29 Nisan 2017 Cumartesi

ALLAH'TAN İSTERİM

hz. şems-i tebrizi, mevlevi, söz
"Ben Mevla'dan isterim. Verirse yüceliğidir, vermezse imtihanımdır."
(Hz. Şems-i Tebrizi)

27 Nisan 2017 Perşembe

NASREDDİN HOCA'DAN ANLAMLI DERS

eşşek, eşek, nasrettin hoca, nasreddin hoca, kadı, fıkra, hikaye
NASREDDİN HOCA'DAN ANLAMLI DERS
Nasreddin hocanın kadılık yaptığı zamanlarda bir adam oruç yiyen birini itip kakarak Hoca’nın huzuruna getirir. Hoca, getiren adama hapis cezası verir. Adam şaşkındır:
“Hocam cezamı anlıyorum fakat adamın hiç mi suçu yok?”
deyince Hoca:
“Evladım ben bu şehrin kadısıyım, buranın düzenini bozduğun için sana ceza veriyorum. Hâlbuki getirdiğin kişi dinin kaidelerini bozdu. Ben ahiret kadısı değilim. Onun hükmünü, cezasını Mevlâ verecek” der.

26 Nisan 2017 Çarşamba

BUĞDAYLAR SERPİN

kuş, dal, gökyüzü, kuşlar, ağaç
"Dağlara buğdaylar serpin! Müslüman ülkede kuşlar aç demesinler!"
Hz. Ömer (ra)

24 Nisan 2017 Pazartesi

KARA KEDİ

kedi, kara kedi, batıl inanç, kocakarı lafı
:) Güzel tespit :)
Batıl inançları bir kenara bırakalım, her şeyi güzele, hayra yoralım...

20 Nisan 2017 Perşembe

GÜNAH

güneş, şafak vakti, seher vakti, güneş doğuşu, günah, tevbe, dua, ibadet
"Günah işleyenlerin boynunu büküp Allah'a teslimiyet göstermeleri, ibadet edenlerin göğsünü kabartmasından daha iyidir"
(Cafer bin Sinan)

19 Nisan 2017 Çarşamba

ADALET

yol, patika, orman, yürüyüş, yalnızlık, tek adam,
"Haksızlığa sapıp bütün insanlar seni takip edeceğine, adaletle hareket edip tek başına kal, daha iyi."
(Gandhi)

17 Nisan 2017 Pazartesi

KUL HAKKI

kapı, tövbe kapısı, aydınlık, karanlık, çıkış, exit, eski kapı, taş kapı,
Tövbe Kapısı açık dediysek, yeni Günahlara koşman mı gerek?
İster bilerek, ister bilmeyerek, birde Kul Hakkı var unutmaman gerek...
(Necip Fazıl Kısakürek)

14 Nisan 2017 Cuma

GURUR

kumaş, ipek kumaş, ipek
"İpeği yapan böcek değil de, giyen kadın gururlanır."
(Cenap Şehabeddin)

13 Nisan 2017 Perşembe

SULTAN ALPARSLAN'IN SON SÖZLERİ

savaşçı, kask, zırh, sultan alparslan, malazgirt, padişah, hükümdar, selçuklu
SULTAN ALPARSLAN'IN SON SÖZLERİ...

1072’de Mâverâünnehir’de, Alparslan’a karşı isyan eden Melik Tekin’in, en yakın adamlarından ve bir kale komutanı olan Yusuf Harezmî yakalanarak huzura getirilmişti. Alparslan, serbest bırakılmasını istemiş; fakat âniden gelişen bazı beklenmedik tâlihsiz hâdiselerin etkisi sonucu Harezmî, Sultanın bir boşluğundan istifadeyle biranda saldırıp onu bıçaklamaya başlamıştı. Aldığı ağır yaranın etkisiyle bir müddet sonra vefat edecek olan Sultan Alparslan, bıçaklanmanın ardından etrafındaki adamlarına, ibret ve nasihat dolu şu son sözleri söylemişti: 

“Her ne zaman düşman üzerine azmetsem Allah-u Teâlâ Hazretlerinden yardım isterdim. Dün bir tepe üzerine çıktığımda askerimin çokluğundan, ordumun ağırlığından bana, ayağımın altındaki dağ çalkalanıyor gibi geldi. Kuvvetimle mağrur oldum. Kendi kendime “Ben dünyanın pâdişahıyım. Bana kim galebe edebilir!” dedim. Bugün, Cenâb-ı Hak en âciz bir kulu ile beni âciz kıldı!.. Kalbimden geçen bu düşünceden ve daha önce işlemiş olduğum hata ve kusurlarımdan dolayı Allah’u Teâlâ’dan af diliyor, tövbe ediyorum. Lâ ilahe illallâh Muhammedü'r-rasûlullâh...” diyerek şehit oldu.

12 Nisan 2017 Çarşamba

İYİ SENİN KAPIN VAR

tevbe kapısı, tevbe, kabe kapısı, kabe, Allah'ın evi, altın kapı,
"Aklım hergün tövbe eder. Nefsim heran tövbemi bozar. Arada kalmış bi çareyim iyi ki Senin kapın var."
(Hz. Mevlana)

10 Nisan 2017 Pazartesi

NEFİS MÜCADELESİ

zülfikar, kılıç, iki uçlu kılıç, Hz. Ali'nin kılıcı, Hz. Ali,
Hz. ALİ (ra) 'den NEFİS MÜCADELESİ ÖRNEĞİ...

Bir gazâda Hz. Ali, bir düşman neferini altına almış, tam onu öldürmek üzereydi. Ölümün pençesine kendisini kaptıran adam, âcizlik içinde iğrenç bir davranışa meylederek Hz. Ali’nin mübârek yüzüne tükürdü.
Allâh’ın gâlip arslanı Hz. Ali, o an nefsinin galebesinden endişe ederek birdenbire durdu ve elindeki kılıcı yere indirip düşmanını öldürmekten vazgeçti.
Bu hâl, tam öldürüleceği anda serbest kalan kâfirin gönlünde büyük bir muammâ oldu. O hengâmede savaşı, kavgayı unuttu, Hz. Ali’ye niçin kendisini serbest bıraktığını sordu. O Hak âşığı şöyle buyurdu:

“- Bizim gazâmız iki türlüdür: 
Biri, senin gibi kâfirle gazâ etmektir ki, Allah rızâsı için olur. 
Diğeri de nefsimizle gazâdır ki, nefsânî arzuları köreltmekle olur. Seninle savaşmam, Allah rızâsı içindi. Fakat sen benim yüzüme tükürdüğünde seni öldürseydim, nefsimin öfkesini tatmin etmek için öldürmüş olurdum ve nefsim beni mağlûb etmiş olurdu. Bu yüzden seni âzâd ettim. Nefsimi zaptedip gazâ-yı ekber etmiş oldum. Zîrâ bir mü’minin, nefsinin arzularına esir olması, senin gibi bir kâfirin zararından daha büyüktür.” 
(Ramazanoğlu Mahmud Sâmî, Hz. Aliyyü’l-Murtezâ, sf. 117.)

O gönül erinin bu ârifâne cevâbı karşısında, kâfirin gözünden gaflet perdeleri kalktı, gönlü îman nûruyla aydınlandı. Daha sonra Hz. Ali’yle birlikte nice gazâlara katıldı. Hak uğrunda öfke ile nefsinden gelen öfkeyi birbirine karıştırmadan, önce nefsine, sonra da düşmana karşı kahramanca savaştı. 

(Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Rahmet Esintileri, Erkam Yay.)

9 Nisan 2017 Pazar

7 Nisan 2017 Cuma

YAVUZ SULTAN SELİM HAN VE ELMA KONTROLÜ...

at, kılıç, osmanlı, osmanlı ordusu, yavuz sultan selim, han, padişah,
YAVUZ SULTAN SELİM HAN VE ELMA KONTROLÜ...

Yavuz Sultan Selim Hân, Mısır’ı fethetmek için İstanbul’dan yola çıkmıştı. Ordu saatlerce bağ ve bahçelik yerlerden geçti. Her taraf meyvelikti. Tam Gebze’ye gelindiği zaman ordunun dinlenmesi için mola verildi. 

Yavuz Sultan Selim Hân Yeniçeri Ağasını çağırtıp dedi ki: 

- Canım bir elma istedi, bana elma bul! 

Yeniçeri Ağası elma aradı bulamadı. Geri gelerek arzetti: 

- Padişahım, bir tek elma dahi bulamadım. 

Yavuz Sultan Selim Hân ısrar edip dedi ki: 

“Padişahımız hastalanmıştır, hastalığın iyileşmesi elma yemesine bağlıdır. Kimde bir tane varsa mükâfatlandırılacaktır.” diye ilân verin. 

Bu emir yerine getirildi. Fakat hiçbir asker elma getiremeyince Yavuz Sultan Selim Hân buyurdu ki: 

“Eğer bir askerimin üstünde halkın bahçelerinden koparılmış bir tek elma çıkmış olsa idi, bu Mısır seferinden vaz geçecektim. Bunu ordunun ahlâkını tecrübe için yaptım.” 

(Kaynak: Türkiye Çocuk Dergisi - Tarihten Bir Yaprak)

6 Nisan 2017 Perşembe

3 Nisan 2017 Pazartesi

2 Nisan 2017 Pazar

CANLILAR KAÇA AYRILIR?

öğretmen, öğrenci, sınıf, okul, soba, yokluk, yoksulluk, eğitim
Öğretmeni soruyor çocuğa:
- Canlılar kaça ayrılır?
- Dörde ayrılır öğretmenim “ diyor çocuk..
- Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım...
- Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar...
- Çocuklar da insan değil mi oğlum?
- Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim...
- Peki, şimdi yeniden say bakalım...
.
- Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar...
- Oğlum insanlara ne oldu?
- Düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, düşünemeyenleri de hayvanlaştılar öğretmenim ."