OSMAN YAZICI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
OSMAN YAZICI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Kasım 2022 Salı

MUSALARIN İSTİKLALİ FİRAVUNLARA İSTİKBAL TANIMAZ

MUSALARIN İSTİKLALİ FİRAVUNLARA İSTİKBAL TANIMAZ,OSMAN YAZICI,terör,hz Musa,Firavun,Allah'ın aslanı,hz Hamza,haydar,manda,kurt,ABD,USA,terörist,Mehmetçik,şehit,destan,patlama,
MUSALARIN İSTİKLALİ FİRAVUNLARA İSTİKBAL TANIMAZ

Elinizdeki bebek-masum kanları ininize sızan ve elinizle büyüttüğünüz Hz Musa olacak ey Firavun fareleri!

Karşınızdakiler "Allah'ın Aslanları" ey süt dökmüş kediler. Yürüyüşündeki heybetiyle ölümü korkutan bir Hamzalık narayla Ebu Cehiller gibi bir bir Bedir kuyularına doldurulacaksınız.

Annelerin gözlerinden akıttığınız kanlı gözyaşları 'Kızıldeniz' olacak önünüzde. Boğulacaksınız.

"BOĞA BOĞA" geleceğiz topyekün üstünüze ey MANDA sürüleri... HAYDAR olacak bu ÂLİ millet HAYBER'inize... "Kalleş"liğinizden geriye kalan sadece leşiniz olacak.

Tarihin en eski KURTları bayrak dikecek dağlarınıza. Sadece Hakka tapanların İstiklalinden ne bir sığınacak delik ne de kaçacak bir geçit bulabileceksiniz istikbale.

Arkanızı dayadığınız o ABD var ya... "ABD" Arapça "kul" demek. Bizim Bayrağımızda ise hilal hilal "Vela galibe İllellah" yıldız yıldız kendisine "Şüphesiz ki sana apaçık bir fetih verdik" buyurulan Muhammed Habibullah (sallallahu aleyhi ve sellem) var.

Arkasını kula değil Hakka dayamış MEHMETLERE, MEHMETÇİĞE, MEHMEDİSTAN'A MEHMED DESTAN'A kafa tutmak mı... Ah kafasızlar, beyinsizler, kalpsizler..

Hodri meydan diyeceğim ama "er kişi" niyetine kılınacak cenaze namazı kadar yüreğiniz dahi yok ki...

Osman YAZICI

11 Kasım 2022 Cuma

BİR YAPRAK DÖKÜMÜNÜN KALIBIYIZ HEPİMİZ,

BİR YAPRAK DÖKÜMÜNÜN KALIBIYIZ HEPİMİZ,orjinal içerik,OSMAN YAZICI,hz Adem,ağaç,gül,yaprak dökümü,sonbahar,hos geldin,güle güle,şecere,Hak,
BİR YAPRAK DÖKÜMÜNÜN KALIBIYIZ HEPİMİZ...

Bir "yaprak"lık masalız hepimiz.Ön sayfasına hayat arkasına memat yazılı "bir varmış bir yokmuş..." Toprak "kalıbı"ndan Âdem. Yaprak "dökümü"nden adem. (adem: yok)

Toprak kalıbından çıktık. Bir yaprak dökümü eliyle tekrar o kalıba gireceğiz. Bu her kişinin kârı. Er kişinin kârı ise ağaçtan "güle güle" uğurlanabilmek ve toprak tarafından "hoş geldin sefalar getirdin" ile karşılanabilmek...

Ne mutlu "ŞECERE"sinin bütün "dal"ları kendisinden razıyken "HÂK"kın gönlüne girenlere... Kalıbının adamı olanlara...
Osman YAZICI
 

8 Kasım 2022 Salı

KELİMELER ARASI BOŞLUKLARA GÖMÜN BENİ

KELİMELER ARASI BOŞLUKLARA GÖMÜN BENİ,orjinal içerik,OSMAN YAZICI,kelime oyunu,gönül kitabı,özel isim,kalp,libas,loşluk,adem,elif lam mim,dal,tekbir,tipnot,

KELİMELER ARASI BOŞLUKLARA GÖMÜN BENİ

Hiçbir harfle birleşemedi madem yalnızlığım
Kelimeler arası boşluklara gömün beni
Gönül kitabının 'içindekiler' kısmında
‘Özel isim’ olarak aramayın boşa
Herhangi bir kelime dahi olamamış bu
Kalplerin gölgesinde kalmış sığıntıyı
Ne gece örtü-versin kaba-hatlarımı
Ne de gündüz aklasın bey-azlığımı
Kağıt akı kalem karasından olma
Kelime libasını alıp üstümden
En yalın loşluklara gömün beni...

Sessiz harflerin en ünlüsü versin selamı
Karışmayın ünlemlere
İster hıçkırığa ister kahkahaya
Boğulsun ardımdan
Yağmur tükürsün yüzüme teneşirde
Soru işaretleri taşısın tabutumu
Kardan adamdan ödünç alınsın kefenim
Taşı-versin mezarıma
Yazı-vermeyen bir tanımsızlık
İncinmesin toprağın yumuşak karnı
Düştüğü yerden kalkamayan 'tuş'luklara
‘Dik kat!'lara, sarp taşlıklara gömün beni...

Adam gibi "âdem" olamadım diye
Sakın suçlayıp da kendinizi
“H-er kişi” niyetine kılmayın namazımı
Gömün beni bir ELİF ile MİM arasına ki
Tutunacak “DAL” bulayım rahmet deryasında
Kelimeler arası boşluklara gömün ki beni
Kelimelerle övemediğim yetişsin imdadıma
Soracak elbet merhameti bana da
“Neyin var!” diye
'İyi'yim diyemem de bari HİÇ diyebileyim
Her şeyime…
TEKBİR sayımı koyun ism'imin üstüne
Hiç ortalarda görünmeyi göresi gelen
Baksın gayrı ha ayakaltına, “ha-sır-altına”
Hele siz dipnotlarda görün beni…
Osman YAZICI

2 Kasım 2022 Çarşamba

HANGİ GÜNEŞ O NURA TUTULMUŞ DEĞİL Kİ

HANGİ GÜNEŞ O NURA TUTULMUŞ DEĞİL Kİ,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,güneş tutulması,ay tutulması,güneş,şems,ay,kamer,kalp tutulması,akıl tutulması,nefis,şeytan,akıl,uzay,kainat
HANGİ GÜNEŞ O NURA TUTULMUŞ DEĞİL Kİ

Güneş ile dünyanın arasına ay girince, dünya güneş ışığını alamıyor ve karanlıkta kalıyor. Buna “Güneş Tutulması” deniyor.

Aynı şekilde Allah cc ile kul arasına nefis ve şeytan girince de kişi “Nur’un Ala Nur”dan, “Göklerin ve Yerin Nuru”ndan mahrum kalıyor ve kalbine de aklına da zifiri karanlık çöküyor. Buna da “Akıl Tutulması” ya da “Kalp Tutulması” denebilir.

Yoksa hangi güneş, ay, yıldız kısacası galaksi galaksi bütün kâinat O KEMÂLİN CEMALİNE TUTULMUŞ değil ki… Aradan nefis ve şeytanı çıkarmış hangi akıl ve gönül O GÖRÜLMEMİŞ GÜZELLİĞİN tutkunu değil ki…

Allahım! Bizi yolunu tutanlardan, ipine tutunanlardan eyle ki “gözünün tuttuklarından” ve “gönlünde tuttuklarından” olmayı dilemeye azıcık yüzümüz olsun.
Osman YAZICI
 

15 Ekim 2022 Cumartesi

AH SEN DOĞARKEN...

AH SEN DOĞARKEN,gül,diken,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,şah,mat,kefen,inci çiçeği,katmer,gonca,lafzai Celal,saye,gül yüzlü,
AH SEN DOĞARKEN...

Ahsen doğarken!
İlk ve son defa “güldüm” ben
“Şah” çekilen “mat” tenimden
Kefen biçildi kahkaha çiçeklerime
İnci çiçeği dişlerinde
Açarken hüznün bahtı
Dudak büktü tomurcuk katmerime
Bir tebessümüne devredip tahtı
Mim goncana evrildim Efendim!

Ahsen doğarken!
Güzelliğe vurulu tek mühürdüm ben
Son peygamber çiçeğinden alırken
Semalar semavi rengini
Çan çiçeği gibi kaldırıldı hükmüm
Bir ezan çiçeğiyle verildi sela’m
Yalnız sanaydı gayrı salât ve selâm
Gülhatmi sevabından devşirip bengini
İki kürek kemiğinle çevrildim Efendim!

Ahsen doğarken!
Çiçekler ve kuşlar kadar özgürdüm ben
Bir saksı ve bir kafesle
Ha kir, ha pis şimdi köklerim ve göklerim
Ben toprak oldum sen Âb-ı Hayât
Bozuldum teyemmüm gibi bir abdestle
Hafifçe yuvarlandım hep senin yüzünden
Kara sevda gözünden
Düştüm ayağına, devrildim Efendim!

Ahsen doğarken!
Son defa “güldür güldür”düm ben
Şanını aşağı akmakla alan şelale gibi
Döküldüm gök yüzün’den yer yüzüme
Baştan ayağa… Bedeninde kalıp kalıp
Namını Lafza-i Celal’den alan Lale gibi
Sanını sadece sana benzetilmekten alıp
Yüzümü yüzünle, yüzüne yüzümden
Katmer katmer gül dürdüm Efendim!

Ahsen doğarken!
En son vasiyetimi yazarken görüldüm ben
Kisra sarayımdan çöken 14 sütuna
Son arzum sadece ellerinde açılmak
Deryadilinden cümleye saçılmaktı
Güle kıyam adın
Gonca gonca kopyalandım gözyaşından
Ruh’undan asıla asıla geçip rosadan posadan
Yüzsuyu hürmetinden süzdürüldüm Efendim!

Ahsen doğarken!
Güzelliğinle bir tutuldum ben
Oysa ki birtek tutulmuşluk vardı gayrı
O da gül yüzüneydi
Bir naaş ve bir tohum misali
Gömüldüm gözlerinin karasına
Hem uğur getirdin güle
Hem de uğurladın güle güle!
Sayende iki cihana sevdirildim Efendim!
Osman YAZICI

14 Ekim 2022 Cuma

"ÇİÇEK GİBİYİM" DİYORUZ DA "GÜL GİBİ" EMİN MİYİZ...

"ÇİÇEK GİBİYİM" DİYORUZ DA "GÜL GİBİ" EMİN MİYİZ,müslümannız,emin miyiz,gonca,miski amber,hale,çiçek,gül,çiçek toplayan çocuk,OSMAN YAZICI,tarım ve insan fotoğraf yarışması,
"ÇİÇEK GİBİYİM" DİYORUZ DA "GÜL GİBİ" EMİN MİYİZ...

Arı, özünden bal çalar ağızlara. Yeryüzü, goncasında tebessüme bürünür. Dalındaki kuşların dilinden hoş sedasını bırakır gök kubbede. Misk-i amber gelir, kokusundan sürünür. Tüm gözler nişanlıdır çiçek yüzüne. Dilber onun suretinden görünür. Akı göz alır, kırmızısından köz alır, hayat yeşilinden söz alır. Gelen dünür giden dünür...

Ellere yakışır, ne de olsa kainatın en güzel gelinidir. Böcekler, kelebekler... Hepsi bir çiçekle evlidir. Meyveye durur akabinde hayat. Ocağı buram buram tüter; umutlar alevlidir. Ters lalede yere düşer cennet. Dikenler merdiven kurar arşa. Sema girdabına kapılır gülün. Ardından miraca yürünür…

Yeryüzü “çiçeklere gelin!” der. Laleden imanı, gülden emini, leylaktan baharı, papatyadan temiz kalbi, kardelenden tevazuyu... “Gel ve kopar!” Güvenin özüne davet eder herkesi. “Gelin ve emin!” Gelen emin, giden emin. Herkes bilir ki çiçeklerin harfleri güven kokar…

Güvenin harfleri okunduğu gibi yazılır, yazıldığı gibi okunur. Tavırları asla yüreklere 'kurt düşürmez' sözlerinde hiçbir 'bit yeniği' aratmaz. Tam tersi
durum söz konusuysa; "güven"in yazısına "güve"nin harfleri karışmış demektir.

Lale'nin "emanet" teklifini yerler, gökler, dağlar kabul edemezken insan bu ağır yükü sırtına aldı. Zira bu hususta soyundan açacak olan "GÜL"e güveni tamdı. Bu yüzden kendisine "EMİN MİSİN?" diye sorulmadı. Zira yer-gök, dağ-taş biliyordu ki o GÜL, Muhammed'ül EMİNdi. (Lale tasavvufta Cenab-ı Hak'kın, Gül Efendimiz Aleyhissalatü Vesselâmın sembolüdür.)

(Müslüman, müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. Mü'min ise insanların canları ve malları konusunda kendisinden emin olduğu kimsedir. Hadis-i Şerif/Tirmizi)
Osman YAZICI

Fotoğraf: Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı - Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması 

TOPRAKSIZ TARIM OLUR DA HADİS'SİZ İSLAM OLMAZ

TOPRAKSIZ TARIM OLUR DA HADİS'SİZ İSLAM OLMAZ,#KuranıKerim,#Hadis-iŞerif,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,topraksız tarım,hz Adem,hz Muhammed,ahiret,dünya,yen,yeni,eski,sünnet
TOPRAKSIZ TARIM OLUR DA HADİS'SİZ İSLAM OLMAZ

Efendimiz Aleyhissalatü Vesselâmın mübarek sözleri anlamina gelen Hadis, sözlük anlamı itibariyle "yeni" anlamına geldiği gibi hikâye, rivayet, tarihî malumat, söz, haber manasına da gelmektedir. Bu yönüyle Hadis; eskiyi, geleneği de ifade eder.

Kuran-ı Kerim'in isimlerinden biri de "Kelam-i Kadim" yani "eski-ezeli söz"dür. Allah cc kelamı oluşuyla ilk-ezeli, "sahife sahife" Hz. Âdem Aleyhisselama kadar uzanışıyla da insanlık tarihinin en eskisidir. Allah cc kelamı oluşuyla ebedi, Efendimiz Aleyhissalatü Vesselâma vahyolunan kitap oluşuyla da kıyamete kadar kainâtta hükmünü sürdürecektir. Ahirette de müminlere nur, şefaatçi vb. olmaya devam edecektir.

Bu açıdan Kuran; parmak izinden omuzuna taktığı rütbelere varıncaya kadar "YENİ"nin bütün kollarını içine alan en eski "YEN"idir. Kısacası Kuran ve Hadis asla eskiyenimiz değil bilakis her daim en ESKİ YENİmizdir.

Günümüzde hadissiz islam oluşturmaya istekli bir grup peyda oldu. Bunların "arısız bal-ineksiz et" imal etmeye çalışanlardan pek farkı yok gibi. Madem tarımdan gidiyoruz son soz olarak diyelim ki topraksız tarım olur ama hadissiz müsluman olmaaaz...

Bunlara ister "HADisSİZ" deyin isterseniz de "sünnet"siz... Başarılı olamayacaklar ama velevki oldular. İnanın bir sonraki lakapları KİTAPSIZ olacak...
Osman YAZICI

13 Ekim 2022 Perşembe

DÜNYA DİKDÖRTGEN CENNET KARE

DÜNYA DİKDÖRTGEN CENNET KARE,mezar,mezarlık,ölüm,mevt,ömür,kabir,cennet,cehennem,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,dört elle sarılmak
DÜNYA DİKDÖRTGEN CENNET KARE

Dünya dikdörtgendir. Uzun kenarı, insanın bitmek bilmeyen emellerini sembolize eder. Ömür ise kısa kenardır. Çünkü ‘uzun kenar’ın bütün hayallerini gerçekleştirecek kadar “kolu uzun” değildir.

Uzun kenar x Kısa kenar = Kabir alanı. Zira kabir de dikdörtgendir. O toprak parçası, insanın gözünü doyurabilecek dünyadaki tek alandır.

Cennet ise “kare”dir. Zira cennet, insanın sonu gelmeyen emellerinin ebedi ömürle karşılanışıdır. Cennet “uz’un kısaca anlatımıdır.” (uz: iyi, güzel)

Dört ana unsurunu (hava-su-toprak-ateş) ve DÖRT GENİNİ (akıl-kalp-ruh-beden) Tek "DÖRT DÖRTLÜK"ün rızası için kullanıp, şiir gibi bir hayat yaşayanlar dünyada da ahirette de DÖRT KÖŞE…

Ne mutlu Efendimiz Aleyhissalatü Vesselâmın buyurduğu üzere "Hemen ölecekmiş gibi ahiretine, hiç ölmeyecek gibi dünyasına" DÖRT ELLE sarılana...

Osman YAZICI

NİYE HEP TAKKE DÜŞÜNCE KEL GÖRÜNÜR?

NİYE HEP TAKKE DÜŞÜNCE KEL GÖRÜNÜR,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,takke,namaz takkesi,hac,umre,namaz,günah,sevap,emekli,EYT,zekat,oruç,kalime-i şehadet,ahir zaman,lafzı Cemil,dinlenme
NİYE HEP TAKKE DÜŞÜNCE KEL GÖRÜNÜR?

İslam'ın ilk şartı ihtiyarlığa şehadet getirerek hacca gitmektir. Niye mi?

Zira "Namaza ne zaman başlayacaksın? Günahları ne zaman terk edeceksin" diye sorduklarında "Daha genciz. Hele yaşlanalım. Emekli olalim. Hacca gidelim de ondan sonra" diye cevap veririz. Yani belimiz bükülmeyden rüku, gözümüz toprağa bakar hâle gelmeden secde bilmeyiz. Ağzımızda diş kalmadan oruç tutmaz, bedenimizde servetimizi harcayacak iş kalmadan zekât vermeyiz... Vesaire vesaire...

Yani saçlarımız gürken takke tutmaz kafamız. Bu yüzden olsa gerek, hep takke düşünce kel görünür. Bilmeyiz ki, müslümanlığı Kelime-i Şehadetle bir kere "ihtiyar edenin" (İhtiyar etmek: Arapca seçmek) İslam'ı ikinci kez "ihtiyar etmeye" hakkı yoktur. Zira Allah-u Teala Hazretleri "Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et" buyurur.

Başa dönüp "böyle bi hac kabul olur mu? sorusuna
cevap vermek haddimize değil ama "olan ÖMRE oluyor" demekten de kendimizi alamıyoruz.

Sonra da çıkıp diyoruz ki bu ümmetin gözü niye hep YAŞLI... "DİNlenmeyi" emekli olduktan sonraki hayatın "dinlenme" çağına ertelediğimiz için de emeklemekten öteye geçemiyoruz hâliyle.

"AHİR ZAMAN MÜSLÜMANLIĞI" tam da bu olsa gerek. Efendim kimseyi kınamıyoruz. Sözümüz zaten nefsimize. Sadece hayatın üzerinde son "kul"lanma tarihinin yazmadığına dikkat çekmek istedik. Ya biz "kul"lanmadan hayatımızın kullanım tarihi sona ererse... Allah muhafaza...

Genç Farsça "hazine" demek. Ne mutlu! Hazinesini "İKİ ALTI"NIN* rızasıyla değişene. Arşın gölgesine geçene...

Gençlere hazine dediğimiz için ihtiyarlarımız alınmasın. Zira ihtiyar Arapça "seçkin" demektir. Ne mutlu!Tövbenin YAŞLI gözlerine... Yeniden Âdem adını seçene...
Osman YAZICI

*İKİ ALTI: Allah Lafz-i Celalinin ebcet değeri 66'dır. Yani 66 "İKİ ALTI"NIN ifadesidir.
 

12 Ekim 2022 Çarşamba

HÜZÜN BİZİM EN "GÜZ"ELİMİZDİR

HÜZÜN BİZİM EN "GÜZ"ELİMİZDİR,ağaç,sonbahar,köyü adam,muhacir,haşir,mimhat,#Hadis-iŞerif,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,arapça,tarım ve insan fotoğraf yarışması,
HÜZÜN BİZİM EN "GÜZ"ELİMİZDİR

Bir vedadır sonbahar. Ağaç yaprağıyla, bitki toprağıyla helalleşir. Ekimdir bazen de tohumla toprağın vuslatına dönüşür. Muhacir en"sarı"yla haşir neşir…

"Yazı"verir sonbahar. Kar"arsızlık" edince "sayf"a.* Yazı, sarı yapraklarda müsveddeleşir. "Har"içten
gazel okur sadece. Gerçek ta"sarıyla" haşir neşir…

Sükutun sözlüsüdür sonbahar. Yer susar, gürlerken gökler. Günleri kısalır ömrün, güneş sükutun altın renginde hazineleşir. Aydan alır gümüş rengini söz, düşer ay"ak altına." Hat ile mimhat** sim"sarıyla"
haşir neşir…

Kimi yaprak dökümü kimi ikinci bahar: Hüznün has"adıdır" sonbahar. Aynı çukurda haşrolur naaş ile tohum. Gamzede hayat yine gamzede güzelleşir. Taze-taziye sap"sarıyla", ruh"sarıyla" haşir neşir…

Hadis-i Şerif’te buyurulur ki “Allah (cc) hüzünlü kalbi sever.” O, gizli bir hazine. Tecellisi ve tesellisi de hüzün ve 'hazin'e. "Ben hüzünlerin peygamberiyim ve hüzün benim ayrılmaz arkadaşımdır!” buyuran da Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem olunca... "Hüzün bizim en 'güz'elimizdir" denmez de ne denir ha dostlar!...
Osman YAZICI

*Sayf: Arapça yaz mevsimi **Mimhat: Silgi

Fotoğraf: Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması
 

GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM!

GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM,helal,temiz,haram,şeytan,hastalık,kuş,yavru kuşlar,ademoğlu,OSMAN YAZICI,orjinal içerik,tarım ve insan fotoğraf yarışması,
GÖNLÜMÜZÜ "BE-SİN"LE DOYUR ALLAHIM!

“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o size apaçık bir düşmandır." (Bakara Suresi 168. Ayet)

“Her hastalığın başı çok yemektir” buyuran Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam da helal ve az yemenin önemine şöyle işaret eder:

1-Ademoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Ademoğlu için belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Şayet mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman midesinin üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırsın. (Tirmizi) 2-İbadet on kısımdır; dokuzu helâl rızık taleb etmek, biri ise diğer amellerdir.(Deylemi)

Dolayısıyla bedeni- ruhi sağlık için helal yemek, bu helali de aza indirgimek gerekiyor. Yine “Bana ne yediğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” sözü de boğazdan geçenin karakterimize de nasıl etki ettiğini ortaya koyuyor.

“Yenilen” her haram ve fazla lokmada “yenilen” aslında sağlığımız-ruhumuz. Zaten cennetten kovulmamıza sebep de yasak ağacın meyvesinin yenilmesi, insanın boğazına yenilmesi değil mi?

Ey nefsim! “Lokman”dan önce “lokma”nı “hekim” bilmezsen derdin “deva” mı bulur? Bulsa bulsa “devamı” bulur. Lokmana dikkat ettiğinde de etmediğinde de “şifayı kaparsın” ona göre…

Maddi açlığımızı MA-NAN* ile doyuran Allahım! Manevi açlığımızı da MANAN ile doyur. Sadece BE-SİN** gönlümüze BESİN olsun.

Gönlümüz Kuran’a aç Allahım! Gönlümüzü en doyumsuz sofrayı KURAN’a aç Allahım! Gönlümüzü ayet ayet, meal meal, tefsir tefsir doyur! Gönlümüze mananla buyur Allahım!

Bismillahirrahmanirrahim -Elhamdülillahi Rabbil Alemin. Haydi gönlüm gayrı lokmaya kapa ağzını: İşte sana TIP!

*Ma: su – Nan: ekmek. ** (Besmele ile başlayan Kuran'ın son suresi Nas'tır. Besmelenin ilk harfi “BE” Nas Suresi’nin son harfi de “SİN”dir.
Osman YAZICI

Fotoğraf: Murat Çoban-Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması.
 

11 Ekim 2022 Salı

ŞEYTANLIK ÂDEMİ KÜÇÜK GÖRMEKLE BAŞLAR

ŞEYTANLIK ÂDEMİ KÜÇÜK GÖRMEKLE BAŞLAR

Rahmet eleğinin delikleri büyüktür. Geneli geçirir. Eğer Rahman, kusurları cezalandırmada acele etseydi nefes alan tek bir canlı kalmazdı.

O elekten sadece kibir ve şirk geçemez. Zira kibir büyüklenmek, kendini eşsiz sanmaktır. Şirk ise biri iki etmek, eşsiz olana eş koşmaktır. Kibirle şişen, şirkle çoğalan haliyle o elekten geçemez.

Şöyle bir SÜZ. Genel hatlarıyla insan mı? Sonra GEÇ. SÜZGEÇ. Böylece “KAL BURDA” dediklerimiz çoğalır.

Ey "hor"layarak kendini eşsiz sanan! "Hor"laman yanından hayat arkadaşını bile uzaklaştırmış da o yüzden "eşsiz" kalmışsın. "Hor"lamak yalnızlığın derin uykusudur. Sözlerimiz uykun kadar ağır kaçtıysa: "Kusura bakma!"

"Harabat ehlini hor görme Zakir. Defineye malik viraneler var." İbrahim Hakkı Hazretleri.

Hele hele Âdemlerin ve âlemlerin efendisi Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemi gönlünün baş köşesinde ağırlayan müslümanı küçük gören: Kum tanesinin gözüne yıldız kaçmaz.

Her gece Kadir... Her cüce Hızır...
Osman YAZICI

Fotoğraf: Tarım ve Orman Bakanlığı Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı - Tarım, Orman ve İnsan Fotoğraf Yarışması