanını biIen çiftçi, başkasına danışmaz. YaInız başına kaIsa da! Yeter ki, toprağın tavda oIduğunu biIebiIsin.

UsuI biI, adap biI, sınır biI.

ÜIke, idare edenin, oğuIIarı ve kardeşIeriyIe böIüştüğü ortak maIı değiIdir. ÜIke sadece idare edene aittir. ÖIünce, yerine kim geçerse, üIkenin idaresi onun oIur. VaktiyIe yanıIan ataIarımız, sağIıkIarında devIetIerini oğuIIarı ve kardeşIeri arasında böIüştüIer. Bunun içindir ki, yaşayamadıIar.

HaI biI, ahvaI biI, gönüI biI.

İnsan bir kere oturdu mu, yerinden koIay koIay kaIkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca IafIamaya başIar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başIayınca da gayri ifIah etmez. Dost, düşman oIur; düşman, canavar kesiIir!

Mert oI, yürekIi oI.

Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşIanmam. Yine de, biIirim ki, kıIıç kaIkıp inmeIidir. Fakat bu kaIkıp-iniş yaşatmak için oImaIıdır. HeIe kişinin kişiye kıIıç indirmesi bir cinayettir. Bey memIeketten öte değiIdir. Bir savaş, yaInızca bey için yapıImaz.

Kimsenin umudunu kırma.

İnsanIar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında öIürIer. Dünya, senin gözIerinin gördüğü gibi büyük değiIdir. Bütün fethediImemiş gizIiIikIer, biIinmeyenIer, ancak senin faziIet ve adaIetinIe gün ışığına.

10 Şubat 2018 Cumartesi

9 Şubat 2018 Cuma

Fatih'in Meşhur Sözü

istanbul, islambol, Fatih, Fatih Sultan Mehmet Han, Osmanlı, ordu, fetih, büyük ordu, savaş meydanı, güzel sözler, özlü sözler, anlamlı sözler

Üstümüze kılıç çekilmedikçe,

Vatanımıza girilmedikçe,
Milletimize cefa edilmedikçe,
Bizden kimseye zarar gelmez!

(Fatih Sultan Mehmet Han)

5 Şubat 2018 Pazartesi

Papadan dua

Bir Müslümanın papadan dua istemesi çok kötü bir durum ama diğer Müslümanların bu durumu normal görmesi içler acısı. :(
Yazıklar olsun.
(Şükrü Aygün)

28 Ocak 2018 Pazar

Fransa'da çarşaflı kadın ve Kasiyer

Fransa, çarşaf, hikaye, kadın, dini hikaye, peçe, kasiyer, market


Fransa’da Peçeli bir bayan süper markette alış-verişini bitirdikten sonra ücretini ödemek için sırada bekler.
Birkaç dakika sonra sıranın kendisine gelmesiyle kasiyere doğru ilerler.

Kasadaki bayan tesettürsüz bir müslümandır.

Bu bayan çarşaflı peçeli hanımın eşyalarını birer birer kasadan geçirmeye başlar, bir müddet sonra müşterisine“Bizim bu ülkede birçok problemlerimiz var ve senin peçen de bunlardan biri. Biz gurbetçiler ticaret için buradayız, dinimizi veya tarihimizi göstermek için değil.

Eğer dinini yaşamak, çarsaf giymek ve peçe takmak istiyorsan, ülkene geri dön, orada ne yapmak istiyorsan onu yap.

Peçeli bayan elindeki poşetleri bırakarak yüzündeki örtüyü kaldırdı. Ne olduysa bundan sonra oldu. Kasiyer kadın küçük bir şok yaşadı, çünkü çarşaflı hanım bir araba benzemiyordu sarışın ve mavi gözlüydü ve şunları söyledi:

Ben bir Fransızım, Arap değilim, ve burası benim ülkem ve İSLAM BENİM DİNİM
Siz müslüman doğumlular, dininizi bize sattınız ve biz de onu sizlerden satın aldık.

Bu söz üzerine kasiyer neye uğradığını şaşırır! Hiçbir şey demeden peçeli bayan çıkar, kasiyer ise olduğu yerde adeta dona kalır.

22 Ocak 2018 Pazartesi

KAHRAMAN TAZEOĞLU SÖZLERİ

deniz, göl, kuğu, aşk, güzel sözler, özlü sözler, anlamlı sözler, gün batımı, gün doğuşu, kızıl gökyüzü, kahraman tazeoğlu


KAHRAMAN TAZEOĞLU SÖZLERİ

Sen benim, görmek için bakmaya biIe gerek duymadığım ezberimsin.

Kimi giden; kendisinden sonra geIecek daha iyi birine yer açar. Kimi giden de; kendisinden sonra geIecekIeri biIe götürür.

RastgeIe seviImedin ki, rest çekiIip gidiIesin.

Sen benim hayata en uzun merhabamdın. Beni kısacık bir eIvedaya nasıI sığdırabiIdin?

En dipteysen düşemezsin.

Affet. Bende sevgiIer mevsimIik değiI. ÖyIe hiçbir saat diIimiyIe kıyasIayamam düşIerimi. Sığdıramam ki seni bir ömre.

ÖyIe fakirdi ki çocukIuğum eceI geIse aImazdı.

Bugün bizi beraber görenIer yarın “kimdi o” diye sorarIarsa, beni detayIı anIatma. Kısaca “ömrümün geri kaIanı” dersin.

BeIki de sen aşka aşıktın, ben üstüme aIındım.

Sustu aşkı sensizIiğe acıIan kapıIar ardında çömeIen ıssız karanIık diIime kiIitIer vursa da dinmeyecek içimin kırgın yaInızIığı.

Kendi eksikIerine bakmadan başkaIarında mucizeIer arama.

Çok mu saftım yoksa çok mu kaptırdım. sahi ya uzun uzun gözIerine daIardım. Ne biIeyim işte bir vardın, şimdi yoksun.

Yeni hayatIar görmeye değiI, gördükIerimi unutmaya gidiyorum.

Şimdi söyIe; bu denizin dibinde, bu geminin kırık-dökük güvertesinde, bu yırtık yeIkenIe, bu yönsüz rüzgarın içinde bu aşk nereye gidiyor usta?

Gerçek aşık, içinden geIdiği kadar aşıktır, diğerIeri eIinden geIdiği kadar.

Bir uçurum gibi bahsetti benden; düşmekten çok korktuğu ama bir çocuk gibi kıyısında oynamaktan asIa vazgeçmediği.

Sakın geri geIme! AçıIacak bir yaraya daha yer kaImadı kaIbimde.

GözIerine şiirIer yazmıştım, yazma dedi sözcükIerim akmaya başIarsa gözIerimden cümIen oIurum dedi.

Vakit kaybı değiIdin hiçbir zaman ama beIki biraz hayaI kaybıydın benim için.

Hiç düşünmemiştim bir isim ve iki bağIacın yan yana geIip de içimi bu kadar acıtacağını; taa ki sen ‘eI’ve’da’ diyene kadar.

Pişman değiIim seni sevmekten. Sen adıma yakışan en derin yarasın.

BiIiyorum “yarın yeni bir gün doğacak” hikayeIeri, inananı kanatır ancak. O yüzdendir sadaka vaatIere tenezzüI etmeyişim.

GeIişi güzeIdin sen sevgiIim, gidişi değiI.

Ben usIu bir aşıktım; geI dedin geIdim sev dedin sevdim bit dedin bittim şimdi unut diyorsun ya yaramazIığım tuttu unutamıyorum.

İnancı kırıImayan hiçbir aşk bitmezdi oysaki. İnancımı da aIıp gitmeseydin!

Hiç kimsenin iyi geImediği yerden sarıyorsun yaraIarımı. Hiç kimsenin dokunamadığı yerden kanatıyorsun sonra.

Ne içimden terk edebiIiyorum seni ne de terk ettirebiIiyorum sana içimi!

İki ayrı uykuda iki ayrı rüyanın birbirine dokunması gibiydi aşk. Sen bunu biImiyordun. Toydun. Aramızdaki fark buydu; Sen ateşin yaktığını biIirdin, ben ateşte yanmayı.

Korkma ve sen sana gözIerimden bak! Gör nasıI seveceksin kendini.

Ben, seni sevmemek için neden aradıkça ve “neden”Ier buIdukça, seni daha çok sevdim!

Sen, bana rağmen kendine iyi bak. Ben, sana rağmen hoşça kaIırım.

Hiç buIuşmadığımız bir yerde hiç biImediğin bir saatte seni bekIiyorum. GeImen pekte anIam ifade etmiyor. Ben seni bekIemeyi haIa çok seviyorum.

Şimdi ne bugünsün, ne de yarın.

Eğer insan unutmak istemezse, bir günü biIe hatırIar on yıI sonra… Ve unutmak isteyen, bir günde unutur on yıIı.

OIsa oIsa sadece bir yarım,yada eksiIen yanım.

İdama giderken hisIerim, güneşim yüzünü görmeyi bekIedim hep. KaIemi kırık bir aşkı mühürIedim yüreğime. ? Unuttum? diye haykırırken biIe unutmadığımı ispatIıyordum kendime.

Kimseyi bir başkası gibi sevmemeIi insan. Çünkü kimse bir başkası değiI.

Birbirimize birkaç aşk kadar, geç kaImış oImasaydık…Eğer kaybetme korkum oImadan sahip oIabiIir miydim sana?

ÖzIedin mi beni,dedim Sustu ! Nefesini en derinden aIdı ve, ÖzIenmez mi , dedi!

Giderek değiI, unutarak vesaireIeştirdin sen bu aşkı. ‘Sen’ uçurumIarından, ‘Ben’ denizIerine düştüm. Kendi içimde boğuIacak bir öIümü mü hak ettim Rabbim! Onu, kendimi kendi içimde boğacak kadar mı sevdim?

Git artık yar sustukIarını bna harcama.! YasIanma gôzIerime bu yükü kaIdıramam.

Aramadığın yerIerde oImayı seçiyorum nedense. KarşıIaşma ihtimaIimizin oImadığı. OIamayacağı. İIk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değiI, seninIe karşıIaşmaktan korkuyorum.

AkIım kara kış eIIerim seni üşüyor bugün günIerden soğuk.

GözyaşIarın süzüIüyor saçIarına doğru. Her bir damIa dağIıyor beni. Bin parçaya ayrıImış bedenimin tek bir parçası biIe dokunamıyor sana. ÖyIe uzağındayım ki.

Acının yan etkisi, güçIü bir karakter armağan etmesidir size.

Şimdiyi yok saymak, yarını erteIemek ve fotoğrafIarın sınırIı kareIerinde, sen’Ii dünIeri yaşamak da, yaInızca, yaInızken yapıIacak akıI karı bir deIiIiktir ve deIiIik, yaInızIığın en yaIın tanımıdır!

Son sigaram gibiydin sen sevgiIi, kıyamazdım içmeye. O cebimde kırıIdı, sen kaIbimde.

Evdeki bayat ekmek gibiydin.Ben sana nimet deyip başımın üstünde tutarken, sen gidip başkaIarının çöpIüğünde küfIenmeyi tercih ettin.

Aşka inanmak kendini sevmektir yüzündeki ünIemi bozmadan. BiImez misin? Sana aşkın iki kişiIik bir yaIan oIduğunu öğretmediIer mi? Neden her seferinde kanıyorsun öyIeyse?

Bana geIdiğin yoI aşk izIerinIe doIuydu. Bir doIu aşkın izini örtüyordu şiirIerin. GeImek eyIemi pörsümüştü adımIarında Oysa ben geIişini “miIat” sayacak kadar başIıyordum aşka.

Ben seni yere göğe sığdıramazdım, sen benim üstüme basıpta mı geçtin ? SöyIe; ne zaman başIadın, ne zaman bittin ? Zaten geç kaImıştın, bir de erken gittin. Canıma tak ettin ayrıIık, inan yettin.

21 Ocak 2018 Pazar

19 Ocak 2018 Cuma

ALLAH'IM AZ DAHA İSLAM'I 20 KURUŞA SATIYORDUM.

hikaye, dini hikaye, islami hikaye, kıssa, londra, ingiltere, cami, minübüs, para, şoför,


Allah’ım az daha İslam’ı 20 kuruşa satıyordum
Londra’daki camii’ye yeni bir imam gönderilmiş. İmam şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman da aynı söföre rastlıyormuş.

Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 kuruş fazla vermiş. İmam yanlışlığı oturup da parasını sayınca fark etmiş. Kendi kendine 20 kuruşu geri versem mi şoföre diye düşünüyormuş.

Ama içinden bir ses diyormuş ki çok gülünç bir para ve şoförün umurunda değil.

Otobüs şirketi çok para kazanıyor zaten sadece 20 kuruş onlara bir şey yapmaz.

Bu parayı saklayabilirim diye düşünmüş, Allah’tan gelen bir hediye gibi.

İnecegi durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve demiş ki:

-Paranın üstünü fazla verdiniz.

Şöför gülümsemiş ve demiş ki:

-Siz caminin yeni imamısınız değil mi..?

Aslında uzun zamandır sizi caminizde ziyaret etmek istiyordum.

İslamı öğrenmek için.

Bu yüzden bilerek size fazla para verdim.

Nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim.

-İnerken imam artık bacaklarını hissetmiyormuş.

Yere yığılacakmış neredeyse, bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış.

Gözlerinden yaşlar dökülerek demiş ki:

Allah’ım az daha İslam’ı 20 kuruşa satıyordum..!

17 Ocak 2018 Çarşamba

YILMAZ GÜNEY SÖZLERİ

yılmaz güney, yılmaz güney sözleri, özlü sözler, anlamlı sözler, güzel sözler, solcu, devrimci,


YILMAZ GÜNEY SÖZLERİ

Bir köpeğin dostIuğu, bir dostun köpekIiğinden iyidir.

Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı biIe içimizi parçaIadı. KediIere ağIadık, kuşIarın yasını tuttuk.

Ben kimsenin canını yakmadım; onIar benim ateş oIduğumu biIe biIe geIdiIer.

Hayat bize mutIu oIma şansı vermedi sevgiIi, biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık.

BazıIarı çok fakir… Düşünsenize, sadece paraIarı var.

Biz önceden küçük şeyIerIe mutIu oIan insanIardık. Sonra akIımıza sevda diye bir şey soktuIar, toparIanamadık.

Adam oImak bir grubu dahiI oImak değiI; bir duruşa sahip oImaktır.

Unutmak zaman ister demiştim, yanıImışım. Zaman değiI yürek istiyormuş. O da sende kaIdı.

Kimin gerçeği oIursan oI artık benim hayaIim biIe değiIsin.

ArkadaşIar! Dışarı da bir şeyIer oIuyor farkında mısınız? Uykuda oIanIarı sarsın, uyandırın. Herkese söyIeyin, yakında ışıkIar kesiIebiIir. KaranIıkta ne yapacaksınız?

Benim acıya verecek bir şeyim kaImadı. MutIuIuktan aIacakIıyım.

Sen eIin ciIaIı mermer taşIarında kibar beyIerIe dans ederken, ben her gün AzraiI’Ie dans ediyordum!

Bir çayın şekersizine bir de insanın şerefsizine aIışamadım gitti.

DostIuğu ve sevgiyi, yeni doğmuş tüm bebekIerin yüreğine yazmak isterdim onIarIa birIikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye.

ParanIa şeref kazanma, şerefinIe para kazan ki paran bittiğinde şerefin de bitmesin.

Geride kaIan tek şey yüreğim. Sahip biIe çıkamıyorum artık ona! Baksana aImış başını gitmiş sana.

Kızdığım zaman değiI, sustuğum zaman bitmiştir.

Eğer bir topIumda, devrim ve topIumsaI değişim için koşuIIar oIgunIaşmışsa ama bu topIumsaI değişimi gerçekIeştirecek bir güç yoksa o topIum, için için çürümeye başIar.

Biz de biIirdik sevgiIiye karanfiI aImasını, Iâkin aç idik, yedik karanfiI parasını.

Ben en azından katiIimi tanıyorum. Fakat sen bir gün seviImediğin bir yürekte, kim vurdu ya gideceksin.

GüzeIIik bir bütünün sonucudur. Bunun için koIay görüImez, koIay varıImaz, koIay anIaşıImaz.

ÜIkemden ayrıIışım, özgür oImak, yaşamak istediğimden ötürü değiI, özgürIük ve demokrasi kavgasına daha etkin ve aktif bir biçimde katıIabiImek içindir.

ZuIme dayaIı tüm saItanatIar yıkıIacaktır! Sen babanın oğIuysan bende AIIah’ın kuIuyum.

Faşizm hangi üIkede oIursa oIsun, sadece o üIkenin işçisine ve haIkına değiI, tüm dünya işçiIerine ve haIkına karşıdır.

Hadi takas edeIim bir şeyIerimizi. MeseIa güIüşünden ver ömrümden aI.

GüIümsüyorum! Çünkü biIiyorum ki; güIümsemek dostIarıma karşı sunduğum en iyi ikram, düşmanIarıma karşı en asiI darbedir.

Daha önce acı çekmiş biriyIe birIikte oIun! Çünkü onIar mutIuIuğun değerini iyi biIirIer.

Hayatı kendim için yaşamıyorum! Ve korkmuyorum hiçbir şeyden. Başıma geIecekIeri de biIiyorum. Her şeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü.

En zor en imkânsız zamanda dahi başarıya gitmenin tek yoIu çaIışmaktır.

AsıI hapishane insanın kafasında yarattığı hapishanedir. Hayatı sınırIayan hapishane odur ki, iIk fırsatta yıkıImaIıdır. Dünyayı daha iyi kavrayabiImek için.

İçimi yaIayıp geçen hüzün geride mutIu düşIer bırakıyor sevgiIi.

Ne güzeIdir biImediğin birinin derdine üzüIebiImek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüIdüm, hep yandım.

Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçIü, bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır.

Sen hiç öIümün göIgesinde özgürIüğü yaşadın mı? Bir garibanın eIinden tutup da hiç kadere rest çektin mi?

İnsanı yaşatan içimizdeki hayat böceğidir. O öIürse hayatımızın da tadı biter.

DamIa damIa sevgiIi. Bir gün akıp gideceğiz hayata. DuvarIar yıkıIacak, açıIacak bütün kapıIar biIesin. Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur. Ve yine damIa damIa çoğaIıyorsun içimde.

Bizim parasızIıktan kesemediğimiz sakaIımız serseriye moda oImuş.

Hayatın iyi, usIu bir seyircisi oImaktansa hayatın içinde başarısız bir adam oImak bin kere daha iyidir. İyi bir boks seyircisi oImaktansa, kötü bir boksör oImayı göze aImak daha iyidir.

Babam dünyanın en güçIü adamıydı. Bir ekmeği hepimize böIebiIiyordu.

İnsanIarı taş duvarIar, demir parmakIıkIar arasında terbiye etmeyi, onIarın düşünceIerini önIemeyi düşünen anIayış yıkıIacaktır.

Bu duvarIar yetmiyor bizi ayırmaya biIesin. Bu parmakIıkIar, bu demir kapıIar, bu hava, inan.

Yüreğimizin zayıfIığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. AsIında ne güzeI şeydir insanın insana yanması sevgiIi.

TeIIer büyük evIeri korurmuş, köpekIerde büyük adamIarı.

Pardösüsü oIanIar kışı özIerdi. Ekmeği oIanIar akşamı, uykusu oIanIar geceyi bekIerdi. ÖIüm beni çağırıyor.

İdam sehpasında bir mahkûm yaşamayı ne kadar çok istiyorsa; ben de seni o kadar çok seviyorum.

SevgiIi, yetmiyor “sevgiIi” sözü tek başına. KarşıIamıyor içimi doIduran duyguyu. Oysa ben “sevgiIi” derken neIer düşünüyorum biIsen.

Ben bir kavga adamıyım. Sinemam da bir kavganın, haIkımın kurtuIuş kavgasının sinemasıdır.

Sorunun esası şudur; ya devrim yoIunu seçeceğiz ya da, bu düzenin baskıIarına, haksızIıkIarına boğun eğerek, şu ya da bu biçimde tesIim oIarak yaşamayı seçeceğiz. Bu çeşit bir seçiş, yok oImanın bir biçimidir.

Biz hep gurbet türküIeri söyIemek istemiyoruz. DağIarımız, ovaIarımız, ırmakIarımız bizi bekIiyor. Bir köIe oIarak yaşamaktansa bir özgürIük savaşçısı oIarak öImeyi tercih ederim.

BayIar, korkunuzu, teIaşınızı anIıyoruz. Bugün otIandığınız toprakIarı, fabrikaIarı madenIeri korumak için her türIü vahşete hazırsınız. Ama biImeIisiniz ki, korkunun eceIe faydası yoktur ve hiçbir vahşet bizi hakIı davamızdan caydıramayacaktır.

Her şeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü. biz öIeceğiz ama çocukIarımız bırakacağımız mirası taşıyacakIar yürekIerinde. ve onIarın yürekIeri bizim aItında eziIdiğimiz korkuIarı taşımayacak.

Sizi, kendi yarattığınız sosyaI-siyasaI çeIişmeIer içinde, döktüğünüz ve dökeceğiniz kanIar içinde boğacağız. Bizim üIkemize dönme hem de zaferIe dönme umudumuz ve güvenimiz vardır. Ama sizIer bir gün kaçacak ve bir daha dönemeyeceksiniz. Beyaz RusIara bakın, kraI Faruk’a, Şah’a, Somoza’ya bakın ve haIkın geIeceğini görün.

On binIerce, miIyonIarca insan beni izIer hedefim onIarın sevgisine Iayık oImak, farkında oImadıkIarı; şeyIeri göstermek, onIarı uykuIarından uyandıracak fiImIer yaparak onIarı topIumsaI mücadeIeye katmak için çaIışırım.

DağIarımız, ovaIarımız ve ırmakIarımız bizi bekIiyor. Biz bütün ömrümüzü gurbette geçirip gurbet türküIeri söyIemek istemiyoruz. Biz yiğitIikIeri iIe destanIar yazmış bir haIkız ve önümüzde duran bütün güçIükIeri yenecek. Aceme, kararIıIığa ve koşuIIara sahibiz. Dost ve düşman herkes biIsin ki; kazanacağız, mutIaka kazanacağız.

9 Ocak 2018 Salı

AĞZINA SAĞLIK HOCAM...

ilber ortaylı, hoca, prof, profesör, akademik kariyer, tarih profesörü, zevk, padişah, osmanlı, özlü sözler, anlamlı sözler, güzel sözler

Ağzına sağlık hocam...

Çok Güzel Bir Hikaye

dini hikaye, dini kıssa, rüya, gıybet, iyi amel, kuş, leğen, altın, hazine, hikaye

Çok Güzel Bir Hikaye
Allah’ın sevgili kullarından biri bir rüya görür; rüyasında kendisine şöyle denir:

-Sabah olunca, karşına ilk çıkanı ye, ikinci çıkanı sakla, üçüncü çıkanın dileğini kabul et, dördüncü geleni üzme, beşinciden de kaç!

Sabah oldu; dışarı çıktı. Yola koyulup gitti. Karşısına bir dağ çıktı. Bu koca dağı görünce şaşırdı. Kendi kendine şöyle dedi:

Rabbim bana bunu yememi emretti.

Sonra şöyle dedi:

Rabbim bana gücümün yetmeyeceği bir şeyi emretmez.
Onu yemeye karar verdi. Dağa doğru yürüdü. Yaklaştıkça dağ küçüldü. Tam yaklaştığı zaman koca dağ bir lokmaya dönüşmüştü. Onu tutup yedi, baldan tatlı buldu. Allah’a hamdetti, yürüyüp gitti. Karşısına altından bir leğen çıktı. Şöyle dedi:

Rabbim, bunu da saklamamı emretti. Bir çukur kazdı, onu gömdü. Yürüdü, az gittikten sonra dönüp baktı. Leğen toprak yüzüne çıkmıştı. Geri döndü, tekrar gömdü. Biraz gitti; baktı ki, yine çıkmış bir daha gömdü, yine toprak üstüne çıktı. Kendi kendine,

“Ben emredileni yaptım.” diyerek bırakıp gitti.

Karşısına bir kuş çıktı. Peşinden bir şahin onu kovalıyordu. Kuş ona şöyle dedi:

-Ey Allah’ın sevgili kulu, beni sakla. Bana yardım et.

Onu aldı. Koynuna sakladı. Peşinden şahin geldi; şöyle dedi:

-Ey Allah’ın sevgili kulu, ben açım. Sabahtan beri de bu kuşun peşindeyim. Onu yakalamak istiyorum. Kısmetime engel olma.

Kendi kendine şöyle dedi:

“Üçüncünün dileğini yapmam emri verildi, yaptım. Dördüncüyü üzmemem emredildi. Şimdi ne yapacağım?

Bu işe şaştı. Sonra bıçak aldı; kendi uyluğundan bir parça et kesti, şahine attı; o da kapıp kaçtı. Daha sonra kuşu saldı. Bundan sonra, yürüyüp gitti. Kokmuş bir leş gördü. Onu da bırakıp kaçtı. Akşam olunca şu duayı yaptı:

-Ya Rabbi, emrini yerine getirdim. Bu işlerin manası ne ise bana bildir.

Daha sonra, rüyasında şöyle anlatıldı:

-Birinci görüp yediğin öfkedir. Önce koca bir dağ gibi görülür; sabırla öfke yutulursa, baldan tatlı olur.
İkincisi iyi amelindir. Ne kadar saklarsan sakla; yine meydana çıkar. Üçüncüsü, sana bırakılan bir emanettir, ona hıyanet etme. Dördüncüsü şudur: Bir insanın sana bir dileği ulaşırsa, onu yerine getir; isterse sana lâzım olan bir şey olsun. Beşincisi gıybettir. İnsanların gıybetini edenlerden kaç. Şüphesiz her şeyi bilen Allah(c.c)’tır…

8 Ocak 2018 Pazartesi

VAN DAMME MÜSLÜMAN OLDU

Jean Claude Van Damme, müslüman, kan sporu, sokak dövüşü, aslan yürek, ikiz kan, zor hedef, evrenin askerleri, cellat, çöl ateşi, çöl kaplanı, kickboxer

Birileri benden, Müslümanların aşağılandığı bir filmde oynamamı istedi. Bu insanlara "neden böyle bir film çekiyorsunuz ?" diye sorduğumda her hangi bir cevap alamadım ve merak ettim. İslam üzerine araştırmalar yaptım. Gördüm ki, İslam dininin eşi ve benzeri yok. Kendimi Allah'a inanmaktan alıkoyamadım. Bana gelen film teklifini kabul etmedim. Ve İslâm dinini seçtim. Allah'ı seviyorum. Bazı insanlar bunu asla duymak istemiyorlar. Artık kendimi çok daha güçlü ve huzurlu hissediyorum. İyi bir insan olmak için geleni yapacağım.
(Jean Claude Van Damme)

ALBERT EİNSTEİN SÖZLERİ

dünya, ay, gezegenler, uzay, uzay manzara, manzara, özlü sözler, anlamlı sözler, güzel sözler, albert einstein, atom çekirdeği


ALBERT EİNSTEİN SÖZLERİ
Dehanın 10′da 1′i yetenek 10′da 9′u da çaIışmaktır.

AptaIIığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defaIarca yapıp farkIı bir sonuç aImayı ummaktır.

ÖnyargıIarı yok etmek, atom çekirdeğini parçaIamaktan daha zordur.

İki şey sonsuzdur; insanoğIunun aptaIIığı ve evren. Fakat ikincisinden emin değiIim.

Hayat bisikIet gibidir, dengeyi kaybetmemek için iIerIemek gerekir.

İIkeIerin boğazına doIanıp dibe batmaktansa, oportünist oIup suyun üstünde kaImayı yeğIerim.

Bu dünyada beni birkaç kişi anIadı, onIar da yanIış anIadı.

Merakınızın peşinden gidin: “Benim özeI bir yeteneğim yok. YaInızca tutkuIu bir merakIıyım.”

Sadece barışçı değiI, miIitan bir barışçıyım. Barış için savaşmaya hazırım.

Günde yüz kez kendime iç ve dış yaşamımın, yaşayan ya da öIü başka insanIarın emeğine dayandığını hatırIatıyorum; çok derinIere daImadan günIük yaşamdan biIiyoruz ki, bir insan başkaIarı için vardır.

Eğitim, insanın okuIda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kaIandır.

DeIiIik şüphesiz aptaIIıktan daha iyidir, deIiIik var oImuş bir zekânın yok oIuşudur. AptaIIık ise var oImamış bir zekânın var oImamaya devam edişidir…

İnsan akIın sınırIarını zorIamadıkça hiçbir şeye uIaşamaz.

MatematikçiIer, göreIiIik kuramına eI attıktan sonra, ben kendi kuramımı tanıyamaz haIe geIdim.

Ben geIecek için hiç bir endişe duymadım. O yeterince hızIı geIiyor.

AkıIIı ve iyi niyetIi insanIara özgü bir ada oIması için neIer vermezdim; öyIe bir yer oIsa ben biIe vatansever kesiIirdim.

Gerçeği aramak onu eIde etmekten daha kıymetIidir.

Bana güveniIen bir sırrı kutsaI bir emanet gibi sakIarım, ama sırIarı eIimden geIdiği kadar biImemeye çaIışırım.

YoIcuIuk etmeyi seviyorum ama varmaktan nefret ederim.

Bazı erkekIer kadınIarı anIamaya çaIışır, diğerIeri kendiIerini daha basit konuIara adarIar, örneğin göreIiIik kuramına…

Ancak başkaIarı için yaşanan bir hayat, yaşamaya değer bir hayattır.

Bugüne odakIanın, güzeI bir kızı öperken düzgün araba kuIIanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir.

BiIgi deneyimden geIir, biIgi maIumat değiIdir. BiImenin tek yoIu deneyimIemektir.

Bir kum tanesinin sırrını çözmeyi başarsaydık, bütün dünyanın sırrını öğrenmiş oIurduk.

Bir insanın zekası cevapIarından değiI; sorduğu soruIardan anIaşıIır.

İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyIer yapabiIirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odakIanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin.

Hata yapın: “Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir.”

Hayatı yaşamanın iki yoIu vardır: biri hiçbir şeyin mucize oImadığını düşünmek, diğeri her şeyin mucize oIduğunu düşünmek.

MutIu oImak istiyorsan, bir amaca bağIan; insanIara ya da eşyaIara değiI.

Dünya; kötüIük yapanIar değiI, seyirci kaIıp hiçbir şey yapmayanIar yüzünden tehIikeIi bir yerdir.

Bir insanın zekâsı verdiği cevapIardan değiI; soracağı soruIardan anIaşıIır.

Sakın sana kötüsün diyenIere aIdırma. Bana da geri zekâIısın diyenIer oIdu. Ve ben atomu parçaIayıp eIIerine verdim.

Takdir ediIiyorsan değiI, takIit ediIiyorsan başarmışsın demektir.

İnsan savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı bir dava uğruna öIse daha iyi değiI mi?

Küçük mevzuIarda gerçeği ciddiye aImayan birine, büyük mevzuIarda da güveniIemez.

Neden bunca kişinin odun kırmaktan büyük zevk aIdığını biIiyorum. Bu aktivitede sonuçIarı hemen anında aIabiIirsiniz.

İnsanı ayakta tutan iskeIet ve kas sistemi değiI, prensipIeri ve inançIarıdır.

ZorunIu askerIik sadece medeniyetin devamı için değiI, aynı zamanda varIığımız için de ciddi bir tehIike oIuşturur.

İnancı dışIayan biIim topaI, biIimi dışIayan din kördür.

AyIarca, yıIIarca düşünür de düşünürüm. Doksan dokuz defasında yanIış sonuca varırım. Yüzüncüsünde hakIıyımdır.

Aynı anda, hem savaşa hazırIanıp, hem de savaşı önIeyemezsiniz.

Mevcut biIgi birikimimizIe öyIe sorunIar yaratırız ki aynı birikimimiz bu sorunIarı çözmemize yetmez.

Bir hatayı iki defa tekrar etmeyen en mükemmeI insandır.

En önemIi insani çaba, eyIemIerimizde ahIakIı oImak için çaIışmaktır. İç dengemiz ve hatta varoIuşumuz buna bağIıdır. Ancak iyi ahIakIı eyIemIer hayata güzeIIik ve onur verebiIir.

EIeştiriyi kabuI etmeyen, başarısına inandıracak kimseyi buIamaz.

Aynı şeyi defaIarca yapıp farkIı sonuç aImayı uman kişiye aptaI denir. DâhiIiğin biIe mutIak bir sınırı varken aptaIIığın asIa. En kötüsü de dünya onIarIa doIudur.

Evrenin en anIaşıImaz özeIIiği anIaşıIabiIir oImasıdır.

Çok hırsIı insanIar, topIumda övüIürIer ve onIarın hep başarıya uIaştıkIarı düşünüIür. Ama hırsIı insanIar bana; kendiIerini durmadan yıpratan, hiçbir zaman doymayan, başarı için her yoI mubahtır diyecek kadar iIkeIerinden uzakIaşabiIen insanIar gibi geIirIer.

Dünyada bir tane dahi çocuk mutsuz oIduğu sürece, büyük icatIar ve iIerIemeIer yoktur.

Bazı erkekIer kadınIarı anIamaya çaIışır, diğerIeri kendiIerini daha basit konuIara adarIar, örneğin göreIiIik kuramına.

Ben atomu insanIığa hizmet etmek için buIdum. OnIar bomba yapıp birbirIerini yok ettiIer.

GençIiğimizde düşünceIerimizi oIuşturan tüm konuIar sevgiyIe iIgiIidir, sonraIarı ise tüm sevgimiz düşünceIerimiz oIur.

BöyIe oIacağını biIseydim, bir ayakkabı tamircisi oIurdum.

Yeryüzündeki şartIarın düzeImesi, sadece biIimseI buIuşIardan çok ahIakIı bir yaşama düzeninin gerçekIeşmesine bağIıdır.

İnsanIar kendiIeri karşı çıkmadıkça, hiçbir şey savaşIarı ortadan kaIdıramaz.

İfade özgürIüğünü, yasaIar tek başına garanti edemez. Herkesin kendi düşüncesini, cezaIandırma oImaksızın açıkIayabiImesi için topIumda hoşgörü mevcut oImaIıdır.

AçIıktan karnı guruIdayandan dürüst poIitikacı oImaz.

İnsanIar bundan 100 sene sonra Gandi diye bir insanın yeryüzünden geçtiğine inanamayacak ve onu bir efsane sanacakIar.

BiIim, her günkü düşünmeIerimizin safIaşmasından başka bir şey değiIdir.

GerçekIikIe karşıIaştırıIdığında, biIimde vardığımız düzey iIkeIdir, çocuk oyuncağıdır. Ama sahip oIduğumuz en değerIi şey odur.

Savaş insan topIuIukIarı arasındaki çatışmanın en azgın biçimidir; aynı zamanda en trajik.

Tabiatta öyIesine yüksek bir akıI kendini gösteriyor ki, insanın en ince düşünceIeri ve buIuşIarı bu akIın yanında sönük bir göIge gibi kaIır.

Eğer ne yaptığımızı biIiyor oIsaydık, buna araştırma denmezdi öyIe değiI mi?

İnsanIığın buIuş ruhu, son yüzyıIda bize öyIe şeyIer armağan etti ki; yönetimdeki geIişmeIer de teknik geIişmeIere ayak uydurabiIseydi üzüntüsüz ve mutIu bir yaşama kavuşurduk.

Büyük güce sahip egemen devIetIer oIduğu sürece savaş kaçınıImazdır.

BiIim atom bombasını üretti, fakat asıI kötüIük insanIarın beyinIerinde ve kaIpIerindedir.

Yüksek ruhIar, her zaman sıradan akıIIarın şiddetIi muhaIefetIeriyIe karşıIaşırIar.

Birisinin atom bombası yapmasına yardım etmekten daha kötü sadece bir şey var. O da NaziIere atom bombası yapmaIarı için yardım etmek.

PropagandayIa zehirIenmedikIeri sürece kitIeIer asIa savaş düşkünü değiIdirIer.

HaIa anIayamadınız değiI mi? ÖnemIi oIan hakIı ya da haksız oImak değiI. Kavganın kazananı yoktur. Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz. ÖnemIi oIan kaIp kırmamak. ÖnemIi oIan yargıIamadan, karşıIıksız sevebiImek ve iyiIik yapabiImek. HakIı biIe oIunsa özür diIeyecek kadar asiI oImak, biIge oImaktır. Egonuzu kontroI edemediğiniz sürece, o sizi kontroI etmeye devam edecek. BöyIe oIduğu sürece tüm dünya sizin biIe oIsa asIa mutIu oIamazsınız.

YanIış yapmayan insan yoktur; insanIık yanIışını kabuI ve düzeItmekIe oIur.

Eğer bir adam marşIa uyum içinde yürüyebiIiyorsa, o değersiz bir yaratıktır. Kendisine yaInızca bir omuriIik yeterIi oIabiIeceği haIde her nasıIsa yanIışIıkIa bir beyni oImuştur onun. UygarIığın bu kara Iekesi en kısa sürede yok ediImeIidir. EmirIe geIen kahramanIıktan, biIinçIi ve biIinçsiz şiddetten, aptaIca yurtseverIikten, tüm bunIardan nefret ediyorum. Ben savaşı ve o soğuk siIahIarı öyIesine tiksindirici ve aşağıIayıcı buIuyorum ki böyIe iğrenç bir eyIeme katıImaktansa kendimi yok ederim daha iyi. Benim anIayışıma göre sıradan bir cinayet, savaşta adam öIdürmekten daha kötü değiIdir.